ŞEYHE ELEŞTİRİLER YÖNELTECEĞİMİZDEN İSİM VERMEYELİM.
DİYOR Kİ:
Hz.Mehdi AS Türkiye'den çıkacak.
Önce on, on beş dakika bölgedeki gelişmeleri anlatıyor. Suriye'den,Irak'dan, PKK'dan konuşuyor. Sonra tüm bu olayların çözüm önerilerine geliyor.
Ve şöyle diyor:
"Kurarsınız Mehdi ordusunu, dünyadaki Müslümanları Türkiye'ye davet edersiniz,eli silah tutan savaş için gelir, güçlü bir ordu oluşur. Sonra Irak'a, Suriye'ye,İran'a biat etmesini söylersiniz.Biat eden Mehdi'nin askeri olur, etmeyen ile savaşırsınız.Zaten Hz.Mehdi As Türkiye'den çıkacak, Allah da (CC) yardım ederse ne ABD kalır, ne Rusya, ne İsrail, ne Çin... Dünyaya hakim olur Altın Çağı başlatırsınız" diyor.Aslında "Bu böyle olacak" diye müritlerine şifreli mesaj veriyor.
Sonra siyasete giriyor.Ama müritlerine siyaset yapmamaları ve her hangi bir partinin propagandasına alet olmamaları konusunda kuvvetli ihtarlar veriyor. Oysa kendisi siyasete devam ediyor ve şunları da ekliyor.
"Zaten hilafet TBMM'nin uhdesinde.Yarın çok kuvvetli bir iktidar gelir ve hilafeti ihya eder. (Başkanlık sistemine geçer demek istiyor) Ve 1 kasım seçim tahmininde bulunuyor. "Bir parti referandum sayısına ulaşacak kadar vekil çıkaracak" diyor.
(Referandum sayısı 330 vekil ediyor.Ayrıca referandum ile ima edilen de yeni Anayasa oylaması olmuş oluyor.)
Devam...
Devam ediyor ve işi 28 Şubatçılar ile Cemaate getiriyor.
28 Şubatın kanatlarını sayıyor.
"Bir kanadı siyasetti, tasfiye edildi. 2002 de halk tasfiye etti" diyor.
"Bir kanadı medyaydı o da iktidar döneminde tasfiye edildi" derken de Cemaat medyasını kastettiğini sonradan açıklıyor.
"Diğer bir kanadı askerdi, Ergenekon davaları ile tasfiye edildi demek istiyor."
Hoca uzun uzun açıklıyor da kısaca özetliyoruz...
Bir kanadı sermayeydi o da tasfiye edildi derken Tüsiad'ı kastediyor ve yerine Müsiad'ın ikame edildiğini işaret ediyor.
Sonra ise evlere şenlik bir ifşaat da bulunuyor. "Elbetteki bütün bunlar gökten bir elin yardımıyla oldu" diyor.
Ve ekliyor: "Şimdi sadece 28 Şubatın dini kanadı kaldı ve şu anda tasfiye edilen de o" diyor.
Cemaati kastediyor ve açıyor:
"ABD,İngiltere ve batı, İslam dünyası için bir HALİFE belirledi ve onu halife ilan edip İngiltere'de ikamet ettireceklerdi ve İslam dünyasını İngiltere'den yöneteceklerdi, bu oyun da bozuldu" diyor. Kastettiği Gülen.
GELELİM ELEŞTİRİLERE:
Hoca Efendinin cevap veremeyeceği soru en başta şu:
"Ahir zamanda Müslümanlardan küçük bir grup Beyaz Evi ele geçirecekler" hadisinin yorumunu bu hoca yapamaz.
Hoca Efendi Şirket sahibi bir tüccar. Şirket sahibi Müslüman olamaz mı? Elbette olabilir. Mümin olamaz mı? İstisnai olarak elbette mümkündür. Mürşit olamaz mı? İşte bu mümkün değil kardeşim.
Evliya olmayan Mürşit olamaz.Şirket sahibinden de ne evliya olur ne de mürşit. Bu gün şirket kurmak için banka blokajı aranmaktadır. Evliyanın bankada ne işi var?
Hocanın pek çok sohbetini dinledik. Hakkını verelim, fıkıh bilgisi güzel. Ama kendisine sorulan sorulardan en çok hangisine cevap verirken daha çok zaman ayırıyor diye sorguladığımızda kadınlar hakkındaki sorulara cevap verirken anormal zaman harcıyor.Kadın hakları uzmanı ama Atatürkçü değil.
ESAS ELEŞTİRİLERE GELİNCE
Hz.Mehdi AS ile ilgili açıklamaları hadis yorumlarına uygun değil. Çünkü Hz.Mehdi AS Türkiye'den değil Mekke'den çıkacak.
Hz.Mehdi AS'ın mücadele yöntemi de ahir zamanda olacak olaylar da hoca efendinin açıkladığı gibi değil. Zaten hoca efendinin Yecüc Mecüc tarifi de insanüstü dev yaratıklardı.O da yanlıştı.Hoca efendi siyasi parti propagandası yapmıştır.Ve Cemaate de bilgisizlikten dolayı iftira atmıştır.
Bunu niçin yaptığını yazmaya gerek yoktur.
Ancak İslam Dünyası 3.Dünya savaşına yekvücut olarak girmeyecek. İran, Suriye,Irak ve Yemen Rusya'nın yanında yer alacak.Türkiye, Suud ve diğer körfez ülkeleri ise ABD tarafında bulunacaklar.Hadis yorumları bu şekildedir. Hz.Peygamber SAS Efendimiz kim bilir belki de "Ümmetimin ihtilafında hayır vardır" sözünü bunun için söylemiştir. Allahu Alem.
İkinci dünya savaşında Hitler ile Churcil birlik olup Müslümanlara saldırsalardı acaba İslamın durumu ne olurdu? Bediüzzaman bunu ne güzel açıklıyor.
Mevcut durumdaki gerçeklere göre, hoca efendinin dediği gibi bir durumda yani tüm Müslümanların birlik olup hem ABD ve NATO'ya hem de Rusya, Çin ve ortaklarına karşı savaş kazanma şansı yoktur. Bu Müslümanların sonu demektir.
Deccalin istediği de Müslümanların üzerine hem ABD hem Rusya'yı Çin ile birlikte gönderebilmektir. İsrail'in Rusya gezisi de kaç defa yapıldı ise tamamında bu amaçlandı.Sadece en son ki ziyarette İsrail'e dokunmayın diye garanti istendi, Putin de verdi.İsrail Müslümanlar üzerine tüm kafirleri birleştiremedi, kendi güvenlik kaygısına düştü.
28 Şubatın dini kanadını Cemaat değil Ali Kalkancı ile Müslüm Gündüz temsil ediyordu. Yanlış mı?
28 Şubatın hedefinde Siyasal İslam vardı. Siyasal İslamın ise iki kanadı bulunuyordu. Birincisi Erbakan'ın başını çektiği seçimle iş başına gelenler, ikincisi ise Gülenin başını çektiği atama ile iş başına gelenlerdi.Bu da mı yanlış? Zaten bunu devrin bir generali tv'de açıklamadı mı? "Milli Görüş kolay da esas sorun Cemaat" demedi mi?
Ve AKP
28 Şubatın en güçlü olduğu dönemde,böylesine 28 Şubat düşmanı olan bir AKP nasıl oldu da engellenmedi?
Şirkette işler nasıl gidiyor hoca efendi?
ZUHURA AYLAR KALDI... GELİYOR İNŞAALLAH... HZ.MEHDİ; PEYGAMBER ASM EFENDİMİZİN 40.KUŞAK TORUNUDUR. MEKKE'DE ZUHUR EDECEK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ KURACAK. ŞAM' DA HURUÇ EDECEK,ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI' NI KAZANACAK,KARARGAHI GUTA OLACAKTIR.İNŞAALLAH. safaasya@hotmail.com
26 Eylül 2015 Cumartesi
ABD'NİN 2016 TÜRKİYE POLİTİKASI
ABD'NİN ESKİ ANKARA BÜYÜKELÇİSİ DAVİD RİCCİARDONE:
"ABD'NİN TÜRKİYE'DEN BAŞKA SEÇENEĞİ YOK"
Ricciardone, "Bölgedeki krizleri ciddiye alıyorsak,
Türkiye ile birlikte çalışmaktan başka seçeneğimiz yok" dedi.
ABD'nin önemli düsünce kuruluşlarından World Affairs
Council'in Orange County'deki yıllık toplantısına katılan Ricciardone,
"ABD'nin Ortadoğu Stratejisi ve Türkiye" konulu konferansta
değerlendirmelerde bulundu.-
Atlantik Council Başkan Yardımcısı olarak yeni görevine ve
yaptığı çalışmalara değinen Ricciardone, kuruluşun Ortadoğu Strateji Görev Gücü
(MEST) adı altında başlattığı proje hakkında bilgi verdi. Ricciardone,
bölgedeki mevcut krizin ardındaki dinamikleri kavramak üzere ABD, Avrupa ve
Ortadoğu'dan bir grup uzmanla, güvenlik, din, mülteciler, ekonomik iyileşme ve
toplum-devlet ilişkisinden oluşan beş ana başlık altında çalışma
yürüttüklerini, nihai raporun 2015 sonunda açıklanacağını belirtti.
''TÜRKİYE İLE ÇALIŞMAKTAN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK''
Ortadoğu'da devam eden krize ilişkin Türkiye'nin anahtar
rolüne dikkat çeken Ricciardone, "ABD'nin bölgede NATO üyesi meşru ve
güçlü bir demokrasi olarak Türkiye'yle IŞİD'e karşı mücadele ve Suriye sorunun
çözümünde daha etkili bir işbirliğine gireceğini umuyorum" dedi.
Türkiye'nin bölgede Osmanlı Devleti'ne dayanan tarihi ve
kültürel bir ağırlığı olduğuna vurgu yapan Ricciardone, "Bölgedeki krizi
ciddiye alıyorsak, ABD olarak Türkiye'yle birlikte çalışmaktan başka
seçeneğimiz yok. Aynı şekilde Türkiye için de durumun böyle olduğunu
düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Ricciardone bir soru üzerine Rusya'nın Suriye politikasını
eleştirerek bu ülkenin korkunç bir hata yaptığını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın Rusya seyahati dönüşü yaptığı açıklamada olduğu gibi
Suriye'deki krizin diplomatik yollarla Esedli ya da Esed'siz bir geçiş
süreciyle çözülmesi gerektiğini belirten eski büyükelçi, bu konuda ABD'nin de
Erdoğan'la aynı stratejik bakış açısına sahip olduğunu belirtti.
''TÜRKİYE'DEKİ MÜLTECİLER ŞANSLI''
Suriyeli sığınmacılar konusuna da değinen Ricciardone,
sığınmacılara kapı açmanın tek başına çözüm olmadığını belirterek, "Acil
olarak Esed'in kendi halkını öldürmesinin önüne geçilmelidir. Sorun uzun vadede
bölgenin geleceği açısından doğru bir stratejiyle hareket edip, bölgeyi
istikrara kavuşturmak ve insanların güvenle yaşayabileceği bir ortamı
sağlamakla çözülebilir" dedi.
Türkiye'deki sığınmacıların şanslı olduğunu söyleyen
Ricciardone, 2 milyon sığınmacıya barınma dışında eğitim ve sağlık
hizmetlerinin de verildiğini, bu kişilerin "A sınıfı" kamplarda güven
içinde yaşadığını belirtti.
