25 Mart 2014 Salı

"SAPIK BUNLAR" DEMİŞTİK

"SAPIK BUNLAR" DEMİŞTİK




BU SİTEDE EL KAİDE'NİN SAPIK BİR ÖRGÜT OLDUĞUNU DAHA ÖNCE YAZMIŞTIK.
AMA BİRİLERİ İTİRAZ ETMİŞTİ VE: "ESAD'A KARŞI SAVAŞIYORLAR" DEMİŞLERDİ.

Aslında biz o zaman "Bunların yarın Türk Askeri'ne de kurşun sıkacak kadar sapık" olduklarını da yazacaktık ama henüz olmayan bir şeyi felaket tellallığı yapmayalım diye yazmamıştık.

BUNLARIN SAPIK OLDUKLARI ŞİMDİ GÖRÜLDÜ MÜ?

BU SÖZÜMÜZ DE BU SAPIKLARA VE BU SAPIKLARI ADAM ZANNEDENLERE:

Kendilerini "Siyah Sancaklılar" zannediyorlar.Hadis yorumları ise gerçek Siyah Sancaklılar çıkmadan hemen önce ifsat ehli sapıklardan oluşan, sahte siyah sancaklıların çıkacaklarını ifşaa ediyor.Bu sapıklar sahte olanlardır.

El Kaide'nin kurucusu CIA-MOSSAD' dır.Örgütün ilk üyelerinin tamamı ABD vatandaşıdır.Özel yetiştirilmişlerdir ve çoğu imamdan daha bilgilidirler.Ama sadece İslam'ın silahlı cihad ile ilgili olan dayanaklarını Kuran'dan iyi öğrenmişlerdir. İslam'ın bütünü konusunda ise kara cahildirler.Yönetimi hala kontrolleri altındadır ve sonradan örgüte katılan ve cihad ettiğini zanneden binlerce kişi bu örgütte cahilce CIA-MOSSAD'a hizmet etmektedir.

Kahraman Türk Askeri'ne kurşun sıkan kim olursa olsun Müslüman değildir, sapıktır vesselam.Öldürülürse Cennete gidemez, öldürürse Cehennemden kurtulamaz.Olay bu kadar nettir.

Bu sözümüz aynı zamanda PKK sempatizanlarına da gitsin. PKK'lı öldürülürse Cennete gidemez, öldürürse Cehennemden kurtulamaz.Türk de Kürt de PKK'ya bu gözle bakmalıdır.

Sahte Siyah Sancaklılardan hemen sonra gerçek Siyah Sancaklılar çıkacak İnşaallah. Tahminimiz 2014'ün sonuna doğru.

Gerçek Siyah Sancaklıları da yazacağız.Burada sadece bir özelliklerini yazalım:

Gerçek Siyah Sancaklılar çıktıkları andan itibaren bulundukları her yerde mazlumlar, malüller, mağdurlar, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kendilerini güvende hissedecekler. Onların olduğu yerde zulüm olmayacaktır, sadece zalimler cezalandırılacaktır.Gittikleri yere kan ve gözyaşı değil sevgi ve barış götüreceklerdir.

Gerçek Siyah Sancaklılar TÜRK MİLLETİ içinden çıkacaktır ve üç ordudan oluşacaktır.Konu çok uzundur.Bunu ispat edeceğiz İnşaallah.   

23 Mart 2014 Pazar

ORTAK NOKTALARI NE OLABİLİR?

ORTAK NOKTALARI NE OLABİLİR?

RESİMLERE ÇOK DİKKATLİ BAKALIM.

İKİSİ SÜNNİ, İKİSİ Şİİ ALİM.


CÜBBELİ AHMET HOCA EFENDİ - SÜNNİ






ABDURRAHMAN BÜYÜKKÖRÜKÇÜ HOCA EFENDİ - SÜNNİ




HASAN NASRULLAH (HİZBULLAH LİDERİ-LÜBNAN)  Şİİ





MUKTEDA EL SADR (MEHDİ HAREKETİ LİDERİ- IRAK)  Şİİ




ACABA BİRBİRLERİYLE ORTAK OLAN ÖZELLİKLERİ NE OLABİLİR?

21 Mart 2014 Cuma

SURİYE SAVAŞI KAPIDA

HAYDİ GİRMEYİN SAVAŞA, ŞAYET ELİMİZDEYSE........



ULUKIŞLA'DA GAYBİ İŞARET VAR, BAŞLIYOR DEMİŞTİK..

BAŞTAN YAZALIM MELHAME-İ KÜBRA (ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI) ULUKIŞLA'DA TAMAMLANACAK VE KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ TÜM DÜNYAYA HAKİM OLACAK İNŞAALLAH.

BAŞLIĞA DÖNERSEK:

IŞİD ülkemizi tehdit etti ve "Süleyman Şah Türbesini üç gün içinde boşaltın, yoksa yerle bir ederiz" dedi.

Tekrar söyleyelim bunlar Süfyan'ın ordusu.Biz Suriye'de savaşa girmek istemiyoruz ama, elimizde mi?

Beş gün sonra IŞİD türbeye saldırırsa ne olacak? Tabi ki Operasyon yapılacak ve IŞİD ile savaşa girilecek.

Peki Esad ve Suriye Ordusu? Rasulayn'da kontrolü ele geçirdiler, yani Ceylanpınar'ın hemen karşısını.

Bize göre Türkiye- Suriye Savaşı başlamak üzeredir, herkes birlik olsun.

Sağcısı, solcusu,AKP'lisi,CHP'lisi,MHP'lisi,Cemaatlisi, Cemaatsizi, Alevisi, Sünnisi,Türk'ü,KÜRDÜ birlik olsun ve bu zor ama çok zor dönemi birlik beraberlik içinde atlatalım İnşaallah. KÜRD kelimesini özellikle büyük yazdık ki Kürt kardeşlerimize İHTAR VERECEĞİZ:

EY KÜRT KARDEŞLERİMİZ;
EN SONU TÜRK'ÜN DÜNYA HAKİMİYETİ İLE SONA ERECEK OLAN VE KÜRT KARDEŞLERİMİZİN DE BU HENGAMEDE ÇOK BÜYÜK ZARARLAR GÖRECEĞİ HADİS YORUMLARIYLA BİLDİRİLEN BU ZORLU SÜREÇTE ABD VE İSRAİL'İN ÖZERKLİK, BAĞIMSIZLIK,AYRI MİLLET AYRI DEVLET GİBİ FİTNELERİNE UYMAYINIZ.

BU ZORLU SÜRECİ ATLATIP HZ MEHDİ AS'IN ASKERİ VE ALTIN ÇAĞIN ÜMMETİ OLACAKLAR DİNSİZ PKK'NIN YOLUNDAN GİDENLER DEĞİL GECE ABİD OLUP GÜNDÜZ ARSLAN OLANLAR OLACAKTIR. HADİSLER HEP DOĞRU ÇIKMIŞTIR VE ÇIKMAYA DEVAM EDECEKTİR.

