İRAN YANLISI YAZAR MUNTAZAR MUSAVİ, HAMANEY'İN 25 YIL SONRA İSRAİL OLMAYACAK SÖZÜNÜ YORUMLADI.
YAZISI AŞAĞIDA. YORUMUMUZ DA ALTTA.
Allah’ın adıyla
İnsanlığın atası Hazreti Âdem (a.s) ile başlayan “hak-batıl”
mücadelesinin (ruhen hazır hale gelip gerçekten hak ettiklerinde) mustazaflar
eliyle “hak” cephenin mutlak zaferi ile neticelenip yeryüzünde mutlak bir
adalet devletinin kurulacağı ilahi bir vaattir.
Evet, “Biz ise, o yeryüzünde ezilmiş olanlara (mustazaflara)
lütfederek onları önderler yapmayı ve onları mirasçılar kılmayı
istiyoruz.”(Kasas-5) ve “Andolsun ki biz, Tevrat’tan sonra Zebur’da da,
“Yeryüzüne mutlaka salih kullarım mirasçı olacaktır.” diye yazdık.”(Enbiya-105)
ayetlerinde olduğu gibi Kur’an-ı Kerim açık ve sarih olarak yeryüzünün
“salih”ler eliyle ihya edileceği, canlı cansız tüm varlıkların kemalata
ulaşacağı altın bir çağı; “Yeryüzü öldükten sonra, Allah onun vasıtasıyla
tekrar onu ihya edecektir ve müşrikler istemese de Allah hak dini diğer dinlere
muzaffer kılacaktır.” Hadis-i Şerif’inde olduğu gibi Hz. Muhammed (s.a.a)’te bu
altın çağın İmam Mehdi (a.f) eliyle gerçekleşeceğini müjdelemiştir.
Tüm nebiler, vasiler, salihler kendi dönemlerinde insanlığı
ve yeryüzünü Allah’ın bu ilahi vaadi için hazırlamaya “mutlak adalet çağı” için
zemin oluşturmaya çalışmışlardır. Ve tüm nebiler, vasiler, salihler “mutlak
adalet çağı”nın kurulmasında rol ve pay sahibi olmayı, İmam Mehdi (a.f)’nin bayrağı
altında mücadele edip o kutlu zaman dilimini görebilmeyi de arzu ve dua
etmişlerdir.
Tarih sürecinde “iyiler” maalesef hiçbir zaman küresel
olarak yeryüzüne hakim olamamışlar. Ve yine maalesef “iyiler” şu ana kadar vaat
edilen “kutlu adalet devleti”ni tesis etmeyi başaramamışlardır…
Ancak 1979 yılında insanlığı “mutlak adalet çağı”na
götürecek tarihi bir dönemecin dönüldüğünde şüphe yoktur. Tarihte ilk kez
“İslam”, küresel olarak etkiye sahip olacak “kurtarılmış bir kale” edindi. Ve
yine “İslam” tarihte ilk kez bu kadar yaygın ve geniş kitlelere ilim, irfan,
hukuk, kültür, siyaset, sanat vs. alanlarda kendini ifade etme ve tanıtma şansı
buldu.
1979 yılından itibaren (genel etkisi çok daha küresel
olmakla beraber) özelde Ortadoğu sahrası el ele vermiş “emperyalizm ve
siyonizm” ile “İslam İnkılabı”nın mücadele arenasına dönüştü. Bazıları için
iddialı bir söz gibi gözükse bile “şu an Ortadoğu’da cereyan eden tüm mücadele,
savaş ve kaoslar İslam İnkılabı’nı devirmek, olmazsa durdurmak, o da olmazsa
dengelemek isteyen emperyalizm ve siyonizmin (yani Büyük Şeytan Amerika ile
Gasıp Siyonist İsrail Rejimi’nin) kotardığı fitne ve desiselerdir. Velev ki,
sahnedeki aktörler farklı simalar olsun…
Emperyalizm ve siyonizmin vahşi sömürü ve tasallutundan
kurtararak gerek Ortadoğu’nun ve gerekse dünyanın kaderini değiştirecek en
önemli adımlardan biri hiç kuşkusuz “Siyonist rejim”in İslam dünyasının
kalbinden sökülüp atılmasıdır. Zira “Siyonist rejim”in yok olması sadece kendi
ile alakalı değildir! Onun üzerinden dünyaya tasallut olmuş emperyalizmin
kalesi ve kapitalist sistemi çöküşe geçecektir ki, bu birincisi. İkincisi:
Öncelikle Ortadoğu’da ardından tüm dünyada meşruiyetini siyonist ve emperyalist
güç odaklarına, sermayesine, askeriyesine yaslanarak temin eden tüm yandaş ve
uşak hükümetler, krallar ardı ardına devrileceklerdir. Bu ne demektir? Bunun
manası şudur ki, “tüm bölge halklarının özgürleşmesinin önü açılacaktır!”
