4 Temmuz 2015 Cumartesi

BU GEZİ, DOĞRU BİR GEZİ

CUMHURBAŞKANI R.T.ERDOĞAN, ÇİN'E RESMİ ZİYARET YAPACAK



Gezi sürpriz bir ziyaret olarak manşetlere yansıdı. 

Zamanlamaya dikkat çekilmesi de Çin'de yaşanan ve son zamanlarda uluslararası medyada bile öne çıkarılan Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerinden kaynaklanıyor.Önceki bir yazımızda değindiğimiz üzere bu ziyaret son derece önemli ve gerekli bir ziyarettir.

28 Temmuzda yapılacak olan ziyaretten önce, hatta önümüzdeki hafta Suriye sınır bölgelerindeki birliklerimizin üst düzey komutanları ile Ankara'da bir toplantı yapılacak. Bu toplantı Suriye Operasyonunun bir nevi plan tatbikatı olacak. Yani bu toplantı sonunda Suriye Operasyonu için artık tam manasıyla hazır olacağız. İş karara kalacak. "Başla" denildiğinde başlanacak.

Türkiye'nin yaklaşan 3.Dünya Savaşı arefesinde ABD'nin asla vazgeçemeyeceği müttefiki olduğunu yazmıştık. Türkiye'nin Suriye'deki gelişmeler karşısında takındığı kararlı tutum ABD'ye geri adım attırdı. Bunu basın da yazmaya başladı.

ABD'nin Suriye'de bölücü bir koridor oluşturmaya çalışması Türkiye'yi bölme niyetini ortaya koyuyordu. Bu amaçla da Türkiye'yi dünya dengelerinde tamamen yalnızlaştırmak için öteden beri zaten var olan Çin'deki Uygur Türklerine yapılan İnsan Hakları İhlallerini de bizzat ABD (Yahudiler) daha önce hiç gündeme getirmezler iken son zamanlar da tüm manşetlerden işlemeye başlamışlardı. Amaçları Türkiye ile ÇİN arasında bir düşmanlık oluşturabilmekti. Duyarlı vatandaşlarımız da haklı olarak perde arkasını düşünmeye gerek görmeden bu kampanyada üstlerine düşeni yaptılar. Yanlış mıydı?  Tabi ki doğruydu.En başından beri bizler zaten bunu işledik.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ziyareti ise işte bu açılardan büyük önem taşıyor. Çin'in yaptığı İnsan Hakları İhlallerinin sadece Çin ile bizzat görüşülerek dost hane bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Çin'deki soydaşlarımız Çin ile Türkiye arasında bir düşmanlık sebebi değil tam aksine bir dostluk nedeni ve aracısı olmalı.Doğru olan politika budur. Çünkü o zaman Siyonistlerin oyunu bozulmuş olur.

Yine bu Suriye Operasyonu süreçleri ile Cumhurbaşkanının Çin ziyareti arasında geçecek sürede öncekinin aksine bu sefer ABD ile dostluk ilişkileri daha da güçlenecektir.Ve ABD Türkiye'ye karşı daha somut adımlar da atacaktır.

Bize göre bu somut adım, ABD'nin Çin füzelerine karşılık ABD füzelerinin Türkiye'de Türkiye'nin istediği şartlarda (Yerli üretim) üretilmesine yeşil ışık olabilir. 28 Temmuzdan önce ABD'den bu atağı bekliyoruz.

Öncekinin aksine dedik. 
Hatırlarsanız; ÇİN'e önceki ziyareti Abdullah Gül yapmıştı.Ve ABD o ziyarete dostça değil düşmanca yaklaşmış ve Urumçi'yi karıştırmıştı.

Ama bu sefer düşmanca değil dostça yaklaşacaktır. 

Aslında Cumhurbaşkanımız gitmişken bir de "Çin'den beş milyon Uygur Türk'ünün getirilip Hakkari, Şırnak ve Mardin illerine beş büyük uydukent kurulması teklifini de götürse ve parasını Çin'den alıp şu uydu kentleri bir kursak işte o zaman Osmanlının nefesini Ortadoğu'da herkese hissettirebiliriz.

Bu proje önceki yazılarımızda var. Henüz çok geç değil. Yapabilirsek harika olur.İnşallah.


2 Temmuz 2015 Perşembe

DÜN BİR, BUGÜN İKİ

ABD, TÜRKİYE DÜŞMANLIĞINDAN VAZGEÇİYOR





İşaretler gelmeye başladı. 

ABD'nin 2011 yılında yayınlanan Ulusal Güvenlik Raporunda Rusya, tehdit olarak algılanmamış ve düşman sayılmamıştı.

2014 yılı Ulusal Güvenlik Raporu yeni yayınlandı ve ABD için en büyük tehdidin Rusya ile ÇİN olduğu açıklandı. 

ABD Genel Kurmay Başkanı Org.Martin Dempsey'in bizzat yaptığı açıklamada ABD'nin Rusya ve ÇİN ile savaş ihtimalinin hızla arttığı ifade edildi.

Bu ne anlama geliyor?

Bu açıklamadan hemen bir gün sonra ABD'nin IŞİD ile mücadelede PYD'ye silah yardımı yapmayacağı kararı da basında yer aldı. 

Daha önce de ABD senatosu Barzani'nin doğrudan silah yardımı talebine ret cevabı vermişti. ABD, Barzani'ye Irak Merkezi hükumeti aracılığı ile silah yardımı yapıyordu.

Bu gelişmeler şunu gösteriyor:

ABD, gerçek düşmanlarını görmeye başladı. Rusya ve ÇİN.

Peki ABD, Rusya ile bir savaşa girerse dünyada vazgeçemeyeceği devlet kim olur?

İngiltere mi? Hayır. 
Fransa mı? Hayır.

El cevap: Kesinlikle Türkiye'dir.

Hatta sadece Rusya ile değil Çin ile de gireceği savaşta ilk tercihi yine Türkiye olur.

Bunu zaten ABD'deki antisiyonist çevreler biliyorlar ve sürekli senato aracılığı ile ABD yönetimini yönlendirmeye çalışıyorlardı. 

Ancak Büyük İsrail'i kurmayı kafasına sokmuş olan Siyonistleri bir türlü alt edemiyorlardı. Zira ABD, "Parayı verenin düdüğü çaldığı bir kapitalist ülkeydi" ve para da Siyonistlerdeydi. 

Ama söz konusu olan can güvenliği ve ülkenin geleceği olunca parayı da geriye itiyor yeri gelince. Şimdi ABD'nin etekleri gerçekten tutuştu.

Artık ABD, PKK/PYD'yi, Barzani'yi hatta IŞİD'i feda edebilecek duruma geldi. 

Yarın Türkiye'ye "Tamam, tampon bölge kurun, Kandil'i yıkın,PKK/PYD'yi vurun, Barzani de IŞİD de sizin olsun" diyebilirler. Demedi demeyin.

Yani Türkiye Suriye'ye her an girebilir.

Bu durumda PKK/PYD ve Barzani de ABD yardakçılığından hızla dönüp Esad ile anlaşıp (Bu konuda basında iddialar da var) İran ve Rusya'ya sığınıp bir müddet de onların gönüllü uşakları olmaya çalışabilirler. 

Bediüzzaman'ın söylediği "Müslüman Kürtlerin Kahraman Ordudan ayrılmayacağı" ifşaatı da bu aşamada gerçekleşir Allahu Alem. Çünkü Müslüman Kürtler böyle bir durumda tamamen İsrail uşağı olanlardan ayrılır ve Türkiye'nin yanında yer alır.

Şeyh Abdullah Baba'nın Türkiye-İsrail Savaşı ifşaatı da ancak böyle bir durumda gerçekleşebilir. 

Şöyle ki:

ABD'nin bu uşakları satması ve Rusya eksenine kaydırması İsrail'in hiç hoşuna gitmeyecektir.Bu nedenle Türkiye Suriye'ye girerse İsrail de güneyden Şam'a girmek isteyecektir. Ve sonuçta iki ordu karşı karşıya gelmiş olacaktır.

Daha önceki yazılarımızda Türkiye'nin Suriye'ye girmemesi gerektiğini, oradaki ortamın bir fitne ortamı olduğunu ifade etmiştik. Eğer ABD bu çizgiye gelir de Türkiye'nin önünde engel olmaktan çıkar hatta PKK/PYD, IŞİD ve Barzani'den desteğini çekerse yani Türkiye'nin Milli Ortadoğu Politikasına dönerse o zaman ordumuz Suriye'ye girmelidir. Ve fitnecileri yok etmelidir.

