17 Şubat 2016 Çarşamba

"YA PYD, YA ÜSLER. TERCİHİNİ YAP ABD"

ABD'YE "YA PYD, YA ASKERİ ÜSLER...TERCİHİNİ YAP" DİYELİM.

ABD'nin ülkemizde Rusya'ya karşı kurulmuş askeri üsleri var. NATO ülkesiyiz ve bu üsler de bu kapsamda ülkemizde.

Soğuk savaş döneminde Rusya'ya karşı kurulmuş üsler. 

2016...

Rusya ile kriz yaşıyoruz. Ve NATO'ya bakıyoruz. Acaba ne tür açıklamalar yapacaklar ve müttefikliklerini nasıl gösterecekler diye. ÇIT YOK.

Madem ki bu üsler Rusya'ya karşı kuruldu. O halde Rusya ile yaşanan krizde bize niçin bir faydası yok? Faydası yoksa müttefikliğin ne anlamı var?

Madem ki Rusya'ya karşı kendi savaşımızı kendimiz yapacağız "Ey ABD sen ne işe yararsın?"

Türkiye'ye dost görünüp utanmadan bir de Türkiye'nin düşmanlarına yardım mı edersin? Bilmez misin ki o PYD, PKK'nın tam kendisidir.Elebaşıları da Öcalan'dır.

Bu nasıl dostluk nasıl müttefikliktir? 

ABD'YE AYNEN ŞU TEKLİF YAPILMALI:

EY ABD! YA MÜTTEFİKİN TÜRKİYE'Yİ SEÇER DÜŞMANLARINA GALİP GELİRSİN. YA DA TÜRKİYE DÜŞMANLARINI SEÇER ONLARLA BİRLİKTE AKİBETİNİ BEKLERSİN.

TÜRKİYE, DOSTLARINI VEZİR, DÜŞMANLARINI REZİL EDECEK GÜCE SAHİP BİR ÜLKEDİR. YA VEZİR OLURSUN YA DA REZİL.

TÜRKİYE'NİN ABD ÜSLERİNE İHTİYACI YOKTUR. TOPLAYIN PILINIZI PIRTINIZI YA PYD YA ÜSLER. YA RUSYA YA ÜSLER. YA TÜRKİYE YA ÜSLER. 

ABD'YE BU RESTİ ÇEKMELİYİZ.

AYRICA PKK'YA DA BUGÜNE KADAR HİÇ GÖRMEDİĞİ ŞEKİLDE VURMALIYIZ. VURMALIYIZ Kİ PKK VURULDUKÇA PKK'DAN ÇOK DESTEKÇİLERİ VURULSUN.

CİZREYİ TEMİZLEYELİM, LONDRA DÜŞSÜN. SURU TEMİZLEYELİM WASHİNGTON YANSIN. NUSAYBİN'İ TEMİZLEYELİM MOSKOVA YIKILSIN.İDİL'İ TEMİZLEYELİM Kİ TEL AVİV ÇÖKSÜN. VUR YİĞİDİM VUR Kİ NAMERT DERSİNİ ALSIN.TÜRKÜN GÜCÜNÜ DÜNYA GÖRSÜN İNŞALLAH.

GÜZEL SORULARA NAÇİZANE CEVAPLAR

TUĞRUL ÇALIŞKAN KARDEŞİMİZ SEVDİĞİMİZ BİR İMAM. ZAMAN ZAMAN FACEBOOKTA GÖRÜŞÜYORUZ. 

FACEBOOK’DA BİZE BU SORULARI YÖNELTMİŞ. BİZ DE SİTEMİZDE MANŞETTEN YAYINLAMAYI UYGUN GÖRDÜK.

Tuğrul Çalışkan:

Paylaşım için teşekkürler.. Sizin düşüncenize göre Hz.Mehdi Türk ordusu içinden çıkacak bir komutan olacak.

O zaman bir kaç sorum var:

 1)Hadislerde Hz.Mehdi'nin sakallı olacağı söyleniyor. Şu anki TSK mensuplarının hepsi sakalsız. İzahı nedir?

 2)Medine'de doğacağı ve Mekke'de (Kabe-Makam-ı İbrahim arasında) ilk biatları kabul edeceği söyleniyor hadiste. Türkiye'de zuhur edecek iddianızı neye dayandırıyorsunuz?

 3) İmam Rabbani, Abdülhakim Hüseyin, Bediüzzaman gibi zatlar Hz.Mehdi için Nakşibendi halifesi, kutbu aktab vs olacağını söylüyor. Bu vasıfları taşıyan kişiler halka rehberlik eden mürşid-i kamillerdir ve müridleri vardır. TSK içinde böyle birisinin olması mümkün mü? Lütfen kızmayın. Düşünce yapınızı ve bakış açınızı öğrenmek istiyor ve makul cevaplar bekliyorum..



İŞTE CEVAPLAR:
Sorulara başlamadan önce “Sizin düşüncenize göre Hz.Mehdi AS Türk Ordusu içinden çıkacak bir komutan olacak” demişsiniz.

El cevap:

Evet bu mümkün. Hatta araştırmalarımıza göre Türk Ordusu içinden Hz.Mehdi AS ile birlikte ikinci bir komutan daha çıkacak ve aleniyette herkes onu görecek. Hz.Mehdi AS ise sadece Türkiye’de doğmuş ve Harp Okulunda okumuş bir Türk Subayı da olmayabilir. Zira Türkiye dışından da gelip Harp Okulunda okuyup ülkelerinde gözde bir subay olanlar da vardır. Bizim öngörümüz ise Hz.Mehdi AS’ın özel görev ile Afganistan’a gönderileceği şeklindedir. Ama hangi ülke gönderir onu bilemiyoruz.

Diğer cevaplar:

1)      Hadislerde Hz.Mehdi AS’ın sakallı olacağı söyleniyor. Evet doğru.(Sakalsız olacağı da geçiyor) Yurt dışında özel görevlerde bulunan subaylarımız sakallı olabilir. Örneğin Taliban içinde bir subayımız varsa illa ki sakallıdır. Atatürk ve Enver Paşa da Trablusgarp’ta sakallıydı mesela. Hz.Mehdi AS’ın askerleri ile birlikte dağlarda yaşayacağı rivayetleri de var. Dağlarda yaşayanlarda sakallı olur zaten.

2)      Medine’de doğacağına da dair de başka yerlerde doğacağına dair de yorumlar var. Ancak Hz.Mehdi AS’ın  Medine ve Mekke ile ilgisi hadis yorumlarında açıkça şu şekilde geçiyor: 

    Medine’de yaşayacağı (Doğacağı başka), Mekke’ye hacca gideceği ve hacda iken yedi alimin kendisini bulacağı ve bunun üzerine üç defa Mekke ile Medine arasında gidip geleceği ifade ediliyor.Yani Medine’de doğmuş da olabilir, başka bir yerde doğmuş da olabilir. Kayaların oğlu geçiyor mesela. Kafkaslar rivayeti var. Horasan var. 
    Biz Hz.Mehdi AS’ın Türkiye’de zuhur edeceğini hiç söylemedik ve yazmadık. Bize göre zuhur vakti geldiğinde yani o zamanlarda (zaman aralığı ne kadardır bilemeyiz) Medine’de bulunacak ve Mekke’de zuhur edecek. Kabe ile Makamı İbrahim arasında biatları alacak.

3)      Hz.Mehdi AS’ın kutbu azam, kutbu aktab, Nakşibendi şeyhi, halifesi, mürşit, mürşidi kamil gibi manevi makamların en üstünde olacağına dair (Peygamberlik makamları hariç) rivayetler var. İmamı Rabbani, Şeyh Seyyid Abdülhakim Hüseyni ve Bediüzzaman tarafından bildirilmiş. ANCAK bir yanlış anlama var. Yani bu alimler yanlış anlaşılıyor. İşte açıklaması:

Hadis yorumlarında Hz.Mehdi AS’ın kendisinin Mehdi olduğunu bilmeyeceği, sıradan bir insan olacağı ve çarşıda pazarda dolaşıp işine gücüne bakacağı, kimsenin  de onun Mehdi olabileceğine ihtimal vermeyeceğini açıkça yazıyor.

Yani Hz.Mehdi  As bir şeyh değil, bir halife değil, bir mürşidi kamil, kutbul aktab değil.

Ama olacak. Ne zaman olacak?

Hadiste açıkça geçiyor ki: “Allah cc O’nu bir gecede ihya eder”.
Bu ihyadan kasıt Hz.Mehdi AS’ın sıradan bir insan iken bir gecede Allah CC tarafından irşad edilmesi ve evliya yapılması ve hiçbir insana nasip olmayacak bilgilerle donatılmasıdır.

Bu olay 35 ila 40 yaşlarında olacak. İşte o andan itibaren Hz.Mehdi AS, İmamı Rabbani, Abdülhakim Hüseyni ve Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi bir mürşidi kamil, kutbul aktab olarak yeryüzündeki insanların en yüksek manevi makamına geçer. Yoksa ondan önce sıradan biri olacağı zaten hadis yorumlarında açıkça geçiyor.  

Nakşibendilik konusuna gelince: 
Evet Hz.Mehdi AS, Nakşibendi olacak. Ama NAKŞİBENDİ şeyhi olmayacak. Belki halife olabilir. Yani bir Nakşibendi şeyhinin oğlu ya da torunu olabilir. Cemaat tarafından okutulmuş ve çok iyi bir donanımla konusunda ihtisaslaşmış ve yükselmiş olabilir. Pırıl pırıl bir Subay olabilir. "Olamaz" demek de "Olabilir" demekten daha yanlış olur.

Hz.Mehdi AS’ın bir komutan olacağı ve O’na tabi olanların da askeri olacağı zaten tüm rivayetlerde geçmektedir. Ancak açıkça asker olacağı da rivayette vardır. Hatta işaret parmağı yeşerince Mehdi olduğunu anlayacak komutan da rivayetlerde var.
Şimdilik bu kadar.

Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.

Harbiye Marşı




BAŞIMIZ SAĞ OLSUN MİLLETİMİZ VAR OLSUN

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ

15 Şubat 2016 Pazartesi

TANRI DAĞI


ATİLLA YILMAZ'IN KAHRAMANLIK TÜRKÜSÜ



TEPESİNE VURUN
GÖVDESİNİ YONTUN
KÖKÜNÜ KAZIYIN

HAİNLERİN ETRAFINI SARIN SARIN HA
AL BAYRAĞA GÖZ EDENE VURUN VURUN HA

14 Şubat 2016 Pazar

NE ABD, NE RUSYA, DÜŞMANIMIZ PKK

İSLAM ALEMİNİN SÜFYANI HENÜZ ÇIKMADI ANCAK TÜRKİYE'NİN SÜFYANI BELLİ: TERÖRİST BAŞI ÖCALAN.





Türk'e Türk'ten başka yoktur dost millet. Ancak Türk'ün düşmanı olanların tamamı bu düşmanlıklarını PKK'ya destek vererek gösterecekler. Yoksa bizzat kendileri açıktan Türk'e düşmanlık ilan etmeyecekler.

Ne ABD Türkiye'ye açıkça düşmanlık edebilir, ne de Rusya. En azından şimdilik. 

Hadis yorumlarına göre Rusya ile savaşacağız. Zamanı gelince ve gerekli olunca olacak. Ancak o zamana kadar düşmanımız PKK, Süfyanımız da Öcalan'dır vesselam. Öcalan'ın hapisten kaçırılması girişimleri olabilir, çok dikkatli olunmalı.

Ve PKK ile mücadele (Rusya ile savaş başlamadan) bir an önce bitirilmeli.

