İSLAM ALEMİNİN SÜFYANI HENÜZ ÇIKMADI ANCAK TÜRKİYE'NİN SÜFYANI BELLİ: TERÖRİST BAŞI ÖCALAN.
Türk'e Türk'ten başka yoktur dost millet. Ancak Türk'ün düşmanı olanların tamamı bu düşmanlıklarını PKK'ya destek vererek gösterecekler. Yoksa bizzat kendileri açıktan Türk'e düşmanlık ilan etmeyecekler.
Ne ABD Türkiye'ye açıkça düşmanlık edebilir, ne de Rusya. En azından şimdilik.
Hadis yorumlarına göre Rusya ile savaşacağız. Zamanı gelince ve gerekli olunca olacak. Ancak o zamana kadar düşmanımız PKK, Süfyanımız da Öcalan'dır vesselam. Öcalan'ın hapisten kaçırılması girişimleri olabilir, çok dikkatli olunmalı.
Ve PKK ile mücadele (Rusya ile savaş başlamadan) bir an önce bitirilmeli.
İSLAM ALEMİNİN SÜFYANI ŞİİLERDEN DEĞİL SÜNNİLERDEN ÇIKACAK.
İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon; Suud ve Sünni blokun Suriye'ye yapmak istedikleri kara harekatına stratejik destek vereceklerini açıkladı.Yani şekli belli değil ama Süfyan Sünni bloktan geliyor vesselam.
Bir başka delil ise Esad'dır.Hadis yorumlarında Eshep ve ailesinin telef olacağı ve Süfyan'ın onların yerine geçeceği bildirildiğine göre...
Esad'ı devirecek olan da bellidir(ABD, Suud,Sünni Blok, Türkiye)
Esad'ı devirmek isteyenlere engel olmak için Suriye'de olanlarda.(Rusya ve İran)
Bu şu manaya da gelir: Rusya ve İran Suriye'de boşa kürek çekiyor. Yenilecekler.Ama öyle ama böyle. Suriye'ye yapılacak kara operasyonu ile ilgili her hafta yeni bir yön ve cephe öne çıkarken hadis yorumlarında açıklanan ÜRDÜN'den Suriye'ye girilecek ifşaatı her gün daha da yakınlaşıyor.
Süfyan Sünnilerden çıkacaksa Mehdi de Şiilerden mi çıkacak?
En doğrusunu Allah CC bilir.
Süfyan Sünniler içimden çıkacak ama başlangıçta Müslüman olmasına rağmen Fırat'ı geçice Kafir olacak.Yani mürteddir Süfyan. Sünni olsa ne? Şii olsa ne? Ayrıca şu an için Süfyan Sünni olarak da adlandırılamayacak tekfirci güruhundan çıkacak.
Hz.Mehdi AS ise Ehli Beyt'ten olacak ve Ehli Sünnet vel Cemaat üzere olacak. Nakşibendi olacak. Nurcu olacak.(Bu bizim şahsi tahminimiz) Tüm mezhepleri kaldıracak. Hepsinin de yanlışlarını kaldırıp doğrularını birleştirecek gerçek İslamı ortaya çıkaracak. Bu manada Hz.Mehdi AS acaip bir şahıs olarak adlandırılmıştır. (Risalei Nurlarda)
Şöyle bir hipotez var. Yani iddia. Diyorlar ki...
Esad'ı devirip yerine SAHTE SÜFYAN'I getirecekler, sonra Sahte Süfyanı devirip yerine SAHTE MEHDİ'Yİ getirecekler ve yüzyıl da Müslümanları böyle kandıracaklar. İddia bu ama doğru değil.
Çünkü Esheb devrildiğinde yerine Süfyanın geçeceği hadis yorumlarında var. Gerçek Süfyanın Şamın başına geçeceği ayrıca var. hatta bugün Suriye'de yaşanan şu olaylar hakkında pek çok hadis var. hadisleri değiştirmek mümkün olmadığına göre, yorumlardaki hatalar da istisna olacağı ve ekser yorumların mutabık olduğu dikkate alındığında Eshebin yerine gerçek Süfyan geçecek.
Belki bu iddia Hz.Mehdi AS karşısında çaresiz kalacak olanların bir taktiği olabilir. Korkunun ecele faydası yok. Kafirler için çok fazla zaman da kalmadı. İnsafa, vicdana gelmeleri ve ayrım yapmadan tüm insanlığa sahip çıkmaları kendi çıkarlarına olacaktır.
Allahü Zülcelal o günleri bizlere de görmeyi nasip etsin ve Hz.Mehdi AS'ın ordusunda sıradan bir nefer olmayı hediye etsin İnşallah.
ZUHURA AYLAR KALDI... GELİYOR İNŞAALLAH... HZ.MEHDİ; PEYGAMBER ASM EFENDİMİZİN 40.KUŞAK TORUNUDUR. MEKKE'DE ZUHUR EDECEK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ KURACAK. ŞAM' DA HURUÇ EDECEK,ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI' NI KAZANACAK,KARARGAHI GUTA OLACAKTIR.İNŞAALLAH. safaasya@hotmail.com
14 Şubat 2016 Pazar
ABDÜLBARİ ATVAN'IN SON YAZISI İDDİAMIZI TEYİT ETTİ
ARAP YAZAR ABDÜLBARİ ATVAN TARAFSIZ BİR YAZARDIR.YANİ SÜNNİ - Şİİ REKABETİNDE VE BÖLGE ÜLKELERİNİN KULLANILMASINDA TARAFSIZ TESPİTLERİ OLAN DEĞERLİ BİR YAZAR.
TEYİT ETTİĞİ İDDİAMIZ İSE ABD'NİN; TÜRKİYE'YE RUSYAYI OYUNA GETİREREK OYUN OYNAMASIYDI.
EN GÜNCEL SURİYE YAZISI
Gazeteci Yazar Abdel Bari Atwan, El-Yevm internet sitesinde
yayınlanan yeni makalesinde, Suriye’deki son gelişmeleri ve bölgeyle ilgili
olarak yapılan uluslararası görüşmeleri değerlendirdi.
Abdel Bari Atwan, bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak
şunları yazdı:
“Rusya ve Amerika geçtiğimiz Perşembe günü barış
görüşmelerinde, sivillerin bölgeden çıkarılması ve abluka altındaki sivillere
acil yardım gönderilmesi noktasında, Suriye’de bir haftalık ateşkesin hayata
geçirilmesi kararı aldılar. Ama öyle görünüyor ki, bu kararın başarıyla
sonuçlanması için zaman çok kısıtlı. Çünkü milis güçlerin, IŞİD ve El-Nusra
gibi gruplarla bölgedeki çatışmaları, Amerika ve Rusya’nın kontrolü dışındadır.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, ülkenin askeri güçlerinin
bu güne kadar görülmemiş başarılarından dolayı kendini güvende hissettiğini
ifade etti. Beşşar Esad, Cuma günü yayınlanan Fransız gazeteciye verdiği
röportajında, teröristlerle mücadeleyi iki ayrı süreç olarak belirtiyor ve
“bizim ateşkes yapmamız terörle mücadeleye ara vereceğimiz anlamını taşımıyor”
diyerek uyarıda bulunuyor.
Suriye askeri birlikleri yeni zaferlerini öyle bir durumda
kazandılar ki, geçtiğimiz yıl Şubat ayında da silahlı muhalifler bu bölgeleri
geri alma çabasındaydılar. Ama tüm bu teşebbüs ve çabaların sonucu,İdlib ve
Cisr El-Shughour’u kaybetmek oldu ve Halep’te kurtarılamadı.
Bu şekilde, Halep Şehri ablukaya alındı ve hükümet güçleri
Türkiye sınırının birkaç kilometre gerisine kadar konuşlandılar. Beşşar Esad
son röportajında, Halep şehrinin geri alınmasının uzun zaman alabileceğini
çünkü en acil hedefin sınırlarda ve geçiş bölgelerinde, Türkiye’den silahlı
muhaliflere gelen lojistik yardımların önünü kesmek için kontrolü sağlamak
olduğunu ve gelecek hafta içerisinde alınacak olan ateşkes kararından önce bu
hedefimiz gerçekleşecek gibi görünüyor demişti.
Ruslar, rakibi olan Amerika ve müttefiklerine göre daha
zekiler. En azından Kürtler gibi iyi oyuncularla oyun oynuyorlar. Onlar
hâlihazırda Suriye’deki Kürtlere, Suriye’nin kuzeydoğu sınırına bitişik Kürt
sınırı verme vaadinde bulundular. Bu vaat, Amerika’nın, müttefiki Türkiye’yi
kızdırmamak için Kürtlere veremediği vaatti. Çünkü Ankara, Suriye’deki YPG’yi,
PKK’nın devamı olan terörist bir grup sayıyor.
Amerikan
temsilcilerin Kobani’ye gidip, Kobani lideri Recep Tib ile görüşeceği
haberlerinin yayılmasından sonra, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
iki gün öncesinden Türkiye ve Kürtler arasında bir seçim yapması için Amerika’ya
uyarıda bulundu.
Arabistan’ın
Suriye’ye IŞİD’le mücadele için özel kara kuvvetleri sevkiyatı yapmaya hazır
olduğunu açıklaması, Rusya’nın cuma günü Münih’te Amerika Dışişleri Bakanı John
Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Serey Lawrov arasında gerçekleşen barış
görüşmelerinde Rusya’nın tutumunu sertleştirdi. Lawrow, Suriye görüşmelerinde,
Arabistan’ın Suriye’ye karadan operasyon yapabilme ihtimaline asla değinilmedi,
hatta Riyad’ı bu karardan vazgeçirmeye dair bir konu bile söz konusu olmadı dedi.
Yani başka bir ifadeyle Arabistan’ın bu önerisi tamamen görmezden gelindi.
Suudi ve Körfez güçlerinin Suriye’ye asker sevkiyatı, iki
temel şarta bağlanmıştı:
İlk şart, Bu güçlerin Amerika kontrolü altında hareket
etmesi, ikinci şartta, Türkiye ve Ürdün’ün hava alanlarını ve kara geçişlerini
açarak bu operasyonlara katılması. Amerika bu güçlerin kontrolünde olmasını
reddetti ve böylece ilk şart ortadan kalktı, buna ek olarakta, Suriye Ordusunun
Türkiye sınırlarına doğru ilerleyişi, Türkiye sınır kapılarını Arabistan’a daha
açmadan kapattı.
Halep; sadece Suriye’deki gelişmelerin değil bütün bölgenin
kaderini belirleyecektir. Bu şehir, barış ya da savaşı yani üçüncü dünya
savaşını ya da bölge istikrarını belirleyici bir unsur haline gelmiştir. Bizim
elimizden gelen ise sadece, gelişmelerin ortamı hangi yöne sürüklediğini bilmek
için, şehrin kuzey kesimlerinde meydana gelen değişimleri gözlemek.”
13 Şubat 2016 Cumartesi
OYUNUN KURALI "IŞİD"
OYUNU KURALINA GÖRE OYNAMAK LAZIM VESSELAM.
SURİYE'YE KARA HAREKATI YAPILMALI MI?
Hayır. Yapılmamalı. Çünkü böyle bir harekatta Türkiye yalnız kalacaktır. Suud ve Katar Türkiye'nin yalnızlığını gidermez.
Türkiye NATO üyesidir ama NATO'nun yasal desteği üyelerine herhangi bir saldırı olması halinde geçerlidir. Yani Türkiye Suriye'ye girerse geçerli değildir. O nedenle Suriye'ye kara harekatı yapılması halinde; NATO destek vermeyeceği gibi Rusya ile karşı karşıya gelme riskinden dolayı Türkiye'yi 3.Dünya Savaşı çıkarmaya çalışmakla suçlayacaklardır.
Rusya'nın düşen uçağın intikamını almak için Suriye'de pusuya yattığı bilinmektedir. Suriye'ye yapılacak sınır ihlallerinde Rusya'nın saldırı riski bulunmaktadır. Belki de ABD denen müttefikimizin de amacı budur.
Şerefsiz takımı şunu çok iyi bilmektedir. "Kahraman Ordumuz yenilmediği müddetçe Türkiye'yi yenme, bölme, parçalama ihtimali yoktur." Bunun için envay çeşit hilelerle tüm tuzaklar KAHRAMAN ORDUMUZA KURULMAKTADIR.
