20 Nisan 2014 Pazar

HZ. MEHDİ' NİN KILICI

HZ. MEHDİ' NİN KILICI



Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıçları 
(Kutsal Emanetler Topkapı)

Hadis yorumlarında Hz.Mehdi AS'ın iki defa kılıç kuşanacağı bildirilmektedir.

Birinci defa kılıç kuşanması zuhuru esnasında olacaktır. 
İkinci defa kılıç kuşanması ise Üçüncü Dünya Savaşını kazanıp İstanbul'u yeniden fethettiğinde kendisine Kutsal Emanetler teslim edilecek ve Hz.Peygamber SAS Efendimizin üstteki resimde bulunan kılıçlarından birini kuşanacaktır.

Ancak Hz.Mehdi AS'ın kuşanacağı kılıç Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıcı olacak derken her iki kuşanmada da aynı kılıcı kuşanacağı şeklinde yorumlanmıştır.

Çünkü hadislerin bazılarında Hz.Mehdi'nin, Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıcıyla zuhur edeceği anlatılırken, diğer hadislerler de de İstanbul'u fethettiğinde Peygamber SAS Efendimizin kılıcını kuşanacağı belirtilmektedir.

Zuhur ile fetih arsında belki yedi yıl geçecektir.Zuhur da mı kuşanacak, fetihte mi kuşanacak çelişkisi var gibi ama...

Aslında burada bir çelişki yoktur. Çünkü kılıç iki defa kuşanılacaktır. Açık olan ve tevile ihtiyaç olmayan kuşanma ikinci defa kılıç kuşanmadır ki İstanbul'un fethinde kutsal emanetler teslim edildiğinde kuşanacaktır. Burada her hangi bir gaybi husus yoktur.

Ancak birinci defa kılıç kuşanma GAYBİ bir konudur ki, Hz.Mehdi AS zuhur ettiğinde kuşanacağı kılıç Hz.Peygamber SAS efendimizin kılıcı olamaz. Bu kılıcı kuşanmanın zaten her hangi bir manası da yoktur. Zira bu kılıçla savaş yapılacak değildir.

Birinci defa kuşanılacak kılıç da, ikici defa kuşanılacak kılıç da savaşmak için değil sembolik olacaktır.

Birinci defa kuşanılacak kılıcın Hz.Peygamber SAS Efendimizin Topkapı'daki kılıcının olması demek Hz.Mehdi'nin de İstanbul'dan zuhur etmesi demektir. Oysa hadis yorumlarında Mekke'den zuhur edeceği çok açık yer almaktadır. 

ALLAH- U ALEM bu gaybi konunun tevili şu olabilir:

Hz.Mehdi AS zuhur ettiğinde bir kılıç kuşanacak.Bu hadislerden bellidir. Ancak Hz.Peygamber SAS Efendimizin Kılıcını (Topkapı' daki) kuşanmayacak. Belki Hz.Peygamber SAS Efendimiz'in bizzat şahsına ait kılıç yerine manevi anlamda O'nun (SAS) sayılacak bir kılıcı kuşanacak.

Peki manevi anlamda Hz.Peygamber SAS Efendimizin sayılabilecek kılıç hangi kılıçtır?

Tüm İslam Ordularının komutanlarının, mezuniyet ve devir teslim törenlerinde kuşandıkları kılıçların tamamı Hz.Peygamber SAS Efendimizin MANEVİ kılıcıdır.

Çünkü tüm İslam Orduları Hz.Muhammed SAS Efendimizin ordusudur. Ve komutanları da Hz.Peygamber SAS Efendimizin komutanlarıdır.Maddi olarak da ahir zamanda Hz.Mehdi AS'ın komutanları olacaklardır.Manevi komutanları yine Hz.Peygamber SAS Efendimiz'dir.

Yani şunu demek istiyoruz:




Yukarıdaki kılıç Türk Subayına ait bir kılıçtır. Aynı şekilde diğer Müslüman ülkelerde de subaylar bu kılıca benzer kılıçlar kuşanırlar.Hz.Mehdi AS ya bu kılıcı kuşanacak ya da kuşandı, bunu bilmiyoruz. 

Yada Suudi Arabistan'da zuhur edeceğine göre aşağıdaki kılıcı kuşanacak, ya da kuşandı bilmiyoruz:

(Buraya bir resim koymak için Suud Kılıcı aradım, sadece bu resmi bulabildim.Yani Suud kılıcı zaten Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıcı değildir diye aşağıda yazacaktık ama erken oluverdi kendiliğinden.) (Ortada ki Charles-Çarli)



Konuyu bağlarsak:

Hz.Mehdi AS illa ki Mekke'de zuhur edecek, çünkü çok açık hadisler var. Ancak zuhurunda kuşanacağı ve Hz.Peygamber SAS Efendimize ait olan kılıç orta resimdeki TÜRK Kılıcı olacaktır, Allah-u Alem. Çünkü bizde bunlardan çok sayıda var ve hepsi de Hz.Peygamber SAS Efendimizin manevi kılıcıdır.




Hz.Mehdi AS,Hz.Peygamber SAS Efendimiz'in kılıcını (Yani Topkapı'daki kılıcını) Üçüncü Dünya Savaşını kazandıktan sonra İstanbul'da yapılacak bir merasimle kuşanacaktır.
O zamana kadar kuşanmayacaktır.

Allah-u Alem.. 

Peki; kritik bir soru daha var o zaman:

Acaba Hz.Mehdi AS ay yıldızlı o kılıcı kuşanacak ise Mekke'de nasıl zuhur edecek? (Cevabını maillere yazacağız İnşaallah)

19 Nisan 2014 Cumartesi

GÜNÜN SORULARI

GÜNÜN SORULARI


RESİMDE FUSSİLET SURESİ 44. AYETİNİN MEALİ YER ALIYOR.

ŞU SORULARA CEVAP ARAYALIM:

1- KURAN-I KERİM ARAPLARA DEĞİLDE TÜRKLERE İNSEYDİ ACABA ARAPÇA MI İNERDİ? YOKSA TÜRKÇE Mİ İNERDİ?

2- KURAN-I KERİMİN ARAPÇA'SINI OKUMAK MI DAHA SEVAPTIR, YOKSA TÜRKÇE'SİNİ OKUMAK MI DAHA SEVAPTIR?

3- DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI OLMASAYDI, HİÇ KURULMAMIŞ OLSAYDI KURAN-I KERİM'İ ACABA KİMDEN ÖĞRENEBİLİRDİK?



4- 1908 YILINDA SELANİK' TEN ABDÜLHAMİD HAN'I DEVİRMEK İÇİN İSTANBUL'A GELEN HAREKET ORDUSUNDA PEK ÇOK TARİKAT ŞEYHİ BULUNUYORDU. ACABA NİÇİN YER ALMIŞLARDI?

5- AYNI ORDUDA BEDİÜZZAMAN VE ATATÜRK DE VARDI. ACABA AMAÇLARI NEYDİ?