''PYD'NİN PKK İLE ORGANİK BAĞI OLDUĞU DOĞRU''
Amerika'nın PKK'yı kesinlikle bir terör örgütü olarak
gördüğünü ve bunu açıkça ilan ettiğini ve ABD'nin PKK ile mücadelede Türkiye'nin
yanında olduğunu söyleyen Ricciardone, şunları kaydetti:
"PYD'nin, yani Suriye Kürtlerinin, PKK ile organik
bağını kabul etmek gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hulusi Akar bu konuda haklılar. Ancak PYD, Türk devletine karşı
olmadığını, Türkiye'ye karşı silah gücü kullanmayacağını, Türkiye'yle bir
savaşa girmek istemediğini ilan etti. Kaldı ki aynı şeyi PKK da söyleyebilseydi
bugün muhtemelen ABD'nin terörist listesinde olmayacaktı. YPG'nin ,yani
Suriyeli Kürtler ya da diğer gruplar DAEŞ'le mücadelede ABD ile birlikte
çalışmak istedikleri sürece ABD onlarla çalışmaya devam edecektir. Sanırım Türk
hükümeti de gönüllü olmamakla birlikte, bunu kabul edecektir. Zira Türkiye
kendisine karşı yeni bir silahlı güç istemeyecektir. Bunu biz de istemiyoruz.
Türkiye, YPG'nin Suriye'de bir Kürt devleti kurmasını istemez, biz de
istemiyoruz. Dolayısıyla Türkiye'yle aynı taraftayız."
Francis Ricciardone, Atlantik Council Başkan Yardımcılığı
görevinin yanı sıra, kuruluşa bağlı Refik Hariri Ortadoğu Merkezi'nin de
direktörlüğünü yürütüyor.
YORUM
ABD'nin gerçekten Türkiye'den başka seçeneği yok. O yüzden de 2016 yılında ABD, Türkiye ne isterse yapacak. Bu bağlamda Türkiye'ye savaş uçakları, savaş gemileri, tanklar, füzeler, hava savunma sistemleri verebilirler.
Eski büyükelçinin bu konuşmayı yaptığı düşünce kuruluşu raporunu bu yıl sonunda yayınlayacak. ABD yönetimi de bu raporu 2016 da uygulayacak.
Bu gelişmeler hadis yorumlarına uygundur.
Bir şeyhin Hz.Mehdi AS ile ilgili açıklamaları oldu. O açıklamaları analiz edeceğiz ve konu bu yazıyla da ilgili olacak. Yani bu yazının yorumu da o yazıda detaylı yapılacak İnşallah.Yazı birazdan atılacak.
24 Eylül 2015 Perşembe
TESADÜF DEĞİL
HACDA İKİNCİ FACİA.
ALLAH CC RAHMET EYLESİN, YAKINLARININ VE TÜM İSLAM ALEMİNİN BAŞI SAĞ OLSUN.
TABİ BU OLAYLAR MADDİ OLARAK DA MANEVİ OLARAK DA TESADÜF DEĞİL...
MADDİ OLARAK
Önce 11 Eylül'de kule faciası yaşandı. Kule gibi bir vinç insanların üzerine devrildi ve çok sayıda insan hayatını kaybetti.
Devrilen vincin LADİN şirketine ait olduğu ortaya çıktı. AKP' li iş adamının da Ladin şirketinin taşeronu olduğu iddia edildi. Bu bir iddia.
Vinç kazası ile ilgili esas önemli tesadüf (!) 11 Eylül İkiz Kuleler bombalamasının yıldönümüne denk gelmesiydi. ABD'deki İkiz Kulelere sabotaj yapan da LADİN'di.
Yani vinç kazası olayı 11 Eylül İkiz Kuleler sabotajının misillemesi ve ya aynı amaca hizmet eden ikinci versiyonu gibiydi.
Bugün de Mina'da hacılar izdihamdan hayatını kaybetti.
Açık söyleyelim, her iki olay da SABOTAJ OLABİLİR.
Ya ABD ve işbirlikçilerinin Siyonist bir sabotajıdır ya da onların düşmanı olan İran'ın ve işbirlikçilerinin bir sabotajıdır. Bize göre sabotaj, sabotajdır ve hacılar zarar görmüştür. Allah CC, yapana da yaptırana da lanet etsin.
MANEVİ OLARAK
Hz.Mehdi AS'ın zuhurundan önce Mekke'de kan döküleceği hadis yorumlarında geçmektedir. Ancak bu husus yani kan dökülme olayı Hz.Mehdi AS'ın zuhuruna kadar değişik zamanlarda birden çok defa olacak olaylar zinciridir.
1979 dan başlarsak ki (Daha öncelerde de kan dökülmüştü.) İran'lı teröristler silahlı eylem yaparak
kan dökmüşlerdi. Daha sonra Mina'da izdihamlarda can kayıpları oldu. Sonra Suud yönetimi izdihamlara karşı yapısal tedbirler de aldı.
Bu yıl da vinç kazası ile izdiham olayları gerçekleşti. Bu olaylara kadar olan tüm olaylar Hz.Mehdi AS'ın zuhur edeceği sene olacak ve hepsinden çok daha büyük sonuçları olacak kanlı ayaklanmanın öncüleri ve belirtileridir.
Allahu Alem gelecek yıl Hz.Mehdi AS'ın zuhur yılı ise Mekke'de çok büyük bir ayaklanma olacak ve bu güne kadar yaşanan olayların en büyüğü gerçekleşecek. Çok can kaybı olacak. Mekke'de çok büyük çaplı silahlı çatışmalar yaşanacak.
Hadis yorumlarında bundan önceki olaylar da anlatılmıştır, ancak esas olarak anlatılan ve uzun uzun açıklanan olay Hz.Mehdi AS'ın zuhur edeceği sene olacak olan ayaklanmadır Allahu Alem. Henüz olmadı.
Bir başka açıdan...
Mekke'de yaşanmış olan bu olayların elbette ki manevi sebeplerinden biri de Suud yönetiminin Siyonist bir rejim olmasıdır.
Mekke'deki saat kulesi Siyonizmin dünyadaki en büyük simgesidir.Bu saat dikilitaştır ve siyonizmin en belirgin sembolüdür. Yani Siyonist Suud rejimi dünyadaki en büyük Siyonist sembolünün Kabe'nin yanına dikilmesine izin verecek kadar değil bizzat diktirecek kadar İsrail oyuncağı olmuştur maalesef.
Oysa Mekke ve Medine şehirleri, Asrı Saadetteki orijinal şekliyle bugüne kadar korunabilirdi. Mekke ve Medine'de hacılar için şehir merkezine on km mesafede uydu kentler kurulabilir ve ulaşım da onlarca metro ile sağlanabilirdi. Çok güzel olurdu.
Her hangi bir şehirde bir gökdelen varsa, o gökdelenden satış veya kiralama yapan satıcılar alıcılara şöyle söylerler: "Şehir ayaklarınızın altında."
Peki Mekke'de Kabe'yi Muazzama'nın hemen yanında bulunan Hilton Hotelinden bakıldığında acaba Kabe nerede kalmaktadır? Bu şerefsizliktir. Ve de bir bedeli olacaktır.
Yine başka bir açıdan...
Hz.Peygamber SAS Efendimizin dünyaya teşrif ettikleri senelerde, 571'in hemen sonrasında Kisra saraylarının sütünları yıkılmıştı.Ve başka mücizeler de vardı.
İşte Mekke'de yaşanan bu kazalar Suud rejiminin sonunu, Hz.Mehdi AS'ın da zuhurunu müjdeliyor vesselam.
Elbette ki ortada bir facia var. Allah cc hayatını kaybeden tüm Müslümanlara gani gani rahmet eylesin ve yakınlarına sabır ve metanetler bağışlasın ve tüm İslam aleminin başı olsun.
ALLAH CC RAHMET EYLESİN, YAKINLARININ VE TÜM İSLAM ALEMİNİN BAŞI SAĞ OLSUN.
TABİ BU OLAYLAR MADDİ OLARAK DA MANEVİ OLARAK DA TESADÜF DEĞİL...
MADDİ OLARAK
Önce 11 Eylül'de kule faciası yaşandı. Kule gibi bir vinç insanların üzerine devrildi ve çok sayıda insan hayatını kaybetti.
Devrilen vincin LADİN şirketine ait olduğu ortaya çıktı. AKP' li iş adamının da Ladin şirketinin taşeronu olduğu iddia edildi. Bu bir iddia.
Vinç kazası ile ilgili esas önemli tesadüf (!) 11 Eylül İkiz Kuleler bombalamasının yıldönümüne denk gelmesiydi. ABD'deki İkiz Kulelere sabotaj yapan da LADİN'di.
Yani vinç kazası olayı 11 Eylül İkiz Kuleler sabotajının misillemesi ve ya aynı amaca hizmet eden ikinci versiyonu gibiydi.
Bugün de Mina'da hacılar izdihamdan hayatını kaybetti.
Açık söyleyelim, her iki olay da SABOTAJ OLABİLİR.
Ya ABD ve işbirlikçilerinin Siyonist bir sabotajıdır ya da onların düşmanı olan İran'ın ve işbirlikçilerinin bir sabotajıdır. Bize göre sabotaj, sabotajdır ve hacılar zarar görmüştür. Allah CC, yapana da yaptırana da lanet etsin.
MANEVİ OLARAK
Hz.Mehdi AS'ın zuhurundan önce Mekke'de kan döküleceği hadis yorumlarında geçmektedir. Ancak bu husus yani kan dökülme olayı Hz.Mehdi AS'ın zuhuruna kadar değişik zamanlarda birden çok defa olacak olaylar zinciridir.
1979 dan başlarsak ki (Daha öncelerde de kan dökülmüştü.) İran'lı teröristler silahlı eylem yaparak
kan dökmüşlerdi. Daha sonra Mina'da izdihamlarda can kayıpları oldu. Sonra Suud yönetimi izdihamlara karşı yapısal tedbirler de aldı.
Bu yıl da vinç kazası ile izdiham olayları gerçekleşti. Bu olaylara kadar olan tüm olaylar Hz.Mehdi AS'ın zuhur edeceği sene olacak ve hepsinden çok daha büyük sonuçları olacak kanlı ayaklanmanın öncüleri ve belirtileridir.
Allahu Alem gelecek yıl Hz.Mehdi AS'ın zuhur yılı ise Mekke'de çok büyük bir ayaklanma olacak ve bu güne kadar yaşanan olayların en büyüğü gerçekleşecek. Çok can kaybı olacak. Mekke'de çok büyük çaplı silahlı çatışmalar yaşanacak.
Hadis yorumlarında bundan önceki olaylar da anlatılmıştır, ancak esas olarak anlatılan ve uzun uzun açıklanan olay Hz.Mehdi AS'ın zuhur edeceği sene olacak olan ayaklanmadır Allahu Alem. Henüz olmadı.
Bir başka açıdan...
Mekke'de yaşanmış olan bu olayların elbette ki manevi sebeplerinden biri de Suud yönetiminin Siyonist bir rejim olmasıdır.
Mekke'deki saat kulesi Siyonizmin dünyadaki en büyük simgesidir.Bu saat dikilitaştır ve siyonizmin en belirgin sembolüdür. Yani Siyonist Suud rejimi dünyadaki en büyük Siyonist sembolünün Kabe'nin yanına dikilmesine izin verecek kadar değil bizzat diktirecek kadar İsrail oyuncağı olmuştur maalesef.
Oysa Mekke ve Medine şehirleri, Asrı Saadetteki orijinal şekliyle bugüne kadar korunabilirdi. Mekke ve Medine'de hacılar için şehir merkezine on km mesafede uydu kentler kurulabilir ve ulaşım da onlarca metro ile sağlanabilirdi. Çok güzel olurdu.
Her hangi bir şehirde bir gökdelen varsa, o gökdelenden satış veya kiralama yapan satıcılar alıcılara şöyle söylerler: "Şehir ayaklarınızın altında."
Peki Mekke'de Kabe'yi Muazzama'nın hemen yanında bulunan Hilton Hotelinden bakıldığında acaba Kabe nerede kalmaktadır? Bu şerefsizliktir. Ve de bir bedeli olacaktır.
Yine başka bir açıdan...
Hz.Peygamber SAS Efendimizin dünyaya teşrif ettikleri senelerde, 571'in hemen sonrasında Kisra saraylarının sütünları yıkılmıştı.Ve başka mücizeler de vardı.
İşte Mekke'de yaşanan bu kazalar Suud rejiminin sonunu, Hz.Mehdi AS'ın da zuhurunu müjdeliyor vesselam.