ANDOLSUN Kİ YENDİRMEYECEĞİZ. ANDOLSUN Kİ YİNE BİZ KAZANACAĞIZ. GÖZÜMÜZÜ FEDA EDECEĞİZ AMA GÖZBEBEĞİMİZİ CANIMIZLA SAVUNACAĞIZ.(İNŞALLAHU ALLAHU EKBER)
DÜŞMANLARIMIZIN YAPMAK İSTEDİKLERİ NEDİR? TÜRKİYE NE YAPMALIDIR?
Yapmak istedikleri AZEZ'i de PKK'ya teslim edip Akdeniz'e bir adım daha yaklaşmaktır.Biz "Koridoru tamamlayacaklar" diyoruz ama onlara göre yine tamam olmayacak.Çünkü Azez'den Akdeniz'e açılan bölgede Lazkiye bölgesi PKK' ya verilmiyor. O zaman tek bir yer daha kalıyor koridor için: HATAY.
Şerefsiz takımının son hedefi HATAY'dır.
ABD, Dünya kamuoyunda kendi müttefikini sırtından vuran hain durumuna düşmek istemiyor. O nedenle Rusya'yı oyuna getirip kendi hainliğini ona yaptırmak istiyor.Bakınız ilk defa yazıyoruz: Obama ABD'nin başında iken sekiz yıl boyunca Ortadoğu'da en karlı çıkan ülke İran oldu.Bu Obama Müslüman ise Şİİ'dir vesselam. Obama İran'ı ihya etti,kimse fark etmedi.
Türkiye başka bir ülkeye savaş ilan etmedikçe Türkiye'ye savaş ilan edecek de yoktur. Bu nedenle Irak'da, Suriye'de ve Güneydoğu'da PKK'yı olağanüstü desteklerle donatacaklardır. Rusya da Esad'ı kışkırtabilir.Yani Esad maskesiyle saldırılar yapabilir. Ama o zaman yine NATO gündeme gelir ki bu yararımızadır. Rusya'nın amacı burada sınırlı bir misilleme olacaktır.
Unutmadan bu aralar Barzani ile aramız nasıl?
Irak Ordusu Musul'a operasyon hazırlığında. Barzani de ABD'den gelecek izni bekliyor.ABD yarın telefon etsin, Pazartesi gün Barzani meclis kararı ile referandum vs ile bağımsızlık ilan eder. Peki ABD neden telefon etmiyor? Çünkü koridor çözülmedi. Azez PKK'nın eline geçerse o telefon da edilebilir. Tabi Irak Ordusu daha önce Musul'a girmezse. Onlar neyi bekliyor? Onlar da Rusya ve İran'dan gelecek telefonu.
Bu hengamede bizim yapmamız gerekenler ise şunlardır:
Sıra Hatay'a geldiğinde uluslararası şartların lehimize döndüğü ortamda SAVAŞA GİRECEĞİZ.Saldırıya uğramamız kaçınılmaz.
Bir parantez:
(Milli Mücadele yıllarının tekrarını yaşayacağız. Atatürk'ün "Geldikleri gibi giderler" sözü yine gerçek olacak. Mili Mücadeleyi nasıl yapmış isek bunu da aynı yöntemlerle ve aynı şartlarla yapacağız.Yani Atatürk'ün "Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var, o satıh bütün vatandır" sözü yine aynen çıkacak ve kahraman Türk Milleti topyekun bir mücadeleye girecektir Allahu Alem.)
Devam...
Deplasmanda değil kendi sahamızda kazanma şansımız var.Madem ki hedefleri bu aziz topraklardır, buyursunlar gelsinler. Bir iki yıl içinde gelecekler. İlk işimiz onlar gelinceye kadar içeriyi tamamen temizlemektir.
PKK' nın siyasi kanadından başlanarak, ekonomik kaynakları, yardım ve yataklık edenlere kadar tamamı temizlenmeli. Vekillerden başlanmalı.
Çok geç kalınıyor ve dünya kamuoyunda terör örgütünün reklamının yapılmasına izin veriliyor. Bunlar yanlış işler. PYD de terör örgütüydü, şimdi ABD de Rusya da değil diyor.
İşlerine bugün böyle geldiği için dönüyorlar, yarın yani gelecek yıl PKK için de "terör örgütü değil" deyip çıkacaklar.
Diyarbakır'da, Sur'da, Cizre'de,Nusaybin'de, Şırnak'da,Silopi'de velhasıl bu ülkenin her yerinde teröristlere karşı kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimizden Allah CC binlerce defa razı olsun. Şehitlerimizin şefaatlarine bizleri de dahil kılsın ve gazilerimize de hayırlı ve sağlıklı ömürler nasip etsin İnşallah.
Güzeller güzeli Rabbim bu hengamede ve gelecek olanlarda kahramanlarımıza her daim iyilik ve inayetlerini Bedir Ashabına nasip ettiği gibi nasip buyursun İnşallah.
NOT:
ABD'ye verilecek en güzel cevaptır, tekliftir:
"Tüm dünyanın gücünün yetmediği IŞİD'i bize havale edin, tek başımıza biz halledelim ve tüm dünyayı bu IŞİD belasından kurtaralım. Kara harekatına siyasi destek veriyor musunuz?"
Veremezler. Çünkü Türkiye'nin Suriye'ye de Irak'a da girmesini dünyada hiç bir ülke İSTEMEZ. Ne ABD, ne Rusya ne de bir başkası...
SURİYE'YE KARA HAREKATI YAPILMALI MI?
Hayır. Yapılmamalı. Çünkü böyle bir harekatta Türkiye yalnız kalacaktır. Suud ve Katar Türkiye'nin yalnızlığını gidermez.
Türkiye NATO üyesidir ama NATO'nun yasal desteği üyelerine herhangi bir saldırı olması halinde geçerlidir. Yani Türkiye Suriye'ye girerse geçerli değildir. O nedenle Suriye'ye kara harekatı yapılması halinde; NATO destek vermeyeceği gibi Rusya ile karşı karşıya gelme riskinden dolayı Türkiye'yi 3.Dünya Savaşı çıkarmaya çalışmakla suçlayacaklardır.
Rusya'nın düşen uçağın intikamını almak için Suriye'de pusuya yattığı bilinmektedir. Suriye'ye yapılacak sınır ihlallerinde Rusya'nın saldırı riski bulunmaktadır. Belki de ABD denen müttefikimizin de amacı budur.
Şerefsiz takımı şunu çok iyi bilmektedir. "Kahraman Ordumuz yenilmediği müddetçe Türkiye'yi yenme, bölme, parçalama ihtimali yoktur." Bunun için envay çeşit hilelerle tüm tuzaklar KAHRAMAN ORDUMUZA KURULMAKTADIR.
ANDOLSUN Kİ YENDİRMEYECEĞİZ. ANDOLSUN Kİ YİNE BİZ KAZANACAĞIZ. GÖZÜMÜZÜ FEDA EDECEĞİZ AMA GÖZBEBEĞİMİZİ CANIMIZLA SAVUNACAĞIZ.(İNŞALLAHU ALLAHU EKBER)
DÜŞMANLARIMIZIN YAPMAK İSTEDİKLERİ NEDİR? TÜRKİYE NE YAPMALIDIR?
Yapmak istedikleri AZEZ'i de PKK'ya teslim edip Akdeniz'e bir adım daha yaklaşmaktır.Biz "Koridoru tamamlayacaklar" diyoruz ama onlara göre yine tamam olmayacak.Çünkü Azez'den Akdeniz'e açılan bölgede Lazkiye bölgesi PKK' ya verilmiyor. O zaman tek bir yer daha kalıyor koridor için: HATAY.
Şerefsiz takımının son hedefi HATAY'dır.
ABD, Dünya kamuoyunda kendi müttefikini sırtından vuran hain durumuna düşmek istemiyor. O nedenle Rusya'yı oyuna getirip kendi hainliğini ona yaptırmak istiyor.Bakınız ilk defa yazıyoruz: Obama ABD'nin başında iken sekiz yıl boyunca Ortadoğu'da en karlı çıkan ülke İran oldu.Bu Obama Müslüman ise Şİİ'dir vesselam. Obama İran'ı ihya etti,kimse fark etmedi.
Türkiye başka bir ülkeye savaş ilan etmedikçe Türkiye'ye savaş ilan edecek de yoktur. Bu nedenle Irak'da, Suriye'de ve Güneydoğu'da PKK'yı olağanüstü desteklerle donatacaklardır. Rusya da Esad'ı kışkırtabilir.Yani Esad maskesiyle saldırılar yapabilir. Ama o zaman yine NATO gündeme gelir ki bu yararımızadır. Rusya'nın amacı burada sınırlı bir misilleme olacaktır.
Unutmadan bu aralar Barzani ile aramız nasıl?
Irak Ordusu Musul'a operasyon hazırlığında. Barzani de ABD'den gelecek izni bekliyor.ABD yarın telefon etsin, Pazartesi gün Barzani meclis kararı ile referandum vs ile bağımsızlık ilan eder. Peki ABD neden telefon etmiyor? Çünkü koridor çözülmedi. Azez PKK'nın eline geçerse o telefon da edilebilir. Tabi Irak Ordusu daha önce Musul'a girmezse. Onlar neyi bekliyor? Onlar da Rusya ve İran'dan gelecek telefonu.
Bu hengamede bizim yapmamız gerekenler ise şunlardır:
Sıra Hatay'a geldiğinde uluslararası şartların lehimize döndüğü ortamda SAVAŞA GİRECEĞİZ.Saldırıya uğramamız kaçınılmaz.
Bir parantez:
(Milli Mücadele yıllarının tekrarını yaşayacağız. Atatürk'ün "Geldikleri gibi giderler" sözü yine gerçek olacak. Mili Mücadeleyi nasıl yapmış isek bunu da aynı yöntemlerle ve aynı şartlarla yapacağız.Yani Atatürk'ün "Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var, o satıh bütün vatandır" sözü yine aynen çıkacak ve kahraman Türk Milleti topyekun bir mücadeleye girecektir Allahu Alem.)
Devam...
Deplasmanda değil kendi sahamızda kazanma şansımız var.Madem ki hedefleri bu aziz topraklardır, buyursunlar gelsinler. Bir iki yıl içinde gelecekler. İlk işimiz onlar gelinceye kadar içeriyi tamamen temizlemektir.
PKK' nın siyasi kanadından başlanarak, ekonomik kaynakları, yardım ve yataklık edenlere kadar tamamı temizlenmeli. Vekillerden başlanmalı.
Çok geç kalınıyor ve dünya kamuoyunda terör örgütünün reklamının yapılmasına izin veriliyor. Bunlar yanlış işler. PYD de terör örgütüydü, şimdi ABD de Rusya da değil diyor.
İşlerine bugün böyle geldiği için dönüyorlar, yarın yani gelecek yıl PKK için de "terör örgütü değil" deyip çıkacaklar.
Diyarbakır'da, Sur'da, Cizre'de,Nusaybin'de, Şırnak'da,Silopi'de velhasıl bu ülkenin her yerinde teröristlere karşı kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimizden Allah CC binlerce defa razı olsun. Şehitlerimizin şefaatlarine bizleri de dahil kılsın ve gazilerimize de hayırlı ve sağlıklı ömürler nasip etsin İnşallah.
Güzeller güzeli Rabbim bu hengamede ve gelecek olanlarda kahramanlarımıza her daim iyilik ve inayetlerini Bedir Ashabına nasip ettiği gibi nasip buyursun İnşallah.
NOT:
ABD'ye verilecek en güzel cevaptır, tekliftir:
"Tüm dünyanın gücünün yetmediği IŞİD'i bize havale edin, tek başımıza biz halledelim ve tüm dünyayı bu IŞİD belasından kurtaralım. Kara harekatına siyasi destek veriyor musunuz?"
Veremezler. Çünkü Türkiye'nin Suriye'ye de Irak'a da girmesini dünyada hiç bir ülke İSTEMEZ. Ne ABD, ne Rusya ne de bir başkası...
