27 Mart 2016 Pazar

OBAMA'NIN TARİHİ KONUŞMASI

TÜRKİYE'DEKİ LİDERLERİN ŞAHSİ MENFAATLERİ İÇİN, KOLTUKLARINA YAPIŞMALARI. TA Kİ SON NEFESLERİNE KADAR. TAKİPÇİLERİMİZ OBAMA'NIN TARİHİ KONUŞMASINI İZLERKEN, TÜRKİYE'DEKİ LİDERLERLE EMPATİ YAPARAK İZLESİN.



25 Mart 2016 Cuma

SÜNNİ ORDUSU SÜFYAN'IN ORDUSU OLACAK

SUUD ÖNCÜLÜĞÜNDE KURULAN SÜNNİ ORDUSU, SONUNDA SÜFYAN'IN ORDUSU OLACAK. ŞU ANDA BUNUN FARKINDA DEĞİLLER.




Suud öncülüğünde "İslam Ordusu" adı altında bir ordu kuruldu. 200 bin personel ve yüzlerce füze, uçak, tank vb savaş aracı ile donatılmış durumda. Geçtiğimiz günlerde "Kuzey Fırtınası" adı altında bir de tatbikat yaptılar. 

Suud yönetimi ordunun IŞİD'e karşı mücadele etmek için kurulduğunu ve IŞİD'e karşı mücadele amacıyla KARA HAREKATI yapılacağını açıkladı. Tabi harekat Irak ve Suriye'ye yapılacak.

Suud yönetiminin asıl amacı bu ordu ile Esad'ı devirmek, yerine gelecek kişi ile Irak'da mezhep savaşı çıkarmak ve İran'ın üzerine yürümek. 

Esad'ın yerine gelecek olan kişinin Süfyan olacağını ve çapının Ortadoğu ülkelerini aşacağını ve dünya çapındaki süper güçleri yanına alıp Müslüman katliamları yapacağını da bilmiyorlar.

Bu ordunun esas proje sahipleri ise tabi ki yine Siyonistler. Ve ABD'ye emrediyorlar "Kurdur" diyorlar. İsrail'e bilgi veriliyor "Yardım geliyor" diye.

Ama Siyonistler bu ordu ile ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Karşısında İran merkezli bir Şii ordusunun kurulacağını ve her iki ordunun Irak merkezli savaşa tutuşacağını ve milyonlarca Müslümanın daha kanının akacağını hem biliyorlar hem de canı gönülden bunu istiyorlar.

Müslüman kanına doymamış şerefsizler!

Ortadoğu'yu İsrail'e insansız teslim etmek istiyorlar. Kürtler de insan olduğu için onlar da hepten ölecek.

Bu ordunun yani Sünni Ordusunun Irak'a girişi Irak Ordusunun IŞİD'e karşı Musul'da alacağı ağır bir yenilgi üzerine olabilir. Yani bu tezgahlanabilir.Yoksa Irak Ordusu Musul'dan IŞİD'i atarsa kolayca başarırsa Sünni Ordusu Irak'a niçin girsin? Sebep kalmaz. Ve Irak, İran'ın olur resmen.

Sünni Ordusu da İran'a karşı kurulduğuna göre illa ki Musul'da Irak Ordusuna karşı bir tezgah var. Allahu alem bu tezgah Musul Barajının patlatılması olayı olabilir. IŞİD, Musul'da sıkışırsa barajı patlatabilir.

Sünni Ordusu Irak'a veya Suriye'ye girdiği zaman (adı IŞİD'e karşı savaş olsa bile) IŞİD militanları bu orduya katılır.Çünkü zaten IŞİD'ın ardında ABD,İngiliz,İsrail destekli Suud ve körfez ülkeleri var.

Bir parantez
( Ürdün Kralı Abdullah'ın ABD'ye Türkiye'yi; "Teröristleri eğitip batıya gönderiyor" diye şikayet ettiği iddiaları basında yer aldı. Bu şikayet doğruysa derhal Ürdün ile irtibata geçilmeli ve haddi bildirilmeli.ABD ve İngiliz uşağı Abdullah'tan akıl alacak değiliz.)


Devam...

Şu anda Ürdün'de yedi bayraklı batı ordusu var. Süfyan'ın ana ordusu bu. Sünni Ordusu da bu orduya katılıp koalisyon ordusunun kara gücü olacak. Bu ordu ile hem Suriye hem de Irak işgal edilmek isteniyor. IŞİD vs' de ya telef olacak ya da teslim olup bu orduya katılacak.İşte SÜFYAN'IN ORDUSU TAM OLARAK BU ORDUDUR ALLAHU ALEM.

Irak'a girecek ve 60 bin Şiiyi katledecek olan ordu bu ordu. 



BİR ŞEYLER OLUYOR...

TÜRKİYE SİYASETİNDE VE ANA GÜNDEMLERİNDE BİR ŞEYLER OLUYOR.

Cuma namazlarında kul hakkı, hırsızlık ve yolsuzluklar üzerine hutbe verildi. Bu hutbeler AKP'ye karşı verilmiş bir hutbe gibiydi. Ya da öyle algılandı.

ABD'de Reza Zerrab tutuklandı. ABD savcısı 70 yıl hapis isteyerek dava açtı. Suçu İran'a ambargo uygulanması esnasında Rezzab'ın bu ambargoya muhalif eylemler ile ABD'ye zarar vermesi.

Sosyal medyada capsler de patladı. 
"Obama Rezzab'ı yakalayan Savcıyı derhal görevden almış ve sorumluların tayinini çıkarmış" vb. Şakaydı bunlar tabi ama her şakada da bir gerçek payı var elbet.


ABD'li ünlü stratejist Rubin askerlerin Cumhurbaşkanına darbe yapabileceklerini ve böyle bir durumda ABD'nin itiraz etmeden askerler ile çalışabileceğini açıkladı. Tabi bunu dikkate almamak lazım. ABD'de çok farklı fikirler alıcı bulmaktadır.
   
Bir başka olağanüstü gelişme Cumhurbaşkanının açıklamalarıydı.

Güneydoğuda artan şehit sayısının sorumlusu polis ve asker içindeki cemaatçi yapılanmadır diyerek istihbarat paylaşımında bulunmadıklarını iddia etti. Cumhurbaşkanının bu açıklamasının tam da Reza Zerrab'ın ABD'de tutuklanmasının ardından yapılmış olması çok ilginçti. Ucu AKP'ye uzanacak bir ABD soruşturmasında AKP yine çözümü cemaate saldırmakta mı bulacaktı? Bu soru soruldu.

Davutoğlu, Cumhurbaşkanının "o zat" diye hitap ettiği Bülent Arınç'ı davet etmişti. Cumhurbaşkanını kızdırmak pahasına.

Evet bir şeyler oluyor...

Cemaatin yetiştirdiği hiç bir polis, asker ve devlet memuru bu devlete ve bu millete ihanet edecek kadar AŞAĞILIK MAHLUKLAR DEĞİLDİR. 

Kaldı ki sadece bu cemaat için değil her hangi bir cemaatin ya da tarikatın mensubu olarak temelden gelmiş ve askerlik ya da polislik eğitimi almış bir kimse;dini mensubiyetini geride bırakıp mesleğini en iyi şekilde yapacak kadar kaliteli bir mesleki eğitim almıştır. Bunu herkes görüyor,biliyor.

Sayın Cumhurbaşkanının açıklamaları Cumhuriyet tarihinin en talihsiz açıklamalarıdır. Neci olursa olsun hiç bir asker hiçbir polis devletini, milletini satmaz. Türkiye üzerine oynanan büyük oyun cemaat düşmanlığı üzerinden devleti bölüp Kürt Devleti kurmaktır. 

Kürt devleti kurmak için yapılması gereken her şey yapılırken, adım adım Türkiye iç savaşa sürüklenip bir sorumlu arandığında da işte sorumlu cemaattir demek Cumhuriyet tarihinin en büyük yanlışıdır.

Oslo'da PKK ile masaya oturan, devletin oturmasını isteyen cemaat kadroları mıydı?

Açılımı yapıp PKK'ya karşı olan Kürt Halkını PKK'lı olmaya zorlayan cemaat miydi? AKP'yi "AÇILIMA" Cemaat mi zorladı?

2002'den 2014'e kadar tam on iki yıl boyunca AKP ile içli dışlı ve tam bir dayanışma içinde olan Cemaat bu on iki yıl boyunca devlete millete ihanet etmedi de 7 Aralık ile 25 Aralık arasındaki yedi gün içinde mi vatanı milleti sattı?

Evet Reza Rezzap denilince akla ilk önce Cemaat geliyor değil mi?  

Birisi Reza Rezzap derse AKP derhal Cemaat diyor.

Bakınız bunu ilk defa yazıyoruz. Daha önce bazıları yazdı çizdi ama belirtileri hiç bu kadar belirgin olmamıştı.