6- YILDIZ İSTİHBARAT TEŞKİLATI İLE TEŞKİLATI MAHSUSA ARASINDAKİ FARK NEYDİ? 

7- HALİFENİN AZLEDİLMESİ İSLAM DÜŞMANLIĞI MIYDI YOKSA HİLAFETİ KORUMA AMACI MI TAŞIYORDU? 1924 DEN SONRA TBMM İSTESE BİR HALİFE ATAYABİLİRDİ. HALİFE ATANSAYDI ACABA NE OLURDU?


SON HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ                                        BU DA SÜRGÜNDEKİ RESMİ






16 Nisan 2014 Çarşamba

OSMAN PAMUKOĞLU CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY GÖSTERİLİRSE

OSMAN PAMUKOĞLU CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY GÖSTERİLİRSE





Ak Parti'nin adayı Başbakan Sayın R.Tayyip Erdoğan. Bu kesin gibi. Peki muhalefet ne yapacak?

İlk tur 10 Ağustos'da ikinci 24 Ağustos'da yapılacağına göre ilk turdan ikinci tura kalacak birinci aday  sayın Tayyip Erdoğan olacak.Hatta Ak Partililer ilk turda seçilecek diyor.

Efendim bunlar kesin değil Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül de aday olabilir, daha belli değil.

Sayın Abdullah Gül, başbakan olmaya razı ama Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra başbakanın yetkilerini de kullanmak istediğinden (ki halk seçeceğinden hakkı da olabilir) yetkisiz başbakan olmak istemiyor. Yani bize göre aday kesinlikle Sayın Tayyip Erdoğan'dır.

Peki ilk turda seçilebilir mi? Tamamen diğer adaylara bağlı.

Eğer muhalefet nasıl olsa seçim iki turlu o yüzden ilk turda kendi adayımızla girelim ama diğer muhalefetin oyunu da alabilecek bir adayla yola çıkalım düşüncesiyle hareket ederlerse ki bize göre de öyle yapacaklar,
Tayyip Erdoğan ilk turda Cumhurbaşkanı seçilebilir. Muhalefet açısından bu taktik yanlıştır.

Örneğin CHP yönetimi MHP tabanından da oy alabilecek biriyle yola çıkarsa bu aday yine CHP'nin adayı olacaktır.(Mansur Yavaş gibi)

MHP de CHP tabanından oy alabilecek bir adayla yola çıkarsa bu aday da yine MHP'nin adayı olacaktır.(Meral Akşener gibi)

Bu model ilk turda Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı yapar. Çünkü her parti kendi adayına oy verirken, kendi adayının partisini temsil edemeyeceğini düşünen seçmenler de tepki olarak Sayın Tayyip Erdoğan'a oy verebilirler.

Kaldı ki hiç aday çıkarmadan kurnazca seçimde belirleyici olmayı ve karşılığında da bazı tavizler koparmayı yeterli kazanç olarak gören bir BDP vardır ve oyları banko sayın Tayyip Erdoğan'a dır.

CHP ve MHP bu oyuna niçin düşerler? İkinci tura kendi adayları kalırsa diğer muhalefet de kendi adaylarına oy versinler diye düşerler. Ama seçim birinci turda bitince tıpkı yerel seçim sonuçları gibi hüsrana uğrarlar.

BUNLAR TEPE TERCİHLERİ AMA SONUÇLARI TABAN BELİRLİYOR:

SEÇMEN NE DÜŞÜNÜR?

1-Yıllardır yapılan seçimler şunu çok net olarak gösterdi ki seçmen siyasi partiye değil LİDER' e oy veriyor.

2-Lidere oy verirken de iki şey arıyor.Karizma ve güven.Yani liyakat bile üçüncü sırada kalıyor.

3- Seçmeni algı operasyonları yönlendiriyor ve mutlu seçmen mutluluğunun devamı için, mutsuz seçmen ise daha beterini görmemek için istikrara oy veriyor.

PKK gibi doğal ya da suni bir vatan hainliği varsa vatanseverlik yapanı ateşli bir şekilde tercih ediyor.

MUHALEFET NE YAPMALI?

1- Kesinlikle daha birinci turda tek aday üzerinde anlaşmalı ve ayrı ayrı aday çıkarmamalı.Ayrı ayrı aday ilk turda seçimi kaybettirir, bundan eminiz.

2-Üzerinde anlaşılacak kişi CHP'li de olmamalı, MHP'li de olmamalıdır.İki partinin dışında, taraf olabilir ama iki partiden birine yakın biri kesinlikle olmamalı.İki partinin ortak noktası ise Atatürkçülük olup anlaşılacak adayın Atatürkçü olması iki parti açısından yeterli olmalı.

3- Memur ya da bürokrat gibi siyaset dışından biri olmamalı tam tersine siyasetin tam içinde olan biri olmalı.Çünkü siyaset yapmadan halkın oyunu alabilmesi mümkün değildir.

4- LİDER olmalı ve liderliği halk tarafından kabul edilmiş biri olmalı.Ve müthiş karizmatik biri olmalı.Öyle karizmatik biri olmalı ki Sayın Tayyip Erdoğan'dan daha karizmatik, daha yakışıklı, daha civan gibi,çakı gibi biri olmalı.Mazisi temiz, şanlı, vatan ve millet hizmetiyle geçmiş, yaşlıların, gençlerin, vatan sevdalılarının sevdalısı olmalı ki müthiş karizmatik sayın Tayyip Erdoğan'a karşı ilk turda seçilebilsin.

VAR MI BÖYLE BİRİ?




BİZE GÖRE OSMAN PAMUKOĞLU' DUR. İLK TURDA CUMHURBAŞKANI OLUR.  

Karizması Sayın Tayyip Erdoğan'ın karizmasından daha iyi. Efsane komutan olarak biliniyor, tüm halk gerçek bir lider olarak görüyor.Herkes vatanseverliğinden emin.Sözleriyle gençler kendinden geçiyor. Sağcısı,solcusu,futbolcusu herkes seviyor ve herkes O'nu sadece vatansever olarak biliyor, bir ideoloji adamı olarak görmüyor.

Efendim! Ama HEPAR seçimlerde oy alamıyor?

HEPAR' ın parası yok ve çoğu yerde teşkilat bile kuramamış.Tabi ki seçmen teşkilat levhasını karşısında görmediği partiye oy vermeyecektir.Eğer HEPAR tüm illerde, ilçelerde ve beldelerde teşkilatlarını kurabilmiş olsaydı inanın çok daha fazla oy alırdı.

Osman Pamukoğlu' nun Türkiye'de oyunu alamayacağı kişiler sadece Ak Parti fanatikleri ile PKK fanatikleridir. CHP' lilerin oyunu alır. MHP' lilerin oyunu siler süpürür. BBP' lilerin oyunu yine aynı.

