SÜFYAN'IN ORDUSU IŞİD' DİR.
Ahir zamanda çıkacak olan dehşetli Süfyan'ın ordusu IŞİD'dir.Allah-u Alem.
Nereden biliyoruz?
IŞİD önce Irak'da faaliyetlerine başladı. El Kaide ile bağlantısı vardı.Tabi El Kaide dolayısıyla da CIA ve MOSSAD'la.
IŞİD şimdi Suriye'de ve Türkiye sınırlarını ele geçirmeye çalışıyor.
IŞİD liderleri Emevi Devleti'ni yeniden kurmak istediklerini söylüyorlar. Sünnilik adına hareket ettiklerini iddia ediyorlar.
Daha da ileri gidiyorlar ve Süfyan'ın ordusu olduklarını ve Hz Mehdi ile savaşa hazırlandıklarını söylüyorlar.
İcraatları arasında şunlar var:
Alevileri ve Şiileri kestiler ve kesik başlarıyla (Beş on tane kesik baş ile) futbol oynadılar. Yezid'i övüyorlar.
IŞİD'in Süfyanın ordusu olduğunu biz söylemiyoruz yani.Bizzat kendileri söylüyor.
Biz de hadis yorumları ışığında diyoruz ki bu IŞİD daha da güçlenecek ve Suriye'ye hakim olacak. En azından çok önemli bir kısmına.
Peki kimden destek alıyorlar?
İlk destekçileri CIA-MOSSAD güdümlü El Kaide olmuştu. Zevahiri şimdi cephe alıyor ve NUSRA'yı IŞİD ile savaştırıyor.Tabi ABD'nin emriyle.Fakat MOSSAD burada CIA'dan ayrılıyor ve IŞİD'e destek veriyor.
ABD de IŞİD'in pervasızca ve delil bırakarak işlediği cinayetlerin bir gün kendisini de deşifre edeceğinden korktuğu için IŞİD'e tavır alıyor.
IŞİD ile savaşanlar arasında İslami Cephe'de bulunuyor ve onlar IŞİD'in son derece profesyonel savaşçılardan oluştuğunu söylüyorlar. Hakikaten 4500 kişilik IŞİD, 30.000 kişilik ÖSO'ya karşı üstünlük kurabiliyor. Yani bunlar MOSSAD tarafından eğitilmiş profesyonel tetikçiler ordusu.
Farklı bir muhalif görüş IŞİD'in Esad'ın gizli ordusu olduğunu söylüyor. Dayanağı ise NUSRA ile savaşıyor olması.Ayrıca NUSRA'dan aldıkları yerleri Esad ordusuna bırakıp gittikleri söyleniyor.Başka hiç bir gerekçe yok.
Burada bir yanılgı var. Esad bu örgütü kurmuş ve desteklemiş olsa onların Alevi ve Şiileri öldürmesine izin verir mi? Asla vermez. O sebeple IŞİD'in arkasında Esad olamaz.
O halde IŞİD Muhaliflerden aldığı yerleri niçin Esad ordusuna bırakıyor? Bu ya doğru değildir yada doğru ise IŞİD'in düşman önceliği noktasında taktiksel bir manevrasıdır. Yani IŞİD Suriye'de Esad rejiminden ziyade öncelikle Muhalifleri temizlemeyi hedeflemiş ve Esad'ı kolayca devirebileceğini düşünmüş olabilir.
Bizim vardığımız kanaat IŞİD'in ahir zamanın dehşetli Süfyan'ının ordusu olduğu ve Suriye'de daha da güçlenip bir Süfyan Devleti kuracağı şeklindedir.En büyük destekçisi de MOSSAD'dır.MOSSAD'ın amacı ise zaten bellidir ve Suriye'de canlı bir insan kalmasını istemiyorlar.
ZUHURA AYLAR KALDI... GELİYOR İNŞAALLAH... HZ.MEHDİ; PEYGAMBER ASM EFENDİMİZİN 40.KUŞAK TORUNUDUR. MEKKE'DE ZUHUR EDECEK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ KURACAK. ŞAM' DA HURUÇ EDECEK,ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI' NI KAZANACAK,KARARGAHI GUTA OLACAKTIR.İNŞAALLAH. safaasya@hotmail.com
28 Ocak 2014 Salı
27 Ocak 2014 Pazartesi
HER ANKETİN BİR YALANI VARDIR
HER ANKETİN BİR YALANI VARDIR
Her anketin bir yalanı vardır. Çünkü anketler halkı aydınlatmak için değil yönlendirmek için yayınlanır.Gerçek anketler ise zaten halktan gizlenir.
Bunu anket kuruluşlarının yapılarından,kuruluş amaçlarından, anket sonuçlarını kimlere sattıklarından, ekonomik faaliyetlerini nasıl sürdürebildiklerinden anlayabiliriz.
Yukarıdaki anket de yine bu anketin kaynağının nasıl sağlandığının bilinmediği bir anket şirketi tarafından yayınlanmış. Yüklüce masraf gerektiren anketleri hangi kaynakla yaptığı belli olmayan şirketlerin bu anketlerinden bir tanesi.
Anketin geneli doğru ama sadece bir yanlışı var o da şu:
Ankette CHP ile MHP'nin oyları üzerinde oynanmış. Gerçekte CHP ile MHP'nin oyları aynı seviyelerde ve ikisi de yüzde 25 civarında.
Peki bu neden yapılmış?
Çünkü ABD devleti ve devletin gücünü CHP'ye teslim etmek istiyor. MHP'yi ise devlet gücünden mahrum sokak göstericisi ve PKK'ya karşı sokak direnişçisi yapmak istiyor.Yani devletin gücünün MHP'ye teslim edilmesi halinde MHP'nin neler yapabileceğini kestiremiyor ve güvenmiyor.
Benzer bir durum 28 Şubat'ın hemen akabinde yaşanmış ve DSP ile MHP aynı oy oranına sahip iken Başbakan Ecevit'in elini güçlendirmek için yeniden 'Karaoğlan' denmesi için ABD, Türkiye'ye terörist başını teslim edivermişti.
Cemaat, MHP ile anlaşırsa MHP sandıktan birinci parti olarak çıkar ama Cemaat MHP ile anlaşır mı?
Anlaşamaz çünkü ABD asla müsaade etmez. CHP'ye destek vermesi için Cemaate baskı yapıyor. Cemaat zor durumda.
Büyük abiler CHP için destek isterken küçük abiler "ben karışmam kardeşim"diyerek cemaat oylarını başıboş bırakacaklar. Cemaat oyları da MHP ile BBP'ye gidecektir.
Biz doğrusunu yazalım da takdir yine halkımızın olsun.
Şu an Türkiye siyasetinde CHP ile MHP'nin oyları eşit durumda. Sandıklar açılıncaya kadar büyük sansasyon ve yönlendirmeler olmazsa hep birlikte görürüz.
20 Ocak 2014 Pazartesi
ABD AÇISINDAN CEMAAT VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?
ABD AÇISINDAN CEMAAT VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (SON)
ABD, Cemaatten de Ak Partiden de aynı şeyi istiyor. O da şu:
İran, Orta doğuda ABD için çok ciddi bir tehdit. İran’ın
rejim ihracının engellenmesi gerekiyor. Bu nedenle ABD, Cemaatten Şii karşıtı,
Sünni bir blok kurmada elini taşın altına koymasını, tüm Sünnileri cemaat
çevresinde toplamasını, gerekirse Gülen Hoca’nın halife yapılmasını ama
Sünnilerin de yine batı için tehdit olacak kadar büyümemesini, zayıf kalmasını
istiyor.
Bu nedenle de İslam Birliği yerine küçük küçük İslam
ülkeleri olsun ama Vatikan gibi sembolik bir hilafet ile de İran’a karşı
durulsun istiyor. BOP da aslında bu demek. Bu projenin siyasi kanadında ki
beklentilerini ise AK Parti’den istiyor.
