4 Aralık 2014 Perşembe

ŞİFRELİ BİR HİKAYE

ŞİFRELİ BİR HİKAYE





Aşağıda baştan sona şifreli bir hikaye sunulmuştur. Hikaye içinde tam dokuz adet şifre vardır. Yazının sonunda da bu şifreleri araştıran dokuz adet soru sorulmuştur. Tüm sorulara doğru cevap veren takipçimizin cevapları sitemizde yayınlanacaktır.

İŞTE HİKAYE

Ana Arslan, Baba Arslan’ı yavrularının yanına bırakır ve avlanmaya çıkar. Bir müddet sonra bir antilop getirir. Afiyetle yerler ve istirahate çekilirler.

Arslanlar uykuda iken Sırtlanların saldırısına maruz kalırlar. Sırtlanlar yavru Arslanların bir kısmını öldürmüş, bir kısmını yaralamıştır. Ana Arslan da yaralıdır. Baba Arslan kahramanca savaşmış ama Sırtlanları uzaklaştıramamıştır. Artık yorulmuştur. Ailesinin önünde savunmaya devam ederek çekilirler ve bir mağaraya sığınırlar. Savaş şimdilik bitmiştir ama meydan sırtlanlara kalmıştır.

         Mağarada Arslan düşünmeye başlar:
  
              Acaba biz bu sırtlanlara nasıl yenildik?

         Sonra cevap vermiş kendi kendine:

          Keşke hiç uyumasaydık
         
          Keşke kardeşlerimizden hiç ayrılmasaydık.
         
         Ama kardeşlerimizden biz ayrılmadık ki onlar bizden ayrıldı, bu sırtlanlar onlara bir antilop gösterdi onlar da o antilopu alacağız diye bizden önce sırtlanlara yem oldular. Evet onlar da yem oldular.

        Sahi biz niçin uyuduk? Tedbir alırdık oysa önceleri, şimdi neden almadık? Herhalde kendimize fazla güvendik, öyle ya biz ormanların kralıydık ve kimse bize bir şey yapamazdı. Ya yaparlarmış işte.. 

        Oysa birkaç yıl evvel biz bu sırtlanları fena dağıtmıştık. Kaçarak kurtulabilmişlerdi. Sahi nasıl dağıtmıştık?
         
      Ama o zaman hiç uyumamıştık, hep uyanık gezerdik ve sırtlanlardan her zaman daha güçlü olurduk. Demek ki gücümüzü kaybettik.

Döner ailesine bakar. Ana Arslan, yaralı yavrularla meşgul. Her birinin ayrı acıları var. Ama geçecek, ne de olsa arslan yavrusu bunlar. Büyüyecekler, güçlenecekler ve yeniden avlanacaklar. Zamana ihtiyaç var. Tabi bu zamanı da boşa geçirmemek lazım, acıkmaya başladılar bile.

Avlanmak için mağaradan çıkmak ister baba Arslan ama etraf sırtlan dolu. Dağılmıyorlar. Yavrular da yiyecek istiyor. Bir yolunu bulmak lazım. Aklına bir fikir gelir:

Hava kararınca usulca dışarı çıkar ve genç sırtlanlardan birini hızlıca avlar ve mağaraya getirir. Getirir ama çok zorlanmıştır ve diğer sırtlanlar da zor atlatılmıştır. Sırtlanı yerler ve postunu yavrularından en akıllı ve gürbüz olanına giydirirler.

Baba Arslan “Günde iki defa içlerine karış avlarını yerken bir miktarını al mağaraya getir kimseyle konuşmadan bu işi sürdür. Ta ki kardeşlerin iyileşip büyüyünceye kadar” diye sıkı tembih eder.

Akıllı Arslan görevini yapmaya başlar ve sırtlanlara belli etmeden mağaraya yiyecek taşımayı sürdürür.

Günler geçer aylar geçer. Yavrular büyümüş ve Arslan ailesi eski güçlü haline dönmeye başlamıştır. Anne Arslan da iyice iyileşmiş ve dışarı çıkıp açıkça avlanmak istediğini söylemiştir. Baba Arslan henüz daha erken diyerek engel olmuştur. Çünkü dışarıda da benzer gelişmeler vardır.

Sırtlanlar daha da çoğalmış, daha da güçlenmişlerdir. Hatta bir zamanlar Arslan ailesinin etrafında dolaşan birkaç çakal bile çoğalmış Sırtlanlarla içli dışlı olmuşlar ve birlikte yaşamaktadırlar. Bak şu çakallara. Arslanlar onlara zarar vermez hep korur kollarlarmış oysa. Onlar da düşman olmuş şimdi.

Ama Kurtlar başka. Onlar Arslanlarla hep dost olmuşlar ve asla hıyanet etmemişler.

“Keşke Kurtlar olsaydı” diye düşünmüş Baba Arslan.

Ama Kurtlar kendi ormanlarında kendi sırtlanlarıyla meşgulmüş. Kim bilir belki de onların da Arslanların yardımına ihtiyaçları varmış.


Ve bir gün gece vakti Beyaz bir Kurt girmiş mağaraya.

“Burada ne yapıyorsunuz “demiş. Baba Arslan durumu anlatmış. Beyaz Kurt:
         
“Biz dostuz sizin çok yardımlarınızı görmüştük. Durumunuz da fena sayılmaz, hatta çok iyi ama dışarıdakiler de sizden iyi. Ben gizliden geldim gizliden gider Kurtları toplarım, hatta Arslanları da toplarım. Siz benden haber bekleyin yine geleceğim” demiş ve ayrılmış.

Birkaç gün sonra Baba Arslan mağaradan dışarı fırlamış. Çünkü sırtlan postu giyen yavru Arslana çakallar saldırıyormuş. Yavru Arslan çakalları parçalarken Sırtlanların saldırısına uğramış. Baba Arslan sırtlanlara dalmış, arkasından Anne Arslan ve genç Arslanlar da dalınca Kıyamet kopmuş.

Arslan ailesi öyle saldırıyor ki sırtlanlara kan gövdeyi götürüyormuş. Çakallar zaten arada telef olmuşlar. Ama sırtlanlar öyle çokmuş ki öldürmekle bitmiyor. Kaçacakları da yok.




Ve mor dağların üzerinden bir kurt uluması duyulmuş.

Bakmışlar ki Arslanlar, Beyaz Kurt yanında diğer kurtlar ve Arslanlarla dağdan aşağı saldırıyorlar.

O gün hep birlikte sırtlanların hiç birini sağ bırakmamışlar ve hepsini de telef etmişler. Öyle ki artık ormanlarda o sırtlanların hiç sesi duyulmamış. 

Taki Dev Yılanların istilasına kadar.  

Soru 1) Baba Arslan kimdir?
Soru 2) Anne Arslan Kimdir?
Soru 3) Yavru Arslanlar kimlerdir?
Soru 4) Akıllı ve Gürbüz Yavru Arslan Kimdir?
Soru 5) Sırtlanlar kimlerdir?
Soru 6) Kurtlar kimlerdir?
Soru 7) Beyaz Kurt kimdir?
Soru 8) Kardeş Arslanlar kimlerdir?
Soru 9) Dev Yılanlar kimlerdir?


