21 Mart 2015 Cumartesi

AYTUNÇ ALTINDAL'DAN KEHANETLER

TÜRK İMPARATORLUĞU'NUN YIKILIŞINA DAİR KEHANETLER / AYTUNÇ ALTINDAL



(AYTUNÇ ALTINDAL,Tapınakçılar tarafından şehit edilmiştir.Allah Rahmet Eylesin.)

İŞTE O YAZI

Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal, “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetler” adlı kitapta yer alan “Türkiye'nin 11'inci liderinin adı 11 harfli” cümlesinin Abdullah Gül'e işaret ettiğini belirtti ve ekledi: “Kehanetlere göre bu cumhurbaşkanı döneminde Türkiye devasa bir sarsıntı geçirecek”

BUGÜNE kadar 19 kitap yazan Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal'ın Destek Yayınları'ndan çıkan son kitabı “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetlerde gündemi sallayacak açıklamalar var. Kitap metnini Bizanslı Tarihçi Laonicus Chalcondlyles'in yazdığını, yorumcusunun Fransız Blaise de Vigenere, yayıncısının ise Thomas Artus olduğunu belirten Altındal, kitapta Türkiye Cumhuriyeti'nin 11'inci Cumhurbaşkanının kim olacağı ve Türkiye'nin geleceğine yönelik öngörülerin bulunduğuna dikkat çekti.

Gerçekleşmiş kehanetlerinden biri, Mustafa Kemal Atatürk'ün yeni Türk devletinin kurucusu olması sıfatını kazanması olan yüzyıllar öncesinin kâhinlerine göre, yeni cumhurbaşkanının ad ve soyadındaki harflerin toplam sayısı 11. Bu da Abdullah Gül olarak yorumlanıyor. Ayrıca devlet, bu cumhurbaşkanı ile çok büyük sıkıntılar yaşayacak. Kehanetlere göre bu durum Batılı devletlerin işine yarayacak.


17 kehanet

Öncelikle “Türk İmparatorluğu'nun Yıkılışına Dair Kehanetler” adlı kitaptaki kehanetler 

‘Osmanlı içeriden çökecek'
Kitabın içinde kehanet olarak yer alan ama gerçekleşen olaylar var mı peki?
Tabii ki. Kitaptaki öngörülere göre; “Fatih Sultan Mehmet'ten sonraki 16'ncı padişah döneminde Osmanlı Devleti içeriden çökmeye başlayacak ve padişahı kendi tebasından biri devirecektir” deniliyor. Fatih Sultan Mehmet'ten sonraki 16'ıncı padişah 3. Ahmet'tir. 29 Eylül 1930'da-kitabın yayınlanmasından tam 100 yıl sonra-Arnavut ve Hristiyan asıllı yeniçeri Patrona Halil tarafından tahttan indirilip yok ediliyor ve Osmanlı'nın çöküşü de böyle başlıyor.

Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ilgili kehanetler ne zaman başlıyor?

Kehanetlerden biri Mustafa Kemal Atatürk'ü işaret ediyor. Kitapta, “Türk İmparatorluğu, 1920'de çökecektir” deniliyor. Gerçekten de 1920'de TBMM kurulunca Osmanlı Devleti yok edilmiş sayılmakta. Bununla da bitmiyor. “Osmanlı'nın çöküş döneminde kendisi Hristiyan topraklarında yetişen ama Müslüman olan bir prens ve başkomutan ortaya çıkacak. 

Ancak Hristiyanlar tarafından hiç dikkate alınmayan bu başkomutan, Türk devletini yeniden kuracak ve Batı'ya yönlendirecektir” öngörüsü yapılmıştır. Bu kişi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür.

‘Prensliklerin birleşmesi'

Kitapta son dönemde “11'inci cumhurbaşkanı kim olacak” sorusunun cevabı da saklıymış. Yeni cumhurbaşkanı hangi özelliklere sahip?

Kehanete göre, Türk İmparatorluğu'nun başına geçecek 11'inci kişinin adında 11 harf var. Çok ilginçtir ki, Abdullah Gül'ün ad ve soyadındaki harflerin toplamı da 11.

Peki, 11. Cumhurbaşkanı Türkiye'si nasıl olacak?

Kitapta “11'inci Prens döneminde Türk devleti, büyük bir sarsıntı yaşayıp yıkılma noktasına gelecektir” öngörüsü var. 

Ayrıca “Hristiyan Prensliklerin birleşmesi, Türk imparatorluğunun sonunu getirecektir” deniliyor. Bu da benim yorumumca AB'dir.

Bu kehanet son mu? Türkiye'nin geleceği nasıl şekillenecek?
Maalesef kâhinler, Türk İmparatorluğunun 11'inci Prensinden sonra Türk devleti yok kabul etmiş. Türkiye ile ilgili kehanetler burada bitiyor. Bu sonuç, çok ciddiye alınmalı.

"Türk İmparatorluğunun Çöküşü"ne dair kehanetleri de kapsayan Laonicus Chalcondyles'in "Kehanetler Kitabı" Aytunç Altındal tarafından yayımlandı.

Altındal, kitabın önsözünde, geleceği Tanrı'dan başka hiç kimsenin bilemeyeceğini, ancak, "kehanetlerin birer öngörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. 

1425 yılında doğup yaklaşık 1490 yılına kadar yaşamış ve hayatının bir bölümünü Konstantinopolis’te (İstanbul) geçirmiş olan Atinalı tarihçi yazarın kitabında yer alan ve gerçekleşen kehanetlerden bazıları şöyle:

* Katolik Kilisesi ile İstanbul'daki Ortodoks Kilisesi kardeşçe kucaklaşacaklardır. Bu kucaklaşma, aynı ifadelerle Kasım 2006'da gerçekleşmiştir.

* Fatih'ten sonraki 16. padişah döneminde, Osmanlı içerden çökmeye başlayacak ve padişah kendi adamlarınca devrilecektir. 16. padişah III. Ahmet'tir ve Eylül 1730'da Patrona Halil'in başlattığı isyandan sonra yok edilmiştir; kehanet yerini bulmuştur.

* Bu dönemde, Tatar Hanı Osmanlı'ya yardım etmeyecektir. Bu da gerçekleşmiştir.

* "Üç kez üç yüz yıl ve bir de yirmilik" tarihinde Osmanlı Devleti yok olacaktır. Gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti 1920'de kurulmuştur.

Kehanet gerçekleşti

* İstanbul'u ele geçirecek olan padişahın adı ile teslim edecek olanın adı aynı olacaktır. Her ikisinin adı da "Mehmet"ti. Kehanet doğru çıkmıştır.

* Çok hızlı davranan bir Müslüman prens, Hıristiyanlara fark ettirmeden, Türk Devleti'ni yeniden kuracaktır. Bu prens Atatürk'tür ve kehanet gerçekleşmiştir.

Gelelim kehanete göre, diğer olacaklara veya Altındal'ın deyimiyle, "öngörü"lere:

* İstanbul'un camileri ve Ayasofya üzerinde haçlar dikilecektir. Bu haçlar, saplanacağı yere silahlı ellerle saplanacaktır. Bu muhteşem şehrin yıkımı gelecektir. Yıkım, sadece orada yaşayanlar sevdiği dini değiştirirse duracak ve şehir lanetten kurtulacaktır.

* Yıkım adaletsizliklerin en kötülerinin gerçekleştiği bir dönemin ardından olacaktır. Tüm Doğu ülkeleri de Hıristiyanlarca fethedilecektir. Böylece, ölü yaşayan, soyulmuş ve felç olmuş bir yönetim sona erecektir.

Tesadüf o ki...

* Önce, Müslüman şeriatı artacaktır. Eğer yedinci seneye kadar kaldırılmazsa, on ikinci seneye kadar buranın hâkimi olacaktır. Sonra, Hıristiyan silahlarıyla bir tutsaklık dönemi gelecektir.

* Türklerin başına geçecek 11. devlet adamı, ülkenin bekasını belirleyecektir. Tesadüf o ki, yakında 11. cumhurbaşkanımızı seçeceğiz.

Hıristiyan âlemi bu yüzyılı değişim yüzyılı olarak görüyor ve İslam üzerindeki oyunları artırıyor. Bu uğurda, İslami yönetimlerin kullanılması da söz konusu olabilir.
Kehanetler, çoğu zaman sonradan yorumlanır ama devlet büyüklerinin ağzından duyduğumuz, "Türkiye Cumhuriyeti'nin her zamankinden çok tehlike altında olduğu" görüşlerini de yok sayamayız.

