MİT YASASI NİHAYET TBMM' NE GELDİ
Biz bu yasanın acilen çıkarılması gerektiğini önceki bir yazımızda yazmış ve savunmuştuk.
Nihayet yasa Meclise geliyor.Peki kim karşı çıkıyor, kim savunuyor?
Savunan Ak Parti tabi ki.
Karşı çıkanlar ise Cemaat, Ulusalcılar, Geziciler vs. Yani kısaca Ak Parti karşıtı olanlar yasaya da karşılar.
Bizim gerekçelerimiz ise tamamen tarafsız ve objektif gerçeklere dayanıyor.
İşte deliller:
Cemaat önceden MİT'de de kadrolaşmış olsaydı bu yasaya yine itiraz edecek miydi?
El cevap: HAYIR. Üstelik ateşli bir şekilde savunacaklardı.
Diğer karşı çıkanlar için de durum çok farklı değil.
Bize göre yasalar kişilere ve gruplara göre değil umuma ve kurumlara göre çıkarılır. Kişiler ve gruplar geçicidir ama bu Millet, bu devlet ve bu devletin kurumları kıyamete kadar bakidir.
Mevcut yasaya göre istihbarat teşkilatımızın yetkileri çok kısıtlıdır. Bu yetkilerle istihbarat teşkilatımızın yabancı istihbarat teşkilatlarıyla bırakınız dış dünyayı kendi ülkemizde bile başabaş bir mücadele yapabilmesi mümkün değildir.
Sadece bilgi toplayabilen ve bu bilgilerin bir kısmını da gerekli izinler alınmak suretiyle temin edebilen ve elde ettiği bilgileri teyit ettikten sonra bilgi kullanıcılarına ulaştıran bir kurum gerçek anlamda bir İSTİHBARAT KURUMU değil olsa olsa bir ANKET kuruluşu olur.
Elde ettiği bilgileri kendisinin kullanma yetkisi yok, yurt içinde veya yurt dışında operasyon yetkisi yok, böyle istihbarat kurumu olur mu?
Dünyanın tüm istihbarat kurumları dünyanın her yerinde kendi ülkelerinin çıkarı için her türlü operasyonu yapıyorlar. Geçiniz, Türkiye'de yapıyorlar ve bizim istihbarat kurumumuzun karşı operasyon yapma yetkisi yok. Bu olacak iş değildir.
Bu yetki olmadığı için bazı vatanseverler kendi nam ve hesaplarına bu işleri yapma sorumluluğu hissediyorlar.
Hukuk devletinde bunların tamamı yanlıştır.Hukuk devleti mafya babasına ihtiyaç duymaz.
MİT yasası TBMM'de gizli bir oturumda bir bütün olarak (Paket halinde) tek oylama ile kabul edilmeli ve içeriği sır gibi korunarak acilen yürürlüğe girmelidir.Asla tartışılmamalıdır.
Muhalefet edenler de "Müsteşar ben isem harika olur, sen isen asla olmaz" gibi basit bir anlayışı terk etmelidir vesselam.
Ak Parti'yi sevmiyorsanız iyi çalışır altı ay sonra sandıkta yenersiniz olur biter.
Ama MİT kurumunu zayıflatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Çünkü bu devletin de devletin kurumlarının da sahibi Aziz Miletimiz' dir.
Devletimizi ve kurumlarımızı zayıflatanları Milletimiz asla affetmez.
ZUHURA AYLAR KALDI... GELİYOR İNŞAALLAH... HZ.MEHDİ; PEYGAMBER ASM EFENDİMİZİN 40.KUŞAK TORUNUDUR. MEKKE'DE ZUHUR EDECEK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ KURACAK. ŞAM' DA HURUÇ EDECEK,ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI' NI KAZANACAK,KARARGAHI GUTA OLACAKTIR.İNŞAALLAH. safaasya@hotmail.com
20 Şubat 2014 Perşembe
19 Şubat 2014 Çarşamba
BUNDAN BÜYÜK SKANDAL MI OLUR?
15 Şubat Abdullah Öcalan 'ın yakalanma yıldönümüydü.
Ülkenin doğusundaki birçok ilde gösteriler düzenlendi. Ortalık savaş alanına
döndü. Olayların perde arkası, Samanyolu Haber'in beğenilen tartışma progamı
Derin Bakış'ta da tartışıldı.
Taş, sopa, molotoflar havada uçuştu, kepenkler kapandı ve ortalık adeta savaş alanına döndü. Çünkü Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıl dönümüydü. Terör örgütü PKK sempatizanları ve KCK iş başındaydı. Polisle çatıştılar, dükkanları hedef aldılar. Yine huzur bozdular.
Bütün bu olanlar Samanyolu Haber'in tartışma programı Derin Bakış'a da konu oldu. Eski savcı Gültekin Avcı çarpıcı açıklamalar yaptı. Avcı, "KCK tüm il ve ilçelere yayıldı. Örgütsel sistematiğini kurdu. Egemenlik hakkı olarak vergi alıyor. Asker ve polis direndiğinde onları evinizin penceresinden şöyle vuracaksınız falan diye milis eğitimi yapıldı. Askere ve polise size ateş açılmadıkça karışmayacaksınız talimatı verildi. Ve halka ve milis güçlere 20 bin kalaşnikof dağıtıldı. Bunu devlet biliyor. Karışmadı ses çıkarmadı." diyerek, PKK'ya yapılan silah desteğinden bahsetti.
Doğu illerinde yapılan PKK ve KCK toplantılarında konuşulanlarsa çözüm sürecinde nerelere geldiğinin göstergesi olduğundan bahseden eski savcı, "Bu çözüm süreci dediğiniz her akşam her ilçede her ilde gerçekleşen KCK ve PKK toplantılarında artık şunları duyuyoruz: 'Artık 20 yıl savaşabilecek güce sahibiz. Başbakan demek Kürdistan demektir. Aman Başbakan'a zarar gelmesin.' " diye konuştu..
Avcı, son dönemde terör örgütü PKK'nın bölgede çok güçlendiğini, "Şehit cenazesi gelmiyor. Tabi şehit cenazesi gelmez. Çünkü PKK faaliyetleri tamamen bu şekilde serbest bırakılırsa elbette şehit cenazesi gelmez. Keşke şehit cenazesi gelmemesinin, şehitler için gözyaşı dökmememizin ki iyi bir şey bu ama bunun bedeli keşke Güney Doğu'yu PKK'ya terk etmek, PKK'nın faaliyetlerine terk etmek olmasaydı." ifadeleriyle anlattı.
Gültekin Avcı, PKK ve KCK toplantılarında yapılan planların amacının özerklik ve bölünme olduğunu şu sözlerle vurguladı:
"Birinci süreç: yerel seçim süreci özerkliği tamamlamamız lazım. Millet vekilleri seçimine kadar da Kürdistan'ı kurmamız lazım. Çünkü tüm silahlı yapıyı hazırlamışlar. Korucuların yüzde 85'ini yanlarına çekmişler. Neticede ne olacak biliyor musunuz? Suriye'deki PKK-PYD kantonları. Yerel seçimlerden sonra Türkiye'de ilan edilecek özerk şehirlerle birleştirilecek."
