SURİYE'NİN İŞGALİNE SUUD TALİP OLDU.
Suud Suriye'nin işgaline talip oldu. ABD memnuniyetle karşıladı.On gün sonra ABD'ye sunulan Suud planı değerlendirilecek ve ABD'den tam destek veya değiştirilmiş şekliyle destek çıkacak. O arada yine Türkiye'ye ABD'den üst düzey ziyaretler olabilir.Biden ziyareti gibi.
Suud'un Suriye'ye asker gönderme teklifine Bahreyn de katılmak istiyor.Yarından sonra Katar, Kuveyt, BAE vb katılımlar olacak. Ürdün'de 200 bin kişilik kara ordusunun tamamlanmasıyla Suriye'ye girmek için hazır hale gelinecek ve ABD'den haber beklenecek. Harekatın bahanesi yine IŞİD.
Bir parantez:
( Bu IŞİD ne menem bir örgütmüş ya...
ABD düşmanı,Rusya düşmanı, tüm Dünya düşmanı yine de dimdik ayakta duruyor.Yıkılmıyor. Dağarcığımızda erzakımız olmasa Mehdi'nin ordusu sanacağız vesselam. Elhamdülillah ki sapmıyoruz da saptırmıyoruz da.
Bu manada IŞİD ile ilgili akla gelmesi ve sorulması gereken esas soru şu:
MADEM Kİ BU IŞİD'E HERKES DÜŞMAN, O ZAMAN KİM DESTEKLİYOR KARDEŞİM, BU KADAR SİLAHI KİMDEN ALIYOR? EL CEVAP: ABD, İNGİLTERE VE İSRAİL.)
Devam...
Suud ve beraberindekiler Ürdün üzerinden Suriye'ye girerlerse ESAD DÜŞECEK.
Başarılı olacaklar çünkü hadis yorumlarında öyle geçiyor.Türkiye de kuzeyden bu operasyona destek verecektir. Hadis yorumlarında o da geçiyor. ABD Suriye'nin güneyden işgalinde kendi ordusu ile topyekun yer almayacak ve kurmaylık ve özel birlikler seviyesinde destek verecektir. Hava ve deniz gücüyle savaşta yer alacaktır.Ancak karada ABD ordusu olmayacak.
İran ve Rusya Suriye'de yenilecektir. Ki Rusya bu yenilgiden Türkiye'yi sorumlu tutsun ve Suriye'ye kara harekatı yapsın. Bu harekat hadis yorumlarında Melhame-i Kübra'yı başlatacak harekattır. Ermenistan üzerinden Amik ovasına inecekler. İran ve Rusya'nın kara herakatına karşı hava operasyonları ile başarılı olmaları mümkün değil. Şu an için kara harekatı da yapamazlar.O nedenle Suud ve koalisyon ülkelerinin kara harekatı başarılı olacaktır.
Hadis yorumlarına göre Suriye'ye yapılacak harekat Nisan ayından önce başlayacak. Yani bu yıl olursa.Çünkü Nisan'ın sekizinde Recep ayı giriyor ve Süfyan bu recep ayında çıkacak.Yani bu yıl çıkarsa bu Nisan'da. Seneye kalırsa yine Nisan.
Suriye Dışişleri Bakanı ve İran Genel Kurmay Başkanı Suud'u tehdit ettiler. Yani Suriye operasyonu olursa İran ve Rusya da işin içinde olacak.BÖLGESEL SAVAŞ OLACAK.
Açık yazalım.Türkiye bir bölgesel savaşa girse ABD ve NATO'nun destek verip vermeyeceği belli değildir.
Ama söz konusu Suud olunca ABD destek verir.Bundan eminiz. Sebebi şudur: Suud batı için sadık,uysal ve emir eri bir uşaktır.
Türkiye ise yerine göre yalvara yakara, yerine göre yalan dolan ile yerine göre oyun, hile ile kandırarak saflarında tutabildikleri liderlik potansiyeli olan bir ülkedir.
Bu nedenle en dostane hallerinde "başının çaresine bakar" diye diğer hallerinde ise "fazla güçlenmesin" diye destek vermezler. İşte Kıbrıs orada.1974.
Stratejik olarak Suriye harekatının zamanı yaz aylarıdır.(Suud açısından) Eğer merkez güç Suud askeri olacaksa kış veya bahar aylarında Suriye'ye gelemezler.Üşürler. Ancak gelmeleri gerekirse veya şaşırtmak isterlerse o başka.
Gelmeleri gerekebilir çünkü Halep de düştüğünde Suriye'de Esad açısından iç birlik sağlanmış olacak.Yani muhalefet tamamen bitecek. Bir nevi iç savaş sona erecek. İç savaş sona ererse IŞİD de Suriye'de olmayacak demektir ki o zaman Suriye'ye giriş sebebi de kalmayacaktır. O nedenle Suud askeri üşümek zorunda kalabilir.Zaten paraları çoktur termal elbiseleri de hazırdır. Olabilir yani.
Ya da Suud teklifi, sağ gösterip sol vurabilir mi? Yani "Suriye" derlerken Yemen'e vurabilirler mi?
Hayır Yemen'e var güçleriyle vuruyorlar zaten. Ve kritik gelişmeler Suriye'de gerçekleşiyor. Esad Suriye'nin tamamına hakim oluyor. Halep de düşüyor. Unutmadan Türkiye'ye 500 bin mülteci gelebilir Suriye'den. Dikkat ediniz 500 bin diyoruz. Durum çok ciddi yani.
Gelişmeler Suud koalisyonun Ürdün'den Suriye'ye Mart ayında harekat başlatacağı ve Nisan'da Esad'ın düşeceği şeklindedir.Eğer böyle olursa ABD ile Rusya arasında Akdeniz'de bir deniz savaşı veya sınırlı bir gövde gösterisi yaşanabilir.
Nisan'da Esad düşerse yerine Süfyan gelir.Muharrem ayında da Hz.Mehdi AS zuhur edebilir.
TABİ Kİ ALLAHU ALEM.
ZUHURA AYLAR KALDI... GELİYOR İNŞAALLAH... HZ.MEHDİ; PEYGAMBER ASM EFENDİMİZİN 40.KUŞAK TORUNUDUR. MEKKE'DE ZUHUR EDECEK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ KURACAK. ŞAM' DA HURUÇ EDECEK,ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI' NI KAZANACAK,KARARGAHI GUTA OLACAKTIR.İNŞAALLAH. safaasya@hotmail.com
6 Şubat 2016 Cumartesi
4 Şubat 2016 Perşembe
OKTAN KELEŞ ZİKA VİRÜSÜNÜN ASLINI AÇIKLAMIŞ (MUTLAKA OKUYUNUZ)
Zika Köle Irk mı?
Oktan Keleş yazdı:Zika Köle Irk mı?
5 Şubat 2016 00:16
Zika Köle Irk mı?
Zika virüsü haberleri malum dünya gündeminde oldukça geniş bir şekilde yer alıyor. Kısaca bir sivrisinekten geçiyor, hamile kadınlar ve bebekler için büyük tehlike arz ediyor. Zika virüsü nedeniyle; kafası, beyni küçük bebekler doğuyor ve ömür boyu böyle zeka ilkelliği yaşıyor. Dünya şaşkın bir vaziyette. Zika virüsü hızla yayılıyor ve -sözde- önleyici aşısı yok. Çare olarak; insanlık alemine, 'en az 5 yıl doğum yapmayın, hamile kalmayın' telkinleri yapılıyor.
Peki nedir bu işin aslı? Tabiî ki kontrolden çıkmış, laboratuar ortamında biyolojik savaş… Zamansız, kontrol dışı planlar bozulmuş anlaşılan. Bizim için sürpriz mi? Elbette ki hayır. On Altı Yıldız yine önceden uyarmıştı, anlayana. Erol Elmas imzalı 28 Mart 2011 tarihli; 'Yeni Bir Sivrisinek Türü' başlıklı yazıda biyolojik saldırı endişesi belirtilmişti.
Yazılmayanlara ek yapalım; Şeytani plan işleseydi, zika virüsü sayesinde tüm dünyayı saracak salgın 1 milyar insanı zika mağduru olarak dünyaya getirecekti. Sözde PARANTHROPUS İLKEL İNSANI: BEYİN VE KAFATASI EN KÜÇÜK İNSAN IRKI. OLDUKÇA İLKEL ÇOĞALIM VATANI İSE DOĞU AFRİKA.
Eee şimdi bu plan tutsaydı; 1 milyar insan ZAYIF, GÜÇSÜZ, İLKEL, KÖLE doğacak, 5 yıl doğum yapmak yasaklanmasa bile, insanlık, korkudan hamile kalmayacak, 29 yıllık dünya insan popülasyonu tam bir kontrol altında alınacak olup, ileri zekalılar efendi olacaktı vs.
Ama yine plan bozuldu. Vakitsiz sızma, işi alt üst etti. Peki bu zika virüs patenti kime ait: ROCKEFELLER Vakfı'na. Afrika ve Hindistan'da özel araştırmacı bilim adamlarınca 1947'de deneysel virüs olarak tekele alınıyor, belge isterseniz bakın.
Daha fazlasını yazmaya gerek yok, ancak şunu söyleyebiliriz: Bu planı bozanlar, mutlaka önlem almıştır! Paniğe gerek yok. Anlayan anladı.
KULBAK BİLGE 2'DEN KULBAK'IN SEYİR DEFTERİNDEN NOTLAR.
Şimdi bir soru; acaba yüz binlerce yıl önceleri de böyle bir plan olmuş ve tuhafinsansılar üremiş midir?
Hud-116: 'Sizden önceki çağlarda nesillerde AKLI BAŞINDA OLANLAR insanlığı kötülükten alıkoyabilirdi çok azı böyle yaptı.
O çağlardan birinde çıkan hohle fels venüs heykelleri. Tahmini m.ö 5000'ler; kafaları küçük, vücutları büyük; Almanya, Rusya, Amerika vs. çıkan heykeller. Asya hariç. Yani bu heykeller Türklerin bulunduğu bölgelerde çıkmadı.
Türklerin yaşadığı yerlerde çıkan kavim heykellerinin sırrı:
Zika köle insanı, yani öyle çağlar vardı ki tüm dünyanın belli bölgelerinde geri zekâlı insanlar vardı. Buna mukabil Türk kavmi normal, akıllı insanlardı. Taş Bababalbal heykelleri buna örnek.
