2 Mayıs 2015 Cumartesi

HZ.MEHDİ AS'IN ZUHURUNA NASIL HAZIRLANMALIYIZ?

TEK CÜMLE İLE "HUZURUNA ÇIKABİLECEK ŞEKİLDE ZUHURUNA HAZIRLANMALIYIZ"




İNŞALLAH ZUHUR YAKLAŞIYOR.PEKİ NASIL HAZIRLANALIM?

EKONOMİK ANLAMDA

Yatırım yapalım mı? Borca girelim mi? Kredi çekelim mi? Gıda stoklayalım mı? 
Benzer sorular mail olarak geliyor.

Hz.Mehdi AS hiç gelmeyecek olsaydı kriterimiz ne olacaktı? 

Tabi ki Kuran ve Sünnet.
Yatırım yapmamız gerekiyorsa yapacağız.Borca girmemiz gerekiyorsa mevcut ekonomik ortamda ve gelir seviyemize göre gireceğiz.Ödeme gücümüz neyse o kadar gireceğiz.Kredi çekmek zaten Kuran'a ve Sünnete uygun değil.

Gıda stoklama meselesi ise bize göre tam bir cehalet olur.
Şöyle ki Kuran'a göre yani manevi olarak Allah CC her kulunun rızkını vereceğini ve kimseyi aç bırakmayacağını zaten vaat etmiş.Madem vaat etmiş gıda stoklamaya da gerek yoktur.Bu manevi yöndendir yani bir inanç meselesidir.

Maddi olarak ise yani hayatın gerçeklerine göre, yine stok yapmak akıllıca değildir.Çünkü stok yapan kişi aç kalan kişinin ilk hedefidir.Allah korusun öyle bir ortamda zaten ilk hedefe konulacak kişiler stokçular olur.

Ekonomik anlamda son söz ise şudur:

Her kim dünyayı ahirete tercih etmiş ise kaybetmiştir. Her kim ahireti dünyaya tercih etmiş ise kazanmıştır.Dünya fanidir ve kıyametle birlikte yok olacaktır.Ama ahiret yurdu ebedi bir yurttur ve hiç yok olmayacaktır.

Her kim ekonomik anlamda bir şey kazanmak isterse ahirete yatırım yapsın,dünyaya yapanın yatırımı Bediüzzamana göre 100 yıl sonra hepten yok olacak.

Yani oğlumuza,kızımıza bıraktıklarımız belki de torunlarımıza kalmayacak. En doğrusunu Allah CC bilir.

SİYASİ VE ASKERİ ANLAMDA

Siyasi anlamda alınacak tedbirler konusunda; asıl konumuz olması nedeniyle zaten bu sitede sürekli çok detaylı bilgiler verdik.Kısaca özetlersek:

Hz.Mehdi AS İttihadı İslam için gelecek.Yani İslam Birliğini kuracak.Hiç bir mezhep farkı gözetmeden tüm mezhepleri tek mezhep altında birleştirecek.O nedenle bizler de daha şimdiden mezhepçilikten ve mezhepçilik yapanlardan uzak durmalıyız. 

Ve bütün Müslümanları yani kendisine "Elhamdülillah Müslümanım" diyen herkesi Alevisiyle, Sünnisiyle, Şiisiyle, Selefisiyle olduğu gibi kabul etmeliyiz ve Müslümanların birbirlerini öldürmelerine şiddetle karşı çıkmalıyız.Çünkü kimin Hz.Mehdi AS'a tabi olacağını biz bilemeyiz.Sadece Allah CC bilir.

ABD ile Rusya arasında süren gizli ve soğuk savaş, 3.Dünya Savaşı olarak açık ve sıcak bir savaşa dönüşecek. 

İslam Dünyasında ise Suud'un başını çektiği Sünni blok ile İran'ın başını çektiği Şii blok arasında ABD ve Rusya'nın güdümüyle bir mezhep savaşı yaşanmaktadır. 

Bu savaş Hz.Mehdi AS'ın zuhuru ile sona erecek ve hem Sünnilerden hem de Şiilerden kalanlar Hz.Mehdi AS'a tabi olacaktır İnşallah.

Yani şimdi savaşanlar yarın aynı ordu altında toplanacaktır.O halde bizler bu mezhep savaşının niçin içinde olalım? Bu sadece daha çok Müslümanın ölmesine neden olur.Cinayettir.

Siyasi olarak safımız ne Suud ne de İran'dır.Safımız İslam Birliğidir.Türkiye bu ortamda Pakistan ile birlikte Suud - İran Savaşını engellemeye çalışmalıdır.

Madem ki Hz.Mehdi AS Mekke'deki ayaklanmada zuhur edecek Türkiye de bu ayaklanma için yardımcı olmalıdır.Zira İran bu davasında haklıdır.Suud ise haksızdır. Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren, ilk kanı döken de Suud'dur.Yani onların teröristleri.

Askeri anlamda "silahlanalım" düşüncesinde paylaşımlar yapanları gördük ve çok üzüldük. 

Güzel kardeşler Allahu Zülcellal bizlere bin yıldan beri İslam'ın Sancağını yedi düvelde dalgalandıran dünya tarihinin en şerefli, en kahraman ordusunu nasip etmiş.Silahlanmaya ne gerek var? 

Yapmamız gereken tek şey her koşulda KAHRAMAN ORDUMUZUN YANINDA OLMAKTIR.

Komutanlarımız dünyanın en insancıl, en merhametli, en şerefli, en cesur,en yetenekli,en bilgili, en iyi yetişmiş, en kaliteli komutanlarıdır.Gördünüz işte ABD,Rus,İsrail,tüm batılı subayları. Vehhabi,Şii komutanlarının merhametini.

Bakınız şunu gururla açıklarız.

Sadece Türkler değil dünyadaki her insan, bir Türk Subayının emri altında savaşmaktan ve ölmekten şeref duyar.Bunu onların en ünlü liderleri söylemiştir. Napolyon'dan Hitler'e kadar.

Askeri anlamda sigarayı bırakmalıyız, spor yapmalıyız ve komutanlarımızın bize görev vereceği günü beklemeli ve görev verildiğinde de koşa koşa ve güle oynaya gitmeliyiz İnşallah. 

SOSYAL ANLAMDA

Sosyal anlamda Hz.Mehdi AS'ın zuhuruna nasıl hazırlanmalıyız konusunda bir şeyler yazalım ama bu sefer farklı bir şey yapalım.

Çünkü yorumcularımızdan Süha Bey ile Serdengeçti İkavot Bey bu konuda güzel şeyler yazabilirler.Yorumlar kısmında ya da mail atarak sosyal anlamda nasıl hazırlanmamız gerektiğini yazarlarsa inşallah burada yayınlayalım.

Biz de sadece şunu söyleyelim.

Her kim ki Hz.Mehdi AS'a asker olmak istiyorsa dünyayı bıraksın, sadece ahireti düşünsün.Dünyayı ahirete tercih edenler bu zor dönemde çok ama çok zor günler yaşayacaklar Allahu Alem.

Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.

