30 Mayıs 2016 Pazartesi

GERÇEK DEMOKRASİ İSTENİR Mİ?

“GERÇEK DEMOKRASİ” İSTENİR Mİ?



Baştan söyleyelim dünyanın hiçbir ülkesinde gerçek bir demokrasi aramayınız, bulamazsınız.

-Gerçek demokraside “LİDER SULTASI” olmaz.

“SİYASİ PARTİLERİN SAHİBİ HALKTIR, LİDERLER DEĞİL”

-Gerçek demokraside “SİYASET, FİNANSMAN GEREKTİRMEZ.”

BİZE NE BAŞKA ÜLKELERDEN; BİZ KENDİ ÜLKEMİZE BAKALIM:

Yazacaklarımız her hangi bir siyasi parti ile ilgili değil TÜM SİYASİ PARTİLERLE ilgilidir ve hepsi için yazılmıştır.

LİDER SULTASI

Siyasi Partiler Kanunumuz ve Parti Tüzükleri ülkemizde TAM BİR LİDER SULTASINA neden olmakta ve Parti liderine rağmen yeni liderlerin yetiştirilmesi de imkansız hale gelmektedir.

Bir siyasi parti lideri kendisine rakip gördüğü yada artık partisinde istemediği her hangi bir kişiyi milletvekili dahi olsa parti disiplin kuruluna sevk edip ihraç edebilmektedir. Ya lidere kayıtsız şartsız bağlı kalınacak (argoda ki ismi ise kişiliğini yitirmek veya dalkavukluktur) yada  partiden atılacaktır.

Hani, siyasi partilerin sahibi parti lideri değil; milletti? Sahibi millet olan bir partinin milletten yüzbin oy alarak seçilmiş bir milletvekili o millete sorulmadan o partiden nasıl atılır? Ve bunun adı nasıl demokrasi olur? Lider eleştirilmez mi? Lider yanlış yapmaz mı? Lider haşa tanrı mıdır ki her dediği her yaptığı doğru olsun? Oda Allah’ın CC aciz bir kuludur ve pek çok hataları olacaktır. Eleştiriye kapanmak ise çıplak krallar doğuracak ve zararı sadece kendileri değil tüm millet ödeyecektir.

ÇÖZÜM:

1) Siyasi Partiler Kanununa konulacak bir madde ile “Kişiler kendi hür iradeleri ile üye oldukları partiden kendi iradeleri dışında hiçbir surette ihraç edilemezler” hükmünün getirilmesidir. Buna bağlı olarak da parti tüzüklerinde disiplin kurullarının ihraç yetkileri kaldırılır mesele çözülür. Var mı çözmek isteyen?

2) Siyasi partilerin il başkanları ile il delegeleri o ilde; ilçe başkanları ile ilçe delegeleri de o ilçede kayıtlı olan parti üyelerinin tamamının katılımına açık olarak kullanılacak oylarla seçilir ve parti üst yönetimlerince hiçbir şekilde görevden alınamazlar.

3) Üyeliğin yada partideki görevin sona erdirilmesi parti disiplin kurullarının müracaatı üzerine yerel mahkemede alınacak kararla mümkün olabilir. Üst mahkemenin kararı kesindir.
   
Sevgili parti liderlerimiz! 
Biliyoruz ki ‘lider sultası’ nefsinize hoş gelmektedir ve bu yüzden bu konuda bugüne kadar hiçbir adım atılmamıştır ama şunu da bilesiniz ki milletimiz bu işten hiç ama hiç hoşlanmıyor. Gençlerin önünü kapatıyorsunuz ve ülkenin geleceği ile oynuyorsunuz.

SİYASETİN FİNANSMANI

81 İl ve 1200 küsür ilçede örgütlenecek bir parti için acaba ne kadar para lazım?
Beldelerle beraber 1500 parti teşkilatı dersek ve ortalama bir teşkilat için 500 TL kira parası hesaplarsak bir siyasi partinin SADECE BİR AYLIK KİRA GİDERİ 750 BİN LİRA YAPAR.

