11 Temmuz 2015 Cumartesi

KURAN'DAKİ İSLAM GİZLENİYOR

BU YAZININ KAYNAĞI DOĞRUDAN DOĞRUYA KURAN-I KERİM'DİR.






Bir hadis ile başlayalım.

Hz.Peygamber SAS Efendimize bir sahabe sorar:

"Ya Resulallah. Bana İslamı öyle bir cümle ile anlat ki bana yetsin ve hep aklımda kalsın."

Hz.Peygamber SAS Efendimiz buyurur:

"Allah'a inandım de ve dosdoğru ol."

İslam Kuran ve Sünnettir. Aksini iddia eden yanlış yoldadır.

Kuran-ı Kerim Muhkem ve Müteşabih ayetlerden oluşur. Muhkem ayetler okuyan herkes tarafından anlaşılabilecek kadar açık olan ayetlerdir. 

Müteşabih ayetler ise tevile muhtaç olan ve sadece Kuran-ı iyi okumuş anlamaya çalışmış alimler tarafından tevil edilebilir. Bunlar Kuran'da geçen hükümlerdir. Yani Kuran müteşabih ayetleri alimlerin tevil edebileceğini beyan etmiştir.

Şimdi buraya dikkat!

Yine Kuran'a göre Kuran'daki ayetlerin çoğu Muhkem ayetlerdir. Müteşabih olanlar ise azdır. 
Ve o Kuran baştan sona daima şunu beyan ve emreder."(Muhkem ayetleri) anlayasınız diye kolaylaştırdık.İbret alan var mı?" mealinde pek çok ayet var.  

Anlayasınız diye Arapça indirdik (Araplara hitaben). Anlayasınız diye iyice açıkladık. Daha iyi anlamak için yavaş okuyunuz.

Ve Kuran zikirdir Kuran'a göre. Kuran okuyan zikreder. Namaz zikirdir Kuran'a göre.Namaz kılan zikreder.Zikir (Zikretmek) zikirdir Kuran'a göre. Zikredenler zikreder. Bununla ilgili ayette insanların yatarak bile zikredebilecekleri de geçmektedir.

Muhkem ayetlerle ilgili Müslümanlara çok açık emirler vardır. Kuran'ın okunması emirdir. Anlamak için okunması emirdir. Yavaş yavaş okunması emirdir. Araplar için tilavetiyle okunması emirdir. Ama Türkler tilaveti ile okurlarsa ANLAMAK İÇİN DEĞİL ZİKRETMEK İÇİN OKUYABİLİRLER.Çünkü eğer ana dili gibi Kuran Arapçasını bilmiyorsa anlayamazlar.Anlamak için de Türkçesini okumakla mükelleftirler. Bu da emirdir.

Efendim Kuran'da Türkçesini oku diye hangi ayette geçiyor?

Okumakla mükellef isek anlamak için okumak emredilmiş ise Arapça da bilmiyorsak hangi dilde okuyacağız?

Gelelim müteşabih ayetlere.

Kuran, Müteşabih ayetlere yoğunlaşanları "kalbinde hastalık olanlar muhkem ayetleri bırakır müteşabih ayetlerin manasına uğraşırlar" diye beyan ediyor. 

Yani Müslüman kendi dilinde Kuran'ı okuyacak, muhkem ayetleri zaten anlayacak müteşabih ayetlerin manasına ise düşmeyecek.Zamanla belki anlayan da olacak. Anlayamazsa da mükellef olmayacak.

Ama Muhkem ayetleri okumakla, anlamakla mükellef Müslüman.


PEKİ GİZLENEN İSLAM NE?

Hz.Peygamber SAS Efendimiz hayatta iken Asrı Saadette Kuran ayetlerini ashabına hem muhkemlerini hem de müteşabihlerinden o zaman için uygun olanları açıklamış. Muhkem ayetlerde zaten sorun yok ve herkes anlıyor. Müteşabih olanlar ise o zaman için anlaşılmış.Bir kısmını da o zaman ile ilgili olmadığından hiç açıklamamış.(SAS Efendimiz.) 

Ashabı Suffe ve ekser sahabeler Kuran'ı ezberlemişler ve hafız olmuşlar.Ama bakınız onların dili Arapça ve Kuran-ı Kerim'in Arapçasını ezberleyip hem zikrini hem de anlamını ezberleyip tam hafız olmuşlar.

Bugün ülkemizde binlerce hafız var. Saatlerce Kuran okuyabiliyorlar ezberden. Peki ama bu hafızların kaç tanesi Arapça biliyor ve Kuran'ı ezberden okurken aynı zamanda da anlamına vakıf olabiliyor?

Ya da biraz daha basite indirirsek.

Bugün ülkemizde milyonlar namaz kılıyor. Dört rekatlık bir namazda sekiz sure okuyabiliyoruz. Peki bu milyonlardan kaç tanesi namazda okuduğu ayetlerin anlamını biliyor?

O zaman bizim Arapça bilmeyen hafızımız ile ana dili Arapça olan bir Arap Hafız aynı derecede mi hafız oluyor?

