1 Aralık 2015 Salı

HALİD BİN VELİD RA (SEYFULLAH) HZ.MEHDİ AS

HZ.MEHDİ AS SEYFULLAH'TIR. HALİD BİN VELİD RA'NIN ZUHURU İLE HZ.MEHDİ AS'IN ZUHURU ARASINDA BENZERLİKLER VARDIR.



HZ.HALİD BİN VELİD RA- SEYFULLAH

Peygamber Efendimizden “Seyfullah” (Allah’ın kılıcı) ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kiramın ve İslâm kumandanlarının büyüklerindendir. İsmi Hâlid, künyesi Ebü’l-Velîd ve Ebû Süleymândır. Nesebi Hâlid bin Velîd bin Mugîre bin Abdullah bin Amr bin Mahzûn’dur. Ebû Cehil bin Hişâm ile ve Velîd bin Abd-i Şems ile kardeş çocuklarıdır. Velîd bin Velîd’in kardeşidir. Annesi Lübâbe, Ümmül-mü’minîn Hazreti Meymûne’nin kardeşidir. Hazreti Hâlid bin Velîd’in soyu, Mürre bin Kâ’b’da Peygamber efendimizin soyu ile birleşir. Kureyş’in ileri gelenlerinden ve kumandanlarındandır. Bütün Arab kabileleri tarafından tanınır ve sevilirdi. 8 (m. 630) senesinde müslüman oldu. 21 (m. 642)’de Humus’ta vefât etti.

Hazreti Hâlid bin Velîd, Müslüman olduktan sonra ilk olarak Mûte gazâsında bulundu. İslâm askeri Mûte’ye hareket ederken Peygamber efendimiz “Cihada çıkacak olan şu insanlara Hazreti Zeyd bin Hârise’yi kumandan tayin ettim. Eğer o şehîd olursa yerine Cafer bin Ebî Tâlib geçsin. O da şehîd olursa yerine Abdullah bin Revâhâ geçsin. Eğer o da şehîd olursa, aranızda münâsib gördüğünüz birini seçip ona tâbi olursunuz.” buyurdu. Mû’te harbi başladı. Şiddetli çarpışma olurken; Hazreti Zeyd bin Harise, Hazreti Cafer ve Hazreti Abdullah bin Revâhâ şehîd oldular. Sancak Hazreti Sabit bin Akrem’e verildi. O, sancağı bir yere dikip, mücâhidleri yanına çağırdı. Herkes toplanınca “Aranızdan birini kendinize kumandan olarak seçiniz ve ona tâbi olunuz.” dedi. “Biz seni kumandan seçtik” dediler. “Ben bu işi yapamam” dedi ve Hazreti Hâlid bin Velîde dönerek, “Yâ Hâlid! Senin savaş tecrüben, askerî bilgin, askeri heyecanlandırarak harekete geçirmen benden fazladır. Sancağı acele al. Savaş devam ederken bu işlerle oyalanmamız bizim aleyhimize oluyor” dedi. Böylece Hazreti Hâlid bin Velîd sancağı aldı. Akşam vakti yaklaşmış idi. Güneş batıncaya kadar pek müthiş çarpıştı. Onun bu maharetine kâfirler bile şaşırdılar. Akşam oldu. Sabahleyin tekrar saldırılacaktı. Hazreti Hâlid bin Velîd, şaşılacak derecede askerî dehâya ve muharebe tecrübelerine sahip bir kahramandı. Sabah olunca, İslâm askerinin, düzenini değiştirdi. Sağ taraftakileri sol tarafa, sol taraftakileri sağ tarafa, ön taraftakileri arka tarafa ve arka taraftakileri ön tarafa aldı. Rum askerleri, daha önce tanımış oldukları kişilerle karşılaşmayınca hepsi birden şaşırdılar. “Demek ki bunlara yardımcı kuvvetler gelmiş” diyerek korkuya kapıldılar. Hazreti Hâlid bin Velîd’in kumandasındaki mücâhidler, Rum askerlerinin morallerinin bozulmasından istifâde edip, hücuma geçtiler. Üçbin kişilik İslâm askeri Heraklius’un yüzbin kişilik ordusunu bozguna uğrattı. Başkumandan Hazreti Hâlid bin Velîd’in elinde, o gün dokuz kılıç parçalandı. Rum askerinin çoğu kılıçtan geçirildi. Peygamber efendimiz, Hazreti Hâlid bin Velîd’in bu, fevkalâde başarısını haber aldığı zaman onu “Seyfullah” (Allah’ın kılıcı) lakabı ile şereflendirdi.

AÇIKLAMA

Hz.Mehdi AS'ın hayatı ile Hz.Halid Bin Velid Ra Seyfullah'ın hayatı arasında benzerlikler vardır Allahu Alem.

Hz.Mehdi AS da Hz.Halid Bin Velid RA gibi SEYFULLAH'TIR. Hadis yorumlarında Hz.Mehdi AS için de Allah'ın Kılıcı yani Seyfullah ismi kullanılmaktadır.

Hz.Halid Bin Velid (Ra) Mute savaşındaki zuhuru nasıl olmuşsa Hz.Mehdi AS'ın zuhuru da öyle olacak Allahu Alem.

İşte şimdi kafire karşı cihat ilan edip savaşan pek çok grup ve lideri var. Onlardan birisi savaşını sonuna kadar götürüp de zafere ulaşsa o kişi Hz.Mehdi AS olur ancak böyle biri yok ve olmayacak.Hepsi de yenilecekler. Çünkü en sonunda Hz.Mehdi AS zuhur edecek ve o savaşı o kazanacak.Olsaydı şimdiden kazanır ve bu kadar uzatmazdı.

Hz.Halid Bin Velid Ra gibi Hz.Mehdi AS da büyük bir komutan olacaktır. Büyük bir komutan olacaktır ki başaramayanlar sancağı ona liyakatı nedeniyle teslim etsinler hatta teslim etmek zorunda kalsınlar.

Hz.Halid Bin Velid Ra'ı Mute Savaşında komutansız kalan İslam Ordusuna Allahu zülcellal komutan yaptı. Hz.Mehdi Ası' da komutansız kalan İslam Ordusuna Allahu Zülcelal komutan yapacak İnşallah.

Hadis yorumlarında bu olay şöyle anlatılmaktadır:

Mekke'de ayaklananların liderleri olan iki Haşimi genç Kabe'de katledilirler. Bu olay üzerine Allah CC Medine'de bulunan Mehdi'ye Mehdilik görevini verir ve Mekke'ye gönderir.


Bir başka benzerlik ise Hz.Mehdi AS'ın da tıpkı Hz.Halid Bin Velid RA gibi hiç yenilmeyecek olması ve nihai zafere kadar şehit olmadan gazi olarak kalan yaşamını sürdüreceğidir.

Hz.Mehdi AS, Altın Çağı başlatacak ve Altın nesil ile yaşayacak hadis yorumlarına göre. 

Hz.Halid Bin Velid Ra Efendimizin hayatı geniş bir şekilde alttaki yorumlar kısmında yayınlanmıştır. Zamanı olanların okumasını tavsiye ederiz.

Her şeyin en doğrusunu Allah cc bilir.


29 Kasım 2015 Pazar

HZ. MEHDİ' NİN KILICI



Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıçları 
(Kutsal Emanetler Topkapı)

Hadis yorumlarında Hz.Mehdi AS'ın iki defa kılıç kuşanacağı bildirilmektedir.

Birinci defa kılıç kuşanması zuhuru esnasında olacaktır. 
İkinci defa kılıç kuşanması ise Üçüncü Dünya Savaşını kazanıp İstanbul'u yeniden fethettiğinde kendisine Kutsal Emanetler teslim edilecek ve Hz.Peygamber SAS Efendimizin üstteki resimde bulunan kılıçlarından birini kuşanacaktır.

Ancak Hz.Mehdi AS'ın kuşanacağı kılıç Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıcı olacak derken her iki kuşanmada da aynı kılıcı kuşanacağı şeklinde yorumlanmıştır.

Çünkü hadislerin bazılarında Hz.Mehdi'nin, Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıcıyla zuhur edeceği anlatılırken, diğer hadislerler de de İstanbul'u fethettiğinde Peygamber SAS Efendimizin kılıcını kuşanacağı belirtilmektedir.

Zuhur ile fetih arsında belki yedi yıl geçecektir.Zuhur da mı kuşanacak, fetihte mi kuşanacak çelişkisi var gibi ama...