Yani dünyaya, aklı başında Türk kavmi düzen vermişti. Bu durum, bir çok çağda tekerrür etti.
İnsansılar sırrı buydu. İnsansılar varken yani iskelet kafa yapısı hastalıklardan değişik İLKELLEŞMİŞ ZEKALI NESİL ama yine köken itibariyle insanlardı. Bunlar, aklı başında normal insanlıkta vardı, aslında Batının Şeytanileri bunu iyi biliyorlardı. Darwin şeytanı bu yüzden kompleksle ırkları sayarken kendi ırklarını üstün diğerleri sözde hayvana bağladı. Ahmak evrimciler düşünsün…
Zika kelimesini özellikle seçtiler: ZEKA VE ZAİKA kelimesinin zıttı algılaması çağrıştırmakta.Arapça'da zaika anlamınında.
İnsansıların sırrını da birde bu gözle araştırsınlar:
BAKARA-26 : 'Allah sivrisineği örnek vermekten çekinmez ondan üstün varlığı da kimileri için bu misaller anlaşılır yerindedir bazıları azar bazıları hidayete erer.'
ALİ İMRAN-137: 'Sizden önceki milletlerin başından nice olaylar geçmiştir.'
MÜMİN-31: 'SONRA BAŞKA NESİL YARATTIK.'
NİSA -9 'KENDİLERİ GERİYE ZAYIF ÇOCUKLAR BIRAKTIKLARINDA ÜRPERİP KORKSUNLAR....'
ENFAL-26: 'O VAKTİ HATIRLAYINKİ YERYÜZÜNDE SİZ GÜÇSÜZ VE ZAYIF İDİNİZ, İNSANLARIN SİZİ KAPIP GÖTÜRMESİNDEN KORKUYORDUNUZ ALLAH SİZİ DESTEKLEDİ.'
ENFAL-18: 'ALLAH KAFİRLERİN TUZAĞINI ZAYIF DÜŞÜRENDİR.'
BAKARA-205:'İŞ BAŞINA GEÇTİĞİNDE YERYÜZÜNDE BOZGUNCULUK ÇIKARMAK, EKİNİ VE NESLİ YOK ETMEK İÇİN DİDİNİR. ALLAH DA BOZGUNCULUĞU SEVMEZ.'
Bu asır hak ve hakikatin çıkacağı asırdır. Allah, TÜRKİYE CUMHURİYETİ Devletimize, TÜRK milletimize, TÜRK ordumuza zeval vermesin.
Yazının devamı Kalperenlerin tefekkürlerinde.
Oktan Keleş
oktankeles@gmail.com
onaltiyildiz@gmail.com
Twitter:@oktankeles PERİNÇEK'İN AÇIKLAMALARI ÇOK ÖNEMLİ
PERİNÇEK'İN SON AÇIKLAMALARI ÇOK ÖNEMLİ.MUTLAKA SONUNA KADAR OKUYUNUZ
Ana Sayfa / RÖPORTAJ / Perinçek'ten bomba açıklamalar!
Hayatımın en mutlu dönemindeyim
RÖPORTAJ Giriş Tarihi : 04-02-2016 01:04 | Güncelleme :
04-02-2016 16:45
Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu
dönemindeyim
Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu
dönemindeyim Haber
E-posta Paylaş Takip
Et Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gündeme ilişkin görüşlerini ve
hakkındaki iddiaları Hatice Kübra Kocaoğlu'na değerlendirdi.
MEMUR HABERLERİNİN YENİ ADRESİ...
HATİCE KÜBRA KOCAOĞLU / GAZETECİLER.COM
"Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk" sözleri
ile gündeme gelen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'le geçmişten
günümüze hakkında merak edilenleri konuştuk. Muhafazakarlarla gerçekten bir
cephe kurdu mu, AK Parti ile anlaştı mı, İslamcılar'la arası nasıl, Türk
solunun geldiği noktaya nasıl bakıyor?
Sadece siyaset değil medyada konuştuk elbette. Yalçın Küçük
Ulusal Kanal'dan neden ayrıldı, Gülay Göktürk, Hasan Cemal, Oral Çalışlar gibi
bir dönem Perinçek'in birlikte çalıştığı isimler hakkında Perinçek şimdi ne
düşünüyor, Türk medyasının bugünkü durumu ve Akit Tv'ye çıkması...
"Hayatımın en mutlu dönemindeyim" diyen Doğu
Perinçek bakın daha neler söyledi?
MUHAFAZAKARLAR YANIMIZDA VE BUNDAN MUTLULUK DUYUYORUZ
Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk sözleriniz büyük yankı
uyandırdı. Neydi o sözden kastınız?
Orada sadece muhafazakarlar değil milletin bütün kesimleri
sayılıyordu. Milliyetçiler, halkçılar, sosyalistler, muhafazakarlar,
ilericiler... Ama bir kısım, muhafazakarlarla sanki vatan için beraber olunmaz
anlayışıyla, onu öne çıkardılar.
Türkiye, bir vatan savaşı veriyor. Bölücü terör örgütüne
karşı büyük bir mücadele var. O mücadelede bütün milleti birleştireceğiz.
Kendisine solcu diyen ama PKK ile yan yana olanlar var. Hendeğin bu tarafında
kim varsa onlarla biz kardeşiz. Mehmetçikle yüreği çarpan muhafazakarlar
yanımızda ve bundan mutluluk duyuyoruz. Ama Amerika ve İsrail yandaşı olan
sözümona sahte solcu olanlar karşı tarafta. Onlar düşman tarafı yeğlemiş
bulunuyorlar ama yenilen taraftalar.
TÜRKİYE'NİN BİRİNCİ MESELESİ VATAN BÜTÜNLÜĞÜ
Bugün saflar ve kamplaşma da bu noktada mı size göre?
Amerika ve İsrail PKK'yı stratejik piyon olarak Türkiye'nin
üzerine sürüyor. Bugün Türkiye'nin birinci meselesi vatan bütünlüğüdür. O zaman
biz de o vatan bütünlüğü için mevzide olacağız. Kim düşman taraftaysa o da
kendi geleceğiyle ilgili bir seçim yapmış oluyor. O seçim de hendeğe gömülmek.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Polisi ve köy korucularımız onları hendeklere
gömüyor.
ÖCALAN'IN EMPERYALİZME KARŞI OLMAK GİBİ BİR MEVZİSİ YOK
Siz daha önce Öcalan'la Bekaa Vadisinde görüştüğünüzde
PKK'nın Amerika'nın güdümüne girmesi konusunda kendisini uyardığınızı
söylemiştiniz. O dönem Öcalan'ın cevabı ne oldu size?
Öcalan için, emperyalizme karşı olmak, siyonizme karşı olmak
diye bir mevzi yok. O bölge devletlerinin arasındaki çelişmelerden
yararlanarak, o çatlaklarda yaşama tutunmaya çalışan bir çizgiye sahip. Onun
için Amerika ve İsrail'e karşı olmak diye bir programı yok. 1989-90 Körfez
Savaşı öncesinde o uyarıları yaptığımız zaman Öcalan'a, Şam'da ve Bekaa'da
olduğu için Suriye devletinin kontrolündeydi ve Amerika ve İsrail karşıtı
uyarılarımıza tepkisi olmadı. Ama 91'den sonra kendisi de Şam'da olduğu halde
PKK Amerika'ya doğru meyletti.
ERDOĞAN SURİYE'YE GİRECEKTİ
Yanıbaşımızda bir Suriye krizi var. Siz Suriye meselesinde
Suriye yönetiminden yana tavır alıyorsunuz. Neden?
Suriye Amerikan emperyalizmine karşı aslanlar gibi
savaşıyor. Bütün kalbimizle onların mücadelesini destekliyoruz. Gözümüzün
önünde Amerika merkezli bir müdahale var. Amerika çeşitli terör örgütlerini
Erdoğan yönetimini de kullanarak Suriye'nin üzerine sürdü. 2011 yılından bu
yana Suriye'yi parçalamaya çalışıyorlar. Suriye'nin parçalanması Türkiye'nin
parçalanması demek, Irak'ın, İran'ın parçalanması demek. Eğer bölge ülkeleri
birleşirse o zaman Amerika'nın projeleri ve siyonizmin iddiaları yerle bir
olur.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'ye girecekti ama Rusya
uçağı düşürüldü" şeklinde bir iddianız oldu. Dış basında bu tez yeniden
gündeme getiriliyor. Siz ne düşüyorsunuz?
Tayyip Erdoğan yönetimi Kürt koridoru dedikleri Amerika,
İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile en azından bir anlayış birliği içinde
olmak zorunda. Bunu farkettikleri için Erdoğan Putin'e telefon ediyor, uçak
düşürülmeden 4 gün kadar önce. Diyor ki : Biz oraya gireceğiz, bu koridora
müdahale edeceğiz. Sizin tavrınız ne olur?" Putin de "biz görmezden
geliriz" diyor. Bunu G20 toplantısında da aralarında konuşuyorlar.
Rusya'da heyetimiz vardı bir ay önce, Putin'in kurmaylarıyla görüştüler. Orada
bu bilgiyi doğruladık. Tayyip Erdoğan'ın Amerika İsrail koridorunu bozmak için
Rusya ile bir ilişki aradığı gerçek. Zaten bir yalanlama da olmadı. Rus uçağı
düşünce o ertelendi. Rus uçağının düşürülmesi de Türkiye'nin Kürt koridoruna
girmesini engellemek için yapılan bir oyun.
CİZRE'DEKİ O EVDE AMERİKALI KOMUTANLAR VAR
Cizre'de bir evin bodrum katında yaşananlarla ilgili
günlerdir bir tartışma sürüyor. Sizce orada ne oluyor?
Bugün Cizre'de, Silopi'de, Sur'da PKK'nın uyguladığı bütün
yöntemler İsrail yöntemleri. İsrail'in onları bu hendek savaşına hazırladığı
apaçık ortaya çıktı.