ABD merkezli bir operasyon başlıyor. AKP' ye AKP ile bir operasyon yapılacak. 
Talut x Calut x Davut operasyonu da denilebilir.

Ama hadis yorumlarındaki direniş cephesi Perinçek grubunu daha da öne çıkaracak gibi. Yani Cemaat bu işin içinde doğrudan olmasa bile ismi ile kullanılıp Perinçek grubunun daha da söz sahibi olacağı karşı operasyonlar ortaya çıkabilir.

Aslında bu yazdığımız yazının konusu hiç hoşumuza gitmeyen ve yazmayı istemediğimiz konulardı. Ancak bir sonraki yazımızda yazacağımız konuya başlangıç olması nedeniyle sitemizin ana konularına bu şekilde dönüş yapacağız.

DEVAM EDECEK...  

24 Mart 2016 Perşembe

YEMANİ ZUHUR ETMEK ÜZERE

YEMANİ 50-60 GÜNE KADAR ZUHUR EDEBİLİR.



Yemen'de barış görüşmeleri başlıyor. Kuveyt'te BM temsilcisinin gözetiminde yapılacak barış görüşmelerinde her iki taraf da anlaşmaya sıcak bakıyor.

Yani anlaşma olacak gibi.

Böyle bir anlaşma neticesinde Yemen'de yeni bir hükumet kurulur ve siyasi istikrar sağlanırsa bu yönetimin başına geçecek olan kişi de YEMANİ olur.

Kuveyt'te Suud ve İran yanlılarının anlaşmasına engel çıkabilir mi? Yemen için çıkmaz çünkü her iki tarafta anlaşmaya istekli.Ancak Yemen dışında Suud ile İran arasında çıkabilecek yeni bir kriz bu anlaşmayı da etkileyebilir.

Sitemizi yeni takip edenler için kısaca yazalım...

YEMANİ hadis yorumlarında zikredilen ve ahir zamanda Yemen'den zuhur edip Hz.Mehdi AS'a yardımcı olacak olan büyük bir mücahiddir. Çok az yerde geçiyor. Belirleyici özelliği ise iç kargaşada herkesin silahlanıp iç savaşta savaştığı bir durumda iç istikrarı sağlayıp halkın elindeki silahları toplamasıdır.

Yemen'de önümüzdeki günlerde böyle bir gelişme olabilir. Kuveyt'teki görüşmelerden YEMANİ çıkabilir.


***


IRAK GÜÇLERİ MUSUL OPERASYONUNU BAŞLATTI.

Irak Ordusu ve yardımcıları Musul'u IŞİD'in elinden almak için kara operasyonunu başlattılar. Ancak hızlı, kapsamlı ve büyük bir operasyon yok ortada. Zaten Irak ordusunda da öyle birden bire büyük işler başaracak bir kapasite yok. Aylarca hazırlandılar bu operasyon için. Ramadi'de başarı olmadan Musul'a girmeyiz dediler. ABD Ramadi'de önlerini açınca başlatma kararı aldılar. 

Bu Musul operasyonunun Karkısa Savaşını başlatacağını yazmıştık.  Aynı kanaatimiz devam ediyor. Ancak bu Irak Ordusundan çok kısa süre içinde başarıya ulaşıp Karkısa Savaşını başlatacağı da beklenmemeli. Yani Musul Operasyonu aylar alacak gibi. Yemani çıkmış olacak muhtemelen.


Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.
   

23 Mart 2016 Çarşamba

SELSEBİLİN BAŞINA BİR SANCAK DAHA DİKTİK İNŞALLAH

ÇUBUK İLÇEMİZ TERÖRLE MÜCADELEYE 62.ŞEHİDİNİ VERDİ.





İLÇEMİZİN TANINAN VE SEVİLEN ŞAHSİYETLERİNDEN ÇUBUK SPOR ESKİ FUTBOLCUSU BAHTİYAR TUNCA'NIN OĞLU EMRE TUNCA NUSAYBİN'DE ŞEHİT OLDU.

ŞEREFSİZ PKK'NIN KALLEŞ BİR BOMBASININ HEDEFİ OLAN VE BEŞ KAHRAMANIMIZIN ŞEHİT OLDUĞU OLAYDA HAYATINI KAYBEDEN EMRE TUNCA KARDEŞİMİZİ ÇUBUK'DA OLAĞANÜSTÜ KALABALIK BİR CENAZE TÖRENİNDE TEKBİRLERLE VE DUALARLA TOPRAĞA VERDİK.

MEKANI CENNETTİR İNŞALLAH. YAKINLARININ BAŞI SAĞ OLSUN.

TÜM ŞEHİTLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET YAKINLARINA VE TÜM MİLLETİMİZE DE BAŞ SAĞLIĞI DİLİYORUZ.





BAŞIMIZ SAĞ OLSUN
VATAN SAĞ OLSUN 

SIRA KİMDE?

SIRA KİMDE? HAYDİ BİRLİKTE BULALIM...

Eğer doğru formülü uygularsak problemi de çözebiliriz.

Problem "Büyük İsrail Projesi"...

Formül ABD öncülüğünde NATO ve batılı güçlerin  (hatta haçlı seferlerinin) Ortadoğu'yu işgal ederek rahatına düşkün Yahudilere büyük bir devlet kuruvermesi. Yahudiler bunu istiyor. (ABD'nin Siyonist Yahudileri  ve İsrail'in Siyonist yönetimi.)

Yani şu anda olayların tepesinde İsrail, hemen altında ABD, Avrupa hatta Rusya ve en altta da Yahudilerin dünya çapındaki uşakları var. Üzerinde bile durmaya değmeyecek kadar aşağılık ve değersiz uşaklar. Sayıda çok fazla.Saymakla bitmez.


Şimdi sıranın kimde olduğunu birlikte analiz edebiliriz.

Sıra derken bomba sırası tabi. Araçlı ya da canlı bombalar acaba şimdi hangi ülkede patlayacak?

İşte analiz...

Siyonistler Büyük İsrail için Suriye'nin NATO tarafından işgal edilmesini istediler. NATO'yu operasyona hazırlamak ve karar aşamasına getirmek için NATO'nun merkezi olan Brüksel'i vurdular.

Bu mantık ile devam edersek...

NATO'nun lokomotif gücü ABD her zaman tehdit altında. Her an bir saldırı olabilir.

İkinci lokomotif İngiltere...

İngilizler de farkında ve olağanüstü tedbirler alıyorlar.

Üçüncüsü Fransa...
Siyonistler Fransa'da çok kolay eylem yapıyorlar. Bu günlerde yine yapılabilir.

Dikkatlerden kaçan diğer ülkeler...

ALMANYA, HOLLANDA, DANİMARKA VE İTALYA... 

Yani tüm batı ülkeleri tehdit altında. İşin ilginç tarafı hepsi de bu bombaların Siyonist bombası olduğunu bildikleri halde İsrail'e tek laf edemiyorlar.

Bunun sebebi ise İsrail'e laf edemeyenlerin tamamını; bulunduğu makama Siyonistlerin getirmiş olmasıdır.Obama ve Putin bile öyle ise diğerlerini bir düşünün. Kim laf edecek? 

Birisi çıkar da bir laf ederse biliniz ki o da İsrail'in izni ile ediyordur. İsrail'in adamı olduğu ortaya çıkmasın. Kandırılması gereken epey bir çoğunluk vardır.

Yine bu mantıkla gidilirse Türkiye'de patlayan bombalar da NATO ülkesi olmamız sebebiyle Suriye'ye müdahale etmemiz için mi yapılmıştı? 

El cevap hayır. 
(Çünkü Türkiye Suriye'ye girmeyi istemesine rağmen şiddetle karşı çıktılar. Büyük İsrail suya düşer diye istemediler.)

Çünkü...

Avrupa'da patlatılan bombalar gibi Türkiye'de patlatılan bombalar da Siyonistler tarafından patlatılıyor ama farklı sebeplerle yapılıyor.

Avrupa'da ve batı'da patlatılan bombalar NATO ve batının Büyük İsrail için Ortadoğu'ya askeri güç yığmalarına sebep oluşturmak amacıyla yapılıyor.

Ama Türkiye'de patlatılan bombalar Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmesini sağlamak için değil; TÜRKİYE'Yİ SURİYE YAPMAK İÇİN patlatılıyor. 

Hatırlanırsa Suriye'de birinci bombanın ardından halk ikincisi ve üçüncüsüyle alıştırılmış ve artık elinde bombası olan Suriye'de patlatmıştı. Acaba Suriye'de şu geçen beş yıl içinde bomba patlatmayan ülke kaldı mı?

Yani Türkiye'de patlatılan bombalar ile iç istikrar bozulmak, halk kaosa alıştırılmak isteniyor. Sonra elinde bomba olan herkes bombasını patlatmak için Türkiye'ye gelecek. Tıpkı Suriye,tıpkı Irak gibi.

