13 Kasım 2014 Perşembe

CÜBBELİ'NİN BU SÖZÜ HURAFEDİR.

CÜBBELİ'NİN BU SÖZÜ HURAFEDİR.


Cübbeli Ahmet Hocayı severiz,iyi bir alimdir ama bu sözü "hurafe" olmuştur."Uzaya bu kadar para niçin harcanıyor, verin parayı bana ben size söyleyeyim orada ne olduğunu" diyor.

Sayın hocam bakınız ABD; o uzaya gönderdiği uydularla dünyanın her karışını adım adım takip ediyor. Bizim de artık askeri uydumuz var ve biz de geriden de olsa bazı yerleri artık takip edebiliyoruz.Bunun neresi yanlış? 

Madem ki parayı verince siz söyleyebiliyorsunuz o halde yıllardır askerimize pusu kuran şerefsizlerin koordinatlarını ordumuzla niçin paylaşamadınız? Dağlıca'ya gelen teröristleri önceden bildirseydiniz güzel olmaz mıydı?

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının nedenlerinden biri de hurafelerdi. Hurafenin sebebi ise alimlerimizin TEVEKKÜLÜ halkımıza tam manasıyla anlatmayı ihmal etmeleriydi.

Tevekkül nedir?

Kul yapması gereken her şeyi yaparak,elinden geldiğince aklını, fiziki gücünü,maddi imkanlarını ve zamanını fedakarca kullanarak, her türlü tedbiri alır ve artık yapabileceği hiç bir şey kalmayınca Allah'a CC dua ederek gerçekleşmesini istediği sonucu Allah'dan CC diler. Tevekkül budur.

Tevekkül tamam olunca duanın kabulü de umulur.Tevekkül noksan ise duanın kabulü umulmaz ve İslam'a da uygun değildir.

Osmanlı döneminde tevekkülün en yüksek olduğu dönem, Cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Han dönemidir.

Cenab-ı Mevla İstanbul'un fethini niçin Fatih'e nasip etmiştir de öncekilere nasip etmemiştir?
Çünkü Fatih hem o surları yıkacak topları yaparak hem de Akşemseddin'i yanına alarak TAM TEVEKKÜL ETMİŞTİR. Birisi olmasaydı o fetih Fatih'e nasip olur muydu? Allah CC o duaları kabul eder miydi?

İslam'a göre tevekkül tam olmadan duanın kabulü umulmaz.

Cennetmekan Mehmet Akif Ersoy Osmanlı'daki tevekkül noksanlığını bakınız şu şiirinde nasıl anlatıyor?

Bundan daha çarpıcı anlatılamaz.


MÜTEVEKKİL

“Çalış!” dedikçe Şeriat, çalışmadın, durdun,
Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun!

Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya,
Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!

Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken!(hizmetçin iken)

Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,
Birer birer oku tekmîl edince defterini;

Bütün o işleri Rabbim görür: Vazîfesidir…
Yükün hafifledi… Sen şimdi doğru kahveye gir!

Çoluk, çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak…
Hudâ vekîl-i umûrun değil mi? Keyfine bak! (Senin işlerini yapan Allah değil mi…)

Onun hazîne-i in´âmı kendi veznendir!(Onun nimetler hazinesi senin veznendir)
Havâle et ne kadar masrafın olursa… Verir!

Silâhı kullanan Allah, hudûdu bekleyen O;
Levâzımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!

Çekip kumandası altında ordu ordu melek;
Senin hesâbına küffârı hâk-sâr edecek! (… kâfirleri yerle bir edecek)

Başın sıkıldı mı, kâfi senin o nazlı sesin:
” Yetiş!” de kendisi gelsin, ya Hızr´ı göndersin!

Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak;
Şifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak.

Demek ki: Her şeyin Allah… Yanaşman, ırgadın O;
Çoluk çocuk O´na âid: Lalan, bacın, dadın O;

Vekîl-i harcın O; kâhyan, müdir-i veznen O; (….. veznedarın O)
Alış seninse de, mes´ûl olan verişten O;

Denizde cenk olacakmış… Gemin O, kaptanın O;
Ya ordu lâzım imiş… Askerin, kumandanın O;

Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O;
Tabîb-i âile, eczâcı… Hepsi hâsılı O. (Aile doktoru, …)

Ya sen nesin? Mütevekkîl! Yutulmaz artık bu!
Biraz da saygı gerektir… Ne saygısızlık bu?

Hudâ’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ;
Utanmadan da tevekkül diyor bu cür´ete… Ha?



Emek yoksa Cenabı Mevla icabet etmez
Allah cc emeğin karşılığını zayi etmez

Birileri yine hoplayıp çıkacak ama yine de yazacağız.
Cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Han'dan sonra TEVEKKÜL'ün en yüksek olduğu dönem Atatürk dönemidir.

Atatürk'ün hurafeden kastettiği şey yukarıdaki şiirde anlatılan konulardır. Çarpıcı örnek ise şudur:

Bu gün herkes, eşi ya da kız çocuğu hastalandığında onu bir bayan doktorun muayene etmesini ister.

Hurafe ise "Kız çocuğunu okutma, kocaya ver, çocuk doğursun" der. Doğum için hastanedeki erkek doktora mahalledeki yaşlı kadını tercih eder. (Ama hastanede kadın doktor varsa ilk tercih odur o da başka)

Hurafe "silaha gerek yok ülkeyi Allah korur" der.

Hurafe " çalışma, rızkını Allah verir" der.

Şaka gibi ama Osmanlı döneminde bunlar vardı maalesef.

Şimdi bile Cübbeli'nin bu sözünden hurafenin hala olduğunu görüyoruz. 

Oysa ki uzayda Ortadoğu'nun her karışını adım adım izleyen uydularımız olsa PKK'nın tüm kamplarını insansız hava uçaklarımızla bir günde yok ederdik.Tüm dünyayı izlesek tüm dünyaya korku salardık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.