ABD’nin Cemaatten beklentilerini de, Ak Parti’den
beklentilerini de İRAN bitirdi. Çünkü İran, Irak, Suriye ve Lübnan’ı etkisi
altına aldı, sıra Afganistan, Pakistan, Ürdün ve Bahreyn’de.
Suriye’de İran, ABD’ye rest çekince ABD anlaşmak zorunda
kaldı. Ak Parti ABD’nin İran’la anlaşmasını değil Suriye’ye müdahale etmesini
istiyordu. Yani ABD, Türkiye’den, Türkiye de ABD’den Esad’ı devirmesini istedi
ama İran yüzünden olmadı.
ABD şimdi ikinci aşamaya geçiyor: Türkiye bölünecek,
istikrar yok edilecek, İran tamamen yalnız bırakılacak ve bir yıl sonra İran ve
etkisi altındaki ülkelere çok kapsamlı bir savaş ilan edilecek. ABD, Türkiye’nin
İran ile birlik olmasından korkuyor. O yüzden bizi parçalamak istiyor. İran tek
kalacak. Bu projede İran’a yakınlaşan Ak Parti yok. Ama İran’dan uzak duran Cemaat
bir müddet daha var. Yani ABD’nin planı bu. Olur yada olmaz bu başka bir şey.
Hadis yorumlarında Cemaatin durumu
ne?
Cemaatin ahir zaman Mehdisi ile bir
ilgisi var mı?
Gaybeti Suğra ve Gaybeti Kübra
cemaatte nasıl görünüyor?
Cemaatin
durumu Hz.Mehdi ile ilgili hadis yorumlarında bildirilen Gaybeti Suğra ve
Gaybeti kübra durumu ile örtüşüyor. Yani uyuyor. Şöyle ki:
Gaybeti Suğra yani ‘küçük gizlilik’ Cemaatin Türkiye’deki
çok gizli kadrolaşma faaliyetlerini ; Gaybeti Kübra yani ‘büyük gizlilik’ ise, Cemaatin tüm dünya
devletlerindeki çok gizli kadrolaşma faaliyetlerini temsil ediyor olabilir.
Alimlerin hadis yorumları ışığında Cemaatin faaliyetlerini
bir senaryo ile anlatırsak, tabi bir senaryo:
Türkiye’de Gaybeti Suğrayı tamamlayan Cemaat darbe yapmak
zorunda kalır. Ama darbeyi yapan yok olacaktır. O nedenle 28 Şubatçıları
destekleyerek darbeyi onlara yaptırır. Halkın aşırı tepkisini çeken darbecilere
karşı bu sefer kendisi bir darbe yaparak hem de halkın sevgisini kazanarak bu
amacına ulaşır. ABD de bu darbeye destek verir ve ABD ile ilişkiler de üst
seviyede tutulmaya devam edilir.
Cemaatin Türkiye’nin başına getirdiği kişi (Ya da cemaatin
içinden Cemaati kullanarak, ya da cemaatin desteğiyle başa geçen kişi) Hz.
Mehdi’nin de en önde gelen komutanı olur. Cemaat Türkiye konusunda ABD’ye en
büyük darbeyi bu komutan ile vurur. Ama ABD bunu Amik Ovası savaşında Türk
Ordusu Rusya mağlup edildikten sonra ABD Ordusuna saldırıncaya kadar anlamaz.
Jetonu o zaman düşecektir. Ama yenilgiden kurtulamayacaktır.
Suriye Savaşını, Yunanistan Savaşını bu komutan kazanır ve
Rus işgalinde ABD’nin yardımı ile Rus Ordusunu da bu komutan dağıtır. Bazı
rivayetlerde bu komutanın Hz. Mehdi As’ ın bizzat kendisi olacağına dair
görüşler de vardır. Ancak aksi görüşler daha kuvvetlidir.
Belki tüm muhalif görüşleri muvafık yapacak alternatif şu
olabilir:
Hz.Mehdi AS Cemaatin Arabistan’da bulunan okullarında
yetişen Türk kökenli (Ailesi Türkiye’den göç etmiş, Türkçe konuşan) ve Ehlibeyt
Soyundan bir talebe olabilir. Zamanı gelince Arabistan’da isyan başlatacak ve
Mekke Emiri olacaktır. Bu da mümkündür Allahu alem.
Mehdi hareketi sadece Cemaatten ibaret bir hareket değildir.
Bunun içinde sahte ve ajan olmayan tüm tarikatlar, cemaatler, belki de sivil
toplum kuruluşları olabilir. Siyasi, iktisadi, askeri, istihbari, kültürel
yapıları olabilir. Ama Cemaat bu Mehdi hareketlerinden biridir ve belki de en
önemlisidir.
RİSALEİ NURLARDA CEMAATLE İLGİLİ İFŞAATLAR VAR
Bediüzzaman Risale-i Nurların Hz.Mehdi tarafından tüm
dünyaya yayılacağını, Hz.Mehdi’nin kitap yazacak zamanı olmayacağını ve
Risale-i Nurları hazır müfredat olarak okutacağını, bunları okuyan çocukların
(Fidanlar diyor) çiçek açacağını ve tüm dünyaya hakim olacaklarını bildirmiş. “Biz
de mezarımızdan bakar şükrederiz” demiş. Bu tanım Gülen Cemaati için söylenmiş gibi.
Ama Gülen Hoca’nın Mehdi olmadığı kesin, çünkü hiçbir özelliği uymuyor. Mehdi
öncülerinden biri sadece.
CEMAAT- AK PARTİ SAVAŞI NASIL BİTER? NELER YAPILABİLİR?
Yine baştan yazalım. Bu savaşın sorumlusu ne Cemaat ne de Ak
Parti. Tek sorumlu ABD’dir. ABD istediği için Cemaat AK Parti’ye savaş açtı.
ABD’nin gerçekte Cemaat ile de Ak Parti ile de bir sorunu yok. O halde niçin Ak
Parti’yi Cemaati kullanarak silmek istiyor?
Çünkü Ortadoğu politikasında ikinci aşamaya geçiyor ve bu
aşamada Ak Parti’ye yer yok. Olay bu kadar basit.
Cemaat ve Ak Parti kendi içlerindeki ABD yanlılarını
temizleyerek ABD’nin oyununu şimdilik bozabilirler ama ya sonra? Bu sefer
ikisini birden hedef alabilir. ABD’ye Türkiye’de cemaat mi yok, parti mi yok?
Kılıçdaroğlu bayram yapıyor ABD’den çağrıldı diye. Yani klik çok ve klikler
arasında birlik ve beraberlik de yok. Ondan geçelim Ak Parti içinde bile ABD’ye
daha yakın olma yarışlarına şahit olduk. Durum vahim yani.
Cemaat izlediği yoldan dönemez çünkü onlar için ikinci bir çıkış
yolu yoktur.
AK Parti ise şunu yapabilir:
Sayın Başbakanımız ABD’nin Ak Parti’yi bitirme planında
elinde ne gibi kozlar varsa çok iyi analiz etmeli ve bu kozları ABD’nin elinden
almak için işi sıkı tutmalıdır. Gerekirse Ak Parti’nin tüm yönetim kadroları
aleyhlerinde hiçbir koz bulunmayan kadrolara devredilmeli ve Ak Parti
kurtarılmalıdır. Çünkü Ak Partisiz merkez sağ, büyük bir kaos oluşturur.
Başbakan bunu ülkemiz için yapmalı.
Cemaate de anlayış göstermeli ve onların mecburi ABD
emirlerini yerine getirme şeklindeki icraatlarını engellerken uzun vadede ülke
çıkarına olan kadrolardan men etmemelidir. İran ile yakınlaşmayı batının elinde
aleyhine kozlar olanlar değil başı her halükarda dimdik olan kadrolar yaparsa
başarı şansı vardır. Yoksa akıbet Irak olur Allah CC korusun.