12 Şubat 2016 Cuma
TSK'DAN SURİYE KONUSUNDA RET
Türk Milleti Asker millettir. PKK ile yapılan son mücadelede bunu bir kez daha ispat etmiştir.
Türk Ordusu Peygamber ocağıdır. Mehmetçiğimiz bu vatan için, Allah için gözünü kırpmadan, bir an bile tereddüt etmeden ölüme koşan, şehadet şerbetini içen, dünyanın en kahraman, en korkusuz askeridir. Türk Milleti en çok ordusuna güvenir. Türk Ordusu iç ve dış tüm saldırılara rağmen bugün ayakta kalan tek Milli kurumdur. Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesinde çıkan haber bunu bir kez daha doğruluyor. Önceki yazılarımızda Suriye'nin bir bataklık olduğunu, Müslüman'ın Müslümana silah çekmemesi gerektiğini, kardeş kanının haram olduğunu, belirtmiştik. Öte yandan, Türk Ordusunun Melhame-i Kübra'ya mümkün olduğunca ve ivedilikle hazırlanması gerektiğini, bu yüzden savaşa en son giren devlet olmamız gerektiğini, yine önceki yazılarımızda belirtmiştik.
TSK'nın Allah'a şükür, bizi yanıltmadığını aşağıdaki haberde görüyoruz:
"Türk askerinin Suriye'ye gireceği yönünde iktidara yakın medyada yer alan haberler ve Erdoğan'ın bu yönde verdiği işaretler Genelkurmay tarafından yalanlandı. Erdoğan'a Suriye konusunda bir rest de TSK'dan geldi. Genelkurmay, Türk askerinin BM kararı olmadan Suriye'ye ayak basmayacağını açıkladı.
Türk Ordusu Peygamber ocağıdır. Mehmetçiğimiz bu vatan için, Allah için gözünü kırpmadan, bir an bile tereddüt etmeden ölüme koşan, şehadet şerbetini içen, dünyanın en kahraman, en korkusuz askeridir. Türk Milleti en çok ordusuna güvenir. Türk Ordusu iç ve dış tüm saldırılara rağmen bugün ayakta kalan tek Milli kurumdur. Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesinde çıkan haber bunu bir kez daha doğruluyor. Önceki yazılarımızda Suriye'nin bir bataklık olduğunu, Müslüman'ın Müslümana silah çekmemesi gerektiğini, kardeş kanının haram olduğunu, belirtmiştik. Öte yandan, Türk Ordusunun Melhame-i Kübra'ya mümkün olduğunca ve ivedilikle hazırlanması gerektiğini, bu yüzden savaşa en son giren devlet olmamız gerektiğini, yine önceki yazılarımızda belirtmiştik.
TSK'nın Allah'a şükür, bizi yanıltmadığını aşağıdaki haberde görüyoruz:
"Türk askerinin Suriye'ye gireceği yönünde iktidara yakın medyada yer alan haberler ve Erdoğan'ın bu yönde verdiği işaretler Genelkurmay tarafından yalanlandı. Erdoğan'a Suriye konusunda bir rest de TSK'dan geldi. Genelkurmay, Türk askerinin BM kararı olmadan Suriye'ye ayak basmayacağını açıkladı.
İktidara yakın medyada son günlerde dillendirilmeye başlanan "Türk askerinin Suriye'ye gireceği" yönündeki iddialara TSK'dan yalanlama geldi.
Üst düzey Genelkurmay yetkilisi, Türkiye'nin BM kararı olmadan Suriye'ye ayak basmayacağını belirtti.
Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı "1 Mart tezkeresi hataydı, Suriye’de bu hatayı yeniden yapmayacağız" şeklindeki açıklama, Türk askerinin Suriye'ye gireceği yorumlarına neden olmuştu. İktidara yakın medya da bu doğrultuda haberler yapmıştı.
Saray cephesinde bunlar yaşanırken, TSK’den konuyla ilgili tüm senaryoları rafa kaldıran bir açıklama geldi. Hürriyet’e konuşan askeri kaynaklar; “BM Güvenlik kararı olmadan Türk Ordusu Suriye topraklarına adım atmayacak.” diyerek, net bir tavır koydu. Açıklamada, "Rusya'nın tavrı nedeniyle böyle bir kararın çıkması da imkansız" diyerek kendi açısından bu konuyu rafa kaldırdı.
TSK’nın bu açıklamasının Erdoğan’ın başkanlığında yapılan acil güvenlik toplantısının hemen ardından gelmesi dikkat çekti. Erdoğan Güney Amerika gezisinden dönüşte Suriye konusundaki kararı Saray’da yapılacak güvenlik toplantısında vereceklerini açıklamıştı.
Bu toplantının hemen ardından TSK’nın Hürriyet’e konuşması ve BM Güvenlik Kararı olmadan Türkiye Suriye’ye adım atmayacak gibi net ifadeler kullanması Suudi Arabistan ile Türkiye’nin ortak operasyonla Suriye’ye girmesini isteyen Erdoğan’a rest anlamına geliyor.
İŞTE HÜRRİYET'TE DENİZ ZEYREK İMZASIYLA YAYINLANAN O HABER-ANALİZ...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, Başbakan Davutoğlu’nun ziyaretiyle de çakışan Suudi Arabistan temaslarından ortak tatbikat çıktı. Orgeneral Akar’ın ziyaretinin ‘İslam ordusu’ ve terör örgütü IŞİD karşıtı koalisyon çerçevesinde yapılmadığını belirten askeri kaynaklar, ikili ilişkiler kapsamında olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin ocak ayının sonunda müdahil olduğu diplomatik gelişmeler had safhadayken en çok dikkati Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Suudi Arabistan’ı ziyareti çekti. Akar’ın ziyaretinde, “Ortak tehditlere karşı ortak stratejik işbirliği” kararı alındı.
İki ülke silahlı kuvvetleri ortak tatbikatlar da yapacak. Orgeneral Akar’ın Suudi Arabistan ziyaretinin, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu ülkeye gidişiyle çakışması ve Akar’ın Kral Abdulaziz’in yemeğinde çekilen fotoğraflarının basına yansıması, görüşmeleri ön plana çıkarmıştı.
Genelkurmay, resmi açıklamasında Orgeneral Akar’ın 30 Ocak 2016 tarihinde saat 19.30’da akşam yemeğinde Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdul Rahman bin Saleh AL-Bunyan ile bir araya geldiğini, 31 Ocak 2016 tarihinde, Orgeneral Saleh AL-Bunyan eşliğinde Riyad’da bulunan Hava Kuvvetleri Hava Harekât Merkezi’ni ziyaret ettiğini ve Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in verdiği yemek davetine katıldığını duyurdu.
Genelkurmay açıklamasına göre Orgeneral Akar, 1 Şubat günü ise Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nı, Kral Abdülaziz Kara Harp Okulu’nu, Türkiye’nin Riyad Büyükelçiliği’ni ve Riyad Askeri Ataşeliği’ni ziyaret etti, ardından Türkiye’ye döndü.
‘İSLAM ORDUSU’YLA İLGİSİ YOK
Hürriyet’e bilgi veren kaynaklar, öncelikle ziyaretin Suriye konusundaki terör örgütü IŞİD karşıtı koalisyon faaliyetleri çerçevesinde değil, ikili ilişkiler kapsamında yapıldığını vurguladılar. Bu da şu anlama geliyor: Ziyaretin gündeminde, 2015 sonunda gündeme gelen “İslam ordusu” yok. Ziyaretin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin “ABD öncülük ederse Suriye’ye asker göndeririz” açıklamalarına denk gelmesi de tamamen tesadüf. Kaynaklar, TSK’nın iki konuda da mesafeli olduğuna dikkat çekiyor. Üst düzey bir yetkili, “Sözü edilen birlikteliğe zaten ‘İslam ordusu’ denilemez. Böyle bir girişim olursa da Türkiye, askeri kanadında yer almaz” dedi.
Uluslararası toplumun Suriye’ye asker göndermesi konusunda Genelkurmay’ın iki önemli kararı var:
1) ABD, Rusya’nın tavrı nedeniyle BM’den karar çıkarılamayacağının farkında ve dolayısıyla böyle bir hazırlık yapmıyor.
2) Türk Silahlı Kuvvetleri BM Güvenlik Konseyi’nden bir karar alınmadıkça Suriye topraklarına ayak basmayacak.
BÖLGESEL SORUNLARA ORTAK TAVIR
Bir yetkili, Orgeneral Akar’ın ziyaretiyle ilgili şu bilgileri verdi: “Yakın gelecekte, Türkiye ile Suudi Arabistan ‘Yüksek düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’ toplayacak. Sivil alanda görüşmeler sürüyor. Askerler de ikili düzeyde işbirliğini geliştirmenin yollarını arıyor. Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı, Türkiye’ye gelmişti. Akar’ın ziyareti iadei ziyaretti bir bakıma. Karşılıklı ziyaretler sonunda Suudi Arabistan ile askeri işbirliğinin boyutlarının arttırılması hedefleniyor. Buradaki ortak hedef, iki ülke silahlı kuvvetlerinin bölgesel sorunlara müdahale konusunda ortak tavır sergilemesidir. Bu kapsamda ikili ortak tatbikatların yapılması gündemde. Askeri işbirliği ‘eğitim’ alanında da gelişecek.”
İRAN’IN RAHATSIZ OLMA İHTİMALİ DE DAHİL
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suudi ordusu ile işbirliğini arttırması, Suudilerle İran arasındaki gerilimin tırmandığı bir döneme denk geliyor. Ankara, İran’ın bu yakınlaşmadan rahatsız olması ihtimalini dikkate alarak hareket ediyor. Diğer taraftan, TSK ile Suudi ordusu arasındaki yakınlaşma, ABD’nin desteğini almış görünüyor. Amerikalıların tek kaygısı, Türkiye’nin İran ile Suudi Arabistan arasında ortaya çıkan Şii-Sünni gerilimine ‘devlet’ olarak dahil olduğu algısının meydana gelmesi.
KAYNAK: HÜRRİYET
11 Şubat 2016 Perşembe
PROF.DR.SENCER İMER "DOĞRUYU" SÖYLEDİ
PROF.DR.SENCER İMER TÜRKİYE'NİN ABD İLE DEĞİL BÖLGE ÜLKELERİ VE RUSYA İLE İŞBİRLİĞİ YAPMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.
Prof. Dr. Sencer İmer, PYD krizini Ulusal Kanal’a
değerlendirdi
Profesör Doktor Sencer İmer Ankara ile Washington arasında
büyüyen PYD krizini Ulusal Kanal’a değerlendirdi. Amerika’nın PYD ile Kürt
koridoru oluşturmak istediğini belirten İmer “Türkiye bunu engellemek için
Amerika’yla değil bölge ülkeleri ve Rusya’yla işbirliği yapmalıdır” dedi.
Türkiye ile Amerika arasındaki “PYD anlaşmazlığı” iki ülke
arasında kriz yarattı.
Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Sencer İmer, krizin iki ülke arasındaki çıkar çatışmasından
kaynaklandığını belirtti.
Amerika’nın PYD ile Kürt koridoru kurmak istediğini
hatırlatan İmer, “Türkiye bunu engellemek için bölge ülkeleri ve Rusya’yla
işbirliği yapmalı” dedi.
İmer, ABD'nin tutumuna karşılık İncirlik Üssü'nün
kapatılması gerektiğini söyledi.
YORUM
Sencer Hoca'nın önerisi; uçak düşürme olayından önce olsaydı doğruydu ancak Rusya ile savaşın eşiğinde olan AKP bunu şimdi nasıl yapabilir? Bu mümkün değil.
Çözüm önerisini de yazacağız ancak önce bir öz eleştiri yapmalıyız.
Ergenekon kandırdı. Esad kandırdı. Maliki kandırdı. Cemaat kandırdı. Pkk kandırdı. Pyd kandırdı.
Ama ABD hiç kandırmadı öyle mi?
Bunlar AKP'yi sadece bir defa kandırdı ise ABD tam on üç yıl boyunca AKP'yi yüzlerce defa kandırdı. Bu ne gaflettir?