İsrail de Türkiye'ye karşı Yunanistan'ı kullanabilir ve "Para bizde, savaş Türkiye ile al parayı" diyebilir. Zaten Yunan ordusunda yeterince mason, siyonist uşakları da vardır. 

Şeyh Abdullah Baba'nın ifşaatları bu şekilde gerçekleşebilir. En doğrusunu Allah CC bilir.

Ama ABD'nin bu yeni stratejisinin etkileri Türkiye lehine kendisini göstermeye başlayacak.

Bu güne kadar dalga geçer gibi müttefiklik örneği gösteren ABD bundan sonra çok ciddi dostluk örnekleri de sıralayabilir.

Hatırlarsanız Irak'a harekat yapmak istediklerinde Türkiye'nin tepkisini engellemek için " Bir savaş gemisi satarız olur biter" diyebilmişlerdi.

Hatırlayamadıysanız geçen hafta "Bir İHA'yı silahlandırma" tekliflerine de bakabilirsiniz. Bunlar dalga geçmekti.

Ama bundan sonra şunlara da şahit olacağız:

ABD, Türkiye ile Karadeniz'de ortak bir tatbikat yapabilir. Yeni savaş gemileri, savaş uçakları, beklemede olan Çin Füzeleri ihalesine karşılık ABD füzeleri gönderebilir. Bu gelişmeler mümkün.

Şöyle bir gelişme olursa biliniz ki PKK/PYD, IŞİD, Barzani Türkiye'ye teslim edilmiştir.

"Beklemede olan Çin füzelerine karşı ABD; teknolojileri ile birlikte Türkiye'de yüzde ellisinden fazlasının yerli üretimini kabul etti" haberi en büyük işarettir. 

DÜNYA TURAN FEDERASYONU

"DÜNYA TURAN FEDERASYONU" İSİMLİ BİR ÇALIŞMA GRUBU VAR. 




BU GRUBUN ÇALIŞMALARINI DESTEKLİYORUZ. 

TAMAMEN GENÇLERDEN OLUŞAN GRUP, DÜNYADAKİ TÜM TÜRK GENÇLERİNİ EĞİTİCİ YAYINLAR VE MAKALELER PAYLAŞIYOR. SADECE TÜRKİYE'DE DEĞİL ULUSLARARASI ALANDA ÇALIŞMALAR YAPIYORLAR.

AŞAĞIDA LİNKLERİ BULUNMAKTADIR.TÜM TAKİPÇİLERİMİZİN BU LİNKİ DE TAKİP ETMELERİNİ ÖNERİYORUZ.  

KENDİLERİNİ DESTEKLİYOR VE BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUZ.

LİNK ADRESLERİ:

www.facebook.com/DunyaTuranFederasyonu

1 Temmuz 2015 Çarşamba

İHVAN SAVAŞ KARARI ALDI

MISIR, KAN GÖLÜNE DÖNECEK


YAHUDİNİN MISIR'DAKİ OYUNU İHVANI SAVAŞA SOKABİLMEKTİ.

Mısır'da Mursi bunun için indirildi.Sisi darbeyi bu sebeple yaptı. Mursi'ye idam kararı aynı yüzden verildi. Bütün amaç İhvanın eline silah tutuşturabilmekti. Bu oyun Yahudinin Mısır'ı kan gölüne çevirme oyunuydu. Büyük İsrail Projesinin BOP'un en önemli parçalarından biri bugün gerçekleşti ve İHVAN SAVAŞ KARARI ALDI.

PEKİ NE OLACAK?

Yarından itibaren silaha alışık olmayan İhvan sokağa çıkacak ve Sisi tarafından "silahlılar" diye katledilmeye başlanacak. Silahlananlar da zaten silahlı diye açıkça öldürülecek.Mısır'da İhvan'ın silahlı olarak bir şey yapması mümkün değil.Sadece kendilerini öldürttürürler. Sisi, Mursi'yi asar bugünlerde.

El Kaide,IŞİD,Sisi,İhvan hepsi ama hepsi de ABD,İngiltere, İsrail ve onları yöneten Siyonistlerin emrinde.Siyonistler de hepsini birden yok etmek istiyor. Böyle bir fitne dünya tarihinde görülmemiştir. İhvan'ın tek yapması gereken şey Mısır'daki Şiilerle işbirliğine gitmeleri ve İran aracılığı ile Rusya'nın desteğini almalarıdır. Yoksa AKP de kurtaramaz İhvanı hepsi de ölecekler.

El Kaide IŞİD ile savaşıp İhvanı vuracak,Işid El Kaide ile savaşıp İhvanı vuracak,Sisi doğrudan İhvanı vuracak, İhvan ne yapacak? Suriye'de de durum bu değil mi? Şu kadar ki Suriye'de en son yok edilecek olanlar yani son ana kullanılacak olanlar Kürtler iken Mısır'da KIPTİLER tutulacak ve en sona onlar bırakılacak. 

Mısır'da yaşanacak olaylar Türkiye'nin daha doğrusu AKP'nin Suriye politikasına da ışık tutacak. Türkiye Suriye'de İran,Hizbullah ve Esad'la işbirliği yapıp IŞİD ve PYD'yi bitirmelidir.ABD ve Yahudinin oyunu IŞİD ile PYD üzerinedir.En son PYD kalacak,işi bitince o da IŞİD ile vurulacaktır.

Mısır'da da Türkiye İran ile birlikte hareket etmeli ve tamamı ABD,İngiltere,İsrail ve onları yöneten Siyonistlerin emrinde olan Sisi,El kaide,Işid ile oyun kurmamalıdır. İhvan'ın Şiilerle işbirliği yapmasına AKP aracılık edebilir. Ya da İhvan masumiyetinden vazgeçmesin.Yoksa Mısır'da İhvan kalmayacak. Emin olunuz durum çok ciddi.


Yani biz ABD ve Batının BOP'ne karşı gizliden mutlaka İran ile işbirliği yapmalıyız.Onlar IŞİD'i, El Kaideyi,PKK'yı desteklediklerini açıklıyorlar mı? Gizliden yapıyorlar. 

Bir yüzleri Müslüman dostu, Beyaz Saray'da iftar yemeği veriyorlar,öteki yüzleri her gün bin Müslüman kanı görmedikçe rahat edemiyor. 

Suriye'de ,Irak'da,Yemen'de ve Mısır'da İran ile birlikte hareket etmek Müslüman kanlarını en aza indirir. 

Nasıl ki Yahudi bölgeyi Deccal'in çıkışı için hazırlıyorsa bizler de Hz.Mehdi AS için hazırlamalıyız vesselam.    

DOĞU TÜRKİSTAN'DA ÇİN ZULMÜ DE BİR OYUN

EVET BU DA BİR OYUN.



Doğu Türkistan'da Türklere zulmeden ÇİN'i şiddetle kınıyoruz.

Bu zulüm yeni değil, yıllardır süren ama medyada HİÇ yer almayan bir mezalimdi. 

Yıllardır süren bu zulmü dünya kamuoyundan hep gizleyenler şimdi acaba neden bas bas bağırıyorlar?

Türkiye'de duyarlı kesimler imkanları ölçüsünde ve sosyal ağlarda bunu dile getirmeye çalıştılar ve halkımız bu konuda yeterli derecede şuurlandı. 

Ama Dünya kamuoyundan bu zulüm yıllardır gizlenmekteydi. Şimdi ise yani son zamanlarda ÇİN mezalimi tüm dünyada işleniyor. Yahudinin isteği dışında bunun yapılabilmesi mümkün değil.  

Bize göre sebep Türkiye'yi uluslararası kamuoyunda ve dünya dengelerinde tamamen tek başına bırakmaktır.

SIRA TÜRKİYE'YE GELMİŞTİR. SEBEP BUDUR.

Hatırlarsanız ÇİN ile füze anlaşması yapmak üzere ihale vermiştik. Hemen Urumçi karışmıştı.

Çin'e ihale veriyoruz, bu dostluk göstergesidir ama hemen Urumçi'de Türklere zulüm başlıyor. Başlatan ÇİN mi? ABD mi? 

Biz bunu o zaman iki yazımızda yazmıştık. Hatta bu zulüm zamanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ÇİN ziyaretinden hemen sonra başlamıştı.

Doğu Türkistan'daki Türklerin bayan lideri ABD'ye yaşıyordu. Gül, Çin'i ziyaret edince ABD'den "Çin Türklere zulmediyor" diye yaygarayı o koparmıştı.

Demek istediğimiz şudur:

Evet Çin Türklere zulmetti ve ediyor ama bunu yine ABD kaşıyor ve dünyaya yayıp Türkiye ile Çin arasında düşmanlık ekiyor. Bunu da Türkiye'yi dostsuz bırakmak için yapıyor. Yarın sıra Rusya'ya gelecek.