Mesela Başbakanımız şöyle bir icraat yapsa ne olur? Fikir jimnastiği
sadece:
“ Milli Görüş gömleğini çıkarmış ve batılıları dost görerek geleceğe
birlikte yürümek istemiştik. Ancak on yıl boyunca hep şunu gördük: Biz
sözümüzün eri olarak hep dostluğa sadık kalmamıza rağmen batı bize karşı daima
iki yüzlü davrandı ve sahte dostluk örneği sergiledi. Anladık ki Erbakan
Hocamız “Batıya güvenmeyiniz, onlar iki yüzlüdür” derken haklıymış. Bundan
böyle bize düşen çıkarmış olduğumuz Milli Görüş gömleğini yeniden giymektir.
Ancak bu gömleği giyenleri de temsil etme yetkisini kendimizde görmüyoruz.
Erbakan hocamız da rahmetli olduğundan ve ona olan saygımızdan yürüttüğümüz Ak
Parti Genel Başkanlığı görevini hocamızın emaneti Muhammed Fatih Erbakan
kardeşimize teslim ediyor ve daima yanında olacağımızı da taahhüt ediyoruz.
İstediği şekilde kadrolarını oluştursun ve babasının bıraktığı yerden bu
emaneti devam ettirsin. Allah CC yardımcısı olsun.” derse ne olur?
El cevap:
Türkiye İran ile İslam Birliği’ni kurar ve hemen Üçüncü Dünya
Savaşı başlar. ( Bu olsa da olmasa da zaten üç yıl içinde 3.Dünya Savaşı
başlayacak. Kim bilir belki de bu savaşı böyle kazanırız.)
CEMAAT DARBE Mİ YAPMAK İSTİYOR?
CEMAAT DARBE Mİ YAPMAK İSTİYOR?
İKİNCİ BÖLÜM
Cemaat sadece Türkiye’de değil tüm dünya ülkelerinde SESSİZ
DARBELER yapmak istiyor. Yani açık ve ani darbe yapmak yerine ağır ağır ve çok
gizliden tüm devlet kadrolarını aşağıdan en tepeye kadar yasal yollarla ele
geçirmek ve ülkeleri de yavaş yavaş İslam Ülkesi’ ne dönüştürmek istiyor.
Ama
bunu başarabilmek kesinlikle imkansız. Çünkü Yahudi çok akıllı ve Deccalin
öncüsü durumunda olan Yahudi önderleri bizzat Şeytan’dan akıl alıyorlar. Şeytan
da insanlardan daha akıllıdır.Bu sebeple Cemaatin dünya çapında başarı şansı
sıfırdır. Ancak İslam Ülkelerinde Hz.Mehdi’ye zemin hazırlama ve altın nesil
yetiştirmekte üstlendikleri rol çok büyüktür. Cemaate bu sevap da yeter.
NOT: Bu işleri yapıp başaracak olan kişi Hz.Mehdi AS’dır.
Hz.Mehdi AS da bu işleri cemaatin
amaçladığı gibi sessiz darbelerle değil aniden ve açıkça tüm süper güçleri
hallaç pamuğu gibi dağıtarak, esir ederek, mağlup ederek sadece yedi yılda
gerçekleştirecek İnşaallah.
TÜRKİYE İÇİN İSE ÖZEL BİR DURUM SÖZ KONUSU:
Cemaat Türkiye’de sessiz darbenin dışında herhangi bir
darbe girişiminde bulunmayı asla istemiyor.
Ancak cemaati buna zorlayacak sebepler oluşabilir. Şöyle ki:
Ancak cemaati buna zorlayacak sebepler oluşabilir. Şöyle ki:
Ak Parti Cemaatin Türkiye’deki tüm faaliyetlerini
durduracak, belki de cemaati yok edecek fiillere girişirse ki niyet bu yöndedir,
o zaman cemaat de daha fazla zarar görmeden darbe yapmak isteyebilir.
PEKİ YAPABİLİR Mİ?
27 Mayıs darbesini 35 alt rütbeli subay yapmışsa ve Cemaat
şu an için orduda daha güçlüyse yapabilir.
Albayların yüzde onu, binbaşıların yüzde kırkı; yüzbaşı ve
alt rütbelerde yüzde kaça tekabül ediyor?
Aritmetik gidersek; Albayların yüzde onu, yarbayların yüzde
yirmisi, binbaşıların yüzde kırkı, yüzbaşıların yüzde sekseni, kalanların da
tamamı mı acaba? Soru sadece..
Bizim görüşümüz ise şudur:
Cemaat darbe yapmak zorunda kalsa bile şu an için darbe
yapan gücün yaşama şansı sıfırdır. Çünkü gerçekler farklı bile olsa darbeyi
gerektirecek bir durumun olmadığı hususunda halkımız hemfikirdir. Kim darbe
yaparsa üç ay içinde yok olacaktır. Belki cemaat meşhur darbecileri öne iterek
halkın istemediği bir darbeyi onlara yaptırıp sonra da kendisi kurtarıcı olarak
ve halkın onayı ve desteğiyle ikinci bir darbe planı yapabilir.
ALTIN NESİL İLE İLGİLİ:
Cemaatin yetiştirdiği gençlik gerçekten örnek bir nesil.
Namazlarını kazaya bırakmıyorlar, gece namazı kılıyorlar ama en önemlisi şu:
Pek çok namaz kılan insanlarımız var ama iş dürüstlüğe
gelince üç kağıtçılığı da kimseye vermiyorlar. Hem ibadetini yapan hem de yolda
bulduğu bir milyonu sahibini arayıp teslim eden çok az Müslümanımız var
maalesef. İşte cemaatin yetiştirdiği neslin en güzel özelliği de dört dörtlük
dürüst bir nesil olmasıdır.
Cemaat lideri olan Gülen Hoca da haksız hakaretlere maruz
kalıyor. Eleştiri başka şey, hakaret başka. Gülen Hoca hiç evlenmemiş, zengin
olmasını gerektirecek, miras bırakacak kimsesi yok. Kendisi de gayet mütevazi
bir hayat yaşıyor. ABD sarayında zorunlu ikamete tabi tutulmuş ama yediği, içtiği,
giydiği son derece mütevazi.
ABD’ye gitmeyip ülkemizde yaşamayı ayrıcalık görüp üç beş
tane evli, on onbeş çocuklu, lüks araçlarla gezen şeyhlerden değil. Bu
cümledeki şeyhlerin bırakınız şeyhliklerini Müslümanlıkları bile tartışılır.
Müslüman tarikata niçin girer? Nefis terbiyesi için. Üç beş kadınlı adam müridin nefsini nasıl terbiye edecek? Önce kendi nefsini terbiye etmesi lazım değil mi? Nefis terbiyesi için tarikata giren tek eşli müritleri de azdırıyorlar. Tabi gerçek şeyhlere diyecek hiçbir sözümüz yok ve ALLAH CC kendilerinden razı olsun diyoruz.
YARIN: ABD AÇISINDAN CEMAAT VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?
Müslüman tarikata niçin girer? Nefis terbiyesi için. Üç beş kadınlı adam müridin nefsini nasıl terbiye edecek? Önce kendi nefsini terbiye etmesi lazım değil mi? Nefis terbiyesi için tarikata giren tek eşli müritleri de azdırıyorlar. Tabi gerçek şeyhlere diyecek hiçbir sözümüz yok ve ALLAH CC kendilerinden razı olsun diyoruz.
YARIN: ABD AÇISINDAN CEMAAT VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?
19 Ocak 2014 Pazar
HAİN KİM? (CEMAAT- AK PARTİ SAVAŞI)
HAİN KİM? (CEMAAT- AK PARTİ SAVAŞI)
Yazı üç bölümden oluşuyor üç günde yayınlayacağız.