VE MUHYİDDİN İBNÜL ARABİ’NİN ATATÜRK İLE İLGİLİ İFŞAATI

Muhyiddin Arabi’nin gelecekle ilgili yazdığı bir kitabında, büyük ihtimalle Atatürk’ü kastettiği anlaşılmaktadır:

“Devleti Aliyye yıkılacak. Batıdan uzun boylu,mavi gözlü bir adam gelecek.
Baktığı zaman karşısındaki insanı eritecek. Serbest Fırka kuracak.
Adına da Serbest Cumhuriyet denilecek.
Dünyaya milletini tanıtacak ve 15 sene hükümdarlık sürecek”

İşin enteresan diğer bir özelliği de Muhyiddin Arabinin kasidesinin baş harflerinin birleşimiyle “ANKARA” sözcüğünü oluşturması.

SAFA ASYA’NIN YORUMU İLE DEVAM EDECEK


20 Mart 2015 Cuma

KURAN'A OYNANAN OYUN

KAFİRLER BÜTÜN KUTSAL KİTAPLARA ÇEŞİTLİ OYUNLAR OYNADILAR AMA OYUNLARIN EN ALÇAĞINI KURAN'A OYNADILAR



Mukaddes TEVRAT' ın sahifelerinin değiştirildiği, bir kısmının çıkarıldığı, bir kısmının gizlendiği KURAN ile sabittir. Yani Kuran-ı Kerim'de anlatılmaktadır.

Yine aynı şekilde Mukaddes İNCİL'in tamamen yok edildiği ve Mukaddes İNCİL yerine 12 Havari'nin naklettiklerinden akılda kalanların ilaveler de yapılarak bir çok kitap yazıldığı ve en sonunda bu kitaplardan dört tanesinin Hristiyanlar tarafından kabul edildiği Kuran ve Hadislerle ispat edilmiştir.

Ama KURAN değiştirilememiş, sahifeleri yok edilememiş, ya da gizlenememiştir. Çünkü böyle bir ihtimalin olmadığı manen Kuran'da ispat edilmiştir. Yani Allah CC "O'nu (O Kuran'ı) biz indirdik, biz koruyacağız" manasındaki ayet ile bu müjdeyi vermiştir.Elhamdülillah.

Maddi olarak ise bu, şu şekilde gerçekleşmiştir:

Hz.Peygamber SAS Efendimiz, ashabı arasında 23 yıl kalmış ve Sahabenin (RA) neredeyse tamamına yakını Kuran'ı ezberlemişlerdir. Yüzde yüz ezberinden emin olduğumuz Ashabı Suffe (RA) ise bizzat Hz.Peygamber SAS Efendimizden Kuran'ı öğrenmişler ve ezberlemişlerdir.

Tabi Kuran ayetleri aynı zamanda kuzu derilerine de yazılarak, yazılı delil haline getirilmişlerdir. Hulefai Raşidin devrinde ise çoğaltılmıştır.

Ancak Kuran'a da çok daha aşağılık bir komplo kurulmuştur. Tabi ki yine kafirler tarafından...

Kuran'ın indiği gibi korunması gerektiği gerekçesi ile Arapça yazılı kalması sağlanmıştır. Ama Kuran'ı Arapça da bilen ve daha iyi anlayan bir çok Allah CC dostu bu fitneyi görmüşler ve kendi imkanları ile bildikleri dillere çevirmeye çalışmışlardır. Ancak gizli kafir komiteleri bu eserlerin de yaygınlaşmasını engellemişlerdir.

Kritik soru şudur:

Dünyada 700 dilde 7 milyar insan yaşıyor. Kuran tüm insanlara ve cinlere indirilmiş cihanşumul bir nurdur.

Ve Kuran'da çok sayıda ayette Kuran'ın insanlar tarafından okunması, hatta iyi anlaşılabilmesi için ağır ağır okunması emredilmiştir.

Şimdi 7 milyar insanın Kuran'ı anlamak için ana dili gibi Arapça öğrenip,okuyup anlamaya çalışması mı daha kolaydır?

Yoksa o yedi milyar içinde 700 dilden Arapça'yı çok iyi bilen bir veya birkaç tercümanın çevirdiği Kuran'ı kendi dilinde okuyup anlaması mı daha kolaydır?

7 milyar insanın sahibi de yedi yüz dilin sahibi de Allah'tır. (CC) Kaldı ki o yedi yüz dili de insanlar kendisi icat etmemişler, Allah CC elçileri vasıtasıyla öğretmiştir.

Yine Kuran'a göre sabittir ki Allah CC "İsteseydik hepinizi tek bir ümmet yapardık" buyurmaktadır.
Yeryüzündeki imtihan gereği insanların farklı kabilelere, farklı milletlere ayrıldığı farklı dillerde konuştuğu, yine kendi istekleri üzerine bir birlerinden uzaklaştırıldığı Kuran'da anlatılmaktadır.

İşte ikinci kritik soru:

Bugün dünyada 2 milyar Müslüman bulunmaktadır. Bunların yüzde kaçı Kuran'da anlatılan kıssaları anlatabilecek kadar Kuran bilgisine sahiptir?

Yahudi şöyle dedi biz Müslümanlar da maalesef yaptık:

"Kuran okumaya gerek yok, filan hoca size anlatır,esas olan ibadetlerdir, onları öğren yeter, namaz,oruç, hac zekat yetmiyor mu?" dedi. Biz de yeter dedik. Yalan mı?

Bakınız yeter dediğimiz için neler oldu:

Beş vakit namazını camide hocanın dizi dibinde kılan Müslüman üç kağıtçı,hırsız, dolandırıcı,zinacı, faizci oldu. "Allah benim cezamı bu dünyada vermesin ahirette versin, yeter ki ben cebimi doldurayım" diyebildi.

Bu adam değil beş vakit namaz günde bin beş yüz vakit namaz kılsa Müslüman değildir. Çünkü en basitinden cezasını dünyada değil ahirette istedi.Bunu ahirete inanmadığı için istedi.Belki de yoksa diye düşündü.Ahirete inancı olmayan kesinlikle Müslüman değildir. Müslüman bir günah işlediğinde tövbe eder ve cezasının da ahirette değil dünyada verilmesini ister.

Yani Yahudi bizi Kuran'dan uzak tutarak, dinsizlik derecesinde günahkar yapmayı başardı.Ama ismimiz Müslüman kaldı. Dünyada pek çok Ali vardır da Hayber'in kapısını söken bir tanedir değil mi?

Gerekçe şu:
"Efendim Kuran'ı okuyan herkes anlayamaz, illa ki bir alim okumalı ve ondan öğrenmeliyiz."

Bu cümle KURAN'a uygun değildir ve büyük bir fitnedir. Çünkü Kuran sadece o alime inmemiştir tüm insanlığa inmiştir. Evet herkes tercüme edemez, mutlaka alimler tercüme etmeli ama herkes okumalıdır. Tüm insanlara okuması ve anlamaya çalışması farz kılınmıştır.




Hatta cinlere bile "gidin dinleyin" denilmiş, dinleyen cinler de "bunlar muhakkak haktır" deyip kendi kavimlerine gidip iman ettiklerini ve onların da iman etmelerini istemişlerdir. Kuran'a göre ilk Müslüman cinler bu şekilde iman etmişlerdir.

Okunacak, okunacak.Anlayamazsak yine okunacak, anladığımız da yetecek ama okunmaya da devam edilecek. Kuran'ın emri budur.

Arapçasını okumak yetmez mi?

Ana dili Arapça olanlar için yeterlidir.Ama Arapça bilmeyenler için yeterli değildir ve kendi dilindeki mealini okuması Farzdır.

Bu şuna benzer:

Çocuk hafız olan babasına "Yarın din dersinde Yusuf AS kıssasını anlatacağım, bana öğretir misin?"dediğinde babasının "Oğlum ben Kuran'ın Arapçasını hıfzettim,Türkçesini bilmiyorum, hocamın anlattığı Yunus AS kıssasını anlatmamı ister misin?" demesine benzer.

