O ZAMAN CUMHURBAŞKANINI HALKIN SEÇMESİ TARTIŞILIYORDU.
(DİKKAT 2006 YANİ DOKUZ YIL ÖNCE)
İŞTE O YAZI
Siyasi kadrolaşma için en uygun sistem mevcut sistemdir.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yasama, yürütme ve yargı ülkemizdeki kadar
iç içe olmamıştır.
Açıkçası bu durum siyasi partilerin de çok işlerine
gelmiştir. Zaten az gelişmiş bir ülkeyiz ve halkımızın ihtiyaçları sınırsız.
Hiçbir iktidarın tüm ihtiyaçları karşılaması da mümkün değil.
Dolayısıyla halkı
mutlu edecek bir iktidar bulmak da imkansız.
O halde yeni kurulan, bir takım iç ve dış destekleri de
alan, hoş bir vizyon oluşturan her partinin iktidar olma şansı var demektir.
İyi bir tanıtım, reklam ve propaganda ile meclise girmek mümkün.
Hatta bir de az gelişmiş halklara özgü manevi değerler üzerinden
duygu sömürüsü yapılması kuralına da bağlı kalınırsa tek başına iktidar bile
hayal değil.
Şimdi birbirinden ayır kolaysa yasamayı, yürütmeyi ve
yargıyı. Kim kimi yönetiyor bul bulabilirsen. Yasama da, yürütme de, yargı da
hükümet. Hükümet de başbakan. Bu tek adam yönetimi değildir de nedir? Dünyanın
hangi demokratik ülkesinde siyasi parti, meclis ve hükümet tek adamdan emir
almaktadır?
Türkiye, en kısa sürede ilgili kanun değişiklikleri ile
siyasi istikrarı ve temsilde adaleti sağlayan bir seçimlik değil her seçimlik
adil ve demokratik bir seçim sistemi kurmalıdır.
Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Diyelim ki AKP
seçim günü kendi içinden bir cumhurbaşkanı seçti. Yasal mıdır? Yasaldır.
Teamüllere uygun mudur? Uygundur. Süleyman Demirel kendi hesabıyla yüzde on bir
halk desteği ile seçildiğine göre temsil yetkisi var mıdır? Evet, vardır. Peki
rahatsız olacaklar var mıdır? Evet, onlar da vardır. Her zaman olmuştur.
Belki AKP’nin seçeceği cumhurbaşkanı, önceden seçilmiş bir
kaç cumhurbaşkanından daha meşrudur. Ama sorun AKP’nin seçeceği cumhurbaşkanı
değil, cumhurbaşkanlarının seçiliş biçimidir. Kötü niyetli bir siyasi parti hem
iktidarı hem de cumhurbaşkanlığı makamını mevcut seçim sisteminde pekala eline
geçirebilir.
İşte en büyük sorun budur. Devletin tüm kadroları hükümet
tarafından oluşturulmakta ve önemli mevkiler için cumhurbaşkanının da onayı
gerekmektedir. Yani kötü niyetli bir hükümet cumhurbaşkanlığı makamını da eline
geçirirse başta Genel Kurmay Başkanlığı olmak üzere devletin tüm kadrolarını
rahatlıkla eline geçirebilir, rejimini değiştirebilir, hatta cumhuriyeti bile
yıkabilir.
Temennimiz milli güçlerin engel olmasıdır. Ama her ihtilalin
de millete ağır maliyetleri olmuştur. 27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün bile
tahribatları unutulmadı. Kaldı ki böyle bir girişim hem devleti hem de milleti
böler ki Allah korusun çok vahim sonuçlar doğurabilir. İşte bu nedenle konu çok
önemlidir ve Türkiye’deki seçim sistemleri mutlaka baştan aşağı
değiştirilmelidir.
• Cumhuriyet için Çağdaş ve Güvenilir Bir Seçim Sistemi
Önerisi
A - Sistemin içeriği
1) Cumhurbaşkanını, milletvekillerini, belediye
başkanlarını, il genel meclisi üyelerini, belediye meclisi üyelerini, mahalle
ve köy muhtarlarını doğrudan halk seçer.
