18 Ocak 2015 Pazar

İMAD MUĞNİYE'NİN OĞLU CİHAD MUĞNİYE ŞEHİD OLDU

HİZBULLAH BUNUN ALTINDA KALMAZ VE YENİ BİR İSRAİL- HİZBULLAH SAVAŞI ÇIKABİLİR



HALA TÜRKİYE'DE "HİZBULLAH VE İRAN İSRAİL'İN DOSTUDUR" DİYEN AHMAKLARA İTHAF OLUNUR.

İmad Muğniye (Sağdaki) 2006 Hizbullah-İsrail Savaşında Hizbullah ordusuna komuta etmişti ve zafer kazanmıştı.

2008 yılında Mossad; Şam'da aracına uzaktan komutalı bomba koyarak şehit etti. Oğlu Cihad Muğniye ise 2012 yılında Hizbullah'ın Golan Eyalet birlikleri Komutanı olarak atanmıştı.

Bugün İsrail; Golan Tepelerinde seyreden Hizbullah aracını vurdu ve 6 ila 10 arasında şehit olduğu ve şehitler arasında Cihat Muğniye ile üst düzey komutanların da bulunduğu ajanslara geçti.

Ayrıca şehitler arasında İran'lı bir komutan da bulunuyor.

İsrail kaynakları Cihad Muğniye'nin İsrail'in Golan sınırlarındaki askeri birliklerine büyük bir saldırı hazırlığında olduğunu iddia ettiler. Yani "Onun için öldürdük" diyecekler.

Bize göre İsrail'in öldürdüğü her Müslüman ŞEHİDDİR.

Cenabı Mevla şehidlerin şehadetini kabul buyursun İnşaallah.

Hasan Nasrallah'ın oğlu da benzer şekilde İsrail tarafından Şehid edilmişti. Nasrallah kayıp oğlunu İsrail tv'sinde gördüğü cenazesinden tanımış ve şehid olduğunu ekrandan öğrenmişti.

Ama bu "bizim" İran ve Şii düşmanlarına; İran'ın ve Hizbullah'ın İsrail ve Siyonizm düşmanı olduğunu bir türlü anlatamadık.

Hala "gizli dost" diyecek kadar ahmaklık yapabiliyorlar. 

Belgeleri ise şu:
"İran bugüne kadar hiç Kafir bir devlet ile savaşmadı" diyorlar. Doğru savaşmadı. İsterseniz siz İran'ın kafir olan komşusunu söyleyiniz biz de niçin savaşmadığını söyleyelim. İran'ın kafir komşusu mu vardı ki savaşsın behey gafiller!

Bir başka haber de Hizbullah'ın aynı anda İsrail'e ait üç tankı imha ettiği şeklindeydi.Onlarda da siyonist askerler ölmüş.

Ama İmad Muğniye'nin intikamını alsa bile acısını unutamayan Hizbullah; MUTLAKA bir kaç gün içinde İsrail'den intikam alacaktır.

Ve yeni bir Hizbullah-İsrail Savaşı her an başlayabilir. Üstelik bu savaş bu kez Suriye'yi de içine alabilir ki zaten dananın kuyruğunun kopacağı yerdir, SURİYE.

PEKİ İSRAİL BU SALDIRI İLE BAŞKA BİR ŞEY AMAÇLAMIŞ OLABİLİR Mİ?

OLABİLİR. 

Çünkü ilk saldırı, her zaman bir "amaç" taşır. İsrail'in amacı bu saldırıya Hizbullah'ın Golan'dan cevap vereceğini ve Suriye'ye vurmasa bile Hizbullah ile Golan tepelerinde savaşan El Nusra'ya doğrudan savaş desteği vererek Hizbullah'ı Golan Tepelerinden atmayı amaçlıyor olabilir.

Çünkü El Nusra, İsrail'den her türlü desteği almasına rağmen Esad'a karşı bir şey elde edemedi.Hizbullah engel oldu. Esas sebep işte bu olabilir.

Şimdi birileri yine hoplayacak ve " İsrail, El Nusra'ya destek mi veriyor" diyecekler.

El Nusra, İsrail'den destek almıyorsa Esad'a karşı güney batı Suriye'de yani İsrail sınırında nasıl savaşıyor? Her gün Suriye'yi bombalayan İsrail Nusra'yı bombalamaz mı? Bombalasaydı bugüne kadar Nusra diye bir şey kalır mıydı? Kaçsaydı kaçacak yeri olur muydu?

Gerçek şu ki El Nusra, arkasını İsrail'e dayayıp Suriye'ye karşı savaşıyor. Tıpkı kuzeydekilerin arkasını Türkiye'ye dayayıp Suriye'ye karşı savaştığı gibi.

Haydi şimdi yeniden düşünmeye başlayalım.
Kim, hangi tarafta? Kim, kime hizmet ediyor? Kim yanlış yapıyor? Kim doğru yapıyor?  

16 Ocak 2015 Cuma

SAADET PARTİSİ AK PARTİ İLE SEÇİM İTTİFAKI YAPABİLİR

OĞUZHAN ASİLTÜRK İTTİFAK İSTİYOR AMA HANGİ PARTİ İLE?



MHP, REFAH PARTİSİ VE BBP ÖNCEKİ BİR SEÇİMDE İTTİFAK YAPARAK TBMM'NE GİRMİŞLERDİ.

ŞİMDİ ASİLTÜRK YİNE İTTİFAK İSTEDİKLERİNİ AÇIKLADI AMA KİMİNLE İSTİYORLAR?

MHP: 

O dönemde MHP de TBMM'ne girebilmek için ittifaka razı olmuştu.Şimdi ise MHP zaten TBMM'nde ve baraj sorunu yok. Hatta bize göre alınabilecek bazı tedbirler ile iktidar adayı.O nedenle MHP Asiltürk'ün önerisine sıcak bakmaz.Zaten Asiltürk'ün kastettiği de MHP değildir. Aşağıda açacağız.

BBP: 

BBP Saadet Partisi ile seçim ittifakına "Evet" der. Ama o zaman da bu iki parti barajı geçemez ve bu ittifak her iki partiye de bir şey kazandırmaz. Asiltürk de bunu bilir ve esas amacı TBMM'ne girmek olduğu için hedeflediği ittifak da BBP değildir.

ASİLTÜRK'ÜN AMAÇLADIĞI İTTİFAK AKP'DİR.

ÇÜNKÜ: 

Esas amacını kendisi "TBMM'ne girmek" olarak açıklamış. Bunun için ya MHP ile ittifak yapacak ki bunu MHP kabul etmez ve Asiltürk de gayet iyi bilir. O zaman geriye tek seçenek kalıyor o da AKP.