Güzeller güzeli Rabbim (CC) Kahraman Ordumuza ve Polisimize her daim inayet etsin İnşallah.Tüm zaferler kahramanlarımızın olsun İnşallah.

***


ABD'YE MANİFESTODUR

Belçika'da patlayan bombalar sonrası ABD'de bayraklar yarıya inmiş. Haçlı zihniyetidir bu. Türkiye'de de olaylar oldu kınamak ve geçmiş olsun demekle yetindiler. 

Türkiye'de bunca olaylar olmuş iken yas ilan etmeyen ABD'nin Belçika'da bir kaç kişi öldü diye yarıya inen bayrakları tekrardan hiç çıkmasın İnşallah.

19 Mart 2016 Cumartesi

CANLI BOMBA YÖNTEMLERİ

SİZİN ÇOCUĞUNUZU DA CANLI BOMBA YAPABİLİRLER. DİKKATLİ OLUNUZ.

Canlı bomba yapma formülleri özetle sıralanmıştır. Aileler çocukları için dikkatli olmalı.

1- Kandırılan canlı bombalar:

Bunlar canlı bomba olduklarını ve patlatılacaklarını bilmezler. Genellikle uzaktan komuta ile patlatılırlar.

Hedef kitle maddi sıkıntı içinde kıvrananlardır.

Senaryo: 

Bir gün biri gelir ve "Bir günde yüz bin TL kazanmak ister misin?" der.

Sıkıntıdan kıvranan kişi "Karşılığında ne yapacağım" der.

"Şehir içinde bir semtte bulunan aracımızı diğer semte götüreceksin ve yüz bin alacaksın. O kadar"

"Peki araçta ne var? Polis yakalarsa?"

"Araçta yüklü miktarda uyuşturucu var. Para büyük. Risk yüksek. Tercih senin, denemeye dener"

Maddi sıkıntıdan kıvranan adam "Ya yakalanmazsak diyerek görevi kabul eder"

Sonra patlamanın yapılacağı güzergahtan tam geçmek üzere iken...
Önceden oraya konuşlanmış bir terörist tarafından uzaktan komuta ile patlatılır.

Ve...

"Aldın mı yüzbini" denilerek operasyon tamamlanır. (Çocuklarınıza sahip çıkınız.) 

2- Kandırılan, terörist canlı bombalar:

Bunlar teröristtir. Araçta bomba olduğunu da bilirler.Ancak aracın kendileri ile birlikte patlatılacağını bilmezler.

Onlara şöyle denilir:

"Aracı yakalatmadan filan semte götüreceksiniz ve filan kod adlı kişilere teslim edeceksiniz. Oradan tren yoluyla filan şehre geçeceksiniz. İşte biletleriniz" diye bir senaryo anlatılır. 

Örgütün kendisinden vazgeçemeyeceğine inandırılmış aptal terörist olay yerinden geçerken diğer teröristler tarafından patlatılır ve "İyi teröristti ama fazla aptaldı" diye uğurlanır.

3- Gerçek canlı bombalar:

Bunlar uyuşturucu bağımlısı, hayattan ümidini kesmiş ve beyni yıkanmış gerçek canlı bombalardır. Kasten kendilerini patlatabilirler. Başkaları tarafından da patlatılabilirler. Bu tipler için her yol mümkündür. Genelikle bu tip canlı bombalar araçsız olarak bedenine bomba bağlanmak suretiyle patlatılırlar. Çarşı pazar, AVM, spor alanları, camiler vb toplulukların bulunacağı her yer hedeftir.

GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ ŞU HUSUSLARDA ÇOK DİKKATLİ OLMALIDIR

Basit bir oto hırsızlığında "Çalınan oto iki ay sonra şehir meydanında patlatılacak" diye algılanmalı ve oto hırsızlıkları da bu dönemde canlı bomba başlangıcı olarak derinlemesine soruşturulup takip edilmelidir.

Sürat yapan araçları yakalayan radarlar gibi bomba taşıyan araçları da yakalayabilen dedektörler sağlanmalı ve şehirlerarası yollar ile şehir girişlerine ve dahi şehir içi imalatlarına karşı şehirlerin pek çok yerine yerleştirilmelidir. Merkezi bir sisteme bağlanırsa canlı bombalar için en geçerli çözüm olabilir. 

İlk etapta ise bomba yapımında kullanılan her türlü maddenin temin ve tedariki ve mevcutlarında bulunduranlar hakkında sıkı takipler yapılmalıdır. Sadece gübre konusunda bile satıcılar takipte olursa yardımcı olabilirler. Olmalıdırlar da.


VATANDAŞLARIMIZ DA İHBARDA BULUNURKEN DAHA DUYARLI OLMALIDIR

Her ihbar ciddiye alınıp güvenlik güçleri gereksiz yere meşgul edilebilir. O nedenle gereksiz ihbarlardan kaçınmak ama doğru ihbarları da kaçırmadan yapabilmek için ihbarda bulunulacak araç, kişi vb için aşağıdaki unsurların birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kişi, eylem ve mekan.
Kişi "terörist olabilir" görüntüsünde olmalı. PKK lı olabilecek kişiler az çok bellidir.
Eylem yapılacağına dair bir belirti olmalı.Şüpheli bir durum. Bu PKK lının burada ne işi var? O elindeki de ne? Bu araç buralara göre yabancı plakalı, burada ne işi var?
Mekan da eylem yapılabilecek bir mekan olmalı. 

Evet bu konularda ihbarlar dikkatlice yapılmalı. Ancak PKK'lı olduğundan şüphe edilen kimselerin satıcılardan gübre vs satın almaları halinde satıcılar bu durumu ilgililere bildirmelidirler..

Şehir içi ve şehirler arasında yük ve yolcu taşıyan otobüs, kamyon, kamyonet ve panelvan sahipleri ve şoförleri ve kargo firmaları aldıkları yükün ne olduğundan emin olmalıdır.

Mola yerlerinde değiştirilme tehlikelerine karşı uyanık olmalıdırlar.
Bilhassa yolcu otobüsleri de bagajlarına dikkat etmelidir. Yolda inen yolcuların bagajlarını alıp almadıklarına dikkat edilmelidir. Hiç bir yolcu bagajını otobüste unutmak istemez. Muavinler bu konuda acilen eğitilmeli.

Çok tedbirler var. Şimdilik bu kadar.

17 Mart 2016 Perşembe

MİNNETTARIZ




GÜZELLER GÜZELİ RABBİM...

ÇANAKKALE'DE BİZİM İÇİN CANINI VEREN ŞEHİTLERİMİZE VE DAHİ BİZİM İÇİN CANLA BAŞLA SAVAŞAN GAZİLERİMİZE VE ARAMIZDAN AYRILAN TÜM ÇANAKKALE KAHRAMANLARIMIZA VE ONLARIN BİRİNCİ VE  İKİNCİ DERECEDEN YAKINLARINA VE YANINA ALDIKLARININ TAMAMINA GANİ GANİ RAHMET EYLE. VE DAHİ ARAMIZDA OLANLARA DA  İYİLİK VE İNAYETLERİNDEN GÜZELLİKLER BAĞIŞLA YA RABBİ.

VE BU ÜLKEDE VE BU DÜNYADA YAŞAYAN KAHRAMAN TÜRK MİLLETİNİN TÜM EVLATLARINA DA O KAHRAMAN DEDELERİNE LAYIK TORUNLAR OLMAYI NASİP VE KISMET EYLE YA RABBEL ALEMİN. 

İSLAM'IN BAYRAĞINI İLK KALDIRAN HZ.PEYGAMBER SAS EFENDİMİZDEN SON KALDIRAN ATATÜRK'ÜMÜZE KADAR GELMİŞ GEÇMİŞ TÜM ÖNDERLERİMİZE LAYIK BİR ÜMMET VE MİLLET OLMAYI BİZLERE NASİP EYLE YA RABBİ.

AMİN.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİ; ANMA GÜNÜNDE RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ. 

KÜRT DEVLETİ'NİN TEK ŞARTI VAR

KÜRT DEVLETİNİN TEK ŞARTI VAR.AKSİ HALDE ASLA MÜMKÜN DEĞİL.

PYD, Kürt  Devleti ilan eder. Barzani "Lozan'dan beri hayalimiz" der.

Oysa Kürt Devletinin tek şartı vardır o da Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin birleşerek tek devlet olması halidir. Aksi halde Kürt Devleti asla mümkün değildir.

Eğer Türkiye, İran, Irak ve Suriye bir federasyon  çatısı altında birleşirlerse bu federasyon içinde beşinci bir federe devlet olarak Kürdistan da kurulabilir. Ama bu olmayacağına göre yani olamayacağına göre en azından şimdilik böyle bir Kürt devleti hayaldir.

