CUMHURBAŞKANI R.TAYYİP ERDOĞAN'A İRAN GEZİSİNDE SUİKAST DÜZENLENEBİLİR. DİKKATİ OLUNMALI.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 7 Nisan Salı günü İran'a resmi bir ziyaret yapacak.İlişkilerin iyi olduğu dönemde- yani önceden- planlanmış bir ziyaret bu.
İran'ın özellikle Yemen'deki faaliyetlerinden sonra Türkiye-İran ilişkilerinde bir gerilim yaşanmasından dolayı İran'dan farklı sesler, bu ziyaretin iptalini istemişlerdi.
Ziyaret iptal edilmeyince İran'da daha yüksek tepkilere neden oldu.Devrim Muhafızları Gönülleri de dahil olmak üzere pek çok kişi ziyaret esnasında Erdoğan'ı protesto etmeye hazırlanıyor.
İran Devlet yönetimi de bu ziyarete soğuk bakıyordu ve şimdi bu protestolarla Erdoğan'a verilecek tepkilere müspet bakacaklar.
Resmi olarak veremedikleri tepkileri halk aracılığı ile verip dolaylı protesto yolunu seçecekler.Çünkü bir siyasetçi için görülebilecek en etkili muhalefet doğrudan doğruya halkın yapacağı protestodur. Erdoğan'ı sokakta halk protesto edecek.
Gittiği her yerde halkın sevinç gösterilerine alışık Erdoğan İran'daki protestolardan etkilenecek mi bilinmez ama bu ziyarette çok ama çok önemli iki PROVOKASYON tehlikesi var.
Birincisi ya Erdoğan'a destek vermek için Türkler de Tahran'da gösteri yaparsa ve geçtiğimiz günlerde bir futbol maçı nedeniyle Azeri Türkleri ile Acemler arasında olan olayların çok daha büyüğü gerçekleşirse ne olacak?
CIA ve MOSSAD'ın Azerbaycan aracılığı ile İran'daki Türkleri kışkırtma çabalarının olduğu bilinen bir gerçek.
Bugüne kadar ki İran ziyaretlerinde orada yaşayan soydaşlarımızdan görmediği sevgi gösterilerine bu ziyarette muhatap olursa, biliniz ki bunun arkasında CIA-Mossad vardır.
Tahran sokaklarını karıştırabilirler. Kurt puslu havayı sever.
İkincisi...
İş burada da bitmez de bir de Tayyip Erdoğan'a Mossad tarafından önceden satın alınmış gizli de İsfahan Yahudisi açıkta Acem olan bir terörist tarafından suikast yapılırsa ne olacak?
Yapanlar bunları niçin yaptıklarını bilmezler ama CIA-Mossad bunu Türkiye-İran Savaşı çıkarmak için yapar. Bu bilinmelidir.
Açık söyleyelim bu konuda Türkiye'nin yapacağı bir şey yok. Ziyaret kararı verilmiş top İran'a geçmiş.
Dikkatli olması gereken İran'dır. İran Devleti bu ziyaret esnasında olabilecek her türlü provokasyona karşı çok ama çok dikkatli olmalıdır.
Türkiye ve İran yüz yıllardır barış içinde yaşayan iki komşu Müslüman Devlettir.Atatürk ile Şah Rıza Pehlevi çok iyi dosttular.
ABD,İngiltere ve İsrail istedi diye İran ile savaşacaksak Atatürk'ü hiç anlamamışız demektir.
Bir devlet yönetimi için bundan daha büyük cahillik olamaz.
ZUHURA AYLAR KALDI... GELİYOR İNŞAALLAH... HZ.MEHDİ; PEYGAMBER ASM EFENDİMİZİN 40.KUŞAK TORUNUDUR. MEKKE'DE ZUHUR EDECEK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ KURACAK. ŞAM' DA HURUÇ EDECEK,ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI' NI KAZANACAK,KARARGAHI GUTA OLACAKTIR.İNŞAALLAH. safaasya@hotmail.com
4 Nisan 2015 Cumartesi
2 Nisan 2015 Perşembe
'Bİ SİMİT' İSTER MİSİNİZ? TABİ YERSENİZ.
"BİR SİMİT" MAHYALI BİR YORUMCU SİYASİ YORUMLAR YAPIYOR
Aslında siyasi yazı yazmaktan nefret ediyoruz.
Ancak Bi Simit rumuzlu bir yorumcu sitemizin konusuna da giren Ahir Zaman Olaylarını kendi siyasi çıkarları için alet ederek AKP dalkavukluğu yapıyor.
Ahir zaman yorumları ve ahir zamanı anlatan hadis yorumları hakkında hiçbir bilgisi yok ama ahkam kesiyor.
Kim olduğunun önemi yok, AKP'nin Seçim İşleri Başkanlığı Dolaylı Propaganda Şubesi gibi çalışıyor.
Peki doğru mu söylüyor?
Söyledikleri doğru ise yanlış demeye Allah'dan (cc) korkarız.
Ama doğru söylemiyor.
Bilgiden ziyade yorum yapıp Hz.Mehdi AS'a ve askerlerine hak etmediği isnadlarda bulunuyor.Onlar politikacı değildir.
İşte bazı iddiaları ve yanlışlığının delilleri:
"Tayyip Erdoğan, Erbakan'ın hedeflerine ulaşmaya çalışıyor" diyor.
Peki Erbakan böyle mi diyordu?
Hayır isteyen açıp Erbakan Hocanın Tayyip Erdoğan hakkındaki videolarını izleyebilir.
"BOP Eşbaşkanlığını batıyı kandırmak için kullandı"diyor?
Peki kandırdı mı? Ortadoğu batının BOP projesi kapsamında kan gölüne döndü.Demek ki kandıramadı.Yanlış mı?
Türkiye Ortadoğuyu Osmanlı düşmanı diktatörlerden temizlemeye çalışıyor anlamında yorum yapıyor.
Bu bağlamda tüm dünyanın İslam alimleri evliyaları İstanbul'a Halep'de yapılacak savaşta Hz.Mehdi'nin yanında olmak için toplanıyor.Yani bu savaşı Türkiye yapacak diyor.Yarım yamalak bilgilerle siyasi propoganda yapıyor. O savaşı Türkiye kiminle yapacak? Çıt yok.
Madem Esad Osmanlı düşmanı ve gitmesi gerekiyor? O halde Şamgen ne anlama geliyordu? AKP Şamgen'i niçin önerdi, niçin kaldırdı? Öneren de kaldıran da AKP değil miydi?
Bi Simit Şii düşmanlığını kahramanlık olarak yorumluyor. Peki CIA,Mossad,MI6 da Şii düşmanlığını ortaya atıp Suud ve körfez ülkelerini arkasına takıp Sünni-Şii Savaşı çıkarmıyorlar mı?
Bir de nedense Bi Simit'in Cemaat aleyhine, AKP karşıtları aleyhine ağzını doldura doldura söylediği eleştirilerden PKK ya tek ses edilmiyor. PKK düşman değil. Biz de biliyoruz düşmanınız değil.
Gerçek şu ki Bi Simit anti Fuat Avni operasyonu gibi gözüküyor.
Ama hangisinin söyledikleri doğru; hangisinin söyledikleri yalan çıkıyor?
Bi Simit'in dedikleri mi doğru çıkıyor,Fuat Avni'nin söyledikleri mi?
Bi Simit'in söyledikleri mi yalan çıkıyor, Fuat Avni'nin dedikleri mi?
Takdir takipçilerimizin.
Bi Simit iddialara devam edecek. Tabi bi simit yerseniz.
Aslında siyasi yazı yazmaktan nefret ediyoruz.
Ancak Bi Simit rumuzlu bir yorumcu sitemizin konusuna da giren Ahir Zaman Olaylarını kendi siyasi çıkarları için alet ederek AKP dalkavukluğu yapıyor.
Ahir zaman yorumları ve ahir zamanı anlatan hadis yorumları hakkında hiçbir bilgisi yok ama ahkam kesiyor.
Kim olduğunun önemi yok, AKP'nin Seçim İşleri Başkanlığı Dolaylı Propaganda Şubesi gibi çalışıyor.
Peki doğru mu söylüyor?
Söyledikleri doğru ise yanlış demeye Allah'dan (cc) korkarız.
Ama doğru söylemiyor.
Bilgiden ziyade yorum yapıp Hz.Mehdi AS'a ve askerlerine hak etmediği isnadlarda bulunuyor.Onlar politikacı değildir.
İşte bazı iddiaları ve yanlışlığının delilleri:
"Tayyip Erdoğan, Erbakan'ın hedeflerine ulaşmaya çalışıyor" diyor.
Peki Erbakan böyle mi diyordu?
Hayır isteyen açıp Erbakan Hocanın Tayyip Erdoğan hakkındaki videolarını izleyebilir.
"BOP Eşbaşkanlığını batıyı kandırmak için kullandı"diyor?
Peki kandırdı mı? Ortadoğu batının BOP projesi kapsamında kan gölüne döndü.Demek ki kandıramadı.Yanlış mı?
Türkiye Ortadoğuyu Osmanlı düşmanı diktatörlerden temizlemeye çalışıyor anlamında yorum yapıyor.
Bu bağlamda tüm dünyanın İslam alimleri evliyaları İstanbul'a Halep'de yapılacak savaşta Hz.Mehdi'nin yanında olmak için toplanıyor.Yani bu savaşı Türkiye yapacak diyor.Yarım yamalak bilgilerle siyasi propoganda yapıyor. O savaşı Türkiye kiminle yapacak? Çıt yok.
Madem Esad Osmanlı düşmanı ve gitmesi gerekiyor? O halde Şamgen ne anlama geliyordu? AKP Şamgen'i niçin önerdi, niçin kaldırdı? Öneren de kaldıran da AKP değil miydi?
Bi Simit Şii düşmanlığını kahramanlık olarak yorumluyor. Peki CIA,Mossad,MI6 da Şii düşmanlığını ortaya atıp Suud ve körfez ülkelerini arkasına takıp Sünni-Şii Savaşı çıkarmıyorlar mı?
Bir de nedense Bi Simit'in Cemaat aleyhine, AKP karşıtları aleyhine ağzını doldura doldura söylediği eleştirilerden PKK ya tek ses edilmiyor. PKK düşman değil. Biz de biliyoruz düşmanınız değil.
Gerçek şu ki Bi Simit anti Fuat Avni operasyonu gibi gözüküyor.
Ama hangisinin söyledikleri doğru; hangisinin söyledikleri yalan çıkıyor?
Bi Simit'in dedikleri mi doğru çıkıyor,Fuat Avni'nin söyledikleri mi?
Bi Simit'in söyledikleri mi yalan çıkıyor, Fuat Avni'nin dedikleri mi?
Takdir takipçilerimizin.
Bi Simit iddialara devam edecek. Tabi bi simit yerseniz.
HUSİLER ADEN'İ ELE GEÇİRDİ
ADEN'DEKİ BAŞKANLIK SARAYI HUSİ'LERİN ELİNE GEÇTİ
Resimdeki yer Aden'deki başkanlık sarayı. Üzerindekiler de Husiler.
Arap Koalisyonu hava saldırıları düzenlerken Husiler kara operasyonu ile Aden'i de aldılar.Ayrıca Suud sınırında da Suud zırhlı birliklerine saldırı düzenlendiler.
Arap koalisyonu için "kara harekatı" zorunlu ama yapabilecekler mi?
Çünkü bu hava operasyonuna benzemez. ABD bile Suriye'de, Irak'da cesaret edemedi.Bölgedeki yerel unsurları kara gücü olarak kullanıp kendileri hava desteği veriyorlar.
Yani kara operasyonu zor.Bu aslında biraz da şuna benziyor.
"Hava operasyonu bağırıp çağırmak, velvele çıkarmak ise kara operasyonu icraat yapmak ve sonuca gitmek" olarak değerlendirilebilir.
Şu anda Suud, Kuveyt, Bahreyn ve Katar'daki "Kum fırtınaları" nedeniyle de hava operasyonları yapılamıyor.
Onun yerine Husiler savaş gemileri ile bombalanıyor.
Görünen o ki Suud Kralı Yemen'de bir fitne ateşi yaktı ve parayla satın aldığı kişilerle Yemen'i kan gölüne çevirmeye çalışıyor.
Oysa Yemen'de tüm taraflar bir araya gelerek yönetimde istikrarı sağlayacak ortak bir yönetim oluşturabilirlerdi. Aynı şey Suriye'de, Irak'ta da yapılabilirdi.
Peki isteyen kim?
Resimdeki yer Aden'deki başkanlık sarayı. Üzerindekiler de Husiler.
Arap Koalisyonu hava saldırıları düzenlerken Husiler kara operasyonu ile Aden'i de aldılar.Ayrıca Suud sınırında da Suud zırhlı birliklerine saldırı düzenlendiler.
Arap koalisyonu için "kara harekatı" zorunlu ama yapabilecekler mi?
Çünkü bu hava operasyonuna benzemez. ABD bile Suriye'de, Irak'da cesaret edemedi.Bölgedeki yerel unsurları kara gücü olarak kullanıp kendileri hava desteği veriyorlar.
Yani kara operasyonu zor.Bu aslında biraz da şuna benziyor.
"Hava operasyonu bağırıp çağırmak, velvele çıkarmak ise kara operasyonu icraat yapmak ve sonuca gitmek" olarak değerlendirilebilir.