CHP ve MHP bir araya gelirse Osman Pamukoğlu' nda anlaşılırsa ve BBP ile Saadet Partisi ile de anlaşıp dört partinin tüm ilçe teşkilatlarına Osman Pamukoğlu'nun yakışıklı resimlerini, kahramanlık resimlerini asarlarsa NE OLUR? 

EL CEVAP: Eğer bu olay iki ay içinde olursa Sayın Tayyip Erdoğan bize göre Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçer.  

Osman Pamukoğlu, siyasetin içinde olduğundan seçim çalışmalarını da etkin biçimde yürütebilir.

Algı operasyonlarına karşı da tek cümlesi yeter: 

"Ben PKK' lıların,ayrılıkçıların,ayrı devlet kurmak isteyenlerin,özerklik isteyenlerin oylarını istemiyorum, gidin oyunuzu Tayyip Erdoğan'a verin" desin yüzde 65 ile ilk turda seçilir.Bundan adım gibi eminim.




15 Nisan 2014 Salı

HZ.MEHDİ AS 12. İMAM OLURSA NASIL ZUHUR EDER?

HZ.MEHDİ AS 12. İMAM OLURSA NASIL ZUHUR EDER?



12.İMAM MUHAMMED MEHDİ AS; HİCRİ 15 ŞABAN 255 TARİHİNDE MİLADİ 869 YILINDA SAMARRA'DA DOĞDU.

ALEVİ VE Şİİ KAYNAKLARINDA AHİR ZAMANDA GELECEK OLAN HZ.MEHDİ HİÇ TARTIŞMASIZ 12.İMAM'DIR.

PEKİ DELİLLER NELER?

EHLİ BEYT KAYNAKLI PEK ÇOK HADİS, BİZZAT ON İKİ İMAMLARIN AKTARIM VE İFŞAATLARI.

EHLİ SÜNNET KAYNAKLARINDA İSE HZ.MEHDİ'NİN HEM 12.İMAM OLACAĞINA DAİR, HEM DE BAŞKA BİRİSİ OLACAĞINA DAİR Şİİ VE ALEVİ KAYNAKLARI GİBİ KESİN BİR İDDİA YOK.

PEKİ HZ.MEHDİ AS 12.İMAM İSE NASIL ZUHUR EDEBİLİR?

Ehli sünnet alimlerinin de itiraz ettiği en önemli husus 12.İmam'ın zuhurunun İMTİHAN SIRRINA  AYKIRI OLACAĞI hususuydu. Yani 869 da doğmuş ise bugün 1145 yaşında olması gerekir. Bu mümkün değildir.

Bu yazımızda bunun mümkün olup olmadığı hususuna değinmeyeceğiz, çünkü "12.İmam Hz.Mehdi olabilir mi?" başlıklı yazımızda bunu açıklamış ve Kuran-ı Kerim'e göre bu mümkündür demiştik.

Eğer 12.İmam Hz.Mehdi ise zuhuru da imtihan sırrına aykırı olmaksızın şöyle olabilir: ALLAHU ALEM.

Zamanın kutbu olan Nakşibendi şeyhine dört-beş yaşında çok güzel bir çocuk getirilir.İnsan kılığında iki meleğin getirdiği çocuğu evliya olan şeyh; ailesinin yanında kimsesiz, öksüz ve yetim bir çocuk diye alır ve büyük bir sevinçle evlat edinir. O anlar ama çevresindeki hiç kimse şüphelenmez.

Oysa o çocuk 869 yılında doğan ve Samarra' da bir mağarada meleklerin korumasında tıpkı ASHAB-I KEHF gibi 1100 sene uyutulduktan sonra uyarılıp yetiştirilmek üzere zamanın kutbuna emanet edilen 12.İmam Hz.Mehdi AS'dır.Sene 1984'tür.

Önce Nakşibendi ahlakı üzere yetiştirilir ve müspet ilimler için en kaliteli okullara gönderilir. Sonra eğitim faaliyetleri ile ünlenmiş başka birine emanet edilir ve en iyi eğitimlerle en yüksek makamlara hazırlanır.

O bir taraftan himayesi altında olduğu şeyhleri tarafından yetiştirilirken, kendisi de manevi alemde Kum kenti alimleri ile zuhuruna ilişkin bilgiler paylaşır.(Adamlar yalan söylemiyorlardır, rüya aleminde veya tecelli de perde arkasından görüşüyorlarmış)

O artık bir devlet için hayati derecede önemli biridir ve kendisine Suudi Arabistan'da meydana gelen iktidar kargaşasında Mekke'den bir ayaklanma başlatarak Hicaz Emiri olma görevi verilir.

Mekke' de Vahhabi güçlerine karşı amansız bir mücadeleye girişir ama yalnız değildir. ALLAH'ın CC koruması altındadır. Arkasında ise mensubu bulunduğu koskoca bir Türk Ordusu vardır.

Önce Mekke Vehhabi kuvvetlerini dağıtır, üzerine gönderilen Süfyan Ordusu da Beyda da batırılınca Hicaz Emiri olur.

OLABİLİR Mİ? OLABİLİR..

ALLAH-U ALEM.HER ŞEYİN EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.  

12 Nisan 2014 Cumartesi

ANITKABİR İNŞAATI İLE ATATÜRK'ÜN NE ALAKASI VAR?

ANITKABİR İNŞAATI İLE ATATÜRK'ÜN NE ALAKASI VAR? 



BU RESİM ÇEŞİTLİ YERLERDE YAYINLANIYOR VE MALZEME YAPILARAK ATATÜRK KARALANMAYA ÇALIŞILIYOR...

CAHİLCE USANMADAN SALDIRANLARA, USANMADAN ANLATMAK GÖREVİMİZ VESSELAM..

ANITKABİR İNŞAATININ PROJE YARIŞMASI 1 MART 1941 DE YAPILIYOR. 

İNŞAATA 9 EKİM 1944 TARİHİNDE BAŞLANIYOR. 

VE İNŞAAT 1 EYLÜL 1953 TARİHİNDE TAMAMLANIYOR.



1 MART 1941 DE CUMHURBAŞKANI İSMET İNÖNÜ, BAŞBAKAN REFİK SAYDAM' DIR.

9 EKİM 1944 DE CUMHURBAŞKANI İSMET İNÖNÜ, BAŞBAKAN ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU' DUR.

1 EYLÜL 1953 DE CUMHURBAŞKANI CELAL BAYAR, BAŞBAKAN ADNAN MENDERES' DİR.


YUKARIDAKİ KİŞİ VE TARİHLERE BAKILINCA ANITKABİR'İN PROJE VE İNŞAATA BAŞLANMASI AŞAMASINDA MİLLİ ŞEFLİK DÖNEMİNİN GEREĞİ OLARAK SÖZ SAHİBİ OLAN İSMET İNÖNÜ'DÜR. 

VE ANITKABİR BEĞENİLMİYORSA SORUMLUSU DA İSMET İNÖNÜ'DÜR.