Aşağıda yazacaklarımızı okumadan önce lütfen El Aziz Gazetesi yazarı değerli kardeşimiz MESUT AKGÜL'ün -MİLLİ GÖRÜŞ,OĞUZHAN ASİLTÜRK,ŞEVKET KAZAN- isimlerini içeren yazılarını dikkatle okuyunuz.Ya da babası Ahmet AKGÜL hoca efendinin Milli ÇÖZÜM dergisinden aynı türden yazılarını şiddetle öneririz.

Zamanı olmayanlar için çok kısa aktaralım: Mesut Akgül kardeşimiz Oğuzhan Asiltürk ile Şevket Kazan'ın Milli Görüş Partilerindeki asıl misyonlarının Milli Görüşü iktidara taşımak değil tam tersine iktidardan uzak tutmak, hatta Milli Görüşü tamamen bitirmek olduğunu çok detaylı yazmış.

DEVAM EDELİM:

Peki AKP, Asiltürk'den böyle bir teklif gelirse ne cevap verir? 
Seve seve kabul eder ve Saadet yönetiminden on ila on beş kişiye listelerinde yer verir.

ÇÜNKÜ:

AKP ilk kurulduğu günden beri tabanda Erbakan Hocanın talebeleri olduğunu, her ne kadar "milli görüş gömleğini çıkardık" desek de aslında o batıyı kandırmak içindi gerçekte çıkarmadık algısıyla tek başına iktidar olacak oyları toplamıştı.Bu nedenle Erbakan'ın aleyhine bilinçli olarak tek söz etmemişlerdi.

Oysa Erbakan Hocamız bunların AKP'nin koca bir yalanı olduğunu, AKP'nin bir Yahudi projesi olduğunu bir çok kasedinde açıklamıştı.Bunlara da "Hoca AKP'yi riske etmek istemediği için bu açıklamayı yaptı" algısıyla kılıf bulunmuştu.

Abdürrahim Karslı'nın Abdurrahman Dilipak açıklamalarıyla Milli Görüşçü kimliği iyice deforme olan AKP için Asiltürk'ün bu teklifi şimdi CAN SİMİDİ olabilir. 

Hatta bir adım daha gidelim. Asiltürk'ün açıkladığı bu ittifak AKP ile yapılırsa Asiltürk'ün projesi olduğuna bile inanmayız. Erbakan Hocamızdan aldığımız gözlük ile bunun yeni bir siyonist projesi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.Bu proje mevcut durumda AKP'nin son şansıdır ve son kozudur.

FATİH ERBAKAN

Şu an Milli Görüş'ün gerçek temsilcisi Fatih Erbakan'dır. O da Asiltürk ile Kazan tarafından rahmetli babası gibi tamamen bitirilmeye çalışılmakta ve engellenmektedir.

Asiltürk ile birlikte hareket edenlerin amacı Milli Görüş'ün TBMM'de temsil edilmesi falan değildir.Onların amacı milletvekili olmaktır.

Fatih Erbakan üzerine şimdi şu oyun oynanacaktır. O'nu AKP'ye götürüp milletvekili yapmak isteyecekler.AKP'ye gittiği gün de bitkisel hayatta olan Milli Görüş'ün beyin ölümü gerçekleşecektir.

Fatih Erbakan bu oyuna gelmeyecek ve reddedecektir. Babasından aldığı ders O'na bu oyunu bozduracaktır. Ancak bu sefer de bir sonraki kongrede Saadetin Başına geçmesini engellemek için o zaman ki rakibini daha şimdiden milletvekili yapmak isteyeceklerdir.O kişi Asiltürk'ün damadıdır. Ondan önce ki ara kişi ise Mete Gündoğan'dır.

Tıpkı Ali Babacan'ın AKP'de kendi rızası ile ayaklarına pranga vurması gibi Fatih Erbakan da 
kendi kapasitesinin farkında olmadan Saadet Partisi'nde gereksiz bir bekleyiş içindedir.

Bize göre Fatih Erbakan, Kamalak'ın ikinci defa aday olduğu kongrede partiden ayrılıp Milli Görüş Partisi adı altında (MGP) bir parti kursaydı gerçek Milli Görüşçülerin tamamı şu an yanında olacaktı.
Yanlışa devam ediyor.Saadet Partisi'nin başına geçme ihtimali SIFIRDIR, buna ASLA müsaade etmezler.



TOPUN AĞZINDA İSVEÇ VAR

EL KAİDE VEYA IŞİD HER AN İSVEÇ'TE EYLEM YAPABİLİR




FİLİSTİN'İ ÜLKE OLARAK TANIYAN İSVEÇ'İN DIŞ İŞLERİ BAKANI İSRAİL'İ FİLİSTİNLİLERE KARŞI AŞIRI SALDIRGAN DAVRANMAKLA SUÇLADI.

İSRAİL BUNA DA CEVAP VERECEKTİR.

Yakın bir tarihte İsveç'te üstelik de bir Yahudi Havrasına, Sinagoguna veya Yahudilerin öleceği bir ortama EL Kaide veya IŞİD tarafından bir saldırı yapılabilir. 

Sonra da İsrail:

"Eee İsveç sen de gördün mü? İşte o savunduğun İslamcılar, işte o savunduğun Müslümanlar bunlar. Hadi konuş bakalım" diyebilir.

İlaveten " Yahudilere sahip çıkmadınız, zaten Yahudi düşmanıydınız, bunu dışa vurdunuz" diyerek de İsveç'ten yüzlü çıkabilir.

Yetmedi "Yahudilerin İsveç'te can güvenliği yok, İsrail'e dönsünler" diyerek de bir taşla iki kuş isteyebilir.

Tıpkı Fransa'da olduğu gibi İsveç'te de bir saldırı yapılması için MOSSAD çalışmaya başlamıştır bile.

Unutmadan ABD senatosuna yapılacak bir saldırıyı FBI'ın önlediği de açıklandı. Biz yazmıştık "olabilir" diye.

Bir ülke de uyanıklık yaptı MOSSAD'a karşı. O da Almanya. Daha MOSSAD saldırı yapmadan ülkesindeki Müslümanlara sahip çıkarak dostluk ve kardeşlik etkinliği yaptılar.

15 Ocak 2015 Perşembe

ŞİFRELİ HİKAYENİN ÇÖZÜMÜ

TAKİPÇİLERİMİZDEN MFK KARA SANCAKI TEBRİK EDERİZ
Gelen mailler içinde en yakın çözümleri sunduğu için ayrıca teşekkür ederiz.

