15 Şubat 2014 Cumartesi

HZ. MEHDİ’NİN İSTANBUL’U FETHİ

HZ. MEHDİ’NİN İSTANBUL’U FETHİ



İstanbul'un fethi hadis yorumlarına göre iki defadır.
Birincisi Sultan Fatih hakkındaki hadistir. Ne güzel komutan denilen kişi Fatih Sultan Mehmet Han'dır.

Bir de ikinci bir fetih geçer ki hadis yorumlarında işte o fetih Hz.Mehdi As'ın fethidir. Bu ikinci fetih birinciyi asla küçültmez. Aksine birinciyi daha da değerli kılar. Şöyle ki ikinci fetih Hz.Mehdi'nin dünya hakimiyetinin ilanıdır ve müminlere büyük müjdedir.Birinci fetih de aynen öyle olmuş ve Osmanlı'nın dünya hakimiyetinin ilanı olduğu tarihe altın harflerle  yazılmıştır.Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ açılmıştır. 


Birinci fetih ikinci fethin de müjdecisi olarak Hz.Peygamber SAS Efendimiz tarafından ayrım yapılmadan övülmüştür.


Ey Türk kardeşim ne mutlu sana ki hem Fatih dedemizin hem de O'nun ordusunda bulunan kutlu dedelerimizin şu an cennette oldukları Hz.Peygamber SAS Efendimiz tarafından bizlere müjdeleniyor.


Bu dedelerimizle gurur duyuyoruz,onların evladı olmaktan onur duyuyoruz.


Bu onuru reddeden ve Yahudi istediği için bu cennet vatanı bölmek isteyenlere alet olanları da biz yine Hz.Peygamber SAS Efendimizin müjdesiyle cehennemin tam dibine göndereceğimizi vaad ediyoruz.


Bu şanlı bayrağın altında yaşayıp da Fatih'i dede bilmeyenin, Hz.Muhammed SAS Efendimizi de Peygamber olarak bilmesi mümkün değildir.Fatih'e ve onun evlatlarına düşman olan Hz.Peygamber'e ve İslam'a düşman olur. Fatih torunları da gafil değildir hesabını mutlaka görür.


İkinci fetih konusuna geçersek:


Büyük Savaş (Melhame-i Kübra) ile İstanbul'un fethi arasında 6 ay vardır. Büyük Savaş başladığında mı yoksa bittiğinde mi dersek doğru sonuca varabiliriz. 

Şöyle ki:

Büyük Savaş başlar ama yıllarca sürerse, savaş 

başladıktan 6 ay sonra fetih mümkün olmaz. Doğrusu, 


Büyük Savaş bittiği andan itibaren (Birinci büyük Savaş, 


Rus Ordusunun yenilmesi) 6 ay sonra İstanbul 


fethedilecektir. Bu ne demektir? Şu demektir:


Ruslar Amik Ovasına inince Türk Ordusu ile savaşa 


tutuşurlar. ABD de Türk Ordusuna yardım için savaşa 


dahil olur. ABD dahil olunca (Bu 3.Dünya Savaşıdır) 


Rusya savaşı yayar ve Avrupa'ya saldırır. Ama aynı 


esnada Amik Ovasındaki savaşı kaybeder. Amik 


Ovasındaki savaş Türk-ABD savaşına dönünce işin 


rengi değişir ve  Rusya fırsattan istifade İstanbul'u işgal 


eder. Ve bu işgal 6 ay sürer. Bu 6 ay içinde Hz.Mehdi AS 


Guta' dan yönettiği İslam Ordusu ile Süfyan'ı da 


öldürdükten sonra Türk-ABD Savaşına müdahil olur ve 


ABD Ordusu tarumar edilir.


Önceki yazılarımızda paylaştığımız bir haber vardı: Bir 

ABD generali Rus Ordusu yenilince “Savaşı Haç 


kazandı” diyecekti ve Türk Generalimiz de “ Vallahi 


İslam kazandı” dedikten sonra ABD generalini alnından 


vurup öldürecekti ya…İşte o generalimizin Hz.Mehdi’nin 


dünyadaki en büyük komutanı olma ihtimali de var 


ALLAH-U ALEM…

Tekerrür eden tarihten bunun bir örneği de vardır şöyle 

ki:

Ehli Beyt’ ten hilafeti Kerbela kanlarıyla alan 

Emeviler’den bu hilafeti yine tarihin gelmiş geçmiş en 


büyük kahramanlıklarından birini göstererek ve Kerbela’ 


nın da intikamını binlerce misliyle hem de delikanlıca 


alarak Abbas oğullarına teslim eden Horasanlı Ebu 


Müslim bir TÜRK’tü.


Hatta şunu anekdot edelim ki:


Ahir zamanda Deccal de Mehdi de üçtür görüşünde olan 


bazı alimler olmuş. (Biz bu görüşe katılmıyoruz) Onlara 


göre 1.Mehdi bu Ebu Müslim, 2. Mehdi Fatih SM Hz’leri, 


2. sü de Beklenen’dir.

Bunu Ebu Müslim’in ne büyük bir Türk olduğunu 

anlatmak için yazdık. Abbasi halifesi Ebu Müslim’i 


(Halkın çok sevdiği Genel Kurmay Başkanı idi Abbasi 


Devletinin) hasetinden zehirleterek öldürttü.


Kerbela’nın intikamını alıp saltanatı kendilerine teslim 


eden Ebu Müslim’i kalleşçe öldürdükleri için Abbasileri 


devirmek Selçuklulara; Hilafet saltanatını Türk’e teslim 


etmedikleri için de İstanbul’un fethi Fatih’e nasip 


olmuştur.(Çünkü Araplar saltanata sarıldıkça Türklerin 


saltanatla hiç işleri olmamış ve sadece kafirlerle 


savaşmayı iş edinmişlerdi.)


Türk’ deki Ehli Beyt sevgisi Arap’ da yok vesselam..


Yani Ehli Beyt başka, Araplar başka. Ehli Beyt Arap’dan 


değil desek; Türk’e yakışır Türk, desek yerinde bile 


olabilir.


Ehli Beytin dışındaki Araplar hep yanlış işler yaptılar, 

yapmaya da devam ediyorlar.



Buradan şu sonuçlar çıkarılabilir:

Türk-Rus harbi iki buçuk yıl sürecek kalan 6 ay da 


Hz.Mehdi AS'ın desteğiyle ABD Ordusu telef edilecektir. 


Yani Ruslarla 2,5 yıl, ABD lilerle 6 ay savaşacağız. 


Çünkü Melhame-i Kübra üç yıl sürecek.



ABD Ordusu yenildikten sonra Hz.Mehdi AS derhal 


İstanbul'un Rus işgalinden kurtarılması için İstanbul'a 


hareket emri verecek ama bu iletişim çağında Rus 


Ordusu Hz.Mehdi'nin Ordusu İstanbul'a varmadan 


kendiliklerinden korkup kaçacaklardır. Ve Hz Mehdi AS 


İstanbul'u savaş yapmadan tekbirlerle bu şekilde feth 


edecektir. Aslında bu fetih tamamen bir "kutsal 


emanetleri teslim alma seremonisi" olacaktır. ALLAH-U 


ALEM

Buradan şu sonuçlar da çıkarılabilir:

ABD bu savaşta Türk Ordusu’nun yanında olacağına 


göre hala NATO üyesi olacağız sonucu çıkar ve Şanghay 


vs söz de kalır. 



Ayrıca Türkiye'yi NATO'dan çıkarmak isteyen siyasi 

iradenin akibetinin de iyi olmayacağı sonucu çıkar.