ALLAH'IN CC KURAN'DA ÖVDÜĞÜ VE SEVDİĞİNİ BİLDİRDİĞİ KAHRAMAN TÜRK MİLLETİYLE BİRLİK OLMAK ŞEREFTİR, BU ŞEREFİ GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ GELECEKTE DE HİÇ BİR ŞEREFSİZE TESLİM ETMEYİNİZ.

HZ.PEYGAMBER SAS EFENDİMİZİN MÜJDESİDİR: 
BU DEHŞETLİ HENGAMEDE TÜRK İLE BİRLİK OLAN DÜNYAYA HAKİM OLACAK,TÜRK'TEN AYRILAN HELAK OLACAKTIR.

KAFİRE GÖRE BÜTÜN MÜSLÜMANLAR TÜRK'TÜR; TÜRK'E GÖRE BÜTÜN MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR.

SİZİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUZ, LÜTFEN OYUNA GELMEYİNİZ.

20 Mart 2014 Perşembe

BEYAZ SARIKLI GENÇ

BEYAZ SARIKLI GENÇ



Bediüzzaman Risale-i Nurlarda "Beyaz Sarıklı Genç" isimli bir kişiden bahsediyor.


Beyaz sarıklı genç Risale-i Nurları tüm dünyaya yayacak ve İslam'a çok büyük hizmetler yapacak diyor.


Bu kişinin Üçüncü Dünya Savaşının öncesinde bu hizmeti yapmış olması lazım gelir ki bundan sonra zaten Hz.Mehdi devri olacağından artık kimse böyle bir icraat yapamayacaktır.

Açıkça ifade edelim ki bize göre şu anda Risale-i Nurları tüm dünyaya yayan kişi Fethullah Gülen Hoca Efendi' dir.


Beyaz Sarıklı Genç olması ihtimali de kuvvetle muhtemeldir.


Ama Hz.Mehdi de değildir, Hz.İsa AS da değildir.Bu ünvanlar Cemaat fanatiklerinin yakıştırmasıdır.

Hz.Mehdi AS zuhur edip de televizyonlara çıktığında tüm Müslümanlar zaten O'na hayran kalacaklar ve "Allah için bu bir insan değil, bu bir melek" diyecekler. 

Çünkü Hz.Yusuf AS için de zamanın insanları (Meclis kadınları) aynı ifadeyi kullanmışlardı. Hz.Mehdi AS ile ilgili hadis yorumlarında Hz.Yusuf AS'a atıfların bulunması buna işaret ediyor olabilir. 

Yani Müslüman kardeşlerimiz "Ya Hz.Mehdi çıkar da ben O'nu tanıyamazsam" diye bir düşünceye kapılmamalılar.


Bu düşünceyi ortaya atanlar Mehdilik iddiasında olan sahtekarlardır vesselam. Çünkü bakanın hayranlıktan kendini alamayacağı kişi değiller.

En doğrusunu ALLAH CC bilir.

ULUKIŞLA’DA BAŞLADI ULUKIŞLA’DA BİTECEK

ULUKIŞLA’DA BAŞLADI ULUKIŞLA’DA BİTECEK
(SİZİ YARATAN ALLAH'A CC KURBAN OLURUZ)




Ulukışla’da yol kontrol görevi yapan asker ve polisimize ateş açılması sonucu bir askerimiz ve bir polisimiz şehid oldu. İkisi ağır dört güvenlik görevlimiz de yaralı. Ayrıca bir de kamyon şoförümüz hayatını kaybetti.

Kanunlarımıza göre (Bir takım yasal haklara kavuşması bakımından tanıma tabi olduğu için) şehid kabul edilmese de vicdanen  bu vatandaşımız da şehid olmuştur.

Saldırganların üç kişi olduğu, ikisinin yaralı olarak ele geçirildiği üçüncüsünün de arandığı basına yansıdı. Ayrıca Suriye ile ilişkilendirildi ve batı ülkelerine mensup yabancı uyruklu oldukları açıklandı.

Biz biraz daha açık ifade ediverelim. İki ihtimal var:

1-Bu şerefsizler bir batı ülkesinin gizli servis ajanlarıdır ve muhtemelen Hristiyan’dırlar. Eğer böyle ise niçin Ankara’ya doğru gittikleri sorgulanmalı. Bize göre bu çok zayıf bir ihtimaldir. Çünkü ajanlar yollarda silahları yanlarında taşımazlar, gittikleri yerlerde başka ajanlardan temin ederler.   

2-Bu alçaklar Suriye’de Esad’a karşı savaşmaları için bir batı ülkesinden Suriye’ye gönderilmiş paralı tetikçilerdir. Bu paralı tetikçiler genellikle batı ülkelerinin hapishanelerinde hükümlü iken Suriye’de savaşması karşılığı bırakılan Müslümanlardır.(Nasıl Müslümansa! Şerefsiz kafirin tam kendisidir bunlar. Bırakınız bu çapulcuları, adını Hz. Peygamber SAS Efendimiz’ den alan MEHMETÇİK’ e kurşun sıkan tarikat şeyhi de olsa yine kafirin önde gidenidir vesselam)

Eğer böyle ise Esad’ın Ordusundan kaçıyorlardı ve geldikleri yere geri dönmeye çalışıyorlardı ve kılavuzları onları yanıltarak Adana yerine Ankara’ya yönlendirdi. Belki de bu kişi de firari olan kişi. Geldikleri ülke bunları kabul eder mi? Bize göre kuvvetli olan ihtimal de budur.

Budur ama şu tehlikeye de işaret eder.
Hiçbir batılı ülke bu teröristlerin ülkelerine dönmesine izin vermeyeceğine göre Esad’ın Ordusu da bu teröristleri Türkiye’ye doğru sürerken ülkemize bir şekilde giriş yapan bu teröristler Türkiye’de mi yok edilmek isteniyor? Ülkemiz bu noktaya çok dikkat etmeli ve bu örneklerin birçok kez tekrarlanabileceğini hesaba katarak daha ülkemize girişleri aşamasında tedbirlerini almalıdır.

Bize göre kim olursa olsun Suriye’den Türkiye’ye silahlı giriş yapanların hepsi daha ülke içlerine sızmadan sınırda yakalanıp sınır dışı edilmelidir.

Yazının başlığında "Ulukışla’da başladı, Ulukışla’da bitecek" yazıyor. Bunu da bu olayda bir gaybi işaret olduğuna yoruyoruz.


Bu gaybi işaretin ne olduğunu takipçilerimiz ULUKIŞLA SAVUNMASI başlıklı yazıdan okuyabilirler. Aynı isimle GOOGLE’ dan çıkıyor.