Aslında burada bir çelişki yoktur. Çünkü kılıç iki defa kuşanılacaktır. Açık olan ve tevile ihtiyaç olmayan kuşanma ikinci defa kılıç kuşanmadır ki İstanbul'un fethinde kutsal emanetler teslim edildiğinde kuşanacaktır. Burada her hangi bir gaybi husus yoktur.

Ancak birinci defa kılıç kuşanma GAYBİ bir konudur ki, Hz.Mehdi AS zuhur ettiğinde kuşanacağı kılıç Hz.Peygamber SAS efendimizin kılıcı olamaz. Bu kılıcı kuşanmanın zaten her hangi bir manası da yoktur. Zira bu kılıçla savaş yapılacak değildir.

Birinci defa kuşanılacak kılıç da, ikici defa kuşanılacak kılıç da savaşmak için değil sembolik olacaktır.

Birinci defa kuşanılacak kılıcın Hz.Peygamber SAS Efendimizin Topkapı'daki kılıcının olması demek Hz.Mehdi'nin de İstanbul'dan zuhur etmesi demektir. Oysa hadis yorumlarında Mekke'den zuhur edeceği çok açık yer almaktadır. 

ALLAH- U ALEM bu gaybi konunun tevili şu olabilir:

Hz.Mehdi AS zuhur ettiğinde bir kılıç kuşanacak.Bu hadislerden bellidir. Ancak Hz.Peygamber SAS Efendimizin Kılıcını (Topkapı' daki) kuşanmayacak. Belki Hz.Peygamber SAS Efendimiz'in bizzat şahsına ait kılıç yerine manevi anlamda O'nun (SAS) sayılacak bir kılıcı kuşanacak.

Peki manevi anlamda Hz.Peygamber SAS Efendimizin sayılabilecek kılıç hangi kılıçtır?

Tüm İslam Ordularının komutanlarının, mezuniyet ve devir teslim törenlerinde kuşandıkları kılıçların tamamı Hz.Peygamber SAS Efendimizin MANEVİ kılıcıdır.

Çünkü tüm İslam Orduları Hz.Muhammed SAS Efendimizin ordusudur. Ve komutanları da Hz.Peygamber SAS Efendimizin komutanlarıdır.Maddi olarak da ahir zamanda Hz.Mehdi AS'ın komutanları olacaklardır.Manevi komutanları yine Hz.Peygamber SAS Efendimiz'dir.

Yani şunu demek istiyoruz:




Yukarıdaki kılıç Türk Subayına ait bir kılıçtır. Aynı şekilde diğer Müslüman ülkelerde de subaylar bu kılıca benzer kılıçlar kuşanırlar.Hz.Mehdi AS ya bu kılıcı kuşanacak ya da kuşandı, bunu bilmiyoruz. 

Yada Suudi Arabistan'da zuhur edeceğine göre aşağıdaki kılıcı kuşanacak, ya da kuşandı bilmiyoruz:

(Buraya bir resim koymak için Suud Kılıcı aradım, sadece bu resmi bulabildim.Yani Suud kılıcı zaten Hz.Peygamber SAS Efendimizin kılıcı değildir diye aşağıda yazacaktık ama erken oluverdi kendiliğinden.) (Ortada ki Charles-Çarli)



Konuyu bağlarsak:

Hz.Mehdi AS illa ki Mekke'de zuhur edecek, çünkü çok açık hadisler var. Ancak zuhurunda kuşanacağı ve Hz.Peygamber SAS Efendimize ait olan kılıç orta resimdeki TÜRK Kılıcı olacaktır, Allah-u Alem. Çünkü bizde bunlardan çok sayıda var ve hepsi de Hz.Peygamber SAS Efendimizin manevi kılıcıdır.




Hz.Mehdi AS,Hz.Peygamber SAS Efendimiz'in kılıcını (Yani Topkapı'daki kılıcını) Üçüncü Dünya Savaşını kazandıktan sonra İstanbul'da yapılacak bir merasimle kuşanacaktır.
O zamana kadar kuşanmayacaktır.

Allah-u Alem.. 

27 Kasım 2015 Cuma

BÜYÜK RİSK

KUZEY SURİYE'DE ÇOK BÜYÜK RİSK GELİYOR




RİSKİN ADI "CERABLUS"

ABD elli kişilik özel birliğini Kobani ve Haseke bölgesinde YPG'ye gönderdi. Sözde, IŞİD'e karşı YPG saflarında PKK'lı teröristlere komuta edecekler.

Rusya da Fırat'ın batısına doğru ilerleyen YPG güçlerine havadan destek veriyor. Türkiye'ye yakın sınır boylarını bombalıyor.

YPG'nin lideri şu an için Cerablus'da IŞİD 'e karşı savaşmadıklarını ancak Cerablus'u almak için büyük bir hazırlık içinde olduklarını açıklıyor.

Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt koridoru oluşturmak için tek engel olan bu bölgeyi alacaklarını açıklıyorlar. ABD subayları içlerinde. Rusya havadan destek veriyor.

YPG'nin Fırat'ın batısına geçmesi Türkiye'nin kırmızı çizgisi.

Eğer amaç bu ise Rus uçağının düşürülmesi bile buna hizmet ediyor olabilir. Yani oyuna gelmiş olabiliriz.

Çünkü ABD, Türkiye'ye rağmen dünya kamuoyundan utanarak bu bölgeleri bombalayamazdı. Türkmenler sorun teşkil ediyordu ve ABD'nin bombalamaması gerekiyordu. Türkiye'yi küstürmemek lazımdı. Ama bunu Rusya yapabilirdi. Tabi önce Türkiye ile arasının açılması gerekiyordu. Ve uçak krizi ile bu oldu. Yani ABD hem Rusya'yı hem de Türkiye'yi oyuna mı getirdi?


Evet böyle bir görüş var ve savunmaları da bu şekilde.

Önceki yazılarımızda ABD'nin Yahudi kanadının Kürt Koridoru projesine tam destek verdiğini hatta proje sahibi olduğunu defalarca yazmıştık. Eğer Rusya ile Türkiye arasındaki gerilimde derin bir oyun oynanmışsa bu oyunu da işte bu Yahudiler oynamış olabilir.

Hükumetin " Rus uçağı olduğunu bilseydik düşürmezdik" açıklaması hem atılan geri adımı hem de bu iddiaların doğruluğuna inanmaya başladıklarını gösteriyor olabilir.

Bu iddiaların sahipleri de Ulusalcılar ile Hükumet karşıtı yazarlar ,çizerlerdi. Onların çözüm önerileri Türkiye'nin Rusya, İran,Ira ve Suriye yönetimleri ile ortak politikalar geliştirerek sorunların çözülebileceğiydi. Haklı oldukları nokta bölgeyi Rusya'nın değil ABD'nin karıştırmış olmasıdır.

Salih Müslim de düşürülen uçağın ABD ile Rusya'nın anlaşmasını önlemek için yapıldığını iddia etti. yani tam tersini. Terörist bozuntusunu dikkate almaya gerek yok. Ama abisi değerli bir adam, bunu da bizden duymuş olunuz. Prof.Mustafa Müslim değerli bir ilim adamı.Ve çok iyi bir Müslüman.Terörist değil yani.Kardeşi Salih Müslim için "PKK'lı terörist" diyor. 

Gerçek şu:

ABD'nin Yahudi kanadı; bölgede hangi oyunları oynarsa oynasın, isterse işin içine Rusya'yı da soksun bölge her an patlayabilecek bir canlı bomba haline geldi.

ABD ve Rusya'nın Akdeniz'deki savaş gemileri varlığı olağanüstü bir nöbetleşmeye ve restleşmeye dönüştü. ABD de Rusya da Akdeniz'de en gelişmiş savaş gemilerini bekletiyorlar. Birbirlerini kolluyorlar. Yani ABD'nin tamamı Rusya ile birlik olup Büyük İsrail kurmaya çalışmıyor.


En kötü senaryo gerçek bile olsa Türkiye acilen PKK'yı bitirmeli ve arkasından YPG'yi de hedefe koymalıdır. Kürt koridorunu kuracak olan YPG'dir. Ve asla izin verilmemelidir.

Uçak krizi ile ulusalcıların gösterdiği çözüm yolu sıkıntıya girdi.

Artık yapılacak ilk şey:

Daha YPG Fırat'ın batısına geçmeden Kürt koridoruna asla izin verilmeyeceği ve böyle bir girişimin olması halinde müdahale edileceği dünyaya ilan edilmelidir. Diplomasi işletilmeli ve Cerablus'a karşı bir operasyon yapılması halinde YPG'ye çok ağır müdahalede bulunulmalıdır.  YPG güçlerinin yok edilmesi Suriye Kürtlerinin yok edilmesi anlamına gelmeyeceği gibi tam tersine Suriye Kürtlerinin YPG teröristlerinin tahakkümünden kurtarılması demektir. Yukarıda Mustafa Müslim'i yazdık.İsteyen araştırsın. Türkiye dostudur. Suriye Kürtleri YPG teröristlerinden kurtarılmalı diyor.