Yani ABD, Amik Ovası’ nda Rus Ordusu yenilip Türk 


Ordusu ile savaşa tutuşuncaya kadar bu ülkede söz 


sahibi olmaya devam edecek, borusu ötecek sonucu 


çıkar.

Başka hangi sonuç çıkar? Cemaat- AK Parti savaşında 


ABD kimin yanında olacaksa o kazanacak sonucu çıkar. 


Ya da kazanacak olan kim ise “ABD de onun 


yanındaymış” sonucu çıkar.

ALLAH-U ALEM



İstikbal bizimdir, amaç uyarmak, tedbire zorlamak ve 

bizim olacak zaferin bedelini en aza indirmektir 


İNŞALLAH.

3 Şubat 2014 Pazartesi

DEĞERİ BİLİNEMEYEN ADAM- NECMEDDİN ERBAKAN

DEĞERİ BİLİNEMEYEN ADAM
NECMEDDİN ERBAKAN



1974'TE Başbakan yardımcısı olan Erbakan, tarihi zaferle ilgili ezber bozan detay veriyor: Ecevit İngiltere'de iken askere talimatı kesin verdik ve gemileri yüklettik. 

Eski Başbakanlardan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın geride bıraktığı notlardan Milli Gazete Ankara Kitap Kulübü’nün hazırladığı Davam adlı kitap, Milli Gazete tarafından yayımlandı. Editörlüğünü gazeteci Mustafa Yılmaz’ın yaptığı 5 bin sayfalık notlardan hazırlanan kitapta, Milli Görüş lideri Prof. Erbakan’ın Türkiye siyaset tarihinin önemli olaylarına dair anıları ve bakış açılarını içeren hatıraları yer aldı. Kitabın en ilgi çekici bölümlerdinden birini, Kıbrıs Barış Harekatı’na giden sürecin anlatıldığı kısım oluşturdu. Necmettin Erbakan’ın, Kıbrıs Barış Harekatı’na ilişkin şu anısına yer verildi: “Ecevit, İngiltere’ye gidecek. İngilizlerin ne diyeceği belli değil. Biz hükümetin MSP kanadı olarak Ecevit, Afyon’da iken Genel İdare Kurulu toplantımızı yapmış ve ‘Mutlaka müdahale lazım’ kararını almıştık.” 

İki kez vazgeçilmiş 


Erbakan tarihi günü anlatmaya devam ediyor: “Halk Partisi’nin önemli kısmı ‘Bu macera olur. Sakın böyle yapılmasın. Bu bütün dünyaya savaş açmak demektir’ diyordur. Bu yüzden, ne bakanlar kurulu olarak ne Milli Güvenlik Kurulu olarak kesin bir karara varılmamıştı. Bununla beraber olayın gecikmemesi gerektiği için Ecevit’i uğurladıktan sonra, havaalanında askerlere ‘Yükleyin bu harekatı başlatın’ dedim. (...) Kuvvet komutanları, ‘Bize kesin emir verilmesi lazım çünkü bizim askerimiz iki defa düş kırıklığına uğrramıştır. Bize ‘gemileri yükleyin’ dendi. Biz de yükledik. Arkasından ABD Başkanı Johnson’un mektubu üzerine ‘Hayır geri dönün’ dediler. Biz askeri İskenderun’a geri indirdik. İkinci kez Sayın Demirel zamanında ‘Gemileri yükleyin’ dendi, yükledik. Ancak ikinci kez de askerimizi Kıbrıs yerine kendi topraklarımıza çıkardık. Tekrar aynısı olacaksa askeri artık hiç bir zaman harekatın yapılacağına inandıramayız’ dediler.” 

Ecevit’i ikna odasına aldık

“Sayın Ecevit Londra’dan döndüğü zaman gemiler yüklenmişti. Ertesi gün Liman’dan ayrılacakları noktada idik. Komutanlarla beraber Ecevit’i ikna noktasında hazırlık yapmıştık. Allah’ın büyük lütfudur ki bize 500 tane şehitle bu harekatı başarmak nasip olmuştur.”

Motor üretmemizi Batı istemedi

‘Davam’ kitabının bir başka çarpıcı noktası da yerli otomobil konusunda Türkiye’de çalışan ilk mühendislerden olan Necmettin Erbakan’ın, konuya ilişkin yabancıların bakışını anlatan bölüm oldu. Yerli otomobilin ilk üretildiği Gümüş Motor Fabrikası’nın dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in de de ziyaret eettiğinin belirtildiği kitapta, Menderes’in, fabrikaya 1 milyon 300 bin dolarlık destekte bulunduğu kaydediliyor. Yabancıların Türkiye’nin kalkınma hamlesine şeftali üretsinler gözüyle baktığını söyleyen Erbakan, anısını şu sözlerle anlatıyor: “Gümüş Motor’un ilk prototipi yapılıp test için ilgili makamlara götürüldüğünde bir engel çıktı. Neymiş? Avrupa standartlarına göre 5,6 litre olması gereken yakıt, bizim motorda 5,7 litre çıkmış. Bunun için onay veremeyeceklerini söylediler. Geri dönüp tekrar çalışmaya başladık. Gümüş Motor’u, Avrupa standartlarının dahi altında, saatte 5,5 litre motorin harcar hâle getirdik. Yine standartlara uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Tabii ki mesele aslında standart meselesi değildi. Mesele, Türkiye’nin şeftali yerine, motor üretmek istemesiydi. O yıllarda düzenlenen otomobil kongresinde, ‘şeftaliden başka bir şey üretemeyiz’ diyenlere, kürsüye çıkıp, ‘işte motor üretildi’ diye gösterince hepsinin sesi kesildi.”

STAR

31 Ocak 2014 Cuma

MOSSAD, RADİKAL İSLAMCI BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ NİÇİN KURAR? NASIL KURAR?

MOSSAD, RADİKAL İSLAMCI BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ NİÇİN KURAR? NASIL KURAR?




NİÇİN KURAR?
1)      İslam’ı terör, Müslümanı terörist göstermek için (Olimpiyatlarda yapılan bombalı eylemler, İstanbul’daki HSBC patlamaları, masum insanları hedef alan bombalı araçlar, Afrika’da elçilik basma gibi)
2)      Bu terör örgütü ile istediği Müslümanları öldürtüp diğer Müslümanlarla düşman etmek ve İslam Ülkelerinde fitne çıkarmak için (Irak’ da ve Pakistan’da bir gün Sünni Camisinin, diğer gün de Şii camisinin bombalanıp Sünni- Şii iç savaşı çıkarılmak istenmesi gibi)
3)      Hristiyan bir ülkede İslam adına eylem yapıp, Müslüman bir ülkenin dağlarından eylemi üslenip o ülkenin işgali için ABD’ye uluslararası hukuka uygun işgal sebebi vermek için (Afganistan ve Irak’ın işgali ile sonuçlanan ABD’deki 11 Eylül Olayı gibi)
4)      Müslüman ülkeleri karıştırıp, rejimleri dış yardımla devirip, ABD askeri gelmeden ABD’nin istediği rejimleri kurmak için (Arap baharı gibi)
5)      İki Müslüman ülkeyi savaştırmak için (Muhtemelen Türkiye- Suriye Savaşı gibi)   



NASIL KURAR?