Gerçekleşme şansı yoktur. 

Çünkü...

Devletler "kurduk" demekle kurulmaz. Tanınarak kurulurlar. İlk tanıyanlar da komşular olmalıdır. Ama barış ile ama savaş ile. Bu böyledir. Komşuların tanımadığı devletin yaşama şansı yoktur. Çünkü bağımsızlık ilan ettiği anda savaşın içindedir otomatik olarak. Yani savaş nedenidir.

PYD bir devlet kurduk diyor.Kim tanıyor? Hiç kimse tanımıyor. Kaldı ki tüm dünya tanısa bile Türkiye, İran,Irak ve Suriye'nin hepsinin birden tanımadığı bir devletin yaşama şansı yoktur. 

İspatı şudur.

IŞİD de bir devlet kurdu değil mi? İslam Devleti.

Kim tanıyor? Hiç kimse. 
Bugün IŞİD'in kurduğu devleti başta BM olmak üzere tüm dünya tanısa bile Türkiye, İran, Irak ve Suriye tanımadığı müddetçe IŞİD Devleti hikayedir. Ve yaşama şansı sıfırdır.

Ama Türkiye,İran, Irak ve Suriye IŞİD Devleti'ni tanırsa tüm dünya tanımasa bile IŞİD Devleti vardır ve olur ve kurulur.Olay bu kadar basittir. 

Bunun nedeni ise bu toprakların sahibi bu dört devlettir. Yani bu dört devletin içinde bu dört devlete rağmen beşinci bir devlet kurulamaz.

Pazartesi Türkiye vurur, salı İran.Çarşamba Irak vurur, perşembe Suriye.Cuma da tatil yapar Cumaya giderler. Yani bu kadar ütopiktir IŞİD Devleti.

IŞİD Devleti ne kadar ütopik ise Kürt Devleti de o kadar ütopiktir ve olay tıpa tıp aynıdır. 

Olayın iki boyutu daha var...
Birincisi..

Dünya kurulalı yedi bin yıl olmuş. Hadis yorumlarına göre bu böyle.Kıyamete de yüz yıl kalmış yine hadis yorumlarına göre.

Kahraman Türk Milleti; bu yedi bin yıl boyunca, her yüzyılda ve aynı anda, dünyada yedi devlet birden kurmuş ve tarihin hiçbir gününde esaret altına girmemiştir. Muhyiddin İbni Arabi'nin müjdesine göre Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet kıyamete kadar baki kalacaktır. 

İbnül Arabi'nin müjdesi Hz.Ali Ra Efendimizin ifşaatlarına dayanmaktadır.

Kürt Devleti kurmak isteyenlerin yedi bin yıl boyunca akılları neredeymiş? Türk Orduları yedi bin yıl tüm dünyaya hak ve adalet dağıtırken ne yapıyorlarmış? Kalan yüz senede tatmin olacaklar mıymış? Tüm dünyaya hak ve adalet dağıtmak için mi yoksa Yahudiye köpeklik etmek için mi devlet istiyorlarmış?

Andolsun ki şu anda bu bölgede; Kahraman Türk Ordusunun yanında olmaktan daha büyük bir şeref, karşısında olmaktan da daha büyük bir şerefsizlik yoktur.

Ve şerefli olanlar Hz.Mehdi AS'a kavuşacaklar.
Ve dahi şerefsiz olanlar da kavuşamadan rezil rüsvay olacaklar. 

İnşallah ve Allahu Alem.


İkinci husus ise birincisinin ispatıdır.
Bu bölgede Türkiye, İran, Irak ve Suriye topraklarının bölünmesini ve beşinci bir devlet kurulmasını kim istiyor?

Türkiye, hayır.
İran, hayır.
Irak, hayır.
Suriye,hayır.

Ürdün,Kuveyt,Lübnan vs, hayır.

SADECE İSRAİL İSTİYOR. 

Olay bu kadar basittir. Ve ihanet ve alçaklık ve hainlik ve aptallık bu kadar ortadadır ve alenidir.

Her kim bu dört devletten birinin bölünmesine hizmet eder ise dinden imandan hiç bahsetmesin. 
Kafirdir, mürteddir, namussuzdur, şerefsizdir.

Alnı secdeden kalkmasa bile İsrail'e hizmet eden bir beyinsizdir. Kuran'ın beyinsizlere inmediğine dair açık ayet var Kuran'da. (Musa AS " İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak mı edeceksin? Helak etme Ya Rabbi" diyor.)

Ve bu işin sonunda Kürt halkı çok büyük zararlar görecek hadis yorumlarına göre.

İşte Cizre,Nusaybin, Sur,Silopi,Şırnak vs.

Halk ne yapıyor? Göç ediyor.İlçeler boşaltılıyor.Göç eden halk yeniden dönecek mi? Yoksa Suriyelilerin Türkiye'ye sığındığı gibi, doğu da batıya mı sığınacak? Batıya gelen de geri döner mi?

Yahudi neyin hesabını yapıyor?

O bölgeler, o ilçeler boşaltılmaya devam etsin. Kürtler de batıya gitsin güneydoğu tıpkı Irak'ın, tıpkı Suriye'nin boş şehirleri gibi insansız olarak kendilerine kalsın istiyor. Bilmem anlatabildik mi?


TOKİ 650 bin konut yapmakla övünüyor.

Bu konutları Silopi'ye, Şırnak'a, Nusaybin'e, Cizre'ye yapsaydık ve Çin'den Rusya'dan beş milyon safkan Türk getirip o sınır bölgelerinde her biri bir milyon nüfuslu beş adet büyükşehir kursaydık bugün terör yerine çok başka şeyler konuşuyor olurduk.

16 Mart 2016 Çarşamba

RUSYA, SURİYE'DEN ÇEKİLDİ Mİ?

RUSYA SURİYE'DEN ÇEKİLDİ Mİ?

Manşetlere yansıyan haberlerde; Rusya'nın Suriye'den çekilme kararı aldığı ve bir kısım hava birliklerini de çektiği yer aldı.

Ancak bu Rusya'nın tüm birliklerini çektiği ya da çekeceği anlamına gelmiyor.Çekeceklerini açıkladılar ve bir kısmını çektiler. İki üsleri ise duracak.


Rusya gerçekten Suriye'den çekilmek istiyor mu denilirse HAYIR İSTEMİYOR deriz ama çekilmesi için de sebepler var.

Lavrov Türkiye'yi suçladı. 
Evet Rusya'nın Suriye'den çekilmesinin birinci sebebi Türkiye.Çünkü Rusya Suriye'nin Cenevre'de yapılan görüşmelerle şekillenmesini istiyor.
Türkiye ve Suud muhaliflerin Cenevre'ye gitmelerini engelleyince Rusya'nın Cenevre planları başarısız oldu. İşte o yüzden Lavrov Türkiye'yi suçladı.

Türkiye Cenevre'ye muhaliflerin katılması ve görüşmelerin başarısı için öncelikle Rusya'nın Suriye'den çekilmesi gerektiğini açıklamıştı. İşte o açıklamaya karşılık, sembolik bir çekilme yapıldı ve tamamı çekilecek diye de açıklandı.

İkinci sebebi ise ekonomik.Rusya'ya maliyeti çok yükseldi.
Kaldı ki Rusya'nın arkasında finanse eden körfez ülkeleri de yok. Zaten petrol fiyatları düşürülerek Rus ekonomisi sürekli saldırıya uğruyor.Yani Rusya ekonomik olarak gösteriş amaçlı, uzun soluklu bir savaşı finanse edebilecek güçte değil.

Ve bu çekilmeyle hem ekonomik olarak masraflardan kurtulacak hem de çekilmeyi teşvik eden batıdan, ekonomik ambargoların kaldırılması yönünde beklentiye girecek.

Rusya gerçekte çekilmek istemiyor ama şartlar çekilmeye zorluyor. "Uzak değil nasıl olsa istediğim anda geri dönebilirim" diye düşünüyor.

Rusya'nın Suriye'den çekilme olayı kısaca bundan ibaret.

NOT

Yazılarımıza sadece internetimiz bozuk olduğu için değil,tamir ettirecek ve yazı yazacak zamanımız olmadığından ara vermek zorunda kaldık.İnternetimizi tamir eden TTnet çalışanlarına ve yazılarımızı merak eden takipçilerimize çok teşekkür ederiz. Allah razı olsun.

ARIZA GİDERİLDİ

YENİ YAZI BUGÜN GELECEK

13 Mart 2016 Pazar

DUYURU



İNTERNETİM BOZUK.YAPTIRACAK ZAMANIM DA OLMADI.


BU DUYURUYU DA BAŞKA YERDEN YAPABİLDİM.


O YÜZDEN PAYLAŞIM YAPAMADIM. 


YİNE YAPACAĞIM İNŞALLAH.

