Sözünü edeceğim dönemde iktidar ile PKK arasında su
sızmıyordu. İktidar cephesinden, “Bu kadar da olmaz” diye bazı cılız sesler
çıksa da her şeyin yolunda gittiği, “Çözüm Süreci” denilen muammanın AK
Parti’ye oy kazandırdığının var sayıldığı günlerdi.
Ortalama insanın, “Bu kadar da olmaz” deyip sesini kestiği
dönemlerden söz ediyorum. Elbette ki yıllar yıllar öncesi değil.
PKK ile hükümet
arasında her şey toz pembe idi.
Sözünü edeceğim dönemde iktidar ile PKK arasında su sızmıyordu. İktidar cephesinden, “Bu kadar da olmaz” diye bazı cılız sesler çıksa da her şeyin yolunda gittiği, “Çözüm Süreci” denilenmuammanın AK Parti’ye oy kazandırdığının var sayıldığı günlerdi.
Ortalama insanın, “Bu kadar da olmaz” deyip sesini kestiği dönemlerden söz ediyorum. Elbette ki
. İktidarın sesi olma görevini üstlenen Abdülkadir Selvi’nin “Mehmetçik ve PKK aynı safta savaşacak” (4 Mart 2015) demeye hazırlandığı günlerdi.
. İktidarın sesi olma görevini üstlenen Abdülkadir Selvi’nin “Mehmetçik ve PKK aynı safta savaşacak” (4 Mart 2015) demeye hazırlandığı günlerdi.
31 Aralık akşamı Bugün TV’de Tarık Toros’un sunduğu Merkez
Siyaset programına konuk olmuştum. “7 Haziran seçimlerinde AK Parti milliyetçi
oylara oynayacak” demiştim. Gündemi iyi takip eden bir haberci/yönetici olan
Tarık Toros haklı olarak sormuştu. “Açılım süreci bu kadar hızlı sürerken nasıl
olacak bu?” demişti.
Nasıl olacağına
ilişkin bir görüşüm yoktu. Lakin niçin öyle olacağına ilişkin öngörüm vardı.
Birincisi, bu sürecin ortalama insanın vicdanını sızlatacak
bir evreye girdiğini,
İkincisi ise BOP dolayısıyla ülke adına üstlenilen görevin
artık dönülmez noktaya taşındığını ve bir dönem daha seçilebilmek için
milliyetçi oylara ihtiyacı olduğunu anlatmaya çalışmıştım.
Yukarıda benim bir TV
programında anlattıklarımı özetlemeye çalıştım. Biraz daha geriye gidip bu kez
bana anlatılan bir anekdotu paylaşacağım.
Geçtiğimiz yılın sonbahar ayları idi. Bir mekanda
Güneydoğu’da görev yapan bir vali ile sohbet etme imkanı olmuştu. “Çözüm
Süreci”ne zarar vermeme endişesi ile hangi yollara başvurduklarını anlatmıştı.
Hayretler içinde dinlemiştim. Paylaştıklarından kelimelerle
ifade etmese de kendi geleceği ile ciddi bir endişe içinde olduğunu
hissetmiştim.
Bilindiği gibi güvenlik
kuvvetleri (asker dahil) bir bölgede operasyon yapacağı zaman o ilin valisinden
izin almak durumunda.
Muhatabım,
“Geçtiğimiz yıllarda güvenlik güçleri bir operasyon yapacağı zaman bunu
gerekçelendirir ve yazılı olarak başvurur. Valilik de aksine bir durum yoksa
hemen o izni verirdi” diye söze girdi. Ardından da devam etti:
“Son dönemde ise asker bir terörist grupla karşılaştığında
bizden operasyon için izin istiyor. Üstelik bunu yazılı olarak yapıyor. Önümüze
bir operasyon izin talebi geldiğinde kara kara düşünüyoruz.
Çatışma çıktığında PKK’lı öldürülse sürece zarar verecek,
asker şehit olsa Anadolu’ya şehit cenazesi gittiğinde ya tepkiler kontrolden
çıkarsa…”
Bölgede görev yapan vali dostum, “Biz ne yapıyoruz biliyor
musunuz?” diye soruyu sordu, benim cevabımı beklemeden devam etti:
“Biz de sürece zarar gelmemesi için topu taca atıyoruz.