1)      İlk önce kurulacak olan terör örgütünün yönetici kadroları o terör örgütünün amaçları ve çalışma  usül ve esasları doğrultusunda eğitime tabi tutulurlar. Eğer radikal İslamcı bir terör örgütü kurulacaksa bu yöneticilerin öncelikle iyi bir Arapça eğitim alması yada Arapça bilenlerden seçilmesi gerekir. Bunlar yönetici olacaklarından vaizlik derecesinde dini bilgiyle donatılırlar.
2)      Dünya çapında organize bir örgütün yönetici kadrosu için 30- 40 kişi çoktur bile. Bu kişilerin gerçek Müslümanlardan olmasına gerek de yoktur. Sadece iyi dil bilmesi, dini konularda donanımlı olması, şekil olarak radikal İslamcı görünümüne girmesi yeterlidir. Adam kesen kişinin ALLAHU EKBER diye bağırması nasıl izah edilebilir?
3)      Yönetici kadro tamam olduktan sonra yapılacak tek şey yeterli bütçedir.
4)      Mossad terör örgütünü bizzat kurmak yerine (yani İsrail Devleti ile bağlantılı kurmak yerine) CIA içindeki Mossad’a kurdurmakta ve yakayı ele vermesi halinde muhatap da ABD olacağından en güvenli yöntem olarak bu yoldan gitmektedir.        
5)      Şimdi bu terör örgütüne eylemlerde kullanacağı militanlar lazımdır. Açar kesenin ağzını ve maaşla işsiz, güçsüz, tetikçiliğe uygun psikolojik yapıda adamları toplarlar. Ve örgüt içi dini, siyasi, cihatçı eğitime tabi tutarlar. Buyurunuz size kullanılmaya hazır bir terör örgütü.     
6)      Örgütün başarılı olması için, eylemlerde istihbarat desteği sağlanır ve yoğun reklamı yapılır. Ve eylemcilerin başlarına büyük ödüller konulur.(El Kaide şöyle vurdu böyle vurdu, getirene şu kadar dolar gibi) Bu reklamlar örgüte yeni eleman katılması için samimi cihatçıların toplanmasına neden olur. Yani tepesi ajan, militanları ise samimi cihatçılardan oluşan bir yapı çıkar ortaya. Tepe tepe kullanırlar.
7)      Durumu çakanlar öldürülür CIA, MOSSAD’ın reklamı yapılır veya verilen görevi yerine getirmeyenler de yakalanır ve Guantanamo’ ya atılarak geride kalanlar daha da hınçlı hale getirilir..
8)      (Bu maddede bir parantez açalım: PKK terör örgütü de tıpa tıp bu şekilde kurulmuştur. Tabi İsrail tarafından. Yani Mossad. İşsiz,,güçsüz, aylak,fakir Kürt çocuklarını maaşla dağa çıkardılar, örgüt içi eğitime tabi tutup eyleme gönderdiler. MOSSAD o çocuklara “Biz Mossad’ız, sizi Türk Ordusu’na öldürtmek için eğitiyoruz” deseydi kaç Kürt genci giderdi acaba? Ama onlar “Türk Devleti hakkımızı! yiyor, savaşıp hakkımızı alacağız, Kürt Devleti kuracağız” dediler ve maaşlı beyinsizler de sabaha bayram var sandılar. Bu işin sonunu da hemen yazalım da okurlarımız müsterih olsunlar. Kürt Devleti kesinlikle hayaldir. Sadece Türk Milletinin sabrının taşmasına kadar söylemlerde kalacak bir polemiktir. Türk Milleti ayağa kalkınca Dünyada karşısında durabilecek bir millet yoktur. Hz.Ali RA Efendimiz bunu 1400 yıl önce söylemiştir. Kandil de, Irak’da, Suriye de fethedilir ama olan kanmış Kürtlere olur, bizim de üzüntümüz budur.)                   

Dünyanın tüm terör örgütleri bu amaçlarla ve bu şekilde kurulur ve mutlak surette bir veya birkaç istihbarat örgütünün kontrolü ve denetimi altında olurlar. Devletler bunları birbirlerine karşı koz olarak kullanırlar. Bir istihbarat teşkilatının desteği olmadan bir örgüt kurmak asla ve asla mümkün değildir. Çünkü dünyanın her yerinde ve her ülkesinde az çok bir hukuk sistemi vardır ve silah bulundurmak, almak, satmak, kullanmak yasaktır. Hiç kimse yasak olan bir silahı elde edemez. Kaldı ki bu silahlar basit silahlar değil düzenli orduların kullandığı makinalı tüfek, uçaksavar ,havan, roketatar, bazuka gibi silahlar olduğundan orduların izni olmadan tek başına istihbarat örgütleri de sağlayamaz.     
Sonuç olarak, “Bu terör örgütü neyi amaçlıyor” demek doğru olmaz  “ Bu terör örgütü kime hizmet ediyor” demek daha doğru olur. El Kaide de PKK da CIA ve MOSSAD’a hizmet ediyor. Onların amacı da bellidir.                                                                                              

BÖLÜCÜLER, EYLÜL 2014 DE BAĞIMSIZLIK İLAN EDECEK

BÖLÜCÜLER, EYLÜL 2014 DE BAĞIMSIZLIK İLAN EDECEK



Baştan söyleyelim.. Bağımsız Kürdistan peşinde koşanların hepsi ama hepsi İsrail'e hizmet etmektedirler.
Bir kısmı bilerek, bir kısmı da bilmeyerek.Oyun, Yahudi kölesi ABD'nin oyunudur. Ve 2014 yılı Yahudiler için Kürdistan yılıdır. Türkiye üzerindeki tüm oyunlar buna göre dizayn edilecektir.

Ak Parti'nin açılım politikaları da tıpkı Suriye politikaları gibi yanlıştır. Çünkü her iki konuda da ABD tarafından  fena kandırıldık.

ABD, Suriye'yi yıkık, virane bir mezarlık yaptı ve Türkiye'yi bölecek küresel tetikçilerini de oraya yerleştirdi.
Şimdi muhtemelen Eylül ayında Bağımsız Kürdistan ilan edilirse Türkiye karşısında hem Suriye ve Irak şakilerini hem de tüm emperyalistleri bulacak. Yunanistan da cabası.

EY HÜKÜMETİM!

Acilen Cemaat ile uzlaşınız, anlaşınız.Siz bu Cemaate laf söyletmezken biz o cemaati eleştiriyorduk. Eleştiri başka şey hakaret etmek, kafirlikle, ajanlıkla suçlamak başka şey. ABD yine bizi bize kırdırarak güneydoğuya koz vermeye çalışıyor.

Hükümet- Cemaat kavgasını derhal bitirelim. Ülkeyi tehdit eden alçakların ekmeğine yağ sürüp Devletimizi bölmeyelim. Ülkeyi ikiye bölmeye çalışanlar devlet ikiye bölünürse amaçlarına daha kolay ulaşmazlar mı?

CHP ile anlaşıp ABD oyununu bozmak şu an için zor gözükmektedir. Ama MHP, Devlet Bahçeli'nin sayesinde bu oyunu bozabilecek konumdadır. Derhal MHP ile Ak Parti bu kritik ortamda açık veya gizli işbirliği yapmalıdır.Kürt politikası ve Suriye politikası konularında MHP ile anlaşılmalı, sonradan CHP de dahil edilmeli ve ORTAK BİR YOL izlenmelidir. Bu çözümü ABD de görmektedir ve Devlet Bahçeli'ye karşı da bir pasifize operasyonu yapılabilir. Buna da acil tedbir alınmalıdır.