Taş, sopa, molotoflar havada uçuştu, kepenkler kapandı ve ortalık adeta savaş alanına döndü. Çünkü Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıl dönümüydü. Terör örgütü PKK sempatizanları ve KCK iş başındaydı. Polisle çatıştılar, dükkanları hedef aldılar. Yine huzur bozdular.
Bütün bu olanlar Samanyolu Haber'in tartışma programı Derin Bakış'a da konu oldu. Eski savcı Gültekin Avcı çarpıcı açıklamalar yaptı. Avcı, "KCK tüm il ve ilçelere yayıldı. Örgütsel sistematiğini kurdu. Egemenlik hakkı olarak vergi alıyor. Asker ve polis direndiğinde onları evinizin penceresinden şöyle vuracaksınız falan diye milis eğitimi yapıldı. Askere ve polise size ateş açılmadıkça karışmayacaksınız talimatı verildi. Ve halka ve milis güçlere 20 bin kalaşnikof dağıtıldı. Bunu devlet biliyor. Karışmadı ses çıkarmadı." diyerek, PKK'ya yapılan silah desteğinden bahsetti.
Doğu illerinde yapılan PKK ve KCK toplantılarında konuşulanlarsa çözüm sürecinde nerelere geldiğinin göstergesi olduğundan bahseden eski savcı, "Bu çözüm süreci dediğiniz her akşam her ilçede her ilde gerçekleşen KCK ve PKK toplantılarında artık şunları duyuyoruz: 'Artık 20 yıl savaşabilecek güce sahibiz. Başbakan demek Kürdistan demektir. Aman Başbakan'a zarar gelmesin.' " diye konuştu..
Avcı, son dönemde terör örgütü PKK'nın bölgede çok güçlendiğini, "Şehit cenazesi gelmiyor. Tabi şehit cenazesi gelmez. Çünkü PKK faaliyetleri tamamen bu şekilde serbest bırakılırsa elbette şehit cenazesi gelmez. Keşke şehit cenazesi gelmemesinin, şehitler için gözyaşı dökmememizin ki iyi bir şey bu ama bunun bedeli keşke Güney Doğu'yu PKK'ya terk etmek, PKK'nın faaliyetlerine terk etmek olmasaydı." ifadeleriyle anlattı.
Gültekin Avcı, PKK ve KCK toplantılarında yapılan planların amacının özerklik ve bölünme olduğunu şu sözlerle vurguladı:
"Birinci süreç: yerel seçim süreci özerkliği tamamlamamız lazım. Millet vekilleri seçimine kadar da Kürdistan'ı kurmamız lazım. Çünkü tüm silahlı yapıyı hazırlamışlar. Korucuların yüzde 85'ini yanlarına çekmişler. Neticede ne olacak biliyor musunuz? Suriye'deki PKK-PYD kantonları. Yerel seçimlerden sonra Türkiye'de ilan edilecek özerk şehirlerle birleştirilecek."
Eski Savcı
Gültekin Avcı’nın bu açıklamaları ya doğruysa?
İşte bu,
sözün bittiği yerdir ve bundan büyük skandal olamaz.
Sadece şunu
söylüyoruz:
Bu bayrağı
indirmeye, bu vatanı bölmeye, değil PKK, KCK , yerli ve yabancı destekçileri
tüm dünya destek verse gücünüz yetmez. Canımız pahasına muvaffak olamayacaksınız.
Siz Türk’ün ne olduğunu daha anlayamamışsınız. O silahları dağıtanı da
dağıttıranı da, Türk askerine kullanacak olanı da kullandıracak olanı da öyle bir
gömeriz ki tarih bile şaşar kalır.
Alimlerin
hadis yorumudur:
Kerkük, Nusaybin
ve Şırnak’a dikkat demişler. Detay vermiyoruz ama ABD mi kaldıracak, İsrail mi
bir kaldırsınlar bakalım o kasnağı da görsünler kimin başına geçeceğini.
Türk Milleti
İslam’ı temsil eder, dinsizliğin amansız düşmanıdır, kadınları, çocukları,
yaşlıları savaşta bile korur, daima haksızlara karşı hak için savaşır, emperyalistler
istediği için değil. İşte bu yüzden Cenab-ı Cülcelal Kuran-ı Keriminde Türk
Milletini sevdiğini beyan etmiştir.
Ey
emperyalistler!
Malazgirt’
de, Niğbolu’da, Kosova’da, Çaldıran’da, Mercidabık’ da, Düzalan’ da daha
sayalım mı? Sayamadık Elhamdülillah.
Kısaca Çanakkale’de,
Sakarya’da, Kıbrıs’ da o kasnak nasıl başınıza geçtiyse Allah’ın CC izin ve
inayetiyle yine başınıza geçecektir İnşaallah-u Allah-u Ekber.
Efendim o
saydığınız yerlerde Kürtler de vardı. Hadi ordan.. Selçuklu dağıldığında 70
tane beylik kuruldu Anadolu’da. Kaç tanesi Kürt’tü?
Gerçek şu ki
Kürtler Türk’tür. Türk olmasalardı o beyliklerden birinin adı da Kürt Beyliği
olurdu. Buna rağmen yine de Kürdü ayrı bir millet olarak görüp ayrılık isteyen
de İsrail uşağıdır vesselam. Cezasını da Allah CC yardımıyla yine bu millet
verecektir. Tarih tekerrürden ibarettir.
Kürt
kardeşlerimiz şanlı Türk Milletinin asli unsuru iken İsrail uşağı olmasını
isteyen satılmış PKK ve uzantılarına kanmasınlar Süfyan’a asker olmasınlar. ÖCALAN
o süfyanın askeridir bunu da herkes bilsin.
Zira hadis yorumlarına
göre; Hz.Mehdi AS’ın o Süfyanı İsrail- Suriye sınırında Golan Tepelerindeki
büyük bir ağacın altında keseceği gün yaklaşmıştır. Allah’ın CC izin ve
inayetiyle Türkiye on yıl sonra tüm dünyaya hakim olacak, herkes aklını başına
alsın. O günleri görmeye çalışsın.
İNTERNET YASASI DOĞRU MU?
İNTERNET YASASI DOĞRU MU?
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, Viyana'dan telekonferans yoluyla
düzenlediği brifingde konuyla ilgili sorular üzerine, Cumhurbaşkanı Gül'ün
imzaladığı yasayla ilgili Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)temsilcisi
tarafından dile getirilen kaygıları daha önce de paylaştıklarını hatırlattı.
Harf, "Bu yasa, ciddi bir şekilde ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü
ve internet üzerinden bilgiye erişimi sınırlandırıcı potansiyele sahip. Bu
yasanın aynı zamanda Türkiye'nin iş ve yatırım ortamına da olumsuz
etkisi olabileceğine inanıyoruz. Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanan
yasanın, bu süreçte Parlamento'da veya yasanın uygulanmasında olsun bazı
değişikliklere uğrayacağını anlıyoruz. Biz Türkiye'den, daha önce de birkaç kez
belirttiğim gibi, temel ifade özgürlükleri ile özgür ve bağımsız medyayı
savunmasını bekliyoruz" diye konuştu.