Bizim hafız ezberlemiş ne manaya geldiğini bilmeden okuyor ama Arap Hafız manasını da bilerek okuyor. Aynı mı? Değil tabi.

Ya da milyonlarca Müslüman kardeşimiz dört rekatlık bir namazda sekiz sureyi manasını bilmeden okuyor ama Araplar sekiz sureyi manasını da bilerek okuyor. Peki bu namazlar aynı mı? Değil tabi.

İşte Müslümanlardan gizlenen gerçek budur.

Bu işte Yahudi parmağı vardır. Kuran okunsun ama anlaşılmasın. Kime sorulsun? Bildiğini iddia eden ve kendisini bazı insanların değer vermesiyle nüfuzlu yapan kişilere. Bunlar da ikiye ayrılıyor. Samimi olanlar ve ajan olanlar. Vehheb, Sebe gibiler de var.

Nasıl ayıracağız?

Kuran'ın emirlerine uyarak. Kuran'ın, zikir için sadece Arapçasını değil; anlamak için de Türkçesini okuyacağız. Kuran, anlamak için oku diyor. 

Bunun tarihsel sebepleri var. Yani İslamın gizlenmesinin. O da Yahudilerin Müslümanları gerçek İslam'dan uzaklaştırıp hurafelere boğmak istemeleri ve Emevilerin işledikleri günahları kamufle etmek istemeleri.

Yapılması gerekenler:

Hafızlarımız mutlaka Arapçayı da öğrenmeli ve okudukları surelerin anlamını da bilmelidirler.

Namaz kılan her Müslüman en azından namazda okuyacağı surelerin anlamını da öğrenmeli ve namazda okurken manasını düşünerek okumalı.

Ve yine her Müslüman Kuran'ı kendi diliyle okumalı ve anlamaya çalışmalı.Unutmayalım ki gerçek zikir Kuran okumaktır. Anlamak için okumak da farzdır. İbadetin de az da olsa sürekli olanı makbuldür.

Tek bir cümle ile bitiriyoruz.
Sürekli Kuran'ın Türkçesini okuyan bir kişi yıllar sonra başını kaldırıp çevresine şöyle bir baktığında Müslüman ile Mümini daha kolay ayırabilecektir İnşallah.

Kim samimi Müslüman, kim üç kağıtçı?
Kim İslama hizmet ediyor, kim kendi çıkarlarına?

Yazı uzadı Sünnet kısmına geçemedik. Yazı yine de yarım kalmasın.
Hz.Peygamber SAS Efendimiz "EN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK İÇİN ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR.O'NA UYAN KURAN'A UYAR. O'NDAN AYRILAN KURAN'DAN AYRILIR." 

ŞEREFSİZDEN ALÇAK TEHDİT

KCK BAŞKANI MURAT KARAYILAN'DAN TÜRKİYE'YE ALÇAK TEHDİT





İŞTE AÇIKLAMASI 

Terör Örgütü KCK, bugün yaptığı açıklamayla 2012 sonunda fiilen başlatılan, 2013 yılı Newrozu'nda ise kamuoyuna duyurulan ateşkesin sona erdiğini duyurdu.

Baraj yapımını üstlenen müteahhitlerin ve çalışanların acilen inşaat alanlarını boşaltılması çağrısında bulunan KCK'nın açıklaması şu şekilde:

"Türk devleti 'Ben devletim, bildiğimi yaparım' diyerek ateşkese uymamış, sürekli çatışmalara yol açacak edimlerde bulunmuştur. Halbuki ateşkes ve çatışmasızlık her gücün ateşkesin başlamasından önceki konumunda kalması; ateşkesi bozacak adımlar atmaktan kaçınması demektir. Türk devleti ise onlarca karakol, askeri amaçlı yol, ve askeri amaçlı barajlar yaparak ateşkes koşullarını demokratik siyasal çözüm için değil, yeni bir savaş için ciddi bir hazırlık yapmak ve gerçekleşecek savaşta avantajlı konuma gelmek için kullanmıştır.


Türk devletini karakol, askeri amaçlı yol ve barajlar yapmaması konusunda sürekli uyarmış, bunların ateşkesi bozmak ve savaşı başlatmak anlamına geldiği vurgulanmıştır.''

VE YORUM

Söyledikleri bir defa yalan ve iftira.

2012- 2015 arasında AKP, açılıma zarar gelmesin diye gözümüzün önünde her türlü taşkınlığı yapan PKK ve uzantılarına karşı her hangi bir operasyon yaptırmadı. Kaç tane PKK' lı öldü? Sıfır.

Peki aynı dönemde PKK'ya terk edilen bölgelerde kaç şehidimiz vardı? Yüzden fazla.

Kiminin aracı devrildi,kimi kaza kurşunuyla şehid oldu. Açıkça sokak ortasında ailesinin yanında pazarda alışveriş yapan subaylarımız şehit edildi. Verilen söz gereği yine operasyon yapılmadı.

Sokaklarda vefalı Kürt kardeşlerimiz PKK'lı olmadı diye katledildi. Korucular öldürüldü. Yalan mı?