Oysa o imam KURAN'ın mealini de hıfzetmiş olsaydı çocuk hangi kıssayı sorsa uzun uzun anlatabilirdi. 

İşte o nedenle her insan kendi diline çevrilmiş bir Kuran Mealini evinde bulundurmalı ve devamlı okumalıdır.

700 dile çevrilmeli ve yedi milyar insanın evine yetişmeli ki dünya Yahudi oyunundan kurtulsun ve her insan Kuran'ı doğrudan kendisi anlamaya çalışsın.

Konuyla doğrudan ilgili bir kıssa da var.

Bir gün Hz.Ömer RA Efendimizi birisi ziyaret eder ve şöyle der:

"Ya Emirel Müminin ben Şam'dan geliyorum. Şam Valisi Muaviye bahçemi zorla elimden aldı, cami yapacakmış" der.

Hz.Ömer RA:

"Bedelini ödemedi mi?" buyurur. Adam:
"Bedelini de verdi ama ben satmak istemiyorum, başka bahçem yok" deyince Hz.Ömer RA küçük bir mektup yazar ve "Bunu götür Muaviye'ye ver, bahçeni hemen geri verecektir" buyurur.

Adam hemen Şam'a doğru yola çıkar ve merakla yazıyı açıp bakar: Yazı da şöyle yazmaktadır:

"Ben Acem Şahından daha adaletliyim"

Adam bir anlam veremez ve biraz şaşkın, biraz ümitsiz yoluna devam eder.Şam'a gelip mektubu Muaviye'ye uzatır:

Muaviye mektubu okuyunca tir tir titremeye başlar ve şu emri verir:

"Adamın bahçesini derhal eski haline getirip teslim edin"

Adam tamamen şaşkına dönmüştür Muaviye'ye sorar:

"Ya Muaviye o mektupta sadece "Ben Acem Şahından daha adaletliyim" yazıyordu ve ben buraya son derece ümitsiz geldim.Bu sözün anlamı nedir" diye sorar.

DEVAM EDECEK

Bilenler yorum kısmına yazabilir.

  

EL BEYDA

HADİS YORUMLARINDA GEÇEN "BEYDA ÇÖLÜ" NEREDE OLABİLİR?




Hadis yorumlarına göre Süfyani, 360 kişilik süvari birliğinden oluşan ordusunu (360 tanktan oluşan zırhlı birlik) Medine'ye gönderecek ve Medine'yi alacak. 

Hz.Mehdi AS'ın Mekke'de olduğunu öğrendiğinde ordu Mekke'ye hareket edecek.Ancak Medine ile Mekke arasında bulunan BEYDA' da ordusu YERE BATIRILACAK.

Bu olay, Hz.Mehdi AS'ın beklenen gerçek MEHDİ olduğunun en büyük delili olacak ve tüm İslam Orduları teker emrine girecek.

Hadis yorumlarında bu şekilde geçiyor Allahu Alem.

Ancak Beyda Arapça'da ÇÖL, Sahra, tehlikeli yer anlamlarına geliyor. Yani Beyda'dan kasıt ÇÖL Allahu Alem.

Bu manada Mısır'daki Büyük Sahra Çölüne de Beyda deniliyor. Arap coğrafyasındaki tüm çöllerin adlarında Beyda ismi de "Çölü" anlamında geçiyor.

Yerleşim yeri olarak ise iki ilginç yer var. Birisi Suriye'nin kuzeyinde bir köy adı. Hizbullah'ın El Kaidecilerle yoğun bir savaş yaptığı bölgede bulunuyor.Medyaya Hizbullah'ın katliam yaptığı Banyas olarak geçmişti.

İkincisi ve daha önemlisi ise Yemen'de bulunan ve Yemen'in 21 ilinden biri olan El Beyda İli.

El Beyda, 500 bin nüfusu olan bir kent.

Mürsel Abi'mizin Hz.Mehdi AS'ın Yemen'den çıkacağına dair yorumları var.(Mürsel Münevveroğlu)

Ama biz Yemen'den çıkacak olanın Hz.Mehdi AS değil Temim'li sarışın genç olduğunu düşünüyoruz Allahu Alem. 

Tabi Yemen'de zuhur etmeyecek.Afganistan'da veya Horasan bölgesinde zuhur edecek.Zaten Yemen'den o bölgeye 1980 yılından beri sürekli savaşçılar gitti.

Yorumcuların iki varsayımına göre Beyda:

Eğer Hz.Mehdi AS Türkiye'den zuhur ederse, Süfyan'ın Ordusunun batırılacağı Beyda, Suriye'nin Banyas bölgesindeki Beyda Köyü olabilir Allahu Alem.

İkinci yoruma göre eğer Hz.Mehdi AS Yemen'den zuhur ederse o zaman da Süfyan'ın ordusunun batırılacağı Beyda, Yemen'in EL BEYDA ili olabilir Allahu Alem.

Bizim görüşümüz ise bu Beyda'nın Mekke ile Medine arasında bulunan çöl olduğu şeklindedir. Çünkü hadis yorumlarında anlatılan tüm olayların birbirini tamamlaması açısından böyle olmalıdır.

Yani Suriye'de başa geçecek Süfyan'ın Ordusu Yemen'in El Bedya İlinde nasıl batabilir? Bunun açıklaması çok zordur. 

Çünkü Hz.Mehdi AS'ın zuhur yeri hadislerde Mekke olarak bildirilmekte ve Süfyan'ın göndereceği ordunun da Medine'ye Suriye'den değil Irak'dan gideceği anlatılmaktadır.

Çünkü o ordu daha önce Suriye'den Irak'a girmiş Kufe'ye kadar gitmiş ve orada katliam yaptıktan sonra Siyah Sancaklılar tarafından durdurulmuştur.Hatta Siyah Sancaklılar Kufe'yi geri almışlardır.

Bu açıdan bakılırsa Medine'ye giden Süfyan Ordusunun Irak'tan gidip Medine'yi alıp Mekke'ye giderken Medine ile Mekke arasında bulunan büyük çölde batırılacağı hadis yorumlarına daha uygun olur Allahu Alem.

Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.

18 Mart 2015 Çarşamba

İRAN, IRAK'A FÜZE YERLEŞTİRİYOR

İRAN'IN, IRAK'A KISA VE UZUN MENZİLLİ FÜZELER YERLEŞTİRDİĞİ İDDİA EDİLDİ





HABER

İran'ın IŞİD ile mücadele kapsamında askerlerini gönderdiği Irak'a gelişmiş füze sistemleri yerleştirdiği iddia ediliyor. Bu iddianın Washington'u da endişelendirdiği belirtiliyor.

Eş Şark ül Evsat gazetesinde yer alan habere göre, Washington yönetimi, Şii milislerin Tikrit'te IŞİD'e karşı mücadele vermeye devam ettiğini ve Tahran yönetiminin de Irak'a gelişmiş füzeler yerleştirdiğini açıkladı. 3 Amerikalı yetkiliye dayandırılarak verilen haberde istihbarat birimlerinin birkaç hafta önce Tahran yönetiminin yerleştirdiği füzeleri tespit ettiği aktarıldı.

Amerikan kaynakları İran'ın henüz bu füzeleri kullanmadığını, ancak bunu yapması halinde sivil kayıpların artabileceği ve mezhep çatışmalarının şiddetlenebileceği uyarısında bulundu.


İstihbarat kaynakları, ayrıca, Amerikan Kongresi'ne İran'ın Suriye'deki desteğine dikkat çekerek bunun kendilerine yönelik bir tehdit oluşturduğunu ve Tahran yönetiminin Washington'a karşı elektronik savaş yürütebileceğini de aktardı.





YORUM

İran'ın Irak'a füze yerleştirmesi şüphesiz ki IŞİD için değil. Irak Yönetimi ABD'den IŞİD'e karşı kullanmak üzere F16 lar ve daha bir çok ağır silahlar istedi.ABD önce olabilir diye oyaladı. Sonra İran'dan uzak durması halinde verebileceğini açıkladı. Hatta daha da somutlaştırarak Kasım Süleymani'nin Irak'dan çıkarılmasını net olarak istedi.

Tam bu aşamada İran devreye girerek IŞİD'e bizzat ABD'nin yardım ettiğini ispat ederek ve ABD'nin vermekten imtina ettiği askeri yardımları vermeyi taahhüt ederek Irak'ı razı etti. 