Şu anda Suud, Kuveyt, Bahreyn ve Katar'daki "Kum fırtınaları" nedeniyle de hava operasyonları yapılamıyor.
Onun yerine Husiler savaş gemileri ile bombalanıyor.
Görünen o ki Suud Kralı Yemen'de bir fitne ateşi yaktı ve parayla satın aldığı kişilerle Yemen'i kan gölüne çevirmeye çalışıyor.
Oysa Yemen'de tüm taraflar bir araya gelerek yönetimde istikrarı sağlayacak ortak bir yönetim oluşturabilirlerdi. Aynı şey Suriye'de, Irak'ta da yapılabilirdi.
Peki isteyen kim?
ABD, İRAN İLE ANLAŞTI MI?
NÜKLEER MÜZAKERELERDEN ANLAŞMA ÇIKTI MI?
5+1 ülkeleri ile İran arasında Lozan'da sürdürülen nükleer görüşmelerde anlaşma sağlandı. Basına yansıyan bu.
Ancak görüşmelerin bundan sonraki süreci hakkında detaylı analiz yapılmadı.
İran bu 5+1 görüşmeleri ile ABD'yi oyalamaktadır. Bu görüşmelerde şimdi yazılı aşamaya geçiliyor.
Yani bu güne kadar yapılan görüşmelerde iki ana konu vardı.
İran'ın nükleer faaliyetleri ve İran'a uygulanan ekonomik ambargo.
ABD, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini on yıl durdurmasını, on yıl sonra ise serbest bırakılmasını; bunun karşılığında da İran'a uygulanan ekonomik ambargonun askıya alınmasını öneriyordu.
İran ise uranyum zenginleştirme faaliyetlerini on yıl durdurmayı kabul ediyor ama ekonomik ambargonun hemen ve tamamen kaldırılmasını istiyordu.
Aslında ABD, İran'ın on yıl sonra Atom Bombası yapmasını da kabul etmiş oluyordu.Ambargonun askıya alınması ile tamamen kaldırılması arasında da uygulamada bir fark olmayacağından zaten İran bu görüşmeleri daha en başında ABD'den gelen teklif ile kazanmış durumdaydı.
"Bize göre ise bu görüşmeler İran'ın Atom Bombası yapıp yapmayacağı ile ilgili değil.İran zaten 2006 yılında atom bombası yaptı ve bu görüşmelerde İran'ın nükleer güç olduğunun açıklanması on yıl ertelenmek istiyor.Tabi bir delilimiz yok ama kuvvetli işaretler var."
Bu da yetmedi Hamaney "Anlaşmamak, kötü bir anlaşma yapmaktan daha iyidir" diyerek müzakerecilerine REST yetkisi de vermişti.
Şimdiki aşama ise anlaşılan hususların ve kalan konuların yazılı hale getirilerek somutlaştırılmasını kapsıyor.
BURAYA DİKKAT!
Bu aşamanın da 1 Temmuz'a kadar tamamlanması gerekiyor. Yani 1 Temmuz kırılma noktası ama kim kıracak belli değil. Kıran ABD de olabilir, İran da. Hatta Rusya olabilir.
Rusya bugün Baltık Cumhuriyetleri, Ukrayna ve Kırım konularında ABD'ye NÜKLEER REST çekti. Yani ABD ve Batı bu bölgelere askeri müdahalede bulunursa veya destek verirse Nükleer Silahla cevap vereceğini açıkladı.
PUTİN batıyı Nükleer Savaş ile TEHDİT etti.
İki gün önce de Suudi Arabistan'ın Yemen Operasyonuna karşı Suudi Arabistan'ı nükleer füze ile tehdit etmişti.
Evet 1 Temmuz kırılma noktası ama RUSYA bunu daha önce de kırabilir.
5+1 ülkeleri ile İran arasında Lozan'da sürdürülen nükleer görüşmelerde anlaşma sağlandı. Basına yansıyan bu.
Ancak görüşmelerin bundan sonraki süreci hakkında detaylı analiz yapılmadı.
İran bu 5+1 görüşmeleri ile ABD'yi oyalamaktadır. Bu görüşmelerde şimdi yazılı aşamaya geçiliyor.
Yani bu güne kadar yapılan görüşmelerde iki ana konu vardı.
İran'ın nükleer faaliyetleri ve İran'a uygulanan ekonomik ambargo.
ABD, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini on yıl durdurmasını, on yıl sonra ise serbest bırakılmasını; bunun karşılığında da İran'a uygulanan ekonomik ambargonun askıya alınmasını öneriyordu.
İran ise uranyum zenginleştirme faaliyetlerini on yıl durdurmayı kabul ediyor ama ekonomik ambargonun hemen ve tamamen kaldırılmasını istiyordu.
Aslında ABD, İran'ın on yıl sonra Atom Bombası yapmasını da kabul etmiş oluyordu.Ambargonun askıya alınması ile tamamen kaldırılması arasında da uygulamada bir fark olmayacağından zaten İran bu görüşmeleri daha en başında ABD'den gelen teklif ile kazanmış durumdaydı.
"Bize göre ise bu görüşmeler İran'ın Atom Bombası yapıp yapmayacağı ile ilgili değil.İran zaten 2006 yılında atom bombası yaptı ve bu görüşmelerde İran'ın nükleer güç olduğunun açıklanması on yıl ertelenmek istiyor.Tabi bir delilimiz yok ama kuvvetli işaretler var."
Bu da yetmedi Hamaney "Anlaşmamak, kötü bir anlaşma yapmaktan daha iyidir" diyerek müzakerecilerine REST yetkisi de vermişti.
Şimdiki aşama ise anlaşılan hususların ve kalan konuların yazılı hale getirilerek somutlaştırılmasını kapsıyor.
BURAYA DİKKAT!
Bu aşamanın da 1 Temmuz'a kadar tamamlanması gerekiyor. Yani 1 Temmuz kırılma noktası ama kim kıracak belli değil. Kıran ABD de olabilir, İran da. Hatta Rusya olabilir.
Rusya bugün Baltık Cumhuriyetleri, Ukrayna ve Kırım konularında ABD'ye NÜKLEER REST çekti. Yani ABD ve Batı bu bölgelere askeri müdahalede bulunursa veya destek verirse Nükleer Silahla cevap vereceğini açıkladı.
PUTİN batıyı Nükleer Savaş ile TEHDİT etti.
İki gün önce de Suudi Arabistan'ın Yemen Operasyonuna karşı Suudi Arabistan'ı nükleer füze ile tehdit etmişti.
Evet 1 Temmuz kırılma noktası ama RUSYA bunu daha önce de kırabilir.
1 Nisan 2015 Çarşamba
"YEMANİ, SÜFYANİ VE HORASANİ AYNI ANDA ÇIKAR"
Ahir Zaman yorumlarında Yemani'nin,Süfyani'nin ve Horasani'nin aynı anda çıkacağı yer alıyor.
(Resim Ahmet El Hassan sitesinden)
Yemani de Süfyani de Horasani de şahıs değil ORDU'dur Allahu Alem.
Yemani Hz.Mehdi AS'ın Yemen'den çıkacak ordusudur.İlk biat edecek ordudur ve Hz.Mehdi AS, bu ordunun yardımı ile önce Mekke Emiri sonra Arap Yarımadası Fatih'i olacak İnşallah.
Yoksa Yemani bir şahıs değildir. Hz.Mehdi AS'ın kendisi değildir.Belki bu ordunun komutanına -o komutan artık kim olacaksa- Hz.Mehdi AS'ın Ordusunun komutanı olması nedeniyle Yemani denilebilir. Ama Yemani Hz.Mehdi AS değildir.
Hz.Mehdi AS için Sünni kaynaklarında doğrudan Hz.Mehdi; Şii kaynaklarında ise Kaim AS ismi geçmekte onların dışında başka isim ünvan ile anılmamaktadır.
Yemani kelimesini üstüne basa basa ŞAHIS olarak tanımlayan Şeyh Ahmet El Hassan'dır.Ahmet El Hassan Yemenli değil Basra'lıdır ve Irak'tadır.Ahmet El Hassan 12 İmam olduğunu ve onlardan sonra da 12 Mehdi geleceğini, kendisinin de bu Mehdilerin birincisi yani Hz.Mehdi AS'ın (12.İmam'ın) halifesi olduğunu iddia ediyor.
"12 İmam'dan sonra 12 Mehdi" inancı ne Sünnilikte ne de Şiilikte yoktur. Hz.Mehdi AS'dan sonra Kahtani gelecektir ona da Mehdi ismi hiç verilmemiştir.
Bize göre Yemani Allahu Alem şahıs değil Hz.Mehdi AS'ın Yemen'den çıkacak ordusudur.O ordu da bugün için Husiler olacak gibi görünüyor.En doğrusunu Allah CC bilir.
Süfyani de yine Süfyan değildir. Süfyanın ordusudur Allahu Alem. Süfyani Yabis vadisinden çıkacak ifadesi ile kastedilen de Süfyan değil onun ordusudur Allahu Alem. O ordu da zaten şu anda Ürdün'de, Yabis'de Koalisyon Ordusu namıyla bulunmaktadır.(Yedi bayraklılar)
Ancak o ordunun başındaki ABD Generali de Süfyanın ordusunun komutanı olması nedeniyle bir nevi Süfyanidir. Ama Süfyan başka bir kişidir ve şahıs olarak tanımlanan Süfyan Esad'ın yerine oturacak olan kişidir Allahu Alem.
Horasani de yine şahıs değil ordudur.Şu kadar ki Horasani de tıpkı Yemani gibi Hz.Mehdi AS'ın Horasan'dan çıkacak olan ordusudur.Ve bu ordu Türklerden oluşacaktır.
Gerçek Siyah Sancaklılar bu ordudur.Ve başlarında bulunan Temimli Sarışın Genç de Hz.Mehdi AS'ın Ordusunun komutanı olması nedeniyle bir nevi Horasani'dir ama Hz.Mehdi AS değildir. Yemen'den çıkacak ordunun komutanı hadis yorumlarında anılmamıştır ama Horasan'dan çıkacak ordunun komutanı olarak Temimli Sarışın Genç anılmıştır.Ayrıca bu ordunun oluşumunda Temimli Sarışın Gence her türlü desteği verip ona abilik yapan Şuayb Bin Salih de geçmektedir.
Hz.Mehdi AS ise başkadır, O Medine'de yaşayacak ve Mekke'de zuhur edecektir.
Yemani, Süfyani ve Horasani aynı anda zuhur eder demek de gözle görülür hale gelmiştir ki her halde zamanı gelmiştir ve ortaya çıkmaya başlamışlardır Allahu Alem.
Şu an Süfyani yani Süfyanın Ordusu Ürdün'de hazır bekliyor, savaş başlayınca zuhur edecek. Yemani yani Hz.Mehdi AS'ın Yemen'den çıkacak Ordusu da şu an oluşuyor. Horasani yani Hz.Mehdi AS'ın Horasan'dan çıkacak ordusu ise ABD-İRAN SAVAŞI ile ortaya çıkacak Allahu Alem.
KISA SENARYO (ALLAHU ALEM)
Ürdün'deki Koalisyon Ordusu Suriye'yi işgale başlar.Aynı anda ABD-İran Savaşı çıkar. Suriye işgal edilir, başına Süfyan geçirilir.Hz.Mehdi AS Mekke'deki isyanın başına geçer ve Yemen'deki ordusu yardıma gelir.Süfyan Kufe'ye iner, Siyah Sancaklılar çıkar.Yani bu üç ordunun çıkışı böyle olabilir Allahu Alem. En doğrusunu Allah CC bilir.
(Resim Ahmet El Hassan sitesinden)
Yemani de Süfyani de Horasani de şahıs değil ORDU'dur Allahu Alem.
Yemani Hz.Mehdi AS'ın Yemen'den çıkacak ordusudur.İlk biat edecek ordudur ve Hz.Mehdi AS, bu ordunun yardımı ile önce Mekke Emiri sonra Arap Yarımadası Fatih'i olacak İnşallah.
Yoksa Yemani bir şahıs değildir. Hz.Mehdi AS'ın kendisi değildir.Belki bu ordunun komutanına -o komutan artık kim olacaksa- Hz.Mehdi AS'ın Ordusunun komutanı olması nedeniyle Yemani denilebilir. Ama Yemani Hz.Mehdi AS değildir.
Hz.Mehdi AS için Sünni kaynaklarında doğrudan Hz.Mehdi; Şii kaynaklarında ise Kaim AS ismi geçmekte onların dışında başka isim ünvan ile anılmamaktadır.
Yemani kelimesini üstüne basa basa ŞAHIS olarak tanımlayan Şeyh Ahmet El Hassan'dır.Ahmet El Hassan Yemenli değil Basra'lıdır ve Irak'tadır.Ahmet El Hassan 12 İmam olduğunu ve onlardan sonra da 12 Mehdi geleceğini, kendisinin de bu Mehdilerin birincisi yani Hz.Mehdi AS'ın (12.İmam'ın) halifesi olduğunu iddia ediyor.
"12 İmam'dan sonra 12 Mehdi" inancı ne Sünnilikte ne de Şiilikte yoktur. Hz.Mehdi AS'dan sonra Kahtani gelecektir ona da Mehdi ismi hiç verilmemiştir.
Bize göre Yemani Allahu Alem şahıs değil Hz.Mehdi AS'ın Yemen'den çıkacak ordusudur.O ordu da bugün için Husiler olacak gibi görünüyor.En doğrusunu Allah CC bilir.