Alimlerin hadis yorumlarına göre istikbal bizimdir İNŞAALLAH-U ALLAH-U EKBER


19 Mart 2014 Çarşamba

SÜFYAN VE DECCAL'I TANIYALIM

SÜFYAN VE DECCAL'I TANIYALIM




Ahir zamanda çıkacak olan dehşetli Süfyan'ı Karabaş-ı Veli Tekkesi Mevlevi Şeyhi Muhterem MUSTAFA ÖZBAĞ Hoca Efendi çok güzel anlatıyor.Küçük Deccalleri de bir bir açıklıyor.Herkesin izlemesini veya okumasını tavsiye ediyoruz.Karabaş-ı Veli Tekkesi yazınca Google'dan çıkıyor.


Ayrıca bundan çok daha önemli iman,ahlak,tasavvuf, fıkıh vb konularda her türlü soruya cevaplar veriyor.Tüm takipçilerimizin videolarını izlemelerini öneriyoruz.


Allah CC Mustafa Özbağ hocamızdan razı olsun.Tebliğini çok güzel yapıyor, takip ediyoruz, yararlanıyoruz, tavsiye ediyoruz ve şahidiz Elhamdülillah.  






Endonezyalı alim Şeyh İmran Hüseyin'in Deccal ile ilgili beş adet videosu var You Tube'da. Sadece o videoların izlenmesini tavsiye ediyoruz.Diğer videolarını önermiyoruz.Çünkü Selefilik akımından eğitimlidir.

Deccal konusunu ise dünyada en güzel anlatan alimlerdendir.Mutlaka izlenmeli.

Deccal konusunu anlattığı videolarda da diğer alimlerimiz tarafından reddedilen tek bir konu vardır. O da şudur:


Şeyh İmran Hüseyin Deccal'in bir adada sahabe tarafından ziyaret edilişinde o adayı İngiltere olarak değerlendiriyor.Alimlerimiz buna katılmıyor.

Bize göre de bu yanlıştır. Belki bu ada Avusturalya Kıtası ya da o kıtaya mensup bir ada olabilir ve İngilizler Deccal'i o adada bulup 1200 yıl önce İngiltere'ye götürmüş olabilirler.


Çünkü o zaman Süveyş Kanalı yoktu ve Sahabelerin de Arap Yarımadası'ndan çıkıp denizde kaybolup, Süveyş Kanalı'ndan geçip İngiltere'ye sürüklenme ihtimali sıfırdı.

Ama bu beş videonun kalan kısımları harika bilgiler içermektedir ve Deccal'i çok güzel anlatmaktadır.



(Hadise göre Deccal, insanlar tarafından görülebilen, konuşulabilen fiziki bir varlık ancak normal insanlar gibi 70- 80 yıllık ömrü olan bir fiziğe sahip değil. Halden hale geçen ve 2020'li yıllarda normal insan şekline dönüşecek olan farklı bir fiziki varlık.)

14 Mart 2014 Cuma

PROF.DR.SEDAT LAÇİNER' E DÜZELTME

PROF.DR.SEDAT LAÇİNER' E DÜZELTME




Sayın Prof.Dr.Sedat Laçiner ilgiyle takip edilen bir ilim adamımız.

Son yazısında çok detaylı bir analiz ile İRAN ve İSRAİL'in düşman değil gizli dost olduklarını iddia etmiş.

Böyle bir ilim adamına böyle bir iddia hiç ama hiç yakışmıyor..

Bakınız büyük harflerle yazıyoruz: 
İRAN ve İSRAİL BİRBİRLERİNİN AMANSIZ DÜŞMANIDIR.

Hocanın uzun yazısında iki delili var:

Birincisi İrangate olarak bilinen olaydır. İran-Irak Savaşı esnasında ABD' den silah tüccarı bir siyonist normal fiyata Irak'a sürekli silah satarken FAHİŞ fiyata İran'a da bir defa satmış. Olay bu. ABD, İran-Irak Savaşının bitmesini hiç istemedi ki.Kapitalist bir ülkede fahiş fiyatla mal satmak kadar doğal ne olabilir ki? Bu iddia boş sözdür.

İkincisi ise 2004 yılında İsrail'in İran'a uçak yedek parçası sattığı iddiasıdır. Bu iddia Yunan basınına servis edilmiştir. ABD basınında da yer almıştır.Bu olay kesinlikle bir İsrail komplosudur.

İsrail,Yunan basınında istediği haberi yaptırır. Yine ABD basınının tamamı İsrail'in kontrolündedir, orada da yayınlattırır. Peki bunu niçin yapar? Birkaç sebebi olabilir..

Örneğin; İsrail ile dost olan bir İran Türkiye'de düşman olarak algılanabilir ve istenen de bu olabilir.
Yani İran'a saldırılırsa Türkiye tarafsız kalsın istenmiş olabilir.

Gazze'de İsrail'e karşı savaşan İslami Cihad Örgütü ile İzzettin Kassam Tugayları' nın direncini kırmak amaçlanmış olabilir. Çünkü bu iki örgütün tüm silahlarını İran vermektedir. İsrail'in dostu olsa verir mi?
Ama bu iki örgüt "madem İran ile İsrail gizli dost o halde bu silahları bize niçin veriyor?" "Bizi İsrail'e öldürtmek için" diyerek İran'a düşman olurlarken İsrail'e de teslim olabilirler değil mi?

Ama bu örgütler bu oyuna gelmez, çünkü:

İran'ın verdiği silahlar yenilir yutulur cinsten basit silahlar değil, İran bu örgütlere resmen füze veriyor.Sudan'dan Sina Yarımadası'na getirip, tünellerden Gazze'ye ulaştırıyor.



Zihinleri bulandırmaya hiç gerek yok:

İsrail, ABD'nin dostudur, himaye ettiği şubesidir.İran ise Rusya'nın dostudur. Suriye' yi ABD ve İsrail karıştırdı, Rusya ve İran Esad'a destek verdi. Olay budur ve İran ile İsrail asla dost olamazlar.

Bu iddiayı cahil biri söylese aydınlatılabilirdi ama aydın nasıl aydınlanır o biraz zor.

Sayın Laçiner hocam bu iddia size hiç mi hiç yakışmadı.

Üçüncü Dünya Savaşında İran Rusya'nın, Türkiye ABD'nin yanında yer alacak, Rusya bertaraf edildikten sonra Türkiye saf değiştirecek ve İran Türkiye'nin müttefiki olacak. Alimlerin hadis yorumları bu şekildedir.İsrail'i de Akdeniz'e Türkiye ve İran birlikte gömecekler. İsterseniz biraz da bu konuları araştırınız. 