Cizre'de bir mahallede bir eve girilmesin diye çok büyük
hassasiyeti var PKK'nın. Orada Amerikalı ve İsrailli özel kuvvet komutanlarının
olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla Türkiye bugün dolaylı da olsa Amerika ve
İsrail'le büyük bir mücadele içine girmiş durumda. Bu savaşın boyutu basit bir
PKK terör örgütüyle savaş değil. Türkiye büyük bir emperyalizm ve siyonizmle
cephe cepheye geldi. Bunu görmemiz lazım. Vatan Partisi olarak biz bütün
Türkiye cephelerini bir cephede birleşmeye davet ediyoruz.
YENİ DÖNEMİN İHTİYAÇLARINA BAKIYORUZ
Türkiye'nin geleceğini ne yönde görüyorsunuz?
Bu yönde, kaçınılmaz bu. Bu birlik olacak Türkiye'de. Nasıl
İstiklal Savaşı'nda bu birlik gerçekleşti, bugün de olacak. Oraya doğru gidiyor
zaten. Vatan Partisi buna önderlik, rehberlik ediyor. Çünkü Türkiye'nin
menfaatini görüyor. O nedenle biz, arkada kalan dönemin husumetleri,
çatışmaları içinde mevzilenmiyoruz. Yeni dönemin ihtiyaçlarına bakıyoruz.
Türkiye buradan nasıl çıkacak? Milleti birleştirmezsek, devletin ve milletin
topyekin güçlerini seferber etmezsek başarıya ulaşamayız. Onun için geçmişin
önyargılarıyla değil, geleceğin Türkiye'sini kuracak kararlılıkla hareket
ediyor.
MECLİS'İN İÇİNE TERÖR ÖRGÜTÜ SOKULUR MU?
Bu nedenle de hükümeti destekliyorsunuz?
Tabi. Biliyorsunuz bir açılım politikası uygulandı. O zaman
biz bunun ne kadar yanlış olduğunu söyledik. "Bu iş silahlı mücadeleyle
olur" dedik. Karşınızda silah bırakmak istemeyen, bırakmayacağını söyleyen
bir örgüt var. Ayrıca, bırakmak istese İsrail ve Amerika ona bıraktırmıyor. O
zaman Türkiye bunu tepelemek zorunda. 7 Haziran seçiminde önce de çok büyük bir
hata yapıldı, HDP Meclis'e sokuldu. Bir canlı bomba sokuldu Meclis'in içine.
Meclis'in içine terör örgütü sokulur mu?
Demokrasinin gereği halktan aldıkları oylarla girmediler mi
Meclis'e?
Kenan Evren de halktan yüzde 92 oy aldı. Hitler 1934'den
sonra 3 seçim yaptı, hepsinde de oy alarak geldi. 10 milyon Alman öldü 2. Dünya
Savaşı'nda. Halktan oy aldı ama mehmetçiği vuruyor. Şimdi halktan oy aldı diye,
mehmetçiği vursun mu diyeceğiz, hendekleri kazsın mı diyeceğiz? Bunlar kabul
edilemez.
Devlet terör örgütüyle silahlı mücadelesini verirken bir
yandan da Meclis'te sivil bir siyaset yapılamaz mı?
Olmaz, hiçbir şekilde olmaz. Terör örgütüne hiçbir şekilde
Meclis imkanları verilemez, belediye imkanları verilemez, devletin olanakları
verilemez. Neden? Mehmetçik bir vatan savaşı veriyor. Bu İstiklal Savaşı'nda
Yunanlılar, Ermeniler, İngilizler gelsin milletin meclisine otursun demek gibi
olur.
Legal imkanları vererek oy almasını da sen sağlıyorsun.
Onlara yasal imkan vermemizi kim istiyor? Amerika diyor ki PKK'yı
yasallaştıracaksın. Bu hatayı yaptı Tayyip Erdoğan. Onun için biz açılıma karşı
çıktık.
CHP BUGÜN PKK'NIN YANINDA
"Burada ben Tayyip Erdoğan'ın düşmanıyım, o PKK'ya karşı
tavır alıyor o zaman ben de PKK'nın yanına geçeyim" şeklinde tavır alanlar
oldu Cumhuriyet Halk Partisi'nde. PKK ile yanyana bugün CHP. 24 Temmuz'da Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin harekatı başladığında, "bunlar dağları taşları
dövüyor, seçime kadar sürecek, Erdoğan'a oy toplamak için yapılıyor bu harekat,
seçimden sonra bırakacaklar" dediler. Bunların bozguncu propaganda olduğu
ortaya çıktı.
ERDOĞAN AMERİKA'NIN YANINDA OLUNCA MI SEVİNECEĞİZ?
AK Parti'yle anlaştığınız, dün karşı karşıyayken bugün yan
yana geldiğiniz yolunda eleştiriler alıyorsunuz. Nasıl oldu bu?
Vatan için. Hiç umurumuzda değil. Doğru olduğunu o kadar net
görüyoruz ki. Bizim için Türkiye'nin toprak bütünlüğü, vatan var, Türkiye'nin
bağımsızlığı var. Eğer Tayyip Erdoğanlar Türkiye'nin bağımsızlığı ve vatan
bütünlüğü yönünde bir tavır alıyorsa bundan da memnuniyet duyarız. Biz kimin
tarafındayız? Amerika'nın yanında mı Tayyip Erdoğanlar Amerika'nın tarafında mı
olunca sevineceğiz? Tersine. Bu tarafta olduğunda sevineceğiz. Onun için bu eleştirilere
değer vermiyoruz, bu eleştirilere zaten millet değer vermiyor.
AKİT'İ İZLEYENLER BENİM VATANDAŞIM DEĞİL Mİ?
Sizin Akit TV'ye çıkmanız da şaşırtıcıydı. Özellikle
Atatürkçü kimliğinizle çeliştiği yönünde eleştiriler aldınız.
Çağrıldığım zaman giderim, niye gitmeyeyim. Bu büyük bir
yobazlık. Bana vatandaşarımla bir iletişim imkanı sağlıyor. Sonuç itirabiyle bu
kanallar bizim vatandaşlarla iletişim araçlarımız.
Fethullah örgütü taraftarları "Bak siz onla
görüştünüz" diye, Tayyip Erdoğan basınındaki fotoğraflarımızı
yayınlıyorlar. Tayyip Erdoğan taraftarları da "Zaman Gazetesi'nin falan
ziyaretteki fotoğrafları diye" yayınlıyorlar o şekilde hücum ediyorlar. Bu
bizim iktidar olduğumuzda basına eşit davranacağımızı gösteren tavrımız. Bu
bizim için bir prensip.
Şu Atatürk düşmanı, bu Atatürk'e bunu dedi... Orda ben
Atatürk düşmanlığı yapmıyorum. Bana bir ekran açıyor, mikrofon uzatıyor ben
görüşlerimi söylüyorum. Kime söylüyorum? Yurttaşıma söylüyorum. Akit'i
izleyenler benim vatandaşlarım değil mi? Sabah Gazetesi okuyanlar, Zaman
gazetesi, Özgür Gündem okuyanlar benim vatandaşlarım değil mi? Ben o
vatandaşlarımı kazanmadan nasıl milli hükümet kuracağım, Türkiye'nin
sorunlarını nasıl çözeceğim? Bizim maksadımız sadece solcuları, Atatürkçüler'i
kazanmak değil ki, herkesi kazanmak.
Burada kibirli davranışın bir önemi yok. Biz tek taraflı
insanları dönüştüreceğiz, eğiteceğiz zihniyetinde değiliz. Biz çeşitli
akımlardan vatandaşlarımızla ilişki içinde onlardan da bir şeyler öğreneceğiz.
Bugün gazetesine kayyım atandığında Aydınlık'ın istihbarat
şefi de Bugün'e gitti. Bu bir mesaj mı taşıyordu?
Bu bizim istediğimiz bir şey değil. O arkadaşımıza oradan
bir öneri yapıyorlar, hem yöneticilik hem de dolgun bir maaş öneriyorlar. O
kişisel tercihiydi.
BAYRAMLAR DA NAMAZA GİDERDİM
Siz Türk solunun önemli figürlerinden birisiniz. Fakat
muhafazakar bir aileden geldiğiniz biliniyor.
Tam öyle değil. Hepimiz muhafazakar ailelerden geliyoruz.
Benim büyükbabamın babası Hacı Sadık 1915 yılında Mekke'nin PTT müdürü. Kardeşi
Hacı Mahmut Cidde'nin PTT müdürü. Suudi Arabistan'da da bizim soyumuzdan çok
yüksek mevkilerde akrabalarımız da var. Hepimizin dededi, dedesinin babası o
zamanki ideolojik iklimin içinde dinine bağlı insanlar. Bugün bütün solcuların dedeleri
muhafazakardı.
Babam sadık Perinçek 16 yıl milletvekilliği yaptı. Fakat
muhafazakar bir insan değildi. Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk'e bağlı,
vatasever bir insandı. Ben bayramlarda bayram namazına giderdim, hoşuma
giderdi. Babam mesela gelmezdi. Hatta babama da "baba niye
gelmiyosun" falan derdim. Öyle bir adeti yoktu. Ama tabi inançlı bir
insandı. Bir Cumhuriyet yargıçı neyse o karakterde bir insandı. Annemin ailesi
de bir Cumhuriyet ailesi.
Ben 68 gençlik hareketinin lideriydim. Orada babama çok
büyük hücumlar oldu. Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısıydı. Sen solcu Doğu
Perinçek'in babasısın şudur budur.. Hepsini göğüslemiştir. Ve bir gün bile bana
niye böyle böyle yapıyorsun demedi. Sonradan da 'ben iftihar ediyorum Doğu'yla,
doğru yapıyor' falan demiştir. Öyle bir insandı. çok töleranslı, hoşgörülü bir
insandı.
Muhafazakar dediğiniz kesim de Türkiye'de hoşgörülüdür. Bir
yobaz kesim var ama o her tarafta vardır. Normal olarak inançlı insanlara bakın
bir köy kahvesine gidin, başka yerlere gidin hoşgörülüdür, saygılıdır,
insancıldır. Bu bizim kültürümüzde var.
O dönem Türkiye solu Leninist biz çizgide giderken sizin
Maocu çizgiye yönelmeniz nasıl oldu?