VİCDAN SAHİPLERİNE SORUYORUZ:

1938 YILINDA ÖLEN VE ANITKABİR İNŞAATI İLE UZAKTAN YAKINDAN HİÇ BİR İLGİSİ OLMAYAN ATATÜRK'E SALDIRMAK HANGİ VİCDANA SIĞAR?

ATATÜRK'ÜN ANITKABİR İLE İLGİLİ, PROJESİ VEYA İNŞAATINA DAİR HERHANGİ BİR VASİYETİ Mİ VARDI? HAYIR YOKTU.

O ZAMAN EL İNSAF DİYORUZ.

UNUTMAYALIM Kİ İSMET İNÖNÜ BİR OSMANLI PAŞASI DEĞİLDİ AMA ATATÜRK BİR OSMANLI PAŞASIYDI.

MİLLİ MÜCADELE TAMAMLANDIĞINDA İNÖNÜ HALA BİR ALBAYDI.

OYSA ATATÜRK'E PAŞALIK ÜNVANI 1 NİSAN 1916 DA BİZZAT II.MAHMUT'UN TORUNU CENNETMEKAN ABDÜLHAMİD HANIN KARDEŞİ SULTAN V.MEHMET REŞAT TARAFINDAN VERİLMİŞTİ.(MEHMET REŞAT MEVLEVİ İDİ)

CENNETMEKAN ABDÜLHAMİD HAN İNGİLİZ GİZLİ SERVİSİNE SAAT AYARLI BİR BOMBA KOYMUŞTU. 

SAATLİ BOMBA YÜZ SENE SONRASINA YANİ 2023 TARİHİNE KURULMUŞTU.2023 TARİHİNDE O BOMBA PATLAYACAK VE İNGİLİZ'DEN OSMANLI'NIN VE MÜSLÜMAN TÜRKLERİN İNTİKAMI ALINACAKTI.

ACABA O BOMBAYI BİZZAT KOYAN KAHRAMAN TÜRK KUMANDANI KİMDİ?  



BİZ O SİYAH SANCAĞI GÖKYÜZÜNDE HER GECE GÖRÜYORUZ.

GERÇEK ŞU Kİ SİYAH SANCAK BİN YILDAN BERİ VAR VE CENNETMEKAN ABDÜLHAMİD HAN'DAN SONRA BEŞ VEYA ALTI DEFA DAHA EL DEĞİŞTİRDİ.

ŞU AN KİMDE OLDUĞUNU BİLMİYORUZ AMA İKİ YIL İÇİNDE ÖĞRENEBİLECEĞİMİZİ UMUYORUZ İNŞAALLAH.

SİYAH SANCAK


SİYAH SANCAK

KURTLAR VADİSİ PUSU SON BÖLÜMDE SİYAH SANCAKI ANLATTI. SİYAH TÜRK BAYRAĞI DA DAHİL OLMAK ÜZERE BİZ DAHA ÖNCE YAZMIŞTIK ELHAMDÜLİLLAH. 



LİNKTEN İZLEYİNİZ:

https://tr-tr.facebook.com/photo.php?v=544412445667190&set=vb.468087959966306&type=2&theater




MUTA NİKAHI

CÜBBELİ AHMET HOCA ANLATIYOR



LİNKTEN İZLEYİNİZ

http://www.samanyoluhaber.com/web-tv/cubbeli-ahmet-hocaefendi-muta-nikahi-buyuk-haramdir-8301-video-haberi/



9 Nisan 2014 Çarşamba

GÜNAYDIN VE YAZIKLAR OLSUN

GÜNAYDIN VE YAZIKLAR OLSUN




HAKİKATEN GÜNAYDIN VE HAKİKATEN YAZIKLAR OLSUN.

FEHMİ KORU TÜRKİYE'Yİ ABD DİNLİYOR DEMİŞ VE BU BEYANI HAYRET VERİCİ BİR MANŞET OLARAK HATTA GÜNÜN MANŞETİ OLARAK BASINDA YER ALMIŞ.

BLOĞUMUZU TAKİP EDENLER GAYET İYİ BİLİRLER Kİ BİZ TÜRKİYE'Yİ ABD'NİN DİNLEDİĞİNİ VE SON SENARYODA HEM AKP'Yİ HEM DE CEMAAT'İ KARŞILIKLI İTHAMLARLA BİRBİRİNE DÜŞÜRÜP İKİSİNİ DE BİRDEN YOK ETMEK İSTEDİĞİNİ ÇOK ÖNCE YAZMIŞTIK.

DEĞERLİ TAKİPÇİLERİMİZ BUNA ŞAHİDDİR. YAZILAR DA BU SİTEDE HALA DURUYOR İSTEYEN BAKABİLİR.

PEKİ ABD BU CEMAAT- AKP ÇATIŞMASINDAN NE UMUYOR?

BUNU DA YAZDIK AMA TEKRAR EDELİM.

TÜRKİYE'DE AKP İLE İŞİ BİTTİ, ARTIK KÜRTLER PKK'YI RESMİ TEMSİLCİLERİ OLARAK GÖRÜYOR.AKP NİN İŞİ BUYDU VE TAMAM OLDU.

CEMAAT İLE ABD'NİN İŞİ RUSYA NEDENİYLE KÜRESEL ANLAMDA BİTMEZ. AMA TÜRKİYE'DE CEMAATİN BİTMESİ LAZIM ÇÜNKÜ EVET ÇÜNKÜ CEMAAT KÜRT DEVLETİNE, ÖZERKLİĞE, FEDERASYONA KARŞI.

O NEDENLE AKP TAMAMIYLA BİTECEK, CEMAAT İSE TÜRKİYE'DE BİTECEK AMA DÜNYADA RUSYA'YA KARŞI KULLANILMAK İÇİN BİTİRİLMEYECEK.

YOKSA CEMAATİN İŞİ DE ABD DIŞ İŞLERİ BAKAN YARDIMCISININ AĞZINDAN ÇIKACAK TEK BİR CÜMLE İLE KOLAYCA BİTİRİLEBİLİR.AMA HENÜZ ZAMANI DEĞİL.(AMA CEMAAT GİZLİ PUSUYA YATACAK BUNU DA YAZALIM)


İŞTE BUNLARA GÜNAYDIN VE İŞTE BUNLARI BİZ BİLE AÇIKLADIĞIMIZ HALDE GÖREMEYEN BÜYÜKLERİMİZE YAZIKLAR OLSUN...

BU VATAN BU KADAR UCUZ KAZANILMADI.. 

3 Nisan 2014 Perşembe

SİYAH SANCAKLILAR (6)
PEKİ SİYAH SANCAKLILAR NE YAPACAKLAR? KİMİNLE SAVAŞACAKLAR? NEREDE? NASIL?



Siyah Sancaklıların ne yapacakları ile ilgili hadis yorumları birbirinden farklı sonuçlar ortaya koysa da aslında hepsi de doğrudur ve çelişki yoktur.

