7 Nisan 2015 Salı

ÖNEMİNE BİNAEN YENİDEN

DEĞERLİ TAKİPÇİLERİMİZ BU YAZIYI 13 MART 2014 DE YANİ TAM BİR YIL ÖNCE YAZMIŞTIK.ÖNEMİNE BİNAEN YENİDEN YAYINLIYORUZ.ÇÜNKÜ ÇOĞU GERÇEKLEŞTİ.

"NİFAK" DEĞİL "İTTİFAK" ZAMANIDIR



Körebe oyunu seyrediyoruz. Hafiye gibi uyanık olması gerekenler maalesef körebe oyunu oynuyorlar.


Yukarıdaki resim Suriye'deki Süleyman Şah (Osman Gazi'nin dedesi) türbesinin bulunduğu yeri gösteriyor.Yurt dışındaki tek Türkiye toprağıdır.Ve sınırlı bir askeri timimiz tarafından korunmaktadır.Fransızlarla yapılan 1921 tarihli Ankara Antlaşması gereği Türkiye'ye aittir. Şimdi o bölgede El Kaide ile IŞİD arasında yoğun çatışmalar yapılmaktadır ve IŞİD'in kazanması da an meselesidir. IŞİD Süfyan'ın askeridir ve türbe düşmanıdır. Süleyman Şah' ımızın türbesine her an saldırı yapabilir.


Ayrıca Esad Suriye'deki iç savaşı kazanmak üzeredir.Yani muhalifler sürekli kuzeye yani Türkiye'ye doğru çekiliyorlar. Suriye'li üst düzey askeri yetkili Nisan ayında ülkenin teröristlerden tamamen temizleneceğini açıklıyor.


Bu da şu demek:


Türkiye'den yeterli desteği bulamayan muhalifler Türkiye'nin Suriye'ye girmesi için bu Türbeye saldırıp Esad'ın üzerine atıp provokasyon da yapabilirler.Bu provokasyonu da El Kaide veya ÖSO yapabilir.


Körebe oyunu ise şudur:


En baştan beri sürekli iddia ediyoruz ve diyoruz ki:


Ergenekon tertibi de ABD'nin işidir.

Cemaat- AKP kavgası da ABD'nin işidir.

AK Parti önce Cemaat ile birlikte Ergenekoncularla savaştı.Şimdi ise Cemaate karşı Ergenekoncularla birlikte savaşmaya çalışıyor.


Ey Ak Parti mutlaka birileriyle savaşmak zorunda değilsin. Bu Ergenekoncu dedikleriniz de bu Cemaat de,sizin partilileriniz de bizim insanlarımız ve ABD'nin büyük oyununa karşı birlik olmamız gerekiyor.


Ergenekon tahliyeleri doğru bir adımdır ama Cemaat ile de savaşmayınız.


Devlette paralel yapı arıyorsanız muhtemel KCK'lıların üzerine hep birlikte gidiniz. Çünkü bu KCK lılar tamamen ABD'nin emrindedirler ve Türkiye üzerine oynanan büyük ABD oyunu Kürdistan'dır.


Lütfen bunu görünüz.  


Kırım, Ukrayna'dan ayrılıp Rusya'ya bağlanmak için gün sayarken, Azerbaycan ile Ermenistan arasında her an bir savaş çıkabilecekken, Süleyman Şah'ın Türbesi Türkiye'yi Suriye ile bir savaşa sokacak bir tehdit altında iken, ekonomik darboğazdan çıkış için İsrail'in her dediğini yapacak bir Yunanistan varken ve en önemlisi de ABD ile Rusya arasında adım adım Üçüncü Dünya Savaşı'na dönüşebilecek bir gerilim sürekli artarken birbirimizle uğraşmamız KÖREBE OYUNU DEĞİLDİR DE NEDİR?


ALLAH RIZASI İÇİN BİRLİK OLALIM.


Ordusuyla, Emniyetiyle, İstihbaratıyla,Tüm Siyasi Partiler, tüm sivil toplum kuruluşları,tüm ama tüm kesimler din,dil,ırk, mezhep,siyasi görüş farkı gözetmeksizin bu aziz vatan için birlik olalım. 


Söz konusu olan BU AZİZ VATAN'DIR.LÜTFEN TEFERRUATLARLA UĞRAŞMAYALIM.