ÖNEMLİ NOT: Lütfen cevapları mail atalım. Yorumları ise buraya yazabiliriz.İmla için özür, acil yazdık.

2 Aralık 2014 Salı

KAFİR CİNLERLE GÖRÜŞEN KAHİNLER

KAFİR CİNLERLE GÖRÜŞEN KAHİNLER



ASTROFİZİKÇİ STEPHEN HAWKİNG

Bu adam özürlü bir bilim adamı. Kahin değil ama başlığa uygun güncel bir resim olduğu için aldık.
Çünkü hep gelecekten haber veriyor.

(Şunu da ekleyiverelim: Almanya'da bulunan dangalak bir mehdi adayının Deccali de bu adamdır. Ne bu deccal, ne de o mehdi vesselam)

Kuranı Kerim'de şeytani yani kafir cinlerin sema katlarına doğru çıkarak Nurdan yaratılmış Meleklerin kendi aralarında yaptıkları konuşmaları dinledikleri ve yeryüzüne inerek kafir cinlerle konuşan kafir insanlara bilgileri aktardıkları geçiyor.

Ancak bu olaylar Hz.Peygamber SAS Efendimizin yeryüzünü şereflendirdiği ve alemlere Rahmet olarak indiği günden itibaren yasaklanıyor. Yani şeytani cinler artık o günden sonra sema katlarına çıkamıyorlar ve Meleklerin konuşmalarını dinleyemiyorlar. Kim çıkmaya kalksa kendisine Melekler tarafından bir yıldız atılıyor. Ve o yıldız yanarak bir ateş topu oluyor ve o cini kovalıyor. Cin kaçmasa yanacak. Melekler aralarında konuştukları geleceğe ait bilgileri LEVHİ MAHFUZ'dan okuyorlar. Levhi Mahfuz tüm kainatın kaderinin en başından en sonuna kadar yazılı olduğu en büyük kitap.

Yıldız kayması dediğimiz göktaşlarının atmosfere girip yanması olayı da Allahu alem bu olay olsa gerek. Bunu astronomi uzmanları bizden daha iyi bilirler.

Demek istediğimiz şudur:

Hz.Peygamber SAS Efendimiz alemlere Rahmet olarak gönderilmiştir. Artık hiçbir kafir semaya çıkan kafir cinlerden geleceğe ait bilgi alıp kullara satamaz.

Yani kahinlerin dediklerine inanmamak lazım. Nostradamusun da kehanetlerini Muhyiddini Arabi Hazretlerinden çaldığı rivayet edilir.

Gaybi Allah'tan CC başka hiç kimse bilemez. Kuran'da açık ayetler var. Ancak yine Kuran'da bulunan başka ayetlere göre de ALLAH CC bazı sınırlı gaybi bilgileri peygamberlerine bildirdiğini ve bildireceğini (Hz.Peygamber SAS Efendimize)beyan ediyor.

Yani gaybi sadece Allah CC bilir ve Hz.Peygamber SAS Efendimizin hadisleri kaynak olabilir.
Başkasına inanmamak İslama uygun olandır. Bazı alimlerimiz ve evliyalarımız da bazı gaybi bilgileri paylaşmışlar ancak hepsi de doğru çıkmamış. Allahu alem onlar da belki de rüyalarında Hz.Peygamber SAS Efendimizden almış olabilirler ve bir kısmını unutmuş da olabilirler.Bir kısmının doğru bir kısmının yanlış çıkması belki de bu şekilde izah edilebilir.

Ama gayrimüslimlerin gelecek haberlerine itimat edilmemeli çünkü çoğu yaşadıkları ülkenin gizli servislerine hizmet etmektedirler.

Yıldızlar ve astroloji ilmi ise bu yazdıklarımızın dışındadır. Bu konuda her hangi bir bilgimiz yoktur. 
Bilenlerin yazdıklarına da bir yorum getiremeyiz.

Bizim kastettiğimiz; gökyüzünden meleklerin dinlenmesi suretiyle elde edilen bilgilerdir.Yani kafir cinlerle görüşen kafir kullar, o kafir cinlerden geleceğe dair doğru bilgiler alamazlar. 

SÜFYAN "APO" OLABİLİR

SÜFYAN "APO" OLABİLİR




Ahir zamanda çıkacak şerefsiz Süfyan'ın APO olabileceğine dair bir yazı yazmıştık. O yazıyı tekrar etmeden ilaveten yazalım ve ekleyelim. Delilleri o yazıda sunmuştuk. 

Hadis yorumlarına göre ahir zamanda çıkacak Süfyan Abdullah Öcalan olursa (buraya dikkat ediniz)
o zaman Fethullah Gülen Hoca Efendi de büyük ihtimalle Cehcah olur. Yani Hz.Mehdi AS'ın hocası olur.

Soru: Cehcah'ın ABD'de ne işi var? 
Bu sorunun cevabını önceki yazılarımızda vermiştik. Kısaca tekrar edersek, Gülen ABD'de esirdir. (ESİR yani istese de gelemez) Biz bunu ne zaman yazmıştık o da çok ilginçtir yani:

Bilim olimpiyatlarında sayın Bülent Arınç çok duygulanmış, ağlamış ve hasretle kucaklamak için Gülen'i Türkiye'ye davet etmişti ya işte ta o zaman yazmıştık ve "gelemez orada esir" demiştik.

Süfyan ilk defa ayağa kalkar etrafında kimseyi bulamaz ve yerine oturur.(1978) İkinci defa ayağa kalkar destek bulamaz ve yerine oturur.(1984) Sonra üçüncü defa ayağa kalkar ve yanında yedi bayraklıları bulur (2015) ve 9 ay iktidarda kalır.(Yedi bayraklılar Ürdün'de bulunan ABD koalisyon ordusu)

Türkiye,İran,Irak ve Suriye ile savaşır. Sonunda yenilir ve Golan tepelerine kaçar. İsrail'e yani esas ağa babasının yanına kaçarken Golan tepelerinde Hz.Mehdi AS tarafından yakalanır. Ve dalları Taberiyye Gölüne doğru uzanan büyük bir ağacın altında infaz edilir.('Kesilerek' geçiyor hadis yorumlarında) (2016)

Bunlar hadis yorumlarına uygundur.

Öcalan serbest kalırsa gideceği yer ABD'dir. İlk bizden duyunuz istedik. Çünkü karşılığında da Gülen'i vereceklerdir. Hadis yorumlarında Süfyanın Şam'ın başına geçeceği ifade edilir. Bu Şam şehri Suriye'de bulunan Haseke gibi bir Kürt şehri de olabilir.

Kısaca eğer Öcalan serbest bırakılmazsa Süfyan başkası ama serbest bırakılırsa bize göre en önde gelen Süfyan adayıdır. Kürt kardeşlerimiz! Bu yorumlar hadislere uygundur.PKK'ya uymayınız.   

