5 Mayıs 2014 Pazartesi

SON YÜZ YILIN EN ÖNEMLİ GAYBİ HABERİ

SON YÜZ YILIN EN ÖNEMLİ GAYBİ HABERİ

MALAZGİRT SAVAŞI İLE KURTULUŞ SAVAŞI ARASINDAKİ BENZERLİK NEYDİ?

TÜRKLER TARİH BOYUNCA HİÇ BİR SAVAŞA TEK BİR PLAN İLE GİRMEMİŞLERDİR.

A PLANLARININ YANINDA MUTLAKA B PLANLARI DA OLMUŞTUR:



Malazgirt Savaşına hazırlanan Cennetmekan Sultan Alparslan iki çocukluk arkadaşı AFŞİN ve ERSAGUN BEYLERİ yanına çağırmış ve Anadoluyu fethedeceklerini bunun için de birisinin Bizans'a sığınması gerektiğini söylemişti.

Bu beylerden AFŞİN BEY biraz uçuk ve maceraperest ama atılgan ve cesur bir kahramandı. 
ERSAGUN BEY ise çok zeki, gerçekçi,analitik,temkinli ve cesur bir kahramandı. .

Sultan Alparslan ERSAGUN BEY'in Bizans'a sığınmasını emretti.

Trakya'daki Peçenek ve UZ Türklerini örgütleyip Malazgirt Meydan Muharebesine geldiğinde BİZANS ORDUSU'nu arkadan vurma görevi verilmişti.

Mizansen ise şuydu:

İki komutan da ordu sahibiydi ve bugünkü İran'da iki komutan arasında suni bir ihtilaf çıkartıldı, mizansen bir savaş yapıldı (Kan dökülmeyen ama yaygarası bol bir savaş) ve bu savaşı ERSAGUN BEY -güya- kaybetti ve kaçarak BİZANS' a sığındı.

Çok geçmedi, bir kaç yıl sonra Sultan Alparslan'ın Ordusu ile Bizans Ordusu Malazgirt'te karşı karşıya geldi.
Alparslan'ın birinci komutanı AFŞİN BEY'di.

Savaş başladıktan sonra Bizans Ordusunun arkasında bulunan ERSAGUN BEY'in Trakya Türklerinden oluşan birlikleri saf değiştirdi ve BİZANS ORDUSU MAĞLUP OLDU. 

A PLANIYLA BAŞLANMIŞ B PLANIYLA BAŞARILMIŞTI.

850 SENE GEÇTİ..

YİNE AYNI PLAN.

1908- 1918 ARASI:

Cennet Mekan Abdülhamid Han tahttan indirilmiş ama sadece tahtı bırakmış, devleti ise Yıldız İstihbarat Teşkilatı ile yönetmeye devam ediyordu.İmparatorluğun durumu içler acısıydı.

1911 de Trablusgarb, 1912 Balkan Harbi, 1.Dünya Savaşı,Yemen, Mısır,Filistin, Suriye derken zaten 1897 den beri sürekli savaş halinde olan Osmanlı Orduları tamamen tasfiye edilmişti.

ÖYLE Kİ: 

1915'de yapılan Çananakkale Savaşı'nı Osmanlı Çocuklarla yapmak zorunda kalmıştı.

Şu resme bakar mısınız?



( Ey benim genç kardeşlerim; işte Atatürk bu ülkeyi bu çocuklardan geriye kalan ordu ile kurdu.) (Ordu falan yoktu, kalmamıştı, son ordumuz bu çocuklardı ve onlar da Çanakkale'de şehit düştü)

Ve Çanakkale Savaşından sonra Anadolu'da sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalmıştı. Şerefsiz Arap kabileleri Lawrens' lerin özgürlük, ayrı devlet, emirlik vaadlerine para karşılığı kanmışlar ve Osmanlı'yı arkadan vurmuşlardı.

Bir parantez: 
Şerefsiz Şerif Hüseyin 3 Mart 1924'de Halifelik kaldırılınca bir hafta sonra gaza gelip Halifeliğini ilan ediyor. İngilizler hemen köpeklerinin zincirini çekiyorlar ve Riyad'da bulunan Suud Liderine gidiyorlar ve şunu diyorlar:

" Biz bu Şerif Hüseyin'i Hicaz Emiri yaptık, kendisine 17 Milyon Sterlin para verdik, yine de bize isyan etti, dediğimizi yapmıyor" diyorlar.

Şimdiki bu Suud'un dedesi ne diyor biliyor musunuz?
" Hadi ya, bana aylık 5 bin sterlin verin ben sizin her dediğinizi yaparım" diyor. Ve o gün bugündür de vaadini yerine getiriyor.Sarayında 400 tane çalışanı var hepsi İngiliz.

Parantezden başa dönelim: 1908- 1918

Cennetmekan Abdülhamid Han bunların hepsini daha 1908 de gördü ve Sultan Alparslan'ın planını yürürlüğe koydu.

Osmanlı'nın en büyük komutanları iki kahramandı. Birisi Enver Paşa diğeri Mustafa Kemal Paşa.


(Resimde Mustafa Kemal Paşa ve Enver Paşa yanyana. Trablusgarb' da İtalyanlarla savaşmak için gitmişler, aynı yolları yürümüşler (iki bin km), aynı ekmeği bölüşmüşler, sadece üç beş kişiler ve koca kıtaya gidiyorlar, İtalyanlarla savaşmak için.Ve canlarını birbirlerine emanet etmişler.Ve her ikisi de Osmanlı Subayı. Sermayeleri canları, amaçları İtalyanları def etmek.Düşman olabilirler mi? Bu mümkün değil.)

Enver Paşa; biraz uçuk ve maceraperest ama atılgan ve cesur bir kahramandı. 

Mustafa Kemal Paşa ise; çok zeki, gerçekçi,analitik,temkinli ve cesur bir kahramandı.

Cennetmekan Abdülhamid Han, Sultan Vahdettin Han'ı gizliden destekleyip tahta geçirirken de A Planının işe yaramayacağını B Planın kazanacağını büyük bir ferasetle keşfetmişti. Aynen de öyle oldu:

Kritik soru şu:

20 milyon km2 toprak paramparça olmuş, kala kala 748 bin km2 lik Anadolu kalmış.O da işgal altında.
Halk yıllarca hep savaşlarla kırılmış ve düzenli ordu yok. Öyle ki İzmir'i bile Yunan'a karşı eskiden dağlarda şakilik yapan çetelerimiz (hayırsız evlatlarımız) kahramanca savunmuş.

Osmanlı'nın çocukları da Çanakkale'de şehit olmuş. Para zaten yok.
Askersiz, silahsız,ordusuz,üstsüz, başsız, aç,açık,yoksul bir halk.Sadece kadınlardan,çocuklardan ve yaşlılardan oluşuyor.

HAYDİ BAKALIM..
EY TÜRK GENCİ, BUYURUNUZ BEYİN JİMNASTİĞİNE:

SİZ ABDÜLHAMİD'İN, VAHDETTİN'İN, ENVER PAŞA'NIN YERİNDE SİZ OLSAYDINIZ NASIL KURTARIRDINIZ BU AZİZ VATANI?

MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN YERİNDE OLSAYDINIZ NASIL KURTARIRDINIZ BU CENNET VATANI?

SAYIN OKURLARIMIZ!
ONLAR BİZİM DEDELERİMİZ,HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİR.
(Rabbim bu devlet büyüklerimize gani gani rahmet eylesin)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI İLE İLGİLİ BİR KAÇ GERÇEK:

İngiltere ile Almanya adım adım savaşa gidiyordu ve Osmanlı bu savaşın dışında kalamayacaktı. Mutlaka içine çekilecekti.Savaşı İngiltere'nin (ve ABD) kazanacağı belliydi.Ama Osmanlı'yı yıkmak isteyen de İngiltere idi.Öyle ki yüz yıldan beri Arapları işliyorlardı.Almanlar ise Osmanlıya düşmanlık etmemişler ve dost kalmışlardı.

Öyleyse Osmanlı'nın planı belliydi. A PLANI İLE BAŞLANACAK B PLANI İLE BİTİRİLECEKTİ.

İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİNDE YAŞANANLAR A VE B PLANINI ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE İFŞAA ETMİŞTİ: ŞÖYLE Kİ:

İttihat ve Terakki Partisi Sefarad Yahudileri tarafından kurulmuş ve Osmanlı yönetimini kanser gibi sarmıştı. Kendi içlerinde de takım tutar gibi İngiliz ve Alman yanlıları vardı.Fakat yöneten Yahudilerdi.Öyle ki Osmanlı Türkleri bile örgüte girerken (Örneğin Yıldız ajanları) İngilizci, Almancı mason olarak girebiliyorlardı.

İttihat ve Terakki Partisi'ne Enver Paşa da Atatürk de girmişti. Fakat Atatürk sonradan ayrıldı, Enver Paşa kaldı. 

Bu A Planının başladığı İngiliz ile açıkça savaşılacağı ama kaybedilirse de B planına geçileceği anlamına geliyordu.

B Planı ile başlansaydı Enver Paşa ayrılacak, Atatürk kalacaktı. Savaş Almanlara karşı yapılacak, kazanılırsa da kaybedilirse de Osmanlı gidecek ama Anadolu kurtarılmış olacaktı.

A Planı başarıya ulaşırsa Osmanlı kurtarılacak, kurtarılamazsa B Planı ile Anadolu kurtarılacak ve yeni bir TÜRK DEVLETİ kurulacaktı.

Yazıda şifreler var, dikkatlice okunursa beklediğimiz sorular da gelir İnşallah.
    
  



"KRİPTOLOJİ BİLİMİNE GÖRE AKP



Benzersiz İlluminati Arşivi Facebook sayfasından alıntıdır :





"KRİPTOLOJİ BİLİMİNE GÖRE AKP !!!!!!!!!!

* Kriptoloji, 3. şahısların anlamasını engelleyen şifreleme bilimidir.

911

Malum Parti’nin logosundaki ampulün duyunda 911 vardır, duya yanlamasına baktığınızda görebilirsiniz.
9 Dünya, 11 Deccal ve Şeytan demektir.
10 ise Tanrıdır. 9'dan 11'e atlayan kişiler, Allah'a bilerek ve isteyerek ortak koşan kişilerdir, yani Şirk Ehlidir. Bu kişiler, ruhunu şeytana satan, ahiretten hiçbir alacağı olmayan, ebedi Cehennem'de kalacak olan lanetli kişilerdir. 10'un Tanrı olmasının sebebi, normalde tüm sayıların başında 0 olan sayıların, 10'a yani 010'a geldiğinde başı ve sonu olmayan 1 olan Allah manasının ortaya çıkmasıdır ve şeytan da Allah'ın bir olduğunun bilinmesini istememektedir. Aklın yolu birdir. Biz, 11'i Deccal ve Şeytan olarak niteledik. 011'e gelindiğinde şeytan, tekliği iptal ederek, kendisini Allah ile bir tutar. Buradaki Allah, ben Allah'ım diyecek olan Deccal'i temsil eder, çünkü Allah ile şeytanın bir olmasının yani aynı anda doğmasının mümkünü yoktur. ABD’de 911 yardım telefonudur, yani 09110. Avrupa'da daha çok 110'dur, yani 0110.
9 ve 11'i Roma rakamlarıyla yazıp birleştirdiğinizde Sion yıldızı ortaya çıkar. Bu yıldız aslında Hz Davud'un mührüdür, 6'nın sürekli kendi içinde tekrar etmesinden oluşan büyülü bir semboldür, ancak günümüzde kötü amaçlar için kullanılmaktadır.
911, şeytana yapılan bir ritüeldir. Bu sayılara gizlenen olaylar, insanlar tarafından çok zor anlaşılmakta, böylelikle insanların uyutulması kolaylaştırılmaktadır. 911, bilinçaltına tersten lie, yani yalan kelimesi olarak kodlanır. Bununla insanlar, yalanı, gerçek zannetmeye alıştırılırlar.
Türksat 4A Uydusu'nun uzaya gönderilmesi için 11:09’un seçilmesi, bu uydunun neye hizmet ettiğini gösterir.
PKK'nın numerolojisi de 11'dir. P (16. harf), K (11. harf). 1+6+1+1+1+1= 11. Bu da PKK'nın İsrail menşeli bir kurum olduğunu gösterir.

7 IŞIK

7 Işık, Güneş Tanrısı Nemrut’u simgeler. Pagan (Putperest) inancına göre Nemrut, ilk insan ve ilk Güneş Tanrısı'dır, diğer güneş Tanrıları Nemrut'tan reenkarne olmuştur. Özgürlük Heykeli'ndeki kadın, Nemrut'un annesi İştar (Semiramis)'dır.

911 VE DECCAL

Alnında dII şeklinde bir Kripto vardır, Satanistler tersten okur, bu dII, 911'dir.
Ayrıca Deccal ve 8 Şeytan silüeti tespit edilmiştir, Deccal silüeti çok net bir şekilde görülmektedir.
Bu silüetin Deccal olduğu, sol gözünün açık, sağ gözününse kapalı olmasından anlaşılmaktadır. Tersi olsaydı, Şeytan olurdu.
Deccal, sağ eliyle Satanizm işareti yapmaktadır.
Burdaki Deccal, Baphomet'e benzemektedir.

YAHUDİLER'İN TANRISI

Akp Merkez Binası'ndaki sembollerin sırrı.
8 köşeli yıldız, Jüpiter'i simgeliyor, 10 ise Tanrı'yı simgeliyor, burdaki 10 Jüpiter (Jewpiter), Yahudiler'in Tanrısı demektir.
Sembollerin etrafında da iki şerit halinde, S harfi şeklinde, Yunan Anahtarı Motifi var. Bu şeritler, tarihte, Jüpiter'i en büyük Tanrılardan biri olarak gören putperest Roma İmparatorluğu zamanında görülmüştür.
8 köşeli yıldız Selçuklular'da Cennet'i simgelemektedir, ancak burdaki 8 köşeli yıldızın zemini mavidir, etrafında da S harfi şeklinde iki şerit Yunan Anahtarı Motifi vardır. 10 tane Cennet yoktur yada Cennet'in 10 katı yoktur. Bu yüzden burdaki 8 köşeli yıldız, Masonlar'ın kullandığı yıldızdır.

AKP'NİN İCRAATLERİNDEN BAZILARI

Hakikat’i savunsanız tarafsız konuşursunuz ve Münafıkların Kafirlerden daha fazla zarar verdiğini görürsünüz.

Bursa’nın İznik ilçesindeki Ayasofya Camii’ni tapuda camii olarak kayıtlı olmasına rağmen kiliseye çevirdiler.
Öcalan’ı yakalayan adamı serbest bırakmadılar (Öcalan AİHM'de 3'e 4' oyla serbest bırakılmak üzere).
Okul isimlerinden Şehit ve asker ünvanlarını kaldırıp Şehitlerden ve ordudan rahatsız olduklarını açıkça gösterdiler, Çanakkale Rehberleri’nden Seyit Onbaşı’yı sildiler, Bursa’da İstiklal Savaşı Şehit Anıtı’nı kaldırdılar.