Arap baharını başlatan Rusya mıydı? Hayır ABD idi.O halde niçin yardım ettik? Arap baharının esas hedefinin Türkiye ve İran olduğu bilinmiyor muydu? Bu işte Suriye'nin kilit ülke olduğu anlaşılamamış mıydı?
Arap Baharının Suriye'ye gelmek için yapıldığı düşünülemedi mi? Oysa Erbakan Hoca Arap baharından önce açıklamıştı. Abdullah Gürbüz Hoca Efendi ve bazı alimler yıllar önce açıklamışlardı. İlgilenen olmadı mı?
Tunus'da, Libya'da, Mısır'da, Yemen'de, Irak'da, Suriye'de Arap Baharı öncesi kimler dostumuzdu, şimdi kim kaldı?
Arap baharının en başında ABD ile dosttuk.ABD ile dost isek herkes düşman olsun önemli değil dedik.Herkesi karşımıza aldık, şimdi o ABD de karşımıza geçiyor ve yapayalnız kalıyoruz değil mi?
Rus uçağının düşürülmesi de ABD'nin hem Rusya hem de Türkiye'ye son oyunuydu değil mi?
Gelelim çözüm önerisine...
Madem ki bu işlerin bütün sorumlusu ABD'dir. Ve ABD ile işbirliği yapan AKP'dir. O halde ABD ve AKP ile bu işler düzelmez.
Olması gereken ya AKP kendi kendisini sıfırdan yenileyecek ve yüzseksen derecelik bir dönüş ile yepyeni bir dış politika izleyecek. Ya da ülke çıkarları için dış politikadan sorumlu olan tüm yetkililer halkın huzurunda öz eleştiri yapıp bir basın toplantısı ile özür dileyip istifa edecekler.
Eğer AKP den böyle bir girişim gelirse basın toplantısında ABD'nin IŞİD ile ilişkileri, müttefiklik kapsamında Türkiye'ye IŞİD ile ilgili teklif ve önerileri ve IŞİD hakkında ABD'nin tüm dünyayı kandırdığını ispat eden bilgilerin paylaşılması yararlı olacaktır.
"ABD, IŞİD'e karşı savaştan söz ediyor ama yalandır. IŞİD'in gerçek kurucusu ve koruyucusu ABD'dir. Bize IŞİD'e yardım konusunda defalarca tekliflerde bulunmuştur. ABD yalan söylemekte ve dünya kamuoyunu kandırmaktadır." şeklinde yapılacak açıklamalar Türkiye'nin hem bölge ülkeleriyle hem de Rusya ile ilişkilerini düzeltir. AKP bunu yapabilir mi? Bize göre yapmalı.
Ya da AKP çekilmeli. Mevcut yöneticiler çekilmeli ama bir plan dahilinde yapılmalı. Önce parti içi bir muhalefet oluşturulmalı. Muhalefet yönetimi hatta Cumhurbaşkanını bile dışpolitika cihetinden eleştirmeli. Bu eleştiriler ile güçlenip (tabanda gizliden desteklenip) olağanüstü bir kongre ile AKP yönetimi hepten değişmeli.
Bu da olmazsa olacak olan bellidir. İş başa düşmüştür. Tüm kafirler ile cenge hazır olalım.Tıpkı Milli Mücadele yıllarında olduğu gibi hem iç hem de dış düşmanlar ile amansız bir cenge hazır olalım.
Hadis yorumlarına göre de tarih tekerrürden ibarettir. Milli Mücadele yıllarında Atatürk gibi bir önderimiz olduğu için şanslıydık.İnşallah yine tarih tekerrür edecek ve bu sefer çok daha büyük bir mucize ile Hz.Mehdi AS'ın önderliğinde tüm dünyaya hakim olacağız İnşallah.
Sitemizi dünya çapında takip ediciler olduğu bildiriliyor.(Farkındayız)
O halde biz de buradan duyuralım.
Ey köhnemiş yaşlı dünyanın son zalimleri!
Bu sefer fena duvara çarptınız.
Öyle bir ulusa çarptın ki yaşamaktan değil ölmekten zevk alır.
Dünyanın gelmiş geçmiş en kahraman, en cesur, en yetenekli savaşçıları ile savaşmaya hazır mısın?
Zalimler için yaşasın cehennem. Allah CC Kahraman Ordumuza ve Kahraman Milletimize iyilik ve inayetlerini daim kılsın İnşallah.
Büyük kıyamete yüz yıl kalmış, küçük kıyamet yarın.
Haydi şerefsiz takımı, hepiniz bir olun gelin cevabınızı alın
6 Şubat 2016 Cumartesi
HZ.MEHDİ AS BU YIL ZUHUR EDEBİLİR
SURİYE'NİN İŞGALİNE SUUD TALİP OLDU.
Suud Suriye'nin işgaline talip oldu. ABD memnuniyetle karşıladı.On gün sonra ABD'ye sunulan Suud planı değerlendirilecek ve ABD'den tam destek veya değiştirilmiş şekliyle destek çıkacak. O arada yine Türkiye'ye ABD'den üst düzey ziyaretler olabilir.Biden ziyareti gibi.
Suud'un Suriye'ye asker gönderme teklifine Bahreyn de katılmak istiyor.Yarından sonra Katar, Kuveyt, BAE vb katılımlar olacak. Ürdün'de 200 bin kişilik kara ordusunun tamamlanmasıyla Suriye'ye girmek için hazır hale gelinecek ve ABD'den haber beklenecek. Harekatın bahanesi yine IŞİD.
Bir parantez:
( Bu IŞİD ne menem bir örgütmüş ya...
ABD düşmanı,Rusya düşmanı, tüm Dünya düşmanı yine de dimdik ayakta duruyor.Yıkılmıyor. Dağarcığımızda erzakımız olmasa Mehdi'nin ordusu sanacağız vesselam. Elhamdülillah ki sapmıyoruz da saptırmıyoruz da.
Bu manada IŞİD ile ilgili akla gelmesi ve sorulması gereken esas soru şu:
MADEM Kİ BU IŞİD'E HERKES DÜŞMAN, O ZAMAN KİM DESTEKLİYOR KARDEŞİM, BU KADAR SİLAHI KİMDEN ALIYOR? EL CEVAP: ABD, İNGİLTERE VE İSRAİL.)
Devam...
Suud ve beraberindekiler Ürdün üzerinden Suriye'ye girerlerse ESAD DÜŞECEK.
Başarılı olacaklar çünkü hadis yorumlarında öyle geçiyor.Türkiye de kuzeyden bu operasyona destek verecektir. Hadis yorumlarında o da geçiyor. ABD Suriye'nin güneyden işgalinde kendi ordusu ile topyekun yer almayacak ve kurmaylık ve özel birlikler seviyesinde destek verecektir. Hava ve deniz gücüyle savaşta yer alacaktır.Ancak karada ABD ordusu olmayacak.
İran ve Rusya Suriye'de yenilecektir. Ki Rusya bu yenilgiden Türkiye'yi sorumlu tutsun ve Suriye'ye kara harekatı yapsın. Bu harekat hadis yorumlarında Melhame-i Kübra'yı başlatacak harekattır. Ermenistan üzerinden Amik ovasına inecekler. İran ve Rusya'nın kara herakatına karşı hava operasyonları ile başarılı olmaları mümkün değil. Şu an için kara harekatı da yapamazlar.O nedenle Suud ve koalisyon ülkelerinin kara harekatı başarılı olacaktır.
Hadis yorumlarına göre Suriye'ye yapılacak harekat Nisan ayından önce başlayacak. Yani bu yıl olursa.Çünkü Nisan'ın sekizinde Recep ayı giriyor ve Süfyan bu recep ayında çıkacak.Yani bu yıl çıkarsa bu Nisan'da. Seneye kalırsa yine Nisan.
Suriye Dışişleri Bakanı ve İran Genel Kurmay Başkanı Suud'u tehdit ettiler. Yani Suriye operasyonu olursa İran ve Rusya da işin içinde olacak.BÖLGESEL SAVAŞ OLACAK.
Açık yazalım.Türkiye bir bölgesel savaşa girse ABD ve NATO'nun destek verip vermeyeceği belli değildir.
Ama söz konusu Suud olunca ABD destek verir.Bundan eminiz. Sebebi şudur: Suud batı için sadık,uysal ve emir eri bir uşaktır.
Türkiye ise yerine göre yalvara yakara, yerine göre yalan dolan ile yerine göre oyun, hile ile kandırarak saflarında tutabildikleri liderlik potansiyeli olan bir ülkedir.
Bu nedenle en dostane hallerinde "başının çaresine bakar" diye diğer hallerinde ise "fazla güçlenmesin" diye destek vermezler. İşte Kıbrıs orada.1974.
Stratejik olarak Suriye harekatının zamanı yaz aylarıdır.(Suud açısından) Eğer merkez güç Suud askeri olacaksa kış veya bahar aylarında Suriye'ye gelemezler.Üşürler. Ancak gelmeleri gerekirse veya şaşırtmak isterlerse o başka.
Gelmeleri gerekebilir çünkü Halep de düştüğünde Suriye'de Esad açısından iç birlik sağlanmış olacak.Yani muhalefet tamamen bitecek. Bir nevi iç savaş sona erecek. İç savaş sona ererse IŞİD de Suriye'de olmayacak demektir ki o zaman Suriye'ye giriş sebebi de kalmayacaktır. O nedenle Suud askeri üşümek zorunda kalabilir.Zaten paraları çoktur termal elbiseleri de hazırdır. Olabilir yani.
Ya da Suud teklifi, sağ gösterip sol vurabilir mi? Yani "Suriye" derlerken Yemen'e vurabilirler mi?
Hayır Yemen'e var güçleriyle vuruyorlar zaten. Ve kritik gelişmeler Suriye'de gerçekleşiyor. Esad Suriye'nin tamamına hakim oluyor. Halep de düşüyor. Unutmadan Türkiye'ye 500 bin mülteci gelebilir Suriye'den. Dikkat ediniz 500 bin diyoruz. Durum çok ciddi yani.
Gelişmeler Suud koalisyonun Ürdün'den Suriye'ye Mart ayında harekat başlatacağı ve Nisan'da Esad'ın düşeceği şeklindedir.Eğer böyle olursa ABD ile Rusya arasında Akdeniz'de bir deniz savaşı veya sınırlı bir gövde gösterisi yaşanabilir.
Nisan'da Esad düşerse yerine Süfyan gelir.Muharrem ayında da Hz.Mehdi AS zuhur edebilir.
TABİ Kİ ALLAHU ALEM.
Suud Suriye'nin işgaline talip oldu. ABD memnuniyetle karşıladı.On gün sonra ABD'ye sunulan Suud planı değerlendirilecek ve ABD'den tam destek veya değiştirilmiş şekliyle destek çıkacak. O arada yine Türkiye'ye ABD'den üst düzey ziyaretler olabilir.Biden ziyareti gibi.
Suud'un Suriye'ye asker gönderme teklifine Bahreyn de katılmak istiyor.Yarından sonra Katar, Kuveyt, BAE vb katılımlar olacak. Ürdün'de 200 bin kişilik kara ordusunun tamamlanmasıyla Suriye'ye girmek için hazır hale gelinecek ve ABD'den haber beklenecek. Harekatın bahanesi yine IŞİD.
Bir parantez:
( Bu IŞİD ne menem bir örgütmüş ya...
ABD düşmanı,Rusya düşmanı, tüm Dünya düşmanı yine de dimdik ayakta duruyor.Yıkılmıyor. Dağarcığımızda erzakımız olmasa Mehdi'nin ordusu sanacağız vesselam. Elhamdülillah ki sapmıyoruz da saptırmıyoruz da.
Bu manada IŞİD ile ilgili akla gelmesi ve sorulması gereken esas soru şu:
MADEM Kİ BU IŞİD'E HERKES DÜŞMAN, O ZAMAN KİM DESTEKLİYOR KARDEŞİM, BU KADAR SİLAHI KİMDEN ALIYOR? EL CEVAP: ABD, İNGİLTERE VE İSRAİL.)
Devam...
Suud ve beraberindekiler Ürdün üzerinden Suriye'ye girerlerse ESAD DÜŞECEK.
