10 Ekim 2015 Cumartesi

ATATÜRK DÜŞMANI MUSTAFA ARMAĞAN'DAN SAPIK SORULAR VE BİZDEN DE KURŞUN GİBİ CEVAPLAR

MUSTAFA ARMAĞAN ATATÜRK DÜŞMANI AMA SIRADAN BİR ATATÜRK DÜŞMANI DEĞİL. EN ÖNDE GELENİ VE DİĞER ATATÜRK DÜŞMANLARININ DA MÜRACAT MEVKİİ. KENDİSİ CİZRELİ.TÜRK OLMADIĞINDAN EMİNİM AMA KÜRT OLDUĞUNDAN DA ŞÜPHELİYİM. EZİDİ VEYA ERMENİ DE OLABİLİR.SUÇ DEĞİL TABİ.AÇIKLAR OLUR BİTER. AMA TÜRK GİBİ DAVRANIP DA KİMSE TÜRKÜN ÖNDERİ ATATÜRK'E DÜŞMANLIK EDEMEZ. BİR İDDİADA BULUNURSA CEVABINI DA ALIR. İŞTE İKİ İDDİASI VE CEVAPLARI:



1914 yazında 1 Osmanlı Lirası 3.7 Dolarmış. Ya da 18.4 Markmış. Yani şunu demek istiyor:
Bugün 3 TL= 1 Euro ya da 1 Dolar ediyor. "Osmanlı başarılıydı Cumhuriyet başarısız" demek istiyor. 

(Bunun altında yatan art niyeti ise şu: Türkiye'nin yerine Osmanlıyı kuralım (!).Nasıl olacak önce Türkiye yıkılacak sonra Osmanlı kurulmak istenecek. Türkiye yıkılınca sana Osmanlıyı mı kurduracaklar fitneci, art niyetli adam. Türkiye bölünecek ve senin de amacın o zaten değil mi?) 

EL CEVAP:

Peki 1914 yazında Osmanlı'nın kaç tane savaş gemisi, kaç tane savaş uçağı, kaç tane makinalı tüfeği varmış? O parası beş para etmezlerin kaçar tane varmış? O yüzden mi Osmanlı Alman silahları ile cepheye gitmiş? Demezler mi adama? Art niyetli adam.



Diyor ki: Madem Yunanlıları yendik ve denize döktük o halde oniki adaları niçin Yunan'a bıraktık da almadık? Bütün soruları böyle. Mantıklı gibi ama fitne eseri.

EL CEVAP:

Yunanlıları hava veya deniz savaşı ile Ege'ye dökmedik.Art niyetli adam. Kara savaşı ile döktük ve o savaş da Ege'ye dayanınca bitti. Kaldı ki o adalar zaten Yunanın değildi.İtalyanlara aitti.Ve o senin öve öve bitiremediğin son dönem Osmanlı uşakları var ya o adaları 1912 de UŞİ antlaşması ile İtalyanlara onlar vermişti.Atatürk vermedi. Yunanlılar o adaları tam 1947 yılında Paris Antlaşması ile aldılar. 2.Dünya Savaşı sonrası.Art niyetli adamsın. O on iki adaları alamayışımıza sen acaba o Atatürk'ün binde biri kadar yandın mı? Art niyetli adam. 


"Yalan yazan tarih utansın" diye bir site yönetiyor baştan sona yalan yanlış, saptırmaca bilgiler paylaşıyor ve kasten ve planlı bir şekilde Atatürk düşmanlığı yapıyor. Bütün paylaşımları eninde sonunda Atatürk düşmanlığına çıkıyor.

Muhterem takipçiler Atatürk düşmanlığının önderliğini yapan bu şahıs Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmaya çalışan düşmanlarımıza kasten hizmet ediyor.Çünkü Atatürk'e düşman olunmadan Türkiye'ye düşman olunamaz.Atatürk'ü seven Türkiye'yi sever. Cahiller istisnadır.Atatürk yok edilmeden Türkiye yok edilemez.Bunu çok iyi biliyorlar ve kasten yapıyorlar. 

"Türkiye bölünsün" diyenlerin tamamı Atatürk düşmanıdır. Siz Atatürk'ü seven PKK'lı gördünüz mü? Göremezsiniz. O nedenle Atatürk düşmanlarını hep bu minvalde değerlendirmek lazım. Aslında Atatürk değildir dertleri, Türkiye düşmanıdır bunlar.   

PLAN: BOP, HAREKAT: ARAP BAHARI, HEDEF: TÜRKİYE

PLANIN ADI "BOP" OLARAK BELİRLENDİ. UYGULANMASI İÇİN YAPILAN HAREKATIN İSMİ İSE "ARAP BAHARI" OLDU. VE NİHAİ HEDEFİ DE KESİNLİKLE TÜRKİYE.





