ABD’NİN
AK PARTİ’YE SON OYUNU
(KAPATMA
DAVASININ YENİLENMESİ)
AK PARTİ AK’LANACAK MI,YOKSA KAPATILACAK
MI
Ak Parti’nin kapatılma istemiyle
açılan davada kapatma istemi 5’
e 6 oy ile reddedilmişti.
Bu davada partinin kapatılması
ile ilgili gerekçelere kanıt teşkil eden belgelerin Ergenekon sanıklarınca
hazırlandığı ve düzmece olduğu söylendi.Silivri kararları ile Ergenekoncular da
mahkum edilince ve iddianamelerde Ak Parti’nin kapatılması davası ile ilgili
sahte belge düzenlemek gibi suçlar da isnat edilince bazı Ak Partililer
harekete geçti.
Gerekçeli karara bakılıp,Ak Parti’nin kapatma davasının
yenilenmesi isteniyor.Amaç Ak Parti’yi tamamen AK’lamak.
Birkaç soru:
-
Ak Parti, ak’lanmaya neden ihtiyaç duyuyor?
-
Ya Ak Parti bu davada bu kez 8’e 9 oy ile kapatılırsa?
-
Kapatma davasının yenilenmesinden başka bir şey
yapılamaz mı?
- Sayın Başbakan’a bu yenileme önerisini kim
ya da kimler önermiş?
Soruların cevabını verirsek yazı da tamam olacak İnşaallah.
1- On
yıldan beri iktidarda olan Ak Parti iyi ya da kötü pek çok icraat yaptı.Halk bu
icraatları görüyor,göremeyenlere de basın yoluyla sürekli anlatılıyor.Bize göre
de ekonominin rantiye bölümü politikaları (Bankacılık,Faiz,Döviz,Borsa)ile dış
politika ve insiyatifi Pkk’ya bırakan açılım politikaları haricinde hükümet
başarılı.Milli Eğitim,Sağlık,Bayındırlık ve Savunma alanlarında çağ atladık.Ama
başarısız olduğumuz hususlar da her biri tek başına bu cennet vatanı
mahvedebilecek tehlikeler içeriyor.Bu nedenle Ak Parti AK’lanmak için yargılanmayı
yenilemek yerine başarısız olduğu konularda elini çabuk tutsa daha isabetli
olacaktır.Çünkü mahkeme aklasa bile milletin vicdanı sandıkta tecelli
edeceğinden abesle iştigaldir.
2- Kaldı
ki bu davada Ak Parti’nin beklentisi olan “17 ye sıfır (yeni üye sayısı 17) kapatmanın
reddine” kararının garantisi de yoktur.Hele bir dava açılsın kim bilir hangi
ilave gerçek belgeler veya birincileri yalanlayan ama kendileri de yalan olan
başka belgeler ortaya çıkacaktır? Garantisi var mı? YOK.Lütfen aklınızı
başınıza alınız, kimseye güvenmeyiniz, Ak Parti kapatılırsa Türkiye “tam bir
kaosa” gider.Batının istediği de budur ve kapatılması için her şeyi
yapacaklardır.
3- Ama
bu belgeler sahteydi ve Ak Parti bu sahte belgeler yüzünden az daha
kapatılıyordu, bir şey yapılmasın mı? Yapılsın ama kapatma davası ile değil.Bu
sahte belgelerden dolayı Ak Parti’yi zarara uğratanlardan maddi ve manevi
tazminat talep edilmesi,yine bu sahte belgelerin ülke ekonomisine verdiği
zararlar için de devlet adına maddi ve manevi tazminat talep edilmesi en
isabetli yoldur.Hem bu bakımdan kapsam geniş tutulursa sermaye ve basın
erklerinden pek çok grup ile de hesaplaşılabilir.Anayasa Mahkemesi yerine,
yerel mahkemede tazminat davası, tek çözümdür.
Kaldı ki bu müracaat Anayasa Mahkemesi’ni
de zora sokabilir şöyle ki:
Önceki dava kapatma istemiyle “müracaat”,
“dosya ve belgelerin kontrolu”, “davanın
esastan görüşülmesi” ve “istemin reddi
kararı” aşamalarından oluştu.Şimdiki dava
dilekçesinde ne denilecek, ne talep
edilecek? Parti kapatılmış olsa tamam,bir anlamı
var.Kararın düzeltilmesi talep
edilebilir.Ama şimdi? Hiçbir anlamı yok?Mahkemeden
17 ye sıfır da talep edilemeyeceğine göre?
“Sahte belgelerle aleyhimize açılan ve
lehimize sonuçlanan davanın, “kabulünün reddine, reddinin kabulüne”
denilecekse
çok
komik olur ve Anayasa Mahkemesi bu dilekçeyi yırtıp atabilir de haberiniz
olsun.