Mahir Kaynak hocamız "Bağımsız bir Kürdistan'ın ekonomik olarak yaşama şansı yok. O nedenle asla gerçekleşmez" derken o bölgede Barzani'nin petrolünden başka petrol yoktu.
Şimdi sürekli yeni petrol kuyuları açılıyor ve "petrol bulduk" diye seviniyoruz. Başka sevinenler de var mı acaba?

Bölücü bir terör örgütü yokken yapılması gereken işler yapılmadığı gibi PKK, KCK yok edilmek yerine tanındı ve o da yetmedi Kürt Halkına da tanıttırıldı ve şimdi de "başınızın çaresine bakabilirsiniz" cesareti verilmektedir. Bunların hepsini de bizzat ABD yapmaktadır. 35 yıldan beri bu işi büyük bir dikkatle takip ediyorlar. 

35 yıl boyunca bizi de hep kandırarak, dostluğumuzu suistimal ederek yapmışlardır.İsteyen Kenan Evren'in açıklamalarına baksın.

CHP'si,MHP'si,ANAP'ı, DSP'si,DYP'si,tarikati, cemaati hepsi ama hepsi yani bizler yanlış yaptık. Ama hain değiliz. Birbirimizi hainlikle suçlamak yerine birlik olup tüm bu fitneleri dağıtmalıyız.

Türkiye, İran,Irak ve Suriye tek devlet olmadan Kürt Devleti' nin telaffuz dahi edilmesi FİTNEDİR, EMPERYALİST BİR YIKIMDIR VE MUTLAKA ENGELLENMELİDİR.VESSELAM..

BİZİ TAKİBE DEVAM EDİNİZ SAYIN GÖKÇEK

BİZİ TAKİBE DEVAM EDİNİZ SAYIN GÖKÇEK



Sayın Melih Gökçek bu açıklamayı 31 Ocak 2014 tarihinde yani dün yaptı. Bu siteyi takip edenler gayet iyi bilirler ki biz bu iddiaları bu siteyi ilk kurduğumuz günlerden beri anlatmaya çalışıyoruz.

Sayın Gökçek! 
Yüksek Seçim Kurulu adayları kesinleştirdikten ve artık değiştirme imkanı kalmadığı andan itibaren sayın Kadir Topbaş ile şahsınıza yönelik operasyon yapılarak, tutuklanma ihtimaliniz var.

Bu yazımız da size daha şimdiden tedbir almanız için bir ihbar olsun. Sizi biz bilemeyiz,sizi yine en iyi siz bilirsiniz. Aleyhinize teknik takibe yakalanma ihtimali olan durumlar varsa yada belgeler daha şimdiden Büyükşehir seçimlerini kazanma açısından yeni stratejilere çalışsanız gayet iyi olur.

Halk hizmetlerinizden memnundur ama halkın desteğini çekeceği hususlar da bellidir ve size karşı olanlar da bunu çok iyi bilirler.

Allah CC emanet olunuz.

28 Ocak 2014 Salı

SÜFYAN'IN ORDUSU IŞİD'DİR.

SÜFYAN'IN ORDUSU IŞİD' DİR.



Ahir zamanda çıkacak olan dehşetli Süfyan'ın ordusu IŞİD'dir.Allah-u Alem.


Nereden biliyoruz?


IŞİD önce Irak'da faaliyetlerine başladı. El Kaide ile bağlantısı vardı.Tabi El Kaide dolayısıyla da CIA ve MOSSAD'la.


IŞİD şimdi Suriye'de ve Türkiye sınırlarını ele geçirmeye çalışıyor.

IŞİD liderleri Emevi Devleti'ni yeniden kurmak istediklerini söylüyorlar. Sünnilik adına hareket ettiklerini iddia ediyorlar.
Daha da ileri gidiyorlar ve Süfyan'ın ordusu olduklarını ve Hz Mehdi ile savaşa hazırlandıklarını söylüyorlar.

İcraatları arasında şunlar var:


Alevileri ve Şiileri kestiler ve kesik başlarıyla (Beş on tane kesik baş ile) futbol oynadılar. Yezid'i övüyorlar.


IŞİD'in Süfyanın ordusu olduğunu biz söylemiyoruz yani.Bizzat kendileri söylüyor.


Biz de hadis yorumları ışığında diyoruz ki bu IŞİD daha da güçlenecek ve Suriye'ye hakim olacak. En azından çok önemli bir kısmına.


Peki kimden destek alıyorlar?


İlk destekçileri CIA-MOSSAD güdümlü El Kaide olmuştu. Zevahiri şimdi cephe alıyor ve NUSRA'yı IŞİD ile savaştırıyor.Tabi ABD'nin emriyle.Fakat MOSSAD burada CIA'dan ayrılıyor ve IŞİD'e destek veriyor. 

ABD de IŞİD'in pervasızca ve delil bırakarak işlediği cinayetlerin bir gün kendisini de deşifre edeceğinden korktuğu için IŞİD'e tavır alıyor.

IŞİD ile savaşanlar arasında İslami Cephe'de bulunuyor ve onlar IŞİD'in son derece profesyonel savaşçılardan oluştuğunu söylüyorlar. Hakikaten 4500 kişilik IŞİD, 30.000 kişilik ÖSO'ya karşı üstünlük kurabiliyor. Yani bunlar MOSSAD tarafından eğitilmiş profesyonel tetikçiler ordusu.


Farklı bir muhalif görüş IŞİD'in Esad'ın gizli ordusu olduğunu söylüyor. Dayanağı ise NUSRA ile savaşıyor olması.Ayrıca NUSRA'dan aldıkları yerleri Esad ordusuna bırakıp gittikleri söyleniyor.Başka hiç bir gerekçe yok.


Burada bir yanılgı var. Esad bu örgütü kurmuş ve desteklemiş olsa onların Alevi ve Şiileri öldürmesine izin verir mi? Asla vermez. O sebeple IŞİD'in arkasında Esad olamaz.


O halde IŞİD Muhaliflerden aldığı yerleri niçin Esad ordusuna bırakıyor? Bu ya doğru değildir yada doğru ise IŞİD'in düşman önceliği noktasında taktiksel bir manevrasıdır. Yani IŞİD Suriye'de Esad rejiminden ziyade öncelikle Muhalifleri temizlemeyi hedeflemiş ve Esad'ı kolayca devirebileceğini düşünmüş olabilir.


Bizim vardığımız kanaat IŞİD'in ahir zamanın dehşetli Süfyan'ının ordusu olduğu ve Suriye'de daha da güçlenip bir Süfyan Devleti kuracağı şeklindedir.En büyük destekçisi de MOSSAD'dır.MOSSAD'ın amacı ise zaten bellidir ve Suriye'de canlı bir insan kalmasını istemiyorlar.

27 Ocak 2014 Pazartesi

HER ANKETİN BİR YALANI VARDIR

HER ANKETİN BİR YALANI VARDIR




Her anketin bir yalanı vardır. Çünkü anketler halkı aydınlatmak için değil yönlendirmek için yayınlanır.Gerçek anketler ise zaten halktan gizlenir.

Bunu anket kuruluşlarının yapılarından,kuruluş amaçlarından, anket sonuçlarını kimlere sattıklarından, ekonomik faaliyetlerini nasıl sürdürebildiklerinden anlayabiliriz.

Yukarıdaki anket de yine bu anketin kaynağının nasıl sağlandığının bilinmediği bir anket şirketi tarafından yayınlanmış. Yüklüce masraf gerektiren anketleri hangi kaynakla yaptığı belli olmayan şirketlerin bu anketlerinden bir tanesi. 