1 Aralık 2014 Pazartesi

AKP- CEMAAT SAVAŞINI CEMAAT KAZANACAK

AKP- CEMAAT SAVAŞINI 
CEMAATİN KAZANACAĞINA DAİR İP UÇLARI VAR

EVET SAVAŞI CEMAAT KAZANACAK






Yine baştan söyleyelim. 

AKP ile Cemaat kol kola gezerken biz Cemaatin bazı yanlışlarına değindiğimizde AKP'lilerden tepki alıyorduk. Aynı şekilde AKP'nin Suriye ve Kürt politikasını eleştirdiğimizde de Cemaatçiler AKP'ye sahip çıkıyordu. Şimdi her iki taraf da gerçeği gördü.

Cemaate yönelttiğimiz eleştiri şuydu:

"İslama hizmet etmek isteyen bir cemaat, ABD gibi doğrudan siyonistlerden akıl alan ve Dünya'ya kan ağlatan bir devlet ile 'akıl oyunu' oynayamaz.Mutlaka kullanılır" diyorduk.
(Siyonistler doğrudan Şeytan'dan akıl alıyorlar. İnsan Şeytanı akıl ile yenemez, illa ki zikir olması gerekir, yani evliyalar yenebilir.)

Hatta dostluk için ABD yerine Rusya'yı bile önermiştik. Dayanağımız ise ABD'nin ırkçı siyonizm tarafından yönetilen bir Yahudi devleti olmasıydı. Ve tek düşmanları da Müslümanlardı. Oysa Rusya'da Müslümanlar zaten büyük bir kitleydi. 

Rusya reformlardan sonra dine dönmeye karar vermiş ama hala din hakkında, Hristiyanlık hakkında yeterli alt yapıya sahip değillerdi. Yani Rusların kafaları boştu.

Dolu kafayı doldurmak zordur, boş kafalara dönülseydi daha iyi olurdu demiştik. İspat ise şudur: Cemaatin en başarılı olduğu yerler Türk Cumhuriyetleridir. Onlar da Cemaati İslamcı kimliklerinden ziyade Türk oldukları için bağırlarına basmışlardır. ABD ile ilişkilerini bilselerdi durum farklı olabilirdi.Afrika'da Avrupa'da, Amerika Kıtası'nda aynı başarı yoktur.

Yine aynı şeyi söylüyoruz, eğer Cemaat ABD yerine Rusya ile benzer ilişkiler içine girseydi bugün Rusya'nın tamamı Müslüman olmuş ve Türkiye de NATO'dan çıkmış,hem Türk Birliği hem de İslam Birliği kurulmuş olabilirdi.

ABD ve Batı da mat olur ve yerinden kımıldayamazdı. Tünellerden Gazze'ye el birliğiyle en gelişmiş füzeler sokulur ve Filistinlilerin İsrail'lileri bölük bölük nasıl gemilere binip Avrupa'ya kaçırdıklarına şahit olurduk. Savaş bile olmayabilirdi.

Tabi bunlar hep varsayım.
Bunları şunun için yazdık. Aşağıda yazacaklarımız AKP'lilerin hiç mi hiç hoşuna gitmeyecek ama biz tarafsızca yazdığımızı belgelemiş olalım. 

Bir parantez:
(Biz kimin tarafıyız?Biz bu al bayrağa, bu cennet vatana, bu Cumhuriyete canı pahasına gönül vermiş biri olarak sadece bunlara düşmanlık edene düşmanlık ederiz.Başka da düşmanımız yoktur.)

Cemaatin bu savaşı kazanacağına dair belirtiler şunlardır:

Savaşı Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan duyurdu. 17 Aralık'a karşı 25 Aralık ile cevap verdi.Polisler, savcılar, hakimler görevden alındı, yerleri değiştirildi. Davalar düşürüldü takipsizlik kararları alındı. Yargıya intikal eden olayda takdir yargıya aittir. Konumuz bu değil.

Ama sorgulanan polislere sorulan soru "Niçin dinlediniz" iken polislerin verdiği cevap "Kayıtlar montaj değil miydi? Hani montajdı?"olarak kayıtlara geçti.

Polisler "Dinlemek için amirimizden emir aldık" derken
amirleri "Başbakanın haberi var, emri ondan aldım" dedi.

Bu cümlelerin tamamı AKP'nin aleyhine resmi kayıtlara geçmiştir.

17- 25 Aralık bu şekilde sonuçlandı.

Başka yerlerde operasyonlar yapıldı, polisler göz altına alındı
ama çoğu serbest bırakıldı. Yani Emniyette yapılan operasyonlarda Cemaate bir şey yapılamadı.

Yargıda operasyon hiç yapılmadı. Yüksek yargı ve Ordu ise girişimlere daha başında müsaade etmedi. Bunun sebebi şu olabilir:

Cemaat devletin en üst seviyelerinde çok güçlüdür de ondan yapılamamıştır falan değil kesinlikle. Devleti devlet yapan üst kurumlar bunun, yani AKP-Cemaat savaşının iki grup arasındaki bir olay olduğuna inanıyor olabilirler. 
Belki de "AKP'nin şahsi sorunudur, belki de AKP de bile sorun etmeyenler vardır" diye düşünüyor olabilirler. AKP içinde de zaten bu anlamda düşünce farklılıkları olduğu bizzat Cumhurbaşkanının beyanatlarında vardı. Bağımsız yazarlar da Cemaat operasyonlarından rahatsız olan AKP'lileri isim isim yazıp çiziyorlar.

Bu işin sonucunu belirleyecek iki unsur var:

Birincisi bu savaşın gerçek mahiyeti nedir? Taraflar birbirlerini ne ile suçluyorlar? Hangi iddialar doğrudur ve belgesi var mıdır?

AKP Cemaati, ABD ve Siyonistlerle işbirliği yaparak onlar adına dinlemeler yapmak, gizli bilgileri öğrenmek ve onlarla paylaşmak, yani vatan hainliği ile suçluyor.

(Peki sormazlar mı: "Bu ABD, Cemaat yokken bu ülkede dinleme yapmıyor muymuş? Ya da nasıl yapıyormuştu? Ya da bu ABD bu cemaate mi kalmış? Ya da bu ABD tüm dünya ülkelerini en gelişmiş teknolojiler ile dinliyorken Almanya dahil diğer tüm ülkeleri de bu Cemaatle mi dinlemiş?) Sorarlar güzelim sorarlar.

Cemaat ise AKP'yi, yolsuzluk yapmak, PKK ile anlaşıp Cemaatin Güney Doğu'daki okullarını kapatmak, KCK'lılara karşı başarılı bir mücadele veren polisleri cemaatçi diye görevden alarak PKK'ya kolaylık sağlamak; yani yolsuzluk ve PKK ile dost olmakla suçluyor.

(Peki sormazlar mı: " Bu AKP on iki yıldan beri iktidarda, siz bunları bu gün mü öğrendiniz? Ya da Oslo görüşmelerini niçin daha ilk gün gizliden değil açıktan kamuoyuna kendi adınızla açıklamadınız?) Sorarlar güzelim sorarlar.

