28 Mayıs 2015 Perşembe

YENİ BİR "GEZİ'NİN" AYAK SESLERİ GELİYOR

İSTANBUL, ANKARA VE İZMİR'DE YENİ BİR GEZİ EYLEMİ OLABİLİR



Malum gezi olayları Sol kesim ile gizli PKK'lıların birlikte yaptıkları bir eylemdi. TÜSİAD'ın da bu olayları desteklediği iddia edildi. 

Son günlerde büyük fabrikalarda işçi grevleri yaşanıyor. Genellikle TÜSİAD'a ait fabrikalar.Otomotiv ve enerji sektörünün Metal ve Petrol sendikaları işçileri.

Kuran-ı Kerim'de Nuh Tufanı farklı yerlerde şöyle beyan edilir:

Allah CC gökleri açtı ve göklerdeki sular yoğun bir şekilde yağmaya başladı.Hiç durmadan bardaktan boşanırcasına yağmaya devam etti.

Sonra Allah CC yerlerdeki suları dışarıya kaynattı.Ve çeşitli yerlerden kaynak suları yeryüzüne fışkırmaya başladı ve hiç durmadan devam etti.

Göklerden inen sularla yerlerden çıkan sular birleşerek sellere, göllere,denizlere dönüştü.Denizler de kabardı ve bu sular TUFAN'ı getirdi.

Bunu niçin yazdık?

Elbetteki büyüklük,hacim ve şiddet açısından mukayese edilemez. Bundan Allah'a sığınırız.

Ama tufanın büyüme şekli bakımından bu olaylar da da benzerlik var. Her gün ayrı bir işçi sendikası işveren sendikasıyla ayrışıyor ve işçiler ayrı ayrı yerlerde grev yapıyorlar. 

Ya bu işçiler birleşirlerse ve Siyasi Partilerin siyasi çıkarları için yönlendirmelerine uyarlarsa ne olacak?

PKK ise zaten sürekli hazır bekliyor ve batı illerindeki PKK'lılar böyle bir kargaşa ortamında ortalığı daha da karıştırmak için solcu vb kılıklarla (PKK'lı olduklarını belli etmeden) meydana çıkıyorlar.

Üstelik işçiler gibi masum sokak gösterisi de yapmıyorlar.Her şeyi yakıp yıkıp, provoke edip ortalığı savaş meydanına çeviriyorlar ve masumiyeti de yok ediyorlar.


İşte bu görüntüler bize yeni bir gezi olayı yaşanabilir dedirtiyor. Her şey galiba 7 Haziran'a bağlı.

Grev hakkı; işçilerimizin demokratik yasal sistemde haklarını aramanın bir yöntemi olarak tanımlanmış. Ancak bu grev hakkının anayasal düzeni bozmak amacıyla kullanılmasına ve provoke edilmesine mutlaka engel olunmalıdır.Bu vatan bizimdir.

Şunlar yapılabilir:

Grev yapan işçilerimizin yasal haklarını kullanmaları mekan olarak çalıştıkları işyerleri ile kısıtlanmalı ve başka yerlerde grev ve gösteri yapmaları huzur ve istikrar için önlenmelidir. Her işçi kendi fabrikası önünde grevini yapmalıdır.

Hükumet seçim atmosferinde işçilerimizi unutmamalı ve işçi işveren uyuşmazlıklarında uzlaşmanın sağlanması için rehavete kapılmamalı, ilgisiz kalmamalıdır. Uzlaşma için çalışmalıdır.

Şeyh Abdullah Dağıstani Hazretlerinin Türkiye'de ahir zamanda komünist darbe olacağına ve üç ay ülkeyi yöneteceklerine dair ifşaatı bulunmaktadır.

Eğer grev işçileri birleşir ve sol bir devrim yapmak için fırsat kollayanların emellerine alet edilirse ve hükumet de seçim nedeniyle ilgilenmez de ikinci plana atarsa Şeyh Abdullah Dağıstani'nin ifşaatı gerçekleştiğinde de kimse "gafil avlandık" dememelidir. Bu yazının amacı da budur.