2 Kasım 2014 Pazar

ATATÜRK'E KİMLER, NİÇİN SALDIRIYORLAR?

ATATÜRK'E KİMLER, NİÇİN SALDIRIYORLAR?

Son zamanlarda Atatürk'e saldırılar had safhaya ulaştı.Atatürk haindi, dinsizdi, İngiliz Ajanıydı demek istiyorlar.Aşağıdaki videoyu sosyal medyada paylaşıp delil gösteriyorlar.

İşte o video:



(Video için Serkan Yönder kardeşimize teşekkürler)

Başlamadan şunu ifşa edelim: Bugün Türkiye'deki tarikatların ve cemaatlerin ekseriyeti vatansever ve samimi Müslümanlardır. Ancak Osmanlı döneminde vatansever olmayanlar da vardı ve Atatürk bunlarla mücadele etmişti.Örneğin İskilipli Atıf Hoca şapka devrimine muhalefet ettiği için değil İngiliz Muhipler Cemiyeti' nin kurucusu olduğu ve İngilizlerle içli dışlı olduğu için yargılandı ve asıldı. Sen nasıl Müslümansın ya? Hem şeyhim diyeceksin, yani sıradan bir Müslümanlığı bile kabul etmeyeceksin hem de İngiliz ile metres olacaksın. Olacak şey değildir bu.
  
GELELİM YUKARIDAKİ VİDEOYA

Atatürk bu konuşmayı 1 Kasım  1937 de TBMM'nin yeni yasama yılının açılışında yapıyor.Mecliste tek parti var o da CHP.

Şu soruların cevabı verilmeden bu video hakkında hüküm verilemez:
(Neden sorgulamadan her komplonun üzerine balıklama atlıyoruz anlamak mümkün değil.)

İşte sorular:

Bu videoyu kim çekmiş? O zaman Türkiye'de kamera var mıymış? (Biz yoktu biliyoruz.)
Bu güne kadar kimler niçin gizlemişler ve şimdi kimler hangi amaçla servis ediyorlar? (Servis süresi on yılı geçmez.)

Atatürk bu konuşmayı yaparken TBMM'de kimler varmış, bildiğimizden emin miyiz?

Örneğin 1960 Yassıada duruşmalarını aşağıdaki ajan kadın kılığında izlemiş.İşte resmi:




O mecliste de bu ajanlardan olmadığından emin miyiz?

Tam burada bir önceki yazımızı tekrar okuyunuz ve tekrar düşününüz.

Devam ediyoruz.

Atatürk bu videodaki sözlerinde - İslamı değil - İslamdaki hurafeleri kastetmemiş olsaydı ve iddia edildiği gibi dinsiz biri olsaydı:

Kuran'ı Kerim'i Türkçe'ye çevirtir miydi? İnsanlar ne güzel Arapça Kuran-ı süslü kılıfına koyup duvarlarına asmışlardı.Ve İslamı da İskilipli İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucularından öğrenmeye devam ediyorlardı.Niçin yapsındı ki bunu madem dinsiz ise?

Kaldı ki Diyanet İşleri Başkanlığını kurmaya ne gerek vardı? Herkes bir hocadan dini öğrenir ve Türkiye'de en az yüz tane İslam dini olur ve din birliği de daha en başından imkansız hale getirilebilirdi.Doğru değil mi?

Bu gün Türkiye'mizdeki tarikatların hemen hepsi de seçilmiş olmasına rağmen (Yani faaliyetlerine müsaade edilmiş) ne kadar farklı hükümler ortaya koyuyorlar göremiyor muyuz?

Mustafa İslamoğlu-İhsan Şenocak.Cübbeli-Adnan Hoca, Yaşar Nuri,Bayındır ve daha niceleri her biri ayrı telden çalmıyor mu? Haydi bakalım? 

Ya İskender Evrenosoğlu'nun "Amenu" tanımı.
Bu cemaate göre 'bu cemaatte olmayan' Müslüman değildir. Çünkü onlar "Amenu olmak" (Vel ASR suresinde geçen) ile Allah'a ulaşmayı dilemektir, dilemeyen Müslüman değildir diyorlar. Oysa Müslüman olmak için bizim Hz.Peygamber SAS Efendimizden bu güne kadar tüm alimlerimizden öğrendiğimiz Kelime-i Şehadet getirmektir.Mümin olmak ayrı.Onun için haramlardan kaçmak, farz ve sünnetlere devam etmek gerekiyor.

Ve bir başka mesele:

Atatürk, Türk Ordusunu Mareşal Fevzi Çakmak'a EMANET ETMİŞTİR. Fevzi Paşa 23 yıl Genel Kurmay Başkanlığı yapmıştır.Vasiyeti üzerine tabutuna Kabe örtüsü örtülmüş ve cenazesi Eba Eyyüp El Ensari Hazretlerinin RA yanına defnedilmiştir.Atatürk dinsiz olsaydı, hain olsaydı, İngiliz ajanı olsaydı Türk Ordusunu Fevzi Paşa'ya emanet eder miydi? Bir İngiliz dönmesi bulamaz mıydı?
  
GEÇELİM HİLAFET MESELESİNE

Evet İngilizler Hilafetin kaldırılmasını mutlaka istemiştir ama kaldırmak acaba yararlı mı olmuştur yoksa İslam'a zarar mı vermiştir?

Önceki yazılarımızda uzunca yazdığımız için kısaca ekleyelim.

Hilafet sadece dini bir terim değil aynı zamanda siyasi bir terim olup kelimenin tam anlamıyla GÜÇ demektir. 
Ebu Bekir Bağdadi de halifeliğini ilan etti. Kim biat ediyor?

Halifelik ilan edecek kişi elini masaya vurup dünyadaki tüm Müslümanları güzellikle olmazsa ZORLA BİAT ETTİREBİLMELİDİR.

Aksi takdirde o halifeliğin hiç bir anlamı olmadığı gibi üstelik de hem o kişiye, hem devletine hem de tüm İslam alemine yararı değil ZARARI OLUR.

Bu konuda önceki yazılarımıza bakılabilir.

ŞİMDİ GELELİM İKİNCİ VİDEOYA

Bakınız bu video da Atatürk'ün Cumhuriyetin onuncu yıl kutlamalarındaki konuşmasına aittir.

Yukarıdaki videoda Atatürk kafalarda oluşan soru işaretlerine bu videoda çok anlamlı cevaplar veriyor:

İşte video:




Bakınız bu videoda Atatürk kısaca on yılda çok büyük işler başardık,güçlü bir ordu, güçlü bir devlet, güçlü bir Millet olma yolunda yılmadan çalışmaya devam edeceğiz diyor.Yani esas amacı ifşa ediyor.

Peki Atatürk'e kimler düşmanlık ediyor ve amaçları ne?

Düşmanlık edenler Türkiye Cumhuriyeti' ni yıkmak isteyenlerdir. Atatürk'ü hain ilan etmeden Atatürkçülüğü yıkamayacaklarını, Atatürkçülüğü yıkmadan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalayamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Ve zamanında çektikleri ama yıllarca gizledikleri videoyu şimdi de Atatürk'ü hain etmek için yine kendileri servis ediyorlar.

Demek istediğim şudur: Birinci videoyu çekenler İngilizlerdir, bu güne kadar saklamışlardır ve şimdi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalamak için ortaya çıkarıp servis ediyorlar. Zamanın Şeyh Saidleri ile İskilipli Atıf Hocalarını da devreye sokmayı ihmal etmiyorlar.