Bu sadece bir aylık kira bedelidir. Personel, reklam malzemesi, seyahat, ikram ve ağırlama vb giderler de en az bu kadar olur.

Yani ülke için çok değerli bir bilim adamı var, projeleri var, devletini, milletini çok seviyor ve halkına hizmet etmek istiyor. Bu yeter mi? YETMEZ.

AYRICA BİR YIL İÇİN TAM 18 MİLYON TL PARAYA İHTİYACI VAR. Ve bu para en küçük bir parti içindir.

Kitleleri haberdar edip halkı ayağa kaldıracak, devasa gayrimenkuller, taşıtlar, afişler, bayraklar, reklamlar, seyahat ve organizasyonlar, radyo, TV programlarını da eklersek 18 milyonun rahatlıkla 100 milyonu geçtiğini görürüz.

PEKİ KİM, NİÇİN VERİR BU PARAYI?

Dışarıdan almak suçtur ve karşılığında VATANI isteyeceği açıktır.
İçeriden veren de ya zenginliğini muhafaza etmek için verir yada daha çok zengin olmak için. Vatan için de veren vardır elbette ama çoğunlukta olmadıkları da kesindir.

ÇÖZÜM:

1-      Siyasi partilerin sadece il başkanlıklarına ait kiralık binaları olmalı ve ilçe teşkilatlarının tamamı kapatılmalıdır. Yani kiralık binalar kapatılmalıdır. Teşkilat binaları beş yıl boyunca zengin partilere reklam panosu gibi avantaj sağlamaktadır. Seçim dönemlerinde parti teşkilat binası yerine seçim büroları açılıp seçimler yürütülebilir. Zaten o da yapılmaktadır. İlçe teşkilatları bina olmadan da görevlerine devam edebilir.

2-      Siyasi partilere ait afiş, pankart vb görsel temaların seçim dönemleri de dahil olmak üzere sadece genel merkez ve il başkanlıklarına asılması bunun haricinde araçlar da dahil olmak üzere hiçbir yerde sergilenmemesi gerekir.

GEREKİR Kİ; PARASI OLANIN KARŞISINDA PARASI OLMAYANIN DA ÜLKE İÇİN SİYASET YAPMASI DEVLET TARAFINDAN GÜVENCE ALTINA ALINABİLSİN.
VAR MI YAPACAK OLAN? ÇIKMAZ.

HZ.MEHDİ AS’IN DA BUNLARA ZATEN İHTİYACI OLMAYACAK VE O GÜNLER DE YAKINDIR İNŞALLAH.

  





19 Mayıs 2016 Perşembe

MUHALEFETİN MUHATABI BUNDAN SONRA ERDOĞAN'DIR.

  YORUMSUZ






KISACA YAZIVERELİM...

Yeni başbakan Binali Yıldırım olacaktır.
Çünkü biz bu sitede, Davutoğlu Başbakan olmadan önce de başbakan olacağını yazdığımızda; bunu şu gerekçeye bağlamıştık.

Cumhurbaşkanı iki kişi üzerinde durur. Ya emir alan pasif biri. Ya da emir almayan aktif biri.

Eğer partide oy kaygısı olursa aktif olan, oy kaygısı olmazsa pasif olan tercih edilir diye yazmıştık.

O zaman ki başbakan adayımız üç kişiydi. Ali Babacan aktif olduğu için tercih edilmedi. Binali Yıldırım ise partinin oy kaygısı nedeniyle vazgeçilmek zorunda kalınan isim oldu.

O nedenle hem emir alacak hem de partiye oy kaybettirmeyecek Davutoğlu tercih edildi.

Şimdi ise artık başkanlık sisteminin fiiili olarak hayata geçirilmesi söz konusudur.

Yani Cumhurbaşkanı artık tüm bakanlar kurulu toplantılarının sarayda yapılmasını istiyor. Ve bizzat bakanlara doğrudan emir vermek ve hükumeti yönetmek istiyor.