İSLAM ALEMİNİN SÜFYANI ŞİİLERDEN DEĞİL SÜNNİLERDEN ÇIKACAK.

İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon; Suud ve Sünni blokun Suriye'ye yapmak istedikleri kara harekatına stratejik destek vereceklerini açıkladı.Yani şekli belli değil ama Süfyan Sünni bloktan geliyor vesselam.

Bir başka delil ise Esad'dır.Hadis yorumlarında Eshep ve ailesinin telef olacağı ve Süfyan'ın onların yerine geçeceği bildirildiğine göre...

Esad'ı devirecek olan da bellidir(ABD, Suud,Sünni Blok, Türkiye)  
Esad'ı devirmek isteyenlere engel olmak için Suriye'de olanlarda.(Rusya ve İran)

Bu şu manaya da gelir: Rusya ve İran Suriye'de boşa kürek çekiyor. Yenilecekler.Ama öyle ama böyle. Suriye'ye yapılacak kara operasyonu ile ilgili her hafta yeni bir yön ve cephe öne çıkarken hadis yorumlarında açıklanan ÜRDÜN'den Suriye'ye girilecek ifşaatı her gün daha da yakınlaşıyor. 


Süfyan Sünnilerden çıkacaksa Mehdi de Şiilerden mi çıkacak?

En doğrusunu Allah CC bilir. 

Süfyan Sünniler içimden çıkacak ama başlangıçta Müslüman olmasına rağmen Fırat'ı geçice Kafir olacak.Yani mürteddir Süfyan. Sünni olsa ne? Şii olsa ne?  Ayrıca şu an için Süfyan Sünni olarak da adlandırılamayacak tekfirci güruhundan çıkacak.

Hz.Mehdi AS ise Ehli Beyt'ten olacak ve Ehli Sünnet vel Cemaat üzere olacak. Nakşibendi olacak. Nurcu olacak.(Bu bizim şahsi tahminimiz) Tüm mezhepleri kaldıracak. Hepsinin de yanlışlarını kaldırıp doğrularını birleştirecek gerçek İslamı ortaya çıkaracak. Bu manada Hz.Mehdi AS acaip bir şahıs olarak adlandırılmıştır. (Risalei Nurlarda) 

Şöyle bir hipotez var. Yani iddia. Diyorlar ki...

Esad'ı devirip yerine SAHTE SÜFYAN'I getirecekler, sonra Sahte Süfyanı devirip yerine SAHTE MEHDİ'Yİ getirecekler ve yüzyıl da Müslümanları böyle kandıracaklar. İddia bu ama doğru değil.

Çünkü Esheb devrildiğinde yerine Süfyanın geçeceği hadis yorumlarında var. Gerçek Süfyanın Şamın başına geçeceği ayrıca var. hatta bugün Suriye'de yaşanan şu olaylar hakkında pek çok hadis var. hadisleri değiştirmek mümkün olmadığına göre, yorumlardaki hatalar da istisna olacağı ve ekser yorumların mutabık olduğu dikkate alındığında Eshebin yerine gerçek Süfyan geçecek.


Belki bu iddia Hz.Mehdi AS karşısında çaresiz kalacak olanların bir taktiği olabilir. Korkunun ecele faydası yok. Kafirler için çok fazla zaman da kalmadı. İnsafa, vicdana gelmeleri ve ayrım yapmadan tüm insanlığa sahip çıkmaları kendi çıkarlarına olacaktır.

Allahü Zülcelal o günleri bizlere de görmeyi nasip etsin ve Hz.Mehdi AS'ın ordusunda sıradan bir nefer olmayı hediye etsin İnşallah.

ABDÜLBARİ ATVAN'IN SON YAZISI İDDİAMIZI TEYİT ETTİ

ARAP YAZAR ABDÜLBARİ ATVAN TARAFSIZ BİR YAZARDIR.YANİ SÜNNİ - Şİİ REKABETİNDE VE BÖLGE ÜLKELERİNİN KULLANILMASINDA TARAFSIZ TESPİTLERİ OLAN DEĞERLİ BİR YAZAR. 




TEYİT ETTİĞİ İDDİAMIZ İSE ABD'NİN; TÜRKİYE'YE RUSYAYI OYUNA GETİREREK OYUN OYNAMASIYDI.


EN GÜNCEL SURİYE YAZISI
Gazeteci Yazar Abdel Bari Atwan, El-Yevm internet sitesinde yayınlanan yeni makalesinde, Suriye’deki son gelişmeleri ve bölgeyle ilgili olarak yapılan uluslararası görüşmeleri değerlendirdi.

Abdel Bari Atwan, bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak şunları yazdı:

“Rusya ve Amerika geçtiğimiz Perşembe günü barış görüşmelerinde, sivillerin bölgeden çıkarılması ve abluka altındaki sivillere acil yardım gönderilmesi noktasında, Suriye’de bir haftalık ateşkesin hayata geçirilmesi kararı aldılar. Ama öyle görünüyor ki, bu kararın başarıyla sonuçlanması için zaman çok kısıtlı. Çünkü milis güçlerin, IŞİD ve El-Nusra gibi gruplarla bölgedeki çatışmaları, Amerika ve Rusya’nın kontrolü dışındadır.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, ülkenin askeri güçlerinin bu güne kadar görülmemiş başarılarından dolayı kendini güvende hissettiğini ifade etti. Beşşar Esad, Cuma günü yayınlanan Fransız gazeteciye verdiği röportajında, teröristlerle mücadeleyi iki ayrı süreç olarak belirtiyor ve “bizim ateşkes yapmamız terörle mücadeleye ara vereceğimiz anlamını taşımıyor” diyerek uyarıda bulunuyor.

Suriye askeri birlikleri yeni zaferlerini öyle bir durumda kazandılar ki, geçtiğimiz yıl Şubat ayında da silahlı muhalifler bu bölgeleri geri alma çabasındaydılar. Ama tüm bu teşebbüs ve çabaların sonucu,İdlib ve Cisr El-Shughour’u kaybetmek oldu ve Halep’te kurtarılamadı.

Bu şekilde, Halep Şehri ablukaya alındı ve hükümet güçleri Türkiye sınırının birkaç kilometre gerisine kadar konuşlandılar. Beşşar Esad son röportajında, Halep şehrinin geri alınmasının uzun zaman alabileceğini çünkü en acil hedefin sınırlarda ve geçiş bölgelerinde, Türkiye’den silahlı muhaliflere gelen lojistik yardımların önünü kesmek için kontrolü sağlamak olduğunu ve gelecek hafta içerisinde alınacak olan ateşkes kararından önce bu hedefimiz gerçekleşecek gibi görünüyor demişti.

Ruslar, rakibi olan Amerika ve müttefiklerine göre daha zekiler. En azından Kürtler gibi iyi oyuncularla oyun oynuyorlar. Onlar hâlihazırda Suriye’deki Kürtlere, Suriye’nin kuzeydoğu sınırına bitişik Kürt sınırı verme vaadinde bulundular. Bu vaat, Amerika’nın, müttefiki Türkiye’yi kızdırmamak için Kürtlere veremediği vaatti. Çünkü Ankara, Suriye’deki YPG’yi, PKK’nın devamı olan terörist bir grup sayıyor.

 Amerikan temsilcilerin Kobani’ye gidip, Kobani lideri Recep Tib ile görüşeceği haberlerinin yayılmasından sonra, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki gün öncesinden Türkiye ve Kürtler arasında bir seçim yapması için Amerika’ya uyarıda bulundu.

 Arabistan’ın Suriye’ye IŞİD’le mücadele için özel kara kuvvetleri sevkiyatı yapmaya hazır olduğunu açıklaması, Rusya’nın cuma günü Münih’te Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Serey Lawrov arasında gerçekleşen barış görüşmelerinde Rusya’nın tutumunu sertleştirdi. Lawrow, Suriye görüşmelerinde, Arabistan’ın Suriye’ye karadan operasyon yapabilme ihtimaline asla değinilmedi, hatta Riyad’ı bu karardan vazgeçirmeye dair bir konu bile söz konusu olmadı dedi. Yani başka bir ifadeyle Arabistan’ın bu önerisi tamamen görmezden gelindi.

Suudi ve Körfez güçlerinin Suriye’ye asker sevkiyatı, iki temel şarta bağlanmıştı:

İlk şart, Bu güçlerin Amerika kontrolü altında hareket etmesi, ikinci şartta, Türkiye ve Ürdün’ün hava alanlarını ve kara geçişlerini açarak bu operasyonlara katılması. Amerika bu güçlerin kontrolünde olmasını reddetti ve böylece ilk şart ortadan kalktı, buna ek olarakta, Suriye Ordusunun Türkiye sınırlarına doğru ilerleyişi, Türkiye sınır kapılarını Arabistan’a daha açmadan kapattı.

Halep; sadece Suriye’deki gelişmelerin değil bütün bölgenin kaderini belirleyecektir. Bu şehir, barış ya da savaşı yani üçüncü dünya savaşını ya da bölge istikrarını belirleyici bir unsur haline gelmiştir. Bizim elimizden gelen ise sadece, gelişmelerin ortamı hangi yöne sürüklediğini bilmek için, şehrin kuzey kesimlerinde meydana gelen değişimleri gözlemek.”



13 Şubat 2016 Cumartesi

OYUNUN KURALI "IŞİD"

OYUNU KURALINA GÖRE OYNAMAK LAZIM VESSELAM.






SURİYE'YE KARA HAREKATI YAPILMALI MI?


Hayır. Yapılmamalı. Çünkü böyle bir harekatta Türkiye yalnız kalacaktır. Suud ve Katar Türkiye'nin yalnızlığını gidermez.


Türkiye NATO üyesidir ama NATO'nun yasal desteği üyelerine herhangi bir saldırı olması halinde geçerlidir. Yani Türkiye Suriye'ye girerse geçerli değildir. O nedenle Suriye'ye kara harekatı yapılması halinde; NATO destek vermeyeceği gibi Rusya ile karşı karşıya gelme riskinden dolayı Türkiye'yi 3.Dünya Savaşı çıkarmaya çalışmakla suçlayacaklardır.


Rusya'nın düşen uçağın intikamını almak için Suriye'de pusuya yattığı bilinmektedir. Suriye'ye yapılacak sınır ihlallerinde Rusya'nın saldırı riski bulunmaktadır. Belki de ABD denen müttefikimizin de amacı budur.


Şerefsiz takımı şunu çok iyi bilmektedir. "Kahraman Ordumuz yenilmediği müddetçe Türkiye'yi yenme, bölme, parçalama ihtimali yoktur." Bunun için envay çeşit hilelerle tüm tuzaklar KAHRAMAN ORDUMUZA KURULMAKTADIR. 


ANDOLSUN Kİ YENDİRMEYECEĞİZ. ANDOLSUN Kİ YİNE BİZ KAZANACAĞIZ. GÖZÜMÜZÜ FEDA EDECEĞİZ AMA GÖZBEBEĞİMİZİ CANIMIZLA SAVUNACAĞIZ.(İNŞALLAHU ALLAHU  EKBER)


DÜŞMANLARIMIZIN YAPMAK İSTEDİKLERİ NEDİR? TÜRKİYE NE YAPMALIDIR? 


Yapmak istedikleri AZEZ'i de PKK'ya teslim edip Akdeniz'e bir adım daha yaklaşmaktır.Biz "Koridoru tamamlayacaklar" diyoruz ama onlara göre yine tamam olmayacak.Çünkü Azez'den Akdeniz'e açılan bölgede Lazkiye bölgesi PKK' ya verilmiyor. O zaman tek bir yer daha kalıyor koridor için: HATAY.