BİRİNCİ BÖLÜM
Baştan söyleyelim. Ne Cemaat ne de Ak Parti kesinlikle hain
değil. Sadece doğruları ve yanlışları var. Ama bizde öyle bir ön yargı var ki bir
yanlış için hemen birilerini hain diye damgalamak istiyoruz.
CEMAAT NE İSTER?
Cemaat için en ideal Türkiye yönetimi; siyasi istikrarı
sağlamış, iktidarda kalması için hiçbir engel olmayan, İslam’a soğuk bakmayan,
Cemaatin faaliyetlerine destek veren, dünyayı yöneten güçlerle de (Yahudiler,
ABD ve Batı)uyumlu, onlardan düşmanlık görmeyecek bir iktidardır. Yani AK
Parti iktidarı cemaat için bulunmaz kaftandı.
Niçin düşmanlık etsin, durup dururken düşman olsun ki?
Cemaat şunu öngördü:
ABD, tıpkı 28 Şubat’ta Erbakan hocaya yaptığı gibi AK
Parti’ye de bir 28 Şubat darbesi yapacak. Ve bu darbe başarılı olacak. “Öyleyse
biz de tıpkı 28 Şubat’ta ABD’nin yanında yer aldığımız gibi bu 28 Şubat’ta da
yine ABD’nin yanında yer alarak hizmeti bu darbeden kurtarabiliriz” diye
düşünüyorlar.
Yani hizmet zarar görmesin diye ABD’nin yanında yer alıyorlar.
Peki bu hainlik midir? Yanlış denilebilir ama ‘hainlik’ demek için sonuçları da
önceden görebilmek lazım. Çünkü cemaatin 28 Şubat’taki tavrının yanlış olmadığı
bugün cemaat tarafından delil kabul ediliyor.(Bize göre yanlıştı)
Yani cemaat 28 Şubattaki tavrı nedeniyle ABD’nin hedefi
olmaktan kurtuldu ve tam gaz amaçlarına ulaşmak için yol aldı.
Kritik açıklama şu: “Albayların yüzde onu, binbaşıların
yüzde kırkı cemaat mensubu”.. Bu konuya döneceğiz.
CEMAATİN YOL HARİTASI
Cemaat; yapabildiği kadarıyla tüm dünya çocuklarını ebeveynlerinden
alıp Müslüman olarak yetiştirip, devlet kadrolarına yerleştirip, Siyonistlerin
elinde olan dünya bürokrasisini eline geçirerek İslam Birliği’ni kurmaya,
savaşları bitirip dünya barışını sağlamaya, bir başka deyimle altın çağı
başlatmaya çalışıyor.
Ama bunun için elli yıl gerekiyor ve bu elli yıl boyunca da
dünyayı elinde tutan Yahudilerin ürkütülmemesi hayati derecede önem taşıyor. Bu
nedenle elli yıl boyunca yani tüm dünya bürokrasisine hakim oluncaya kadar
Yahudilere her türlü şirinliğin, riyanın yapılması gerekiyor. Cemaat de bunu
yapıyor.
Bunun ihanet olması için bir arpa boyu yol alınamamış olması
lazım ama görünen o ki özellikle Müslüman ülkelerde cemaat çok ama çok büyük
mesafeler almış durumda. Yani bütün dünyada cemaatin elli seneye ihtiyacı var
ama Müslüman ülkelerde on yıl yeterli hale gelmiş. Bu da hedefe çok
yaklaşıldığı anlamına geliyor.
İlk olarak vatandaşlarımızın desteğiyle Türkiye çapında
faaliyet gösteren okullar artık tüm dünyaya yayıldı. Türkiye dışında yaşayan
yabancıların da bireysel destekleri kazanılmış durumda. Ama bu okulların
ardında hala bir devlet desteği yok.
Şimdi Müslüman ülkelerde kalan on yıl içinde birden çok
devletin desteği de alınabilecek hale gelindi. İşte bu, tam bir kırılma noktası.
Birkaç devletin desteğini alan cemaat tüm dünyadaki hedeflerine elli yıldan çok
daha kısa bir sürede ulaşabilir. Tabi hakim olunan devletlerin de yine tüm
dünyaya hakim olana kadar ABD, Batı ve Yahudilerle çok iyi geçinmesi gerekecek.
Cemaatin yol haritası bu. Hainlik mi? Kesinlikle hainlik
değil, yanlışlığı tartışmaya açık bir görüş farkıdır.
Bizim bu konudaki görüşümüz ise şu şekildedir: Cemaatin bu
yol haritası Müslüman ülkeler için, hatta tüm Müslüman ülkeler için de değil
belki Türk Cumhuriyetler için çok doğrudur ve zaten bu yolda gelinen mesafe
ortadadır. Ancak Müslüman olmayan ülkeler de Cemaatin bu felsefesi yanlıştır.
Çünkü siyasi irade bu faaliyetleri üstelik de büyük zararlarla bir anda
engelleyebilir. Rusya örneği gibi.
Cemaat “tüm dünyada okullarımız var, sevgi, barış, hoşgörü
ilkeleriyle tüm dünya çocuklarını kardeş yapıyoruz” demek yerine o kaynaklarla
sadece Türk Ülkelerinde faaliyet gösterseydi bugün Türk Birliği -ilan
edilmeden- gizliden kurulmuş olabilirdi. Ve Türk Cumhuriyetler de bu kadrolarla
çok hızlı kalkınırlardı.
Hadis yorumunda büyük bir batı ülkesinin Müslüman olacağı
bildirildiğinden Cemaat bu ülkenin ABD olduğuna inanıyor. Bize göre ise ABD,
Hz.Mehdi AS tarafından Amik Ovasında ordusu imha edilince Müslüman olacak. Cemaat
bu yanlışın farkında olsaydı Hristiyan ülkelerde okullar kurmak yerine Türk
Cumhuriyetlerine yüklenir ve ABD ve Yahudilere de riya yapmak zorunda kalmazdı.
Çünkü ne Yahudiler ne de Yahudi kölesi ABD bu riyaya kanmaz, sadece cemaati
kullanabildikleri kadar inanmış gözükürler, kullanırlar ve işleri bitince de
tepesine çökerler. Yanlış olan budur.
CEMAAT AK PARTİ’YE NİÇİN SAVAŞ AÇTI?
Birinci sebep ABD istediği için, Yahudilere şirin gözükmek
için.
İkinci sebep ise Ak Parti iktidarda kalmak için azami
derecede özen göstermek yerine kendisini iktidardan indirmek isteyen ABD ve
Yahudilere iktidardan düşürecek kozlar verdiği için. Yani Cemaat Ak Parti’nin
iktidardan indirilmesini asla istemiyor ama AK Parti’nin düşmanlarına kozlar
verdiğine ve düşmanların da Ak Parti’yi bu kozlarla indireceklerine inanıyor.
Ve kızıyor “bunlara niçin koz veriyorsunuz” diyor. “Sizi indirecekler, indirmek
için bizi de kullanacaklar, kullanamazlarsa bize de zarar verecekler” diye
düşünüyorlar. Ve çaresiz ABD ve Yahudinin isteklerine boyun eğiyorlar.
Yani bir baba oğluna “Oğlum alkol alıyorsan bile evinde al,
alkollü iken araç kullanma kaza yaparsın” derken oğlu alkollü araç kullanır da
kaza haberi gelirse baba “Ben ona alkollü araç kullanma dememe rağmen yine
kullandı ve kaza yaptı öyle mi? Ben ona
gösteririm” diyerek çocuğuna kızması gibi bir şey. Araba da babasının patronuna ait
ödeyemeyeceği bir araba ise..
Ya da ders çalışmak yerine zamanını oyunla bitirip de kötü
karne getiren çocuğa babasının gösterdiği tepki gibi..