Hadisleri ve hadis yorumlarını yazılarımıza almıyoruz çünkü çok hadis var, çok yorum var. İsteyen takipçilerimiz bu hadisleri ve yorumlarını internetten kolaylıkla bulabilirler. 

Ayrıca Gaybi Haberler ve Gaybi Hadisler isimli kardeş bloglarda sadece bu hadisleri okuyabilirler.

Biz doğrudan çıkarabildiğimiz sonuçları paylaşalım.

Bir hadis yorumu Siyah Sancaklıların Horasan’dan çıkıp KUFE’ye geleceğini, orada Süfyan’ın ordusunu yenip Hz.Mehdi’ nin Mekke’den zuhurunu bekleyeceğini anlatıyor.

Başka bir hadis yorumu ise yine Horasan’dan çıkacaklarını ama İlya’ ya kadar (KUDÜS) ilerleyeceklerini ifade ediyor.

Yine başka bir hadis yorumu Siyah Sancaklıların Şam’dan Mısır’a gideceklerini orada ABD orduları ile yedi ay savaşacaklarını belirtiyor.

Siyah Sancaklılar Ordusunun Kahraman Türk Ordusu olduğunu önceki beş bölümde açıklamaya çalışmıştık.

Şunu hemen belirtelim. Bizim araştırmalarımıza göre ÜÇ TANE Siyah Sancaklılar Ordusu var.

Birincisi Kahraman Türk Ordusu’dur.

İkincisi İran vurulduğu anda İran’ın kuzey doğusundan ve Afganistan bölgesinden çıkacak olan ordudur.

Üçüncüsü ise bunlara yardıma gelecek olan ve Maveraünnehirden çıkacak olan Haris Bin Harras’ın ordusudur.

Bu orduların hepsi de düzenli ordular olup, hiç birisi El Kaide gibi terörist gruplar değildir.
Belgesi ise şudur ki El Kaide isteseydi Sudan’dan Sina Yarımadasına geçer ve tünellerden doğruca Gazze’ye geçebilirdi. Hem de silahları ile birlikte. Bu mümkündü ama CIA-MOSSAD’ın izni ve emri ile hareket edenler için BU İMKANSIZDIR.

Gelelim senaryo ile Siyah Sancaklıları anlatmaya:

Kudüs’e gidecek olan Siyah Sancaklılar Kahraman Türk Ordusu’dur.

Kufe’ye inecek olan Siyah Sancaklılar ise İran’ın kuzeydoğusundan çıkacak Siyah Sancaklılardır. Bunlar Horasan, Tacik ve Afgan Türklerinden oluşan ordudur.

Üçüncü Siyah Sancaklılar ordusu ise (Haris Bin Harras'ın ordusu) Kazakistan,Türkmenistan ve Özbekistan bölgesinden Hazar Denizi'nin doğusundan İran'a gelecek, doğudan gelen Siyah Sancaklılar Ordusuna yardım edip onlarla birleşip Kufe'ye inecek Ordudur.

Şamdan Mısır’a gidecek olan Siyah Sancaklılar ise bu üç ordunun birleşmesinden sonra Hz.Mehdi AS’nın komutasında ABD’nin Ortadoğu’daki son kuvvetlerini Mısır’dan defedecek ordudur.

SENARYO GENİŞ BİR SONRAKİ YAZIDA YAZALIM.
DEVAM EDECEK




KÜRT KARDEŞLER.. APO DENEN AJANA KANMAYINIZ

KÜRT KARDEŞLER.. APO DENEN AJANA KANMAYINIZ

AVUKATLARI ARACILIĞIYLA TWİTTER'DEN PAYLAŞIMLAR YAPMIŞ VE TEHDİTLER SAVURMUŞ






Apo’dan ‘iç savaş’ tehdidi: Diyarbakır ayaklanırsa 30 yıllık bilanço kadar olur Abdullah Öcalan, Twitter’da yayımladığı mesajlarında Güneydoğu’da özerkliği kabullendirmek için iç savaş tehdidini yükseltti. ‘5 milyon kişi de ölse biz bu teslimiyeti asla kabul etmeyiz’ iletisini paylaştı Yerel seçimlerin ardından Güneydoğu’da özerklik çalışmalarını hızlandıracağını daha önce açıklayan PKK, bu amacına ulaşmak için Batı’da iç savaş tehditlerine başladı. Abdullah Öcalan’ın avukatları tarafından yönetilen Twitter hesabından, 2 Nisan gününün ilk saatlerinde tehdit mesajları yayınlandı. Öcalan’ın mesajlarının yanı sıra, BDP’nin kazanamadığı bazı ilçelerde silahlı PKK’lıların da karıştığı bildirilen ve çatışmaların yaşandığı eylemlerle, zor yoluyla belediye sayısını artırma girişimleri oldu. KCK Yürütme Konseyi, herkesi Türkiye çapında eyleme çağırdı. ‘5 milyon kişi de ölse...’ Öcalan’ın yayınladığı mesajlarda, Güneydoğu’da özerk bölgeyi genişleterek ilan etmek için iç savaş tehdidi savruluyor. Öcalan’ın yayınladığı mesajlarda dikkat çekici ikinci boyut, AKP’ye “Siz Batı’yı biz Güneydoğu’yu aldık, bölgemize karışmayın” mesajı olarak okunabilecek şekilde. Mesajların ilk bölümü şöyle: “AKP içinde Kürtler var, başbakan onlara her istediğini yaptırabilir. Bu onun hakkıdır. Fakat biz özgür Kürtler, özgürlük hareketine bağlı Kürtler bu siyasi fahişeliği, bu irade kırmayı asla kabul etmeyeceğiz. 5 milyon kişi de ölse biz bu teslimiyeti asla kabul etmeyiz.” ‘Diyarbakır ayaklanırsa 30 yıllık bilanço kadar olur’ Öcalan mesajlarına iç savaş tehdidiyle şöyle devam ediyor: “Toplumda bir birikim var. Örneğin, Yüksekova gibi bir yerde kent çatışması olursa ne olur? Yüz bin kişi bir anda sokağa dökülür, halk arasına gerilla da karışırsa, uçaklar kalkar, bombalar, panzerler tarar, bir anda on bin kişi ölebilir. Bunun İstanbul, Mersin, Adana, Diyarbakır gibi kentlerde olması halinde, Diyarbakır gençlerini böyle bir durumda kim durdurabilir? Ben Diyarbakır’ı biliyorum, Diyarbakır’ın gençleri bir hareketlendi mi, sokak aralarına yayıldı mı, aralarına bir de gerilla katılmışsa kimse durduramaz. Böyle şeyler gelişirse, kent çatışmalarına sıçrarsa, bir günlük bilanço otuz yıllık süreçteki bilanço kadar olur. O zaman böyle bir durumda asker-polis de halkın karşısında duramaz, ya memleketine kaçar ya birliğine çekilir.” Çankaya pazarlığı PKK yayın organlarında sözü geçen yazarlardan Cahit Mervan da aynı gün “Çankaya Köşkü mü, Ceylanpınar mı?” başlıklı yazısında benzer bir tehdidi savuruyor: “Bir bakarsınız ki, Ceylanpınar gibi küçük, güzel ve demokrasi isteyen bir kenti düşürmeye kalkarken, şehirlerinizi, sokaklarınızı iç savaş sarmış. Bu saatten sonra tercih Erdoğan’ındır. Savaş çıkararak Çankaya Köşkü’ne çıkmak mı önemli? Yoksa Ceylanpınar ve Kürdistan halkının iradesine saygı göstermek mi?” KCK’dan metropollerde eylem yapma çağrısı KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklama yayınlayarak, herkesi eyleme çağırdı. Açıklamada şöyle dendi: “Tüm halkımız Ceylanpınar, Ahlat ve Kağızman başta olmak üzere iradesine sahip çıkarak direnen halkımızın yanında yer almalıdır. Halkın iradesine yönelik bu saldırılara karşı tüm Kürdistan’da ve metropollerde tepkisini ortaya koymalıdır. Kürt halkının iradesine ve emeğine yapılan saldırılara sessiz kalmayacağını herkese göstermelidir.

