14 Aralık 2014 Pazar

MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN OLAYI TAM AÇIKLIYOR

MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN PKK-KÜRDİSTAN OLAYINI TAM AÇIKLIYOR

KÜRT KARDEŞLERİMİZİN DİKKATİNE:



HDP’li Sırrı Süreyya Önder, AKP Hükümetiyle üzerinde görüştükleri “Müzakere Taslağı”nda özerkliğin de olduğunu söyledi. Ertesi gün Yalçın Akdoğan, alelacele “HDP ile özerklik konusunu görüşmedik” açıklamasını yaptı. Sırrı Süreyya’nın da, anlaşılan kulağı çekilmiş olmalı ki o da, özerklik konusunda söylediklerini yalanladı.

Gerek AKP’nin gerekse “kulağı çekildikten sonra” Sırrı Süreyya Önder’in, tam da seçime doğru gidilirken, “PKK ile özerklik konusu görüşülüyor” şeklindeki bir açıklamanın “akıllıca” olmayacağını düşündükleri açıktır.

Ama gerçek AKP ile PKK’nın özerklik konusunu görüşmeye yıllar önce başladıklarıdır. İki Parti, ABD’nin önlerine koyduğu yol haritasını uygulayarak bugüne geldiler. O “Yol Haritası”na göre “İkinci İsrail”in Türkiye ayağının inşasında ilk adım “Özerk Kürdistan”dır.

Sınır çizmenin anlamı

Özerk Kürdistan’ı kurma çalışmasının pratikte ne anlama geldiği üzerinde durmak gerekiyor:

Özerk Kürdistan demek, sınırların çizilmesi demektir. Hemen önümüze gelecek olan sorun şudur: Sınır nereden geçecektir ve nasıl belirlenecektir.

Gaziantep’ten başlayarak Kars’a kadar uzanan ara bölgede yer alan yaklaşık 15 kadar ilde, Türk ve Kürt nüfus yüzyıllardan beri karışık olarak yaşamaktadır. “Özerk Kürdistan” dediğiniz an hemen akla gelecek ilk soru, sınırın bu illerin neresinden geçeceğidir.

Tarihte ve bugün ve dünyanın her tarafında, etnik olarak halkların karışık olarak yaşadığı bölgelerde, sınırlar çekilmeye kalkışıldı mı yıllar süren çatışmalar kaçınılmaz oldu.

Böyle durumlarda “gücü gücü yetene” kuralı işler. Yaşanan çatışmaların ardından etnik olarak homojen bölgeler oluşur. Ve sınır böyle çizilir.

Yakınımızda son olarak Yugoslavya böyle bir süreç yaşadı. 10 yıl süren iç savaşın ardından 600 bin Yugoslav öldü. Yani her otuz kişiden biri.

Aynı durumun Türkiye’de yaşanması demek, yaklaşık 3 milyon kişinin ölmesi anlamına gelir.

Türkiye’de Türkler ve Kürtler dünyanın başka hiçbir yerinde görülmedik ölçüde iç içedir. Kürt yurttaşların büyük çoğunluğu Kürt ilerinde değil, ülkenin batısında yaşamaktadır.

“Özerk Kürdistan” dediğiniz ve bir de sınır çizmeye kalktığınız an, ülkenin batısında yaşamakta olan Kürt yurttaşlar da yaşanacak şiddetten nasibini alır. Bu durumda Kürtlerin; “Madem özerklik istediniz, o halde sınırlarını çizdiğiniz bölgenize gidin” görüşünde ifadesini bulan bir tepkinin hedefi olmaları kaçınılmazdır.

Tarihten dersler

Çok açıktır ki böyle bir sürecin yaşanmasının asıl mağdurları Kürt yurttaşlar olacaktır. Kürtlerin yaşayacağı acılar, “özerklik” havucunu uzatan emperyalistlere dert değil. Öte yandan canından olacak yüzbinlerce ve hatta milyonlarca Kürt, egemeni olacağı bir özerk bölgeye ulaşma peşindeki PKK’nın da umurunda değil.

Bu noktada geçen yüzyılın başında Ermeni halkının yaşadığı büyük acılardan gerekli dersleri çıkarmış olan iki Ermeni şahsiyetin söylediklerini hatırlamakta yarar var.

