BU YAZIYI 10 OCAK 2007 TARİHİNDE SADDAM'IN İDAMI ÜZERİNE YAZMIŞTIK
(ÖNEMİNE BİNAEN YENİDEN YAYINLIYORUZ)
BUGÜNKÜ IRAK'I DA ANLATMIŞ
SADDAM'IN İDAMI ABD'NİN ÇEKİLECEĞİNİN İŞARETİ
Saddam Hüseyin bir
zamanlar Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’daki en önemli
adamıydı. Yıllarca ABD ve müttefikleri için İran ile savaştı.
Baktı ki kendi
ülkesi zarar görüyor ve bu ülkeyi kendisine bağışlayanların umurunda bile
değil, derhal milliyetçilik ruhu kabararak batıya yüz çevirdi.
Kuveyt’e girerken
batının dostluğuna güvenmeye de devam etti. Batının dostluğuna güvenenin sonu
da maalesef hüsran oluyor.
Saddam’ın idamı
ile tüm Ortadoğu ülkeleri eski bir düşmanı aynı zamanda da yeni bir dostu
kaybetmiş oldular. Normal şartlarda ölseydi hiç kimse “Şehittir” diyemezdi ama
artık şehit olmuş da olabilir. Allah rahmet eylesin.
Amerikan
kapitalizmi insana ticari mal gibi bakmakta. İnsanı kullanabildiği kadar
kullanmakta. Kullanamayacağını anlayınca da çöpe atmaktadır.
Saddam bunun
dünyadaki belki son örneğidir. Kimi diktatör, kimi demokrat, dünyanın birçok
ülkesinde Amerika’nın Saddamları hala bulunmakta ve sadakatten vazgeçip
iplerinin çekileceği günü beklemektedirler.
Saddam’ın
idamında ise bir takım ince noktalar vardır.
Saddam’ın
avukatlarının öldürülmesi,
Mahkeme
heyetinden Kürt kökenli hakimlerin alınarak Şii kökenli hakimlerin atanması,
Yargılamanın
Saddam’ın Kürtlere karşı yaptığı eylemler yerine, güneyde Şiilere karşı yaptığı
eylemler için yapılması,
İdam kararının
Şii bölgesinde alınması ve
İnfazın Kurban
Bayramı’nın birinci gününe denk gelmesi
Saddam’ın
avukatlarının öldürülmesi, Saddam’ın mahkeme aracılığı ile dünya kamuoyuna
ABD’nin gerçek yüzünü göstermeye yönelik propaganda yapmasını engellemek
içindi.
Ayrıca dava bu nedenle de kısa sürmüştür.
Mahkeme
heyetinden Kürt kökenli hakimlerin alınarak Şii kökenlilerin atanması, sadece
Şiilere karşı yapılan eylemlerden dolayı yargılanıp idama mahkum edilmesi ve
yargılamanın Şii bölgesinde yapılması ise tamamen Irak’ta Şii Sünni iç savaşı
çıkarma amaçlıdır.
Sehpanın Sadr
tarafından çekildiği gibi yalanlar da propagandanın küçük manevralarıdır.
Kürtler Irak’ta çıkarılacak iç savaşın dışında tutulmak isteniyor. Çünkü ABD’ye
sadakatleri devam ediyor.
Türkmenlerin
durumu da şu anda çok hassas bir konum arz ediyor. ABD kısa vadede Türkmenler
için bir girişim yapmak istemiyor. Türkiye’den çekiniyor. Ama eninde
sonundaları düşünerek dolaylı olarak Kürtleri cesaretlendiriyor,
silahlandırıyor ve onlar da bir zamanların Saddam’ı gibi kışkırtılıyorlar.