İşte bu olaydan sonra İran'ın hem askeri personel hem de silah teçhizat noktasında Irak'a yardımları akmaya başladı. Yardımlar geldikçe Irak İran'a daha çok güvendi, güvendikçe de Irak Ordusu resmen İran'ın eline geçti.

İran şu an Suriye'den sonra Irak'a da hakim durumda. O nedenle de İran artık Irak'a silah sevkiyatında sınır tanımıyor ve tüm bölgeyi etki alanına alabilecek uzun ve kısa menzilli füzeler de dahil olmak üzere her türlü silahı Irak'a yığıyor.

İran IŞİD ile savaşa değil Suriye ve Irak'da karşısına karşısına kim çıkarsa savaşmaya hazırlanıyor.
Çıkacak olan da belli ve ABD ile Koalisyon güçleri.

Ama ondan önce safların netleşeceği,kılıçların bileneceği ve kinlerin artırılacağı Karkısa Savaşı var. 

Kasım Süleymani,Barzani'ye İran eksenine girmesini teklif ediyor.Tabi Barzani ABD'ye haber veriyor ve Süleymani'yi reddediyor. Süleymani Talabani'yi yanına alarak Barzani'yi Kuzey Irak Yönetiminden uzaklaştırmak istiyor. Talabani de ABD'den tırsıyor. Ve Kasım Süleymani İran'a rapor veriyor: "Barzani düşman"

 İran'ın bölgede Şiiliği kullanarak siyasi bir hakimiyet peşinde olduğu bir gerçek. Ama bu yanlışı sonunu da getirecek. Çünkü dini siyasete alet edenler iflah olmaz.

Suud Yönetimi ise Sünniliği kullanarak Vehhabiliği hakim kılmaya ve sonuçta da İran'ın Şiilik bahanesiyle siyasi hakimiyetine engel olmaya çalışıyor.Yani o da Sünniliği kullanarak siyasi çıkar peşinde.O da iflah olmaz.

İşte Hz.Mehdi As dini siyasete alet eden bu tüccarlara karşı çıkacak.Din adına değil siyasi strateji ile çıkacak ve hepsini de devirecektir İnşallah ve Allahu Alem.

Mevcut durumuyla ne İran ne de Suud yönetimleri dini hassasiyetle arkasından gidilecek bir İslami yönetimi temsil etmiyorlar. Sadece Mezhep Savaşına çanak tutarak İslam'a zarar veriyorlar.

Ama siyasi olarak Suud yönetiminin durduğu yer batı emperyalistleri ve ABD- Siyonist ittifakıdır.İran ise bunların karşısındadır ve Suud Yönetimine göre durduğu yer doğru bir yerdir.

Rabbim hakkımızda her şeyin hayırlısını nasip buyurun İnşallah.

17 Mart 2015 Salı

17 MART- 20 MART DEPREM KEHANETLERİ

17 MART'DA YANİ BUGÜN ÜRANÜS MARS YAKINLAŞMASI
20 MART'DA GÜNEŞ TUTULMASI 




Astrologlar "Deprem olacak" diyor. 1999 depreminde de aynı olay yaşanmış. 

17 Mart "Mars- Üranüs" yakınlaşması 13 Ağustos 1999 tarihinde de olmuş ve "1999 depremini yaptı" diyorlar. 

Şimdi yine aynı olay tekrarlanıyor ve bir de 20 Martta Güneş tutulması var. Durum gerçekten ciddi gibi.

Biz olayın bilimsel ve astrolojik yönünü ilgilenenlere bırakalım ve kendi konularımız açısından değerlendirelim İnşallah.

Prof.Ahmet Ercan "İmralı'da deprem olabilir" açıklaması yapmıştı.

Aydoğan Vatandaş da yıllar önce HAARP adı altında bir kitap yazdı ve ABD'nin YAPAY DEPREM teknolojisini geliştirdiğini iddia etti. Hatta 1999 depreminin bile YAPAY BİR DEPREM olduğu yazıldı çizildi.

EĞER BUNLAR DOĞRUYSA

İmralı'da yapay bir deprem yapılırsa ve Öcalan'ın öldürülmesi amaçlanırsa ve bir şekilde öldürülürse Ahmet Ercan Hoca'nın açıklamalarını nereye koymak lazım?

Yani şunu herkes söyleyebilir: 

"Böyle durumlarda dünyanın her hangi bir yerinde belli bir büyüklükte bir deprem olabilir"denilebilir.  
Ama şu gün, şurada olacak denilebilir mi? Denilemez onu sadece Allah CC bilir.

Öcalan bir şekilde ölürse yerine kim geçer? 
Muhtemelen Karayılan.

Peki süreç ne olur? 
Savaş. Çünkü Karayılan özgür.

TEMENNİMİZ İSE ŞUDUR:

EĞER BİR DEPREM OLACAKSA ;MÜSLÜMANLAR ALEYHİNE PLAN YAPIP TUZAK KURANLARIN EN DEĞERLİ YERLERİNDE, CAN DAMARLARINDA HATTA KALPLERİNDE OLSUN İNŞALLAH.MÜSLÜMANLARA İLİŞECEK VAKİT VE TAKATLARI DA KALMASIN İNŞALLAH.

SARIKLARI SİYAH, ELBİSELERİ BEYAZDIR

SİYAH SANCAKLI'LARIN SARIKLARI SİYAH, ELBİSELERİ BEYAZDIR. HEM DE BEMBEYAZ.




ÇÜNKÜ O ELBİSELER; DÖNMEYİ DÜŞÜNMEYENLERİN ELBİSELERİDİR. 

ÇÜNKÜ O ELBİSELER; BEMBEYAZ KEFEN YERİNE GİYİLMİŞ ELBİSELERDİR,

RENKLERİ NE OLURSA OLSUN ŞEHİDİMİN SIRTINDA BEMBEYAZ DURAN MİS KOKULU ELBİSELERDİR.





EVET, SİYAH SANCAKLILAR KAHRAMAN TÜRK ORDUSUDUR. 
SİYAH SARIKLARI; SİYAH ÇELİK MİĞFERLERİ VE SİYAH BERELERİDİR.

ŞEHİT OLUNCA ÜSTÜNDEKİ HAKİ ELBİSESİ BEMBEYAZ KEFENİ OLUR. MİS GİBİ KOKAR.

BEYAZIN EN GÜZELİ ŞEHİDİMİN SIRTINDAKİ KEFENİDİR.
SİYAHIN EN GÜZELİ BAŞINDAKİ MİĞFERİDİR.





18 MART ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYOR VE YÜCELER YÜCESİ RABBİMİZDEN ŞEFAATLERİNİ NİYAZ EDİYORUZ.



KARKISA SAVAŞI'NIN İŞARETLERİ GELMEYE BAŞLADI

ABD VE BARZANİ KASIM SÜLEYMANİ'DEN TIRSTIKLARINI AÇIKÇA İLAN ETTİLER


BAKINIZ BİR ŞİFRE VERİYORUZ:

Ahir zaman şahsiyetleri ile olayları hakkında 1400 yıl önceden tanımlanmış isimler büyük benzerlik göstermektedir.

Babası Şeyh Bağdadi'ye Şeysabanı ismi vermemiş ama Şeyh Bağdadi'ye 1400 yıl önceden Şeysabanı denilmiş.

İsimlere benzer isim bulmak gerçek ismi de verebilir.

Bunlar isimlerini PKK veya El Kaide koymuş ama 1400 yıl önce Ebka denilmiş.

Babası Esad koymuş ama 1400 yıl önce Esheb denilmiş.

GELELİM ESAS KONUYA

KARKISA SAVAŞI ABBASOĞULLARI İLE MERVANİLER ARASINDA OLACAK.

Abbasoğullarını Irak Ordusu, Mervanileri Barzani temsil ediyor. Savaşın başlangıç tarihi ise Musul Operasyonu Allahu alem.

Bu operasyon neredeyse tüm dünya ülkeleri tarafından IŞİD'e karşı yapılacak gibi algılansa da savaşın başı ve sonu çok farklı gelişecek ve esas savaş Şiiler ile Peşmergeler arasında olacak Allahu Alem.

Yani bu savaşta kimin kime vuracağı belli değildir. Türkiye bu savaştan uzak durmalıdır.