Anketin geneli doğru ama sadece bir yanlışı var o da şu:

Ankette CHP ile MHP'nin oyları üzerinde oynanmış. Gerçekte CHP ile MHP'nin oyları aynı seviyelerde ve ikisi de yüzde 25 civarında.

Peki bu neden yapılmış?

Çünkü ABD devleti ve devletin gücünü CHP'ye teslim etmek istiyor. MHP'yi ise devlet gücünden mahrum sokak göstericisi ve PKK'ya karşı sokak direnişçisi yapmak istiyor.Yani devletin gücünün MHP'ye teslim edilmesi halinde MHP'nin neler yapabileceğini kestiremiyor ve güvenmiyor.

Benzer bir durum 28 Şubat'ın hemen akabinde yaşanmış ve DSP ile MHP aynı oy oranına sahip iken Başbakan Ecevit'in elini güçlendirmek için yeniden 'Karaoğlan' denmesi için ABD, Türkiye'ye terörist başını teslim edivermişti.

Cemaat, MHP ile anlaşırsa MHP sandıktan birinci parti olarak çıkar ama Cemaat MHP ile anlaşır mı? 

Anlaşamaz çünkü ABD asla müsaade etmez. CHP'ye destek vermesi için Cemaate baskı yapıyor. Cemaat zor durumda.
Büyük abiler CHP için destek isterken küçük abiler "ben karışmam kardeşim"diyerek cemaat oylarını başıboş bırakacaklar. Cemaat oyları da MHP ile BBP'ye gidecektir.

Biz doğrusunu yazalım da takdir yine halkımızın olsun. 
Şu an Türkiye siyasetinde CHP ile MHP'nin oyları eşit durumda. Sandıklar açılıncaya kadar büyük sansasyon ve yönlendirmeler olmazsa hep birlikte görürüz. 



20 Ocak 2014 Pazartesi

ABD AÇISINDAN CEMAAT VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?

ABD AÇISINDAN CEMAAT VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?



ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (SON)

ABD, Cemaatten de Ak Partiden de aynı şeyi istiyor. O da şu:
İran, Orta doğuda ABD için çok ciddi bir tehdit. İran’ın rejim ihracının engellenmesi gerekiyor. Bu nedenle ABD, Cemaatten Şii karşıtı, Sünni bir blok kurmada elini taşın altına koymasını, tüm Sünnileri cemaat çevresinde toplamasını, gerekirse Gülen Hoca’nın halife yapılmasını ama Sünnilerin de yine batı için tehdit olacak kadar büyümemesini, zayıf kalmasını istiyor.

Bu nedenle de İslam Birliği yerine küçük küçük İslam ülkeleri olsun ama Vatikan gibi sembolik bir hilafet ile de İran’a karşı durulsun istiyor. BOP da aslında bu demek. Bu projenin siyasi kanadında ki beklentilerini ise AK Parti’den istiyor.

ABD’nin Cemaatten beklentilerini de, Ak Parti’den beklentilerini de İRAN bitirdi. Çünkü İran, Irak, Suriye ve Lübnan’ı etkisi altına aldı, sıra Afganistan, Pakistan, Ürdün ve Bahreyn’de.

Suriye’de İran, ABD’ye rest çekince ABD anlaşmak zorunda kaldı. Ak Parti ABD’nin İran’la anlaşmasını değil Suriye’ye müdahale etmesini istiyordu. Yani ABD, Türkiye’den, Türkiye de ABD’den Esad’ı devirmesini istedi ama İran yüzünden olmadı.

ABD şimdi ikinci aşamaya geçiyor: Türkiye bölünecek, istikrar yok edilecek, İran tamamen yalnız bırakılacak ve bir yıl sonra İran ve etkisi altındaki ülkelere çok kapsamlı bir savaş ilan edilecek. ABD, Türkiye’nin İran ile birlik olmasından korkuyor. O yüzden bizi parçalamak istiyor. İran tek kalacak. Bu projede İran’a yakınlaşan Ak Parti yok. Ama İran’dan uzak duran Cemaat bir müddet daha var. Yani ABD’nin planı bu. Olur yada olmaz bu başka bir şey.

Hadis yorumlarında Cemaatin durumu ne?
Cemaatin ahir zaman Mehdisi ile bir ilgisi var mı?
Gaybeti Suğra ve Gaybeti Kübra cemaatte nasıl görünüyor?

Cemaatin durumu Hz.Mehdi ile ilgili hadis yorumlarında bildirilen Gaybeti Suğra ve Gaybeti kübra durumu ile örtüşüyor. Yani uyuyor. Şöyle ki:

Gaybeti Suğra yani ‘küçük gizlilik’ Cemaatin Türkiye’deki çok gizli kadrolaşma faaliyetlerini ; Gaybeti Kübra  yani ‘büyük gizlilik’ ise, Cemaatin tüm dünya devletlerindeki çok gizli kadrolaşma faaliyetlerini temsil ediyor olabilir.

Alimlerin hadis yorumları ışığında Cemaatin faaliyetlerini bir senaryo ile anlatırsak, tabi bir senaryo:
Türkiye’de Gaybeti Suğrayı tamamlayan Cemaat darbe yapmak zorunda kalır. Ama darbeyi yapan yok olacaktır. O nedenle 28 Şubatçıları destekleyerek darbeyi onlara yaptırır. Halkın aşırı tepkisini çeken darbecilere karşı bu sefer kendisi bir darbe yaparak hem de halkın sevgisini kazanarak bu amacına ulaşır. ABD de bu darbeye destek verir ve ABD ile ilişkiler de üst seviyede tutulmaya devam edilir.

Cemaatin Türkiye’nin başına getirdiği kişi (Ya da cemaatin içinden Cemaati kullanarak, ya da cemaatin desteğiyle başa geçen kişi) Hz. Mehdi’nin de en önde gelen komutanı olur. Cemaat Türkiye konusunda ABD’ye en büyük darbeyi bu komutan ile vurur. Ama ABD bunu Amik Ovası savaşında Türk Ordusu Rusya mağlup edildikten sonra ABD Ordusuna saldırıncaya kadar anlamaz. Jetonu o zaman düşecektir. Ama yenilgiden kurtulamayacaktır.

Suriye Savaşını, Yunanistan Savaşını bu komutan kazanır ve Rus işgalinde ABD’nin yardımı ile Rus Ordusunu da bu komutan dağıtır. Bazı rivayetlerde bu komutanın Hz. Mehdi As’ ın bizzat kendisi olacağına dair görüşler de vardır. Ancak aksi görüşler daha kuvvetlidir.

Belki tüm muhalif görüşleri muvafık yapacak alternatif şu olabilir:
Hz.Mehdi AS Cemaatin Arabistan’da bulunan okullarında yetişen Türk kökenli (Ailesi Türkiye’den göç etmiş, Türkçe konuşan) ve Ehlibeyt Soyundan bir talebe olabilir. Zamanı gelince Arabistan’da isyan başlatacak ve Mekke Emiri olacaktır. Bu da mümkündür Allahu alem.

Mehdi hareketi sadece Cemaatten ibaret bir hareket değildir. Bunun içinde sahte ve ajan olmayan tüm tarikatlar, cemaatler, belki de sivil toplum kuruluşları olabilir. Siyasi, iktisadi, askeri, istihbari, kültürel yapıları olabilir. Ama Cemaat bu Mehdi hareketlerinden biridir ve belki de en önemlisidir.  