İslam İnkılabı’nın yüce rehberi İmam Hamanei, “mutlak adalet
çağı”nın kapısını aralayacak bu gelişme için tüm Müslüman ve mustazafların
gözünü aydın kılacak müjdeyi verdi. Siyonist rejim yetkililerinin “Nükleer
müzakereler sayesinde gelecek 25 yıla kadar İran’dan endişe etmeyeceğiz”
açıklamaları üzerine İmam Hamaney, “Size söylüyorum; her şeyden önce siz
gelecek 25 yılı görmeyeceksiniz! İnşallah gelecek 25 yıl sonra Siyonist rejim
diye bir şey olmayacak!..”buyurdular.
Dini ve siyasi konumunu dikkate aldığımızda İmam Hamanei
çapında ilmi, ahlaki, irfani ve felsefi okyanusların derinlerine dalmış; erdem,
takva, basiret ve feraset zirvelerinin tepelerine ulaşmış, İslam İnkılabı(ve
tüm dünya Müslüman ve mustazaflarına) önderlik etmekte olan bir şahsiyetin
kameralar önünde tüm dünya kamuoyuna hitaben söylediği bu söz, sıradan bir
politikacının bir yöneticinin taraftarlarına umut bahşetmek için söylediği
sözden fersah fersah uzaktır. İmam Hamanei’nin sözü, hakikatin müjdelenmesidir!
Peki, büyük kurtarıcının geliş şafağını muştulayan “İnşallah
gelecek 25 yıl sonra Siyonist rejim diye bir şey olmayacak!” sözünün manası
nedir? Bu söz, gerek bugünkü gerçeklikte ve gerekse insanlığın geleceğinde neye
tekabül etmektedir?
1-Bu sözün tekabül ettiği manaların birincisi odur ki,
özelde Ortadoğu’yu ama genel itibariyle tüm yerküreyi bir kanser tümörü gibi
sarmış olan “siyonist düzen”in tamamen çökeceği anlamına gelir.
2- İslam dünyasındaki ileri karakolu ve dünya üzerindeki en
büyük paydaşı Siyonist rejim’in çökmesi ile Amerika’nın şahsında hayat bulmuş
olan ve tüm dünya milletlerine tasallut eden emperyalist kapitalist dünya
düzeni yıkılışa geçecektir.
3- Bölgede meşruiyet ve gücünü emperyalizm ve siyonizme
yaslanarak temin eden tüm hükümetler, krallar, yöneticiler tek dayanak
noktalarının yok olması ile birbiri ardına devrileceklerdir. Tasallut ve
zorbalıktan kurtularak özgürleşen halklar, “İslami ve insani” yönetimler
oluşturarak bölgede yeni bir medeniyetin temellerini atacaklardır.
4- Bu müjde bize başka öncül müjdeleri de haber veriyor.
Şöyle ki, bu büyük müjdeden hareketle şu an BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) adıyla
Amerika öncülüğünde yaklaşık yüzden fazla ülkenin bizatihi görev alarak
yürüttükleri Ortadoğu’daki tüm emperyal vekalet savaşları ve müdahalelerin
halkların /direnişin lehine zaferle sonuçlanacağını söylemek kehanet olmasa
gerektir.
5- Siyonist rejim’in yok olmasının tekabül ettiği bir başka
gerçeklik te; İslam dünyası içerisinde yeşertilmiş siyonizm olan “Vahhabilik”
ve ondan türetilmiş tüm tekfirci yapı ve örgütlerin Ortadoğu’dan silinecek,
tekfirciliğin kökünün kazınacak olmasıdır.
6- Siyonist rejim’in yok olacak olmasının bir başka manası
da şudur ki, emperyalist ve siyonist sermaye, makam ve düşünce ile beslenip
faaliyet gösteren gerek kurumsal olarak medya, akademi, ulema, cemaat, tarikat,
STK ve gerekse bireysel olarak şeyh, hoca, akademisyen, entelektüel, gazeteci
vs. tümünün hakikati faş olacak ve tüm kirli hesap ve işbirlikleri açığa
çıkacaktır. Bunlar eliyle yüzyıllardır halkın gözüne gerilen perdeler
yırtılacak, büyüler bozulacaktır. İslam dünyası yüzyıllardır kendilerini
sömüren ve saptıran Belam Baura’ların Ka’bu’l Ahbar’ların gerçek çehresini
görecektir. Belamların elinden kurtulan halklar, öz Muhammedi İslam’a
yöneleceklerdir.