BUNDAN SONRA:

Türkiye'nin Rusya ile de tamamen arasını açmak isteyecekler. Bunun için de ellerinde epey dosya vardır mutlaka. Zira ABD ile ortak strateji gereği Suriye'deki teröristlere epey katkıda bulunduk.

Sanki ABD bu teröristlere kendisi hiç destek vermemiş gibi "Türkiye teröristleri destekledi" diye yaygarayı koparacak.O zaman AKP yönetimi de ne büyük bir oyuna geldiğini anlayacak.

Türkiye'yi bölmek ve iç savaş çıkarmak isteyen ABD Türkiye'yi böyle bir durumda tek başına bırakmak için elinden geleni yapacaktır.

Ve bu yapılanlar da işaretleridir. Wikileaks adisinin İngiltere'deki Etiopya Büyükelçiliğinden yaptığı yayınları, İngiltere Devletine rağmen yaptığını düşünmek aptallıktır.

ABD yönetimi, kendisini gammazcı göstermezken ona gammazlatıp kendisi de düşman olacağı günü bekliyor.

Çin mezalimine duyarsız mı kalalım?

Elbette hayır ama Çin'e nota vererek değil gidip Çin'li yetkililerle olayları tüm yönleriyle konuşarak çözmeye çalışmak lazım.

Bu konunun çözümünün Uygur Türklerinin Türkiye'ye en azından beş milyonunun getirilerek Hakkari, Şırnak,Mardin, illerine beş uydu kent kurulması olduğunu önceki yazılarımızda yazmıştık. Çin bu şehirlerin finansmanını da yapardı. Hem de seve seve. 

Kim dinledi ki bizi? ABD izin vermez. ABD Türkiye'nin düşmanıyken niçin ABD'den izin istenir ki?

Evet ABD bunu asla istemezdi ama kararlı olduğumuzu söyleyince KERHEN RAZI olurdu. Şimdi o ABD, Türkiye'nin Suriye operasyonuna da KERHEN RAZI OLACAK. Düşmanlık ederse de gizliden edecek.Dünyaya karşı açıktan Nato ülkesi olan Türkiye'ye düşmanlık edemez.

AH TÜRKİYE AH! NELERİ TEPTİK NELERİ?

30 Haziran 2015 Salı

MEHDİ, SÜFYANIN PEŞİNDE

MEHDİ, SÜFYAN'I ÖLDÜRMEK İSTEMİŞ AMA İSRAİL KURTARMIŞ (!)







AHMEDİNECAD; "ABD, HZ.MEHDİ AS'IN PEŞİNDE, ÖLDÜRMEK İÇİN MEHDİ'Yİ ARIYOR" DEMİŞTİ.

BİR BAŞKA SİTE "MEHDİ,SÜFYAN'IN PEŞİNDE, BULURSA ÖLDÜRECEK" DEMİŞ.

DAHA BAŞKA BİR SİTE" MEHDİ, SÜFYAN'I TAM ÖLDÜRECEKTİ, İSRAİL KURTARDI" DEMİŞ.

DEMİŞ DE DEMİŞ.VS.VS

HZ.MEHDİ AS DA SÜFYAN DA HENÜZ ÇIKMADI.

2015 YILINDAN İTİBAREN MEHDİ BEKLENİYOR. 2019'A KADAR ÇIKACAĞINDA EKSER ALİMLER HEM FİKİR.

EN FAZLA ÜZERİNDE DURULAN ÜÇ TARİH VAR: 2015, 2016 VE 2017

2018 VE 2019 YA DA DAHA SONRASI İÇİN EKSERİYET YOK.

BİZİM ARAŞTIRMALARIMIZA GÖRE DE 2015 YILINDAN İTİBAREN HER AN ÇIKABİLİR.

İŞARETLER DE HER GÜN DAHA ÇOK BELİRGİNLEŞİYOR.

ALLAH KAVUŞTURSUN ÜMMETİ İNŞALLAH.

ÜRDÜN DE SURİYE'YE GİRMEK İSTİYOR

ÜRDÜN DE GÜNEYDEN SURİYE'YE GİRMEK İSTİYOR




Türkiye’de  “tampon bölge” gerekçesiyle Suriye’ye müdahale tartışmaları hız kazanmışken, Ürdün, Suriye’nin güneyinde cihatçılara karşı “tampon bölge” oluşturmaya hazırlanıyor.

Financial Times’ın haberine göre Ürdün, Suriye’nin güneyinde “tampon bölge” kurmaya hazırlanıyor. Amacın Ürdün sınırında güvenli bölge oluşturmak olduğu söylenirken, bölgenin Dera’dan Süveyde’ye uzanacağı bildiriliyor.

Haberde tampon bölge oluşturma fikrinin uzun süredir bulunduğu belirtilirken, fikrin ancak son zamanlarda dikkate alındığı söyleniyor. Ürdün’ün ise IŞİD’e karşı endişeleri sebebiyle böyle bir bölge kurmayı düşünmek zorunda kaldığı duyuruluyor.


Ürdün’ün de ABD ile birlikte “cihatçı olmayan muhalifleri” eğittiği belirtilirken, bölgenin mülteciler ve “muhalifler” tarafından da kullanılacağı söyleniyor. Haberde Ürdün ve müttefiklerinin “yeni bir İdlib” yaşanmasını da istemediği aktarılıyor.


HABER BU...

İŞTE YORUM

Türkiye'nin Suriye operasyonu Ürdün'deki yedi bayraklı koalisyon ordusunun Suriye'yi işgaline sebep olur. 

Çünkü batılılar, savaşta Türk Ordusunun varacağı sonuçları en baştan kestiremeyeceklerini çok iyi bilirler ve bu yüzden de Türk Ordusunun Suriye'ye girmesini ASLA istemezler. Girdiği yerden çıkmayacağını da tarihten teyit ederler.

ABD, zaten tampon bölgeye karşı olduğunu açıkça ilan etti. Türkiye kendi başına hareket ederse (yani Nato'dan bağımsız) destek vermeyeceklerini de açıkladılar. Tıpa tıp Kıbrıs Barış Harekatı'nda yaptıklarını yine tekrarlıyorlar.

1974 Kıbrıs Barış Harekatında Türkiye NATO ülkesiydi ama Yunanistan NATO ülkesi değildi. Buna rağmen Türkiye'ye destek vermemişler ve kendi kararına bırakmışlardı. Tabi Yunan ve Rumlar yenilmesin diye de onlara her türlü gizli desteklerini esirgememişlerdi. Maalesef NATO ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğu zaman OLAN, ama Türkiye'nin ABD'ye ihtiyacı olduğu zaman ortadan kaybolan bir savunma paktı. Kore'ye giderken 1974 de satışa geleceğimiz aklımıza gelemezdi tabi.

Konuya dönersek Türkiye Suriye'ye girerse Halep alınır. Kürt Koridoru suya düşer. IŞİD hapı yutar.Esad'ın etekleri tutuşur kaçacak yer arar. 

Ama bunları Esadın destekçisi İran ve Rusya ister mi?
IŞİD ve PKK/PYD'nin destekçisi ABD,İngiltere ve İsrail ister mi?

Tabi ki istemezler. 

İşte o nedenle bunların en uyanığı ABD,Türkiye Suriye'ye girdiği gün, Ürdün'deki orduyu Suriye'ye sokar ve Türkiye'den önce Suriye'yi işgal ederler.

Yani Süfyan'ın çıkışı çok yakındır. ALLAHU ALEM.

İşte o nedenle kahraman ordumuz, bu fitneci kalleşlerin planlarına alet olmamalı ve Suriye'ye girmemelidir. 

Biz girmezsek zaten şu anda birbirleriyle taşeronları aracılığı ile savaşmaktadırlar.

Taşeronların savaşından da illa ki birileri galip gelecek ve diğerleri BİZZAT KENDİLERİ sahaya inmek zorunda kalacaklardır.

Alimlerin hadis yorumlarına göre Suriye'nin işgali (İster kuzeyden olsun ister güneyden) 3.Dünya Savaşının başıdır. 

Bu savaşta galip olacaklar; sahaya en son ineceklerdir. Fitne onların, final bizim olsun İnşallah.

Kürt koridoruna engel olmayalım mı?

Şu an için hiç önemli değil. İsrail Kürtleri daha doğrusu PKK/PYD'yi Türkiye'yi zayıflatmak, bölmek,parçalamak için kullanıyor. Eğer Türkiye bölünür de Kürt Devleti kurulursa zaten en fazla dokuz ay kalacak,sonunda çok feci bir şekilde yıkılacaktır. Şimdi buraya dikkat!