Şerefsiz takımının son hedefi HATAY'dır.


ABD, Dünya kamuoyunda kendi müttefikini sırtından vuran hain durumuna düşmek istemiyor. O nedenle Rusya'yı oyuna getirip kendi hainliğini ona yaptırmak istiyor.Bakınız ilk defa yazıyoruz: Obama ABD'nin başında iken sekiz yıl boyunca Ortadoğu'da en karlı çıkan ülke İran oldu.Bu Obama Müslüman ise Şİİ'dir vesselam. Obama İran'ı ihya etti,kimse fark etmedi.


Türkiye başka bir ülkeye savaş ilan etmedikçe Türkiye'ye savaş ilan edecek de yoktur. Bu nedenle Irak'da, Suriye'de ve Güneydoğu'da PKK'yı olağanüstü desteklerle donatacaklardır. Rusya da Esad'ı kışkırtabilir.Yani Esad maskesiyle saldırılar yapabilir. Ama o zaman yine NATO gündeme gelir ki bu yararımızadır. Rusya'nın amacı burada sınırlı bir misilleme olacaktır. 


Unutmadan bu aralar Barzani ile aramız nasıl? 

Irak Ordusu Musul'a operasyon hazırlığında. Barzani de ABD'den gelecek izni bekliyor.ABD yarın telefon etsin, Pazartesi gün Barzani meclis kararı ile referandum vs ile bağımsızlık ilan eder. Peki ABD neden telefon etmiyor? Çünkü koridor çözülmedi. Azez PKK'nın eline geçerse o telefon da edilebilir. Tabi Irak Ordusu daha önce Musul'a girmezse. Onlar neyi bekliyor? Onlar da Rusya ve İran'dan gelecek telefonu.

Bu hengamede bizim yapmamız gerekenler ise şunlardır:


Sıra Hatay'a geldiğinde uluslararası şartların lehimize döndüğü ortamda SAVAŞA GİRECEĞİZ.Saldırıya uğramamız kaçınılmaz. 


Bir parantez:

(Milli Mücadele yıllarının tekrarını yaşayacağız. Atatürk'ün "Geldikleri gibi giderler" sözü yine gerçek olacak. Mili Mücadeleyi nasıl yapmış isek bunu da aynı yöntemlerle ve aynı şartlarla yapacağız.Yani Atatürk'ün "Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var, o satıh bütün vatandır" sözü yine aynen çıkacak ve kahraman Türk Milleti topyekun bir mücadeleye girecektir Allahu Alem.) 

Devam...


Deplasmanda değil kendi sahamızda kazanma şansımız var.Madem ki hedefleri bu aziz topraklardır, buyursunlar gelsinler. Bir iki yıl içinde gelecekler. İlk işimiz onlar gelinceye kadar içeriyi tamamen temizlemektir.


PKK' nın siyasi kanadından başlanarak, ekonomik kaynakları, yardım ve yataklık edenlere kadar tamamı temizlenmeli. Vekillerden başlanmalı.


Çok geç kalınıyor ve dünya kamuoyunda terör örgütünün reklamının yapılmasına izin veriliyor. Bunlar yanlış işler. PYD de terör örgütüydü, şimdi ABD de Rusya da değil diyor.  


İşlerine bugün böyle geldiği için dönüyorlar, yarın yani gelecek yıl PKK için de "terör örgütü değil" deyip çıkacaklar. 


Diyarbakır'da, Sur'da, Cizre'de,Nusaybin'de, Şırnak'da,Silopi'de velhasıl bu ülkenin her yerinde teröristlere karşı kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimizden Allah CC binlerce defa razı olsun. Şehitlerimizin şefaatlarine bizleri de dahil kılsın ve gazilerimize de hayırlı ve sağlıklı ömürler nasip etsin İnşallah. 


Güzeller güzeli Rabbim bu hengamede ve gelecek olanlarda kahramanlarımıza her daim iyilik ve inayetlerini Bedir Ashabına nasip ettiği gibi nasip buyursun İnşallah.


NOT: 


ABD'ye verilecek en güzel cevaptır, tekliftir:


"Tüm dünyanın gücünün yetmediği IŞİD'i bize havale edin, tek başımıza biz halledelim ve tüm dünyayı bu IŞİD belasından kurtaralım. Kara harekatına siyasi destek veriyor musunuz?"


Veremezler. Çünkü Türkiye'nin Suriye'ye de Irak'a da girmesini dünyada hiç bir ülke İSTEMEZ. Ne ABD, ne Rusya ne de bir başkası...


  

12 Şubat 2016 Cuma

TSK'DAN SURİYE KONUSUNDA RET

Türk Milleti Asker millettir. PKK ile yapılan son mücadelede bunu bir kez daha ispat etmiştir.
Türk Ordusu Peygamber ocağıdır. Mehmetçiğimiz bu vatan için, Allah için gözünü kırpmadan, bir an bile tereddüt etmeden ölüme koşan, şehadet şerbetini içen, dünyanın en kahraman, en korkusuz askeridir. Türk Milleti en çok ordusuna güvenir. Türk Ordusu iç ve dış tüm saldırılara rağmen bugün ayakta kalan tek Milli kurumdur. Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesinde çıkan haber bunu bir kez daha doğruluyor. Önceki yazılarımızda Suriye'nin bir bataklık olduğunu, Müslüman'ın Müslümana silah çekmemesi gerektiğini, kardeş kanının haram olduğunu, belirtmiştik. Öte yandan, Türk Ordusunun Melhame-i Kübra'ya mümkün olduğunca ve ivedilikle hazırlanması gerektiğini, bu yüzden savaşa en son giren devlet olmamız gerektiğini, yine önceki yazılarımızda belirtmiştik.
TSK'nın Allah'a şükür, bizi yanıltmadığını aşağıdaki haberde görüyoruz:

"Türk askerinin Suriye'ye gireceği yönünde iktidara yakın medyada yer alan haberler ve Erdoğan'ın bu yönde verdiği işaretler Genelkurmay tarafından yalanlandı. Erdoğan'a Suriye konusunda bir rest de TSK'dan geldi. Genelkurmay, Türk askerinin BM kararı olmadan Suriye'ye ayak basmayacağını açıkladı.

İktidara yakın medyada son günlerde dillendirilmeye başlanan "Türk askerinin Suriye'ye gireceği" yönündeki iddialara TSK'dan yalanlama geldi.

Üst düzey Genelkurmay yetkilisi, Türkiye'nin BM kararı olmadan Suriye'ye ayak basmayacağını belirtti.


Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı "1 Mart tezkeresi hataydı, Suriye’de bu hatayı yeniden yapmayacağız" şeklindeki açıklama, Türk askerinin Suriye'ye gireceği yorumlarına neden olmuştu. İktidara yakın medya da bu doğrultuda haberler yapmıştı.

Saray cephesinde bunlar yaşanırken, TSK’den konuyla ilgili tüm senaryoları rafa kaldıran bir açıklama geldi. Hürriyet’e konuşan askeri kaynaklar; “BM Güvenlik kararı olmadan Türk Ordusu Suriye topraklarına adım atmayacak.” diyerek, net bir tavır koydu. Açıklamada, "Rusya'nın tavrı nedeniyle böyle bir kararın çıkması da imkansız" diyerek kendi açısından bu konuyu rafa kaldırdı.

TSK’nın bu açıklamasının Erdoğan’ın başkanlığında yapılan acil güvenlik toplantısının hemen ardından gelmesi dikkat çekti. Erdoğan Güney Amerika gezisinden dönüşte Suriye konusundaki kararı Saray’da yapılacak güvenlik toplantısında vereceklerini açıklamıştı.

Bu toplantının hemen ardından TSK’nın Hürriyet’e konuşması ve BM Güvenlik Kararı olmadan Türkiye Suriye’ye adım atmayacak gibi net ifadeler kullanması Suudi Arabistan ile Türkiye’nin ortak operasyonla Suriye’ye girmesini isteyen Erdoğan’a rest anlamına geliyor.


İŞTE HÜRRİYET'TE DENİZ ZEYREK İMZASIYLA YAYINLANAN O HABER-ANALİZ...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, Başbakan Davutoğlu’nun ziyaretiyle de çakışan Suudi Arabistan temaslarından ortak tatbikat çıktı. Orgeneral Akar’ın ziyaretinin ‘İslam ordusu’ ve terör örgütü IŞİD karşıtı koalisyon çerçevesinde yapılmadığını belirten askeri kaynaklar, ikili ilişkiler kapsamında olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin ocak ayının sonunda müdahil olduğu diplomatik gelişmeler had safhadayken en çok dikkati Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Suudi Arabistan’ı ziyareti çekti. Akar’ın ziyaretinde, “Ortak tehditlere karşı ortak stratejik işbirliği” kararı alındı.

İki ülke silahlı kuvvetleri ortak tatbikatlar da yapacak. Orgeneral Akar’ın Suudi Arabistan ziyaretinin, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu ülkeye gidişiyle çakışması ve Akar’ın Kral Abdulaziz’in yemeğinde çekilen fotoğraflarının basına yansıması, görüşmeleri ön plana çıkarmıştı.

Genelkurmay, resmi açıklamasında Orgeneral Akar’ın 30 Ocak 2016 tarihinde saat 19.30’da akşam yemeğinde Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdul Rahman bin Saleh AL-Bunyan ile bir araya geldiğini, 31 Ocak 2016 tarihinde, Orgeneral Saleh AL-Bunyan eşliğinde Riyad’da bulunan Hava Kuvvetleri Hava Harekât Merkezi’ni ziyaret ettiğini ve Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in verdiği yemek davetine katıldığını duyurdu.

Genelkurmay açıklamasına göre Orgeneral Akar, 1 Şubat günü ise Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nı, Kral Abdülaziz Kara Harp Okulu’nu, Türkiye’nin Riyad Büyükelçiliği’ni ve Riyad Askeri Ataşeliği’ni ziyaret etti, ardından Türkiye’ye döndü.

‘İSLAM ORDUSU’YLA İLGİSİ YOK

Hürriyet’e bilgi veren kaynaklar, öncelikle ziyaretin Suriye konusundaki terör örgütü IŞİD karşıtı koalisyon faaliyetleri çerçevesinde değil, ikili ilişkiler kapsamında yapıldığını vurguladılar. Bu da şu anlama geliyor: Ziyaretin gündeminde, 2015 sonunda gündeme gelen “İslam ordusu” yok. Ziyaretin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin “ABD öncülük ederse Suriye’ye asker göndeririz” açıklamalarına denk gelmesi de tamamen tesadüf. Kaynaklar, TSK’nın iki konuda da mesafeli olduğuna dikkat çekiyor. Üst düzey bir yetkili, “Sözü edilen birlikteliğe zaten ‘İslam ordusu’ denilemez. Böyle bir girişim olursa da Türkiye, askeri kanadında yer almaz” dedi.

Uluslararası toplumun Suriye’ye asker göndermesi konusunda Genelkurmay’ın iki önemli kararı var:

1) ABD, Rusya’nın tavrı nedeniyle BM’den karar çıkarılamayacağının farkında ve dolayısıyla böyle bir hazırlık yapmıyor.

2) Türk Silahlı Kuvvetleri BM Güvenlik Konseyi’nden bir karar alınmadıkça Suriye topraklarına ayak basmayacak.