19 Şubat 2016 Cuma

BAŞKANLIK SİSTEMİ FALAN DEĞİL

TÜRKİYE'NİN ESAS MESELESİ BAŞKANLIK SİSTEMİ FALAN DEĞİL, SİYASİ PARTİLER YASASINDAKİ GAYRİ DEMOKRATİK HÜKÜMLERDİR. 

SİYASİ PARTİLER YASASI TAM DEMOKRATİK HÜKÜMLERE KAVUŞTUĞUNDA, TÜRKİYE'NİN KESİNLİKLE BAŞKANLIK SİSTEMİNE İHTİYACI OLMAZ.

Siyasi partiler yasası liderlik sultasına neden oluyor. Bir kimse şöyle veya böyle bir siyasi partinin başına geldiği anda artık kimse onu indiremiyor. 

Partide birisi çıkıp lideri eleştirse disiplin kuruluna sevk ile ihraç kararı alınıyor. Adam eleştirdiğine bin pişman oluyor. Yani liderin her dediği tartışmasız doğru oluyor ve lidere itiraz suç sayılıyor. 

Kusura bakmayın ama her dediği doğru olan sadece Allah'tır.(CC) 
Allah'tan (CC) başka herkesin hataları ve yanlışları olacaktır ve kimse eleştirilemez değildir. Atatürk bizlere "Okuyun, öğrenin, kendinizi yetiştirin, düşünün, tartışın, sorgulayın, eleştirin" dedi. 

Peki bu niçin böyle olmuş yani antidemokratik hükümler Siyasi Partiler kanununa nasıl ve niçin girmiş? 

Çünkü kanunu yapanlar o zamanın liderleri imiş ve kendileri için yapmışlar.Sonrakiler de kendileri için değiştirmemişler ve hatta bir sorun olarak bile görmemişler. Oysa ülkenin bir numaralı sorunudur. 

Çözüm ne? Çok mu zor? 
Hayır çok ama çok basit ve çok fazla seçeneği olan çözümler var.

İşte tek hüküm:

"Hiç kimse üyesi olduğu Siyasi Partiden kendi isteği yani istifası dışında ihraç edilemez, atılamaz" BİTTİ. 

Bu kadar basit. Çok mu zor bu hükmü Siyasi Partiler kanununa eklemek? 

Tek başına iktidar AKP, bunu yapamıyor mu? Ülkeyi böler diye çıkarmamızı bizden çok isteyen ABD'ye ve batıya altın tepside büyük İsrail hediye etmek için Başkanlık Sistemine geçmeye uğraşıyor ve ülkenin en önemli meselesi olarak tanıtmaya çalışıyoruz. 

Başkanlık Sistemi şu anda ve şu ortamda kesinlikle ülkeyi bölünmeye götürür ve İHANETTİR.

Allah rızası için ülkeye hizmet etmek isteyen Siyasi Partiler Yasasına yukarıdaki hükmü ilave etsin. Yoksa kimse ferasetten, basiretten bahsetmesin.     

İŞTE HABER YORUMU DA ALTTA





MHP'de büyük deprem! 4 il teşkilatı kapatıldı
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Denizli, Aksaray, Uşak, Kilis İl, Aksaray merkez ilçe teşkilatların kapatıldığını açıkladı.
MHP Genel Merkezi, Denizli, Aksaray, Uşak, Kilis il, Aksaray merkez ilçe teşkilatını yeni teşkilat kuruluncaya kadar kapattı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, kapatılan teşkilatlara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Çetin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Parti tüzüğümüzün 52. ve 54. maddelerinin tanıdığı yetkiye istinaden; Denizli, Aksaray, Uşak, Kilis il, Aksaray merkez ilçe teşkilatı, MYK’nın verdiği yetkiye dayanarak Başkanlık Divanı tarafından tüzüğümüzün 34. maddesine göre yeni teşkilat kuruluncaya kadar kapatılmıştır. Bu karar 19/02/2016 tarihinde il başkanlıklarına ve Valiliklere bildirilmiştir.

Tüzüğümüzün ilgili maddeleri gereğince disiplin işlemleri de devam etmektedir. Kesin kararın verilmesi akabinde kamuoyu bilgilendirilecektir.''

KORAY AYDIN'DAN TEPKİ GELDİ

Eski MHP Milletvekili Koray Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, olağanüstü tüzük kurultayı için büyük oranda imza vermiş Denizli, Uşak, Aksaray ve Kilis MHP il teşkilatlarıyla Aksaray merkez ilçe teşkilatının kapatılması ve ayrıca disiplin sürecinin başlatılmasının, MHP ve ülkücü harekete gönül verenleri üzdüğünü vurguladı.

Ülkücü iradenin, olağanüstü kurultay için imza veren, vermeyen ayrımı gözetmeksizin bir bütün olduğunu belirten Aydın, "İmza veren, her biri MHP ve ülkücü hareket içinde önemli görevler üstlenmiş delege arkadaşlarımız da en az imza vermeyenler kadar, davalarına bağlıdır ve imza vermeyen arkadaşlarımız kadar ülkücü iradeyi temsil etmektedir. Dolayısıyla hiçbir ülkücü kardeşimizin oyu ve tercihi diğerinden üstün değildir" değerlendirmesinde bulundu.


YORUM

Başbuğ Bahçeli, tüm ülkücülerin lideridir ve bu liderlik görevini hakkıyla yerine getirmiştir.Girdiği seçimlerde halk oy vermemiş ve iktidara gelememiştir. 

Sorun Bahçeli'de değil, oy vermeyen halkımızdadır aslında.Çünkü halk, açılım sürecinde PKK'nın güçleneceğini anlayıp açılıma tepki olarak daha 7 Haziran'da MHP'yi iktidara taşımalıydı. Olmadı. 1 Kasım'da artık her şey meydanda iken yine MHP'ye oy vermedi. Bu büyük bir yanlıştı.Bahçelinin bunda ne hatası var?

Bize göre o süreçte Bahçeli'nin hatası yoktu ama şimdi hataya düşmek üzere. 

O hata şudur:

Bu ülkede yüzlerce, binlerce Profesör, Doç.vb akademisyen var. Yılların birikimine sahip diplomatlar var, nice ordulara komuta etmiş emekli generaller var,devletin her kademesinde en üst düzeylerde dirsek çürütmüş nice bürokratlar var. Var değil mi? Evet var.

Peki halk kime oy verdi? Erdoğan'a ve AKP'ye. 

Evet sayın Başbuğum...

Sizin halka ne anlattığınız değil halkın ne anladığı önemlidir. Biz beş yıl önce yazdık. "MHP'nin başına Polat Alemdar'ı getiriniz yüzde ELLİ oy alır" dedik. "Bahçeli de Cumhurbaşkanı olur sayesinde" dedik. Şaka mı geldi? Hayır biz halka ne anlatılacağını değil halkın ne anlayacağını ifşa ettik. 

Halk ne istiyor?

Halk yakışıklı, genç,karizmatik güvenilir birini arıyor. Fazla bilgili olmasa da olur.Akademisyen falan aramıyor halk. Sayın başbuğum görünüz bunu ve ülke için MHP'nin başına bu özelliklerde birini getiriniz.    

Yazının başında yazan tespitler sadece MHP ile ilgili değil tüm siyasi partiler ile ilgili genel tespitlerdir. MHP' yi de o  duruma düşürmeyiniz. İl başkanlarının görevden alınması falan yanlış işlerdir bunlar. 

Ne diyor  AKP son anketlerinde? "İki parti TBMM dışında kalıyor" diyorlar. İsterse MHP'nin oyu yüzde yirmi olsun, halkı da istedikleri yere getiriyorlar.Biri MHP diğeri HDP demek istiyorlar.

SEDAT LAÇİNER TEK MAKALEYE SIĞDIRDI

PROF. DR SEDAT LAÇİNER PEK ÇOK ŞEYİ TEK MAKALEYE SIĞDIRDI



(Yazıda katılmadığımız cümleler var.Açıklamasını o cümleye ekledik.) 

İŞTE O YAZI

Sedat Laçiner "Terörün arkasındaki devleti açıklıyorum!" başlıklı yazısında teröre destek veren ülkeleri sıraladı.

Türkiye, Ankara terör saldırısını YPG’nin yaptığını söylüyor. Başbakan Davutoğlu’na göre saldırıyı gerçekleştiren kişi Suriyeli ve PKK’nın da yardımıyla YPG adına bu terör saldırısını gerçekleştirdi.

Bu cümleyi ilk duyduğumda iddianın dünya nezdinde ikna edici olmayacağını söylemiştim. Çünkü şu günlerde bir terör saldırısı gerçekleştirmek, üstelik bunu Türkiye’nin başkentinde yapmak YPG için delice bir eylem olurdu.