Gelinen noktada AKP, Cemaat ile mücadelede İşçi Partisinin yöneticileriyle de (yani ulusalcılarla) bilgi ve belge alış verişi yapıyor.

Yine bir parantez:
(Rahmetli Erbakan hocamızı 28 Şubatta iktidardan indirip Milli Görüşü de bitirip yerine AKP'yi ikame eden 28 Şubatçılarla AKP'nin işbirliği hala sürüyor mu denilirse ne cevap verilecek? Ya da 28 Şubatta iktidardan indirilen Milli Görüşü AKP ile tamamen bitiren 28 Şubatçılar şimdi de yine aynı AKP ile Cemaati mi tamamen bitirmeye çalışıyorlar denilirse ne cevap verilecek? İnsanların aklına bu sorular gelebilir.)

İkinci unsur ise uluslararası konjonktürdür. Yani ABD ve Rusya ile bölgemizdeki gelişmeler Türkiye'deki siyasi dengeleri nasıl etkiler?

Bize göre uluslararası konjonktür belirleyicidir. Kafaları karıştıran soru ise şudur:

AKP'nin ABD ile arası çok iyi. Cemaatin de iyi ise niçin savaşıyorlar? Ya da ABD kimin yanında?

ABD kendi pis çıkarlarının yanında. Cemaat ile AKP'yi; AKP ile de Cemaati köşeye sıkıştırıp Kürdistan kurdurmaya çalışıyor.

Ve bir kınama:

CHP ve MHP liderlerini "Güneydoğuya gidebilir misin, sen gittin mi, bak ben gittim, sen şunu söyleyebildin mi, bak ben söyledim" gibi açıklamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz.

EY BU CENNET VATANIN BAŞINDA BULUNAN DEVLET ADAMLARI! 

İHTİYAÇ VARSA SÖYLEYİNİZ YETMİŞ MİLYON GİTSİN. İHTİYAÇ YOKSA HERKES GÖREVİNİ YAPSIN VE BU İŞ BİTSİN. BİZ BU CENNET VATANIN ATATÜRK'TEN EMANET ALDIĞIMIZ HER KARIŞ TOPRAĞINI ATATÜRK GİBİ SAVUNMAYA AND İÇTİK.
SÖZÜMÜZÜ DE ATATÜRK'E VERDİK KİMSEDEN ÇEKİNMEYİZ.

GERÇEK SEYYİDLERLE SAHTE SEYYİDLERİ AYIRT ETMEK MÜMKÜN

GERÇEK SEYYİDLERİ SAHTELERİNDEN AYIRT ETMEK MÜMKÜNDÜR. 




Hz.Peygamber ASM Efendimiz ahir zamanda evliyaların gizleneceğini buyurmuş.Yani kamuoyu önünde evliyalık gösterisi yapanlar evliya olmayabilirler. Ancak konumuz bu değil. SEYYİDLİK ve ŞERİFLİK.

Hz.Hüseyin RA Efendimizin soyundan gelenlere SEYYİD, Hz.Hasan RA Efendimizin soyundan gelenlere de ŞERİF deniyor.

Günümüzde pek çok kişi ya bizzat kendisi ya da çevresindeki bazı kişiler vasıtasıyla SEYYİD ya da ŞERİF olduğunu iddia ediyor.

Konuya geçmeden şunu hemen ifade edelim:

Seyyidlik ve Şeriflik konusunun Müslümanlar için ne denli önemli olduğunu bilen İngilizler daha bin yıl önce sahte Seyyidler ve Şerifler üretmişlerdir.

Oysa gerçek SEYYİDLERİ VE ŞERİFLERİ sahtelerinden ayırt etmek bilimsel olarak mümkündür.

EY SEYYİD ADAYLARI VAR MISINIZ DNA TESTİNE?

Hz.Peygamber SAS Efendimizin sakalı şerifleri ve kutsal emanetleri ortadadır.

Şu yol izlenmeli:

Önce güvenilir bir kurum (ki bize göre bu kurum Diyanet İşleri Başkanlığı'dır.) kendilerinin belirleyeceği doktorlardan oluşan bir komisyon kurar. Bu komisyon tüm çalışmalarını şeffaf bir biçimde kamuoyunun gözü önünde yapar.

Hz.Peygamber SAS Efendimize ait olan tüm SAKALI ŞERİFLER, HIRKA,KILIÇ GİBİ TÜM KUTSAL EMANETLER'den DNA örnekleri alınır. Gerekirse yurt dışındakilerden de örnekler alınabilir.

Bu verilerle Hz.Peygamber SAS Efendimizin DNA haritası çıkarılır ve mevcut verilerden uygun olmayanlar da varsa bunlar daha detaylı tarihsel ve bilimsel araştırmaya tabi tutularak emin olunduktan sonra Kutsal Emanetler içinden çıkarılır. 

Sonra sıra SEYYİD adaylarının müracaatına gelir.

Uyanlar için iki çeşit sertifika hazırlanır.

On bin de bir den, on bin de yüze kadar uyumluluk gösterenlere örneğin "Onbirde bir SEYYİD olma ihtimali vardır" sertifikası verilir.

Yüzde birden Yüzde yüze kadar (Yüzde yüz mümkün olmayabilir ama ölçü olması açısından) uyumluluk gösterenlere de örneğin" Yüzde onbeş ihtimalle SEYYİD'dir" sertifikası verilir ve bu iş çözümlenmiş olur.

Peki bu niçin yapılmalı ve niçin Diyanet yapmalı?

Niçin Yapılmalı?

Gerçeklerini sahtelerinden ayırt etmek için yapılmalı. Seyyid olmadığı halde tarikat şeyhliğini sürdürenlerin bazılarının maskeleri mutlaka düşürülmeli. Gerçeğinin de eli ayağı öpülmeli. 

Ayrıca gerçekte Seyyid olduğu halde bundan haberi olmayan ÖNEMLİ şahıslar da ortaya çıkarılmalı ki Hz.Mehdi AS'ın ordusuna katılacaklar bunlardır ve halk bir an önce tanımalıdır. Yanlış anlaşılmaması için şunu da ilave edelim:

Biz üstte yazdığımız hadis yorumuna dayanarak gerçek Seyyidlerden bazılarının çok önemli kişiler olduğuna ama Seyyid olduklarının farkında olmadıklarına inanıyoruz. Hz.Mehdi AS'ın bizzat kendisi bile bu konumda olabilir Allahu Alem.

Niçin Diyanet İşleri başkanlığı yürütmelidir?

Çünkü bu konu siyasilere ya da resmi kimliği olmayan bir gruba bırakılamaz.Bu konuda en güvenilir kurum Diyanet'tir.
Verilerde tutarsızlık olduğunda hangi kutsal emanetin daha geçerli olacağı konusunda da Diyanet yeterli tarihsel ve kültürel alt yapıya sahiptir.

Kaldı ki Diyanette de tek fikirlilik yoktur kurum içi demokrasi hakimdir.
  Allah için bu teklif hak mıdır, değil midir? Taraflı mıdır, tarafsız mıdır? Subjektif midir, objektif midir?

Peki ne lazım? 

