EMEKLİ ORG.EDİP BAŞER İLE YAPILAN RÖPORTAJDAN BİR BÖLÜMÜ AKTARIYORUZ
RÖPORTAJ ÖNCEKİ YAZILARIMIZDA AÇIKLADIĞIMIZ PEK ÇOK İDDİAYI İSPAT EDİYOR.
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ DEVAM EDİYOR
- Kitapta görevden alınmadan hemen önce yaptığınız
Washington ziyaretinde daha önceden sizde var olan bir kanaatin pekiştiğini
anlatıyorsunuz. “ABD’nin Kürdistan projesinin gerçekleşmesi için bu kanlı
örgüte rol tasarlanmıştı” diyorsunuz.
ABD’nin bölgeden son derece önemli çıkarları var. Belki
yakın zamanda enerji bağımlılığı bu ölçüde olmayacak ama yine de bölge ticari
bakımdan ABD’nin hayati çıkarlarının olduğu bölgelerden biri olmayı sürdürecek.
Orada bir diğer önemli faktör de İsrail’in güvenliğinin devam ettirilmesi.
Amerika’nın biliyorsunuz bir Büyük Ortadoğu Projesi var. Hatta bir muhterem
büyüğümüz de bunun eşbaşkanıydı, hala öyle mi bilemiyorum.
- Büyük Ortadoğu Projesi rafa kalkmadı mı?
Sonra onun adı Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi oldu.
Eski Amerikan Dışişleri Bakanı Condelezza Rice bir sefer demişti ki; “Bölgede
22 ülkenin sınırlar değişecek”. Bu arada Amerikan Silahlı Kuvvetleri’nin bir
dergisinde bir harita yayınlandı. “Büyük Kürdistan”ı ayrı bir devlet olarak
gösteren ve Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin büyük bir
kısmını içine alan bir haritaydı bu. ABD’nin kafasındakinin bu olduğu
kanısındayım ben. Bu büyük planlarında ABD önemli sapmalar yapmaz. Büyük devlet
olmanın verdiği güvenle ana politikalarını saptar ve o politikanın uygulanması
için aynı puzzle’da olduğu gibi parçaları adım adım yerine koyar. Ben o politik
bir proje olan “Büyük Ortadoğu”nun iptal edildiği kanaatinde değilim. Bu genel
proje içinde Kürdistan’ın önemli bir konu olduğu anlaşılıyor. O size
bahsettiğim yanlışlıkla basılacak bir harita değildi. Yine 2006 yılının
sonlarına doğruydu. Ben özel temsilciyken Irak kuzeyinden Barzani’ye karşı olan
iki aşiret reisini Türkiye’ye getirttim. Bunlardan bir tanesi bana bir almanak
verdi. Süper bir baskı, deri kapak, en arka kapak içinde bir harita. Büyük
Kürdistan haritası. Kafalarında böyle bir planla yaşayan insanların bugün o
hedefleri gerçekleşmediği sürece Türkiye ile dost olacaklarını düşünmek mümkün
değil. Son süreç de, “Büyük Kürdistan”ın oluşması için onlar açısından bir
adım.
2006 yılının Eylül ayında Roma'daki NATO Savunma Koleji'nde
Ortadoğu'daki son gelişmeler konusunda brifing veren ABD'li bir albay,
Türkiye'yi bölen bu haritayı açmış, toplantıyı izleyen Türk subaylar sert tepki
göstererek salonu terk etmişti.
ABD BUGÜN BOĞAZLARI TUTAN TÜRKİYE YERİNE
PETROLÜ TUTAN KÜRDİSTAN’I TERCİH EDER
- “Büyük Kürdistan”a doğru mu gidiyoruz yani?
“Büyük Kürdistan”a doğru gidiyoruz evet. Önce Türkiye
Kürdistan’ını da içine alacak bir Kürdistan, ondan sonra da Büyük Kürdistan.
Biliyorsunuz, Büyük Kürdistan dedikleri, Kars’tan başlıyor, Erzurum-Erzincan,
Sivas ve Malatya’yı içine alıyor, Mersin’e iniyor. Mersin de dahil olmak üzere
bir harita.
- ABD’nin bundan çıkarı nedir?
Şimdi artık Amerika için Boğazların eskisi kadar önemi
kalmadı. Amerika artık Boğazları elinde tutan bir Türkiye’ye, petrol
bölgelerine hâkim ve İsrail’in güvenliği açısından hayati olan bir Kürdistan’ı
mutlaka tercih eder.
- Dokuz ay süren Terörle Mücadele Özel Temsilciliği
sırasında yaptığınız temaslarda edindiğiniz izlenim bu mudur?
Evet, edindiğim izlenim bu.
- PKK’ya bu süreçte nasıl bir rol tasarladıklarını
düşünüyorsunuz?
PKK mevcut haliyle Türkiye’yi mümkün olduğu kadar meşgul
eden, başka işlerle meşgul olmaktan alıkoyacak bir meşgale olarak kalsın gibi
bir düşünce mi var, bilemiyorum. Elimde bir belge yok ama düşüncem o. PKK onlar
için küçük bir enstrüman, olsa da olur olmasa da olur aslında. Ama PKK’nın
varlığını onlar bir ara bu Kürdistan oluşumu için çok önemli bir unsur olarak
gördüler. Belki de hâlâ öyle görüyorlar. Kuzey Kürdistan’ı yani Türkiye ile
ilgili olan bölümünü oluşturmak için PKK’ya çok önemli görevler verildiği
kanısındayım. Barzani’nin ve diğerlerinin bu görevi verdiği, Amerika’nın da
bunu desteklediği kanaatindeyim. “Büyük Kürdistan” tam olmasa bile bir
Kürdistan, İsrail’in güvenliği açısından çok önemli bir işlev yerine
getirebilecektir.
BAŞER PAŞA RÖPORTAJIN ÖNCEKİ KISIMLARINDA İSE KISACA ŞUNLARI AÇIKLIYOR:
"TSK'DE NATO'CU AVRASYA'CI AYRIMI ASLA YOK" diyor. Ve "TSK DAİMA BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE OLMUŞTUR" diyor.
DEVLETİMİZİN PEK ÇOK KURUMDAN OLUŞTUĞUNU, HER KURUMDA ÇÜRÜK ELMALAR OLABİLECEĞİNİ AMA BU BAKIMDAN EN AZ ÇÜRÜK ELMANIN OLDUĞU KURUMUN YİNE TSK OLDUĞUNU AÇIKLIYOR.
Röportajdan çıkan anafikir ise şudur:
TSK, SADECE BU MİLLETİN, BU DEVLETİN TARAFIDIR VE BU ÜLKE İÇİN VARDIR
TSK, MİLLETİMİZ PEK ÇOK ŞEYİN FARKINDA OLMASA DAHİ HİÇ BİR ŞEYDEN GAFİL DEĞİLDİR VE HER ŞEYİN FARKINDADIR
TSK, BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'Nİ GEREKİRSE TÜM DÜNYAYA KARŞI KORUYACAK AZİM,KUDRET VE KARARLILIĞA SAHİPTİR.
BİZ DE ŞÖYLE DİYORUZ:
GÜZELLER GÜZELİ RABBİMİZ BİN YILDAN BERİ İSLAM SANCAĞINI CANINI SEVE SEVE VEREREK DÜNYADA DALGALANDIRAN KAHRAMAN ORDUMUZU GEREKİRSE TÜM DÜNYAYA KARŞI MUZAFFER KILSIN VE YARDIM VE İNAYETLERİNİ KIYAMETE KADAR DAİM EYLESİN İNŞALLAHU ALLAHU EKBER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.