18 Haziran 2015 Perşembe

ABD, KÜRT DEVLETİ'NİN ALT YAPISINI HAZIRLIYOR

'ABD, Kürt Devleti’nin altyapısını hazırlıyor'



Ankara’da hafta başında Türkiye-Suriye sınırındaki gelişmelerin ele alındığı Bakanlar Kurulu’nda bir dosyanın da ele alındığı öğrenildi.

Buna göre ABD’nin PYD’ye destek vererek bir Kürt devletinin altyapısını hazırladığına, ayrıca PKK’nın Suriye’den sonra Türkiye içine yönelme ihtimalinin de göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekildi.

Hafta başında Türkiye-Suriye hududunda yaşananların ele alındığı Bakanlar Kurulu’nda güvenlik birimlerinin bölgedeki gelişmelerin geleceği ile ilgili kritik bir dosyayı açıp ilginç değerlendirmelerde bulunduğu öğrenildi.

Hürriyet’in elde ettiği bilgilere göre, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve bazı kuvvet komutanları ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da katıldığı toplantıdaki değerlendirmelerde, ABD’nin PKK’nın Suriye kolu PYD’ye destek vererek bölgede bir Kürt devletinin altyapısını hazırladığı savunuldu. 

Türkiye’nin, Suriye ve Irak sınırı boyunca oluşturulması planlanan “Kuzey koridoru”nun güvenli olması için Suriye’den sonra Türkiye’ye yönelme ihtimalinin de göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulandı. Sivil ve askeri güvenlik birimlerinin istihbarat bilgilerine dayanarak yapılan bazı değerlendirmeler şöyle:

PKK’NIN SIZMA RİSKİ ARTTI: Sınır güvenliği için alınan önlemler yetersiz kalmaya başladı. Tel Abyad’ın YPG’nin eline geçmesinden sonra PKK’nın Türkiye içine sızma girişimleri artabilir.
SURİYE’DEN SONRA TÜRKİYE Mİ: YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki Afrin bölgesine doğru yönelmeye başlaması halinde, bölgedeki bu yeni oluşumun PKK desteği ile Türkiye içine yönelme ihtimali gözardı edilmemeli. “Kuzey koridoru”nun yaşayabilmesi için Türkiye’de iç karışıklık yaratılabilir. Gelen istihbaratlar PKK’nın Amanos’ta (Hatay bölgesi) yeniden kümelenmeye başladığı doğrultusunda.

MÜLTECİLERE KISITLAMA: Tel Abyad’ta yaşananlar nedeniyle bölgeden Türkiye’ye gelenlerin sayısı 18 bini buldu. Suriye’den kabul edilecek mültecilere “yaşlı, kadın ve çocuk” sınırı getirilmeli. 30-40 yaşlarındaki erkekler toprakları için savaşacaklarına Türkiye’ye kaçmaya çalışıyor. Yapılan bir araştırma Türkiye’ye gelmiş mültecilerin yüzde 60’nın 30-40 yaş arası çoğunlukla erkekler olduğunu ortaya koyuyor.

ABD’YE RAĞMEN GÜVENLİ BÖLGE: ABD’nin karşı çıkmasına rağmen Suriye içinde yaklaşık 50 kilometre derinliğe sahip “güvenli bölge” oluşturulmalı. İnsanlar buralara kurulacak konteyner ve çadır kentlere yerleştirilmeli.

EĞİT-DONAT GÜVENLİ BÖLGEYE: Ülkeleri için savaşacaklara bu bölgede eğitim verilmeli. Kırşehir’deki Eğit-donat programı da bu güvenli bölgeye kaydırılmalı.

Kaynak : hürriyet

NOT: Yazı Haber 7 den alıntıdır. İktidara yakın Haber 7' nin bu haberi Hürriyetten alması da ilginç olmuş.

Bu haber ile ilgili iki tane yazı gelecek.
Birinci yazı Türkiye düşmanlarının neler yapacaklarına dair aydınlatma yazısı olacak.
İkincisi ise Türkiye'de hükumet kurma çalışmalarının bu gelişmelerden nasıl etkileneceği doğrultusunda bir tahmin ve tespitler yazısı olacak. 

17 Haziran 2015 Çarşamba

RAMAZANIMIZ KUTLU OLSUN İNŞALLAH

TÜM İSLAM ALEMİNİN MÜBAREK RAMAZAN AYINI KUTLAR,İSLAM DÜNYASINA HUZUR VE REFAHIN GELMESİNİ VE ORUÇLARIMIZIN KABULÜNÜ CENAB-I ZÜLCELAL'DEN (CC) NİYAZ EDERİZ.