Sovyetler Birliği kapitazlime gidiyordu Çin ise sosyalizm
yolunda ısrar ediyordu. Hangi seçeceksiniz bir sosyalist olarak. O zaman biz
dedik ki: Rusya kapitalizme gidiyor. Hem de Rusya'yı kim kapitalizme götürüyor,
kapitalistler falan değil devletle partinin kodomanları götürüyor. Bunu biz 70
öncesinde söyledik. Geldik 90'a 20 sene sonra çıkıp "Biz Sovyetler
Birliğini kapitalist yaptık" dediler. Bizzat Kominist Partisinin liderleri
Rusya'yı kapitalizme götürdü.
Orada biz tercihimizi Türkiye'den yana yaptık yoksa Çin'den
yana yapmadık. Kendi Türkiyemizde sınıfların olmadığı bir toplumdan yanayız. Bu
İslamiyet'te de var. Ne diyor: "Kula kulluk olmaz". Kula kulluğun
olmadığı bir dünya özlemi.
TÜRKİYE SOLCULUĞU VATANSEVERDİR
Türkiye solunun içine düştüğü durumda orjinal bir Türk solu
çıkartamadığı eleştirilerine ne diyorsunuz?
Çıkarttı işte, bizler varız. Orjinal Türk solu 1960'lardan
beri var. Deniz Gezmişler falan hepsi Türk bayrağı altında yürüdüler, Atatürk
devrimine bağlıydılar. 1960'ların solculuğu sapına kadar Türkiyecidir, ülkeye
bağlıdır. Yabancılarla işbirliği yapmaz, Amerikan emperyalizmine ve İsrail
siyonizmine karşıdır. Vatanseverdir Türkiye solculuğu. Fakat 70'den sonra bir
Sovyetler etkisiyle Sovyetler, Rusya yanlısı bir solculuk oluştu: "Rusya
gelecek Türkiye'de devrim yapacak biz de hükümet olacağız". Milletine
güvenmeyen, milletine dayanmayan bir solculuk anlayışı. O Solculuk ne oldu?
Sovyetler Birliği dağılınca bu sefer Amerikancı oldu. Bu çok önemli. Kendi
milletine güvenmiyor. Bir yabancı güce yaslanıyor.
HZ. MUHAMMED BÜYÜK BİR DEVRİMCİ
Peki sosyalist müslüman açılımlara yaklaşımınız nasıl?
Hz. Muhammed benim gözümde çok büyük bir insan ve büyük bir
devrimci. Bir medeniyet devrimi gerçekleştirmiş. Para ekonomisinin geliştiği,
kabilelerin birbirinin kervanlarını basmadığı, hepsini birleştirerek buradan
bir devlet kuruluşu. O temelde o devlet bir yandan Batı'da İspanya'ya kadar
gitmiş, bir yandan Orta Asya'ya kadar gitmiş. Büyük bir islam uygarlığı çıkmış.
Bakıyoruz o İslam uygarlığı, matematik, geometri, cebir, sosyoloji, tıp gibi
her alanda eski Yunan imparatorluğuyla Rönesans arasında köprü olmuş.
İslami kaynaklı bazı akımlar bugün biz sosyalistiz diye
ortaya çıkıyorlar orada sosyalizmin İslami kaynaklı izahı olur mu olmaz mı
değil, pratik bakmak lazım. Bir takım insanlar bazı değerleri Hz. Muhammed'e
İslam'a dayandırarak savunuyorlarsa savunsunlar, güzel bir şey. Zaten Hz.
Muhammed'de ve İslam'da çok önemli miraslar var. Onları biz de benimsiyoruz.
Onları biz ortaya çıkardık. İslam uygarlığının insanlığa bıraktığı bütün olumlu
uygarlığı Bilim Ütopya dergilerinde, kitaplarımızda yayınlar yaptık. Bunu
malesef İslamcılar yapmadı. Bizim ilahiyat fakültelerimizde Hz. Muhammed bütün
insanların seveceği bir büyük lider olarak da anlatılmadı. Sırf bir peygamber
olarak değil, insanlığa yaptığı hizmetlerle anlatılmadı.
Benim hayal ettiğim birgün ilahiyat fakültelerinde Hz.
Muhammed'i ve İslam uygarlığını aynı zamanda insanlığa getirdiği büyük uygarlık
katkılarıyla da anlatılması.
BENİ ERBAKAN VE ARKADAŞLARINDAN SORUN
İslamcılarla aranız nasıl?
Birikimi olan, nezaketi olan, entelektüel olan, edep,
terbiyesi olan her insanla ben insani dostluk ilişkisi kurarım. Çok eskiden
beri görüştüklerim var. Bizim 2000'e Doğru'yanın oraya gelip namaz bile
kılarlardı. Beni Erbakan ve arkadaşlarından sorun. Hepsi çok severlerdi. Namaz
kıldıklarında Mamak cezaevinde ben koğuş kıdemlisiydim koğuşta. Bir iki tane
terbiyesiz önlerinden geçerdi namazda. Bunu öğrendim, ve onları da kurtarıp
Mamak Cezaevi'nde. Erbakan'la da çok iyi dostluğum vardı. Hepsi bana özel bir
değer verirler. Çünkü ben insana saygılıyım.
Peki dinle aranız nasıl?
Bütün Türk milleti müslüman, biz müslüman bir milletin
çocuklarıyız.
Şimdi gitmiyorum ama çocukluğumda çok hoşuma giderdi namaza
gitmek. Mutlu olurdum. O zaman Ankara'da fazla cami de yoktu. Maltepe camisi
inşaat halindeydi. Tarlada bayram namazlarını kılıyorduk.
CEMAATLER TOPLUMU BÖLÜYOR
Silivri'den çıktığınızda "cemaatlerin kökünü
kazıyacağız" dediniz. Cemaatlere karşı bir düşmanlığınız var.
Düşmanlık demeyelim.
"Kökünü kazıyacağız" sözü düşmanlık ifade etmiyor
mu?
Peki şunu sorayım Hz. Muhammed zamanında cemaat, tarikat var
mıydı? Bakın cemaatler bölüyor. İsmail Ağa cemaati, falanca cemaat, filanca
cemaat. Ne oluyor? Bunlar müslümanlığı ve insanlığı bölüyorlar. Bir ekip
oluşturuyor ve kendi üyeleri arasında bir dayanışma oluşuyor. Öbür cemaatler
ondan değil, o öteki oluyor. Bu İslam'a da aykırı. Bizi bölen unsurlardır.
YUNUS EMRE'YLE DERGAHA BAĞLANIRDIM
Yüzyıllardır bu topraklarda cemaatlerin birleştirici bir
ruhu da yok muydu?
O zamanlar dernek yokmuş, meslek kuruluşu yokmuş. Her çağın
kendine göre halk örgütlenmeleri vardır. Ben Yunus Emre'nin çağında olsaydım
onunla beraber Taptuk Emre'nin kapısında o dergaha bağlanırdım. Yunus Emre o
dergaha odun taşıyor ve hiçbir odun eğri değil. İnsan bağlanmaz mı? Veya Hacı
Bektaş'ın Hacı Bayram'ın kapısı. Hacı Bektaş bütün erenlerle birlikte çamaşır
savtına katılıyor. Bunlar emeğe katılan, çamaşır yıkayan, odun taşıyan, tahtta
oturmayan, saltanat sahibi olmayan, insanlarla paylaşan kişiler. O tarihlerde
güzel gelenekler yaratmışlar. Uhuvvet, Ahilik. Bir ahlak getirmişler. Bu
ahlaklar ve gelenekler sizin söylediğiniz örgütler tarafından yaratılmış. O
çağın ihtiyacına cevap vermiş. Şimdi ne var meslek odaları var. Modern
örgütlenmeler oluşmuş.
Meslek odaları cemaatlerin yerini tutabilir mi?
Modern toplumun ihtiyaçlarına cevap veren örgütler. Her
istediğiniz örgütü kurabilirsiniz, dernek özgürlüğü var. Cemaatlerde ama
şeyhlik var. O şeyhlik babadan oğula geçiyor. Bu bizim modern topluma uygun
birşey değil. Hz. Muhammed'de de yoktu bu. Benim oğlum, bunun oğlu, Hz.
Muhammed soyundan krallık kurulsun gibi bir şey yok. Hz. Ebubekir seçimle
gelmedi mi?
Cemaatlere tavrımız bunun için bizim. Toplumu bölen, çıkar
temelli, diğer toplumun kesimlerine de karşı vaziyet alan bölünmelere karşı
tavır. Kula kulluk kabul etmiyoruz.
BİZİM DÖNEKLERİMİZİN KALİTELİ OLDUĞUNU SİSTEM SÖYLÜYOR
Fikir çatınızdan çıkan bir çok isim var. Cengiz Çandar, Oral
Çalışlar, Gülay Görtürk, Hasan Cemal... Siz yetiştiriyorsunuz ama uçup
gidiyorlar. Sonra sizden çok farklı çizgilerde görüyoruz onları.
Dönek oluyor onlar. Türkiye'de siyasi olarak etkisi olan
güçlü bir akımız. Bunun içinden adam devşirmek, adam kapmak sistem açısından
bir prestij. Diğerlerinin dönekleri dikkat edin, gider ordan belediyeden bir
büfe alır falan. Ama bizim hareketimiz çok entelektüel bakımdan kaliteli insan
yetiştirdiği için bizden döndürülen adam sistemde baş köşelere oturtuluyor.
Mesela İstanbul'daki bütün büyük gazetelerin köşe yazarı
oluyor. Üst kademelere geliyor, Tayyip Erdoğan'ın en yakınlarında da var
onlardan. Neden çünkü? Biz kaliteli insan yetiştiriyoruz. Bizim döneklerimizin
kaliteli olduğunu sistem söylüyor. Onlara gidip o kadar yer verdiğine göre.
Cengiz Çandar'ı, Hasan Cemal'i, Oral çalışlar'ı, Osman Olaga'yı, Şahin Alpay'ı.
Karşı taraf ele geçirdiğinde de sistemin içinde önemli
köşeler veriliyor onlara, meşhur oluyorlar. O bakımdan diğer sol akımların
yetiştirdiği insan ve kadro yok. Bu hareketin hala çok büyük entelektüel
birikimi var. Ama bizim hareket de toplumun içinden insan kazanıyor. Şu anda
Vatan Partisinin liderlerine bakın, geçmişte milliyetçi olan Anavatan
Partisi'nde olmuş, Doğru Yol Partisi'nde olmuş olan insanlar bugün Vatan
Partisi'nde toplanıyor.