Şehitlere kelle dediler, Öcalan’a sayın dediler (Öcalan, AİHM'de 3'e 4 oyla serbest bırakılmak üzere), Yahudi Cesaret Ödülü aldılar, şövalye cübbesi giydiler, Irak’ta 1 milyon Sünni Müslüman’ı katleden ABD askerleri için duacı oldular, Irak Savaşı’nda ABD’nin Türkiye’deki üsleri kullanmasına izin verdiler, Haçlı Seferleri İslam’a karşı yapılmamıştır deyip bu seferleri övdüler, Osmanlı’da Kürdistan ve Lazistan eyaletleri vardı dediler, İstiklal Marşı’nı hızlandırırken Dombıra’yı yavaşlattılar (Dombıra’nın bestesini izinsiz aldılar), Andımızı kaldırdılar, Avrupa Birliği’nde hiçbir ülkede olmayan Toprak Satış Yasası’nı çıkarttılar (hem de 600 dönüm, yani 75 stadyum büyüklüğünde bir alan), Eşek ve Bulamaç gibi iki büyük adamızın Yunanistan tarafından işgal edilmesine seyirci kaldılar, Ege ve Akdeniz’deki deniz sınırlarımızın Yunanistan ve Arap ülkelerince yapılan anlaşmalarla elimizden alınmasına izin verip denizlerdeki petrol yataklarından ülkemizi mahrum bıraktılar, kamu kurumlarını sattılar, Gezi Olayları sırasında petrol yataklarımızı ABD şirketine satan yasayı geceyarısı gizlice meclisten geçirdiler (CNN Savaş Muhabiri İstanbul’a boşuna gelmedi), şehit sayılarını düşük gösterdiler, Barzani’yi baş tacı ettiler ve Barzani için kendi binalarında Türkiye Seninle Gurur Duyuyor tezahüratına izin verdiler, doğudaki karakolları boşalttılar, El Kaide’yi besleyip sınırdan tırlarla Suriye’ye mühimmat sevkiyatı yaptılar (Suçüstü yakalanmamak için şimdi Hakkari’ye havaalanı yapıyorlar), Gürcü olduklarını itiraf ettiler, Yahudi olduklarını mahkeme kararıyla ispatlayan Ergün Poyraz’ı suçsuz yere hapse gönderdiler, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Dinlerarası Diyalog (Medeniyetler Arası İttifak)’un eşbaşkanlığını üstlendiler, zulüm gören Türk olunca Uygur Ana Rabia’dan hiç bahsetmeyip (Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabia Kadir Hanım Güney) Türkiye’ye gelmesini yasakladılar (Arap olunca Rabia işareti yaptılar), Doğu Türkistan’da katledilen ve zulüm gören Uygurlar için seslerini çıkarmayıp Çinliler için Türkiye’de park yaptılar, Suriye ve Irak'ta günde bir öğün yemekle aç uyuyan Türkmenler'e seslerini çıkarmayıp Araplar'ı ülkemize getirdiler, tarım cenneti ülkemize İsrail ve Çin’den GDO’lu ürünlerin getirilmesine izin veriyorlar, Muhteşem Yüzyıl dizisini 2013 Ocak ayında kaldıracaklarına söz verip kaldırmadılar, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 1 milyon Müslümanın katledilmesine seyirci kaldılar, doların rekor seviyeleri gördüğü zamanlarda ülkeyi %6 faizle 4.6 milyar dolar borçlandırdılar (13 Şubat Tarihli TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Basın Duyurusu, bununla geleceğimiz hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz borçlarla ipotek altına alındı), vatandaşın telsiz kullanmadığı halde her ay 1.35 lira telsiz kullanım ücreti ödemesine göz yumdular, rekor sayıda kilise yaptılar ve tamir ettiler (2. Abdülhamid Han’dan bu hükümet zamanına dek Türkiye’de yalnızca 2 kilise yapılmıştır, bunların zamanında ise 3 binden fazla kilise yapılmıştır), Atatürk’ün kovup Yunanistan’a gönderdiği Rum Kilisesi papazı 6. Konstantin’in kemiklerini İstanbul’a getirdiler, Ayasofya’nın ibadete açılma isteğine Sultanahmet dolmuyor ki Ayasofya’yı açalım dediler, Bursa’nın İznik ilçesindeki Ayasofya Camii’ni tapuda camii olarak kayıtlı olmasına rağmen kiliseye çevirdiler, serhat şehri Edirne’ye papaz heykeli dikip açılışına gittiler, oy vermedi diye İstanbul’da bir cemaatin yurdunu talebelerinin okulları devam etmesine rağmen yıktılar, Kasımpaşa’da ve üstelik başbakanın bir zamanlar Kuran öğrenmek için gittiği söylenen dini ilimlerin okutulması için vakfedilmiş bölgede bulunan Kuran kursunu mahkeme kararı olmamasına rağmen talebelerinin de iki aylık eğitim süresini beklemeden yıktılar, GDO’lu ürünleri ülkemize getirerek kısırlığı arttırdılar (Kısırlık, 2000’de %5 iken şimdi %35’in üzerine çıkmış durumda), kürtaj ve tüp bebeği Ehl-i Sünnet’e uygun olmayan bir şekilde yasallaştırdılar, hayat kadınlarının afiş ve kartvizit bastırabilmelerini yasallaştırdılar, sokakta yapılan zinayı polisin yalnızca uyarabileceği bir yasa getirdiler, Türkiye’de 126 NATO üssü kurulmasına ve El Kaide-PKK-Mossad ve CIA ajanlarının ülkede cirit atmasına izin verdiler, bizi Çin halkı gibi ucuz işçi haline getirmek için en az üç çocuk yapın dediler, okullarda disiplini bozmak için kıyafeti ve saç uzatmayı serbest bıraktılar, köylüyü köyden koparmak için köy okullarını kapatıp şehirlere bağladılar, okullara öğrencilerin radyasyondan en yoğun şekilde zarar görmeleri için tablet bilgisayarlar getirdiler ve öğrenciler Avrupa standartlarına uyum sağlayamasınlar diye bu tablet bilgisayarları f klavyeli yaptılar, okul isimlerinden Şehit ve asker ünvanlarını kaldırıp Şehitlerden ve ordudan rahatsız olduklarını açıkça gösterdiler, Çanakkale Rehberleri’nden Seyit Onbaşı’yı sildiler, Bursa’da İstiklal Savaşı Şehit Anıtı’nı kaldırdılar.

Dinimizde Hakikat’in yanında olmayanın hiçbir ibadeti, hayır ve hasenatı Allah katında kabul olmaz. Bu memlekete en büyük felaketleri Münafıklar getirir. Çünkü onlar dini siyasete alet edip milletin kendilerine daha fazla tölerans göstermesine neden olurlar. Güney Afrika’da bir üniversite Dünya’da 25. sıradayken, Türkiye’deki üniversiteler ilk 500’e giremiyor. Türkiye, sömürü devlet olmanın ötesinde, işgal edilmek üzere. Önümüzdeki yerel ve genel seçimlerde son kez oy kullanıyor olabilirsiniz. Türkiye’nin kaderi sizin elinizde. Oy kullanmadan önce bir kez daha düşünün.

Ermeni Komiteleri “Kürtler bizi salama çevirdi, işimiz bitince, biz de onları İspanyol salamına çeviricez” diyor. Yahudiler, milletleri birbirine kırdırıp son kalan milletle savaşarak bu topraklara tamamen hakim olmayı planlıyor. Bunları herkesin bilmesi gerekir.

Fitne [bid’at, sapıklık, küfür] yayıldığı zaman, hakikati, doğruyu bilen, [imkanı nispetinde, söz ile, yazı ile, medya = tv, radyo, gazete, dergi ile] başkalarına [mümkün olan her yere ve herkese] bildirsin, imkanı var iken [bir engel de yok iken] bildirmezse, Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onun üzerine olsun. Hadis-i Şerif. Deylemi."
  
Batıl, Hakkın karşısında mumun ateşin karşısında eridiği gibi eriyecektir.
  
Benzersiz İlluminati arşivi




© 2014 Microsoft Koşullar Gizlilik ve tanımlama bilgileri Geliştiriciler Türkçe

3 Mayıs 2014 Cumartesi

3.DÜNYA SAVAŞI NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK (4.BÖLÜM)

3.DÜNYA SAVAŞI NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK (4.BÖLÜM)

VE SAVAŞ BAŞLIYOR  (ALLAHU ALEM)



3.Dünya Savaşı ABD ile Rusya arasında olacak. ÇİN bu savaşa girmeyecek.

ÇİN’in 3.Dünya Savaşı Politikası:

ABD ve Rusya savaşır ve her ikisi de yıkılırsa ne olur? ÇİN dünyanın yeni TEK KUTUPLU SÜPER GÜCÜ OLUR. İşte bu nedenle Çin bu savaşa girmeyecek ama savaşın çıkması için Rusya’yı gizliden tahrik edecektir. 

“Biz yanınızdayız, bu ABD de fazla oluyor, biri buna haddini bildirmeli” diye Rusya’yı savaşı itecek olan ÇİN’dir.Yani Rusya ÇİN’in onayını almadan ABD ile savaşa ASLA GİRMEZ.

ABD’yi ise savaşa Siyonistler itecek. Bunu yazmıştık. Çünkü Siyonistler de tıpkı ÇİN gibi ABD ve Rusya’sız dünyanın süper gücünün İsrail olacağına inanıyorlar ve ÇİN ile aynı politikayı izleyecekler.

3.Dünya Savaşı öncesinde yaşanacak son iki Melhame Mısır  ve Suriye’nin işgalidir hadis yorumlarına göre.

MISIR NASIL İŞGAL EDİLİR?