Elbette ki ortada bir facia var. Allah cc hayatını kaybeden tüm Müslümanlara gani gani rahmet eylesin ve yakınlarına sabır ve metanetler bağışlasın ve tüm İslam aleminin başı olsun.
23 Eylül 2015 Çarşamba
20 Eylül 2015 Pazar
İRAN'DAN SON MEHDİ AÇIKLAMASI
İRAN YANLISI YAZAR MUNTAZAR MUSAVİ, HAMANEY'İN 25 YIL SONRA İSRAİL OLMAYACAK SÖZÜNÜ YORUMLADI.
YAZISI AŞAĞIDA. YORUMUMUZ DA ALTTA.
Allah’ın adıyla
İnsanlığın atası Hazreti Âdem (a.s) ile başlayan “hak-batıl”
mücadelesinin (ruhen hazır hale gelip gerçekten hak ettiklerinde) mustazaflar
eliyle “hak” cephenin mutlak zaferi ile neticelenip yeryüzünde mutlak bir
adalet devletinin kurulacağı ilahi bir vaattir.
Evet, “Biz ise, o yeryüzünde ezilmiş olanlara (mustazaflara)
lütfederek onları önderler yapmayı ve onları mirasçılar kılmayı
istiyoruz.”(Kasas-5) ve “Andolsun ki biz, Tevrat’tan sonra Zebur’da da,
“Yeryüzüne mutlaka salih kullarım mirasçı olacaktır.” diye yazdık.”(Enbiya-105)
ayetlerinde olduğu gibi Kur’an-ı Kerim açık ve sarih olarak yeryüzünün
“salih”ler eliyle ihya edileceği, canlı cansız tüm varlıkların kemalata
ulaşacağı altın bir çağı; “Yeryüzü öldükten sonra, Allah onun vasıtasıyla
tekrar onu ihya edecektir ve müşrikler istemese de Allah hak dini diğer dinlere
muzaffer kılacaktır.” Hadis-i Şerif’inde olduğu gibi Hz. Muhammed (s.a.a)’te bu
altın çağın İmam Mehdi (a.f) eliyle gerçekleşeceğini müjdelemiştir.
Tüm nebiler, vasiler, salihler kendi dönemlerinde insanlığı
ve yeryüzünü Allah’ın bu ilahi vaadi için hazırlamaya “mutlak adalet çağı” için
zemin oluşturmaya çalışmışlardır. Ve tüm nebiler, vasiler, salihler “mutlak
adalet çağı”nın kurulmasında rol ve pay sahibi olmayı, İmam Mehdi (a.f)’nin bayrağı
altında mücadele edip o kutlu zaman dilimini görebilmeyi de arzu ve dua
etmişlerdir.
Tarih sürecinde “iyiler” maalesef hiçbir zaman küresel
olarak yeryüzüne hakim olamamışlar. Ve yine maalesef “iyiler” şu ana kadar vaat
edilen “kutlu adalet devleti”ni tesis etmeyi başaramamışlardır…
Ancak 1979 yılında insanlığı “mutlak adalet çağı”na
götürecek tarihi bir dönemecin dönüldüğünde şüphe yoktur. Tarihte ilk kez
“İslam”, küresel olarak etkiye sahip olacak “kurtarılmış bir kale” edindi. Ve
yine “İslam” tarihte ilk kez bu kadar yaygın ve geniş kitlelere ilim, irfan,
hukuk, kültür, siyaset, sanat vs. alanlarda kendini ifade etme ve tanıtma şansı
buldu.
1979 yılından itibaren (genel etkisi çok daha küresel
olmakla beraber) özelde Ortadoğu sahrası el ele vermiş “emperyalizm ve
siyonizm” ile “İslam İnkılabı”nın mücadele arenasına dönüştü. Bazıları için
iddialı bir söz gibi gözükse bile “şu an Ortadoğu’da cereyan eden tüm mücadele,
savaş ve kaoslar İslam İnkılabı’nı devirmek, olmazsa durdurmak, o da olmazsa
dengelemek isteyen emperyalizm ve siyonizmin (yani Büyük Şeytan Amerika ile
Gasıp Siyonist İsrail Rejimi’nin) kotardığı fitne ve desiselerdir. Velev ki,
sahnedeki aktörler farklı simalar olsun…
Emperyalizm ve siyonizmin vahşi sömürü ve tasallutundan
kurtararak gerek Ortadoğu’nun ve gerekse dünyanın kaderini değiştirecek en
önemli adımlardan biri hiç kuşkusuz “Siyonist rejim”in İslam dünyasının
kalbinden sökülüp atılmasıdır. Zira “Siyonist rejim”in yok olması sadece kendi
ile alakalı değildir! Onun üzerinden dünyaya tasallut olmuş emperyalizmin
kalesi ve kapitalist sistemi çöküşe geçecektir ki, bu birincisi. İkincisi:
Öncelikle Ortadoğu’da ardından tüm dünyada meşruiyetini siyonist ve emperyalist
güç odaklarına, sermayesine, askeriyesine yaslanarak temin eden tüm yandaş ve
uşak hükümetler, krallar ardı ardına devrileceklerdir. Bu ne demektir? Bunun
manası şudur ki, “tüm bölge halklarının özgürleşmesinin önü açılacaktır!”
İslam İnkılabı’nın yüce rehberi İmam Hamanei, “mutlak adalet
çağı”nın kapısını aralayacak bu gelişme için tüm Müslüman ve mustazafların
gözünü aydın kılacak müjdeyi verdi. Siyonist rejim yetkililerinin “Nükleer
müzakereler sayesinde gelecek 25 yıla kadar İran’dan endişe etmeyeceğiz”
açıklamaları üzerine İmam Hamaney, “Size söylüyorum; her şeyden önce siz
gelecek 25 yılı görmeyeceksiniz! İnşallah gelecek 25 yıl sonra Siyonist rejim
diye bir şey olmayacak!..”buyurdular.
Dini ve siyasi konumunu dikkate aldığımızda İmam Hamanei
çapında ilmi, ahlaki, irfani ve felsefi okyanusların derinlerine dalmış; erdem,
takva, basiret ve feraset zirvelerinin tepelerine ulaşmış, İslam İnkılabı(ve
tüm dünya Müslüman ve mustazaflarına) önderlik etmekte olan bir şahsiyetin
kameralar önünde tüm dünya kamuoyuna hitaben söylediği bu söz, sıradan bir
politikacının bir yöneticinin taraftarlarına umut bahşetmek için söylediği
sözden fersah fersah uzaktır. İmam Hamanei’nin sözü, hakikatin müjdelenmesidir!
Peki, büyük kurtarıcının geliş şafağını muştulayan “İnşallah
gelecek 25 yıl sonra Siyonist rejim diye bir şey olmayacak!” sözünün manası
nedir? Bu söz, gerek bugünkü gerçeklikte ve gerekse insanlığın geleceğinde neye
tekabül etmektedir?
1-Bu sözün tekabül ettiği manaların birincisi odur ki,
özelde Ortadoğu’yu ama genel itibariyle tüm yerküreyi bir kanser tümörü gibi
sarmış olan “siyonist düzen”in tamamen çökeceği anlamına gelir.
2- İslam dünyasındaki ileri karakolu ve dünya üzerindeki en
büyük paydaşı Siyonist rejim’in çökmesi ile Amerika’nın şahsında hayat bulmuş
olan ve tüm dünya milletlerine tasallut eden emperyalist kapitalist dünya
düzeni yıkılışa geçecektir.
3- Bölgede meşruiyet ve gücünü emperyalizm ve siyonizme
yaslanarak temin eden tüm hükümetler, krallar, yöneticiler tek dayanak
noktalarının yok olması ile birbiri ardına devrileceklerdir. Tasallut ve
zorbalıktan kurtularak özgürleşen halklar, “İslami ve insani” yönetimler
oluşturarak bölgede yeni bir medeniyetin temellerini atacaklardır.
4- Bu müjde bize başka öncül müjdeleri de haber veriyor.
Şöyle ki, bu büyük müjdeden hareketle şu an BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) adıyla
Amerika öncülüğünde yaklaşık yüzden fazla ülkenin bizatihi görev alarak
yürüttükleri Ortadoğu’daki tüm emperyal vekalet savaşları ve müdahalelerin
halkların /direnişin lehine zaferle sonuçlanacağını söylemek kehanet olmasa
gerektir.
5- Siyonist rejim’in yok olmasının tekabül ettiği bir başka
gerçeklik te; İslam dünyası içerisinde yeşertilmiş siyonizm olan “Vahhabilik”
ve ondan türetilmiş tüm tekfirci yapı ve örgütlerin Ortadoğu’dan silinecek,
tekfirciliğin kökünün kazınacak olmasıdır.
6- Siyonist rejim’in yok olacak olmasının bir başka manası
da şudur ki, emperyalist ve siyonist sermaye, makam ve düşünce ile beslenip
faaliyet gösteren gerek kurumsal olarak medya, akademi, ulema, cemaat, tarikat,
STK ve gerekse bireysel olarak şeyh, hoca, akademisyen, entelektüel, gazeteci
vs. tümünün hakikati faş olacak ve tüm kirli hesap ve işbirlikleri açığa
çıkacaktır. Bunlar eliyle yüzyıllardır halkın gözüne gerilen perdeler
yırtılacak, büyüler bozulacaktır. İslam dünyası yüzyıllardır kendilerini
sömüren ve saptıran Belam Baura’ların Ka’bu’l Ahbar’ların gerçek çehresini
görecektir. Belamların elinden kurtulan halklar, öz Muhammedi İslam’a
yöneleceklerdir.
7- Siyonist rejim ve avanesinin yok olması ile “İslam
İnkılabı” ve “Velayet-i Fakih”in tüm insanlık için ifade ettiği mana, icra
ettiği görev ve insanlığın kaderinde oynadığı belirleyici rol aşikâr olacaktır.
“İslam İnkılabı”nın insanlığın kurtarılmış kalesi, insanlığın kutlu savaşının
ana karargâhı ve “Velayet-i Fakih”in tüm Müslüman ve mustazaflardan oluşan “hak
cephesi”nin yegâne komutanı olduğu açığa çıkacaktır.
„İnşallah gelecek 25 yıl sonra Siyonist rejim diye bir şey
olmayacak!..” sözü son ilahi müjdenin, yani Haydar-ı Kerrar ve Fatıma’nın
oğlunun gelip “kutlu adalet çağı”nı başlatmasının bir öncesidir. Gözünüz aydın
olsun ey Müslümanlar! Ey mustazaflar! Allah’ın size vaat ettiği zamanın
kapıları aralanıyor! Mustazafların çağına 25 kaldı..!
Muntazar Musavi
YORUM
Muntazar Müsavi İran yanlısı bir yazar ve yazısı da zaten İran'ı öven bir yazı. İran haricindeki ülkeleri de ya doğrudan Siyonistler ya da onların uşakları olarak tanımlıyor.
Hamaney'in açıklaması ABD'li siyonistlerin nükleer anlaşma nedeniyle İran'ın 25 yıl tehlike olmaktan çıktığına dair açıklamalarına cevap niteliğinde olduğundan Hz.Mehdi AS'ın 25 yıl sonra geleceğini değil 25 yıldan önceki süre içerisinde Hz.Mehdi AS'ın geleceğini, savaşlarını yapacağını ve 25 yıla kadar da artık Altın Çağın başlamış olacağını kastediyor.Yani Hz.Mehdi AS her an çıkabilir.
Tersinden gidersek Siyonistler dese ki "İran artık on yıl tehlike arzetmiyor", Hamaney de "on yıl sonra İsrail olmayacak" diyecek. Yani 25 yıl Hamaney'in değil Siyonistlerin rakamıdır. Ya da yüz yıl önce hiçbirimiz yoktuk, yüz yıl sonra da olmayacağız ama yarın olacağımıza dair de bir garanti yok.
Bizim araştırmalarımıza göre Allahu Alem Hz.Mehdi AS 2015 ile 2019 yılları arasında zuhur edecek. Şu an da hayatta Elhamdülillah.