Bizden dönenler varsa bize dönenler de var mı diyorsunuz?
Bize dönen demiyorum, onları dönek değil vatansever olarak,
birikimleriyle kültürleriyle hepsi vatan partisi çatısı altında buluşuyorlar.
YALÇIN KÜÇÜK MOSSAD'A ALET OLUYOR
Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal sizin yönetiminizde mi?
Onları doğrudan yönetme gibi bir durum yok. 1978
Aydınlık'ının başında falan durduğum zamanlar oldu ama şimdi ben yönetmiyorum.
Ama tabi arkadaşlarımızla fikir alışverişi, danışma görüşme oluyor. Medya
yöneticisi değilim.
Yalçın Küçük sizinle ilgili "gericileşti" dedi. Ne
diyorsunuz?
Diyebilir, Yalçın benim arkadaşım. Herkesin biribirini
eleştirme, uyarı hakları var.
Ulusal Kanal'dan gönderilmesi de eleştirildi. Neden
gönderildi?
Ulusal Kanal'dan gönderilmesinin sebebi şu: Atatürk'e Yahudi
diyor, Balkanlar'dan gelen Harekat Ordusu'nda 600 tane Yahudi varmış. Yok
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar sabetayistler diyor, Güneydoğu'dan Kürt illeri
diye bahsediyor. HDP'nin Meclis'e girmesine 3. Meşrutiyet diyor. İlker
Başbuğ'a, Yaşar Büyükanıt'a Yahudi diyor. Böyle her tarafa çatan, herkesi
Yahudi ilan eden... Bu izleyici de müthiş bir tepkiye neden oluyor. Arkadaşlar
bu nedenle böyle bir karar aldılar. Bunu ben kendisine de Haymana Cezaevi'nde
de söyledim, Ergenekon'da da söyledim. Benim yakın arkadaşım.
Bakın bu bir MOSSAD operasyonu. Türkiye'de ona, buna devamlı
Yahudi demek bir MOSSAD operasyonu. Bunu Yalçın bilinçli olarak yapmıyor ama
alet oluyor. İkincisi bu vatan savaşı sırasında PKK'yı HDP'yi öven şeyler doğru
değil. Bu fikir özgürlüğü değil. Doğu'ya, Güneydoğu'ya Kürt illeri falan
denmemesi gerekir Ulusal Kanal'da. Burada basit bir fikir savaşı yürütülmüyor,
insanlar canla kanla savaşıyor.
BÜTÜN TELEVİZYONLARDA TELEVİZYON KUŞLARI PKK'LI
Türkiye'de medyanın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Medya esas olarak Batı sisteminin kontrolünde. Hiçbir
şekilde toplumu doğru bilgilendirmiyor, Türkiye'nin menfaatleri temelinde
yönlendirmiyor. Düşünün vatan savaşında medya PKK'nın yanında. Çok açık. Bütün
televizyonlarda televizyon kuşları PKK'lı. Vatanseverler bu televizyonlarda
yok.
Türkiye yerli medyasını kuramadı mı?
Kısmen, kısmen kuruyor. Türkiye güçlü gelenekleri olan bir
ülke. Ama büyük dedikleri medya güçlerine bakıyorum, esasen Atlantik güçlerinin
kontrolü altında.
Bugün kimler size göre yerli medya?
İsim saymayayım ama ölçüyü söyleyeyim: Bugün mehmetçiğin
savaşını, mehmetçiğin yanından verenler yerlidir. Mehmetçiğin yanında mısın
yoksa hendeğin öbür tarafında PKK'nın yanında mısın? Hendeğin öbür
tarafındaysan zaten Amerika ve İsrail'in yanındasın.
TÜRKİYE'DE GELEMEYECEĞİM BİR YER YOKTU
Ömrünüzün 14 yılı hapislerde geçmiş. Bu 14 yılı düşününce en
büyük pişmanlığınız nedir?
14 yılla ilgili bir pişmanlığım yok. Bizim davamız kula
kulluğu reddeden bir dava. Bu davaya giren bir insan herşeyi göze alacak.
Tarihteki büyük işler yapmış insanlar gibi. Hz. Muhammed gibi, Atatürk gibi
insanlar. Bunların davasında her türlü zulüm, tehditler var. Onun için bizim
açımızdan doğal. Ben 14 yıl hapis yattım ama terörden dolayı değil, burada
utanacağım bir şey yok.
14 yılı size geri verselerdi hayatınızda neler değişirdi?
Yine aynı şeyleri yapacaktık. 1964 yılında hukuk
fakültesinde asistan oldum. Çok hızlı bir şekilde doktoramı aldım. Hukuk
fakültesinin en genç doçenti olmak üzereydim. 12 Mart geldi. O zaman benim
önümde her şey açıktı. Babam Adalet Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısıydı,
dayım Tümgeneraldi, fakültede parlak bir öğretim kadrosuydum. Yani Türkiye'de
gelemeyeceğim bir yer yoktu. Ama ben bu sistem içinde bir yerlere gelmek gibi
bir amacı kesinlikle benimsemedim. Mustafa Kemal, sarayın paşası mı olayım dedi
yoksa İstiklal Savaşı vereyim mi dedi? Hz. Muhammed Kureyş içinde Mekke'nin Ebu
Sufyanları, Ebu Lehepleri gibi bir adam olmaya heveslenseydi onlardan çok daha
büyük olurdu. Ama o kalktı Mekke'nin fakirleriyle, yoksullarıyla birleşti. Ben
onlara benzer bir yolu seçtim. Sistemin içinde bir yerlere gelmek değil,
sistemin karşısında mücadele etmek. Dolayısıyla o 14 yılı yine aynı amaçla değerlendirirdim.
HAYATIMIN EN MUTLU DÖNEMİNDEYİM
Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Hayatımın en mutlu dönemlerindeyim diyebilirim. Türkiye'nin
geleceğine güvenle bakıyorum. Birçok karamsar var Türkiye'de. Hiç karamsar bir
süreçte değiliz. Bir vatan savunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri büyük başarılar
kazanıyor. Bu başarıdan mutluluk duyanlarla duygudaşım. İkincisi cemaatler,
Fethullah Gülen cemaati falan bunlar tutturamadı Türkiye'de. O da önemli bir
gelişme. Fethullah Gülen cemaatinin temizlenmesi, bu da insana umut veren bir
gelişme. Üçüncüsü, borçlanma ekonomisinin Türkiye sonuna geldi. Türkiye üretim
ekonomisine geçecek. Dördüncüsü, Türkiye Asya'da nefes almaya başladı. En büyük
ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin Almanya. Komşularımız ilişkiler bizi kardeşliğe
zorluyor. Irak, İran, Suriye, Azerbaycan, bunlarla hem güvenliğimiz hem
ekonomimiz için işbirliği yapmak zorundayız. Bunların hepsine toplam baktığımız
zaman Türkiye Asya'daki yerine yerleşmeye doğru gidiyor. Bunların hepsine
baktığmızda bunlar umut veren süreçler. Bunun için ben hayatımın en mutlu
dönemini yaşıyorum.
Generaller en çok sizin partinizde, emekli olunca size
geliyor. Asker içinde size karşı niye böyle bir sempati var?
Vatansever olduğumuz için. Türkiye'de askerlik vatan için
ölmeyi benimseyen tek meslek. Polisi de buna katabilirsiniz. Vatan için ölmeyi
benimsemiş mesleğin sahipleri, bunların çoğunluğu da Atatürkçü o nedenle
onların Vatan Partisini seçmeleri son derece doğal. Bir de Ergenekon sürecinde
Vatan partisi liderlerinin ne kadar kararlı, doğru birleştirici tavır aldığını
da gördüler.
GEMİLERİ YAKA YAKA GELDİM BURAYA
Hayatınızda aldığınız en radikal karar neydi?
1- NATO'nun gezileri vardı. Çeşitli ülkelerden parlak
aydınları askeri muhrip gemilerine bindirip 1,5 ay dolaştırıyorlar. Mesela onu
reddettim.
2. İngiltere bursu verilmişti, gitmedim.
3. Almanya DAAD bursu kazandım. Orada genç bir bilim adamı
olarak 25 yaşında, bana 50-60 yaşındaki profesörlere verilen en yüksek bursu
verdiler. Ona da gitmedim.
Bu kararların hepsini topladığınız zaman sistemin içinde bir
takım olanaklar çıktı. Türkiye'de kalmayı, görevler, işler bunları bırakamadım.
Beni sistemle birleştiren yolları bir anlamda dinamitledim. Gemileri yaka yaka
geldim buraya.
Konuşmalarınızda hep "şunu yaptırtmıycaz, bunu
yaptırtmıycaz, iktidara geleceğiz" diyorsunuz ama oy oranınıza
baktığımızda durum çok farklı. Nereden geliyor bu özgüven?
Ben de size soruyorum: Hz. Muhammed'in Mekke'de kaç oyu
vardı? Burada tarihin vaad ettiği doğruları savunmaktır sizi iktidara getirecek
olan.
Kendinizi güçlü görüyor musunuz?
Vatan Partisi Türkiye'nin geleceğinde çok önemli bir
partidir. Neden? Çünkü Amerika öyle görüyor. Ergenekon'da kimi içeri attılar?
Doğu Perinçek ve arkadaşları. Kim attırdı? Amerika. Demek ki Amerika'dan
baktığınız zaman iki kuvvet görünüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Doğu Perinçek
ve arkadaşları.
En son neye ağladınız?
Hasan Yalçın en yakın arkadaşım onu kaybettiğim zaman
ağladım. Yalnız şahıs acıları değil, 1970'de Vietnam Kamboçya'ya girmişti ona
çok üzülmüştüm. Toplumun acılarında da gözyaşlarımı tutamam, bir şehit
cenazesinde kendimi zor tutarım.
En son neye güldünüz?
Çok gülüyorum (gülüyor). Şimdi sizinle güldük.
En son ne okudunuz?
Sürekli okuyorum. İskandinav Mitleri'ni okudum en son.
En son ne izlediniz?
Odin, Normanlar'a merakım var. Vikingler'i izliyordum.