RİSALEİ NURLARDA CEMAATLE İLGİLİ İFŞAATLAR VAR

Bediüzzaman Risale-i Nurların Hz.Mehdi tarafından tüm dünyaya yayılacağını, Hz.Mehdi’nin kitap yazacak zamanı olmayacağını ve Risale-i Nurları hazır müfredat olarak okutacağını, bunları okuyan çocukların (Fidanlar diyor) çiçek açacağını ve tüm dünyaya hakim olacaklarını bildirmiş. “Biz de mezarımızdan bakar şükrederiz” demiş.  Bu tanım Gülen Cemaati için söylenmiş gibi. Ama Gülen Hoca’nın Mehdi olmadığı kesin, çünkü hiçbir özelliği uymuyor. Mehdi öncülerinden biri sadece.

CEMAAT- AK PARTİ SAVAŞI NASIL BİTER? NELER YAPILABİLİR?
Yine baştan yazalım. Bu savaşın sorumlusu ne Cemaat ne de Ak Parti. Tek sorumlu ABD’dir. ABD istediği için Cemaat AK Parti’ye savaş açtı. ABD’nin gerçekte Cemaat ile de Ak Parti ile de bir sorunu yok. O halde niçin Ak Parti’yi Cemaati kullanarak silmek istiyor?

Çünkü Ortadoğu politikasında ikinci aşamaya geçiyor ve bu aşamada Ak Parti’ye yer yok. Olay bu kadar basit.

Cemaat ve Ak Parti kendi içlerindeki ABD yanlılarını temizleyerek ABD’nin oyununu şimdilik bozabilirler ama ya sonra? Bu sefer ikisini birden hedef alabilir. ABD’ye Türkiye’de cemaat mi yok, parti mi yok? Kılıçdaroğlu bayram yapıyor ABD’den çağrıldı diye. Yani klik çok ve klikler arasında birlik ve beraberlik de yok. Ondan geçelim Ak Parti içinde bile ABD’ye daha yakın olma yarışlarına şahit olduk. Durum vahim yani.
Cemaat izlediği yoldan dönemez çünkü onlar için ikinci bir çıkış yolu yoktur.

AK Parti ise şunu yapabilir:

Sayın Başbakanımız ABD’nin Ak Parti’yi bitirme planında elinde ne gibi kozlar varsa çok iyi analiz etmeli ve bu kozları ABD’nin elinden almak için işi sıkı tutmalıdır. Gerekirse Ak Parti’nin tüm yönetim kadroları aleyhlerinde hiçbir koz bulunmayan kadrolara devredilmeli ve Ak Parti kurtarılmalıdır. Çünkü Ak Partisiz merkez sağ, büyük bir kaos oluşturur. Başbakan bunu ülkemiz için yapmalı.

Cemaate de anlayış göstermeli ve onların mecburi ABD emirlerini yerine getirme şeklindeki icraatlarını engellerken uzun vadede ülke çıkarına olan kadrolardan men etmemelidir. İran ile yakınlaşmayı batının elinde aleyhine kozlar olanlar değil başı her halükarda dimdik olan kadrolar yaparsa başarı şansı vardır. Yoksa akıbet Irak olur Allah CC korusun.

Mesela Başbakanımız şöyle bir icraat yapsa ne olur? Fikir jimnastiği sadece:
“ Milli Görüş gömleğini çıkarmış ve batılıları dost görerek geleceğe birlikte yürümek istemiştik. Ancak on yıl boyunca hep şunu gördük: Biz sözümüzün eri olarak hep dostluğa sadık kalmamıza rağmen batı bize karşı daima iki yüzlü davrandı ve sahte dostluk örneği sergiledi. Anladık ki Erbakan Hocamız “Batıya güvenmeyiniz, onlar iki yüzlüdür” derken haklıymış. Bundan böyle bize düşen çıkarmış olduğumuz Milli Görüş gömleğini yeniden giymektir. Ancak bu gömleği giyenleri de temsil etme yetkisini kendimizde görmüyoruz. Erbakan hocamız da rahmetli olduğundan ve ona olan saygımızdan yürüttüğümüz Ak Parti Genel Başkanlığı görevini hocamızın emaneti Muhammed Fatih Erbakan kardeşimize teslim ediyor ve daima yanında olacağımızı da taahhüt ediyoruz. İstediği şekilde kadrolarını oluştursun ve babasının bıraktığı yerden bu emaneti devam ettirsin. Allah CC yardımcısı olsun.” derse ne olur?

El cevap:

Türkiye İran ile İslam Birliği’ni kurar ve hemen Üçüncü Dünya Savaşı başlar. ( Bu olsa da olmasa da zaten üç yıl içinde 3.Dünya Savaşı başlayacak. Kim bilir belki de bu savaşı böyle kazanırız.)

CEMAAT DARBE Mİ YAPMAK İSTİYOR?

CEMAAT DARBE Mİ YAPMAK İSTİYOR?


İKİNCİ BÖLÜM

Cemaat sadece Türkiye’de değil tüm dünya ülkelerinde SESSİZ DARBELER yapmak istiyor. Yani açık ve ani darbe yapmak yerine ağır ağır ve çok gizliden tüm devlet kadrolarını aşağıdan en tepeye kadar yasal yollarla ele geçirmek ve ülkeleri de yavaş yavaş İslam Ülkesi’ ne dönüştürmek istiyor. 

Ama bunu başarabilmek kesinlikle imkansız. Çünkü Yahudi çok akıllı ve Deccalin öncüsü durumunda olan Yahudi önderleri bizzat Şeytan’dan akıl alıyorlar. Şeytan da insanlardan daha akıllıdır.Bu sebeple Cemaatin dünya çapında başarı şansı sıfırdır. Ancak İslam Ülkelerinde Hz.Mehdi’ye zemin hazırlama ve altın nesil yetiştirmekte üstlendikleri rol çok büyüktür. Cemaate bu sevap da yeter. 

NOT: Bu işleri yapıp başaracak olan kişi Hz.Mehdi AS’dır. Hz.Mehdi  AS da bu işleri cemaatin amaçladığı gibi sessiz darbelerle değil aniden ve açıkça tüm süper güçleri hallaç pamuğu gibi dağıtarak, esir ederek, mağlup ederek sadece yedi yılda gerçekleştirecek İnşaallah.

TÜRKİYE İÇİN İSE ÖZEL BİR DURUM SÖZ KONUSU:

Cemaat Türkiye’de sessiz darbenin dışında herhangi bir darbe girişiminde bulunmayı asla istemiyor. 
Ancak cemaati buna zorlayacak sebepler oluşabilir. Şöyle ki:
Ak Parti Cemaatin Türkiye’deki tüm faaliyetlerini durduracak, belki de cemaati yok edecek fiillere girişirse ki niyet bu yöndedir, o zaman cemaat de daha fazla zarar görmeden darbe yapmak isteyebilir.

PEKİ YAPABİLİR Mİ?

27 Mayıs darbesini 35 alt rütbeli subay yapmışsa ve Cemaat şu an için orduda daha güçlüyse yapabilir.
Albayların yüzde onu, binbaşıların yüzde kırkı; yüzbaşı ve alt rütbelerde yüzde kaça tekabül ediyor?

Aritmetik gidersek; Albayların yüzde onu, yarbayların yüzde yirmisi, binbaşıların yüzde kırkı, yüzbaşıların yüzde sekseni, kalanların da tamamı mı acaba? Soru sadece..