‘Konuyu şu tarafı ile de araştırın’, ‘Bu tarafına da bakıp operasyonu öyle
değerlendirelim’ deyip cevabımızı yazıp yolluyoruz.”
Vali bey bir endişesini de bu vesile ile dile getirmişti:
“Bakanlık bizden operasyonlara izin verilmemesi konusundaki
emrini şifahi olarak iletiyor. Asker ise operasyon talebini bizden yazılı
istiyor.”
Cümlenin devamını getirmemişti. Ancak demek istediği şu idi
sanırım:
“Bakanlığın bu talebi bize şifahi iletildiği için onları
bağlayan bir şey yok. Ama operasyona izin vermeme belgesinin altında bizim
imzamız var.”
Şimdi daha düne kadar Güneydoğu’da silahlı PKK’lılar yol
keserken, vergi toplarken, dağa asker gönderme konvoyları düzenlerken,
mahkemeler kurup insanları yargılarken sesi çıkmayanlar, ne oldu da Ağrı’da
operasyon yapmaya karar verdi?
- Askeri garnizondaki gönderden bayrak indirildi. Tek kurşun
atılmadı.
- Diyarbakır Bingöl karayolu 10 gün trafiğe kapatıldı. Tek
kurşun atılmadı.
- Cizre’de askeri araçların geçmemesi için ilçenin dört bir
yanına hendekler kazıldı. Tek kurşun atılmadı.
- PKK’nın perde önündeki elemanları, çıkıp özerklik ilan
etti. Tek kurşun atılmadı.
- Teröristler, silahlı birlik oluşturup şehir merkezinde
denetimler yaptı. Tek kurşun atılmadı.
Eli silahlı PKK’lı teröristler, Ocak 2013’ten bu yana ilk
kez Ağrı’da mı ortaya çıkmış? Yoksa, o dönemde iktidarda başka parti vardı da
AK Parti yeni mi iktidara geldi?
Yoksa, 2012 yılında İdris
Naim Şahin’in İçişleri Bakanlığı döneminde bitme noktasına gelen PKK’ya “Çözüm
Süreci” can simidini atarak tarihinin en güçlü konumuna getiren başkaları
mıydı?
Şurası çok açık.
Milleti
kutuplaştırmaktan oy devşirenler, anlaşılan bu kez oy deposunu başka bir yerde
keşfetmişler yatırımı onların üzerine yapıyorlar.
Ağrı Diyadin’deki
Tendürek Dağlarının eteğindeki Tütek köyünde yaşananların kamuoyuna ne kadarı
yansıyacak, ne kadarı aydınlanabilecek, bu soruların cevabı bende yok.
Bildiğim tek bir şey
var. Bu iktidar, muktedirliğinin sürmesi için ne yapılması gerekiyorsa onu
gözünü kırpmadan yapacak.
Zaten mukadder son da
o zaman yaşanacak.
Ünal TANIK / Rotahaber
unaltanik@rotahaber.com
unaltanik@gmail.com
Twitter: @tanikunal
YORUM
Ünal Tanık'ın yazısı bir önceki yazımızı tamamen tasdikler nitelikte olmuş. İki husus ise çok belirgin olarak vurgulanmış ve akıllarda kalmalı.
Birincisi AKP'nin açılım süreci nedeniyle kaybettiği oyların Milliyetçi cephede peşine düşmesi. İkincisi ise açılımı sürdürmek için Valilere şifahi emir vererek zor duruma düşürmesidir. Tabi bu daha önce olmuş.
AKP'nin Milliyetçi oyları toplaması mümkün değil. Yani MHP tabanından oy alması imkansız ve bunu onlar da biliyor. O halde Milliyetçi cephede oy avcılığı ne anlama geliyor? İşte Ünal Tanık bunu yarım bırakmış. O da şudur:
AKP,MHP tabanından oy koparma gayreti içinde değil AKP'den MHP'ye akan oyları durdurma peşindedir. Çünkü AKP'den MHP'ye anormal akışlar var. Bunlar engellenmeye çalışılıyor. Engellenemezse MHP iktidarı sürpriz değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.