İDARİ YADA SİYASİ İRADE LAZIM.
HAYDİ AKP, HAYDİ DİYANET.

30 Kasım 2014 Pazar

SİYAH SANCAKLILAR YAZI DİZİMİZ ALTI BÖLÜMDEN OLUŞMAKTADIR





SİYAH SANCAKLILAR YAZI DİZİMİZ ALTI BÖLÜMDEN OLUŞMAKTADIR

TARİHLERİ AŞAĞIDADIR:

1.BÖLÜM: ANA SAYFADA İLK YAZI
2.BÖLÜM: 28 MART 2014
3.BÖLÜM: 29 MART 2014 BUNU MUTLAKA OKUYUNUZ
4.BÖLÜM: 31 MART 2014
5.BÖLÜM: 31 MART 2014
6.BÖLÜM:  3 NİSAN 2014 SON BÖLÜM

II.SELİM OLABİLİR

KUTSAL EMANETLERİ HZ.MEHDİ AS'A TESLİM EDECEK OLAN II.SELİM OLABİLİR Mİ ACABA?











Bir Selim gelir emanetleri alır, sonra bir Selim daha gelir kutsal emanetleri Hz.Mehdi AS'a teslim eder.


Birinci Selim, Osmanlı'nın Yavuz Sultan Selim'i. 

Ama Osmanlı gizlenmiş ta ki Suriye'yi fethedince o devletin Osmanlı olduğu anlaşılmış.

Şimdi ise devlet belli (Türkiye Cumhuriyeti) ama İkinci Selim'in kim olduğu gizleniyor. II.Selim'in ismi de birincide gizlenen ALLAHU ALEM.


Birincide ne gizlenmiş ise ikincide de aynen o gizleniyor.

SADECE BİR TAHMİN..


Bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başına geçecek ve Hz.Ali RA Efendimizin İFŞAATI gerçekleşmiş olacak. O ifşaat şuydu: "TÜRKLER AYAĞA KALKACAK"


ACABA TÜRKLER KİMİNLE AYAĞA KALKACAK?  

TEŞEKKÜRLER


GOOGLE + DAKİ ZİYARETÇİ SAYIMIZ BİR MİLYONU GEÇMİŞ




1.002.544 görüntüleme  30.11.2014 24.00

29 Kasım 2014 Cumartesi

ŞUAYB BİN SALİH

ŞUAYB BİN SALİH





14.04.2013 tarihinde Çubuk Haber sitesinde yayınlanan bir yazımızda Şuayb Bin Salih'in Ahmedi Necad olabileceğini yazmıştık.

Fakat Ahmedi Necad Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldı ve tekrardan seçilme hakkı da yok. İran yasaları bu şekilde.

Ancak biz tahminimizi hadis yorumlarındaki tanımlara göre yapmıştık ve takdirinize sunuyoruz:

Çubuk Haber'deki yazının ilgili kısmı şöyleydi:


Şuayb Bin Salih Hz.Mehdi’nin iki önemli komutanından biridir. Hadisde Şuayb Bin Salih şöyle tarif ediliyor:

“O, Rey şehrinde doğar,kısa boylu,zayıf,esmer,köse sakallı biridir.Halk onu başa getirir.O da önce Kudüs’e saldırır.Yahudilere ağır kayıp verdirir.Sonra Süfyani ile savaş eder ve yenilerek Kudüs’e saklanır.Hz.Mehdi Şam’a gelince ona biat eder ve onun komutanı olur.”Hadisi tam yazamamışsak da bu mealdedir.(Allah CC affetsin)

Bu devirde Şuayb Bin Salih’in kim olabileceği hususunda alimlerden açık bir isim bulamadık.Tamamen şahsi kanaatimize göre:


Rey Şehri, İran’dadır.İran’ın yanyana Tahran ve Hemedani  eyaletleri var.Rey şehri şu an Tahran eyaletinde.Ancak Rey eskiden kendisi eyaletmiş.Ve bir kısmı bugün Hemedani  Eyaleti'nde kalmış.

Ahmedi Necad’da bu Rey şehrinin Hemedan’i eyaletinde kalan bir köyünde doğmuş.Hadisde “halk onu başa getirir” dediğinden seçimle başa gelmiş olacağını anlıyoruz ve kısa boylu,esmer,zayıf ve köse sakallı tariflerine uyuyor acaba Şuayb Bin Salih olabilir mi diyoruz.En doğrusunu ALLAH.C.C.bilir.

Eğer bu tahmin doğruysa İran’la savaşacak olan devlet ve Müslüman lideri kim? Çünkü 2.Süfyan da o olabilir.

DİYE YAZMIŞTIK..

DEVAM:

Süfyanın Esad'ın yerine Suriye'nin başına geçecek kişi olacağı hakkındaki yorumlarımızda bir değişiklik olmadı.

Ahmedi Necad konusunda ise yeniden İran'ın cumhurbaşkanı veya aynı yetkide başka bir göreve geleceğini tahmin ediyoruz.

Peki bu niçin olabilir? Nasıl olabilir?

İran bir molla rejimidir.Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylar Mollalardan ön izin alarak aday olabiliyorlar. Ruhani'nin veto edilmemesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağı az da olsa belliydi.Çünkü İran halkı seçimde ılımlılara daha çok rağbet ediyor. 

Bu daha önce Rafsancani örneğinde yaşandı. ancak İran Nükleer gerilim politikaları ile halkını ılımlılara karşı katı ABD ve Siyonizm karşıtlığı konusunda etkiledi ve dengeler eşitlendi.

ABD ve Beşliler ile Nükleer görüşmelerinde barışçıl yollardan zaman kazanma ve diyaloglarında batıya daha da güven verme amacıyla Ruhani'yi veto etmediler ve destekleyerek Cumhurbaşkanı yaptılar. Ruhani de ABD ve Batı ile ilişkilerini geliştirdi.

ANCAK ZAMAN DARALIYOR 

ABD ve RUSYA arasındaki gerilim tırmanıyor. İran'ın batı ile dost girişimleri yerine daha belirgin daha sert kutuplaşmalara yönelmesini bölgesel gelişmeler zorluyor. Bu anlamda Türkiye'deki gelişmeler de önemli. İşte bu nedenle İran; Ruhani'yi bir şekilde indirip, Ahmedi Necad'ı da yine bir şekilde tepeye çıkarabilir.

Ya da İran çok köklü bir devlet geleneğine sahip olduğu için İran'ın tamamen yok edilmesi tehlikesine karşı derin devletinin başına Ahmedi Necad'ı getirmiş olabilir. İran medyası da Ahmedi Necad'ın tüm faaliyetlerini manşetlerinde sunarak halka unutturmuyor.Tabi sürekli reklamını yaparak. İşte "Otobüse biniyor", "Koltuğunda kitapları ile öğrencilerine koştu", "Sıradan bir vatandaş oldu", "Halk ziyaretlerine devam ediyor" gibi manşetler.

Hadislerdeki tanımlar çok uyuyor ama en doğrusunu Allah CC bilir.

