30 Mart 2015 Pazartesi

BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ 4

VE İSTANBUL



Ahmet üç okula birden yazılmıştır. Abdullah Bey ve Emine Hanımın çalıştığı orta okula gitmektedir.Hafta sonları için de bir spor okuluna kaydedilmiştir. Okul çıkışında hemen her gün evlerinin yakınında bulunan ve arkadaşlarının kaldığı bir eve gitmekte ve bazen de orada kalmaktadır.Çünkü bu evi sevmiştir.Hem Risale okutulmakta hem de Ahmet'in sevdiği askeri okul kitapları okutularak Ahmet'e özel ders verilmektedir.

Ahmet, hem fiziksel hem de zihinsel olarak olağanüstü gelişmekte ve okulunda da takdirname almaya devam etmektedir.

Kuleli Askeri Lisesi sınavlarını derece ile kazanır ve hayaline kavuşur. O artık pırıl pırıl bir üniformaya kavuşmuştur.

Üniformasını giyer,aynanın karşısına geçer ve kendisine bakar sonra şöyle söylenir:

"Ya Rabbi! Bu üniformayı Sultan Alparslan'ın üstünde Malazgirt'de,Fatih Han'ın üstünde Bizans Surlarında, Atatürk'ün üstünde Sakarya'da nasıl aziz kıldıysan benim üzerimde de öyle aziz kıl.Ben de tıpkı onlar gibi bu haki elbiseyi kefen niyetine giydim kabul buyur ve onların üstünde nasıl bembeyaz kıldıysan benim üzerimde de bembeyaz kıl. Varlığım senin yolunda ölenlerin ve kahraman Türk Milleti'nin varlığına armağan olsun.Kabul buyur Ya Rabbi."

Ahmet iki yıl sonra annesini, beş yıl sonra da babasını kaybeder. 

AYNI YIL

Kara Harp Okulu bahçesi.
"Yasin sen nereden geldin?"
"Afganistan'dan"
"Afgan mısın? Türk mü?"
"Türküm Ahmet, Horasan Türk'üyüm. Hani o yüzyıllar önce gelip de unuttuğunuz Horasan"
'Dert etme kardeş Osman'la gelir çekeriz yine Göktürk Bayrağını Allah'ın izniyle.Öyle değil mi Osman?"
"Çekeriz Ahmet'im çekeriz Allah'ın izniyle. Yeter ki Yasin istesin."

İnşallah der sınıfa giderler.

DÖRT YIL SONRA

Üç tane pırıl pırıl teğmen kılıçlarını kuşanmışlardır. Kendi aralarında and içerler:
"And olsun ki tüm insanlığı Türk'ün adalet kılıcıyla zalimlerin zulmünden kurtaracağız."
(İnşallah Arslanlar İnşallah)




DEVAM EDECEK


ARABİSTAN'DA PRENSLER SAVAŞI BAŞLAMAK ÜZERE

YEMEN OPERASYONUNDAN PRENSLER RAHATSIZ




Hadis yorumlarında anlatılan Arabistan'daki iç kargaşanın başlangıcı, prensler savaşı olarak gerçekleşmek üzere.

Suud yeni Kralı Selman Bin Abdülaziz kral olunca Eski Kral Abdullah'ın yakınlarını stratejik kurumlardan tasfiye etmişti. Daha o zaman kendi içinde muhalif duruma düşenler Yemen Operasyonu nedeniyle gizlice yeni Kral aleyhine muhalefet yapıyorlar.

Muhalefet için kullandıkları malzeme ise tutarlı:

"Yemen operasyonu ABD projesidir, ABD bizi kandırıyor, kullanıyor, bizim ABD için Yemen halkı ile savaşmamız doğru değil" diyorlar.

Hadis yorumlarında Abdullah öldükten sonra Suudi Arabistan'ın başına iki yıl sonra görevden alınacak zayıf bir adam geleceği ve o adam zamanında prensler arasında iktidar savaşları olacağı bildirilmekteydi.

