13 Aralık 2014 Cumartesi

HZ.MEHDİ AS MEZHEPLERİ NASIL KALDIRACAK?

HZ.MEHDİ AS MEZHEPLERİ NASIL KALDIRACAK?



İslam'da pek çok mezhep var gibi gözükse de aslında iki mezhep vardır.

Sünnilik ve Şiilik.

Ehli sünnet kendi içinde Malikilik,Şafilik,Hanbelilik ve Hanefilik olarak hak mezhepler tanımlasa da Şiilik de kendi içinde mezhepler tanımlıyor.

Hz.Mehdi AS tüm mezhepleri kaldıracak ve Ehli sünnetin Hanefilik mezhebine yakın bir yol ortaya koyacak.Başka rivayetlerde dini aslına döndüreceği ve tıpkı asrı saadetteki şekline çevireceği de işaret edildiğine göre demek ki Hanefilik Mezhebi Asrı Saadetteki İslam'a en yakın olan mezhep.

Ancak Hanefilik mezhebi de bu haliyle kaldırılacağından onda da az da olsa yanlışlar olduğu anlamına geliyor.

Hz.Mehdi AS hangi yanlışları kaldıracak, hangi doğruları getirecek bilmemiz mümkün değil.Ancak biz de kendi araştırmalarımızla ve İslam alimlerinin farklı görüşlerinden ortaya çıkardığımız sonuçlarla Ehli Sünnet ile Şiiliğin yanlışlarını ortaya koymaya çalışacağız.

İMAN VE İBADET BAKIMINDAN

İman bakımından:

Ehli Sünnete göre İslamın şartı beştir.Şiiliğe göre ise altıdır ve altıncısı da DÜRÜSTLÜK'tür. Bizim araştırmalarımıza göre de bir Müslüman dürüst olmazsa mümin olamaz. Hz.Peygamber SAS Efendimize sahabe sorar:

Ya Rasulallah, Mümin cimri olur mu? "Olur" buyurur SAS.
Korkak olur mu? Yine "Olur" buyurur SAS.
Yalan söyler mi? denilince " Hayır, Mümin yalan söylemez" buyurur ASM Efendimiz ve Müslümanın dürüst olmadan mümin olamayacağını açıkça ifade eder.

İbadet bakımından:

Kuran ortadadır ve ibadetler bellidir. Hz.Peygamber SAS Efendimiz ümmetinin içinde ve başında
ibadetleri yirmi üç yıl boyunca ashabına öğretmiştir. Eshabı Süffa hem hepsi hafızdılar hem de tüm ibadetleri dosdoğru öğrenmişlerdi ve ümmete öğretiyorlardı.

Hz.Peygamber SAS Efendimizin namaz kılma, oruç tutma, hacca gitme, zekat verme gibi ibadetleri tamamen ve dosdoğru olarak Ehli Sünnet tarafından devam ettirilmektedir. Yani Ehli Sünnet ibadetleri tıpkı Hz.Peygamber ASM Efendimizin yaptığı gibi yapmaktadır.

Ehli sünnet de tıpkı Hz.Peygamber SAS Efendimiz gibi beş vakit namaz kılar (Farzları ve sünnetleriyle birlikte), Ramazanda tüm oruçları tutar, Hac mevsiminde hacca gider ve zekatı verir.

Şiilikte ise namaz beş vakit değil üç vakittir. Yanlıştır doğrusu beş vakittir. Hz.Peygamber SAS Efendimiz beş vakit kılmıştır.Hem de yirmi üç yıl boyunca.

Şiiler Ramazan orucunu Muharrem Orucu kadar önemsemezler. Bu da yanlıştır çünkü Ramazan orucunu tutan kişinin; Muharrem ayında tuttuğu orucun bir anlamı olabilir. Yoksa Ramazan Orucu farzdır, Muharrem Orucu sünnettir. Kaldı ki Şiilikte tutulan Muharrem orucunun da bu sünnetle alakası yoktur, Kerbela'da İmam Hüseyin Efendimiz susuz kaldığı için tutarlar ki bu resmen bidattir.

Ama Ramazan Orucunu tam tutmuş biri, Sünnet olduğu için Muharrem ayında da oruç tutarsa hatta Hz.Hüseyin Efendimize hürmeten de ilaveten oruç tutarsa büyük sevap kazanabilir. Ama Ramazan Orucu Allah'ın emridir, diğerleri ise Allah'ın emri değildir. Allah'ın emrine isyan edip sünnete uymak sevap değil günah kazandırır. O zaman İlah Allah değil (Tövbe haşa) peygamber olur sümme haşa. Hristiyanların içine düştüğü sapkınlık da bu değil mi?