2) Cumhurbaşkanını, milletvekillerini, belediye başkanlarını,
il genel meclisi üyelerini, belediye meclisi üyelerini siyasi partiler aday
gösterir. Ancak seçilme haklarına haiz olan herkes bağımsız aday olabilir.
3) Seçimler beş yılda bir, iki turlu seçim sistemine göre
yapılır.
4) Yüksek Seçim Kurulu seçim günleri için ardışık iki pazar
gününü belirler. Birinci pazar en çok oyu alan iki aday veya aday parti ikinci
pazar yeniden seçime gider ve kazananlar yüksek seçim kurulunca ilan edilir.
5) Vergi denetmenleri başkanlıkları hariç, Maliye Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı da dahil olmak
üzere tüm teftiş kurulu başkanlıkları doğrudan devlet denetleme kuruluna
bağlanır. Devlet denetleme kurulu da doğrudan cumhurbaşkanına bağlıdır.
Ülkenin tüm denetim işleri doğrudan cumhurbaşkanı tarafından
bu kurullara yaptırılır. Bakanlar sadece kendi bakanlıkları ile ilgili
denetimleri kendi bünyelerinde bulunan teftiş kurulu başkanlıklarına
yaptırabilirler. Diğer bakanlık ve kurumların faaliyet alanına giren denetim
işlerini ise cumhurbaşkanına bildirirler.
6) Cumhurbaşkanının icraya yönelik tüm yetkileri başbakana
devredilir.
TBMM’ne ve cumhurbaşkanına bağlanmayan tüm kurumlar
başbakana bağlanır.
Cumhurbaşkanı sadece denetimin başı olur ve denetim
mekanizmalarını çalıştırır. Başbakan tüm icraat faaliyetlerinden dolayı,
cumhurbaşkanı da denetim faaliyetlerinden dolayı doğrudan TBMM’ne karşı
sorumludur.
Cumhurbaşkanı sadece başbakanın teklifiyle TBMM tarafından
3/4 oyçokluğu ile görevden alınabilir. Başbakan sadece cumhurbaşkanının teklifi
ile TBMM tarafından 2/3 oyçokluğu ile görevden alınabilir.
7) Devletin bölünmez bütünlüğünü ve anayasal ilkelerini TBMM
temsil eder. Bu bağlamda TSK, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT doğrudan TBMM’ne
bağlı olur ve bu güzide kurumların en üst düzey beş memurundan her biri,
başbakanın teklif edeceği üç aday arasından, cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının seçeceği kişinin TBMM tarafından ilk
toplantıda salt çoğunluk esasına göre onaylanması şarttır.
8) Yargı sistemi tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte
doğrudan TBMM’ne bağlıdır. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve
Yüksek Askeri İdari Mahkeme üyeleri ve yüksek mahkeme başsavcıları yedinci
madde usül ve esasları doğrultusunda belirlenir. Diğer hakim ve savcıların tüm
atamaları ve tayin işlemleri HSYK tarafından yapılır.
HSYK üyeleri hakim ve savcılar tarafından seçilir. Seçilen
hakim ve savcılar başbakan veya cumhurbaşkanının önerisi ile TBMM tarafından
salt çoğunlukla her zaman görevden alınabilir.
9) Valiler ve kaymakamlar doğrudan cumhurbaşkanına bağlanır,
cumhurbaşkanı tarafından tayin edilir ve TBMM tarafından salt çoğunlukla
onaylanır. Valilerin ve kaymakamların icraata yönelik tüm yetkileri belediye
başkanlarına devredilir. Valiler ve kaymakamlar sadece cumhurbaşkanının denetim
faaliyetlerinin yerel temsilcisi ve takipçisi olurlar.
10) Mahalle ve köy muhtarları icraat bakımından en yakın
belediye başkanının, denetim bakımından da bağlı bulunduğu kaymakamlığın o
mahalle veya köydeki temsilcisidirler.