Müsavi'nin yazıda değinmediği konu Rusya'dır. Evet ABD Siyonizmin merkezi ve belki de Deccal de Siyonizmin başına (ABD'nin değil) geçecek ama Rusya Müslüman mıdır? Değildir. Rusya, Hz.Mehdi AS' a yardım edecek ordulardan mıdır? Değildir. Ama İran, Rusya'nın müttefikidir. Türkiye'nin NATO ülkesi ve ABD'nin müttefiki olduğu gibi...
Yani İran doğru saftadır ya da İran'ın safı ve yanında bulunanların safları doğrudur ama diğerlerinin (Yani tüm Müslüman ülkelerinin) safları yanlıştır sözü doğru değildir. Elbette körfez ülkelerinin ABD safında olmaları nedeniyle İran'ın haklılık payı vardır ama körfez ülkeleri ABD'nin müttefiki değildir, bizzat köpeğidirler.ABD'nin her dediğini yapmak zorundadırlar.
Ama Türkiye farklıdır. ABD'nin her dediğini yapmak zorunda olan bir ülke değildir.Tam tersine ABD ile oturan, tartışan, şartlarına karşı şartlar sürebilen ve kendi milli çıkarları doğrultusunda ABD ile anlaşmalar yapan bir ülkedir.Bazen ABD tavuk koyar, kaz alır, bazen de Türkiye tavuk verir kaz alır.Bu böyledir.İran'dan daha eski tarihi olan daha köklü bir devlettir. Müsavi bu konuda Türkiye'nin hakkını vermemiştir.
Alimlerin Hadis yorumlarına göre Türkiye, Melhamei Kübraya kadar NATO'da kalacaktır.İran da Rusya'nın müttefiki olacaktır. ABD ile İran Savaşa tutuştuğunda da Türkiye ABD'nin yardımıyla Rusya'ya karşı savaşacaktır. Kim bilir belki de hakkımızda hayırlı olan da budur.
Bizler neyin bizim için hayırlı olacağını bilemeyiz.Sadece Allah CC bilir.
ABD ile Rusya müttefik olsaydı da Türkiye ile İran'a karşı savaşsalardı, acaba daha mı hayırlı olurdu? Biz bilemeyiz, Allah cc bilir.
16 Eylül 2015 Çarşamba
BİR SORU VE CEVABI
GÜNÜN SORUSU:
HZ.PEYGAMBER SAS EFENDİMİZ ASRI SAADETTE YANİ HAYATTA İKEN SAHABENİN HADİSLERİ YAZMASINA ENGEL OLMUŞTUR. YAZDIRMAMIŞTIR.
EY AKIL SAHİPLERİ ACABA NİÇİN YAZDIRMAMIŞTIR?
CEVAPLARI LÜTFEN YORUMLAR KISMINA YAZALIM.
BAŞLAMADAN
HZ.PEYGAMBER SAS EFENDİMİZ ASRI SAADETTE YANİ HAYATTA İKEN SAHABENİN HADİSLERİ YAZMASINA ENGEL OLMUŞTUR. YAZDIRMAMIŞTIR.
EY AKIL SAHİPLERİ ACABA NİÇİN YAZDIRMAMIŞTIR?
CEVAPLARI LÜTFEN YORUMLAR KISMINA YAZALIM.
BAŞLAMADAN
Zaman darlığından soruyu çok kısa sorduk.Soruda art niyet ya da yönlendirme gibi bir kasıt yok.Ama yazılan yorumların çoğu hem detaylı bilgiler vermekte hem de çoğunluğu doğru bilgiler içermektedir.Yorumculara teşekkür ederiz.
CEVABA GELİNCE
Asrı Saadette asıl olan Kuran-ı Kerimdir.Yani öncelikle yazılması gereken de Kuran'dır.Çünkü zaten yazma araçları anlamında kısıtlı imkanlar bulunmaktaydı.Kuran-ı Kerim bir bütün olarak yani kitap olarak yazılamıyor ve her bir ayet bir deri,taş veya bir kemik parçasına yazılabiliyordu. Dolayısıyla ayetlerle birlikte hadisler de yazılsa birbirlerine karışma ihtimali vardı.Asıl olan Kuran olduğundan hadisler yazdırılmadı.Karışıklık olmasın diye.
Yani önemli olan hadisler değil Kuran'dır öncelikle.Ama bu şu anlama gelirse dinsizlik olur.Tek başına hadisler önemli değil diyen dinden çıkar.Hadisler Kuran'dan sonra gelir diyen doğru söyler.
Zaten hadisler de ikiye ayrılmaktadır. Kuran'ı anlatan hadisler ve diğer hadisler.
Kuran'da namaz kılmak, hacca gitmek farzdır. Ama Kuran namazın nasıl kılınacağını, hac farizasının nasıl yapılacağını anlatmaz. Kabul şartlarını yani farzlarını ortaya koyar.
O ibadetlerin nasıl yapılacağını ise hadisler yani sünnetler açıklar ve o ibadetlerin sünnetleri de ilaveten bu şekilde oluşur.
Kuranı açıklayan hadisler olmasaydı Kuran'da sıralanan Allah'ın (CC) emir ve yasaklarını bilemezdik. Kuran'daki emir ve yasakları anlatan hadisler Kuran'ın çok açık ve en detaylı tefsiridir aynı zamanda. Namaz kılamazdık. Hacda ne yapacağımızı bilemezdik. (Örnek, bu iki ibadet açısından el alındı.)
Şimdi buraya dikkat!
Hadisler aynı zamanda bir başka açıdan da ikiye ayrılır. Nübuvvetin indiği 610 yılından önceki hadisler ve Peygamberliğin verildiği tarihten sonraki hadisler olmak üzere.
Bu açıdan bakıldığında ise Kuran inmeye başladıktan sonraki hadisler ve Hz.Peygamber SAS Efendimizin yaşantısı tamamen Kuran'ın kendisidir. Yani Hz.Peygamber SAS Efendimizin 610 yılından 632 yılına kadar ki hayatı bizzat Kuran'ın yaşanmasıdır.Yani her işi, her sözü, her hareketi Kuran'a uygun olup çoğunluğunda da bizzat Kuran'ı anlatmıştır ASM.
İşte bu açıdan Kuran ve Hadislere bakıldığında birbirinden ayırmanın imkansız olduğu görülür ve gelmiş geçmiş Ehli Sünnet alimleri İslam'ı tanımlarken Kuran ve Sünnet demişlerdir.
Bakınız buraya da dikkat ediniz!
Zaten Kuran-ı Kerim'de Allah'a ve Peygamberine İTAAT EDİNİZ ayetleri geçmekte olup yukarıda yazdığımız bilgilerin delili de bu ayetlerdir.
Allah'a itaat etmek demek emir ve yasaklarına uymak demektir. Emir ve yasaklarına uymak demek de Hz. Peygambere ASM itaat etmek demektir.Hz.Peygamber SAS Efendimizin her dediğini yapmak, her yaptığını yapmak, örnek almak demektir.
Madem ki iş pratikte Kuran'ı yaşamaktır.Öyleyse Hz.Peygamber SAS Efendimiz gibi yaşamalıdır. O nedenle Kuran ve sünnet aslında aynı şeydir. Kuran emir ve yasaklardır. Sünnet de emir ve yasakları uygulama şeklidir.
Bu açıklamalar ışığında soruya dönersek:
Evet asrı saadette Kuran yazdırılmış, hadisler ise yazdırılmamıştır ama hadisler de zaten Kuran'ın uygulamasıydı.Yani kendisiydi.
Üstelik Kuran'ın sıraladığı emir ve yasakları 23 yıl boyunca Hz.Peygamber SAS Efendimiz ile birlikte yaşamış bir Sahabeyi Kiram bulunmaktaydı. Ehli Beyt de içlerindeydi.
Ve Hz.Peygamber ASM Efendimiz kendisinden sonra insanlığı Kuran'a, Sahabesine ve Ehli beytine emanet ediyordu. Yani onlara (RA) uyun diyordu.(ASM)
Bir de şu var...
Hiç bir peygamber kendi ümmetine kendi sözlerini yazdırmamıştır.Sadece Allah'dan (CC) kendisine indirilen kitabı yazdırmıştır.Ne fazla, ne noksan.
Yorumlar kısmında soruyu çok kısa sormamızdan ve farklı anlamlara da gelebilecek bir noksanlık içermesinden dolayı MEALCİLER diye isimlendirilenlerin amacına hizmet ediyor algısına neden olmuş. Mealciler kimlerdir, ne söylerler bilmiyoruz. Eğer mealciler Kuran'ı bahane ederek hadisleri yok saymaya çalışıyorlarsa dinden çıkma ihtimalleri vardır.
Çünkü yukarıda açıkladığımız üzere hadisler ve sünnet zaten Kuran'ın kendisidir. Hadisler olmadan nasıl namaz kılacaklar. Bu sapıklıktır.
Hz.Peygamber SAS Efendimizden sonra Kuran ve hadisler üzerinden İslam'a saldırılar da olmuştur.Bu bir gerçektir. Ve çok uzun bir konudur.
Hadisler üzerinden yapılan saldırılar; hadisleri yok sayma ya da eksiltme, ekleme, sahte hadis uydurma gibi şekillerde yapılmıştır.
Kuran üzerinden yapılan saldırılar ise Kuran'ın okunmasını ve anlaşılmasını engelleme şeklindedir. Bu manada işte şimdi kasıtlı bir soru sorabiliriz:
Türklere bir peygamber gönderilseydi o peygambere gönderilen kitap hangi dilde olurdu?
Bu sorunun cevabı İbrahim AS suresinin dördüncü ayetinde verilmektedir.
(Tabi bu soru bir varsayımdır. Yoksa Hz.Muhammed ASM Efendimiz tüm insanlığa ve cinlere peygamber olarak gönderilmiştir.Buna Türkler de dahildir.)
Soru kasıtlı bir sorudur. Kuran'ı bu açıdan anlamak için sorulmuş olup cevabı da Kuran'da vardır. Yorumlara yazabiliriz.
13 Eylül 2015 Pazar
BİR SORU
GÜNÜN SORUSU:
HZ.PEYGAMBER SAS EFENDİMİZ ASRI SAADETTE YANİ HAYATTA İKEN SAHABENİN HADİSLERİ YAZMASINA ENGEL OLMUŞTUR. YAZDIRMAMIŞTIR.
EY AKIL SAHİPLERİ ACABA NİÇİN YAZDIRMAMIŞTIR?
CEVAPLARI LÜTFEN YORUMLAR KISMINA YAZALIM.
HZ.PEYGAMBER SAS EFENDİMİZ ASRI SAADETTE YANİ HAYATTA İKEN SAHABENİN HADİSLERİ YAZMASINA ENGEL OLMUŞTUR. YAZDIRMAMIŞTIR.
EY AKIL SAHİPLERİ ACABA NİÇİN YAZDIRMAMIŞTIR?
CEVAPLARI LÜTFEN YORUMLAR KISMINA YAZALIM.
11 Eylül 2015 Cuma
FUAT AVNİ KİM OLABİLİR?
FUAT AVNİ KİM OLABİLİR?
Hükümet ile ilgili en gizli bilgileri paylaşıyor ve hükümetin belalısı olarak tanımlanıyor.
Paylaştıkları genelde AKP aleyhine kamuoyu oluşturacak türden bilgiler. Pek çok kişinin adı sayıldı.Üstelik AKP yöneticilerinden diğer AKP yöneticileri için "Fuat Avni'dir" iddialarında bulunuldu. En üst düzey yöneticiler.
Abdullah Gül mü?
Hayrünnisa Gül mü?
Bülent Arınç mı?
Ali Babacan mı?
İdris Naim Şahin mi?
İdris Bal mı?
Başkalarını da saydılar.. Kimler mi saydı? Yine AKP yöneticileri..
Dikkat edilirse AKP içerisinde AKP'nin en üst seviyedeki bilgilerine ulaşabilen ve bunları AKP aleyhine kullanan bir AKP'linin olduğunu yine en üst düzey AKP'liler iddia ettiler. Sızma var diyorlardı.