EY KÜRT KARDEŞLER!

BU ADAM 1978 DE ALMAN AJANIYDI, SOL DEVRİM AMAÇLADI.

1984 DE FRANSIZ AJANI OLDU. TUNCELİ'Yİ BÖLÜP ERMENİSTAN'A KATMAK İÇİN ÇALIŞTI.

1990 DAN BERİ MOSSAD AJANIDIR.VE TÜRKİYE'NİN GÜNEYDOĞUSUNU BÖLÜP İSRAİL'E KATMAK İÇİN ÇALIŞMAKTADIR.

ŞU AN ARKASINDA ABD SİYONİSTLERİ  İLE İSRAİL VARDIR.

TÜRKİYE'DE İÇ SAVAŞ ÇIKARIP, KÜRTLERİ KIRDIRIP GÜNEYDOĞUYU İNSANSIZ OLARAK İSRAİL'E KATMAK İÇİN ÇALIŞIYOR. KÜRDÜN-TÜRKÜN CANI ONUN İÇİN HİÇ ÖNEMLİ DEĞİLDİR.

BU AJANIN OYUNUNA GELMEYİNİZ. 
ALİMLERİN HADİS YORUMLARINA GÖRE:

2015 YILININ SONUNA KADAR TÜRKİYE'DEKİ HER TÜRK YA DA KENDİSİNİ TÜRK HİSSEDEN KÜRT VE DİĞER TÜM VATANDAŞLAR BÖLÜK BÖLÜK, ALAY ALAY MHP Lİ OLACAKLAR. 

2016 YILINDA İSE PKK' YA VE BU AJANA KANAN MASUM KÜRT KARDEŞLERİMİZ

 "KEŞKE BU ŞEREFSİZ APO AJANINA KANIP PKK'YA UYMASAYDIK DA HEPİMİZ DE MHP' Lİ OLSAYDIK" DİYECEKLER. 

BUNDAN EMİN OLUNUZ.

HADİS YORUMLARINDA TÜRKİYE'NİN BATI BÖLGELERİNDE BÜYÜK CAN KAYIPLARI OLMAYACAĞI AMA SÜFYANIN ASKERİ OLAN BU ŞEREFSİZE UYANLARIN GÜNEYDOĞUDA BÜYÜK ZARAR GÖRECEĞİ YER ALMAKTADIR.

AMAN HA..

İSRAİL'İN EMRİ ALTINDAKİ APO SİZE ASLA BARIŞ ÖNERMEZ.

ŞANLI TÜRK BAYRAĞINDAN BAŞKA ŞU AN YER YÜZÜNDE İSLAM'I TEMSİL EDEN BİR BAYRAK YOKTUR. 

BUNA SUUD VE İRAN BAYRAKLARI DA DAHİLDİR.

VE HEPSİ DE SİYONİST ORDULARINA KARŞI YİNE ŞANLI TÜRK BAYRAĞI ALTINDA TOPLANACAKLARDIR. VE BU GÜNLER ÇOK YAKINDIR.

SAKIN HA! 

KÜRT KARDEŞLERİMİZ OYUNA GELMEYİNİZ VE BU ŞEREFSİZE "HADİ ORDAN" DEYİNİZ.

"TÜRKLER BİZİM CANIMIZ CİĞERİMİZ" DEYİNİZ ÇÜNKÜ SİZLER TÜRKLERİN CANI CİĞERİSİNİZ.

SONU HEPİMİZ İÇİN DE ÇOK GÜZEL OLACAK İNŞAALLAH..



2 Nisan 2014 Çarşamba

MESUT AKGÜL YAZDI

MESUT AKGÜL YAZDI 
(İLK DEFA ALINTI BİR YAZI YAYINLIYORUZ)
                           EL AZİZ GAZETESİ YAZARI MESUT AKGÜL 
AKP/İsrail İttifakı Savaş İstiyor Ama TSK
Suriye’ye Girerse Soluğu Tel-Aviv’de Alır!