1918 yılında kurulan Ermenistan devletinin ilk Başbakanı olan O. Kaçaznuni, her şey olup bittikten sonra Partisi’nin 1923 yılında Bükreş’te Toplanan Kongresine sunduğu “Taşnak Partisi’nin yapacağı bir şey yok” başlıklı raporunda özetle şöyle demekteydi:

“Türklere savaşı biz açtık. Hepimiz Türklerin düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye’ye göndermeleri ve hakimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika’ya resmi çağrılar yaptık. Öldük ve öldürdük. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vaad ettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiçbir zaman devlet olamadık. Türkiye Ermenistan’ı diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik. Biz kendi isteklerimizi başkalarına mal ederek, sorumsuz kişilerin sözlerine büyük önem vererek, gerçekleri anlayamadık ve hayallere kapıldık. Tehcir’de Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır. Dengesiz insanlara özgü bir şaşkınlık içinde, bir uçtan diğerine savrulmaktaydık. Kaderden şikayet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak, bizim hastalıklı milli psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir. Herkes; Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, Ruslar tek kelimeyle bütün dünya bizi kolayca aldattı ve ihanet etti. Emperyalistler bizi kullandı. Büyük Avrupa devletleri bizi defnettiler.”

Bir de Hırant Dink’e kulak verelim: Öldürülmeden öne Kayseri’de katıldığı bir panelde Hırant Dink; “Kürtler, Ermenilerin yüz yıl önce yaşadıklarından ders almalıdır. Emperyalistler gelir, çıkarlarını düşünür, sonra da çekip giderler. Olan burada kalan bizlere olur…” şeklinde konuşmuştu.

Emperyalistler yeniden bölgemizdeler. Son yirmi yıl içinde milyonlarca insanın kanına girdiler. Şimdi de ABD, devlet vaadiyle Kürtleri ileri sürerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyor.

1918 yılında İngilizlerin ve Fransızların vaatlerine kanarak, yüzyıllardır birlikte yaşadıkları Türkleri ve Kürtleri arkadan vuran Taşnakların başarıya ulaşma şansı, bugün ABD’ye güvenerek Kürtleri kardeşlerine karşı harekete geçirmeye çalışan PKK’dan daha fazlaydı.

ABD, her yerde ve her alanda kaybediyor.

Bu koşullarda ABD’ye güvenerek “Özerk ya da bağımsız Kürdistan” hedefine ulaşabileceklerini düşünenler, Kürt halkına büyük acılar yaşatmaktan başka bir şey yapamayacaklardır.

Mehmet Bedri Gültekin
mbedri.gultekin@iscipartisi.org.tr

ulusalkanal.com.tr

ABD, KDP VE KYB'Yİ TERÖR LİSTESİNDEN ÇIKARDI

ABD, BARZANİ'NİN KDP'Sİ İLE TALABANİ'NİN KYB'SİNİ TERÖR LİSTESİNDEN ÇIKARDI




BU ŞU ANLAMA GELİYOR:

Artık tüm dünya ülkeleri açıkça Barzani ve Talabani'yi ülkelerine davet edecekler, ikili görüşmeler ve anlaşmalar yapacaklar ve Barzani'ye açıktan SİLAH SATACAKLAR.


Üstelik sattıkları silahların ağır veya hafif olması da artık tartışma konusu olmayacak.

Karar Obama'nın onayına sunulmuş durumda. Obama onayladığı andan itibaren Barzani'nin ABD'ye ziyaret yapması beklenmeli.

Tabi bu kararın arkasından sıra PYD ile PKK'nın da terör listesinden çıkarılmasına gelecek.

ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısı bugün Cemaat operasyonları için tepki göstermiş gibi açıklama yaptı. Peki bu gerçek mi? Yani ABD gerçekten Cemaat operasyonlarına karşı mı?

Kesinlikle YALAN. ABD, Cemaat operasyonlarına karşı olsaydı Kürt olduğu için Bediüzzaman ile görüşmeyen Gülen'i dost gösterip Kürt Devleti kurmaya çalışan Barzani,Talabani, PKK,PYD ile sempatizanlarına kayıtsız şartsız destek vermezdi.

Gülen ve Cemaati ABD'nin gerçekte dostu değil düşmanıdırlar, ABD algı operasyonu yaparak Cemaati İsrail dostu,Türkiye düşmanı olarak göstermeye çalışıyor.ABD ve İsrail'in gerçek dostları PKK ve Barzanicilerdir.Bu kadar kesin ve net yazıyoruz.

Terörist başı Nisan'a kadar AÇILIM ile ilgili yapılması gereken ve üzerinde anlaşma sağlandığı iddia edilen Genel Af ve Özerklik gibi konuların yasalarla sonuçlandırılmasını istiyor.Ve Nisan'dan sonrası için de ayaklanma ile tehdit ediyor.