Süfyani de yine Süfyan değildir. Süfyanın ordusudur Allahu Alem. Süfyani Yabis vadisinden çıkacak ifadesi ile kastedilen de Süfyan değil onun ordusudur Allahu Alem. O ordu da zaten şu anda Ürdün'de, Yabis'de Koalisyon Ordusu namıyla bulunmaktadır.(Yedi bayraklılar)
Ancak o ordunun başındaki ABD Generali de Süfyanın ordusunun komutanı olması nedeniyle bir nevi Süfyanidir. Ama Süfyan başka bir kişidir ve şahıs olarak tanımlanan Süfyan Esad'ın yerine oturacak olan kişidir Allahu Alem.
Horasani de yine şahıs değil ordudur.Şu kadar ki Horasani de tıpkı Yemani gibi Hz.Mehdi AS'ın Horasan'dan çıkacak olan ordusudur.Ve bu ordu Türklerden oluşacaktır.
Gerçek Siyah Sancaklılar bu ordudur.Ve başlarında bulunan Temimli Sarışın Genç de Hz.Mehdi AS'ın Ordusunun komutanı olması nedeniyle bir nevi Horasani'dir ama Hz.Mehdi AS değildir. Yemen'den çıkacak ordunun komutanı hadis yorumlarında anılmamıştır ama Horasan'dan çıkacak ordunun komutanı olarak Temimli Sarışın Genç anılmıştır.Ayrıca bu ordunun oluşumunda Temimli Sarışın Gence her türlü desteği verip ona abilik yapan Şuayb Bin Salih de geçmektedir.
Hz.Mehdi AS ise başkadır, O Medine'de yaşayacak ve Mekke'de zuhur edecektir.
Yemani, Süfyani ve Horasani aynı anda zuhur eder demek de gözle görülür hale gelmiştir ki her halde zamanı gelmiştir ve ortaya çıkmaya başlamışlardır Allahu Alem.
Şu an Süfyani yani Süfyanın Ordusu Ürdün'de hazır bekliyor, savaş başlayınca zuhur edecek. Yemani yani Hz.Mehdi AS'ın Yemen'den çıkacak Ordusu da şu an oluşuyor. Horasani yani Hz.Mehdi AS'ın Horasan'dan çıkacak ordusu ise ABD-İRAN SAVAŞI ile ortaya çıkacak Allahu Alem.
KISA SENARYO (ALLAHU ALEM)
Ürdün'deki Koalisyon Ordusu Suriye'yi işgale başlar.Aynı anda ABD-İran Savaşı çıkar. Suriye işgal edilir, başına Süfyan geçirilir.Hz.Mehdi AS Mekke'deki isyanın başına geçer ve Yemen'deki ordusu yardıma gelir.Süfyan Kufe'ye iner, Siyah Sancaklılar çıkar.Yani bu üç ordunun çıkışı böyle olabilir Allahu Alem. En doğrusunu Allah CC bilir.
31 Mart 2015 Salı
BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ (SON)
ÖZEL ADAMLARA ÖZEL GÖREVLER
Okul komutanının makam odası.
Kapı çalar, "Gir"
"Komutanım dereceye giren teğmenler huzura girmek için kabul beklerler"
"Gelsinler"
Üç teğmen odaya girer, esas duruşunu gösterir, selam verirler: "Emret komutanım"
"Çocuklar beni dikkatli dinleyin" dedikten sonra komutan devam eder:
"Okulda derece alan teğmenlerimizi özel eğitime tabi tutup özel görevlere gönderiyoruz.Daha en başından kabul edip etmemek size kalmış.Ya sıradan bir subay olarak devam edersiniz ya da sıra dışı bir kahraman olursunuz.Cevabınız evet olursa kendinizden, ailenizden her şeyinizden fedakarlık etmeniz gerekecektir.En azından on yıl evlenmek yok.Yurt içi yurt dışı pek çok yerde ve pek riskli görevlerde vatana hizmet edeceksiniz.Bu güne kadar bu görev teklifini reddeden teğmenimiz olmadı. Her biri çok önemli görevlerde hayatlarını bu vatan için feda ettiler. Kimileri de şehit olarak en büyük mevkilere çıktılar.Şimdi aynı teklifi size yapıyoruz. Cevabınız?"
"Emredersiniz komutanım"
"Cevabınızın bu olacağını zaten biliyorduk,zira bu okuldan yetişen teğmenlerden hiç biri canını bu vatan için istediğimizde, hayır demedi."
"Çocuklar buradan çok özel eğitimler almak üzere Özel Kuvvetler Komutanlığına gideceksiniz.Orada en az bir yıl eğitim aldıktan sonra komutanlarınız sizin için yeni görevler belirleyecekler.Haydi hayırlı olun."
"Unutmadan Yasin,iki yıl daha bizimlesin. Sonra ülkene dönecek ve orada görev yapacaksın."
Yasin buna çok sevinir ve "Emredersiniz komutanım"
"Gidebilirsiniz"
"Emredersiniz komutanım"
YEDİ YIL SONRA
Afganistan'ın kuzeyinde çok özel bir karargah.
"Hoş geldin Ahmet.Geçelim"
"Nasıl buldun"
"Sarı Yasin nerede dedim" gösterdiler.
"Ya arkadaş karargahı nasıl buldun"
"Bu dört bin kişiyle mi fethedecen koca Dünyayı?"
"Öyle deme hepsi subay onların"
"İşler yolunda diyorsun yani"
"Evet öyle.Sen Siyah Sancağı kaldırdığın vakit Afganistan,Horasan tamamdır."
"Maşalah.Salih Bey?"
"Görüşüyoruz, onlar da hazır gibi,ben komuta edeceğim.Sen nerelerdesin ne yapıyorsun?"
"Elhamdülillah her yer iyi.Bosna'daydım,ilaveten sekiz ülke dolaştım.En iyisi sensin Yasin Maşallah."
"Sağol kardeş Allah razı olsun.Hepsi de iyi olsun inşallah.Osman ne yapıyor"
"Osman Özel Kuvvetlerde Kurmay Yüzbaşı"
"Biz de öyleyiz kardeş, öyle değil miyiz?"
"Öyleyiz öyle.Buradan ya Yemen ya da Medine gözüküyor"
"Hayırdır?"
"Buradan ayrılınca bir hafta izin verdiler bana.Yemen ve Medine doğup büyüdüğüm şehir.Gezmeye gideceğim."
"Sahi mi ya? Desene biz kuzeniz?"
"Nasıl yani?"
"Ahmet, benim de bir tarafım Yemen kardeş.Yemenden gelmişler"
"Akrabayız yani?"
"Evet öyle"
Sohbet böyle devam eder.
Hakikaten Ahmet pek çok ülke gezmiş pek çok görevler üstlenmiş ve verilen her görevi üstün bir başarı ile tamamlamıştır.Cenab-ı Zülcelal ona her görevinde başarı nasip etmiştir.
Şimdi kim bilir nerededir ve ne görevle meşguldür. Sadece Allah CC bilir.
"SON"
NOT: Bu yazı dizisi tamamen bir senaryodur.Gerçek kişi ve kurumlarla ismi dışında hiç bir ilgisi yoktur. Doğru da olabilir yanlış da olabilir.En doğrusunu sadece Allah CC bilir.
Okul komutanının makam odası.
Kapı çalar, "Gir"
"Komutanım dereceye giren teğmenler huzura girmek için kabul beklerler"
"Gelsinler"
Üç teğmen odaya girer, esas duruşunu gösterir, selam verirler: "Emret komutanım"
"Çocuklar beni dikkatli dinleyin" dedikten sonra komutan devam eder:
"Okulda derece alan teğmenlerimizi özel eğitime tabi tutup özel görevlere gönderiyoruz.Daha en başından kabul edip etmemek size kalmış.Ya sıradan bir subay olarak devam edersiniz ya da sıra dışı bir kahraman olursunuz.Cevabınız evet olursa kendinizden, ailenizden her şeyinizden fedakarlık etmeniz gerekecektir.En azından on yıl evlenmek yok.Yurt içi yurt dışı pek çok yerde ve pek riskli görevlerde vatana hizmet edeceksiniz.Bu güne kadar bu görev teklifini reddeden teğmenimiz olmadı. Her biri çok önemli görevlerde hayatlarını bu vatan için feda ettiler. Kimileri de şehit olarak en büyük mevkilere çıktılar.Şimdi aynı teklifi size yapıyoruz. Cevabınız?"
"Emredersiniz komutanım"
"Cevabınızın bu olacağını zaten biliyorduk,zira bu okuldan yetişen teğmenlerden hiç biri canını bu vatan için istediğimizde, hayır demedi."
"Çocuklar buradan çok özel eğitimler almak üzere Özel Kuvvetler Komutanlığına gideceksiniz.Orada en az bir yıl eğitim aldıktan sonra komutanlarınız sizin için yeni görevler belirleyecekler.Haydi hayırlı olun."
"Unutmadan Yasin,iki yıl daha bizimlesin. Sonra ülkene dönecek ve orada görev yapacaksın."
Yasin buna çok sevinir ve "Emredersiniz komutanım"
"Gidebilirsiniz"
"Emredersiniz komutanım"
YEDİ YIL SONRA
Afganistan'ın kuzeyinde çok özel bir karargah.
"Hoş geldin Ahmet.Geçelim"
"Nasıl buldun"
"Sarı Yasin nerede dedim" gösterdiler.
"Ya arkadaş karargahı nasıl buldun"
"Bu dört bin kişiyle mi fethedecen koca Dünyayı?"
"Öyle deme hepsi subay onların"
"İşler yolunda diyorsun yani"
"Evet öyle.Sen Siyah Sancağı kaldırdığın vakit Afganistan,Horasan tamamdır."
"Maşalah.Salih Bey?"
"Görüşüyoruz, onlar da hazır gibi,ben komuta edeceğim.Sen nerelerdesin ne yapıyorsun?"
"Elhamdülillah her yer iyi.Bosna'daydım,ilaveten sekiz ülke dolaştım.En iyisi sensin Yasin Maşallah."
"Sağol kardeş Allah razı olsun.Hepsi de iyi olsun inşallah.Osman ne yapıyor"
"Osman Özel Kuvvetlerde Kurmay Yüzbaşı"
"Biz de öyleyiz kardeş, öyle değil miyiz?"
"Öyleyiz öyle.Buradan ya Yemen ya da Medine gözüküyor"
"Hayırdır?"
"Buradan ayrılınca bir hafta izin verdiler bana.Yemen ve Medine doğup büyüdüğüm şehir.Gezmeye gideceğim."
"Sahi mi ya? Desene biz kuzeniz?"
"Nasıl yani?"
"Ahmet, benim de bir tarafım Yemen kardeş.Yemenden gelmişler"
"Akrabayız yani?"
"Evet öyle"
Sohbet böyle devam eder.
Hakikaten Ahmet pek çok ülke gezmiş pek çok görevler üstlenmiş ve verilen her görevi üstün bir başarı ile tamamlamıştır.Cenab-ı Zülcelal ona her görevinde başarı nasip etmiştir.
Şimdi kim bilir nerededir ve ne görevle meşguldür. Sadece Allah CC bilir.
"SON"
NOT: Bu yazı dizisi tamamen bir senaryodur.Gerçek kişi ve kurumlarla ismi dışında hiç bir ilgisi yoktur. Doğru da olabilir yanlış da olabilir.En doğrusunu sadece Allah CC bilir.
30 Mart 2015 Pazartesi
BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ 4
VE İSTANBUL
Ahmet üç okula birden yazılmıştır. Abdullah Bey ve Emine Hanımın çalıştığı orta okula gitmektedir.Hafta sonları için de bir spor okuluna kaydedilmiştir. Okul çıkışında hemen her gün evlerinin yakınında bulunan ve arkadaşlarının kaldığı bir eve gitmekte ve bazen de orada kalmaktadır.Çünkü bu evi sevmiştir.Hem Risale okutulmakta hem de Ahmet'in sevdiği askeri okul kitapları okutularak Ahmet'e özel ders verilmektedir.
Ahmet, hem fiziksel hem de zihinsel olarak olağanüstü gelişmekte ve okulunda da takdirname almaya devam etmektedir.
Kuleli Askeri Lisesi sınavlarını derece ile kazanır ve hayaline kavuşur. O artık pırıl pırıl bir üniformaya kavuşmuştur.
Üniformasını giyer,aynanın karşısına geçer ve kendisine bakar sonra şöyle söylenir:
"Ya Rabbi! Bu üniformayı Sultan Alparslan'ın üstünde Malazgirt'de,Fatih Han'ın üstünde Bizans Surlarında, Atatürk'ün üstünde Sakarya'da nasıl aziz kıldıysan benim üzerimde de öyle aziz kıl.Ben de tıpkı onlar gibi bu haki elbiseyi kefen niyetine giydim kabul buyur ve onların üstünde nasıl bembeyaz kıldıysan benim üzerimde de bembeyaz kıl. Varlığım senin yolunda ölenlerin ve kahraman Türk Milleti'nin varlığına armağan olsun.Kabul buyur Ya Rabbi."
Ahmet iki yıl sonra annesini, beş yıl sonra da babasını kaybeder.
AYNI YIL
Kara Harp Okulu bahçesi.
"Yasin sen nereden geldin?"
"Afganistan'dan"
"Afgan mısın? Türk mü?"