Buradan şu sonuç da çıkarılabilir:
Cemaat yine Ak Parti’den başka bir partiyi desteklemez ama
Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu bir Ak Parti’yi de asla desteklemez. Cemaat
Tayyip Erdoğan’ sız bir Ak Parti için çalışıyordur muhtemelen.
Cemaate göre Ak Parti’ nin verdiği kozlar ve hataları neydi?
Tek cümle ile “Ak Parti’ye oy kaybettirecek her şey”. Bu
kadar basit.
Cemaat açısından AK Parti düşmanlığının özeti budur.
(Düşmanlık yerine kızgınlık demek daha doğrudur.)
YARIN: CEMAAT DARBE Mİ YAPMAK İSTİYOR?
13 Ocak 2014 Pazartesi
CEMAATİN ŞİFRELERİ
CEMAATİN ŞİFRELERİ
MÜTHİŞ BİR CEMAAT YAZISI GELİYOR...
Cemaat hain mi?
Darbe mi yapmak istiyor?
Niçin Yahudilerle içli dışlı?
Kime hizmet ediyor?
Albayların yüzde onu yüzbaşı ve alt rütbelerde yüzde kaça tekabül ediyor?
Gaybeti suğra ve gaybeti kübra cemaatte nasıl görünüyor?
Hadis yorumlarında cemaatin durumu ne?
Cemaatin ahir zaman Mehdisi ile bir ilgisi var mı?
Müthiş bir yazı geliyor.. Bizi okumaya devam ediniz..
MÜTHİŞ BİR CEMAAT YAZISI GELİYOR...
Cemaat hain mi?
Darbe mi yapmak istiyor?
Niçin Yahudilerle içli dışlı?
Kime hizmet ediyor?
Albayların yüzde onu yüzbaşı ve alt rütbelerde yüzde kaça tekabül ediyor?
Gaybeti suğra ve gaybeti kübra cemaatte nasıl görünüyor?
Hadis yorumlarında cemaatin durumu ne?
Cemaatin ahir zaman Mehdisi ile bir ilgisi var mı?
Müthiş bir yazı geliyor.. Bizi okumaya devam ediniz..
OBAMA İRAN’A DİZ ÇÖKTÜRDÜ MÜ?
OBAMA İRAN’A DİZ ÇÖKTÜRDÜ MÜ?
Obama İran’a diz çöktürdü yazıları batı basınında yer
alıyor. Sonra da bizim basında.
Obama gerçekten İran’a diz çöktürdü mü?
Kesinlikle doğru değil Obama yalan söylüyor. İşte kanıtlar:
ABD Suriye’ye operasyon yapabilmek için “Kimyasal silah
kırmızı çizgimiz” dedi. Sonra İsrail muhaliflere kimyasal silah kullandırdı ve
Obama’ya savaş gerekçesi sundu. Obama’nın emri ile ABD donanması Suriye
açıklarına demirledi.
Rusya, ABD ile Suriye için savaşmayacaklarını açıkladı. Yani
Suriye’ye müdahale için ABD’ye hiçbir engel kalmamıştı. Ama ABD operasyondan
bir anda vazgeçti. Neden?
Çünkü İran rest çekti ve “ Suriye’ye operasyon yapılırsa
İsrail’i yok ederiz” dedi.
ABD tırstı ve operasyondan vazgeçti. Gerçek bu iken Obama
nasıl İran’ı dize getirmiş bilen varsa söylesin.
Peki bu işin aslı ne?
ABD ve Batı İran’ın nükleer silahlara ve bu nükleer
silahları 2500 KM mesafeye fırlatacak füzelere sahip olduğunu gördüler ve NPT
(Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması) doktrininde değişikliğe
gittiler. Eski doktrinde iki çeşit ülke vardı: Birincisi Nükleer Silahlara
sahip ülkeler, diğeri ise sahip olmayan ülkelerdi. Şimdi yeni doktrinde buna İran
ile üçüncü bir ülke çeşidi ekleniyor. O da nükleer silaha sahip olduğu halde
uluslararası toplumdan gizlenen ülkeler.
Neden gizleniyor? Türkiye gibi ülkeler de yapmasın diye.
Yani İran’ın nükleer silahları kabul edilir ve dünyaya açıklanırsa Türkiye’ye
de yapma hakkı doğacak ve Türkiye derhal NPT’ den çıktığını açıklayacaktır.
Oyun yine bize oynanıyor.
Peki bunun ispatı nedir?
Elimizde bir belge yok ama stratejik bir veri var. O da
şudur:
Eğer gelecek günlerde Kuzey Kore de UAEK ile nükleer
pazarlıklara oturur ve nükleer silah yapmaktan vazgeçtiğini beyan ederse bu
açıklama Kuzey Kore’nin de nükleer silahlarını batıya kabul ettirmiş ancak
uluslararası toplumdan saklamayı da kabul etmiş ülkeler statüsüne girdiğini
gösterir.
Yani bize göre yarın Kuzey Kore de bu üçüncü gruba dahil olacaktır.
Ve Türkiye gibi ülkeleri de uyutmaya devam edeceklerdir. Çünkü biz Uluslararası
sözleşmelere daima sadık kaldık. Bu sözleşmeleri de en fazla ihlal eden ülke
ABD gibi emperyalistler olmuştur.
Başlığa tekrar dönersek ABD, İran’a diz falan çöktürmedi,
altı ay önce İran’a karşı kendisi diz çöktü. Şimdi de imaj düzeltme peşinde.
İran da hala ABD aleyhine küçük düşürücü açıklamalarına devam ediyor. 2015’te
savaşacaklar ama o sürece nasıl gidilecek şimdilik belli değil.
7 Ocak 2014 Salı
ABD BLOGLARI TAKİP EDİYOR
ABD BLOGLARI TAKİP EDİYOR
Blogda bir yazı paylaşıyoruz ve kim okumuş diye anında bakıyoruz. Bir de ne görelim?
Anında ABD'den 8 kişi, Sırbistan'dan 4 kişi, Almanya'dan 2 kişi, İngiltere'den 1 kişi okumuş.
Ya bu adamlar bizi ne kadar çok seviyorlarmış da haberimiz yokmuş.
Ey blog sahipleri!
Yukarıda saydığımız ülkeler blogları bilgi sistemlerine almışlar ve anında otomatik olarak blok paylaşımlarınızı kaydediyorlar.
Biz de bunu bildiğimiz için özellikle kendilerine mesaj gönderiyoruz.
Blogda bir yazı paylaşıyoruz ve kim okumuş diye anında bakıyoruz. Bir de ne görelim?
Anında ABD'den 8 kişi, Sırbistan'dan 4 kişi, Almanya'dan 2 kişi, İngiltere'den 1 kişi okumuş.
Ya bu adamlar bizi ne kadar çok seviyorlarmış da haberimiz yokmuş.
Ey blog sahipleri!
Yukarıda saydığımız ülkeler blogları bilgi sistemlerine almışlar ve anında otomatik olarak blok paylaşımlarınızı kaydediyorlar.
Biz de bunu bildiğimiz için özellikle kendilerine mesaj gönderiyoruz.
KUMPAS İÇİNDE KUMPAS
OYUN İÇİNDE OYUN, FİTNE İÇİNDE FİTNE, KUMPAS İÇİNDE KUMPAS
Güzel Türkiye’miz üzerine oynanan fitne ve kumpaslar en üst
seviyeye çıktı.
Öyle ki oyun içinde oyunlar, fitne içinde fitneler, kumpas
içinde kumpaslar seyrediyoruz.
İşin en acı tarafı bunların farkında olması gereken
büyüklerimiz ise görmek yerine çok güzel alet oluyorlar. Yazık, çok yazık.
Şimdi bu kumpasları en büyükten en küçüğe doğru sıralayalım:
KUMPASI YAPAN: Büyük
İsrail’i kurmaya çalışan küresel Yahudiler. ABD ve batı Siyonistleri ile
İsrail.