Cuma günü müminin bayramı olduğu için sadece cuma günü oruç tutmayıp bir yıl boyunca her gün oruç tutanlara SELAM OLSUN.(Aslında bu cümle özetliyor Ehli sünnetin yolunun doğru olduğunu)

GELELİM MUTA NİKAHI MESELESİNE:

Kesinlikle zinadır ve haramdır.Ama Şiaya göre helaldir.Böyle saçmalık olmaz. Bir çocuk dokuz aydan önce doğmaz, bir kadın nasıl üç aylığına nikahlanabilir? Kuran'a göre hamile kadın doğurmadan terk edilemez. Kaldı ki üç ay sonra başka bir vilayette aynı kadın eski kocasının babası, oğlu vs ile de nikahlanabilir ki bu tam manasıyla muta nikahının haram olduğunun delilidir. 
Aslında üzerinde bile durmaya gerek yoktur.

Özetlersek İman konusunda "Dürüstlük" ehli sünnette 54 farz arasında yer alıyorken Şia da İmanın şartıdır.Ve hadis Şia yı haklı çıkarmaktadır.

Ama ibadetler konusunda Ehli sünnet tamamen haklıdır ve Hz.Peygamber SAS Efendimizin yaptığı ibadetleri aynen yapmaktadırlar.Bu konuda Şia tamamen haksızdır. 

Çok önemli not: 

Şia'nın ibadetler konusundaki savunması şudur: 
"Emeviler Hz.Hüseyin Efendimizi şehit ettiler ve bunun karşılığında da tüm Müslümanlara kendilerinin ibadete daha düşkün olduğunu ispat etmek için ibadetlerin sayısını artırdılar.Kendilerini daha çok ibadete vererek halkı yanılttılar.Yani dini siyasete alet ettiler." DİYORLAR.
Haklılık payı var mı? Evet var. Emeviler bunu yapmışlar.

Ama bir de şöyle bir gerçek var:

Haşimiler ve Emeviler Mekke'nin iki kabilesi. Ama İslam Medine'de şekillendi yani yaşanmaya başlandı ve tüm dünyaya da oradan yayıldı. Medine'de ne Haşimiler vardı, ne de Emeviler. (Yani kabile olarak yoktular) Dolayısıyla Medine'den yayılan İslam doğru İslamdır. Ensar'ın yaşadığı İslam'dır. Ensar'ın yaşadığı İslam'da Emevicilik, Haşimicilik aranmaz. Yani Şia'nın bu savunması doğru değildir.

Bu manada şu da eklenebilir: 
Emeviler Kerbela'yı unutturmak için dini siyasete alet ederek ibadetleri biraz abartmışlar, buna mukabil Şiiler de ibadetlerden kaçmak için Kerbela'yı bahane etmişler de denilebilir.

EHLİ SÜNNETİN YANLIŞLARI YOK MU?

Ehli sünnetin Kuranı anlama, Sünneti anlama ve yaşama noktasında yanlışları yok ama İslam Tarihini anlama ve anlatma noktasında yanlışları var.

Çünkü tarih dededen toruna anlatılan bir ilim değildir.Resmi ideolojilerin yani devletlerin yazılı kaynaklarından öğrenilen bir ilimdir.İslam tarihini ise Emevilerin,Abbasilerin yazdıkları yazılı eserlerden öğrenebiliyoruz. Ehli sünnet bu kaynaklardan öğrenmiş demek daha doğru olur. İşte bu nedenle tarihe bakışımızda hatalarımız var.

Daha açık yazarsak: Ehli sünnete göre Ebu Süfyan Müslümandır.Oğlu Muaviye Müslümandır.Hatta Yezid Müslümandır. Halbuki gerçek böyle değildir.

Ebu Süfyan Mekke'nin fethine kadar Hz.Peygamber Efendimizin en amansız düşmanıydı.Yani İslamın en amansız düşmanıydı. İslam Ordusu on bin kişi ile Mekke'yi kuşatınca baktı ki Mekke'yi savunacak gücü yok, yarın ordu girecek karşı geleni öldürecek, bir gün önce gitti ve Müslüman olduğunu açıkladı. KILIÇ MÜSLÜMANIDIR. 

İspatı şudur:Eğer Ebu Süfyan'ın Mekke'yi savunacak güçlü bir ordusu olsaydı gelir Müslüman olur muydu? Kesinlikle olmazdı. Mekke'nin emiriydi, fetih ile tacı tahtı gitti.

Muaviye ise Ebu Süfyan'ın fitnesinden başka bir şey değildir.Yani Ebu Süfyan Muaviye ile İslam Devletini ele geçirerek kaybettiği Mekke'nin intikamını misliyle alma planları yapmıştır ve başarılı olmuştur.Bu konuda tek başlarına çalışmamışlar yardımcıları da olmuştur. 

Hz.Ömer RA Efendimiz adalet timsali olarak ve birlik ve beraberlik adına Muaviye'yi Şam Valisi yapmıştı. Ama sürekli kontrol altında tutmuş ve taşkınlıklarına müsaade etmemişti.