"Türküm Ahmet, Horasan Türk'üyüm. Hani o yüzyıllar önce gelip de unuttuğunuz Horasan"
'Dert etme kardeş Osman'la gelir çekeriz yine Göktürk Bayrağını Allah'ın izniyle.Öyle değil mi Osman?"
"Çekeriz Ahmet'im çekeriz Allah'ın izniyle. Yeter ki Yasin istesin."
İnşallah der sınıfa giderler.
DÖRT YIL SONRA
Üç tane pırıl pırıl teğmen kılıçlarını kuşanmışlardır. Kendi aralarında and içerler:
"And olsun ki tüm insanlığı Türk'ün adalet kılıcıyla zalimlerin zulmünden kurtaracağız."
(İnşallah Arslanlar İnşallah)
DEVAM EDECEK
Ahmet üç okula birden yazılmıştır. Abdullah Bey ve Emine Hanımın çalıştığı orta okula gitmektedir.Hafta sonları için de bir spor okuluna kaydedilmiştir. Okul çıkışında hemen her gün evlerinin yakınında bulunan ve arkadaşlarının kaldığı bir eve gitmekte ve bazen de orada kalmaktadır.Çünkü bu evi sevmiştir.Hem Risale okutulmakta hem de Ahmet'in sevdiği askeri okul kitapları okutularak Ahmet'e özel ders verilmektedir.
Ahmet, hem fiziksel hem de zihinsel olarak olağanüstü gelişmekte ve okulunda da takdirname almaya devam etmektedir.
Kuleli Askeri Lisesi sınavlarını derece ile kazanır ve hayaline kavuşur. O artık pırıl pırıl bir üniformaya kavuşmuştur.
Üniformasını giyer,aynanın karşısına geçer ve kendisine bakar sonra şöyle söylenir:
"Ya Rabbi! Bu üniformayı Sultan Alparslan'ın üstünde Malazgirt'de,Fatih Han'ın üstünde Bizans Surlarında, Atatürk'ün üstünde Sakarya'da nasıl aziz kıldıysan benim üzerimde de öyle aziz kıl.Ben de tıpkı onlar gibi bu haki elbiseyi kefen niyetine giydim kabul buyur ve onların üstünde nasıl bembeyaz kıldıysan benim üzerimde de bembeyaz kıl. Varlığım senin yolunda ölenlerin ve kahraman Türk Milleti'nin varlığına armağan olsun.Kabul buyur Ya Rabbi."
Ahmet iki yıl sonra annesini, beş yıl sonra da babasını kaybeder.
AYNI YIL
Kara Harp Okulu bahçesi.
"Yasin sen nereden geldin?"
"Afganistan'dan"
"Afgan mısın? Türk mü?"
"Türküm Ahmet, Horasan Türk'üyüm. Hani o yüzyıllar önce gelip de unuttuğunuz Horasan"
'Dert etme kardeş Osman'la gelir çekeriz yine Göktürk Bayrağını Allah'ın izniyle.Öyle değil mi Osman?"
"Çekeriz Ahmet'im çekeriz Allah'ın izniyle. Yeter ki Yasin istesin."
İnşallah der sınıfa giderler.
DÖRT YIL SONRA
Üç tane pırıl pırıl teğmen kılıçlarını kuşanmışlardır. Kendi aralarında and içerler:
"And olsun ki tüm insanlığı Türk'ün adalet kılıcıyla zalimlerin zulmünden kurtaracağız."
(İnşallah Arslanlar İnşallah)
DEVAM EDECEK
ARABİSTAN'DA PRENSLER SAVAŞI BAŞLAMAK ÜZERE
YEMEN OPERASYONUNDAN PRENSLER RAHATSIZ
Hadis yorumlarında anlatılan Arabistan'daki iç kargaşanın başlangıcı, prensler savaşı olarak gerçekleşmek üzere.
Suud yeni Kralı Selman Bin Abdülaziz kral olunca Eski Kral Abdullah'ın yakınlarını stratejik kurumlardan tasfiye etmişti. Daha o zaman kendi içinde muhalif duruma düşenler Yemen Operasyonu nedeniyle gizlice yeni Kral aleyhine muhalefet yapıyorlar.
Muhalefet için kullandıkları malzeme ise tutarlı:
"Yemen operasyonu ABD projesidir, ABD bizi kandırıyor, kullanıyor, bizim ABD için Yemen halkı ile savaşmamız doğru değil" diyorlar.
Hadis yorumlarında Abdullah öldükten sonra Suudi Arabistan'ın başına iki yıl sonra görevden alınacak zayıf bir adam geleceği ve o adam zamanında prensler arasında iktidar savaşları olacağı bildirilmekteydi.
Bu iktidar savaşları esnasında Mekke'de de bir ayaklanma olacağı ve bu ayaklanmanın başında bulunan iki Haşimi'nin Mekke Vehhabi güçleri tarafından öldürüleceği ifade edilmekteydi.
Bu olay üzerine yani iki Haşiminin katli üzerine ayaklananların başına Hz.Mehdi AS'ın geçeceği ve artık İslam'ın hiç yenilgi almadan Allah'ın yardımıyla zaferden zafere koşacağı ve dünyaya hakim olacağı anlatılmaktaydı.
Allahu alem zamanı çok ama çok yaklaştı.
Rabbim herkese görmeyi nasip etsin İnşallah.
Tabi ki ALLAHU ALEM
Hadis yorumlarında anlatılan Arabistan'daki iç kargaşanın başlangıcı, prensler savaşı olarak gerçekleşmek üzere.
Suud yeni Kralı Selman Bin Abdülaziz kral olunca Eski Kral Abdullah'ın yakınlarını stratejik kurumlardan tasfiye etmişti. Daha o zaman kendi içinde muhalif duruma düşenler Yemen Operasyonu nedeniyle gizlice yeni Kral aleyhine muhalefet yapıyorlar.
Muhalefet için kullandıkları malzeme ise tutarlı:
"Yemen operasyonu ABD projesidir, ABD bizi kandırıyor, kullanıyor, bizim ABD için Yemen halkı ile savaşmamız doğru değil" diyorlar.
Hadis yorumlarında Abdullah öldükten sonra Suudi Arabistan'ın başına iki yıl sonra görevden alınacak zayıf bir adam geleceği ve o adam zamanında prensler arasında iktidar savaşları olacağı bildirilmekteydi.
Bu iktidar savaşları esnasında Mekke'de de bir ayaklanma olacağı ve bu ayaklanmanın başında bulunan iki Haşimi'nin Mekke Vehhabi güçleri tarafından öldürüleceği ifade edilmekteydi.
Bu olay üzerine yani iki Haşiminin katli üzerine ayaklananların başına Hz.Mehdi AS'ın geçeceği ve artık İslam'ın hiç yenilgi almadan Allah'ın yardımıyla zaferden zafere koşacağı ve dünyaya hakim olacağı anlatılmaktaydı.
Allahu alem zamanı çok ama çok yaklaştı.
Rabbim herkese görmeyi nasip etsin İnşallah.
Tabi ki ALLAHU ALEM
BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ 3
HACI BAYRAMDA BAYRAM NAMAZI
Abdullah Bey ve Emine Hanım ayrı okullarda öğretmenlik görevine başlamışlar, Ahmet'i de bir devlet ilk okulunda dördüncü sınıfa kaydettirmişlerdir.
Ahmet kısa sürede okula intibak sağlamış ve üstün zekası ile öğretmenlerinin dikkatini çekmiştir.
Bir gün okula müfettiş gelir ve öğretmene en başarılı öğrencisinin kim olduğunu sorar:
Öğretmen Ahmet'i işaret eder.Müfettiş sorar:
"Yavrum adın ne senin?"
"Ahmet öğretmenim"
"Söyle bakalım Ahmet. Öğretmenlerin Atatürk hakkında sana ne anlattı?" der.
Ahmet anlatmaya başlar, müfettiş sözünü keserek öğretmene döner:
"Konuşurken niçin duraklıyor, dilinde pelteklik mi var. Bi sorun mu var?"
Öğretmen:
"Efendim Ahmet Arabistan'da doğmuş,orada dokuz yıl kalmış,ana dili gibi Arapça biliyor.O yüzden kelimeleri karıştırıyor ve telaffuzda dili peltekmiş gibi oluyor.Çocuğun bir problemi yok" der.
Müfettiş Ahmet'e "Aferin Ahmet böyle devam et" diyerek başını okşar.
İki yıl geçmiş Ahmet ilk okulu okul birincisi olarak takdirname ile tamamlamıştır. Ailesinin sevincine diyecek yoktur.Babası sorar:
"Oğlum büyüyünce ne olmak istiyorsun?"
Babanın beklentisi Ahmet de kendileri gibi öğretmen olmak istiyor şeklindedir. Ahmet şaşırtır:
"Atatürk gibi kahraman bir subay olacağım" deyince anne de baba da şaşırır kalır.
Sabah bayramdır ve namaza gidilecektir, erken yatarlar.
Hacı Bayram Cami yakınlarında eski ama temiz bir ev.
Muhteşem ezan sesiyle birlikte ahşap kapı açılır ve Abdullah Bey ile Ahmet sokağa çıkarlar. Bir de ne görsünler?
Hoca Efendi karşılarında onları beklemektedir.Haydi namaza az kaldı der. Baba da Ahmet de şaşakalmıştır.
Ahmet'i aralarına alarak safa dururlar.İkamet okunurken Ahmet'in önü boşalınca Hoca Efendi onu öne sürer ve kendisi de arkasına geçer. Sabah namazının farzını eda ettikten sonra bayram namazına kadar camide Kuran okur, okunan Kuran'ı dinlerler.
Namazdan sonra Abdullah Bey Hoca Efendi'yi evine götürür ve Emine Hanımın hazırladığı sofrada kahvaltıya başlarlar. Hoca Efendi:
"İstanbul'a gidiyorsunuz, tabi isterseniz" der. Abdullah Bey:
"İnşallah hayırdır hocam" der.
Hoca Efendi:
"Ahmet'i askeri okula kaydettirmeliyiz, çok güzel subay olur" der.
Abdullah Bey de Emine Hanım da gülümseyince Hoca Efendi "Her halde haber daha önce geldi?"
Abdullah bey:
"Ahmet de subay olmak istediğini söylemişti,İnşallah hayırlısı olur" der ve hep birlikte kahvaltıya devam ederler.
DEVAM EDECEK
Abdullah Bey ve Emine Hanım ayrı okullarda öğretmenlik görevine başlamışlar, Ahmet'i de bir devlet ilk okulunda dördüncü sınıfa kaydettirmişlerdir.
Ahmet kısa sürede okula intibak sağlamış ve üstün zekası ile öğretmenlerinin dikkatini çekmiştir.
Bir gün okula müfettiş gelir ve öğretmene en başarılı öğrencisinin kim olduğunu sorar:
Öğretmen Ahmet'i işaret eder.Müfettiş sorar:
"Yavrum adın ne senin?"
"Ahmet öğretmenim"
"Söyle bakalım Ahmet. Öğretmenlerin Atatürk hakkında sana ne anlattı?" der.
Ahmet anlatmaya başlar, müfettiş sözünü keserek öğretmene döner:
"Konuşurken niçin duraklıyor, dilinde pelteklik mi var. Bi sorun mu var?"
Öğretmen:
"Efendim Ahmet Arabistan'da doğmuş,orada dokuz yıl kalmış,ana dili gibi Arapça biliyor.O yüzden kelimeleri karıştırıyor ve telaffuzda dili peltekmiş gibi oluyor.Çocuğun bir problemi yok" der.
Müfettiş Ahmet'e "Aferin Ahmet böyle devam et" diyerek başını okşar.
İki yıl geçmiş Ahmet ilk okulu okul birincisi olarak takdirname ile tamamlamıştır. Ailesinin sevincine diyecek yoktur.Babası sorar:
"Oğlum büyüyünce ne olmak istiyorsun?"
Babanın beklentisi Ahmet de kendileri gibi öğretmen olmak istiyor şeklindedir. Ahmet şaşırtır:
"Atatürk gibi kahraman bir subay olacağım" deyince anne de baba da şaşırır kalır.
Sabah bayramdır ve namaza gidilecektir, erken yatarlar.
Hacı Bayram Cami yakınlarında eski ama temiz bir ev.
Muhteşem ezan sesiyle birlikte ahşap kapı açılır ve Abdullah Bey ile Ahmet sokağa çıkarlar. Bir de ne görsünler?
Hoca Efendi karşılarında onları beklemektedir.Haydi namaza az kaldı der. Baba da Ahmet de şaşakalmıştır.
Ahmet'i aralarına alarak safa dururlar.İkamet okunurken Ahmet'in önü boşalınca Hoca Efendi onu öne sürer ve kendisi de arkasına geçer. Sabah namazının farzını eda ettikten sonra bayram namazına kadar camide Kuran okur, okunan Kuran'ı dinlerler.
Namazdan sonra Abdullah Bey Hoca Efendi'yi evine götürür ve Emine Hanımın hazırladığı sofrada kahvaltıya başlarlar. Hoca Efendi:
"İstanbul'a gidiyorsunuz, tabi isterseniz" der. Abdullah Bey:
"İnşallah hayırdır hocam" der.
Hoca Efendi:
"Ahmet'i askeri okula kaydettirmeliyiz, çok güzel subay olur" der.
Abdullah Bey de Emine Hanım da gülümseyince Hoca Efendi "Her halde haber daha önce geldi?"