İŞTE O ŞİFRELİ HİKAYE
CEVAPLAR YAZININ ARALARINDA VE SONUNDA MAVİ RENKLİ OLARAK SUNULMUŞTUR


ŞİFRELİ BİR HİKAYE





Aşağıda baştan sona şifreli bir hikaye sunulmuştur. Hikaye içinde tam dokuz adet şifre vardır. Yazının sonunda da bu şifreleri araştıran dokuz adet soru sorulmuştur. Tüm sorulara doğru cevap veren takipçimizin cevapları sitemizde yayınlanacaktır.

İŞTE HİKAYE

Ana Arslan, Baba Arslan’ı yavrularının yanına bırakır ve avlanmaya çıkar. Bir müddet sonra bir antilop getirir. Afiyetle yerler ve istirahate çekilirler.

Arslanlar uykuda iken Sırtlanların saldırısına maruz kalırlar.(BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI) Sırtlanlar yavru Arslanların bir kısmını öldürmüş, bir kısmını yaralamıştır. Ana Arslan da yaralıdır. Baba Arslan kahramanca savaşmış ama Sırtlanları uzaklaştıramamıştır. Artık yorulmuştur. Ailesinin önünde savunmaya devam ederek çekilirler ve bir mağaraya sığınırlar. Savaş şimdilik bitmiştir ama meydan sırtlanlara kalmıştır.

         Mağarada Arslan düşünmeye başlar:
  
              Acaba biz bu sırtlanlara nasıl yenildik?

         Sonra cevap vermiş kendi kendine:

          Keşke hiç uyumasaydık (FATİH İSTANBUL SURLARINI TOPLARLA YIKARKEN TÜM DÜNYAYI ŞOK ETMİŞTİ. O TEKNOLOJİYİ GELİŞTİREMEDİK VE 1.DÜNYA SAVAŞINDA İNGİLİZ TOPLARI KARŞISINDA BİZ ŞOK OLDUK.BİZDEN ALDIKLARINI BİZDEN ÇOK GELİŞTİRİP BİZİ DE UYUTUP ZAFER KAZANDILAR)
         
          Keşke kardeşlerimizden hiç ayrılmasaydık.
         
         Ama kardeşlerimizden biz ayrılmadık ki onlar bizden ayrıldı, bu sırtlanlar onlara bir antilop gösterdi onlar da o antilopu alacağız diye bizden önce sırtlanlara yem oldular. Evet onlar da yem oldular. (ARAPLAR)

        Sahi biz niçin uyuduk? Tedbir alırdık oysa önceleri, şimdi neden almadık? Herhalde kendimize fazla güvendik, öyle ya biz ormanların kralıydık ve kimse bize bir şey yapamazdı. Ya yaparlarmış işte.. 

        Oysa birkaç yıl evvel biz bu sırtlanları fena dağıtmıştık. Kaçarak kurtulabilmişlerdi. Sahi nasıl dağıtmıştık?
         
      Ama o zaman hiç uyumamıştık, hep uyanık gezerdik ve sırtlanlardan her zaman daha güçlü olurduk. Demek ki gücümüzü kaybettik.

Döner ailesine bakar. Ana Arslan, yaralı yavrularla meşgul. Her birinin ayrı acıları var. Ama geçecek, ne de olsa arslan yavrusu bunlar. Büyüyecekler, güçlenecekler ve yeniden avlanacaklar. Zamana ihtiyaç var. Tabi bu zamanı da boşa geçirmemek lazım, acıkmaya başladılar bile.

Avlanmak için mağaradan çıkmak ister baba Arslan ama etraf sırtlan dolu. Dağılmıyorlar. Yavrular da yiyecek istiyor. Bir yolunu bulmak lazım. Aklına bir fikir gelir:

Hava kararınca usulca dışarı çıkar ve genç sırtlanlardan birini hızlıca avlar ve mağaraya getirir. Getirir ama çok zorlanmıştır ve diğer sırtlanlar da zor atlatılmıştır. Sırtlanı yerler ve postunu yavrularından en akıllı ve gürbüz olanına giydirirler.

Baba Arslan “Günde iki defa içlerine karış avlarını yerken bir miktarını al mağaraya getir kimseyle konuşmadan bu işi sürdür. Ta ki kardeşlerin iyileşip büyüyünceye kadar” diye sıkı tembih eder.

Akıllı Arslan görevini yapmaya başlar ve sırtlanlara belli etmeden mağaraya yiyecek taşımayı sürdürür.

Günler geçer aylar geçer. Yavrular büyümüş ve Arslan ailesi eski güçlü haline dönmeye başlamıştır. Anne Arslan da iyice iyileşmiş ve dışarı çıkıp açıkça avlanmak istediğini söylemiştir. Baba Arslan henüz daha erken diyerek engel olmuştur. Çünkü dışarıda da benzer gelişmeler vardır.

Sırtlanlar daha da çoğalmış, daha da güçlenmişlerdir. Hatta bir zamanlar Arslan ailesinin etrafında dolaşan birkaç çakal bile çoğalmış Sırtlanlarla içli dışlı olmuşlar ve birlikte yaşamaktadırlar. Bak şu çakallara. Arslanlar onlara zarar vermez hep korur kollarlarmış oysa. Onlar da düşman olmuş şimdi.

Ama Kurtlar başka. Onlar Arslanlarla hep dost olmuşlar ve asla hıyanet etmemişler.

“Keşke Kurtlar olsaydı” diye düşünmüş Baba Arslan.

Ama Kurtlar kendi ormanlarında kendi sırtlanlarıyla meşgulmüş. Kim bilir belki de onların da Arslanların yardımına ihtiyaçları varmış.


Ve bir gün gece vakti Beyaz bir Kurt girmiş mağaraya.

“Burada ne yapıyorsunuz “demiş. Baba Arslan durumu anlatmış. Beyaz Kurt:
         
“   Biz dostuz sizin çok yardımlarınızı görmüştük. Durumunuz da fena sayılmaz, hatta çok iyi ama dışarıdakiler de sizden iyi. Ben gizliden geldim gizliden gider Kurtları toplarım, hatta Arslanları da toplarım. Siz benden haber bekleyin yine geleceğim” demiş ve ayrılmış.

Birkaç gün sonra Baba Arslan mağaradan dışarı fırlamış. Çünkü sırtlan postu giyen yavru Arslana çakallar saldırıyormuş. Yavru Arslan çakalları parçalarken Sırtlanların saldırısına uğramış. Baba Arslan sırtlanlara dalmış, arkasından Anne Arslan ve genç Arslanlar da dalınca Kıyamet kopmuş.