Çok Okunanları
MURAT BARDAKÇI KOÇ AİLESİ İLE İLGİLİ İFTİRALARA CEVAP VERMİŞ
TARİHÇİ YAZAR MURAT BARDAKÇI'NIN LOZAN'DA GAYRİ RESMİ DANIŞMAN OLARAK, TÜRKİYE ADINA GÖRÜŞMELERE KATILAN HAİM NAHUM VE KOÇ AİLESİ İLE İLGİLİ YAZISI. YAZIDA KOÇ AİLESİ İLE İLGİLİ İFTİRALARA DA CEVAP VERMİŞ.
3 Şubat 2016 Çarşamba
İKİ GÖZ, DÖRT RESİM
AŞAĞIDA DÖRT RESİM VAR. İKİ FARKLI GÖZ İLE İKİ BAKIŞ AÇISI İLE BAKALIM.
RESİM 1
İMAM HAMANEY SARAYLARDA YAŞAMIYOR. BU SIRADAN EVDE YAŞIYOR.
GÖSTERİŞTEN UZAK SIRADAN EVLERDE YAŞAYANLAR ÜLKE SAVUNMASI İÇİN SEFERBER OLMUŞ VE TAKDİRE ŞAYAN SİLAHLAR ÜRETMİŞLER VE GİZLEMİŞLER. DÜŞMANA KORKU SALMAK İÇİN KENDİLERİ SERGİLİYORLAR.
ALBAYRAĞIN GÖLGESİNDE YAŞAYAN HİÇ KİMSE İRANCI OLAMAZ.BU HAİNLİKTİR.
ANCAK ALBAYRAĞIN GÖLGESİNDE YAŞAYAN HERKESİN; BU ÜLKENİN DE EN AZ İRAN KADAR İYİ YÖNETİLMESİNİ İSTEME HAKKI VARDIR. BU VATANSEVERLİKTİR.
İŞTE DİĞER İKİ RESİM:
BUDA BİZİM SARAYIMIZ. TABİ Kİ OLSUN AMA ÜLKENİN ASKERİ GÜCÜ İLE ORANTILI OLSUN.
HAMANEY'İN OTURDUĞU EVİN ASKERİ KARŞILIĞI YUKARIDAKİ FÜZELER İSE BİZİM SARAYIMIZIN ASKERİ KARŞILIĞI NE OLMALI? VE VAR MI?
İNŞALLAH VARDIR. SARAYIN İKİNCİ BOYUTU ŞUDUR:
Eğer saray dünyayı yönetmek için projelendirilmiş bir yapı ise ve binden fazla odasıyla tüm dünyanın her kliğine bir masa ayrılmışsa; böyle bir amaç için yapılan binanın bu bina olmaması lazım. O binanın yer altında ve çok gizli olması gerekir. Yukarıdaki ve dünyanın gözü önündeki böyle bir yapı iki şeye hizmet eder: Ya dünyaya meydan okuma zamanı gelmiştir, bu binanın askeri karşılığı vardır ve bunun ilanıdır.(İnşallah vardır) Ya da yoksa yapılanlar yanlıştır vesselam.
Evet İran yöneticileri tarafından iyi yönetiliyor. İran'ın Ortadoğu politikaları da kendi çıkarları açısından doğru ve hiç kaybetmediler. Kazançlı çıktılar. Bizim ise çok şey kaybettiğimiz bir gerçek.
İşte o nedenle bizler de ülkemizin en az İran kadar iyi yönetilmesini istiyoruz Vesselam.
RESİM 1
İMAM HAMANEY SARAYLARDA YAŞAMIYOR. BU SIRADAN EVDE YAŞIYOR.
GÖSTERİŞTEN UZAK SIRADAN EVLERDE YAŞAYANLAR ÜLKE SAVUNMASI İÇİN SEFERBER OLMUŞ VE TAKDİRE ŞAYAN SİLAHLAR ÜRETMİŞLER VE GİZLEMİŞLER. DÜŞMANA KORKU SALMAK İÇİN KENDİLERİ SERGİLİYORLAR.
ALBAYRAĞIN GÖLGESİNDE YAŞAYAN HİÇ KİMSE İRANCI OLAMAZ.BU HAİNLİKTİR.
ANCAK ALBAYRAĞIN GÖLGESİNDE YAŞAYAN HERKESİN; BU ÜLKENİN DE EN AZ İRAN KADAR İYİ YÖNETİLMESİNİ İSTEME HAKKI VARDIR. BU VATANSEVERLİKTİR.
İŞTE DİĞER İKİ RESİM:
BUDA BİZİM SARAYIMIZ. TABİ Kİ OLSUN AMA ÜLKENİN ASKERİ GÜCÜ İLE ORANTILI OLSUN.
HAMANEY'İN OTURDUĞU EVİN ASKERİ KARŞILIĞI YUKARIDAKİ FÜZELER İSE BİZİM SARAYIMIZIN ASKERİ KARŞILIĞI NE OLMALI? VE VAR MI?
İNŞALLAH VARDIR. SARAYIN İKİNCİ BOYUTU ŞUDUR:
Eğer saray dünyayı yönetmek için projelendirilmiş bir yapı ise ve binden fazla odasıyla tüm dünyanın her kliğine bir masa ayrılmışsa; böyle bir amaç için yapılan binanın bu bina olmaması lazım. O binanın yer altında ve çok gizli olması gerekir. Yukarıdaki ve dünyanın gözü önündeki böyle bir yapı iki şeye hizmet eder: Ya dünyaya meydan okuma zamanı gelmiştir, bu binanın askeri karşılığı vardır ve bunun ilanıdır.(İnşallah vardır) Ya da yoksa yapılanlar yanlıştır vesselam.
Evet İran yöneticileri tarafından iyi yönetiliyor. İran'ın Ortadoğu politikaları da kendi çıkarları açısından doğru ve hiç kaybetmediler. Kazançlı çıktılar. Bizim ise çok şey kaybettiğimiz bir gerçek.
İşte o nedenle bizler de ülkemizin en az İran kadar iyi yönetilmesini istiyoruz Vesselam.
DİYARBAKIR'DA İBRETLİK GÖRÜNTÜ
DİYARBAKIR SEMALARINDAN ÇEKİLMİŞ ŞU FOTOĞRAFA BAKAR MISINIZ?
BÜYÜK HAKAN ATATÜRK'ÜN ASKERİ; VURULMUŞ TERTEMİZ ALNINDAN ŞEHİT OLMUŞ, OLMUŞ AMA ÖLMEMİŞ.
ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ DİYE BULUTLAR ARASINDAN SESLENMİŞ.
Bu fotoğraf hakikaten tam zamanında görüntülenmiş ve ibretlik bir resim olmuş. Gökte bulutlar arasında nöbet tutan bir asker..
Kahraman Türk Askeri olduğu çok net belli.
Tekrar söylüyoruz.
Hz Peygamber SAS Efendimizin bayrağı UKAB, Albayrağımızın maddi koruması altındadır. Albayrağımız da UKAB'ın manevi koruması altındadır. Bu ülkeye hiç bir kafir zerre zarar veremez Allah'ın izin ve inayetiyle. (İnşallah.)
Diyarbakır semalarındaki bu resimde; bu ülkenin sahiplerinin şehitlerimiz olduğu bir kez daha gösteriliyor.
Diyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz.
Yahudi telkinleriyle oyuna gelip Türk Milleti'nin, Türk Askerinin, Türk polisinin karşısına geçen; illa ki ölecektir. Başka şansı yoktur çünkü dünyada bu asker kadar kalbi temiz, vicdanlı ve merhametli; bu asker kadar dinine bağlı, vatanına bağlı, milletini seven, bu asker kadar ahlaklı ve namuslu başka bir asker YOK, YOK, YOK.
BU ASKERE, BU POLİSE SİLAH ÇEKEN DİNSİZDİR, KAFİRDİR,NAMUSSUZDUR, ŞEREFSİZDİR, KANSIZDIR. ÇOK NET SÖYLÜYORUM ASKERİMİZ POLİSİMİZ GÖREV BAŞINDA ŞEHİT OLUR,CENNETE GİDER, ÖLDÜRDÜKLERİ İSE LEŞ OLUR CEHENNEME GİDER. ÇÜNKÜ BU ORDU İSLAMIN SON ORDUSUDUR. ÇÜNKÜ BU MİLLET İSLAM İÇİN DÜNYADA EN FAZLA ŞEHİT VERMİŞ MİLLETTİR.
Kimin nereye gideceğini Allah cc bilir. KURAN-I KERİM'de kimlerin cennete, kimlerin cehenneme gidecekleri ise çok detaylı açıklanmıştır. Delilimiz de Kuran'dır.
BÜYÜK HAKAN ATATÜRK'ÜN ASKERİ; VURULMUŞ TERTEMİZ ALNINDAN ŞEHİT OLMUŞ, OLMUŞ AMA ÖLMEMİŞ.
ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ DİYE BULUTLAR ARASINDAN SESLENMİŞ.
Bu fotoğraf hakikaten tam zamanında görüntülenmiş ve ibretlik bir resim olmuş. Gökte bulutlar arasında nöbet tutan bir asker..
Kahraman Türk Askeri olduğu çok net belli.
Tekrar söylüyoruz.
Hz Peygamber SAS Efendimizin bayrağı UKAB, Albayrağımızın maddi koruması altındadır. Albayrağımız da UKAB'ın manevi koruması altındadır. Bu ülkeye hiç bir kafir zerre zarar veremez Allah'ın izin ve inayetiyle. (İnşallah.)
Diyarbakır semalarındaki bu resimde; bu ülkenin sahiplerinin şehitlerimiz olduğu bir kez daha gösteriliyor.
Diyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz.
Yahudi telkinleriyle oyuna gelip Türk Milleti'nin, Türk Askerinin, Türk polisinin karşısına geçen; illa ki ölecektir. Başka şansı yoktur çünkü dünyada bu asker kadar kalbi temiz, vicdanlı ve merhametli; bu asker kadar dinine bağlı, vatanına bağlı, milletini seven, bu asker kadar ahlaklı ve namuslu başka bir asker YOK, YOK, YOK.