BÖLGESEL SORUNLARA ORTAK TAVIR

Bir yetkili, Orgeneral Akar’ın ziyaretiyle ilgili şu bilgileri verdi: “Yakın gelecekte, Türkiye ile Suudi Arabistan ‘Yüksek düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’ toplayacak. Sivil alanda görüşmeler sürüyor. Askerler de ikili düzeyde işbirliğini geliştirmenin yollarını arıyor. Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı, Türkiye’ye gelmişti. Akar’ın ziyareti iadei ziyaretti bir bakıma. Karşılıklı ziyaretler sonunda Suudi Arabistan ile askeri işbirliğinin boyutlarının arttırılması hedefleniyor. Buradaki ortak hedef, iki ülke silahlı kuvvetlerinin bölgesel sorunlara müdahale konusunda ortak tavır sergilemesidir. Bu kapsamda ikili ortak tatbikatların yapılması gündemde. Askeri işbirliği ‘eğitim’ alanında da gelişecek.”

İRAN’IN RAHATSIZ OLMA İHTİMALİ DE DAHİL

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suudi ordusu ile işbirliğini arttırması, Suudilerle İran arasındaki gerilimin tırmandığı bir döneme denk geliyor. Ankara, İran’ın bu yakınlaşmadan rahatsız olması ihtimalini dikkate alarak hareket ediyor. Diğer taraftan, TSK ile Suudi ordusu arasındaki yakınlaşma, ABD’nin desteğini almış görünüyor. Amerikalıların tek kaygısı, Türkiye’nin İran ile Suudi Arabistan arasında ortaya çıkan Şii-Sünni gerilimine ‘devlet’ olarak dahil olduğu algısının meydana gelmesi.

KAYNAK: HÜRRİYET

11 Şubat 2016 Perşembe

PROF.DR.SENCER İMER "DOĞRUYU" SÖYLEDİ

PROF.DR.SENCER İMER TÜRKİYE'NİN ABD İLE DEĞİL BÖLGE ÜLKELERİ VE RUSYA İLE İŞBİRLİĞİ YAPMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.




Prof. Dr. Sencer İmer, PYD krizini Ulusal Kanal’a değerlendirdi

Profesör Doktor Sencer İmer Ankara ile Washington arasında büyüyen PYD krizini Ulusal Kanal’a değerlendirdi. Amerika’nın PYD ile Kürt koridoru oluşturmak istediğini belirten İmer “Türkiye bunu engellemek için Amerika’yla değil bölge ülkeleri ve Rusya’yla işbirliği yapmalıdır” dedi.

Türkiye ile Amerika arasındaki “PYD anlaşmazlığı” iki ülke arasında kriz yarattı.

Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer İmer, krizin iki ülke arasındaki çıkar çatışmasından kaynaklandığını belirtti.

Amerika’nın PYD ile Kürt koridoru kurmak istediğini hatırlatan İmer, “Türkiye bunu engellemek için bölge ülkeleri ve Rusya’yla işbirliği yapmalı” dedi.



İmer, ABD'nin tutumuna karşılık İncirlik Üssü'nün kapatılması gerektiğini söyledi.

YORUM

Sencer Hoca'nın önerisi; uçak düşürme olayından önce olsaydı doğruydu ancak Rusya ile savaşın eşiğinde olan AKP bunu şimdi nasıl yapabilir? Bu mümkün değil.

Çözüm önerisini de yazacağız ancak önce bir öz eleştiri yapmalıyız.
Ergenekon kandırdı. Esad kandırdı. Maliki kandırdı. Cemaat kandırdı. Pkk kandırdı. Pyd kandırdı.

Ama ABD hiç kandırmadı öyle mi?

Bunlar AKP'yi sadece bir defa kandırdı ise ABD tam on üç yıl boyunca AKP'yi yüzlerce defa kandırdı. Bu ne gaflettir?

Arap baharını başlatan Rusya mıydı? Hayır ABD idi.O halde niçin yardım ettik? Arap baharının esas hedefinin Türkiye ve İran olduğu bilinmiyor muydu? Bu işte Suriye'nin kilit ülke olduğu anlaşılamamış mıydı? 

Arap Baharının Suriye'ye gelmek için yapıldığı düşünülemedi mi? Oysa Erbakan Hoca Arap baharından önce açıklamıştı. Abdullah Gürbüz Hoca Efendi ve bazı alimler yıllar önce açıklamışlardı. İlgilenen  olmadı mı?

Tunus'da, Libya'da, Mısır'da, Yemen'de, Irak'da, Suriye'de Arap Baharı öncesi kimler dostumuzdu, şimdi kim kaldı?

Arap baharının en başında ABD ile dosttuk.ABD ile dost isek herkes düşman olsun önemli değil dedik.Herkesi karşımıza aldık, şimdi o ABD de karşımıza geçiyor ve yapayalnız kalıyoruz değil mi?

Rus uçağının düşürülmesi de ABD'nin hem Rusya hem de Türkiye'ye son oyunuydu değil mi?

Gelelim çözüm önerisine...

Madem ki bu işlerin bütün sorumlusu ABD'dir. Ve ABD ile işbirliği yapan AKP'dir. O halde ABD ve AKP ile bu işler düzelmez.

Olması gereken ya AKP kendi kendisini sıfırdan yenileyecek ve yüzseksen derecelik bir dönüş ile yepyeni bir dış politika izleyecek. Ya da ülke çıkarları için dış politikadan sorumlu olan tüm yetkililer halkın huzurunda öz eleştiri yapıp bir basın toplantısı ile özür dileyip istifa edecekler.

Eğer AKP den böyle bir girişim gelirse basın toplantısında ABD'nin IŞİD ile ilişkileri, müttefiklik kapsamında Türkiye'ye IŞİD ile ilgili teklif ve önerileri ve IŞİD hakkında ABD'nin tüm dünyayı kandırdığını ispat eden bilgilerin paylaşılması yararlı olacaktır.

"ABD, IŞİD'e karşı savaştan söz ediyor ama yalandır. IŞİD'in gerçek kurucusu ve koruyucusu ABD'dir. Bize IŞİD'e yardım konusunda defalarca tekliflerde bulunmuştur. ABD yalan söylemekte ve dünya kamuoyunu kandırmaktadır." şeklinde yapılacak açıklamalar Türkiye'nin hem bölge ülkeleriyle hem de Rusya ile ilişkilerini düzeltir. AKP bunu yapabilir mi? Bize göre yapmalı.

Ya da AKP çekilmeli. Mevcut yöneticiler çekilmeli ama bir plan dahilinde yapılmalı. Önce parti içi bir muhalefet oluşturulmalı. Muhalefet yönetimi hatta Cumhurbaşkanını bile dışpolitika cihetinden eleştirmeli. Bu eleştiriler ile güçlenip (tabanda gizliden desteklenip) olağanüstü bir kongre ile AKP yönetimi hepten değişmeli.

Bu da olmazsa olacak olan bellidir. İş başa düşmüştür. Tüm kafirler ile cenge hazır olalım.Tıpkı Milli Mücadele yıllarında olduğu gibi hem iç hem de dış düşmanlar ile amansız bir cenge hazır olalım.

Hadis yorumlarına göre de tarih tekerrürden ibarettir. Milli Mücadele yıllarında Atatürk gibi bir önderimiz olduğu için şanslıydık.İnşallah yine tarih tekerrür edecek ve bu sefer çok daha büyük bir mucize ile  Hz.Mehdi AS'ın önderliğinde tüm dünyaya hakim olacağız İnşallah.

Sitemizi dünya çapında takip ediciler olduğu bildiriliyor.(Farkındayız)
O halde biz de buradan duyuralım.

Ey köhnemiş yaşlı dünyanın son zalimleri!

Bu sefer fena duvara çarptınız.

Öyle bir ulusa çarptın ki yaşamaktan değil ölmekten zevk alır. 

Dünyanın gelmiş geçmiş en kahraman, en cesur, en yetenekli savaşçıları ile savaşmaya hazır mısın?

Zalimler için yaşasın cehennem. Allah CC Kahraman Ordumuza ve Kahraman Milletimize iyilik ve inayetlerini daim kılsın İnşallah.

Büyük kıyamete yüz yıl kalmış, küçük kıyamet yarın.
Haydi şerefsiz takımı, hepiniz bir olun gelin cevabınızı alın 


6 Şubat 2016 Cumartesi

HZ.MEHDİ AS BU YIL ZUHUR EDEBİLİR

SURİYE'NİN İŞGALİNE SUUD TALİP OLDU.



Suud Suriye'nin işgaline talip oldu. ABD memnuniyetle karşıladı.On gün sonra ABD'ye sunulan Suud planı değerlendirilecek ve ABD'den tam destek veya değiştirilmiş şekliyle destek çıkacak. O arada yine Türkiye'ye ABD'den üst düzey ziyaretler olabilir.Biden ziyareti gibi.

Suud'un Suriye'ye asker gönderme teklifine Bahreyn de katılmak istiyor.Yarından sonra Katar, Kuveyt, BAE vb katılımlar olacak. Ürdün'de 200 bin kişilik kara ordusunun tamamlanmasıyla Suriye'ye girmek için hazır hale gelinecek ve ABD'den haber beklenecek. Harekatın bahanesi yine IŞİD.

Bir parantez:
( Bu IŞİD ne menem bir örgütmüş ya...
ABD düşmanı,Rusya düşmanı, tüm Dünya düşmanı yine de dimdik ayakta duruyor.Yıkılmıyor. Dağarcığımızda erzakımız olmasa Mehdi'nin ordusu sanacağız vesselam. Elhamdülillah ki sapmıyoruz da saptırmıyoruz da. 

Bu manada IŞİD ile ilgili akla gelmesi ve sorulması gereken esas soru şu: 

MADEM Kİ BU IŞİD'E HERKES DÜŞMAN, O ZAMAN KİM DESTEKLİYOR KARDEŞİM, BU KADAR SİLAHI KİMDEN ALIYOR? EL CEVAP: ABD, İNGİLTERE VE İSRAİL.)

Devam...

Suud ve beraberindekiler Ürdün üzerinden Suriye'ye girerlerse ESAD DÜŞECEK.

Başarılı olacaklar çünkü hadis yorumlarında öyle geçiyor.Türkiye de kuzeyden bu operasyona destek verecektir. Hadis yorumlarında o da geçiyor. ABD Suriye'nin güneyden işgalinde kendi ordusu ile topyekun yer almayacak ve kurmaylık ve özel birlikler seviyesinde destek verecektir. Hava ve deniz gücüyle savaşta yer alacaktır.Ancak karada ABD ordusu olmayacak.

İran ve Rusya Suriye'de yenilecektir. Ki Rusya bu yenilgiden Türkiye'yi sorumlu tutsun ve Suriye'ye kara harekatı yapsın. Bu harekat hadis yorumlarında Melhame-i Kübra'yı başlatacak harekattır. Ermenistan üzerinden Amik ovasına inecekler. İran ve Rusya'nın kara herakatına karşı hava operasyonları ile başarılı olmaları mümkün değil. Şu an için kara harekatı da yapamazlar.O nedenle Suud ve koalisyon ülkelerinin kara harekatı başarılı olacaktır.

Hadis yorumlarına göre Suriye'ye yapılacak harekat Nisan ayından önce başlayacak. Yani bu yıl olursa.Çünkü Nisan'ın sekizinde Recep ayı giriyor ve Süfyan bu recep ayında çıkacak.Yani bu yıl çıkarsa bu Nisan'da. Seneye kalırsa yine Nisan.

Suriye Dışişleri Bakanı ve İran Genel Kurmay Başkanı Suud'u tehdit ettiler. Yani Suriye operasyonu olursa İran ve Rusya da işin içinde olacak.BÖLGESEL SAVAŞ OLACAK.