Arslan ailesi öyle saldırıyor ki sırtlanlara kan gövdeyi götürüyormuş. Çakallar zaten arada telef olmuşlar. Ama sırtlanlar öyle çokmuş ki öldürmekle bitmiyor. Kaçacakları da yok.




Ve mor dağların üzerinden bir kurt uluması duyulmuş.

Bakmışlar ki Arslanlar, Beyaz Kurt yanında diğer kurtlar ve Arslanlarla dağdan aşağı saldırıyorlar.

O gün hep birlikte sırtlanların hiç birini sağ bırakmamışlar ve hepsini de telef etmişler. Öyle ki artık ormanlarda o sırtlanların hiç sesi duyulmamış. 

Taki Dev Yılanların istilasına kadar.  

Soru 1) Baba Arslan kimdir? (Kahraman Türk Ordusu)
Soru 2) Anne Arslan Kimdir? (Kahraman Türk Milleti)
Soru 3) Yavru Arslanlar kimlerdir? (Türk Çocukları ve Türk Gençliği)
Soru 4) Akıllı ve Gürbüz Yavru Arslan Kimdir? (Sarı saçlı mavi gözlü Efsane)
Soru 5) Sırtlanlar kimlerdir? (Emperyalist batı ülkeleri)
Soru 6) Kurtlar kimlerdir? (Türk boyları, kardeş cumhuriyetler)
Soru 7) Beyaz Kurt kimdir?(Hz.Mehdi AS'ın komutanı)
Soru 8) Kardeş Arslanlar kimlerdir? (İslam Ülkeleri,Kahraman İslam Mücahitleri,Siyah Sancaklılar)
Soru 9) Dev Yılanlar kimlerdir? (Yecüc Mecüc)
Soru 10)Çakallar kimdir? (Pkk'lılar,Ermeniler ve Rumlar) (Sonradan eklendi)


ÖNEMLİ NOT: Lütfen cevapları mail atalım. Yorumları ise buraya yazabiliriz.İmla için özür, acil yazdık.

12 Ocak 2015 Pazartesi

ÜÇ AŞAMA

ÜÇ AŞAMALI BÜYÜK İSRAİL 





Terörist başı Asurilere,Süryanilere ve Keldanilere mektup yazıyor. Daha önce de Kobani halkına, Yezidilere mektuplar yazmış ve BİRLİK ÇAĞRISINDA BULUNMUŞTU.

BİRİNCİ AŞAMA

Üç Özerk Kürt Bölgesi ve Bağımsız Kürt Devleti

İKİNCİ AŞAMA

Müslüman Kürt alimlerine suikastlar, komplolar kurulup öldürülmesi

Sünni Kürt halkının sindirilip batıya göç etmelerinin sağlanması

ÜÇÜNCÜ AŞAMA

Ermeniler,Süryaniler,Yezidiler ve Keldanilerden oluşan gayrimüslim bir nüfus ile İsrail'e bağlanılması

BUNLARI İSRAİL İSTİYOR VE AYNEN BU ŞEKİLDE PLANLIYOR.

PEKİ OLUR MU?

GÖRECEĞİZ. 

BİZİM BASIN CIA SÖZCÜSÜ GİBİ MAALESEF

BİZİM BASIN CIA SÖZCÜSÜ GİBİ MAALESEF





MANŞETLERDE IŞİD'İN ABD MERKEZ KUVVETLER KOMUTANLIĞINA SALDIRDIĞI HABERİ GEÇMİŞ.

HABERİN İÇERİĞİ VE ASLI ŞU:

ABD'nin Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTROM'un Twitter hesabı hacklenmiş.

Başlığı okuyunca IŞİD'in Irak'da bulunan ABD üssüne saldırdığı akla geliyor. Ve acaba kaç ABD askeri öldü sorusu.

Haberin içeriği bu. İşin aslı ise şu:

ABD'nin Centrom hesabını hackleyen IŞİD falan değil. Bizzat CIA kendisi hackliyor. Sebebi ise Obama'nın siber saldırılara karşı oluşturmak istediği bir savunma projesi var ve bugünlerde kamuoyuna açıklanıp senatodan para istenecek. E tabi senato da hazır böyle bir saldırı yapılmışken evet diyecek. Olay bu.


Kuzey Kore ve ÇİN açısından ise böyle bir saldırı şu an için muhtemel değil.Çünkü onlar zaten bu saldırıları yaptılar ve ABD'den çok sert tepki görerek tehdit edildiler.  

Bizim basın da maalesef manşetten CIA'ya hizmet ettiğinin farkında bile değil.

Allah CC basınımıza akıl versin İnşaallah.

11 Ocak 2015 Pazar

FRANSA, İSRAİL'E BİR CEVAP VEREBİLİR

FRANSA BU SALDIRI KARŞILIĞINDA İSRAİL'E BİR CEVAP VEREBİLİR


BU RESİM FRANSA'DAKİ YÜRÜYÜŞTEN 

Netenyahu korumaları ile yürüyüşe katılan tek lider.

Fransız Gizli Servisinin sıcağı sıcağına intikam almasından korkmuş ki korumaları ile katılmış. Öyle ya İsrail'in radikal İslamcıları var da Fransa'nın yok mu? Yıllarca Cezayir'de Cezayir'li ajanlarına katliamlar yaptırmadı mı? Yani onlarda da epey İslamcı terörist mevcut. İşte Netanyahu bu yüzden tedbirli gitmiş.

Netanyahu'nun bakışları bile saldırıyı "ben yaptırdım" diyor.Tabi görebilene.

Ama Fransa bu saldırının karşılığını İsrail'e verecektir. 

Peki nasıl verebilir?

Filistin'e maddi yardım yapabilir.

Üzerinde Made ın France yazan Esad'ın bir füzesi önümüzdeki günlerde bir İsrail savaş uçağını düşürebilir.

Fransa'da bir kaç MOSSAD ajanı gizlice öldürülebilir ama bunu bizler duymayız.

Tunus'daki İsrail büyükelçiliğine radikal İslamcı bir terör saldırısı olabilir. Cezayir ise fazla aleni olur. Bu ülke bir orta Afrika ülkesi de olabilir.Nijerya, Nijer,Togo gibi. Kenya'da ise Mossad çok güçlü uzak ihtimal.

Ama kesinlikle Avrupa'daki bir Yahudiye karşı yapılmaz çünkü bu İsrail'in işine gelir.

Eğer Fransa İsrail'e silah satışı anlaşması yapmış ise bunu iptal edebilir. Almanya yapıyor mesela.

En büyük ihtimallerden biri ise şu:

Eğer bu saldırıda Fransız Gizli Servislerinin kurum olarak bir işbirliği yok ise kurum içinden MOSSAD ajanları olduğu düşünülerek Fransız gizli servisinden bu ajanları "ihmal" gerekçesi ile temizleme yoluna gidebilirler.  