PEKİ KİM OLABİLİR BU FUAT AVNİ?
Bir kısmı gizli ya da özel bir kaç toplantıda konuşulanları öğrenebilen biri. Düz mantık ile bulmak çok kolay. Bu toplantıların hepsinde de katılımcı olarak bulunan kişi kimdir?
Ama bu kadar basit değil işte.Çünkü o toplantıların hepsine de katılmış ortak bir katılımcı yok.
Bir toplantıda A,B,C şahısları bir araya gelmiş, diğerinde D,E,F,G, hatta bir başka toplantıda K,L,M,N,O bir araya gelmiş.
O ZAMAN ŞU SONUÇ ORTAYA ÇIKAR:
Madem ki bu Fuat Avni farklı mekanlarda farklı kişilerin katıldığı toplantılardan hiç katılmadığı halde haberdar oluyor o zaman mutlaka dinleme var.
Tabi dinleme deyince çeşitleri de devreye giriyor. Telefonlar, ortamlar, odalar dinleniyor olabilir.
O zaman bu Fuat Avni de bir şahıs olmaz, bir örgüt olur.
Hangi örgüt? Hangi örgüt olursa olsun MİT onu ortaya çıkarır.Ancak bir gizli servis olursa iş değişebilir.
Bizim vardığımız kanaat Fuat Avni'nin bir gizli servis olduğu şeklindedir.
Peki hangi gizli servis olabilir?
Bu soruyu cevaplamak için Fuat Avni'nin ortaya çıkış zamanı, AKP aleyhtarlığı ve Cemaat taraftarlığı da dikkate alınırsa:
Alman Gizli Servisi olamaz zira BND'nin Türkiye'de karşısında sadece MİT yoktur. CIA,MI6 da BND'nin faaliyetlerini engellerler. Zaten ortaya çıkmadı mı? Merkel sobelendi.
Geriye CIA,MI6 ve MOSSAD kalmaktadır. MİT, Mossad'a müsaade etmez. Yani Mossad olsaydı MİT Fuat Avni' yi çoktan sustururdu.
CIA MI? MI6 MI?
İkisi de olabilir çünkü zaten bu iki örgüt dünya çapında pek çok istihbarat olayında stratejik ortaktırlar.
Gezi Parkı olaylarının arkasında her iki örgüt de vardı.Ancak Cemaat konusunda bir ayrışma yapılabilir. Fuat Avni'nin Cemaat yanlısı olması MI6 yı da elemektedir.
Yani MI6 Cemaat için AKP yi dinleyip Cemaat lehine kullanmaz.
Geriye sadece CIA kalıyor.
Kritik soru şu:
AKP'nin ABD ile arası çok iyi iken ABD bunu niçin yapar?
Aslında bu sorunun geniş bir cevabını 16 Ağustos 2013 tarihli "Otuz Yüzlü ABD- Dokuz yüzlü AB" başlıklı yazımızda detaylı bir şekilde yazmıştık.
Buraya da kısaca şunu ilave edelim:
Bize göre ABD, Cemaati AKP'ye karşı bir koz olarak yedekte bekletmekte ve zamanı geldiğinde de AKP'yi indirmek için kullanmayı düşünmektedir.
Ve buraya dikkat!
AKP'nin Cemaat operasyonları da, tıpkı Balyoz,Kafes,Ergenekon,28 Şubat,12 Eylül operasyonları gibi bir yere kadar gidecek ve orada tıkanacaktır. ABD'ye göre işte o zaman sıra AKP'ye gelecektir.
NE YAPILMALI?
AKP de,Cemaat de,Ergenekon da tüm siyasi partilerimiz de tarikatlarımız da bizimdir ve bu Milletin unsurlarıdır. ABD'nin oyunlarına gelmeyelim ve bu cennet vatanı muasır medeniyet seviyesine çıkarmak, dünyanın en güçlü devletlerinden biri yapmak için birbirimizle didişmeyi bırakıp birlik beraberlik içinde çalışalım İnşaallah.
Bize göre Fuat Avni CIA'dır.
Hükümet ile ilgili en gizli bilgileri paylaşıyor ve hükümetin belalısı olarak tanımlanıyor.
Paylaştıkları genelde AKP aleyhine kamuoyu oluşturacak türden bilgiler. Pek çok kişinin adı sayıldı.Üstelik AKP yöneticilerinden diğer AKP yöneticileri için "Fuat Avni'dir" iddialarında bulunuldu. En üst düzey yöneticiler.
Abdullah Gül mü?
Hayrünnisa Gül mü?
Bülent Arınç mı?
Ali Babacan mı?
İdris Naim Şahin mi?
İdris Bal mı?
Başkalarını da saydılar.. Kimler mi saydı? Yine AKP yöneticileri..
Dikkat edilirse AKP içerisinde AKP'nin en üst seviyedeki bilgilerine ulaşabilen ve bunları AKP aleyhine kullanan bir AKP'linin olduğunu yine en üst düzey AKP'liler iddia ettiler. Sızma var diyorlardı.
PEKİ KİM OLABİLİR BU FUAT AVNİ?
Bir kısmı gizli ya da özel bir kaç toplantıda konuşulanları öğrenebilen biri. Düz mantık ile bulmak çok kolay. Bu toplantıların hepsinde de katılımcı olarak bulunan kişi kimdir?
Ama bu kadar basit değil işte.Çünkü o toplantıların hepsine de katılmış ortak bir katılımcı yok.
Bir toplantıda A,B,C şahısları bir araya gelmiş, diğerinde D,E,F,G, hatta bir başka toplantıda K,L,M,N,O bir araya gelmiş.
O ZAMAN ŞU SONUÇ ORTAYA ÇIKAR:
Madem ki bu Fuat Avni farklı mekanlarda farklı kişilerin katıldığı toplantılardan hiç katılmadığı halde haberdar oluyor o zaman mutlaka dinleme var.
Tabi dinleme deyince çeşitleri de devreye giriyor. Telefonlar, ortamlar, odalar dinleniyor olabilir.
O zaman bu Fuat Avni de bir şahıs olmaz, bir örgüt olur.
Hangi örgüt? Hangi örgüt olursa olsun MİT onu ortaya çıkarır.Ancak bir gizli servis olursa iş değişebilir.
Bizim vardığımız kanaat Fuat Avni'nin bir gizli servis olduğu şeklindedir.
Peki hangi gizli servis olabilir?
Bu soruyu cevaplamak için Fuat Avni'nin ortaya çıkış zamanı, AKP aleyhtarlığı ve Cemaat taraftarlığı da dikkate alınırsa:
Alman Gizli Servisi olamaz zira BND'nin Türkiye'de karşısında sadece MİT yoktur. CIA,MI6 da BND'nin faaliyetlerini engellerler. Zaten ortaya çıkmadı mı? Merkel sobelendi.
Geriye CIA,MI6 ve MOSSAD kalmaktadır. MİT, Mossad'a müsaade etmez. Yani Mossad olsaydı MİT Fuat Avni' yi çoktan sustururdu.
CIA MI? MI6 MI?
İkisi de olabilir çünkü zaten bu iki örgüt dünya çapında pek çok istihbarat olayında stratejik ortaktırlar.
Gezi Parkı olaylarının arkasında her iki örgüt de vardı.Ancak Cemaat konusunda bir ayrışma yapılabilir. Fuat Avni'nin Cemaat yanlısı olması MI6 yı da elemektedir.
Yani MI6 Cemaat için AKP yi dinleyip Cemaat lehine kullanmaz.
Geriye sadece CIA kalıyor.
Kritik soru şu:
AKP'nin ABD ile arası çok iyi iken ABD bunu niçin yapar?
Aslında bu sorunun geniş bir cevabını 16 Ağustos 2013 tarihli "Otuz Yüzlü ABD- Dokuz yüzlü AB" başlıklı yazımızda detaylı bir şekilde yazmıştık.
Buraya da kısaca şunu ilave edelim:
Bize göre ABD, Cemaati AKP'ye karşı bir koz olarak yedekte bekletmekte ve zamanı geldiğinde de AKP'yi indirmek için kullanmayı düşünmektedir.
Ve buraya dikkat!
AKP'nin Cemaat operasyonları da, tıpkı Balyoz,Kafes,Ergenekon,28 Şubat,12 Eylül operasyonları gibi bir yere kadar gidecek ve orada tıkanacaktır. ABD'ye göre işte o zaman sıra AKP'ye gelecektir.
NE YAPILMALI?
AKP de,Cemaat de,Ergenekon da tüm siyasi partilerimiz de tarikatlarımız da bizimdir ve bu Milletin unsurlarıdır. ABD'nin oyunlarına gelmeyelim ve bu cennet vatanı muasır medeniyet seviyesine çıkarmak, dünyanın en güçlü devletlerinden biri yapmak için birbirimizle didişmeyi bırakıp birlik beraberlik içinde çalışalım İnşaallah.
Bize göre Fuat Avni CIA'dır.
NOT: BU YAZI 4 EKİM 2014 TARİHİNDE SİTEMİZDE YAYINLANMIŞTI.YENİDEN YAYINLIYORUZ.
8 Eylül 2015 Salı
PKK İLE ETKİN MÜCADELE İÇİN
PKK İLE ETKİLİ BİR MÜCADELE İÇİN ÖNCELİKLE HDP'Lİ BELEDİYELERDEN BAŞLANMALI
Resme dikkatli bakınız. Asfalt yeni dökülmüş.Asfaltı döken de bombayı koyan da belediye.14 Polisimiz şehit oldu.
Yollara devletin araçları ile çukur kazıp, bomba döşeyip, arkasından asfaltlayıp bombanın pimini PKK'ya teslim ediyorlar.PKK da hazır olduğu yani oraya pusu kurduğu zaman (yani istediği zaman) gelip orada bombayı patlatıyor ve canlarımız şehit oluyor.
Belki de bu bombaları bile devletin yani belediyenin parası ile yapıyorlar. O nedenle işe acilen bu belediyelerden başlanmalı. Nasıl başlanacağını yazmayalım.
Zaten işe başlandığında sonuçlar herkesi dehşete düşürecektir.Ve yargıdan kaçacak bir yerleri kalmayacaktır.
Iğdır bombasını belediyenin yerleştirdiği çok açıktır.Yol yeni asfaltlanmış ise bombayı koyan belediyedir.Bu kadar basit.
Bir başka husus bölgedeki aşiret ağaları ile PKK'ya karşı işbirliği yapılmasıdır. PKK zaten o militanları bölgedeki feodal yapıdan koparmaktadır. Madem bu feodal yapı PKK'ya avantaj sağlamıştır, şimdi de dejavantaja döndürülmelidir.
Güneydoğu'da her türlü silah bulundurma, taşıma kesinlikle yasaklanmalı ve korucular haricinde kimseye izin verilmemelidir.Bulunan silahlar yada silahlılar da PKK olarak değerlendirilmeli ve vurulmalıdır.
Silah taşıyanın vurulacağı ilan edildiğinde zaten kalanlar da vurulabilir.Çünkü onlarda PKK'lıdır.
Bazı yerlerde PKK halk desteği almış ve halk arasında gizlenmektedir.Bu küçük yerleşim yerleri duyuru ile boşaltılmalı,halk boşaltmazsa sokağa çıkma yasağı konulmalı, kısmen boşaltılırsa da kısmen mücadele edilmeli ve tamamen boşaltıldığında ise didik didik aranmalıdır. Kriminal kurallara da dikkat edilmelidir. Mahalle temizlendikten sonra herkes evlerine döndürülmelidir.
PKK'nın elebaşıları mutlaka getirilmelidir.Yada operasyonla öldürülmelidir.
Ülke içindeki tüm PKK kampları yok edilmeli ve kandile de sembolik de olsa bir askeri birlik yerleştirilmelidir.Kandildeki Türk bayrağı PKK'ya yeni katılımları engelleyecektir.Buna kimse bir şey diyemez.Şu an tam zamanı.
Devlet, bildiği PKK'lıları KCK'lıları nerede olurlarsa olsunlar yakalamalıdır.