Çünkü ölenlerin leşlerini yemeleri için gökten nida edileceği yani bu savaşı yapanların mümin olmayacağı anlamına gelen rivayet vardır. Maddi olarak açarsak:

Bu bölgede şu anda mücadele edenlerin hepsi de taşerondur ve birilerinin uşağıdır. Türkiye gibi şanlı bir devletin bu çapulcular arasında işi yoktur.

Karkısa Savaşı'nın sonunda İran ve ABD sahaya inecek.Allah CC o savaşta İran'a yardım etsin İnşallah.

Çünkü İran o savaşta mağlup olacak ve büyük zararlar görecek. Duamız ise İran'da yeni bir düzen kurulacağı ve Hz.Mehdi AS'ın emrine gireceği içindir. İnşaallah fazla zarar görmeden sonuca giderler.

16 Mart 2015 Pazartesi

SEÇİM ÖNCESİ CHP'DE ÇÖKÜŞ YAŞANABİLİR

7 HAZİRAN SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE CHP'DE ÇOK BÜYÜK BİR ÇÖKÜŞ YAŞANABİLİR




BU YAZI TAMAMEN ALİMLERİN AHİR ZAMAN YORUMLARI KAPSAMINDA YAZILMIŞTIR.BİLGİ VE BELGEYE DAYALI BİR YAZI DEĞİLDİR.

Seçimler öncesinde CHP'de çok büyük bir çöküş bekliyoruz. Çünkü alimlerin ahir zaman yorumlarına göre Vatan Partisi'nin CHP'yi tamamen bitirmesi gerekiyor.

Fuat Avni CHP kapatılacak iddiasında bulunduğunda biz buna samimi olarak inanmıştık. Ancak AKP,parti kapatmayı zorlaştıran yasa teklifini TBMM'e getirerek zorlaştırdı. Alt komisyondan geçti Genel Kurul'a gelecek ve onaydan sonra yayınlanıp yürürlüğe girecek.

Bu yasaya göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, her hangi bir siyasi partiye kapatma davası açmadan önce TBMM'ne başvurarak TBMM'nin onayını isteyecek. 

Tabi mevcut şartlarda da TBMM'den kapatma izni çıkmayacak. Burada da bir anti demokratik kapsam var aslında.O da şudur: 

Savcılar hiçbir zaman TBMM'de çoğunluğu bulunan partileri kapatma davası açamazlar.Ama küçük bir partiyi hatta büyük parti tarafından kapatılması istenen küçük bir partiyi kapatma davası açabilirler.

Yani küçük partiler büyük partilerin TBMM'de de tehditi altında kalabilirler.Geleceği parlak yeni kurulmuş küçük bir partiye büyük parti baskı yapabilir.Savcı da kapatma iznini büyük partiden isteyecek anlamına gelir ki  bu suça göre parti kapatma ilkesini zedeleyebilir. Zira suça göre kapatılması gereken bir parti büyük parti tarafından korunup suçun karşılıksız kalmasına neden olunabilir.

Belki de şu anda böyle bir tablo olmadığından demek istediğimiz anlaşılamayabilir ama yarın böyle bir tablo da olabilir. Neyse, bu yazının konusu dışında.

CHP kapatılamayacağına göre ne olabilir?

Seçim öncesinde CHP'den Vatan Partisi'ne çok büyük geçişler olabilir.Milletvekilleri, İl ve İlçe Başkanları, Genel Merkez Yöneticileri transfer olabilir. Listelerde yer alamayanlar da geçebilir.

Yine alimlerin ahir zaman yorumları nasıl ortaya  çıkabilir diye düşündüğümüzde seçimlerin yıldız partilerinin MHP,HDP ve Vatan Partisi olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Tabi bu tahminin AKP ve CHP' nin alacakları oy oranları ile bir ilgisi yok. Sadece onların oy kaybederken, bu partilerin de yükselişte olacağını kastediyoruz.

Tabi en doğrusunu Allah CC bilir.  

PUTİN AVRUPA'YI İŞGALE HAZIRLANIYOR

PUTİN RESMEN SAVAŞA HAZIRLIK TALİMATI VERDİ





Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Ulusal Savunma Merkezi'nde yaptığı açıklamada, ani denetimler kapsamında Putin'in emriyle Kuzey Deniz Filosu, Batı Askeri Bölge ve Hava İndirme Birliklerinin bazı kısımlarının yerel saatle 08.00'den itibaren savaşa tam hazır duruma geçirildiğini bildirdi.

HEDEF: HAZIRLIK DURUMUNUN ÖLÇÜLMESİ

Şoygu, emir çerçevesinde yapılan tatbikatın ana hedefinin, Kuzey Deniz Filosu'nun savaşa hazırlık durumunun ölçülmesi ve Kuzey Kutup Bölgesi'nde Rusya'nın güvenliğini sağlama olanaklarının kontrol edilmesi olduğunu söyledi.

38 BİN PERSONEL 3.360 ASKERİ ARAÇ

Sergey Şoygu, tatbikata 38 bin askeri personel, 3 bin 360 askeri araç, 41 gemi, 15 denizaltı ile 110 uçak ve helikopterin katılacağını kaydetti.

Rusya'da ordunun hazırlık seviyesini denetlemek amacıyla her ay ani denetimler yapılıyor.


Savunma Bakanlığı, tatbikatların, Rusya ve Batı ülkeleri arasındaki ilişkilerin gerginleşmesinden önce yapılan plan esasında yürütüldüğünü vurguluyor.

YORUM

Putin on gündür kayıptı.Müslüman oldu iddiaları da hasta iddiaları da bu sebeple ortaya atıldı. Putin ortaya çıktı ve iddiaları yalanladı. Kırgızistan Devlet Başkanı ile basın önüne çıktı.

Bize göre PUTİN bu on gün içinde çok gizli siyasi ve askeri toplantılar yaptı. Çinli,İran'lı yetkililer ile de gizli görüşmeler yapmış olabilir. 

ABD ve ABD'nin emri ile hareket eden Avrupa tarafından ekonomisi çökme noktasına gelen RUSYA, Avrupa'yı işgale hazırlanıyor. Bu işgal için de Kuzey Avrupa'dan Baltık Cumhuriyetlerinden start verecek. Şu an Estonya, Letonya ve Litvanya tehdit altında. 

Geçtiğimiz günlerde bu ülkelerden birinde askeri bir tatbikat yapılmış ve ABD askeri güçleri bu tatbikatta Rusya sınırına 300 metre kadar yaklaşarak Rusya'ya gözdağı vermişlerdi. Rusya da şimdi REST ÇEKİYOR.

Bu tatbikat; katılan araç sayısı, yapılma zamanı ve mekanı açısından bize göre Avrupa'ya SON UYARIDIR.

Ya ekonomik yaptırımlardan vazgeçecekler ya da Rusya işgale başlayacak.

Esad'ın ABD'ye rest çekmesinin, İran'ın Barzani'yi düşman ilan etmesinin de Rusya'nın niyetleri ile yakından ilgisi var.

Daha önce  Rusya'nın niyetlerinin bölgedeki hesapları alt üst edeceğini,pek çok taşeronun akıllarda bile kalmayacağını ve unutulup gideceğini yazmıştık.

Belki de Putin, ABD'nin Musul Operasyonu ile başlatacağı şovun boyutlarını (Suriye'nin işgaline kadar gidebileceğini) gördü ve on gün boyunca tüm alternatifleri ayrıntılı olarak değerlendirip komutanlarıyla birlikte taarruz planları yaptı.

Önümüzdeki aylarda çok büyük gelişmeler olabilir. 

Yaşanabilecek bir ABD-RUSYA SAVAŞI dünya tarihinin en büyük savaşı olur ve tüm dünya bundan çok büyük zararlar görür.

Cenab-ı Mevla İslam Alemine iyilik ve inayet buyursun İnşallah.

Kürt kardeşlerimize bir türlü anlatamadık. 

PKK'lı olmak demek yokuş aşağı freni patlamış ve biraz sonra uçuruma uçacağı keskin virajlara girecek olan bir otobüsteki yolcunun; güneşten rahatsız olup karşı tarafa geçmek için muavinle tartışmasına benzer ki bundan daha büyük bir aptallık olamaz.  