Başarılı olacaklar çünkü hadis yorumlarında öyle geçiyor.Türkiye de kuzeyden bu operasyona destek verecektir. Hadis yorumlarında o da geçiyor. ABD Suriye'nin güneyden işgalinde kendi ordusu ile topyekun yer almayacak ve kurmaylık ve özel birlikler seviyesinde destek verecektir. Hava ve deniz gücüyle savaşta yer alacaktır.Ancak karada ABD ordusu olmayacak.
İran ve Rusya Suriye'de yenilecektir. Ki Rusya bu yenilgiden Türkiye'yi sorumlu tutsun ve Suriye'ye kara harekatı yapsın. Bu harekat hadis yorumlarında Melhame-i Kübra'yı başlatacak harekattır. Ermenistan üzerinden Amik ovasına inecekler. İran ve Rusya'nın kara herakatına karşı hava operasyonları ile başarılı olmaları mümkün değil. Şu an için kara harekatı da yapamazlar.O nedenle Suud ve koalisyon ülkelerinin kara harekatı başarılı olacaktır.
Hadis yorumlarına göre Suriye'ye yapılacak harekat Nisan ayından önce başlayacak. Yani bu yıl olursa.Çünkü Nisan'ın sekizinde Recep ayı giriyor ve Süfyan bu recep ayında çıkacak.Yani bu yıl çıkarsa bu Nisan'da. Seneye kalırsa yine Nisan.
Suriye Dışişleri Bakanı ve İran Genel Kurmay Başkanı Suud'u tehdit ettiler. Yani Suriye operasyonu olursa İran ve Rusya da işin içinde olacak.BÖLGESEL SAVAŞ OLACAK.
Açık yazalım.Türkiye bir bölgesel savaşa girse ABD ve NATO'nun destek verip vermeyeceği belli değildir.
Ama söz konusu Suud olunca ABD destek verir.Bundan eminiz. Sebebi şudur: Suud batı için sadık,uysal ve emir eri bir uşaktır.
Türkiye ise yerine göre yalvara yakara, yerine göre yalan dolan ile yerine göre oyun, hile ile kandırarak saflarında tutabildikleri liderlik potansiyeli olan bir ülkedir.
Bu nedenle en dostane hallerinde "başının çaresine bakar" diye diğer hallerinde ise "fazla güçlenmesin" diye destek vermezler. İşte Kıbrıs orada.1974.
Stratejik olarak Suriye harekatının zamanı yaz aylarıdır.(Suud açısından) Eğer merkez güç Suud askeri olacaksa kış veya bahar aylarında Suriye'ye gelemezler.Üşürler. Ancak gelmeleri gerekirse veya şaşırtmak isterlerse o başka.
Gelmeleri gerekebilir çünkü Halep de düştüğünde Suriye'de Esad açısından iç birlik sağlanmış olacak.Yani muhalefet tamamen bitecek. Bir nevi iç savaş sona erecek. İç savaş sona ererse IŞİD de Suriye'de olmayacak demektir ki o zaman Suriye'ye giriş sebebi de kalmayacaktır. O nedenle Suud askeri üşümek zorunda kalabilir.Zaten paraları çoktur termal elbiseleri de hazırdır. Olabilir yani.
Ya da Suud teklifi, sağ gösterip sol vurabilir mi? Yani "Suriye" derlerken Yemen'e vurabilirler mi?
Hayır Yemen'e var güçleriyle vuruyorlar zaten. Ve kritik gelişmeler Suriye'de gerçekleşiyor. Esad Suriye'nin tamamına hakim oluyor. Halep de düşüyor. Unutmadan Türkiye'ye 500 bin mülteci gelebilir Suriye'den. Dikkat ediniz 500 bin diyoruz. Durum çok ciddi yani.
Gelişmeler Suud koalisyonun Ürdün'den Suriye'ye Mart ayında harekat başlatacağı ve Nisan'da Esad'ın düşeceği şeklindedir.Eğer böyle olursa ABD ile Rusya arasında Akdeniz'de bir deniz savaşı veya sınırlı bir gövde gösterisi yaşanabilir.
Nisan'da Esad düşerse yerine Süfyan gelir.Muharrem ayında da Hz.Mehdi AS zuhur edebilir.
TABİ Kİ ALLAHU ALEM.
4 Şubat 2016 Perşembe
OKTAN KELEŞ ZİKA VİRÜSÜNÜN ASLINI AÇIKLAMIŞ (MUTLAKA OKUYUNUZ)
Zika Köle Irk mı?
Oktan Keleş yazdı:Zika Köle Irk mı?
5 Şubat 2016 00:16
Zika Köle Irk mı?
Zika virüsü haberleri malum dünya gündeminde oldukça geniş bir şekilde yer alıyor. Kısaca bir sivrisinekten geçiyor, hamile kadınlar ve bebekler için büyük tehlike arz ediyor. Zika virüsü nedeniyle; kafası, beyni küçük bebekler doğuyor ve ömür boyu böyle zeka ilkelliği yaşıyor. Dünya şaşkın bir vaziyette. Zika virüsü hızla yayılıyor ve -sözde- önleyici aşısı yok. Çare olarak; insanlık alemine, 'en az 5 yıl doğum yapmayın, hamile kalmayın' telkinleri yapılıyor.
Peki nedir bu işin aslı? Tabiî ki kontrolden çıkmış, laboratuar ortamında biyolojik savaş… Zamansız, kontrol dışı planlar bozulmuş anlaşılan. Bizim için sürpriz mi? Elbette ki hayır. On Altı Yıldız yine önceden uyarmıştı, anlayana. Erol Elmas imzalı 28 Mart 2011 tarihli; 'Yeni Bir Sivrisinek Türü' başlıklı yazıda biyolojik saldırı endişesi belirtilmişti.
Yazılmayanlara ek yapalım; Şeytani plan işleseydi, zika virüsü sayesinde tüm dünyayı saracak salgın 1 milyar insanı zika mağduru olarak dünyaya getirecekti. Sözde PARANTHROPUS İLKEL İNSANI: BEYİN VE KAFATASI EN KÜÇÜK İNSAN IRKI. OLDUKÇA İLKEL ÇOĞALIM VATANI İSE DOĞU AFRİKA.
Eee şimdi bu plan tutsaydı; 1 milyar insan ZAYIF, GÜÇSÜZ, İLKEL, KÖLE doğacak, 5 yıl doğum yapmak yasaklanmasa bile, insanlık, korkudan hamile kalmayacak, 29 yıllık dünya insan popülasyonu tam bir kontrol altında alınacak olup, ileri zekalılar efendi olacaktı vs.
Ama yine plan bozuldu. Vakitsiz sızma, işi alt üst etti. Peki bu zika virüs patenti kime ait: ROCKEFELLER Vakfı'na. Afrika ve Hindistan'da özel araştırmacı bilim adamlarınca 1947'de deneysel virüs olarak tekele alınıyor, belge isterseniz bakın.
Daha fazlasını yazmaya gerek yok, ancak şunu söyleyebiliriz: Bu planı bozanlar, mutlaka önlem almıştır! Paniğe gerek yok. Anlayan anladı.
KULBAK BİLGE 2'DEN KULBAK'IN SEYİR DEFTERİNDEN NOTLAR.
Şimdi bir soru; acaba yüz binlerce yıl önceleri de böyle bir plan olmuş ve tuhafinsansılar üremiş midir?
Hud-116: 'Sizden önceki çağlarda nesillerde AKLI BAŞINDA OLANLAR insanlığı kötülükten alıkoyabilirdi çok azı böyle yaptı.
O çağlardan birinde çıkan hohle fels venüs heykelleri. Tahmini m.ö 5000'ler; kafaları küçük, vücutları büyük; Almanya, Rusya, Amerika vs. çıkan heykeller. Asya hariç. Yani bu heykeller Türklerin bulunduğu bölgelerde çıkmadı.
Türklerin yaşadığı yerlerde çıkan kavim heykellerinin sırrı:
Zika köle insanı, yani öyle çağlar vardı ki tüm dünyanın belli bölgelerinde geri zekâlı insanlar vardı. Buna mukabil Türk kavmi normal, akıllı insanlardı. Taş Bababalbal heykelleri buna örnek.
Yani dünyaya, aklı başında Türk kavmi düzen vermişti. Bu durum, bir çok çağda tekerrür etti.
İnsansılar sırrı buydu. İnsansılar varken yani iskelet kafa yapısı hastalıklardan değişik İLKELLEŞMİŞ ZEKALI NESİL ama yine köken itibariyle insanlardı. Bunlar, aklı başında normal insanlıkta vardı, aslında Batının Şeytanileri bunu iyi biliyorlardı. Darwin şeytanı bu yüzden kompleksle ırkları sayarken kendi ırklarını üstün diğerleri sözde hayvana bağladı. Ahmak evrimciler düşünsün…
Zika kelimesini özellikle seçtiler: ZEKA VE ZAİKA kelimesinin zıttı algılaması çağrıştırmakta.Arapça'da zaika anlamınında.
İnsansıların sırrını da birde bu gözle araştırsınlar:
BAKARA-26 : 'Allah sivrisineği örnek vermekten çekinmez ondan üstün varlığı da kimileri için bu misaller anlaşılır yerindedir bazıları azar bazıları hidayete erer.'
ALİ İMRAN-137: 'Sizden önceki milletlerin başından nice olaylar geçmiştir.'
MÜMİN-31: 'SONRA BAŞKA NESİL YARATTIK.'
NİSA -9 'KENDİLERİ GERİYE ZAYIF ÇOCUKLAR BIRAKTIKLARINDA ÜRPERİP KORKSUNLAR....'
ENFAL-26: 'O VAKTİ HATIRLAYINKİ YERYÜZÜNDE SİZ GÜÇSÜZ VE ZAYIF İDİNİZ, İNSANLARIN SİZİ KAPIP GÖTÜRMESİNDEN KORKUYORDUNUZ ALLAH SİZİ DESTEKLEDİ.'
ENFAL-18: 'ALLAH KAFİRLERİN TUZAĞINI ZAYIF DÜŞÜRENDİR.'
BAKARA-205:'İŞ BAŞINA GEÇTİĞİNDE YERYÜZÜNDE BOZGUNCULUK ÇIKARMAK, EKİNİ VE NESLİ YOK ETMEK İÇİN DİDİNİR. ALLAH DA BOZGUNCULUĞU SEVMEZ.'
Bu asır hak ve hakikatin çıkacağı asırdır. Allah, TÜRKİYE CUMHURİYETİ Devletimize, TÜRK milletimize, TÜRK ordumuza zeval vermesin.
Yazının devamı Kalperenlerin tefekkürlerinde.
Oktan Keleş
oktankeles@gmail.com
onaltiyildiz@gmail.com
Twitter:@oktankeles PERİNÇEK'İN AÇIKLAMALARI ÇOK ÖNEMLİ
PERİNÇEK'İN SON AÇIKLAMALARI ÇOK ÖNEMLİ.MUTLAKA SONUNA KADAR OKUYUNUZ
Ana Sayfa / RÖPORTAJ / Perinçek'ten bomba açıklamalar!
Hayatımın en mutlu dönemindeyim
RÖPORTAJ Giriş Tarihi : 04-02-2016 01:04 | Güncelleme :
04-02-2016 16:45
Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu
dönemindeyim
Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu
dönemindeyim Haber
E-posta Paylaş Takip
Et Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gündeme ilişkin görüşlerini ve
hakkındaki iddiaları Hatice Kübra Kocaoğlu'na değerlendirdi.
MEMUR HABERLERİNİN YENİ ADRESİ...
HATİCE KÜBRA KOCAOĞLU / GAZETECİLER.COM
"Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk" sözleri
ile gündeme gelen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'le geçmişten
günümüze hakkında merak edilenleri konuştuk. Muhafazakarlarla gerçekten bir
cephe kurdu mu, AK Parti ile anlaştı mı, İslamcılar'la arası nasıl, Türk
solunun geldiği noktaya nasıl bakıyor?
Sadece siyaset değil medyada konuştuk elbette. Yalçın Küçük
Ulusal Kanal'dan neden ayrıldı, Gülay Göktürk, Hasan Cemal, Oral Çalışlar gibi
bir dönem Perinçek'in birlikte çalıştığı isimler hakkında Perinçek şimdi ne
düşünüyor, Türk medyasının bugünkü durumu ve Akit Tv'ye çıkması...