Biliyorsunuz, birkaç haftadır Türkiye, YPG’nin terör örgütü olduğunu ısrarla tekrarlıyor, ABD’yi YPG ile Türkiye arasında seçim yapmaya davet ediyordu. ABD ise birkaç kez söyledi, “bizim için YPG terör örgütü değildir” dedi. Hatta ABD, YPG’ye desteklerinin süreceğini de medya üzerinden Türkiye’ye aktardı.

PYD’nin silahlı kolu olan YPG’ye destek bununla sınırlı kalmadı: Rusya da, Avrupa’nın belli başlı devletleri de YPG’yi terör örgütü saymadıklarını belli ettiler.

Türkiye, YPG mevzilerine top atışına başlayınca dünyadan destek bulamadı. Suudi Arabistan bile çıkıp YPG için “terör örgütüdür” demedi.

Başka bir deyişle Türkiye, “terör örgütü” dediği YPG karşısında bile yalnız kaldı.

İşte bu ortamda birden bire Ankara’da büyük bir terör saldırısı gerçekleşiyor, üstelik de bu saldırı YPG hatlarını top atışına tutan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mensuplarına karşı yapılıyor ve Türkiye her haliyle terör saldırısı olan bu eylem için YPG’yi suçluyor. Bir anlamda suçlamalarının nasıl haklı çıktığını canlı deliliyle dünyaya duyuruyor.

O güne kadar Suriye dışında, dünyanın bildiği bir terör eylemi olmayan YPG’nin bir anda çok büyük bir terör saldırısının faili ilan edilmesi, üstelik bunun da Türkiye’nin ısrarlı suçlamalarının olduğu günlerde olması herkeste şüphe uyandırırdı ve öyle de oldu. Ne ABD ne de AB ülkeleri, Ankara’daki saldırının YPG tarafından yapıldığına inanmadılar.

Bırakınız inanmayı, ABD ‘YPG mi, Türkiye mi’ ikileminde bir adım daha ileri gitti ve Türkiye’yi değil, YPG’yi tercih ettiğini daha kalın çizgilerle belli etti. Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kirby, kendileri için saldırıyı yapanın henüz belli olmadığını söyledi ve “saldırıyı kimin yaptığı konusu hala ucu açık” dedi.

Kirby, bununla da kalmayarak Türk Hükümeti’nden YPG’ye dönük top atışlarını kesmesini istedi.

Amerikalı sözcü ayrıca bir soru üzerine “Biz Türkiye'nin Daiş'e karşı olan koalisyondan ayrılmasını istemeyiz. Ama sonunda bu karar Ankara'nın” dedi.

Bu cümle ABD’nin IŞİD’le (Daiş) mücadele konusunda Türkiye’nin nazlanmalarını artık umursamadığını da gösteriyor. Türkiye, içine düştüğü durumla İncirlik ve diğer üsleri Batı’ya açmaya eli mahkûm ülke konumunda. YPG ise kara gücü olarak ABD’ye vazgeçilemez bir güç sunuyor.
Yani ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “YPG mi biz mi” sorusuna “YPG” karşılığını vermiş oldu.

Safa Asya Yorumu:

(Bu cümleye katılmıyoruz. ABD ve Siyonistler Büyük İsrail için Kürt Devleti kurmaya çalışıyorlar. Düşen uçak olayı ile de hem Türkiye hem de Rusya'ya oyun oynadılar. Yani YPG yi vazgeçilmez olarak gördükleri için falan değil. Hatta kaç defa serzenmişlerdir "Bunlara devleti elimizle kurup vermezsek, devlet falan kuracakları yok" diye. Ne vazgeçilmezi? Boş laf bu.Akılları çıkıyor Türk Ordusu girecek de hepsini de telef edecek, Büyük İsrail suya düşecek diye.Gerçek budur.Ancak yazıda pek çok doğru var ve farklı bir bakış açısı sunuyor. O yüzden yayınladık.)  


SALDIRIYI KİM YAPTI?

Dediğim gibi, YPG böyle bir saldırıyı yapmak istese dahi bunu doğrudan yapacak kadar saf olamaz... Yetkililer bu konuda ısrarcı ise daha güçlü kanıtlar ortaya koymak zorundalar...

Saldırıdan birkaç saat sonra benim aklıma ilk gelen şüpheli PKK oldu, bunu da televizyon ekranlarından paylaştım. Çünkü PKK, geçmişte de böyle eylem girişimlerinde bulunmuştu. Genelkurmay, Hava Kuvvetleri ve çevresinde askeri servis araçlarına saldırı girişimi geçmişte önlemişti, bu kez olmadı. Bu nedenle aklıma ilk PKK geldi ve söyledim.

Ancak başka bir örgüt de olabilirdi. Türkiye şu anda saldırılara inanılmaz açık. Üstelik içeride güvenlik birimleri moral, insan gücü ve yapılanma açısından en iyi durumlarında değil.

Zanlının Suriyeli oluşu akıllara Suriye İstihbaratı’nı da getiriyor. Suriye ağır bir iç savaş geçiriyor olmasına rağmen Suriye İstihbaratı, Türkiye’ye karşı birçok eyleme imza attı. Hafife alınıyor olmanın da avantajıyla Esad Rejimi hem muhaliflere karşı hem de ülke olarak Türkiye’ye karşı terör eylemleri yapıyor veya yaptırıyor. Ankara’daki saldırıyı onların yapması kimseyi şaşırtmayacaktır, hatta bazı uzmanlar eylemi PKK’dan ziyade Muhaberat’ın yaptığında ısrar ediyorlar.

AZMETTİRİCİ MESELESİ

Saldırının olduğu akşam bir ‘terör uzmanı’ diyor ki “önemli olan tetiği çeken değil, azmettiren. Bu saldırıların arkasındaki devletleri bulup, bunu ilan etmemiz lazım”.

Benzeri açıklamaları başka uzmanlardan ve yetkililerden de dinledim.

Ben kendilerinin meraklarını gidereyim; Eylemi yapanın arkasındaki destekçi devletleri biliyorum. İsterseniz açıklayayım da, ne yapacaksanız yapın!

PKK’nın arkasındaki devletleri açıklıyorum:  İran, ABD, Rusya, Suriye, İsrail, İngiltere ve diğer bazı Avrupa ülkeleri...

PKK, İran sınırını kendi evi gibi kullanıyor...

Rusya, PKK’yı terör örgütü saymıyor bile...

Amerikalılar bir ara PJAK üzerinden, şimdi ise YPG üzerinden PKK’ya gittiğini bile bile silahlar gönderdi. Bundan 10 yıl önce PKK’ya ABD’den geçen silah sayısının 200 bine yakın olduğu tahmine diliyordu...

ABD ve Rus uçakları açıkça PYD/YPG’yi destekliyor. Amerikan istihbaratı YPG ile birlikte çalışıyor. Amerika, Örgüt’ün silah ve lojistik ihtiyaçlarını da karşılıyor.

İşte açıkladım!...

Terörün arkasında kim var, artık biliyorsunuz.

Şimdi ne yapacaksınız Allah aşkına!...

Bu devletleri kınayacak mısınız, onlara karşı siz de terörü mü destekleyeceksiniz?

Mesele terörün arkasındakini bilmekten daha büyük.

Terörü en çok destekleyen ülke bizzat Türkiye’nin kendisi...

İçeride öyle vahim hatalar yapılıyor ki, terörü kimsenin desteklemesine gerek bile kalmıyor…

Akıl var, fikir var, “şehir şehir, mahalle mahalle, ev ev” terörist aranır mı? Buna terörle mücadele denir mi?

Ülkenin ordusu kasabalarda halk ile karşı karşıya getirilir mi? Sokağa çıkma yasağı ilan edip, kendi ilçelerine zırhlı araçlarla girilir mi? Topla, tankla sivrisinek avlamaya çalışılır mı?

Biz geçmişte neyi eleştirdiysek, birkaç aydır, sözde sivil idare altında birkaç mislini yapıyoruz.

Ne demokratikleşmede yol alınabildik, ne de tekniğine göre bir terörle mücadele siyaseti izleyebildik.

Bırakınız Kürtlere hak ve özgürlüklerini verip terörün oksijenini kesmeyi, ülkenin geri kalanını da terörize ettik.

Faili bilinmeyen saldırılar yeniden hortladı…

Yine kahveler, barlar taranıyor…

Yine ses bombaları atılıyor…

Gazeteciler hapiste, nefret söylemi her köşeye yayıldı…

Önüne geleni ‘hain, terörist veya paralel’ ilan etmek moda halini aldı…

Ülkede cami cemaati bile kutuplaşmış durumda…

Her yer gergin, herkes endişeli bir bekleyiş içinde. Bu duygusal kopuşlar, bu toplumsal parçalanmışlık içinde hangi toplum huzurlu olabilir, hangi toplum terör ve diğer sorunlarla baş edebilir.

Ya dış politikamıza ne demeli? İzlenen Suriye politikası ile düşmana ne gerek?