ÖTEKİ PKK'LILAR

HER KİM Kİ AŞAĞIDAKİ RESİMLERİ MANŞETİNE KOYUP PKK İLE İLGİLİ BİR HABER YAYINLIYORSA BİLİNİZ Kİ O HABER SİTESİ DE PKK DESTEKÇİSİDİR

İŞTE O RESİMLER









BU RESİMLERİN TAMAMI PKK'NIN KENDİ ÇEKTİĞİ VE KENDİ SİTELERİNE SİYASİ PROPAGANDA AMACIYLA KOYDUĞU RESİMLERDİR.

AMA MAALESEF BİZ BU RESİMLERİ PKK SİTELERİNDEN ALMADIK. 

ULUSAL YAYIN YAPAN BASINDAN ALDIK.YANİ PKK'LI OLMADIKLARINI DÜŞÜNDÜKLERİMİZİN YAYIN KURULUŞLARINDAN.

BU YA BÜYÜK BİR CAHİLLİKTİR YA DA GİZLİ BİR İHANETTİR. ÇÜNKÜ:

Bu resimlerde PKK ve teröristleri övülmektedir. Bu elbiselerin tamamı süslenmiş elbiselerdir.Giyim kuşamlar ile hal ve hareketlerde PKK ve terörist reklamı yapılmaktadır.

Eğer bu resimleri PKK ile ilgili her hangi bir haber koyarken farkında olmadan kullanan basın mensupları varsa acilen bu hatadan DÖNSÜNLER.

Kasten koyanlar zaten gizli PKK'lıdır.

AYRICA 

Bu resimlere cevaben konulabilecek PKK'lı resimleri çok miktarda bulunuyor ama sitemizde her yönden belli bir ahlak seviyesinin altına düşmeden yayın yaptığımız için ve sitemizi kirletmemek anlamında bu resimleri koymuyoruz.

Onların yerine sadece tek bir resim koyalım.Anlayan anlar.



SADECE BU YAZI İÇİN ÖNERİMİZ:
VATANINI SEVEN HERKES BU YAZIYI HERKESE ULAŞTIRSIN VE CAHİL BASINIMIZI AYDINLATALIM İNŞALLAH.

1 Mayıs 2015 Cuma

OKUYANLARA DEĞİL DÜŞÜNENLERE

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM



ALLAH CC İNDİNDE YEGANE DİN İSLAM'DIR. GAYRISI BATILDIR.

AMA BU YAZIMIZDA ÇOK FARKLI BİR BAKIŞ AÇISIYLA BİR GERÇEĞİ GÖZLER ÖNÜNE SERMEK İSTİYORUZ.



Müslüman olmak için ilk yapılması gereken şey Kelime-i Şehadet getirmektir.

İslam bir devlet ise Kelime-i Şehadet onun pasaportudur. Onunla o devlete girilir. Ama o devlete girdikten sonra da o devletin kanunları geçerlidir ve ona tabi olunur.

Tabi suç işlememek ve ceza almamak için de önce o kanunları öğrenmek ve hayata tatbik etmek gerekir. İşte o zaman da "Mümin" olunur.

Esas amaç Müslüman olmak değil MÜMİN olmaktır. Çünkü Müslüman olmak hem cezadan kurtulmak hem de mükafat alabilmek için yeterli değildir.

Cezadan kurtulabilmek ve mükafat alabilmek için de "Mümin Olmak Şarttır."

İŞTE DÜŞÜNDÜRECEK SORU

Afrika'da bir kabile.Yabani olarak kalmış ve insanlardan teknolojiden ve dünyadan habersiz yaşıyorlar.

Onların konuşma dilini bilen bir tercüman aralarına giriyor ve bir şeyler öğretmek istiyor.

İlk gün yerlilerden birine "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resuluhu" demeyi öğretiyor.Adam bunu söylüyor ama manasını henüz öğrenmedi.

İkinci adama ise "Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur.Yine şahitlik ederim ki Hz.Muhammed Allah'ın kulu ve peygamberidir." demeyi öğretiyor.

Adam kendi dilindeki bu eğitime "Allah ne demek, peygamber ne demek, Muhammed kim" diye sorup cevabını da öğreniyor.

İŞTE SORULAR

İlk gün sonunda kim Müslüman oldu?

Birinci adam ikinci adamın bildiklerini öğrenmezse ve dersten kaçarsa Müslüman olabilir mi?

İkinci adam birinci adamın öğrendiği Arapça metin ile kelimei şehadet getirmeyi öğrenemeden ölürse ahirete ne olarak intikal eder? Müslüman olarak mı Kafir olarak mı?

Cevapları yorumlarda yazarsak, biz de yorumlar kısmında detaylı yazacağız İnşallah.

İRAN'DAN HZ.MEHDİ AS MÜJDESİ GELDİ

İRAN'DAN İKİ MÜJDE GELDİ 



İRAN'DAN BİRİ ÜNLÜ BİR HATİPTEN DİĞERİ DE AHMEDİNECAD'DAN İKİ MÜJDELİ AÇIKLAMA YAPILDI.


Resulullah(sa) Yemen halkına olan ilgisini göstermek için buyurdu: “Ena Yemaniyyun”, Ben Yemenliyim.

Biz de Peygamberimize uyarak  o hazretin  “ Ben Yemenliyim”  sözünü küresellleştirelim. Resulullah’ın(sa) Yemen halkı hakkında kullandığı ifadeleri ihya edelim. Yemenliler iman, kültür ve Ehlibeyt’e(as) muhabbette özel bir yere sahiptir.

İran’ın önde gelen hatiplerinden Hüccet’ul İslam Ali Rıza Penahiyan, Yemenli şehidleri anma  konferansında yaptığı konuşmada Resulullah’ın(sa) Yemenliler hakkında söylediği bu  söz üzerinde etraflıca durarak dünyanın her yanındaki müminlere şöyle seslendi : Dünyanın her yanında bulunan mümin ve devrimci gençler göğüslerine “ Ben Yemenliyim” yazsın. Bu hadis-i şerifin  Yemen halkının dostları tarafından yaygın şekilde kullanılması düşmanları korkuya salacaktır. Bu şiar yaygınlaşırsa  İmam-ı  Zaman’ın(af) zuhuruna ortam hazırlıyacak  “Yemani  Sancağının”  hidayet edici rolü daha iyi anlaşılacaktır. Yemen halkının tarihin akışını değiştireceğine inanıyoruz. Yemen’deki hadiseler “zuhur’un” alametlerinden ilkinin hazırlık başlangıcıdır inşallah.

İslam dünyasının bütün sıkıntılarının temelinde “Harameyn-i Şerifeyn’in”  Habis Suud  Hanedanının esaretinde inlemesi  yatmaktadır.  Yemen halkının omuzladığı bayrak “Harameyn-i Şerifeyn’in”   kurtarılış arzusunun müjdecidir.  Yemen’in  düşmanlarının kötü davranışı Allah’ın gizli lütuflarından olup bu ülke halkının basiret ve vahdetini kat kat artırmıştır.

Öte yandan İran’ın önceki Cumhurbaşkanı Dr.Mahmud Ahmedinejad, İmam Ali’nin(as) mübarek veladeti münasebetiyle Hazar kıyısında yer alan Amol şehrinde halka hitaben konuşmasında, müstekbir güçlerin sonunun yaklaştığına işaretle dünya mustazaflarının fevkalede bir haberi beklediklerini belirtti.