Çankaya veya Başbakanlık makamı da hiç olmasın isteniyor. Yani başbakanlık makamı bundan sonra formalite olacak. Başbakanlar sadece bakanları saraya götürüp toplantıya hazırlayacak kişiler olacak.

Bu iş için de şu anda en uygun kişi Binali Yıldırım'dır.

Davutoğlu istifa anında yani şu günlerde AKP veya Saray aleyhine konuşmadı ama yakın gelecekte neler konuşacak, göreceğiz. Çünkü ötekiler de aynı oldu.

Göreve gelirken nice güzellemeler.Ayrılırken patırdı gürültü çıkarmadan sessizce gidişler. Sonra da kopan fırtınalar.

Son anekdot:

Başkanlık sistemi hakkındaki görüşlerimiz bellidir. Bu sitede Türkiye'ye özel başkanlık sistemi önerisi yayınlanmıştır. Bu sistemi getirmek isteyecek siyasetçi de yoktur ve olamaz. Sebebi ise yazıda açıkça izah edilir.





6 Mayıs 2016 Cuma

BU SİSTEMİ GETİRECEK BABAYİĞİT ARANIYOR

DEĞERLİ TAKİPÇİLERİMİZ AŞAĞIDA ÖNERDİĞİMİZ ÇİFT BAŞKANLIK SİSTEMİ YAZISINI 2006 YILINDA YAZMIŞTIK VE BAZI YERLERDE YAYINLANMIŞTI.

O ZAMAN CUMHURBAŞKANINI HALKIN SEÇMESİ TARTIŞILIYORDU. 
(DİKKAT 2006 YANİ DOKUZ YIL ÖNCE)




İŞTE O YAZI


Siyasi kadrolaşma için en uygun sistem mevcut sistemdir. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yasama, yürütme ve yargı ülkemizdeki kadar iç içe olmamıştır.

Açıkçası bu durum siyasi partilerin de çok işlerine gelmiştir. Zaten az gelişmiş bir ülkeyiz ve halkımızın ihtiyaçları sınırsız. Hiçbir iktidarın tüm ihtiyaçları karşılaması da mümkün değil. 

Dolayısıyla halkı mutlu edecek bir iktidar bulmak da imkansız.
O halde yeni kurulan, bir takım iç ve dış destekleri de alan, hoş bir vizyon oluşturan her partinin iktidar olma şansı var demektir. İyi bir tanıtım, reklam ve propaganda ile meclise girmek mümkün.
Hatta bir de az gelişmiş halklara özgü manevi değerler üzerinden duygu sömürüsü yapılması kuralına da bağlı kalınırsa tek başına iktidar bile hayal değil.

Şimdi birbirinden ayır kolaysa yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı. Kim kimi yönetiyor bul bulabilirsen. Yasama da, yürütme de, yargı da hükümet. Hükümet de başbakan. Bu tek adam yönetimi değildir de nedir? Dünyanın hangi demokratik ülkesinde siyasi parti, meclis ve hükümet tek adamdan emir almaktadır?

Türkiye, en kısa sürede ilgili kanun değişiklikleri ile siyasi istikrarı ve temsilde adaleti sağlayan bir seçimlik değil her seçimlik adil ve demokratik bir seçim sistemi kurmalıdır.

Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Diyelim ki AKP seçim günü kendi içinden bir cumhurbaşkanı seçti. Yasal mıdır? Yasaldır. Teamüllere uygun mudur? Uygundur. Süleyman Demirel kendi hesabıyla yüzde on bir halk desteği ile seçildiğine göre temsil yetkisi var mıdır? Evet, vardır. Peki rahatsız olacaklar var mıdır? Evet, onlar da vardır. Her zaman olmuştur.

Belki AKP’nin seçeceği cumhurbaşkanı, önceden seçilmiş bir kaç cumhurbaşkanından daha meşrudur. Ama sorun AKP’nin seçeceği cumhurbaşkanı değil, cumhurbaşkanlarının seçiliş biçimidir. Kötü niyetli bir siyasi parti hem iktidarı hem de cumhurbaşkanlığı makamını mevcut seçim sisteminde pekala eline geçirebilir.