Sayın Cumhurbaşkanımız acilen bir toplantı yapmalıdır.


Sayın Erdoğan'ı,Sayın Kılıçdaroğlu'nu,Sayın Bahçeli'yi,Sayın Destici'yi,Sayın Kamalak'ı,Sayın Perinçek'i, Sayın İlker Başbuğ'u, Sayın Genel Kurmay Başkanımızı,İç işleri Bakanını, MİT Müsteşarını,Cemaati temsilen Gülen'in görevlendireceği bir kişiyi ve Sayın Süleyman Demirel'i davet etmeli ve bu toplantıda ülkemize yönelik iç ve dış tehditler etraflıca müzakere edilip, birlik ve beraberliğin sağlanması hususunda ve dış tehditlere karşı alınacak önlemler konusunda çözümler üretilinceye kadar mesai harcanmalıdır.


Bu Aziz Vatan bu mesaiyi hak ediyor.


Sonra aynı katılım ile ikinci bir toplantı yapılmalı ve bu toplantıya BDP'liler, Menzil Şeyhi Abdülbaki Efendi ile diğer Kürt kanaat önderleri dahil edilerek, gerekirse Barzani de çağrılarak ABD'nin Kürtler üzerinden Kürtlerin kanı pahasına Kürtleri de yok ederek büyük İsrail'i kurma planları ortaya konulmalı ve Kürt kardeşlerimiz de bu büyük fitneden kurtarılarak dış tehditlere karşı hep birlikte mücadele edilmelidir.


30 Mart seçimlerine de bayram havasında girilmeli ve iktidar mücadelesinin bedeli bu aziz vatan olmamalıdır.


Mesela bu toplantılarda aşağıdaki kararlar alınsa ne olur?


- Sokak gösterileri teşvik edilmeyecek

-Dış politika kararları İktidar Partisi tarafından muhalefet ile istişare edilerek belirlenecek
-Cemaatin yetiştirdiği öğrenciler bu milletin evladı olup cephe alınmayacak ama bu ülkeye ait değerler ülkenin zararına hiç bir surette kullanılmayacak ve kimse ile paylaşılmayacak
- Eğer varsa ABD gibi emperyalist güçlerle bazı ilişkiler, her ne surette olursa olsun ülke aleyhine sonuçlar doğurmasına izin verilmeyecek
- Yargının tam bağımsızlığı konusunda tüm kesimler yargıya sınırsız destek verecek
- Önemli ekonomik kararlarda muhalefetin görüşleri de alınacak
-Ordu, Emniyet ve İstihbarat ile ilgili konularda muhalefetin ittifakı mutlaka aranacak
-Siyasi Parti temsilcileri hiç bir surette birbirlerine normal eleştiri sınırları dışında hakaretvari sözler etmeyecek
-İktidar partisi genel başkanlarının, diğer siyasi parti genel başkanlarına bir aylık icraatlarını anlattığı bir liderler toplantısı her ay düzenli olarak yapılacak
- Siyasi Partiler arasında iktidar için düşmanlık değil Vatan için dostluk esas olacak

gibi kararlar alınsa ne olur?


EL CEVAP: GERÇEK DEMOKRASİ OLUR.


Çünkü demokrasi halkın yüzde sekseninin oyunu aldıktan sonra dört yıl ülkeyi bir kişinin kendi istediği gibi hiç kimseyi dikkate almadan yönetmesi değil; YÜZDE KAÇ OY İLE İKTİDAR OLURSA OLSUN ÜLKEYİ MUHALEFET İLE BİRLİKTE YÖNETMESİDİR.(Bu sözümüz de AKP'ye değil genel bir sözdür)  

EŞKİYANIN OYUNU (2)

 EŞKİYANIN OYUNU (2.Bölüm)




Eşkıya başı:

“Demedim mi o adam dürüst, kabul etmez diye, şimdi ne yapacağız Musa?”

Musa:

“İş zorlaştı başkan. Önce şu köy hakkında detaylı bilgi edinmemiz lazım. Tekkeli Köyünden birkaç kişi vardı ya bizimle birlikte, onlarla bi konuşmalı” der.

Musa eşkıyalardan Tekkeli Köylü olanlarla iki saat konuşur ve tekrar toplantıya gelir.