"Hayatımın en mutlu dönemindeyim" diyen Doğu
Perinçek bakın daha neler söyledi?
MUHAFAZAKARLAR YANIMIZDA VE BUNDAN MUTLULUK DUYUYORUZ
Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk sözleriniz büyük yankı
uyandırdı. Neydi o sözden kastınız?
Orada sadece muhafazakarlar değil milletin bütün kesimleri
sayılıyordu. Milliyetçiler, halkçılar, sosyalistler, muhafazakarlar,
ilericiler... Ama bir kısım, muhafazakarlarla sanki vatan için beraber olunmaz
anlayışıyla, onu öne çıkardılar.
Türkiye, bir vatan savaşı veriyor. Bölücü terör örgütüne
karşı büyük bir mücadele var. O mücadelede bütün milleti birleştireceğiz.
Kendisine solcu diyen ama PKK ile yan yana olanlar var. Hendeğin bu tarafında
kim varsa onlarla biz kardeşiz. Mehmetçikle yüreği çarpan muhafazakarlar
yanımızda ve bundan mutluluk duyuyoruz. Ama Amerika ve İsrail yandaşı olan
sözümona sahte solcu olanlar karşı tarafta. Onlar düşman tarafı yeğlemiş
bulunuyorlar ama yenilen taraftalar.
TÜRKİYE'NİN BİRİNCİ MESELESİ VATAN BÜTÜNLÜĞÜ
Bugün saflar ve kamplaşma da bu noktada mı size göre?
Amerika ve İsrail PKK'yı stratejik piyon olarak Türkiye'nin
üzerine sürüyor. Bugün Türkiye'nin birinci meselesi vatan bütünlüğüdür. O zaman
biz de o vatan bütünlüğü için mevzide olacağız. Kim düşman taraftaysa o da
kendi geleceğiyle ilgili bir seçim yapmış oluyor. O seçim de hendeğe gömülmek.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Polisi ve köy korucularımız onları hendeklere
gömüyor.
ÖCALAN'IN EMPERYALİZME KARŞI OLMAK GİBİ BİR MEVZİSİ YOK
Siz daha önce Öcalan'la Bekaa Vadisinde görüştüğünüzde
PKK'nın Amerika'nın güdümüne girmesi konusunda kendisini uyardığınızı
söylemiştiniz. O dönem Öcalan'ın cevabı ne oldu size?
Öcalan için, emperyalizme karşı olmak, siyonizme karşı olmak
diye bir mevzi yok. O bölge devletlerinin arasındaki çelişmelerden
yararlanarak, o çatlaklarda yaşama tutunmaya çalışan bir çizgiye sahip. Onun
için Amerika ve İsrail'e karşı olmak diye bir programı yok. 1989-90 Körfez
Savaşı öncesinde o uyarıları yaptığımız zaman Öcalan'a, Şam'da ve Bekaa'da
olduğu için Suriye devletinin kontrolündeydi ve Amerika ve İsrail karşıtı
uyarılarımıza tepkisi olmadı. Ama 91'den sonra kendisi de Şam'da olduğu halde
PKK Amerika'ya doğru meyletti.
ERDOĞAN SURİYE'YE GİRECEKTİ
Yanıbaşımızda bir Suriye krizi var. Siz Suriye meselesinde
Suriye yönetiminden yana tavır alıyorsunuz. Neden?
Suriye Amerikan emperyalizmine karşı aslanlar gibi
savaşıyor. Bütün kalbimizle onların mücadelesini destekliyoruz. Gözümüzün
önünde Amerika merkezli bir müdahale var. Amerika çeşitli terör örgütlerini
Erdoğan yönetimini de kullanarak Suriye'nin üzerine sürdü. 2011 yılından bu
yana Suriye'yi parçalamaya çalışıyorlar. Suriye'nin parçalanması Türkiye'nin
parçalanması demek, Irak'ın, İran'ın parçalanması demek. Eğer bölge ülkeleri
birleşirse o zaman Amerika'nın projeleri ve siyonizmin iddiaları yerle bir
olur.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'ye girecekti ama Rusya
uçağı düşürüldü" şeklinde bir iddianız oldu. Dış basında bu tez yeniden
gündeme getiriliyor. Siz ne düşüyorsunuz?
Tayyip Erdoğan yönetimi Kürt koridoru dedikleri Amerika,
İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile en azından bir anlayış birliği içinde
olmak zorunda. Bunu farkettikleri için Erdoğan Putin'e telefon ediyor, uçak
düşürülmeden 4 gün kadar önce. Diyor ki : Biz oraya gireceğiz, bu koridora
müdahale edeceğiz. Sizin tavrınız ne olur?" Putin de "biz görmezden
geliriz" diyor. Bunu G20 toplantısında da aralarında konuşuyorlar.
Rusya'da heyetimiz vardı bir ay önce, Putin'in kurmaylarıyla görüştüler. Orada
bu bilgiyi doğruladık. Tayyip Erdoğan'ın Amerika İsrail koridorunu bozmak için
Rusya ile bir ilişki aradığı gerçek. Zaten bir yalanlama da olmadı. Rus uçağı
düşünce o ertelendi. Rus uçağının düşürülmesi de Türkiye'nin Kürt koridoruna
girmesini engellemek için yapılan bir oyun.
CİZRE'DEKİ O EVDE AMERİKALI KOMUTANLAR VAR
Cizre'de bir evin bodrum katında yaşananlarla ilgili
günlerdir bir tartışma sürüyor. Sizce orada ne oluyor?
Bugün Cizre'de, Silopi'de, Sur'da PKK'nın uyguladığı bütün
yöntemler İsrail yöntemleri. İsrail'in onları bu hendek savaşına hazırladığı
apaçık ortaya çıktı.
Cizre'de bir mahallede bir eve girilmesin diye çok büyük
hassasiyeti var PKK'nın. Orada Amerikalı ve İsrailli özel kuvvet komutanlarının
olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla Türkiye bugün dolaylı da olsa Amerika ve
İsrail'le büyük bir mücadele içine girmiş durumda. Bu savaşın boyutu basit bir
PKK terör örgütüyle savaş değil. Türkiye büyük bir emperyalizm ve siyonizmle
cephe cepheye geldi. Bunu görmemiz lazım. Vatan Partisi olarak biz bütün
Türkiye cephelerini bir cephede birleşmeye davet ediyoruz.
YENİ DÖNEMİN İHTİYAÇLARINA BAKIYORUZ
Türkiye'nin geleceğini ne yönde görüyorsunuz?
Bu yönde, kaçınılmaz bu. Bu birlik olacak Türkiye'de. Nasıl
İstiklal Savaşı'nda bu birlik gerçekleşti, bugün de olacak. Oraya doğru gidiyor
zaten. Vatan Partisi buna önderlik, rehberlik ediyor. Çünkü Türkiye'nin
menfaatini görüyor. O nedenle biz, arkada kalan dönemin husumetleri,
çatışmaları içinde mevzilenmiyoruz. Yeni dönemin ihtiyaçlarına bakıyoruz.
Türkiye buradan nasıl çıkacak? Milleti birleştirmezsek, devletin ve milletin
topyekin güçlerini seferber etmezsek başarıya ulaşamayız. Onun için geçmişin
önyargılarıyla değil, geleceğin Türkiye'sini kuracak kararlılıkla hareket
ediyor.
MECLİS'İN İÇİNE TERÖR ÖRGÜTÜ SOKULUR MU?
Bu nedenle de hükümeti destekliyorsunuz?
Tabi. Biliyorsunuz bir açılım politikası uygulandı. O zaman
biz bunun ne kadar yanlış olduğunu söyledik. "Bu iş silahlı mücadeleyle
olur" dedik. Karşınızda silah bırakmak istemeyen, bırakmayacağını söyleyen
bir örgüt var. Ayrıca, bırakmak istese İsrail ve Amerika ona bıraktırmıyor. O
zaman Türkiye bunu tepelemek zorunda. 7 Haziran seçiminde önce de çok büyük bir
hata yapıldı, HDP Meclis'e sokuldu. Bir canlı bomba sokuldu Meclis'in içine.
Meclis'in içine terör örgütü sokulur mu?
Demokrasinin gereği halktan aldıkları oylarla girmediler mi
Meclis'e?
Kenan Evren de halktan yüzde 92 oy aldı. Hitler 1934'den
sonra 3 seçim yaptı, hepsinde de oy alarak geldi. 10 milyon Alman öldü 2. Dünya
Savaşı'nda. Halktan oy aldı ama mehmetçiği vuruyor. Şimdi halktan oy aldı diye,
mehmetçiği vursun mu diyeceğiz, hendekleri kazsın mı diyeceğiz? Bunlar kabul
edilemez.
Devlet terör örgütüyle silahlı mücadelesini verirken bir
yandan da Meclis'te sivil bir siyaset yapılamaz mı?
Olmaz, hiçbir şekilde olmaz. Terör örgütüne hiçbir şekilde
Meclis imkanları verilemez, belediye imkanları verilemez, devletin olanakları
verilemez. Neden? Mehmetçik bir vatan savaşı veriyor. Bu İstiklal Savaşı'nda
Yunanlılar, Ermeniler, İngilizler gelsin milletin meclisine otursun demek gibi
olur.
Legal imkanları vererek oy almasını da sen sağlıyorsun.
Onlara yasal imkan vermemizi kim istiyor? Amerika diyor ki PKK'yı
yasallaştıracaksın. Bu hatayı yaptı Tayyip Erdoğan. Onun için biz açılıma karşı
çıktık.
CHP BUGÜN PKK'NIN YANINDA
"Burada ben Tayyip Erdoğan'ın düşmanıyım, o PKK'ya karşı
tavır alıyor o zaman ben de PKK'nın yanına geçeyim" şeklinde tavır alanlar
oldu Cumhuriyet Halk Partisi'nde. PKK ile yanyana bugün CHP. 24 Temmuz'da Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin harekatı başladığında, "bunlar dağları taşları
dövüyor, seçime kadar sürecek, Erdoğan'a oy toplamak için yapılıyor bu harekat,
seçimden sonra bırakacaklar" dediler. Bunların bozguncu propaganda olduğu
ortaya çıktı.
ERDOĞAN AMERİKA'NIN YANINDA OLUNCA MI SEVİNECEĞİZ?
AK Parti'yle anlaştığınız, dün karşı karşıyayken bugün yan
yana geldiğiniz yolunda eleştiriler alıyorsunuz. Nasıl oldu bu?
Vatan için. Hiç umurumuzda değil. Doğru olduğunu o kadar net
görüyoruz ki. Bizim için Türkiye'nin toprak bütünlüğü, vatan var, Türkiye'nin
bağımsızlığı var. Eğer Tayyip Erdoğanlar Türkiye'nin bağımsızlığı ve vatan
bütünlüğü yönünde bir tavır alıyorsa bundan da memnuniyet duyarız. Biz kimin
tarafındayız? Amerika'nın yanında mı Tayyip Erdoğanlar Amerika'nın tarafında mı
olunca sevineceğiz? Tersine. Bu tarafta olduğunda sevineceğiz. Onun için bu eleştirilere
değer vermiyoruz, bu eleştirilere zaten millet değer vermiyor.
AKİT'İ İZLEYENLER BENİM VATANDAŞIM DEĞİL Mİ?
Sizin Akit TV'ye çıkmanız da şaşırtıcıydı. Özellikle
Atatürkçü kimliğinizle çeliştiği yönünde eleştiriler aldınız.
Çağrıldığım zaman giderim, niye gitmeyeyim. Bu büyük bir
yobazlık. Bana vatandaşarımla bir iletişim imkanı sağlıyor. Sonuç itirabiyle bu
kanallar bizim vatandaşlarla iletişim araçlarımız.
Fethullah örgütü taraftarları "Bak siz onla
görüştünüz" diye, Tayyip Erdoğan basınındaki fotoğraflarımızı
yayınlıyorlar. Tayyip Erdoğan taraftarları da "Zaman Gazetesi'nin falan
ziyaretteki fotoğrafları diye" yayınlıyorlar o şekilde hücum ediyorlar. Bu
bizim iktidar olduğumuzda basına eşit davranacağımızı gösteren tavrımız. Bu
bizim için bir prensip.