RUS FİLOZOFUN YORUMU DA AYNI



RUS FİLOZOF DA BİZİM YORUMUN BİR BENZERİNİ YAYINLADI.




Rus felsefeciden Rusya'ya ağır eleştiriler

Suriye sınırında Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının Türkiye'ye ait F-16 jetler tarafından düşürülmesi sonra Rusya’da meşhur Tarihçi ve felsefeci Profesör Andrey Zubov konuyu değerlendiren bir makale yayınladı.

Düşürülen uçakla ilgili Rusya'mı yoksa Türkiye'mi haklı içerikli makalenin tamamı:

Dün Türkiye Büyükelçiliğinin önünde Rusya uçağının vurulmasını protesto eden insanlar toplanmış slogan atıyorlardı: "Türkiye'ye giden vatansever değil, Türkiye IŞİD'in müttefiki Bizim bir uçağımıza 10 Türk" vs. öncelikle bu sloganlar Rus uçağının vurulması ve pilotlardan birinin ölmesine karşı ilk duygusal tepki idi. Allah'a şükürler olsun ki, biz 2. Pilotun sağ olduğunu biliyoruz. Ancak "anlaşılan" henüz "doğru olan" budur demek değildir. Ama o eylemciler hislerini akılla idare etselerdi o zaman Türkiye Büyükelçiliği'nin karşısına değil de Rusya Cumhurbaşkanlığı sarayına gitmeleri lazımdı. Çünkü bizim Pilotlar, Türkler veya Suriye halkının hataları yüzünden ölmüyor tam aksine kendi halkını dikkate almadan uluslararası tahribata sürükleyen Kremlin'in hataları yüzünden ölüyor.
Gerçekte ne oldu? Putin, Rusya'nın terörizme karşı mücadele edeceğini söyledi ve kendi ordusunu Suriye'ye gönderdi. Oysa Putin Esed rejiminin bekası uğruna onun bütün muhalifleriyle mücadele içinde bulundu. Esad rejimine ise; ülke nüfusunun en az yüzde 80'i ve Suriye'ye komşu tüm Sünni ülkeler karşıdır. Böylece Sayın Putin yanlış politikalarıyla Suriye halkının büyük çoğunluğunun, Arap Birliği ve Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasına yol açtı. Esad'ın müttefikleri İran,  Hizbullah ve Irak'ın belirli Şii halkıdır. Bu bloka şimdi Rusya da katıldı.


Türkiye için Suriye sınırı, Ukrayna Donbasının Rusya için önemli olduğu kadar önemlidir. Bir an düşünün ki, Poroşenko Erdoğan'dan Donetskde olan ayrılıkçılara karşı mücadelede yardım istedi. Çerkasda Türk taburu oradan Donest ve Luganskı vuruyor... Putin bu durumdan hoşlanır mıydı ve sonuç nasıl olurdu? Türkler bence çok sabırlı davrandı. Türkiye Cumhurbaşkanı 2 ay önce Rusya'dan IŞİD'le mücadele etmesini, Sünni muhalefetin olduğu bölgeleri bombalamamasını rica etti. Orada Türkmenler var, Suriye Türkleri olan bu insanlar Türkiye tarafından desteklenmektedir. Ancak Esed Türkiye'den de, Suriyeli Türkmenlerden de nefret ediyor. Putin ise Erdoğan'ı değil de Esad'ı dinledi Antalya'da düzenlenen G20 zirvesinde Cumhurbaşkanları arasında son görüşme yapıldı. Ancak Rus uçakları o bölgeleri bombalamakta devam ettiler. Rus uçakları Lazkiye'deki Türkmen köylerini bombaladı. Bunun sonucu olarak Türkler Rus uçağını vurdu. Kaç zamandır bu pilotlar tarafından akrabaları öldürülen yerli nüfus da Rus pilotunu öldürdü. Şimdi suçlu kim? Suç Suriye ile sınırı olan Türkiye'de değil, suç tüm ilgili ülkelerle anlaşmadan o bölgede macera peşinde olan Rusya'dadır. Türkler kendi soydaşlarının, kardeşlerinin orada Rusya tarafından kurşuna dizilmesini, Türkiye'de Suriyeli mültecilerin sayısının artmasını istemez. Ancak Rusya'nın Türkiye ile anlaşma gibi bir derdi yok. Bu kör bir düğümdür. Şimdi ne yapmak gerekir? Önemli olan Türkleri veya Türkmenleri cezalandırmak değil. Onları anlamamız gerekiyor. Eğer Rusya bunu düşünmezse kendini; teröre karşı koalisyondan tamamen ayıracak ve Esed'in müttefiki olacak. 

26 Kasım 2015 Perşembe

MOSKOF YALAN SÖYLÜYOR

İKİ MANŞET BİR YORUM



ERDOĞAN: "PUTİN'İ ARADIM, CEVAP VERMEDİ."





LAVROV: "ERDOĞAN'DAN PUTİN'E TELEFON GELMEDİ"


MOSKOF YALAN SÖYLÜYOR. SN.ERDOĞAN MUTLAKA ARAMIŞTIR.

TEK TEK İSİMLERİ YAZMAYACAĞIZ. KISACA RUSYA DİYOR Kİ:

"Türkiye bu saldırıyı yani uçak düşürme olayını kasten ve planlı olarak yaptı" diyor. Biz olay ile ilgili özür dilemeyi gerektiren bir şey olmadığını, hatta hava sahamızı ihlal etmesi nedeniyle esas özür dilemesi gerekenin Rusya olduğunu açıkladık. Evet bu doğrudur. 

DOĞRUDUR AMA SADECE BU OLAYLA İLGİLİ BİR "DOĞRU" DEĞİLDİR. OKUYUNUZ LÜTFEN...

Bizim Suriye ile 900 km sınırımız var. Rusya'nın hiç sınırı yok. (ABD' nin de öyle, o başka bir yazı konusu)

Ey Rusya! Benim 900 km sınırım olduğu halde Suriye'nin hava sahasına girmiyorum, senin orada ne işin var?

"Esad çağırdı geldik."

"Ulan şerefsiz. Seni sadece bir Esad çağırdı hemen gittin. Bizi beş yıl boyunca Suriye'deki zulme uğramış beş milyon insan her gün çağırıyor. Gittik mi?"

"Suriye'de muhalifler sadece Türkiye sınırında mı ki durmadan Türkiye sınırlarını bombalıyorsun? Golan Tepelerinde de muhalifler var, neden bombalamıyorsun?

Düşmanlığı ben mi yapıyorum yoksa sen mi yapıyorsun şerefsiz Moskof. 

İsrail sınırı varken, Irak, Ürdün sınırı varken, sen durmadan Türkiye sınırlarını bombalayacaksın, bu planlı olmayacak ama ben sınırı ihlal eden uçağını düşürünce bu planlı olacak öyle mi?  Şerefsiz Moskof.

Suriye'ye giren muhaliflerin tamamına yakını Ürdün'den girdi.Niçin Ürdün sınırını bombalamıyorsun? Çünkü orada ABD var değil mi? Yemiyor değil mi? Şerefsiz Moskof.

Çok açık yazalım. Türkiye asla özür dilememelidir. Çünkü yüzde yüz haklıdır. Haklı olduğumuz yolda tek başımıza da olsa gideriz Elhamdülillah.

Bu yazı ile kendimizle çeliştik mi? ASLA.

Suriye'deki ABD ve Rusya politikasında Rusya haklıdır. Çünkü Suriye'yi karıştıran Rusya değil ABD'dir. Ama Türkiye ile Rusya'nın Suriye politikasında Türkiye yüzde yüz haklıdır. 

Çünkü Suriye'de ilk söz sahibi kesinlikle Türkiye'dir. Seksen sene önce Esad mı vardı? Yüzseksen sene önce Suriye mi vardı? Tamı tamına bin yıldan beri Suriye Türk toprağıdır. Kimsiniz ulan siz? Şerefsizler.

Gittiğiniz yere şeytandan aldığınız emirle kan ve gözyaşı götüren şerefsizler ordususunuz siz. Busunuz işte. 