İplerinin
çekilmesi ya sadakatlerinin bozulmasına bağlı ya da Türkiye gerçeğine. Çünkü
Türkiye’nin öyle bir gerçeği var ki, şimdilik gelişmeleri dikkatle izliyor ve
sabrediyor. Ama o sabır taştığı vakit de Ortadoğu’da değil bir Amerika bin
Amerika’nın önünde duramayacağı coşkun bir sel olduğunu ikibin yıllık tarih
biliyor.
İnfazın bayramın
birinci gününde yapılması ise kendi başına birkaç sebebe dayanıyor.
Birincisi
ABD’nin tüm İslam dünyasını hedef alma ve hepsine birden meydan okuma, tüm
dünyaya gövde gösterisi yapma ve diğer sadık Saddam’larına da gözdağı verme
amacı güdüyor.
Aynı zamanda
Irak’taki başarısızlığına sevinen İslam dünyasını üzmek amacı da taşıyor. Güya
bayramın birinci gününde Müslümanlara bayramı zehir edeceğini sanıyor. Ama
Müslümanlar bu idamın ABD’nin Irak’taki yenilgisini kabul ederek içine düştüğü
üzüntü, nefret ve kinin dışa yansıyan bir acizlik ifadesi olduğunu çok iyi
biliyorlar ve seviniyorlar.
Seviniyorlar ki
ABD Irak’ta mağlup olmuştur ve çekilmeye karar vermiştir. Ama her çekilen gibi
o da yakıp yıkıp, iç savaş çıkarıp geride bir kan gölü bırakıp çekilecektir.
Bush kongreden
Irak’a ilave asker göndermek için ek bütçe isteyerek dünya kamuoyundan
yenilgiyi gizlemeye çalışmaktadır. Çünkü bu ödeneğin çıkmayacağını kesin olarak
bilmektedir. “İlave asker gönderemezsek mevcut askerlerimiz de görevini
yapamaz” diyerek askerini çekecek ve bu savaşın tek sorumlusu kendisi olduğu
halde kongreyi suçlayacaktır.
Tabii ABD halkı da bunu yutmayacak ve ilk seçimde
destekleyeceği aday da kaybedecektir.
Burada esas
önemli olan konu ise ABD’nin terk ettiği Irak’ın durumunun ne olacağıdır. Çünkü
BP ve Shell gibi firmalarla Irak’ın otuz yılık petrol üretimine el konmuştur.
Bunu güvence altına almak için ABD Irak’ta kendi rejimini kurmuş ve
menfaatlerine bekçi olarak dikmiştir.
Üniformalı
askerlerini çekecek yerine üniformasız askerlerini ikame edecektir. Kürtlerden
kurulan Irak ordusunun başına da bu askerler geçecektir. Çünkü Şiiler ve
Sünniler birbirini yerken bu işler organize edilmiştir bile.
İşgalden bugüne
kadar sokakta üç kişi bir araya geldiğinde hemen bombalanmış ve Sünni iseler
Şiilerce, Şii iseler Sünnilerce bombalandığı Irak’taki tek yayın kuruluşu CNN
tarafından ilan edilmiştir.
Sokakta üç
Iraklının bir araya gelmesine asla müsaade edilmemiş ve zavallı Iraklılar büyük
bir trafik kazası yapmış bir otobüsün içinden çıkan yaralılar gibi başlarını
iki eli arasına almış bir şaşkınlık içindedirler. Ve işgalcilerin her oyununa
kolayca gelmektedirler.
Şii - Sünni
çatışmaları devam ederken bununla yetinmeyenler Saddam’ın idamıyla da tam bir
iç savaş hedeflemişlerdir. Sokakta üç kişinin bir araya gelmesine izin
vermedikleri halde Saddam’ın mezarı başında binlerce insanın toplanmasına
müsaade edenler onların Şiilere saldırması için eminiz ki yarın birkaç silah ta
verirler.
Sonrası malum.
Sünniler ve Şiiler bitecek ve Irak Kürtlere kalacak.