Türkiye ile ilgili de bir not düşelim:

Önce ABD Başkan Yardımcısı geldi.Sonra Papa. Şimdi de Rusya Devlet Başkanı Putin ile İngiltere Başbakanı Cameron gelecek. Bunlar çok ama çok önemli gelişmeler.

Şuna dikkat edilmeli:

Rusya ile Türkiye arasında dev ticaret anlaşmaları üstelik de Dolar yerine Ruble veya TL mukabili yapılırsa neler olabilir?

23 Kasım 2014 Pazar

BEKLENEN MÜJDE



BEKLENEN MÜJDE





Kafirler bin bir tuzak kuracak                      
Nebinin Ordusu'na haince
İnşallah Mevla yardım edecek
Beklenen müjde çıkıp gelince   

Kahraman Ordu bir bir varacak 
Hepsinden tek tek hesap soracak
Adalet neymiş herkes görecek
Beklenen müjde çıkıp gelince

Canını alan zalim kaçacak 
Gargat ağacı haber verecek
Alnına tek bir kurşun yetecek 
Beklenen müjde çıkıp gelince

Kafirler Türk’e teslim olacak  
Şahittir tarih, tekrar edecek 
Mazlumlar mutlu, yüzler gülecek 
Beklenen müjde çıkıp gelince 



22 Kasım 2014 Cumartesi

MAYIS'DA AYAKLANMA

MAYIS'DA AYAKLANMA




Dünyaca ünlü astrolog JONY PATRY 2015 yılı Mayıs ayında Türkiye'de isyan çıkabileceğini veya bir saldırı olabileceğini iddia etmiş.


"Önümüzdeki 2 sene Türkiye için zor olacak. İyileşmeden önce daha çok şeyin ortaya çıkması gerek. Büyük olay ise 2016'da gerçekleşecek. Bu dönem, dünya çapında ve özellikle Türkiye'de ne olacağının kestirilemediği bir süreç olarak yaşanacak."


"Türkiye'nin düzenini bozmak için ciddi girişimler olacak. Önümüzdeki Mayıs Türkiye, bir isyan ya da saldırı ile karşılaşacak. Güvenliği sağlamak için tüm önlemler mutlaka alınmalı. Bu konu hafife alınamaz. 2017'ye gelindiğinde nihai sonuçlar barış ve şifalanma getirecek. Bu patlayıcı hadiseler sayesinde Türkiye daha iyi bir yerde olacak. Ekonomi güçlenip gelişecek ve barış galip gelecek."

Ve Medyum Kağan da benzer kehanetlerde bulunmuş:

"2015 de iki defa ay tutulması olacak. Birincisi 4 Nisan'da ikincisi ise 28 Eylül'de. Ay tutulmaları tarihi hep İsrail veya Yahudilerin eylem tarihi olmuş" benzeri açıklamaları var. Yani 4 Nisan ve 28 Eylül 2015'de İsrail'in bir halt karıştıracağını iddia ediyor.


SAFA ASYA'NIN YORUMU

Önce Astrolog ile Medyum arasındaki farkı ortaya koyalım. 
Astrologlar genellikle gayrimüslim, yıldız falı bakan kişiler.
Medyumlar ise genellikle Müslümandırlar ve gelecek tahminlerinde dini kaynakları da dikkate alırlar. Hatta diğer yönden elde ettikleri veriler dini kaynaklara uygun değilse değişikliğe giderler.
Müslüman olmadığı halde bir Müslüman ülkede astrolog olarak çalıştığı için kendisini medyum olarak tanımlayanlar da bulunmaktadır.

Ortak özellikleri ise şunlardır:

Gelecekten haber vermeleri 
Önemli bir kısmının gizli servislere çalışması
Büyük bir çoğunluğunun da üç kağıtçı olmasıdır.

Gizli servislere çalışanlar ya o gizli servise bilgi üretmek için çalışırlar ya da o gizli servisin algı operasyonlarında kullanılmak için sahte kehanetlerde bulunurlar.

Örneğin: 
Gizli servis bir devlet adamını suikast ile öldürecektir. Bunu bu kehanetçiye önceden açıklattırarak toplumu hazırlar ve şoku önler.Halk önceden bildiği için tepkisini şok durumundaki gibi göstermez.

Başka örnekler de verilebilir tabi.

Yukarıdaki kehanetlere dönersek:

ABD'li astrolog muhtemelen CIA'ya çalışan biridir.Ama konusunda yetenekli olduğu ortadadır. Çünkü kehanetleri alimlerin hadis yorumlarını açıklayarak ifşa ettikleri ahir zaman yorumlarına uygundur.

Haziran 2015 de genel seçimler var.

Türkiye'de Mayıs ayında ayaklanma olacağı iddiası,CIA'nın algı operasyonu olabilir.Ama ABD'nin bunu yapmaya çalıştığını zaten biliyoruz. ABD bunu başarabilirse CIA astroloğunun dediği de çıkacak. Başaramazsa algı operasyonu olarak kalacak.

2016 ve 2017 yılı için iddia ettiği kehanetler ise CIA'dan emir alarak yaptığı açıklamalar değil uzmanlığını konuşturduğu kehanetler olabilir diye düşünüyoruz. Çünkü bunlar alimlerin hadis yorumları ile de örtüşmektedir.

2016 ve 2017 kehanetleri tutarsa o zaman Hz.Mehdi AS'ın zuhur tarihi 2017 değil 2015 olur Allahu alem.Yani 2015 de Suudi Arabistan Meliki olur ve 2016 da da Suriye'ye gelir ve tüm İslam Ordularının baş komutanı olur Allahu Alem. 

Yani biz "Acaba 2015 de olmaz da 2017 de mi olur" diye diğer verileri tekrar tekrar değerlendiriyoruz ama olaylar hep İnşaallah 2015' de olacakmış gibi gelişiyor.Allahu alem.

Medyum Kağan'a gelince:

Arkadaşımız çok değerli bir vatanseverdir ve imanlı, şuurlu bir Müslümandır. Bundan önceki ay tutulmalarını İsrail ve Yahudiler açısından tek tek değerlendirmiş ve 2015'in 4 Nisan ve 28 Eylül tarihlerinde de iki defa Ay tutulması olacağını ifade etmiş. Ve İsrail bu iki tarihte de yine öncekilerde olduğu gibi iki eylem yapacak diyor.28 Eylül'deki tam tutulma olacakmış ve esas o tarihe işaret ediyor. Açıklamaları bir yıldız falı değil. Sadece ay tutulma tarihlerini ve o tarihlerde olan olayları analiz ederek bir sonuç çıkarıyor.

Medyum Kağan deprem de olabilir diyor. Hadis okuyup, Hadis yorumlarını da açıkça dikkate alarak uygun sonuç çıkarıyor.

Medyum Kağan'ın yorumları kesinlikle algı operasyonu değil ama çoğu zaman tutmadığına da çok defa şahit olduk.

Sadece katkıda bulunabiliriz naçizane:

4 Nisan 2015 ABD ve yedi bayraklıların Ürdün'den Suriye'yi işgale başlayacakları gündür Allahu alem. Bu işgal İsrail için yapılacak.