ABD'deki bir siyonist gazeteye, Yunan basınına güvenmek yerine alimlerimizin hadis yorumlarına yönelirseniz siz de pek çok şeyi görebilirsiniz.

ALLAH'a CC emanet olunuz.

MISIR' IN İŞGALİ BAŞLIYOR

MISIR' IN İŞGALİ BAŞLIYOR




Libya'da yetmiş Mısır'lı gözaltına alınmış. Mısır'a Libya'dan da terörist girişleri var.İşaretler bunlar.

ABD, Irak'ı nasıl işgal etmişti?

1979'da İran Şahı' nı deviren Humeyni' ye karşı sadık diktatörü Saddam'ı devreye sokmuş ve sekiz yıl boyunca savaştırmışlardı. Kim? ABD ve Batı.

Saddam, İran rejimini deviremeyince Irak'ı bizzat kendileri işgal etmek ve İran'ın sınır komşusu olmak istemişlerdi.Bunun için de önce Saddam'ı kandırıp Kuveyt'e sokmuşlar, sonra "Ne işin var Kuveyt'te" diyerek Irak'ı işgal etmişlerdi.

Şimdi aynı senaryo Mısır için tekrarlanıyor olabilir. Alimlerin hadis yorumlarına göre Suriye karıştıktan sonra ilk beklenecek olay Mısır'ın işgalidir.

ABD ve Batı Sisi'yi kandırıp Libya'ya sokabilirler ve sonra da "Ne işin var orada" diyerek işgale başlayabilirler.

Sisi nasıl kanar? 

Mısır, seksen milyon nüfuslu, yeraltı kaynaklarından yoksun fakir bir ülke.Libya ise tıpkı Kuveyt gibi petrol ve doğalgaz kaynakları olan bir ülke. Ve Libya'da şu an bırakınız istikrarı, istikrarlı bir yönetim bile yok.Bu durum Sisi' nin iştahını kabartabilir. Saddam' ın da iştahı kabarmıştı.

ABD ve Batı'nın Mısır'ı işgal ederek üçe böleceği ve Süveyş Kanalı bölgesi olan doğu kısımları İsrail'e katacağı Siyonizmin en büyük beklentilerindendir.Bunun için seksen milyonluk Mısır'ın tamamının işgal edilmesine gerek yok, belki de Sisi'nin devrilmesine bile gerek yok.Mısır'ın sadece Kuzey Doğusu işgal edilerek bu işler yapılabilir.Ya da İhvan ile işbirliği yapılarak Batı Mısır onlara verilebilir.Güney Mısır'da zaten Hristiyan Kıpti Devleti planlanıyor.

Libya-Mısır sınırındaki istikrarsızlar, karşılıklı sınır güvenliğinin olmayışı bu amaca hizmet etmek için önceden planlanmış olabilir.

Peki bunlar olur mu? Belki de olmaz ama olacak olan şudur:

Mısır'ın Kuzey Doğusu ABD ve Batı tarafından kesinlikle işgal edilecek ve hemen akabinde de belki de aynı anda Suriye'nin işgali başlayacaktır.Alimlerin hadis yorumudur.Suriye'nin işgali Üçüncü Dünya Savaşı'nı başlatacak ve sırasıyla Süfyan, Hz.Mehdi, Deccal ve Hz.İsa AS zuhur edecek ve sonuçta İslam tüm dünyaya hakim olacaktır.İNŞALLAH.

13 Mart 2014 Perşembe

"NİFAK" DEĞİL "İTTİFAK" ZAMANIDIR

"NİFAK" DEĞİL "İTTİFAK" ZAMANIDIR




Körebe oyunu seyrediyoruz. Hafiye gibi uyanık olması gerekenler maalesef körebe oyunu oynuyorlar.


Yukarıdaki resim Suriye'deki Süleyman Şah (Osman Gazi'nin dedesi) türbesinin bulunduğu yeri gösteriyor.Yurt dışındaki tek Türkiye toprağıdır.Ve sınırlı bir askeri timimiz tarafından korunmaktadır.Fransızlarla yapılan 1921 tarihli Ankara Antlaşması gereği Türkiye'ye aittir. Şimdi o bölgede El Kaide ile IŞİD arasında yoğun çatışmalar yapılmaktadır ve IŞİD'in kazanması da an meselesidir. IŞİD Süfyan'ın askeridir ve türbe düşmanıdır. Süleyman Şah' ımızın türbesine her an saldırı yapabilir.


Ayrıca Esad Suriye'deki iç savaşı kazanmak üzeredir.Yani muhalifler sürekli kuzeye yani Türkiye'ye doğru çekiliyorlar. Suriye'li üst düzey askeri yetkili Nisan ayında ülkenin teröristlerden tamamen temizleneceğini açıklıyor.


Bu da şu demek:


Türkiye'den yeterli desteği bulamayan muhalifler Türkiye'nin Suriye'ye girmesi için bu Türbeye saldırıp Esad'ın üzerine atıp provokasyon da yapabilirler.Bu provokasyonu da El Kaide veya ÖSO yapabilir.


Körebe oyunu ise şudur:


En baştan beri sürekli iddia ediyoruz ve diyoruz ki:


Ergenekon tertibi de ABD'nin işidir.

Cemaat- AKP kavgası da ABD'nin işidir.

AK Parti önce Cemaat ile birlikte Ergenekoncularla savaştı.Şimdi ise Cemaate karşı Ergenekoncularla birlikte savaşmaya çalışıyor.


Ey Ak Parti mutlaka birileriyle savaşmak zorunda değilsin. Bu Ergenekoncu dedikleriniz de bu Cemaat de,sizin partilileriniz de bizim insanlarımız ve ABD'nin büyük oyununa karşı birlik olmamız gerekiyor.


Ergenekon tahliyeleri doğru bir adımdır ama Cemaat ile de savaşmayınız.


Devlette paralel yapı arıyorsanız muhtemel KCK'lıların üzerine hep birlikte gidiniz. Çünkü bu KCK lılar tamamen ABD'nin emrindedirler ve Türkiye üzerine oynanan büyük ABD oyunu Kürdistan'dır.


Lütfen bunu görünüz.  


Kırım, Ukrayna'dan ayrılıp Rusya'ya bağlanmak için gün sayarken, Azerbaycan ile Ermenistan arasında her an bir savaş çıkabilecekken, Süleyman Şah'ın Türbesi Türkiye'yi Suriye ile bir savaşa sokacak bir tehdit altında iken, ekonomik darboğazdan çıkış için İsrail'in her dediğini yapacak bir Yunanistan varken ve en önemlisi de ABD ile Rusya arasında adım adım Üçüncü Dünya Savaşı'na dönüşebilecek bir gerilim sürekli artarken birbirimizle uğraşmamız KÖREBE OYUNU DEĞİLDİR DE NEDİR?


ALLAH RIZASI İÇİN BİRLİK OLALIM.