Bir cevap gelecek ama nasıl? Bekleyip görelim.

NURETTİN YILDIZ HOCA'DAN ÖZÜR DİLERİZ

ALLAH'A ADANMIŞ RUMUZLU TAKİPÇİMİZİN YORUMU HAKLI ÇIKMIŞTIR VE NURETTİN YILDIZ HOCADAN ÖZÜR DİLİYORUZ.HATADAN DÖNDÜREN TAKİPÇİMİZE DE TEŞKKÜR EDİYORUZ. İŞTE YORUMU:

ALLAHA ADANMIŞ:Nureddin yildiz hocami tanirim severim o büyük bir alimdir. Kesinlikle hakkina giriyorsunuz. Hz. Mehdi ye tabi olmak isteyen insan kul hakkina son derece dikkat etmeli...Sosyal Doku Vakfı Onursal Başkanı Nureddin Yıldız, toplam 116 dersten oluşan “Kadın Fıkhı Okulu” üst başlıklı sohbet serisinin “Çocuk Evliliği İstismardır” bölümü, bazı yayın organlarınca tamamen yanlış anlaşılabilecek şekilde cımbızlanarak haber yapılmış ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmiştir. Her ne kadar sohbetin devamını izleyenler ve konuyu araştıranlar, gerçeğin tamamen farklı olduğunu görmüş olsa da kamuoyunu doğru bilgilendirmek için bu açıklamayı zaruri görmekteyiz.

Konuyla ilgili sorulan sorular ve cevapları :

Dersin konusu “Çocuk evliliği istismardır”

Soru: Nureddin Yıldız Hoca böyle bir sohbeti neden yapmıştı?

Cevap: İslam tarihinde ve fıkhında bir şekilde yer almış ancak sonradan istismar edilmiş bir çok mesele gibi erken evlilik konusu da istismar edildiği için, günümüz İslam Alimleri bu suiistimale karşı mücadele etmektedirler. Nureddin Yıldız Hocamız da bu mücadeleyi destekleyip diri tutmak için “Çocuk Evliliği İstismardır” başlıklı sohbeti yapmıştır.

Nureddin Yıldız sohbetinde, çocuk istismarını teşhir ve tenkit ediyor

Soru: Nureddin Yıldız Hoca sohbetin bir bölümünde “henüz akil baliğ olmayan kız ya da erkek çocukların evlenmesi fıkhı açıdan caizdir” diyor. Neden?

Cevap: Sohbet iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde durum tespiti, ikinci bölümde ise bu konuda yaşanan suiistimalin teşhir ve tenkiti vardır. Medyada yer alan kısım “durum tespitidir”. Evet, İslam tarihinde ve fıkhında böyle bir durum vardır ve Nureddin Hoca da bunu dile getirmiştir. Ki bu konu dört mezhep alimleri dahil herkes tarafından ortaya konulan ve teşvik edilmeyen fıkhî bir durumdur. Ancak sohbetin ikinci bölümü yani devamında ise bu meselenin nasıl suiistimal edildiği teşhir edilmekte ve tenkit edilmektedir. Maalesef sohbetin devamındaki bu bölüm, çarpıtma amacıyla yapılan haberlerde kesilerek yayınlanmamıştır. Oysa sohbetin amacı zaten bu konuda yaşanan suiistimal ve istismarı tenkit etmektir.

Soru : Sohbetin devamında Nureddin Yıldız Hoca ne demiştir?

Cevap: Sohbetin devamının özeti linki: http://www.youtube.com/watch?v=-Tq4it34TUA

Özet metin:”… Şeriatımız İslam’ın evliliğe ruhsat vermesi, yaş sınırı olmadan küçük çocukların da evliliğine (evlilik akti) izin vermesi ve ya velilerinin onları evlendirebileceğini söylemesi, tavsiye niteliğinde değildir. Aksine kerahetle (tiksinme düzeyinde hoş karşılanmamakla) beraber izin verdiği bir şeydir…”

Muasır alimler, çocuk istismarına karşı harekete geçmiştir

“… Bu hususta dinlediğimiz gibi, Kur’an’ın çok açık bir hükmü var. Hadisi şerifler var. Fukahanın bu konuda ciddi ittifakı var, mezheplere göre farklı denecek bir durum yok.

Ama, muasır ulemamız bu hususu tartışmışlardır, farklı meclislerde. Bu dersi hazırlarken, kimin ne dediğine, muasır derken son elli yıl içinde yazan, çizen, konuşan ulemayı kastediyorum. Ciddi bir şekilde araştırmışlar, çalışmışlar, dikkat çeken bir husus, bu asırda yaşayan ulema bu asrın suiistimallerine dikkat ederek, evliliğe bir alt yaş sınırı getirmenin, ciddi bir şekilde bir fitneyi önleme, laçkalığı önleme olacağını düşünüp ‘uygundur, getirilebilir, bu şeriatın hükmünü değiştirmek değildir. Bilakis çocukların heder edilmelerini, çocukların mal uğruna, şu uğruna ve ya işte, cinsel ihtiraslar uğruna heder edilmelerini engeller’ diye bir tedbir önerisinde bulunmuşlar. Buna bağlı olarak da, halkı Müslüman olan ülkeler fetva aldık diye, böyle bir genelge çıkarmışlardır…”

İnsan kendi doğurduğu çocuğu 8-10 yaşında zifaf odasına nasıl koyar ?!

“…Yani Müslüman insanlar eğer, 7 yaşında 10 yaşında küçücük çocuklarını zifaf odalarına koyuyorlarsa, alimler ve devlet erbabı önce, anaların ve babaların şefkat ve merhametlerinin nereye gittiğini araştıran bir kanun çıkarsınlar o zaman. Kendi doğurduğu çocuğu insan kurda yem eder de, 8 yaşında zifaf odasına nasıl koyar?!..”

“…Şimdi buradaki bu hassasiyeti suiistimal ediyorsa Müslümanlar, babalar sırf 5-10 kuruş elde etmek için, zengin bir damat, zengin bir kayınpeder, yahut ta işte evde yeniden yüzümüz mal görsün biraz, para bizde kalsın gibi, yani 3 kuruşluk dünya menfaatine, doğurduğu kızını feda ediyorsa anneler-babalar, Müslümanlar küçük yaşta çocuk evlenmesi caiz mi, değil miden önce ‘bunlar ana mı? bunlar baba mı’ diye soru sormalıdırlar.

Bunlar baba mı bunlar ana mı? bunların hepsi zindanlara alınsın teklifine de sıcak bakarız.