İşte en büyük sorun budur. Devletin tüm kadroları hükümet tarafından oluşturulmakta ve önemli mevkiler için cumhurbaşkanının da onayı gerekmektedir. Yani kötü niyetli bir hükümet cumhurbaşkanlığı makamını da eline geçirirse başta Genel Kurmay Başkanlığı olmak üzere devletin tüm kadrolarını rahatlıkla eline geçirebilir, rejimini değiştirebilir, hatta cumhuriyeti bile yıkabilir.
Temennimiz milli güçlerin engel olmasıdır. Ama her ihtilalin de millete ağır maliyetleri olmuştur. 27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün bile tahribatları unutulmadı. Kaldı ki böyle bir girişim hem devleti hem de milleti böler ki Allah korusun çok vahim sonuçlar doğurabilir. İşte bu nedenle konu çok önemlidir ve Türkiye’deki seçim sistemleri mutlaka baştan aşağı değiştirilmelidir.

• Cumhuriyet için Çağdaş ve Güvenilir Bir Seçim Sistemi Önerisi

A - Sistemin içeriği

1) Cumhurbaşkanını, milletvekillerini, belediye başkanlarını, il genel meclisi üyelerini, belediye meclisi üyelerini, mahalle ve köy muhtarlarını doğrudan halk seçer.
2) Cumhurbaşkanını, milletvekillerini, belediye başkanlarını, il genel meclisi üyelerini, belediye meclisi üyelerini siyasi partiler aday gösterir. Ancak seçilme haklarına haiz olan herkes bağımsız aday olabilir.
3) Seçimler beş yılda bir, iki turlu seçim sistemine göre yapılır.
4) Yüksek Seçim Kurulu seçim günleri için ardışık iki pazar gününü belirler. Birinci pazar en çok oyu alan iki aday veya aday parti ikinci pazar yeniden seçime gider ve kazananlar yüksek seçim kurulunca ilan edilir.
5) Vergi denetmenleri başkanlıkları hariç, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı da dahil olmak üzere tüm teftiş kurulu başkanlıkları doğrudan devlet denetleme kuruluna bağlanır. Devlet denetleme kurulu da doğrudan cumhurbaşkanına bağlıdır.
Ülkenin tüm denetim işleri doğrudan cumhurbaşkanı tarafından bu kurullara yaptırılır. Bakanlar sadece kendi bakanlıkları ile ilgili denetimleri kendi bünyelerinde bulunan teftiş kurulu başkanlıklarına yaptırabilirler. Diğer bakanlık ve kurumların faaliyet alanına giren denetim işlerini ise cumhurbaşkanına bildirirler.
6) Cumhurbaşkanının icraya yönelik tüm yetkileri başbakana devredilir.
TBMM’ne ve cumhurbaşkanına bağlanmayan tüm kurumlar başbakana bağlanır.
Cumhurbaşkanı sadece denetimin başı olur ve denetim mekanizmalarını çalıştırır. Başbakan tüm icraat faaliyetlerinden dolayı, cumhurbaşkanı da denetim faaliyetlerinden dolayı doğrudan TBMM’ne karşı sorumludur.
Cumhurbaşkanı sadece başbakanın teklifiyle TBMM tarafından 3/4 oyçokluğu ile görevden alınabilir. Başbakan sadece cumhurbaşkanının teklifi ile TBMM tarafından 2/3 oyçokluğu ile görevden alınabilir.
7) Devletin bölünmez bütünlüğünü ve anayasal ilkelerini TBMM temsil eder. Bu bağlamda TSK, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT doğrudan TBMM’ne bağlı olur ve bu güzide kurumların en üst düzey beş memurundan her biri, başbakanın teklif edeceği üç aday arasından, cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının seçeceği kişinin TBMM tarafından ilk toplantıda salt çoğunluk esasına göre onaylanması şarttır.
8) Yargı sistemi tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte doğrudan TBMM’ne bağlıdır. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve Yüksek Askeri İdari Mahkeme üyeleri ve yüksek mahkeme başsavcıları yedinci madde usül ve esasları doğrultusunda belirlenir. Diğer hakim ve savcıların tüm atamaları ve tayin işlemleri HSYK tarafından yapılır.
HSYK üyeleri hakim ve savcılar tarafından seçilir. Seçilen hakim ve savcılar başbakan veya cumhurbaşkanının önerisi ile TBMM tarafından salt çoğunlukla her zaman görevden alınabilir.
9) Valiler ve kaymakamlar doğrudan cumhurbaşkanına bağlanır, cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir ve TBMM tarafından salt çoğunlukla onaylanır. Valilerin ve kaymakamların icraata yönelik tüm yetkileri belediye başkanlarına devredilir. Valiler ve kaymakamlar sadece cumhurbaşkanının denetim faaliyetlerinin yerel temsilcisi ve takipçisi olurlar.
10) Mahalle ve köy muhtarları icraat bakımından en yakın belediye başkanının, denetim bakımından da bağlı bulunduğu kaymakamlığın o mahalle veya köydeki temsilcisidirler.