Müstekbirlerin birçok ülkede birtakım kukla rejimlerin uzlaşmacı tutumuna bakarak beşeriyeti kontrolleri altına aldıklarını sandıklarını ve kesinlikle yanıldıklarını vurgulayan Ahmedinejad, Yemen’e yönelik vahşice saldırılara işaretle şöyle konuştu:

“Şeytan bölgede büyük bir olayın vuku bulacağını biliyor. Yemen’e saldırısıyla Suudi Hanedanın yıkılıp yok olma sürecinde geri sayım başlamıştır.


Müjdeler olsun ki, Emirilmüminin Ali’nin(as) soyundan O adalet güneşi yakında gelecek ve müstekbirlerin defterini dürecektir.”

YORUM

İran'lı din alimi Yemen'deki inkişafın "Yemaninin Ordusunu çıkaracağını" anlatıyor.Yemen'deki mücadeleyi Husilerin kazanması halinde Suudi Arabistan rejiminin de yıkılacağını ve Hz.Mehdi AS'ın zuhur edeceğini ifade ediyor.

Ahmedinecat ise buna ilaveten İran'daki tüm ileri gelen din alimlerinin Hz.Mehdi AS'ın zuhurunu beklediklerini ve artık zamanının geldiğini söylüyor. Yemen olayına da değiniyor ve en başından beri batının Yemen'deki saldırılarının sebebinin de Yemaninin çıkışını engelleme amacı taşıdığını bildiriyor.

Açıklamalar hadis yorumlarına tamamen uygundur.Ayrıca Yemen'deki iç savaşın yani Yemen'in karıştırılmasının Arap Baharı denilen siyonist saldırıların ilklerinden olduğu da gözden kaçırılmamalı.

Yani batı ve siyonistler Ahmedinecat'ın dediği gibi burada çok büyük bir olayın vuku bulacağını çok öncelerden öğrendiler.Tabi ki şeytanilerden.

Korkunun ecele faydası yok. Yemen'den bir nehir kuzeye, doğudan bir nehir batıya, kuzeyden bir nehir güneye inecek ve birleşip batıya sel gibi akacaklar İnşallah.


28 Nisan 2015 Salı

FUTBOL DA BİR DECCAL ALDATMACASIDIR

ASLINDA FUTBOL İLE İLGİLİ YAZI YAZMAYI ASLA DÜŞÜNMÜYORDUK



FUTBOL-FİLM-FESTİVAL

Rahmetli Erbakan Hocamız derdi ki:
"Yahudi sizi 3F ile oyalar istediğini alır götürür.3F Futbol,Film ve Festivaldir."

Basında tarama yapıyoruz, ne olmuş bitmiş diye.Futbol haberlerinden diğerlerini göremiyoruz.Bu kadar da olmaz yani.Bıktık usandık.

"Efendim takip edenler var o yüzden yayınlıyorlar."
 İyi mi yapıyorlar kardeşim?

Üç çocuk ve Sigarayı bırakma kampanyalarından sonra şu ülkede yapılabilecek en önemli kampanya her halde şu sporun profesyonellikten amatörlüğe yayılması ve basında da biraz sansürlenmesi olacaktır.

Nedir bu? Milyarlarca paranın dolaştığı lüzumsuz bir sektör.İnsanlar aç yatarken bu paralara yazık değil mi?

Bir yıl Fenerbahçe, öteki yıl Galatasaray şampiyon olur. Kısa bir tatilden sonra aynı curcuna, aynı rekabet yine baştan başlar.Siz de bize demeyin "Beşiktaşlı mısın?" "Milli takımcıyız, o kadar"

Evet dünyada her ülkede futbol var.Gençleri spora özendiriyor. İyi güzel ama bu dönen paralarla bu ülkenin tüm gençliği spora dahil edilebilir kardeşler.

Yüzde bir spor yapıyor, yüzde doksan uyuşuk uyuşuk çekirdek çitleyip küfür ediyor.Böyle bir medeniyet, medeniyet olur mu? 

Efendim uluslararası başarılar ve reklam boyutu var.Örneğin Brezilya. Güzel. Ama Brezilya iki dönemde bir dünya şampiyonu oluyor ya biz?

Orada da gizli eller devreye giriyor ve bizim uluslararası başarı kazanıp ülkemizin reklamını yapmamıza izin verilmiyor.Yalan mı?

Halkın yüzde biri spor yapıp yüzde doksanı seyredeceğine; yüzde doksanı spor yapıp yüzde biri seyretse daha iyi değil mi?

Bütün bunlara sadece bu kadar karşıyız, ama medyadaki futbol haberlerinden de illahlah dedik yani.

3.Dünya Savaşının arefesinde, dünya tarihinin en önemli günlerinde İran, ABD gemisine ateş açıyor, medyada bir FB-GS kadar yer almıyor.Ayıptır kardeşim.

Hani demiştik ya ahir zamanda Müslümanları kandıracak olan Mesih Deccal değil küçük deccallardır. İşte bu futbol da o küçük deccalların küçük manevralarından başka bir şey değildir.

Deccal değildir ama deccalların küçük bir oyunudur.Açarsak:

Spor her insan için faydalıdır.Ama para ile sektör haline getirilir ve hem ülke ekonomisinden, hem de gençlerin zamanlarından çalarsa o zaman deccalin oyunu olur.

Tv de insanlar için yararlıdır ama gençlere zararlı bilgiler, zararlı proğramlar yayınlar ve zamanını ve yüzündeki nuru öldürürse deccalin oyunu olur.

Yine bilgisayar da son derece yararlı bir teknolojidir ama oyunlarla, zararlı sayfalarla çocukların ve gençlerin hem nurunu söndürür hem de zamanını öldürürse deccalin bir oyunu olur.

Hem de böyledir yanlış mı?

HZ.MEHDİ AS'IN ZUHURUNA NASIL HAZIRLANMALIYIZ?

DEVAM EDECEK İNŞALLAH

ABD-İRAN SAVAŞI ÇIKMAK ÜZERE

HER AN ABD -İRAN SAVAŞI BAŞLAYABİLİR
ALLAH-U ZÜLCELAL MÜSLÜMANLARIN YARDIMCISI OLSUN İNŞALLAH




Ajanslara düşen bilgiler:

Önce İran, bir ABD yük gemisini Basra körfezinde ele geçirdi ve kendi limanına zorla getirdi.

ABD de bir savaş gemisini bölgeye gönderdi.Burada her an bir deniz çatışması yaşanabilir.

Bu gece de bir İran Uçağı Yemen'in Sanaa Hava Alanına inmek istedi. Koalisyon uçakları (Suud ve müttefikleri) uçağı indirmemek için taciz etti.

Uçak dönmeyince Sanaa Hava Limanını bombaladılar. Sivil Uçaklar zarar gördü. Şimdi İran da aynı uçağını ya da başka bir uçağını bu kez savaş uçakları eşliğinde aynı yere gönderebilir.

İran uçakta ilaç ve gıda türü yardım malzemesi olduğunu açıkladı.Suud da tabi silah olduğunu açıklayacak.Doğrusu önemli değil.

