İRAN'IN ORTADOĞU'DAKİ BAŞARISININ SIRRI "ORDULARA" OYNAMASIDIR
İran Orta Doğu'da bir Şii Hilali oluşturmaya çalışıyor.
Şunu baştan söyleyelim İran'ın başarıları kalıcı bir başarı değil geçici bir başarıdır. Çünkü erken öten horozun akibeti bellidir.
Tabi bunu söylerken de İran ile mevcut İran yönetimini kastettiğimizi ifade edelim. Yoksa İran Devleti yıkılmayacak ve Hz.Mehdi AS'ın emrine girecek Allahu Alem.
Peki İran'ın bu kısa vadeli başarısının sırrı nedir?
Kesinlikle çok akıllıca bir tercih ile bölge Ordularına oynamasıdır. Yani İran hep doğru karta oynuyor. Hani derler ya o mana da...
SURİYE
Suriye karıştı, uluslararası teröristler ABD ve Batının desteği ile Esad'ı devirmek için (Aslında dertlerinin Esad olmadığı, Suriye'yi kan gölüne çevirmek olduğu da meydana çıktı.) Suriye'ye doluştu.
Zaten Suriye müstemleke bir devlet.Bize göre devlet bile değil,bir kukla.Böyle bir olayla ilk defa karşılaşınca şaşırıp kaldı.
İran çok akıllıca bir manevra ile Esad'ı desteklediğini açıkladı.Gerçekte Suriye Ordusunu ele geçirmeyi amaçlamıştı. Zira Suriye Ordusu Esad'ın ordusuydu.
Önce Suriye'ye teknik destek verdi. Arkasından General desteği,silah desteği ile Suriye Ordusunu yönetmeye başladı. En sonunda da Suriye Ordusunu ele geçirdi.
Şimdi Suriye'de Esad'a karşı savaşan muhalifler gerçekte İran'a karşı savaşıyorlar.Ama farkındalar, ama değiller.
IRAK
İran aynı senaryoyu Irak'da da denedi ve aynı başarıyı orada da elde etti. Herkes Maliki ile didişirken İran sahip çıktı. Aslında derdi Maliki de değildi. Maliki'nin emrinde olan Irak Ordusunu ele geçirmek istemişti.
Tıpkı Suriye'de olduğu gibi Irak'a da önce teknik destek verdi. ABD'nin vermekten imtina ettiği silahları İran Generalleri ile birlikte gönderdi.
ABD "Maliki gitsin" deyince yerine Haydar İbadi'yi bile İran getirtti. Zira Ayetullah Sistani bu konuda etkili oldu ve İran'ın telkinlerine teslim olmuştu.
Hatta Haydar İbadi ile önceden yanına alamadığı Mukteda Sadr'ı da yanına çekmeyi başardı. Şu an İran ile Mukteda Sadr arasında sadece Ordunun mezhep kimliği açısından fikir ayrılıkları var.
İran, Kürtleri Barzani yanlısı diye, Sünnileri de Saddam yanlısı diye Ordudan attırdı. Mukteda Sadr ise Irak Ordusunun tüm mezhepleri kapsayacak şekilde "ulusal bir ordu" olmasını istemişti. Tabi şu anda İran ne derse o oluyor.Yani İran Irak'da da Orduyu ele geçirmiş durumda.
Gerek Suriye'de ve gerekse Irak'da İran'ın bu orduları ele geçirmesinde en etkili generali olan Kasım Süleymani şimdi Yemen'de.
YEMEN
İran bu oyunu sevdi.Aynı oyunu şimdi Yemen'de oynamaya çalışıyor.
Yemen'de Ali Abdullah Salih muhalifler tarafından indirilince yerine Abdurabu Mansur Hadi gelmişti.
Hadi gelmişti ama Yemen'e istikrar getirememişti. Çünkü teröristler hala eylem yapıyordu.Yani Tunus'da Gannuşi'nin yaptığı demokratik sisteme geçişi Yemen'de Hadi yapamadı. Çünkü iç savaşı bitiremedi.
Bunun bir sebebi de Yemen Ordusunun hala eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in etkisinde olmasıydı.
İran açısından da en önemli sebep buydu ve Yemen'deki oyununu yine "Ordu" üzerine oynadı.
Yemen Ordusuyla iyi ilişkiler kurdu. Teröristlere karşı yardım etti. Sonra Husileri silahlandırarak Ali Abdullah Salih'in yanına kattı.
Aslında Ali Abdullah Salih, Husilerin yanına katıldığının farkında bile değildi. Belki şimdi anlamıştır.Ama onun derdi de kendi koltuğunu çekip alan Hadi.
Aslında Husiler Yemen nüfusunun azınlığını oluşturuyor. Çok azlar. Ama Ali Abdullah Salih ve onun taraftarları ile birleşince etkin duruma geldiler.
Görüldüğü gibi İran Yemen'de de Orduyu ele geçirme peşinde ve bunu başarabilir de.
İşte İran'ın Orta Doğu'daki başarılarının sırrı bu. Çünkü bir devleti ele geçirmek için ordusunu ele geçirmek ilk öncelikli iştir. İran da bunu biliyor ve yapmaya çalışıyor.
Yani İran Orta Doğu'daki düzenli orduları onlarla savaşarak değil, düşmanlarına karşı onlara yardım ederek ele geçiriyor. Suriye ve Irak tamam sırada Yemen var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.