Açık yazalım.Türkiye bir bölgesel savaşa girse ABD ve NATO'nun destek verip vermeyeceği belli değildir. 

Ama söz konusu Suud olunca ABD destek verir.Bundan eminiz. Sebebi şudur: Suud batı için sadık,uysal ve emir eri bir uşaktır. 

Türkiye ise yerine göre yalvara yakara, yerine göre yalan dolan ile yerine göre oyun, hile ile kandırarak saflarında tutabildikleri liderlik potansiyeli olan bir ülkedir. 

Bu nedenle en dostane hallerinde "başının çaresine bakar" diye diğer hallerinde ise "fazla güçlenmesin" diye destek vermezler. İşte Kıbrıs orada.1974.  


Stratejik olarak Suriye harekatının zamanı yaz aylarıdır.(Suud açısından) Eğer merkez güç Suud askeri olacaksa kış veya bahar aylarında Suriye'ye gelemezler.Üşürler. Ancak gelmeleri gerekirse veya şaşırtmak isterlerse o başka. 

Gelmeleri gerekebilir çünkü Halep de düştüğünde Suriye'de Esad açısından iç birlik sağlanmış olacak.Yani muhalefet tamamen bitecek. Bir nevi iç savaş sona erecek. İç savaş sona ererse IŞİD de Suriye'de olmayacak demektir ki o zaman Suriye'ye giriş sebebi de kalmayacaktır. O nedenle Suud askeri üşümek zorunda kalabilir.Zaten paraları çoktur termal elbiseleri de hazırdır. Olabilir yani.

Ya da Suud teklifi, sağ gösterip sol vurabilir mi? Yani "Suriye" derlerken Yemen'e vurabilirler mi?

Hayır Yemen'e var güçleriyle vuruyorlar zaten. Ve kritik gelişmeler Suriye'de gerçekleşiyor. Esad Suriye'nin tamamına hakim oluyor. Halep de düşüyor. Unutmadan Türkiye'ye 500 bin mülteci gelebilir Suriye'den. Dikkat ediniz 500 bin diyoruz. Durum çok ciddi yani.

Gelişmeler Suud koalisyonun Ürdün'den Suriye'ye Mart ayında harekat başlatacağı ve Nisan'da Esad'ın düşeceği şeklindedir.Eğer böyle olursa ABD ile Rusya arasında Akdeniz'de bir deniz savaşı veya sınırlı bir gövde gösterisi yaşanabilir.

Nisan'da Esad düşerse yerine Süfyan gelir.Muharrem ayında da Hz.Mehdi AS zuhur edebilir.

TABİ Kİ ALLAHU ALEM.

4 Şubat 2016 Perşembe

OKTAN KELEŞ ZİKA VİRÜSÜNÜN ASLINI AÇIKLAMIŞ (MUTLAKA OKUYUNUZ)

Zika Köle Irk mı?

Zika Köle Irk mı?

Oktan Keleş yazdı:Zika Köle Irk mı?


5 Şubat 2016 00:16
font boyutuküçülsünbüyüsün


Zika Köle Irk mı?
Zika virüsü haberleri malum dünya gündeminde oldukça geniş bir şekilde yer alıyor. Kısaca bir sivrisinekten geçiyor, hamile kadınlar ve bebekler için büyük tehlike arz ediyor. Zika virüsü nedeniyle; kafası, beyni küçük bebekler doğuyor ve ömür boyu böyle zeka ilkelliği yaşıyor. Dünya şaşkın bir vaziyette. Zika virüsü hızla yayılıyor ve -sözde- önleyici aşısı yok. Çare olarak; insanlık alemine,  'en az 5 yıl doğum yapmayın, hamile kalmayın' telkinleri yapılıyor.
Peki nedir bu işin aslı? Tabiî ki kontrolden çıkmış, laboratuar ortamında biyolojik savaş… Zamansız, kontrol dışı planlar bozulmuş anlaşılan. Bizim için sürpriz mi? Elbette ki hayır. On Altı Yıldız yine önceden uyarmıştı, anlayana. Erol Elmas imzalı 28 Mart 2011 tarihli; 'Yeni Bir Sivrisinek Türü' başlıklı yazıda biyolojik saldırı endişesi belirtilmişti.
Yazılmayanlara ek yapalım; Şeytani plan işleseydi, zika virüsü sayesinde tüm dünyayı saracak salgın 1 milyar insanı zika mağduru olarak dünyaya getirecekti. Sözde PARANTHROPUS İLKEL İNSANI: BEYİN VE KAFATASI EN KÜÇÜK  İNSAN IRKI. OLDUKÇA İLKEL ÇOĞALIM VATANI İSE DOĞU AFRİKA.


Eee şimdi bu plan tutsaydı; 1 milyar insan ZAYIF, GÜÇSÜZ, İLKEL, KÖLE doğacak, 5 yıl doğum yapmak yasaklanmasa bile, insanlık, korkudan hamile kalmayacak, 29 yıllık dünya insan popülasyonu tam bir kontrol altında alınacak olup,  ileri zekalılar efendi olacaktı vs.  
 
 
 

Ama yine plan bozuldu. Vakitsiz sızma, işi alt üst etti. Peki bu zika virüs patenti kime ait: ROCKEFELLER Vakfı'na. Afrika ve Hindistan'da özel araştırmacı bilim adamlarınca 1947'de deneysel virüs olarak tekele alınıyor, belge isterseniz bakın.

Daha fazlasını yazmaya gerek yok,  ancak şunu söyleyebiliriz: Bu planı bozanlar,  mutlaka önlem almıştır! Paniğe gerek yok. Anlayan anladı.
KULBAK BİLGE 2'DEN  KULBAK'IN SEYİR DEFTERİNDEN NOTLAR.
 
Şimdi bir soru; acaba yüz binlerce yıl önceleri de böyle bir plan olmuş ve tuhafinsansılar üremiş midir?  
Hud-116: 'Sizden önceki çağlarda nesillerde AKLI BAŞINDA OLANLAR insanlığı kötülükten alıkoyabilirdi çok azı böyle yaptı.
O çağlardan birinde çıkan hohle fels venüs heykelleri. Tahmini m.ö 5000'ler; kafaları küçük, vücutları büyük; Almanya, Rusya, Amerika vs. çıkan heykeller. Asya hariç. Yani bu heykeller Türklerin bulunduğu bölgelerde çıkmadı.
 

Türklerin yaşadığı yerlerde çıkan kavim heykellerinin sırrı:
Zika köle insanı, yani öyle çağlar vardı ki tüm dünyanın belli bölgelerinde geri zekâlı insanlar vardı. Buna mukabil Türk kavmi normal, akıllı insanlardı. Taş Bababalbal heykelleri buna örnek.

Yani dünyaya, aklı başında Türk kavmi düzen vermişti. Bu durum, bir çok çağda tekerrür etti.
İnsansılar sırrı buydu. İnsansılar varken yani iskelet kafa yapısı hastalıklardan değişik İLKELLEŞMİŞ ZEKALI NESİL ama yine köken itibariyle insanlardı. Bunlar, aklı başında normal insanlıkta vardı, aslında Batının Şeytanileri bunu iyi biliyorlardı. Darwin şeytanı bu yüzden kompleksle ırkları sayarken kendi ırklarını üstün diğerleri sözde hayvana bağladı. Ahmak evrimciler düşünsün…
Zika kelimesini özellikle seçtiler: ZEKA VE ZAİKA kelimesinin zıttı algılaması çağrıştırmakta.Arapça'da zaika anlamınında.
İnsansıların sırrını da birde bu gözle araştırsınlar:
BAKARA-26 : 'Allah sivrisineği örnek vermekten çekinmez ondan üstün varlığı da kimileri için bu misaller anlaşılır yerindedir bazıları azar bazıları hidayete erer.'
ALİ İMRAN-137: 'Sizden önceki milletlerin başından nice olaylar geçmiştir.'
MÜMİN-31: 'SONRA BAŞKA NESİL YARATTIK.'
 NİSA -9 'KENDİLERİ GERİYE ZAYIF ÇOCUKLAR BIRAKTIKLARINDA ÜRPERİP KORKSUNLAR....'
ENFAL-26: 'O VAKTİ HATIRLAYINKİ YERYÜZÜNDE SİZ GÜÇSÜZ VE ZAYIF İDİNİZ, İNSANLARIN SİZİ KAPIP GÖTÜRMESİNDEN KORKUYORDUNUZ ALLAH SİZİ DESTEKLEDİ.'
ENFAL-18: 'ALLAH KAFİRLERİN TUZAĞINI ZAYIF DÜŞÜRENDİR.'
BAKARA-205:'İŞ BAŞINA GEÇTİĞİNDE YERYÜZÜNDE BOZGUNCULUK ÇIKARMAK, EKİNİ VE NESLİ YOK ETMEK İÇİN DİDİNİR. ALLAH DA BOZGUNCULUĞU SEVMEZ.'
Bu asır hak ve hakikatin çıkacağı asırdır. Allah, TÜRKİYE CUMHURİYETİ Devletimize, TÜRK milletimize, TÜRK ordumuza zeval vermesin.
Yazının devamı Kalperenlerin tefekkürlerinde.
 Oktan Keleş
oktankeles@gmail.com
onaltiyildiz@gmail.com 
Twitter:@oktankeles 

PERİNÇEK'İN AÇIKLAMALARI ÇOK ÖNEMLİ

PERİNÇEK'İN SON AÇIKLAMALARI ÇOK ÖNEMLİ.MUTLAKA SONUNA KADAR OKUYUNUZ



Ana Sayfa / RÖPORTAJ / Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu dönemindeyim
RÖPORTAJ Giriş Tarihi : 04-02-2016 01:04 | Güncelleme : 04-02-2016 16:45
Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu dönemindeyim
Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu dönemindeyim Haber 
  E-posta Paylaş Takip Et Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gündeme ilişkin görüşlerini ve hakkındaki iddiaları Hatice Kübra Kocaoğlu'na değerlendirdi.

MEMUR HABERLERİNİN YENİ ADRESİ...
HATİCE KÜBRA KOCAOĞLU / GAZETECİLER.COM

"Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk" sözleri ile gündeme gelen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'le geçmişten günümüze hakkında merak edilenleri konuştuk. Muhafazakarlarla gerçekten bir cephe kurdu mu, AK Parti ile anlaştı mı, İslamcılar'la arası nasıl, Türk solunun geldiği noktaya nasıl bakıyor?

Sadece siyaset değil medyada konuştuk elbette. Yalçın Küçük Ulusal Kanal'dan neden ayrıldı, Gülay Göktürk, Hasan Cemal, Oral Çalışlar gibi bir dönem Perinçek'in birlikte çalıştığı isimler hakkında Perinçek şimdi ne düşünüyor, Türk medyasının bugünkü durumu ve Akit Tv'ye çıkması...

"Hayatımın en mutlu dönemindeyim" diyen Doğu Perinçek bakın daha neler söyledi?

MUHAFAZAKARLAR YANIMIZDA VE BUNDAN MUTLULUK DUYUYORUZ

Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk sözleriniz büyük yankı uyandırdı. Neydi o sözden kastınız?
Orada sadece muhafazakarlar değil milletin bütün kesimleri sayılıyordu. Milliyetçiler, halkçılar, sosyalistler, muhafazakarlar, ilericiler... Ama bir kısım, muhafazakarlarla sanki vatan için beraber olunmaz anlayışıyla, onu öne çıkardılar.