Evet bunlar son derece tehlikeli gelişmeler. 

Bunu bir haber olarak yazalım dedik. Ancak bir de tespit yapalım.

Ülkemizde hala "ABD ile İran arasında gizli anlaşma var.Onlar savaşmaz gizli müttefik" diye insanları kandıranlar var. 

Kardeşim Hadis Yorumlarına göre ABD-İran Savaşı kapıdadır. Bölge topyekun bir ateşe düşmek üzeredir. 

Hadis yorumları bu kadar açık iken siz kim oluyorsunuz da insanlarımızı yanlış yönlendiriyorsunuz?

Bakınız ABD her an bir İran Savaş Gemisini misilleme olarak batırabilir.

Yanlış yargınızdan dönmek için neyi bekliyorsunuz?

ABD'nin İran'ı yok etmesini mi? Yok olsa bile "Hadi canım bunlar rol yapıyor mu diyeceksiniz?

Gerçeklerin görülmesi Türkiye açısından çok önemlidir.

Hadis yorumlarına göre bu savaş yani ABD-İRAN SAVAŞI recep ayında çıkacak.Ve Suriye'nin işgaline Süfyanın çıkışına neden olacak.Eğer bu recepde çıkmazsa başka bir recep ayına kalacak.Ama olacak Allahu Alem.

Rabbim bütün Müslümanlara inayet ve hidayet nasip buyursun İnşallah.

SÜFYAN "KARDAVİ" OLABİLİR

SİTEMİZİN İLK YAZISINDA SÖYLEDİĞİMİZ İDDİAYI HALA MUHAFAZA EDİYORUZ



YUSUF EL KARDAVİ SÜFYAN OLABİLİR

ÇÜNKÜ

Fiziksel özellikleri hadis yorumlarına uygundur. Yüzü çiçek hastalığı geçirmiş gibidir. Yüz rengi kızıl ve mordur.Oldukça çirkindir. Başı iridir.

Kişilik özellikleri hadis yorumlarına uymaktadır.Son derece acımasız biridir. Mezhepçidir ve Şii düşmanıdır.Bütün Şiilerin öldürülmesi gerektiğine dair fetvası vardır.

Suriye'de Esad, Irak'da Maliki ve Haydari, Yemen'de Husiler ve Ali Abdullah Salih'çiler düşmanıdır.Bunların hepsi Şiidir.

Sünni olduğunu iddia eder fakat Sünnilik anlayışı Türkiye ve Osmanlı Sünniliğinden uzaktır.Onun Sünniliği Selefilik, Tekfircilik ve Vehhabilik akımlarına yakındır. 


Bir parantez:
(Halbuki Türkiye ve Osmanlı Sünniliği tekfirci ve Vehhabi değildir.

Biz de Kuran'dan sonra Sünnet gelir.Hem Ehli Beyt'i çok severiz hem de Sahabeyi.Tekfirciler Ehli Beyti sevmez, Şiiler de bazı Sahabeyi. Bunların ikisi de gerçek İslam'dan uzaktır.

Bu nedenle Türkiye'nin Tekfirci-Şii Mezhep çatışmalarının içinde olması çok yanlış olur.Ortadoğu'da kan vermesi ya da kan dökmesi Türkiye ve Osmanlı Sünniliğine aykırıdır.)

Kardavi, Dünya Müslüman Alimleri Birliği başkanıdır.Fakat bu birlik batı tarafından kurulmuş ve İslam'da İttihadı İslam yerine mezhepçiliği politika olarak benimsemiş bir birliktir.

Kardavi Siyonist ve NATO müftüsü olarak bilinmektedir.

Süfyan Kardavi olabilir. Süfyani de yani Süfyan'ın ordusu da Yabis vadisinde bekleyen koalisyon ordusudur.Yedi bayraklı ordu Ürdün'dedir. 

Suriye işgal edilir de Esad devrilir ve yerine Kardavi gelirse Süfyan olduğuna dair hiçbir şüphemiz kalmayacaktır.

Başkası olamaz mı?

Tabi ki bu bir tahmin ve başkası da olabilir. Mesela Ahmet Carba da fiziksel özellikleri uyan biridir. Ama bir alim değildir.Alimden kasıt sözü dinlenen birisi olmaksa evet o zaman Carba da olabilir.

En doğrusunu Allah CC bilir.

SÜFYAN'I TÜRKİYE'DE ARAYANLAR

Yanılmaktadırlar. Çünkü Süfyan bir değil bir çoktur. Bu manada İslam Dünyasının her ülkesinde pek çok Süfyanlar olmuştur.Ama bizim tanımladığımız Süfyan bunların hepsinden sonra gelecek ve ahir zamanın dehşetli Süfyanı olarak tanımlanmış olan Süfyandır. O da henüz çıkmamıştır ve Suriye'de çıkacaktır.

Süfyan'ı Türkiye'de aramak doğru değildir. Ancak Türkiye'de Süfyan'a tabi olacak olanlar olabilir.Yani bilerek veya bilmeden Süfyana hizmet edecekler çıkabilir.Mesela Apo, eğer ölmezse ve dışarı çıkarsa, Süfyan'ın en önde gelen yardımcılarından biri olacağı çok açıktır. 

Süfyanlar ve Deccallar pek çok olduğu için hadis yorumlarında çok farklı görüşler ileri sürülmüştür. Öyle ki bir adam hem Süfyan hem de Deccal olamaz ama farklı görüşler bir kişiye hem Süfyan hem de Deccal diyebilmişlerdir.

Belirleyici olan özellik ise şudur:

Dehşetli Süfyan Suriye'de Eshebin yerine geçecek. Deccal ise Hz.Mehdi AS İstanbul'da kutsal emanetleri teslim aldığında çıkacak.

Yani Suriye'de Esad gitmeden Süfyan beklenmemeli.Kaldı ki Suriye'yi işgal eden ABD olsa bile Süfyan Obama da olmuyor. Eshebin yerine oturacak kişi oluyor. Şimdi "Suriye'yi şu kişi işgal edecek öyleyse Süfyan odur" demek de yanlış oluyor demek ki.

Deccal için de Hz.Mehdi AS İstanbul'a gelip kutsal emanetleri teslim almadan yapılan tahminler hep yanlış çıkacaktır.

Burada bir müjde var farkında mıyız bilmiyoruz.O da şudur:

Biz en başından beri Müslümanların Deccal'den korkmaması gerektiğini ve Müslümanlara hiç bir zarar veremeyeceğini yazmıştık. 

Bunun sebebi Deccal'in çıkışını Müslümanlara Hz.Mehdi AS'ın bildirecek olmasıdır. Hz.Mehdi AS "Deccal çıktı" dedikten sonra Müslüman Deccale kanar mı? Elbette ki kanmaz.

Hadis yorumlarındaki "Deccalin Müslümanları da kandıracağı Müslümanlar için ta Hz.Adem AS'dan Kıyamete kadar ki en büyük tehdidin Deccal tehlikesi olduğunu" nasıl açıklayacağız?

El cevap: 

Müslümanları kandıracak olan Deccal Hz.Mehdi AS'dan sonra gelecek olan Mesih Deccal değil, Hz.Mehdi AS'dan çok önceleri gelecek olan binlerce küçük Deccallardır. 