Ey Cumhuriyetin Tarikatları! 

Sizler samimi olmasaydınız, hain olsaydınız Atatürk size asla müsaade etmezdi.Öyleyse İngiliz'in, İsrail'in,ABD'nin oyununa gelip sakın Atatürk'e düşmanlık etmeyiniz.

Takipçilerimiz de Cumhuriyet dönemi tarikatları ile Osmanlı tarikatlarını bir tutmasınlar.Cennet mekan Abdülhamid Han Osmanlı dönemi tarikatlarının çoğunun İngiliz Ajanı olduğunu ifşa etmiştir.Bizim cumhuriyetimizin tarikatları da güzeldir. İçlerinde Müslüm Gündüz gibileri de var. Ama az. 

BURAYA DİKKAT!

Şu anda Atatürk'e düşmanlık edenler Kürt devleti kurmaya ve kurdurmaya çalışan bölücüler ve onların destekçileridir. Atatürk aleyhine konuşan, yazan,çizenlerin hiç birinden terörist başı için bir hakaret duyamazsınız. Bu da ispatıdır.

Adam PKK'lı Atatürk'ü eleştiriyor.Gizli yani kripto bölücü Atatürk'ü eleştiriyor. Hadi oradan!

Sizi gidi vatan hainleri sizi...
Sizi gidi nankörler...

Bakınız muhterem takipçilerimiz, yukarıda her şeyi açık açık yazamadık sadece bazı bilgiler sunduk ama aşağıda bir video daha var. O video Atatürk'ün ne yapmak istediğini, ne kadar yapabildiğimizi anlatan çok güzel bir CEVAPTIR.

İŞTE O VİDEO




ATATÜRK DÜŞMANLARI, ATATÜRK'E SALDIRILARA CEVAP VERDİĞİMİZ İÇİN HADDİ AŞAN MAİLLER ATIYORLAR. HEPSİNE TEK TEK YAZAMADIK BURADAN KISACA YAZALIM:

BAKINIZ KARDEŞİM:

Biz Atatürk'ü, sadece ve sadece vatanımızı yıkmak isteyen vatan hainleri saldırdığı için o vatan hainlerine cevap olsun, fırsat vermeyelim diye savunuyoruz.Savunurken de haddi aşmıyoruz.

Atatürk de bizim gibi sıradan bir Müslümandır.Günahsız Müslüman yoktur.
Haşa tanrı değildir, Allah CC'tan başka ilah yoktur.
Peygamber değildir son peygamber Hz.Muhammed SAS Efendimiz'dir.

Ancak Atatürk sıradan bir insan da değildir. Türk tarihinin yetiştirdiği son üç asrın en büyük devlet adamı, en büyük komutanıdır. Bu söz de rahmetli Erbakan Hocamıza aittir ve Erbakan hocamız bu Millete hiç bir zaman yalan söylememiştir. 

1918 de Türkiye'nin nüfusu 70 milyon olsaydı Araplara rağmen Mekke'den, Yunanlılara rağmen Bosna'dan, Kıptilere rağmen Mısır'dan çekilmezdik.

O Atatürk'e saldıran akıl hocanız var ya (Mustafa Armağan) Osmanlı'nın Hicazdaki ordularının on bin kişi olduğunu ve 8 bin den çoğunun şehid olduğunu itiraf etmişti.

Demek ki neymiş? 

Ordusuz,askersiz ne fetih yapılabilirmiş, ne de vatan müdafaa edilebilirmiş, ne de devlet kurulabilirmiş.

Ama onlar yapmışlar.Hem de bir kaç arkadaş.

Günahsız kimse yok ama onların sevapları kendilerine yeter.ANLADIN MI KARDEŞİM?
   
HADİ BU DA BİZDEN SİZE HEDİYE OLSUN



1 Kasım 2014 Cumartesi

SON YÜZ YILIN EN ÖNEMLİ GAYBİ HABERİ

SON YÜZ YILIN EN ÖNEMLİ GAYBİ HABERİ

MALAZGİRT SAVAŞI İLE KURTULUŞ SAVAŞI ARASINDAKİ BENZERLİK NEYDİ?

TÜRKLER TARİH BOYUNCA HİÇ BİR SAVAŞA TEK BİR PLAN İLE GİRMEMİŞLERDİR.

A PLANLARININ YANINDA MUTLAKA B PLANLARI DA OLMUŞTUR:


Malazgirt Savaşına hazırlanan Cennetmekan Sultan Alparslan iki çocukluk arkadaşı AFŞİN ve ERSAGUN BEYLERİ yanına çağırmış ve Anadoluyu fethedeceklerini bunun için de birisinin Bizans'a sığınması gerektiğini söylemişti.

Bu beylerden AFŞİN BEY biraz uçuk ve maceraperest ama atılgan ve cesur bir kahramandı. 
ERSAGUN BEY ise çok zeki, gerçekçi,analitik,temkinli ve cesur bir kahramandı. .

Sultan Alparslan ERSAGUN BEY'in Bizans'a sığınmasını emretti.

Trakya'daki Peçenek ve UZ Türklerini örgütleyip Malazgirt Meydan Muharebesine geldiğinde BİZANS ORDUSU'nu arkadan vurma görevi verilmişti.

Mizansen ise şuydu:

İki komutan da ordu sahibiydi ve bugünkü İran'da iki komutan arasında suni bir ihtilaf çıkartıldı, mizansen bir savaş yapıldı (Kan dökülmeyen ama yaygarası bol bir savaş) ve bu savaşı ERSAGUN BEY -güya- kaybetti ve kaçarak BİZANS' a sığındı.

Çok geçmedi, bir kaç yıl sonra Sultan Alparslan'ın Ordusu ile Bizans Ordusu Malazgirt'te karşı karşıya geldi.
Alparslan'ın birinci komutanı AFŞİN BEY'di.

Savaş başladıktan sonra Bizans Ordusunun arkasında bulunan ERSAGUN BEY'in Trakya Türklerinden oluşan birlikleri saf değiştirdi ve BİZANS ORDUSU MAĞLUP OLDU. 

A PLANIYLA BAŞLANMIŞ B PLANIYLA BAŞARILMIŞTI.

850 SENE GEÇTİ..

YİNE AYNI PLAN.

1908- 1918 ARASI:

Cennet Mekan Abdülhamid Han tahttan indirilmiş ama sadece tahtı bırakmış, devleti ise Yıldız İstihbarat Teşkilatı ile yönetmeye devam ediyordu.İmparatorluğun durumu içler acısıydı.

1911 de Trablusgarb, 1912 Balkan Harbi, 1.Dünya Savaşı,Yemen, Mısır,Filistin, Suriye derken zaten 1897 den beri sürekli savaş halinde olan Osmanlı Orduları tamamen tasfiye edilmişti.

ÖYLE Kİ: 

1915'de yapılan Çananakkale Savaşı'nı Osmanlı Çocuklarla yapmak zorunda kalmıştı.

Şu resme bakar mısınız?