Bu iktidar savaşları esnasında Mekke'de de bir ayaklanma olacağı ve bu ayaklanmanın başında bulunan iki Haşimi'nin Mekke Vehhabi güçleri tarafından öldürüleceği ifade edilmekteydi.

Bu olay üzerine yani iki Haşiminin katli üzerine ayaklananların başına Hz.Mehdi AS'ın geçeceği ve artık İslam'ın hiç yenilgi almadan Allah'ın yardımıyla zaferden zafere koşacağı ve dünyaya hakim olacağı anlatılmaktaydı.

Allahu alem zamanı çok ama çok yaklaştı.

Rabbim herkese görmeyi nasip etsin İnşallah. 

Tabi ki ALLAHU ALEM

BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ 3

HACI BAYRAMDA BAYRAM NAMAZI




Abdullah Bey ve Emine Hanım ayrı okullarda öğretmenlik görevine başlamışlar, Ahmet'i de bir devlet ilk okulunda dördüncü sınıfa kaydettirmişlerdir.

Ahmet kısa sürede okula intibak sağlamış ve üstün zekası ile öğretmenlerinin dikkatini çekmiştir.
Bir gün okula müfettiş gelir ve öğretmene en başarılı öğrencisinin kim olduğunu sorar:

Öğretmen Ahmet'i işaret eder.Müfettiş sorar:

"Yavrum adın ne senin?"
"Ahmet öğretmenim"
"Söyle bakalım Ahmet. Öğretmenlerin Atatürk hakkında sana ne anlattı?" der.
Ahmet anlatmaya başlar, müfettiş sözünü keserek öğretmene döner:

"Konuşurken niçin duraklıyor, dilinde pelteklik mi var. Bi sorun mu var?" 

Öğretmen:

"Efendim Ahmet Arabistan'da doğmuş,orada dokuz yıl kalmış,ana dili gibi Arapça biliyor.O yüzden kelimeleri karıştırıyor ve telaffuzda dili peltekmiş gibi oluyor.Çocuğun bir problemi yok" der.

Müfettiş Ahmet'e "Aferin Ahmet böyle devam et" diyerek başını okşar.

İki yıl geçmiş Ahmet ilk okulu okul birincisi olarak takdirname ile tamamlamıştır. Ailesinin sevincine diyecek yoktur.Babası sorar:

"Oğlum büyüyünce ne olmak istiyorsun?"
Babanın beklentisi Ahmet de kendileri gibi öğretmen olmak istiyor şeklindedir. Ahmet şaşırtır:

"Atatürk gibi kahraman bir subay olacağım" deyince anne de baba da şaşırır kalır.

Sabah bayramdır ve namaza gidilecektir, erken yatarlar.

Hacı Bayram Cami yakınlarında eski ama temiz bir ev.
Muhteşem ezan sesiyle birlikte ahşap kapı açılır ve Abdullah Bey ile Ahmet sokağa çıkarlar. Bir de ne görsünler?
Hoca Efendi karşılarında onları beklemektedir.Haydi namaza az kaldı der. Baba da Ahmet de şaşakalmıştır.

Ahmet'i aralarına alarak safa dururlar.İkamet okunurken Ahmet'in önü boşalınca Hoca Efendi onu öne sürer ve kendisi de arkasına geçer. Sabah namazının farzını eda ettikten sonra bayram namazına kadar camide Kuran okur, okunan Kuran'ı dinlerler.

Namazdan sonra Abdullah Bey Hoca Efendi'yi evine götürür ve Emine Hanımın hazırladığı sofrada kahvaltıya başlarlar. Hoca Efendi:

"İstanbul'a gidiyorsunuz, tabi isterseniz" der. Abdullah Bey:
"İnşallah hayırdır hocam" der.

Hoca Efendi:

"Ahmet'i askeri okula kaydettirmeliyiz, çok güzel subay olur" der.

Abdullah Bey de Emine Hanım da gülümseyince Hoca Efendi "Her halde haber daha önce geldi?" 

Abdullah bey:

"Ahmet de subay olmak istediğini söylemişti,İnşallah hayırlısı olur" der ve hep birlikte kahvaltıya devam ederler.

DEVAM EDECEK