Ordusuyla, Emniyetiyle, İstihbaratıyla,Tüm Siyasi Partiler, tüm sivil toplum kuruluşları,tüm ama tüm kesimler din,dil,ırk, mezhep,siyasi görüş farkı gözetmeksizin bu aziz vatan için birlik olalım. 


Söz konusu olan BU AZİZ VATAN'DIR.LÜTFEN TEFERRUATLARLA UĞRAŞMAYALIM.


Sayın Cumhurbaşkanımız acilen bir toplantı yapmalıdır.


Sayın Erdoğan'ı,Sayın Kılıçdaroğlu'nu,Sayın Bahçeli'yi,Sayın Destici'yi,Sayın Kamalak'ı,Sayın Perinçek'i, Sayın İlker Başbuğ'u, Sayın Genel Kurmay Başkanımızı,İç işleri Bakanını, MİT Müsteşarını,Cemaati temsilen Gülen'in görevlendireceği bir kişiyi ve Sayın Süleyman Demirel'i davet etmeli ve bu toplantıda ülkemize yönelik iç ve dış tehditler etraflıca müzakere edilip, birlik ve beraberliğin sağlanması hususunda ve dış tehditlere karşı alınacak önlemler konusunda çözümler üretilinceye kadar mesai harcanmalıdır.


Bu Aziz Vatan bu mesaiyi hak ediyor.


Sonra aynı katılım ile ikinci bir toplantı yapılmalı ve bu toplantıya BDP'liler, Menzil Şeyhi Abdülbaki Efendi ile diğer Kürt kanaat önderleri dahil edilerek, gerekirse Barzani de çağrılarak ABD'nin Kürtler üzerinden Kürtlerin kanı pahasına Kürtleri de yok ederek büyük İsrail'i kurma planları ortaya konulmalı ve Kürt kardeşlerimiz de bu büyük fitneden kurtarılarak dış tehditlere karşı hep birlikte mücadele edilmelidir.


30 Mart seçimlerine de bayram havasında girilmeli ve iktidar mücadelesinin bedeli bu aziz vatan olmamalıdır.


Mesela bu toplantılarda aşağıdaki kararlar alınsa ne olur?


- Sokak gösterileri teşvik edilmeyecek

-Dış politika kararları İktidar Partisi tarafından muhalefet ile istişare edilerek belirlenecek
-Cemaatin yetiştirdiği öğrenciler bu milletin evladı olup cephe alınmayacak ama bu ülkeye ait değerler ülkenin zararına hiç bir surette kullanılmayacak ve kimse ile paylaşılmayacak
- Eğer varsa ABD gibi emperyalist güçlerle bazı ilişkiler, her ne surette olursa olsun ülke aleyhine sonuçlar doğurmasına izin verilmeyecek
- Yargının tam bağımsızlığı konusunda tüm kesimler yargıya sınırsız destek verecek
- Önemli ekonomik kararlarda muhalefetin görüşleri de alınacak
-Ordu, Emniyet ve İstihbarat ile ilgili konularda muhalefetin ittifakı mutlaka aranacak
-Siyasi Parti temsilcileri hiç bir surette birbirlerine normal eleştiri sınırları dışında hakaretvari sözler etmeyecek
-İktidar partisi genel başkanlarının, diğer siyasi parti genel başkanlarına bir aylık icraatlarını anlattığı bir liderler toplantısı her ay düzenli olarak yapılacak
- Siyasi Partiler arasında iktidar için düşmanlık değil Vatan için dostluk esas olacak

gibi kararlar alınsa ne olur?


EL CEVAP: GERÇEK DEMOKRASİ OLUR.


Çünkü demokrasi halkın yüzde sekseninin oyunu aldıktan sonra dört yıl ülkeyi bir kişinin kendi istediği gibi hiç kimseyi dikkate almadan yönetmesi değil; YÜZDE KAÇ OY İLE İKTİDAR OLURSA OLSUN ÜLKEYİ MUHALEFET İLE BİRLİKTE YÖNETMESİDİR.(Bu sözümüz de AKP'ye değil genel bir sözdür)  

10 Mart 2014 Pazartesi

DOĞU PERİNÇEK "DEVRİM AMACINI" İLAN ETTİ

DOĞU PERİNÇEK "DEVRİM AMACINI" İLAN ETTİ



Ergenekon Davası'ndan tahliye olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Silivri Cezaevi'nden çıktıktan sonra gazetecilere açıklama yaptı.

 Perinçek, sözlerine, "Bizleri Ergenekon'a hapsettiler, Türkiye'yi bölmek için. Ve şimdi Ergenekon'dan çıkıyoruz. Türkiye'yi birleştireceğiz. Bizi Ergenekon'a hapsettiler, Cumhuriyet'i yıkmak için, Türkiye'yi şeyhler, müritler, dervişler, meczuplar, cemaatler ülkesi haline getirmek için. Şimdi Ergenekon'dan çıkıyoruz. Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız. Cumhuriyet'i ayağa kaldıracağız" diye başladı.

"KININDAN ÇIKMIŞ BİR KILIÇ GİBİYİZ"

Doğu Perinçek, haklarındaki tahliye kararının, barikatları yıkan fedailerin ve öncülerin büyük mücadelesiyle verildiğini söyledi. Perinçek, şöyle devam etti:

"Bizi tahliye ettiren onlardır. Türk halkının fedaileri, öncüleri. Şu anda Ergenekon'dan çıktığımız yerdeyiz. Kınından çıkmış bir kılıç gibiyiz. Görevlere hazırız. Bir, Türkiye'yi böldürmeyeceğiz. Ülkeyi birleştireceğiz. İki, Cumhuriyet'i yıktırmayacağız. Ergenekon bizlerin şahıslarını hedef alan bir tertip değil; hedef Atatürk devrimiydi. Toplumumuzun çağdaş yaşama özlemleriydi. Ve bu hedefe ulaşmak için iki kurumu hedef aldılar. Türk Silahlı Kuvvetleri ve İşçi Partisi. Gazi olduk, bize bir şey olmadı. Ergenekon'dan gazi olarak çıkıyoruz. Türk Ordusu ve İşçi Partisi olarak Ergenekon'dan gazi olarak çıkıyoruz. Ama bizi hedef alanları görüyorsunuz. Çürüdüler, dağılıyorlar. Onların, Türkiye'yi bölenlerin hükümetini yıkacağız. Buradan ilan ediyorum, Türkiye'yi bölenlerin iktidarını yıkacağız. Türkiye'yi birleştirenlerin iktidarını kuracağız. Tayyip Erdoğan'ların, Abdullah Gül'lerin, Fethullah Gülen'lerin iktidarını, hepsini birden yıkacağız. Kınından çıkmış bir kılıç gibiyiz. Hazırız. Görevlere hazırız. Göreceksiniz, Türkiye'miz aydınlıklara, feraha ilerleyecektir. Koşullar çok güzel. Suriye'yi bölemediler. Irak'ı bölemediler. İran dimdik ayakta. Ukrayna'da amaçlarına ulaşamadılar, berbat olacaklar."