Başbakan Erdoğan’ın söyleminde, icraatında, duruşunda geçmişiyle kıyaslandığında büyük çelişkilerin, zikzakların, tutarsızlıkların olduğu konusunda hiç kimsenin şüphesi yok.
Ancak Başbakan Erdoğan’ın yaşadığı bu zihinsel mutasyonla ilgili kamuoyunda oluşan şüpheleri giderici, kafalardaki soru işaretlerini aydınlatıcı bir yaklaşım tarzına, bakış açısına, doğru-dürüst yapılan herhangi bir analize rastlamak mümkün değil.
Bunun iki nedeni var.
Bazı çevreler bağlı bulundukları güç odakları tarafından ellerine tutuşturulan metinleri okuyup ezberleyerek olaylara o çerçeveden bakmakla zorunlu olduklarından dolayı gerçeklerle, hakikatlerle herhangi bir bağ veya ilişki kurmaları söz konusu olamaz.
Olup bitenlerin farkında olan nitelikli azınlığın ise hakikatleri kamuoyu ile paylaşıp paylaşmama gibi bir dertleri yok.
Bu kesimlerin öncelikleri daima menfaatleri, çıkarları olduğundan yaptıkları tek şey bin bir dereden su getirip dezenformasyonlarla, illüzyonlarla toplumu tasarlamak için algı operasyonları düzenlemek.
İşin doğrusunu biz söyleyelim.
Başbakan Erdoğan milli derin devletin himayesinde iken söylemlerinde, eylemlerinde, tavırlarında, icraatlarında her daim doğruydu, haklıydı, sempatikti, sevecendi, tutarlıydı, başarılıydı, kazanandı!
Ne zaman Cumhurbaşkanı olma hırsıyla milli yapılanmayla ters düşüp tekrar İsrail’le işbirliğine yeltendi ise ondan sonra başladı zikzaklar, “U” dönüşleri, tutarsızlıklar, yalpalamalar, başarısızlıklar, kıvırmalar…
Başbakan Erdoğan’da eksen kaymasının söz konusu olduğuna, İsrail ve uzantılarıyla ittifak arayışlarına yeltendiğine dair ısrarla dillendirdiğimiz fikirleri somutlaştıran gelişmeler medyada manşetleri süslemeye başladı.
Bu konudaki ilk işaret fişeğini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yaktı.
Davutoğlu, Mavi Marmara saldırısının ardından İsrail ile ilişkilerin normalleşmeye en yakın olduğu dönemin yaşandığını söyledi.
AKP/İsrail dostluğuna dair en ilginç açıklamalar Başbakan Yardımcısı Arınç’tan geldi.
Arınç, şöyle diyordu:
“İsrail ile sürdürülen tazminat görüşmelerinde son aşamaya gelindi.
Seçimlerin ardından ilk işimiz tazminat konusunda sözleşmeyi imzaladıktan sonra İsrail ile ilişkilerde diplomatik düzeyde eski noktaya gelebilmek.
Karşılıklı olarak büyükelçi atamalarını başlatabiliriz! “
AKP/İsrail eksenindeki en sürpriz adımı Taraf gazetesi ifşa etti!
İsrail gizli servisi MOSSAD'ın eski Başkan Yardımcısı ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun şu anki enerji ve güvenlikten sorumlu temsilcisi David Maidan, gizlice Ankara'ya geldi.
Eski üst düzey MOSSAD yetkilisi MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı hükümet yetkilileriyle ikili görüşmeler sonrası aynı gün Türkiye'den ayrıldı.
İkili temaslarda Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e yapmayı planladığı ziyaretinin de ele alındığı bu ziyaretin nisan ayı içerisinde yapılması üzerinde durulduğu medyaya yansıdı.
Türkiye’nin uzattığı barış eline İsrail’den de güçlü destek geldi!
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bir basın toplantısında AA muhabirinin sorusu üzerine, Türkiye ile ilişkilerine yönelik, "Türk halkına mesajım, Türkiye ile eskiden olduğu gibi ilişkilerimizin iyi olmasını istiyoruz" diyordu.
AA muhabirinin, "Yakın zamanda bir uzlaşı olacak mı ?" şeklindeki sorusuna ise Netenyahu, "Umuyorum, olacak" cevabını vermişti!
Türkiye/ İsrail ilişkilerinin normalleşmesi adına İsrail işçi sendikalarından önemli bir açıklama yapıldı.
İsrail turizminde önemli bir pay sahibi olan İsrailli işçileri temsil eden sendikaların 4 yıldır sürdürdükleri boykot kaldırma kararının ardından 250 binin üzerindeki İsrail işçisi ve ailelerinin Türkiye'ye bu yaz tatil için gelebileceği belirtildi.
Ayrıca İsrail üzerinden Gazze'ye girecek malların girişini ve koordinesini yürüten COGAT merkezinden yapılan açıklamada “Gazze'de yapılan Türk hastanesinin yapımına yardımcı olmak ve desteklemek amacıyla inşaat malzemeleri, elektrik ekipmanları, telekomünikasyon ve sıhhi tesisat malzemelerinin girişine onay verildiği" ilan edildi.
Kamuoyunun gözleri önünde yaşanan bu gelişmelere rağmen Cemaate yönelik sürekli İsrail işbirlikçisi suçlamasında bulunan, Başbakan Erdoğan’ı yıllardır Davos fatihi diye yere göğe sığdıramayan sözüm ona İslamcı yandaşlar ise tekrar alevlenen AKP/ İsrail aşkıyla ilgili üç maymunları oynadılar!
Başbakan Erdoğan ile İsrail’in mercimeği çoktan fırına vermiş olmalarına radikal dinci Akit gazetesi ile köşe yazarlarından tek bir inilti dahi çıkmamış olması İslamcıların içine düştükleri riyakârlık, dalkavukluk, ikiyüzlülük, samimiyetsizlik bataklığında ne hale geldiklerinin bir göstergesiydi.
Filizlenmeye başlayan Erdoğan/İsrail aşkında iki tarafın birbirlerinden beklentileri oldukça farklı!
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları ile yayınlanan tapeler sonrası sıkıntılı günler yaşayan Başbakan Erdoğan’ın tek beklentisi, İsrail’in desteğiyle milli derin devletin önüne koyduğu barikatları aştıktan sonra Çankaya Köşküne çıkmak.
İsrail’in beklentisi ise eskiden olduğu gibi Türkiye’yi yeniden kendisiyle metres hayatı yaşayan sömürge tipi bir üçüncü dünya ülkesi konumuna getirmektir.
Bunun için izlenecek iki yol var.
Birincisi % 50 halk desteğine sahip, karizmatik bir liderin yönetimindeki AKP iktidarının toplumsal gücünü ve hükümet imkânlarını kullanarak milli derin devlete karşı birlikte taarruza geçip kaybedilen kaleleri yeniden geri almak.
Çankaya, TSK, YÖK, Üniversiteler, Merkez Bankası, sermaye, medya, siyaset, yargı, bürokrasi, emniyet vs.
İkincisi ise Türkiye’yi komşu bir ülke ile savaşa soktuktan sonra tıpkı 1. Dünya Savaşındaki gibi yedi düveli başına toplayıp Osmanlı İmparatorluğu nasıl tarumar edildiyse aynı şekilde ülkemizi de Büyük İsrail Krallığı için bölüp parçalamak.
Peki, İsrail, Erdoğan ve AKP iktidarı eliyle bu hayallerine kavuşabilir mi?
Elbette mümkün değil.
Çünkü milli derin devlet deyim yerindeyse limon gibi sıkılmış bir Erdoğan’ı İsrail’e terk etti!