1 Kasıma kadar güneydoğuda hem seçim güvenliği hem de fikir özgürlüğü garanti altına alınmalıdır.
VE meclisteki PKK'lılara daha önce işledikleri suçlardan dolayı soruşturma açılmalı ve tutuklanmalıdırlar. Zaten hepsinin de işlediği suçlar vardır ve devlet de biliyordur.
Ayrıca Yüksek Seçim Kuruluna vekil adaylarını veto etme yetkisi de verilmeliydi ama yasama şu an kapalı.Bir terörist grubun kurduğu bir partiden bir teröristin aday olmasına hukuk içinde engel olunabilmeli.
Şu an için PKK'yı bitirmek yeterlidir. İşe PKKlı belediyelerden başlanmalı.
Resme dikkatli bakınız. Asfalt yeni dökülmüş.Asfaltı döken de bombayı koyan da belediye.14 Polisimiz şehit oldu.
Yollara devletin araçları ile çukur kazıp, bomba döşeyip, arkasından asfaltlayıp bombanın pimini PKK'ya teslim ediyorlar.PKK da hazır olduğu yani oraya pusu kurduğu zaman (yani istediği zaman) gelip orada bombayı patlatıyor ve canlarımız şehit oluyor.
Belki de bu bombaları bile devletin yani belediyenin parası ile yapıyorlar. O nedenle işe acilen bu belediyelerden başlanmalı. Nasıl başlanacağını yazmayalım.
Zaten işe başlandığında sonuçlar herkesi dehşete düşürecektir.Ve yargıdan kaçacak bir yerleri kalmayacaktır.
Iğdır bombasını belediyenin yerleştirdiği çok açıktır.Yol yeni asfaltlanmış ise bombayı koyan belediyedir.Bu kadar basit.
Bir başka husus bölgedeki aşiret ağaları ile PKK'ya karşı işbirliği yapılmasıdır. PKK zaten o militanları bölgedeki feodal yapıdan koparmaktadır. Madem bu feodal yapı PKK'ya avantaj sağlamıştır, şimdi de dejavantaja döndürülmelidir.
Güneydoğu'da her türlü silah bulundurma, taşıma kesinlikle yasaklanmalı ve korucular haricinde kimseye izin verilmemelidir.Bulunan silahlar yada silahlılar da PKK olarak değerlendirilmeli ve vurulmalıdır.
Silah taşıyanın vurulacağı ilan edildiğinde zaten kalanlar da vurulabilir.Çünkü onlarda PKK'lıdır.
Bazı yerlerde PKK halk desteği almış ve halk arasında gizlenmektedir.Bu küçük yerleşim yerleri duyuru ile boşaltılmalı,halk boşaltmazsa sokağa çıkma yasağı konulmalı, kısmen boşaltılırsa da kısmen mücadele edilmeli ve tamamen boşaltıldığında ise didik didik aranmalıdır. Kriminal kurallara da dikkat edilmelidir. Mahalle temizlendikten sonra herkes evlerine döndürülmelidir.
PKK'nın elebaşıları mutlaka getirilmelidir.Yada operasyonla öldürülmelidir.
Ülke içindeki tüm PKK kampları yok edilmeli ve kandile de sembolik de olsa bir askeri birlik yerleştirilmelidir.Kandildeki Türk bayrağı PKK'ya yeni katılımları engelleyecektir.Buna kimse bir şey diyemez.Şu an tam zamanı.
Devlet, bildiği PKK'lıları KCK'lıları nerede olurlarsa olsunlar yakalamalıdır.
1 Kasıma kadar güneydoğuda hem seçim güvenliği hem de fikir özgürlüğü garanti altına alınmalıdır.
VE meclisteki PKK'lılara daha önce işledikleri suçlardan dolayı soruşturma açılmalı ve tutuklanmalıdırlar. Zaten hepsinin de işlediği suçlar vardır ve devlet de biliyordur.
Ayrıca Yüksek Seçim Kuruluna vekil adaylarını veto etme yetkisi de verilmeliydi ama yasama şu an kapalı.Bir terörist grubun kurduğu bir partiden bir teröristin aday olmasına hukuk içinde engel olunabilmeli.
Şu an için PKK'yı bitirmek yeterlidir. İşe PKKlı belediyelerden başlanmalı.
ÇARK DÖNDÜ
ABD VE NATO TÜRKİYE'NİN PKK'YA KARŞI MÜCADELESİNE DESTEK VEREREK TERÖR EYLEMLERİNDEN DOLAYI PKK'YI ŞİDDETLE KINADILAR.
Cook, bir soru üzerine, Türkiye'nin kuzey Irak'taki operasyonları öncesinde kendilerini haberdar ettiğini kaydetti.
''ABD, TÜRKİYE'NİN YANINDA YER ALMAKTADIR''
Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest de "ABD, açıkça müttefiki Türkiye'nin yanında durmaktadır. Türkiye'nin kendini savunma hakkı var" dedi.
"ABD olarak, Türkiye ile PKK'nın barışçıl bir çözüme ulaşmaya dönük sürece dönmesinin önemine işaret ettiklerini" belirten Earnest ayrıca, "Türkiye'nin DAEŞ'in gücünün azaltılması ve tamamen yok edilmesine yönelik koalisyona aktif katılımı ve desteğinden de memnuniyet duyuyoruz" ifadesini kullandı.
KİRBY: DUALARIMIZ TÜRK ASKERİ VE POLİSLERİYLE
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de günlük basın brifinginde, PKK'nın saldırılarını kınadı.
"Türk güvenlik yetkililerine yönelik bu terör saldırılarını kınamayı sürdürüyoruz" diyen Kirby, dualarının saldırılarda hayatını kaybeden Türk askerleri ve polisleriyle olduğunu kaydetti. Kirby, "Türkiye'nin, her ülke gibi terör saldırılarına karşı kendini koruma hakkı olduğunu anlıyoruz ve onların bunu orantılı bir biçimde yapmasını istiyoruz" ifadesini kullandı.
ABD VE NATO’DA ÜST ÜSTE AÇIKLAMALAR
Pentagon Sözcüsü Peter Cook, basın toplantısında bir soru
üzerine, PKK saldırılarında şehit olan askerlerin ailelerine başsağlığı
dileğinde bulundu.
"İki düzineden fazla Türk güvenlik güçleri mensubunun
hayatlarını kaybetmesine neden olan PKK'nın hafta sonundaki iki terör
saldırısını güçlü biçimde kınıyoruz" ifadesini kullanan Cook, Türkiye'nin,
terör örgütü PKK'ya yönelik Irak'ın kuzeyindeki operasyonlarıyla ilgili olarak
da kendisini savunma hakkı bulunduğuna dikkati çekti.
Cook, bir soru üzerine, Türkiye'nin kuzey Irak'taki operasyonları öncesinde kendilerini haberdar ettiğini kaydetti.
''ABD, TÜRKİYE'NİN YANINDA YER ALMAKTADIR''
Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest de "ABD, açıkça müttefiki Türkiye'nin yanında durmaktadır. Türkiye'nin kendini savunma hakkı var" dedi.
"ABD olarak, Türkiye ile PKK'nın barışçıl bir çözüme ulaşmaya dönük sürece dönmesinin önemine işaret ettiklerini" belirten Earnest ayrıca, "Türkiye'nin DAEŞ'in gücünün azaltılması ve tamamen yok edilmesine yönelik koalisyona aktif katılımı ve desteğinden de memnuniyet duyuyoruz" ifadesini kullandı.
KİRBY: DUALARIMIZ TÜRK ASKERİ VE POLİSLERİYLE
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de günlük basın brifinginde, PKK'nın saldırılarını kınadı.
"Türk güvenlik yetkililerine yönelik bu terör saldırılarını kınamayı sürdürüyoruz" diyen Kirby, dualarının saldırılarda hayatını kaybeden Türk askerleri ve polisleriyle olduğunu kaydetti. Kirby, "Türkiye'nin, her ülke gibi terör saldırılarına karşı kendini koruma hakkı olduğunu anlıyoruz ve onların bunu orantılı bir biçimde yapmasını istiyoruz" ifadesini kullandı.
VE NATO SÖZCÜSÜ
Stoltenberg, yaptığı açıklamada, Hakkari'nin Dağlıca bölgesi
ve Iğdır'da düzenlenen terör saldırılarını şiddetle kınayarak Türk hükümetine
ve hayatını kaybeden asker ve polislerin ailelerine içten başsağlığı diledi.
"Terörizmin hiçbir gerekçesi olamaz" ifadesini
kullanan Stoltenberg, NATO'nun, müttefik Türkiye'nin hükümeti ve halkıyla
dayanışma içinde olduğunu vurguladı.
YORUM:
PKK'nın İsrail'den, ABD ve Avrupa'dan destek ve cesaret aldığını hatta Kahraman Ordunun PKK'yı bitirmesine ABD ve Avrupa'nın bugüne kadar daima siyasiler aracılığı ile engel olduklarını ifade etmiştik.
Ve ABD ile Rusya arasındaki gerginliğin bu destekleri sona erdireceğini ve Türkiye'yi; değil adi bir terör örgütüne dünyada hiç bir devletin dostluğuna tercih etmeyeceklerini ve sonunda PKK'yı Kahraman Orduya teslim edeceklerini "Alın sizin olsun" diyeceklerini bu sitede defalarca yazmıştık.Ve Kürt halkmızı da uyarmış ve "PKK'dan uzak durunuz" demiştik.
İŞTE O GÜN BU GÜNDÜR.
ABD VE NATO nasıl da destek veriyorlar Türkiye'ye? Evet destek veriyorlar.
Peki bu ne anlama geliyor?
Rusya'nın batıyı köşeye sıkıştırdığı anlamına geliyor. PKK'nın bundan sonra batıdan destek alamayacağı onun yerine Rusya'nın taşeronluğuna soyunacağı anlaşılıyor. Yani PKK bitecek.
Alın sizin olsun denilmişse artık Kahraman Ordunun önündeki engeller kalkmış demektir ve Kahraman Ordu PKK'yı yer bitirir. Yıl sonuna PKK biter, yöneticileri de Ermenistan'a kaçar.Tabi kaçabilirlerse...
Ey Kürt kardeşim seni uyarırken "Sakın PKK'ya katılmayın" derken sana düşmanlık mı etmişim yoksa en büyük iyiliği mi yapmışım? Haydi şimdi karar ver. Kürtler bizim canımız.Yahudi oyuncağı, Ermeni döllerine feda edecek değiliz.
Şu andan itibaren PKK'da bulunan, sempati duyan kiminiz varsa Kahraman Orduya sığınsın.Yoksa ölecekler kardeşim.Biz görevimizi yaptık.
ŞU ANDA HAGOUTSTA CANLI YAYINDAYIZ
ŞU ANDA HAGOUTSTA CANLI YAYINDAYIZ
DOSTLAR ŞU ANDA BAŞBUĞUN ÇERİSİ RUMUZLU
ARKADAŞIMIZIN HANGOUST HESABINDA (GOOGLE)
SORULARI CANLI CEVAPLIYORUZ İNŞALLAH.
LÜTFEN HERKES GELSİN.
SAFA ASYA
NOT: BUGÜN DÜN OLDU.
PROĞRAM BİTTİ İNŞALLAH YARARLI OLMUŞTUR.KATILAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜR EDERİZ.
DOSTLAR ŞU ANDA BAŞBUĞUN ÇERİSİ RUMUZLU
ARKADAŞIMIZIN HANGOUST HESABINDA (GOOGLE)
SORULARI CANLI CEVAPLIYORUZ İNŞALLAH.
LÜTFEN HERKES GELSİN.
SAFA ASYA
NOT: BUGÜN DÜN OLDU.
PROĞRAM BİTTİ İNŞALLAH YARARLI OLMUŞTUR.KATILAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜR EDERİZ.