Önce İsrail’e hakaretler yağdırıyoruz, birkaç yıl geçince “İsrail’e ihtiyacımız var… İsrail halkı da devleti de dostumuz” diyoruz…

Önce PYD/YPG güçlerine en büyük yardımı biz yapıyoruz, “Kobani’deki kardeşlerime selam olsun” diyoruz, aradan 1 yıl geçmeden bu sefer aynı PYD’yi “terörist” ilan ediyoruz…

Mısır’ın içişlerine karışıyoruz, ülkenin Devlet Başkanı’nı Sisi’yi devirmeye çalışıyoruz, aradan birkaç yıl geçmeden bu kez İsrail’in arabuluculuğunda Sisi’yle nasıl anlaşırız diye yollar arıyoruz…

Önce IŞİD’e karşı hoşgörülü, yumuşak bir ülke izlenimi yaratıyoruz, ardından sözde IŞİD’e hava saldırısı yapıyoruz…

IŞİD’e karşı ABD ve müttefiklerinin taleplerine uzun süre ayak diretiyoruz, ardından İncirlik ve diğer hava üslerini neredeyse hiçbir şey talep etmeden sonuna kadar Amerikalılara, Almanlara, Fransızlara vs. açıyoruz.

Rusya’yı ‘stratejik ortak’ ilan ediyoruz, sonra 17 saniyeliğine hava sahasına uçakları girdi diye uçaklarını arkasından vuruyoruz…

Örnek çok. Ancak herkes durumun farkında, fazla da örneğe gerek yok.

Diyeceğim o ki, terörün de, bugün karşılaştığımız yalnızlığın da nedeni Türkiye’nin kendi hatalarıdır.

Yukarıda terörün arkasında hangi devletlerin olduğunu saydım. Ancak bunları bilmek neyi değiştirir?

Varsa gücünüz gider siz de onlara hadlerini bildirirsiniz. Ama ondan önce aynaya bakmak, nerede hata yapıyorum demek gerekir.

Terörün arkasındaki devleti arayanlar önce kendi devletlerinin hatalarını kontrol etmelidirler…

Sen güçlü olursan, usta ve yetenekli olursan dostun çok, düşmanın az olur.

Sen zayıf olursan, ilişkilerini içeride ve dışarıda iyi yönetemezsen, işlerinde usta olamazsan tüm dünya düşmanın kesilir.

Bu nedenle, bir yerlerden başlayacaksak, kendimizden başlayalım.


17 Şubat 2016 Çarşamba

"YA PYD, YA ÜSLER. TERCİHİNİ YAP ABD"

ABD'YE "YA PYD, YA ASKERİ ÜSLER...TERCİHİNİ YAP" DİYELİM.

ABD'nin ülkemizde Rusya'ya karşı kurulmuş askeri üsleri var. NATO ülkesiyiz ve bu üsler de bu kapsamda ülkemizde.

Soğuk savaş döneminde Rusya'ya karşı kurulmuş üsler. 

2016...

Rusya ile kriz yaşıyoruz. Ve NATO'ya bakıyoruz. Acaba ne tür açıklamalar yapacaklar ve müttefikliklerini nasıl gösterecekler diye. ÇIT YOK.

Madem ki bu üsler Rusya'ya karşı kuruldu. O halde Rusya ile yaşanan krizde bize niçin bir faydası yok? Faydası yoksa müttefikliğin ne anlamı var?

Madem ki Rusya'ya karşı kendi savaşımızı kendimiz yapacağız "Ey ABD sen ne işe yararsın?"

Türkiye'ye dost görünüp utanmadan bir de Türkiye'nin düşmanlarına yardım mı edersin? Bilmez misin ki o PYD, PKK'nın tam kendisidir.Elebaşıları da Öcalan'dır.

Bu nasıl dostluk nasıl müttefikliktir? 

ABD'YE AYNEN ŞU TEKLİF YAPILMALI:

EY ABD! YA MÜTTEFİKİN TÜRKİYE'Yİ SEÇER DÜŞMANLARINA GALİP GELİRSİN. YA DA TÜRKİYE DÜŞMANLARINI SEÇER ONLARLA BİRLİKTE AKİBETİNİ BEKLERSİN.

TÜRKİYE, DOSTLARINI VEZİR, DÜŞMANLARINI REZİL EDECEK GÜCE SAHİP BİR ÜLKEDİR. YA VEZİR OLURSUN YA DA REZİL.

TÜRKİYE'NİN ABD ÜSLERİNE İHTİYACI YOKTUR. TOPLAYIN PILINIZI PIRTINIZI YA PYD YA ÜSLER. YA RUSYA YA ÜSLER. YA TÜRKİYE YA ÜSLER. 

ABD'YE BU RESTİ ÇEKMELİYİZ.

AYRICA PKK'YA DA BUGÜNE KADAR HİÇ GÖRMEDİĞİ ŞEKİLDE VURMALIYIZ. VURMALIYIZ Kİ PKK VURULDUKÇA PKK'DAN ÇOK DESTEKÇİLERİ VURULSUN.

CİZREYİ TEMİZLEYELİM, LONDRA DÜŞSÜN. SURU TEMİZLEYELİM WASHİNGTON YANSIN. NUSAYBİN'İ TEMİZLEYELİM MOSKOVA YIKILSIN.İDİL'İ TEMİZLEYELİM Kİ TEL AVİV ÇÖKSÜN. VUR YİĞİDİM VUR Kİ NAMERT DERSİNİ ALSIN.TÜRKÜN GÜCÜNÜ DÜNYA GÖRSÜN İNŞALLAH.

GÜZEL SORULARA NAÇİZANE CEVAPLAR

TUĞRUL ÇALIŞKAN KARDEŞİMİZ SEVDİĞİMİZ BİR İMAM. ZAMAN ZAMAN FACEBOOKTA GÖRÜŞÜYORUZ. 

FACEBOOK’DA BİZE BU SORULARI YÖNELTMİŞ. BİZ DE SİTEMİZDE MANŞETTEN YAYINLAMAYI UYGUN GÖRDÜK.

Tuğrul Çalışkan:

Paylaşım için teşekkürler.. Sizin düşüncenize göre Hz.Mehdi Türk ordusu içinden çıkacak bir komutan olacak.

O zaman bir kaç sorum var:

 1)Hadislerde Hz.Mehdi'nin sakallı olacağı söyleniyor. Şu anki TSK mensuplarının hepsi sakalsız. İzahı nedir?

 2)Medine'de doğacağı ve Mekke'de (Kabe-Makam-ı İbrahim arasında) ilk biatları kabul edeceği söyleniyor hadiste. Türkiye'de zuhur edecek iddianızı neye dayandırıyorsunuz?

 3) İmam Rabbani, Abdülhakim Hüseyin, Bediüzzaman gibi zatlar Hz.Mehdi için Nakşibendi halifesi, kutbu aktab vs olacağını söylüyor. Bu vasıfları taşıyan kişiler halka rehberlik eden mürşid-i kamillerdir ve müridleri vardır. TSK içinde böyle birisinin olması mümkün mü? Lütfen kızmayın. Düşünce yapınızı ve bakış açınızı öğrenmek istiyor ve makul cevaplar bekliyorum..



İŞTE CEVAPLAR:
Sorulara başlamadan önce “Sizin düşüncenize göre Hz.Mehdi AS Türk Ordusu içinden çıkacak bir komutan olacak” demişsiniz.

El cevap:

Evet bu mümkün. Hatta araştırmalarımıza göre Türk Ordusu içinden Hz.Mehdi AS ile birlikte ikinci bir komutan daha çıkacak ve aleniyette herkes onu görecek. Hz.Mehdi AS ise sadece Türkiye’de doğmuş ve Harp Okulunda okumuş bir Türk Subayı da olmayabilir. Zira Türkiye dışından da gelip Harp Okulunda okuyup ülkelerinde gözde bir subay olanlar da vardır. Bizim öngörümüz ise Hz.Mehdi AS’ın özel görev ile Afganistan’a gönderileceği şeklindedir. Ama hangi ülke gönderir onu bilemiyoruz.

Diğer cevaplar:

1)      Hadislerde Hz.Mehdi AS’ın sakallı olacağı söyleniyor. Evet doğru.(Sakalsız olacağı da geçiyor) Yurt dışında özel görevlerde bulunan subaylarımız sakallı olabilir. Örneğin Taliban içinde bir subayımız varsa illa ki sakallıdır. Atatürk ve Enver Paşa da Trablusgarp’ta sakallıydı mesela. Hz.Mehdi AS’ın askerleri ile birlikte dağlarda yaşayacağı rivayetleri de var. Dağlarda yaşayanlarda sakallı olur zaten.