Böyle bir durumda yani Kürtler ayrıldıklarında Batı ve İsrail şu an için destekledikleri PKK/PYD'yi anında karşılarına alacak ve IŞİD'e inanılmaz destekler ile Kürtleri katledeceklerdir. 

Çünkü İsrail'in istediği, içinde Kürtler olan bir Kürt Devleti değil adı Kürt Devleti olan ama içinde Kürtlerin olmadığı bir Yahudi Devletidir. Kürt kardeşlerimize anlatmak istediğimiz de zaten buydu. 

İsrail hiç kendisine Müslüman vatandaş arar mı? İşte Gazze, işte Batı Şeria... Nerede Filistin?

Herkes aklını başına alsın.Yazdıklarımız bunlar olacak manasında değil İsrail'in planlarıdır. 

Güzeller güzeli Rabimizin izin ve inayetiyle bütün planları başlarına kaya gibi düşecek İnşallah.Ve alimlerin hadis yorumlarına göre de Müslüman Kürt halkı Kahraman Ordudan ASLA ayrılmayacaktır. Bizim amacımız da daha şimdiden halkımızı aydınlatmaktır.

Bu bağlamda bize mailler de geliyor. Ne yapalım diye...

Yapılacak tek şey, bu ahir zaman fitnelerinde tüm halkımızın KAHRAMAN ORDUMUZUN emrinde hazır ve nazır olmasıdır. Kürt kardeşlerimiz de güneydoğuda kahraman askerlerimize sahip çıksınlar, İsrail Uşağı PKK'ya alet olmasınlar. Bu kadar net yazıyoruz. Kahraman Orduya tabi olan Hz.Mehdi AS'a tabi olacaktır İnşallah.Olmayan da helak olacaktır Allahu Alem.

ALLAHU ALEM.

29 Haziran 2015 Pazartesi

“KIZMAZSA BAHÇELİ’YE İKİ SORU” SORAN AHMET HAKAN’A İKİ CEVAP

“KIZMAZSA BAHÇELİ’YE İKİ SORU” SORAN AHMET HAKAN’A İKİ CEVAP




İşte Ahmet Hakan'ın Bahçeli'ye yönelttiği iki soru;

SORU BİR: Eğer "Çözüm Süreci", sizin dediğiniz gibi bir çözülme ve ihanet süreciyse... Neden çıkıp da "AK Parti ile HDP koalisyon kursun" diyorsunuz... Bu ikisi koalisyon kurarsa... Çözülme ve ihanetin hızı daha da artmaz mı? Memleketini seven, milliyetçi bir lider, kendi açısından en kötü senaryoyu milletine reva görür mü? Çözülme ve ihanet diye nitelendirdiği bir sürecin önünü açmak yerine, böyle bir sürecin önüne geçmeye çalışmaz mı?
Nedir bu işin izahı?

SORU İKİ: "Saray'la görüşen bir MHP'li varmış, onu arıyorum, tespit edersem partiden atacağım" diye açıklamalar yapıyorsunuz. Hakikaten de varsa böyle bir MHP'li... Ve bu MHP'liyi tespit edip partiden atarsanız... Partinizin milletvekili sayısı 79'a düşecektir... Bu durumda "ana muhalefet partisi" olma durumu, ismini bile telaffuz etmek istemediğiniz partiye geçmiş olmaz mı? HDP'yi ana muhalefet haline getirecek de olsa... O MHP'liyi partiden atar mısınız? Bunu yapar mısınız gerçekten?

CEVAP BİR: Evet “Çözüm Süreci” bir çözülme ve ihanet süreciydi. Ve HDP’ nin barajı geçmesiyle de bu ispat edildi. 

AKP ile HDP koalisyon kurarsa çözülme ve ihanetin hızı artmaz. Tam tersine çözülme ihanet halk tarafından da net olarak görülür ve AKP-HDP Koalisyonu iktidarda kalamaz. Yapılacak erken seçimde de MHP tek başına iktidara gelir. 

Memleketini seven, milliyetçi lider Devlet Bahçeli, bu senaryoyu üç aylık bir kötü senaryo olarak görür ve akabinde de MHP’nin tek başına iktidara geleceğini bildiğinden, milletine tek başına MHP iktidarını ve sorunların kökten çözümünü reva görür. Ve milletine bu şekilde sahip çıkabileceğini düşünür. 

Bu düşünce neticede çözülme ve ihanet sürecinin önünü açmaz, tam tersine bu süreci kökten sona erdirerek kesin çözüm sunar.



CEVAP İKİ: MHP, gelenekleri, ilkeleri ve vazgeçilmez prensipleri olan bir partidir. Kişilerin, koltukların ve onların çıkarlarının korunması için değil sadece ve sadece “Vatan” için siyaset yapar. 

MHP, ülkenin en önemli sorununun dört yanımızı kuşatmış olan ateş çemberi olduğunun bilince ve PKK’nın da tarihinde hiç olmadığı kadar güçlendiğinin farkında olarak, bundan “Açılım Sürecini” dayatan AKP’yi sorumlu tutmaktadır. 

Genel Başkan Bahçeli’nin 7 Haziran gecesi yaptığı açıklamalara rağmen MHP üyesi üstelik de milletvekili olan bir kimsenin Bahçeli’ye rağmen ve haberi olmadan AKP ile kendi başına bir diyaloğa girmesi parti ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. 

Kaldı ki AKP’nin bu girişiminin tek başına iktidarı transfer vekillerle kurmak için CHP ve MHP’ye bir fitne sokmak amacıyla yapmadığı da kesin değildir. 

Ülkeyi sandıktan çıkan koalisyon seçeneğine rağmen hükumetsiz bırakmamak görev ve sorumluluğu da görüşme yapan vekilin haddine değil parti kurullarının yetkisindedir. 

Baykal bile AKP’nin davetine kendi genel başkanını haberdar ederek gittiğine göre MHP' li vekilin şahsi kararıyla gitmesi tam manasıyla bir disiplinsizlik örneğidir. 

MHP’nin Ana muhalefeti HDP’ye kaptırma akılsızlığı (!) gerçekte Ahmet Hakan’ın ilkesizliğidir. İlkesine sahip çıkan ülkesine sahip çıkar. MHP de onu yapmaktadır. Ahmet Hakan'a düşen yüzde 16 oy alan MHP ile yüzde 13 oy alan HDP'nin aynı miktarda vekil çıkarmasını eleştirmesi gerekirdi.  

AKP ile CHP hükumet kursa, HDP de ana muhalefet olsa, MHP açısından değişecek bir şey yoktur. Nasıl olsa MHP açısından üç parti de aynıdır ve üçü de açılımcıdır. 

Bahçeli, bunu 7 Haziran gecesi çarpıcı bir şekilde ilan etmiş ve üçüne birden koalisyon kurma önerisi sunmuştur.

Ahmet Hakan sen müsterih ol. Bundan sonraki seçimde MHP tek başına iktidara gelir ve geleneklerinden, ilkelerinden ve vazgeçilmez prensiplerinden, özellikle de VATAN’ dan, en küçük bir taviz vermeden tüm sorunları kökünden çözer İnşallah.



NOT: Devlet Bahçeli’nin Ahmet Hakan’a cevap vermekten daha önemli işleri olduğunu düşündüğümüzden, hatta muhatap almayacağını bildiğimizden biz yazıverelim dedik.   

28 Haziran 2015 Pazar

TÜRK-YUNAN HARBİNİ ABD ÇIKARACAK

ALLAHU ALEM, TÜRK-YUNAN SAVAŞI ÇOK YAKIN




Hadis yorumlarına göre Türk- Yunan Savaşı, Türklerin Suriye'ye girmesinden hemen sonra çıkacak. "Türkler adaya dönerler" diye ifade edilen durum yaklaşıyor Allahu Alem.

Eğer Türkiye Suriye'ye bir operasyon yaparsa, hedefi Halep- Kilis arasında bir koridor oluşturmak olacak. Bu harekatın müttefikimiz ABD'nin kerhen kabul edeceği bir operasyon olacağı kesindir. Çünkü Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye rağmen ve Türkiye' ye karşı bu koridoru kurmak isteyen ABD'dir. Ama Türkiye kararlılığını ortaya koyduğunda (Ki bu ortaya konulmuştur) ABD istemeden de olsa kabul edecektir. Çünkü Türkiye sonuna kadar haklıdır. Aynı durum Kıbrıs Barış Harekatında da yaşanmıştır.