7 Eylül 2015 Pazartesi
SON GELİŞMELER
ADIM ADIM 3.DÜNYA SAVAŞINA GİDİYORUZ
Rusya Suriye'ye asker gönderdi ve Suriye'nin savunmasını bizzat kendi askerleriyle yapacağını açıkladı. Tartus'taki askeri üslerine ilaveten Lazkiye'de de üs kuracakları ve Şam yakınlarında hava üssü kurdukları iddia ediliyor. Rusya'nın Suriye'ye başta pilot olmak üzere teknik askeri personel gönderdiği İran kaynaklı haberlerde geçti. Ayrıca daha önemlisi Rusya'nın Suriye'ye silah stokladığı, füze ve en son model savaş uçaklarını da gönderdiği iddia ediliyor.
ABD Dış İşleri Bakanı Kerry, mevkidaşı Rus Lavrov'u arayıp kaygılarını iletti. Lavrov'un açıklamaları ise Rusya'nın başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerine bundan böyle aktif destek vereceği şeklinde.
İş bu kadarla da kalmadı. Putin Sisi'yi safına çekmeye çalışıyor. Sisi Rusya tarafına geçerse 3.Dünya savaşının başındaki Mısır işgali de bu sebeple olabilir.Daha önce bu işgali Libya'nın işgali olarak yorumlamıştık.O yorumda da şimdilik bir değişiklik yok. Yani Mısır işgal edilmeyecekse hadis yorumlarında geçen işgalden kasıt Mısır değil Mısır'ın bir parçası olan Libya'dır Allahu Alem. O da olmuştur zaten.
Ve Yemen...
Yemen'de Ensarullah Suud öncülüğündeki koalisyona karşı direnişte anormal silahlar kullanmaya başladı. Resmen füze kullanıyor ve sadece Yemen içinde değil BAE'nde bulunan askeri hedeflere bile saldırı yapabiliyor. Körfez ülkeleri Suud ve koalisyon ortakları kendilerinin kayıplarını gizliyor. Ensarullah bugün,BAE ne ait bir askeri tesisi vurdu. Bu anormal silahlar kesinlikle Rusya menşeli ve Rusya artık Yemen'de de açıkça işin içine girmiş durumda.
Zaten Suud'un güneydeki iki kenti Ensarullah'ın sürekli gidip geldiği yerler oldu.Bu günlerde Yemen'de Suud güçleri ağır kayıplar verebilir.
Bütün bu gelişmeler açıkça gösteriyor ki 3 Dünya savaşı çıkmak üzeredir ve savaş yeri de Ortadoğudur. Yani başlayacağı bölgedir.Yayılacağı yerler de bellidir ve Estonya,Letonya, Litvanya, Ukrayna,Polonya bölgelerinde hem NATO,hem de Rusya yığınaklara devam ediyorlar.
Rusya'nın Çin ile birlikte yaptığı askeri tatbikatlar da ABD'yi korkutuyor.
Rusya ayrıca İran'a uygulanan ambargonun 5+1 anlaşmalarıyla kalkmasını müteakip İran'a önceden vermeyi taahhüt ettiği S300 füzelerini de gönderiyor. Ayrıca İran Rusya'dan en son model savaş uçakları da istedi.
Önceki yazılarımızdan kısaca özetlersek;
3 Dünya Savaşı ABD ile İran arasında başlayacak. ABD Suriye'yi işgale başlayınca İran ile de savaş başlamış olacak. Yani Suriye'nin işgali ABD-İran savaşının da başlangıcı olacak.
İran ordusuna yardıma kim gelecek ordu tabi ki Siyah Sancaklılar.İran Ordusu kaybedecek.Onlar kazanacak.
Geçen hafta Kırgızistan Cumhurbaşkanı İran'daydı. Hamaney sevinçle karşıladı.Çünkü Kırgızistan, ülkesinde bulunan ABD üssünü çıkardı.Kırgız Cumhurbaşkanı ABD aleyhine İran'da ağır eleştiriler yaptı.
Hadis yorumlarına göre Siyah Sancaklılar Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan Ordularından oluşuyor. Savaşa Rusya'nın teşviki ile İran'a yardım etmek için girecekler.Sonra da esas Siyah Sancaklılara bağlanacaklar Allahu Alem.
Türkiye Melhamei Kübra'ya kadar NATO'da.
Bütün bu gelişmeler bizim açımızdan ağır külfetler karşılığı büyük müjdeler de içeriyor.
Önce küçüklere bakalım. Hani şu it köpek var ya? Kahraman Askerlerimize pusu kurduktan sonra arkasından Arslan gelen köpek gibi kaçanlar?
İşte ABD'nin "Alın sizin olsun" diyeceği günler pek ama pek yakın. Belki bu yıl sonuna kadar PKK diye bir it sürüsü kalmayacak. Eğer ABD engellemeseydi zaten çoktan ölmüşlerdi.
Hepsi geberecek.O nedenle Müslüman Kürtler asla alet olmasınlar.Zaten bu manada gidişat da iyi.Dönüyorlar.
Karkısa Savaşı'na gelince o savaş bunların hepsinden önce olacak gibi. İran Barzani'yi resmen karşısına aldı ve anti propaganda yürütüyor.Bu neden önemli? Çünkü İran önce Barzani'yi kendi safına çekmek için çok uğraştı ve hatta çok yardımlar da yaptı.Barzani ABD tarafından dönmedi.
Bu nedenle işte şimdi Barzani'ye düşmanlar. Musul Operasyonunu ise Irak ordusu yapmaya hazırlanıyor.Rusya orada da var. Ve ilk önce Musul Operasyonu başlayacak, sonra Suriye'nin işgali ve ABD-İRAN SAVAŞI.
Her şeyin en doğrusunu sadece Allah CC bilir.
Rusya Suriye'ye asker gönderdi ve Suriye'nin savunmasını bizzat kendi askerleriyle yapacağını açıkladı. Tartus'taki askeri üslerine ilaveten Lazkiye'de de üs kuracakları ve Şam yakınlarında hava üssü kurdukları iddia ediliyor. Rusya'nın Suriye'ye başta pilot olmak üzere teknik askeri personel gönderdiği İran kaynaklı haberlerde geçti. Ayrıca daha önemlisi Rusya'nın Suriye'ye silah stokladığı, füze ve en son model savaş uçaklarını da gönderdiği iddia ediliyor.
ABD Dış İşleri Bakanı Kerry, mevkidaşı Rus Lavrov'u arayıp kaygılarını iletti. Lavrov'un açıklamaları ise Rusya'nın başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerine bundan böyle aktif destek vereceği şeklinde.
İş bu kadarla da kalmadı. Putin Sisi'yi safına çekmeye çalışıyor. Sisi Rusya tarafına geçerse 3.Dünya savaşının başındaki Mısır işgali de bu sebeple olabilir.Daha önce bu işgali Libya'nın işgali olarak yorumlamıştık.O yorumda da şimdilik bir değişiklik yok. Yani Mısır işgal edilmeyecekse hadis yorumlarında geçen işgalden kasıt Mısır değil Mısır'ın bir parçası olan Libya'dır Allahu Alem. O da olmuştur zaten.
Ve Yemen...
Yemen'de Ensarullah Suud öncülüğündeki koalisyona karşı direnişte anormal silahlar kullanmaya başladı. Resmen füze kullanıyor ve sadece Yemen içinde değil BAE'nde bulunan askeri hedeflere bile saldırı yapabiliyor. Körfez ülkeleri Suud ve koalisyon ortakları kendilerinin kayıplarını gizliyor. Ensarullah bugün,BAE ne ait bir askeri tesisi vurdu. Bu anormal silahlar kesinlikle Rusya menşeli ve Rusya artık Yemen'de de açıkça işin içine girmiş durumda.
Zaten Suud'un güneydeki iki kenti Ensarullah'ın sürekli gidip geldiği yerler oldu.Bu günlerde Yemen'de Suud güçleri ağır kayıplar verebilir.
Bütün bu gelişmeler açıkça gösteriyor ki 3 Dünya savaşı çıkmak üzeredir ve savaş yeri de Ortadoğudur. Yani başlayacağı bölgedir.Yayılacağı yerler de bellidir ve Estonya,Letonya, Litvanya, Ukrayna,Polonya bölgelerinde hem NATO,hem de Rusya yığınaklara devam ediyorlar.
Rusya'nın Çin ile birlikte yaptığı askeri tatbikatlar da ABD'yi korkutuyor.
Rusya ayrıca İran'a uygulanan ambargonun 5+1 anlaşmalarıyla kalkmasını müteakip İran'a önceden vermeyi taahhüt ettiği S300 füzelerini de gönderiyor. Ayrıca İran Rusya'dan en son model savaş uçakları da istedi.
Önceki yazılarımızdan kısaca özetlersek;
3 Dünya Savaşı ABD ile İran arasında başlayacak. ABD Suriye'yi işgale başlayınca İran ile de savaş başlamış olacak. Yani Suriye'nin işgali ABD-İran savaşının da başlangıcı olacak.
İran ordusuna yardıma kim gelecek ordu tabi ki Siyah Sancaklılar.İran Ordusu kaybedecek.Onlar kazanacak.
Geçen hafta Kırgızistan Cumhurbaşkanı İran'daydı. Hamaney sevinçle karşıladı.Çünkü Kırgızistan, ülkesinde bulunan ABD üssünü çıkardı.Kırgız Cumhurbaşkanı ABD aleyhine İran'da ağır eleştiriler yaptı.
Hadis yorumlarına göre Siyah Sancaklılar Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan Ordularından oluşuyor. Savaşa Rusya'nın teşviki ile İran'a yardım etmek için girecekler.Sonra da esas Siyah Sancaklılara bağlanacaklar Allahu Alem.
Türkiye Melhamei Kübra'ya kadar NATO'da.
Bütün bu gelişmeler bizim açımızdan ağır külfetler karşılığı büyük müjdeler de içeriyor.
Önce küçüklere bakalım. Hani şu it köpek var ya? Kahraman Askerlerimize pusu kurduktan sonra arkasından Arslan gelen köpek gibi kaçanlar?
İşte ABD'nin "Alın sizin olsun" diyeceği günler pek ama pek yakın. Belki bu yıl sonuna kadar PKK diye bir it sürüsü kalmayacak. Eğer ABD engellemeseydi zaten çoktan ölmüşlerdi.
Hepsi geberecek.O nedenle Müslüman Kürtler asla alet olmasınlar.Zaten bu manada gidişat da iyi.Dönüyorlar.
Karkısa Savaşı'na gelince o savaş bunların hepsinden önce olacak gibi. İran Barzani'yi resmen karşısına aldı ve anti propaganda yürütüyor.Bu neden önemli? Çünkü İran önce Barzani'yi kendi safına çekmek için çok uğraştı ve hatta çok yardımlar da yaptı.Barzani ABD tarafından dönmedi.
Bu nedenle işte şimdi Barzani'ye düşmanlar. Musul Operasyonunu ise Irak ordusu yapmaya hazırlanıyor.Rusya orada da var. Ve ilk önce Musul Operasyonu başlayacak, sonra Suriye'nin işgali ve ABD-İRAN SAVAŞI.
Her şeyin en doğrusunu sadece Allah CC bilir.
ALINLARINIZDAN ÖPÜYORUZ
TÜRK ASKERİNE KURŞUN SIKAN MÜSLÜMAN DEĞİLDİR.KAFİRİN VE ŞEREFSİZİN ÖNDE GİDENİDİR VESSELAM.
ALINLARINIZDAN ÖPÜYORUZ
Dağlıca konusunu uzun uzun yazmak istemiyorum.Ancak bizim şer bildiklerimizde hayır; hayır bildiklerimizde de şer olabilir diyor Cenab-ı Mevla.CC. Bunlar Selim'in ayak sesleridir.