Bu açıklama ne anlama geliyor?
1- Eğer ABD bu yasadan
memnun değilse ve yanlış diyorsa çıkarılan yasanın kesinlikle doğru olduğu
anlamına geliyor. ABD ‘yanlış’ diyorsa ‘doğrudur’ vesselam.
2- ABD’ nin yasaya karşı
çıkması Türkiye’de de Arap Baharı-Gezi girişimlerine devam etmek istediği
anlamına geliyor. Yani tehlike geçmiş değil.
15 Şubat 2014 Cumartesi
HZ. MEHDİ’NİN İSTANBUL’U FETHİ
HZ. MEHDİ’NİN İSTANBUL’U FETHİ
İstanbul'un fethi hadis yorumlarına göre iki defadır.
Birincisi Sultan Fatih hakkındaki hadistir. Ne güzel komutan denilen kişi Fatih Sultan Mehmet Han'dır.
Bir de ikinci bir fetih geçer ki hadis yorumlarında işte o fetih Hz.Mehdi As'ın fethidir. Bu ikinci fetih birinciyi asla küçültmez. Aksine birinciyi daha da değerli kılar. Şöyle ki ikinci fetih Hz.Mehdi'nin dünya hakimiyetinin ilanıdır ve müminlere büyük müjdedir.Birinci fetih de aynen öyle olmuş ve Osmanlı'nın dünya hakimiyetinin ilanı olduğu tarihe altın harflerle yazılmıştır.Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ açılmıştır.
Birinci fetih ikinci fethin de müjdecisi olarak Hz.Peygamber SAS Efendimiz tarafından ayrım yapılmadan övülmüştür.
Ey Türk kardeşim ne mutlu sana ki hem Fatih dedemizin hem de O'nun ordusunda bulunan kutlu dedelerimizin şu an cennette oldukları Hz.Peygamber SAS Efendimiz tarafından bizlere müjdeleniyor.
Bu dedelerimizle gurur duyuyoruz,onların evladı olmaktan onur duyuyoruz.
Bu onuru reddeden ve Yahudi istediği için bu cennet vatanı bölmek isteyenlere alet olanları da biz yine Hz.Peygamber SAS Efendimizin müjdesiyle cehennemin tam dibine göndereceğimizi vaad ediyoruz.
Bu şanlı bayrağın altında yaşayıp da Fatih'i dede bilmeyenin, Hz.Muhammed SAS Efendimizi de Peygamber olarak bilmesi mümkün değildir.Fatih'e ve onun evlatlarına düşman olan Hz.Peygamber'e ve İslam'a düşman olur. Fatih torunları da gafil değildir hesabını mutlaka görür.
İkinci fetih konusuna geçersek:
Birincisi Sultan Fatih hakkındaki hadistir. Ne güzel komutan denilen kişi Fatih Sultan Mehmet Han'dır.
Bir de ikinci bir fetih geçer ki hadis yorumlarında işte o fetih Hz.Mehdi As'ın fethidir. Bu ikinci fetih birinciyi asla küçültmez. Aksine birinciyi daha da değerli kılar. Şöyle ki ikinci fetih Hz.Mehdi'nin dünya hakimiyetinin ilanıdır ve müminlere büyük müjdedir.Birinci fetih de aynen öyle olmuş ve Osmanlı'nın dünya hakimiyetinin ilanı olduğu tarihe altın harflerle yazılmıştır.Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ açılmıştır.
Birinci fetih ikinci fethin de müjdecisi olarak Hz.Peygamber SAS Efendimiz tarafından ayrım yapılmadan övülmüştür.
Ey Türk kardeşim ne mutlu sana ki hem Fatih dedemizin hem de O'nun ordusunda bulunan kutlu dedelerimizin şu an cennette oldukları Hz.Peygamber SAS Efendimiz tarafından bizlere müjdeleniyor.
Bu dedelerimizle gurur duyuyoruz,onların evladı olmaktan onur duyuyoruz.
Bu onuru reddeden ve Yahudi istediği için bu cennet vatanı bölmek isteyenlere alet olanları da biz yine Hz.Peygamber SAS Efendimizin müjdesiyle cehennemin tam dibine göndereceğimizi vaad ediyoruz.
Bu şanlı bayrağın altında yaşayıp da Fatih'i dede bilmeyenin, Hz.Muhammed SAS Efendimizi de Peygamber olarak bilmesi mümkün değildir.Fatih'e ve onun evlatlarına düşman olan Hz.Peygamber'e ve İslam'a düşman olur. Fatih torunları da gafil değildir hesabını mutlaka görür.
İkinci fetih konusuna geçersek:
Büyük Savaş (Melhame-i
Kübra) ile İstanbul'un fethi arasında 6 ay vardır. Büyük Savaş başladığında mı
yoksa bittiğinde mi dersek doğru sonuca varabiliriz.
Şöyle ki:
Şöyle ki:
Büyük Savaş başlar
ama yıllarca sürerse, savaş
başladıktan 6 ay sonra fetih mümkün olmaz. Doğrusu,
Büyük Savaş bittiği andan itibaren (Birinci büyük Savaş,
Rus Ordusunun yenilmesi) 6 ay sonra İstanbul
fethedilecektir. Bu ne demektir? Şu demektir:
Ruslar Amik Ovasına inince Türk Ordusu ile savaşa
tutuşurlar. ABD de Türk Ordusuna yardım için savaşa
dahil olur. ABD dahil olunca (Bu 3.Dünya Savaşıdır)
Rusya savaşı yayar ve Avrupa'ya saldırır. Ama aynı
esnada Amik Ovasındaki savaşı kaybeder. Amik
Ovasındaki savaş Türk-ABD savaşına dönünce işin
rengi değişir ve Rusya fırsattan istifade İstanbul'u işgal
eder. Ve bu işgal 6 ay sürer. Bu 6 ay içinde Hz.Mehdi AS
Guta' dan yönettiği İslam Ordusu ile Süfyan'ı da
öldürdükten sonra Türk-ABD Savaşına müdahil olur ve
ABD Ordusu tarumar edilir.
başladıktan 6 ay sonra fetih mümkün olmaz. Doğrusu,
Büyük Savaş bittiği andan itibaren (Birinci büyük Savaş,
Rus Ordusunun yenilmesi) 6 ay sonra İstanbul
fethedilecektir. Bu ne demektir? Şu demektir:
Ruslar Amik Ovasına inince Türk Ordusu ile savaşa
tutuşurlar. ABD de Türk Ordusuna yardım için savaşa
dahil olur. ABD dahil olunca (Bu 3.Dünya Savaşıdır)
Rusya savaşı yayar ve Avrupa'ya saldırır. Ama aynı
esnada Amik Ovasındaki savaşı kaybeder. Amik
Ovasındaki savaş Türk-ABD savaşına dönünce işin
rengi değişir ve Rusya fırsattan istifade İstanbul'u işgal
eder. Ve bu işgal 6 ay sürer. Bu 6 ay içinde Hz.Mehdi AS
Guta' dan yönettiği İslam Ordusu ile Süfyan'ı da
öldürdükten sonra Türk-ABD Savaşına müdahil olur ve
ABD Ordusu tarumar edilir.