Türkiye, bir vatan savaşı veriyor. Bölücü terör örgütüne karşı büyük bir mücadele var. O mücadelede bütün milleti birleştireceğiz. Kendisine solcu diyen ama PKK ile yan yana olanlar var. Hendeğin bu tarafında kim varsa onlarla biz kardeşiz. Mehmetçikle yüreği çarpan muhafazakarlar yanımızda ve bundan mutluluk duyuyoruz. Ama Amerika ve İsrail yandaşı olan sözümona sahte solcu olanlar karşı tarafta. Onlar düşman tarafı yeğlemiş bulunuyorlar ama yenilen taraftalar.

TÜRKİYE'NİN BİRİNCİ MESELESİ VATAN BÜTÜNLÜĞÜ
Bugün saflar ve kamplaşma da bu noktada mı size göre?
Amerika ve İsrail PKK'yı stratejik piyon olarak Türkiye'nin üzerine sürüyor. Bugün Türkiye'nin birinci meselesi vatan bütünlüğüdür. O zaman biz de o vatan bütünlüğü için mevzide olacağız. Kim düşman taraftaysa o da kendi geleceğiyle ilgili bir seçim yapmış oluyor. O seçim de hendeğe gömülmek. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Polisi ve köy korucularımız onları hendeklere gömüyor.

ÖCALAN'IN EMPERYALİZME KARŞI OLMAK GİBİ BİR MEVZİSİ YOK
Siz daha önce Öcalan'la Bekaa Vadisinde görüştüğünüzde PKK'nın Amerika'nın güdümüne girmesi konusunda kendisini uyardığınızı söylemiştiniz. O dönem Öcalan'ın cevabı ne oldu size?
Öcalan için, emperyalizme karşı olmak, siyonizme karşı olmak diye bir mevzi yok. O bölge devletlerinin arasındaki çelişmelerden yararlanarak, o çatlaklarda yaşama tutunmaya çalışan bir çizgiye sahip. Onun için Amerika ve İsrail'e karşı olmak diye bir programı yok. 1989-90 Körfez Savaşı öncesinde o uyarıları yaptığımız zaman Öcalan'a, Şam'da ve Bekaa'da olduğu için Suriye devletinin kontrolündeydi ve Amerika ve İsrail karşıtı uyarılarımıza tepkisi olmadı. Ama 91'den sonra kendisi de Şam'da olduğu halde PKK Amerika'ya doğru meyletti.

ERDOĞAN SURİYE'YE GİRECEKTİ
Yanıbaşımızda bir Suriye krizi var. Siz Suriye meselesinde Suriye yönetiminden yana tavır alıyorsunuz. Neden?

Suriye Amerikan emperyalizmine karşı aslanlar gibi savaşıyor. Bütün kalbimizle onların mücadelesini destekliyoruz. Gözümüzün önünde Amerika merkezli bir müdahale var. Amerika çeşitli terör örgütlerini Erdoğan yönetimini de kullanarak Suriye'nin üzerine sürdü. 2011 yılından bu yana Suriye'yi parçalamaya çalışıyorlar. Suriye'nin parçalanması Türkiye'nin parçalanması demek, Irak'ın, İran'ın parçalanması demek. Eğer bölge ülkeleri birleşirse o zaman Amerika'nın projeleri ve siyonizmin iddiaları yerle bir olur.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'ye girecekti ama Rusya uçağı düşürüldü" şeklinde bir iddianız oldu. Dış basında bu tez yeniden gündeme getiriliyor. Siz ne düşüyorsunuz?
Tayyip Erdoğan yönetimi Kürt koridoru dedikleri Amerika, İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile en azından bir anlayış birliği içinde olmak zorunda. Bunu farkettikleri için Erdoğan Putin'e telefon ediyor, uçak düşürülmeden 4 gün kadar önce. Diyor ki : Biz oraya gireceğiz, bu koridora müdahale edeceğiz. Sizin tavrınız ne olur?" Putin de "biz görmezden geliriz" diyor. Bunu G20 toplantısında da aralarında konuşuyorlar. Rusya'da heyetimiz vardı bir ay önce, Putin'in kurmaylarıyla görüştüler. Orada bu bilgiyi doğruladık. Tayyip Erdoğan'ın Amerika İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile bir ilişki aradığı gerçek. Zaten bir yalanlama da olmadı. Rus uçağı düşünce o ertelendi. Rus uçağının düşürülmesi de Türkiye'nin Kürt koridoruna girmesini engellemek için yapılan bir oyun.

CİZRE'DEKİ O EVDE AMERİKALI KOMUTANLAR VAR
Cizre'de bir evin bodrum katında yaşananlarla ilgili günlerdir bir tartışma sürüyor. Sizce orada ne oluyor?

Bugün Cizre'de, Silopi'de, Sur'da PKK'nın uyguladığı bütün yöntemler İsrail yöntemleri. İsrail'in onları bu hendek savaşına hazırladığı apaçık ortaya çıktı.

Cizre'de bir mahallede bir eve girilmesin diye çok büyük hassasiyeti var PKK'nın. Orada Amerikalı ve İsrailli özel kuvvet komutanlarının olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla Türkiye bugün dolaylı da olsa Amerika ve İsrail'le büyük bir mücadele içine girmiş durumda. Bu savaşın boyutu basit bir PKK terör örgütüyle savaş değil. Türkiye büyük bir emperyalizm ve siyonizmle cephe cepheye geldi. Bunu görmemiz lazım. Vatan Partisi olarak biz bütün Türkiye cephelerini bir cephede birleşmeye davet ediyoruz.

YENİ DÖNEMİN İHTİYAÇLARINA BAKIYORUZ

Türkiye'nin geleceğini ne yönde görüyorsunuz?
Bu yönde, kaçınılmaz bu. Bu birlik olacak Türkiye'de. Nasıl İstiklal Savaşı'nda bu birlik gerçekleşti, bugün de olacak. Oraya doğru gidiyor zaten. Vatan Partisi buna önderlik, rehberlik ediyor. Çünkü Türkiye'nin menfaatini görüyor. O nedenle biz, arkada kalan dönemin husumetleri, çatışmaları içinde mevzilenmiyoruz. Yeni dönemin ihtiyaçlarına bakıyoruz. Türkiye buradan nasıl çıkacak? Milleti birleştirmezsek, devletin ve milletin topyekin güçlerini seferber etmezsek başarıya ulaşamayız. Onun için geçmişin önyargılarıyla değil, geleceğin Türkiye'sini kuracak kararlılıkla hareket ediyor.

MECLİS'İN İÇİNE TERÖR ÖRGÜTÜ SOKULUR MU?

Bu nedenle de hükümeti destekliyorsunuz?
Tabi. Biliyorsunuz bir açılım politikası uygulandı. O zaman biz bunun ne kadar yanlış olduğunu söyledik. "Bu iş silahlı mücadeleyle olur" dedik. Karşınızda silah bırakmak istemeyen, bırakmayacağını söyleyen bir örgüt var. Ayrıca, bırakmak istese İsrail ve Amerika ona bıraktırmıyor. O zaman Türkiye bunu tepelemek zorunda. 7 Haziran seçiminde önce de çok büyük bir hata yapıldı, HDP Meclis'e sokuldu. Bir canlı bomba sokuldu Meclis'in içine. Meclis'in içine terör örgütü sokulur mu?

Demokrasinin gereği halktan aldıkları oylarla girmediler mi Meclis'e?
Kenan Evren de halktan yüzde 92 oy aldı. Hitler 1934'den sonra 3 seçim yaptı, hepsinde de oy alarak geldi. 10 milyon Alman öldü 2. Dünya Savaşı'nda. Halktan oy aldı ama mehmetçiği vuruyor. Şimdi halktan oy aldı diye, mehmetçiği vursun mu diyeceğiz, hendekleri kazsın mı diyeceğiz? Bunlar kabul edilemez.


Devlet terör örgütüyle silahlı mücadelesini verirken bir yandan da Meclis'te sivil bir siyaset yapılamaz mı?

Olmaz, hiçbir şekilde olmaz. Terör örgütüne hiçbir şekilde Meclis imkanları verilemez, belediye imkanları verilemez, devletin olanakları verilemez. Neden? Mehmetçik bir vatan savaşı veriyor. Bu İstiklal Savaşı'nda Yunanlılar, Ermeniler, İngilizler gelsin milletin meclisine otursun demek gibi olur.
Legal imkanları vererek oy almasını da sen sağlıyorsun. Onlara yasal imkan vermemizi kim istiyor? Amerika diyor ki PKK'yı yasallaştıracaksın. Bu hatayı yaptı Tayyip Erdoğan. Onun için biz açılıma karşı çıktık.

CHP BUGÜN PKK'NIN YANINDA
"Burada ben Tayyip Erdoğan'ın düşmanıyım, o PKK'ya karşı tavır alıyor o zaman ben de PKK'nın yanına geçeyim" şeklinde tavır alanlar oldu Cumhuriyet Halk Partisi'nde. PKK ile yanyana bugün CHP. 24 Temmuz'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harekatı başladığında, "bunlar dağları taşları dövüyor, seçime kadar sürecek, Erdoğan'a oy toplamak için yapılıyor bu harekat, seçimden sonra bırakacaklar" dediler. Bunların bozguncu propaganda olduğu ortaya çıktı.

ERDOĞAN AMERİKA'NIN YANINDA OLUNCA MI SEVİNECEĞİZ?
AK Parti'yle anlaştığınız, dün karşı karşıyayken bugün yan yana geldiğiniz yolunda eleştiriler alıyorsunuz. Nasıl oldu bu?
Vatan için. Hiç umurumuzda değil. Doğru olduğunu o kadar net görüyoruz ki. Bizim için Türkiye'nin toprak bütünlüğü, vatan var, Türkiye'nin bağımsızlığı var. Eğer Tayyip Erdoğanlar Türkiye'nin bağımsızlığı ve vatan bütünlüğü yönünde bir tavır alıyorsa bundan da memnuniyet duyarız. Biz kimin tarafındayız? Amerika'nın yanında mı Tayyip Erdoğanlar Amerika'nın tarafında mı olunca sevineceğiz? Tersine. Bu tarafta olduğunda sevineceğiz. Onun için bu eleştirilere değer vermiyoruz, bu eleştirilere zaten millet değer vermiyor.

AKİT'İ İZLEYENLER BENİM VATANDAŞIM DEĞİL Mİ?
Sizin Akit TV'ye çıkmanız da şaşırtıcıydı. Özellikle Atatürkçü kimliğinizle çeliştiği yönünde eleştiriler aldınız.

Çağrıldığım zaman giderim, niye gitmeyeyim. Bu büyük bir yobazlık. Bana vatandaşarımla bir iletişim imkanı sağlıyor. Sonuç itirabiyle bu kanallar bizim vatandaşlarla iletişim araçlarımız.
Fethullah örgütü taraftarları "Bak siz onla görüştünüz" diye, Tayyip Erdoğan basınındaki fotoğraflarımızı yayınlıyorlar. Tayyip Erdoğan taraftarları da "Zaman Gazetesi'nin falan ziyaretteki fotoğrafları diye" yayınlıyorlar o şekilde hücum ediyorlar. Bu bizim iktidar olduğumuzda basına eşit davranacağımızı gösteren tavrımız. Bu bizim için bir prensip.
Şu Atatürk düşmanı, bu Atatürk'e bunu dedi... Orda ben Atatürk düşmanlığı yapmıyorum. Bana bir ekran açıyor, mikrofon uzatıyor ben görüşlerimi söylüyorum. Kime söylüyorum? Yurttaşıma söylüyorum. Akit'i izleyenler benim vatandaşlarım değil mi? Sabah Gazetesi okuyanlar, Zaman gazetesi, Özgür Gündem okuyanlar benim vatandaşlarım değil mi? Ben o vatandaşlarımı kazanmadan nasıl milli hükümet kuracağım, Türkiye'nin sorunlarını nasıl çözeceğim? Bizim maksadımız sadece solcuları, Atatürkçüler'i kazanmak değil ki, herkesi kazanmak.
Burada kibirli davranışın bir önemi yok. Biz tek taraflı insanları dönüştüreceğiz, eğiteceğiz zihniyetinde değiliz. Biz çeşitli akımlardan vatandaşlarımızla ilişki içinde onlardan da bir şeyler öğreneceğiz.
Bugün gazetesine kayyım atandığında Aydınlık'ın istihbarat şefi de Bugün'e gitti. Bu bir mesaj mı taşıyordu?
Bu bizim istediğimiz bir şey değil. O arkadaşımıza oradan bir öneri yapıyorlar, hem yöneticilik hem de dolgun bir maaş öneriyorlar. O kişisel tercihiydi.