Türkiye'nin bu operasyonu Rusya, İran ve Esad ile de anlaşmalı yapması gerektiğini yazmıştık. Onlar zaten bu operasyona ABD'ye rağmen olduğu için kayıtsız şartsız destek vereceklerdir. Tek şartları "Esad ve Hizbullah hedef alınmasın" olacaktır.İlker Başbuğ Paşanın önerisi doğrudur.

Bu durumda kimin ne yapabileceğini hesap ederken ilk öncelik de ABD'dir. Yani ABD bu operasyona karşı hangi planlarını devreye sokacaktır? 

ABD de şu an için Yunanistan'daki gelişmeleri kullanacaktır.Çünkü Yunanistan'da "Askeri Darbe" an meselesidir. Ve Yunan subaylarının tamamına yakını da komünist subaylardır. 1967 askeri cuntasına benzer bir darbe her an olabilir. ABD o darbeyi Yunanistan'ın Demirperde'ye kayması olarak görmüş ve tehdit algılamıştı. Şimdi ise bir taşla iki kuş peşine düşecektir.  

Hem Türkiye'yi Suriye'den çıkarmak hem de Yunanistan'ın Rusya'ya kaymasını önlemek için Türk-Yunan Savaşını tetikleyecektir. Gelişmeler bu yöndedir. ABD neler yapabilir?

Şu an Kıbrıs'da Annan Planını kabul etmiş iki lider bulunmaktadır.Bizimki de en az Rum lider kadar Türk karşıtı biridir.Onunla her an Kıbrıs'da siyasi yapıyı sarsacak bir gelişme yaptırabilirler. Ya da Rum Ordusu ile adadaki Kahraman Birliklerimize karşı bir provokasyon planlanabilir.

Diğer tarafta Yunanistan ordusunda bulunan ajanları vasıtasıyla Ege'de her an bir provokasyon yapabilirler. Bunları ABD yaptırır, kimin yaptığı önemli değil.

Tabi ABD derken yine tekrar edelim, İsrail'dir, demek istediğimiz.Yani ABD ve İngiltere'deki Yahudi Siyonistler Türkiye'nin Suriye'ye girmesini ASLA istemezler.Yunanistan'da bir darbe olursa (Belkide kendileri yaptıracaklar) askerlere, Yunanistan'ın borçlarını ödeme karşılığında Türkiye ile savaşı diretebilirler.

Türkiye, hem Suriye hem de Yunanistan konusunda çok ama çok dikkatli olmalı. Hadis yorumlarına göre Suriye'den şu anda başımız ağrımayacak ama Yunan Savaşından sonra Suriye'de kıyamet savaşı yapılacak Allahu alem.Onun için de Türkiye şu anda Suriye'deki fitnenin içinde kalmamalı.Hatta hiç girmesek daha iyi olur çünkü ne IŞİD kalacak ne PYD.

Türkiye'nin Suriye operasyonunun bir de şu sonucu olacak Allahu alem. Türkiye Suriye'den çıkar çıkmaz Ürdün'deki koalisyon ordusu Suriye'yi işgal edecek.İşte kıyamet savaşı da böyle başlayacak. Uzak durmalıyız vesselam.

MÜNAFIKUN SURESİ KİMLERİ ANLATIYOR?

KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ
(ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)



63-MÜNAFİKUN:

1 - Münafıklar sana geldikleri vakit: "Şahitlik ederiz ki sen muhakkak Allah'ın elçisisin." derler. Senin mutlaka kendisinin elçisi olduğunu Allah bilir ve Allah münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder.

2 - Yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah'ın yolundan çevirdiler. Onların yaptıkları ne kötüdür!

3 - Bunun sebebi şudur: Onlar inandılar, sonra inkar ettiler, bu yüzden kalblerinin üzeri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.

4 - Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?

5 - Onlara: "Gelin, Allah'ın Resulü sizin için mağfiret dilesin." denildiği zaman başlarını çevirirler ve onların, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

6 - Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış bir toplumu yola iletmez.

7 - Onlar öyle kimselerdir ki: "Allah'ın elçisinin yanında bulunanları beslemeyin ki dağılıp gitsinler." diyorlar. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, fakat münafıklar anlamazlar.

8 - Diyorlar ki: "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, daha üstün olan, daha alçak olanı oradan mutlaka çıkaracaktır." Üstünlük, ancak Allah'a, O'nun elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat münafıklar bilmezler.

9 - Ey İnananlar! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.

10 - Birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir süreye kadar erteleseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım!" demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan (Allah) için harcayın.


11 - Allah süresi geldiği zaman hiç bir canı ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

AHMET TAKAN'IN HER YAZISINI MUTLAKA OKUYUNUZ

İŞTE SON YAZISI




Yeniçağ Yazarı Ahmet Takan, hükümetin askere verdiği 'Suriye girin' emri üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.  İşte Ahmet Takan'ın bugünkü yazısı: 

Meğerse Kürt Koridoru Kırmızı Kitap'ta da varmış!.. Erdoğan okumamış. Saray ve AKP, 13 yılın tüm günahlarını ve yolsuzluk dosyalarını ortak edecekleri bir koalisyon değneği ararken Türkiye’yi içine soktuğu bölünme/çözülme sürecine, yakın coğrafyamızda da mayaladıkları terör örgütleriyle izledikleri çukur ve hayalperest stratejilere Türk Ordusu’nu da ortak etmek istiyor. 

Recep Erdoğan, milletin aklıyla alay edercesine çıkmış, “Suriye’nin kuzeyinde, güneyimizde bir devlet kurulmasına izin vermeyiz” diyor. Bir zamanlar Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan Kuzey Irak’taki sözde Kürt devletinin kurulmasına yaptıkları katkıların herhalde unutulduğunu sanıyor. 

En sert kırmızı çizginin, TSK’ya uygulanan Balyoz gibi operasyonlarla ne hale geldiği ortadayken AKP kongresinde çapulcu Barzani’nin baş tacı edilip “Bu millet seninle gurur duyuyor” sloganlarının hatırlanmayacağı düşünülüyor. Erdoğan ve AKP iktidarının çapulcu başı ile yaptığı gizli ve açık anlaşmaların -mutabakatların devletin arşivinde kaybolduğu mu sanılıyor?.. 

Bakın!.. Güney sınırımızdaki Kürt kapanı ve Cerablus’a askeri müdahale ile karışan Ankara’da son ulaştığım şok gerçeği yazayım; Hani, şu Erdoğan’ın iktidara geldikten sonra “askeri vesayetten kurtulmak” bahanesiyle TSK’yı ezmek için tu-kaka ettiği daha sonra 17/25 Aralık itibarıyla paralel yaygarası kopartıp tekrar sarıldığı Kırmızı Kitap var ya!.. 

Meğerse; Suriye’nin kuzeyinde oluşacak devletin Kuzey Irak’la birleşeceği 2010 yılında Kırmızı Kitap olarak bildiğimiz Milli Güvenlik Siyaset Belgesine (MGSB) girmiş. TSK, 2010’da, “dış siyaset güvenliği ile ilgili politik-askeri durum değerlendirmesi” başlığında, “Suriye’deki gelişmeler ve oluşumlarla Suriye’nin bölüneceğini, yeni oluşumun Kuzey Irak’la da birleşeceğini” açık bir dille yazmış. Açık bir tanımla “Kürt Koridoru” denmemiş ama Suriye’deki gelişmelerin nereye gittiği ve “Suriye-Kuzey’deki oluşum” denilerek nereye varacağı yani bugünkü ve yarınki tablo Kırmızı Kitaba girmiş. 

TSK kendi alanı içinde olan Türkiye’nin Milli Askeri Stratejik Belgesini de (TÜMAS) buna göre yenilemiş. Mesela, 10 yıllık tedarik planları çerçevesinde teknolojik yenilemelerin yapılması gibi. Peki, Kırmızı Kitaba giren “Kürt Oluşumu” tehlikesine karşı diğer bazı kurumlar ne yaptı? “Akil” yalaka/yalamalarla çözüm süreci goygoyculuğu!.. Şimdi, gel de bu tabloda Erdoğan’ın bugünkü çıkışlarına inan!.. 

Acaba Erdoğan 2010’da yenilenen Kırmızı Kitabı okumamış olabilir mi?.. Gelelim madalyonun diğer yüzüne; Suriye’nin Kuzeyi’nde PKK/APO/Kürt devletine doğru yaşanan son gelişmeleri iyi değerlendirmek lazım. 4 yıldır iç savaşla boğuşan ve lime lime edilen Suriye’nin Türkiye sınır hattı boyunca oluşmaya başlayan Kürt koridorunun birincil sorumlusu AKP iktidarıdır. 

