ÖNEMİNE BİNAEN
YAZI ON YIL ÖNCE YAZILMIŞ BİR YAZIDIR. 2013 DE TEKRAR YAYINLANMIŞTI.
Yeni anayasa çalışmaları eyalet ve başkanlık sistemine odaklanmış gözüküyor.
Neden hep batıya ait olan şeyleri olduğu gibi taklit etmeye çalışıyoruz ki?
Bizim aklımız yok mu? Kendimiz için en iyisini icat edemiyor muyuz?
İlla ki batıdan alacağız.ABD’ nin başkanlık sistemini istiyoruz.Onda da eyaletler var o zaman bizimkinde de olsun diyoruz.Kürdistan,Lazistan vs.
Peki eyaletsiz başkanlık sistemi olmaz mı? BAL GİBİ OLUR.
Kürdistan,Lazistan,Çerkezistan,Romanistan …Arkası gelir mi bunun?
ABD’de eyalet sistemi var ama bir eyaleti Türkiye kadar.
-Efendim bizde farklı dil konuşanlar var.
-Olsun ABD’de de farklı dil konuşan insanlar var ama bütün eyaletlerde İngilizce konuşuluyor.
-Ama Osmanlı’da da eyalet sistemi vardı?
-Orada durunuz bakalım..
Osmanlı’da eyalet sistemi vardı ama İmparatorluk toprakları Türkiye topraklarından kırk kat daha büyüktü.Kaldı ki Anadolu tek başına bir eyaletti ve içinde de ne kürdistan ,ne lazistan vardı.
Osmanlı’da Anadolu Eyaleti,Suriye Eyaleti,Irak Eyaleti,Hicaz Eyaleti,Yemen Eyaleti,Mısır Eyaleti vs.vs.vardı.Daha sayalım mı?Bosna Hersek,Rumeli,Eflak Boğdan, Sırbistan,Trablus,Cezayir gibi..
Yani Osmanlı’nın her eyaleti bugün başlı başına bir devlettir.Osmanlının sadece hicaz eyaletinde bugün sekiz devlet bulunmaktadır.Eyalet anayasası yapılacaksa Anadolu tek eyalet kabul edilmelidir. Bu da uluslararası hukuka aykırıdır. Çünkü o zaman da “diğer eyaletler kim” sorusunu sorarlar bize.
Amaç, gerçekten iyi niyetle mükemmel bir anayasa mı yapmaktır? Yoksa işin içinde kötü niyet mi vardır?
Bunu belirlemenin ve önlemenin tek yolu vardır:
O da yeni anayasanın halk oylamasında kabul edilmesinden sonraki ilk seçimlerden sonra yürürlüğe girmesidir.Ya da yapılacak ilk seçimlerde “mevcut görevlerde bulunan kişiler bu mevkilere aday olamazlar” geçici maddesinin koyulmasıdır.Konu Cumhurbaşkanlığı,Başbakanlık ve Milletvekilliği seçimleri ile de sınırlandırılabilir.Yani;
Yeni anayasayla Cumhurbaşkanlığı seçimine Sayın Abdullah Gül veya Sayın R.Tayyip Erdoğan,genel seçimlere de başbakan olarak Sayın Tayyip Erdoğan ve mevcut milletvekilleri aday olamazlar ise yasa koymada etkin olan bu kişilerin yaptığı anayasanın iyi niyetle yapıldığı konusunda herkes mutabık olur. Peki aksi, kötü niyeti ispat eder mi? Hayır ama halk bunu sorgulayacaktır. Referandum ve seçimlerde hem muhalefete verilen çok güçlü bir malzemedir,hem de spekülasyonları belki yüz yıl sürebilecektir.
“Çözüm yok, laf üreten çok” diyenlere ise işte naçizane gerçek çözüm:
TAM VEYA YARI BAŞKANLIK DEĞİL ÇİFT BAŞKANLIK SİSTEMİ
Tüm denetim yetkilerinin Cumhurbaşkanı’nda,tüm icra yetkilerinin de Başbakan’da toplandığı ve her ikisinin de doğrudan halk tarafından seçildiği ve her ikisinin de doğrudan TBMM’ne karşı sorumlu olduğu çift başkanlık sistemi Türkiye için en ideal sistemdir.ABD’nin başkanlık sisteminden çok daha üstündür.Dünyada eşi yoktur,bu milletin var mı?
A - Sistemin içeriği
1) Cumhurbaşkanını,başbakanı, milletvekillerini, belediye başkanlarını, il genel meclisi üyelerini, belediye meclisi üyelerini, mahalle ve köy muhtarlarını doğrudan halk seçer.Seçilen kişi en çok bir defa daha aynı göreve seçilebilir.Milletvekilleri bakan olamaz.