ABD, Mayıs'da ayaklanmayı başarabilirse Mayıs'da; belki de başaramadan Mayıs'dan önce Nisan'da bu ay tutulması ile Diyarbakır'da büyük bir deprem olabilir. Diyarbakır'da büyük bir olay olacağına dair hadis yorumu vardır. Bu depremi İstanbul'da bekleyenler beklesin, biz beklemiyoruz İnşaallah.

İnşaallah böyle bir ayaklanma olmaz ve ülkemizin hiç bir yerinde de deprem olmaz.İlla olacaksa da İnşaallah Müslümanlara en çok zulmedenlerin başkentlerinde olur diyoruz.

28 Eylül Ay tutulmasına bağlı olarak olacak olan deprem ise daha büyük bir deprem olabilir ve Allahu Alem Washington veya Newyork'ta bekliyoruz. 

Peki nasıl diyebiliyoruz? Evet atıyoruz ama hadis yorumlarına göre yapılmış alimlerin ifşaatlarına göre destekli atıyoruz. Desteksiz değil yani. İşte ispatı:

ABD,Suriye'yi işgal edince başına Süfyan'ı geçirecek ve Irak'a saldıracaklar. Kufe'de 60 bin Şii'yi öldürecekler.İran ile savaşı başlatacak ve İran'ın düzenli ordusunu imha edecekler. Ama İran'a giremeyecekler.Siyah Sancaklılar İran'ın doğusundan gelip Kufe'yi geri alacaklar. 

Ve bu olaylar eğer 4 Nisan 2015 de başlarsa altı ay sonra olacak  olan büyük deprem nerede olmalı ki Ruslar finali beklemeden güneye inecek cesareti bulsun? ABD ordusu Irak'da savaş halinde, İran ile savaş halinde. Ve Washington'da büyük bir deprem olmuş.Sizce Rusya ne yapar?

Güzeller güzeli Rabbimiz bu dehşetli fitneler döneminde hem Kürt halkımızı hem Türk halkımızı hem bu cennet vatanımızı hem de Kahraman Ordumuzu bütün bu fitnelerden korusun ve nihai zafere kavuştursun İnşaallahu Allahu Ekber.

21 Kasım 2014 Cuma

BİR RÜYA GÖRDÜM (MUHSİN YAZICIOĞLU)

BİR RÜYA GÖRDÜM (MUHSİN YAZICIOĞLU)



Hastayım dostlar.Bir kaç gündür elimde bir çanta ilaç ile geziyorum. Belki de bir karabasan çöktü bilemiyorum. Dün gece bir rüya gördüm. Uyumadan önce Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili bir yazı okumuştum. Belki de onun etkisinde kaldım. Rüyadır ne de olsa.Bir de bu açıdan bakılabilir diye paylaşmak istedim.


Dümdüz ve yemyeşil bir meydanda iki bordo bereli bir mezarın başında dua ediyorlardı.
Büyük bir mezardı.Mermerleri bembeyazdı.Etrafta başka hiç bir şey dikkatimi çekmiyordu.
Mezarın kime ait olduğunu merak etmeye başladım.Yaklaştım ve mezar taşının levhasına baktım.

Levhanın en üstünde şanlı Türk Bayrağı vardı. Yazısına baktım ve aynen şunu gördüm:

"Kahraman Maraş'tan kalkan helikopteri             (Siyah renkli)
İncirlikten kalkan iki Skorski helikopteri ile          (Siyah renkli)
düşürülerek şehit edilen Yiğit Türk Evladı            (Siyah renkli)

         MUHSİN YAZICIOĞLU                            (Kırmızı renkli)  
          RUHUNA FATİHA"                                       (Yeşil renkli)

yazıyordu. Yazının diziliş şekli de böyleydi.

Bordo berelilere baktım.İçimden acaba niçin engel olmadılar diye geçiriyorum.

Birisi: "Aradığın bu muydu" dedi.
"Niçin düşürdüler" dedim.
- "Arkana bak" dedi.
Döndüm arkama baktım ve hayret ettim. Arkamda binlerce insan ellerini açmış dua ediyordu.
- "Peki niçin engel olmadınız" dedim.
-Her devlette her gün pek çok suç işleniyor, engel olunabiliyor mu?" dedi.
-Kanı yerde mi kalacak?" dedim.
Mezara döndü ve:
- "Kanın yerde kalmadı, sen rahat uyu yiğit başkan"dedi.
Birden bire bir deprem oldu ve yer oynamaya başladı.Mezar sallanıyordu. Korktum arkama baktım,hiç kimse kalmamıştı. Uyandım.

RÜYADIR AMA ÇOK ETKİLENDİM.

19 Kasım 2014 Çarşamba

ABD-İRAN KURMAY SAVAŞI (KARKISA SAVAŞI)

ABD-İRAN KURMAY SAVAŞI (KARKISA SAVAŞI)





Karkısa Savaşı'nın Irak Merkezi Hükümeti Ordusu ile Barzani'nin Peşmerge güçleri arasında olacağını önceki yazılarımızda yazmıştık.

Bu savaş ile ilgili önceden yazmadığımız bazı hususları ilave edelim İnşaallah.

Barzani güçlerine bu savaşta doğrudan ABD'li subaylar emir ve komuta edecekler. Irak Ordusu'na ise doğrudan İran generalleri komuta edecek. 

Yani bu savaş kelimenin tam anlamıyla ABD ve İran arasında doğrudan yapılacak ilk KURMAY SAVAŞI olacak. İran'lı kurmaylar galip gelince de ABD-İran Savaşı başlayacak ki bu da 3.Dünya Savaşı olarak devam edecek. Allahu alem.

Karkısa Savaşı 3.Dünya Savaşının ilk muharebesi, ABD-İran Savaşı ise 3.Dünya savaşının ilk büyük savaşı olacak. Karkısa savaşı ile ABD-İran Savaşı arasında ise ABD Suriye'yi işgal edecek. ABD Suriye'yi Karkısa Savaşının gidişine göre yani İran'lı kurmaylar öne geçince işgal edecekler. Gerçek sebebi de zaten Barzani'ye yardım olacak. Allahu Alem.

Rabbimiz bu fitne savaşlarından Kahraman Ordumuzu korusun İnşaallah. Hadis yorumlarına göre de İnşaallah güzeller güzeli Rabbimiz Kahraman Ordumuzu Melhamei Kübraya kadar bu fitne savaşlarının dışında tutacak Allahu Alem.

O savaş zaten Türk'ün ayağa kalkacağı ve dünyanın her tepesine şanlı ay yıldızlı bayrağımızı dikeceğimiz savaştır İnşaallahu Allahu Ekber. 

DENGİR MİR MEHMET FIRAT'I BİR DE BÖYLE OKUYUNUZ

DENGİR MİR MEHMET FIRAT'I BİR DE BÖYLE OKUYUNUZ



AKP kurucularından ve eski genel başkan yardımcısı. Adıyaman ili Kahta ilçesinden. Adıyaman, Mersin ve Adana Milletvekilliği yaptı.