Abdullah bey:
"Ahmet de subay olmak istediğini söylemişti,İnşallah hayırlısı olur" der ve hep birlikte kahvaltıya devam ederler.
DEVAM EDECEK
29 Mart 2015 Pazar
BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ 2
VE MEDİNE
Abdullah Bey ve Emine Hanım Muhammed'i bağırlarına basmışlar ve ona iyice alışmışlardır. Muhammed dememişler hep Ahmet olarak çağırmışlar, kendi okullarında okutmaya başlamışlardır.
Ahmet çok zeki olup hızla Türkçe öğrenmiş, anne ve babası da Arapçayı adam akıllı ilerletmişlerdir. Artık evde hem Türkçe hem de Arapça konuşulmaktadır.
Ahmet babasına:
"Baba siz öyle ne yapıyorsunuz" deyince
Babası Ahmet'e dönmüş ve:
"Oğlum bu zikirdir.Biz de annenle birlikte yetim büyüdük.Bir Nakşibendi dergahı evimizdi.Orada öğrettiler bana bunu. Bu bizi yaratanı anmaktır evladım" demiş.
Ahmet:
"Orada mı öğretmen oldunuz" diye sormuş.Babası:
"Hayır evladım.Okul çağına gelince bizi okula verdiler.Ayrı okullarda okuduk.Hani seni bize getiren Hoca vardı ya işte o Hoca Efendinin arkadaşlarının okullarında."
Ahmet:
"Evet bildim.Beni kara kayaların üstünden indiren amca"
Babası:
"Ne kara kayası oğlum.Sahi Hoca Efendi seni nasıl buldu?"
Ahmet:
"Ben o kara kayaların üzerinde uyuyordum.İki amca beni uyardı ve aşağıda bekleyen Hoca Amcaya gönderdi.O da alıp size getirdi."
Baba gülümseyerek:
"Halley diyorsun yani peki tamam" der.
MEDİNE'DE İKİNCİ YIL
İki yıl geçmiştir.
Ahmet artık hem Türkçe, hem de Arapça okuma yazmayı öğrenmiş ve süper zekalı bir çocuk olduğunu anne babasına ispat etmiştir.
Emine Hanım Abdullah Beye:
"İzin alsan da bir Yemen'e gitsek, Ahmet'imi özledim" der.
Abdullah Bey:
"Olur hanım. Müdürle konuşurum, ben de özledim" derken saate bakar:
"Gelirken Ahmeti de alırım" der çıkar gider.
İKİ GÜN SONRA
Yemen'de Ahmet'in mezarı başındadırlar.Okurlar dua ederler. Çocukları Ahmet'i tanıyan Müdürün de vefat ettiğini öğrenince şok olurlar. Artık sırlarını bilen de kalmamıştır.
Eski okullarından ayrılmadan Medine'den bir telefon gelir.Arayan Müdürdür.
"Medine'ye hiç gelmeyin doğrudan Ankara'ya gidin.Haydi gözünüz aydın Ankara'ya çağırıyorlar sizi"der.
Abdullah Bey ve Emine Hanım büyük bir sevinç ile cennet vatanlarına dönüşün heyecanı içindedirler.
DEVAM EDECEK
Abdullah Bey ve Emine Hanım Muhammed'i bağırlarına basmışlar ve ona iyice alışmışlardır. Muhammed dememişler hep Ahmet olarak çağırmışlar, kendi okullarında okutmaya başlamışlardır.
Ahmet çok zeki olup hızla Türkçe öğrenmiş, anne ve babası da Arapçayı adam akıllı ilerletmişlerdir. Artık evde hem Türkçe hem de Arapça konuşulmaktadır.
Ahmet babasına:
"Baba siz öyle ne yapıyorsunuz" deyince
Babası Ahmet'e dönmüş ve:
"Oğlum bu zikirdir.Biz de annenle birlikte yetim büyüdük.Bir Nakşibendi dergahı evimizdi.Orada öğrettiler bana bunu. Bu bizi yaratanı anmaktır evladım" demiş.
Ahmet:
"Orada mı öğretmen oldunuz" diye sormuş.Babası:
"Hayır evladım.Okul çağına gelince bizi okula verdiler.Ayrı okullarda okuduk.Hani seni bize getiren Hoca vardı ya işte o Hoca Efendinin arkadaşlarının okullarında."
Ahmet:
"Evet bildim.Beni kara kayaların üstünden indiren amca"
Babası:
"Ne kara kayası oğlum.Sahi Hoca Efendi seni nasıl buldu?"
Ahmet:
"Ben o kara kayaların üzerinde uyuyordum.İki amca beni uyardı ve aşağıda bekleyen Hoca Amcaya gönderdi.O da alıp size getirdi."
Baba gülümseyerek:
"Halley diyorsun yani peki tamam" der.
MEDİNE'DE İKİNCİ YIL
İki yıl geçmiştir.
Ahmet artık hem Türkçe, hem de Arapça okuma yazmayı öğrenmiş ve süper zekalı bir çocuk olduğunu anne babasına ispat etmiştir.
Emine Hanım Abdullah Beye:
"İzin alsan da bir Yemen'e gitsek, Ahmet'imi özledim" der.
Abdullah Bey:
"Olur hanım. Müdürle konuşurum, ben de özledim" derken saate bakar:
"Gelirken Ahmeti de alırım" der çıkar gider.
İKİ GÜN SONRA
Yemen'de Ahmet'in mezarı başındadırlar.Okurlar dua ederler. Çocukları Ahmet'i tanıyan Müdürün de vefat ettiğini öğrenince şok olurlar. Artık sırlarını bilen de kalmamıştır.
Eski okullarından ayrılmadan Medine'den bir telefon gelir.Arayan Müdürdür.
"Medine'ye hiç gelmeyin doğrudan Ankara'ya gidin.Haydi gözünüz aydın Ankara'ya çağırıyorlar sizi"der.
Abdullah Bey ve Emine Hanım büyük bir sevinç ile cennet vatanlarına dönüşün heyecanı içindedirler.
DEVAM EDECEK
BU İTTİFAK MUTLAKA KURULMALI. NİÇİN Mİ?
MHP,BBP VE SP İTTİFAKI MUTLAKA KURULMALI. ÇÜNKÜ MECLİSE GİRMEK İÇİN DEĞİL İKTİDARA GELMEK İÇİN ZORUNLU
MHP zaten meclise girdiği için Bahçeli rahat ve aşağıdan alıyor.Hatta "Olmasa da olur" diyor.MHP üst yönetiminden "İsteyen gelir partimizden aday olur" açıklaması gelmişti.
Evet BBP ve Saadet Partisi için bu ittifakın amacı Mecliste temsil edilmek olabilir.
Ama o halde tek başına iktidar olan AKP, gizli ittifaklara niçin ihtiyaç duyuyor?
Belediye seçimlerinde batı illerinde HDP'lilerin oylarını almadı mı?
Saadet Partisinden sembolik isimleri AKP' ye davet etmedi mi?
Numan Kurtulmuş için Has Parti ile Süleyman Soylu için Demokrat Parti ile birleşmedi mi?
Bunları hep niçin yapıyor?
Yeniden tek başına iktidara gelebilmek için yapıyor.
"400 Milletvekili istiyoruz, Anayasayı değiştirip Başkanlık Sistemine geçeceğiz" diyor.
İşte bu yüzden Devlet Bahçeli de;
"AKP tek başına iktidara gelmesin, Anayasayı değiştirmesin, Başkanlık Sistemine geçmesin" diye,
"MHP tek başına iktidara gelsin, Anayasaya sahip çıkılsın, Cumhuriyet ve üniter yapı korunsun Cumhuriyetin edinimleri kaybedilmesin" diye,
İTTİFAKA "EVET" DEMELİDİR.
Hatta bu ittifaka üç aday ile seçimlere bağımsız giren HEPAR da DAHİL EDİLMELİ ve
Osman Pamukoğlu Paşa mutlaka vekil yapılmalıdır. Zaten İstanbul 3.Bölge onu seçecektir.
Ama bu ittifak MHP'yi belki de iktidara taşıyacaktır.
MHP iktidara gelmek istiyorsa bunlar gerekli, ama gelmek istemiyorsa o başka tabi.
MHP zaten meclise girdiği için Bahçeli rahat ve aşağıdan alıyor.Hatta "Olmasa da olur" diyor.MHP üst yönetiminden "İsteyen gelir partimizden aday olur" açıklaması gelmişti.
Evet BBP ve Saadet Partisi için bu ittifakın amacı Mecliste temsil edilmek olabilir.
Ama o halde tek başına iktidar olan AKP, gizli ittifaklara niçin ihtiyaç duyuyor?
Belediye seçimlerinde batı illerinde HDP'lilerin oylarını almadı mı?
Saadet Partisinden sembolik isimleri AKP' ye davet etmedi mi?
Numan Kurtulmuş için Has Parti ile Süleyman Soylu için Demokrat Parti ile birleşmedi mi?
Bunları hep niçin yapıyor?
Yeniden tek başına iktidara gelebilmek için yapıyor.
"400 Milletvekili istiyoruz, Anayasayı değiştirip Başkanlık Sistemine geçeceğiz" diyor.
İşte bu yüzden Devlet Bahçeli de;
"AKP tek başına iktidara gelmesin, Anayasayı değiştirmesin, Başkanlık Sistemine geçmesin" diye,
"MHP tek başına iktidara gelsin, Anayasaya sahip çıkılsın, Cumhuriyet ve üniter yapı korunsun Cumhuriyetin edinimleri kaybedilmesin" diye,
İTTİFAKA "EVET" DEMELİDİR.
Hatta bu ittifaka üç aday ile seçimlere bağımsız giren HEPAR da DAHİL EDİLMELİ ve
Osman Pamukoğlu Paşa mutlaka vekil yapılmalıdır. Zaten İstanbul 3.Bölge onu seçecektir.
Ama bu ittifak MHP'yi belki de iktidara taşıyacaktır.
MHP iktidara gelmek istiyorsa bunlar gerekli, ama gelmek istemiyorsa o başka tabi.
BU BLOK DOĞRU BİR OLUŞUM OLSA ABD İZİN VERİR Mİ?
SÜNNİ BLOK ADI ALTINDA İRAN'I YOK ETME VE ORTADOĞU'YU KAN GÖLÜNE ÇEVİRME OLUŞUMUNA ABD VE BATI DESTEK VERİYOR
ABD'nin İran'a karşı yürüttüğü savaşta körfez ülkeleri Sünni Blok ile ABD piyadesi olmaya hazırlanıyor.
Sünni Blok, ABD istemese ASLA KURULAMAZDI.
İspatı şudur:
Yıllardır Gazze'de Filistinlileri katleden insanlık dışı muameleler yapan İsrail'e karşı bu blok bu güne kadar NİÇİN KURULAMADI?
Çünkü ABD buna ASLA müsaade etmezdi ve etmedi de.
Ama söz konusu İRAN olunca Sünni Blok bir günde kuruluverdi.
Sünni bloka katılan ülkelerin tamamı petrol zengini EMİRLER tarafından yönetiliyor. Hepsi batı uşağı.
Petrol zengini olmayan Mısır'ı da dolarla satın aldılar.
KRİTİK ÜLKE İSE PAKİSTAN
Çünkü Pakistan bu oluşumda Türkiye'ye bakıyor. Yemen'de İran'ın karşısında yer almak istemiyor.Ama Şiilerin Mekke ve Medine'yi de ele geçirmesi ihtimaline karşı Suudi Arabistan'ın toprak bütünlüğü tehlikeye girerse Sünni Blokta yer alacağını ifade ediyor.
Yani Pakistan'ın gözü Türkiye'de ve Türkiye ile bölge ve dünya politikalarında Pakistan daima Türkiye'nin yanında yer aldı.
ABD'nin telkiniyle AKP Sünni Blokta en azından siyasi olarak yer almak itiyor. Askeri anlamda ise sembolik olarak yer alacak.
TÜRKİYE kesinlikle ABD ile İran arasındaki bu savaşta ABD uşaklarının yanında yer almamalı ve TAM ORTADA DURMALI.
Zira dünya Müslümanlarının çoğu taraf olmayacaktır. Endonezya, Malezya, Afrika Müslümanları,Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri, Pakistan,Bangladeş ve gayri Müslim ülkelerdeki Müslümanların tamamına yakını TARAFSIZ olacaktır.
Çünkü taraf olanlar da dahil olmak üzere hiç bir Müslüman Sünni-Şii savaşının olmasını istemiyor.
ABD istedi diye niçin savaşalım?
ABD'nin İran'a karşı yürüttüğü savaşta körfez ülkeleri Sünni Blok ile ABD piyadesi olmaya hazırlanıyor.
Sünni Blok, ABD istemese ASLA KURULAMAZDI.
İspatı şudur:
Yıllardır Gazze'de Filistinlileri katleden insanlık dışı muameleler yapan İsrail'e karşı bu blok bu güne kadar NİÇİN KURULAMADI?
Çünkü ABD buna ASLA müsaade etmezdi ve etmedi de.
Ama söz konusu İRAN olunca Sünni Blok bir günde kuruluverdi.
Sünni bloka katılan ülkelerin tamamı petrol zengini EMİRLER tarafından yönetiliyor. Hepsi batı uşağı.
Petrol zengini olmayan Mısır'ı da dolarla satın aldılar.