( Ey benim genç kardeşlerim; işte Atatürk bu ülkeyi bu çocuklardan geriye kalan ordu ile kurdu.) (Ordu falan yoktu, kalmamıştı, son ordumuz bu çocuklardı ve onlar da Çanakkale'de şehit düştü)

Ve Çanakkale Savaşından sonra Anadolu'da sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalmıştı. Şerefsiz Arap kabileleri Lawrens' lerin özgürlük, ayrı devlet, emirlik vaadlerine para karşılığı kanmışlar ve Osmanlı'yı arkadan vurmuşlardı.

Bir parantez: 
Şerefsiz Şerif Hüseyin 3 Mart 1924'de Halifelik kaldırılınca bir hafta sonra gaza gelip Halifeliğini ilan ediyor. İngilizler hemen köpeklerinin zincirini çekiyorlar ve Riyad'da bulunan Suud Liderine gidiyorlar ve şunu diyorlar:

" Biz bu Şerif Hüseyin'i Hicaz Emiri yaptık, kendisine 17 Milyon Sterlin para verdik, yine de bize isyan etti, dediğimizi yapmıyor" diyorlar.

Şimdiki bu Suud'un dedesi ne diyor biliyor musunuz?
" Hadi ya, bana aylık 5 bin sterlin verin ben sizin her dediğinizi yaparım" diyor. Ve o gün bugündür de vaadini yerine getiriyor.Sarayında 400 tane çalışanı var hepsi İngiliz.

Parantezden başa dönelim: 1908- 1918

Cennetmekan Abdülhamid Han bunların hepsini daha 1908 de gördü ve Sultan Alparslan'ın planını yürürlüğe koydu.

Osmanlı'nın en büyük komutanları iki kahramandı. Birisi Enver Paşa diğeri Mustafa Kemal Paşa.

(Resimde Mustafa Kemal Paşa ve Enver Paşa yanyana. Trablusgarb' da İtalyanlarla savaşmak için gitmişler, aynı yolları yürümüşler (iki bin km), aynı ekmeği bölüşmüşler, sadece üç beş kişiler ve koca kıtaya gidiyorlar, İtalyanlarla savaşmak için.Ve canlarını birbirlerine emanet etmişler.Ve her ikisi de Osmanlı Subayı. Sermayeleri canları, amaçları İtalyanları def etmek.Düşman olabilirler mi? Bu mümkün değil.)

Enver Paşa; biraz uçuk ve maceraperest ama atılgan ve cesur bir kahramandı. 

Mustafa Kemal Paşa ise; çok zeki, gerçekçi,analitik,temkinli ve cesur bir kahramandı.

Cennetmekan Abdülhamid Han, Sultan Vahdettin Han'ı gizliden destekleyip tahta geçirirken de A Planının işe yaramayacağını B Planın kazanacağını büyük bir ferasetle keşfetmişti. Aynen de öyle oldu:

Kritik soru şu:

20 milyon km2 toprak paramparça olmuş, kala kala 748 bin km2 lik Anadolu kalmış.O da işgal altında.
Halk yıllarca hep savaşlarla kırılmış ve düzenli ordu yok. Öyle ki İzmir'i bile Yunan'a karşı eskiden dağlarda şakilik yapan çetelerimiz (hayırsız evlatlarımız) kahramanca savunmuş.

Osmanlı'nın çocukları da Çanakkale'de şehit olmuş. Para zaten yok.
Askersiz, silahsız,ordusuz,üstsüz, başsız, aç,açık,yoksul bir halk.Sadece kadınlardan,çocuklardan ve yaşlılardan oluşuyor.

HAYDİ BAKALIM..
EY TÜRK GENCİ, BUYURUNUZ BEYİN JİMNASTİĞİNE:

SİZ ABDÜLHAMİD'İN, VAHDETTİN'İN, ENVER PAŞA'NIN YERİNDE SİZ OLSAYDINIZ NASIL KURTARIRDINIZ BU AZİZ VATANI?

MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN YERİNDE OLSAYDINIZ NASIL KURTARIRDINIZ BU CENNET VATANI?

SAYIN OKURLARIMIZ!
ONLAR BİZİM DEDELERİMİZ,HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİR.
(Rabbim bu devlet büyüklerimize gani gani rahmet eylesin)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI İLE İLGİLİ BİR KAÇ GERÇEK:

İngiltere ile Almanya adım adım savaşa gidiyordu ve Osmanlı bu savaşın dışında kalamayacaktı. Mutlaka içine çekilecekti.Savaşı İngiltere'nin (ve ABD) kazanacağı belliydi.Ama Osmanlı'yı yıkmak isteyen de İngiltere idi.Öyle ki yüz yıldan beri Arapları işliyorlardı.Almanlar ise Osmanlıya düşmanlık etmemişler ve dost kalmışlardı.

Öyleyse Osmanlı'nın planı belliydi. A PLANI İLE BAŞLANACAK B PLANI İLE BİTİRİLECEKTİ.

İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİNDE YAŞANANLAR A VE B PLANINI ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE İFŞAA ETMİŞTİ: ŞÖYLE Kİ:

İttihat ve Terakki Partisi Sefarad Yahudileri tarafından kurulmuş ve Osmanlı yönetimini kanser gibi sarmıştı. Kendi içlerinde de takım tutar gibi İngiliz ve Alman yanlıları vardı.Fakat yöneten Yahudilerdi.Öyle ki Osmanlı Türkleri bile örgüte girerken (Örneğin Yıldız ajanları) İngilizci, Almancı mason olarak girebiliyorlardı.

İttihat ve Terakki Partisi'ne Enver Paşa da Atatürk de girmişti. Fakat Atatürk sonradan ayrıldı, Enver Paşa kaldı. 

Bu A Planının başladığı İngiliz ile açıkça savaşılacağı ama kaybedilirse de B planına geçileceği anlamına geliyordu.

B Planı ile başlansaydı Enver Paşa ayrılacak, Atatürk kalacaktı. Savaş Almanlara karşı yapılacak, kazanılırsa da kaybedilirse de Osmanlı gidecek ama Anadolu kurtarılmış olacaktı.

A Planı başarıya ulaşırsa Osmanlı kurtarılacak, kurtarılamazsa B Planı ile Anadolu kurtarılacak ve yeni bir TÜRK DEVLETİ kurulacaktı.

Yazıda şifreler var, dikkatlice okunursa beklediğimiz sorular da gelir İnşallah.

Not: Bu yazıyı daha önce yayınlamıştık ama çok önemli ve güncel kalacağı düşüncesiyle tekrar yayınlıyoruz.

GENÇ BİR PORTRE: SELMAN KAYABAŞI

GENÇ BİR PORTRE: SELMAN KAYABAŞI



ÖZ GEÇMİŞİ


1983 yılında Zonguldak’ın Devrek İlçesi’nde dünyaya gelen yazar, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü mezunudur. Öğrencilik yıllarında Yeni Şafak Gazetesi Dış Politika bölümünde editörlük stajı ve sonrasında İnternet haber Yayın Grubu’nda haber müdürlüğü yapmıştır.
2005 yılında yayınlanan ilk kitabı Kafkas Ruleti, askerî ve siyasî çevrelerde tartışmalara neden olmuş; askerî kurumlar, kendi personellerine kitabın okunmasını tavsiye etmiştir. Selman Kayabaşı, siyaset ve istihbarat konulu kitapların hazırlanması konusunda yayınevlerine danışmanlık yapmaktadır. Prof. Dr. Mahir Kaynak’la çalıştığı Darbeli Demokrasi, Ömer Lütfi Mete ile çalıştığı Milliyetçilik-Milliyetsizlik, Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu ile çalıştığı Ankara’da Gölge Oyunları ve Hasan Celâl Güzel’le çalıştığı Kuzey Irak isimli kitaplar, TİMAŞ Yayınlarının Aktüel-Siyaset Kitaplığı içinde yer almaktadır.
Yine TİMAŞ Yayınları tarafından yayınlanan, İbrahim Karagül’ün Hesaplaşma Yüzyılı ve Tamer Korkmaz’ın Ankara-Washington Hattı isimli kitaplarına editörlük yapmıştır.