İSRAİL Libya’daki Tekfircileri Mısır’a sokup cinayetler işletip, sınır güvenliğini tamamen yok edip Mısır’ın Libya’yı işgal etmesine neden olacak. 

Sonra da gizliden destek verdiği SİSİ’ ye ABD’yi düşman edip Mısır’ın kuzey doğusuna NATO gücü yerleştirecek.

Akabinde Suriye’nin işgali:

Türkiye, Suriye’den çıkıp adaya döndüğü anda Suriye güneyden gelen yedi bayraklıların işgaline uğrayacak. 

Muhtemelen Esad’ın elinde tahrip gücü yüksek füzeler olacak ki İsrail hiç risk almadan yedi bayraklıları kullanacak ve kendisi dışarıda duracak. (ABD ve Avrupa İsrail’in maşası olmuşken niçin eline ateş alsın ki?)

Tabi Suriye’nin işgali basit bir olay değil. Çünkü bugün Suriye’de teknik destek amacıyla bulunan Rus ajanlarına ilaveten Hizbullah askeri gücü ile bizzat İran Devrim Muhafızlarının seçme birlikleri bulunmaktadır. 

Hatta İran medyasında Suriye’de yaptıkları fedakarlıkların kendilerine verdiği sahiplenme ile Suriye’nin teröristlerden temizlendikten sonra İran’ın Suriye’de Esad’lı Esad’sız nasıl hakimiyetlerini devam ettireceklerine dair yazılar paylaşıyorlar. 

Yani “Suriye artık bizim” der gibi değerlendirmeler de var. Esad’ sız Suriye için Şii molla rejimi önerenler bile var. 

Bu şu demektir.

Yedi bayraklılar Suriye’ye müdahale ettikleri anda İran ile de savaşa girecekler. Ve bunu bildikleri için  belki de Suriye’nin işgal planı aynı anda Lübnan’ın işgalini ve dünyanın her yerinden İran’ın her yerinin füze yağmuruna tutulmasını da kapsıyor olabilir.  

Hadis yorumlarında geçen İran’ın Basra körfezine saldıracağı ifşaatı da burada gerçekleşebilir ve İran kendisine füze gelen Basra körfezindeki ABD donanmasına ve Suudi Arabistan ile Katar, Bahreyn, Kuveyt ve BAE ‘ne saldırabilir.

Hadis yorumlarına göre işgal öncesi Suriye’de iki taraf olacak.(Esad ve muhalifler) Yoğun füze saldırıları ile Suriye vurulacak. Hem Esad ordusu hem de muhalifler ayrım yapılmadan vurulacak. İran da vurulacağı için tüm Ortadoğu ateş çemberine dönüşecek.

Ve Irak’ın işgali planlandığından Suriye’ye kara harekatının çok kısa sürede yapılabilmesi için Suriye’deki tüm askeri hedefler çok ani ve çok yoğun füze saldırılarına maruz kalacak. Haresta bu hengamede batacak. Akabinde Ürdün’den kara harekatı başlayacak ve Suriye’ye girecekler.

Ürdün’den gelecek olan bu ordu Süfyani ordusu olup Suriye’yi işgal edince başına Süfyan’ı geçirecekler.

Yani Süfyan şahıstır süfyani de onun yedi bayraklı ordusu. Ürdünden çıkacak olan Süfyani bu ordudur ama Süfyan Ürdün doğumlu olmayabilir de. Süfyan Suriye’nin başına getirilecek olan şahıstır.

Daha sonra bu ordu Irak’ı işgal edecek. Kufe’ye kadar varacak.
Ve Kufe'de altmış bin kişiyi katledecek.Pek çok kişiyi hapsedecekler.

Ancak buradan İran'a gidemeyecekler çünkü İran'dan gelen Siyah Sancaklılar onları burada durduracaklar.

Bu esnada Hz.Mehdi AS da Mekke'de zuhur etmiş ve Mekke Emiri olmak için mücadele ediyor (Yani Vehhabi güçleri ile savaşıyor) olacak.

SÜFYAN VE ORDUSU (SÜFYANİ) NELER YAPACAK?

ALLAHU ALEM- ALLAHU ALEM- ALLAHU ALEM




DEVAM EDECEK

30 Nisan 2014 Çarşamba

3.DÜNYA SAVAŞI NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK (3.BÖLÜM)

3.DÜNYA SAVAŞI NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK (3.BÖLÜM)

GERİLİMİ ARTIRAN OLAYLAR:




PKK İle ilgili kısmı çok fazla detaya girmeden tamamlayıp diğer konulara geçelim  İnşallah.

30 Mart’ta PKK’ya bağlı BDP’ye ilaveten HDP kuruldu ve batı bölgelerinde HDP, güneydoğuda da BDP ile seçime girildi.

Bunun amacı şuydu:

Güneydoğuyu PKK almalıydı ama batı bölgelerinde BDP’nin alacağı oyların hiçbir anlamı olmayacaktı. Yani PKK batıda oy istemiyor ama güneydoğuyu (bölmek istedikleri yerleri) silme istiyordu.

 BDP’nin ülke genelinde alacağı oy oranını gizlemek için batıda seçime HDP ile girdiler. Çünkü BDP’li seçmen batıda da oyunu BDP’ye verirse ülke genelinde BDP’nin oy oranı baraja çıkıyordu.

Batı illerinde BDP seçime hiç girmezse buna çözüm bulunuyordu ama bu oylar da bir şekilde değerlendirilmeliydi. 

Çünkü bu oyların CHP’ye gitme ihtimali de vardı. Bu nedenle batıda HDP ile seçime girilerek oylar HDP’de bloke edilmiş oldu. Başka bir partiye de dolaylı destek verilmiş oldu. 

PKK’nın yol haritası ne olacak?

Özerkliğin önünü açacak ve açılımı yasal zemine taşıyacak yasaların çıkarılması için AKP’ye “Süreç biter” şantajı yapıyorlar.

BDP’li milletvekilleri HDP’ye geçerek TBMM’de PKK’yı temsil etmeye devam edecek ve batıda Özerkliğin sesi olacak. 

BDP ise ilk kongrede adını değiştirecek ve sadece güneydoğunun partisi olacak. Belki de adına Kürdistan kelimesi de eklenecek. Kürdistan Ulusal Demokrat Partisi gibi.

HDP de Selahattin Demirtaş ve Sırrı Sakık kaldı. Demirtaş genel başkanlığı muhtemelen bir kadına devredecek.(Aysel Tuğluk gibi). Sırrı Sakık ise iptal edilen ve yenilenecek olan Ağrı seçimlerinin belediye başkan adayı olduğu için partide kaldı. Seçimi kazanırsa BDP de kalacak, kaybederse milletvekili olarak HDP’ye geçecek.

BDP’nin dönüşeceği muhtemel KUDP’nin başına ise Osman Baydemir getirilecek.

BDP bundan böyle doğrudan özerklik ve Kürdistan laflarından başka bir şey konuşmayacak ve seçimlere sadece güneydoğuda girecek. Batı illerinde ise girmeyi reddedecek. 

Demagojik ne laflar edecekler ve milletin sinirlerini bozacaklar. “Biz Kürdistan Partisiyiz sadece Kürdistan’da seçime gireriz, Türk bölgelerinde seçime girmeyiz” diyecekler. “Siz de Kürdistan’da seçime girmeyin ” de diyebilirler.

Ulusal Kürt Parlamentosunun merkezinin Diyarbakır’da kurulmasını ve Türkiye’nin bu parlamentoyu tanımasını isteyecekler. Ayrı bayrak, ayrı meclis, ayrı polis zaten istemediler mi? Daha ileri gidecekler.

TBMM de bulunan HDP’ler de sürekli tarafsız gibi, üniter yapıyı ve Misakı Milli'yi istiyorlarmış gibi sağ gösterip soldan destek verecekler.

Biz de izledikçe kızacağız. Ve en sonunda Türkler Hz.ALİ RA Efendimizin ifşaatını gerçekleştirecekler. Burada bırakalım.

TÜRKİYE-İsrail ilişkileri yeniden üst düzeye çıktığında Esad’ın Suriye’deki teröristlere karşı haklılık delilleri artacak ve içeride daha da güçlenerek, daha da hınçlanarak kuzeydeki teröristleri tarumar edecek ve bölük bölük Türkiye’ye kaçacaklar. 

