3 Ocak 2014 Cuma

TOKİ' YE BİR DE BÖYLE BAKALIM

TOKİ' YE BİR DE BÖYLE BAKALIM




TOKİ 10.5 yılda 506 bin konut üretmiş.Her evde ortalama dört kişi yaşasa 2 milyon kişiye barınma anlamına gelir.

İşte sorular:

1- 81 vilayete dağıtmak yerine bu 500 bin konut güneydoğu bölgemize yapılsaydı,Suriye ve Irak sınırına yakın bir yerlere 250.000 nüfus barındıracak şekilde dört adet sıfırdan uydu kent kurulsaydı,

2- Bu vilayetlerin en uç noktasındakine 250.000 genç Çeçen aile, ikincisine 250.000 genç Dağıstan Türkü, üçüncüsüne 250.000 genç Uygur Türkü, dördüncüsüne de 250.000 tüm Türk dünyasından karışık Türk aile yerleştirilseydi,

3- Şu an güneydoğu illerinde uygulanan elektrik,su,vergi vb teşviklerden onlarda yararlansaydı,

4- Her biri vilayet yapılıp civar ilçeler o illere bağlansaydı,

5- Devlet yatırımları da o illerden başlasaydı

acaba ne olurdu ya da ne olmazdı?

1- Kısa vadede üç çocuk ile yüz milyon nüfus teşviğine gerek kalmazdı.

2- Emperyalistlerin Kürt Devleti hayalleri suya düşerdi.

3- Türkiye'nin hem Rusya ile hem de Türkiye dışındaki Türklerle ilişkileri tüm dünyaya korku salacak kadar güçlenirdi.

4- Güneydoğuda tehdit ve tedhiş algılamayan müteşebbisler o bölgeyi ihya ederlerdi.

5- Türkleri enselerinde hisseden güney komşuları Türkiye'nin Dış İşleri Bakanının her sözünü "emir büyük yerden" diye dinlerlerdi.

6- O zaman Esad da bir "defol" sözüyle defolup giderdi.

7- 17 milyon Türk vatandaşı olan İran da bizi biraz daha ensesinde hissederdi.

8- Rusya ile ticaret hacmimiz tek başına dış ticarette bize yeterdi.

YAPMADIK, YAPAMADIK, YAPTIRMADILAR...

BAŞBAKANIMIZ KAOSU ÖNLEYEBİLİRDİ

BAŞBAKANIMIZ KAOSU ÖNLEYEBİLİRDİ


Bakanların çocukları Cumhuriyet Savcılığı tarafından gözaltına alındığında Başbakanımız şu konuşmayı yapsaydı ne olurdu?

“Üç bakanımızın çocuklarının yolsuzluk ve rüşvet iddiası ile gözaltına alınması, o bakanları ve çocuklarını yakından tanıyan biri olarak en başta şahsımı çok üzmüştür. Bu çocukların iddia edilen suçların içinde olacaklarına ihtimal vermiyorum. Bakan çocukları olmaları nedeniyle babaları vasıtasıyla hükümetimize karşı bir komplo kurulduğunu düşünüyorum.

Ancak ben bu ülkenin Başbakanıyım ve bu göz altıları yapan da devletimizin savcılarıdır. Savcılarımıza güvenmek hukuk devletine saygının bir gereğidir. Bu devletin Başbakanı olarak savcılarımıza da sahip çıkmak zorundayım ve onlara iddia ettikleri konuların araştırılması hususunda her türlü kolaylığı sağlamakla mükellefim.

Bu bağlamda çocukları tutuklanan Bakanlarımızdan soruşturmanın güvenliği açısından soruşturma sonuçlanana kadar geçici olarak görevlerini bırakmalarını, soruşturmayı yürüten savcılarımızın da tutarlı, gerçek, tarafsız ve kati delillerle yargılama sürecini yürütmelerini ve hızla kalkınan ülkemize olağanüstü hizmetleri üreten bu bakanlarımızın, çocukları üzerinden hain bir komploya karşı aynı duyarlılıkla korunmasını savcılarımızdan istirham ediyorum. Soruşturma sonuçlandığında bakanlarımızın Ak Parti’ye yakışır bir şekilde aklanarak yeniden görevlerinin başına döneceklerine inancım sonsuzdur.

Eğer bu iddialar yetersiz veya yanıltıcı belgelere dayanan art niyetli iddialar ve amacı da ülkemize olağanüstü hizmetlerle çağ atlatan hükümetimizi yıkarak kalkınmayı durdurmak ise bunun hesabını bütün sorumlularına Aziz Milletimiz adına hükümet olarak biz sorarız. Gerekirse idam cezasını yeniden getirir ve hepsini de asarız. Çünkü o zaman bunun adı ihanettir, bunun adı alçaklıktır, bunun adı şerefsizliktir. Ve bu ülke tüm hainlere, tüm alçaklara ve tüm şerefsizlere rağmen yine kalkınacak ve buna kimse engel olamayacaktır.

Yargı sürecinde soruşturmayı yürüten savcılarımıza adaletin yerine getirilmesi hususunda başarılar, yargılananlara da Cenab-ı Mevla’dan sabırlar dilerim. İnşaallah ülkemiz için her şeyin hayırlısı olur.”


Başbakanımız böyle bir açıklama ile konuya yaklaşsaydı her şey çok farklı olurdu. İddialar komplo ise daha başlamadan bitirilebilirdi.