Bu manada kullanmayı bilmeyene TV de, bilgisayar da bir nevi deccaldır. Bediüzman Komünizmi de Deccal olarak tanımlamıştı. Yine "para" en alçak Deccaldir.

Açıklaması da bu olabilir Allahu Alem.

Yoksa Mesih Deccal'i bize Hz.Mehdi AS açıklayacak, öyleyse üzerinde durmaya gerek de yoktur.

Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.

27 Nisan 2015 Pazartesi

BEDİÜZZAMAN'IN İFŞATI GERÇEKLEŞİYOR

PKK'NIN ŞEHİR KANADI YDGH DİYARBAKIR'DA KAHVEHANE BASMIŞ


Silvan'da kahvehane basmışlar.Halkı zorla ayağa kaldırıp geç kalkan birini ayağından vurmuşlar. PKK propagandası yapıp HDP ye oy istemişler.

Yani HDP 'ye silah zoruyla oy topluyorlar. Aslında yasal açıdan PKK baskısı olan yerlerde sandıklar açıldığında HDP'ye çıkan bütün oyların iptal edilmesi gerekir.Yüksek Seçim Kurulu bunu yaparsa şaşmamak lazım çünkü yasa gereği budur.Baskı altında oy kullanılamaz.Kullanılan oy ya geçerli sayılmaz ya da seçimler o bölgede tümden iptal edilir.

GELELİM YORUMA

Bediüzzaman Hz.leri Müslüman Kürt halkının Kahraman Orduya ihanet etmeyeceğini yıllar önce ifşa etmişti.

Şimdi bu züppeler silah zoruyla Müslüman Kürt halkını sindirip, zorla oylarını alıp, arkasına takıp devlete karşı ayaklandırıp, becerebilirlerse devlet kurup sonra da bu Müslüman Kürtleri zulmetmeden yöneteceklerini vaat ediyorlar.Ama daha şimdiden Müslüman Kürtlere zulmederek de aksini ispat ediyorlar. Yardımlarına da kahraman askerlerimiz ve polislerimiz yetişiyor ve yaralıyı hastaneye yetiştiriyorlar.

Bu da şunu gösteriyor:
Müslüman Kürtler kimin şerefli kimin şerefsiz olduğunu görecek ve şerefli ordunun yanında şerefsiz PKK'nın da karşısında olacaktır. 

İşte bunlar da işaretleridir ve Bediüzzaman bunu yıllar önce söylemiştir.

Türk Milleti de burada güzel bir sınav vermiştir ve şerefli Müslüman Kürt halkını asla ve asla şerefsiz PKK ile bir tutmamıştır.

TEMİM'Lİ SARIŞIN GENÇ

1881 - 1981 İNŞALLAH




19 Mayıs 1915'de Osmanlı 5.Ordu Komutanı Alman General Liman Von Sanders Anzakların bulunduğu Arıburnu' na 42.000 asker ile bir taarruz başlatır. Taarruz planları yanlıştır ve o gün on bin askerimiz şehit olur. 


8 Ağustos 1915 tarihinde Atatürk daha önceki başarıları nedeniyle Anafartalar Grup Komutanlığına getirilir. O günden sonra işler değişir.


9 Ağustos'da  1.Anafartalar Zaferi

10 Ağustos'da Conkbayırı Zaferi
21-22 Ağustos 2.Anafartalar Zaferi kazanılır.

8 Ocak 1916 da yenilgiyi kabul eden İngiliz ve Fransızlar çekilir.


Bunlar 18 Mart Deniz Zaferinden sonra Çanakkale Kara Savaşları esnasında kazanılan ve sonucu belirleyen zaferlerdir.


Bunu şunun için yazdık:


Birincisi okuyup Atatürk'ü öğrenmeden kulağına gelen şeytani vesveselere inanmayı daha kolay gören cahiller öğrensin istedik.


İkincisi ise okuyup öğrendiği halde balık hafızalı olması nedeniyle çabuk unutanlar hatırlasın dedik.


Biraz daha açalım:


Alman general Anzakların 12 bin kişilik birliğini 42 bin kişilik asker ile yenemediği gibi 10 bin askerimizin de şehit olmasına neden oluyor. Türk Subayları ise Alman Generalin planının yanlış olduğunu kendisine saldırıdan önce iletmelerine rağmen bu taarruz yapılıyor. Yanlış da şuymuş:


Alman General 12 bin kişinin üzerine 42 bin kişiyi sahaya yayarak  küçük birliklerle devamlı saldırtmış ve giden şehit olmuş. Türk Subayları ise esas kuvvetin merkezde birleştirilerek 12 bin kişinin üzerine daha çok bir merkez saldırı yapılmasını istemiş. İşte yanlış da buymuş.Aklının işiydi Alman Generalinin.  


Çanakkale Savaşı Alman Generalinin yanlış genel planlarına rağmen Türk Subaylarının özel savaş planlarının başarısıyla kazanılmış. Bunların en önde geleni de Atatürk'müş


Zira o Arıburnu yenilgisini de Conkbayırında Zafere dönüştüren Atatürk olmuş. Bu nedenle de Anafartalar grup Komutanlığına yükseltilmiş. Bundan sonra da Atatürk'ün komuta ettiği birlikler zafere kadar yenilmemiş.Ve nihai zafer gelmiş.Anladın mı benim cahil kardeşim.


KONUMUZA DÖNEREK DEVAM  EDELİM


Atatürk 1881 doğumludur ve Osmanlının mavi gözlü, sarışın dehasıdır. Ve Atatürk Osmanlının en kritik görevleri verdiği en iyi ajanı, en başarılı subayıdır. Vahdettin Han defalarca Atatürk'e hayranlığını ifade etmiştir.Vahdettin Han Atatürk'ü Anadolu'ya Padişahlığı kurtarsın diye değil CUMHURİYETİ KURSUN diye göndermiştir. Zira o cumhuriyeti kurmayı abisi cennetmekan Abdülhamid Han da istemiş ama AYRILIRLAR diye İngiliz uşağı Araplara güvenememişti. 


Haksız da çıkmadı.


Araplar, 1915 yılında Padişah Vahdettin Şeyhülislamın fetvasıyla ve bir hafta arayla iki defa kafirlere CİHAT ilan etmesine rağmen Padişah yerine İngiliz Lawrens'e biat etmişlerdi. (Araplardan kasıt bugünkü emirlerin tamamıdır. Çaresiz avam hariçtir.)


1918 yılına gelindiğinde ise Osmanlıyı satacak kimse kalmamıştı ve satacakların hepsi de satmıştı.Artık CUMHURİYET rahatlıkla kurulabilirdi. Ve bu şekilde, bu şartlarda kuruldu.


Şimdi sen kime hain, kime Süfyan diyorsun beyinsiz? Hain değilsen, Süfyanın uşağı değilsen beyinsiz olduğun kesindir.


DEVAM


Şimdi zuhur edecek olan ise Temimli Sarışın Gençtir ki tıpkı Atatürk gibi zahirinden anlaşılamayacak, beyinsizlerin ithamlarına muhatap olabilecek ve en önemlisi de Atatürk gibi 19 rakamıyla sıkça tesadüf edecek biridir.


