13 Aralık 2016 Salı

Arslan BULUT: TAK DEMEK, CIA DEMEKTİR!

Arslan BULUT: TAK DEMEK, CIA DEMEKTİR!
Yandaşlar, Beşiktaş saldırısının "başkanlık sistemine geçişi önlemek amacıyla" yapıldığını iddia ederek fetbazlık yapıyor. Fetbaz kelimesinin aslı "fendbaz"dır. "Fend", hile ve oyun demektir. Fetbaz da "her türlü hile ve düzeni bilen kişi" anlamına gelir.
Yalnız bu fetbaz yorum, tersini de akla getiriyor!
Öyle ya birisi çıkar da "Beşiktaş saldırısı, başkanlık sistemine geçişe meşruiyet kazandırmak için yapıldı" derse ne cevap vereceksiniz?
Fetbazlar, Türkiye'ye aynı anda üç terör örgütü ile savaş açıldığını görüyor ama bunu bile Türkiye'nin rejimini değiştirmek için kullanmaya çalışıyor!
Biz öncelikle Beşiktaş saldırısını üstlenen PKK'nın kolu TAK'ın önceki eylemlerini hatırlayalım.
2005 yılında Kuşadası'ndaki patlamada beş kişi ölmüş 13 kişi yaralanmıştı. O zaman PKK, patlamayla ve eylemi üstlenen TAK örgütü ile ilgileri olmadığını açıklamıştı.
PKK'nın Avrupa'da oluşturmaya çalıştığı yeni imajına zarar vereceği için, sivillere yönelik bu eylemleri yeni kurulan TAK örgütüne yaptırdığı anlaşılmıştı. Daha önce de Çeşme ilçesinde benzer bir eylem yapmışlardı. 2010 yılında da Taksim'de yine Çevik Kuvvet polislerine yönelik bir eylem düzenlemişlerdi.
Okurumuz Nevzat Erkeskin, 2005'teki saldırıyı "Yapılmak istenen, ABD ve AB tarafından desteklenen ve son zamanlarda tırmanış gösteren PKK terörü baskısıyla Türk devletini PKK ile masaya oturtmaktır" diye değerlendirmişti. Ben de bu görüşteydim. Nitekim daha sonra Türkiye'yi "koordinatör ülke" gözetiminde Oslo'da PKK ile masaya oturttular. Oslo'da ve sonradan Dolmabahçe mutabakatında PKK ile varılan anlaşma "demokratik özerklik" ve "ortak vatan" oldu! Yani Türk devletine ortak alırken rejimi de özerk bölgelere dolayısıyla federatif yapıya dönüştürmek... Fakat bu durum halk tarafından anlaşılıp AKP baş aşağı gidince, yeniden terörle mücadele başlatıldı.
Peki şimdiki saldırı ile Türkiye'ye ne dayatılıyor?
İngiliz gazetesi Financial Times, "Türkiye'de istikrarın tek yolu var... O da reformlar..." diye açıkça yazdı!
Reform dedikleri, "demokratik özerklik" ve "federasyon"dur. Dayatma budur! TAK demek CIA demektir! Herkes bunu böyle bilsin
Öyle ki ABD'deki Neo-Con'ların sözcülüğünü yapan Michael Rubin, "Türkiye'nin bölünme sürecinin psikolojik aşaması tamamlandı. Türkiye'nin sınırları yakında değişecek" diye yazıyor. Hatta "Tek mesele bölünme iki ayrı devlet şeklinde mi olacak yoksa Türkiye'ye dahil bir federasyon mu; o henüz belli değil" diyor!
Başkanlık sistemi, federasyonun olmazsa olmazı değil mi? "Türkiye'yi bölebilmeleri için terörle kaos ortamı oluşturarak başkanlık sistemine geçişi kolaylaştırmaya çalışıyorlar" denilirse yanlış bir değerlendirme mi olur? Abdullah Öcalan da "başkanlık sistemini destekleriz" demiyor muydu?
Ve ABD ile iş birliği içinde başlayan "Suriye'nin rejimini değiştirme operasyonu", şimdi "Türkiye'nin rejimini değiştirme operasyonu"na dönüşmüş değil midir?
Bu arada 21 maddelik Anayasa değişikliği paketinin 11'inci maddesine göre Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar ve bakan yardımcıları için Meclis soruşturması önergesi vermek, Meclis'in salt çoğunluğunun oyuna bağlanıyor ve neden önergenin kabulü için beşte üçün kabulü gerekiyor?
Eskiden Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri için onda bir oy yetiyordu!
Ve neden hem Cumhurbaşkanı hem diğerleri için "Görevde bulundukları süre içinde işledikleri iddia olunan suçlar için görevleri bittikten sonra da bu madde hükümleri uygulanır" deniliyor?
Nasıl bir suç işliyorlar ki neredeyse "ömür boyu yargılanmamak" için Anayasa'ya madde yazdırıyorlar?
Benzer maddeyi Kenan Evren ve arkadaşları kendileri için Anayasa'ya yazdırdı da ne oldu?