Şimdi gördünüz mü kahraman Türk Milleti'nin izzetini, şerefini? Gittiği her yere adalet ve barış, dostluk ve kardeşlik götürmüş bir milletiz biz.Mazlumların ahını zalimlerden söke söke alan bir ümmetiz.İnsanlığın namusunun şerefinin bekçisi olan bir milletiz. Öyle olmasaydı bugün ne Yunanistan, Bulgaristan ne de Sırbistan olurdu.Hepsi bir Bosna olurdu.İspatıdır bu.

Şeytana değil HAKKA hizmet eden bir milletiz. 

Rusya ile gerilim daha da artacak. Müttefiklerimiz de şunu bilmeli ki Türk Milleti Rusya'yı da ortaklarını da tek başına yenecek güce sahiptir. Zamanı geldiğinde bunu göreceksiniz. Allah'ın CC izin ve inayetiyle.

HAKAN YILMAZ ÇEBİ'NİN YAZISINA YORUMDUR

HAKAN YILMAZ ÇEBİ'NİN DECCAL YAZISINA YORUMDUR.





Hakan Yılmaz Çebi çok değerli bir araştırmacıdır. Yaptığı araştırmalara pek çok aydın ulaşamadığı gibi İslam Dini konusunda da kendisini alim olarak tanımlayan çok kişiden çok daha bilgili bir alimdir. Kendisine selamlarımızı iletiyoruz.


Yazısında Deccal, Muhsin Yazıcıoğlu, IŞİD ve İsrail iddiaları bulunmaktadır.

Baştan yazalım Çebi'nin yazısı hadis yorumlarına uygundur. Biz Deccal ile ilgili yazdıklarını yorumlayacağız.

Hadis yorumlarında Deccal iki ayrı kişi olarak anlatılmaktadır. Birincisi Müslümanlar içinden çıkacak ve İslam Deccali olarak adlandırılan SÜFYAN'dır. İkincisi ise kafirler içinden çıkacak dehşetli Deccal'dir.

Müslümanlar içinden çıkacak olan SÜFYAN'ı, Hz.Mehdi AS Suriye'den İsrail'e kaçarken Golan Tepelerinde yakalayacak ve dalları Taberiyye Gölüne doğru uzanan bir ağacın altında infaz ederek öldürecektir.

İkincisi olan dehşetli kafir Deccal'i ise Hz.İsa As; Beytül Makdis kapısında yani İsrail'in Hayfa Limanında yakalayıp öldürecektir. Bu Deccali sıradan insanların öldürmesi mümkün değildir. Çünkü bu Deccal sıradan bir insan değildir. Yarı insi yarı cinni bir varlıktır. Burayı aşağıda açacağız.


Hakan Yılmaz Çebi'nin yazısına konu ettiği Deccal bu kişidir.

DEHŞETLİ DECCAL (Kafir Deccal)

Hadis yorumlarında bu Deccal iki açıdan anlatılmaktadır. Birincisi bu Deccal'in Cinni varlığı ile ilgili rivayetlerdir. İkincisi ise Deccal'in insi (yani insan) varlığı ile ilgili olan rivayetlerdir.


Hz.Peygamber SAS Efendimizin Asrı Saadeti zamanında Sahabelerin bir adada ziyaret edip konuştukları Deccal, insan olan Deccal değil CİN olan Deccal'dir. Henüz insan olarak çıkmamıştı. Cessase isimli birinin koruduğu adada hapis bulunuyordu. Zaten insan olsa bu zamana kadar yaşaması mümkün değildir. Soru cevap şeklindeki konuşmadan da anlaşılabileceği gibi Taberiyye Gölü kuruduğu zaman çıkacaktır. Taberiyye Gölü o zamanki yoğunluğuna göre şu anda suyu büyük ölçüde çekilmiş de denilebilir. Ancak tamamen kurumadı belki bir nükleer bomba gölü hedef alırsa tamamen kuruyabilir. Madem Hz.Peygamber SAS Efendimiz söylemiştir o halde o da olacak ve kuruyacaktır.
  
Deccal'in bir cin olarak en erken iki bin yıl önce dünyada bulunuyor olması; muhtemelen Hz.İsa AS ile aynı devrin çağdaşları olmaları, belki de Deccal'i sadece Hz.İsa AS'ın öldürebileceğini de açıklayabilir.

İkinci Deccal rivayetleri ise Deccal'in insi olarak yani insan olarak çıkışı ve yapacağı işler ile ilgilidir.Yani Deccal, zamanı gelince bir cin olarak belki de doğacak bir çocuğun bedenine girecek, ona hakim olacak ve insan olarak insanlar arasında Deccaliyet faaliyetlerini yürütecektir. 

İşte Hakan Yılmaz Çebi de Deccal'in Türkmenistan'ın Merv kentinde doğan tek gözlü bir çocuğun bedenine hakim olduğunu (Ya da o bedenden Deccal olarak doğduğunu veya o çocuğun ana rahminde can olarak Deccal ile canlandığını) yazmıştır. Bu görüş hadis yorumlarına uygundur. Hadis yorumlarında insi Deccalin Horasan'da doğacağı veya çıkacağı rivayet edilmiş. (Türklerin yaşadığı bölgeler) (İran ve Horasan geçiyor.Ayrıca İran'ın kenti İsfahan'dan da 70 bin sarıklı Yahudinin Deccale tabi olacağı rivayetlerde var)

Bir parantez:
( Çok ilginçtir ki Horasanlı Ebu Müslim de büyük mücadelesini Merv kentinde başlatmıştır. Zamanın Emevi Merv Valisine (Nasrı Sayyad) ilk ayaklanmayı burada başlatmıştır. 

"Mehdi üçtür" diyen pek çok alim; birinci Mehdi olarak Ebu Müslimi, İkinci Mehdi olarak Fatih Sultan Mehmed Hanı,Üçüncü olarak da BEKLENEN Hz.Mehdi AS'ı saymaktadırlar.)


Bize göre ise Deccal olağanüstü özellikleri olan biri olarak tüm kafirleri birleştirip arkasına takacağına göre kimsenin normal karşılamayacağı ve herkesin çekineceği çirkinlikte tek gözlü bir insan olmayacak. Öyle olsa bırakınız tüm dünyayı Deccal'e kafirlerin bile çoğu itaat etmezler ve "Bu dehşetli bir yaratıktır" der kurtulurlar. Zaten bu tek gözlü çocuk Müslüman dünyasından önce kafir dünyasında Deccal olarak tanımlandı. 

Çok inanan olacağına göre Deccal de normal görünümlü bir insan kılığında gelmelidir. Ama Deccal çirkinliklerden hoşlanan veya dünyada tek olmak isteyen kibir abidesi olması hasebiyle bu tek gözlü çocuğu da seçebilir o başka.

Pek çok alim, maddi gözünün olması ama manevi gözünün olmaması yani dünyayı görmesi ve dünyaya inanması ama ahireti görmemesi ve ahirete inanmaması nedeniyle "İki gözünden birinin kör olmasından bu kastediliyor" diye açıklamışlar.

Hakan Yılmaz Çebi ile Deccal konusunda ayrıldığımız nokta budur. Yani bize göre Deccal çirkin biri olacak ama çok aşırı çirkin biri olmayacak.İnsanları itici şekilde ÖZÜRLÜ olmayacak. Çirkinlikler onun dış görünüşünde değil iç dünyasında olacak. Allahu alem.

İşte kritik soru:

ABD ve Rusya İslam Orduları tarafından yok ediliyor.

Sonra iki kişi çıkıyor.

Tek gözlü çok itici ve çirkin biri "Müslümanların başındaki kişi lanet Deccal'dir.Ben sizi kurtaracak olan Mesih'im. Bana tabi olun" diyor. (Mesih'in de İsa AS olduğunu unutmayalım)

Bir de Tamır Pardo çıkıyor (Mossad Başkanı) aynı şeyleri söylüyor. Kafirler hangisine inanır?

Genel olarak Deccal konusuyla ilgili bir de şu hatırlatmayı yapalım:

Deccal'a kafirler inanacak, Müslümanlar değil. Hadis yorumlarında Müslümanların da Deccale kanacağı ile ilgili rivayetler var ama o rivayetler bu dehşetli Deccal ile ilgili değil, İslam Deccali olan Süfyan ile ilgilidir.Bir de bu dehşetli Deccal'dan önce çıkacak olan (Çıktılar hepside) binlerce küçük Deccal içindir o rivayetler. Mesela internet de bir deccaldir kullanmasını bilmeyene. Büyük Deccal ile ilgili değil.

Çünkü Hz.Mehdi AS zuhur edip Melhamei kazandığında, hatta kazanmadan önce Guta'da karargah kurduğunda dünyadaki tüm Müslümanlar Hz.Mehdi AS'a biat etmiş olacaklar. Devlet olarak en son Türkiye biat edecek ancak insan olarak ilk önce Türkler biat edecek ve esas ordusu da Türklerden kurulacaktır.Burası aşırı mahremdir.