Önce halledilmesi gereken budur. Çocuğunun üzerinden para kazanıyor olduktan sonra bir Müslüman, bunları konuşmaya gerek yok artık. O zaman bu iş bitti! Çocuğunun üzerinden para kazanan bir anne-babadan her şey beklenir demektir…”

“… Bunlar baba mı? Bunlar ana mı? ‘Bunların hepsi müşahede altına alınsın, zindanlara alınsın’ diye bir teklife de sıcak bakarız. Bu kadar evladına merhametsiz olan, evladının üzerinden servet kurmaya çalışan bir insanı da, nasıl Müslüman olarak, sen Müslümanların camisine geliyorsun diye tenkit ederiz herhalde.

*

Kolay anlaşılması için soru ve cevap şeklinde özetlediğimiz bu açıklamamızı; konuyla ilgili haber yapan ya da konuyla ilgili bizden bilgi isteyen basın-yayın kuruluşlarına göndermekteyiz. Bizim görevimiz yanlış anlaşılmaların önüne geçmek, din gibi hayati bir meselede kamuoyunu doğru bilgilendirmektir.

Bilindiği üzere daha öncede medyada benzer haberler çıkmış ve Nureddin Yıldız Hocamızın sözleri çarpıtılmıştı. Medyada yer alan her çarpıtmaya, art niyetli her habere karşı bir basın açıklaması ile cevap verecek imkan ve zamanımızın olmadığını bildirir, medyada sürekli gündem olmak gibi bir düşünceden de Allah’a sığınırız. Hatırlatmak isteriz ki Nureddin Yıldız Hocamızın bu sözleri daha önce, muhtelif zamanlarda yapılan sohbet ve derslerinden kesilerek gündeme getirilmiştir.

Bize düşen, yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için bu açıklamayı siz değerli basın mensuplarına ulaştırmaktır.

Gayret bizden yardım Allah’tandır.

SOSYAL DOKU VAKFI


NURETTİN YILDIZ




"6 yaşında kız çocuğu evlendirilebilir" diyor. Daha önce de kutlu doğum haftası kutlamalarına karşı çıkmıştı. Ve anne sütü bankası kurulması projesini "ZİNA" olarak değerlendirmişti.

Bu adam alim olmaya çalışan ama İslamı asla anlayamamış sıradan bir adamdır.(Aslında yobazdır)

Fanatik AKP'li ve fanatik Esad düşmanı. Ne var bunda? Bunda bir şey yok tabi.

Ama Suriye'deki muhaliflerden Ahraru Şam Örgütünün liderleriyle yaptığı toplantılar var. Destek veriyor yani. Dünya gerçeklerinden, Ortadoğu'da yaşanan olaylardan haberi olmayan ama hararetli taraf olan biri. Suriye muhalefetini İsrail destekledi, bu da destekliyor. Alim ya!

Geçelim esas mevzuya:

6 yaşındaki kız çocuğu evlendirilebilir derken delili de şu: "Kuran'da 6 yaşındaki kız çocuğunu evlendirmeyin diye bir ayet yok" diyor.

Alim müsveddesi! Kuran'da 6 yaşındaki kız çocuğunu evlendirebilirsiniz diye ayet VAR MI?
Allah'tan korkmaz adam! Kuran'da çocukları evlendirin diye ayet var mı? Yaşı kaç olursa olsun böyle bir ayet yok. (YOK)

Sadece yetimlerle ilgili bir ayet var ve "Size emanet olan o yetimler büluğ çağına erinceye kadar onların mallarına sahip çıkın" anlamındadır.Mallarına, canlarına, namuslarına her türlü haklarına sahip çıkılacaktır ve karşılığında da sevap kazanılacaktır. Bu ayetteki esas unsur ise büluğ çağlarıdır. Yani ergenlik çağına kadar tüm çocukların haklarının korunacağına emsal teşkil etmektedir. Çünkü tüm çocuklar ebeveynlerine Allah'ın CC emanetidir.

Efendim bu konuda doğrudan bir ayet yok ama asrı saadette uygulamalar var. Mesela Hz.Peygamber SAS Efendimiz de Hz.Ayşe Annemiz ile evlendiğinde annemiz çocuk yaştaymış. Evlilik başka şey zifaf başka şeydir.O tarihte Hz.Peygamber SAS Efendimizin yanında mıydınız ki mahremi ile ilgili hayatını örnek gösteriyorsunuz? Her kim Hz.Peygamber SAS Efendimizin mahremi ile ilgili örnek verirse şerefsizin önde gidenidir vesselam.(Alemlere rahmet yanlış yapar mı,böyle bir şeyi nasıl düşünürsünüz?)

Hz.Peygamber SAS Efendimiz 25 yaşında iken 40 yaşında olan Hz.Hatice Annemiz ile evlenmiş ve o vefat edinceye kadar da evlenmemiştir.Yedi tane çocuğunun altı tanesi (AS) Hz.Hatice annemizden olmuş yedincisi Hz.İbrahim AS ise Mariye'den doğmuştur. Diğer eşlerinin hiçbirisinden çocuğu yoktur.
Hz.Peygamber SAS Efendimiz nefsani duygularla değil nüfusunu, çevresini genişletmek için evlilikler yapmıştır.Arap kültürü de bu şekildeydi..

Kaldı ki Hz.Ayşe Annemizin Hz.Peygamber SAS Efendimiz ile evlendiğinde kaç yaşında olduğu hakkında mutabakat yoktur.İhtilaf vardır.Bu bir.

İkincisi: O devir cahiliye devrinden aydınlanma devrine geçiş devridir. İçki bile birden bile yasaklanmamıştır.Yavaş yavaş haram edilmiştir.

Evlilik konusuna gelince önce cahiliye devrine bakmak lazımdır.

Araplar cahiliye devrinde kadına hiç mi hiç değer vermiyorlar ve yeni doğan çocuklarını kız olursa diri diri toprağa gömüyorlardı. Çocuk yaşta kızlar sahipsiz kalıyor, Muta nikahı ile ya da hiç nikahsız erkekler arasında dolaşıyordu. Bugün olsa bu tip insanlara ne denir? Kaldı ki her erkeğin bir çok eşi bir çok da cariyesi vardı.Bugün bu cariyenin karşılığı nedir? Onu da açıklayıver. 

Ebeveynler de çocuklarını bu durumdan kurtarmak için çocuk yaşta da olsa bir erkeğin himayesine veriyorlardı.

İşte İslam böyle bir ortamda geldi.

Bu çocuklara sahip çıkarak ilk önce öldürülmelerini yasakladı. Sonra nikahsız yaşamalarına engel oldu. Çocuk yaşta evlenmelerine ise zamanla engel oldu.