7- Siyonist rejim ve avanesinin yok olması ile “İslam
İnkılabı” ve “Velayet-i Fakih”in tüm insanlık için ifade ettiği mana, icra
ettiği görev ve insanlığın kaderinde oynadığı belirleyici rol aşikâr olacaktır.
“İslam İnkılabı”nın insanlığın kurtarılmış kalesi, insanlığın kutlu savaşının
ana karargâhı ve “Velayet-i Fakih”in tüm Müslüman ve mustazaflardan oluşan “hak
cephesi”nin yegâne komutanı olduğu açığa çıkacaktır.
„İnşallah gelecek 25 yıl sonra Siyonist rejim diye bir şey
olmayacak!..” sözü son ilahi müjdenin, yani Haydar-ı Kerrar ve Fatıma’nın
oğlunun gelip “kutlu adalet çağı”nı başlatmasının bir öncesidir. Gözünüz aydın
olsun ey Müslümanlar! Ey mustazaflar! Allah’ın size vaat ettiği zamanın
kapıları aralanıyor! Mustazafların çağına 25 kaldı..!
Muntazar Musavi
YORUM
Muntazar Müsavi İran yanlısı bir yazar ve yazısı da zaten İran'ı öven bir yazı. İran haricindeki ülkeleri de ya doğrudan Siyonistler ya da onların uşakları olarak tanımlıyor.
Hamaney'in açıklaması ABD'li siyonistlerin nükleer anlaşma nedeniyle İran'ın 25 yıl tehlike olmaktan çıktığına dair açıklamalarına cevap niteliğinde olduğundan Hz.Mehdi AS'ın 25 yıl sonra geleceğini değil 25 yıldan önceki süre içerisinde Hz.Mehdi AS'ın geleceğini, savaşlarını yapacağını ve 25 yıla kadar da artık Altın Çağın başlamış olacağını kastediyor.Yani Hz.Mehdi AS her an çıkabilir.
Tersinden gidersek Siyonistler dese ki "İran artık on yıl tehlike arzetmiyor", Hamaney de "on yıl sonra İsrail olmayacak" diyecek. Yani 25 yıl Hamaney'in değil Siyonistlerin rakamıdır. Ya da yüz yıl önce hiçbirimiz yoktuk, yüz yıl sonra da olmayacağız ama yarın olacağımıza dair de bir garanti yok.
Bizim araştırmalarımıza göre Allahu Alem Hz.Mehdi AS 2015 ile 2019 yılları arasında zuhur edecek. Şu an da hayatta Elhamdülillah.
Müsavi'nin yazıda değinmediği konu Rusya'dır. Evet ABD Siyonizmin merkezi ve belki de Deccal de Siyonizmin başına (ABD'nin değil) geçecek ama Rusya Müslüman mıdır? Değildir. Rusya, Hz.Mehdi AS' a yardım edecek ordulardan mıdır? Değildir. Ama İran, Rusya'nın müttefikidir. Türkiye'nin NATO ülkesi ve ABD'nin müttefiki olduğu gibi...
Yani İran doğru saftadır ya da İran'ın safı ve yanında bulunanların safları doğrudur ama diğerlerinin (Yani tüm Müslüman ülkelerinin) safları yanlıştır sözü doğru değildir. Elbette körfez ülkelerinin ABD safında olmaları nedeniyle İran'ın haklılık payı vardır ama körfez ülkeleri ABD'nin müttefiki değildir, bizzat köpeğidirler.ABD'nin her dediğini yapmak zorundadırlar.
Ama Türkiye farklıdır. ABD'nin her dediğini yapmak zorunda olan bir ülke değildir.Tam tersine ABD ile oturan, tartışan, şartlarına karşı şartlar sürebilen ve kendi milli çıkarları doğrultusunda ABD ile anlaşmalar yapan bir ülkedir.Bazen ABD tavuk koyar, kaz alır, bazen de Türkiye tavuk verir kaz alır.Bu böyledir.İran'dan daha eski tarihi olan daha köklü bir devlettir. Müsavi bu konuda Türkiye'nin hakkını vermemiştir.
Alimlerin Hadis yorumlarına göre Türkiye, Melhamei Kübraya kadar NATO'da kalacaktır.İran da Rusya'nın müttefiki olacaktır. ABD ile İran Savaşa tutuştuğunda da Türkiye ABD'nin yardımıyla Rusya'ya karşı savaşacaktır. Kim bilir belki de hakkımızda hayırlı olan da budur.
Bizler neyin bizim için hayırlı olacağını bilemeyiz.Sadece Allah CC bilir.
ABD ile Rusya müttefik olsaydı da Türkiye ile İran'a karşı savaşsalardı, acaba daha mı hayırlı olurdu? Biz bilemeyiz, Allah cc bilir.