BU ASKERE, BU POLİSE SİLAH ÇEKEN DİNSİZDİR, KAFİRDİR,NAMUSSUZDUR, ŞEREFSİZDİR, KANSIZDIR. ÇOK NET SÖYLÜYORUM ASKERİMİZ POLİSİMİZ GÖREV BAŞINDA ŞEHİT OLUR,CENNETE GİDER, ÖLDÜRDÜKLERİ İSE LEŞ OLUR CEHENNEME GİDER. ÇÜNKÜ BU ORDU İSLAMIN SON ORDUSUDUR. ÇÜNKÜ BU MİLLET İSLAM İÇİN DÜNYADA EN FAZLA ŞEHİT VERMİŞ MİLLETTİR.
Kimin nereye gideceğini Allah cc bilir. KURAN-I KERİM'de kimlerin cennete, kimlerin cehenneme gidecekleri ise çok detaylı açıklanmıştır. Delilimiz de Kuran'dır.
2 Şubat 2016 Salı
AKILLI BERELER (OKTAN KELEŞ'İN HARİKA YAZISI)
Akıllı Bereler (onaltiyildiz.com) Oktan Keleş'e Selam Olsun.
Oktan Keleş Deruni Devlet Kutsal Halı Kitabı'nda yazdığı
zaman ön yargılılar yine inanmamıştı… Soruyorlardı: "Bu bereleri kim
takar?" diye.
İşin sırrı moda idi. Yeni bir trend diye yayılıyor. Artık
piyasada akıllı bereler var. Herkes dünya ile irtibatını kesmeye başladı ve
taktıkları berenin komutlarına göre hareket eden bir moda akımı oluştu. Bu
çılgınlık Amerika'da başladı, Asya ve Avrupa'yı da sarmış durumda. Ve bu işler
böyle başlayarak sonraki aşamaya geçer. Önemli olan insanların buna alışması ve
yadırgamaması. Emareler görülmeye başlandı.
Bu bereleri takanlar tüm dünyayla irtibatlarını kesecekler
gibi reklamlar yapılıyor.
Allah'tan Türk Ordusu bu gelişmeleri önceden görerek gerekli
tedbirleri almıştı. Allah Türk Ordusuna ve Türk Milletine zeval vermesin!
Oktan Keleş Deruni Devlet Kutsal Halı Kitabı'nda Zülkarneyn
Boynuzu 'nu ve işlevini şöyle anlatmıştı:
"…..Fatih'in türbesinin içerisindeyiz. Türbenin
içerisinde 16 kişi ayakta. Daha önce de söylediğim gibi içeride çeşit çeşit
kavimden insanlar vardı. Bu esnada kararlar alınıyordu.
Bu durum böyle devam ederse ne gibi tedbirlerin alınacağı
konuşuluyordu.
Ankara'dan konvoylarla bir çeşit şapka getirilmişti.
Anonslar yapılıyordu: "Bütün Türk milleti bu şapkalardan giysin!"
diye.
Bütün her yerde seferberlik başlamıştı. Bir tane de bana
verilmişti bu şapkadan. Bakır ve demir alaşımından yapılmış, çift boynuzlu
Zülkarneyn başlığı idi bu. Anlaşılan özel yapılmış bir başlıktı ve bugünler
için saklanmıştı. Üzerinde kullanma talimatı vardı. Başa geçirilecekti ve
boynuz şeklindeki bakır çıkıntıların kenarındaki düğmelere basılacak ve
beklenilecekti. Denileni yaptım. Bir anda kulaklarıma ses geldi. Anlaşılan bu
başlık hiçbir şeyden etkilenmeyen bir başlıktı. Ses şuydu:
"Bu başlığı takan Türk milleti, taktıktan 45 dakika
sonra size bir komut gelecek, o komutla beraber İstiklâl Marşı okunacaktır.
'Korkma!' diye başlayan İstiklal Marşıbaşladıktan sonra başlığın ortasındaki
düğmeye basılacaktır." İstiklal Marşı'nın ilk kelimesi durmadan tekrar
ediyordu: Korkma! Korkma! Korkma!
Beklediğimiz bu 45 dakika sanki geçmek bilmiyordu. Telkin
altındaydık. Yecüc Mecüc dünyaya saldırmıştı. İlk saldırdıkları millet de Asya
ırkları ve Türk milleti idi. Ekinler, tarlalar her yer talan ediliyordu.
Başımızdaki başlıktan gelen ses devam ediyordu:
"Korkma! Korkma !" diye…
Sanki o esnada bizim için hayat durmuştu. 45 dakika sonra ne
olacak, bekliyorduk. Bütün Türk milletinde o başlık vardı. Gökyüzünde sanki bir
yıldırımın, şimşeğin çizgisi gibi bir ışık beliriyor ve yavaş yavaş bir kapı
aralanıyordu. Sanki gökyüzünden akın akın bir şeyler gelecekmiş gibiydi.
Tepelerden saldıran Yecüc Mecüc gibi, tıpkı ayette anlatıldığı gibiydi.
Bu esnada her şey öylesine hızlı gelişiyordu ki… Turan Bey
vasıtası ile dış dünyadan da haberler alıyorduk. Söylentiye göre Vatikan'ın
tepesine Mesih gelmişti. Kudüs'e, Şam'a ve dünyanın çeşitli yerlerine de Mesih
geldiği söyleniyordu. Hindistan ve Uzak Doğu inançlarındaki beklenilen
kişilerin de geldiği söyleniyordu. Bir tek ortada Mehdi'nin herhangi bir yerde
zuhur ettiği haberi yoktu.
Nihayet 45 dakika dolmuştu. Ortadaki düğmeye bastık.
İstiklal Marşı okunmaya başlandı. Bitti. Sonra anons duyduk: "Geri sayım
başlamıştır. 114 saniye sonra, Ankara'dan Genelkurmay gizli sığınağındaki ana
başlık vericisi aktif hale gelecek ve başlıklarınız çalışmaya başlayacak."
Hepimiz adeta 114 saniyelik süreyi saydık. Ve 114 saniye sonucunda, "Yerin
ve göğün sahibi Allah'tır!" nidası yankılandı. O esnada bütün her şey bir
anda eski haline döndü. Ne Yecüc Mecüc, ne cinler, ne harabe olan yerler, ne
insanlığın kaosu, ne sokaklarda insanlar vardı…
İstanbul eski haline dönmüştü. Sanki böyle bir hadise
yaşanmamıştı. Başlık başımdaydı ama hayâl görmüş olamazdım. 16'larda yine
türbedeydi. Turan Bey de yanımdaydı.
Başlığı tekrar geri aldılar. 16'lar heyeti, teker teker
türbeden ayrılıyordu. Türbenin çıkışında Latif Baba ve İlhami Abi gözükmüştü.
Her şey güllük gülistanlıktı; Pazar alışverişi yapanlar, parklarda oturanlar…
Günlük hayat devam ediyordu. Ben ise olup bitenin ne olduğunu anlamaya
çalışıyordum.
Turan Bey'e sordum: "Nasıl oldu da insanlık şu ana
kadar yaşadıklarımızın farkına varmadı?"
"Manyetik alanlar açıldığı an aslında her şey bir anda
olup bitmekte, adeta zaman durmakta. Başlık devreye girdikten sonra başlığın
sırrı sayesinde açılan manyetik alanlar insan beynini etkilememekte ve
hafızamızdaki zamanı durdurmuyor. Sana verilen başlık farklı olduğu için olanı
biteni hatırlıyorsun."
Anladım ki, Türk Devleti birçok önemli buluşa imza atmış ve
bunu saklamayı başarmıştı. Şimdi daha iyi anladım ki; "öze saldırmak,
beyne saldırmak" ne demekti?
Düşman bu yüzden beyne saldırıyordu. Bundan dolayı beyne
saldırı yapılıyordu. Bunu başarsaydılar tüm insanlık savunmasız
kalacaktı…."
Konuyla bağlantılı olarak Oktan Keleş'in "Gizlenen Hakasya Raporu: Altın
Boynuz"
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=4281 makalesine tekrar
bakmakta fayda var.
Yine şu Hadisi Şerifi tekrar tefekkür etmek lazım:
Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Vaad
edilen Mehdi'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman,
ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ, MÜNEVVER (AYDINLIK) BİR BOYNUZ ÇIKAR."
İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani'de bu konuya geniş yer
vermiştir. Arzu edenler bakabilirler…
İşin sırrı BOYNUZ'da….
Erol Elmas
buulkem@gmail.com
Twiter:@emiryildizdan
ZAFER İSLAM'IN OLACAK AMA...
3.DÜNYA SAVAŞINDA ZAFER İSLAM'IN OLACAK AMA...
3.DÜNYA SAVAŞINDA ZAFER İSLAM'IN OLACAK AMA İKİ MİLYAR MÜSLÜMANDAN NE KADARI O GÜNLERİ GÖREBİLECEK?
3.Dünya Savaşı öncesinde ve savaş içerisinde İTTİHADI İSLAM yani İslam Birliği kurulmayacak. İslam Birliği Savaşın sonuna doğru yani final savaşlarında kurulacak. Tabi o zamana kadar Müslüman kalırsa.
İşte buradan yazıyoruz.
Alimlerin hadis yorumlarına göre 3.Dünya Savaşı Nükleer Savaş olacak insanlığın çoğu kırılacak. Üstelik bu savaşın merkezi Ortadoğu ve ağırlıklı olarak da Türkiye ile Suriye ülkeleri olacak. Suriye zaten alacağını aldı bu hengameden. Sırada Türkiye var.
3.Dünya Savaşında milyonlarca insan öleceğine göre, Müslümanlar çok zarar göreceğine göre, Hz.Mehdi AS'a kavuşan Müslümanlar da Zafere ulaşacağına göre ve sayıları çok fazla olmayacağına göre o insanlardan olabilmek için:
İlk önce sıradan bir Müslüman değil Mümin olmaya çalışmak lazımdır.
Çokça tövbe etmeli ve ihlas ve takva üzere ibadetleri yapmak lazımdır.
Kişisel çıkar için dini ticarete ve siyasete alet eden insanlar aşağılık mahluklar olup Hz.Mehdi AS'a kavuşmaları asla mümkün değildir.
Kul hakkı yememek lazımdır, insanları aldatmak uyanıklık değil namussuzluktur.
Unutulmamalıdır ki Hz.Mehdi AS; 3.Dünya Savaşı esnasında Müslümanlar çaresiz kaldığında Allah CC tarafından kalanlara bir müjde ve hidayet olarak gönderilecektir İnşallah. Yoksa Mehdiden önce Müslümanlar çok ama çok büyük bedeller ödeyecekler. Adam olalım diye boşuna yazmıyoruz.