Kayabaşı, tarih, siyaset ve istihbarat konulu araştırma ve çalışmalarına devam etmektedir.

Türkiye'nin en genç yazarlarından. Daha 1983 doğumlu. Ama donanıma bakar mısınız? Maaşallah.

Bu genç kardeşimizi alnından öpüyor ve tüm gençlerimize kitaplarını öneriyoruz.






KİTAPLARI









31 Ekim 2014 Cuma

NE ANLAMA GELİYOR?

NE ANLAMA GELİYOR?



Ergenekon davasında, 26 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’i ziyaret etti.


Genelkurmay Karargahındaki ziyaret TSK'nın internet sitesinde bu fotoğrafla yayımlandı.

Sadece bir haber...

Ve iki tespit:

Genel Kurmay Başkanımız Necdet Özel kırmızı çizgilerden söz etmiş ve "Açılım'ın Yol Haritası" hakkında bir şey bilmediklerini, Hükumetin "bu işi silahsız,kansız çözeceğiz" dediğini ve çözülmesini beklediklerini açıklamıştı.

Dün yapılan ve süresi bakımından rekor kıran MGK toplantısının sonuç bildirisinde de "açılımın" tüm detayları ile görüşüldüğü açıklandı.

Ve CHP'de istifalar...
Acaba MHP de neler olacak?

Öyle ya...

Tezkereye karşı çıkan Kılıçdaroğlu, Kobani için özel tezkere teklifinde bulunarak kendisini inkar etti.

Bahçeli de tezkereye destek verirken sınırlarımızdan giren Peşmerge'ye "Bunların burada ne işi var" deme gafletinde bulundu.

İşte ahir zaman bu. Kimse neyi niçin yaptığını bilmiyor.
Üst akıl alt akıllarla oyun oynuyor. Ama biri müstesna.

Kurta sormuşlar: Niçin avlanmaya çıkmıyorsun?
"Hava çok açık,puslanmasını bekliyorum" demiş.

Sapla samanı birbirinden ayırmak için rüzgar bekleyenin aklından şüphe edilmez.

NURETTİN YILDIZ'A SİYAH SANCAKLILAR SORULMUŞ

NURETTİN YILDIZ'A SİYAH SANCAKLILAR SORULMUŞ



İŞTE SORULAN SORU  VE NURETTİN YILDIZ'IN CEVABI:


SORU:
  
Hocam Irak Şam İslam Devleti yani (IŞİD) hakkında son günlerde ortaya atılan 2 hadisi şerifin sahih olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Ravilerde sıkıntı var mı? Doğrudan peygamber efendimizin bire bir söylediği hadisi şerifler mi bunlar?…

Hazreti Ali’ye (R.A) dayandırılan hadiste şöyle denilmektedir:

“Siyah bayrakları gördüğünüzde yerinizden kıpırdamayın. Ellerinizi ve ayaklarınızı hareket ettirmeyin (harekete geçmeyin). Sonra kendilerine ehemmiyet verilmeyen zayıf bir topluluk zuhur eder. Kalpleri demir parçaları gibidir. Onlar devlet sahipleridir (hum ashabu’d devle). Ne söz ne de ahit tanırlar. Hakka çağırırlar ama kendileri hak ehli değildir.

İsimleri künyedir. Nisbetleri ise köy ve şehirlerdir. Saçları kadın saçı gibi uzatılmış ve salınmıştır. Aralarında ihtilaf çıkıncaya kadar bakidirler. Sonra Allah hakkı dilediğine verir…(El Fiten, Hafız Nuaym Bin Hammad, Daru’l Beyan el Arabi, Ezher civarı Kahire, hadis numarası 558, s: 136) “- “Abbasoğullarının içinden doğudan ileride sancaklı kişiler çıkacak.
Onların önce gelenlerinin ve sonra gelenlerinin işi adam öldürmek olacak.

Onlara yardım etmeyin. Allah onlara yardım etmez. Kim onların sancağı altında yürürse yahut bayrağını taşırsa Allah onu kıyamet günü cehenneme koyar. Gerçekten onlar Allah’ın en şerli yaratıklarıdır. Onlar benden olduklarını iddia edecekler. Dikkat edin, ben onlardan beriyim ve onlar da benden beridir. Onların alameti şudur: Saçlarını uzatırlar ve siyah giyerler. Onları desteklemek için oturmayın. Çarşılarda onlarla alışveriş yapmayın. Onlara yol göstermeyin ve onlara su vermeyin. Çünkü onların haykırdıkları tekbir ile sema ehli rahatsız olur.”

(Sağîr/Taberanî, Ümmü Ümame’den rivayet ile) Kaynak;Tacc Hadis Kulliyati, Cilt.13

Hocam bu iki hadisin sahih olup olmadığını yazarsanız çok memnun olurum. Selamün Aleyküm Hocam.

CEVAP

Selamünaleyküm.

Kardeşim, merakınızda haklısınız. Bu merakınıza başka bir pencereden cevap vermek istiyorum. İnşaallah kalbinizde yer edecek şeyler yazmış olurum size.

Mesele şudur:

Bu hadisler ve benzerleri vardır. Bunu ispat etmek için uğraşmaya da gerek yoktur. Benim şahsi kanaatimi ise sizinle paylaşabilirim.

Her şeye rağmen, bu ve benzeri hadisleri ‘işte şunlardır, burada anılanlar!’ şeklinde kişilere ve günlük olaylara indirgemek çok zordur. Üzerinden zaman geçmeden yani olayların sıcaklığı geçmeden yapılan değerlendirmelerde isabet oranı düşüktür. Evet, heyecanlı bir şekilde ‘yakaladık hadislerde geçenleri’ diyebiliriz. İsabet edersek ne a’la. Peki isabet edemedi isek ne olacak, kim bu vebali taşıyacak? Siz de takdir edersiniz ki, bu ve benzeri gayba dair bilgi veren hadisleri müşahhas duruma getirmek, bizi şahıslar olarak tatmin edip rahatlatabilir ama Peygamber aleyhisselam’ı ve sözlerini sadece bir müşahhasa yönlendirmek gayet ağırdır. Ben bir kardeşiniz olarak bu ağır yükü kaldıramam diye düşünüyorum.

Bir başka husus da şudur:

Hep beraber karar verdik ve ‘filancalar, hadislerde geçen kişilerdir’ dedik diyelim. Neticede ne değişecek? Cihada mı çıkabileceğiz, Halifemizi mi belirleyeceğiz? Ne değişecek? Sadece elimizdeki yegâne sermayemiz olan hadisleri vaktinden önce harcamış olacağız? Şimdi teselli bulacağız ama vakti gelince sermayemizi harcanmış olduğumuz için zarar edeceğiz.