KRİTİK ÜLKE İSE PAKİSTAN
Çünkü Pakistan bu oluşumda Türkiye'ye bakıyor. Yemen'de İran'ın karşısında yer almak istemiyor.Ama Şiilerin Mekke ve Medine'yi de ele geçirmesi ihtimaline karşı Suudi Arabistan'ın toprak bütünlüğü tehlikeye girerse Sünni Blokta yer alacağını ifade ediyor.
Yani Pakistan'ın gözü Türkiye'de ve Türkiye ile bölge ve dünya politikalarında Pakistan daima Türkiye'nin yanında yer aldı.
ABD'nin telkiniyle AKP Sünni Blokta en azından siyasi olarak yer almak itiyor. Askeri anlamda ise sembolik olarak yer alacak.
TÜRKİYE kesinlikle ABD ile İran arasındaki bu savaşta ABD uşaklarının yanında yer almamalı ve TAM ORTADA DURMALI.
Zira dünya Müslümanlarının çoğu taraf olmayacaktır. Endonezya, Malezya, Afrika Müslümanları,Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri, Pakistan,Bangladeş ve gayri Müslim ülkelerdeki Müslümanların tamamına yakını TARAFSIZ olacaktır.
Çünkü taraf olanlar da dahil olmak üzere hiç bir Müslüman Sünni-Şii savaşının olmasını istemiyor.
ABD istedi diye niçin savaşalım?
28 Mart 2015 Cumartesi
ABD'DEN TÜRKİYE'YE YENİ BİR TUZAK
ABD,TÜRKİYE VE AZERBAYCAN'A PİS BİR TUZAK KURUYOR
UYANIK OLALIM, OYUNA GELMEYELİM İNŞALLAH
YILANA DİKKAT!
ABD,Türkiye ve Azerbaycan'ı kullanarak İran'da iç savaş amaçlıyor. Malum İran'da otuz milyon Türk var. Bunların bir kısmı Azeri Türkü, bir kısmı da Horasan Türkü. Çoğunluğu Şii olan bu soydaşlarımızı İran yönetimine karşı ayaklandırmaya çalışıyorlar.
Eğer Türkiye ve Azerbaycan böyle bir girişime destek verirse hakikaten İran'da Türkler ayaklanır.
Ayaklanır ama İran'da yönetimi değiştirebilirler mi? ASLA.
Olacak olan şudur: İran yönetimi bunu da ABD ve Batı'dan bilecek, kendi halkına da anlatabilecek ve belki de orada yaşayan soydaşlarımız bile bizi ABD ve Batı işbirlikçisi olmakla suçlayıp tamamen bizden kopacaklardır. Oyuna gelenler olursa onlar da İran yönetimi tarafından cezalandırılacaklardır.
İran yönetimini değiştirme ihtimali olsa bu girişim farklı tartışılabilir ama böyle bir ihtimal yok ve bu soydaşlarımıza zulüm olur.
Alimlerin Hadis yorumlarına göre İran devleti iç ayaklanma ile yıkılmayacak ve Ortadoğudaki etkisini daha da artıracak.
Bu işin sonunda bölge insanlarını ve devletlerini kullanmaya çalışan ABD bizzat kendisi İran ile savaşmak zorunda kalacak. Hadis yorumlarında İran'ın, ABD'ye ait Basra Körfezinde bulunan donanmasını batıracağı bile açıklanmıştır. İran Devleti ABD ile savaşmadan yıkılmayacak ve ancak o savaştan sonra o da kısmen yıkılacak.İşte o zaman İran'da değişim olabilecek.
Yoksa ondan önce soydaşlarımızın ayaklandırılması, sadece onların zulüm görmesine neden olacak.Bu oyuna asla gelinmemeli. Aynı durum Azerbaycan kardeşimiz için de geçerlidir. Böyle bir girişimden İran'da yaşayan Azeri soydaşlarımız zarar görebilir.İsrail ile arası iyi olan Azerbaycan yönetiminde bulunan gardaşlarımız asla bu oyuna gelmesinler.
ABD ve İsrail'in İran ile sorunları varsa İran oradadır. Kendilerine güveniyorlar ise sorunlarını gidip kendileri halletsinler.Bizler kimsenin uşağı değiliz.
VE YEMEN'DE SON DURUM
Kasım Süleymani Yemen'e gitti, Arap uçakları düşmeye başladı.Bizim yanlış öngörülü yandaş medya Suud Generaline sormuş "Uçak mı düştü"diye. Acemi Suud Generali "Uçaklar teknik arızadan düşüyor" diye cevaplamış. Bunlar mı yenecekler ayakları yere basmadan,havadan bomba atarak Yemen'deki Husileri? Bizim ki uçakları gizliyor, general bir tane değil birden çok uçak teknik nedenle düştü diyor.
İşte buraya yazıyoruz: Yemen yönetimini Husilerden asla alamazlar. Husiler en geç bir hafta içinde ADEN'i de ele geçirirler.
Tıpkı ABD'nin Irak'da yere inip göğüs göğüse savaş yapamadığı gibi Suudlar da Yemen'de kara harekatı yapamazlar. Yaptıkları acemice palavradan ibarettir.
Aynı general bakınız ne diyor:
"Husiler sivil halkı kalkan olarak kullanıyorlar.Uçaksavarları sivil yerleşim yerlerine yerleştiriyorlar." dedikten sonra şöyle saçmalıyor."Husiler sivil halkı bombalıyorlar ve bizim üzerimize atıyorlar" diyor.Burada bitiyor mu? Hayır devam ediyor ve" İşte biz de bu yüzden sivil yerleşim yerlerini bombalamak zorunda kalıyoruz" diyor. Halbuki doğrusu şuydu:
"Husiler sivil halk içinden ateş ediyor biz de bombalıyoruz" diyecekti. Hem "Husiler ateş ediyor" diyor hem de "Husileri Husiler bombalayıp üzerimize atıyor" diyor.
Bu adamdan komutan mı olur? Zafer mi gelir? Şarlatandır bunlar.
Irak'ı ABD'ye dar eden Kasım Süleymani mahveder bunları.Demedi demeyin.
UYANIK OLALIM, OYUNA GELMEYELİM İNŞALLAH
YILANA DİKKAT!
ABD,Türkiye ve Azerbaycan'ı kullanarak İran'da iç savaş amaçlıyor. Malum İran'da otuz milyon Türk var. Bunların bir kısmı Azeri Türkü, bir kısmı da Horasan Türkü. Çoğunluğu Şii olan bu soydaşlarımızı İran yönetimine karşı ayaklandırmaya çalışıyorlar.
Eğer Türkiye ve Azerbaycan böyle bir girişime destek verirse hakikaten İran'da Türkler ayaklanır.
Ayaklanır ama İran'da yönetimi değiştirebilirler mi? ASLA.
Olacak olan şudur: İran yönetimi bunu da ABD ve Batı'dan bilecek, kendi halkına da anlatabilecek ve belki de orada yaşayan soydaşlarımız bile bizi ABD ve Batı işbirlikçisi olmakla suçlayıp tamamen bizden kopacaklardır. Oyuna gelenler olursa onlar da İran yönetimi tarafından cezalandırılacaklardır.
İran yönetimini değiştirme ihtimali olsa bu girişim farklı tartışılabilir ama böyle bir ihtimal yok ve bu soydaşlarımıza zulüm olur.
Alimlerin Hadis yorumlarına göre İran devleti iç ayaklanma ile yıkılmayacak ve Ortadoğudaki etkisini daha da artıracak.
Bu işin sonunda bölge insanlarını ve devletlerini kullanmaya çalışan ABD bizzat kendisi İran ile savaşmak zorunda kalacak. Hadis yorumlarında İran'ın, ABD'ye ait Basra Körfezinde bulunan donanmasını batıracağı bile açıklanmıştır. İran Devleti ABD ile savaşmadan yıkılmayacak ve ancak o savaştan sonra o da kısmen yıkılacak.İşte o zaman İran'da değişim olabilecek.
Yoksa ondan önce soydaşlarımızın ayaklandırılması, sadece onların zulüm görmesine neden olacak.Bu oyuna asla gelinmemeli. Aynı durum Azerbaycan kardeşimiz için de geçerlidir. Böyle bir girişimden İran'da yaşayan Azeri soydaşlarımız zarar görebilir.İsrail ile arası iyi olan Azerbaycan yönetiminde bulunan gardaşlarımız asla bu oyuna gelmesinler.
ABD ve İsrail'in İran ile sorunları varsa İran oradadır. Kendilerine güveniyorlar ise sorunlarını gidip kendileri halletsinler.Bizler kimsenin uşağı değiliz.
VE YEMEN'DE SON DURUM
Kasım Süleymani Yemen'e gitti, Arap uçakları düşmeye başladı.Bizim yanlış öngörülü yandaş medya Suud Generaline sormuş "Uçak mı düştü"diye. Acemi Suud Generali "Uçaklar teknik arızadan düşüyor" diye cevaplamış. Bunlar mı yenecekler ayakları yere basmadan,havadan bomba atarak Yemen'deki Husileri? Bizim ki uçakları gizliyor, general bir tane değil birden çok uçak teknik nedenle düştü diyor.
İşte buraya yazıyoruz: Yemen yönetimini Husilerden asla alamazlar. Husiler en geç bir hafta içinde ADEN'i de ele geçirirler.
Tıpkı ABD'nin Irak'da yere inip göğüs göğüse savaş yapamadığı gibi Suudlar da Yemen'de kara harekatı yapamazlar. Yaptıkları acemice palavradan ibarettir.
Aynı general bakınız ne diyor:
"Husiler sivil halkı kalkan olarak kullanıyorlar.Uçaksavarları sivil yerleşim yerlerine yerleştiriyorlar." dedikten sonra şöyle saçmalıyor."Husiler sivil halkı bombalıyorlar ve bizim üzerimize atıyorlar" diyor.Burada bitiyor mu? Hayır devam ediyor ve" İşte biz de bu yüzden sivil yerleşim yerlerini bombalamak zorunda kalıyoruz" diyor. Halbuki doğrusu şuydu:
"Husiler sivil halk içinden ateş ediyor biz de bombalıyoruz" diyecekti. Hem "Husiler ateş ediyor" diyor hem de "Husileri Husiler bombalayıp üzerimize atıyor" diyor.
Bu adamdan komutan mı olur? Zafer mi gelir? Şarlatandır bunlar.
Irak'ı ABD'ye dar eden Kasım Süleymani mahveder bunları.Demedi demeyin.
BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ
BEKLENEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ
YIL 1984
Abdullah Bey ile Emine Hanım ayrıldıkları cennet vatanlarına uçağın penceresinden hüzünlü bir şekilde bakmaktadırlar.Beş yaşındaki çocukları Ahmet kucaklarında uyuyakalmıştır.Öyle bir ayrılış ki uçak yükseldikçe yaşadıkları mekanlar küçülüyor ama gönüllerinde büyüyordu.
Belki de hiç dönmeyeceklerdi .Dönseler bile kim bilir, bir çok kişiyi belki de görmeyeceklerdi.O yüzden pek çok tanıdıkları ile helalleşip ayrılmışlardı.
Abdullah Bey de Emine Hanım da yetim büyümüşler ve büyütenler tarafından evlendirilmişlerdi.İkisi de öğretmendi.Öyle yetiştirilmişlerdi ki aldıkları bir nefese karşılık olmak üzere alacakları her nefesi vakfetmeye gidiyorlardı. İstikamet Yemen'di.
Türk Okullarına öğretmen olarak gidiyorlardı.Karın tokluğuna çalışacaklardı ama onların beklentisi o değildi.
Allah'ı (cc), Peygamberini (sas), Kuran'ı ve İslam'ı sevdirmeye gidiyorlardı.
Türk Milletini, Türk Bayrağını,Türkiyeyi sevdirmeye gidiyorlardı.
Sevdirmeye severek gidiyorlardı.Ama bu o kadar kolay bir iş değildi. "Sevin" deyince de olmuyordu.
Kendilerini sevdireceklerdi ki mensup oldukları İslam Dini, Türk Milleti sevilsin. Bu da adam gibi Türk olmakla ve İslam'ı Sahabe (ra) gibi yaşamakla mümkündü. En zor şey de anlatmak değil yaşamaktı zaten.
SANA'DA İKİNCİ YIL: 1986
Başlarından çok büyük bir badire geçmişti. Yedi yaşındaki çocukları ani bir kalp krizi ile vefat etmişti. Dönmeyi düşünmemişler, oraya defnetmişlerdi. Bu olay onları çok yıpratmıştı.
İki gün sonra müdür çıkagelir ve
"Hoca Efendi Türkiye'den ziyaretinize gelecek.Yarın burada olacak" der.
Bu onları biraz da olsa teselli eder.
Ertesi gün Hoca Efendi gelir ve taziyelerini ilettikten sonra:
"Medine'ye gitmek ister misiniz" diye sorar.
Abdullah Bey ve eşi bunu sevinçle karşılayınca Hoca Efendi:
"Öyleyse size bir sürprizim daha olacak, yarını bekleyin ve hazırlanın"
ERTESİ GÜN
Akşam namazından sonra kapı çalar.Abdullah Bey açar Hoca Efendi gelmiştir.
"Bakın size kimi getirdim" der. Yanında yedi yaşında dünyalar güzeli bir çocuk vardır.
"Adı Muhammed, bundan sonra Ahmet olsun. Allah'u Zülcelal size Ahmet'in yerine Muhammed'i verdi" der.