İşte tam bu
noktada Türkiye açısından da çok önemli olan Irak’ın bölünmesi konusuna
değinmekte yarar var. Türkiye açıkça karşı olduğu için ABD Irak’ı bölmeye
cesaret edemeyecektir. Ancak Kürtleri de memnun etmek açısından daha da
tehlikeli bir planları vardır. O da Irak’ı bölmeden tamamını Kürtlere vermek.
Yani Talabani‘yi Irak’ın yeni Saddam’ı yapmak.
Türkiye her ne
kadar Ortadoğu’daki gelişmeleri dikkatle izlese de ve sayın başbakan her ne
kadar “Irak bizim için AB den daha öncelikli hale geldi” dese de yine de Irak
politikasında çok büyük hatalar yapmıştır. Yıllardan beri yapıla gelen birçok
hatanın ana nedeni ise siyasetçisiyle, askeriyle, istihbaratçısıyla ve
diplomatlarıyla birlik ve beraberlik içinde bugün için değil daha yıllar
öncesinden Irak konusunu öncelikli bir konu olarak kabul edip bir devlet
politikası geliştirmemek olmuştur.
Türkiye için
Irak’ın toprak bütünlüğü mü önemlidir? Yoksa Şiileri, Sünnileri, Türkü, Kürdü
ve Arabı ile Türkiye’nin sadık dostu olan bir Irak mı önemlidir?
ABD’nin yeni
Saddam’ı olan Talabani’nin yönettiği Irak Ortadoğu’da bir çıban başıdır. Ve tüm
bölge ülkelerini tehdit eder. Çünkü artık Kürtlerin Ortadoğu’da hiçbir dostları
yoktur ve ABD ne derse yapmak mecburiyetindedirler. Uzun vadeli gelecekleri
için ABD ye sadakatten vazgeçmenin bedelini de çok iyi bilirler.
İşte Türkiye ve
diğer bölge ülkeleri için bölünmüş bir Irak’tan daha tehlikeli olan alternatif
budur. Talabani’nin Irak devlet başkanlığına getirilmesine karşı çıkmayarak bu
durumu daha o zaman kabul etmiş olduk.
Bu durumda
yapılması gerekenler ise öncelikle Şii - Sünni savaşının engellenmesidir. Türkiye,
İran ve Suriye bunu kolayca yapabilir. Talabani’nin devlet başkanlığı;
seçildiği seçimin demokratik olmadığı ve yenilenmesi gerektiği savı ile
reddedilmelidir.
Mesut Barzani ve
Talabani PKK’yı desteklemekle suçlanmalıdır. İran ve Suriye de Talabani’yi
ülkeyi iç savaşa götürmekle suçlamalıdır. Kerkük’teki asimilasyon nedeni ile
hem Talabani’ye nota verilmeli, hem de Barzani basın yoluyla gayri resmi tehdit
edilmelidir.
Kerkük’ün tamamen
bir Türkmen şehri olduğu ve yapılan asimilasyon öncelikle bölge ülkelerine
kabul ettirilmeli ve dünyaya ilan edilmelidir. Irak’taki kaosun ABD askerinin
çekilerek yerine bölge ülkeleri tarafından oluşturulacak bir koalisyon gücünün
Irak’ta konuşlandırılarak çözümlenebileceği derhal ilan edilmeli ve bölge
ülkeleri bu gücü oluşturmak için adım atmalıdır. Türkiye, İran, Pakistan,
Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan bu güçte yer almak istediklerini
açıklamalıdır.
ABD ve İngiltere
elbetteki bu konulara karşı çıkacaktır. Ama iki üç günde iki üç askerini
kaybettiği için çekilmeyi düşünenler günde en az on onbeş askerini
kaybettikleri zaman sizi daha iyi dinleyeceklerdir. Irak’ın yeni idarecilerinin
yapacakları ilk icraat da petrolünü ipotek altına alan anlaşmaları feshetmek
olmalıdır.
Yazan: Safa Asya