Şu Atatürk düşmanı, bu Atatürk'e bunu dedi... Orda ben
Atatürk düşmanlığı yapmıyorum. Bana bir ekran açıyor, mikrofon uzatıyor ben
görüşlerimi söylüyorum. Kime söylüyorum? Yurttaşıma söylüyorum. Akit'i
izleyenler benim vatandaşlarım değil mi? Sabah Gazetesi okuyanlar, Zaman
gazetesi, Özgür Gündem okuyanlar benim vatandaşlarım değil mi? Ben o
vatandaşlarımı kazanmadan nasıl milli hükümet kuracağım, Türkiye'nin
sorunlarını nasıl çözeceğim? Bizim maksadımız sadece solcuları, Atatürkçüler'i
kazanmak değil ki, herkesi kazanmak.
Burada kibirli davranışın bir önemi yok. Biz tek taraflı
insanları dönüştüreceğiz, eğiteceğiz zihniyetinde değiliz. Biz çeşitli
akımlardan vatandaşlarımızla ilişki içinde onlardan da bir şeyler öğreneceğiz.
Bugün gazetesine kayyım atandığında Aydınlık'ın istihbarat
şefi de Bugün'e gitti. Bu bir mesaj mı taşıyordu?
Bu bizim istediğimiz bir şey değil. O arkadaşımıza oradan
bir öneri yapıyorlar, hem yöneticilik hem de dolgun bir maaş öneriyorlar. O
kişisel tercihiydi.
BAYRAMLAR DA NAMAZA GİDERDİM
Siz Türk solunun önemli figürlerinden birisiniz. Fakat
muhafazakar bir aileden geldiğiniz biliniyor.
Tam öyle değil. Hepimiz muhafazakar ailelerden geliyoruz.
Benim büyükbabamın babası Hacı Sadık 1915 yılında Mekke'nin PTT müdürü. Kardeşi
Hacı Mahmut Cidde'nin PTT müdürü. Suudi Arabistan'da da bizim soyumuzdan çok
yüksek mevkilerde akrabalarımız da var. Hepimizin dededi, dedesinin babası o
zamanki ideolojik iklimin içinde dinine bağlı insanlar. Bugün bütün solcuların dedeleri
muhafazakardı.
Babam sadık Perinçek 16 yıl milletvekilliği yaptı. Fakat
muhafazakar bir insan değildi. Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk'e bağlı,
vatasever bir insandı. Ben bayramlarda bayram namazına giderdim, hoşuma
giderdi. Babam mesela gelmezdi. Hatta babama da "baba niye
gelmiyosun" falan derdim. Öyle bir adeti yoktu. Ama tabi inançlı bir
insandı. Bir Cumhuriyet yargıçı neyse o karakterde bir insandı. Annemin ailesi
de bir Cumhuriyet ailesi.
Ben 68 gençlik hareketinin lideriydim. Orada babama çok
büyük hücumlar oldu. Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısıydı. Sen solcu Doğu
Perinçek'in babasısın şudur budur.. Hepsini göğüslemiştir. Ve bir gün bile bana
niye böyle böyle yapıyorsun demedi. Sonradan da 'ben iftihar ediyorum Doğu'yla,
doğru yapıyor' falan demiştir. Öyle bir insandı. çok töleranslı, hoşgörülü bir
insandı.
Muhafazakar dediğiniz kesim de Türkiye'de hoşgörülüdür. Bir
yobaz kesim var ama o her tarafta vardır. Normal olarak inançlı insanlara bakın
bir köy kahvesine gidin, başka yerlere gidin hoşgörülüdür, saygılıdır,
insancıldır. Bu bizim kültürümüzde var.
O dönem Türkiye solu Leninist biz çizgide giderken sizin
Maocu çizgiye yönelmeniz nasıl oldu?
Sovyetler Birliği kapitazlime gidiyordu Çin ise sosyalizm
yolunda ısrar ediyordu. Hangi seçeceksiniz bir sosyalist olarak. O zaman biz
dedik ki: Rusya kapitalizme gidiyor. Hem de Rusya'yı kim kapitalizme götürüyor,
kapitalistler falan değil devletle partinin kodomanları götürüyor. Bunu biz 70
öncesinde söyledik. Geldik 90'a 20 sene sonra çıkıp "Biz Sovyetler
Birliğini kapitalist yaptık" dediler. Bizzat Kominist Partisinin liderleri
Rusya'yı kapitalizme götürdü.
Orada biz tercihimizi Türkiye'den yana yaptık yoksa Çin'den
yana yapmadık. Kendi Türkiyemizde sınıfların olmadığı bir toplumdan yanayız. Bu
İslamiyet'te de var. Ne diyor: "Kula kulluk olmaz". Kula kulluğun
olmadığı bir dünya özlemi.
TÜRKİYE SOLCULUĞU VATANSEVERDİR
Türkiye solunun içine düştüğü durumda orjinal bir Türk solu
çıkartamadığı eleştirilerine ne diyorsunuz?
Çıkarttı işte, bizler varız. Orjinal Türk solu 1960'lardan
beri var. Deniz Gezmişler falan hepsi Türk bayrağı altında yürüdüler, Atatürk
devrimine bağlıydılar. 1960'ların solculuğu sapına kadar Türkiyecidir, ülkeye
bağlıdır. Yabancılarla işbirliği yapmaz, Amerikan emperyalizmine ve İsrail
siyonizmine karşıdır. Vatanseverdir Türkiye solculuğu. Fakat 70'den sonra bir
Sovyetler etkisiyle Sovyetler, Rusya yanlısı bir solculuk oluştu: "Rusya
gelecek Türkiye'de devrim yapacak biz de hükümet olacağız". Milletine
güvenmeyen, milletine dayanmayan bir solculuk anlayışı. O Solculuk ne oldu?
Sovyetler Birliği dağılınca bu sefer Amerikancı oldu. Bu çok önemli. Kendi
milletine güvenmiyor. Bir yabancı güce yaslanıyor.
HZ. MUHAMMED BÜYÜK BİR DEVRİMCİ
Peki sosyalist müslüman açılımlara yaklaşımınız nasıl?
Hz. Muhammed benim gözümde çok büyük bir insan ve büyük bir
devrimci. Bir medeniyet devrimi gerçekleştirmiş. Para ekonomisinin geliştiği,
kabilelerin birbirinin kervanlarını basmadığı, hepsini birleştirerek buradan
bir devlet kuruluşu. O temelde o devlet bir yandan Batı'da İspanya'ya kadar
gitmiş, bir yandan Orta Asya'ya kadar gitmiş. Büyük bir islam uygarlığı çıkmış.
Bakıyoruz o İslam uygarlığı, matematik, geometri, cebir, sosyoloji, tıp gibi
her alanda eski Yunan imparatorluğuyla Rönesans arasında köprü olmuş.
İslami kaynaklı bazı akımlar bugün biz sosyalistiz diye
ortaya çıkıyorlar orada sosyalizmin İslami kaynaklı izahı olur mu olmaz mı
değil, pratik bakmak lazım. Bir takım insanlar bazı değerleri Hz. Muhammed'e
İslam'a dayandırarak savunuyorlarsa savunsunlar, güzel bir şey. Zaten Hz.
Muhammed'de ve İslam'da çok önemli miraslar var. Onları biz de benimsiyoruz.
Onları biz ortaya çıkardık. İslam uygarlığının insanlığa bıraktığı bütün olumlu
uygarlığı Bilim Ütopya dergilerinde, kitaplarımızda yayınlar yaptık. Bunu
malesef İslamcılar yapmadı. Bizim ilahiyat fakültelerimizde Hz. Muhammed bütün
insanların seveceği bir büyük lider olarak da anlatılmadı. Sırf bir peygamber
olarak değil, insanlığa yaptığı hizmetlerle anlatılmadı.
Benim hayal ettiğim birgün ilahiyat fakültelerinde Hz.
Muhammed'i ve İslam uygarlığını aynı zamanda insanlığa getirdiği büyük uygarlık
katkılarıyla da anlatılması.
BENİ ERBAKAN VE ARKADAŞLARINDAN SORUN
İslamcılarla aranız nasıl?
Birikimi olan, nezaketi olan, entelektüel olan, edep,
terbiyesi olan her insanla ben insani dostluk ilişkisi kurarım. Çok eskiden
beri görüştüklerim var. Bizim 2000'e Doğru'yanın oraya gelip namaz bile
kılarlardı. Beni Erbakan ve arkadaşlarından sorun. Hepsi çok severlerdi. Namaz
kıldıklarında Mamak cezaevinde ben koğuş kıdemlisiydim koğuşta. Bir iki tane
terbiyesiz önlerinden geçerdi namazda. Bunu öğrendim, ve onları da kurtarıp
Mamak Cezaevi'nde. Erbakan'la da çok iyi dostluğum vardı. Hepsi bana özel bir
değer verirler. Çünkü ben insana saygılıyım.
Peki dinle aranız nasıl?
Bütün Türk milleti müslüman, biz müslüman bir milletin
çocuklarıyız.
Şimdi gitmiyorum ama çocukluğumda çok hoşuma giderdi namaza
gitmek. Mutlu olurdum. O zaman Ankara'da fazla cami de yoktu. Maltepe camisi
inşaat halindeydi. Tarlada bayram namazlarını kılıyorduk.
CEMAATLER TOPLUMU BÖLÜYOR
Silivri'den çıktığınızda "cemaatlerin kökünü
kazıyacağız" dediniz. Cemaatlere karşı bir düşmanlığınız var.
Düşmanlık demeyelim.
"Kökünü kazıyacağız" sözü düşmanlık ifade etmiyor
mu?
Peki şunu sorayım Hz. Muhammed zamanında cemaat, tarikat var
mıydı? Bakın cemaatler bölüyor. İsmail Ağa cemaati, falanca cemaat, filanca
cemaat. Ne oluyor? Bunlar müslümanlığı ve insanlığı bölüyorlar. Bir ekip
oluşturuyor ve kendi üyeleri arasında bir dayanışma oluşuyor. Öbür cemaatler
ondan değil, o öteki oluyor. Bu İslam'a da aykırı. Bizi bölen unsurlardır.
YUNUS EMRE'YLE DERGAHA BAĞLANIRDIM
Yüzyıllardır bu topraklarda cemaatlerin birleştirici bir
ruhu da yok muydu?
O zamanlar dernek yokmuş, meslek kuruluşu yokmuş. Her çağın
kendine göre halk örgütlenmeleri vardır. Ben Yunus Emre'nin çağında olsaydım
onunla beraber Taptuk Emre'nin kapısında o dergaha bağlanırdım. Yunus Emre o
dergaha odun taşıyor ve hiçbir odun eğri değil. İnsan bağlanmaz mı? Veya Hacı
Bektaş'ın Hacı Bayram'ın kapısı. Hacı Bektaş bütün erenlerle birlikte çamaşır
savtına katılıyor. Bunlar emeğe katılan, çamaşır yıkayan, odun taşıyan, tahtta
oturmayan, saltanat sahibi olmayan, insanlarla paylaşan kişiler. O tarihlerde
güzel gelenekler yaratmışlar. Uhuvvet, Ahilik. Bir ahlak getirmişler. Bu
ahlaklar ve gelenekler sizin söylediğiniz örgütler tarafından yaratılmış. O
çağın ihtiyacına cevap vermiş. Şimdi ne var meslek odaları var. Modern
örgütlenmeler oluşmuş.
Meslek odaları cemaatlerin yerini tutabilir mi?
Modern toplumun ihtiyaçlarına cevap veren örgütler. Her
istediğiniz örgütü kurabilirsiniz, dernek özgürlüğü var. Cemaatlerde ama
şeyhlik var. O şeyhlik babadan oğula geçiyor. Bu bizim modern topluma uygun
birşey değil. Hz. Muhammed'de de yoktu bu. Benim oğlum, bunun oğlu, Hz.
Muhammed soyundan krallık kurulsun gibi bir şey yok. Hz. Ebubekir seçimle
gelmedi mi?
Cemaatlere tavrımız bunun için bizim. Toplumu bölen, çıkar
temelli, diğer toplumun kesimlerine de karşı vaziyet alan bölünmelere karşı
tavır. Kula kulluk kabul etmiyoruz.