Öyle net ki, Batılılar bölgede bir ‘Kürdistan devletinin’ kurulmasında kararlı. Bu devletin Irak sınırından başlayarak Türkiye hattı boyunca Akdeniz’e ulaşacak şekilde bir koridor dahilinde oluşmaya başladığı da net. AKP’nin Suriye’de başından bu yana güttüğü yanlış politikalar, IŞİD’e sahip çıkan yaklaşımları, stratejik diplomasi çukuru, Süleyman Şah’ı hukuki statüsü olmayan bir yere naklederek toprağından vazgeçmesi, yanlış mülteci politikası, Kobani’de sergilediği yanlış tavır, Barzani güçlerinin geçişine izin vermesi, ‘Şam’a 15 günde gireriz’ hayalperestliği maalesef burnumuzun dibinde PKK/APO devletinin inşa edilme sürecini hızlandırdı. 

Burnunun önünü göremeyen iktidarın siyaseti, -bırakın Suriye’den toprak alma hayallerini- hem kendi sınır hattının güvenliğinin kaybolmasına hem de içerde toprak bütünlüğünün tehdit altına girmesine yol açtı. Bir de üstüne üstelik Türkiye’de, PKK’dan sonra nur topu gibi IŞİD, Cihatçılar, Hizbullah, DHKP/C-THKP-C gibi örgütlerimiz(!) oldu. İktidarın yanlış politikaları sadece Suriye’de PKK koridoru oluşturmadı aynı zamanda yeryüzünde ne kadar radikal örgüt ve savaşçı varsa onlarında topraklarımızda mevzilenmesine yol açtı. AKP’nin tek başına hakim olduğu geçtiğimiz yasama döneminde çıkartılan “Suriye Tezkeresi” (güya Türkmenlere yardım vardı ) ile iki şey sağlandı. 

Birincisi, Türkiye topraklarının Barzani Güçleri’ne açılmasıyla birlikte Irak’ın Kuzeyi’nde hakim olan Barzani’nin Suriye’nin Kuzeyi’nde de söz sahibi olmasının önü açıldı. 

İkincisi ise, Kobani özelinde IŞİD’e karşı savaşan PKK/PYD’nin bu tezkere olayından sonra meşrulaşması... Tezkere öncesinde PKK ve Barzani arasında kurulacak “Kürdistan’ın liderliği” konusunda bir rekabet vardı. Kobani olaylarından sonra liderliğin Barzani’ye verildiği ama PKK’nın da meşru olarak tanındığı görüldü. PKK bu süreçte terör örgütünden ziyade bölgede istikrarı sağlayan ve terör örgütü IŞİD’i durdurabilecek yegane güç gibi hareket etmeye başladı. İnsan kaynağı konusunda sorunu olmayan örgüt, gerek Esad’tan gerekse bölgeye Türkiye’den giden silahlardan ve ABD ve AB’nin açıktan yaptığı destekle ağır silah ihtiyacını da büyük oranda karşılamış oldu. Helikopter ve uçaklara karşı kullanılabilen füzeler elde ettikleri biliniyor. IŞİD tanklarına karşı da bol miktarda silah aldığı, hatta tankları ele geçirdikleri biliniyor. 

PKK bu güce , Türkiye ile çatıştığı bir dönemde değil, silahlı mücadele yapmadığı bir dönemde elde etti. 2009’da başlayan ve 2013’ten itibaren Çözüm/Çözülme denilen sözde barış süreci tamamen PKK’ya yaradı. Şimdii!.. 

Böyle bir fotoğrafı olan iktidarın neyine hangi söylediğine güveneceksiniz? Cerablus’a nasıl gireceksiniz? Hadi girdiniz diyelim; terör bölgesinde tekrar başlayacak isyanı hangi askerle bastıracaksınız? Bugüne kadar bölücü örgütle savaştığı için “terörist” diye yargıladığınız askerle mi? 

Tüm bunlara rağmen, terörle mücadele için yasal koruma isteklerini reddettiğiniz hatta güdümünüzdeki Valilere dövdürttüğünüz askerle mi?.. Ha!.. “Tekrar seçim” için tezgah kuran Erdoğan’ın yakın bir zamanda çözüm süreçi Valileri tu-kaka etmeye başladığınız görürseniz sakın şaşırmayın. Saf olmayın!..

AHMET TAKAN - YENİÇAĞ GAZETESİ



27 Haziran 2015 Cumartesi

YUNAN REFERANDUMUNDAN "HAYIR" ÇIKACAK

YUNANİSTAN 5 TEMMUZDA AB ŞARTLARINA OY VERECEK




Yunanistan parlamentosu, Başbakan Çipras'ın 5 Temmuz'da kreditörlerin önlemlerini referanduma sunma kararını görüşüyor. 

Ana muhalefet Yeni Demokrasi, sosyalist PASOK ve Potami Partilerinin referandum karşıtı tavır aldıkları görüşmelerde hükümete yönelttikleri eleştiriler sebebiyle sık sık karşılıklı sataşmalar yaşanıyor. 

Ana muhalefet Yeni Demokrasi lideri Antonis Samaras'ın konuşmasının ardından Başbakan Aleksis Çipras genel kurula seslenecek. Ardından oylamaya geçilecek. 

Referanduma Syriza, Bağımsız Yunanlar (ANEL) ve Yunanistan Komünist Partisi'nin evet oylarıyla yeşil ışık yakılmasına kesin gözüyle bakılıyor.

OLAY ŞU: 

AB Kreditörleri ile Yunanlı yetkililerin yaptığı görüşmede AB'nin Yunanistan'a yeni kredi açması istendi. AB bu teklifi Yunanistan'ın yeni kemer sıkma politikaları kararları alması halinde kabul edebileceğini söyledi. Yeni tedbirler 16 sayfalık bir kemer sıkma politikası.İçinde savunma harcamalarının da kısılması bulunuyor.Yunanistan'ın yıllık 500 milyon Dolarlık savunma harcamalarının da yarıya indirilmesi şart koşuluyor.Yunan savunma Bakanı ve Koalisyonun küçük ortağı da bunu şiddetle reddederek "AB bizi Türkiye'ye karşı savunmasız bırakmak istiyor" diye siyasi malzeme yapıyor.

Yunan Bakanlar kurulu bu dayatmaların yani AB şartlarını içeren 16 sayfalık şartların referanduma sunulması kararı aldı.Ve parlamentolarına sundu.Parlamentoda referandum kararı çıkacak ve 5 Temmuzda Yunanlılar bu şartları oylayacaklar.

Biz de buradan sonuçları daha şimdiden paylaşalım:

5 Temmuz'da Yunan halkı "HAYIR" diyecek ve yaptırımları reddedecek. 
Peki bu ne anlama gelecek? 

Yunanistan'ın AB'den ve Euro bölgesinden çıkması anlamına gelecek.Yani süreç başlayacak. 

Yunanistan'ın AB-Euro bölgesinde bulunması Almanya ekseninde kalması, ayrılması ise ABD-İngiltere eksenine teslim olması demektir. Ancak Rusya da Almanya ile birlikte belki de Yunanistan'ı tamamen ABD ve İngiltere'ye karşı Rusya eksenine çekebilir.

Yani özetle Yunanistan'da her an, her şey olabilir. Türkiye Yunanistan konusunda çok dikkatli olmalı. Zira tetikçiler hep parayla satın alınabilen kişiler olmuştur.

Evet Türkiye'nin gündeminde Suriye vardır ama bize göre Suriye planlarımız ile bağlantılı olarak Yunanistan öncelikli hale gelebilir. Yani Suriye politikalarımıza karşı Yunanistan bize karşı kullanılabilir.

Suriye ile ilgili ABD, Rusya, İran ve hatta Esad'sız bir girişimde bulunmamak şu an için elzemdir. 
Bütün hesaplarımızı yaklaşan ABD-RUSYA Savaşına göre yapmalı ondan önceki tüm fitnelerden uzak durmalıyız.Çünkü böyle bir savaş başladığında IŞİD, PYD, PKK, Suriye, Irak vs hiç konuşulmayacak bile.Tamamı çimendir, ezilip gidecekler. 

Suriye'de bir şey yapmayalım mı? 
Ne yaptıysak yanlış yaptık zaten. İran'ın Suriye politikası doğruydu.Üç yıldan beri söylüyoruz. Suriye'de İran haklı çıkmıştır. Mevcut tabloda Suriye'nin geldiği durumda kim zararlı çıkmıştır? İran mı? Türkiye mi? Suriye için bir şey yapılacaksa açıktan tarafsız gizliden İran ile birlikte yapılmalıdır. 