BÜYÜK KUMPAS:
Türkiye’nin bölünmesi, parçalanması, doğuda bir Kürt Devlet i kurulup
İsrail’e bağlanması. Bu kumpas için Türkiye’mize aşağıdaki kumpaslar kuruluyor.
İKİNCİ KUMPAS
Kahraman Ordumuza Kumpas..
Türkiye’nin bölünmesinin önündeki en büyük engel Kahraman
Ordumuzdur. İlk kumpas ordumuza kuruldu. Ve zayıflatılmak için her şey yapıldı.
-
ABD karşıtı subaylarımız sahte delillerle
yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı ve bu kimseler AKP yapıyormuş gibi AKP tavanı
ve tabanı ile kinleştirildi.
-
Askerlik süresi sürekli kısaltılarak, bedelli
askerlik taslaklarıyla da sulandırıldı.” Her Türk asker doğar”, “askerlik
yapmak şereftir”, “askerlik yapmayana kız verilmez”, “askerlik yapmayan adamdan
sayılmaz” gibi asker dedelerimizin sözleri “parası olan askerlik yapmaz”, “askerliği
fakirler yapar” gibi sözlerle sulandırıldı. Yani savaş çıkarsa halk savaşmak
istemeyecek.
Bre Yahudi, çıkar da bakalım savaşı gör bu milleti. İşte
yazıyorum ne ordular çıkacak bu milletin içinden. Boşuna debeleniyorsun. Bu
millet erkek bir millettir. Sen konuşursun dinler, yaparsın bakar ama elini
kaldırırsan o elini kırıverir. Öyle erkek bir millettir ki bu millet, senin
sahtekarlıkların sökmez.
ÜÇÜNCÜ KUMPAS
Gülen Cemaati’ne kumpas..
Bir kişi öğle namazının farzını dört rekat yerine altı rekat
kılarsa “yanlış kıldı” deriz ama “kafir” diyemeyiz bu sapıklıktır. Cemaatin
felsefesinde yanlışlıklar vardır ama İslam’a yapılan hizmetler açısından şu anda en başarılı cemaattir. İnkar etmek sapıklıktır.
Gülen Cemaatinin felsefesi şudur ve Kuran’a dayanır:
Bütün çocuklar Müslümandır, Müslüman olarak dünyaya gelir
ancak onları daha sonra anneleri babaları Yahudi, Hristiyan ve putperest yapar.
Öyleyse biz bu çocukları okullar kurup ailelerinin yetişme tarzından kurtarır
ve Müslüman olarak yetiştirirsek elli yıl sonra tüm dünya Müslüman olur.
Düşünce budur ve alınan yol da hayli başarılıdır. Ancak bunu
yapabilmek için elli yıl boyunca dünyayı yöneten güçlerle de iyi geçinmek
lazımdır ve bu amaca ulaşmada siyasi engellere takılmamak gerekir.
İşte cemaat felsefesinin yanlış olan tarafı da budur. Çünkü
Yahudi siyaseti kontrol etmektedir ve çok akıllıdır, buna asla müsaade etmez.
Tel Aviv’de patlayan bomba için başsağlığı dileseniz de,
Yahudi derneklerine bağışta bulunsanız da hatta rahatsız oldukları bir Müslüman
siyasetçiye onlar istedikleri için ve onları memnun etmek için zarar verseniz
de Yahudi’yi yine memnun edemezsiniz. Sadece işleri bitinceye kadar size
katlanırlar, işleri bitince de ip çekme sırası size geliverir ve arkanızda,
yanınızda da destek verecek kimse kalmaz.
Ancak bir de cemaatin Türkiye boyutu var ki o çok farklı:
Bu cemaat bu milletin çocuklarını aldı, okullarında
yetiştirdi, iş güç sahibi yaptı. Gayri milli olan pek çok mevki ve makamlar bu
cemaat sayesinde Anadolu çocuklarının eline geçti ve son yıllarda hızla
kalkınan ülkemize pek büyük katkıları oldu. Olmaya da devam edecek. Kasıtlı olarak
kalkındırılmayan ülkemiz bu çocuklarla kalkınacak. O nedenle bu nesil gerçekten
altın bir nesildir.
Cemaate yapılan komplo ile yapılmak istenen de şimdi bu
neslin yeniden dışarı atılması ve yeniden ülkenin kalkınmasına engel olanların
her yeri işgalinin sağlanmasıdır.
Bre Yahudi, bu cemaatin boşalttığı yerlere yeniden kendi
masonlarını yerleştirip devletimizi ele geçirmeye çalışıyorsun ama onu da
başaramayacaksın. Çünkü alimlerin ifşaatlarına göre 2014 senin Türkiye’deki son
nefesini vereceğin senedir İnşaallah.
DÖRDÜNCÜ KUMPAS
AK Parti’ ye kumpas..
On yıl boyunca siyasi istikrarı sağlayan, kalkınmayı
gerçekleştiren AKP ülkeye çok büyük hizmetler yaptı. Ancak iktidara gelirken,
iktidarda kaldığı on yıl boyunca ABD’nin sadık dostu olması AKP’nin en büyük
yanlışıydı. Çünkü o ABD bugün AK Parti’yi bitirme peşinde. Başarabilir mi ?
Bize göre başaramayacak olsaydı on yıl boyunca Ak Parti’ye
destek vermezdi. Hiç destek vermez Erbakan’ın Milli Görüş partilerine
çevirirdi.
Şimdi Ak Parti direniş için hızla Milli Görüş çizgisine
gidiyor ama nafile. Olan olacaktır ve Ak Parti 30 Martta bitecektir.
KUMPASTAN KURTULMAK İÇİN NE LER YAPILABİLİR?
1-
AKP içinde de, Cemaat içinde de, Ergenekon içinde
de hatta bu ülkenin herhangi bir yerinde ABD yanlısı olan, ABD’lilerle doğrudan
ilişkisi olan kim ya da kimler varsa hepsi pasifize edilmeli.
2-
Edilemeyecek kadar güçlülerse ya da ABD’nin
elinde aleyhlerinde kozlar varsa onlar da insafa gelip memleket için
görevlerinden ayrılmalı.
3-
Kalan unsurların hepsi de bu aziz vatan için Alevi’si,
Sünni’si, sağcısı, solcusu, İslamcısı,
Laiki, Ergenekoncusu, Cemaatçisi, bürokratı, siyasetçisi, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi hepsi ama hepsi birlik olup bu vatanı
parçalamak, Suriye’ye, Mısır’a çevirmek isteyen Yahudi kölesi ABD’ye karşı
mücadele etmelidir. Tabi yapılabilirse..
DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMIZ DÜNYANIN EN BÜYÜK ALİMLERİNDEN BİRİDİR
DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMIZ DÜNYANIN EN BÜYÜK ALİMLERİNDEN BİRİDİR
Suriye'deki iç savaşa "Fitne savaşı" dedi. "Suriye'de cihat olmaz" dedi.
Mezhep farklılıkları İslam Birliği'ne engel olmamalı, tüm mezhepler İslam Birliği içinde dost ve kardeş olarak farklılıklar da hoşgörü ile karşılanarak Kuran'daki İslam'da birleşmeye çalışılmalı" dedi.
"Mezhep farklılıklarını kullanarak Müslümanları birbirine kırdırmaya çalışan emperyalistlerin oyunlarına gelinmemeli" dedi.
" Dinler arasında diyalog olmaz, diyalog din adamları arasında olur" dedi.
"Dinler arasında pazarlık ile orta yolu bulma olmaz Allah indinde yegane din İslam'dır" dedi.
"Sevgi ve hoşgörü dinler arasında değil Müslümanlar arasında olur" dedi.
