16 Eylül 2015 Çarşamba

BİR SORU VE CEVABI

GÜNÜN SORUSU: 






HZ.PEYGAMBER SAS EFENDİMİZ ASRI SAADETTE YANİ HAYATTA İKEN SAHABENİN HADİSLERİ YAZMASINA ENGEL OLMUŞTUR. YAZDIRMAMIŞTIR.


EY AKIL SAHİPLERİ ACABA NİÇİN YAZDIRMAMIŞTIR?

CEVAPLARI LÜTFEN YORUMLAR KISMINA YAZALIM.

BAŞLAMADAN

Zaman darlığından soruyu çok kısa sorduk.Soruda art niyet ya da yönlendirme gibi bir kasıt yok.Ama yazılan yorumların çoğu hem detaylı bilgiler vermekte hem de çoğunluğu doğru bilgiler içermektedir.Yorumculara teşekkür ederiz.

CEVABA GELİNCE 

Asrı Saadette asıl olan Kuran-ı Kerimdir.Yani öncelikle yazılması gereken de Kuran'dır.Çünkü zaten yazma araçları anlamında kısıtlı imkanlar bulunmaktaydı.Kuran-ı Kerim bir bütün olarak yani kitap olarak yazılamıyor ve her bir ayet bir deri,taş veya bir kemik parçasına yazılabiliyordu. Dolayısıyla ayetlerle birlikte hadisler de yazılsa birbirlerine karışma ihtimali vardı.Asıl olan Kuran olduğundan hadisler yazdırılmadı.Karışıklık olmasın diye.

Yani önemli olan hadisler değil Kuran'dır öncelikle.Ama bu şu anlama gelirse dinsizlik olur.Tek başına hadisler önemli değil diyen dinden çıkar.Hadisler Kuran'dan sonra gelir diyen doğru söyler.

Zaten hadisler de ikiye ayrılmaktadır. Kuran'ı anlatan hadisler ve diğer hadisler.

Kuran'da namaz kılmak, hacca gitmek farzdır. Ama Kuran namazın nasıl kılınacağını, hac farizasının nasıl yapılacağını anlatmaz. Kabul şartlarını yani farzlarını ortaya koyar.

O ibadetlerin nasıl yapılacağını ise hadisler yani sünnetler açıklar ve o ibadetlerin sünnetleri de ilaveten bu şekilde oluşur.

Kuranı açıklayan hadisler olmasaydı Kuran'da sıralanan Allah'ın (CC) emir ve yasaklarını bilemezdik. Kuran'daki emir ve yasakları anlatan hadisler Kuran'ın çok açık ve en detaylı tefsiridir aynı zamanda. Namaz kılamazdık. Hacda ne yapacağımızı bilemezdik. (Örnek, bu iki ibadet açısından el alındı.) 

Şimdi buraya dikkat!
Hadisler aynı zamanda bir başka açıdan da ikiye ayrılır. Nübuvvetin indiği 610 yılından önceki hadisler ve Peygamberliğin verildiği tarihten sonraki hadisler olmak üzere.

Bu açıdan bakıldığında ise Kuran inmeye başladıktan sonraki hadisler ve Hz.Peygamber SAS Efendimizin yaşantısı tamamen Kuran'ın kendisidir. Yani Hz.Peygamber SAS Efendimizin 610 yılından 632 yılına kadar ki hayatı bizzat Kuran'ın yaşanmasıdır.Yani her işi, her sözü, her hareketi Kuran'a uygun olup çoğunluğunda da bizzat Kuran'ı anlatmıştır ASM.

İşte bu açıdan Kuran ve Hadislere bakıldığında birbirinden ayırmanın imkansız olduğu görülür ve gelmiş geçmiş Ehli Sünnet alimleri İslam'ı tanımlarken Kuran ve Sünnet demişlerdir.

Bakınız buraya da dikkat ediniz!

Zaten Kuran-ı Kerim'de Allah'a ve Peygamberine İTAAT EDİNİZ ayetleri geçmekte olup yukarıda yazdığımız bilgilerin delili de bu ayetlerdir.

Allah'a itaat etmek demek emir ve yasaklarına uymak demektir. Emir ve yasaklarına uymak demek de Hz. Peygambere ASM itaat etmek demektir.Hz.Peygamber SAS Efendimizin her dediğini yapmak, her yaptığını yapmak, örnek almak demektir.

Madem ki iş pratikte Kuran'ı yaşamaktır.Öyleyse Hz.Peygamber SAS Efendimiz gibi yaşamalıdır. O nedenle Kuran ve sünnet aslında aynı şeydir.  Kuran emir ve yasaklardır. Sünnet de emir ve yasakları uygulama şeklidir.

Bu açıklamalar ışığında soruya dönersek:

 Evet asrı saadette Kuran yazdırılmış, hadisler ise yazdırılmamıştır ama hadisler de zaten Kuran'ın uygulamasıydı.Yani kendisiydi.

Üstelik Kuran'ın sıraladığı emir ve yasakları 23 yıl boyunca Hz.Peygamber SAS Efendimiz ile birlikte yaşamış bir Sahabeyi Kiram bulunmaktaydı. Ehli Beyt de içlerindeydi.

Ve Hz.Peygamber ASM Efendimiz kendisinden sonra insanlığı Kuran'a, Sahabesine ve Ehli beytine emanet ediyordu. Yani onlara (RA) uyun diyordu.(ASM)

Bir de şu var...
Hiç bir peygamber kendi ümmetine kendi sözlerini yazdırmamıştır.Sadece Allah'dan (CC) kendisine indirilen kitabı yazdırmıştır.Ne fazla, ne noksan.

Yorumlar kısmında soruyu çok kısa sormamızdan ve farklı anlamlara da gelebilecek bir noksanlık içermesinden dolayı MEALCİLER diye isimlendirilenlerin amacına hizmet ediyor algısına neden olmuş. Mealciler kimlerdir, ne söylerler bilmiyoruz. Eğer mealciler Kuran'ı bahane ederek hadisleri yok saymaya çalışıyorlarsa dinden çıkma ihtimalleri vardır. 

Çünkü yukarıda açıkladığımız üzere hadisler ve sünnet zaten Kuran'ın kendisidir. Hadisler olmadan nasıl namaz kılacaklar. Bu sapıklıktır.

Hz.Peygamber SAS Efendimizden sonra Kuran ve hadisler üzerinden İslam'a saldırılar da olmuştur.Bu bir gerçektir. Ve çok uzun bir konudur.

Hadisler üzerinden yapılan saldırılar; hadisleri yok sayma ya da eksiltme, ekleme, sahte hadis uydurma gibi şekillerde yapılmıştır.

Kuran üzerinden yapılan saldırılar ise Kuran'ın okunmasını ve anlaşılmasını engelleme şeklindedir. Bu manada işte şimdi kasıtlı bir soru sorabiliriz:

Türklere bir peygamber gönderilseydi o peygambere gönderilen kitap hangi dilde olurdu?

Bu sorunun cevabı İbrahim AS suresinin dördüncü ayetinde verilmektedir. 

(Tabi bu soru bir varsayımdır. Yoksa Hz.Muhammed ASM Efendimiz tüm insanlığa ve cinlere peygamber olarak gönderilmiştir.Buna Türkler de dahildir.)

Soru kasıtlı bir sorudur. Kuran'ı bu açıdan anlamak için sorulmuş olup cevabı da Kuran'da vardır. Yorumlara yazabiliriz.