BİZİM DÖNEKLERİMİZİN KALİTELİ OLDUĞUNU SİSTEM SÖYLÜYOR
Fikir çatınızdan çıkan bir çok isim var. Cengiz Çandar, Oral
Çalışlar, Gülay Görtürk, Hasan Cemal... Siz yetiştiriyorsunuz ama uçup
gidiyorlar. Sonra sizden çok farklı çizgilerde görüyoruz onları.
Dönek oluyor onlar. Türkiye'de siyasi olarak etkisi olan
güçlü bir akımız. Bunun içinden adam devşirmek, adam kapmak sistem açısından
bir prestij. Diğerlerinin dönekleri dikkat edin, gider ordan belediyeden bir
büfe alır falan. Ama bizim hareketimiz çok entelektüel bakımdan kaliteli insan
yetiştirdiği için bizden döndürülen adam sistemde baş köşelere oturtuluyor.
Mesela İstanbul'daki bütün büyük gazetelerin köşe yazarı
oluyor. Üst kademelere geliyor, Tayyip Erdoğan'ın en yakınlarında da var
onlardan. Neden çünkü? Biz kaliteli insan yetiştiriyoruz. Bizim döneklerimizin
kaliteli olduğunu sistem söylüyor. Onlara gidip o kadar yer verdiğine göre.
Cengiz Çandar'ı, Hasan Cemal'i, Oral çalışlar'ı, Osman Olaga'yı, Şahin Alpay'ı.
Karşı taraf ele geçirdiğinde de sistemin içinde önemli
köşeler veriliyor onlara, meşhur oluyorlar. O bakımdan diğer sol akımların
yetiştirdiği insan ve kadro yok. Bu hareketin hala çok büyük entelektüel
birikimi var. Ama bizim hareket de toplumun içinden insan kazanıyor. Şu anda
Vatan Partisinin liderlerine bakın, geçmişte milliyetçi olan Anavatan
Partisi'nde olmuş, Doğru Yol Partisi'nde olmuş olan insanlar bugün Vatan
Partisi'nde toplanıyor.
Bizden dönenler varsa bize dönenler de var mı diyorsunuz?
Bize dönen demiyorum, onları dönek değil vatansever olarak,
birikimleriyle kültürleriyle hepsi vatan partisi çatısı altında buluşuyorlar.
YALÇIN KÜÇÜK MOSSAD'A ALET OLUYOR
Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal sizin yönetiminizde mi?
Onları doğrudan yönetme gibi bir durum yok. 1978
Aydınlık'ının başında falan durduğum zamanlar oldu ama şimdi ben yönetmiyorum.
Ama tabi arkadaşlarımızla fikir alışverişi, danışma görüşme oluyor. Medya
yöneticisi değilim.
Yalçın Küçük sizinle ilgili "gericileşti" dedi. Ne
diyorsunuz?
Diyebilir, Yalçın benim arkadaşım. Herkesin biribirini
eleştirme, uyarı hakları var.
Ulusal Kanal'dan gönderilmesi de eleştirildi. Neden
gönderildi?
Ulusal Kanal'dan gönderilmesinin sebebi şu: Atatürk'e Yahudi
diyor, Balkanlar'dan gelen Harekat Ordusu'nda 600 tane Yahudi varmış. Yok
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar sabetayistler diyor, Güneydoğu'dan Kürt illeri
diye bahsediyor. HDP'nin Meclis'e girmesine 3. Meşrutiyet diyor. İlker
Başbuğ'a, Yaşar Büyükanıt'a Yahudi diyor. Böyle her tarafa çatan, herkesi
Yahudi ilan eden... Bu izleyici de müthiş bir tepkiye neden oluyor. Arkadaşlar
bu nedenle böyle bir karar aldılar. Bunu ben kendisine de Haymana Cezaevi'nde
de söyledim, Ergenekon'da da söyledim. Benim yakın arkadaşım.
Bakın bu bir MOSSAD operasyonu. Türkiye'de ona, buna devamlı
Yahudi demek bir MOSSAD operasyonu. Bunu Yalçın bilinçli olarak yapmıyor ama
alet oluyor. İkincisi bu vatan savaşı sırasında PKK'yı HDP'yi öven şeyler doğru
değil. Bu fikir özgürlüğü değil. Doğu'ya, Güneydoğu'ya Kürt illeri falan
denmemesi gerekir Ulusal Kanal'da. Burada basit bir fikir savaşı yürütülmüyor,
insanlar canla kanla savaşıyor.
BÜTÜN TELEVİZYONLARDA TELEVİZYON KUŞLARI PKK'LI
Türkiye'de medyanın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Medya esas olarak Batı sisteminin kontrolünde. Hiçbir
şekilde toplumu doğru bilgilendirmiyor, Türkiye'nin menfaatleri temelinde
yönlendirmiyor. Düşünün vatan savaşında medya PKK'nın yanında. Çok açık. Bütün
televizyonlarda televizyon kuşları PKK'lı. Vatanseverler bu televizyonlarda
yok.
Türkiye yerli medyasını kuramadı mı?
Kısmen, kısmen kuruyor. Türkiye güçlü gelenekleri olan bir
ülke. Ama büyük dedikleri medya güçlerine bakıyorum, esasen Atlantik güçlerinin
kontrolü altında.
Bugün kimler size göre yerli medya?
İsim saymayayım ama ölçüyü söyleyeyim: Bugün mehmetçiğin
savaşını, mehmetçiğin yanından verenler yerlidir. Mehmetçiğin yanında mısın
yoksa hendeğin öbür tarafında PKK'nın yanında mısın? Hendeğin öbür
tarafındaysan zaten Amerika ve İsrail'in yanındasın.
TÜRKİYE'DE GELEMEYECEĞİM BİR YER YOKTU
Ömrünüzün 14 yılı hapislerde geçmiş. Bu 14 yılı düşününce en
büyük pişmanlığınız nedir?
14 yılla ilgili bir pişmanlığım yok. Bizim davamız kula
kulluğu reddeden bir dava. Bu davaya giren bir insan herşeyi göze alacak.
Tarihteki büyük işler yapmış insanlar gibi. Hz. Muhammed gibi, Atatürk gibi
insanlar. Bunların davasında her türlü zulüm, tehditler var. Onun için bizim
açımızdan doğal. Ben 14 yıl hapis yattım ama terörden dolayı değil, burada
utanacağım bir şey yok.
14 yılı size geri verselerdi hayatınızda neler değişirdi?
Yine aynı şeyleri yapacaktık. 1964 yılında hukuk
fakültesinde asistan oldum. Çok hızlı bir şekilde doktoramı aldım. Hukuk
fakültesinin en genç doçenti olmak üzereydim. 12 Mart geldi. O zaman benim
önümde her şey açıktı. Babam Adalet Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısıydı,
dayım Tümgeneraldi, fakültede parlak bir öğretim kadrosuydum. Yani Türkiye'de
gelemeyeceğim bir yer yoktu. Ama ben bu sistem içinde bir yerlere gelmek gibi
bir amacı kesinlikle benimsemedim. Mustafa Kemal, sarayın paşası mı olayım dedi
yoksa İstiklal Savaşı vereyim mi dedi? Hz. Muhammed Kureyş içinde Mekke'nin Ebu
Sufyanları, Ebu Lehepleri gibi bir adam olmaya heveslenseydi onlardan çok daha
büyük olurdu. Ama o kalktı Mekke'nin fakirleriyle, yoksullarıyla birleşti. Ben
onlara benzer bir yolu seçtim. Sistemin içinde bir yerlere gelmek değil,
sistemin karşısında mücadele etmek. Dolayısıyla o 14 yılı yine aynı amaçla değerlendirirdim.
HAYATIMIN EN MUTLU DÖNEMİNDEYİM
Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Hayatımın en mutlu dönemlerindeyim diyebilirim. Türkiye'nin
geleceğine güvenle bakıyorum. Birçok karamsar var Türkiye'de. Hiç karamsar bir
süreçte değiliz. Bir vatan savunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri büyük başarılar
kazanıyor. Bu başarıdan mutluluk duyanlarla duygudaşım. İkincisi cemaatler,
Fethullah Gülen cemaati falan bunlar tutturamadı Türkiye'de. O da önemli bir
gelişme. Fethullah Gülen cemaatinin temizlenmesi, bu da insana umut veren bir
gelişme. Üçüncüsü, borçlanma ekonomisinin Türkiye sonuna geldi. Türkiye üretim
ekonomisine geçecek. Dördüncüsü, Türkiye Asya'da nefes almaya başladı. En büyük
ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin Almanya. Komşularımız ilişkiler bizi kardeşliğe
zorluyor. Irak, İran, Suriye, Azerbaycan, bunlarla hem güvenliğimiz hem
ekonomimiz için işbirliği yapmak zorundayız. Bunların hepsine toplam baktığımız
zaman Türkiye Asya'daki yerine yerleşmeye doğru gidiyor. Bunların hepsine
baktığmızda bunlar umut veren süreçler. Bunun için ben hayatımın en mutlu
dönemini yaşıyorum.
Generaller en çok sizin partinizde, emekli olunca size
geliyor. Asker içinde size karşı niye böyle bir sempati var?
Vatansever olduğumuz için. Türkiye'de askerlik vatan için
ölmeyi benimseyen tek meslek. Polisi de buna katabilirsiniz. Vatan için ölmeyi
benimsemiş mesleğin sahipleri, bunların çoğunluğu da Atatürkçü o nedenle
onların Vatan Partisini seçmeleri son derece doğal. Bir de Ergenekon sürecinde
Vatan partisi liderlerinin ne kadar kararlı, doğru birleştirici tavır aldığını
da gördüler.
GEMİLERİ YAKA YAKA GELDİM BURAYA
Hayatınızda aldığınız en radikal karar neydi?
1- NATO'nun gezileri vardı. Çeşitli ülkelerden parlak
aydınları askeri muhrip gemilerine bindirip 1,5 ay dolaştırıyorlar. Mesela onu
reddettim.
2. İngiltere bursu verilmişti, gitmedim.
3. Almanya DAAD bursu kazandım. Orada genç bir bilim adamı
olarak 25 yaşında, bana 50-60 yaşındaki profesörlere verilen en yüksek bursu
verdiler. Ona da gitmedim.
Bu kararların hepsini topladığınız zaman sistemin içinde bir
takım olanaklar çıktı. Türkiye'de kalmayı, görevler, işler bunları bırakamadım.
Beni sistemle birleştiren yolları bir anlamda dinamitledim. Gemileri yaka yaka
geldim buraya.
Konuşmalarınızda hep "şunu yaptırtmıycaz, bunu
yaptırtmıycaz, iktidara geleceğiz" diyorsunuz ama oy oranınıza
baktığımızda durum çok farklı. Nereden geliyor bu özgüven?
Ben de size soruyorum: Hz. Muhammed'in Mekke'de kaç oyu
vardı? Burada tarihin vaad ettiği doğruları savunmaktır sizi iktidara getirecek
olan.
Kendinizi güçlü görüyor musunuz?
Vatan Partisi Türkiye'nin geleceğinde çok önemli bir
partidir. Neden? Çünkü Amerika öyle görüyor. Ergenekon'da kimi içeri attılar?
Doğu Perinçek ve arkadaşları. Kim attırdı? Amerika. Demek ki Amerika'dan
baktığınız zaman iki kuvvet görünüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Doğu Perinçek
ve arkadaşları.
En son neye ağladınız?
Hasan Yalçın en yakın arkadaşım onu kaybettiğim zaman
ağladım. Yalnız şahıs acıları değil, 1970'de Vietnam Kamboçya'ya girmişti ona
çok üzülmüştüm. Toplumun acılarında da gözyaşlarımı tutamam, bir şehit
cenazesinde kendimi zor tutarım.
En son neye güldünüz?
Çok gülüyorum (gülüyor). Şimdi sizinle güldük.
En son ne okudunuz?
Sürekli okuyorum. İskandinav Mitleri'ni okudum en son.
En son ne izlediniz?
Odin, Normanlar'a merakım var. Vikingler'i izliyordum.
Çok Okunanları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)