Abdullah Bey ve Emine Hanım şaşkınlıkla "kim bu çocuk" diye sorarlar. Hoca Efendi:
"Bu günün küçüğü geleceğin büyüğü.Kimsesi yok Allah'dan bize, bizden size emanettir. Yalnız sır kalsın Ahmet'in öldüğünü de Muhammed'i de asla kimseye söylemeyin.Ve onunla asla tercüman aracılığı ile konuşmayın.Arapçayı kendiniz öğrendikten sonra istediğini sorarsınız" der.
Ertesi gün Aden'den kalkan uçakta yine üç yolcu vardı. Abdullah Bey, Emine Hanım ve Muhammed.Adı artık Ahmet. Emine Hanım geride kalan Ahmet'inin hüznüyle Muhammed'e bakar ve çat pat sorar:
Yavrum senin annen baban kim? Nerelisin?
Dünyanın en güzel, en akıllı çocuğu cevap verir:
"Annem Nergiz,babamın adı Hasan,bak biz oralıyız" der ve uçağın camından gökteki yıldızı gösterir.Gösterdiği Halley Kuyruklu Yıldızıdır.Emine Hanım gülümser ve hep birlikte Halley'e el sallarlar.
VE MEDİNE
DEVAM EDECEK
Ama tereddütteyim.Devam edelim mi? (On bölüm falan.)
YIL 1984
Abdullah Bey ile Emine Hanım ayrıldıkları cennet vatanlarına uçağın penceresinden hüzünlü bir şekilde bakmaktadırlar.Beş yaşındaki çocukları Ahmet kucaklarında uyuyakalmıştır.Öyle bir ayrılış ki uçak yükseldikçe yaşadıkları mekanlar küçülüyor ama gönüllerinde büyüyordu.
Belki de hiç dönmeyeceklerdi .Dönseler bile kim bilir, bir çok kişiyi belki de görmeyeceklerdi.O yüzden pek çok tanıdıkları ile helalleşip ayrılmışlardı.
Abdullah Bey de Emine Hanım da yetim büyümüşler ve büyütenler tarafından evlendirilmişlerdi.İkisi de öğretmendi.Öyle yetiştirilmişlerdi ki aldıkları bir nefese karşılık olmak üzere alacakları her nefesi vakfetmeye gidiyorlardı. İstikamet Yemen'di.
Türk Okullarına öğretmen olarak gidiyorlardı.Karın tokluğuna çalışacaklardı ama onların beklentisi o değildi.
Allah'ı (cc), Peygamberini (sas), Kuran'ı ve İslam'ı sevdirmeye gidiyorlardı.
Türk Milletini, Türk Bayrağını,Türkiyeyi sevdirmeye gidiyorlardı.
Sevdirmeye severek gidiyorlardı.Ama bu o kadar kolay bir iş değildi. "Sevin" deyince de olmuyordu.
Kendilerini sevdireceklerdi ki mensup oldukları İslam Dini, Türk Milleti sevilsin. Bu da adam gibi Türk olmakla ve İslam'ı Sahabe (ra) gibi yaşamakla mümkündü. En zor şey de anlatmak değil yaşamaktı zaten.
SANA'DA İKİNCİ YIL: 1986
Başlarından çok büyük bir badire geçmişti. Yedi yaşındaki çocukları ani bir kalp krizi ile vefat etmişti. Dönmeyi düşünmemişler, oraya defnetmişlerdi. Bu olay onları çok yıpratmıştı.
İki gün sonra müdür çıkagelir ve
"Hoca Efendi Türkiye'den ziyaretinize gelecek.Yarın burada olacak" der.
Bu onları biraz da olsa teselli eder.
Ertesi gün Hoca Efendi gelir ve taziyelerini ilettikten sonra:
"Medine'ye gitmek ister misiniz" diye sorar.
Abdullah Bey ve eşi bunu sevinçle karşılayınca Hoca Efendi:
"Öyleyse size bir sürprizim daha olacak, yarını bekleyin ve hazırlanın"
ERTESİ GÜN
Akşam namazından sonra kapı çalar.Abdullah Bey açar Hoca Efendi gelmiştir.
"Bakın size kimi getirdim" der. Yanında yedi yaşında dünyalar güzeli bir çocuk vardır.
"Adı Muhammed, bundan sonra Ahmet olsun. Allah'u Zülcelal size Ahmet'in yerine Muhammed'i verdi" der.
Abdullah Bey ve Emine Hanım şaşkınlıkla "kim bu çocuk" diye sorarlar. Hoca Efendi:
"Bu günün küçüğü geleceğin büyüğü.Kimsesi yok Allah'dan bize, bizden size emanettir. Yalnız sır kalsın Ahmet'in öldüğünü de Muhammed'i de asla kimseye söylemeyin.Ve onunla asla tercüman aracılığı ile konuşmayın.Arapçayı kendiniz öğrendikten sonra istediğini sorarsınız" der.
Ertesi gün Aden'den kalkan uçakta yine üç yolcu vardı. Abdullah Bey, Emine Hanım ve Muhammed.Adı artık Ahmet. Emine Hanım geride kalan Ahmet'inin hüznüyle Muhammed'e bakar ve çat pat sorar:
Yavrum senin annen baban kim? Nerelisin?
Dünyanın en güzel, en akıllı çocuğu cevap verir:
"Annem Nergiz,babamın adı Hasan,bak biz oralıyız" der ve uçağın camından gökteki yıldızı gösterir.Gösterdiği Halley Kuyruklu Yıldızıdır.Emine Hanım gülümser ve hep birlikte Halley'e el sallarlar.
VE MEDİNE
DEVAM EDECEK
Ama tereddütteyim.Devam edelim mi? (On bölüm falan.)
27 Mart 2015 Cuma
ARAPLARA ŞOK TEHDİT GELDİ
ENSARULLAH YÖNETİCİSİ ARAPLARI TEHDİT ETTİ
Araplara şok tehdit: Bulundukları son toprak olur.
Yemen'de Husilerin partisi Ensarullah Yönetim Kurulu üyesi
Dayfallah Al Şami, Yemen'deki durumu değerlendirdi.
Şami, "Suudi Arabistan kara operasyonuna karar verirse
Yemen, onların bulunduğu son toprak olacak. Birleşik Arap Silahlı Kuvvetleri'nin
oluşturulması kararı, hakları çiğnenmiş Arap halklarının çıkarlarını hiçbir
şekilde korumuyor. İsrail ordusunun sivilleri bombaladığı Gazze'ye bakın. Nerde
Arap ordusu? Nerde birlikleri? Hiçbir Arap ordusu, Filistin halkını kurtarmak
istemiyor." dedi.
ORTADA YALAN HABERLER VAR
Rusya'nın resmi haber ajansı Sputnik Arabic'in haberine göre
Suudi Arabistan ve müttefiklerinin sivillerin evlerini vurduğunu, kadınların ve
çocukların enkaz altında kalmasına yol açtığını belirten Sami, medyanın ise
sahte haberlerle dolu olduğunu söyledi.
"BULUNDUKLARI SON TOPRAK OLUR"
"Al-Arabiya ve Al-Cezire, Yemen'de silahlı güçlerin
üslerinin vurulduğuna dair yalan haberler yapıyor" diyen Sami, şöyle devam
etti:
"Yemen hava savunması, bu sabah, başkent Sana
yakınlarında bir Suudi savaş uçağını vurdu. Suudi Arabistan ve müttefikleri,
kara operasyonuna karar verirse, Yemen onlar için, bulundukları son toprak
olacak. Onlar için tam bir yenilgi anlamına gelecek. Yemen halkı, hangi
silahlara sahip olursa olsun hiçbir düşmanın, topraklarımıza girmesine izin
vermez. Her bir erkeğimiz silah kullanabiliyor, her bir erkeğimiz ailesini
korumak için düşmana vahşice saldırmayı biliyor. Suudi Arabistan, 2010'da
Yemen'de kara operasyonuna girişmişti, ancak kısa sürede pişman olarak geri döndü
ve uluslararası örgütlerde histerik bir şekilde tehditlere başladı. Bize karşı
başlattıkları savaş, sadece halkımızı güçlendirdi. Milis güçler ve ordu, tek
bir çatı altında birleşti.
ARAP ORDUSU GAZZE'Yİ NEDEN KORUMUYOR
Birleşik Arap Silahlı Kuvvetleri'nin oluşturulması kararı,
hakları çiğnenmiş Arap halklarının çıkarlarını hiçbir şekilde korumuyor. İsrail
ordusunun sivilleri bombaladığı Gazze'ye bakın. Nerde Arap ordusu? Nerde
birlikleri? Hiçbir Arap ordusu, Filistin halkını kurtarmak istemiyor. Şarm El-Şeyh'te
toplanan bakanlar, bugün, İsrail'e desteklerini sergilediler.İsrail, tüm Arap
uluslarına kıyasla kendi halkını çok daha iyi koruyor."
YORUM
ALLAH'TAN KORKARIM.ADAM DOSDOĞRU SÖYLÜYOR.
Eğer kara harekatı olursa, Suudlar yenilir ve 2010 da olduğu gibi yine çıkarlarsa ve Yemen'de yönetimi değiştiremezlerse, biliniz ki beklenen YEMANİ bu Husilerden çıkacaktır Allahu Alem.
Çünkü o zamanki Yemen yönetimi ile Suud'un şimdiki yönetiminin düşman olması gerekir.
Gerekir ki Mekke'de bir ayaklanma olduğunda, Yemen Ordusu o ayaklanmaya yardım etmek için- Suud Ordusuyla çarpışmak üzere- Mekke'ye gelsin.
Bu manada gelişmeler uyumludur Allahu Alem.
Bu manada gelişmeler uyumludur Allahu Alem.
YEMEN HAREKATI YAHUDİ OYUNU
"SÜNNİ-Şİİ SAVAŞI" ÇIKARMAK İÇİN SON KOZLARINI OYNAYAN SİYONİSTLER YEMEN'DE DE BAŞARAMAYACAKLAR
ABD,İngiltere ve İsrail "Sünni-Şii Savaşı" çıkarmak için beş yıldan beri her yolu deniyorlar. Önce Suriye ve Irak'da başarısız oldular şimdi de Yemen'de olacaklar.
Suriye'de Esad'ın, Irak'da Maliki'nin Anti emperyalist duruşları Sünni-Şii Savaşını engelledi.Tabi buna Rusya da kendi ulusal çıkarları için destek verdi.
Böylece İran,Irak,Suriye,Hizbullah ve Husiler bir Şii blok oluşturmuş oldu.
Yemen'de Husilerin Sana'yı ele geçirip Aden'e yürümesi batıda infiale neden oldu ve önce Türkiye ile sonra da Mısır ile irtibata geçerek Yemen'de Husilere karşı Sünni bir blok oluşturmak istediler.
Türkiye'nin Mısır nedeniyle isteksiz kaldığı blok Sisi ile anlaşılarak kuruldu. Körfez ülkeleri ABD'nin emriyle Mısır'a 20 milyar Dolar yardım ederek Sisi'yi satın aldılar. Ve hava operasyonu başlatılarak Yemen bombalandı. Yetinilmedi ve kara operasyonu için de ortak kara gücü oluşturulması gündeme geldi. Sünni Blok da kurulmuş oldu.
Suudi Arabistan, Mısır,Katar,Ürdün, BAE, Bahreyn, Kuveyt. Bunların hepsi de batılıların işlettiği petrol kuyularından aldıkları yüzde beşlik it payı ile bolluk içinde yaşayan Emirlikler tarafından yönetiliyor.Hepsi de Batının uşağı.İçlerinde bir tane aç Mısır vardı onu da 20 Milyar Dolar ile satın aldılar. Şimdi o da ısırmaya hazır. İşte Sünni Blok da bu.
Gelelim Dini açıdan blokların değerlendirmesine:
Şİİ BLOK VE ŞİİLİK
İran Şiiliği de Arap Şiiliği de aralarında küçük farklar bulunsa da Hz.Mehdi AS zuhur edinceye kadar var olacak bir mezheptir. Yani Şiilik inancına göre Hz.Mehdi AS'a biat farzdır ve biat etmeyen KAFİR olur.
O nedenle Şiiler bu konjonktürde ne kadar başarı elde ederlerse etsinler Hz.Mehdi AS hangi milletten, hangi devletten zuhur ederse etsin o milletin, o devletin emrine girecekler.Bu kesindir.Tabi münferit sapıtmalar olabilir. Yani kişiler veya tarikatlar bazında. Onlar da sesini çıkaramayacak ve mecburen biat edeceklerdir.Ama devletler ve milletler bazında biat edileceği muhakkaktır.
Yani Şiilikte kısa vadede İslam ve bölge aleyhine görüntüler oluşsa bile, uzun vadede Şiiliğin başarısı İslam'a hizmet eder.
Hz.Mehdi AS'ın da Şiilerden çıkmayacağı hadis yorumlarına göre kuvvetli olarak bellidir.O nedenle Şiilere düşmanlık edilmemelidir.
Bu şuna benzer:
Bir at yetiştiricisi üç yüz atı öyle yetiştirmiş ki bir ıslık çalınca hepsi toplanıyor ve emre girip yararlı işler yapabiliyorlar. O at yetiştiricisi atları serbest bırakıp araziye salıyor. Bir müddet sonra yanlarına varıyor ki atlar bir kaç köylünün atlarını da yanlarına alarak kaçırmışlar,bahçelerini de talan etmişler. Köylüler atları yakalamak için uğraşıyorlar ama atlar uğraştırıyor. Sonra o at yetiştiricisi bir ıslık çalıyor ve atlar hemen toplanıp içtima oluyorlar.