Türkiye de İsrail’in yanıltıcı desteği ile kendini daha çok Suriye’de bulacak. Belki de İsrail Esad’ı birlikte devirelim, bu işi bitirelim diye Türkiye’nin Suriye’ye girişini sağlayıp kendisi de son anda vazgeçecek ve oradaki teröristlerin (El Kaide,Işid) güneydoğumuzu karıştırmalarına PYD ile ittifak olmalarına da çanak tutacak. Siyonist Yahudinin dostluğuna güvenilmemeli.

İsrail bunu niçin yapar?

Bu sorunun cevabı Kıbrıs Barış Harekatında gizlidir. Aynı olay o zaman da yaşanmıştı.
(Hem Türkiye'yi hem de Yunanistan'ı cezalandırmak isteyenler, Yunanistan'ı cezalandırıp Türkiye'yi cezalandıramayınca küplere binmişler ve 1974 den beri Kıbrıs Sorunu demiş durmuşlardır.Bize göre adada hiç bir sorun yoktur, bizim korkak siyasetçiler kahraman askerlerimizin binde biri kadar cesaretli olup daha 1974 de adayı İLHAK ETMELİYDİLER.)

Yani İsrail Türkiye’nin Suriye’ye girdiğinde başına büyük bir bela alacağını tahmin edecek ve güneydoğusunun bölüneceğini hesaplayacak. 

Ama Türkiye Suriye’de başarılı olacak. Halep’i alınca da İsrail “ EYVAH” deyip B planına geçecek. Yani Türkiye’yi Suriye’den çıkarmak için Yunanistan’ı Kıbrıs’ta oyuna getirip “ Türkiye zor durumda, Kıbrıs’ı almanın tam zamanı, siz başlatın biz destekleyelim” diyecek.

Ama orada da yanılacak. Evet Türkiye Suriye’den derhal çekilmek zorunda kalıp Adaya dönecek ama sadece o ada olsa iyi Ege’de ki tüm adalar, Batı Trakya ve Bosna yeniden Türkiye’ye bağlanacak. Türkiye herkesi yanıltacak, bölmek isteyenler de, böldürmek isteyenler de, Suriye de, Suriye’den gelecek teröristler de, Yunanistan da rezil rüsva olacaklar İnşallahu Allahu Ekber.  

Türkiye açısından 3.Dünya Dünya Savaşı burada başlayacak. İstanbul’un fethine kadar sürecek.
Ama Dünya açısından henüz başlamamıştır. Tabi bundan önce başka yerlerde başka gelişmeler olacak.

ALLAHU ALEM- ALLAHU ALEM- ALLAHU ALEM


DEVAM EDECEK..

29 Nisan 2014 Salı

3.DÜNYA SAVAŞI NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK? (2.BÖLÜM)

3.DÜNYA SAVAŞI NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK? (2.BÖLÜM)



GERİLİMİ ARTIRAN OLAYLAR:

Arzı Mevut içerisinde kalan toprakların tamamı Arap Baharı ile karıştırıldı. ABD bunu Yahudilerin emriyle yaptı. Fakat Suriye bu bölge içinde olmasına rağmen RUSYA’ya yakın olan tek devletti ve ABD burada amacına ulaşamadı. Rusya’ya fena kızdı ve intikam için Ukrayna’ya el attı. 

Çünkü ABD için Ukrayna halkı önceden AB eksenine kaydırılmış ve istediği zaman maniple edilebilecek durumdaydı. Yani Suriye’nin rövanşı alınıyordu. Rusya buna Kırım ile karşılık verdi ve ABD Ukrayna’da da bir darbe yemiş oldu. Kırım Ukrayna’dan koptu ve Rusya’ya bağlandı. ABD daha da kızdı ve iş şimdi İNADA dönüşüyor.

ABD bundan sonra ikinci turuncu devrim ülkesi Gürcistan ile Rusya’yı sıkıştırmaya çalışacak. Gürcistan’da da iç karışıklık beklenmeli. Rusya ise Abhazya ile karşılık verecek ve tıpkı Kırım gibi bu sefer Abhazya Rusya’ya bağlanacak.

Bundan sonrası ise Türkiye’yi doğrudan olayların içine çekecek ve Rusya ile düşman olacağız. Çünkü Gürcistan’da da darbe yiyen ABD daha da kızacak ve Rusya’ya karşı en büyük kozunu çekecek ki o koz başta Azerbaycan olmak üzere Türk Dünyasıdır.

ABD Gürcistan’da da bir darbe yiyince Ermenistan ile ilişkilerini açık çek ile daha da geliştirip, Karabağ sorununu acilen çözmeye çalışıp Azerbaycan ile birlikte her ikisinin de BDT’ dan tamamen ayrılıp Batı’ ya dönmelerini isteyecektir.

Bu talebe Türkiye’nin etkisiyle (Bizim için çok büyük fırsat polemiğiyle)Azerbaycan olumlu karşılık verirken, Ermenistan HAMİSİ Rusya’yı satamayacak ve Azerbaycan- Ermenistan Savaşı başlayacaktır.

ABD ve Türkiye Azerbaycan’a dolaylı destek verirken, Rusya Ermenistan’a doğrudan destek verecek ve Türkiye- Rusya ilişkileri tamamen donacaktır.

Ancak 3.Dünya Savaşı endişesi ile bu savaş da taraflar sınırlı destek ve çatışma ile yetineceklerdir.  

Türkiye derhal İran vasıtasıyla bu savaşı durdurmaya çalışacak ve Kazakistan, İran’ın girişimleriyle rölantiye alınacaktır. Azerbaycan’ı bu Rus ordusuna karşı bu sefer ABD yalnız bırakmayacak ve Karabağ da kurtulacaktır. 

Rusya bu darbeden  sonra fena kızacak ve burada çok büyük bir tehlike görüp meşhur 960 bin kişilik ordusunu Ermenistan’a konuşlandıracaktır. Bu birliğin şu an orada hazır beklediğine dair rivayetler de bulunmaktadır.

Türkiye artık ABD ile Rusya arasında ki gerginliğin daha da açık bir tarafı olmuştur ve ABD ile sıkı müttefik olurken Rusya ile de açık düşman haline gelmiştir.

Rusya Türkiye’den intikam almak için Ermeni PKK’sını harekete geçirecektir.

Burada hemen yazalım iki tane PKK var biri Tunceli merkezli Ermeni PKK’sı, diğeri Diyarbakır merkezli İsrail PKK’sı. 

(Kürt kardeşlerimiz de burayı dikkatli okusunlar. Bunların ikisi de Kürt değil, Kürtleri namlunun ucuna iten Ermeni PKK’sı ve Yahudi PKK’sıdır.)

Efendim biz bir tane biliyoruz, iki tane PKK da nereden çıktı diyenler varsa şu soruya cevap aramalıdırlar:

12 Eylül 2012 Anayasa referandumunun en önemli maddesi Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçeceği idi. Bu referandumda iki şehrimiz EVET ve HAYIR oyunda rekor kırmıştı. 

Biz bunu referandumdan önce tahmin etmiş ve yazmıştık. EVET rekorunu yüzde 96 ile AĞRI, HAYIR rekorunu ise yüzde 86 ile Tunceli kırmıştı. Biz ağrı yerine Bingöl yazmıştık ama güneydoğu genel olarak Evet rekoru kırdı.

Soru şu:  Bu bölgede seçimler PKK’nın baskısı altında yapılıyor, nasıl oluyor da birinde EVET rekoru geliyor, diğerinde Hayır rekoru? Tabii ki Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’li olmasının bunda etkisi vardı ama rekor kıracak kadar mıydı acaba?

Buradan Türkiye’nin Amik Ovasında Rusya ile yapacağı Melhamei Kübraya kadar olan kısmını es geçeceğiz.

Kısaca şunu yazalım: Bir tane PKK var ama iki kanattan oluşuyor. Ermeni kanadını ASALA, Yahudi kanadını Mossad ajanları oluşturuyor. Ve örgüte şu an MOSSAD hakim durumda. 

Rusya Ermenistan ile Asala kanadını da aktif hale getirecek. Kürt kardeşlerimiz oyuna gelmesinler, sizin dostunuz ne Asala ne de Mossad olamaz, sizler İslamın bayrağını bin yıl dalgalandırmış şanlı Türk Milletinin asli unsurlarısınız. 
Asala ve Mossad’ın emrine girmiş PKK’ya prim vermeyiniz.(Verenler zaten yok olacaklar, bu kadar yazalım yeter)

ALLAHU ALEM



DEVAM EDECEK

28 Nisan 2014 Pazartesi

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞININ NEDENLERİ (1. BÖLÜM)

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞININ NEDENLERİ (1.BÖLÜM)




ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞINI ÇOK DETAYLI ANLATAN YAZIMIZA BAŞLIYORUZ İNŞAALLAH..