"HEPSİNİN KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIZ"


Perinçek, bütün milleti kucaklayacaklarını vurgulayarak, "Özerklikmiş, Türk vatanını bölmekmiş, bu amaçlarına ulaşamayacaklar. Koşullar çok elverişlidir. Atatürk devrimini kesin sonuçlarına ulaştıracağız. Bağımsız, birleşik, çağdaş, halkçı, devrimci Türkiye'yi kuracağız. Bütün milletimizi kucaklıyoruz. Saygılarımızı, sevgilerimizi sunuyoruz. Ve bir kez daha söylüyoruz: Bu Ergenekonlar, Balyozlar bizlerin şahıslarını hedef almadı, bu milleti hedef aldı. Ve görüyorsunuz, bizim içeri atılmamızla oluşan manzarayı görüyorsunuz. Bölünmüş Türkiye manzarası... Dervişler, müritler, cemaatler Türkiye'si manzarası. Bunların hepsinin kökünü kazıyacağız."

SAFA ASYA'NIN YORUMU

Doğu Perinçek'in bu açıklamaları hür seçimlerle, halkın serbest iradesi ile sandıktan çıkarak, seçim kazanarak iktidara gelmeyi amaçlayan bir siyasi parti liderinin açıklamalarına benziyor mu?

Hiç ama hiç benzemiyor.

Bu açıklamalar halkın hür iradesi ile seçim kazanarak değil halkı yanına alarak doğrudan bir devrim ile ülke yönetimine gelmeyi amaçlayan bir devrimci lider açıklamasına benziyor. Hem de çok iddialı ve kararlı açıklamalardır.

Açıklamanın iki unsuru vardır:

Birincisi Ordu,, ikincisi ise İşçi Partisi üzerine kurulu.

Doğu Perinçek Ergenekon Operasyonlarıyla Ordu'nun ve İşçi Partisi'nin zayıflatılmak istendiğini ve bunun Türkiye'yi daha kolay bölmek için yapıldığını ama başarısız olunduğunu söylüyor. 

İktidara geleceklerini, Türkiye'yi böldürmeyeceklerini ve cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacaklarını iddia ediyor.İşçi Partisi mevcut anketlere göre ilk seçimde, seçimle iktidara gelemiyeceğine göre devrim ile iktidara geleceklerine de inanmış gözüküyor.

Perinçek halktan destek görür mü görmez mi bu bilinmez ama bu sözler çok etkili ve iddialı sözlerdir. 
Görünen o ki önümüzdeki altı ay Perinçek çok konuşulacak..

9 Mart 2014 Pazar

KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ

KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ




Mazlumları, malülleri, zulme uğramışları
Kadınları, çocukları, çaresiz yaşlıları
Savaşta da korumayı görev bilen, iffeti
Dünyadaki tek millettir, KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ
                                                                                                                                                                                           
Cesareti haktan alan, sadece hakka tapan
Hakkı hakim kılmak için kanıyla tarih yapan
Allah’ın rızası için canını hakka satan
Dünyadaki tek millettir, KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ
                                                                                                                                                                                           
Asla zulmetmez kimseye, her zaman şefkatlidir
Kendine de zulmettirmez,  arslandan yüreklidir
Zalime bile vururken, gösteren merhameti
Dünyadaki tek millettir, KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ
                                                                                                                                                                                           
Şehit olmak için doğmuş, aşkla cenge atılmış
Ne ihanetler görmüş de hep kalleşçe satılmış
Gavurluk bilmez yüreği, altından yaratılmış
Dünyadaki tek millettir, KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ
                                                                                                                                                                                           
En çaresiz anda bile, naçara sarılmamış
Kin besleyip arkasından vurana darılmamış
Vatan için, bayrak için, yılmamış, yorulmamış
Dünyadaki tek millettir, KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ


SAFA ASYA


Dalgalan şanlı bayrağım, beş yüz milyon da feda olsun sana 
Tek bir Türk hayatta kalıncaya kadar, yedi milyar yansa da





Cenab-ı Mevla gökyüzüne yazmış bak, Ay'ını Yıldız'ını
Dünya Türk'e boyun eğecek, verdik işte müjde tılsımını













6 Mart 2014 Perşembe

BU RESME İYİ BAKINIZ..


BU RESME İYİ BAKINIZ..




CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş, seçimleri kazandıktan sonra parti değiştireceği iddialarını yalanladı. Oy namusuna inanıyorum diye konuşan Yavaş, "eğer böyle bir şey olursa belediye başkanlığını da bırakırım" diye konuştu.

YORUMUMUZ:

Eğer Mansur Yavaş belediye başkanı olursa CHP'den ayrılmayacak.

Ama CHP'den ayrılırsa belediye başkanlığından da ayrılacak.

YANİ:

CHP'den ayrılacak, belediye başkanlığından da ayrılacak ve MHP'nin başına geçecek dersek yanlış mı olur?

Bize göre Mansur Yavaş Büyükşehir Belediye Başkanı olacak. Bu olay MHP'yi karıştıracak ve parti içi muhalefet "biz aday gösterseydik, seçimi biz kazanacaktık" diye kazan kaldıracak.

Genel seçimlerden önce Mansur Yavaş, MHP'nin başına GE-Tİ-Rİ-LE-CEK...

Bu olayın görünen yüzü, yani gidiş o yöne gidecek gibi.

Ama bir de görünmeyen kısmı var. Ya bu bir plan ise..

Kimler yapıyor bu planı?

Belediye başkanı adayı olarak CHP'ye Mansur Yavaş'ı önerip destekleyen ABD büyükelçisiydi.
O zaman bu plan ABD'nin planı mı dersek cevabımız 'HAYIR' olacaktır. Çünkü:

ABD'nin amacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını Mansur Yavaş'ın kazanması olsaydı MHP'den de kazanırdı. 

Demek ki ABD'nin amacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını Mansur Yavaş'ın kazanması değil CHP'nin kazanmasıdır.Ve bunu Mansur Yavaş ile yapabileceğine inanıyorlar.Doğru da düşünüyorlar. 

Ama yanıldıkları bir nokta var yine. Yine diyoruz çünkü ABD Türkiye'de kimi desteklediyse iktidara geldikten sonra hep milli güçlerin kontrolüne girdi ve ABD'ye değil Türkiye'ye hizmet etti. ABD de hemen karşısına geçti. Örnek mi? İşte Demokrat Parti ve Menderes. İşte ANAP ve Özal.İşte AKP ve Erdoğan.