AKP'den istifa etti ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde "Oyumu Selahattin Demirtaş'a vereceğim" dedi.

Vatansever halkımıza bir de biz anlatalım istedik:

Dengir Mir Mehmet Fırat gerçek bir vatanseverdir. 
AKP'den istifa etmesinin nedeni "açılım"ı bu şekliyle veto etmesidir. 

NAZİRE YAPARAK "Oyumu Selahattin Demirtaş'a vereceğim" demiştir. Bu söz ile AKP'yi hicvetti. Selahattin Demirtaş'a asla oy vermez. Ya boş attı ya da biz gibi Ekmeleddin'e vermek zorunda kaldı.

İspatı olur mu? Öyleyse okuyalım:

Rahmetli dedesi Hacı Bedir Fırat KAVİ aşireti reisiydi.

Bir parantez:

(Yusuf Halaçoğlu bu aşiretin Türk olduğunu ifade etmişti. Bu anlamda bütün Kürtler Türk'tür, o başka. Ancak Kürdüz diyene de bir şey diyemeyiz, herkesin kendi tercihi.Bu konuda yazmış olduğumuz bir yazı vardı sitemizde ve bize göre Kürt diye bir ırk yoktur ve öz be öz Türk'tür ve BAŞKURT soyundan gelmektedirler.)

Devam.

Dengir Mir Mehmet Fırat yıllar önce bir televizyon proğramında konuktu, dikkatle izlemiştik.

Şunları anlatmıştı:

Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk dedesini aşiretiyle Kuvayi Milliye Ordusuna davet ediyor. Dedesi Hacı Bedir Efendi aşiretinin gençlerinden oluşan bir süvari birliği hazırlayıp Atatürk'ün davetine icabet ediyor. Atatürk kendisine taltifde bulunuyor ve savaş sonrası madalya takıyor.

I. ve II. dönem Malatya III.dönem de Kars Milletvekilliği yapıyor. 

1924 Anayasasının kabulünden hemen sonra yenilenen seçimler için Paşa'ya milletvekili listeleri getiriliyor. Paşa listeleri inceliyor ve sonra " Bu listede HACI BEDİR'İN İSMİ NİÇİN YOK?" diyor.

"Paşam, yeni anayasada milletvekillerine okur yazar olma şartı getirilmişti ya, Hacı Bedir okur yazar olmadığı için yazmadık" diyorlar.

Atatürk: "Olmaz öyle şey, Hacı Bedir'siz meclis mi olur" diyor. 

Ve Hacı Bedir Efendiyi, yazıp yeniden Milletvekili yapıyorlar.

Yani şunu demek istiyoruz. Dengir Mir Mehmet Fırat da onun aşireti de hepsi ama hepsi vatanseverdir, Atatürkçüdür, bu cennet vatan için canını vermeye hazır bir aşirettir.

Dengir Mir Mehmet Fırat; "açılım" için PKK'nın değil Atatürk'ün bağrına bastığı Atatürkçü vatansever Kürtlerin ve Milletin bağrına bastığı Seyda gibi manevi büyüklerin muhatap alınmasını istemişti. Kendisi tam da bu şekilde söyleyemedi ama biz yazı verdik Allahu Alem.

ERMENİSTAN, AZERBAYCAN'A SALDIRABİLİR

ERMENİSTAN, AZERBAYCAN'A SALDIRABİLİR



PUTİN, AB Ambargolarını kırmak için Türkiye'ye geliyor.100 Milyar dolarlık bir ticaret için anlaşmalar yapılacaksa ilk karşı çıkan ABD olacaktır.

Hatırlayınız.Buna benzer bir durum ÇİN ile Türkiye arasında olmuş ve ABD hemen Doğu Türkistan'ı karıştırıp Türkiye-Çin ilişkilerini bozmuştu.

Peki ABD; Türkiye-Rus ilişkilerini bozmak için ne yapabilir?

Çeçenistan'da Ruslara karşı büyük bir sabotaj yapılabilir ama şu an için Çeçenistan'da böyle bir konjonktür mevcut değil.

Geriye Ermenistan- Azerbaycan çatışması kalıyor. ABD,Ermenistan'ı her an Azerbaycan'a saldırtabilir.

Ama Putin bunu önceden sezinlerse engelleyebilir. Putin bunu görmeli ve engellemeli.

Putin, Sarkisyan'ı aradı ve uyardı diyelim.Yine de bir eylem olursa Ermeni ordusu içindeki ABD,İsrail ajanlarının provokasyonu olabilir.

Esas dikkatli olması gerekenler ise Azerbaycan'lı gardaşlarımızdır. Onlara da güveniyoruz.  

18 Kasım 2014 Salı

KOBANİ VE MUSUL BARZANİ'YE VERİLİYOR

KOBANİ VE MUSUL BARZANİ'YE VERİLİYOR



Barzani 70 bin kişilik bir birlik ile Musul'a saldırmaya hazırlanıyor.

İki bin kişilik ABD askeri de Irak'a bu amaçla geliyor.Bu birliğin subayları olacaklar.Havadan ABD Musul'u bombardımana tutacak,IŞİD vurulacak ve Barzani de Musul'u alıp Kürt Devleti ilan edecek. Tahminimiz bir ay içinde Musul operasyonu başlayacak. 

Ama IŞİD, ondan önce Kobani'den çıkarılacak.Bu da tahminimiz 10 gün içinde olacak.

Irak yönetimi ABD askerlerini istemedi ama engel de olamadı. Musul Barzani'ye geçince Irak yönetimi tamamen İran'ın güdümüne girecek ve General Süleymani konuşmaya başlayacak. General Süleymani şu an IŞİD'e karşı Irak Ordusunu organize ediyor, peşmerge ile de işbirliği yapıyor ama Musul düşünce dost düşman birbirine karışacak. 

IŞİD, Sina'dan Gazze'ye sızarken Irak yönetimi Barzani'ye vuracak Karkısa Savaşı yılbaşına beklenmeli ve herkes hazır olmalı.

Allahu Alem.

Ve günün sorusu:

Acaba CHP ve AKP'den ayrılanların her birinin tek başına bir parti kurup meydana inmesi CHP ve AKP'den kopan parçalar mıdır? 

Yoksa CHP'den ayrılanlar CHP dışındaki solu daha da parçalama ve AKP'den ayrılanlar da AKP dışındaki sağı daha da parçalama gayretlerine hizmet eden küresel bir tezgah mıdır?

Halkın oylarının yarısını alan bir partiye karşı muhalefetin daha da parçalanması mı isteniyor?

Ya da AKP'nin iktidarda; CHP'nin de ana muhalefette kalması garanti altına mı alınıyor?

Tersinden sorarsak:

AKP'den kurtulmak isteyen AKP'lilerin onun sağdaki en güçlü alternatifi MHP'ye geçmeleri gerekmez mi?

CHP'den ayrılan CHP'lilerin onun soldaki en güçlü alternatifi İşçi Partisi'ne geçmeleri gerekmez mi?

Belki de gerekmez.Sadece yüksek sesle düşündük.