B - Sistemin Yararları

1) Bu sistemde cumhurbaşkanlarının her seçimde tartışılan meşruiyet sorunu aşılmış olacaktır.
2) Hem cumhurbaşkanı hem de hükümet halkın yüzde elli artı birini temsil edeceğinden hem temsil sorunu olmayacak hem de siyasi istikrar sağlanmış olacaktır.
3) Anayasa değişiklikleri zorlaşacak,uzlaşma kültürü yerleşecek ve rejim kendisini daha iyi koruyacaktır.
4) Denetim mekanizması da bağlı olduğu makamın temsil yetkisi nedeniyle daha sorumlu işleyecektir.
5) Bu sistemde siyasi kadrolaşmanın ya önüne geçilecek ya da meşru zemine oturacaktır.Güvenli bir kadrolaşma olacağından en azından tartışılmayacaktır.
6) Bu sistem de bakanların meclis dışından olması da mümkün olup yasama ile yürütmenin bağımsız çalışması ve yürütmenin yasama tarafından etkin denetimi de sağlanabilir.
7) Yine bu sistemde yargı doğrudan meclise bağlı olmakla birlikte kadroları cumhurbaşkanı tarafından denetlenerek yürütmenin yargı üzerindeki etkilerini de kaldırmak mümkündür.
8) Tüm denetleme kurulları doğrudan cumhurbaşkanına bağlanacağından en büyük sorunumuz olan etkin denetim de siyasi rantlardan uzak olarak işler hale gelecektir.İcra makamının kendisi icraatını denetlemediği açıktır.
9) Bence bu sistemin en önemli kazanımı; halkın ikinci defa sandığa giderek oy verdiği partiden başka bir partiye de oy vermesini mümkün kılarak, tabanda uzlaşma kültürünün sağlanmasıdır. Artık bu millet bağnaz particiliği de bırakmalı ve adayların mensubu olduğu partiye değil sahip oldukları niteliklere oy vermelidir.
10) İcra makamı artık denetleneceği için daha dikkatli ve verimli çalışacaktır. Yıllar süren işler çok kısa sürede bitirilecek ve kalkınma hızlanacaktır.
11) Bu sistemin bir çok yararını daha saymak mümkündür ama kısaca şunu söylemek yeterli olacaktır. Bu sistem bir seçimlik değil her seçimlik bir sistemdir.


Yazan: Safa Asya 24.11.2006 

PEKİ BU SİSTEMİ KİM İSTER? KİM İSTEMEZ?

Vatanını Milletini seven DÜRÜST kişiler ister.
Vatanını ve Milletini seviyormuş gibi görünüp de aslında hiç de dürüst olmayanlar ve bulundukları makamlardan nemalananlar ile onların nemalandırdıkları hiç mi hiç istemezler.