“Ne limon gibi sıkılması, AKP yerel seçimlerde %45 oy aldı” dediğinizi duyar gibiyim.
Limon gibi sıkılmıştan kastettiğimle seçimlerde AKP’nin başarısı arasında hiçbir ilişki olmadığını anlamak için fazla uzun bir zamana ihtiyaç yok!
Ne demiş atalarımız?
“Dereye su gelene kadar, kurbağanın gözü patlar!”
Muzun işe yarayan kısmını tümüyle yutan milli devlet sadece kabuğunu İsrail’e ikram etti!
İşte bu yüzden MİT Müsteşarı Hakan Fidan kanalıyla sağlanan Erdoğan/İsrail birlikteliğinden çıkarılmak istenen bir Türkiye/Suriye savaş kumpasını yüzlerine, gözlerine bulaştırıp rezil rüsva oldular.
Milli derin devlet ise bu kumpastan çok büyük kazanımlar devşirdi!
Hazır Erdoğan avucunun içindeyken Türkiye’yi Suriye’ye saldırtmak isteyen İsrail, bunun şartlarını da kendince ayarlamış ve haince planı devreye sokmuştu.
Önce Irak Şam İslam Devleti Örgütü, Şanlıurfa'nın Birecik sınırları yakınlarında bulunan Süleymanşah Türbesinin 3 gün içinde boşaltılıp Türk bayrağının indirilmemesi halinde türbeyi yerle bir edecekleri tehdidinde bulundu.
Bu tehditten kısa bir süre sonra Niğde'nin Ulukışla ilçesinde 2 güvenlik görevlisinin şehit olduğu saldırıyı gerçekleştiren 3 IŞİD üyesinin yakalandı.
Gerçekleştirilen kışkırtmaların arkasında kamuoyuna en büyük tehdit ve düşman olarak IŞİD’i gösterme gayretleri yatmaktaydı.
İsrail, ne zaman Türkiye’yi ekonomik, siyasi, askeri, toplumsal anlamda kendisine bağımlı, mahkûm ve mecbur bırakmak istemişse yönettiği korkunç medya gücüyle mutlaka sanal bir düşman ve tehdit algısı yaratmıştır.
Ülkemizdeki sağ/sol terörünü, Alevi/Sünni; Türk/Kürt çatışmasını körükleyen, ASALA ve PKK’yı başımıza bela eden ya da irtica, bölücülük, laiklik, Atatürkçülük gibi kavramların arkasına saklanarak toplumu kamplaştıran gerçek irade İsrail’dir.
İsrail’in 40 yıldır hayalini kurduğu ancak bir türlü hayata geçiremediği komşu bir ülke ile Türkiye’yi savaşa sokma planlarında şimdiye kadar sürekli olarak savunmada kalan milli derin devlet son Türkiye/ Suriye krizinde kendisinden beklenmedik tüm dünyada şaşkınlıkla karşılanan sürpriz hamleler yaptı.
Eğer Türkiye bir komşu ülke ile savaşmak istemiyorsa- ki bu intihar demektir- İsrail’in komplolarına karşı tedbir olarak sürekli savunma refleksiyle hareket ediyor olmaktan hiçbir yarar elde edemez.
Çünkü boşa çıkarılmış bir provokasyona karşı İsrail her zaman yeni bir provokasyonla cevap verme alışkanlığından asla vazgeçmeyecektir.
Böyle küresel provokasyonlarla bir daha karşılaşmak, yol açtığı siyasi, ekonomik, toplumsal sorunlarla uğraşmak istemeyen Türkiye’nin önünde tek bir seçenek var.
İsrail’i bu emelinden vazgeçirmek!
Bununda tek bir yolu var.
O da İsrail’le savaşmayı göze almaktır.
İşte milli derin devlet bu sefer öyle yaptı.
Savunmada kalmak yerine adeta taarruza geçti!
Savaş tamtamları çalan İsrail’in restine restle karşılık verdi!
Milli devletin, Suriye ile savaşmak hususunda oldukça iştahlı, istekli ve arzu dolu bir yaklaşım sergilemesi başta İsrail olmak üzere bütün dünyada şok etkisi yarattı.
Devletin tüm üst düzey yöneticileri Süleymanşah Türbesine yapılacak bir saldırıyı Türkiye’ye yapılmış kabul edeceklerini ve hiç düşünmeden askeri operasyon düzenleyeceklerini uluslararası topluma ilan ettiler.
Bununla yetinmeyen Türkiye, beklenmedik oldukça da riskli bir hamle daha yaptı ve sınır ihlali gerekçesiyle Suriye savaş uçağını düşürdü.
Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre Suriye, son 4 ayda uçak ve helikopterlerle 42 kez sınırlarımızı taciz etmişti. Öte yandan 4 ayda Suriye füze sistemleri 33 kez Türk hava sahasında uçan uçaklarımıza kilitlenmişti.
Toplamda 4 ayda 75 kez taciz edilmiştik.
75 kez yapılan tacizlere soğukkanlılıkla yaklaşan ve asla cevap verme ihtiyacı hissetmeyen TSK, AKP-İsrail işbirliğinin Türkiye/Suriye savaşı çıkarma hesaplarını yaptığı bir dönemde Suriye savaş uçağını düşürdü!
Türkiye’nin Suriye’ye bir askeri operasyon düzenlenmesiyle ilgili oldukça iştahlı, arzulu, kararlı bir irade ortaya koyması İsrail başta olmak üzere Siyonist mihraklarda telaş, korku ve gerginliğe neden oldu.
İsrail’in kafasını karıştıran, korkuya, endişeye iten neden ise 40 yıldır buna benzer provokasyonlara karşı daima savunma refleksiyle karşılık veren Türkiye’nin şimdi savaşa girmek konusunda neden bu kadar istekli olduğu sorusuydu?
Türkiye’nin dünyaya vermek istediği mesaj oldukça açıktı.
“Eğer ben Suriye’ye bir askeri müdahale yapmak zorunda kalırsam bilinsin ki, Şam’la yetinmem, soluğu Tel Aviv’de alırım!”
Bu mesajı çok iyi okuyan İsrail,  enerji ve güvenlikten sorumlu temsilcisi David Maidan’ı acilen ülkemize gönderdi.
MOSSAD’ın eski Başkan Yardımcısı Maidan’ın ikili görüşmelerde Suriye’ye yönelik olası askeri operasyon konusunda Ankara’ya kimyasal silah uyarısında bulunduğu söyleniyordu!
Milli devletin “Hedefimizde Tel Aviv var” tehdidini çok iyi anlayan İsrail, AKP iktidarına “Suriye’ye girerseniz kimyasal silah saldırısına uğrarsınız” uyarısında bulunarak önceden teşvik ettiği savaştan Türkiye’yi vazgeçirmeye çalışıyordu!
İsrail/AKP koalisyonunun ülkeyi Suriye bataklığına çekme kumpasını boşa çıkaran milli devlet her zaman olduğu gibi Dünya Siyonizm’ini kazdıkları kuyuya düşürmeyi başardı.
Suriye eksenli ülkemizde yaşanan sürpriz gelişmelerin kamuoyunda yol açtığı siyasi, kültürel, diplomatik tartışmalar sayesinde bundan böyle dış ya da iç yapılacak hiçbir provokasyon istismar edilerek bir Türkiye/Suriye savaşını çıkarma ihtimali artık kalmamıştır.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarının Fethullah Gülen’i de aşan “bir üst akıl" tarafından planlandığını itiraf etmişti!
Milli derin devletin üstün siyasi aklı, gücü, kuvveti, kudreti, kuşatıcılığı karşısında titrememek, şapka çıkarmamak, hayranlık duymamak için siyaseten kör, sağır ve dilsiz olmak gerek.
Bu öyle bir kozmik güç ve tasarruf ki, milli devletin gücünün yettiği yere Dünya Siyonizm’inin hayali bile erişemez!

Sayı: 804 

DEĞERLİ ARKADAŞIMIZ MESUT AKGÜL'E TEŞEKKÜR EDERİZ