Tek bir öneri:

El Kaide ve Öso'ya "Çekilin" diyelim ve Suriye'yi PYD ile savaş karşılığında Hizbullah'a teslim edelim. 

- Hizbullah'a mı teslim edelim? 

ABD, PKK'ya teslim ederken biz de seyredelim, olur mu?  

26 Haziran 2015 Cuma

AHMET TAKAN'IN TÜRKİYE GÜNDEMİ YAZISI ÇOK ÖNEMLİ

TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNİ AHMET TAKAN YAZIYOR




İŞTE O YAZI

“Cerablus’a girin” direktifini reddeden TSK’dan Başbakan’a öneri;
“Türkmenlere sağlam destek verelim”...

Koalisyon peşrevleri ile dalgalanan ülke gündemi, dün, YENİÇAĞ’ın  “Ankara’yı sarsan emir; Cerablus’a girin”  manşeti ile gerçek noktasına kilitlendi.

“Suriye krizi”  başlığıyla  önceki gün “Başbakan”  Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan güvenlik zirvesinden de yeni bilgilere ulaştık.

Masadaki, “Cerablus” sıcak başlığından devam edelim;

Güvenlik zirvesinde Ayn-el Arap’ta patlatılan bombalar, IŞİD’in yeni saldırıları ve terör bölgesinde hareketlenmeler masaya yatırıldı. Öncelikle şu hususu, yiğidin hakkını yiğide teslim etmek adına belirtmeliyim; Türk Silahlı  Kuvvetleri, siyasetçilerin basit oy çıkarları uğruna ülkeyi maceralara sürüklememek, stratejik(!) bataklıktan çıkarıp yeni bir stratejik bataklığa sokmamak için yalnızca askeri değil, büyük de bir diplomatik çaba yürütüyor. Buradan TSK’nın yurt dışına büyükelçiler gönderiyor manası çıkmasın. TSK’nın masaya koyduğu belge ve bilgiler yaptığı kapsamlı analizler Hariciyenin de elini çok rahatlatıyor.

“Başbakan”  Ahmet Davutoğlu’nun “Cerablus’a girin” yazılı direktifine direnen TSK, önceki günkü toplantıda  “Cerablus’a girildiğinde yansımalar ne olur”  başlığı altında geniş bir rapor sundu. Böyle bir harekatta düşman unsurların çokluğuna dikkat çekilerek,  “Doğu’da Fırat karşında kalan Ayn-el Arap ve diğer Kürt kantonları ile çevrilen bölgede nasıl komşu olunurun” Türkiye için sakınca ve tehlikeleri etraflıca anlatıldı. Türkiye içindeki (tetiklenecek) ayaklanma tehlikelerine ise ayrıca dikkat çekildi.

Ahmet Davutoğlu’nun önüne, Rusya’nın, Tartus limanına haftada iki kez ağır nakliye gemisi göndererek Esad güçlerine yakıt, yiyecek ve her türlü silah desteği sağladığı bilgisi konuldu. Benzer yardımların İran tarafından da yürütüldüğü tekrar hatırlatıldı.  “Tüm diplomatik temaslar tamamlanmadan ABD bir taraftan, Rusya ile İran’ı nasıl karşımıza alacağız”  diye soruldu. Esad’ın bölgedeki güçler ve terör örgütleriyle sürekli dans ettiğinin de altı çizildi.

Bu arada güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye göre, oluşturulan devlet kararı çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, diplomasi turuna Rusya Bakan Yardımcısı ile görüşerek başladı. Sinirlioğlu’nun İran ile de diplomatik trafik yürüttüğü verilen bilgiler arasında. Devlet kararı ile yürütülen diplomasinin teması da  “Esad, IŞİD ile de PKK-PYD güçleri de mücadele etsin. Biz gerekli her türlü desteği vermeye hazırız”.

Mekik diplomasisini desteklemek, boşta-lafta bırakmamak için de Ankara önemli bir adım attı. YENİÇAĞ’a bilgi veren kaynaklar Suriye’ye karşı yürürlükte olan ve sert uygulanan angajman kurallarının kısmi olarak yumuşatıldığı ve bunun Şam’a iletildiğini kaydederek, “örneğin, Suriye uçakları daha önce sınırımıza 5 kilometreye kadar yaklaşmıyorlardı ama hâlâ çekinik davranıyorlar”  dedi.

TSK,  “Başbakan”  Ahmet Davutoğu’na “İdlip’ten göçe karşı sağlam durmamız” görüşünü tekrarlarken kısa ve uzun vadede önerilerinin de özeti şöyle;

“Sınırlarımızı sağlam tutalım. Türkmenlere sağlam destek verelim. Suriye ile ilişkilerimizi düzeltelim.”

Benim Ankara’dan aldığım bir başka hava ise Recep Erdoğan’a da verilen net mesaj. Kendime özgün cümlelerle izah edeyim;
 “Devlet adamlığı ve devletler arası münasebetler, ‘şu ülkenin ailesine gittim. Bu ülkenin çocuğunun düğününe gittim, onlar benimkine gelmediler’ şeklinde yürütülmez. Esad ile ailevi sorunlarını bir tarafa bırak artık.”

Bu sütunda dün sizlere Davutoğlu’nun  “Cerablus’a girin”  talimatına TSK’nın direndiğini ve reddettiğini yazmıştık. Ankara’daki kaynaklardan ulaştığım sağlam bilgiye göre bu ilk değilmiş... IŞİD’in Musul’a yaklaşıp çapulcu başı Barzani’nin peşmergelerini dövdüğü süreçte de benzer bir olay yaşanmış. Kaynaklar şöyle anlattı;

“Barzani, IŞİD’e karşı sıkışınca Erdoğan’a haber gönderip yardım istedi. Talebi de şuydu; ‘Size sınırı açalım, bölgedeki tank taburunuzu hemen gönderin. Ondan sonra da arkamızdaki bölgeye Türk askeri yerleşsin. TSK, AKP iktidarının Barzani’nin isteği doğrultusunda gelen talebi anında reddetti. O zaman da büyük bir kriz yaşandı. Hükümet yine yazılı direktif verdi. Genelkurmay Başkanı ‘Barzani kim ki bize sınır açacak? Barzani’nin arkasını kollamak, kurtarmak için TSK’yı o bataklığa sokmam. TSK’yı maceraya sürüklemem’ diyerek direktifi reddetti. Hatta bir ara istifa krizi yaşandı fakat sorun daha sonra çözüldü...”

Dün itibarıyla gelinen son noktada Ankara kırmızı alarmda...
Talabyat yakınlarında bulunan Türkmen köyleri her gece, YPG tarafından basılarak boşaltılıyor. AKP iktidarının sahipsiz bıraktığı Türkmenler perişan durumdalar... Davutoğlu’nun önüne, YPG’nin gerçekleştirdiği cinayetler sırasında bir köy meydanında vücudunda 50 mermi ile şehit edilen Türkmen’in fotoğrafı konuldu.

Bakalım ne olacak?..
Madalyonun farklı bir tarafından, yarın, AKP’nin yeni Kürt tezgâhları ile ilgili önemli değerlendirme ve bilgileri aktaracağım.


NOT: BU YAZI TÜRKİYE'NİN DAHA DOĞRUSU AKP'NİN YANLIŞ OLAN SURİYE POLİTİKASINDAN DÖNÜŞÜNE İŞARET EDİYOR. AHMET TAKAN ŞU ANDA OKUNMASI GEREKEN YAZARLAR İÇİNDE EN BAŞTA BULUNUYOR. HERKESE TAVSİYE EDİYORUZ. 

KAÇ YAŞINDAYMIŞ?

BAZILARINA NE SÖYLESEK ANLAMIYORLAR

BU RESİM NE ANLATIYOR?





2224 YIL BOYUNCA BU KAHRAMAN ORDUNUN NEREDE, KİME, HANGİ ZULMÜ YAPTIĞINA KİM ŞAHİT OLMUŞ? 

HANGİ TARİH KİTABI YAZMIŞ? 

VAR MI DÜNYADA BÖYLE BİR ORDU? 

KUTLU VE MUTLU OLSUN KIYAMETE KADAR GALİP VE BAKİ KALSIN İNŞALLAH.

HEY GÜZEL ORDU!

EY GÜZEL ORDU, EY KAHRAMAN ORDU!





GÜZELLER GÜZELİ RABBİM, İNAYETİNİ VE YARDIMINI AZİZ,AZİM VE KAHHAR SIFATLARIYLA HER DAİM SENİNLE BERABER KILSIN İNŞALLAH.