Atatürk Osmanlının sarışın genci, Temimli ise Türkiye'nin sarışın genci olacak İnşallah.


Allahu Alem Atatürk 1881 doğumlu ise Temimli Sarışın Genç de 1981 doğumlu olabilir. Efendim böyle yazarsanız bulabilirler. Allah'ın dediği olur.Bulamazlar.Koruyan korur.


19 Mayıs 1915, şanlı askerlerimiz için acı bir gün olmuştur.Sorumlusu da Almanlar ve İngilizler'dir. Şimdi -İnşallah olmaz ama- benzer bir duruma karşı dikkatli olunmalı. Bu Temimli Sarışın Gencin zuhuruna sebep olabilir Allahu Alem.


19 Mayıs 2019 da ise Hz.Mehdi AS'ın bütün ordularının başkomutanı olacak ve SON SAVAŞI YAPACAKTIR İNŞALLAH.


Bu yazıyı Atatürk düşmanı CAHİLLER ve HAİNLER için yazdık.Burada keselim.  

26 Nisan 2015 Pazar

YILMAZ ÖZDİL FENA ÇARPMIŞ

YILMAZ ÖZDİL'İN FACEBOOK'DAN ALINTI YAZISI AŞAĞIDA YORUMSUZ SUNULMUŞTUR




İŞTE O YAZI

Bayrak - Yılmaz ÖZDİL

Elim varmıyor.

Yazmıyorum.
İlla ısrar ediliyor...
“Bayrağı yaz!”

*

Nesini yazayım birader... PKK’nın tanık, TSK’nın sanık olmasına şaşmadınız da, bayrağımızın indirilmesine mi şaştınız?

Habur’da havayi fişekle karşılamalarını, UEFA kupası kazanmış gibi otobüsün üstünde tur attırmalarını yadırgamadınız da, bayrağın indirilmesini mi yadırgadınız?

Diyarbakır’a karışırız diyen Barzani’yi AKP kongresinde onur konuğu yapıp, Türkiye seninle gurur duyuyor diye alkışlamalarından rencide olmadınız da, bayrağın indirilmesinden mi rencide oldunuz?

*

Saçılıma karşı çıkanlara “iki cihanda lekeli” demediler mi?
Türkülerinde “barutun kokusu düştü burnuma, dört bir yana istiyorum dibinden patlatayım, adamlar gibi dağlara düşeyim, tutmak istiyorum Kürdistanımı” diyen Şivan Perver’e, barış güverciniymiş gibi, düet yaptırmadılar mı?

*

DEP kongresinde, HADEP kongresinde, DEHAP kongresinde, DTP kongresinde, BDP kongresinde, Ankara’nın göbeğinde, bayrağımız indirilmedi mi?

BDP milletvekilleri, kameralar önünde, göstere göstere, Kalaşnikoflu teröristlerle sarılıp kucaklaşmadı mı?

Tayyip Erdoğan’ın akıl hocalarından olan AKP milletvekili “PKK’nın zulme karşı mücadele ettiğini” söylemedi mi?

AKP yöneticisi “Türk yoktur” demedi mi?
“Ulus devlet Allah’ın belasıdır” diyeni, “Türk üst kimliği bölücüdür” diyeni, “devletten yana değil, dağdakiyle birlikte yaşamak isterim” diyeni, “Türk bayrağı demeyelim, Türkiye bayrağı diyelim” diyeni... “Akil adam” yapmadılar mı?

*

“PKK’yla masaya oturduğumuzu iddia edenler şerefsizdir” diyen Tayyip Erdoğan, kiminle masaya oturdu?

Apo’ya Diyarbakır meydanında “Ulusa Sesleniş” konuşması yaptırmadılar mı?

“TSK cami bombalayacaktı” iftirasını aylarca manşet yaparlarken, “isteklerim yerine getirilmezse 50 bin kişiyle halk savaşı olur, bundan önce yaşananlar devede kulak kalır” diyen Apo’nun, İmralı tutanaklarını sansürlemediler mi?

Apo açık açık “AKP’yle ittifaka gireceklerini, kendi isteklerinin yerine getirilmesi karşılığında Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını destekleyeceklerini” söylemedi mi?

Bizim yalaka basın, koşa koşa gidip, Kandil’deki basın toplantısını naklen yayınlamadı mı?
Devletin valisi “Abdullah Öcalan’ı takdirle karşılıyorum” demedi mi?

*

Apo posteri taşımak suç olmaktan çıkarılırken, otomobiline Atatürk posteri yapıştıranlara trafik cezası kesilmedi mi?

19 Mayıs yasaklanırken, TC kaldırılırken, PKK bayrağı serbest bırakılmadı mı? PKK bayrağıyla alakalı suç duyurusunu inceleyen savcılık, “sarı kırmızı yeşil renkler, PKK sembolü manasına gelmez, Senegal’in Gana’nın Kamerun’un bayrağı da yeşil kırmızı sarıdır” deyip, takipsizlik vermedi mi?

*

PKK kurşunuyla tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş, şeref madalyalı subayımız, PKK itirafçısının yalanlarıyla intihar ettirilmedi mi?
Oslo kepazeliği yüzünden MİT Müsteşarı’nı ifadeye çağıran savcı, anında uçurulmadı mı?

*

İsmet İnönü’ye “Hitler” denmedi mi?
Sabiha Gökçen’e “soykırımcı” denmedi mi?
Şehitlere “kelle” Apo’ya “sayın” denmedi mi?
Şehitlere kelle dediği için Tayyip Erdoğan’ı “üç kuruş” tazminata mahkûm ettiren avukatı, Silivri’ye göndermediler mi? Bu tarihi kararı veren kadın hâkimi, adalet bakanının talimatıyla yargılamaya kalkmadılar mı?

Gazilere haciz gelmedi mi?
Şehit babasının kapısına icra dayanmadı mı?
10 şehidimizin toprağa verildiği gün, Tayyip Erdoğan şarkıcılarla beraber Somali’ye gitmedi mi? 8 şehidimizin toprağa verildiği gün, dışişleri bakanımız, başbakanımızın eşi ve kızıyla beraber Myanmar’a gidip, Myanmarlılara ağlamadı mı? 15 şehidimiz varken, AKP milletvekili stadyumda sünnet düğünü yapmadı mı, bakanlar kirve olmadı mı? 25 şehidimiz varken, AKP’nin valisi AKP’nin Necdet beyine sucuk hediye etmedi mi?

*

Libyalıları, Filistinlileri, Yemenlileri, Mısırlıları, Suriyelileri ambulans uçaklarla Türkiye’ye getirip, özel hastanelerde ücretsiz tedavi ederken, Cumhurbaşkanına hediye edilen beygiri bile özel uçakla Ankara’ya getirirken... Şehitlerimizin tabutlarını kamyonet kasasında taşıyıp, gazilerimizi şehirlerarası otobüsle göndermediler mi? Gaziler, otobüs biletlerini bile kendi cebinden ödemedi mi?