Hakan Yılmaz Çebi'ye tekrar selamlarımızı iletir ve yeni çalışmalarında başarılar dileriz.

HAKAN YILMAZ ÇEBİ, DECCALİ AÇIKLADI

HAKAN YILMAZ ÇEBİ'NİN DECCAL VE IŞİD İLE İLGİLİ YAZISI HADİS YORUMLARINA UYGUN.





İŞTE O YAZI:



HÜDHÜD KUŞLARIMIN GEÇTİĞİ ÖZEL BİLGİLER..
Muhsin Yazıcıoğlu'nun içinde olduğu GİZLİ ANADOLU PROJESİNİN son aşamasında bir sırrı deşifre etmişti. Bu sır Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetine neden oldu. Bu sır: seneler önce 4 helikopter Merv kentinde bulunan Yahudi mahallesine iner. Helikopterin içinden 6 haham ve 12 kisilik (Mossad ajanı) takim elbiseli çok özel bir ekip vardır. Bu 6 Haham; yanındaki korumaları ile orada ikamet eden İsrail ailesinin ziyaretine gider. Bu aileyi ve ailenin yeni doğan sol gözü kör, sağ gözünün burun tarafının köşesinde et parçası bulunan, tırnaklari olmayan, Mesih'ud Haris ISRAEL adi verilen bebeği de alıp önce İsrail Tel Aviv'e götürürler sonra da bu çocuğu ve aileyi HAYFA'da bulunan askeri bir merkeze götürürler. Sır buydu ve Yazıcıoglu bu sırra eriştiğinde TAPINAK'ın Türkiye ayağı yapı tarafından şehit edildi. Papa Françis'n bir gezisi sırasında ilginç bir şekilde elini öptüğü o Haham; o gün Mesih'ud Haris Israel'i, Irak'tan helikopterle almaya gelen 6 kişilik Hahamların içinde idi. O gün halktan gizlense de o haham Haris'in emirlerini Papa'ya getirdi. Papa'da onun elini öperek sadakatini Büyük Kral adini verdikleri Haris'e TÜM DÜNYANIN GÖZLERİ ÖNÜNDE gösterdi... Akabinde yaşananlardan anlaşılacağı gibi tüm taşlar domino etkisiyle yerinden oynamaya başladı...
IŞİD GERÇEĞİ VE HARİS...
Işid yada Daeş İsrail'de bulunan Büyük İsrail Devletinin gizlenen lideri Haris, İsrail'in korkusu olan İslamiyet ve Hz.Mehdi'den ötürü Hz.Mehdi A.S.'ın öncü ordusu olan Kara Sancak ordusuna karşı kurulmuş sahte bir Kara Sancak ordusudur.
Haris'in emri ile kurulmuştur. Işid'i şu an İngiltere eski istihbaratçilarindan Cihadçı John ve İngiltere SAS komandoları tarafından yönetiliyor.Örgut İslamiyeti 2'ye bölüp İslamiyeti barbar bir din gibi gösterip. Haris'in elinde olan Tevrat'taki kehanetleri gerçekleştirmek üzere kullanılıyor. Işid'i ABD gözetiminde olan Irak'taki Bucca hapishanesinde ABD-İngiltere-Almanya ve İsrail devletleri yardım aktarmaktadır. Işid'in üst düzey kurmayları Saddam Huseyin'in eski Generallari bulunur. Işid bir örgütten çok devlete benzeyen yapısı vardır. Işid'in valileri, bakanları vardır. Uydurma Hadisler, İncil ve Tevrat'ta yazan kehanetleri yapan IŞİD İslamiyete karşi Yahudiler tarafından kullanılan bir örgüttür. İstanbulu feth etmek,Misir Piramitlerine saldirmak oncelikli amaçlaridir.Işid, ARMAGEDDON KUTSAL SAVAŞI adi verilen kehanetlere kayarak onlarin hizmetindedir.İslamiyette yeri olmayan Işid, Tevrat'ta yazan olaylarIn vuku bulmasi icin kullaniliyor. MEZOPOTAMYA DİNLERİ ve SİYONİSTLERİN KUTSAL KEHANETLERİNİ ilke edinmişler. Işid, İslamiyeti ikiye bölmek için Kureys kabilesinden geldiklerini dahi iddia etmektedir. Bu şekilde İslamiyetin içine fitne sokuyorlar. Işid, Büyük İsrail'in kurulması için İslamiyete karşı kurulmuş SAHTE KARA SANCAK Ordusudur. BÜYÜK KRAL adini verdikleri MESİH'UD HARİS ISRAEL tarafindan kullanilan bir orgüttür. Amaçlari büyük israil'in kurulmasi...
(.......)
Hakan Yılmaz ÇEBİ
TOPLUMU AYDINLATMA HAREKETİ (TA-HA)
www.hakanyilmazcebi.com


24 Kasım 2015 Salı

DOĞU PERİNÇEK'İN RUS UÇAĞI YORUMU

DOĞU PERİNÇEK DÜŞÜRÜLEN RUS UÇAĞI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR YAPTI
YORUMU ALTA YAZDIK



Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün sabah saatlerinde Türk F-16 uçakları tarafından SU 24 tipi Rus savaş uçağının düşürülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Perinçek’in açıklaması şöyle:

“Rus uçağının düşürülmesi ister yerden ister havadan olsun, Türkiye’nin bütünlüğüne ve geleceğine kasteden bir uygulamadır. Türkiye vatan bütünlüğünü ancak bölge ülkeleriyle ve Rusya, Çin, Türk Cumhuriyetleri gibi Asya ülkeleriyle işbirliği yaparak koruyabilir.

Bölücü teröre karşı mücadele, ancak Batı Asya Birliği ve Avrasya Birliği perspektifiyle başarıya götürülebilir.

Tayyip Erdoğan-Davutoğlu yönetimi Rusya’ya karşı bu eylemleriyle Türkiye’yi bölmek isteyenleri sevindirmiştir. Daha önemlisi ABD planları doğrultusundaki uygulamalar Türkiye’yi tuzağa sürükler. İlerde giderilmesi zor sonuçlar doğurur. Bu kadar kritik koşullarda Türkiye’nin Tayyip Erdoğan-Davutoğlu yönetimiyle güvenliğini sağlayamayacağı ve karanlık ortamlara sürüklenmesi olasılığı halen en ciddi tehdittir. Bu iktidar Türkiye içinden bir güvenlik sorunu olmuştur. 24 Temmuz’da başlayan bölücü teröre karşı mücadele ancak tutarlı bir dış siyasetle başarıya ulaştırılabilir.

Vatan Partisi ülke bütünlüğü için Batı Asya Birliği’ni kurma çalışmalarına devam ediyor.

Vatan Partisi teröre karşı mücadelede Rusya, Çin ve Türk Cumhuriyetleri’yle işbirliği siyasetini hayata geçirmektedir.


Yarın saat 13.00’te Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin ve Em. Tüma. Soner Polat ile birlikte İstanbul İl Başkanlığımızda yapacağımız basın toplantısında milletimize önemli bilgiler vereceğiz ve çözümler sunacağız.”

YORUM

Perinçek'in açıklamalarında katıldığımız noktalar da var katılmadığımız hususlar da. Ama yazının esas üzerinde durulması gereken çok başka bir boyutu var. O da şu:

Rus uçağının düşürülmesi ile gerilen Türkiye- Rusya İlişkilerinde bundan böyle batının tavrı net olarak ne olacak? İşte her şeyin düğümü bu soruda.

Eğer ABD ve NATO kayıtsız şartsız Türkiye'nin yanında yer alırlarsa ve bunu dünyaya ilan ederlerse Türkiye- Rusya ilişkilerindeki gerilim giderek düşecektir.

Yok eğer Türkiye'yi Rusya'ya karşı yalnız bırakırlarsa, bunun çok ama çok ağır bedelleri olacaktır. İlk önce AKP bu bedeli ödeyecek ve iktidardan indirmek için fırsat kollayan Perinçek grubu çok güçlenecektir. CHP meclis grubundan Vatan Partisi'ne çoğunluk geçişi de olabilir.

Bundan daha ağır bir bedel Rusya ile Türkiye'nin savaşın eşiğine gelmesi halinde BM Güvenlik Konseyi toplantısında tarafların restleşmesi olur ki bunun adı 3.Dünya Savaşıdır. BM Güvenlik konseyi Putin tarafından acil toplantıya çağrıldı.