Önceki yazılarımızda paylaştığımız bir
haber vardı: Bir
ABD generali Rus Ordusu yenilince “Savaşı Haç
kazandı” diyecekti ve Türk Generalimiz de “ Vallahi
İslam kazandı” dedikten sonra ABD generalini alnından
vurup öldürecekti ya…İşte o generalimizin Hz.Mehdi’nin
dünyadaki en büyük komutanı olma ihtimali de var
ALLAH-U ALEM…
ABD generali Rus Ordusu yenilince “Savaşı Haç
kazandı” diyecekti ve Türk Generalimiz de “ Vallahi
İslam kazandı” dedikten sonra ABD generalini alnından
vurup öldürecekti ya…İşte o generalimizin Hz.Mehdi’nin
dünyadaki en büyük komutanı olma ihtimali de var
ALLAH-U ALEM…
Tekerrür eden tarihten bunun bir örneği de
vardır şöyle
ki:
ki:
Ehli Beyt’ ten hilafeti Kerbela kanlarıyla
alan
Emeviler’den bu hilafeti yine tarihin gelmiş geçmiş en
büyük kahramanlıklarından birini göstererek ve Kerbela’
nın da intikamını binlerce misliyle hem de delikanlıca
alarak Abbas oğullarına teslim eden Horasanlı Ebu
Müslim bir TÜRK’tü.
Emeviler’den bu hilafeti yine tarihin gelmiş geçmiş en
büyük kahramanlıklarından birini göstererek ve Kerbela’
nın da intikamını binlerce misliyle hem de delikanlıca
alarak Abbas oğullarına teslim eden Horasanlı Ebu
Müslim bir TÜRK’tü.
Hatta şunu anekdot edelim ki:
Ahir zamanda Deccal de Mehdi de üçtür görüşünde olan
bazı alimler olmuş. (Biz bu görüşe katılmıyoruz) Onlara
göre 1.Mehdi bu Ebu Müslim, 2. Mehdi Fatih SM Hz’leri,
2. sü de Beklenen’dir.
Bunu Ebu Müslim’in ne büyük bir Türk
olduğunu
anlatmak için yazdık. Abbasi halifesi Ebu Müslim’i
(Halkın çok sevdiği Genel Kurmay Başkanı idi Abbasi
Devletinin) hasetinden zehirleterek öldürttü.
anlatmak için yazdık. Abbasi halifesi Ebu Müslim’i
(Halkın çok sevdiği Genel Kurmay Başkanı idi Abbasi
Devletinin) hasetinden zehirleterek öldürttü.
Kerbela’nın intikamını alıp saltanatı kendilerine teslim
eden Ebu Müslim’i kalleşçe öldürdükleri için Abbasileri
devirmek Selçuklulara; Hilafet saltanatını Türk’e teslim
etmedikleri için de İstanbul’un fethi Fatih’e nasip
olmuştur.(Çünkü Araplar saltanata sarıldıkça Türklerin
saltanatla hiç işleri olmamış ve sadece kafirlerle
savaşmayı iş edinmişlerdi.)
Türk’ deki Ehli Beyt sevgisi Arap’ da yok
vesselam..
Yani Ehli Beyt başka, Araplar başka. Ehli Beyt Arap’dan
değil desek; Türk’e yakışır Türk, desek yerinde bile
olabilir.
Ehli Beytin dışındaki Araplar hep yanlış
işler yaptılar,
yapmaya da devam ediyorlar.
yapmaya da devam ediyorlar.
Buradan şu sonuçlar çıkarılabilir:
Türk-Rus harbi iki buçuk yıl sürecek kalan 6 ay da
Hz.Mehdi AS'ın desteğiyle ABD Ordusu telef edilecektir.
Yani Ruslarla 2,5 yıl, ABD lilerle 6 ay savaşacağız.
Çünkü Melhame-i Kübra üç yıl sürecek.
ABD Ordusu yenildikten sonra Hz.Mehdi AS derhal
İstanbul'un Rus işgalinden kurtarılması için İstanbul'a
hareket emri verecek ama bu iletişim çağında Rus
Ordusu Hz.Mehdi'nin Ordusu İstanbul'a varmadan
kendiliklerinden korkup kaçacaklardır. Ve Hz Mehdi AS
İstanbul'u savaş yapmadan tekbirlerle bu şekilde feth
edecektir. Aslında bu fetih tamamen bir "kutsal
emanetleri teslim alma seremonisi" olacaktır. ALLAH-U
ALEM
Buradan şu sonuçlar da çıkarılabilir:
ABD bu savaşta Türk Ordusu’nun yanında olacağına
göre hala NATO üyesi olacağız sonucu çıkar ve Şanghay
vs söz de kalır.
Ayrıca Türkiye'yi NATO'dan çıkarmak isteyen siyasi
iradenin akibetinin de iyi olmayacağı sonucu çıkar.
Yani ABD, Amik Ovası’ nda Rus Ordusu yenilip Türk
Ordusu ile savaşa tutuşuncaya kadar bu ülkede söz
sahibi olmaya devam edecek, borusu ötecek sonucu
çıkar.
Başka hangi sonuç çıkar? Cemaat- AK Parti savaşında
ABD kimin yanında olacaksa o kazanacak sonucu çıkar.
Ya da kazanacak olan kim ise “ABD de onun
yanındaymış” sonucu çıkar.
ALLAH-U ALEM
İstikbal bizimdir, amaç
uyarmak, tedbire zorlamak ve
bizim olacak zaferin bedelini en aza indirmektir
İNŞALLAH.
bizim olacak zaferin bedelini en aza indirmektir
İNŞALLAH.
3 Şubat 2014 Pazartesi
DEĞERİ BİLİNEMEYEN ADAM- NECMEDDİN ERBAKAN
DEĞERİ BİLİNEMEYEN ADAM
NECMEDDİN ERBAKAN
1974'TE Başbakan yardımcısı olan Erbakan, tarihi zaferle ilgili
ezber bozan detay veriyor: Ecevit İngiltere'de iken askere talimatı kesin
verdik ve gemileri yüklettik.
Eski Başbakanlardan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın geride bıraktığı notlardan Milli Gazete Ankara Kitap Kulübü’nün hazırladığı Davam adlı kitap, Milli Gazete tarafından yayımlandı. Editörlüğünü gazeteci Mustafa Yılmaz’ın yaptığı 5 bin sayfalık notlardan hazırlanan kitapta, Milli Görüş lideri Prof. Erbakan’ın Türkiye siyaset tarihinin önemli olaylarına dair anıları ve bakış açılarını içeren hatıraları yer aldı. Kitabın en ilgi çekici bölümlerdinden birini, Kıbrıs Barış Harekatı’na giden sürecin anlatıldığı kısım oluşturdu. Necmettin Erbakan’ın, Kıbrıs Barış Harekatı’na ilişkin şu anısına yer verildi: “Ecevit, İngiltere’ye gidecek. İngilizlerin ne diyeceği belli değil. Biz hükümetin MSP kanadı olarak Ecevit, Afyon’da iken Genel İdare Kurulu toplantımızı yapmış ve ‘Mutlaka müdahale lazım’ kararını almıştık.”
