Vakti zamanında, çok eski tarihlerde bir birine yakın birkaç
köy varmış. En küçüğü yüz haneli, en büyüğü ise 800 haneli Tekkeli Köyü imiş.
Köylerin yakınlarında bulunan dağlarda ise 300 kişilik bir
eşkıya çetesi varmış. Bütün küçük köyleri haraca bağlamışlar ancak büyük köye
bir türlü çare bulamamışlar.
Köy kalabalık olduğu için açıkça tehdit edip haraç
isteyemiyorlarmış. Üstelik köylüler pek çok savaşlara katılmış kahraman
köylülermiş.
Eşkıya başı, birkaç lider eşkıyasını toplamış ve konuşmaya
başlamış:
“Bu Tekkeli Köyü’nü nasıl yapacağız? Bunlardan nasıl haraç alacağız?”
Eşkıyalardan biri:
“ Adamlar kalabalık, sözümüz geçmez, tehditlere de boyun
eğmezler, başka bir yol bulmalı” demiş.
İkinci eşkıya:
“Muhtarı kaçıralım, haraç toplamazsan öldürürüz diyelim,
kabul etmezse de öldürelim” demiş.
Eşkıya başı:
“Hem yerine daha iyisini seçerler, hem de bize daha çok
düşman olurlar” demiş. Bir başkası:
“Yollara sürekli tuzak kuralım, herkesi soyalım, öldürelim,
sağ kalanı da köye haberci olarak gönderelim. Ya adam başı bize her ay iki
kayma verirsiniz ya da yol kesmeye devam ederiz diyelim” demiş.
Eşkıya başı:
“Bunlar cesur adamlar, toplanır gelir dağda bizi bulurlar ve
cezamızı verirler” demiş.
İçlerinde hin mi hin bir eşkıya varmış. Herkes ona
bakıyormuş ne diyecek diye.
Çünkü herkesi dinler, en son o konuşurmuş ve genellikle eşkıya başı da onun dediğini yaparmış.
Adı Musa imiş. Ve konuşmaya
başlamış:
“Muhtara bir haberci gönderip konuşalım. Düğün yapacak
parası yok, rüşvet teklif edelim.”
Eşkıya başı: “Muhtar dürüst bir adam rüşvet alır mı? Haydi
aldı. “Nereden buldun parayı” derlerse köylüye ne diyecek?” Musa:
“Bir kaç tane tarlası var, birini satacak, onunla yapacak
düğünü. Biz tarlayı dışarıdan bir müşteri gibi alırız, parayı veririz.
Tarlasını da hiç almayız, gizler.”
“Arkadaş, biz köylüden haraç almaya çalışıyoruz sen muhtara
haraç veriyorsun. Köylüden haracı nasıl alacaksın peki? Musa:
“Parayı alırsa o kolay. Muhtara köye bir okul yap ve
köylüden para topla deriz. Okulu bin kaymaya yaparsa 1.300. kayma toplatır 250
kaymamızı alırız. Eşkıya başı:
“E sonra?” Musa:
“Canım, sonra da hastane, cami, yol, su, köprü yap deriz.”
Eşkıya başı:
“Hepsini de yapar mı?” Musa:
“Elli kayma verdik ya, her birinden topladığına göre
veririz.” Eşkıya başı:
“Zengin olursa nasıl anlatacak köylüye, bir daha seçerler
mi?” Musa:
“ O, onun sorunu. Ama bize sorarsa nasıl yapayım diye iki
şey öneririz ama yaptırmayız.”
Eşkıya başı: “Nasıl yani?” Musa:
“Nasılı şu: Ya servetini gizleyeceksin ya da köyü terk edip
başka bir köye zengin biri olarak yerleşeceksin deriz. Tercih onun ama biz de
eşkıyayız değil mi? Bu kadar zengin olan birinin üstelik sayemizde zengin olmuş
birinin yakasını serbest bırakmak bizim eşkıyalığımıza yakışır mı?”
Eşkıya
başı:
“Onu da biz alacağız yani?” Musa:
“Tabi biz alacağız. Onu korkutup, köylüye söylemekle tehdit
edip kaçıracağız. Kaçarken de önünü kesip dağa kaldırıp nesi var nesi yoksa
soyacağız. Bize yakışan budur.”
Eşkıya başı:
“Musa çok uyanık adamsın. Peki muhtar köyü terk etmezse ne
olacak?” Musa:
“Servetini gizleyecek ama biz istersek. İstemezsek gizleyemeyecek
ve kaçmak zorunda kalacak. Ama biz gizlemesine müsaade edeceğiz. Ne zamana
kadar? Haracımızı aldığımız müddetçe. Amaç köyü haraca bağlamak değil mi?
Eşkıya başı: “Ya tekrar seçilemezse?” Musa:
“Okul, hastane, cami, yol, su gibi hizmetlerden dolayı
seçilecektir. Ama risk olursa biz de yardım edeceğiz. Köydeki garibanlara
yardım edecek ve oylarını alacak.”
“O kadar adama parayı nereden bulacak?” Musa:
“ Biz vereceğiz. Köyden aldığımız bir aylık haracı versek
yeter. Ama bizden aldığını söylemeyecek. Hem kendi biriktirdiklerinden koyacak.
Hem de birkaç zengine tek tek gidip biraz yardım toplayacak. Ve herkese de “
zenginler verdi” diyecek. Ama gerçekte bizim verdiğimiz ile işi bitirecek.
Sonra gelsin yine haraçlar.”
Eşkıya başı gayri ihtiyarı bir kahkaha atar ve eşkıyalardan
birine:
“Gidin, çağırın şu muhtarı. Gelsin konuşalım” der.
Birkaç saat sonra haberci gelir ve:
“Muhtara söyledim, “Almayım ayaklarımın altına dedi, beni
kovdu” der.
DEVAM ETSİN Mİ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.