ABD'li astrolog ile Medyum Kağan'ın kehanetleri de Hadis yorumlarına uygun olarak gerçekleşeceğe benziyor.

Tekrar tekrar yazıyoruz: TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN ŞEREFSİZ OYUN KÜRDİSTAN'DIR.

AMA HADİS YORUMLARINA GÖRE KAHRAMAN TÜRK ORDUSU ASLA MÜSAADE ETMEYECEK VE SONUNDA TÜM DÜNYAYA HAKİM OLACAKTIR İNŞAALLAHU ALLAHU EKBER.

ÜNAL TANIK CEMAAT OPERASYONLARI HAKKINDA KONUŞTU

ÜNAL TANIK CEMAAT OPERASYONLARININ NEDENLERİNİ BU ŞEKİLDE AÇIKLADI





ROTAHABER - Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık Samanyolu Haber kanalında canlı yayında önemli açıklamalar yaptı. Tanık iktidarın dört meseleyi gizlemek için sürekli olarak gündemi değiştirmeye çalıştığını öne sürerek bu dört başlığı tek tek açıkladı. 

İşte Tanık'ın o açıklamalarından satır başları:

1. KONU: GÜNEYDOĞU'DAKİ PARALEL DEVLET

Aslında bu darbeyle gizlenmek istenen bir şeylar var. 17 Aralık gizleniyor ama bütün bu çalışmaların gizlediği başka bir şey daha var. O da gözden kaçırılıyor. Öncelikle güneydoğu gizleniyor. Güneydoğu'da Türkiye fiilen bölünmüş. Paralel iddiaları ortaya atıldığında ben paralel devlet görmek isteyen güneydoğuya gitsin demiştim. Bir daha beni o kanala çağırmadılar. Bütün bu çalışmalar güney doğuyu gizlemek için.. Gündeme gelmesin diye gözden kaçırılmak isteniyor. Abdullah Öcalan'ın hazırladığı çözüm paketi konuşuluyor. Bizim bunu konuşmamız lazım.

 2. KONU: KÖTÜYE GİDEN EKONOMİ

Diğer perdelenen şey ise ekonomi. Ekonomi yolunda gitmiyor. Türkiye bu yıl yüzde 3'ün altında büyüyecek. Üçüncü çeyrekte sadece 1,7 büyüdük. Cumhurbaşkanı işadamlarının gözünün içine baka baka yalan söyledi. Dünyada durgunluk var ondan dolayı da biz bunu yaşıyoruz dedi. Diğer ülkelerin büyüme rakamları elimde. Çin yüzde 7,3 büyümüş Malezya 5,6 büyümüş, Hindistan 5,3 büyümüş ABD 2,4 büyümüş. ABD hiç yüzde 2 büyümezdi. Yüzde 1 büyüdüğü zaman muhteşem denirdi. ABD yüzde 1 büyüdüğü zaman Türkiye'nin gayri safi milli hasılası kadar büyüyor. İşsizlik çift haneli rakamlara ulaştı. 5 yıldır milli gelir ve ihracat yerinde sayıyor. İlk defa bu dördüncü çeyrekte kişi başı milli gelir 10 bin doların altına indi.

3. KONU: DIŞ POLİTİKADAKİ BAŞARISIZLIK

Üçüncüsü dış politika gizleniyor. Dış politikada Türkiye'nin yüzüne bakabileceği ülke kalmadı. Bütün komşularla kavgalı. Dünya yüz çevirmiş durumda. Bu ülkeyi temsil eden insanların söylediğini ciddiye alan kimse yok. Papa geldi Rusya cumhurbaşkanı geldi deniliyor. Bunlar konjonktürel. Jeopolitik önemden geliyorlar. Bunlar dün de geliyordu. Papa'nın gelmesinin sebebi Hırıistiyanların iki mezhebini barıştırmaktı. Katolikler ile Ortodoksları barıştırmak istiyorlardı.

4. KONU: DİNDARLIK VE ETİK

Dördüncüsü ise Türkiye'de etik kavramlar, dini kavramların içi boşaldı. Ortalama insanlar kendi dindar olmasa bile dindarları güvenilir kabul ederlerdi. Artık dindarlara insanlar başka türlü bakıyor. İşte bu dört ayıp ve dört günah gizleniyor. Bizim gündemde tutmamız gereken konular biraz da budur.


KAYNAK: ROTAHABER /  ÖZEL