“Gel Musa, ne oldu?”

“Başkan, köylülerle konuştum.  Önceki seçimde Muhtarın karşısına çıkan aday da dürüstmüş. Az bir oy ile kaybetmiş. Seçimlere bir yıl var. Aynı teklifi ona yapacağız ancak doğrudan yapmayacağız.

“Neden?”

“Aynı teklifi, aynı şartlarda ona söylersek o da reddedecek ve iş daha da zorlaşacaktır. O nedenle uygun bir ortam oluşturmalıyız.”

“Yani?”

Önce onu Muhtarlık seçimini mutlaka kazanması gerektiğine inandırmalıyız ve bunun için her şeyi yapabilecek bir ortama sürüklemeliyiz.

“Nasıl olacakmış o?”

“ Bunun başına bir iş gelir de mağdur olursa ve sorumlu olarak da şimdiki muhtarı görürse Muhtar olmak için her şeyi yapar”

“Yapar ama nasıl olacak bu iş onu düşünüyorum işte” der Musa ve:

“Tamam buldum. Öyle bir şey yapacağız ki adam aday olmakla kalmayacak, emrimize girecek” der.

Eşkıya başı sevinir: “Söyle Musa söyle”
Musa anlatır.

BİR HAFTA SONRA

Önceki seçimi az bir oyla kaybeden ama çok da üzülüp dert etmeyen Selami Ağa yine adaydır ama "Olsa da olur olmasa da olur" düşüncesindedir.

Köyden ayrılıp yaylaya doğru yollanır. Önüne üç kişi geçer:

“Selami Ağa Muhtarlık seçimlerine aday mısın?”

“Sanane eşkıya, aday olup olmayacağımı sana mı soracağım. Çekilin önümden yoksa köylüyü toplar gelirim” der.

Eşkıya:

“Aday olursan fena olur, aday olmayacaksın”

Selami Ağa şaşırır. “Kim tuttu lan sizi?”

“Sanane” Pat, küt.

Eşkıyalar Selami Ağayı döverler ve ayrılırlarken de şunu söylerler.

“Kusura bakma Selami Ağa. Biz eşkıyayız, parayı kim verirse onun dediğini yaparız. Muhtar on kayma verdi. Sen yirmi kayma ver onu da dövelim” der giderler.

İş tamam olmuştur.

Selami Ağa eve gelir. Hanımı: “Bu ne hal?”

“Muhtar aday olmayayım diye eşkıyaya para vermiş beni dövdürdü.” Hanımı:

“Eşkıya değil mi kaç para vermiş, iki mislini ver sen de onu dövdür”

“Hanım el içine çıkamam böyle. Bir kaç gün geçsin, kimseye söyleme. Sonra düşünürüz.”

BİR AY SONRA

Bir eşkıya koşa koşa gelir.

“Başkan, Selami Ağa geliyor”

Eşkıya başı gülerek:

“Gelsin Musa’yı da çağırın”

Selami Ağa:

“Size kaç kayma verdiyse iki mislini vereceğim. Ama Muhtara tam iki misli dayak isterim.”

Eşkıya başı:

“Canını yaktıysak kusura bakma Selami Ağa, bizim işimiz eşkıyalık. Bu da böyle yürüyor. Barışalım. Musa söyle bakalım Selami Ağa’ya ne cevap verelim?”

Musa:

“Selami Ağa bizim daha iyi bir teklifimiz var. Ayrıca içinde kalmasın Muhtarı da döveriz. Ama seni Muhtar yaparsak Muhtarı dövmekten beter ederiz. Sen bize sadece muhtar olmak istediğini ve bizimle birlikte çalışacağını söyle, gerisine karışma. Biz seni muhtar da yaparız. Şimdiki Muhtarı da döver intikamını da alırız.”


Selami Ağa: “TAMAM BİRLİKTE ÇALIŞALIM”

Musa: "Anlaştık öyleyse.Yalnız şuna bugünden çok dikkat et.Muhtarın kabilesi sizden daha kalabalık.Seçimi kazanmak için onlardan da oy almamız lazım.O yüzden sen başından geçenleri hiç kimseyle paylaşma ve muhtara da sakın açıktan düşmanlık etme.Kutuplaşma olursa onlar kazanırlar."