- SAVAŞ NİÇİN ÇIKACAK?
- NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK ?
- SİYAH SANCAKLILAR, SARI SANCAKLILAR?
- DEHŞETLİ SÜFYAN
- HZ. MEHDİ AS
- MELHAMEİ KÜBRA
- DECCAL
- ALTIN ÇAĞ

BU BÖLÜMDE ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞININ NEDENLERİNİ YAZIYORUZ:

Üçüncü Dünya Savaşının nedenleri Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının nedenleri ile tıpa tıp aynıdır.Sadece savaşan lider güçler farklı olacaktır.

Birinci Dünya Savaşı, Almanya ile İngiltere arasındaki dünya liderliği mücadelesinin ortaya çıkardığı gerilimin artarak inatlaşmaya dönüşmesi ve intikam duyguları ile karşı tarafı yok etme kararıyla başlamıştı.

GİZLİ sebebi ise dünya Siyonizmini perde arkasından idare eden Deccal'in Almanya ve İngiltere'yi zayıflatarak ABD'yi dünyanın yeni süper gücü yapmak istemesi ve Osmanlının yıkılarak Filistin topraklarının Yahudilere verilmesi planıydı.)

(Deccal maddi olarak yoktu ama ilham yoluyla Siyonist liderlere emir ve talimatlar veriyordu.Hala veriyor ve belki de maddi olarak da şu an İsrail'de.Bu konuyu ilerde detaylı olarak yazacağız İnşaallah.)

İkinci Dünya Savaşının da açık ve gizli sebebi birinciyle aynıydı sadece İsrail Devleti'nin kurulabilmesi için Avrupa'dan İsrail'e Yahudi göçlerinin artırılması amaçlandı.

Üçüncü Dünya Savaşının sebepleri de tıpa tıp aynı olacak. Sadece aktörler değişecek.

Açık sebep, ABD ve Rusya'nın dünya liderliği mücadelesinin ortaya çıkardığı gerilimin artarak inatlaşmaya ve intikam duyguları ile "ne olacaksa olsun" şeklinde karşı tarafı yok etme kararına dönüşmesidir.

SSCB'nin dağılmasıyla sona eren birinci gerilim (Soğuk Savaş) Suriye'deki iç savaş ile yeniden başladı ve Ukrayna,Kırım, Gürcistan, Azerbaycan (DİKKAT),Irak ve Mısır ile devam edecek ve tekrar Suriye'ye döndüğünde artık gerginlik "inat" aşamasını da geçip "ne olacaksa olsun" aşamasına gelecektir Allahu Alem. 

Üçüncü Dünya Savaşı Suriye'nin işgali ile başlayacaktır.Hadis yorumları bu şekildedir.Yani ABD tarafından, Suriye işgal edilinceye kadar Üçüncü Dünya Savaşı çıkmayacak ve o zamana kadar olacak her olay gerilimi artırmaya devam edecektir.   

Üçüncü Dünya Savaşının GİZLİ sebeplerini ise kafirler ve Müslümanlar açısından ayrı ayrı yazalım.

Deccaldan ilham yoluyla emir alan Siyonizm açısından Üçüncü Dünya Savaşı mutlaka çıkmalı ve hem ABD, hem de RUSYA süper güçlerini yitirmeli ve dünyanın yeni süper gücü olarak İsrail ilan edilmelidir.

Zaten ABD, 3.Dünya Savaşında en büyük yenilgiyi aldığı anda tüm ABD orduları İsrail'in emrine girecektir Allahu Alem. (ABD parçalanacak ve tüm savaş gücü İsrail'e ilhak olacak, zaten komutanları Yahudilerdir.)Bunu da ilerde detaylı yazacağız İnşallah.

Yani Siyonistler 1.Dünya Savaşı ile topraklarını ele geçirdikleri Filistin'de, 2.Dünya Savaşı ile İsrail Devletini kurdular.Şimdi 3.Dünya Savaşı ile bu İsrail Devletini ABD'nin yerine ikame edip dünya lideri yapmayı amaçlıyorlar. Arzı Mevud da bunun ilk hedefidir. 

DECCAL Siyonizme; Nil'den Fırat'a kadar olan toprakları ele geçirdiklerinde, zuhur edip bizzat İsrail'in başına geçebileceğini ilham ediyor. Arzı Mevudu gerçekleştirin diyor. 

Müslümanlar açısından ise 3.Dünya Savaşı Hz.Peygamber SAS Efendimiz tarafından haber verilmiştir. Ümmeti Muhammed; Süfyan ve Deccal ile uyarılmış, Hz.Mehdi AS ve Hz.İsa AS ile müjdelenmiştir.

Üçüncü Dünya Savaşı, Müslümanlar için bir rahmet, kafirler içinse bir azap olacaktır İnşallah.

Bu savaşta pek çok Müslüman, pek çok da kafir ölecek. Ama Cenab-ı Mevla bu savaşta ölen Müslümanlara rahmet edecek ve İnşaallah Cennete gideceğiz.

Yani bu savaş olmazsa ve Müslümanlar normal şekilde ecelleriyle ölürlerse kimseye Cennet garantisi yok ama bu savaş Hz.Mehdi AS savaşı olacağından ölen Müslümanlara da Allah CC rahmet edecek İnşaallah.

Ama Kafirler Cehennemi boylayacaklarından bu savaş onlar için bir azap olacaktır.

Rahmetten kasıt CENNET, azaptan kasıt CEHENNEM' dir. 

ALLAH'ın CC inayeti ile savaşı kazanıp hayatta kalan Müslümanlar da Hz.Mehdi AS ile birlikte bidatlerden uzak Altın Çağı yaşayacaklarından, onlar da ecelleriyle öldüklerinde ALLAH CC rahmet edecek İnşallah. 
Hadis yorumları bu şekildedir.ALLAHU ALEM..

3.DÜNYA SAVAŞI NASIL BAŞLAYACAK, NASIL GELİŞECEK?

DEVAM EDECEK








27 Nisan 2014 Pazar

PKK'YI BARZANİ KURTARMIŞ

PKK'YI BARZANİ KURTARMIŞ


Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, 

2006 yılında ABD’nin, PKK’ya karşı bir operasyon 

yapmak istediğini, ancak kendisinin buna izin 

vermediğini belirterek, PKK’nın kendilerinin bu tavrını 

göz ardı ettiğini söyledi.

Yapılması sürekli ertelenen Kürt Ulusal Kongresi için 

ise, PKK’nın delege sayısının yarısını istediğini 

söyleyen Barzani, “Biz bunu kabul etmiyoruz”diye 

konuştu.

BARZANİ İLE PKK ARASINDAKİ İHTİLAF TAMAMIYLA 

BİR LİDERLİK İHTİLAFIDIR. BARZANİ KÜRTLERİN 

LİDERİ BENİM DİYOR, PKK DA HAYIR BENİM DİYOR. 

OLAY BU KADAR BASİTTİR.


Barzani veryansın ediyor ve diyor ki 2006 yılında ABD 

ile Türkiye anlaştı ABD,PKK'ya operasyon yapacaktı 

ben engelledim, buna rağmen PKK benim liderliğimi 

kabul etmiyor, vefasızlık yapıyor.Ben olmasaydım siz 

olmayacaktınız, niçin vefasızlık yapıyorsunuz demek 

istiyor.

ESAS İLGİNÇ OLAN İSE ŞUDUR:

Barzani ve KDP ABD tarafından terör listesine alınmış 

durumdaydı ve direkt olarak ABD ile üst düzey 

görüşmeler yapamıyordu. Kaldı ki ABD için Barzani'nin 

hatırı nasıl Türkiye'ye tercih edilebilir? Bu mümkün 

değildir.ABD için TÜRKİYE'nin hatırı Barzani'den 

üstündür.

O halde ya Barzani yalan söylüyor ya da işin içinde 

başka bir iş var.

Doğrusu şudur: 

Barzani bu cümleyi bir kızgınlık anında söylüyor ve 

kızgınlık anında söylenen sözler de genellikle 

doğrudur.Yani Barzani doğru söylüyor.