2) Cumhurbaşkanını,başbakanı, milletvekillerini, belediye başkanlarını, il genel meclisi üyelerini, belediye meclisi üyelerini siyasi partiler aday gösterir. Ancak seçilme haklarına haiz olan herkes bağımsız aday olabilir.
3) Seçimler beş yılda bir, iki turlu seçim sistemine göre yapılır.
4) Yüksek Seçim Kurulu seçim günleri için ardışık iki pazar gününü belirler. Birinci pazar en çok oyu alan iki aday veya aday parti ikinci pazar yeniden seçime gider ve kazananlar yüksek seçim kurulunca ilan edilir.
5) Vergi denetmenleri başkanlıkları hariç, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı da dahil olmak üzere tüm teftiş kurulu başkanlıkları doğrudan devlet denetleme kuruluna bağlanır. Devlet denetleme kurulu da doğrudan cumhurbaşkanına bağlıdır.
Ülkenin tüm denetim işleri doğrudan cumhurbaşkanı tarafından bu kurullara yaptırılır. Bakanlar sadece kendi bakanlıkları ile ilgili denetimleri kendi bünyelerinde bulunan teftiş kurulu başkanlıklarına yaptırabilirler. Diğer bakanlık ve kurumların faaliyet alanına giren denetim işlerini ise cumhurbaşkanına bildirirler.
6) Cumhurbaşkanının icraya yönelik tüm yetkileri başbakana devredilir.
TBMM’ne ve cumhurbaşkanına bağlanmayan tüm kurumlar başbakana bağlanır.
Cumhurbaşkanı sadece denetimin başı olur ve denetim mekanizmalarını çalıştırır. Başbakan tüm icraat faaliyetlerinden dolayı, cumhurbaşkanı da denetim faaliyetlerinden dolayı doğrudan TBMM’ne karşı sorumludur.
Cumhurbaşkanı sadece başbakanın teklifiyle TBMM tarafından 3/4 oyçokluğu ile görevden alınabilir. Başbakan sadece cumhurbaşkanının teklifi ile TBMM tarafından 2/3 oyçokluğu ile görevden alınabilir.
7) Devletin bölünmez bütünlüğünü ve anayasal ilkelerini TBMM temsil eder. Bu bağlamda TSK, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT doğrudan TBMM’ne bağlı olur ve bu güzide kurumların en üst düzey beş memurundan her biri, başbakanın teklif edeceği üç aday arasından, cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının seçeceği kişinin TBMM tarafından ilk toplantıda salt çoğunluk esasına göre onaylanması şarttır.
8) Yargı sistemi tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte doğrudan TBMM’ne bağlıdır. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve Yüksek Askeri İdari Mahkeme üyeleri ve yüksek mahkeme başsavcıları yedinci madde usül ve esasları doğrultusunda belirlenir. Diğer hakim ve savcıların tüm atamaları ve tayin işlemleri HSYK tarafından yapılır.
HSYK üyeleri hakim ve savcılar tarafından seçilir. Seçilen hakim ve savcılar başbakan veya cumhurbaşkanının önerisi ile TBMM tarafından salt çoğunlukla her zaman görevden alınabilir.
9) Valiler ve kaymakamlar doğrudan cumhurbaşkanına bağlanır, cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir ve TBMM tarafından salt çoğunlukla onaylanır. Valilerin ve kaymakamların icraata yönelik tüm yetkileri belediye başkanlarına devredilir. Valiler ve kaymakamlar sadece cumhurbaşkanının denetim faaliyetlerinin yerel temsilcisi ve takipçisi olurlar.
10) Mahalle ve köy muhtarları icraat bakımından en yakın belediye başkanının, denetim bakımından da bağlı bulunduğu kaymakamlığın o mahalle veya köydeki temsilcisidirler.
B - Sistemin Yararları
1) Bu sistemde seçilenlerin, her seçimde tartışılan meşruiyet sorunu aşılmış olacaktır.
2) Hem cumhurbaşkanı hem de hükümet halkın yüzde elli artı birini temsil edeceğinden hem temsil sorunu olmayacak hem de siyasi istikrar sağlanmış olacaktır.
3) Anayasa değişiklikleri zorlaşacak,uzlaşma kültürü yerleşecek ve rejim kendisini daha iyi koruyacaktır.
4) Denetim mekanizması da bağlı olduğu makamın temsil yetkisi nedeniyle daha sorumlu işleyecektir.
5) Bu sistemde siyasi kadrolaşmanın ya önüne geçilecek ya da meşru zemine oturacaktır.Güvenli bir kadrolaşma olacağından en azından tartışılmayacaktır.
6) Bu sistem de bakanlar meclis dışından olacağından yasama ile yürütmenin bağımsız çalışması ve yürütmenin yasama tarafından etkin denetimi de sağlanabilir.