Bu vesileyle başta Dağlıca'da dün şehit olan kahraman askerlerimiz olmak üzere bugüne kadar bu vatan için canını feda ederek Cenab-ı Mevla'nın en güzel mükafatlarına nail olmuş tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor Rabbimizden şefaatlerini diliyorum.Yakınlarının ve aziz milletimizin başı sağ olsun.Şehit ailesi olmak ne kadar zor olsa da ahiretteki akibetinin de çok güzel olacağı ve şehitliğin herkese nasip olmayacağı, sadece Allah'ın CC sevdiği kullarına nasip olabileceği de asla unutulmamalıdır. Üzüntü vesilemiz olan şehitlerimiz aynı zamanda bu aziz millletin gurur kaynağıdır. Dünyada Türk askerinden daha güzel bir asker yoktur.Güzeller güzeli Rabbim aziz şehitlerimizin hatırına bu cennet vatanı ve bu aziz milleti kıyamete kadar payidar kılsın İnşallahu Allahu Ekber.
Osman paşamız diyor ki:
"Terörle mücadele; karakollarda teröristlerin saldırmasını veya yollarda pusu kurmasını bekleyip, saldırdıklarında savunmaya geçip,sonra da teröristleri yakalamak için takip ederek sonuçlandırılamaz. Teröristlerin yerleri belli, konumları belli,saldırmalarını beklemeden operasyon yapılır ve bulundukları yerde imha edilir.Terör işte o zaman biter" diyor.
Terörle mücadelede büyük başarılar kazanmış Osman paşamız dinlenmeli ve onun taktikleri ile terör bitirilmelidir.
Ancak 1993 ile 2015 arasında da büyük farklar olduğu bir gerçektir. 1993 lü yıllarda teröristlerin halk desteği yoktu ve vur kaç taktiği ile bir karakola baskın yapıp veya bir yola pusu kurup yeniden dağlara kaçmaya çalışıyorlardı. Şimdi ise durum farklı. Güneydoğuda PKK "Açılım" politikaları neticesinde kısmen de olsa bir halk desteği sağladı. Bazı ilçelerde halkın bir kısmı PKK'lılara yardım ve yataklık yapıyorlar. Vurup kaçan teröristler dağlar yerine meskun mahallere de kaçıp, halkın arasına karışıp kendilerini gizleyebilirler.
Bediüzzamanın ifşaatları doğrultusunda şuurlu Müslüman Kürtler ise Kahraman Ordumuza destek veriyor.Yahudi oyunlarına gelmiyorlar ve askerlerimize sahip çıkıyorlar. Helal olsun.Aşiret ağaları da gerçeği görmeye başladılar.
Yazı dünyadaki gelişmelerle devam edecek....
ALINLARINIZDAN ÖPÜYORUZ
Dağlıca konusunu uzun uzun yazmak istemiyorum.Ancak bizim şer bildiklerimizde hayır; hayır bildiklerimizde de şer olabilir diyor Cenab-ı Mevla.CC. Bunlar Selim'in ayak sesleridir.
Bu vesileyle başta Dağlıca'da dün şehit olan kahraman askerlerimiz olmak üzere bugüne kadar bu vatan için canını feda ederek Cenab-ı Mevla'nın en güzel mükafatlarına nail olmuş tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor Rabbimizden şefaatlerini diliyorum.Yakınlarının ve aziz milletimizin başı sağ olsun.Şehit ailesi olmak ne kadar zor olsa da ahiretteki akibetinin de çok güzel olacağı ve şehitliğin herkese nasip olmayacağı, sadece Allah'ın CC sevdiği kullarına nasip olabileceği de asla unutulmamalıdır. Üzüntü vesilemiz olan şehitlerimiz aynı zamanda bu aziz millletin gurur kaynağıdır. Dünyada Türk askerinden daha güzel bir asker yoktur.Güzeller güzeli Rabbim aziz şehitlerimizin hatırına bu cennet vatanı ve bu aziz milleti kıyamete kadar payidar kılsın İnşallahu Allahu Ekber.
Osman paşamız diyor ki:
"Terörle mücadele; karakollarda teröristlerin saldırmasını veya yollarda pusu kurmasını bekleyip, saldırdıklarında savunmaya geçip,sonra da teröristleri yakalamak için takip ederek sonuçlandırılamaz. Teröristlerin yerleri belli, konumları belli,saldırmalarını beklemeden operasyon yapılır ve bulundukları yerde imha edilir.Terör işte o zaman biter" diyor.
Terörle mücadelede büyük başarılar kazanmış Osman paşamız dinlenmeli ve onun taktikleri ile terör bitirilmelidir.
Ancak 1993 ile 2015 arasında da büyük farklar olduğu bir gerçektir. 1993 lü yıllarda teröristlerin halk desteği yoktu ve vur kaç taktiği ile bir karakola baskın yapıp veya bir yola pusu kurup yeniden dağlara kaçmaya çalışıyorlardı. Şimdi ise durum farklı. Güneydoğuda PKK "Açılım" politikaları neticesinde kısmen de olsa bir halk desteği sağladı. Bazı ilçelerde halkın bir kısmı PKK'lılara yardım ve yataklık yapıyorlar. Vurup kaçan teröristler dağlar yerine meskun mahallere de kaçıp, halkın arasına karışıp kendilerini gizleyebilirler.
Bediüzzamanın ifşaatları doğrultusunda şuurlu Müslüman Kürtler ise Kahraman Ordumuza destek veriyor.Yahudi oyunlarına gelmiyorlar ve askerlerimize sahip çıkıyorlar. Helal olsun.Aşiret ağaları da gerçeği görmeye başladılar.
Yazı dünyadaki gelişmelerle devam edecek....
ÖNEMLİ AÇIKLAMA
BAZI TAKİPÇİLERİMİZ ELEŞTİRİYOR VE SORUYOR:
"NİÇİN HZ.MEHDİ AS VE AHİR ZAMAN KONULARI YERİNE SİYASETİ DE İŞLİYORSUNUZ?"
EL CEVAP:
Evet, sitemiz hadis yorumları ışığında ahir zaman olaylarını açıklamaya çalışmak için kuruldu. Sahte Mehdilerin engellenmesi ve gerçek Mehdi'nin (Hz.Mehdi AS) zuhuruna yaklaştığımız şu günlerde insanlarımızı uyarmak ve hazırlamak için yayın hayatına başladı.
Ancak takdir edersiniz ki ahir zaman olaylarının dini boyutu olduğu gibi siyasi boyutu da vardır ve hatta siyasi boyutu dini boyutunu da aşmaktadır.Çünkü ahir zaman hadis yorumları olayın hadis olduğu için dini boyutudur ama anlatılan olayların tamamı siyasi olaylardır.
3.Dünya Savaşı, Melhame-i Kübra, gerçek Süfyan ve sahte süfyanlar,(Küçük Süfyanlar), gerçek Mehdi ve sahte mehdiler, Siyah Sancaklılar,ahir zamanın önemli şahsiyetleri hepsi ama hepsi siyasi yönleri olan kişilerdir ve olaylardır.Örneğin Şuayb Bin Salih doğrudan bir siyasetçidir.Siyaseti yazmadan Şuayb Bin Salih nasıl yazılabilir?
Efendim Atatürk'ün Hz.Mehdi AS ve ahir zaman olayları ile ne ilgisi var ki ikide bir övüyorsunuz? Evet övüyoruz çünkü bizim araştırmalarımıza göre Atatürk'ün de Hz.Mehdi AS ile ilgisi var. Çünkü bilinen Atatürk bilinmeyen Atatürk'den çok farklı.
Atatürk'ün İstihbarat subayının torunu olan Meriç Tumluer, Atatürk'ün Hz.Mehdi AS'ın ismini bildiğini ve vasiyetinde yazdığını söylüyor.Canlı şahit. Bu konuda bir yazı gelecek.
Şeyh Nazım Kıbrısi, Şeyh Şerafettin Dağıstani hazretlerinin Hz.Mehdi AS'ı bildiğini söyledi. Hakan Yılmaz Çebi de Şeyh Şerafettin Dağıstani Hazretlerinin çok yakınında bulunan bir canlı şahitten sürekli Atatürk ile görüştüklerini ve Şeyh Şerafettin Dağıstani Hazretlerinin Atatürk'ü çok sevdiğini duyduğunu açıkladı.
Parçaları birleştirirsek Atatürk'ün Hz.Mehdi As ile bir ilgisi olduğu gün gibi ortada.Ve bilindiği gibi olmadığı da.
"Efendim AKP'ye çok yükleniyorsun, MHP'yi ise çok övüyorsun."
Tek cümlelik cevap:
AKP'nin "Açılım ve Suriye" politikalarını eleştirdik. İşte her şey ortada, yanlış mıymış?
MHP'ye gelince cevap şu soruda:
Hani diyoruz ya, siyasi istikrar diye...
"Peki son on yılda MHP tek başına iktidarda olsaydı, Türkiye'nin ahir zaman olaylarının en önemlisi olan ve Türklerin cuş etmesine neden olacak olan PKK terörü ne olurdu?"
Terör çoktan bitmişti değil mi? Takdir sizin...
İki çok önemli yazı var.Burada keselim.
"NİÇİN HZ.MEHDİ AS VE AHİR ZAMAN KONULARI YERİNE SİYASETİ DE İŞLİYORSUNUZ?"
EL CEVAP:
Evet, sitemiz hadis yorumları ışığında ahir zaman olaylarını açıklamaya çalışmak için kuruldu. Sahte Mehdilerin engellenmesi ve gerçek Mehdi'nin (Hz.Mehdi AS) zuhuruna yaklaştığımız şu günlerde insanlarımızı uyarmak ve hazırlamak için yayın hayatına başladı.
Ancak takdir edersiniz ki ahir zaman olaylarının dini boyutu olduğu gibi siyasi boyutu da vardır ve hatta siyasi boyutu dini boyutunu da aşmaktadır.Çünkü ahir zaman hadis yorumları olayın hadis olduğu için dini boyutudur ama anlatılan olayların tamamı siyasi olaylardır.
3.Dünya Savaşı, Melhame-i Kübra, gerçek Süfyan ve sahte süfyanlar,(Küçük Süfyanlar), gerçek Mehdi ve sahte mehdiler, Siyah Sancaklılar,ahir zamanın önemli şahsiyetleri hepsi ama hepsi siyasi yönleri olan kişilerdir ve olaylardır.Örneğin Şuayb Bin Salih doğrudan bir siyasetçidir.Siyaseti yazmadan Şuayb Bin Salih nasıl yazılabilir?
Efendim Atatürk'ün Hz.Mehdi AS ve ahir zaman olayları ile ne ilgisi var ki ikide bir övüyorsunuz? Evet övüyoruz çünkü bizim araştırmalarımıza göre Atatürk'ün de Hz.Mehdi AS ile ilgisi var. Çünkü bilinen Atatürk bilinmeyen Atatürk'den çok farklı.
Atatürk'ün İstihbarat subayının torunu olan Meriç Tumluer, Atatürk'ün Hz.Mehdi AS'ın ismini bildiğini ve vasiyetinde yazdığını söylüyor.Canlı şahit. Bu konuda bir yazı gelecek.
Şeyh Nazım Kıbrısi, Şeyh Şerafettin Dağıstani hazretlerinin Hz.Mehdi AS'ı bildiğini söyledi. Hakan Yılmaz Çebi de Şeyh Şerafettin Dağıstani Hazretlerinin çok yakınında bulunan bir canlı şahitten sürekli Atatürk ile görüştüklerini ve Şeyh Şerafettin Dağıstani Hazretlerinin Atatürk'ü çok sevdiğini duyduğunu açıkladı.
Parçaları birleştirirsek Atatürk'ün Hz.Mehdi As ile bir ilgisi olduğu gün gibi ortada.Ve bilindiği gibi olmadığı da.
"Efendim AKP'ye çok yükleniyorsun, MHP'yi ise çok övüyorsun."
Tek cümlelik cevap:
AKP'nin "Açılım ve Suriye" politikalarını eleştirdik. İşte her şey ortada, yanlış mıymış?
MHP'ye gelince cevap şu soruda:
Hani diyoruz ya, siyasi istikrar diye...
"Peki son on yılda MHP tek başına iktidarda olsaydı, Türkiye'nin ahir zaman olaylarının en önemlisi olan ve Türklerin cuş etmesine neden olacak olan PKK terörü ne olurdu?"
Terör çoktan bitmişti değil mi? Takdir sizin...
İki çok önemli yazı var.Burada keselim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)