Bunun yerine, fitneye karşı neler yapmamız gerektiğine dair işler yapmayı tercih etmeliyiz. Kendi gruplarını, cemaatlerini, tarikatlarını, vakıf ve derneklerini büyütmeyi İslam’ı büyütmek olarak gören anlayış yerine, Allah’ın dinine dolaylı değil direk hizmet eden bir anlayış için çalışmamız daha isabetli olur. Ümmetin önünde duran şahsiyetleri buna zorlayalım. Âlimler, mütefekkirler bunun için bir araya gelsinler. Bunu konuşsunlar. Mü’minler de böyle bir hamlesi olmayanlara tepki göstersin. Zannederim daha iyisini yapmış oluruz.

Rabbim bizi fitneden muhafaza buyursun. Birbirimize çok dua edelim. Allah’a emanet olunuz.

Nureddin Yıldız

YANİ NURETTİN YILDIZ KISACA ŞUNU DİYOR:

"Bu hadisler sahihtir. Ancak hadislerde belirtilen kişilerin yani Siyah Sancaklıların IŞİD olmadığını söylemek vebal getirir.Söyleyemeyiz.

Aynı şekilde evet bu Siyah Sancaklılar IŞİD'tir de diyemeyiz bunun da vebali vardır." 
DİYOR...

Yani IŞİD'tir de diyemeyiz,IŞİD değildir de diyemeyiz diyor. Alime bak!

Umarız soran şahıs cevabını almıştır!

SAFA ASYA'NIN YORUMU

Nurettin Yıldız İslam alimi olarak biliniyor. Peki Hz.Peygamber SAS Efendimiz Siyah Sancaklılarla ilgili hadisleri niçin söylemiştir?

Siyah Sancaklılarla ilgili hadisler iki grup Siyah Sancaklının tarifini yapmakta ve bunlardan ilk çıkacak olanların SAHTE Siyah Sancaklılar olacağını, daha sonra da GERÇEK Siyah Sancaklıların zuhur edeceğini haber vermektedir.

Müslümanları sahtelerine katılmamaları konusunda uyarırken Gerçek Siyah Sancaklılara da katılınması için emir veriyor ASM Efendimiz.

Bu hadislere göre alimin görevi nedir? Sahte Siyah Sancaklılar çıktığında Hadiste anlatılanların onlar olduğunu açıklayıp Müslümanları uyarmaktır.

Yine Gerçek Siyah Sancaklılar çıktığında da Müslümanlara haber vermektir.

Nurettin Yıldız Hz.Peygamber SAS Efendimizin verdiği görevi yapmaktan KAÇMIŞTIR. 

Verdiği cevabın hiç bir anlamı yoktur. 
"Olabilir ama ben karışmam,olmayabilir ama ben karışmam" demek yerine "ben bilmiyorum kardeşim" de diyebilirdi yani.

Nurettin Yıldız Suriye'de Esad'a karşı savaşan muhaliflerden AHRARUŞ ŞAM örgütünün liderleri ile görüşmeler yapmıştır. Onlarla dosttur.

Sayın Nurettin Yıldız!
Türkiye eğer gerçekten İslam'a uygun bir Suriye politikası izleseydi ABD'nin paralelinde değil Esad ile dostluğu sürdürüp sınırları kaldırıp ŞAMGEN'i kurmakta ısrarlı olurdu.

Hiç kan dökülmeden Suriye ile tek devlet olabilirdik.Esad buna çok istekliydi.

Gerçek şu ki bugün hem Suriye'de Esad'a karşı savaşanların hem de Irak'daki IŞİD'in Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası yoktur ve hepsi de batının işbirlikçisidir.

Gerçek Siyah Sancaklar, ABD İran'a vurduğu anda İran'dan yani Horasan'dan çıkacak ve ABD ordusuna karşı savaşacaklar.Müslümanları katletmeyecekler.Allahu Alem

Ya Alim Efendi! ABD taşeronu teröristlere destek vermekle Alim olunmuyor maalesef. 

30 Ekim 2014 Perşembe

PEŞMERGE KOBANİ'YE NİÇİN GELDİ?

PEŞMERGE KOBANİ'YE NİÇİN GELDİ?





Peşmerge'yi Kobani'ye gönderen ABD'dir. Barzani, ABD'nin haberi olmadan lavaboya gidemez. Türkiye'ye bir teneke petrol satamaz.Hepsi ABD'nin oyunudur.

Ünlü bir yazarımız Kobani'deki üst akılı açıklamış: ABD imiş.Takipçilerimiz şahittir çok şaşırdık yani! Biz bir yıldan beri neyi anlatmaya çalışıyoruz?

ABD'nin en başından beri KOBANİ'de oynadığı oyunu tüm aşamaları ve tüm yönleri ile açıkladık.

ABD, Kobani'ye önce IŞİD'i gönderdi. Amaç PYD'yi Barzani'ye itaat ettirmekti.Çünkü PYD, Esad'a karşı muhalif olmuyordu. PYD'ye ders verildi. Şimdi PYD de dahil olmak üzere Kürt Birliği terörist cephede sağlanmış görülüyor ve KCK Kürt Konseyinin toplanması konusunda acele edilmesini istiyor.

IŞİD'in Kobani'de işi bitiyor, başka yerlere yönlendirilecek. Bağdadi'nin emir verdiği bile iddia ediliyor.

KOBANİ'de esas oyun Türkiye'ye oynanıyor.Kürt halkı PKK'lı yapılmak isteniyor.Şanlı Urfa halkını PKK'ya itaat ettiremeyen ABD şu analizi yaptı:

Şanlı Urfa'lılar sağlam Müslüman ve dinsiz PKK'ya bu yüzden itaat etmediler.Öyleyse onlara dinli Barzani'yi önerelim.

(Barzani Müslüman biliniyor ya! Ülkemizde bazı kişiler Nakşibendi olduğunu bile iddia ediyorlar.İşin doğrusu ne derseniz Barzani ailesini Türkiye'de en iyi bilen kişi Erdal Sarızeybek'tir. Okumanızı tavsiye ederiz.)

Ayrılıkçı PKK olmazsa ayrılıkçı Barzani'yi önerelim. Ayrılıkçı olsun da kim olursa olsun.

Ve geldiler.

Habur'da bir karşılama.Hepsi PKK'lı.BDP'li ilçe başkanı kendini alamıyor ve aracın üstüne çıkıp halkı selamlıyor.

Esas hedef Urfa. 

"Biji serok Obama" sloganları ile Viranşehir'e giriyorlar.Verilmek istenen mesaj şu:

"ABD de bizimle birlikte ve bu iş ütopya değil, Kürt Devleti'ni kuracağız" demek istiyorlar.

Resimdeki asker ise peşmerge değil gerçek bir ABD'li. Kimseyi taktığı yok.

Zaten Erbil'den açıklama geldi ve Peşmergelerin ABD rozeti takmalarının mümkün olmadığını bunun bireysel bir hareket olduğunu açıkladılar. Peki yola çıkarken son kontrollar yapılmadı mı? Tabi yapıldı ama o ABD'li takmadı ve onların da "ABD de bizim yanımızda" mesajı için gerekliydi.

Burası Türkiye...




Küçücük çocukların yanaklarına ABD bayrağı yapmışlar.

Doksan sene önceydi.

Arap yarımadasında Araplar Lawrens denen İngiliz ajanının arkasına takılmışlar ve Osmanlı trenlerini taşlıyorlardı. İngilizler lehine sloganlar atıyorlardı.

