HACI BAYRAMDA BAYRAM NAMAZI
Abdullah Bey ve Emine Hanım ayrı okullarda öğretmenlik görevine başlamışlar, Ahmet'i de bir devlet ilk okulunda dördüncü sınıfa kaydettirmişlerdir.
Ahmet kısa sürede okula intibak sağlamış ve üstün zekası ile öğretmenlerinin dikkatini çekmiştir.
Bir gün okula müfettiş gelir ve öğretmene en başarılı öğrencisinin kim olduğunu sorar:
Öğretmen Ahmet'i işaret eder.Müfettiş sorar:
"Yavrum adın ne senin?"
"Ahmet öğretmenim"
"Söyle bakalım Ahmet. Öğretmenlerin Atatürk hakkında sana ne anlattı?" der.
Ahmet anlatmaya başlar, müfettiş sözünü keserek öğretmene döner:
"Konuşurken niçin duraklıyor, dilinde pelteklik mi var. Bi sorun mu var?"
Öğretmen:
"Efendim Ahmet Arabistan'da doğmuş,orada dokuz yıl kalmış,ana dili gibi Arapça biliyor.O yüzden kelimeleri karıştırıyor ve telaffuzda dili peltekmiş gibi oluyor.Çocuğun bir problemi yok" der.
Müfettiş Ahmet'e "Aferin Ahmet böyle devam et" diyerek başını okşar.
İki yıl geçmiş Ahmet ilk okulu okul birincisi olarak takdirname ile tamamlamıştır. Ailesinin sevincine diyecek yoktur.Babası sorar:
"Oğlum büyüyünce ne olmak istiyorsun?"
Babanın beklentisi Ahmet de kendileri gibi öğretmen olmak istiyor şeklindedir. Ahmet şaşırtır:
"Atatürk gibi kahraman bir subay olacağım" deyince anne de baba da şaşırır kalır.
Sabah bayramdır ve namaza gidilecektir, erken yatarlar.
Hacı Bayram Cami yakınlarında eski ama temiz bir ev.
Muhteşem ezan sesiyle birlikte ahşap kapı açılır ve Abdullah Bey ile Ahmet sokağa çıkarlar. Bir de ne görsünler?
Hoca Efendi karşılarında onları beklemektedir.Haydi namaza az kaldı der. Baba da Ahmet de şaşakalmıştır.
Ahmet'i aralarına alarak safa dururlar.İkamet okunurken Ahmet'in önü boşalınca Hoca Efendi onu öne sürer ve kendisi de arkasına geçer. Sabah namazının farzını eda ettikten sonra bayram namazına kadar camide Kuran okur, okunan Kuran'ı dinlerler.
Namazdan sonra Abdullah Bey Hoca Efendi'yi evine götürür ve Emine Hanımın hazırladığı sofrada kahvaltıya başlarlar. Hoca Efendi:
"İstanbul'a gidiyorsunuz, tabi isterseniz" der. Abdullah Bey:
"İnşallah hayırdır hocam" der.
Hoca Efendi:
"Ahmet'i askeri okula kaydettirmeliyiz, çok güzel subay olur" der.
Abdullah Bey de Emine Hanım da gülümseyince Hoca Efendi "Her halde haber daha önce geldi?"
Abdullah bey:
"Ahmet de subay olmak istediğini söylemişti,İnşallah hayırlısı olur" der ve hep birlikte kahvaltıya devam ederler.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.