BM Güvenlik Konseyinde ABD, İngiltere ve Fransa bir tarafta yer alırken karşılarında da Rusya ve ÇİN'i bulacaklar.

Batıdan gelen ilk tepkiler:

ABD, uçak olayında Türkiye'nn haklı olduğunu ancak bu olayın Türkiye ile Rusya arasındaki bir olay olduğunu açıkladı. Başkan da Pentagon da aynı şeyi söyledi.

İngiltere olayın üzücü olduğunu, Türkiye'nin haklı olduğunu ancak gerilimin düşürülmesi için taraflar arasında doğrudan iletişimin kesilmemesi gerektiğini açıkladı. Fransa da keza aynı türden açıklama yaptı. İngiltere ve Fransa Türkiye ile Rusya arasındaki gerilimden rahatsız olduklarını açıkladıklarına göre en başından en sonuna Türkiye- Rusya arasındaki olayların dışında olduklarını da ispat ettiler.

Ama ABD bu konuda farklıydı. Çünkü gerilimin düşürülmesine ve rahatsızlıklarını ifade eden açıklamalarına rastlamadık. Yani işin dışında değiller en başından beri.O zaman adama demezler mi "Kardeşim ne istediniz de yapmadık? diye...

Şahsi görüşümüzdür, gelecek yıl kasıma kadar bu ABD bize daha ne sıkıntılar yaşatacak. Hem öne sürecek geri duracak. Ta ki Hillary başkan oluncaya kadar.

Onu da açıkça yazalım..
Hadis yorumlarına göre 3.Dünya Savaşı Rumun azatlısı ile Arabın azatlısı arasında çıkacak. Rumun azatlısının başında o anda bir MELİKE olacak.

Rumun azatlısı ABD olduğuna göre kasımda Hillary başkan olacak demektir. Ve Hillary Clinton'un Ortadoğu politikaları Obama'ya göre çok daha açık ve net. Obama bir nalına bir mıhına. Son yılında barış içinde bir ABD istiyor ve imtiyaz peşinde koşanlar da bunu kullanıyor.

Rus uçağı F16'lar yerine Türkmenler tarafından düşürülseydi daha olumlu sonuçlar doğurabilirdi. Çünkü ABD kasım ayına kadar Türkiye'nin yanında erkekçe durmayacak. Bu net. Siyasi olarak duracak ama askeri olarak yan çizecek.

Ama onların da bilmediği bir gerçek var.

Bütün dünya bir olup da yok edemedikleri o IŞİD var ya değil o IŞİD o bütün dünya bir araya gelse bu kahraman milleti hiç kimse hiç bir zarar veremez Allah'ın izin ve inayetiyle. Herşey bu kahraman milletin iş bana mı düştü demesine bakar. Akifin dediği gibi...

Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım
Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım 

İşte böyle. Yeter ki "İş başa düştü" noktasına gelinsin. Korktukları IŞİD bir tümenimizin ayakları altında çakıl taşı olarak kalır.

Ve Suriye'de acilen şu yapılmalı:

Kızıldağ'ı ele geçiren Türkmenlerimiz derhal IŞİD'e karşı taarruza geçirilmeli ve IŞİD Türklerin ellerinde telef olmalıdır. Hem de IŞİD gibi aşağılık savaş taktikleriyle değil delikanlıca ve insanca savaşılmalı ve IŞİD yok edilmeli ki tüm dünya da utansın.

Utansınlar ki besleyip "yok edemiyoruz" dedikleri insanlık canavarı; insan gibi insanlar tarafından kahramanca hem de delikanlıca hem de insanca hem dahi mazlumların ahını zalimlerden alarak, kadınlara, yaşlılara, çocuklara siper olarak nasıl yok ediliyormuş bizzat görsünler.

Suriye'deki kahramanlar derhal IŞİD'e saldırmalı ve yok etmeli. Ama delikanlıca, zulmetmeden, insanca, yaşlılara kadınlara ve çocuklara sahip çıkarak gözyaşlarını bağrımızda hissederek IŞİD'i yok etmeliyiz.

Eğer bu yapılırsa iki yüzlü alçaklara karşı tüm dünya insanlığı Türkiye'nin yanında yer alacaktır. Ve iki yüzlü zalimler de susmak ve takdir etmek zorunda kalacaklar. Emin olunuz.

RUSYA, MİSİLLEMEYİ PKK İLE YAPACAK

RUSYA DÜŞEN UÇAĞI VE HELİKOPTERİ İÇİN MİSİLLEME YAPACAKTIR. 

Bu misillemeyi bize göre PKK ile yapacak. PKK'ya karadan havaya atılan füze verecek ve uçaklarımızı düşürmek isteyecektir. Bu da meskun mahallerde değil kırsal alanlarda olacaktır. Başlangıcında ise kırsal alanlarda bir karakolumuza PKK saldırısı yapılacak ve Uçak ve helikopterlerimizin üstlerine çekilmesi sağlanacaktır. Sonra da füze atacaklar. Ve Rusya bugünlerde PKK'yı açıktan destekleyeceğini de ilan edebilir.

Unutulmamalıdır ki Rusya misilleme yaparken hem reklam yönünü, hem sürekli zarar verme yönünü dikkate alacak ve sürekli zarar vermeye yönelik PKK'yı destekleyecektir. Buna PYD de dahildir.

İşin reklam yönüne dönük olarak ise uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde ekonomik yaptırımlarla birlikte PKK'nın terör listesinde kabul edilmediğini deklare ile (zaten Rusya'nın terör listesinde değil) açıktan yardım edeceğini ve vereceği silahların envanterini yayınlamayı tercih edebilir. 

Ayrıca IŞİD'in ekonomik faaliyetleri ile ilgili belgeler yayınlayıp uluslararası kamuoyunu Türkiye aleyhine kışkırtma yoluna gidebilir. 

Yakın gelecekte; karakol baskınlarına ve kırsal alanda uçaklarımıza ve helikopterlerimize yapılabilecek füze saldırılarına karşı dikkatli olmalıyız.

22 Kasım 2015 Pazar





ALLAH'IM SEN ZALİMLERİ KAHHAR İSMİNLE KAHREYLE! (AMİN)




VİDEOYU İZLEDİNİZ. ÖNCE BURAYA NASIL GELDİK KISACA YAZALIM.

ABD istedi diye Esad ile düşman olduk. Esad'a karşı savaşmak üzere ABD'nin Suriye'ye gönderdiği muhalefete ABD ile birlikte destek verdik. 

PYD de Esad'a karşı savaşırsa ona da destek verilebilir dedik. Kobani'ye peşmergenin geçmesine izin verdik. Daha neler neler.

Suriye'de yaşayan Türkmenler Türkiye ile Suriye arasında dostluk rüzgarlarının estiği 'Şamgen' dönemlerinde Suriye yönetiminden rahatsız değillerdi. Geçinip gidiyorlardı. Biz bunu o dönemlerde bizzat gözlerimizle gördük. Baba Esad'ın yaptığı zulümleri bir kenara yazdık, unutmadık. Ama çocuk Esad, baba Esad'dan farklıydı ve halkı tarafından seviliyordu.

AKP'nin yanlış Suriye politikası sonucunda Suriye'de zorda kalan Türkmenler çaresiz AKP'nin sorumluluğunda Esad düşmanı bir muhalif oluverdiler. Ve rejim ile savaşan El Kaidecilere katıldılar.

Suriye yönetimine göre onlar devlete isyan eden terörist olarak adlandırılıyor. Dünyanın her yerinde devlete karşı ayaklananlar terörist olarak adlandırılır. Peki Türkmenlerin suçu neydi de bu ateşin içine atıldılar. AKP Esad'a karşı olmasaydı yine de Türkmenler bu duruma düşecekler miydi?

Aynı hata açılım politikası ile Kürt kardeşlerimize yapıldı. Müslüman Kürtler dinsiz PKK'ya düşman iken PKK'lı olmaya zorlandı. PKK'lı sayısında rekor seviyede artışlar gözlendi.

Emekli bir kurmay bunu atasözü gibi sözlerle nasıl da ifşa etmişti ve demişti ki: 
"Türk Ordusu görevini asla ihmal etmedi ve hatasız olarak ve üstün başarıyla görevini yerine getiriyor.Ordunun görevi teröristi yok etmektir. Bunu da yapıyor. Ama ordunun görevi terörizmle mücadele etmek değildir. Terörist sayısındaki artışlara engel olmak ordunun görevi değildir"
 demişti ve son noktayı koymuştu.