Başlarında Şerif Hüseyin vardı.O zamanın nankör terörist başı.İngilizler onu Mekke emiri yapmışlardı.

Halbuki adamdaki şerefsizliğe bakınız Osmanlı da onu Mekke emiri yapmıştı önceden.Osmanlının Mekke emiri olmaktansa İngilizlerin Mekke Emiri olmayı tercih ediyor. Ve bu Müslüman! Senin gibi Müslümanın Allah belasını versin demeye gerek yok verdi zaten.

Yeni TÜRKİYE'nin Hilafeti koruyacak gücü kalmamıştı. Öyle ki 13 milyonluk bir nüfus vardı ama tamamı kadınlar,çocuklar ve yaşlılardan oluşuyordu.Çanakkale şehitlerimiz arasında Lise öğrencilerimiz bile  vardı.Türkiye'nin savaşa değil barışa ihtiyacı vardı.Hem de belki de en az elli yıl.Hilafet iki yıl daha bekletilmiş ama biat eden de olmamıştı.Kimsenin halifeyi taktığı yoktu, üstelik yeni halife adayları da sıradaydı ve Türkiye için hilafet nedeniyle her an savaş tehdidi batının elinde hazır bomba olarak duruyordu.Yani halifelik nedeniyle istedikleri anda Türkiye'yi savaşa sokabilirlerdi.Böyle bir ortamda Atatürk halife Abdülmecid Efendi'yi görevden aldı ve hilafeti TBMM uhdesinde bırakarak yerine yeni bir halife seçtirmedi.

Atatürk halifeyi görevden aldı bir hafta sonra bu Şerif Hüseyin halifelik ilan etti.Tabi İngiliz uşağı olduğu için İngilizler devirdiler ve Kıbrıs'a sürdüler.

Bundan sonraki hayatını Şeyh Nazım Kıbrısi Hz.anlattı. Lefkoşe'de babası ile birlikte onlar bakarlarmış ve yemeğini bile götürürlermiş.Şerif Hüseyin bir pişman olmuş ki demeyin.Osmanlı düşmanlığı yaptığına köpek gibi pişman olmuş.

Tövbe de etmiş, yine de Allah taksiratını affetsin ama bedeli ne oldu?

Demek ki neymiş Barzani Efendi,Apo Efendi! Batıya uşaklık edenin sonu hiç hayırlı olmuyormuş. 

Sizin sonunuz da kötüymüş. Ama ondan daha kötüsünü söyleyelim mi?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmaya değil sizin, yedi ceddinizin,o ağababalarınızın, efendilerinizin de gücü yetmez. Ne demişti Atatürk: Elli yıl. 

İkinci elli yıla geldik. O kadar diyoruz. Elhamdülillah. 

İsterseniz bir de beyin cimnastiği yaptıralım:

ABD, 3.Dünya Savaşı'nın her an çıkabileceğini çok iyi biliyorken Ortadoğu'nun arslanı Türkiye'nin dostluğundan kimin için vazgeçebilir?

Kısa vadede Barzani'ler, Pyd'ler,Pkk'lar Suriye ve Irak'a karşı işe yarar ama İran'a ve Rusya'ya karşı bir işe yaramaz be kardeşim. Olay bu kadar basittir. Ve bu tespit hadis yorumlarına da uygundur.

Melhamei Kübra'da ABD, Türkiye'nin müttefiki olacak.

ABD dost mu,düşman mı?

Şu an için İsrail politikalarına alet oluyor ve düşman ama çok kısa bir süre içinde dost olacak. Obama'nın çevresi Yahudiler tarafından örümcek ağı gibi örülmüş durumda. 
Ama Türkiye'de olacak gelişmeler ABD'yi fena sarsacak ve ABD ister istemez Türkiye'nin dostu olacak. 

Peki ne demek istiyoruz?

Türkiye'de yaşayan herkes Kahraman Türk Ordusu'nun yanında olsun.Demek istediğimiz budur. 

27 Ekim 2014 Pazartesi

TUNCELİ'DE PKK ŞEHİTLİĞİ (!) AÇILDI

TUNCELİ'DE PKK ŞEHİTLİĞİ (!) AÇILDI




BU RESİM VE AŞAĞIDAKİ YAZI ŞEREFSİZ PKK'NIN BİR SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.


‘Dr. Baran ve Besê Şehitliği’ açıldı.
Dersim’de iki gündür çalışı engellenen “Doktor Baran ve Besê Şehitliği”nin açılışı yapıldı.

Dersim'de 2 gündür açılışı devlet güçleri tarafından engellenen "Doktor Baran ve Besê Şehitliği"nin açılışı yapıldı. Açılışa, yaşamını yitirenlerin aileleri ve partililer katıldı. Şehitlik, 99 PKK/HPG, 5 TİKKO/TKPML'lilerin mezarlığından oluşurken, şehitlikte Dersim 38 katliamında yaşamını yitiren aşiretlerin mezarlığı yer alıyor.


Yapılan saygı duruşunun ardından yaşamını yitiren 104 kişinin ismi okundu. Daha sonra aileler mezarlıklara kırmızı karanfil bırakılırken tören sırasında duygusal anlar yaşandı.

SAFA ASYA'NIN YORUMU

Bu mezarlığın açılışında PKK'lılar toplanıp bunu sokak gösterisine dönüştürmesin, olaylar çıkmasın diye AKP Tunceli'ye giriş çıkışları yasaklamıştı. Açılış yapılmış ve PKK' lı sitenin yukarıda yazdığı gibi açılmış.

Mezarlığın adına "PKK ŞEHİTLİĞİ" demişler.

PEKİ ŞEHİTLİK NEDİR?

Kanunlarımıza göre yapılmış tanımı müstesna Şehitlik bir dini kavramdır.

Şehit olmak için ilk önce Müslüman olmak şarttır.

Bunların hiç biri Müslüman değil. Dersim ayaklanmasını yapan Ermeniler'in mezarlığı. Sonradan gömülenler PKK'lı Ermeniler ile TİKKO' cu Ermenilerdir. 

Evet bunların hepsi Ermenidir.Ne Türklükle ne de Müslümanlıkla hatta ne de Kürtlükle uzaktan yakından alakaları yoktur. Ermeni'den şehit mi olur?

Şehit olmak için Müslüman olmak da yetmez illa ki kafire karşı bir mücadelede can vermek lazımdır. (Savaş Şehidi)

Bu dinsiz PKK'lılar Müslüman Türk Askerine karşı savaşıp şehitlik umuyorlar. Kuran'a göre PKK'lıların şehit olması kesinlikle mümkün değildir.

Zaten PKK'nın kastettiği şehitlik de bizim tanımladığımız bu şehitlik değildir. Irak'da ölen ABD askerlerinin ABD'lilere göre şehit olması nasıl bir şehitlik ise PKK'nın anladığı şehitlik de aynı şehitliktir.

Mezarlıkta saygı duruşu yapmışlar ve ölen 104 kişinin adını okumuşlar. Ne Kuran okuyan var ne de dua eden.

Müslüman Kürtler uyanık olmalıdır.

Bir tarafta kendisine uyanı cehenneme götürecek dinsiz PKK; diğer tarafta ise bin yıldan beri İslamın sancağını bütün kafirlere karşı dalgalandırmış şerefli Türk Ordusu var.

Hangisi daha güzel?

Dinsiz PKK'ya kanıp hem dünyada hem de ahirette cehennem hayatı yaşamak mı?