Biz bu günleri daha hem plan aşamasında 2000 li yıllarda hem de harekat aşamasında Tunus'ta Arap Baharı başladığında göremedik maalesef. Belki de gösterilmedi ama görebilmeliydik.

BOP projesinin de Arap baharının da ne olduğunu, kimler tarafından nasıl yönetildiğini ve bugünlere nasıl gelindiğini artık herkes biliyor.

Yeniden yazmaya gerek yok.Yazının konusu, güneydoğuda görev yapan güvenlik güçlerimize yapılan terör saldırıları...

İlçemiz Çubuk, bugün teröre 60. şehidini verdi. Diyarbakır'dan Hani ilçesine giderken terör saldırısı ile şehit edilen polisimizi toprağa verdik.Allah CC şehadetini kabul buyursun ve bizlere de şefaatini nasip etsin İnşallah. Yakınlarının ve hepimizin başı sağ olsun.

Güneydoğuda görev yapan polislerimizin bir kısmı orada aileleriyle birlikte yaşarken bir kısmı ailelerini götürmüyor ve memleketinde bırakıp gidiyor. Ailelerini memleketinde bırakıp gidenler orada daha bağımsız oluyorlar ve kurumsal çatı güvencesi altında kalabiliyorlar.

Ancak aileleri ile birlikte gidenler diğerlerine göre daha çok risk alıyorlar. Çünkü görev yaşamı haricinde bir de özel yaşamın gereği olarak çarşı, pazar, okul, hastane gibi ihtiyaçlarını da görmek zorunda kalıyorlar. Aslında aileleri polislere orada bir nevi külfet oluyor.

Bu nedenle güneydoğuda görev yapan polislerimizin ailelerini memleketlerinde bırakmaları daha mantıklıdır. Konuyla ilgili kurumsal genelgelerin yayınlandığı da basında yer aldı ve bize göre çok doğru bir adım.

İnsanlıktan nasibini almamış teröristler ve işbirlikçileri polislerimizi nasıl tuzağa düşürüyor?

Meskun mahal bölgesinde bulunan karakollarımız o meskun mahalde ikamet eden teröristler veya işbirlikçileri tarafından sürekli olarak gözleniyor. Karakolda kimler kalıyor, kimler evlerine gidiyor, kimin ailesi orada yaşıyor, hangi gün hangi ihtiyacı için nerede bulunuyor hepsini de biliyorlar.
Şerefsiz bunlar.

Sonra bir polisimiz zorunlu olarak ya çarşı pazara çıkıyor ya ailesini doktora götürüyor ya da çocuğunun okuluna gidiyor.Yani bir şekilde kurumsal emniyetin dışına çıkmak zorunda kalıyor.

Örneğin bir polisimiz ailesi ile birlikte meskun mahal dışına çıkarsa oradaki hain işbirlikçiler derhal teröristlere bildiriyorlar. Gittikleri yerde de var bu hainler.Onlar da geldiklerini ve ne iş yaptıklarını bildiriyorlar. Sonra sıra dönüşe geliyor ama dönüşte mutlaka şerefsiz bir tuzak bekliyor.

Allah CC hepinizin de bin belasını versin İnşallah.İsrail uşağı aşağılık köpekler.

Alınması gereken tedbirler konusunda şunlara dikkat edilmeli:

İmkanı olan polislerimiz (Tüm güvenlik güçlerimiz) ailelerini oraya götürmemeli. Götürmek zorunda kalan polislerimizin zorunlu ailevi ihtiyaçları için de teşkilat, imkanlar dahilinde önlemler almalıdır. 

Çarşı pazar ihtiyaçları için kurum içi kantinler açılabilir, sağlık ihtiyaçları için kurum içi doktorlar görevlendirilebilir. Maliyeti de olur ama her şeye değer. Kısa vadede ise en azından alışverişlerin bir kurumsal planlama dahilinde yapılması sağlanabilir. Kimin ne ihtiyacı varsa listelenip tedbirli olarak alışverişe gidilip gerçekleştirilebilir.

Askerimiz bu konuda emniyet teşkilatına göre daha kurumsallaşmış bir yapıya sahiptir.Örnek alınabilir.

Askeriyle, polisiyle tüm güvenlik güçlerimiz görevlerini özveriyle ve başarıyla yerine getirmekte ve teröristlere dünyayı dar etmektedirler. Elhamdülillah. 

Ancak bireysel faaliyetlerde de biraz daha dikkatli olunması gerekmektedir. Kurumlarımız zaten başarılı.

Son bir yıl içinde polislerimize yapılan saldırılar hep pusu, tuzak ve suikast şeklinde oldu. Lütfen biraz daha dikkat edelim. 

Ailelerimizi götürmezsek sorun büyük ölçüde çözülmüş olacak.

Güzeller güzeli Rabbim tüm güvenlik güçlerimize iyilikler ve güzellikler versin ve kiramen katibin meleklerini daima koruyucu kılsın İnşallah.