BAYRAMLAR DA NAMAZA GİDERDİM

Siz Türk solunun önemli figürlerinden birisiniz. Fakat muhafazakar bir aileden geldiğiniz biliniyor.
Tam öyle değil. Hepimiz muhafazakar ailelerden geliyoruz. Benim büyükbabamın babası Hacı Sadık 1915 yılında Mekke'nin PTT müdürü. Kardeşi Hacı Mahmut Cidde'nin PTT müdürü. Suudi Arabistan'da da bizim soyumuzdan çok yüksek mevkilerde akrabalarımız da var. Hepimizin dededi, dedesinin babası o zamanki ideolojik iklimin içinde dinine bağlı insanlar. Bugün bütün solcuların dedeleri muhafazakardı.
Babam sadık Perinçek 16 yıl milletvekilliği yaptı. Fakat muhafazakar bir insan değildi. Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk'e bağlı, vatasever bir insandı. Ben bayramlarda bayram namazına giderdim, hoşuma giderdi. Babam mesela gelmezdi. Hatta babama da "baba niye gelmiyosun" falan derdim. Öyle bir adeti yoktu. Ama tabi inançlı bir insandı. Bir Cumhuriyet yargıçı neyse o karakterde bir insandı. Annemin ailesi de bir Cumhuriyet ailesi.
Ben 68 gençlik hareketinin lideriydim. Orada babama çok büyük hücumlar oldu. Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısıydı. Sen solcu Doğu Perinçek'in babasısın şudur budur.. Hepsini göğüslemiştir. Ve bir gün bile bana niye böyle böyle yapıyorsun demedi. Sonradan da 'ben iftihar ediyorum Doğu'yla, doğru yapıyor' falan demiştir. Öyle bir insandı. çok töleranslı, hoşgörülü bir insandı.
Muhafazakar dediğiniz kesim de Türkiye'de hoşgörülüdür. Bir yobaz kesim var ama o her tarafta vardır. Normal olarak inançlı insanlara bakın bir köy kahvesine gidin, başka yerlere gidin hoşgörülüdür, saygılıdır, insancıldır. Bu bizim kültürümüzde var.
O dönem Türkiye solu Leninist biz çizgide giderken sizin Maocu çizgiye yönelmeniz nasıl oldu?
Sovyetler Birliği kapitazlime gidiyordu Çin ise sosyalizm yolunda ısrar ediyordu. Hangi seçeceksiniz bir sosyalist olarak. O zaman biz dedik ki: Rusya kapitalizme gidiyor. Hem de Rusya'yı kim kapitalizme götürüyor, kapitalistler falan değil devletle partinin kodomanları götürüyor. Bunu biz 70 öncesinde söyledik. Geldik 90'a 20 sene sonra çıkıp "Biz Sovyetler Birliğini kapitalist yaptık" dediler. Bizzat Kominist Partisinin liderleri Rusya'yı kapitalizme götürdü.
Orada biz tercihimizi Türkiye'den yana yaptık yoksa Çin'den yana yapmadık. Kendi Türkiyemizde sınıfların olmadığı bir toplumdan yanayız. Bu İslamiyet'te de var. Ne diyor: "Kula kulluk olmaz". Kula kulluğun olmadığı bir dünya özlemi.

TÜRKİYE SOLCULUĞU VATANSEVERDİR
Türkiye solunun içine düştüğü durumda orjinal bir Türk solu çıkartamadığı eleştirilerine ne diyorsunuz?
Çıkarttı işte, bizler varız. Orjinal Türk solu 1960'lardan beri var. Deniz Gezmişler falan hepsi Türk bayrağı altında yürüdüler, Atatürk devrimine bağlıydılar. 1960'ların solculuğu sapına kadar Türkiyecidir, ülkeye bağlıdır. Yabancılarla işbirliği yapmaz, Amerikan emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşıdır. Vatanseverdir Türkiye solculuğu. Fakat 70'den sonra bir Sovyetler etkisiyle Sovyetler, Rusya yanlısı bir solculuk oluştu: "Rusya gelecek Türkiye'de devrim yapacak biz de hükümet olacağız". Milletine güvenmeyen, milletine dayanmayan bir solculuk anlayışı. O Solculuk ne oldu? Sovyetler Birliği dağılınca bu sefer Amerikancı oldu. Bu çok önemli. Kendi milletine güvenmiyor. Bir yabancı güce yaslanıyor.

HZ. MUHAMMED BÜYÜK BİR DEVRİMCİ
Peki sosyalist müslüman açılımlara yaklaşımınız nasıl?
Hz. Muhammed benim gözümde çok büyük bir insan ve büyük bir devrimci. Bir medeniyet devrimi gerçekleştirmiş. Para ekonomisinin geliştiği, kabilelerin birbirinin kervanlarını basmadığı, hepsini birleştirerek buradan bir devlet kuruluşu. O temelde o devlet bir yandan Batı'da İspanya'ya kadar gitmiş, bir yandan Orta Asya'ya kadar gitmiş. Büyük bir islam uygarlığı çıkmış. Bakıyoruz o İslam uygarlığı, matematik, geometri, cebir, sosyoloji, tıp gibi her alanda eski Yunan imparatorluğuyla Rönesans arasında köprü olmuş.
İslami kaynaklı bazı akımlar bugün biz sosyalistiz diye ortaya çıkıyorlar orada sosyalizmin İslami kaynaklı izahı olur mu olmaz mı değil, pratik bakmak lazım. Bir takım insanlar bazı değerleri Hz. Muhammed'e İslam'a dayandırarak savunuyorlarsa savunsunlar, güzel bir şey. Zaten Hz. Muhammed'de ve İslam'da çok önemli miraslar var. Onları biz de benimsiyoruz. Onları biz ortaya çıkardık. İslam uygarlığının insanlığa bıraktığı bütün olumlu uygarlığı Bilim Ütopya dergilerinde, kitaplarımızda yayınlar yaptık. Bunu malesef İslamcılar yapmadı. Bizim ilahiyat fakültelerimizde Hz. Muhammed bütün insanların seveceği bir büyük lider olarak da anlatılmadı. Sırf bir peygamber olarak değil, insanlığa yaptığı hizmetlerle anlatılmadı.
Benim hayal ettiğim birgün ilahiyat fakültelerinde Hz. Muhammed'i ve İslam uygarlığını aynı zamanda insanlığa getirdiği büyük uygarlık katkılarıyla da anlatılması.

BENİ ERBAKAN VE ARKADAŞLARINDAN SORUN
İslamcılarla aranız nasıl?
Birikimi olan, nezaketi olan, entelektüel olan, edep, terbiyesi olan her insanla ben insani dostluk ilişkisi kurarım. Çok eskiden beri görüştüklerim var. Bizim 2000'e Doğru'yanın oraya gelip namaz bile kılarlardı. Beni Erbakan ve arkadaşlarından sorun. Hepsi çok severlerdi. Namaz kıldıklarında Mamak cezaevinde ben koğuş kıdemlisiydim koğuşta. Bir iki tane terbiyesiz önlerinden geçerdi namazda. Bunu öğrendim, ve onları da kurtarıp Mamak Cezaevi'nde. Erbakan'la da çok iyi dostluğum vardı. Hepsi bana özel bir değer verirler. Çünkü ben insana saygılıyım.
Peki dinle aranız nasıl?
Bütün Türk milleti müslüman, biz müslüman bir milletin çocuklarıyız.
Şimdi gitmiyorum ama çocukluğumda çok hoşuma giderdi namaza gitmek. Mutlu olurdum. O zaman Ankara'da fazla cami de yoktu. Maltepe camisi inşaat halindeydi. Tarlada bayram namazlarını kılıyorduk.

CEMAATLER TOPLUMU BÖLÜYOR
Silivri'den çıktığınızda "cemaatlerin kökünü kazıyacağız" dediniz. Cemaatlere karşı bir düşmanlığınız var.
Düşmanlık demeyelim.
"Kökünü kazıyacağız" sözü düşmanlık ifade etmiyor mu?
Peki şunu sorayım Hz. Muhammed zamanında cemaat, tarikat var mıydı? Bakın cemaatler bölüyor. İsmail Ağa cemaati, falanca cemaat, filanca cemaat. Ne oluyor? Bunlar müslümanlığı ve insanlığı bölüyorlar. Bir ekip oluşturuyor ve kendi üyeleri arasında bir dayanışma oluşuyor. Öbür cemaatler ondan değil, o öteki oluyor. Bu İslam'a da aykırı. Bizi bölen unsurlardır.

YUNUS EMRE'YLE DERGAHA BAĞLANIRDIM
Yüzyıllardır bu topraklarda cemaatlerin birleştirici bir ruhu da yok muydu?
O zamanlar dernek yokmuş, meslek kuruluşu yokmuş. Her çağın kendine göre halk örgütlenmeleri vardır. Ben Yunus Emre'nin çağında olsaydım onunla beraber Taptuk Emre'nin kapısında o dergaha bağlanırdım. Yunus Emre o dergaha odun taşıyor ve hiçbir odun eğri değil. İnsan bağlanmaz mı? Veya Hacı Bektaş'ın Hacı Bayram'ın kapısı. Hacı Bektaş bütün erenlerle birlikte çamaşır savtına katılıyor. Bunlar emeğe katılan, çamaşır yıkayan, odun taşıyan, tahtta oturmayan, saltanat sahibi olmayan, insanlarla paylaşan kişiler. O tarihlerde güzel gelenekler yaratmışlar. Uhuvvet, Ahilik. Bir ahlak getirmişler. Bu ahlaklar ve gelenekler sizin söylediğiniz örgütler tarafından yaratılmış. O çağın ihtiyacına cevap vermiş. Şimdi ne var meslek odaları var. Modern örgütlenmeler oluşmuş.
Meslek odaları cemaatlerin yerini tutabilir mi?
Modern toplumun ihtiyaçlarına cevap veren örgütler. Her istediğiniz örgütü kurabilirsiniz, dernek özgürlüğü var. Cemaatlerde ama şeyhlik var. O şeyhlik babadan oğula geçiyor. Bu bizim modern topluma uygun birşey değil. Hz. Muhammed'de de yoktu bu. Benim oğlum, bunun oğlu, Hz. Muhammed soyundan krallık kurulsun gibi bir şey yok. Hz. Ebubekir seçimle gelmedi mi?
Cemaatlere tavrımız bunun için bizim. Toplumu bölen, çıkar temelli, diğer toplumun kesimlerine de karşı vaziyet alan bölünmelere karşı tavır. Kula kulluk kabul etmiyoruz.