Ey şerefsiz, kanı bozuk, Yahudi uşağı, Ermeni dölü?

Şantiyeleri bastınız.Yolları kestiniz. Karakollara taciz ateşi açtınız. Beş bin tane Kürt çocuğunu dağlara kaçırdınız.

1984 de bittiniz hemen barış istediniz.
1994 de bittiniz hemen barış istediniz.
Galiba bu açılım süreciyle epey palazlandınız?

Kaçırdığınız beş bin Kürt çocuğu ile mi meydan okuyorsunuz?

Ama sizin bu işte kabahatiniz yok.

Kabahat sizi adam yerine koyan, Müslüman Kürt halkının temsilcisi yapan, muhatap alıp karşınıza oturan ve sizi böyle palazlandıran AKP'dedir.

Sandılar ki siz gerçekten barış istiyorsunuz. Sandılar ki gerçekten silah bırakacaksınız. Sandılar ki teröristlikten çıkıp adam gibi siyaset yapacaksınız. Ama yanlışlarını onlar da gördüler. 

Tek amacınız önceki barış isteklerinizde olduğu gibi yine can çekişen taşeron örgütünüzü güçlendirmek ve tekrar cinayetlere başlamakmış.(Biz zaten biliyorduk, AKP de öğrendi.)

Ama bilmediğiniz bir şey var:

Bu aziz Türk Milleti yeniden dünyaya hakim olacak İnşallah.

ABDULLAH GÜL DIŞ POLİTİKAYI ELEŞTİRDİ

Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı bir iftar programında Türkiye'nin dış politikasını yorumladı.



İstanbul'da Dostluk Derneği'nin iftar etkinliğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'la aynı masada oturan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iftar sonrası kürsüden Türkiye'nin dış politikasına yönelik sert eleştirilerde bulundu. Mısır'dan Libya'ya ilişkilerimizi geliştirmeliyiz, tekrar Türkiye'nin ilham olacağı bir duruma gelmeliyiz, ifadelerini kullanan Gül, "Ortadoğu politikamızı gözden geçirmekte fayda var," dedi.

Abdullah Gül, Erdoğan'ın da dinlediği konuşmasında şunları söyledi:


"Henüz Ortadoğu'da Filistin meselesi çözülmemişken, kalıcı barış sağlanmamışken, İslam ülkelerinin kendi kendini tüketiyor olması gerçekten çok acıdır. Bu bakımdan inanıyorum ki; Türkiye olarak bu ülkelere yardımcı olmak durumundayız. Bunun için de şüphesiz ki; hepsiyle ilişkimizi geliştirmeliyiz. Libya'dan Mısır'a kadar, Yemen'den bütün Körfez ülkelerine kadar, nasıl bir zamanlar onlara ilham olduysak, yeniden bu ülkelere ilham olucu, yol gösterici olacağı bir duruma gelmek gerekir. Bu anlamda açıkçası, Ortadoğu ve Arap politikalarımızı daha gerçekçi bir şekilde gözden geçirmenin de faydalı olacağı kanaatindeyim. Çünkü bölgede başka bir gelişme de söz konusu. Büyük bir kaos ortaya çıkarsa, bu kaosun içerisinden çıkacak, hiç tahmin etmediğimiz sürprizlerle karşı karşıya kalabiliriz."

YORUM

PEKİ BUNU NEDEN YAPTI?

Bize göre bu açıklamalar Türkiye'nin daha doğrusu AKP'nin yanlış olan Suriye ve Ortadoğu politikalarından döneceğine işarettir. Başka neye işarettir?

R.T. Erdoğan'ın yanlış olan politikalarından dönebilmek ve AKP'yi yeniden güçlü yapabilmek için Abdullah Gül'ü devreye sokması ve bir nevi Putin- Mendeyev harekatının işaretidir.

Daha açık yazarsak AKP seçim öncesi yapacağı kongrede yeniden Abdullah Gül'ü Genel başkan yapacak. Tabi bu plan şimdiki plan.Sonradan değiştirecek gelişmeler olur mu, şu an için belli değil.

YA DA

Milli Devlet (Askeriyle, Polisiyle, MİT'iyle, Yargısıyla, Üniversiteleriyle, tüm bürokratlarıyla ve üst düzey yöneticileriyle) yanlış olan Ortadoğu politikalarından AKP'yi de tamamen harcamadan bu şekilde dönülebileceğini telkin eti.

Bir başka gelişme Fuat Avni konusundaydı. CHP'li milletvekili Fuat Avni'nin ABD gizli servisi NSA olabileceğini hatta olduğunu iddia etti.

Şahitsiniz,biz daha önce yazmıştık. "Fuat Avni ABD'nin tam kendisidir. NSA (CIA,FBI üst kuruluşu) Fuat Avni'yi Tunus'daki Arap baharını Facebook, Twitter'de başlattığı gibi Türkiye'de de Kürt baharını başlatmak için kullanıyor" demiştik. Bazı doğru bilgilerin arkasından provokatif ve yalan dolanlar da gelecek demiştik. Bu konuda da görevimizi yaptık İnşallah.