Hayır gördüklerimizde şer, şer gördüklerimizde hayır
olabilir. En doğrusunu Allah CC bilir.
30 Mart yerel seçimlerini Ak Parti kazanmış görünüyor.
Seçimin ikinci galibi BDP.
AK PARTİ:
AKP, bir önceki seçimde aldığı oy oranını koruyarak pek çok
kişiyi yanılttı. Kasetler, tapeler, Twitter, You Tube kapatmaları, Cemaat
muhalefeti halkı etkilememiş. En çok Cemaat’ten oy kaybı bekleniyordu ama
galiba yerine başkaları ikame olmuş. Bir de sayım günü elektrik kesintileri
olmasaydı daha iyi olacaktı.
Cihan HA ile AA ‘nın hacklenmeleri de halkın bilgi
alma özgürlüğünü kısıtladı.
AK PARTİ’ ye hayırlı olsun diyoruz. Ancak genel seçimlerde
bu sonuçlar çok farklı olabilir. Onu da belirtelim.
BDP:
Önceki seçimde aldığı illerin tamamını almakla kalmadı buna
iki il daha ilave etti ve seçimin ikinci galibi oldu.
Ancak kamuoyunu; doğuda niçin BDP ile seçime girerken,
batıda HDP ile seçime girdikleri konusunda aydınlatmadılar. Hukuki olarak iki
ayrı parti ancak oy tabanı olarak tamamen tek parti konumunda ve her ikisi de
İmralı’dan yönetiliyor. Bildiğimiz kadarıyla.
Bu konu geniş bir konu ayrı bir yazı ile yazarız. Sadece iki
soru ile geçelim:
İki parti ile seçime giderek BDP’ nin yüzde onu geçen oy
oranları halktan gizlenmek mi istendi?
Doğuda BDP’ ye hedef belediyeler kazandırılırken; batıda HDP
ile BDP’ ye gitmesi istenmeyen oylar bloke edilerek hangi partiye dolaylı
destek verilmiş oldu?
Okurlarımız bu iki sorunun üzerinde çok dikkatli
düşünmelidirler.
CHP
Diyorsunuz ki “ Biz bu Ak Parti’den memnun değiliz, ülkeyi
mahvetti, yolsuzluk yapıyor, dış politikası ile ülkeyi ateşe atıyor, acilen
indirilmesi lazım”.
İyi güzel de o zaman bu seçmen oyunu hangi kriterlere göre
veriyor, iyice araştırıp, ona göre bir strateji geliştirip yola çıkmanız
gerekmez mi?
Bu halk manevi değerlere, değer verenlere, değer veriyor. O
zaman şu manevi değerlere, değer vermeyen anlayışınızı değiştirmeniz gerekmiyor
mu?
Yoksa asla iktidara gelemeyeceksiniz. Bu bir. Ya da Ak
Parti’yi indirmek, halka daha iyi hizmet etmek konusunda samimi değilsiniz. Bu
da iki.
MHP
Ben de bu seçimde oyumu MHP ye verdim. O yüzden biraz fazla
dokunacağım kimse kusura bakmasın.
Genel oy oranındaki yüzde ikilik artış başarı değildir.
İstanbul’da MHP, HDP’ nin bile gerisine düşmüştür. Ankara’da MHP’liler CHP’ye
oy vermek zorunda kalmışlardır. Şahsen ben vermedim ama Karakaya okuldaşım
olduğu için kazanamayacağını bile bile verdim. Bu çok üzücüdür.
Madem ki MHP’ye göre” Ülke ateş üstündedir ve bir an önce Ak
Parti’den kurtulmalıdır, madem ki söz konusu olan vatandır.”
O zaman herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Şunu kabul etmeliyiz ki halk lidere oy veriyor. Yani Ak
Parti’ye oy vermiyor, Tayyip Erdoğan’a veriyor.
Tayyip Erdoğan’da karizma var, uzun boylu, yakışıklı, O’nu
Obama’nın karşısında görmek, Merkel’in bakışlarını üzerinde seyretmek halkın
hoşuna gidiyor.
Sayın Devlet Bahçeli Başbuğ Alparslan Türkeş’ten sonra
ülkücülerin ikinci Başbuğu olmuştur ve bu görevi hakkıyla yerine getirmiştir.
Ve MHP’yi gerçek bir Başbuğ gibi soğukkanlılıkla yönetmiştir. Ancak bu milletin
tercihleri de dikkate alınmalı ve yapılacak genel seçimlerden önce halkın
teveccühünü alacak daha yakışıklı, daha genç bir ülkücüye bu görev devredilerek
Başbuğ da Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmelidir. Bu strateji ile Bahçeli
Cumhurbaşkanı da olabilir. Yeter ki yeni genel başkan silip süpürecek birisi
olsun.
Efendim yok böyle biri.
Yoksa Polat Alemdar’ı getiriniz ve Cumhurbaşkanlığını
garantileyiniz. Reagan’dan başkan olur da Alemdar’dan Başbakan olmaz mı? Halk
akademik kariyere baksaydı Prof. Dr. Mevlit Karakaya’nın açık ara seçimi kazanması lazımdı.
SAADET PARTİSİ
Nihayet özverili
çalışmaların neticesinde Saadet Partisi’ni BBP’ne de geçilerek ülkenin altıncı
partisi yapmayı başardınız. Helal olsun. Biz size yüz yüze görüşmelerimizde
halkımız lidere oy veriyor Dr. Muhammed Fatih Erbakan acilen genel başkan
yapılmalı, ülkeyi tek başına idare edecek değil ya ak saçlı büyüklerimiz yanında
olur yönetirler dediysek de siz “O daha çok genç” dediniz.
Hatta “çocuk” dediniz kırk yaşındaki adama. Ama nedense 1453
fetih kutlamalarında hep gençliğimize “Fatih İstanbul’u fethettiğinde senin
yaşındaydı” marşını dinletmekle gurur duydunuz.
21 yaşındaki Fatih İstanbul’u fethetmekle kalmaz dünyayı
yönetir, ama o deha Erbakan’ın kırk yaşındaki oğlu hem de yüzlerce danışmanı
ile Türkiye’yi yönetemez öyle mi?
Öyleyse, işte böyle sandıktan sıfır çektiniz. Kına yakınız
Milli Görüşü de bitirdiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.