" İslam dini, dünyalık bir menfaat elde etmek için siyasete, ticarete alet edilmemeli, edilirse de halkımız bu kişiler yüzünden dinimize küsmemeli" dedi.
" El Kaide, Müslümanları öldürüyor, katil bunlar, sapık" dedi.
" Arap baharı Yahudi oyunu" dedi.
Daha neler dedi neler?
Kısacası bize göre Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr.Mehmet Görmez Hoca Efendi Cumhuriyet tarihimiz boyunca Bediüzzaman'dan sonra gelen en büyük din adamı, Prof Dr. Necmeddin Erbakan hocamızdan sonra gelen de en büyük alim olduğunu ispat etmiştir.
Ve bütün bu aydınlatma görevlerini de cesaretle dile getirerek bir mümin sadece Allah CC'dan korkar başka kimseden korkmaz dersini de ayrıca ümmete vermiştir.
Elhamdülillah bu dehşetli fitne döneminde böyle bir alimimiz var.
Allah CC, Diyanet İşleri Başkanımızdan razı olsun.
Not: Bizim Diyanetle uzaktan yakından hiç bir ilgi ve ilişkimiz, bitecek bir işimiz de yoktur.
Suriye'deki iç savaşa "Fitne savaşı" dedi. "Suriye'de cihat olmaz" dedi.
Mezhep farklılıkları İslam Birliği'ne engel olmamalı, tüm mezhepler İslam Birliği içinde dost ve kardeş olarak farklılıklar da hoşgörü ile karşılanarak Kuran'daki İslam'da birleşmeye çalışılmalı" dedi.
"Mezhep farklılıklarını kullanarak Müslümanları birbirine kırdırmaya çalışan emperyalistlerin oyunlarına gelinmemeli" dedi.
" Dinler arasında diyalog olmaz, diyalog din adamları arasında olur" dedi.
"Dinler arasında pazarlık ile orta yolu bulma olmaz Allah indinde yegane din İslam'dır" dedi.
"Sevgi ve hoşgörü dinler arasında değil Müslümanlar arasında olur" dedi.
" İslam dini, dünyalık bir menfaat elde etmek için siyasete, ticarete alet edilmemeli, edilirse de halkımız bu kişiler yüzünden dinimize küsmemeli" dedi.
" El Kaide, Müslümanları öldürüyor, katil bunlar, sapık" dedi.
" Arap baharı Yahudi oyunu" dedi.
Daha neler dedi neler?
Kısacası bize göre Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr.Mehmet Görmez Hoca Efendi Cumhuriyet tarihimiz boyunca Bediüzzaman'dan sonra gelen en büyük din adamı, Prof Dr. Necmeddin Erbakan hocamızdan sonra gelen de en büyük alim olduğunu ispat etmiştir.
Ve bütün bu aydınlatma görevlerini de cesaretle dile getirerek bir mümin sadece Allah CC'dan korkar başka kimseden korkmaz dersini de ayrıca ümmete vermiştir.
Elhamdülillah bu dehşetli fitne döneminde böyle bir alimimiz var.
Allah CC, Diyanet İşleri Başkanımızdan razı olsun.
Not: Bizim Diyanetle uzaktan yakından hiç bir ilgi ve ilişkimiz, bitecek bir işimiz de yoktur.
3 Ocak 2014 Cuma
TOKİ' YE BİR DE BÖYLE BAKALIM
TOKİ' YE BİR DE BÖYLE BAKALIM
TOKİ 10.5 yılda 506 bin konut üretmiş.Her evde ortalama dört kişi yaşasa 2 milyon kişiye barınma anlamına gelir.
İşte sorular:
1- 81 vilayete dağıtmak yerine bu 500 bin konut güneydoğu bölgemize yapılsaydı,Suriye ve Irak sınırına yakın bir yerlere 250.000 nüfus barındıracak şekilde dört adet sıfırdan uydu kent kurulsaydı,
2- Bu vilayetlerin en uç noktasındakine 250.000 genç Çeçen aile, ikincisine 250.000 genç Dağıstan Türkü, üçüncüsüne 250.000 genç Uygur Türkü, dördüncüsüne de 250.000 tüm Türk dünyasından karışık Türk aile yerleştirilseydi,
3- Şu an güneydoğu illerinde uygulanan elektrik,su,vergi vb teşviklerden onlarda yararlansaydı,
4- Her biri vilayet yapılıp civar ilçeler o illere bağlansaydı,
5- Devlet yatırımları da o illerden başlasaydı
acaba ne olurdu ya da ne olmazdı?
1- Kısa vadede üç çocuk ile yüz milyon nüfus teşviğine gerek kalmazdı.
2- Emperyalistlerin Kürt Devleti hayalleri suya düşerdi.
3- Türkiye'nin hem Rusya ile hem de Türkiye dışındaki Türklerle ilişkileri tüm dünyaya korku salacak kadar güçlenirdi.
4- Güneydoğuda tehdit ve tedhiş algılamayan müteşebbisler o bölgeyi ihya ederlerdi.
5- Türkleri enselerinde hisseden güney komşuları Türkiye'nin Dış İşleri Bakanının her sözünü "emir büyük yerden" diye dinlerlerdi.
6- O zaman Esad da bir "defol" sözüyle defolup giderdi.
7- 17 milyon Türk vatandaşı olan İran da bizi biraz daha ensesinde hissederdi.
8- Rusya ile ticaret hacmimiz tek başına dış ticarette bize yeterdi.
YAPMADIK, YAPAMADIK, YAPTIRMADILAR...
TOKİ 10.5 yılda 506 bin konut üretmiş.Her evde ortalama dört kişi yaşasa 2 milyon kişiye barınma anlamına gelir.
İşte sorular:
1- 81 vilayete dağıtmak yerine bu 500 bin konut güneydoğu bölgemize yapılsaydı,Suriye ve Irak sınırına yakın bir yerlere 250.000 nüfus barındıracak şekilde dört adet sıfırdan uydu kent kurulsaydı,
2- Bu vilayetlerin en uç noktasındakine 250.000 genç Çeçen aile, ikincisine 250.000 genç Dağıstan Türkü, üçüncüsüne 250.000 genç Uygur Türkü, dördüncüsüne de 250.000 tüm Türk dünyasından karışık Türk aile yerleştirilseydi,
3- Şu an güneydoğu illerinde uygulanan elektrik,su,vergi vb teşviklerden onlarda yararlansaydı,
4- Her biri vilayet yapılıp civar ilçeler o illere bağlansaydı,
5- Devlet yatırımları da o illerden başlasaydı
acaba ne olurdu ya da ne olmazdı?
1- Kısa vadede üç çocuk ile yüz milyon nüfus teşviğine gerek kalmazdı.
2- Emperyalistlerin Kürt Devleti hayalleri suya düşerdi.
3- Türkiye'nin hem Rusya ile hem de Türkiye dışındaki Türklerle ilişkileri tüm dünyaya korku salacak kadar güçlenirdi.
4- Güneydoğuda tehdit ve tedhiş algılamayan müteşebbisler o bölgeyi ihya ederlerdi.
5- Türkleri enselerinde hisseden güney komşuları Türkiye'nin Dış İşleri Bakanının her sözünü "emir büyük yerden" diye dinlerlerdi.
6- O zaman Esad da bir "defol" sözüyle defolup giderdi.
7- 17 milyon Türk vatandaşı olan İran da bizi biraz daha ensesinde hissederdi.
8- Rusya ile ticaret hacmimiz tek başına dış ticarette bize yeterdi.
YAPMADIK, YAPAMADIK, YAPTIRMADILAR...
BAŞBAKANIMIZ KAOSU ÖNLEYEBİLİRDİ
BAŞBAKANIMIZ KAOSU ÖNLEYEBİLİRDİ
Bakanların çocukları Cumhuriyet Savcılığı tarafından
gözaltına alındığında Başbakanımız şu konuşmayı yapsaydı ne olurdu?