ABD-RUSYA Savaşa tutuştuktan sonra kim takar PKK'yı, Barzani'yi, IŞİD'i? Çimendir bunlar, ezilir gider.

Aynı örnekte o otobüsün direksiyonuna geçip, sağ salim düze indirip, o yolcuları selamete ulaştıracak olan da Allah'ın CC inayetiyle Hz.Mehdi AS'dır. Selametle düze indikten sonra güneşte kalsan ne olur gölgeye gitsen ne olur? Olay budur. 

15 Mart 2015 Pazar

NE KÜRT SORUNU YA?

MEMLEKETTE KÜRT SORUNU MU VAR?



KİM NE DERSE DESİN ŞARTLARI DAİMA ALLAH CC OLUŞTURUR VE OLACAĞI DA SADECE O (CC) BELİRLER, SADECE O (CC) BİLİR

PEKİ NASIL OLDU?

Önce Uluslararası şartlarda değişiklikler başladı. ABD Esad'ı indirmekten vazgeçti.Ve bunu "Suriye'nin kuzeyinde Özerk Kürt bölgesi oluşturmak için Esad'la görüşme yapma konusunda anlaştığı" için yaptı.

Tabi bu Türkiye'nin kabul edebileceği bir şey değildi.

ABD'nin Suriye'de kriz çıkarmasının nedeni Esad'ı devirmek değil, onu teröristlerle köşeye sıkıştırıp kuzeyden özerk bölge oluşturmaya zorlamaktı. Esad önce buna yanaşmadı ve indirilmesini istedi.İran ve Rusya destek verince indiremeyeceğini anladı ve teröristlere azami desteği artırdı. 

Esad ise şimdi İran'ın emriyle ABD'nin bu niyetine, biraz da AKP'ye kızdığı için "Özerk bölgeyi görüşebiliriz" diyerek YEM ATTI.

Atılan bir YEM'dir ve ABD bu yemi yiyecektir.Suriye'nin kuzeyinde Özerk bir bölge ASLA kurulmayacaktır.Çünkü İran'ın PKK politikası ile Türkiye'nin PKK politikası arasında en ufak bir fark yoktur.Ve Kürt Devleti bunun için hayaldir. ABD'nin buna gücü yetmez.

İkinci husus HDP'nin seçimlere girme kararıdır. HDP'nin bu kararı AKP'nin hiç işine gelmez. Çünkü HDP bağımsız adaylarla seçime girdiğinde bu adayların seçilemeyeceği yerlerde sempatizan oyları AKP'ye gidiyordu. Şimdi HDP'nin seçime girmesiyle Kürt seçmenlerden AKP'ye oy gelmeyecek.
AKP'nin de bunun yerine Milliyetçi oylara dönmesi gerekiyor.Ya da en azından bu AÇILIM nedeniyle kaybedilen oyların geri kazanılması gerekiyor.

HDP için ise şunu söyleyebiliriz: 
PKK resmen paralel bir devlet çalışması yapıyor ve bu manada HDP'nin ne kadar oy alacağını da aşağı yukarı biliyor ve BARAJI GEÇECEK.İşte o nedenle seçime HDP olarak giriyor.

Başlığa geri dönersek KÜLLİ İRADE ile CÜZİ İRADE arasındaki ayrımı iyi görmek gerekiyor.
Külli İrade her şeye hakimdir, olanı da olacağı da en iyi bilendir.Çünkü O CC her şeyin yoktan var edeni, her şeyin kayıtsız şartsız tek sahibidir.

Cüzi İrade ise kul iradesi olup çoğu zaman kendi yapacağı işlere bile gücü yetmez.Çünkü kendi yapacağı işleri de ancak Külli İrade izin verirse yapabilir.Her şey ALLAH'ın CC dilemesi iledir.

Bu nedenle insanlar bir şeyler yaparlar ama ŞARTLARI oluşturamazlar.Şartları ancak Allah CC oluşturur.
Şimdi uluslararası şartlardaki değişimleri AKP mi yaptı? HAYIR.(ABD'nin RUSYA'nın bile dediği olmuyor.)
Ülke şartlarındaki değişimleri AKP mi yaptı? Yine HAYIR..(ABD'ye kalsa çoktan Türkiye'yi bölmüştü. Bölebildi mi? Hayır.)

İslam'ın bayrağını dünyanın bütün burçlarında dalgalandıran, bu uğurda yüz binlerce şehit veren ve verecek genç kalmayınca on iki yaşındaki çocuklarını cephelere gönderen bu KAHRAMAN MİLLETİ VE O'NUN ŞANLI ORDUSUNU CENAB-I ZÜLCELAL HER DAİM MUZAFFER EYLER İNŞALLAHU ALLAHU EKBER.


14 Mart 2015 Cumartesi

SİSİ, CIA, ESAD, PUTİN

KISA KISA HABERLER VE YORUMLARI




SİSİ

Mısır'ın diktatör lideri SİSİ "İsrail'in İran kaygıları uluslararası kamuoyu tarafından dikkate alınmalı" dedi. Sisi bu açıklamasıyla İran'a karşı, Haçlıların "Sünni piyadelerle savaş" teorisine yeşil ışık yaktı.

Karşılığında ABD, Mısır'daki ekonomi zirvesine Dış İşleri Bakanı Kerry'i göndererek Suud ve Körfez ülkelerinden Mısır'a 20 milyar dolarlık yardım sağladı.

ABD,İran karşıtı ittifakı Sisi-SUUD önderliğinde kurmaya çalışırken Türkiye'nin dışlanacağını düşünen Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül de SİSİ rolüne soyunarak zehir zemberek bir İran düşmanlığı yazısı yazdı.

CIA 




CIA Başkanı "Amerika, Esad devletinin yıkılması peşinde değil.Çünkü bu durumda bölgedeki aşırıcı grupların güç kazanmasının önü açılmış olur" dedi. Yani ABD bir kaç yıl önce "Esad gidecek" derken, bizi Esad'ın gitmesi için Suriye ile düşman ederken, şimdi kendisi Esad'ın gitmesini istemiyor ve bizi de satışa getirmiş bulunuyor. Bunu niçin yaptı?

Zaten ABD'nin amacı Esad değildi, Suriye'nin bölünmesi ve kuzeyinde Kürt devleti kurulmasının sağlanmasıydı.Tıpkı Irak'da olduğu gibi. Peki ne oldu?

Esad ve Esad'ın üst düzey temsilcisi "Suriye'nin kuzeyinde Kürtlere Özerklik verilmesi konusunun görüşülebileceği" açıklamasını yaptılar. ABD'nin de istediği buydu ve istediğini Esad'dan aldı.Şimdi inmesini bunun için istemiyor. Peki biz Esad'dan istediğimizi alabildik mi? Alamadık çünkü biz Esad'dan vermeyeceğini bile bile Esad'ı istedik. Kısa vadede ABD'nin oyununa geldik.Ama uzun vadede ABD oyuna gelecek.Çünkü:

Esad tamamen İran'ın güdümündedir ve her açıklamasını İran'ın onayı ile yapmaktadır. Burada İran'ın amaçladığı şey Esad'ın koltuğunun sağlama alınmasıdır. Aslında ABD ile oturup Kürtlere Özerklik konusunu falan görüşmeyecekler. Yani görüşseler bile Nükleer Müzakereler gibi ABD'yi oyalamaktan ibarettir ve özerklik vermeleri kesinlikle mümkün değildir.Böyle bir amaçları da yoktur.

Bu zaman aralığında Musul ve Kerkük İran'ın kontrolüne geçecektir.İstedikleri budur. Tıkrit şu an İran'ın kontrolüne geçmiş durumdadır. Ve Musul operasyonu da hem her şeyin başlangıcı hem her şeyin sonu ya da sonun başlangıcı,kırılma noktası, adına ne derseniz deyin "Esas amaçların net olarak ortaya çıkacağı" bir operasyon olacaktır.Sonu da Karkısa Savaşıdır Allahu Alem. İşte ABD, bu yüzden uzun vadede oyuna gelecektir.

PUTİN

Önce Sisi'yi ziyaret etti ve -ABD'nin- Sünni blokunun dışında kalması için telkinde bulundu. Sisi, Putin'i gider gitmez satışa getirdi ve Sünni bloğun öncüsü olacağını ilan etti. İsrail ve Suud da tam destek verdi.