4- Ve
en kritik soru: Bu akıl kimin eseridir? Kapatma davasının yenilenmesi fikrini
kim ya da kimler ortaya atıyor? Sayın Başbakan’ın isteği dışında ve O’na rağmen
Ak Parti’de kimler farklı amaçlar peşinde koşuyor? Sayın Başbakan bu konunun
üzerine ciddiyetle gitmeli ve “zamanı değil düşüncesiyle” içine atmamalı vesselam.
İşte örnekler:
Sayın
Başbakan ABD’ye gitti,gitmeden önce Türkiye’nin gündeminde Hizbullah
yoktu.Döndü ve henüz Başbakan ABD’de neler konuşulduğu ve Hizbullah’la ilgili
kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmadan bir bakan “Hizbullah Hizbulşeytan’dır,
Kuseyr’de kadın ve çocukları öldürüyorlar” dedi.(Aslında bu yalandı ve ABD’nin
Hizbullah’ı karalama iddiasıydı ve Nasrallah buna çok sert cevap vererek
“Bosna’ya Hizbullah’ı gönderirken Sünni ayrımı yapmadan Allah Rızası için
gönderdik, mezhepçilik yapmadık ve Suriye’de de mezhepçilik için bulunmuyoruz”
dedi.
Başbakanın
söylemediği bir şeyi söyleyen bu bakan neyi amaçlamıştı? Kime, ne mesajı
vermişti? Başbakanın,hükümetin ve milletin bildiği bir şeyi,Hizbullah’ın da hiç
takmayacağı bir şeyi acaba kime söyledi? Açıklamayı Dışişleri Bakanı yapsa
neyse.
Sayın
Başbakan “Üç Çocuk” derken “aynı fikirde değilim” diyen bakan orada bulunanlara
“başbakanla aynı fikirde değilim” cümlesini çıkararak da verebileceği aynı
mesajı üstüne basa basa “fikir ayrılığı” ile boyayarak veriyorsa neyi
amaçlıyordu?
Daha
eski bir örnek: Suriye henüz karışmamıştı.Esad ile Başbakanımız hala
görüşüyorlardı, ipler kopmamıştı yani.
ABD Dışişleri
Bakanlığı “Esed’in bırakması yararlı olacak” açıklamasını yapıyor.
Sayın
Başbakanımız, ABD’nin bu açıklamasından sonra “Esad halkının taleplerine acilen
cevap vermeli yoksa zorda kalacak” diyor.
Ve biz den bir
bakan aynen şunu söylüyor “Esed defolup gitmelidir.”
Bu
beyanlarda;
ABD’nin ki Esad’a karşı “NİYET”,
Başbakanımızın açıklaması Esad’a karşı “UYARI”,
Sayın bakanımızın açıklaması ise Esad’a
karşı açık bir “ MEYDAN OKUMA” dır.
Üstelik
Dışişleri Bakanı da değildir.Başbakanı da aşan bir cümledir.Sayın Başbakanımız
buna benzer cümleleri, Esad muhaliflere karşı aynı yöntemlerle mücadele etmeye
başladıktan sonra kullanmıştır.
SONUÇ:
Sayın Başbakanım! Sizi aşan konuşmaları
yapanlara lütfen dikkat ediniz.Niçin konuşuyorlar,kime mesaj veriyorlar,hesap
sorunuz.
Sayın Başbakanım! Bu kapatma davasının
yenilenmesi fikrini ortaya atanlara güvenmeyiniz ve bu davayı ASLA AÇTIRMAYINIZ.
Bu sözümüz de Sayın Başbakanımızı aşan beyan
sahiplerine:
Bakınız Mısır “ABD’YE GÜVENMEMELİYDİK”
diyenlerle dolup taşıyor.
ABD ve İsrail aleyhine Başbakanı aştığınız
zaman daha inandırıcı olacaksınız.Mesela “Rasulayn’da ABD, El Kaide ve PYD’yi
savaştırarak Şanlı Urfalı’mızı PKK’ya itaate zorluyor,Tel Abyad’dan El
Kaide’yi,Rasulayn’dan da her ikisini birden atalım” diyebilirsiniz.Gezi Parkında
olduğu gibi Sayın Başbakan bu oyunu da bozacak zaten.
Hani Başbakan Tunus’dan dönmeden Geziciler
hakkında tek kelime edememiş ve milleti karamsarlığa düşürmüştünüz,ABD nin
oyununu bozamamıştınız ve Başbakan gelip bizzat bozmuştu ya,lütfen yine öyle
yapınız.Yaptığınız yine yanlıştı ama hiç değilse metod (Başbakanı aşmamak)
bakımından doğruydu.
Sayın
Başbakanın sözünden çıkmayınız ve O’nu aşmayınız.Lütfen,lütfen,lütfen.