“Üç bakanımızın çocuklarının yolsuzluk ve rüşvet iddiası ile
gözaltına alınması, o bakanları ve çocuklarını yakından tanıyan biri olarak en başta
şahsımı çok üzmüştür. Bu çocukların iddia edilen suçların içinde olacaklarına
ihtimal vermiyorum. Bakan çocukları olmaları nedeniyle babaları vasıtasıyla hükümetimize
karşı bir komplo kurulduğunu düşünüyorum.
Ancak ben bu ülkenin Başbakanıyım ve bu göz altıları yapan da
devletimizin savcılarıdır. Savcılarımıza güvenmek hukuk devletine saygının bir
gereğidir. Bu devletin Başbakanı olarak savcılarımıza da sahip çıkmak
zorundayım ve onlara iddia ettikleri konuların araştırılması hususunda her
türlü kolaylığı sağlamakla mükellefim.
Bu bağlamda çocukları tutuklanan Bakanlarımızdan soruşturmanın
güvenliği açısından soruşturma sonuçlanana kadar geçici olarak görevlerini
bırakmalarını, soruşturmayı yürüten savcılarımızın da tutarlı, gerçek, tarafsız
ve kati delillerle yargılama sürecini yürütmelerini ve hızla kalkınan ülkemize
olağanüstü hizmetleri üreten bu bakanlarımızın, çocukları üzerinden hain bir
komploya karşı aynı duyarlılıkla korunmasını savcılarımızdan istirham ediyorum.
Soruşturma sonuçlandığında bakanlarımızın Ak Parti’ye yakışır bir şekilde
aklanarak yeniden görevlerinin başına döneceklerine inancım sonsuzdur.
Eğer bu iddialar yetersiz veya yanıltıcı belgelere dayanan
art niyetli iddialar ve amacı da ülkemize olağanüstü hizmetlerle çağ atlatan
hükümetimizi yıkarak kalkınmayı durdurmak ise bunun hesabını bütün sorumlularına
Aziz Milletimiz adına hükümet olarak biz sorarız. Gerekirse idam cezasını
yeniden getirir ve hepsini de asarız. Çünkü o zaman bunun adı ihanettir, bunun
adı alçaklıktır, bunun adı şerefsizliktir. Ve bu ülke tüm hainlere, tüm
alçaklara ve tüm şerefsizlere rağmen yine kalkınacak ve buna kimse engel
olamayacaktır.
Yargı sürecinde soruşturmayı yürüten savcılarımıza adaletin
yerine getirilmesi hususunda başarılar, yargılananlara da Cenab-ı Mevla’dan sabırlar
dilerim. İnşaallah ülkemiz için her şeyin hayırlısı olur.”
Başbakanımız böyle bir açıklama ile konuya yaklaşsaydı her
şey çok farklı olurdu. İddialar komplo ise daha başlamadan bitirilebilirdi.
2 Ocak 2014 Perşembe
2014 SORULARI
2014 SORULARI
-
Ocak ayından itibaren Ak Parti’den üçer beşer
kişilik toplu istifalar yaşanırsa,
-
Ya birileri hem Cemaati hem de Ak Parti’yi aynı
anda yok etmeye çalışıyorsa ve bu birilerinin elleri de hem Cemaatte hem de Ak
Parti’de icraatları doğrudan belirleyen mevkilerde ise,
-
Başbakan veya ailesi hakkında (sahte veya
gerçek) kasetler yayınlanırsa,
-
Yüksek Seçim Kurulu’nda adaylar kesinleştikten
sonra Kadir Topbaş ve Melih Gökçek aleyhine operasyon yapılır ve tutuklanırlarsa,
-
Ak Parti’nin milletvekili sayısı Şubat sonunda TBMM
salt çoğunluğunun altına düşerse ve hükümet aleyhine gensoru verilirse,
-
Bir şekilde Devlet Bahçeli’nin yerine halkın
teveccühünü alıp götürecek bir başkan getirilirse (Örneğin Polat Alemdar-Necati
Şaşmaz- gibi ya da gerçek bir Osmanlı Torunu )
-
30 Mart’ta sandıklardan MHP çıkar ve PKK,BDP
kudurursa,
-
Esad’a mağlup olan muhalifler, kaçarken Süleyman
Şah’ın türbesini tahrip edip bölük bölük Türkiye’ye giriş yaparlar ve takip
eden mermiler de ülkemize düşerse,
-
Obama istifa etmek zorunda kalırsa veya bir
şekilde ABD başkanlığı boşalırsa,
-
PKK,BDP ve Barzani Rusya ile anlaşır ve Esad’ın
desteğiyle Eylül’de hödüklenirse
-
Yunanistan ve Mısır, Rusya’ya üs verir ve
güdümüne girerlerse,
-
MHP’den rahatsız olan Rusya, ABD’nin meydanı
boşaltmasından cesaretle Türkiye’yi iyice karıştırıp işgale hazırlamak için
doğuda ayaklanma yaptırır ve Yunanistan’ı da bize saldırtırsa,
-
Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Genel Seçimler
birlikte yapılsın kararı alınır ama yapılamazsa,
NE OLUR ????? TABİİ Kİ KAOS
(ALLAH CC KORUSUN)
Ürkütücü ama bilinsin ve mantıklı
cevaplar verilsin, mantıklı tedbirler alınsın diye sorduk.
Müjde ise şudur:
Ne olursa olsun, ne yaparlarsa
yapsınlar Hz.Mehdi dönemindeyiz ve on yıl içinde İslam tüm dünyaya hakim olacak
İnşaallah-u Allah-u Ekber.
Hz.Mehdi’nin en büyük üç
komutanından biri de bu yıl içinde yani 2014’de ülkemizde olabilecek tüm
fitneleri def edip hepsini de tarumar etmeye başlayacaktır İnşallah.
Ama kim olduğunu kesinlikle
bilmiyoruz. Yılın ikinci yarısında görebileceğimizi tahmin ediyoruz. Tahmin
tabi.
Cenab-ı Mevla hakkımızda her
şeyin hayırlısını nasip buyursun inşallah.
1 Ocak 2014 Çarşamba
ERBAKAN HOCAMIZ ON YIL ÖNCE BAKINIZ NE DEMİŞ:
Erbakan hocamız on yıl önce bakınız ne demiş:
Bakınız Yalçın Bayar köşesinde şöyle diyor:
“AKLİ melaikelerini yitirmiş bu Siyonist goygoycu tenekeciler, vakti gelince İsrail’in desteğini kaybedince Cemaat tarafından bitirilmiş gösterilecek, kendi kendilerini yiyecekler. Bu da umum-i tedrishaneler (!) yüzünden (yeni adıyla dershaneler!) vuku bulacak. Be hey dünkü çocuk!”
Prof. Dr. Necmettin Erbakan (M. Özdoğan Günlükleri, s. 314, 2004)”
Erbakan, 10 yıl önce bir konuşmasında AKP-Cemaat kavgasını nedenleriyle birlikte planlayıp zikretmiş!
Erbakan hocamız Ak Parti'nin akibetini 10 yıl önce açıklamış.
Ayrıca hocamızın 28 Şubat MGK kararlarını imzalamadığı ve kendisine iftira atıldığı da ortaya çıktı.
Aksine 2004 MGK kararlarını Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı ortaya çıktı.
Muhterem Ekrem Şama hocamız da Rahmetli Erbakan hocamıza 28 Şubat kararlarını imzaladı iddiasının ilk defa Tayyip Erdoğan tarafından dile getirildiğini ve bizzat kendisinin şahid olduğunu beyan etti.
Allah CC vardır,birdir ve sonsuz güç sahibidir.Kimsenin hakkını kimsede bırakmaz.
Muhterem Erbakan hocamızın toprağı bol olsun,Allah CC gani gani rahmet eylesin,mekanı cennet olsun İnşaallah.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)