İki kez vazgeçilmiş
Erbakan tarihi günü anlatmaya devam ediyor: “Halk Partisi’nin önemli kısmı ‘Bu macera olur. Sakın böyle yapılmasın. Bu bütün dünyaya savaş açmak demektir’ diyordur. Bu yüzden, ne bakanlar kurulu olarak ne Milli Güvenlik Kurulu olarak kesin bir karara varılmamıştı. Bununla beraber olayın gecikmemesi gerektiği için Ecevit’i uğurladıktan sonra, havaalanında askerlere ‘Yükleyin bu harekatı başlatın’ dedim. (...) Kuvvet komutanları, ‘Bize kesin emir verilmesi lazım çünkü bizim askerimiz iki defa düş kırıklığına uğrramıştır. Bize ‘gemileri yükleyin’ dendi. Biz de yükledik. Arkasından ABD Başkanı Johnson’un mektubu üzerine ‘Hayır geri dönün’ dediler. Biz askeri İskenderun’a geri indirdik. İkinci kez Sayın Demirel zamanında ‘Gemileri yükleyin’ dendi, yükledik. Ancak ikinci kez de askerimizi Kıbrıs yerine kendi topraklarımıza çıkardık. Tekrar aynısı olacaksa askeri artık hiç bir zaman harekatın yapılacağına inandıramayız’ dediler.”
Ecevit’i ikna odasına aldık
“Sayın Ecevit Londra’dan döndüğü zaman gemiler yüklenmişti. Ertesi gün Liman’dan ayrılacakları noktada idik. Komutanlarla beraber Ecevit’i ikna noktasında hazırlık yapmıştık. Allah’ın büyük lütfudur ki bize 500 tane şehitle bu harekatı başarmak nasip olmuştur.”
Motor üretmemizi Batı istemedi
‘Davam’ kitabının bir başka çarpıcı noktası da yerli otomobil konusunda Türkiye’de çalışan ilk mühendislerden olan Necmettin Erbakan’ın, konuya ilişkin yabancıların bakışını anlatan bölüm oldu. Yerli otomobilin ilk üretildiği Gümüş Motor Fabrikası’nın dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in de de ziyaret eettiğinin belirtildiği kitapta, Menderes’in, fabrikaya 1 milyon 300 bin dolarlık destekte bulunduğu kaydediliyor. Yabancıların Türkiye’nin kalkınma hamlesine şeftali üretsinler gözüyle baktığını söyleyen Erbakan, anısını şu sözlerle anlatıyor: “Gümüş Motor’un ilk prototipi yapılıp test için ilgili makamlara götürüldüğünde bir engel çıktı. Neymiş? Avrupa standartlarına göre5,6 litre olması gereken
yakıt, bizim motorda 5,7
litre çıkmış. Bunun için onay veremeyeceklerini
söylediler. Geri dönüp tekrar çalışmaya başladık. Gümüş Motor’u, Avrupa
standartlarının dahi altında, saatte 5,5 litre motorin harcar hâle getirdik. Yine
standartlara uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Tabii ki mesele aslında
standart meselesi değildi. Mesele, Türkiye’nin şeftali yerine, motor üretmek
istemesiydi. O yıllarda düzenlenen otomobil kongresinde, ‘şeftaliden başka bir
şey üretemeyiz’ diyenlere, kürsüye çıkıp, ‘işte motor üretildi’ diye gösterince
hepsinin sesi kesildi.”
STAR
Eski Başbakanlardan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın geride bıraktığı notlardan Milli Gazete Ankara Kitap Kulübü’nün hazırladığı Davam adlı kitap, Milli Gazete tarafından yayımlandı. Editörlüğünü gazeteci Mustafa Yılmaz’ın yaptığı 5 bin sayfalık notlardan hazırlanan kitapta, Milli Görüş lideri Prof. Erbakan’ın Türkiye siyaset tarihinin önemli olaylarına dair anıları ve bakış açılarını içeren hatıraları yer aldı. Kitabın en ilgi çekici bölümlerdinden birini, Kıbrıs Barış Harekatı’na giden sürecin anlatıldığı kısım oluşturdu. Necmettin Erbakan’ın, Kıbrıs Barış Harekatı’na ilişkin şu anısına yer verildi: “Ecevit, İngiltere’ye gidecek. İngilizlerin ne diyeceği belli değil. Biz hükümetin MSP kanadı olarak Ecevit, Afyon’da iken Genel İdare Kurulu toplantımızı yapmış ve ‘Mutlaka müdahale lazım’ kararını almıştık.”
İki kez vazgeçilmiş
Erbakan tarihi günü anlatmaya devam ediyor: “Halk Partisi’nin önemli kısmı ‘Bu macera olur. Sakın böyle yapılmasın. Bu bütün dünyaya savaş açmak demektir’ diyordur. Bu yüzden, ne bakanlar kurulu olarak ne Milli Güvenlik Kurulu olarak kesin bir karara varılmamıştı. Bununla beraber olayın gecikmemesi gerektiği için Ecevit’i uğurladıktan sonra, havaalanında askerlere ‘Yükleyin bu harekatı başlatın’ dedim. (...) Kuvvet komutanları, ‘Bize kesin emir verilmesi lazım çünkü bizim askerimiz iki defa düş kırıklığına uğrramıştır. Bize ‘gemileri yükleyin’ dendi. Biz de yükledik. Arkasından ABD Başkanı Johnson’un mektubu üzerine ‘Hayır geri dönün’ dediler. Biz askeri İskenderun’a geri indirdik. İkinci kez Sayın Demirel zamanında ‘Gemileri yükleyin’ dendi, yükledik. Ancak ikinci kez de askerimizi Kıbrıs yerine kendi topraklarımıza çıkardık. Tekrar aynısı olacaksa askeri artık hiç bir zaman harekatın yapılacağına inandıramayız’ dediler.”
Ecevit’i ikna odasına aldık
“Sayın Ecevit Londra’dan döndüğü zaman gemiler yüklenmişti. Ertesi gün Liman’dan ayrılacakları noktada idik. Komutanlarla beraber Ecevit’i ikna noktasında hazırlık yapmıştık. Allah’ın büyük lütfudur ki bize 500 tane şehitle bu harekatı başarmak nasip olmuştur.”
Motor üretmemizi Batı istemedi
‘Davam’ kitabının bir başka çarpıcı noktası da yerli otomobil konusunda Türkiye’de çalışan ilk mühendislerden olan Necmettin Erbakan’ın, konuya ilişkin yabancıların bakışını anlatan bölüm oldu. Yerli otomobilin ilk üretildiği Gümüş Motor Fabrikası’nın dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in de de ziyaret eettiğinin belirtildiği kitapta, Menderes’in, fabrikaya 1 milyon 300 bin dolarlık destekte bulunduğu kaydediliyor. Yabancıların Türkiye’nin kalkınma hamlesine şeftali üretsinler gözüyle baktığını söyleyen Erbakan, anısını şu sözlerle anlatıyor: “Gümüş Motor’un ilk prototipi yapılıp test için ilgili makamlara götürüldüğünde bir engel çıktı. Neymiş? Avrupa standartlarına göre
STAR
31 Ocak 2014 Cuma
MOSSAD, RADİKAL İSLAMCI BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ NİÇİN KURAR? NASIL KURAR?