O halde Türkiye'nin hatırı nasıl aşıldı? ABD için 

bölgede Türkiye'nin hatırını aşabilecek tek unsur var o 

da İsrail'dir. Yani Barzani İsrail'i devreye soktu ve PKK 

için İsrail ABD'ye ricada bulundu. ABD de İsrail'in 

talebini emir telakki ettiği için Türkiye'nin hatırı 

geçilmiş oldu.

İkinci ilginç husus ise Barzani İSRAİL ilişkileridir ki, 

Barzani aşiretinin Yahudi olduğu söylenegelmiştir.
Acaba Yahudi mi diyeceğiz ama dahili tarikatımızdan 

itiraz geliyor ve diyorlar ki Barzani ŞEYH'TİR.Hem de 

Nakşibendi şeyhidir diyorlar.

Biz de diyoruz ki "Siz şu tarikatınızı iyice bir gözden 

geçiriniz çünkü şeyhinizin MI6 ajanı olma ihtimali var. 

Çünkü BARZANİ AİLESİ YAHUDİDİR VE ESKİ MOSSAD 

BAŞKANLARIYLA YAYINLANMIŞ OTUZ-KIRK YILLIK 

FOTOĞRAFLARI, ZİYARETLERİ, PEK ÇOK İLİŞKİLERİ 

VARDIR.

İSTEYEN İNTERNETTEN RAHATLIKLA ULAŞABİLİR.

BARZANİ TÜRKİYE İLE ÇOK İYİ GEÇİNİYOR, PETROL 

ANLAŞMAMIZ DA VAR DİYENLER OLABİLİR..

Barzani Türkiye'nin desteği ile Irak'tan ayrılmaya 

çalışıyor, yani Türkiye'yi kullanmaya çalışıyor.İsrail'in 

açık desteği ile Irak'tan ayrılabilir mi? (En başta İran 

vurur.) Ayrıldıktan sonra İsrail ile oturup ne 

yapacaklarına karar verecekler.Bize göre olay budur. 



TÜRKLER KURAN'DAN AYRILDI MI?

TÜRKLER KURAN'DAN AYRILDI MI?



İNGİLTERE BAŞBAKANI LORD CURZON BU SÖZÜ BİRİNCİ CİHAN HARBİ ESNASINDA SÖYLEMİŞ.

PEKİ "TÜRKLERİ KURAN'DAN AYIRMAK" DEMEK NE DEMEKTİR? HİÇ DÜŞÜNDÜK MÜ?

Diyelim ki Türkiye yüz yıldan beri şeriat ile yönetiliyor.

Ceza hukuku da şeriata göre işliyor.
Ama Kuran'ın Türkçesi basılmamış ve Arapça okunuyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı da hiç kurulmamış olsun.
İnsanlarımız İslam adına sadece Namaz, Oruç, Hac, Zekat gibi ibadetleri aile büyüklerinden veya çevrelerindeki dini bilgisi olan kişilerden öğreniyor.
Ezan okununca herkes namaza koşuyor, ama önümüzdeki kişi acaba abdest aldı mı, yoksa korkudan abdestsiz mi giriverdi camiye onu da bilmiyoruz.

VE SORU: KURAN'LA BERABER MİYİZ YOKSA AYRI MIYIZ?

İŞTE GERÇEKLER:

Osmanlı'nın son üç yüz yılı boyunca millete yeterli düzeyde eğitim veren kurumlar yoktu.Bırakınız pozitif ilimleri dini eğitimi bile insanlar ya aile büyüklerinden alıyorlardı ya da çevrelerindeki hoca bilinen az çok dini bilgisi olan kişilerden.Biraz Kuran Meali bilen bir hocaya ise ÇOK DERİN HOCAYMIŞ deniliyordu.

Medreseler sadece şehirlerle sınırlı ve yetersiz, kırsal kesimlerde ise zaten eğitim adına hiç bir şey yoktu. Ama Osmanlı şeriat ile yönetiliyor, insanlar şeriat hukukuna tabi olarak yaşıyorlardı.

Namaz kılmayı, Oruç tutmayı genelde herkes biliyordu ancak cihad nedir, şartları nelerdir bilen yoktu. İlla ki şehir medreselerine sormak lazımdı. 

Osmanlı, Kuranı Kerim'in Osmanlıca meallerini yazdırmış ama teknolojik yetersizlikten dolayı çok az sayıda bulunmaktaydı ve medreselere ancak yetiyordu.

ACI GERÇEK ŞUYDU: Lord Curzon'un dediği "Türkleri Kuran'dan ayırmak" fikri zaten Osmanlı'da bire bir gerçekleşmişti.

Çünkü Kuran'dan ayırmak demek Türk Milleti' nin ANLAYARAK KURAN OKUMASINA ENGEL OLMAK DEMEKTİR. Ve Osmanlı'da bu zaten başarılmıştı ve OSMANLI DA GERÇEKTE BU SEBEPLE YIKILMIŞ,YOK OLMUŞTU.

Türk Milleti'nin Kuran'dan ayrılmaması demek HER TÜRK'ÜN KURAN-I KENDİ DİLİNDE ANLAYARAK OKUMASI, İBRET ALMASI DEMEKTİR.

Kuran-ı Kerim'in mealini okuyan herkes kolaylıkla YUSUF AS kıssasını, MUSA AS kıssasını ve diğer pek çok kıssayı bizzat kendi diliyle anlatabilir. Bir kula kendi anladığı da yeter zaten orta halli bir Müslüman olmak için.  

VE CENNETMEKAN ABDÜLHAMİD HAN ŞU ACI GERÇEĞİ AÇIKLIYORDU:

Osmanlı zamanındaki tarikatların çoğu İngilizler tarafından kurulmuştu ve çoğu MI6 ajanıydı.

CUMHURİYET DÖNEMİ:  (EĞRİSİYLE, DOĞRUSUYLA)

Atatürk bir din adamı değildi, alkol de kullanan biriydi ama dini değerlere hassastı ve dinin doğru öğrenilmesine önem vermişti.

Ajan olmadığına güvendiği alimlerden görüşler alarak Elmalılı Hamdi Yazır'a bugün de en geçerlisi olan ELMALILI TEFSİRİ' ni yazdırdı.Ömer Nasuhi Bilmen'in İLMİHALİ'ni bastırdı.Mehmet Akif Ersoy'a İstiklal Marşı'nı yazdırdı.Numan Kurtulmuş'un dedesine bir Namaz Hocası kitabı yazdırdı.

Ve bunların tüm halkımıza öğretilmesini istedi.Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak bunların halka Camiler vasıtasıyla öğretilmesini sağladı.

Ancak yaşanan dönem çok sıkıntılı bir dönemdi.Osmanlı zamanının ajan tarikatları yüzünden koca bir devlet zarar görmüş ve dini ajanlardan kurtarmak için harekete geçilmişti. Ancak çok önemli iki hata yapılmıştı.

1.Hata: Elmalılı Tefsirinin, Ömer Nasuhi Bilmen İlmihalinin okullarda da okutulması lazımdı ama Laiklik zarar görür diye sadece Diyanete bırakılmıştı. Bu çok yanlıştı. Atatürk bu hatayı yaptı, çünkü din adamı değildi.

2.Hata: Ezanın Türkçe okutulması çok büyük hataydı.Çünkü ezan sadece bir semboldü ve sembolün Arapça okutulmasında hiç bir mahzur yoktu.Namaza çağrı anlamına geldiği zaten belliydi. Dünyanın her yerinde orijinal şekliyle okunması dinde birlik bakımından harika bir şeydi ve zorunluydu. Burada çok büyük hata yapıldı ve ABD' de bu hatayı kullanarak DP'yi iktidara taşıdı.Siyasete alet etti.DP ile ABD Türkiye'ye de nüfuz etmeye başladı.Kapıları DP bir açtı ki hala kapatamadık ve cezasını çekiyoruz vesselam.Eğer NATO'ya girmeseydik kendi uçağımızı, destroyerimizi, füzemizi, tankımızı yıllar önce yapmıştık.Ama ABD "Ben veririm, sizin yapmanıza gerek yok" diyerek hep engelledi.Olay budur.  