NOT:Yazıda düzeltilebilecek hususlar var ama aynen almayı tercih ettik. Sadece zorunlu bir açıklama olarak şunu ekleyelim. Başkanlık Sistemi adı altında Eyalet Sistemi kelimenin tam anlamıyla İHANETTİR.

Yukarıda önerdiğimiz sistem eyaletsiz sistemdir.Aslında eyaletli eyaletsiz ayrımı yapmaya gerek duyma bile bir ihanet niyetinin göstergesidir. Sistem budur eyalete falan hiç gerek yoktur.

GERÇEKTEN DÜRÜST OLANLAR BU SİSTEMİ DAHA DA GELİŞTİRİP, NOKSANLARINI TAMAMLAYARAK GETİRİRLER.

SİZCE GETİRİRLER Mİ?



KİLİS'DE OYNANAN ALÇAK OYUN



KİLİS - IŞİD - PKK

 
IŞİD mevzilerinden atılan füzelerle adı konulmamış bir savaş yaşanan Kilis’e dün de 7 füze atıldı. 1 kişi öldü 9 kişi yaralandı. Şu ana kadar 21 kişi hayatını kaybetti. Kilis Baro Başkanı Muammer Fazlıağaoğlu, “Burada büyük bir oyun oynanıyor” dedi

Kilis, 18 Ocak’tan bu yana IŞİD mevzilerinden atılan roketler nedeniyle savaş ortamını aratmıyor. Son üç ayda Kilis’e düşen roket sayısı 77’e ulaştı. Saldırılarda 21 kişi hayatını kaybederken, 85 kişi yaralandı.
Hemen her gün vurulan Kilis dün de güne roket saldırılarıyla uyandı. Suriye’nin IŞİD denetimindeki Bab bölgesinden sabah ve öğleden sonra  toplam 7 katyuşa roketatar mermisi atıldı. Mermilerin çeşitli yerlerde infilak etmesi sonucu 1 kişi öldü 9 kişi yaralandı.

FELAKETE DOĞRU GİDİYORUZ

Kilis Baro Başkanı Muammer Fazlıağaoğlu, Kilis’in felakete doğru sürüklendiğine dikkat çekti. Kilis’ten göç edildiğini belirten Baro Başkanı şunları anlattı: “Çaresizlikten Cumhurbaşkanı’na kadar ulaşmaya çalıştım. Ne çıktığını bilmiyorum ama sadece bana, gereken şeyler yapılacak diye bir cevap verildi. Canımız gidiyor, ölüyoruz” dedi.

‘BROŞÜRLE VE ANONSLA ÖNLEM OLMAZ’

Kilis’te savaş hâli olmasına rağmen alınan tedbirlerin sadece broşür ve anons olduğunu hatırlatan Fazlıağaoğlu şöyle devam etti: “Bu roketlerin IŞİD tarafından geldiğini de düşünmüyorum. Daha önce IŞİD’in bütün hastaları burada tedavi edildi, lojistik destek verildi. IŞİD, kendine bu kadar destek verene bunu yapsın! Burada bir oyun oynanıyor. Bu oyunun ne olduğunu anlamak için Dışişleri’nin buna müdahale etmesi gerekiyor.”

‘TOPRAKLARIMIZI KORUYAMIYORUZ’

Kilis Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ömer Sevengül: Kilis, Ortadoğu’dan farksız bir hâle geldi. Devletin savaş ortamına girmesini istemiyoruz. Ama devletin dış politikasını değiştirerek bu işi çözmesi gerekiyor. Ya kara harekatı olacak ya dış politika değişecek. Bugün yaşanan tabloya bakılınca normal savaş durumundayız.

Senin sınırının dışındaki bir terör grubuna karşı kendi topraklarını koruyamayacak durumdasın. Ticaret sıfır noktasında, kepenkler açılmıyor. Suriyelilerin göçü yetmiyor, kendi halkımız da göç ediyor.”

ESNAF KEPENK KAPATTI

Yaşananlar kentte yaşayanları isyan ettirdi. Bu sabah yine roket mermilerinin isabet ettiği kentte tedirgin olan halk eve kapanırken esnaf tepki için kepenk açmadı. Bugüne kadar roketli saldırılarda 90 bina ile 32 aracın hasar gördüğü kentte esnafın kepenk açmamasıyla sokaklar boşaldı.

