7 Nisan 2015 Salı

EŞKİYANIN OYUNU (2)

 EŞKİYANIN OYUNU (2.Bölüm)




Eşkıya başı:

“Demedim mi o adam dürüst, kabul etmez diye, şimdi ne yapacağız Musa?”

Musa:

“İş zorlaştı başkan. Önce şu köy hakkında detaylı bilgi edinmemiz lazım. Tekkeli Köyünden birkaç kişi vardı ya bizimle birlikte, onlarla bi konuşmalı” der.

Musa eşkıyalardan Tekkeli Köylü olanlarla iki saat konuşur ve tekrar toplantıya gelir.

“Gel Musa, ne oldu?”

“Başkan, köylülerle konuştum.  Önceki seçimde Muhtarın karşısına çıkan aday da dürüstmüş. Az bir oy ile kaybetmiş. Seçimlere bir yıl var. Aynı teklifi ona yapacağız ancak doğrudan yapmayacağız.

“Neden?”

“Aynı teklifi, aynı şartlarda ona söylersek o da reddedecek ve iş daha da zorlaşacaktır. O nedenle uygun bir ortam oluşturmalıyız.”

“Yani?”

Önce onu Muhtarlık seçimini mutlaka kazanması gerektiğine inandırmalıyız ve bunun için her şeyi yapabilecek bir ortama sürüklemeliyiz.

“Nasıl olacakmış o?”

“ Bunun başına bir iş gelir de mağdur olursa ve sorumlu olarak da şimdiki muhtarı görürse Muhtar olmak için her şeyi yapar”

“Yapar ama nasıl olacak bu iş onu düşünüyorum işte” der Musa ve:

“Tamam buldum. Öyle bir şey yapacağız ki adam aday olmakla kalmayacak, emrimize girecek” der.

Eşkıya başı sevinir: “Söyle Musa söyle”
Musa anlatır.

BİR HAFTA SONRA

Önceki seçimi az bir oyla kaybeden ama çok da üzülüp dert etmeyen Selami Ağa yine adaydır ama "Olsa da olur olmasa da olur" düşüncesindedir.

Köyden ayrılıp yaylaya doğru yollanır. Önüne üç kişi geçer:

“Selami Ağa Muhtarlık seçimlerine aday mısın?”

“Sanane eşkıya, aday olup olmayacağımı sana mı soracağım. Çekilin önümden yoksa köylüyü toplar gelirim” der.

Eşkıya:

“Aday olursan fena olur, aday olmayacaksın”

Selami Ağa şaşırır. “Kim tuttu lan sizi?”

“Sanane” Pat, küt.

Eşkıyalar Selami Ağayı döverler ve ayrılırlarken de şunu söylerler.

“Kusura bakma Selami Ağa. Biz eşkıyayız, parayı kim verirse onun dediğini yaparız. Muhtar on kayma verdi. Sen yirmi kayma ver onu da dövelim” der giderler.

İş tamam olmuştur.

Selami Ağa eve gelir. Hanımı: “Bu ne hal?”

“Muhtar aday olmayayım diye eşkıyaya para vermiş beni dövdürdü.” Hanımı:

“Eşkıya değil mi kaç para vermiş, iki mislini ver sen de onu dövdür”

“Hanım el içine çıkamam böyle. Bir kaç gün geçsin, kimseye söyleme. Sonra düşünürüz.”

BİR AY SONRA

Bir eşkıya koşa koşa gelir.

“Başkan, Selami Ağa geliyor”

Eşkıya başı gülerek:

“Gelsin Musa’yı da çağırın”

Selami Ağa:

“Size kaç kayma verdiyse iki mislini vereceğim. Ama Muhtara tam iki misli dayak isterim.”

Eşkıya başı:

“Canını yaktıysak kusura bakma Selami Ağa, bizim işimiz eşkıyalık. Bu da böyle yürüyor. Barışalım. Musa söyle bakalım Selami Ağa’ya ne cevap verelim?”

Musa:

“Selami Ağa bizim daha iyi bir teklifimiz var. Ayrıca içinde kalmasın Muhtarı da döveriz. Ama seni Muhtar yaparsak Muhtarı dövmekten beter ederiz. Sen bize sadece muhtar olmak istediğini ve bizimle birlikte çalışacağını söyle, gerisine karışma. Biz seni muhtar da yaparız. Şimdiki Muhtarı da döver intikamını da alırız.”


Selami Ağa: “TAMAM BİRLİKTE ÇALIŞALIM”

Musa: "Anlaştık öyleyse.Yalnız şuna bugünden çok dikkat et.Muhtarın kabilesi sizden daha kalabalık.Seçimi kazanmak için onlardan da oy almamız lazım.O yüzden sen başından geçenleri hiç kimseyle paylaşma ve muhtara da sakın açıktan düşmanlık etme.Kutuplaşma olursa onlar kazanırlar."

Selami Ağa bugünden her şeyi kabul etmiştir:

"Tamam, muhtarın aleyhine konuşmam"

DEVAM EDEBİLİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.