Ordu, eğer varsa teröristi yok eder. Görevi budur. Kim terörist olacak, niçin olacak, olsun mu olmasın mı, nasıl engellensin? Bunlar ordunun görevi değildir. Sivil siyasetin görevidir ve sivil siyaset de terörizmle mücadele edeceğim diye terörizme hizmet etmiştir ama kandırıldık diye de itiraf etmek zorunda kalmıştır.

Tıpkı 'açılım politikası' ile Kürtlerin düşürüldüğü durum gibi Türkmenlerin çektiği sıkıntıların sorumlusu da AKP'nin yanlış Suriye politikasıdır. 

Tabi bu politika 7 Haziran seçimleri öncesi dönemine ait bir politikaydı ve o politikalarla bu duruma gelindi.
7 Haziran seçimlerinden sonra ise AKP'nin hem Açılım hem de Suriye politikasında değişiklikler oldu.

Açılım bitti malum.Buzdolabında. Çıkartmak isteyenler de var ama AKP bu oyuna asla gelmemeli. Çünkü kandıranlar da zaten onlardı. PKK falan değil.

Suriye politikasındaki değişiklik ise...
 7 Haziran öncesinde AKP Suriye'de Esad'a karşı olan herkesi ABD ile birlikte desteklerken 7 Haziran'dan sonra ABD'nin istediği herkesi değil sadece kendi çıkarlarımız için desteklenmesi gerekenleri desteklemeye başladı. Suriye'deki Türkmen kardeşlerimiz 7 Haziran öncesi dönemde ayrıcalıklı olarak desteklenmiyordu. ABD hem IŞİD'i hem de Esad'a muhalif kim varsa El Kaide, El Nusra vs vs. hepsini destekliyordu. Biz de müttefiklik gereği yardım ediyorduk.

ABD'nin IŞİD'i kullanarak Suriye'nin kuzeyini Araplardan ve Türkmenlerden arındırma ve temizlenen (!) bölgeleri PYD'ye teslim ederek Kürt koridoru oluşturma planlarında önemli gelişmeler olunca ve Türkmenler de zarar görmeye başlayınca aklımız başımıza geldi.(AKP' nin aklı başına geldi)

EVET YAŞANAN OLAYLAR BUNLAR. YANLIŞIN NERESİNDEN DÖNÜLSE KARDIR VE ACİLEN ŞUNLAR YAPILMALIDIR:

Türkmen kardeşlerimiz ülkemize getirilmeli ve üç milyon Suriyeliye sahip çıktığımız gibi onlara da sahip çıkılmalıdır. İçlerinde savaşmış olanlar ve savaşabilecek olanlar tekrar gönderilmeli ve Türkmen yurtları korunmalıdır. 

ABD istedi diye değil kendi çıkarlarımız için Türkmenlere ait bölgelerde hakimiyet kurulmalı ve kimse oralara sokulmamalıdır. Esadın gitmesi ya da kalması öncelikli konumuz olmamalı öncelikli konumuz bu bölgelerdeki toprakların savunulması olmalıdır. 

Türkmenlerin yaşadığı topraklar bizim toprağımızdır. Her ne surette olursa olsun gayri nizamı güçler bu bölgelere yerleştirilmeli ama devlet asla işin içinde olmamalıdır. Türkmenlerle birlikte her türlü uçağı, her türlü tankı imha edecek silahlar Suriye'ye sokulmalı ve uçaklar ve tanklar imha edilmeye başlanmalıdır.

Yöneltilen eleştirilere karşı "Gönüllü savaşçılar kaçak yollardan Suriye'ye gidiyorlar" denilmelidir.Bu savaşçılarımızın tamamı en ileri teknolojik savaş eğitimleri ile donatılmalıdır. BBP'liler, MHP'liler gönüllü olarak gitmek istediklerini açıklıyorlar.  Daha önce giden iki bin tırlık yardımların bu gönüllülerden de esirgenmemesi gerekir ki öncekiler de aklansın.

Şunu asla unutmayalım:

Bugün Suriye'de tüm dünya devletleri yakında çıkacak olan 3.Dünya Savaşı için mevzi kazanma derdindedirler. Kürt koridoru da ölmüştür, Kürt devleti de.Ufak hesaplar çok büyük sonuçlar doğurdu ve herkes 3.Dünya Savaşına hazırlanıyor. Hepsi orada ama devlet olarak kendilerini açık etmiyorlar ve taşeronlarla savaşıyorlar.

Taşeronlara karşı savaş, taşeronlarla yapılır ama bizim taşeronumuz yok,  iş başa düşüyor, iş temiz yüreklere, çelik bileklere düşüyor. 

Önceki yazılarımızda Suriye için 3.Dünya savaşının beş yıl önce başladığını ve artık Suriye'nin 3.Dünya savaşını yaşamadan barışa kavuşamayacağını yazmıştık. Barzani için de bu savaşın üç yıl önce başladığını ifade etmiştik. İşte şimdi de Türkiye için aynı şeyi söylüyoruz. Artık Türkiye 3.Dünya savaşı bitinceye kadar açık veya gizli savaşların içinde olacak ve bizim için de başladı.
  
Allah CC, Milletimize ve Kahraman Ordumuza yardım ve inayetlerini daim kılsın İnşallahu Allahu Ekber.

Ve bir uyarı.

Yüksekova'da, Şırnak'da, Nusaybin'de, Silvan'da Diyarbakır'da yaşayan Kürt kardeşlerimizedir.

Gördüğünüz gibi yolun sonuna yaklaşıldı. Türkiye düşmanları sizi İsrail'in çıkarları için aldatmaya çalıştı. Ve biz bu sitemizde sizleri pek çok yazımız ile uyarmaya çalıştık. Tahminlerimiz de doğru çıktı. 

ABD, PKK'yı Türkiye'ye teslim etti. Gidip alıyoruz. PYD için şu an düşünüyor.PYD Rusya tarafına geçmek zorunda ve o da teslim edilecek. O da bitirilecek. 

Barzani kalacak çünkü ABD'nin kayıtsız şartsız yanında duruyor. Barzani'yi de Musul operasyonunda Rusya ve İran ittifakı yok edecek. 

Sakın ama sakın bu yok edileceklere kanmayınız ve Kahraman Ordumuzun yanından ayrılmayınız. Ayrılan yok olacak. Biz görevimizi yaptık. 

21 Kasım 2015 Cumartesi

BARZANİ'NİN İSRAİL'E PETROL SATTIĞI KESİNLEŞTİ

Kürdistan Yönetimi İsrail'e kaçak petrol sattığını itiraf etti.



Tarihi itiraf! Barzani yönetimi Adana Ceyhan'dan ihraç edilen Kürt petrolünü İsrail'e sattığını resmen itiraf etti. Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Havrami, Kürdistan Bölgesi’nin Bağdat’ı devre dışı bırakarak Malta kıyılarından İsrail’e petrol sattığını söyledi ve IŞİD’le savaşı sürdürebilmek adına mali sorunlarını çözmek için buna mecbur kaldıklarını ifade etti.

Irak'ın yarı otonom Kürdistan bölgesi ilk kez ayrıntılı şekilde gizli petrol ihracatı operasyonlarıyla ilgili açıklama yaparak, Bağdat yönetimi hoşlansın veya hoşlanmasın, IŞİD'le mücadele etmek ve hayatta kalmak için daha fazlasını satmayı planladıklarını belirtti.
Uluslararası medya kuruluşlarının Reuters'e dayandırdığı habere göre bölgenin Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Havrami, gözden kaçan petrolün İsrail aracılığıyla, Bağdat'ın takip etmesini zorlaştırmak amacıyla yem olarak kullanılan gemilerle normal gemiler arasından Malta kıyılarına transfer edildiğini söyledi.

Kürdistan Bağdat'ın 2014 ve 2015'teki saygı bütçelerinin ikinci kez reddedilmesinin ardından by pass edilmeye zorlandığını ve doğrudan petrol ihracatına başladığını söyledi. Şimdiki ve eski Irak merkezî hükümetlerinin ikisi de Kürtlerin saygı anlaşmalarının üzerinde anlaşılmış olan petrol hacimlerini Bağdat'a transfer etmekte zorlandıklarını söyledi.


"Ölçek çok büyüktü. Ve bizim için tamamen yeni bir oyundu. Alıcılar Kürdistan Özerk Bölgesi Yönetimi'nin kendi kuru yük gemilerini kiralamasını istedi. Gemicilik veya deniz taşımacılığı ile ilgili hiçbir şey bilmiyorduk" dedi Havrami.

Havrami bu tüccarlar, nakliyatçılar ve Kürt petrol alıcıların isimlerini ifşa etmek için erken olduğunu da söyledi.

