ŞİFRELİ BİR HİKAYE
Aşağıda baştan sona şifreli bir hikaye sunulmuştur. Hikaye
içinde tam dokuz adet şifre vardır. Yazının sonunda da bu şifreleri araştıran
dokuz adet soru sorulmuştur. Tüm sorulara doğru cevap veren takipçimizin
cevapları sitemizde yayınlanacaktır.
İŞTE HİKAYE
Ana Arslan, Baba Arslan’ı yavrularının yanına bırakır ve
avlanmaya çıkar. Bir müddet sonra bir antilop getirir. Afiyetle yerler ve
istirahate çekilirler.
Arslanlar uykuda iken Sırtlanların saldırısına maruz
kalırlar. Sırtlanlar yavru Arslanların bir kısmını öldürmüş, bir kısmını
yaralamıştır. Ana Arslan da yaralıdır. Baba Arslan kahramanca savaşmış ama
Sırtlanları uzaklaştıramamıştır. Artık yorulmuştur. Ailesinin önünde savunmaya
devam ederek çekilirler ve bir mağaraya sığınırlar. Savaş şimdilik bitmiştir
ama meydan sırtlanlara kalmıştır.
Mağarada Arslan düşünmeye başlar:
Acaba biz bu sırtlanlara nasıl yenildik?
Sonra cevap vermiş kendi kendine:
Keşke hiç uyumasaydık
Keşke kardeşlerimizden hiç ayrılmasaydık.
Ama kardeşlerimizden biz ayrılmadık ki onlar
bizden ayrıldı, bu sırtlanlar onlara bir antilop gösterdi onlar da o antilopu
alacağız diye bizden önce sırtlanlara yem oldular. Evet onlar da yem oldular.
Sahi biz niçin uyuduk? Tedbir alırdık oysa
önceleri, şimdi neden almadık? Herhalde kendimize fazla güvendik, öyle ya biz ormanların
kralıydık ve kimse bize bir şey yapamazdı. Ya yaparlarmış işte..
Oysa birkaç yıl evvel biz bu sırtlanları fena dağıtmıştık. Kaçarak kurtulabilmişlerdi. Sahi nasıl dağıtmıştık?
Oysa birkaç yıl evvel biz bu sırtlanları fena dağıtmıştık. Kaçarak kurtulabilmişlerdi. Sahi nasıl dağıtmıştık?
Ama o zaman hiç uyumamıştık, hep uyanık gezerdik
ve sırtlanlardan her zaman daha güçlü olurduk. Demek ki gücümüzü kaybettik.
Döner ailesine bakar. Ana Arslan, yaralı yavrularla meşgul. Her
birinin ayrı acıları var. Ama geçecek, ne de olsa arslan yavrusu bunlar.
Büyüyecekler, güçlenecekler ve yeniden avlanacaklar. Zamana ihtiyaç var. Tabi
bu zamanı da boşa geçirmemek lazım, acıkmaya başladılar bile.
Avlanmak için mağaradan çıkmak ister baba Arslan ama etraf
sırtlan dolu. Dağılmıyorlar. Yavrular da yiyecek istiyor. Bir yolunu bulmak
lazım. Aklına bir fikir gelir:
Hava kararınca usulca dışarı çıkar ve genç sırtlanlardan
birini hızlıca avlar ve mağaraya getirir. Getirir ama çok zorlanmıştır ve diğer
sırtlanlar da zor atlatılmıştır. Sırtlanı yerler ve postunu yavrularından en akıllı
ve gürbüz olanına giydirirler.
Baba Arslan “Günde iki defa içlerine karış avlarını yerken bir
miktarını al mağaraya getir kimseyle konuşmadan bu işi sürdür. Ta ki
kardeşlerin iyileşip büyüyünceye kadar” diye sıkı tembih eder.
Akıllı Arslan görevini yapmaya başlar ve sırtlanlara belli
etmeden mağaraya yiyecek taşımayı sürdürür.
Günler geçer aylar geçer. Yavrular büyümüş ve Arslan ailesi
eski güçlü haline dönmeye başlamıştır. Anne Arslan da iyice iyileşmiş ve dışarı
çıkıp açıkça avlanmak istediğini söylemiştir. Baba Arslan henüz daha erken
diyerek engel olmuştur. Çünkü dışarıda da benzer gelişmeler vardır.
Sırtlanlar daha da çoğalmış, daha da güçlenmişlerdir. Hatta
bir zamanlar Arslan ailesinin etrafında dolaşan birkaç çakal bile çoğalmış
Sırtlanlarla içli dışlı olmuşlar ve birlikte yaşamaktadırlar. Bak şu çakallara.
Arslanlar onlara zarar vermez hep korur kollarlarmış oysa. Onlar da düşman
olmuş şimdi.
Ama Kurtlar başka. Onlar Arslanlarla hep dost olmuşlar ve
asla hıyanet etmemişler.
“Keşke Kurtlar olsaydı” diye düşünmüş Baba Arslan.
Ama Kurtlar kendi ormanlarında kendi sırtlanlarıyla
meşgulmüş. Kim bilir belki de onların da Arslanların yardımına ihtiyaçları
varmış.
Ve bir gün gece vakti Beyaz bir Kurt girmiş mağaraya.
“Burada ne yapıyorsunuz “demiş. Baba Arslan durumu anlatmış. Beyaz Kurt:
“Biz dostuz sizin çok yardımlarınızı görmüştük. Durumunuz da fena sayılmaz, hatta çok iyi ama dışarıdakiler de sizden iyi. Ben gizliden geldim gizliden gider Kurtları toplarım, hatta Arslanları da toplarım. Siz benden haber bekleyin yine geleceğim” demiş ve ayrılmış.
Birkaç gün sonra Baba Arslan mağaradan dışarı fırlamış.
Çünkü sırtlan postu giyen yavru Arslana çakallar saldırıyormuş. Yavru Arslan
çakalları parçalarken Sırtlanların saldırısına uğramış. Baba Arslan sırtlanlara
dalmış, arkasından Anne Arslan ve genç Arslanlar da dalınca Kıyamet kopmuş.
Arslan ailesi öyle saldırıyor ki sırtlanlara kan gövdeyi götürüyormuş. Çakallar zaten arada telef olmuşlar. Ama sırtlanlar öyle çokmuş ki öldürmekle bitmiyor. Kaçacakları da yok.
Ve mor dağların üzerinden bir kurt uluması duyulmuş.
Bakmışlar ki Arslanlar, Beyaz Kurt yanında diğer kurtlar ve
Arslanlarla dağdan aşağı saldırıyorlar.
O gün hep birlikte sırtlanların hiç birini sağ bırakmamışlar ve hepsini de telef etmişler. Öyle ki artık ormanlarda o sırtlanların hiç sesi duyulmamış.
Taki Dev Yılanların istilasına kadar.
Soru 1) Baba Arslan kimdir?
Soru 2) Anne Arslan Kimdir?
Soru 3) Yavru Arslanlar kimlerdir?
Soru 4) Akıllı ve Gürbüz Yavru Arslan Kimdir?
Soru 5) Sırtlanlar kimlerdir?
Soru 6) Kurtlar kimlerdir?
Soru 7) Beyaz Kurt kimdir?
Soru 8) Kardeş Arslanlar kimlerdir?
Soru 9) Dev Yılanlar kimlerdir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.