Bizim görüşümüz ise şudur:

Cemaat darbe yapmak zorunda kalsa bile şu an için darbe yapan gücün yaşama şansı sıfırdır. Çünkü gerçekler farklı bile olsa darbeyi gerektirecek bir durumun olmadığı hususunda halkımız hemfikirdir. Kim darbe yaparsa üç ay içinde yok olacaktır. Belki cemaat meşhur darbecileri öne iterek halkın istemediği bir darbeyi onlara yaptırıp sonra da kendisi kurtarıcı olarak ve halkın onayı ve desteğiyle ikinci bir darbe planı yapabilir.
  
ALTIN NESİL İLE İLGİLİ:

Cemaatin yetiştirdiği gençlik gerçekten örnek bir nesil. Namazlarını kazaya bırakmıyorlar, gece namazı kılıyorlar ama en önemlisi şu:
Pek çok namaz kılan insanlarımız var ama iş dürüstlüğe gelince üç kağıtçılığı da kimseye vermiyorlar. Hem ibadetini yapan hem de yolda bulduğu bir milyonu sahibini arayıp teslim eden çok az Müslümanımız var maalesef. İşte cemaatin yetiştirdiği neslin en güzel özelliği de dört dörtlük dürüst bir nesil olmasıdır.

Cemaat lideri olan Gülen Hoca da haksız hakaretlere maruz kalıyor. Eleştiri başka şey, hakaret başka. Gülen Hoca hiç evlenmemiş, zengin olmasını gerektirecek, miras bırakacak kimsesi yok. Kendisi de gayet mütevazi bir hayat yaşıyor. ABD sarayında zorunlu ikamete tabi tutulmuş ama yediği, içtiği, giydiği son derece mütevazi.


ABD’ye gitmeyip ülkemizde yaşamayı ayrıcalık görüp üç beş tane evli, on onbeş çocuklu, lüks araçlarla gezen şeyhlerden değil. Bu cümledeki şeyhlerin bırakınız şeyhliklerini Müslümanlıkları bile tartışılır. 
Müslüman tarikata niçin girer? Nefis terbiyesi için. Üç beş kadınlı adam müridin nefsini nasıl terbiye edecek? Önce kendi nefsini terbiye etmesi lazım değil mi? Nefis terbiyesi için tarikata giren tek eşli müritleri de azdırıyorlar. Tabi gerçek şeyhlere diyecek hiçbir sözümüz yok ve ALLAH CC kendilerinden razı olsun diyoruz. 

YARIN: ABD AÇISINDAN CEMAAT VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?

19 Ocak 2014 Pazar

HAİN KİM? (CEMAAT- AK PARTİ SAVAŞI)

HAİN KİM? (CEMAAT- AK PARTİ SAVAŞI)


Yazı üç bölümden oluşuyor üç günde yayınlayacağız.
BİRİNCİ BÖLÜM


Baştan söyleyelim. Ne Cemaat ne de Ak Parti kesinlikle hain değil. Sadece doğruları ve yanlışları var. Ama bizde öyle bir ön yargı var ki bir yanlış için hemen birilerini hain diye damgalamak istiyoruz.

CEMAAT NE İSTER?
Cemaat için en ideal Türkiye yönetimi; siyasi istikrarı sağlamış, iktidarda kalması için hiçbir engel olmayan, İslam’a soğuk bakmayan, Cemaatin faaliyetlerine destek veren, dünyayı yöneten güçlerle de (Yahudiler, ABD ve Batı)uyumlu, onlardan düşmanlık görmeyecek bir iktidardır. Yani AK Parti iktidarı cemaat için bulunmaz kaftandı.
Niçin düşmanlık etsin, durup dururken düşman olsun ki?

Cemaat şunu öngördü:
ABD, tıpkı 28 Şubat’ta Erbakan hocaya yaptığı gibi AK Parti’ye de bir 28 Şubat darbesi yapacak. Ve bu darbe başarılı olacak. “Öyleyse biz de tıpkı 28 Şubat’ta ABD’nin yanında yer aldığımız gibi bu 28 Şubat’ta da yine ABD’nin yanında yer alarak hizmeti bu darbeden kurtarabiliriz” diye düşünüyorlar.
Yani hizmet zarar görmesin diye ABD’nin yanında yer alıyorlar. Peki bu hainlik midir? Yanlış denilebilir ama ‘hainlik’ demek için sonuçları da önceden görebilmek lazım. Çünkü cemaatin 28 Şubat’taki tavrının yanlış olmadığı bugün cemaat tarafından delil kabul ediliyor.(Bize göre yanlıştı)
Yani cemaat 28 Şubattaki tavrı nedeniyle ABD’nin hedefi olmaktan kurtuldu ve tam gaz amaçlarına ulaşmak için yol aldı.
Kritik açıklama şu: “Albayların yüzde onu, binbaşıların yüzde kırkı cemaat mensubu”.. Bu konuya döneceğiz.

CEMAATİN YOL HARİTASI
Cemaat; yapabildiği kadarıyla tüm dünya çocuklarını ebeveynlerinden alıp Müslüman olarak yetiştirip, devlet kadrolarına yerleştirip, Siyonistlerin elinde olan dünya bürokrasisini eline geçirerek İslam Birliği’ni kurmaya, savaşları bitirip dünya barışını sağlamaya, bir başka deyimle altın çağı başlatmaya çalışıyor.
Ama bunun için elli yıl gerekiyor ve bu elli yıl boyunca da dünyayı elinde tutan Yahudilerin ürkütülmemesi hayati derecede önem taşıyor. Bu nedenle elli yıl boyunca yani tüm dünya bürokrasisine hakim oluncaya kadar Yahudilere her türlü şirinliğin, riyanın yapılması gerekiyor. Cemaat de bunu yapıyor.
Bunun ihanet olması için bir arpa boyu yol alınamamış olması lazım ama görünen o ki özellikle Müslüman ülkelerde cemaat çok ama çok büyük mesafeler almış durumda. Yani bütün dünyada cemaatin elli seneye ihtiyacı var ama Müslüman ülkelerde on yıl yeterli hale gelmiş. Bu da hedefe çok yaklaşıldığı anlamına geliyor.

İlk olarak vatandaşlarımızın desteğiyle Türkiye çapında faaliyet gösteren okullar artık tüm dünyaya yayıldı. Türkiye dışında yaşayan yabancıların da bireysel destekleri kazanılmış durumda. Ama bu okulların ardında hala bir devlet desteği yok.

Şimdi Müslüman ülkelerde kalan on yıl içinde birden çok devletin desteği de alınabilecek hale gelindi. İşte bu, tam bir kırılma noktası. Birkaç devletin desteğini alan cemaat tüm dünyadaki hedeflerine elli yıldan çok daha kısa bir sürede ulaşabilir. Tabi hakim olunan devletlerin de yine tüm dünyaya hakim olana kadar ABD, Batı ve Yahudilerle çok iyi geçinmesi gerekecek.

Cemaatin yol haritası bu. Hainlik mi? Kesinlikle hainlik değil, yanlışlığı tartışmaya açık bir görüş farkıdır.
Bizim bu konudaki görüşümüz ise şu şekildedir: Cemaatin bu yol haritası Müslüman ülkeler için, hatta tüm Müslüman ülkeler için de değil belki Türk Cumhuriyetler için çok doğrudur ve zaten bu yolda gelinen mesafe ortadadır. Ancak Müslüman olmayan ülkeler de Cemaatin bu felsefesi yanlıştır. Çünkü siyasi irade bu faaliyetleri üstelik de büyük zararlarla bir anda engelleyebilir. Rusya örneği gibi.