MOSSAD, RADİKAL İSLAMCI BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ NİÇİN KURAR? NASIL KURAR?
NİÇİN KURAR?
1)
İslam’ı terör, Müslümanı terörist göstermek
için (Olimpiyatlarda yapılan bombalı eylemler, İstanbul’daki HSBC patlamaları, masum
insanları hedef alan bombalı araçlar, Afrika’da elçilik basma gibi)
2)
Bu terör örgütü ile istediği Müslümanları
öldürtüp diğer Müslümanlarla düşman etmek ve İslam Ülkelerinde fitne çıkarmak
için (Irak’ da ve Pakistan’da bir gün Sünni Camisinin, diğer gün de Şii
camisinin bombalanıp Sünni- Şii iç savaşı çıkarılmak istenmesi gibi)
3)
Hristiyan bir ülkede İslam adına eylem yapıp, Müslüman bir ülkenin
dağlarından eylemi üslenip o ülkenin
işgali için ABD’ye uluslararası hukuka uygun işgal sebebi vermek için (Afganistan
ve Irak’ın işgali ile sonuçlanan ABD’deki 11 Eylül Olayı gibi)
4)
Müslüman ülkeleri karıştırıp, rejimleri dış
yardımla devirip, ABD askeri gelmeden ABD’nin istediği rejimleri kurmak için
(Arap baharı gibi)
5)
İki Müslüman ülkeyi savaştırmak için
(Muhtemelen Türkiye- Suriye Savaşı gibi)
NASIL KURAR?
1) İlk önce
kurulacak olan terör örgütünün yönetici kadroları o terör örgütünün amaçları ve
çalışma usül ve esasları doğrultusunda
eğitime tabi tutulurlar. Eğer radikal İslamcı bir terör örgütü kurulacaksa bu
yöneticilerin öncelikle iyi bir Arapça eğitim alması yada Arapça bilenlerden
seçilmesi gerekir. Bunlar yönetici olacaklarından vaizlik derecesinde dini
bilgiyle donatılırlar.
2) Dünya
çapında organize bir örgütün yönetici kadrosu için 30- 40 kişi çoktur bile. Bu
kişilerin gerçek Müslümanlardan olmasına gerek de yoktur. Sadece iyi dil
bilmesi, dini konularda donanımlı olması, şekil olarak radikal İslamcı
görünümüne girmesi yeterlidir. Adam kesen kişinin ALLAHU EKBER diye bağırması
nasıl izah edilebilir?
3) Yönetici
kadro tamam olduktan sonra yapılacak tek şey yeterli bütçedir.
4) Mossad
terör örgütünü bizzat kurmak yerine (yani İsrail Devleti ile bağlantılı kurmak
yerine) CIA içindeki Mossad’a kurdurmakta ve yakayı ele vermesi halinde muhatap
da ABD olacağından en güvenli yöntem olarak bu yoldan gitmektedir.
5) Şimdi bu
terör örgütüne eylemlerde kullanacağı militanlar lazımdır. Açar kesenin ağzını
ve maaşla işsiz, güçsüz, tetikçiliğe uygun psikolojik yapıda adamları
toplarlar. Ve örgüt içi dini, siyasi, cihatçı eğitime tabi tutarlar. Buyurunuz
size kullanılmaya hazır bir terör örgütü.
6) Örgütün
başarılı olması için, eylemlerde istihbarat desteği sağlanır ve yoğun reklamı
yapılır. Ve eylemcilerin başlarına büyük ödüller konulur.(El Kaide şöyle vurdu
böyle vurdu, getirene şu kadar dolar gibi) Bu reklamlar örgüte yeni eleman
katılması için samimi cihatçıların toplanmasına neden olur. Yani tepesi ajan,
militanları ise samimi cihatçılardan oluşan bir yapı çıkar ortaya. Tepe tepe
kullanırlar.
7) Durumu
çakanlar öldürülür CIA, MOSSAD’ın reklamı yapılır veya verilen görevi yerine
getirmeyenler de yakalanır ve Guantanamo’ ya atılarak geride kalanlar daha da
hınçlı hale getirilir..
8) (Bu maddede
bir parantez açalım: PKK terör örgütü de tıpa tıp bu şekilde kurulmuştur. Tabi
İsrail tarafından. Yani Mossad. İşsiz,,güçsüz, aylak,fakir Kürt çocuklarını
maaşla dağa çıkardılar, örgüt içi eğitime tabi tutup eyleme gönderdiler. MOSSAD
o çocuklara “Biz Mossad’ız, sizi Türk Ordusu’na öldürtmek için eğitiyoruz”
deseydi kaç Kürt genci giderdi acaba? Ama onlar “Türk Devleti hakkımızı! yiyor,
savaşıp hakkımızı alacağız, Kürt Devleti kuracağız” dediler ve maaşlı
beyinsizler de sabaha bayram var sandılar. Bu işin sonunu da hemen yazalım da
okurlarımız müsterih olsunlar. Kürt Devleti kesinlikle hayaldir. Sadece Türk
Milletinin sabrının taşmasına kadar söylemlerde kalacak bir polemiktir. Türk
Milleti ayağa kalkınca Dünyada karşısında durabilecek bir millet yoktur. Hz.Ali
RA Efendimiz bunu 1400 yıl önce söylemiştir. Kandil de, Irak’da, Suriye de
fethedilir ama olan kanmış Kürtlere olur, bizim de üzüntümüz budur.)
Dünyanın tüm terör örgütleri bu
amaçlarla ve bu şekilde kurulur ve mutlak surette bir veya birkaç istihbarat
örgütünün kontrolü ve denetimi altında olurlar. Devletler bunları birbirlerine
karşı koz olarak kullanırlar. Bir istihbarat teşkilatının desteği olmadan bir
örgüt kurmak asla ve asla mümkün değildir. Çünkü dünyanın her yerinde ve her
ülkesinde az çok bir hukuk sistemi vardır ve silah bulundurmak, almak, satmak,
kullanmak yasaktır. Hiç kimse yasak olan bir silahı elde edemez. Kaldı ki bu
silahlar basit silahlar değil düzenli orduların kullandığı makinalı tüfek,
uçaksavar ,havan, roketatar, bazuka gibi silahlar olduğundan orduların izni
olmadan tek başına istihbarat örgütleri de sağlayamaz.
Sonuç olarak, “Bu terör
örgütü neyi amaçlıyor” demek doğru olmaz
“ Bu terör örgütü kime hizmet ediyor” demek daha doğru olur. El Kaide de
PKK da CIA ve MOSSAD’a hizmet ediyor. Onların amacı da bellidir.