ALEMLERE RAHMET HZ.MUHAMMED SAS EFENDİMİZİN SEVGİSİ VE RABBİMİZE DUALARI EBEDİYYEN SENİNLE OLSUN İNŞALLAH.

BEDİR ASHABI, UHUD ASHABI VE ONLARA YARDIM İÇİN ALLAH-U ZÜLCELAL'İN EMRİYLE GELEN ÜÇ BİN MELEK, BEŞ BİN MELEK KIYAMETE KADAR SAFLARINDA BULUNSUN İNŞALLAH.

VE O GÜZEL PEYGAMBERİN (ASM) VARİSLERİ OLAN ALLAH-U ZÜLCELAL'İN ALİM VE EVLİYALARININ DUALARI HER GÜN 24 SAAT SENİN İÇİN RABBÜL ALEMİNE NİYAZDA BULUNSUN VE RUHLARI DA ÜZERİNİZDE GEZSİN İNŞALLAH.

VE SİZDEN ÖNCE İSLAM UĞRUNA KAFİRE KILIÇ VURUP, TOPRAĞA DÜŞEN YÜZBİNLERCE ŞEHİT DEDEMİZİN RUHLARI DA TUTTUĞUNUZ SİLAHLARIN KABZASINDAN SİZİNLE BİRLİKTE TUTSUN İNŞALLAH.


"ALLAH" ADI DİLİNİZDEN, 
AL BAYRAK ELİNİZDEN DÜŞMESİN

MAZLUMA UMUT, 
ZALİME YUMRUK OLUN

HIZIR AS KLAVUZUNUZ, 
İSA AS SİLAHINIZ, 
HZ.MEHDİ AS DA KOMUTANINIZ OLSUN 
İNŞALLAH VE İNŞALLAHU ALLAHU EKBER


TÜRKLER, AHİR ZAMAN FİTNELERİNDEN ZARAR GÖRECEKLER Mİ?

ZATEN GÖRÜYORLAR ŞU ANDA AMA ÇOK DAHA FAZLASI GELECEK.


HZ.MUHAMMED SAS EFENDİMİZ BİR HADİSLERİNDE:

Ahir zaman fitnelerinde çok ama çok Müslümanın öleceğini ve Cenab-ı Zülcelal'in Müslümanlara RAHMET VE HİDAYET nasip edeceğini buyurmuş.

RAHMET de HİDAYET de ALLAH'DANDIR.(CC)

ALLAH CC ölüye "rahmet", yaşayana "hidayet" nasip eder.

Peygamber SAS Efendimiz bu hadisinde Allahu Alem, ahir zaman fitneleri o kadar dehşetli olacak ki neredeyse bütün Müslümanlar bu fitnelere kanacak ve kendilerini bu fitnelerin içinde bulacak ve o yüzden hepten zarar görecekler buyurmuş. 

Ve yine Allahu Zülcelal'in ölenlere; bu fitnelerin dehşetinden dolayı yani normal Müslümanların karşı koyamayacağı türden olmaları nedeniyle iyilik olsun diye merhamet edeceğini ve RAHMET eyleyeceğini buyurmuş.

Hayatta kalanlar ise Hz.Mehdi AS'a kavuşacak ve HİDAYET edilecekler buyurulmuş. Yani hayatta kalanlar güzel Müslümanlar olacaklar. Onu da kimlere nasip edeceğini sadece ALLAH CC kendisi bilir.

Zaten görünen tabloda suçlu veya suçsuz milyonlarca Müslüman mağdur oldu, öldü, öldürüldü. Yaşın yanında kurular da gitti. İşte hadiste buyurulan ölenlere RAHMET edileceği bu fitneden kurtulamayanlardır Allahu Alem.

Bu bağlamda Türkler de diğer milletler gibi bu ahir zaman fitnesinden büyük zararlar görecekler. Pek çok kişi hayatını kaybedecek. 

Hiç 3.Dünya Savaşı olur da Türk ölmez mi? Bu saçmalıktır. Hem bir çok kişi şehit olur da içlerinde Türk olmaz mı? Kaldı ki 3.Dünya Savaşı'nın Melhamei Kübra finali Türkiye'de olacakken aksini düşünmek muhaldir.

Ama yine hadis yorumlarına göre 3.Dünya Savaşının finali olan Melhamei Kübrayı Müslümanlar kazanacak ve İslam Dünyaya hakim olacaktır İnşallah. Tabi burada Türklerin oynayacağı rol de "baş rol" olacağından yine o şerefte en büyük pay da bu millete nasip olacaktır İnşallahu Allahu Ekber.

Peki milletimizin bu fitnelere karşı mevcut durumu nedir?

Açık söyleyelim milletimiz şu anda zıvanadan çıkmış durumdadır. Basit bir trafik akışında bile insanlar birbirlerine dostça değil düşmanca davranıyorlar. Küçük bir sürücü hatasını bile affetmiyorlar ve kavgaya dönüştürüyorlar. İnsanlar öldürülüyor, trafikte.Kazadan değil cinayetten.

Bu büyük bir azgınlıktır. İnsanlarımız kendilerine yeterince özen göstermiyorlar, temizlenmiyorlar, namaz, niyaz zaten arama. Herkes ayrı bir kral, kimse burnundan kıl aldırmıyor. saymakla bitmez.

Maddiyat maneviyatı silmiş süpürmüş. En saygıdeğer din adamları bile parayı görünce ahireti unutup dünyayı ilah ediniveriyor. Nerede İman?

Kimse kusura bakmasın, bu gidiş gidiş değil. Bu insanlık değil. Ama öyle musibetlere maruz kalınacak ki bir insanımız diğerini gördüğü anda yıllardır görmediği babasına kavuşmuş gibi boynuna sarılacak. 

Bu Millet birbirinin düşmanı değildir, dostudur.Bunu çok acı bir şekilde göreceğiz.

Boşanma davaları ayyuka çıkmış. Ahlak kalmamış. Haram helal tarih olmuş.

Emek, çaba, helal rızık, kul hakkı tarihten bir sinema filmi deyimi olmuş sanki. Bu bir rezalettir.

İşte buradan yazıyoruz.Ey insanlarımız kendinize geliniz. 

Sizler bin yıl boyunca İslam'a hizmet etmek için canını seve seve veren şehitlerin torunlarısınız. Onlara ihanet etmeyiniz.

Zaten bu millet hepten helak olmayacaksa (ki Hadis yorumlarına göre yine zafer var İnşallah) işte o şehitlerin Allahu Zülcelal'in katındaki hatırları içindir. Dedelerinizin hatırına helaktan kurtulacaksınız Allahu alem.Yoksa kendi erdemlerinizden değil. Görünen odur.

Bir an önce millet kendine gelmeli, birbirine kenetlenmeli, herkes her konuda bir birine düşman değil yardımcı olmalı ve ahir zamanın dehşetli fitnelerine karşı Allah'u Zülcelal'in rızasına ulaşmaya çalışmalıyız.

Ne kadar çok düzelirsek o kadar çok kişi hayatta kalır ve Hz.Mehdi AS'a asker oluruz İnşallah.

Yoksa Allahu Zülcelalin Mehdisini hakim kılmak için kimsenin yardımına ihtiyacı yoktur.

Bu muhakkaktır.Çünkü Allah (CC) AZİZ'dir, KAHHAR'dır.

Allah'ın rızasını kazanan, (avam tabiriyle) "ADAM OLAN" HZ.MEHDİ'YE KAVUŞUR. KALANI HELAK OLUR. ALLAHU ALEM.

Şirkin her türlüsünden şiddetle kaçınmalıyız.Hem açık hem de gizli olanından.

İbadetlerimizi güzel ve ihlaslı yapmaya çalışmalıyız.

Herkesin hakkına saygı göstermeli,kimsenin hakkına ilişmemeliyiz.

Üzerimizde kul hakkı bırakmamalı ve helalleşmeliyiz.

Kötülüğü değil iyiliği amaç edinmeli ve birbirimizle yarışmalıyız.

Hangi şartlarda olursa olsun adaletten ve dürüstlükten ASLA taviz vermemeliyiz. 

Daima zalime karşı mazlumun yanında olmalıyız.

İmkana göre hayır hasenatta bulunmalı, maddiyatı zayıf olanlar da iyilik yapmalıdırlar.

Fakir bir kimse bir yaşlı kişiyi yoldan karşıya geçirse, o yaşlı kişiye yüklü para verenden daha az sevap aldığını iddia edemeyiz. Onu sadece Allah CC bilir. İyilik iyiliktir.

Güzeller güzeli Rabbimiz bu dehşetli fitneler döneminde bizlere HİDAYET NASİP BUYURSUN İNŞALLAH.