Genel seçimlerden önce Mansur Yavaş, MHP'nin başına GE-Tİ-Rİ-LE-CEK...
ABD'nin planı yine bozulacak çünkü CHP'ye oynuyor.Bozacak olan da yine Milli Güçlerdir.

Evet bu resme dikkatli bakınız.Çünkü bir ay sonra belediye başkanı, üç ay sonra MHP genel başkanı ve belki de altı ay sonra Başbakan olacak ALLAH-U ALEM..

Milli Güçler de ne? diyenleri duyar gibiyiz..

Amerikancısı var, Avrupacısı var, İrancısı var,var da var.Müsaade edin de Milli Güçler de olsun iki bin yıllık tarihi, yetmişbeş milyon nüfusu olan bir ülkede..

İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR, 
TÜRKİYE'NİN ÖNÜNE KİMSE GEÇEMEYECEK İNŞAALLAH-U ALLAH-U EKBER.

27 Şubat 2014 Perşembe

FÜTUHATI MEKKİYE'NİN BİR KISMI SİLİNDİ Mİ?

MUHYİDDİN-İ ARABİ HZ.'LERİNİN FÜTUHATI MEKKİYE İSİMLİ ESERİNDEN ÇOK ÖNEMLİ BİR KISMIN ÇIKARILDIĞI DOĞRU MU?


Muhyiddin-i Arabi Hazretleri evliyanın büyüklerinden. Türbesi Şam' da bir caminin bodrum katında bulunuyor.

Şam'da yaşarken yöneticilerin ve halkın TAHKİKİ İMAN yerine TAKLİDİ (sahte) İMAN içinde olduğunu ilan etmek için " SİZİN TAPTIĞINIZ ŞEY BENİM AYAKLARIMIN ALTINDADIR" demiş ve idama mahkum edilmiştir.

Bu sözlerinden insanların bir şey anlamadığını ilan etmek için de  
Meşhur "SİN, ŞIN'A GİRİNCE NE DEMEK İSTEDİĞİMİ SİN ANLAR" demiştir.

'SİN' ile Yavuz Sultan Selim'i, 'ŞIN' ile de Şam kentini kastettiği Yavuz Sultan Selim Şam'ı alınca Yavuz tarafından açıklanmıştır.

Yavuz Sultan Selim Arabi'nin o sözü söylediği yeri kazdırıp bir küp altını çıkarmış ve "Arabi zamanında yaşayanlar ALLAH'a CC taptıklarını sanıyorlardı ama aslında buna tapıyorlarmış" diyerek Muhyiddini Arabi Hazretlerinin ne büyük keramet sahibi bir evliya olduğunu ispat etmişti. 

Muhyiddini Arabi Hazretlerinin Hz.Mehdi ile ilgili Futuhatı Mekkiye adlı eserinde ifşaatları var. Bunlar her yerde yayınlandı, kolayca bulunabilir. Biz farklı bir konuya değineceğiz.

Futuhatı Mekkiye adlı eserinde Muhyiddini Arabi Hazretleri Hz Mehdi'nin kim olduğunu, ne zaman doğduğunu ya da doğacağını (Zuhur değil, zuhur başka), adı gibi somut bilgileri vermemiş. Özelliklerini saymış biliyoruz.

Geçtiğimiz günlerde bir Şii aliminin Hz.Mehdi As ile ilgili bir yazısını okudum. Yazıda "Fütuhatı Mekkiye İsimli eserinde Muhyiddini Arabi Hazretlerinin Hz.Mehdi'nin Hasan El Askeri'nin 260 yılında doğan oğlu Muhammed Mehdi'dir" diye yazıyormuş. Sonradan bu kısım Futuhatı Mekkiye'den çıkarılmış.

Şii alim bunu 600 yıl önce yaşayan başka bir Şii alimin eserinden okumuş ve o alim de şöyle diyormuş:

"Ben Futuhatı Mekkiye'nin asıl nüshalarını okudum ve orada Kaim AS (Hz.Mehdi AS) Hasan El Askerinin oğlu Muhammed Mehdi'dir yazıyordu."

Şimdiki Şii alimin de 600 yıl önce yaşayan Şii alimin de isimleri ve eserleri belli ama yazmadık.

Bu konuda bilgisi olan varsa safaasya@hotmail.com adresinden yazışmak isteriz.

Saygılarımızla..    



26 Şubat 2014 Çarşamba

GÜLEN'E İMRALI YOLU GÖZÜKTÜYSE

GÜLEN'E İMRALI YOLU GÖZÜKTÜYSE




DİLİPAK "GÜLEN'E İMRALI YOLU GÖZÜKTÜ" DİYOR.


1999 yılında Öcalan İmralı'ya getirilirken, Fethullah Gülen de ABD'ye götürülmüştü.

ABD'nin Öcalan'ı verip Gülen'i aldığı da yazıldı, çizildi.

Biz de sayın Dilipak'a soralım o zaman:


"ŞİMDİ DE GÜLEN İMRALI'YA GETİRİLİP, ÖCALAN MI ABD'YE GÖTÜRÜLECEK?"


Bir soru sadece...


Ama böyle bir şey olursa....


Önceki yazılarımızda Öcalan'ın ahir zamanda beklenen Dehşetli Süfyan'ın önde gelen askerlerinden biri olduğunu yazmıştık.


Eğer Öcalan ABD'ye giderse o zaman Dehşetli Süfyan'ın bizzat kendisi olur vesselam.


Fiziksel özellikleri uymaktadır.Çiçek hastalıklı, yaralı yüzlü, beyaz benek gözlü, çocuk katili, hamile kadın katili,kutsal mekanlarda fuhuşa meyilli vs.


Ürdün'deki kuru vadiden çıkacak olan belki Süfyan'ın bizzat kendisi değil ordusudur. O ordu da zaten hazır bekliyor.


Deccal'in çıkacağı ada ile de bir yansıma ya da benzerlik var.

Alimlerin hadis yorumlarına göre Süfyan dört devlet ile savaşacak. Çıkar çıkmaz dört devletle birden savaşacak.
Ve bu devletler belli. İran, Türkiye, Irak ve Suriye.

İşte senaryo:


ABD Öcalanı alır, Gülen'i İmralı'ya gönderir,Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde, İran'ın doğusunda ve Türkiye'nin güneydoğusunda dört ayrı özerk yapı oluşturup birleşme ve bağımsızlık kararı aldırırsa ve başına da Öcalan'ı geçirirse bu Kürt Devleti o anda yani aniden ve birden bire hangi devletlerle kendini savaşın içinde bulur?


El cevap: Türkiye, İran, Irak ve Suriye.


Süfyan'ın ordusu olan yedi bayraklılar da Ürdün'den gelip bu savaşa girerse hadis yorumları bire bir çıkar mı? Allah-u Alem çıkar.