Yoksa kahraman Türk Milletinin asli bir unsuru olarak dünyada şerefli bir hayat sürmek ve Hz.Mehdi AS'ın askeri olarak cennette Hz.Peygamber SAS Efendimizin Livayı Hamd bayrağının altında toplanmak mı?


26 Ekim 2014 Pazar

YİNE BİR MÜJDE

GÜNEŞTEKİ PATLAMA 
HZ.MEHDİ AS'IN ZUHURUNU MÜJDELİYOR İNŞAALLAH






Eğer dünyanın yarısı üç gün karanlığa gömülürse bu ender bir olay olacak.
Güneş Patlaması olmadan Hz.Mehdi AS'ın zuhur etmeyeceğine dair hadis yorumları var.

Patlamanın hicri yılbaşına denk gelmesi de çok ilginç. Allahu Alem bu hicri yıl zuhurun gerçekleşeceği son yıl olabilir.

Ayrıca karanlık ile ilgili de şunu söyleyebiliriz.Üç günlük karanlığı üç günlük yas gibi algılamak mümkündür.

Hz.Mehdi AS Müslümanların en zor anında zuhur edeceğine göre Müslüman dünyasını hem de Aralık ayında büyük bir felaket bekliyor olabilir.

Hz.Mehdi AS'ın zuhuruna kadar İslam Dünyasında her şey kötüye gidecek.Zuhurdan sonra ise her şey iyiye gidecek. 

En sonunda İslam tüm dünyaya hakim olacak İnşaallah. O nedenle bu olay da hadis yorumlarına göre Hz.Mehdi AS'ın zuhurunu haber verdiği için bir müjdedir.Allahu Alem

Cenab-ı Mevla hakkımızda her şeyin hayırlısını nasip buyursun İnşaallah.

Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.

YENİ PKK' LILAR

YENİ PKK' LILAR






İLK DEFA BİR VİDEO PAYLAŞIYORUZ

Burası Cizre. Hani önceki yazımızda açıklamıştık ya...
Atatürk'ü hain ilan etmeye çalışan Mustafa Armağan'ın memleketi. Bunlar da hemşehrileri veya muhtemelen akrabaları. Ne diyorlar?

"Burası Kürdistan, özerklik ilan ediyoruz,burada Türk istemiyoruz" diyorlar. Bunları bunlar sadece burada söylemediler.

Güvenlik güçlerimizle açılım sürecinde karşılaştıkları yol kesme eylemlerinde de söylediler.
Murat Karayılan talimat verdi: "Şehir merkezlerini değil mahalleleri ele geçirin" dedi. Neden böyle diyor biliyor musunuz bu şerefsiz.İşte yazıyoruz:

Kobani olayları denilen elli kişinin öldüğü olaylar vardı ya.. 
O olayların tekrarını şimdilik istemiyorlar.Çünkü başarısız olduğunu gördüler ve kendilerini hazır hissetmiyorlar. O nedenle şehirlerde değil mahallelerde çalışın ve mahalleleri ele geçirin diyorlar. Mahalleler ele geçirilince de şehirlerde ayaklanma başlatmayı düşünüyorlar. Tabi açılım kapsamında AKP'den istediklerini alamazlarsa.Ama bir daha bir daha değil bir defada her yeri karıştıralım istiyorlar. Ya da AKP'den her istediğimizi o anda alalım düşüncesindeler.

Kobani olayları PKK'nın bir 'isyan denemesi' olmasına rağmen yine PKK'yı korkutmuştur.Çünkü Türk Halkında bir tepki oluşmuş, Devlet kurumlarında hatta AKP de bile farklı ifadeler basında yer almaya başlamıştır.
PKK; Türk Halkının sokağa çıkmasından ya da darbe olmasından çok korkuyor. O nedenle Karayılan Türk Halkına çaktırmadan sessizce Güneydoğu'da alan hakimiyeti kurmaya çalışıyor.  

Ve bu eylemle emri uygulamaya başladılar.

Sırada Yüksekova var. Üç şehidimize Rabbimiz'den rahmet,ailelerine ve Milletimize başsağlığı diliyoruz.

Sonra da Genç,Lice,Nusaybin...

Yeni PKK'lılar dedik neden? 
Çünkü bizim bildiğimiz açılım öncesi PKK bitme noktasına gelmiş ve Kandil dahil en çok üç bin teröristi kalmıştı.

İdris Naim Şahin de "Bakanlığım dönemimde KCK'yı Cemaatin yetişmiş kadroları sayesinde bitirmiştik" ifadesini kullandı.Yani Cemaate müteşekkir olduğunu ifade etti. 

Yani KCK da bitmişti. 

Şimdi yeniden başa dönüldü. Hem de PKK, tarihinin hiç bir döneminde olmadığı kadar güçlendi. Eski PKK'lıların yerini yenileri aldı.Sayılar onlarca misli arttı.

Özerklik gösterilerini tamamen KCK yürütüyor.Eş başkanı Cemil Bayık.

Haydi bakalım Mustafa Armağan! İki satır da şu akrabaların için yaz da İsrail oyununa gelmesinler. Eğer hain değilsen...

Devlet Bahçeli teşkilatlarına bir genelge yayınladı. Genelge mevcut durumun tespiti açısından çok değerli bilgiler içeriyor. İnternette var. Mutlaka herkes okumalı.

Genelgeyi okurken şöyle düşündük:

"Bahçeli bunları söylemişse herhalde yarın ya MHP'yi TBMM'den çekecek ya da 29 Ekim'de tüm ülkücüleri Ankara'ya çağıracak" dedik.

Bir de genelgenin sonuna baktık ki:

Tam tersine sanki tüm o sözler ona ait değilmiş gibi ülkücüleri sokağa çıkmamaları konusunda uyarıyor.

Halbuki demokratik ülkelerde pekala halk sokağa çıkıp gayet medeni bir şekilde yakıp yıkmadan "Hükümetin açılım politikasını tasvip etmiyoruz" diyebilir.

Ama biz zaten Bahçeli'den böyle bir şey beklemiyoruz.    

Gerçek şu ki ABD Barzani'ye oynuyor.Tüm Kürtleri Barzani'ye itaat ettirip Ortadoğudaki düşmanlarına karşı PİYADE olarak kullanmak istiyor.Peki Kürtler bu oyuna gelir mi?

Kobani'den Suruç'a gelen sığınmacı ailelerden birinin oğlu olmuş adını OBAMA koymuşlar.

Hadis yorumlarına göre de bu oyuna gelecekler ama şu anda İran'ın en önemli generallerinden biri olan General Süleymani de Irak Ordusunun başında askeri operasyonları sevk ve idare ediyor.

Ayrıca ABD'nin Kuzey Irak'da bulunan Harir Askeri Havaalanını üs yapmaya çalıştıklarını da İran medyası yazdı ve bunun İran'a karşı kurulduğunu düşünüyorlar.

Yani filler bunları düşünüyorlar Cizre'deki zibidiler de gönüllü piyadelik yemini ediyorlar. 

Yalnız bilmedikleri dehşet bir gerçek var o da şudur:

Türk Askeri öldüğünde şehid olur ve Hz.Peygamber SAS Efendimizin Livayı Hamd Sancağının altında toplanır.

Türk Askerine karşı olanlar ise cehennemin dibini boylarlar.Çünkü karşılarındaki ordu hem de bin yıldan beri Hz.Muhammed'in SAS Ordusudur.