BÖLÜCÜLER, EYLÜL 2014 DE BAĞIMSIZLIK İLAN EDECEK
BÖLÜCÜLER, EYLÜL 2014 DE BAĞIMSIZLIK İLAN EDECEK
Baştan söyleyelim.. Bağımsız Kürdistan peşinde koşanların hepsi ama hepsi İsrail'e hizmet etmektedirler.
Bir kısmı bilerek, bir kısmı da bilmeyerek.Oyun, Yahudi kölesi ABD'nin oyunudur. Ve 2014 yılı Yahudiler için Kürdistan yılıdır. Türkiye üzerindeki tüm oyunlar buna göre dizayn edilecektir.
Ak Parti'nin açılım politikaları da tıpkı Suriye politikaları gibi yanlıştır. Çünkü her iki konuda da ABD tarafından fena kandırıldık.
ABD, Suriye'yi yıkık, virane bir mezarlık yaptı ve Türkiye'yi bölecek küresel tetikçilerini de oraya yerleştirdi.
Şimdi muhtemelen Eylül ayında Bağımsız Kürdistan ilan edilirse Türkiye karşısında hem Suriye ve Irak şakilerini hem de tüm emperyalistleri bulacak. Yunanistan da cabası.
EY HÜKÜMETİM!
Acilen Cemaat ile uzlaşınız, anlaşınız.Siz bu Cemaate laf söyletmezken biz o cemaati eleştiriyorduk. Eleştiri başka şey hakaret etmek, kafirlikle, ajanlıkla suçlamak başka şey. ABD yine bizi bize kırdırarak güneydoğuya koz vermeye çalışıyor.
Hükümet- Cemaat kavgasını derhal bitirelim. Ülkeyi tehdit eden alçakların ekmeğine yağ sürüp Devletimizi bölmeyelim. Ülkeyi ikiye bölmeye çalışanlar devlet ikiye bölünürse amaçlarına daha kolay ulaşmazlar mı?
CHP ile anlaşıp ABD oyununu bozmak şu an için zor gözükmektedir. Ama MHP, Devlet Bahçeli'nin sayesinde bu oyunu bozabilecek konumdadır. Derhal MHP ile Ak Parti bu kritik ortamda açık veya gizli işbirliği yapmalıdır.Kürt politikası ve Suriye politikası konularında MHP ile anlaşılmalı, sonradan CHP de dahil edilmeli ve ORTAK BİR YOL izlenmelidir. Bu çözümü ABD de görmektedir ve Devlet Bahçeli'ye karşı da bir pasifize operasyonu yapılabilir. Buna da acil tedbir alınmalıdır.
Mahir Kaynak hocamız "Bağımsız bir Kürdistan'ın ekonomik olarak yaşama şansı yok. O nedenle asla gerçekleşmez" derken o bölgede Barzani'nin petrolünden başka petrol yoktu.
Şimdi sürekli yeni petrol kuyuları açılıyor ve "petrol bulduk" diye seviniyoruz. Başka sevinenler de var mı acaba?
Bölücü bir terör örgütü yokken yapılması gereken işler yapılmadığı gibi PKK, KCK yok edilmek yerine tanındı ve o da yetmedi Kürt Halkına da tanıttırıldı ve şimdi de "başınızın çaresine bakabilirsiniz" cesareti verilmektedir. Bunların hepsini de bizzat ABD yapmaktadır. 35 yıldan beri bu işi büyük bir dikkatle takip ediyorlar.
35 yıl boyunca bizi de hep kandırarak, dostluğumuzu suistimal ederek yapmışlardır.İsteyen Kenan Evren'in açıklamalarına baksın.
CHP'si,MHP'si,ANAP'ı, DSP'si,DYP'si,tarikati, cemaati hepsi ama hepsi yani bizler yanlış yaptık. Ama hain değiliz. Birbirimizi hainlikle suçlamak yerine birlik olup tüm bu fitneleri dağıtmalıyız.
Türkiye, İran,Irak ve Suriye tek devlet olmadan Kürt Devleti' nin telaffuz dahi edilmesi FİTNEDİR, EMPERYALİST BİR YIKIMDIR VE MUTLAKA ENGELLENMELİDİR.VESSELAM..
BİZİ TAKİBE DEVAM EDİNİZ SAYIN GÖKÇEK
BİZİ TAKİBE DEVAM EDİNİZ SAYIN GÖKÇEK
Sayın Melih Gökçek bu açıklamayı 31 Ocak 2014 tarihinde yani dün yaptı. Bu siteyi takip edenler gayet iyi bilirler ki biz bu iddiaları bu siteyi ilk kurduğumuz günlerden beri anlatmaya çalışıyoruz.
Sayın Gökçek!
Yüksek Seçim Kurulu adayları kesinleştirdikten ve artık değiştirme imkanı kalmadığı andan itibaren sayın Kadir Topbaş ile şahsınıza yönelik operasyon yapılarak, tutuklanma ihtimaliniz var.
Bu yazımız da size daha şimdiden tedbir almanız için bir ihbar olsun. Sizi biz bilemeyiz,sizi yine en iyi siz bilirsiniz. Aleyhinize teknik takibe yakalanma ihtimali olan durumlar varsa yada belgeler daha şimdiden Büyükşehir seçimlerini kazanma açısından yeni stratejilere çalışsanız gayet iyi olur.
Halk hizmetlerinizden memnundur ama halkın desteğini çekeceği hususlar da bellidir ve size karşı olanlar da bunu çok iyi bilirler.
Allah CC emanet olunuz.
Sayın Melih Gökçek bu açıklamayı 31 Ocak 2014 tarihinde yani dün yaptı. Bu siteyi takip edenler gayet iyi bilirler ki biz bu iddiaları bu siteyi ilk kurduğumuz günlerden beri anlatmaya çalışıyoruz.
Sayın Gökçek!
Yüksek Seçim Kurulu adayları kesinleştirdikten ve artık değiştirme imkanı kalmadığı andan itibaren sayın Kadir Topbaş ile şahsınıza yönelik operasyon yapılarak, tutuklanma ihtimaliniz var.
Bu yazımız da size daha şimdiden tedbir almanız için bir ihbar olsun. Sizi biz bilemeyiz,sizi yine en iyi siz bilirsiniz. Aleyhinize teknik takibe yakalanma ihtimali olan durumlar varsa yada belgeler daha şimdiden Büyükşehir seçimlerini kazanma açısından yeni stratejilere çalışsanız gayet iyi olur.
Halk hizmetlerinizden memnundur ama halkın desteğini çekeceği hususlar da bellidir ve size karşı olanlar da bunu çok iyi bilirler.
Allah CC emanet olunuz.
28 Ocak 2014 Salı
SÜFYAN'IN ORDUSU IŞİD'DİR.
SÜFYAN'IN ORDUSU IŞİD' DİR.
Ahir zamanda çıkacak olan dehşetli Süfyan'ın ordusu IŞİD'dir.Allah-u Alem.
Nereden biliyoruz?