Ayrıca hadis yorumlarında bir konu daha var. O Süfyan bir defa kalkar, yanında kimseyi bulamaz, başarısız olur, bir daha kalkar yine yanında kimseyi bulamaz ve yine başarısız olur. Ancak üçüncü defa kalktığında yanında yedi bayraklıları bulur ve dört bir tarafa saldırır.


Peki bu Öcalan'a uyuyor mu?


İlk kalkışı 1980 öncesiydi. 12 Eylül darbesi oldu ve yanında kimseyi bulamadı ve başarısız oldu.İkinci kalkışı 1990 lı yıllardı, belki 1995 daha doğru olur. Bu sefer 28 Şubat oldu ve yine yanında kimseyi bulamadı ve başarısız oldu.Şimdi üçüncü kez kalkmaya hazırlanıyor ve yedi bayraklılar da hazır bekliyor.


Son zamanlarda Öcalan'ın rüyaları da konuşulmaya başladı değil mi?


Gerçekten çok ilginç.


Bizim önerimiz Öcalan'ı ne pahasına olursa olsun İmralı'dan çıkarmayalım.  

BİR PROFESÖR SAHTE ŞEYHİN ELİNİ NASIL ÖPER?

BİR PROFESÖR SAHTE ŞEYHİN ELİNİ NASIL ÖPER?


Eğer sahte şeyh MI6 ajanı ise bal gibi öper.


İngiliz gizli servisinin meşhur marifetidir ve İslam Ülkelerinde pek çok tarikatları vardır. En ünlüsü Vehhabilik’tir.

İsim vermeden bir İslam ülkesindeki çok ünlü bir profesörün MI6 ajanı sahte şeyhe nasıl tabi yapıldığına bir bakalım.

Hikaye şöyle:

Ünlü Profesör akademisyenlik faaliyeti yanında sosyal aktivitelere katılmakta ve konferans ve panellerde yer almaktadır. Hayır kurumlarına, vakıflara ilgisi vardır.

Bir İngiliz tarikatı hocayı tarikata biat ettirerek tarikatın reklamını yapmayı ve daha da güçlenmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle tarikattan birkaç kişi hocayla hayır faaliyetlerinde tanışıp, hocaya biraz dalkavukluk yapıp, onure edip, maddi ve manevi destek verip güvenini kazanırlar. Bir taraftan da kendi şeyhlerinin “şöyle evliya, böyle keramet sahibi” gibi sözlerle hocaya reklamını yapmaktadırlar.

Bu kişiler aslında samimi dervişlerdir ama içlerinden birisi MI6 ajanıdır. Diğerleri bunu bilmez çünkü o da bir derviştir görünüşte.

İşte bu ajan bir gün hocanın küçücük tek çocuğuna suda eritip bir hap içirir. Sonra çocukta baş ağrısı başlar. Hocaya ertesi gün çocuğu ünlü bir “hastaneye götürelim” derler, hoca "tamam götürelim" der.
Hastanede tahliller yapılır ve doktordan bilgi alınacaktır:

Doktor:
“Beyin tümöründen şüpheleniyorum ama emin olmak için bir de şu hastanede şu doktora gösterelim” der. Oysa bu doktor da MI6 ajanıdır. Götürecekleri doktor da..

Malum doktor da şöyle der:
“ Tümör. Evet tümör. Ameliyatı mümkün ama burada değil sadece Londra’da yapılabilir” der.

Tabi hoca allak bullak olmuştur, tek evladıdır neticede ve ölümcül bir hastalık söz konusudur.
Çaresiz ne gerekiyorsa yapacak, tüm kazanımlarını da gözünü kırpmadan harcayacaktır.
Londra’ya giderler. Dervişler de yanındadır ve bu zor günlerde hocayı hiç yalnız bırakmazlar!
Ama Londra’ya varıncaya kadar hocaya neler anlatırlar neler. Tabi kendi şeyhleri hakkında.  Adam buna benzer ne tümörleri iyileştirmiştir bu güne kadar. Üstelik bir haftalığına da Londra’da bulunmaktadır. Bu da hocanın kalbinin temizliğine bağlanır ve şeyh ile hocayı görüştürme kararı alınır.

Ama önce Londra’daki doktorlarla maddi çareleri tüketmek lazımdır. Londra’da ünlü bir hastanede tahliller tekrarlanır ve doktor tümörü teyit ettikten sonra durumun çok ciddi olduğunu, ameliyatın şart olduğunu söyleyerek üç gün sonrasına ameliyat için gün verir. Çocuğun kurtulma şansının yüzde elli olduğunu  söylemeyi de ihmal etmez. Bu doktor da MI6 ajanıdır.

Şimdi Londra’da üç günlük bir boş zaman vardır. Şeyh de Londra’dadır ve derhal randevu alınıp şeyhe gidilir.

Şeyh çocuğu okur, üfler ve iyileşeceğine dair hocaya da ümit verir.
Üç gün sonra tekrar hastaneye gidilir ve ameliyat öncesi tahliller tekrarlanır. Çocuk da ameliyata hazırlanmaktadır.

Doktor gelir ve hayretler içinde Hocaya:
“Ya bu çocukta tümör falan kalmamış, üç gün önce vardı, ne yaptınız siz bu üç gün içinde" deyince..
Dervişin biri hocanın kulağına;
“ Hocam Şeyhten bahsetmeyiniz, dinsiz bunlar bir zarar verirler” der.

Hoca da doktora;
“ Hiçbir şey olmadı, herhalde yanlışlık sizde” der ve hastaneden ayrılırlar.
Ama hocanın içi içine sığmıyordur ve koşa koşa Şeyhe gitmektedir. Çünkü elini öpecek ve ayaklarına kapanacaktır.

Ve bundan sonra şeyhin aleyhine kim laf ederse tabi karşısında Profesörü bulacaktır.
Değerli okuyucular tabi bu yazı delilli, belgeli bir olayı anlatmıyor ama Allah için gerçek olma ihtimali var mı yok mu?

Peki bu yazıyı niçin yazdık?
Diyorlar ki “Şu şeyh şöyle ermiş, böyle evliya, müthiş kerametleri var”. Dinliyoruz Allah CC selamet versin deyip geçiyoruz. Sonra bir gün adı geçen şeyh üstelik de siyasi bir konuda bir açıklama yapıyor.
Bırakınız bir evliyayı, şeyhi, sıradan bir Müslüman bile böyle bir açıklama yapmaz. Bu açıklamayı yapsa yapsa MI6 ajanı bir satılmış biri yapar demekten kendimizi alamıyoruz.

Bu nedenle de biz gerçek şeyhleri sahtelerinden ayırırken siyasi önerilerine de bakalım diyoruz.

Yanlışımız varsa ALLAH CC bizi affetsin. Gerçek şeyhlere ise canımız feda.