Siz kimi örnek alıyorsunuz? İslam'ı mı yoksa İslam öncesi her türlü pisliğe bulaşmış Arapların cahiliye dönemi adetlerini mi? 

Böyle düşünen alim müsveddelerine şu soru sorulmalı: "Sen altı yaşındaki kız çocuğunu kendin gibi bir kazmaya verir misin?" demeli.

İslam hem nakil hem de akıl dinidir.
Bunlar alim falan değildir İslam'a en büyük zararı veren İslam düşmanlarıdır.

Geçelim ikinci konuya:

Kutlu doğum haftası kutlamalarına karşı çıkıyor. Oysa Kuran-ı Kerim'de Allahu Zülcelal Hz.Peygamber SAS Efendimiz için "Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik" buyuruyor. Yine "Biz seni bir müjdeci ve bir korkutucu" olarak gönderdik buyuruyor CC.

Alemlere rahmet; hepimize rahmet olarak gelenin (ASM) geldiği günü niçin kutlamayalım? Biz kutlarız sen kutlama.

Diğer konu da çok ilginç yani:

Anne Sütü bankası diye bir proje vardı. Buna Zinadır diyor. Yani şunu demek istiyor:
Bir bebek anne sütü bankasından süt içerse ve bir gün sütünü içtiği kişi ile evlenirse ZİNA olur diyor. 

Burada da şu soruyu sormak lazım:

Bir süt anne var ve bir bebeği emziriyor. Bu süt annedir bunda hiç ihtilaf yok.

İkinci bir anne ise sütünü kendisi çıkarıyor ve bebeğe memesini göstermeden biberondan içiriyor.

Üçüncü süt anne ise sütü olduğunu sanıyor bebeği emziriyor ama sütü yok, bebek süt içemiyor.

Soru şu: İkinci mi süt anne olur yoksa üçüncü mü? Haydi bakalım alim efendi cevap veriver.

YAZIYI TAMAMEN KALDIRACAKTIK AMA YAYINLANDIĞI İÇİN VE ÖZÜR GEREKTİRDİĞİNDEN TAMAMINI BIRAKTIK.

10 Ocak 2015 Cumartesi

PARİS SALDIRISINI İSRAİL YAPTIRDI

PARİS SALDIRISININ ARKASINDA İSRAİL VAR




Eylem sahte bir eylem ise MOSSAD ile DGSE (Fransız Dış Gizli Servisi) veya DCRI (Fransız İç Gizli Servisi) ortak komplosudur.

Gerçek bir eylem ise MOSSAD tarafından El Kaide'ye yaptırılmış bir eylemdir.

Sahte de olsa, gerçek de olsa şu amaçlara ulaşmak için yapılmıştır:

Fransa Filistin Devletini tanıdığı ve BM de de tanınması yönünde oy kullandığı için Fransa'dan intikam almak istenmiştir. Fransızlara şu mesaj veriliyor: 

"İsrail'e karşı savunduğunuz İslam işte budur. Müslümanlar zalimdir, gaddardır, acımasızdır, barbardır, gericidir,çağ dışıdır,teröristtir.Müslümanlara iyilik yapılmaz, görün bunu.Gördünüz mü?"

Mesajı verdiler.

Bir parantez:

(Peki Gülen Hoca ne demişti? 

"İslam Dini sevgi, barış, hoşgörü ve kardeşlik dinidir.Müslüman mazlumdur, merhametlidir, medenidir,adildir,çağdaştır,ilme önem verir, savaşı değil barışı,kötülüğü değil iyiliği tavsiye eder" demişti.Demek ki neymiş? İsrail'in dünya çapında oluşturmaya çalıştığı anti İslamcı algıya dünya çapında cevap veren kişi Gülen'miş.)

Devam ediyoruz:

Saldırıyı tüm dünya ülkeleri kınadı.İran ve Hizbullah imalı kınarken Hamas doğrudan kınayarak sorumlusunun İsrail olduğunu da açıklamış oldu. İran ve Hizbullah ise "eden bulur" manasında imalı kınadılar.El Kaide ve IŞİD ise saldırıyı kınamadılar ve desteklediler.

AKP'nin şiddetle kınaması ise saldırıyı İsrail yaptığı için değil radikal İslam'a karşı dünyada aşırı tepki oluşacağından ve AKP'nin de Suriye ve Irak'da ABD politikalarına destek babında rol alması nedeniyle zorda kalacağından kaynaklanıyor.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in makam aracını kınamıştık. Ama genelde tüm açıklamalarına da destek vermiştik. Bu konudaki açıklaması da önce yanlış kelimelerle ifade edildi.Sonradan tamamen düzeltildi. Mehmet Görmez saldırının İslam'a yapıldığını açıklarken yanlış kelime seçmişti. Sonra "Bu saldırıdan İslam zarar gördü" diyerek düzeltti.

Saldırı İslam'a karşı yapılmadı. İslam'a hakaret eden bir dergiye yapıldı. Ama bunu yapanlar İslam'a hizmet etmek için yapmış olsalar bile yaptıran (İsrail), İslam'a zarar vermek için yaptırdı.Olay budur.

Peki İsrail bu olay ile AKP'yi de köşeye sıkıştırmayı amaçlamış olabilir mi?
Bize göre olay çok daha büyük hedefleri olan bir saldırıdır. Şöyle ki:  

İsrail, bu saldırı ile ABD'nin Ortadoğu'ya asker göndermesini yani açıkça İslam ile savaşmasını sağlamaya çalışıyor. ABD'nin Suriye'yi işgaline batıdan şiddetle karşı çıkan devlet Fransa idi. Çünkü Suriye hala gizli bir Fransız kolonisidir. Şimdi Fransa kamuoyunun da Suriye'nin işgaline onay vermesi bekleniyor. Yani bu olayın Türkiye ile doğrudan bir ilgisi yok. Türkiye ile ilgili planları ortadadır.

Ayrıca Suriye'de Esad'ın gizli bir Nükleer Santral inşa ettiğine dair resimler yayınlandı. Servis eden de yine MOSSAD' dır ve Suriye'nin işgali amaçlanmaktadır.Resimdeki tesis bir yer altı tesisidir.Yer altında Nükleer Santral olmaz.Bu saçmalıktır.Tesis muhtemelen bir yer altı silah fabrikası tesisidir. Kaldı ki Nükleer Santral, Nükleer silah tesisi değildir.Nükleer Santral başka, Nükleer reaktör başkadır.Bu resmin üzerinde durmaya değmez.

Buna benzer saldırılar başka hangi ülkelerde olabilir?