Hz.Mehdi AS'a kavuşanlar da dört gruba ayrılacaklar.
Bunlardan birinci grup Hz.Mehdi AS'ın savaşları çok zor ve çok güçlü düşmanlara karşı çok çetin olacağı için başlangıçta bu zora dayanamayıp savaştan kaçanlar olacaklardır. Hadislerde bu kaçanlar aşağılanmaktadır ve cehenneme gidecekleri bildirilmektedir.
İkinci grup; Hz.Mehdi AS ile birlikte o çok zor savaşlar başladığında yılmadan savaşıp şehit olanlardır ki o şehitler hadislerde tüm şehitlerin en hayırlıları olarak anlatılıyor.
Üçüncü grup ise Hz.Mehdi AS ile zafere ulaştıktan sonra dünyaya hakim olup ALTIN ÇAĞI yaşayanlardır ki ne mutlu onlara. Çünkü hepsi de Hz.Mehdi AS'ın çağında hidayete erecekler ve yataklarında yaşlılıktan ölseler bile dosdoğru yol üzere (Sıratı Müstakiym) can verecekler ve yine cennete gitmeleri umulacaktır. Hadislerde üç grup bu şekilde geçmektedir. Tek bir hadis değil bir çok hadiste birbirini tamamlayıcı olarak anlatılmaktadır.
"ADAM OLMAK LAZIMDIR" yazmıştık yukarıda.
Bakınız Hz.Peygamber SAS Efendimize peygamberlik 610 yılında verilmiştir. 610 yılından önceki dönem İslam öncesi Cahiliyye Dönemi geçer tarihte.
İslam öncesi dönemde Adam Olmak deyiminin anlamını yine Hz.Peygamber SAS Efendimizin hayatından görüyoruz. Peygamber olmadan önceki hayatında Resulu Ekrem Efendimiz SAS Mekke halkı tarafından MUHAMMED'ÜL EMİN olarak bilinirdi.
Yani bir insan Müslüman ise zaten DÜRÜSTTEN başka bir ŞEY olamaz. Ama Müslüman değilse de adam olabilir ve o zaman da adamlık "dürüstlük" yani "güvenilen kimse" olmaktır.Vesselam.
Bir Müslümanın GÜVENİLİR KİMSE OLMASI FARZDIR. FARZ İKEN Güvenilir kimse olamayan MÜSLÜMAN DEĞİLDİR. (Velev ki tevbe edip, iman tazeleyip, istikamet üzere olmasın)
Üç kağıtçıdan, hırsızdan, namussuzdan, dolandırıcıdan, yalancıdan, GÜVENİLİR KİMSE OLMAZ.
İşte yukarıda saydığımız üç grubun dördüncüsü de GÜVENİLİR OLAN gayri Müslimlerdir ki onlar da 3.Dünya Savaşının sonunda Müslüman olacaklar ve Altın Çağa kavuşacaklardır.İnsanlar topluluklar halinde Allah'ın CC dinine gireceklerdir.Tüm dünya Müslüman olacaktır İnşallah.
Adam gibi adam olmak Mümin olmak kadar zor bir iş değildir. Ya Mümin olacağız ya da hiç değilse adam gibi adam olacağız ki hidayet ya da rahmet umalım.Yoksa iş gerçekten çok ciddi.
Cenabı Zülcelal cümlemizi Mümin olan kullarından eylesin.Bütün günahlarımızı affeylesin ve hidayet nasip eylesin İnşallah.
3.DÜNYA SAVAŞINDA ZAFER İSLAM'IN OLACAK AMA İKİ MİLYAR MÜSLÜMANDAN NE KADARI O GÜNLERİ GÖREBİLECEK?
3.Dünya Savaşı öncesinde ve savaş içerisinde İTTİHADI İSLAM yani İslam Birliği kurulmayacak. İslam Birliği Savaşın sonuna doğru yani final savaşlarında kurulacak. Tabi o zamana kadar Müslüman kalırsa.
İşte buradan yazıyoruz.
Alimlerin hadis yorumlarına göre 3.Dünya Savaşı Nükleer Savaş olacak insanlığın çoğu kırılacak. Üstelik bu savaşın merkezi Ortadoğu ve ağırlıklı olarak da Türkiye ile Suriye ülkeleri olacak. Suriye zaten alacağını aldı bu hengameden. Sırada Türkiye var.
3.Dünya Savaşında milyonlarca insan öleceğine göre, Müslümanlar çok zarar göreceğine göre, Hz.Mehdi AS'a kavuşan Müslümanlar da Zafere ulaşacağına göre ve sayıları çok fazla olmayacağına göre o insanlardan olabilmek için:
İlk önce sıradan bir Müslüman değil Mümin olmaya çalışmak lazımdır.
Çokça tövbe etmeli ve ihlas ve takva üzere ibadetleri yapmak lazımdır.
Kişisel çıkar için dini ticarete ve siyasete alet eden insanlar aşağılık mahluklar olup Hz.Mehdi AS'a kavuşmaları asla mümkün değildir.
Kul hakkı yememek lazımdır, insanları aldatmak uyanıklık değil namussuzluktur.
Unutulmamalıdır ki Hz.Mehdi AS; 3.Dünya Savaşı esnasında Müslümanlar çaresiz kaldığında Allah CC tarafından kalanlara bir müjde ve hidayet olarak gönderilecektir İnşallah. Yoksa Mehdiden önce Müslümanlar çok ama çok büyük bedeller ödeyecekler. Adam olalım diye boşuna yazmıyoruz.
Hz.Mehdi AS'a kavuşanlar da dört gruba ayrılacaklar.
Bunlardan birinci grup Hz.Mehdi AS'ın savaşları çok zor ve çok güçlü düşmanlara karşı çok çetin olacağı için başlangıçta bu zora dayanamayıp savaştan kaçanlar olacaklardır. Hadislerde bu kaçanlar aşağılanmaktadır ve cehenneme gidecekleri bildirilmektedir.
İkinci grup; Hz.Mehdi AS ile birlikte o çok zor savaşlar başladığında yılmadan savaşıp şehit olanlardır ki o şehitler hadislerde tüm şehitlerin en hayırlıları olarak anlatılıyor.
Üçüncü grup ise Hz.Mehdi AS ile zafere ulaştıktan sonra dünyaya hakim olup ALTIN ÇAĞI yaşayanlardır ki ne mutlu onlara. Çünkü hepsi de Hz.Mehdi AS'ın çağında hidayete erecekler ve yataklarında yaşlılıktan ölseler bile dosdoğru yol üzere (Sıratı Müstakiym) can verecekler ve yine cennete gitmeleri umulacaktır. Hadislerde üç grup bu şekilde geçmektedir. Tek bir hadis değil bir çok hadiste birbirini tamamlayıcı olarak anlatılmaktadır.
"ADAM OLMAK LAZIMDIR" yazmıştık yukarıda.
Bakınız Hz.Peygamber SAS Efendimize peygamberlik 610 yılında verilmiştir. 610 yılından önceki dönem İslam öncesi Cahiliyye Dönemi geçer tarihte.
İslam öncesi dönemde Adam Olmak deyiminin anlamını yine Hz.Peygamber SAS Efendimizin hayatından görüyoruz. Peygamber olmadan önceki hayatında Resulu Ekrem Efendimiz SAS Mekke halkı tarafından MUHAMMED'ÜL EMİN olarak bilinirdi.
Yani bir insan Müslüman ise zaten DÜRÜSTTEN başka bir ŞEY olamaz. Ama Müslüman değilse de adam olabilir ve o zaman da adamlık "dürüstlük" yani "güvenilen kimse" olmaktır.Vesselam.
Bir Müslümanın GÜVENİLİR KİMSE OLMASI FARZDIR. FARZ İKEN Güvenilir kimse olamayan MÜSLÜMAN DEĞİLDİR. (Velev ki tevbe edip, iman tazeleyip, istikamet üzere olmasın)
Üç kağıtçıdan, hırsızdan, namussuzdan, dolandırıcıdan, yalancıdan, GÜVENİLİR KİMSE OLMAZ.
İşte yukarıda saydığımız üç grubun dördüncüsü de GÜVENİLİR OLAN gayri Müslimlerdir ki onlar da 3.Dünya Savaşının sonunda Müslüman olacaklar ve Altın Çağa kavuşacaklardır.İnsanlar topluluklar halinde Allah'ın CC dinine gireceklerdir.Tüm dünya Müslüman olacaktır İnşallah.
Adam gibi adam olmak Mümin olmak kadar zor bir iş değildir. Ya Mümin olacağız ya da hiç değilse adam gibi adam olacağız ki hidayet ya da rahmet umalım.Yoksa iş gerçekten çok ciddi.
Cenabı Zülcelal cümlemizi Mümin olan kullarından eylesin.Bütün günahlarımızı affeylesin ve hidayet nasip eylesin İnşallah.
1 Şubat 2016 Pazartesi
TANRI DAĞI
ATİLLA YILMAZ (TANRI DAĞI)
Altaylardan ateş kanlı börüler
At üstünde doğup ölen çeriler
Bir bilseniz deli gönül ne diler
Tanrı dağın etrafını sarın sarın ha
Rusçulara Çincilere vurun vurun ha
Noyanlar nerede Tarkanlar hani
Neyleyim Yurt için akmayan kanı
Alın Ankara'dan ulu hakanı
Tanrı dağın etrafını sarın sarın ha
Rusçulara Çincilere vurun vurun ha
Bahar geldi haydi akın başlasın
Tüm pusatlar gece gündüz işlesin
Bozkurtlar ordusu Çin'de kışlasın
Tanrı dağın etrafını sarın sarın ha
Rusçulara Çincilere vurun vurun ha
BU MİLLETİN DÜŞMANINA VURUN VURUN HA
ALBAYRAĞA KALKAN ELİ KIRIN KIRIN HA
NANKÖRDEN DOST KAHPEDEN YAR OLMAZ
NANKÖRÜNÜ, KAHPESİNİ ASIN ASIN HA
BU ÜLKENİN HAİNİNE VURUN VURUN HA
BU ÜLKENİN HAİNİNE VURUN VURUN HA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)