KASETLERİN YOL HARİTASI
Önceki yazılarımızda bu kasetlerin çıkacağını ve Ak Parti’nin
30 Mart tarihine kadar bitirilmek istendiğini defalarca yazmıştık.
Şu an bizi üzen olay şudur:
Bunu yapmak isteyen ABD, Batı ve İsrail’dir. Amaçları
Türkiye’yi bölüp, İsrail’i büyütmektir. Bunu defalarca yazdık.
Yedi bin kişinin dinlendiği, sahte veya gerçek kasetler
üretildiği basına sızdırılıp Türkiye’de kaos çıkarılmak istendiği artık herkes
tarafından anlaşıldı.
İyi güzel de… Yanlışlar bitti mi, tedbir alınıyor mu?
Ak Parti yöneticileri hala Cemaati suçluyor. “Cemaat
dinliyor, kaset üretip servis ediyor” diyor.
Önden sayın Başbakanımız söylüyor, sonra tüm Ak Partililer
tekrar ediyor. Ama Cemaat de dinleniyor ve onların da sahte veya gerçek
kasetleri servis ediliyor. O zaman Cemaati kim dinliyor?
Gerçek şu ki; Cemaatin böyle bir gücü yok ve Türkiye’de tüm
dinlemeleri yapan da, kasetleri üreten de ABD, Batı ve İsrail’dir.
Kasetleri üretiyorlar, kartel medyasıyla servis ediyorlar,
cemaatin savcılarını da göreve davet edip Ak Parti ile Cemaati birbirine
takıyorlar. O halde bu kasetler gerçek mi, montaj veya dublaj mı diye niçin ABD’ye
gönderiyoruz, anlamak mümkün değil. İşi yöneten ABD’ye “daha iyi yönet”
diyoruz.
O ABD’nin bugün hükümetimizden istediği bir şey olabilir ve “kaset
sahte” der.(Sahte veya gerçek bu başka bir konu) İstediğini alır onun açısından
o günkü iş biter.
Ama yarın piyasaya bir kaset daha sürerse ve bu sefer Ak
Parti’den istediği şey iktidarı bırakması ise o kaseti de biz yine gerçek mi,
sahte mi diye ABD’ye gönderirsek acaba ne cevap verir?
İnanın bu sefer o kaset sahte bile olsa “gerçek” diyecektir.
Bunları görmeliyiz, üzüntümüz budur.
Ak Parti doğruluğuna asla inanmadığı kaseti “sahte” onayı
almak için ABD’ye göndererek büyük hata yapmıştır. İkinci kaseti de gönderirseniz
“gerçek” diyecekler, bundan emin olunuz.
Kasetler sahte mi gerçek mi bunu biz bilemeyiz ama böyle
durumlarda nasıl davranılması gerektiğini gayet iyi biliyoruz.
Dünyanın her yerinde önemli şahsiyetler için bu tür iddialar
gündeme geldiğinde hakkında iddia bulunan kişiler “yargılanarak aklanmak
istiyorum” diyerek bizzat savcılara teslim olmuşlardır. Bunun pek çok örneği
mevcuttur. “Ya sahte delillerle mahkum ederlerse” diye bir endişe varsa yargı
aşamasında sahte delillerle mücadele edilebilir, mahkemelerin bir görevi de
delillerin gerçek mi sahte mi olduğunu ispat etmektir.
Ak Parti de, Cemaat de, CHP de ve diğer tüm kesimlerimiz de
ABD’ye asla güvenmemelidir. ABD bugün Ak Parti’ye yaptıklarını bir yıl içinde
CHP ve MHP’ye yapmayı da deneyecektir. Bundan emin olunuz ve bu ABD’ye
güvenmeyiniz.LÜTFEN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.