PLANIN ADI "BOP" OLARAK BELİRLENDİ. UYGULANMASI İÇİN YAPILAN HAREKATIN İSMİ İSE "ARAP BAHARI" OLDU. VE NİHAİ HEDEFİ DE KESİNLİKLE TÜRKİYE.
Biz bu günleri daha hem plan aşamasında 2000 li yıllarda hem de harekat aşamasında Tunus'ta Arap Baharı başladığında göremedik maalesef. Belki de gösterilmedi ama görebilmeliydik.
BOP projesinin de Arap baharının da ne olduğunu, kimler tarafından nasıl yönetildiğini ve bugünlere nasıl gelindiğini artık herkes biliyor.
Yeniden yazmaya gerek yok.Yazının konusu, güneydoğuda görev yapan güvenlik güçlerimize yapılan terör saldırıları...
İlçemiz Çubuk, bugün teröre 60. şehidini verdi. Diyarbakır'dan Hani ilçesine giderken terör saldırısı ile şehit edilen polisimizi toprağa verdik.Allah CC şehadetini kabul buyursun ve bizlere de şefaatini nasip etsin İnşallah. Yakınlarının ve hepimizin başı sağ olsun.
Güneydoğuda görev yapan polislerimizin bir kısmı orada aileleriyle birlikte yaşarken bir kısmı ailelerini götürmüyor ve memleketinde bırakıp gidiyor. Ailelerini memleketinde bırakıp gidenler orada daha bağımsız oluyorlar ve kurumsal çatı güvencesi altında kalabiliyorlar.
Ancak aileleri ile birlikte gidenler diğerlerine göre daha çok risk alıyorlar. Çünkü görev yaşamı haricinde bir de özel yaşamın gereği olarak çarşı, pazar, okul, hastane gibi ihtiyaçlarını da görmek zorunda kalıyorlar. Aslında aileleri polislere orada bir nevi külfet oluyor.
Bu nedenle güneydoğuda görev yapan polislerimizin ailelerini memleketlerinde bırakmaları daha mantıklıdır. Konuyla ilgili kurumsal genelgelerin yayınlandığı da basında yer aldı ve bize göre çok doğru bir adım.
İnsanlıktan nasibini almamış teröristler ve işbirlikçileri polislerimizi nasıl tuzağa düşürüyor?
Meskun mahal bölgesinde bulunan karakollarımız o meskun mahalde ikamet eden teröristler veya işbirlikçileri tarafından sürekli olarak gözleniyor. Karakolda kimler kalıyor, kimler evlerine gidiyor, kimin ailesi orada yaşıyor, hangi gün hangi ihtiyacı için nerede bulunuyor hepsini de biliyorlar.
Şerefsiz bunlar.
Sonra bir polisimiz zorunlu olarak ya çarşı pazara çıkıyor ya ailesini doktora götürüyor ya da çocuğunun okuluna gidiyor.Yani bir şekilde kurumsal emniyetin dışına çıkmak zorunda kalıyor.
Örneğin bir polisimiz ailesi ile birlikte meskun mahal dışına çıkarsa oradaki hain işbirlikçiler derhal teröristlere bildiriyorlar. Gittikleri yerde de var bu hainler.Onlar da geldiklerini ve ne iş yaptıklarını bildiriyorlar. Sonra sıra dönüşe geliyor ama dönüşte mutlaka şerefsiz bir tuzak bekliyor.
Allah CC hepinizin de bin belasını versin İnşallah.İsrail uşağı aşağılık köpekler.
Alınması gereken tedbirler konusunda şunlara dikkat edilmeli:
İmkanı olan polislerimiz (Tüm güvenlik güçlerimiz) ailelerini oraya götürmemeli. Götürmek zorunda kalan polislerimizin zorunlu ailevi ihtiyaçları için de teşkilat, imkanlar dahilinde önlemler almalıdır.
Çarşı pazar ihtiyaçları için kurum içi kantinler açılabilir, sağlık ihtiyaçları için kurum içi doktorlar görevlendirilebilir. Maliyeti de olur ama her şeye değer. Kısa vadede ise en azından alışverişlerin bir kurumsal planlama dahilinde yapılması sağlanabilir. Kimin ne ihtiyacı varsa listelenip tedbirli olarak alışverişe gidilip gerçekleştirilebilir.
Askerimiz bu konuda emniyet teşkilatına göre daha kurumsallaşmış bir yapıya sahiptir.Örnek alınabilir.
Askeriyle, polisiyle tüm güvenlik güçlerimiz görevlerini özveriyle ve başarıyla yerine getirmekte ve teröristlere dünyayı dar etmektedirler. Elhamdülillah.
Ancak bireysel faaliyetlerde de biraz daha dikkatli olunması gerekmektedir. Kurumlarımız zaten başarılı.
Son bir yıl içinde polislerimize yapılan saldırılar hep pusu, tuzak ve suikast şeklinde oldu. Lütfen biraz daha dikkat edelim.
Ailelerimizi götürmezsek sorun büyük ölçüde çözülmüş olacak.
Güzeller güzeli Rabbim tüm güvenlik güçlerimize iyilikler ve güzellikler versin ve kiramen katibin meleklerini daima koruyucu kılsın İnşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.