*

“Parası olan var, olmayan var, parası olan bastıracak parayı, askerlikten kurtulacak, parası olmayan askerlik yapacak, ben şahsen Tayyip Erdoğan olarak böyle bir sorumluluğun altına girmem, referandum yaparım, çünkü biz kimsesizlerin kimiyiz” dedikten sonra, şak diye, bedelli çıkarmadılar mı?

“Ensesi kalınsa, canı sağ olsun, garibansa, vatan sağ olsun” demediler mi? Analar ağlamasın ayağıyla, kaçanın anası ağlamaz’a getirmediler mi?

*

Anayasa Mahkemesi önündeki “adalet nöbeti”nden tek kelime yayın yapmayan şerefli(!) basınımız, Diyarbakır belediyesi önündeki anneler nöbetinden 7 gün 24 saat canlı yayın yapmıyor mu? Diyarbakır’daki anneler anne de, Ankara’dakiler kelaynak sürüsü mü? Diyarbakır’daki annelerin evlatları PKK’nın elinde esirken, subay annelerinin evlatları kendi ordusunun elinde esir değil mi?

*

Hukuku eğip büküp, İmralı’yı Kandil’i meşru hale getirirlerken... Anayasa Mahkemesi gayri milli ilan edilmedi mi?

*

TÜSİAD’a vatan haini diyenlerin, PKK’ya vatan haini dediğini duydunuz mu?

*

PKK cirit atarken, ömrünü terörle mücadeleye adamış Genelkurmay Başkanı terörist suçlamasıyla müebbet hapse mahkûm edilmedi mi? “Bayrağı korumaya yeminli” kuvvet komutanlarımız, pırıl pırıl subaylarımız hapse tıkılırken, AKP’nin can kuşu Hilmi efendi “kasaptaki ete soğan doğramam” demedi mi?

*

İmralı’yla muhabbete gıkını çıkarmayan Necdet bey, Hasdal’da söyledikleri afişe edildi diye CHP’yi mahkemeye vermedi mi? İmralı legal de, Hasdal illegal mi?

*

Kışlaya molotof atıp, askeri üsteki bayrağımızı indirdiklerinde, Necdet bey’in sabrı taşmazken... Aynı Necdet bey, sessiz çığlık eylemine katıldı diye, emekli tümgeneralin eşi Derya Beştepe’ye “orduevine giriş yasağı” koymadı mı?

*

Ve, hâlâ diyorsunuz ki, indirilen bayrağımızı yaz... Neyini yazayım birader? Sıkmayın canınızı, Hindistan’da Pakistan’da olur böyle şeyler mi diyeyim?

*

Bayrak düşerse...
Vatan düşer.

*

Saklı gizli yok, her şey gözünün önünde cereyan ediyor... Bir daha oy ver, Türk bayrağını indirdikleri askeri üsse Kürdistan bayrağı diksinler mi diyeyim?


PAYLAŞALIM...



BİZ DE YORUMLAR KISMINDA AÇIKLAMA YAPABİLİRİZ.


25 Nisan 2015 Cumartesi

DEMEKKİ NEYMİŞ?

PERİNÇEK CEMAATİN OKULLARINI KAMULAŞTIRACAĞINI AÇIKLADI




ŞİMDİ 28 ŞUBATTAN İTİBAREN YENİDEN DÜŞÜNMEYE BAŞLAYALIM

28 Şubat Refahyol Hükümetine karşı yapılmıştı. Erbakan arkasında ABD olduğunu açıkladı.

Zamanın bir generali ekranda yaptığı bir konuşmada "Türkiye için asıl tehlikenin Refah Partisi değil Cemaat olduğunu" ifade etti. "Refah Partisi kolay, kapatırsınız ve siyasilere de siyaset yasağı getirirsiniz olur biter, ama cemaat öyle değil kadrolaşıyor" demişti.

O general bir daha açıklama yapmadı. Belki de fikirleri de değişmiş olabilir.

Ama değişmeyen işte bu manşet oldu.

Zamanında Erbakan'a karşı yapılan 28 Şubatın içinde olan Ulusalcılar 28 Şubatı ABD yaptırmış olmasına rağmen dışında kalamadılar.

Ama Erbakan'ı "Anti emperyalist milli bir lider" olarak tanımlama lütfunda bulunmayı da ihmal etmediler.

İlk önce Erbakan ve Milli Görüş bitti.Sonra sıra Cemaate geldi.

Ve Ulusalcılar iktidara geleceklerinden çok eminler. Ve Cemaati de bitirme kararlılığındalar.Tıpkı AKP gibi.

İyi de kardeşim.

Asıl oyuncular kim, figuranlar kim o zaman?

Biz biliyoruz da hadi neyse...

HODRİ MEYDAN

MADEMKİ HER DEVLET YASA ÇIKARIP "SOYKIRIM" DİYOR ÖYLEYSE HODRİ MEYDAN



TÜRKİYE ALEYHİNE MECLİSLERİNDEN KARAR ÇIKARTAN TÜM ÜLKELER İÇİN BİZ DE TBMM'DE YASA ÇIKARTALIM.

1- ABD, Kızılderilileri katletti.İnkar edene bir yıl hapis

2- Fransa,Cezayir'de Müslümanları katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

3- Bulgaristan Belene'de Türkleri katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

4- Ruslar milyonlarca Müslüman Türk'ü katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

5- Almanya Yahudileri katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

6- Çin Uygur Türklerini katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

7- Hindistan Keşmir Müslümanlarını katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

8- İngiltere dünyanın yarısını katletti. İnkar edene bir yıl hapis.

9- İtalya Afrika Müslümanlarını katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

10- İspanya Endülüs Müslümanlarını katletti.İnkar edene bir yıl hapis.

Daha sayalım mı? Bu kadar yeter.

Madem onlar bir yasa çıkarıp bizim için ne ifade ettiğini görmek istiyorlar, biz de çıkaralım onlar için ne ifade ediyor görelim.

Gerçek şu ki Kahraman Türk Milleti dünyadaki tüm milletler içinde soykırım yapmayan tek millettir.

İşte bu şerefsizler bunun için kuduruyorlar ve "Biz bu kadar şerefsizliği yapmış iken, tarihimizden utanırken siz nasıl böyle şanlı bir tarihe sahip olursunuz?" demek istiyorlar.

Ya işte böyle.

Silahı adamın eline verirsen hak için patlar,mazlumun ahını zalimden alır.

Ama sizin gibi zalimlerin eline geçerse mazluma patlar zulüm olur.

Ey batı! Adam ol adam. Bak hala soykırımlarına devam ediyorsun. Ortadoğu'da Müslüman bırakmadın.Beş yüz yıl önce değil.İşte şimdi ve hala devam ediyorsun.

Soykırımmış. Hadi oradan.


HZ.MEHDİ AS GUTA'DA

ÖNCEKİ SENARYONUN DEVAMIDIR




Hz.Mehdi AS Mekke Emiri olduktan sonra tüm hicaza hakim olmuş, Hicaz'daki, Ürdün'deki, Irak'daki tüm Süfyani (ABD ve Batı) ordularını imha ederek GUTA'ya gelmiştir.

O ESNADA

Her şeyin yeni başladığını görür.Öyle ki İran'a vuran ABD ve müttefiklerine karşı Rusya da Avrupa' yı kan gölüne çevirmiştir.Dünyanın her tarafında savaş vardır.