IŞİD önce Irak'da faaliyetlerine başladı. El Kaide ile bağlantısı vardı.Tabi El Kaide dolayısıyla da CIA ve MOSSAD'la.
IŞİD şimdi Suriye'de ve Türkiye sınırlarını ele geçirmeye çalışıyor.
IŞİD liderleri Emevi Devleti'ni yeniden kurmak istediklerini söylüyorlar. Sünnilik adına hareket ettiklerini iddia ediyorlar.
Daha da ileri gidiyorlar ve Süfyan'ın ordusu olduklarını ve Hz Mehdi ile savaşa hazırlandıklarını söylüyorlar.
İcraatları arasında şunlar var:
Alevileri ve Şiileri kestiler ve kesik başlarıyla (Beş on tane kesik baş ile) futbol oynadılar. Yezid'i övüyorlar.
IŞİD'in Süfyanın ordusu olduğunu biz söylemiyoruz yani.Bizzat kendileri söylüyor.
Biz de hadis yorumları ışığında diyoruz ki bu IŞİD daha da güçlenecek ve Suriye'ye hakim olacak. En azından çok önemli bir kısmına.
Peki kimden destek alıyorlar?
İlk destekçileri CIA-MOSSAD güdümlü El Kaide olmuştu. Zevahiri şimdi cephe alıyor ve NUSRA'yı IŞİD ile savaştırıyor.Tabi ABD'nin emriyle.Fakat MOSSAD burada CIA'dan ayrılıyor ve IŞİD'e destek veriyor.
ABD de IŞİD'in pervasızca ve delil bırakarak işlediği cinayetlerin bir gün kendisini de deşifre edeceğinden korktuğu için IŞİD'e tavır alıyor.
IŞİD ile savaşanlar arasında İslami Cephe'de bulunuyor ve onlar IŞİD'in son derece profesyonel savaşçılardan oluştuğunu söylüyorlar. Hakikaten 4500 kişilik IŞİD, 30.000 kişilik ÖSO'ya karşı üstünlük kurabiliyor. Yani bunlar MOSSAD tarafından eğitilmiş profesyonel tetikçiler ordusu.
Farklı bir muhalif görüş IŞİD'in Esad'ın gizli ordusu olduğunu söylüyor. Dayanağı ise NUSRA ile savaşıyor olması.Ayrıca NUSRA'dan aldıkları yerleri Esad ordusuna bırakıp gittikleri söyleniyor.Başka hiç bir gerekçe yok.
Burada bir yanılgı var. Esad bu örgütü kurmuş ve desteklemiş olsa onların Alevi ve Şiileri öldürmesine izin verir mi? Asla vermez. O sebeple IŞİD'in arkasında Esad olamaz.
O halde IŞİD Muhaliflerden aldığı yerleri niçin Esad ordusuna bırakıyor? Bu ya doğru değildir yada doğru ise IŞİD'in düşman önceliği noktasında taktiksel bir manevrasıdır. Yani IŞİD Suriye'de Esad rejiminden ziyade öncelikle Muhalifleri temizlemeyi hedeflemiş ve Esad'ı kolayca devirebileceğini düşünmüş olabilir.
Bizim vardığımız kanaat IŞİD'in ahir zamanın dehşetli Süfyan'ının ordusu olduğu ve Suriye'de daha da güçlenip bir Süfyan Devleti kuracağı şeklindedir.En büyük destekçisi de MOSSAD'dır.MOSSAD'ın amacı ise zaten bellidir ve Suriye'de canlı bir insan kalmasını istemiyorlar.
Ahir zamanda çıkacak olan dehşetli Süfyan'ın ordusu IŞİD'dir.Allah-u Alem.
Nereden biliyoruz?
IŞİD önce Irak'da faaliyetlerine başladı. El Kaide ile bağlantısı vardı.Tabi El Kaide dolayısıyla da CIA ve MOSSAD'la.
IŞİD şimdi Suriye'de ve Türkiye sınırlarını ele geçirmeye çalışıyor.
IŞİD liderleri Emevi Devleti'ni yeniden kurmak istediklerini söylüyorlar. Sünnilik adına hareket ettiklerini iddia ediyorlar.
Daha da ileri gidiyorlar ve Süfyan'ın ordusu olduklarını ve Hz Mehdi ile savaşa hazırlandıklarını söylüyorlar.
İcraatları arasında şunlar var:
Alevileri ve Şiileri kestiler ve kesik başlarıyla (Beş on tane kesik baş ile) futbol oynadılar. Yezid'i övüyorlar.
IŞİD'in Süfyanın ordusu olduğunu biz söylemiyoruz yani.Bizzat kendileri söylüyor.
Biz de hadis yorumları ışığında diyoruz ki bu IŞİD daha da güçlenecek ve Suriye'ye hakim olacak. En azından çok önemli bir kısmına.
Peki kimden destek alıyorlar?
İlk destekçileri CIA-MOSSAD güdümlü El Kaide olmuştu. Zevahiri şimdi cephe alıyor ve NUSRA'yı IŞİD ile savaştırıyor.Tabi ABD'nin emriyle.Fakat MOSSAD burada CIA'dan ayrılıyor ve IŞİD'e destek veriyor.
ABD de IŞİD'in pervasızca ve delil bırakarak işlediği cinayetlerin bir gün kendisini de deşifre edeceğinden korktuğu için IŞİD'e tavır alıyor.
IŞİD ile savaşanlar arasında İslami Cephe'de bulunuyor ve onlar IŞİD'in son derece profesyonel savaşçılardan oluştuğunu söylüyorlar. Hakikaten 4500 kişilik IŞİD, 30.000 kişilik ÖSO'ya karşı üstünlük kurabiliyor. Yani bunlar MOSSAD tarafından eğitilmiş profesyonel tetikçiler ordusu.
Farklı bir muhalif görüş IŞİD'in Esad'ın gizli ordusu olduğunu söylüyor. Dayanağı ise NUSRA ile savaşıyor olması.Ayrıca NUSRA'dan aldıkları yerleri Esad ordusuna bırakıp gittikleri söyleniyor.Başka hiç bir gerekçe yok.
Burada bir yanılgı var. Esad bu örgütü kurmuş ve desteklemiş olsa onların Alevi ve Şiileri öldürmesine izin verir mi? Asla vermez. O sebeple IŞİD'in arkasında Esad olamaz.
O halde IŞİD Muhaliflerden aldığı yerleri niçin Esad ordusuna bırakıyor? Bu ya doğru değildir yada doğru ise IŞİD'in düşman önceliği noktasında taktiksel bir manevrasıdır. Yani IŞİD Suriye'de Esad rejiminden ziyade öncelikle Muhalifleri temizlemeyi hedeflemiş ve Esad'ı kolayca devirebileceğini düşünmüş olabilir.
Bizim vardığımız kanaat IŞİD'in ahir zamanın dehşetli Süfyan'ının ordusu olduğu ve Suriye'de daha da güçlenip bir Süfyan Devleti kuracağı şeklindedir.En büyük destekçisi de MOSSAD'dır.MOSSAD'ın amacı ise zaten bellidir ve Suriye'de canlı bir insan kalmasını istemiyorlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)