Cemaat “tüm dünyada okullarımız var, sevgi, barış, hoşgörü ilkeleriyle tüm dünya çocuklarını kardeş yapıyoruz” demek yerine o kaynaklarla sadece Türk Ülkelerinde faaliyet gösterseydi bugün Türk Birliği -ilan edilmeden- gizliden kurulmuş olabilirdi. Ve Türk Cumhuriyetler de bu kadrolarla çok hızlı kalkınırlardı.

Hadis yorumunda büyük bir batı ülkesinin Müslüman olacağı bildirildiğinden Cemaat bu ülkenin ABD olduğuna inanıyor. Bize göre ise ABD, Hz.Mehdi AS tarafından Amik Ovasında ordusu imha edilince Müslüman olacak. Cemaat bu yanlışın farkında olsaydı Hristiyan ülkelerde okullar kurmak yerine Türk Cumhuriyetlerine yüklenir ve ABD ve Yahudilere de riya yapmak zorunda kalmazdı. Çünkü ne Yahudiler ne de Yahudi kölesi ABD bu riyaya kanmaz, sadece cemaati kullanabildikleri kadar inanmış gözükürler, kullanırlar ve işleri bitince de tepesine çökerler. Yanlış olan budur. 

CEMAAT AK PARTİ’YE NİÇİN SAVAŞ AÇTI?

Birinci sebep ABD istediği için, Yahudilere şirin gözükmek için.

İkinci sebep ise Ak Parti iktidarda kalmak için azami derecede özen göstermek yerine kendisini iktidardan indirmek isteyen ABD ve Yahudilere iktidardan düşürecek kozlar verdiği için. Yani Cemaat Ak Parti’nin iktidardan indirilmesini asla istemiyor ama AK Parti’nin düşmanlarına kozlar verdiğine ve düşmanların da Ak Parti’yi bu kozlarla indireceklerine inanıyor. Ve kızıyor “bunlara niçin koz veriyorsunuz” diyor. “Sizi indirecekler, indirmek için bizi de kullanacaklar, kullanamazlarsa bize de zarar verecekler” diye düşünüyorlar. Ve çaresiz ABD ve Yahudinin isteklerine boyun eğiyorlar.

Yani bir baba oğluna “Oğlum alkol alıyorsan bile evinde al, alkollü iken araç kullanma kaza yaparsın” derken oğlu alkollü araç kullanır da kaza haberi gelirse baba “Ben ona alkollü araç kullanma dememe rağmen yine kullandı  ve kaza yaptı öyle mi? Ben ona gösteririm” diyerek çocuğuna kızması  gibi bir şey. Araba da babasının patronuna ait ödeyemeyeceği bir araba ise..
Ya da ders çalışmak yerine zamanını oyunla bitirip de kötü karne getiren çocuğa babasının gösterdiği tepki gibi..

Buradan şu sonuç da çıkarılabilir:
Cemaat yine Ak Parti’den başka bir partiyi desteklemez ama Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu bir Ak Parti’yi de asla desteklemez. Cemaat Tayyip Erdoğan’ sız bir Ak Parti için çalışıyordur muhtemelen.
Cemaate göre Ak Parti’ nin verdiği kozlar ve hataları neydi?
Tek cümle ile “Ak Parti’ye oy kaybettirecek her şey”. Bu kadar basit.
Cemaat açısından AK Parti düşmanlığının özeti budur. (Düşmanlık yerine kızgınlık demek daha doğrudur.)

YARIN: CEMAAT DARBE Mİ YAPMAK İSTİYOR?

13 Ocak 2014 Pazartesi

CEMAATİN ŞİFRELERİ

CEMAATİN ŞİFRELERİ



MÜTHİŞ BİR CEMAAT YAZISI GELİYOR...

Cemaat hain mi?
Darbe mi yapmak istiyor?
Niçin Yahudilerle içli dışlı?
Kime hizmet ediyor?
Albayların yüzde onu yüzbaşı ve alt rütbelerde yüzde kaça tekabül ediyor?
Gaybeti suğra ve gaybeti kübra cemaatte nasıl görünüyor?
Hadis yorumlarında cemaatin durumu ne?
Cemaatin ahir zaman Mehdisi ile bir ilgisi var mı?

Müthiş bir yazı geliyor.. Bizi okumaya devam ediniz..

OBAMA İRAN’A DİZ ÇÖKTÜRDÜ MÜ?

OBAMA İRAN’A DİZ ÇÖKTÜRDÜ MÜ?


Obama İran’a diz çöktürdü yazıları batı basınında yer alıyor. Sonra da bizim basında.
Obama gerçekten İran’a diz çöktürdü mü?

Kesinlikle doğru değil Obama yalan söylüyor. İşte kanıtlar:

ABD Suriye’ye operasyon yapabilmek için “Kimyasal silah kırmızı çizgimiz” dedi. Sonra İsrail muhaliflere kimyasal silah kullandırdı ve Obama’ya savaş gerekçesi sundu. Obama’nın emri ile ABD donanması Suriye açıklarına demirledi.

Rusya, ABD ile Suriye için savaşmayacaklarını açıkladı. Yani Suriye’ye müdahale için ABD’ye hiçbir engel kalmamıştı. Ama ABD operasyondan bir anda vazgeçti. Neden?

Çünkü İran rest çekti ve “ Suriye’ye operasyon yapılırsa İsrail’i yok ederiz” dedi.
ABD tırstı ve operasyondan vazgeçti. Gerçek bu iken Obama nasıl İran’ı dize getirmiş bilen varsa söylesin. 

Peki bu işin aslı ne?

ABD ve Batı İran’ın nükleer silahlara ve bu nükleer silahları 2500 KM mesafeye fırlatacak füzelere sahip olduğunu gördüler ve NPT (Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması) doktrininde değişikliğe gittiler. Eski doktrinde iki çeşit ülke vardı: Birincisi Nükleer Silahlara sahip ülkeler, diğeri ise sahip olmayan ülkelerdi. Şimdi yeni doktrinde buna İran ile üçüncü bir ülke çeşidi ekleniyor. O da nükleer silaha sahip olduğu halde uluslararası toplumdan gizlenen ülkeler.

Neden gizleniyor? Türkiye gibi ülkeler de yapmasın diye. Yani İran’ın nükleer silahları kabul edilir ve dünyaya açıklanırsa Türkiye’ye de yapma hakkı doğacak ve Türkiye derhal NPT’ den çıktığını açıklayacaktır. Oyun yine bize oynanıyor.

Peki bunun ispatı nedir?

Elimizde bir belge yok ama stratejik bir veri var. O da şudur:

Eğer gelecek günlerde Kuzey Kore de UAEK ile nükleer pazarlıklara oturur ve nükleer silah yapmaktan vazgeçtiğini beyan ederse bu açıklama Kuzey Kore’nin de nükleer silahlarını batıya kabul ettirmiş ancak uluslararası toplumdan saklamayı da kabul etmiş ülkeler statüsüne girdiğini gösterir.

Yani bize göre yarın Kuzey Kore de bu üçüncü gruba dahil olacaktır. Ve Türkiye gibi ülkeleri de uyutmaya devam edeceklerdir. Çünkü biz Uluslararası sözleşmelere daima sadık kaldık. Bu sözleşmeleri de en fazla ihlal eden ülke ABD gibi emperyalistler olmuştur.


Başlığa tekrar dönersek ABD, İran’a diz falan çöktürmedi, altı ay önce İran’a karşı kendisi diz çöktü. Şimdi de imaj düzeltme peşinde. İran da hala ABD aleyhine küçük düşürücü açıklamalarına devam ediyor. 2015’te savaşacaklar ama o sürece nasıl gidilecek şimdilik belli değil.