B - Sistemin Yararları
1) Bu sistemde cumhurbaşkanlarının her seçimde tartışılan
meşruiyet sorunu aşılmış olacaktır.
2) Hem cumhurbaşkanı hem de hükümet halkın yüzde elli artı
birini temsil edeceğinden hem temsil sorunu olmayacak hem de siyasi istikrar
sağlanmış olacaktır.
3) Anayasa değişiklikleri zorlaşacak,uzlaşma kültürü
yerleşecek ve rejim kendisini daha iyi koruyacaktır.
4) Denetim mekanizması da bağlı olduğu makamın temsil
yetkisi nedeniyle daha sorumlu işleyecektir.
5) Bu sistemde siyasi kadrolaşmanın ya önüne geçilecek ya da
meşru zemine oturacaktır.Güvenli bir kadrolaşma olacağından en azından
tartışılmayacaktır.
6) Bu sistem de bakanların meclis dışından olması da mümkün
olup yasama ile yürütmenin bağımsız çalışması ve yürütmenin yasama tarafından
etkin denetimi de sağlanabilir.
7) Yine bu sistemde yargı doğrudan meclise bağlı olmakla
birlikte kadroları cumhurbaşkanı tarafından denetlenerek yürütmenin yargı
üzerindeki etkilerini de kaldırmak mümkündür.
8) Tüm denetleme kurulları doğrudan cumhurbaşkanına
bağlanacağından en büyük sorunumuz olan etkin denetim de siyasi rantlardan uzak
olarak işler hale gelecektir.İcra makamının kendisi icraatını denetlemediği
açıktır.
9) Bence bu sistemin en önemli kazanımı; halkın ikinci defa
sandığa giderek oy verdiği partiden başka bir partiye de oy vermesini mümkün
kılarak, tabanda uzlaşma kültürünün sağlanmasıdır. Artık bu millet bağnaz
particiliği de bırakmalı ve adayların mensubu olduğu partiye değil sahip
oldukları niteliklere oy vermelidir.
10) İcra makamı artık denetleneceği için daha dikkatli ve
verimli çalışacaktır. Yıllar süren işler çok kısa sürede bitirilecek ve
kalkınma hızlanacaktır.
11) Bu sistemin bir çok yararını daha saymak mümkündür ama
kısaca şunu söylemek yeterli olacaktır. Bu sistem bir seçimlik değil her
seçimlik bir sistemdir.
Yazan: Safa Asya 24.11.2006
PEKİ BU SİSTEMİ KİM İSTER? KİM İSTEMEZ?
Vatanını Milletini seven DÜRÜST kişiler ister.
Vatanını ve Milletini seviyormuş gibi görünüp de aslında hiç de dürüst olmayanlar ve bulundukları makamlardan nemalananlar ile onların nemalandırdıkları hiç mi hiç istemezler.
NOT:Yazıda düzeltilebilecek hususlar var ama aynen almayı tercih ettik. Sadece zorunlu bir açıklama olarak şunu ekleyelim. Başkanlık Sistemi adı altında Eyalet Sistemi kelimenin tam anlamıyla İHANETTİR.
Yukarıda önerdiğimiz sistem eyaletsiz sistemdir.Aslında eyaletli eyaletsiz ayrımı yapmaya gerek duyma bile bir ihanet niyetinin göstergesidir. Sistem budur eyalete falan hiç gerek yoktur.
Yukarıda önerdiğimiz sistem eyaletsiz sistemdir.Aslında eyaletli eyaletsiz ayrımı yapmaya gerek duyma bile bir ihanet niyetinin göstergesidir. Sistem budur eyalete falan hiç gerek yoktur.
GERÇEKTEN DÜRÜST OLANLAR BU SİSTEMİ DAHA DA GELİŞTİRİP, NOKSANLARINI TAMAMLAYARAK GETİRİRLER.
SİZCE GETİRİRLER Mİ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.