DİNİN, DİLE UYGUN OLMASI İÇİN YAPILMASI GEREKEN ŞUYDU:

EZAN semboldü orijinal olmalıydı.
NAMAZ basit bir ibadetti ve her insan Arapça olarak kılabilirdi ve Türkçe Namaz konusu hiç konuşulmamalıydı.
KURAN-I KERİM'in tilaveti ve hafızlık konusu okullarda teşvik edilmeli ve Arapça olarak okutulmalı ve herkes Kuran-ı Kerim'i tilavetine uygun olarak okumayı bilmeliydi.

TARİKATLAR: Osmanlı döneminde ajan tarikatlardan dili yanan Cumhuriyet tekke ve zaviyeleri kapatarak gerçek İslam Alimlerinin dergahlarını da kapatmış ve yaşın yanında kuruyu da yakmıştı. Ancak bu zorunluydu ve dini bizzat devletin öğretmesi çok doğruydu.(Bakınız Cemaatler,Tarikatlar arasındaki çekişmeleri yazmaya gerek bile duymuyoruz)

BU ÜÇ KONUNUN HARİCİNDEKİ ATATÜRK'ÜN DİN SİYASETİ TAMAMEN DOĞRUDUR.
HATTA OSMANLI DÖNEMİNDEN ÇOK DAHA DOĞRU İŞLER YAPILMIŞTIR. ONLAR DA ŞUNLARDIR:

Her Türk Kuran-ı Türkçe olarak bizzat kendisi okumalı ve anlamaya çalışmalıydı ve bu yapıldı..Doğru da yapıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı' nın kurularak Dinin bizzat Devlet eliyle öğretilmesi Osmanlı'nın bile başaramadığı büyük bir başarıydı. Çünkü ajan tarikatlar İslam diye İngiliz'in istediği dini öğretiyorlardı.Suud bunun en açık örneğidir ve Vehhabilik İngiliz'lerin İslam yerine monte ettikleri sahte bir dindir.İslam değildir.

İbadette zorlamanın kaldırılması ile camileri sadece abdestli cemaat doldurdu ve münafıklardan temizlendi. Bizler de camideki herkesin abdestli olduğundan emin olarak huşu içinde namazımızı kıldık.Bizce bu da doğru bir adımdır. 
Cumhuriyetin camileri de cemaatleri de güzeldir.Osmanlı'nın camileri güzeldi ama cemaatleri zorla camiye doldurulmuş, abdestli abdestsiz, arlı,arsız karışık bir cemaat idi.

Efendim; Cumhuriyet dönemi Din politikalarını aklıyorsunuz, Kuran kursları basıldı, Alimler hapsedildi, Kuranlar toplandı, yasaklandı, din adına ne varsa düşmanlık edildi.

Evet bunlar da yapıldı ama ATATÜRK YAPMADI, O'NUN ZAMANINDA YAPILMADI. SONRAKİLER ATATÜRKÇÜLÜK ADINA ATATÜRK'Ü PUTLAŞTIRMA YOLUNA GİDEREK KENDİ İKTİDARLARINI KORUMA PAHASINA DİN DÜŞMANLIĞI YAPMIŞ OLABİLİRLER.

BUNLAR ATATÜRK'Ü BAĞLAMAZ.
ATATÜRK'ÜN DİN POLİTİKASI BAKINIZ BURAYA DİKKAT:

1- KURAN-I KERİM'e uygundur.(Çok ayet var.İsteyen sadece Kamer suresini okuyabilir."Şanım hakkı için biz Kuran'ı nasihat alınsın diye KOLAYLAŞTIRDIK, o halde bir nasihat alan var mı") (Bakınız Arapça'sını okuyup, duvara asmamız istenmiyor)
2-Cennet Mekan Abdülhamid Han'ın din politikalarına uygundur.
3- Bu maddeye de bir şifre koyalım: Eğer Atatürk isteseydi Bediüzzaman Risalei nurları asla yazamazdı.İstiklal Mahkemesinde idam edilirdi.(Yani Atatürk yazdırmıştır ama hala sırdır.)

Herkes gibi Atatürk de aciz bir kuldur ve hataları olacaktır.Ama bize bu aziz vatanı bırakmış ve Kuran-ı Kerim'i anlamamızı istemiştir. Allah Razı Olsun.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Türkler zaten Osmanlı zamanında Kuran'dan ayrılmışlardı, Cumhuriyet döneminde Atatürk Kuran'dan ayrılmamıza engel olmak istedi ama sonrakiler yine Osmanlı dönemine çevirerek Atatürk'e de ihanet ettiler.Buna rağmen yine de Diyanet İşleri Başkanlığımızın sayesinde milletimiz dinini doğru olarak öğrendi, yeterli değil ama yine de Allah Şükür diyoruz.

  

HAYDİ... MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER...

HAYDİ... MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER...


Milli Görüşçüler için sınav zamanı.

Rahmetli Erbakan hocamızın muhterem oğlu Dr.Muhammed Ali Fatih Erbakan Saadet Partisi Genel Başkanlığına adaylığını açıkladı.

Tabandan baskı vardı, çünkü Saadet Partisi son seçimlerde yine başarılı olamamıştı. Başarısızlığın sebebi ise ortadaydı ve Tayyip Erdoğan'ın karizması yenilemiyordu ve AKP sandıktan bu nedenle hep galip çıkıyordu.

Bu anlamda bu başarısızlık sadece Saadet Partisinin sorunu değil tüm muhalefet partilerinin de sorunuydu ve Tayyip Erdoğan'ın karizmasını hiç bir muhalefet partisi lideri yenememişti. AKP de bundan son derece memnundu. 

Tayyip Erdoğan'ın karizmasını yenebilecek kişiler ise belli. Saadet Partisi Genel Başkanlığında Fatih Erbakan, MHP Genel Başkanlığında Necati Şaşmaz veya benzeri biri,Cumhurbaşkanlığı seçiminde Osman Pamukoğlu veya Meral Akşener (Akşener de eh biraz ve ya kısmen).

Ama CHP; nereye, kimi getirirse getirsin Tayyip Erdoğan'ın karizmasını yenme şansı yok çünkü tek başına karizma da yeterli değil seçmen tabanının yüzde sekseni muhafazakar sağ seçmenlerden oluşuyor.

Şimdi Milli Görüşçüleri de bir Milli Görüş sınavı bekliyor.Ya yüzde birlik partiye razı olup mevcut düzeni muhafaza edecekler, yada devrim yapıp Saadet'in başına Fatih Erbakan'ı getirecekler.

Eskiler yine "Fatih için çok erken, çok genç, tecrübesiz" diyecekler ama Fatih Erbakan'ın eğitim karinesi Tayyip Erdoğan'dan çok daha iyi.

Necmeddin Erbakan hocamızı 2002 den sonra yaşlı olduğu için gençliği ile siyaset arenasından silen Tayyip Erdoğan'ın yine gençliğini kullanarak Fatih Erbakan tarafından siyaset arenasından silinmesi hiç de uzak bir ihtimal değil.

Bir yayın organında Fatih Erbakan'ı Tayyip Erdoğan'ın aday çıkardığı da iddia edildi. Bu kesinlikle doğru değildir. O yayın organı İslamcı Kürtçü çizgide El Kaide destekçisi ve duruma göre on çizgi değiştirmiş bir yayın organıdır (Işid militanlarının bile tebliğ! videolarını yayınlayabilmiştir) ve şu an PKK'yı Kürt halkının temsilcisi görmekten de onur duymaktadır.Dikkate bile almaya gerek yok.

Bu yayını yapmasının amacı ise Tayyip Erdoğan'a rakip olmasını kongrede engellemek içindir.
Yani Milli Görüşçüler Fatih Erbakan'a; Tayyip Erdoğan aday çıkarmış diye kongrede oy vermeyecekler.

Bazıları; bu ülkede yıllarca Necmeddin Erbakan hocamızın yakasını rahat bırakmadılar, şimdi de aynı oyunlarla Fatih Erbakan'ın yakasına yapışmak istiyorlar. Milli Görüşçüler bu oyunu görmeli ve ezici bir çoğunlukla Saadet'in başına getirmeliler.  

Genel Merkez delegeleri baskı altına alır ve Fatih Erbakan'ı seçtirmezse Fatih Erbakan'a yapacak tek iş kalıyor.O da yeni bir parti kurup yoluna devam etmektir. Kuracağı Partinin adı da MİLLİ GÖRÜŞ PARTİSİ olmalıdır.(MGP)