(Bu hususta Acem Şahının bir hikayesi var. Yorum kısmında talepler olursa bir yazı yazabiliriz.) 

Hz.Osman RA Efendimizin Emevi olmasından ve çok iyi kalpli olmasından yararlanan Muaviye yetkilerini suistimal etmiş ve Şam valisi olarak Medine'ye rağmen bir devlet başkanı olmaya çalışmıştı.

Medine'de Hz.Ömer Efendimiz ve Hz.Osman Efendimiz de aynı şekilde son derece mütevazi bir hayat sürerken o tam bir batı kralı gibi şatafatlı bir saltanat kurmuştu.Bu saltanattan vazgeçmeyeceği de belliydi ve her türlü tedbiri de almıştı.

Suriye'deki tüm çapulcular paralı askeriydi ve bir emriyle öldüremeyecekleri kişi yoktu.Nihayetinde bu çapulcular ve onların çocukları olan sonrakiler oğul Yezid'in emriyle Hz.Hüseyin RA Efendimizi katletmekte hiç tereddüt etmeyeceklerdi.Tohumlarını Muaviye atmıştı. En başından beri bunlar pis bir planın parçalarıydı.

Sıffin Savaşından sonra Amr Bin As yüzüğü Hz.Ali Efendimizin parmağından çıkarıp Muaviye'nin parmağına takıverecekti.Karşılığında da Muaviye onu Mısır Valisi yapacaktı.  

Ehli Sünnetin yanlışı budur: 
EBU SÜFYAN KILIÇ MÜSLÜMANIDIR. MUAVİYE MÜNAFIKTIR. YEZİD KAFİRDİR.

Yezid kafirdir, çünkü koltuk için Hz.Peygamber SAS Efendimizin torununu hiç acımadan katletmiştir. Ahiret inancı olan kişi bunu yapamaz. Ahiret inancı olmayan da zaten KAFİRDİR.

Şia'nın  bu konudaki yanlışları ise şunlardır:

Şia Allah,Muhammed,Ali üçlemesinden gider ve diğer halifeleri yani Hz.Ebu Bekir RA Efendimiz ile Hz.Ömer RA Efendimizi reddeder. Yanlış olan budur. 

Hz.Ebu Bekir RA Efendimizin İKİ KİŞİDEN BİRİ olarak Kuran'da ismi geçer. Hz.Ebu Bekir RA Efendimiz gerçekte Hz.Peygamber SAS Efendimize ilk biat eden kişidir. Yani ilk Müslümandır. (İlk Müslüman Hz.Hatice RA Annemiz'dir. Çocuklardan ilki Hz.Ali Efendimizdir. Ama onlar aile ferdidir.Hariçten değildir yani)

Birinci halife Hz.Ebu Bekir RA Efendimizdir.Haktır.
İkinci halife Hz.Ömer RA Efendimizdir. Haktır.
Üçüncü halife Hz.Osman RA (Zinnureyn)Efendimizdir.Haktır.
Dördüncü halife Hz.Ali RA Efendimizdir.Haktır.

(Sonrakilerin hiçbirisi -Yavuz Sultan Selim Han'a kadar- hak değildir.)


Hz.Peygamber SAS Efendimizin bıraktığı İslam Devletinin yönetim biçimi saltanat değil Cumhuriyetti. Yerine kimseyi tayin etmemişti.Bu dört halife de (yani HULEFAİ RAŞİDİN) seçimle iş başına geldiler. Ama Muaviye cumhuriyeti kaldırarak saltanatı ilan etti.

Hz Ali Efendimiz ile Muaviye arasındaki savaş, cumhuriyet ile saltanatın savaşıydı ve bu savaşı HİLE İLE saltanat kazandı.
Olması gereken Hz.Ali Efendimizin savunduğu Cumhuriyetin kazanması ve Müslümanlar kendi halifelerini kendileri seçmeliydi. Böyle bir durumda halifeler de daima Ehli Beytten olabilirdi.Saltanat olacaktı ise bu yine Hz.Ali RA Efendimizin hakkıydı.

Ahir zamana gelirsek:

Ahir zamanda çıkacak dehşetli Süfyan işte bu Ebu Süfyanın, bu Muaviye'nin, bu şerefsiz Yezidin soyundan gelecek. Hz.Mehdi AS ise Kerbela'dan kurtulan İmam Zeynel Abidin'in soyundan gelecek.

Hz.Mehdi AS Mekke'de Kabe'ye sırtını yaslayıp biatleri alırken Makamı İbrahim'e doğru ilk şu cümleyi söyleyecek: EHLİ BEYT ÇOK ZULÜMLER GÖRDÜ.

Evet, gerçekten Ehli Beyt çok zulümler gördü. Üç günlük dünyanın koltuk sevdalılarının kurbanları oldular hep.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.