İsrail’e kaçak petrol satışı konusunda Bağdat’ı suçlayan Havrami, “Erbil, İsrail’e petrol satmak zorunda kaldı; çünkü Bağdat, Kürdistan Bölgesi’nin 2014-2015 bütçe payını ödemeye bağlı kalmadı ve imzalanan ikili petrol anlaşmasına uymadı” dedi.

Kürdistan Bölgesi’nin şu an dünyanın 10 ülkesine günlük 500 bin varil petrol sattığını belirten Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Havrami, petrol sattıkları ülkelerin ismini açıklamadı.


KAYNAK: ROTAHABER

İŞTE SORULAR:

1- Barzani petrolünün Türkiye aracılığı ile İsrail'e satılması Milli çıkarlarımıza uygun mudur?
2- Adana- Ceyhan hattından satılan Barzani petrolü resmi kurumlar tarafından mı yoksa özel kuruluşlar tarafından mı ithal ve ihraç edilmektedir? Kimler aracılık yapmaktadır?
3- Malta limanlarına taşınan Barzani petrolünü hangi gemilerle, kimler taşımaktadır?
4- Yukarıdaki konularda Türk Milleti daha önce bilgilendirilmiş midir? Yani kamuoyunun bilgisi dahilinde mi yapılmaktadır? 
5- Siyonistlerin Büyük İsrail amaçlarına ulaşmak için ilk önce Barzani bölgesini Irak'dan koparıp, güvenli bölge oluşturup,ihya edip, dört ayaklı Kürt bölgesinin merkezi yapıp sonra da İsrail'e bağlamak istediği herkesçe kabul edilen bir gerçek iken AKP'nin bu gerçeğe karşı aldığı tedbirler nelerdir?

HZ.MEHDİ AS'A BENZİYOR. AKRABASI OLABİLİR.

ABDULLAH EL MUHEYSİNİ HZ.MEHDİ AS'A BENZİYOR. AKRABASI OLABİLİR ALLAHU ALEM.





Abdullah El Muheysini eski Kabe İmamı. Şu anda El Nusra saflarında savaşan bir lider. 
Baştan yazalım bu, şu anlama gelmesin: "El Nusra en başından beri doğru yoldadır" demek yanlıştır.

İşin sırrı El Kaide'yi anlatan hadiste verilmektedir. El Kaideciler o hadiste; "Hepsi bir dava iddiası ile ortaya çıkarlar ama davaları hak değildir, sonra Allah CC hakkı dilediğine verir" buyurulmaktadır.

İşte o hadis:


“Siyah bayrakları gördüğünüzde yerinizden kıpırdamayın.  Ellerinizi ve ayaklarınızı hareket ettirmeyin (harekete geçmeyin).  Kendilerine ehemmiyet verilmeyen  zayıf bir topluluk olarak zuhur eder. Kalpleri demir parçaları gibidir.  Onlar devlet sahipleridir (Hum ashabu’d devle, yani devlet kurmak için ortaya çıkarlar). Ne söz ne de ahit tanırlar. Hakka çağırırlar ama kendileri hak ehli değildir. İsimleri künyedir. Nisbetleri ise köy ve şehirlerdir (El-Bağdadî gibi). Saçları kadın saçı gibi uzatılmış ve salınmıştır. Kendi aralarında ihtilaf çıkıncaya kadar bakidirler. (Onlarla baş edilmez) Sonra Allah hakkı dilediğine verir…(El Fiten, Hafız Nuaym Bin Hammad, Daru’l Beyan el Arabi, hadis numarası 558, s: 136)”

Yani bu hadiste hak davası iddiası ile ortaya çıkan El Kaide'ye işaret edilmiştir. Sonra da El Kaide'nin kendi arasında ihtilafa düşeceği ve El Nusra ile IŞİD'in ayrılacağını mucizevi bir şekilde haber vermiştir. El Kaide ve IŞİD her ikisi de "Hak onlarda değil bizde" iddiasında bulunmuşlardır.

Hadisin esas üzerinde durulması gereken cümlesi ise "Sonra Allah cc hakkı dilediğine verir" cümlesidir. Bu cümlenin anlamı hakkın yani Siyah Sancaklıların komutasının bu iki grup dışında birine verileceği anlamına gelebileceği gibi bu iki gruptan birine de verilebileceği anlamına gelir.

Yani 'bu iki gruptan birine verilmeyecek' anlamı da çıkmaz 'bu gruplar dışında birine verilmeyecek' anlamı da çıkmaz.

Bu iki grubu analiz edersek IŞİD ile ilgili daha önce yazılarımız yayınlandı ve Siyah Sancaklılar olamayacaklarına dair kanaatimiz kesindir.

Ancak diğer grup hakkındaki kanaatimiz kesin değildir. En doğrusunu Allah cc bilir.

Şu an Suriye'deki El Fetih Grubu El Nusra, Ahraruş Şam, Liva El Hak, Cundul Aksa, Ceyşül Sünne vb. gruplardan oluşuyor.

Abdullah El Muheysini de bu gruplarda bulunuyor. Eskiden Kabe imamlığı yapmış bir Ehlisünnet alimi. İçinde bulunduğu gruplar yerine bizzat kendisini esas alırsak Hz.Mehdi AS'ın askeri olmaya layık  biri ve belki de yakın bir akrabası. Çünkü çok benziyor Allahu Alem. Bir kaç ay önce bir başka lideri de Hz.Mehdi AS'a benzetmiş ve bir yazı yazmayı düşünmüştük. Araştırınca şehit olduğunu öğrendik. İsmini hatırlayamadım.

Ama hadis yorumlarına göre ahir zamanda zuhur edecek olan Siyah Sancaklılar yani gerçek olanlar Horasan'dan zuhur edecekler. Belki de bu kişiler onların öncüleri olabilir ama henüz gerçek Siyah Sancaklılar zuhur etmedi. Tabi ki Allahu Alem.

Bir de şunu ekleyelim: Şu anda Suriye'de savaşan muhaliflerin hiçbiri amaçlarına ulaşamayacak ve iktidarı ele geçiremeyecekler. Tabi hadis yorumlarına göre. 

Gerçek Siyah Sancaklılar hiç yenilmeyecek ama öncüleri yenilecekler ve bir kısmı Hz.Mehdi AS zuhur edinceye kadar gizlenecekler.

Tabi bunlar bir yorum. Her şeyin en doğrusunu Allah CC bilir.    

19 Kasım 2015 Perşembe

DİRİLİŞ ERTUĞRUL'DA SON SÖZ

DİRİLİŞ ERTUĞRUL DİZİSİNDE ERTUĞRUL GAZİ BABASI SÜLEYMAN ŞAH'IN HALEP'DE BULUNAN MEZARINI ZİYARET ETTİ VE ŞUNLARI SÖYLEDİ:





BABASINDAN KARDEŞ KANI DÖKMEK İÇİN İZİN İSTEDİ. ECDAD MEZARLARININ BULUNDUĞU BU TOPRAKLARIN TÜRKÜN VATANI OLACAĞINI SÖYLEDİ.

ŞİMDİLİK BU KADAR. YİNE AÇARIZ İLERİDE. 

BİRAZ İPUCU VERELİM.

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBE OPERASYONU ÖNCESİ YAYINLANAN BÖLÜMDE RESMEN BU OPERASYON HABER VERİLMİŞTİ.

ACABA SURİYE OPERASYONU MU GELİYOR?

14 Kasım 2015 Cumartesi

SONUNCU GAYBETİ KÜBRA BUGÜN BAŞLADI


ÜÇ FARKLI CİHETTEN ÜÇ FARKLI GAYBETİ SUĞRA'NIN ÜÇÜ DE TAMAMLANDI. 

ÜÇ FARKLI CİHETTEN ÜÇ FARKLI GAYBETİ KÜBRA'NIN İLK İKİSİ TAMAMLANDI.

ÜÇÜNCÜSÜ İSE BUGÜN BAŞLADI VE ÜÇ YIL SÜRECEK ALLAHU ALEM.

EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

GAYBETİ SUĞRA VE GAYBETİ KÜBRA'NIN ÜÇ FARKLI CİHETLERİNİ ÖNCEKİ YAZILARIMIZDA AÇIKLAMAYA ÇALIŞMIŞTIK. ALLAHU ALEM.

NOT: ÖNCEKİ YAZILARIMIZDAN HER HANGİ BİR KONUYU BULMAK İÇİN
Google arama motorundan Safa Asya mehdi veya safa asya deccal veya safa asya cemaat veya safa asya gaybeti suğra GİBİ ARAMA YAPARAK YAZILARA ULAŞILABİLİR