Savaşa dahil olan tüm ülkelerin askeri tesisleri, hava alanları, hava üsleri, hava ve zırhlı birlikleri, elektrik santralleri ve hatları, barajları, nükleer santralleri,petrol kuyuları ve rafinerileri füze yağmurlarıyla yok edilmiştir.

Dünyanın her tarafı Arap çölleri gibi sıcak, gündüzler toz bulutları ile kararmış, geceler ise ay ve yıldızlarla aydınlanamamıştır.

Her tarafta kan, her tarafta göz yaşı vardır.

ABD ve müttefikleri Hz.Mehdi AS'a karşı Süfyan'ın yardımına koşamamışlardır. Çünkü Rusya ile başları derttedir. Hem Avrupa'da hem Türkiye'de.

PEKİ NELER OLMUŞTUR TÜRKİYE'DE?

Dost ve müttefik ABD, Siyonist Yahudilerin baskısıyla kendi müttefikini bölmeye, parçalamaya çalışmıştı. Ermenileri, Kürtleri, Yezidileri, Süryanileri, Nusayrileri, Keldanileri ve doğuda Türkiye'yi bölebilecek kim varsa hepsini birleştirmişti müttefiki aleyhine. 

Ancak başaramamıştı ve "iyi ki başaramamışım" demekten de geri kalmamıştı. Çünkü Yunanistan'ın AB ve Nato'dan çıkıp Rusya'nın kontrolüne girmesi, ABD'yi Rusya ile karşı karşıya getirmiş ve Türkiye yeniden olmazsa olmaz müttefiki oluvermişti.

Suriye'yi işgal ettikleri esnada Yunanistan'a da Türkiye ile bir ders vermeyi amaçlamışlar ve Türk Yunan Harbi bu nedenle yaşanmıştı. Yunan tarumar olmuş ve Rusya çılgına dönmüştü. İşte bu yüzden Rusya ABD ile topyekun bir savaşa girişmişti.

Avrupa'yı istila ederken Ermenistan'da bulunan 960 bin kişilik bir ordusunu da Amik Ovasına indirmişti. Zamanında ABD'nin Türkiye'yi bölmek için kullandığı bölücüler de ABD'nin desteğini çekmesiyle Rusya'dan yana olmuşlardı. Ancak Müslüman Kürtler müstesna.

Müslüman Kürtler Kahraman Ordunun yanında yer alarak Bediüzzamanı haklı çıkarmışlardı. Çünkü Kahraman Ordu hiç bir zaman PKK ile Müslüman Kürtleri bir tutmamıştı. 

Müslüman Kürtleri Kahraman Ordunun asli unsuru olarak gören şanlı kumandanlar hiç bir zaman kendi ayaklarına kurşun sıkmamışlardı. Zira beşbin kişilik PKK'ya karşı kurulan kırk bin kişilik Korucular da Müslüman Kürtlerden oluşmuyor muydu?

960 bin kişilik orduyla Amik Ovasına inen Ruslara karşı mensubu olduğumuz Nato 960 bin kişilik bir orduyla Amik Ovasına gelmiş ve yaman bir savaş başlamıştı. 

Ermenistan köye dönmüş, Türkiye aleyhine kışkırtılan tüm bölücüler ve hainler de yok edilmişti.

Ancak tarih tekerrürden ibarettir ve 1918 de savaş yapmadan Mondros Mütarekesine dayanarak Dolmabahçe Sarayının önünde demirleyen İngiliz ve Fransız gemilerinin yerini Rus gemileri almıştı.

Elbette onlar da geldikleri gibi gideceklerdi ama bu sefer bir daha asla dönmemek üzere gideceklerdi. 

İşte Hz.Mehdi AS GUTA'ya karargah kuruncaya kadar Türkiye'de de bunlar olmuştu.

Hz.Mehdi AS ilk önce Süfyan ordularını yener ve Suriye'nin tamamını fetheder.Süfyan İsrail'e kaçmaktadır. Golan Tepelerinde yakalanır ve dalları Taberiyye Gölüne doğru uzanan bir ağacın altında infaz edilir.

Guta'da Amik Ovasında yapılan savaşın sonucu beklenmektedir. Çünkü müdahale için henüz zaman gelmemiştir.

Kahraman Ordu destan yazmakta ve şehidler alınlarındaki nurların ışığıyla yıldızlar yerine gökyüzünü aydınlatmaktadır. 

Hz.Mehdi AS da hayranlıkla izlemektedir. Zira o kahramanlar O'nun askeridir.Hangi komutan destan yazan askerini izlerken hayran olmaz ki? Hiç mümkün müdür mensubu olduğu kahramanların içinde olmasın? Ama her şeyin bir zamanı var.

ABD ve Kahraman Ordu Rus Ordusunu tarumar ederler.960 bin kişinin tamamı öldürülmüştür. İstanbul'daki Rus güçleri de kaçmışlardır.

Ama ABD Ordusu zaferle birlikte kabulü imkansız iki istekte bulunur. Birincisi "Aramızdan çekilin"diyerek Süfyanı ve ordularını tarumar eden Hz.Mehdi AS ile savaşmak üzere Suriye'ye geçmek isterler.Kahraman Ordu müsaade etmez.Sonra "savaşı haç kazandı" diyerek Amik Ovasından çıkmak istemezler.Ve savaş başlar.

Hz.Mehdi AS'ın savaşa girmesiyle 960 bin kişiden oluşan ordunun kalanları da öldürülür.Bunlar ABD Ordusudur.

Bu savaş 3.Dünya savaşının da son savaşıdır. Yıl Allahu Alem 2019'dur.

Bütün dünya ulusları, büyük topluluklar halinde Müslüman olmaya başlarlar. Milletler, devletler Müslüman olmaktadır.

Hz.Mehdi AS İstanbul'a gelir ve törenle kendisine kutsal emanetler teslim edilir. Ancak her şey bitmemiştir.

Batı dünyasına İsrail'den bir mel'un seslenir.

"Müslümanların Mehdi dediği kişi Deccal'dir.O'na tabi olmayınız. Deccal olmasa hem ABD'yi hem de Rusya'yı aynı anda yenebilir mi?" der.

"Bana tabi olun çünkü ben Deccal'i yok edecek olanım.Ben İsa Mesih'im" der.

Halbuki o mel'un İsa Mesih değil, Mesih Deccal'dir.

Hz.Mehdi AS'a bildirilir ve İstanbul'da iken şöyle buyurur.

"Deccal çıktı, Şam'a gidiyoruz"

Çıkan Deccal'dir. 
Cenabı Zülcelal, Deccal'e bazı olağanüstü meziyetler vermiştir. Bunlar insanları imtihan içindir.

Ölümlüdür ancak herkes öldüremez.O yetkiyi Allah CC sadece Hz.İsa AS'a vermiştir.İnsanı öldürüp diriltme yetkisi vardır. Tabi dirilttiği kişi kısa bir süre sonra yine ölmektedir.
Sihirin her çeşidine vakıftır. İspirtizma, hipnotizma,her çeşit sihirbazlık.

DECCAL'İ ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