29 Mayıs 2015 Cuma

YARALI ATIN HİKAYESİ

YARALI ATIN HİKAYESİ



Vakti zamanında kahraman bir savaşçının güzel mi güzel bir atı varmış. Birlikte nice savaşlara gitmişler,nice zaferler kazanmışlar.

Yine o savaşlardan birinde orduları ağır bir yenilgi almış. Kahraman savaşçı da atı da ağır yaralanmış. Savaş yerinde kalakalmışlar.Günler sonra kahraman savaşçı iyileşmeye başlamış, bakmış ki etrafta kimseler yok.Gözleri hemen atını aramış ama atı da görünürlerde yokmuş.

Geldikleri yere de gidemiyormuş zira o savaşı yapmak için çok uzak yerden gelmişler.Ordularından da eser kalmamış. Atını aramaya koyulmuş.Aylar geçmiş bulamamış. Bu arada kendisi de iyileşmiş.

Ve bir gün uzaklarda bir birleriyle savaşan iki ordunun gürültüsünü ve toz bulutlarını görmüş. Yaklaşmış ve yaklaştıkça gürültünün arttığına şahit olmuş.

"Belki de güzel atım onlardadır" diye düşünerek muharebe meydanına iyice yaklaşmış. Bir de ne görsün? Güzel atına bir savaşçı biniyormuş.Orduyu tanımış:

"Bunlar bizi yenen ordu"demiş.
"Atımı almışlar, atım benim her şeyim, canımdan öte, almadan gitmem" demiş.

Hakim bir tepeden "Nasıl alabilirim" diye planlar yaparken bir taraftan da savaşı izliyormuş.
Atına binen savaşçı yere yuvarlanmış ve öldürülmüş.Ama savaşta o kadar çok piyade varmış ki bir diğeri binmiş hemen.

Bu ordu kiminle savaşıyor diye dikkat edince kendi aralarında savaştıklarını anlamış. Bunların hepsi de "Bizi yenenler, birbirlerine düşmüşler" diye mırıldanmış.

Ve savaşın sonucunu beklemeyi düşünürken, atının savaşta ölebileceği aklına gelmiş.
"Acaba ne yapsam" derken uzaktan yeni bir toz bulutu yükselmiş. Bakmış ki başka bir ordu geliyor.Ama büyük bir ordu olduğu anlaşılıyor.Gelir gelmez savaşa girmiş ve her iki orduya birden vuruyormuş.

Önceden bir birleriyle savaşan iki ordudan biraz güçlü olanı dağılmış ve bir kısmı yeni gelenlere katılmış.Tabi atı da o ordunun askerindeymiş.O da düşmüş attan ve bu sefer yeni ordunun başka bir savaşçısı binmiş.

Kahraman savaşçı söylenmeye başlamış.
"Biter mi bunlar ölmekle, öldürmekle" demiş.

Ümitsizlik içinde kara kara düşünürken arkasından bir ses gelmiş:

"Hey yiğit atını o alçakların elinden böyle kurtaramazsın" demiş.

Yiğit arkasına dönmüş, ak sakallı yaşlı bir piri fani duruyormuş.
"Dede sen de kimsin, amacımı nereden biliyorsun?" demiş.

Yaşlı fani:

"Boşver benim kim olduğumu.Buradan ayrıl, onlar savaşa devam etsinler,senin arkadaşların burayı tamamen terk etmediler, şu uzaktaki yüksek dağın arkasındalar.Onlara git ve hiç durmadan iki gün batıya gidin,ordunuzdan kalanlar orada.toparlanın geri gelin.Bunların hepsi de düşmanınız o zamana kadar onlar da zaten dişinize göre kalacaklar.Hepsini de yenersiniz, atını da alırsın." deyince kahraman savaşçı hemen uzaklaşır.

Arkadaşlarına kavuşur,yaşadıklarını anlatır. Çaresiz bekleyen arkadaşlarıyla birlikte iki gün batıya giderler.

Bir de bakarlar ki ordularından kalanlar gerçekten oradalar.Sadece onlar da değil ihtişamlı bir ordu vardır karşılarında. Yeni ordunun geldiğini öğrenirler ve komutanlarına düşmanların durumu hakkında bilgi verirler. 

Beş saat sonra ihtişamlı ordu yükselen toz bulutlarını arkasında bırakarak doğuya hareket eder.
Düşmanı bulmuşlardır.Öyle bir girerler ki düşmana akşama kadar hepsini de kılıçtan geçirirler.

Üç gün sonra.

Kahraman savaşçı atına kavuşmuş ve başkomutanın sağından gitmektedir.  

Başkomutan kahraman savaşçıya:
"Atın gerçekten uğruna ölünecek kadar güzel bir atmış" der. 

"Öyle komutanım" der kahraman savaşçı.

Başkomutan:
"Ama aynı zamanda bize bu zaferi kazandıran da bu güzel at oldu.Onun sayesinde birleştik ve düşmanımızı onun sayesinde bulduk" der.

Kahraman savaşçı: "Çok şükür komutanım" der.


NOT:Hikaye şifrelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.