Selami Ağa bugünden her şeyi kabul etmiştir:

"Tamam, muhtarın aleyhine konuşmam"

DEVAM EDEBİLİR

FATİH ERBAKAN GEÇ KALDI

FATİH ERBAKAN ÇOK GEÇ KALDI.HARCANDI.



Fatih Erbakan'ın Saadet Partisinde istenmediğini çok önce yazmıştık. Derhal Saadet partisinden ayrılıp Milli Görüş Partisi (MGP) adı altında bir parti kurması ve sevenleri ile tüm Milli Görüşçüleri o partide toplaması gerektiğini ifade etmiştik.

Eğer iki yıl önce bunu yapsaydı ya da en azından Saadet Kongresinde seçilemediğinde ayrılsaydı, tüm Milli Görüşçüleri toplayıp önemli bir mesafe alabilirdi ve bugün de BBP başkanı Destici ittifak için Saadete değil kendisine gelirdi.Saadet Partisi de o zaman tamamen biter ve "Milli Görüş" kalırdı.

Çünkü Saadet'in Milli Görüşü temsil etmediğini, Milli Görüşü iktidara getirmek istiyormuş gibi görünüp, engellemek için elinden geleni yaptığını biz yıllar önce Mesut Akgül kardeşimizden öğrenmiştik.Ve ikna da olmuştuk.Dedikleri de tek tek çıktı.Bizi yanıltmadığı için kendisine buradan teşekkürler.

Son açıklamasında her hangi bir partiden aday olmayacağını açıkladı. Saadetten teklif gelmediği için eleştirdi.AKP ve MHP den adaylık teklifi yapılmış ama kabul etmemiş. Kendilerine nezaketen teşekkür etti. 

AKP yandaşı medya "Fatih Erbakan Saadeti yerden yere vurdu, AKP ye ise teşekkür etti" diye siyasi malzeme yapmış. Bu medyaya artık diyecek bir şey bulamıyoruz.

Ancak Fatih Erbakan yine yanlış yaptı.AKP den adaylık teklifini reddetmesi doğruydu ve kabul etmesi halinde kendi mazisini, kendi kişiliğini inkar edecekti.Çünkü söyledikleri ile çelişecekti.

AMA MHP'Yİ REDDETMEKLE YANLIŞ YAPTI

MHP'nin teklifini reddetmekle çok büyük hata yaptı. Çünkü şu anda rahmetli Erbakan'ın Milli Görüşünü gerçekte MHP temsil etmektedir.Tam bir MİLLİ DURUŞ sergilemektedir.

Devlet Bahçeli, diğer tüm parti liderlerine ibret olacak şekilde aday listeleri açıklamıştır.

Koltuk adamı değil dava adamı olduğunu ispat etmiştir.Aday listelerini fırsat bilip sinsice rakiplerini ekarte etme yoluna gitmemiştir.

Partisinde kendisine rakip olabilecek Tuğrul Türkeş,Koray Aydın,Ümit Özdağ gibi Ülkücü harekete liderlik yapabilecek şahsiyetleri onure ederek hep liste başlarına yazmıştır.

Fatih Erbakan da MHP'nin teklifini kabul etseydi, İstanbul'dan veya Konya'dan birinci sıra olsaydı, TBMM'de Milli Görüş ilkelerini MHP çatısı altında temsil etseydi ne sakıncası vardı?

Yıllarca meclise taşımaya çalıştığı Saadet on yıldan beri, MHP kadar Milli duruşa katkıda bulunabildi mi? Tabi ki hayır.

Evet Fatih Erbakan'ın yaşı henüz genç ama istikbal o kadar geniş mi?

Bu şuna benzer:

Yolda kalmış iki arkadaş otobüs bekliyormuş. Vakit erken. İki otobüs gelmiş ama firmayı beğenmemiş binmemişler. Sonra bir otobüs daha gelince biri "binelim" demiş.

Öbürü:
"Olmaz, şu firma gelecek ona bineceğiz" demiş.

Derken akşam olmuş,hava kararmış.Artık geçen araçların yazılarını da okuyamıyorlarmış. Bekledikleri firmanın otobüsü de geçmiş ama görememişler.

Evet Fatih Erbakan henüz genç ama akşam da olmak üzere.