BİZİM DÖNEKLERİMİZİN KALİTELİ OLDUĞUNU SİSTEM SÖYLÜYOR
Fikir çatınızdan çıkan bir çok isim var. Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Gülay Görtürk, Hasan Cemal... Siz yetiştiriyorsunuz ama uçup gidiyorlar. Sonra sizden çok farklı çizgilerde görüyoruz onları.
Dönek oluyor onlar. Türkiye'de siyasi olarak etkisi olan güçlü bir akımız. Bunun içinden adam devşirmek, adam kapmak sistem açısından bir prestij. Diğerlerinin dönekleri dikkat edin, gider ordan belediyeden bir büfe alır falan. Ama bizim hareketimiz çok entelektüel bakımdan kaliteli insan yetiştirdiği için bizden döndürülen adam sistemde baş köşelere oturtuluyor.
Mesela İstanbul'daki bütün büyük gazetelerin köşe yazarı oluyor. Üst kademelere geliyor, Tayyip Erdoğan'ın en yakınlarında da var onlardan. Neden çünkü? Biz kaliteli insan yetiştiriyoruz. Bizim döneklerimizin kaliteli olduğunu sistem söylüyor. Onlara gidip o kadar yer verdiğine göre. Cengiz Çandar'ı, Hasan Cemal'i, Oral çalışlar'ı, Osman Olaga'yı, Şahin Alpay'ı.
Karşı taraf ele geçirdiğinde de sistemin içinde önemli köşeler veriliyor onlara, meşhur oluyorlar. O bakımdan diğer sol akımların yetiştirdiği insan ve kadro yok. Bu hareketin hala çok büyük entelektüel birikimi var. Ama bizim hareket de toplumun içinden insan kazanıyor. Şu anda Vatan Partisinin liderlerine bakın, geçmişte milliyetçi olan Anavatan Partisi'nde olmuş, Doğru Yol Partisi'nde olmuş olan insanlar bugün Vatan Partisi'nde toplanıyor.
Bizden dönenler varsa bize dönenler de var mı diyorsunuz?
Bize dönen demiyorum, onları dönek değil vatansever olarak, birikimleriyle kültürleriyle hepsi vatan partisi çatısı altında buluşuyorlar.

YALÇIN KÜÇÜK MOSSAD'A ALET OLUYOR
Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal sizin yönetiminizde mi?
Onları doğrudan yönetme gibi bir durum yok. 1978 Aydınlık'ının başında falan durduğum zamanlar oldu ama şimdi ben yönetmiyorum. Ama tabi arkadaşlarımızla fikir alışverişi, danışma görüşme oluyor. Medya yöneticisi değilim.
Yalçın Küçük sizinle ilgili "gericileşti" dedi. Ne diyorsunuz?
Diyebilir, Yalçın benim arkadaşım. Herkesin biribirini eleştirme, uyarı hakları var.
Ulusal Kanal'dan gönderilmesi de eleştirildi. Neden gönderildi?
Ulusal Kanal'dan gönderilmesinin sebebi şu: Atatürk'e Yahudi diyor, Balkanlar'dan gelen Harekat Ordusu'nda 600 tane Yahudi varmış. Yok Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar sabetayistler diyor, Güneydoğu'dan Kürt illeri diye bahsediyor. HDP'nin Meclis'e girmesine 3. Meşrutiyet diyor. İlker Başbuğ'a, Yaşar Büyükanıt'a Yahudi diyor. Böyle her tarafa çatan, herkesi Yahudi ilan eden... Bu izleyici de müthiş bir tepkiye neden oluyor. Arkadaşlar bu nedenle böyle bir karar aldılar. Bunu ben kendisine de Haymana Cezaevi'nde de söyledim, Ergenekon'da da söyledim. Benim yakın arkadaşım.
Bakın bu bir MOSSAD operasyonu. Türkiye'de ona, buna devamlı Yahudi demek bir MOSSAD operasyonu. Bunu Yalçın bilinçli olarak yapmıyor ama alet oluyor. İkincisi bu vatan savaşı sırasında PKK'yı HDP'yi öven şeyler doğru değil. Bu fikir özgürlüğü değil. Doğu'ya, Güneydoğu'ya Kürt illeri falan denmemesi gerekir Ulusal Kanal'da. Burada basit bir fikir savaşı yürütülmüyor, insanlar canla kanla savaşıyor.

BÜTÜN TELEVİZYONLARDA TELEVİZYON KUŞLARI PKK'LI
Türkiye'de medyanın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Medya esas olarak Batı sisteminin kontrolünde. Hiçbir şekilde toplumu doğru bilgilendirmiyor, Türkiye'nin menfaatleri temelinde yönlendirmiyor. Düşünün vatan savaşında medya PKK'nın yanında. Çok açık. Bütün televizyonlarda televizyon kuşları PKK'lı. Vatanseverler bu televizyonlarda yok.
Türkiye yerli medyasını kuramadı mı?
Kısmen, kısmen kuruyor. Türkiye güçlü gelenekleri olan bir ülke. Ama büyük dedikleri medya güçlerine bakıyorum, esasen Atlantik güçlerinin kontrolü altında.
Bugün kimler size göre yerli medya?
İsim saymayayım ama ölçüyü söyleyeyim: Bugün mehmetçiğin savaşını, mehmetçiğin yanından verenler yerlidir. Mehmetçiğin yanında mısın yoksa hendeğin öbür tarafında PKK'nın yanında mısın? Hendeğin öbür tarafındaysan zaten Amerika ve İsrail'in yanındasın.

TÜRKİYE'DE GELEMEYECEĞİM BİR YER YOKTU
Ömrünüzün 14 yılı hapislerde geçmiş. Bu 14 yılı düşününce en büyük pişmanlığınız nedir?
14 yılla ilgili bir pişmanlığım yok. Bizim davamız kula kulluğu reddeden bir dava. Bu davaya giren bir insan herşeyi göze alacak. Tarihteki büyük işler yapmış insanlar gibi. Hz. Muhammed gibi, Atatürk gibi insanlar. Bunların davasında her türlü zulüm, tehditler var. Onun için bizim açımızdan doğal. Ben 14 yıl hapis yattım ama terörden dolayı değil, burada utanacağım bir şey yok.
14 yılı size geri verselerdi hayatınızda neler değişirdi?
Yine aynı şeyleri yapacaktık. 1964 yılında hukuk fakültesinde asistan oldum. Çok hızlı bir şekilde doktoramı aldım. Hukuk fakültesinin en genç doçenti olmak üzereydim. 12 Mart geldi. O zaman benim önümde her şey açıktı. Babam Adalet Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısıydı, dayım Tümgeneraldi, fakültede parlak bir öğretim kadrosuydum. Yani Türkiye'de gelemeyeceğim bir yer yoktu. Ama ben bu sistem içinde bir yerlere gelmek gibi bir amacı kesinlikle benimsemedim. Mustafa Kemal, sarayın paşası mı olayım dedi yoksa İstiklal Savaşı vereyim mi dedi? Hz. Muhammed Kureyş içinde Mekke'nin Ebu Sufyanları, Ebu Lehepleri gibi bir adam olmaya heveslenseydi onlardan çok daha büyük olurdu. Ama o kalktı Mekke'nin fakirleriyle, yoksullarıyla birleşti. Ben onlara benzer bir yolu seçtim. Sistemin içinde bir yerlere gelmek değil, sistemin karşısında mücadele etmek. Dolayısıyla o 14 yılı yine aynı amaçla değerlendirirdim.

HAYATIMIN EN MUTLU DÖNEMİNDEYİM
Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Hayatımın en mutlu dönemlerindeyim diyebilirim. Türkiye'nin geleceğine güvenle bakıyorum. Birçok karamsar var Türkiye'de. Hiç karamsar bir süreçte değiliz. Bir vatan savunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri büyük başarılar kazanıyor. Bu başarıdan mutluluk duyanlarla duygudaşım. İkincisi cemaatler, Fethullah Gülen cemaati falan bunlar tutturamadı Türkiye'de. O da önemli bir gelişme. Fethullah Gülen cemaatinin temizlenmesi, bu da insana umut veren bir gelişme. Üçüncüsü, borçlanma ekonomisinin Türkiye sonuna geldi. Türkiye üretim ekonomisine geçecek. Dördüncüsü, Türkiye Asya'da nefes almaya başladı. En büyük ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin Almanya. Komşularımız ilişkiler bizi kardeşliğe zorluyor. Irak, İran, Suriye, Azerbaycan, bunlarla hem güvenliğimiz hem ekonomimiz için işbirliği yapmak zorundayız. Bunların hepsine toplam baktığımız zaman Türkiye Asya'daki yerine yerleşmeye doğru gidiyor. Bunların hepsine baktığmızda bunlar umut veren süreçler. Bunun için ben hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum.
Generaller en çok sizin partinizde, emekli olunca size geliyor. Asker içinde size karşı niye böyle bir sempati var?
Vatansever olduğumuz için. Türkiye'de askerlik vatan için ölmeyi benimseyen tek meslek. Polisi de buna katabilirsiniz. Vatan için ölmeyi benimsemiş mesleğin sahipleri, bunların çoğunluğu da Atatürkçü o nedenle onların Vatan Partisini seçmeleri son derece doğal. Bir de Ergenekon sürecinde Vatan partisi liderlerinin ne kadar kararlı, doğru birleştirici tavır aldığını da gördüler.

GEMİLERİ YAKA YAKA GELDİM BURAYA
Hayatınızda aldığınız en radikal karar neydi?
1- NATO'nun gezileri vardı. Çeşitli ülkelerden parlak aydınları askeri muhrip gemilerine bindirip 1,5 ay dolaştırıyorlar. Mesela onu reddettim.
2. İngiltere bursu verilmişti, gitmedim.
3. Almanya DAAD bursu kazandım. Orada genç bir bilim adamı olarak 25 yaşında, bana 50-60 yaşındaki profesörlere verilen en yüksek bursu verdiler. Ona da gitmedim.
Bu kararların hepsini topladığınız zaman sistemin içinde bir takım olanaklar çıktı. Türkiye'de kalmayı, görevler, işler bunları bırakamadım. Beni sistemle birleştiren yolları bir anlamda dinamitledim. Gemileri yaka yaka geldim buraya.
Konuşmalarınızda hep "şunu yaptırtmıycaz, bunu yaptırtmıycaz, iktidara geleceğiz" diyorsunuz ama oy oranınıza baktığımızda durum çok farklı. Nereden geliyor bu özgüven?
Ben de size soruyorum: Hz. Muhammed'in Mekke'de kaç oyu vardı? Burada tarihin vaad ettiği doğruları savunmaktır sizi iktidara getirecek olan.
Kendinizi güçlü görüyor musunuz?
Vatan Partisi Türkiye'nin geleceğinde çok önemli bir partidir. Neden? Çünkü Amerika öyle görüyor. Ergenekon'da kimi içeri attılar? Doğu Perinçek ve arkadaşları. Kim attırdı? Amerika. Demek ki Amerika'dan baktığınız zaman iki kuvvet görünüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Doğu Perinçek ve arkadaşları.
En son neye ağladınız?
Hasan Yalçın en yakın arkadaşım onu kaybettiğim zaman ağladım. Yalnız şahıs acıları değil, 1970'de Vietnam Kamboçya'ya girmişti ona çok üzülmüştüm. Toplumun acılarında da gözyaşlarımı tutamam, bir şehit cenazesinde kendimi zor tutarım.
En son neye güldünüz?
Çok gülüyorum (gülüyor). Şimdi sizinle güldük.
En son ne okudunuz?
Sürekli okuyorum. İskandinav Mitleri'ni okudum en son.
En son ne izlediniz?
Odin, Normanlar'a merakım var. Vikingler'i izliyordum.

Çok Okunanları