Sonra köylülere dönüp "Bu atlar sizin olsun, verdikleri zarara karşılık yararlı işlerinizde kullanın diyor."
İşte Şiilerin durumu tıpkı bu atların durumu gibidir ve sahiplerini beklemektedirler. O da geliyor ve sadece Şiilerin değil bütün bir ümmetin Meliki olacaktır İnşallah.
SÜNNİ BLOK VE SÜNNİLER
Sünni blokta bulunanlar aslında bizim Türkiye Sünniliği ile ilgili değil. Onların Sünniliği Vehhabilik, Selefilik, Tekfircilik hatta Haricilikten oluşuyor.
Daha net yazarsak bu Sünnilik; Şahı Nakşibendi (KS), Abdülkadiri Geylani (KS),Hoca Ahmedi Yesevi (KS),Mevlana Halidi Bağdadi (KS) ve Bediüzzaman'dan (KS) bize kalan Sünnilik DEĞİLDİR.
Bu devlet adamı geçinen Batı Uşakları da Alparslan, Fatih, Yavuz, Kanuni ve Atatürk DEĞİLDİR.
O nedenle Türkiye'nin Dini açıdan ne bu Sünni blokda ne de bu Şii blokda işi yoktur, olamaz da.
Çünkü ABD ve Batının amacı mezhep savaşıdır ama bu blokların yapacağı bir savaş mezhep savaşı da olmaz. Olursa da hak değil BATIL MEZHEPLERİN SAVAŞI OLUR.
Bizim mezhebimiz haktır ve Şahı Nakşibendi (KS), Abdülkadir Geylani (KS), Hoca Ahmet Yesevi (KS), Mevlana Halidi Bağdadi (KS) ve Bediüzzaman'ın (KS) MEZHEBİDİR.
Bir parantez:
(Bakınız Sisi, yani satılmış Sisi Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi (KS) için ne diyor? "Zalim" diyor.
Bre şerefsiz Sisi? Kendisini İsrail'e satmış köpek!
Rabia Meydanında beşbin tane masum silahsız sivili ağır makinalı tüfeklerle tarayıp şehid eden Selahaddin Eyyübi miydi? Kanı bozuk.
Bu şerefsiz, bu açıklamayı şunun için yaptı:
Yemen operasyonu yalakalığı nedeniyle arkasına ABD ve Batıyı aldı. Önceden kızdığı Türkiye'ye bu şekilde racon kesiyor. O kılıcı ensende göreceğin gün yakındır İnşallah.)
DEVAM EDİYORUZ
TÜRKİYE NE YAPMALI?
Görüldüğü gibi Sünni blok Şii bloka göre daha uşak. Hatta şerefsizler bloku.Bu nedenle gerçekte Türkiye bu bloka kesinlikle üstünlük sağlayıcı bir destek vermemeli.Ancak biz NATO ülkesiyiz ve en azından şimdilik orada kalmalıyız.Bu nedenle ABD'nin müttefiki olarak Sünni bloka sembolik destek verebiliriz.Ama üstünlük sağlayıcı bir destekten kesinlikle kaçınmalıyız. Hatta bu şekilde üstünlük sağlayıcı bir desteği mümkünse gizliden İran'a vermeliyiz. Çünkü İran Devleti bir uşak değildir.Nüfusunun da çoğu Türktür.Ve yıkılsa bile yerine kurulacak devleti Türklerin kuracağı da Hadis yorumlarından anlaşılmaktadır. O nedenle İran bu hengamede Yahudilere kurban ettirilmemelidir.Sünni blokun ardında İsrail'in bulunduğu çok nettir.
ABD,İngiltere ve İsrail "Sünni-Şii Savaşı" çıkarmak için beş yıldan beri her yolu deniyorlar. Önce Suriye ve Irak'da başarısız oldular şimdi de Yemen'de olacaklar.
Suriye'de Esad'ın, Irak'da Maliki'nin Anti emperyalist duruşları Sünni-Şii Savaşını engelledi.Tabi buna Rusya da kendi ulusal çıkarları için destek verdi.
Böylece İran,Irak,Suriye,Hizbullah ve Husiler bir Şii blok oluşturmuş oldu.
Yemen'de Husilerin Sana'yı ele geçirip Aden'e yürümesi batıda infiale neden oldu ve önce Türkiye ile sonra da Mısır ile irtibata geçerek Yemen'de Husilere karşı Sünni bir blok oluşturmak istediler.
Türkiye'nin Mısır nedeniyle isteksiz kaldığı blok Sisi ile anlaşılarak kuruldu. Körfez ülkeleri ABD'nin emriyle Mısır'a 20 milyar Dolar yardım ederek Sisi'yi satın aldılar. Ve hava operasyonu başlatılarak Yemen bombalandı. Yetinilmedi ve kara operasyonu için de ortak kara gücü oluşturulması gündeme geldi. Sünni Blok da kurulmuş oldu.
Suudi Arabistan, Mısır,Katar,Ürdün, BAE, Bahreyn, Kuveyt. Bunların hepsi de batılıların işlettiği petrol kuyularından aldıkları yüzde beşlik it payı ile bolluk içinde yaşayan Emirlikler tarafından yönetiliyor.Hepsi de Batının uşağı.İçlerinde bir tane aç Mısır vardı onu da 20 Milyar Dolar ile satın aldılar. Şimdi o da ısırmaya hazır. İşte Sünni Blok da bu.
Gelelim Dini açıdan blokların değerlendirmesine:
Şİİ BLOK VE ŞİİLİK
İran Şiiliği de Arap Şiiliği de aralarında küçük farklar bulunsa da Hz.Mehdi AS zuhur edinceye kadar var olacak bir mezheptir. Yani Şiilik inancına göre Hz.Mehdi AS'a biat farzdır ve biat etmeyen KAFİR olur.
O nedenle Şiiler bu konjonktürde ne kadar başarı elde ederlerse etsinler Hz.Mehdi AS hangi milletten, hangi devletten zuhur ederse etsin o milletin, o devletin emrine girecekler.Bu kesindir.Tabi münferit sapıtmalar olabilir. Yani kişiler veya tarikatlar bazında. Onlar da sesini çıkaramayacak ve mecburen biat edeceklerdir.Ama devletler ve milletler bazında biat edileceği muhakkaktır.
Yani Şiilikte kısa vadede İslam ve bölge aleyhine görüntüler oluşsa bile, uzun vadede Şiiliğin başarısı İslam'a hizmet eder.
Hz.Mehdi AS'ın da Şiilerden çıkmayacağı hadis yorumlarına göre kuvvetli olarak bellidir.O nedenle Şiilere düşmanlık edilmemelidir.
Bu şuna benzer:
Bir at yetiştiricisi üç yüz atı öyle yetiştirmiş ki bir ıslık çalınca hepsi toplanıyor ve emre girip yararlı işler yapabiliyorlar. O at yetiştiricisi atları serbest bırakıp araziye salıyor. Bir müddet sonra yanlarına varıyor ki atlar bir kaç köylünün atlarını da yanlarına alarak kaçırmışlar,bahçelerini de talan etmişler. Köylüler atları yakalamak için uğraşıyorlar ama atlar uğraştırıyor. Sonra o at yetiştiricisi bir ıslık çalıyor ve atlar hemen toplanıp içtima oluyorlar.
Sonra köylülere dönüp "Bu atlar sizin olsun, verdikleri zarara karşılık yararlı işlerinizde kullanın diyor."
İşte Şiilerin durumu tıpkı bu atların durumu gibidir ve sahiplerini beklemektedirler. O da geliyor ve sadece Şiilerin değil bütün bir ümmetin Meliki olacaktır İnşallah.
SÜNNİ BLOK VE SÜNNİLER
Sünni blokta bulunanlar aslında bizim Türkiye Sünniliği ile ilgili değil. Onların Sünniliği Vehhabilik, Selefilik, Tekfircilik hatta Haricilikten oluşuyor.
Daha net yazarsak bu Sünnilik; Şahı Nakşibendi (KS), Abdülkadiri Geylani (KS),Hoca Ahmedi Yesevi (KS),Mevlana Halidi Bağdadi (KS) ve Bediüzzaman'dan (KS) bize kalan Sünnilik DEĞİLDİR.
Bu devlet adamı geçinen Batı Uşakları da Alparslan, Fatih, Yavuz, Kanuni ve Atatürk DEĞİLDİR.
O nedenle Türkiye'nin Dini açıdan ne bu Sünni blokda ne de bu Şii blokda işi yoktur, olamaz da.
Çünkü ABD ve Batının amacı mezhep savaşıdır ama bu blokların yapacağı bir savaş mezhep savaşı da olmaz. Olursa da hak değil BATIL MEZHEPLERİN SAVAŞI OLUR.
Bizim mezhebimiz haktır ve Şahı Nakşibendi (KS), Abdülkadir Geylani (KS), Hoca Ahmet Yesevi (KS), Mevlana Halidi Bağdadi (KS) ve Bediüzzaman'ın (KS) MEZHEBİDİR.
Bir parantez:
(Bakınız Sisi, yani satılmış Sisi Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi (KS) için ne diyor? "Zalim" diyor.
Bre şerefsiz Sisi? Kendisini İsrail'e satmış köpek!
Rabia Meydanında beşbin tane masum silahsız sivili ağır makinalı tüfeklerle tarayıp şehid eden Selahaddin Eyyübi miydi? Kanı bozuk.
Bu şerefsiz, bu açıklamayı şunun için yaptı:
Yemen operasyonu yalakalığı nedeniyle arkasına ABD ve Batıyı aldı. Önceden kızdığı Türkiye'ye bu şekilde racon kesiyor. O kılıcı ensende göreceğin gün yakındır İnşallah.)
DEVAM EDİYORUZ
TÜRKİYE NE YAPMALI?
Görüldüğü gibi Sünni blok Şii bloka göre daha uşak. Hatta şerefsizler bloku.Bu nedenle gerçekte Türkiye bu bloka kesinlikle üstünlük sağlayıcı bir destek vermemeli.Ancak biz NATO ülkesiyiz ve en azından şimdilik orada kalmalıyız.Bu nedenle ABD'nin müttefiki olarak Sünni bloka sembolik destek verebiliriz.Ama üstünlük sağlayıcı bir destekten kesinlikle kaçınmalıyız. Hatta bu şekilde üstünlük sağlayıcı bir desteği mümkünse gizliden İran'a vermeliyiz. Çünkü İran Devleti bir uşak değildir.Nüfusunun da çoğu Türktür.Ve yıkılsa bile yerine kurulacak devleti Türklerin kuracağı da Hadis yorumlarından anlaşılmaktadır. O nedenle İran bu hengamede Yahudilere kurban ettirilmemelidir.Sünni blokun ardında İsrail'in bulunduğu çok nettir.
26 Mart 2015 Perşembe
SAHİ ŞEREFSİZ BİR PKK VARDI, NE OLDU?
TÜRKİYEMİZ DIŞINDAKİ BÖLGESEL GELİŞMELERİN PKK'YI ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE UNUTTURACAĞINI VE GÜNDEME BİLE GELMEYECEKLERİNİ YAZMIŞTIK
Bir terör örgütü için en kötü şey unutulmaktır. Gündemden düşmemek için her yolu denerler.
Bu hafta PKK'nın unutulduğu bir haftadır. Unutulmamak, gündemde kalmak için her an bir eylem yapabilir.
Güvenlik güçlerimiz tedbirli ve hazır olsun İnşallah. Bir ayağa kalkanın tepesine öyle bir vurulsun ki bir daha kalkamasın İnşallah.
Çözüm sürecinin PKK'yı güçlendireceğini, terörist sayısını artıracağını, terörist sayısını artıran bir terör örgütünün ise ASLA silah bırakmayacağını ve yeniden eylemlere girişeceğini biz şimdi değil daha bu açılımın en başında yazmıştık. Basına yansıyan son haberlere göre yöneticiler de PKK'nın silah bırakmak yerine dahada fazla silahlandığını itiraf ettiler.
Yapılması gereken şimdi çok daha hazırlıklı ve tedbirli olmak ve en küçük saldırıya en şiddetli cevabı vererek kafalarda PKK'yı bitirmektir vesselam.
Bir terör örgütü için en kötü şey unutulmaktır. Gündemden düşmemek için her yolu denerler.
Bu hafta PKK'nın unutulduğu bir haftadır. Unutulmamak, gündemde kalmak için her an bir eylem yapabilir.
Güvenlik güçlerimiz tedbirli ve hazır olsun İnşallah. Bir ayağa kalkanın tepesine öyle bir vurulsun ki bir daha kalkamasın İnşallah.
Çözüm sürecinin PKK'yı güçlendireceğini, terörist sayısını artıracağını, terörist sayısını artıran bir terör örgütünün ise ASLA silah bırakmayacağını ve yeniden eylemlere girişeceğini biz şimdi değil daha bu açılımın en başında yazmıştık. Basına yansıyan son haberlere göre yöneticiler de PKK'nın silah bırakmak yerine dahada fazla silahlandığını itiraf ettiler.
Yapılması gereken şimdi çok daha hazırlıklı ve tedbirli olmak ve en küçük saldırıya en şiddetli cevabı vererek kafalarda PKK'yı bitirmektir vesselam.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)