Putin gerçekten zor durumda. Batının yaptırımları Rusya ekonomisini çökertmek üzere.İran'dan başka İslam Dünyasında desteği yok. Türkiye,Mısır,Pakistan hiç biri Rusya tarafında değil. 

Putin'in Müslüman oldu iddiaları da bu gerçeği değiştirmeyecek. Putin bundan sonra sadece "Müslüman olduğunu ama Şii mezhebini seçtiğini" dolaylı yoldan iddia ettirebilir. Şiiliğin güçlenmesi için bunu yaptırabilir.Peki Şiilik güçlenir mi? 

Bizim Şiiliğe bakış açımız bellidir ve önceki yazılarımızda vardır.Yanlış bir mezheptir ama Ahir Zaman olaylarını din ve mezhep bazında değil siyasi olarak değerlendirmek lazımdır. 

Çünkü Şiilik netice itibarı ile Hz.Mehdi AS'a entegre olmuş bir mezheptir.Hz.Mehdi AS zuhur ettiğinde kendiliğinden ortadan kalkacağı şimdiden taahhüt edilmiş bir mezheptir.O nedenle bu olayları tamamen siyasi olarak değerlendirmek ve Şiilikten ziyade İran Devleti'nin yapmak istedikleri, yapabilecekleri ve yapamayacaklarına bakmak gerekiyor. 

İran Devleti ABD'yi epey yıpratacak,Rusya'yı ABD ile savaşa çekecek sonunda kendisi de yıkılacak ve yerini Siyah Sancaklılara bırakacak bir devlettir. Bu mücadelesinde ne kadar başarılı olursa İslam için de o kadar yararlı olacaktır.Hepsinin sonunda Hz.Mehdi AS'ın zaferi gelecek İnşallah. 

12 Mart 2015 Perşembe

PUTİN'İN "MÜSLÜMAN OLDUĞU" İDDİA EDİLİYOR

RUSYA DEVLET BAŞKANI PUTİN MÜSLÜMAN MI OLDU?



İŞTE BASINDA GEÇEN İDDİALAR


Rusya Devleti Başkanı Vladimir Putin'in uzun süredir Kur'an okuduğu ve geçtiğimiz günlerde İslam'ı seçerek Müslüman olduğu iddia edildi.

Kazakistan'ın başkenti Astana'da 12 - 13 Mart tarihleri arasında yapılacak zirvenin Rusya Devleti Başkanı Vladimir Putin katılmayacağı için ileri bir tarihe alınması Putin'le ilgili pek çok tartışmaya sebep oldu. Kazak yetkililerce Putin'in hasta olduğu iddia edilirken Rusya'da Devleti Başkanı'nın bir süredir basın önüne hiç çıkmaması kamuoyunun gündeminde.  Kremlin ise resmi internet sitesinden Putin'in basına kapalı üç toplantıya katıldığını duyurdu.

Putin'in nerede olduğu tartışmaları sürerken asıl çarpıcı iddia ise Rus merkezli bir internet sitesinde yer aldı. Gezitter.org internet sitesinde yer alan habere göre bir süredir Kur'an - ı Kerim okuyan Vladimir Putin İslam'ı din olarak seçti ve Müslüman oldu. İnterfaks Televizyonu'na dayandırılan habere göre Vladimir Putin'in basın danışmanı Dimitri Peskov da iddiaları doğrulayarak "Evet, Putin böyle bir karar aldı" ifadelerini kullandı. Azerbaycan merkezli yayın yapan internet sitesi Ans Press'e göre ise, Putin'in basın danışmanı Peskov, "Vladimir Vladimiroviç her şeyi bana danışmıyor ancak ben onu uzun süredir tanıyorum ve Kur'an okuduğunu biliyorum. Ben de aynı konuda meraklanıyorum ve ben de Kur'an okuyorum." şeklinde konuştu.

Ans Press'e göre Çeçenistan'ın Rusya yanlısı Cumhurbaşkanı Kadirov da mikro blog sitesi Twitter üzerinden yayınladığı mesajla Putin'in 'kafirlere ve münafıklara karşı cihad ilan edeceğini' öne sürdü. Putin'in Müslüman olduğunun bir süredir gündemde olduğunu söyleyen internet sitesine göre geçtiğimiz günlerde Kuzey Kafkasya'ya giden Devlet Başkanı Müşaviri Mihail Şevçenko, Kafkasya'daki Müslümanları Rus bayrağı altında toplanmaya çağırdı.


Öte yandan politik analist Sergey Makarov, "Putin'in kararı jeopolitik durumla da ilgili. Başkanımızın ana kaygısı Rusya'nın menfaatleri. Liberal Batı ahlaksızlığıyla kuşatılmış durumdayız ve İslam ülkeleri bizim için güvenilir müttefikler olabilir. Son tahlilde hepimiz tek Tanrı'ya inanıyoruz." dedi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un iddiaları doğruladığı öne sürülürken henüz ana akım medyadan konuyla ilgili güçlü bir teyit ya yalanlama gelmedi.


VE YORUM

Manşete koyduğumuz resmi özellikle seçtik. Daha önce Rusya'nın Müslüman olmak için ABD'den daha elverişli bir ortamda olduğunu ifade eden bir yazı yazmıştık. O yazıda Cemaati eleştirmiş ve ABD yerine Rusya'yı tercih ederek hizmet faaliyetini yürütselerdi Rusya çoktan Müslüman olmuştu iddiasında bulunmuştuk.

Üstteki yazıda yer alan Çeçen Lider Kadirov'un iddiasına tekrar bakınız.

Peki gerçekten Putin Müslüman oldu mu ve olduysa bu ne ifade eder?

Gerçekten Müslüman olmuş olabilir.Eğer doğruysa bu sadece Rusya'da değil tüm dünyada büyük ses getirir ve pek çok insan bireysel olarak Müslümanlık hakkında kendi zihninde bir mücadeleye girebilir.

Ama bu Rusya'nın ya da her hangi bir devletin kurum olarak Müslüman olacağı anlamına gelmez.Olsa olsa Putin'i Rusya'da zor duruma düşürür.Şimdi Cemaat ne demek istediğimizi daha  iyi anlamıştır. Eğer Cemaat Rusya'da da Türk Cumhuriyetleri kadar etkili olabilseydi (Ki bunu ABD ile ilişkileri yüzünden Putin engelledi) şimdi Rusya'nın topyekun Müslüman olması çok daha kolaydı.

Eğer Müslüman olmamışsa ve bu iddialar kasıtlı ise o zaman olay tamamen siyasidir ve çok dehşetli bir geleceğin de habercisidir. Şöyle ki:

Putin 3.Dünya Savaşını gördü ve bu savaşı ABD ile yapacağını anladı.(Karar verdi de diyebiliriz.)Bu savaşı kazanabilmenin tek yolu olarak ise Müslüman- Rus İttifakını görüyor.

Şimdi manşete bu anlamda tekrar bakalım. Bu sözü enerji hattı için söylemişti ama bugün daha anlamlı oldu. Yani Putin ABD'ye karşı savaşta Türkiye'yi de kendi safında görmek istiyor. Yarın kendisi çıkıp da "Evet Elhamdülillah Müslüman oldum" derse Türkiye'de ABD yanlısı AKP'ye karşı her şey değişebilir.

Bir de Putin Müslümanların güvenilirliğine İran aracılığı ile gayet ciddi inanmış olabilir. Çünkü İran, Rusya ile müttefiklikte Rusya'ya çok önemli güven başarıları sundu. Kasım Süleymani ABD'den önce Tıkrit'i IŞİD'den aldı ve Musul'a da girecek. Irak idaresi Musul harekatını Süleymani'nin yönetmesini istedi. Bunlar Rusya'ya, İran'a güvenme noktasında önemli teminatlar veriyor. İlaveten yanında Türkiye'yi de görmek istiyor.

Ayrıca Putin ABD ve Koalisyon güçlerinin Suriye'yi işgale hazırlandıklarını da gördü. Nisan öncesi bu açıklamalar zamanlama bakımından da manidar. ABD Genel Kurmay Başkanı Irak'taydı.Öteki Generaller Türkiye'de. İşler iyice kızışıyor ve Nisan'da Musul operasyonuyla birlikte taşeronların yerine ağababalar meydana inecek.