OBÜSLERLE KARŞILIK VERİLDİ

Roketlerin hedefi haline gelen Kilis’te nüfusun büyük bölümü göç ederken patlamalar halkta büyük paniğe yol açıyor.

2 MEVZİ VURULDU

Dün sabahki saldırılarda bombanın düştüğü yerde otomobiller de büyük hasar görürken çevredeki evlerin camları kırıldı. Suriye tarafından dün roket mermisi atılan 2 mevzi, Fırtına Obüsleri ve  çok namlulu roketatar bataryasıyla ateş altına alındı. 4 IŞİD’li etkisiz hale getirildi.
(Özgür Düşünce Gazetesi)

YORUM

Kilis'de oynanan alçak oyun şudur:

Kilis ve tabi ki kahraman şehrimiz Gaziantep bölücü bir şehir değildir. PKK ve yandaşlarına karşı dimdik karşı duruşu olan bu kahraman şehrimiz PKK için boşaltılmak isteniyor.

Şerefsiz IŞİD, PKK için kullanılıyor.

Kilis, Nizip, Gaziantep boşalacak yerine PKK yandaşları doldurulacak. Şerefsiz oyun budur.

IŞİD de PKK da bunlara destek verenler de namussuzdur, şerefsizdir, kansızdır. Katledilmeleri hem caizdir hem de vatana ve bu kahraman millete büyük bir hizmettir.

Vurandan ve öldürenden Allah CC razı olsun.


5 Mayıs 2016 Perşembe

KAYITSIZ ŞARTSIZ İTAAT

  YORUMSUZ






KISACA YAZIVERELİM...

Yeni başbakan Binali Yıldırım olacaktır.
Çünkü biz bu sitede, Davutoğlu Başbakan olmadan önce de başbakan olacağını yazdığımızda; bunu şu gerekçeye bağlamıştık.

Cumhurbaşkanı iki kişi üzerinde durur. Ya emir alan pasif biri. Ya da emir almayan aktif biri.

Eğer partide oy kaygısı olursa aktif olan, oy kaygısı olmazsa pasif olan tercih edilir diye yazmıştık.

O zaman ki başbakan adayımız üç kişiydi. Ali Babacan aktif olduğu için tercih edilmedi. Binali Yıldırım ise partinin oy kaygısı nedeniyle vazgeçilmek zorunda kalınan isim oldu.

O nedenle hem emir alacak hem de partiye oy kaybettirmeyecek Davutoğlu tercih edildi.

Şimdi ise artık başkanlık sisteminin fiiili olarak hayata geçirilmesi söz konusudur.

Yani Cumhurbaşkanı artık tüm bakanlar kurulu toplantılarının sarayda yapılmasını istiyor. Ve bizzat bakanlara doğrudan emir vermek ve hükumeti yönetmek istiyor.

Çankaya veya Başbakanlık makamı da hiç olmasın isteniyor. Yani başbakanlık makamı bundan sonra formalite olacak. Başbakanlar sadece bakanları saraya götürüp toplantıya hazırlayacak kişiler olacak.

Bu iş için de şu anda en uygun kişi Binali Yıldırım'dır.

Davutoğlu istifa anında yani şu günlerde AKP veya Saray aleyhine konuşmadı ama yakın gelecekte neler konuşacak, göreceğiz. Çünkü ötekiler de aynı oldu.

Göreve gelirken nice güzellemeler.Ayrılırken patırdı gürültü çıkarmadan sessizce gidişler. Sonra da kopan fırtınalar.

Son anekdot:

Başkanlık sistemi hakkındaki görüşlerimiz bellidir. Bu sitede Türkiye'ye özel başkanlık sistemi önerisi yayınlanmıştır. Bu sistemi getirmek isteyecek siyasetçi de yoktur ve olamaz. Sebebi ise yazıda açıkça izah edilir.