Amaç Suriye'nin işgaline batıyı zorlamak ise Suriye'nin işgaline karşı olan ve bu işgalde olması istenen tüm ülkelerde olabilir.

Obama, Fransa'da bu olayların devam edebileceğini açıkladı.Ama...

Suriye'yi işgal edecek olan ülke ABD olacağına göre en büyük terör eylemleri de ABD'de olacaktır. Ve tabi ki İngiltere'de İsrail'in tehdidi altındadır.

Türkiye'de olur mu?

Amaç Suriye'yi işgale zorlamak olduğuna göre bu saldırılar Türkiye'de olmaz.Çünkü AKP zaten Suriye'nin işgali için ABD'ye talepte bulunmuştur.

Olursa niçin olur?

Türkiye'de radikal İslamcıların saldırıları sadece Kürtleri PKK'lı yapmak için olur. O da güneydoğu illerinde beklenmelidir. Urfa'da,Gaziantep'de,Hatay'da, Kahramanmaraş'da olabilir.

Batı illerinde böyle bir olay olursa Radikal İslamcılardan değil; batıyı karıştırıp doğuda hakimiyet kurmaya çalışan PKK'lılardan bilinmelidir.

3 Ocak 2015 Cumartesi

"MUSUL'UN İŞGALİ İSRAİL İÇİN" İFŞAATIMIZ DA DOĞRULANDI

MUSUL'UN IŞİD TARAFINDAN İŞGALİNİ ABD'NİN İSTEDİĞİNİ VE ESAS AMACIN MUSUL'UN IRAK'TAN KOPARILIP BARZANİ'YE VERİLMESİ VE ONDAN SONRA DA İSRAİL'E BAĞLANMASI OLDUĞUNU DAHA ÖNCE YAZMIŞTIK. AŞAĞIDAKİ HABER BU İFŞAATIMIZI DOĞRULADI.


Musul’un işgali, korsan İsrail’in projesiydi

Iraklı uzmanlar, korsan İsrail “Nil’den Fırat’a, Büyük İsrail” kuruntuları çerçevesinde Musul’un işgal planını hayata geçirdiğini belirtiyor.

 Iraklı uzmanlar, Irak’ta özellikle Ninova eyaletinde IŞİD’in sürdürdüğü işgal senaryosu Tel aviv’de yazıldığını ve IŞİD tarafından adım adım uygulandığını belirtiyor. 

Iraklı uzman Halid Sıraç, IŞİD Ninova eyaletine saldırmasının ardından kimliği belirsiz kişilerin hızla bölgedeki arsaları çok ucuz fiyata satın almaya başladığını, bu da 60 yıl önce Filistin’de siyonistlerin uyguladığı senaryoyu andırdığını kaydetti. 
Sıraç, Tel aviv bu senaryoyu dikkat çekmeden ve sessizce bir kaç aşamada yürüttüğünü ve bölgedeki azınlıkları IŞİD’le korkutarak evlerinden yurtlarından kaçmalarına neden olduğunu ve ardından bu insanların arsalarını satın alarak yahudi Kürtlere devrettiğini ifade etti.

AKLINIZDAKİ TÜM MEHDİ ADAYLARINI UNUTUN


GERÇEK MEHDİNİN (HZ.MEHDİ AS) ZUHURUNA BİR ADIM DAHA





91 YAŞINDAKİ SUUD KRALI ABDULLAH SOLUNUM YETMEZLİĞİ NEDENİYLE HASTANEDE YATIYOR.

YERİNE İKİ VELİAHT BİRDEN TAYİN ETTİ ÇÜNKÜ ONLARIN DA BİRİNCİSİ 78 YAŞINDA VE O DA HASTA.

HADİS YORUMLARINA GÖRE ALLAHU ALEM:

Bu Abdullah vefat edince Suudi Arabistan'da isyan çıkacak. İsyanın başına Haşimiler geçecek.İsyanın Merkezi Mekke olunca iki Haşimiyi Mekke Emiri infaz edecek. Bunların Şeyh Ayetullah Nemr ile kardeşi Muhammed olabileceğini daha önce yazmıştık.(Kardeşi Muhammed'i yeni yazıyoruz.) Bazı hadis yorumlarında o iki kişinin kardeş oldukları da geçiyor.

Bu iki Haşiminin Haremi Şerif'de infaz edilmesi üzerine Cenabı Zülcelal Medine'de bulunan ve Mehdi olduğundan habersiz yaşayan Hz.Mehdi AS'a Mehdi olduğunu bildirecek ve Mekke'ye gönderecek.

Bundan önce;yedi alim Hz.Mehdi AS'ı Mekke'de bulacaklar ve biat etmek isteyecekler ama Hz.Mehdi AS kendisini Mehdi bilmediğinden bunu reddedecek ve Medine'ye dönecek.Bu üç defa tekrar ettikten sonra işte bu iki Haşimi infaz edilecek.

Geldiğimiz şu noktada Hz.Mehdi AS'ın zuhurunun da İnşaallah çok yaklaştığını umut ediyoruz. Hz.Ali Efendimizin ifşaatlarında Suud Kralı öldüğü andan itibaren Hz.Mehdi AS'ın bulunabileceğine dair rivayet var.Belki de bu yedi alim de bu rivayete istinaden Mekke'ye gidecekler.

Tabi aynı rivayetlere göre (yani Hz.ALİ Efendimizin rivayetlerine göre)Hz.MEHDİ AS'ın çıkması için Türklerin de cuş etmiş olması gerekiyor. Onun da eli kulağında ve her an olabilir. 

2015 yılının Nisan ve Mayıs ayında Kürtleri arkasına takan Ermeniler ayaklanırsa Türklerin de CUŞ EDECEKLERİ GÜN GİBİ ORTADADIR. 

Hz.Ali Efendimiz RA işte bu ayağa kalkmaya çok önem vererek Hz.Mehdi AS'ın zuhurunun Türklerin ayağa kalkması ile birlikte olacağını ve Türklerin Hz.Mehdi AS'ın ordusu olacağını ve bu ordunun tüm dünyaya hakim olacağını müjdelemiş İnşaallah.

Hz Ali Efendimizin bu dönemde tüm Müslümanların Türk Ordusuna katılmaları için emir ve telkinleri de var ama tabii ki bunu görebilenlere.

Başlıkta ise "Bildiğimiz tüm Mehdi adaylarını unutalım çünkü hepsi de sahte. Gerçek Hz.Mehdi AS'ın zuhuru da iyice yaklaştı İnşaallah" demek istedik. 
  
Tabi ki her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir. 

ALLAHU ALEM ALLAHU ALEM ALLAHU ALEM