2)      Medine’de doğacağına da dair de başka yerlerde doğacağına dair de yorumlar var. Ancak Hz.Mehdi AS’ın  Medine ve Mekke ile ilgisi hadis yorumlarında açıkça şu şekilde geçiyor: 

    Medine’de yaşayacağı (Doğacağı başka), Mekke’ye hacca gideceği ve hacda iken yedi alimin kendisini bulacağı ve bunun üzerine üç defa Mekke ile Medine arasında gidip geleceği ifade ediliyor.Yani Medine’de doğmuş da olabilir, başka bir yerde doğmuş da olabilir. Kayaların oğlu geçiyor mesela. Kafkaslar rivayeti var. Horasan var. 
    Biz Hz.Mehdi AS’ın Türkiye’de zuhur edeceğini hiç söylemedik ve yazmadık. Bize göre zuhur vakti geldiğinde yani o zamanlarda (zaman aralığı ne kadardır bilemeyiz) Medine’de bulunacak ve Mekke’de zuhur edecek. Kabe ile Makamı İbrahim arasında biatları alacak.

3)      Hz.Mehdi AS’ın kutbu azam, kutbu aktab, Nakşibendi şeyhi, halifesi, mürşit, mürşidi kamil gibi manevi makamların en üstünde olacağına dair (Peygamberlik makamları hariç) rivayetler var. İmamı Rabbani, Şeyh Seyyid Abdülhakim Hüseyni ve Bediüzzaman tarafından bildirilmiş. ANCAK bir yanlış anlama var. Yani bu alimler yanlış anlaşılıyor. İşte açıklaması:

Hadis yorumlarında Hz.Mehdi AS’ın kendisinin Mehdi olduğunu bilmeyeceği, sıradan bir insan olacağı ve çarşıda pazarda dolaşıp işine gücüne bakacağı, kimsenin  de onun Mehdi olabileceğine ihtimal vermeyeceğini açıkça yazıyor.

Yani Hz.Mehdi  As bir şeyh değil, bir halife değil, bir mürşidi kamil, kutbul aktab değil.

Ama olacak. Ne zaman olacak?

Hadiste açıkça geçiyor ki: “Allah cc O’nu bir gecede ihya eder”.
Bu ihyadan kasıt Hz.Mehdi AS’ın sıradan bir insan iken bir gecede Allah CC tarafından irşad edilmesi ve evliya yapılması ve hiçbir insana nasip olmayacak bilgilerle donatılmasıdır.

Bu olay 35 ila 40 yaşlarında olacak. İşte o andan itibaren Hz.Mehdi AS, İmamı Rabbani, Abdülhakim Hüseyni ve Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi bir mürşidi kamil, kutbul aktab olarak yeryüzündeki insanların en yüksek manevi makamına geçer. Yoksa ondan önce sıradan biri olacağı zaten hadis yorumlarında açıkça geçiyor.  

Nakşibendilik konusuna gelince: 
Evet Hz.Mehdi AS, Nakşibendi olacak. Ama NAKŞİBENDİ şeyhi olmayacak. Belki halife olabilir. Yani bir Nakşibendi şeyhinin oğlu ya da torunu olabilir. Cemaat tarafından okutulmuş ve çok iyi bir donanımla konusunda ihtisaslaşmış ve yükselmiş olabilir. Pırıl pırıl bir Subay olabilir. "Olamaz" demek de "Olabilir" demekten daha yanlış olur.

Hz.Mehdi AS’ın bir komutan olacağı ve O’na tabi olanların da askeri olacağı zaten tüm rivayetlerde geçmektedir. Ancak açıkça asker olacağı da rivayette vardır. Hatta işaret parmağı yeşerince Mehdi olduğunu anlayacak komutan da rivayetlerde var.
Şimdilik bu kadar.

Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.

Harbiye Marşı




BAŞIMIZ SAĞ OLSUN MİLLETİMİZ VAR OLSUN

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ

15 Şubat 2016 Pazartesi

TANRI DAĞI


ATİLLA YILMAZ'IN KAHRAMANLIK TÜRKÜSÜ



TEPESİNE VURUN
GÖVDESİNİ YONTUN
KÖKÜNÜ KAZIYIN

HAİNLERİN ETRAFINI SARIN SARIN HA
AL BAYRAĞA GÖZ EDENE VURUN VURUN HA

14 Şubat 2016 Pazar

NE ABD, NE RUSYA, DÜŞMANIMIZ PKK

İSLAM ALEMİNİN SÜFYANI HENÜZ ÇIKMADI ANCAK TÜRKİYE'NİN SÜFYANI BELLİ: TERÖRİST BAŞI ÖCALAN.





Türk'e Türk'ten başka yoktur dost millet. Ancak Türk'ün düşmanı olanların tamamı bu düşmanlıklarını PKK'ya destek vererek gösterecekler. Yoksa bizzat kendileri açıktan Türk'e düşmanlık ilan etmeyecekler.

Ne ABD Türkiye'ye açıkça düşmanlık edebilir, ne de Rusya. En azından şimdilik. 

Hadis yorumlarına göre Rusya ile savaşacağız. Zamanı gelince ve gerekli olunca olacak. Ancak o zamana kadar düşmanımız PKK, Süfyanımız da Öcalan'dır vesselam. Öcalan'ın hapisten kaçırılması girişimleri olabilir, çok dikkatli olunmalı.

Ve PKK ile mücadele (Rusya ile savaş başlamadan) bir an önce bitirilmeli.

İSLAM ALEMİNİN SÜFYANI ŞİİLERDEN DEĞİL SÜNNİLERDEN ÇIKACAK.

İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon; Suud ve Sünni blokun Suriye'ye yapmak istedikleri kara harekatına stratejik destek vereceklerini açıkladı.Yani şekli belli değil ama Süfyan Sünni bloktan geliyor vesselam.

Bir başka delil ise Esad'dır.Hadis yorumlarında Eshep ve ailesinin telef olacağı ve Süfyan'ın onların yerine geçeceği bildirildiğine göre...

Esad'ı devirecek olan da bellidir(ABD, Suud,Sünni Blok, Türkiye)  
Esad'ı devirmek isteyenlere engel olmak için Suriye'de olanlarda.(Rusya ve İran)

Bu şu manaya da gelir: Rusya ve İran Suriye'de boşa kürek çekiyor. Yenilecekler.Ama öyle ama böyle. Suriye'ye yapılacak kara operasyonu ile ilgili her hafta yeni bir yön ve cephe öne çıkarken hadis yorumlarında açıklanan ÜRDÜN'den Suriye'ye girilecek ifşaatı her gün daha da yakınlaşıyor. 


Süfyan Sünnilerden çıkacaksa Mehdi de Şiilerden mi çıkacak?

En doğrusunu Allah CC bilir. 

Süfyan Sünniler içimden çıkacak ama başlangıçta Müslüman olmasına rağmen Fırat'ı geçice Kafir olacak.Yani mürteddir Süfyan. Sünni olsa ne? Şii olsa ne?  Ayrıca şu an için Süfyan Sünni olarak da adlandırılamayacak tekfirci güruhundan çıkacak.

Hz.Mehdi AS ise Ehli Beyt'ten olacak ve Ehli Sünnet vel Cemaat üzere olacak. Nakşibendi olacak. Nurcu olacak.(Bu bizim şahsi tahminimiz) Tüm mezhepleri kaldıracak. Hepsinin de yanlışlarını kaldırıp doğrularını birleştirecek gerçek İslamı ortaya çıkaracak. Bu manada Hz.Mehdi AS acaip bir şahıs olarak adlandırılmıştır. (Risalei Nurlarda) 

Şöyle bir hipotez var. Yani iddia. Diyorlar ki...

Esad'ı devirip yerine SAHTE SÜFYAN'I getirecekler, sonra Sahte Süfyanı devirip yerine SAHTE MEHDİ'Yİ getirecekler ve yüzyıl da Müslümanları böyle kandıracaklar. İddia bu ama doğru değil.

Çünkü Esheb devrildiğinde yerine Süfyanın geçeceği hadis yorumlarında var. Gerçek Süfyanın Şamın başına geçeceği ayrıca var. hatta bugün Suriye'de yaşanan şu olaylar hakkında pek çok hadis var. hadisleri değiştirmek mümkün olmadığına göre, yorumlardaki hatalar da istisna olacağı ve ekser yorumların mutabık olduğu dikkate alındığında Eshebin yerine gerçek Süfyan geçecek.


Belki bu iddia Hz.Mehdi AS karşısında çaresiz kalacak olanların bir taktiği olabilir. Korkunun ecele faydası yok. Kafirler için çok fazla zaman da kalmadı. İnsafa, vicdana gelmeleri ve ayrım yapmadan tüm insanlığa sahip çıkmaları kendi çıkarlarına olacaktır.

Allahü Zülcelal o günleri bizlere de görmeyi nasip etsin ve Hz.Mehdi AS'ın ordusunda sıradan bir nefer olmayı hediye etsin İnşallah.