7) Yine bu sistemde yargı doğrudan meclise bağlı olmakla birlikte kadroları cumhurbaşkanı tarafından denetlenerek yürütmenin yargı üzerindeki etkilerini de kaldırmak mümkündür.
8) Tüm denetleme kurulları doğrudan cumhurbaşkanına bağlanacağından en büyük sorunumuz olan etkin denetim de siyasi rantlardan uzak olarak işler hale gelecektir.İcra makamının kendi icraatını denetlemediği açıktır.
9) Bence bu sistemin en önemli kazanımı; halkın ikinci defa sandığa giderek oy verdiği partiden başka bir partiye de oy vermesini mümkün kılarak, tabanda uzlaşma kültürünün sağlanmasıdır. Artık bu millet bağnaz particiliği de bırakmalı ve adayların mensubu olduğu partiye değil sahip oldukları niteliklere oy vermelidir.
10) İcra makamı artık denetleneceği için daha dikkatli ve verimli çalışacaktır. Yıllar süren işler çok kısa sürede bitirilecek ve kalkınma hızlanacaktır.
11) Bu sistemin bir çok yararını daha saymak mümkündür ama kısaca şunu söylemek yeterli olacaktır. Bu sistem bir seçimlik değil her seçimlik bir sistemdir.
SONUÇ
Bu sistem önerisini yaklaşık yedi yıl önce yazmıştık ve bazı sitelerde yayınlanmıştı.Yanlış anlaşılmasın bu bir anayasa taslağı değil,anayasada tarif edilen sistemin teorisini anlatan bir öneridir.Bu öneri akademisyenlerce mükemmel bir anayasa taslağına dönüştürülebilir.
Dünyada hiçbir ülkede olmayan ve dünyanın en gelişmiş yönetim sisteminin oluşturulabilmesi için kendi çapımızda bir sistem anafikiri oluşturduk.Kanımızca ülkemizin geri kalmasının en önemli sebebi icranın yetkisiz oluşu ve denetimin neredeyse hiç olmayışıdır. Bilgisizlik, yolsuzluk vs gibi diğer faktörleri yönetim sisteminin içinde değerlendirmek gerekiyor.
Yani öyle bir sistem kurmalıyız ki rejim düşmanı rejimin müdavimi, hırsız yönetici devlet malının gözüpek bekçisi, en tembel bir kişi ülkesi için bulunmaz bir çabacı olsun.
Böyle bir sistem tam manasıyla mümkün olmasa bile mükemmele yakın bir sistem olsun. İcra, icra ile tam yetkili;denetim denetim ile tam yetkili olsun. Ama her ikisi de millet adına yapılsın ve doğrudan millete karşı sorumlu olunsun. Tüm denetim yetkilerinin bir başkanda, tüm icra yetkilerinin de bir başkanda toplandığı, her ikisini de doğrudan halkın seçtiği ve her ikisinin de sürekli TBMM’ne karşı sorumlu olduğu bir sistem kanımca mükemmele yakın bir sistemdir.
Her ikisi de meclis tarafından belli çoğunlukla her zaman görevden azledilebilir. Sadece meclis seçim yılına kadar yani beş yılda bir millete karşı sorumlu tutulabilecekken her iki başkanın da daima ve her zaman millete karşı sorumluluğu meclis tarafından denetlenebilir.
Bu yazıyı yazarken partilerle, kişilerle hiç ilgilenmedik. Zaten bu sistemde partilerin yeri çok partili seçimlerin ilk turda tamamlanması ve ikinci turda sadece iki parti ve dört aday kalması ile sınırlanmaktadır.
Tabii parti içi demokrasi de yerine oturmakta, lider sultası bitmektedir. Bugün dünyadaki en gelişmiş yönetim sistemi Rusya’nın da benimsediği ABD’nin başkanlık sistemidir. Ama onun da çok önemli bir eksiği vardır. O da denetimin olmayışı ya da yargı yoluyla denetimin sağlanmasıdır. Oysa yargı yoluyla denetim,yargı ne kadar bağımsız olursa olsun kesintili dönemsellik özelliğine sahip olduğundan sürekli denetime imkan vermemektedir.Denetimdeki esas amaç sadece yanlışı ve suçluyu bulmak değil; yanlışa ve suça engel olmaktır.Testi kırıldıktan sonra cezayı yine millet çekmektedir.
Önermiş olduğumuz bu sistemde ise icranın sürekli denetimi mümkündür. Bu sistemin dünyada eşi yoktur, bu milletin de dünyada eşi yoktur. Ve bizler dünyanın en iyisine layıkız.
NOT:Lütfen bu yazıyı okuyanlar başta Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamı olmak üzere,TBMM Başkanlığı’na,Milletvekillerine,tüm siyasi partilerin genel merkezlerine ulaştırmaya çalışsınlar.Biz de halk olarak hiç değilse böyle bir katkıda bulunalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.