25 Ekim 2014 Cumartesi

ÖNEMİNE BİNAEN

BU YAZIYI SİTEMİZDE 27 ARALIK 2013 TARİHİNDE YAYINLAMIŞTIK

ANCAK KONU İKTİSADİ BİR KONU OLDUĞU İÇİN FAZLA DİKKAT ÇEKMEMİŞ


OYSA SİTEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ YAZI BELKİ DE BUYDU.


LÜTFEN SONUNA KADAR OKUYALIM VE HERKESE OKUTALIM...



ANONİM ŞİRKETLERİN SAHİPLERİ GİZLENİYOR


EN YAYGIN VE EN KOLAY KARA PARA AKLAMA YÖNTEMİ



















Yahudi tüm dünyada öyle bir sistem kurmuş ki hem dünyanın tüm servetinin sahibi olabilir hem de bunu herkesten kolaylıkla gizleyebilir.

Sistem anonim şirketler üzerine kuruludur ve anonim şirketlerin sahipleri isterlerse kendilerini herkesten gizleyebilirler. Üstelik yasal yöntemlerle.

Yani bu yasaları da kendileri bu amaçla düzenlemişler ve tüm dünyaya da kabul ettirmişlerdir. Tabi zorla değil, “Dünyadaki sistem bu; siz de dünya ile uyum sağlayınız, ticaret kanunlarınızı tüm dünyada geçerli olan kanunlarla uyumlu hale getiriniz” diyerek bunu yapıyorlar. Dünya ile ticaret yapan her ülke de bu kanunları kabul ediyor. Çünkü uluslararası ticaret kuralları da bu şekilde işliyor ve ithalat, ihracat yapan her ülke buna mecbur kalıyor. Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası ekonomik kuruluşlar da bu kurallara göre çalışıyor. 

Düzenleme ticaret kanunları aracılığı ile yapılıyor.

Bizdeki uygulamaya bakarak konuyu anlatalım:

Anonim Şirketler Türk Ticaret Kanunu’na göre en az bir ortak ve asgari 50.000.TL sermaye ile kuruluyor ve sermaye payları SPK’ndan çıkarılacak hisse senetleri ile temsil ediliyor.

 Ve bu çıkarılan hisse senetlerinin nama (yani isme) yazılı olması gerekiyor. Yani şirketin kurucu ortaklarının kimler olduğu, kimin ne kadar hisseye sahip olduğu tescil ve ilana tabi olduğundan herkes tarafından biliniyor. 

Ancak buraya dikkat:

Eğer şirket sermaye artırımına giderse artırılan sermaye payları hamiline yazılı olarak temsil edilebiliyor. Yani hamiline yazılı hisse senedi demek tıpkı nakit para gibi zilyetliğini elinde bulunduran kişiye ait olan hisse senedi demektir. (Örneğin 100 TL lik bir banknot kimin elindeyse sahibi odur.)

Bir örnekle açıklarsak:       

50.000.TL sermayeli bir şirket kurulmuş olsun ve bu sermayenin 25.000 TL’si  A şahsı,25.000 TL’si de B şahsı tarafından karşılansın.

Çıkarılan hisse senetlerinin her birinin üzerinde o hisse senedinin sahibinin ismi yazar. Yani o hisse senedi kaybolsa bile bulan kişi için bir şey ifade etmez.(Başkasına ait Nüfus cüzdanı gibi)
Şimdi bu şirket sermayesini 500.000 TL’ye çıkarmış olsun ve artırılan hisse senetlerini de hamiline yazılı çıkarsın.

Yeni çıkan hisse senetlerinde sahibinin ismi yazmaz ve sadece hamiline yazar. Yani bu hisse senedini  kim elinde tutarsa sahibi de odur anlamına gelir. Kaybolursa bulan kişi şirketin de sahibi olur. Kaybeden kişi de hisse senetlerinin kendi isteği dışında kaybolmak suretiyle elinden çıktığını ispat ederek dava yoluyla yeniden iktisabına çalışır.

İşte kara para aklama senaryosu:

A ve B şahsı aslında üç beş lira karşılığı bu işi yapan basit adamlar olsun.
Artırılan 450.000 TL lik hamiline yazılı hisse senedinin fotokopileri çekilsin ve bir noter çağrılıp aslı gibidir diye tasdik edilsin.

Dikkat A ve B şahısları dışında şirketin şimdi iki tane daha sahibi oldu. Aslını gösteren esas sahibi, tasdikli suretini gösteren de aslı gösterilemediği müddetçe esas sahibi.

Asılları elinde tutan Y (Yahudi) tasdikli fotokopileri elinde tutan da M (Yahudi’nin müdürü)olsun.
Yahudi 450.000 TL sermayeyi şirketin hesabına yatırır. Şirket bunu işletme sermayesi yapar.

Buraya dikkat: M’ ye talimat verir yıllık 1 milyar TL lik fatura kesip, vergisini ödeyip bu parayı aklayabilir.
Ya da Y bir siyasetçi olsun ve bu paralar rüşvet olsun. Yine aynı şey geçerlidir. Ayrıca o siyasetçinin devlet ihalelerini şirkete ihale ederek ilaveten kazandıkları da cabasıdır.

Mevcut kanunlara göre Y şahsının kim olduğunun bilinmesi mümkün değildir.
M şahsı bilinir, kamuoyu önünde yer içer, gezer tozar ama Y’ye yamuk yaparsa olağanüstü bir genel kurul toplantısı ile her zaman görevden alınıp yeni bir müdür getirebilir. Y’ye M’mi yoktur?

Bu dehşet bir olaydır. Yani bildiğimiz, tanıdığımız, medyatik holding sahipleri aslında bir Yahudi’nin müdürü de olabilirler. Ya da Y yabancı bir gizli servis de olabilir. CIA, Mossad gibi. Dehşet bir şey.

Peki bu gerçeği biz biliyoruz da başka bilen yok mu? Kesinlikle çok bilen vardır da neden dile getirilmiyor biz de anlayabilmiş değiliz. Y’lerden M’ lerden zaten beklemiyoruz da, akademisyenler niçin susar anlamak mümkün değil. 

Ekonomi yöneticileri sadece Borsada işlem gören hisse senetlerinin hangi firmaya ait olduğuna ve ne kadar hisse (Kaç TL lik) olduğuna dair bir kayıt bürosu kurmuşlardır. Ama sadece borsada işlem gören hisse senetleri için geçerlidir ve Y’nin ismi bilinmeden M tarafından sadece şirketin ismi ile işleme sürülmektedir.

Bu konu çözümsüz değildir ama irade gerektirmektedir:

Ülkemizde mülkiyet değişikliğinin tescil edildiği siciller vardır.
Gemi Sicili, Ticaret Sicili, Trafik Sicili ve Tapu Sicili.

Bunlara SPK da kurulmak üzere HYHS (Hamiline yazılı hisse senetleri sicili) isimli bir sicil eklenebilir ve iktisap edene "bir ay içinde sicile işletmek şartıyla iktisap edilir, isteği dışında elinden çıkan ise yerel mahkeme kararıyla her zaman itirazda bulunabilir” şartı ile şeklinde düzenleme getirilebilir.



Bu uygulama sermayenin gerçek sahibini en geç bir ay içinde öğreneceğiz anlamına gelir.