EY PKK'LILAR BİZ SİZE DEMEDİK Mİ SONUNUZ ÇOK YAKIN DİYE!

Rusya'nın bu hareketi yani Türkiye'yi yanına çekme hareketi acaba ABD'de nasıl karşılık bulacak? ABD yıllardır bölmeye çalıştığı Türkiye'yi bölgenin en güçlü ülkesi olması ve kendi safında kalması için TÜRKİYE 'NE İSTERSE' YAPACAK.

ABD, Türkiye'ye muhtaç olduğunda Türkiye'deki dengeler ne olur dersiniz?  

Hani çok sevinen PKK'lılar olmuştu ya yeni ABD başkan adayının "Türkiye'den toprak almamız gerekecek, Kürdistan'ı kuracağız" sözüne. Alırsınız.

Biz "Kürt kardeşlerimiz bu PKK'ya uymasınlar, katılmasınlar" derken sitemize giren Kürt kardeşlerimiz bizi kınıyor ve "Bir de Kardeşim diyorsun" diye bizi eleştiriyorlardı.

Kürt kardeşim sen benim gerçekten kardeşimsin.(Çünkü sen kabul etmesen de ben seni Türk bilirim, doğrusu da bu.)Öyle olmasa yani seni sevmesem PKK'ya katılma zarar göreceksin der miyim?

"Bu vatanı sevmeyen kim varsa PKK'ya katılsın çünkü nasıl olsa öleceksiniz" der geçerim.

Tekrar söylüyorum PKK'dan uzak durunuz çünkü ecelleri çok yaklaştı. Yarısı zaten Musul harekatında Süleymani tarafından öldürülecek. Kalanları Süfyan tarafından yok edilecek;ondan da kalan olursa Hz.Mehdi AS'ın hışmına uğrayacak.

Türk Milleti için TAN VAKTİDİR.İnşallah.
Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.

10 Mart 2015 Salı

İSTANBUL 3.BÖLGE

OSMAN PAŞA İSTANBUL 3.BÖLGENİN BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ ADAYIDIR




Biz Ankara'da yaşıyoruz. Osman Paşamıza oy verme şansımız yok.

Bu yazımız İstanbul 3.Bölgede oy kullanan vatandaşlarımızadır.


Sinop'un Gerze ilçesinde doğan Pamukoğlu, 11 yaşından 55 yaşına kadar askeri üniforma giymiştir. Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde öğrenim görmüştür. 10 yıl piyade subayı, 16 yıl kurmay subay olarak, kıta komutanlıkları ve karargah subaylığı görevlerinde bulunmuştur. 1990-1992'de Edirne-Uzunköprü'de 42'nci Piyade Alay Komutanlığı, 1993-1995'de Hakkari'de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı, 1998-2000'de Kıbrıs'ta 28'nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı, 2000-2001'de İstanbul'da Piyade Okul Komutanlığı vazifelerini yapmıştır.

1993'de Tuğgeneralliğe terfi etmiş, 1997'de Tümgeneralliğe yükselmiştir. 2002'de Tümgenerallikten emekli olan Pamukoğlu toplamda 43 yıl askeri üniforma giymiştir. Osman Pamukoğlu, 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almıştır. Pamukoğlu, Türk Ordusu'nda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı'na sahip tek kişidir.

PKK'ya karşı mücadele

1993-1995 yılları arasında Hakkari bölgesinden sorumlu olarak PKK'ya karşı yönettiği üstün mücadele dağlardaki PKK'ya bağlı militanlar sayısının 12.000'den 5.500-6.000 aralığına inmesini sağlamıştır. 30'a yakın yapılan sınır dışı askeri harekatların neredeyse tümü onun yönetiminde yapılmıştır. Bunlardan birinde PKK’ya yardım eden iki ABD helikopterini düşürdüğü için ordudan emekli edilmiştir. O dönemin genelkurmay başkanı “Üç  tane Pamukoğlu Paşa olsa terörü bitiririz” demiştir.

Ömrünü bu millete adayan Osman Paşamızın Milletvekili olma hakkı bu ülkenin havasını soluyup suyunu içen milyonlarca kişiden çok daha fazladır.

İstanbul 3.bölge dışında yaşayan vatandaşlarımız hangi partiye oy verirlerse versinler ama bu bölgede yaşayan vatandaşlarımız da hangi siyasi düşünceye sahip olurlarsa olsunlar Osman Paşamıza bir oyu çok görmesinler.Çünkü o bunu hak ediyor.

9 Mart 2015 Pazartesi

YORUMSUZ

BU YAYINA YORUM YAPMAYA GEREK VAR MI?



AK Parti'den parti kapatmaya flaş hamle...

AK Parti, parti kapatmayı imkansız hale getirmek amacıyla Anayasa değişikliği için teklif vermeye hazırlanıyor.


CHP'yi kapatma iddialarına karşı AK Parti, parti kapatmayı imkansız hale getirmek amacıyla Anayasa değişikliği için teklif vermeye hazırlanıyor, parti grubunda imza toplanıyor.


Medyadan son haber

8 Mart 2015 Pazar

CHP'YE KAPATMA DAVASI

CHP KAPATILIRSA KİM KAZANÇLI ÇIKAR?




KISA HABERLER ŞÖYLEYDİ:

FUAT AVNİ:  "CHP'ye kapatma davası açıp kapatacaklar. Bunu AKP istiyor."

KILIÇDAROĞLU: "Evet CHP'ye karşı AKP'nin bir 'kapatma' çabası olduğunu biliyoruz."

AKP ise yalanladı.

Tırnak içi ifadeler aynen değilse de benzer ifadelerdi.

Dikkatinizi çektiniz mi?

Vatan Partisi cephesinden bu konuda ses çıkmadı.

Oysa CHP'nin kapatılmasından en kazançlı çıkacak parti VATAN PARTİSİ'dir.

Yani onların işine gelir. Öyleyse bu kapatma işi doğru olabilir mi ve bunun arkasında da Fuat Avni'nin dediği gibi AKP değil Vatan Partililer olabilir mi?

Biz bu soruların cevabını belge ve bilgiye dayanarak siyasi bir analiz ile aramayacağız.Çünkü bu konuda bir bilgimiz yok. 

Ancak sitemiz Ahir Zaman olaylarını Hadis Yorumlarına göre yorumlayan bir site olduğu için biz de Hadis Yorumlarına göre analiz edeceğiz İnşallah.

AKP için en iyi ana muhalefet partisi mevcut şekliyle bu CHP'dir. Bir yanlış yapsa ve oy kaybına uğrayacak olsa eleştiren Kılıçdaroğlu'na kolayca ön alıp oylarını muhafaza edebiliyorlar.

Dolayısıyla CHP'nin kapanmasından AKP çok büyük zarar görür ve böyle bir şeyi aklından bile geçirmez. Zaten o yüzden yalanlıyorlar ve söyledikleri de bize göre doğrudur.

Şeyh Abdullah Dağıstani Hazretlerinin ifşaatlarına göre tamamen sosyalist bir yapılanma üç ay süre ile de olsa iktidar olacak. Muhtemelen bu da Vatan Partisi olabilir diye düşünüyoruz.

Eğer Vatan Partisi iktidara gelecekse nasıl gelebilir?

CHP kapatılırsa zaten yolun yarısı alınmış olur ve sandıkta da çıkabilir. Yani Vatan Partisi 7 Haziran'da sandıktan ikinci parti bile çıksa o muhalefet bu muhalefet gibi olmaz ve bu sokağa da yansır.

Eğer bu A planı ise bir de B planı olmalıdır.

Eğer AKP bu A planını görür, kendi aleyhine yorumlar ve engeller ise B planına geçebilirler.

Muhtemelen o da mevcut CHP Milletvekillerinden mecliste grup kuracak kadar bir grubu transfer etmek olabilir. 

Zaten böyle bir bölünme de CHP'yi sandıkta bitirir ve A planı ile aynı sonuç elde edilmiş olur. Bunun B planı olmasının nedeni de oy hesabı olabilir. A Planında daha çok, B planında daha az oy öngörülmüş olabilir.

Tabi bu yorumlar ahir zamanda- eğer o parti ise- Vatan Partisi'nin nasıl iktidara gelebileceği ile ilgili tahminlerdir.

Hepsi tahmindir. Allahu alem. 

En doğrusunu Allah CC bilir.