LÜTFEN SAHURDA VE İFTARDA FAZLA YEMEK YEMEYELİM. HİÇ BULAMAYANLAR DA OLDUĞUNU UNUTMAYALIM.

BU YIL HAVALAR ÇOK SICAK, GÜNLER UZUN DİYE DE ORUÇLARIMIZI İHMAL ETMEYELİM. ÇÜNKÜ BU YIL TUTULACAK ORUÇLARIN SEVABI KIŞ AYLARINDA TUTULACAK ORUÇLARIN SEVABIYLA BİR OLMAZ.

HASTALIK VEYA YOLCULUK GİBİ SEBEPLERLE ORUÇ TUTAMAYANLAR DA EĞER İMKANLARI VARSA TUTAMADIKLARI ORUÇLAR KARŞILIĞINDA FAKİRLERİ DOYURSUNLAR VE SEVİNDİRSİNLER.


GÜZELLER GÜZELİ RABBİMİZ BU MÜBAREK GÜNLER HATIRINA İSLAM DÜNYASINA HUZUR,REFAH VE BEREKET GETİRSİN VE TUTTUĞUMUZ ORUÇLARI,KILDIĞIMIZ NAMAZLARI VE YAPTIĞIMIZ DUALARI KABUL BUYURSUN İNŞALLAH.

SEFERBERLİK NEDİR?

Seferberlik nedir?



Memleketin, maddi ve manevi bütün güçlerinin (askeri, siyasi, ekonomik ve psikolojik güç) topyekün savaş ihtiyaçlarını karşılayacak ve savaşın devamını sağlayacak seviyeye getirilmesi; diğer bir deyimle maddi manevi bütün kuvvet ve kaynakların, savaş isteklerine göre yöneltilerek barış durumundan sefer durumuna geçirilmesidir. Buna topyekün seferberlik de denir. Sefer kelimesi lügatta "yolculuk, savaşa gitme"; seferberlik ise "yolculuğa, savaşa hazır hale gelme" anlamlarına gelir.

Yirminci asrın başlarından itibaren, teknolojideki gelişmelere uygun olarak yapılan silah ve araçlar, ilim ve teknikteki ilerlemeler savaşların karakterini değiştirdi. Savaşlar, sadece silahlı kuvvetler arasında yapılmaktan çıkarak, bütün milleti ilgilendiren, tesiri altına alan, topyekün savaşlar durumuna geldi. Bu topyekün savaşa karşı da, milletçe karşı koymak için yapılan topyekün hazırlıklara seferberlik adı verildi. 

Seferberliğin plan ve programları barıştayken yapılarak, zaman zaman yapılan fiili tatbikatlarla uygulamaları kontrol edilir. Seferberlik Dairesi, Asker Alma Dairesi, Askerlik Şubeleri, Mahalli ve Mülki Amirler müştereken çalışarak seferberlik planlarını yaparlar.

Savaşta silahlı kuvvetlerin personel sayısı artacağından onların yiyecek, giyecek, silah, donanım, araç ve gereç ihtiyaçları çoğalacaktır. Mühimmat, akaryakıt ve malzeme sarfı çok fazlalaşacaktır. İnsan ve diğer ihtiyaç maddelerinin de devamlı kaybı göz önüne alınırsa seferberliğin önemi çok iyi anlaşılır. 

Seferberlik hazırlığının planlı ve barış zamanında yapılmasının savaşın kazanılmasında tesiri dünya harplerinde açık olarak görülmüştür.

Seferberliğin ilan edilmesi için, bir devletin diğer devlet veya devletlerle savaş ihtimalinin kaçınılmaz olması, ayrıca iç bünyedeki karışıklıkların normal şartlarla karşılanmadığı bir ortamın meydana gelmesi gerekir. 

Bu durumda Genelkurmay Başkanının mütalaası alınarak, Bakanlar Kurulunca seferberlik uygulamasına karar verilir. Verilen seferberlik kararı Cumhurbaşkanının onayından sonra yürürlüğe girer. 

Kaldırılması da başkomutan veya Genelkurmay Başkanının mütalaası alındıktan sonra Bakanlar Kurulunun kararıyla olur. Seferberlik ilanıyla barış zamanında tespit edilen plan gereğince taşınır veya taşınmaz mallardan ihtiyaç duyulanlar silahlı kuvvetlerin emrine verilir. 

Seferberlik iki şekilde olabilir:

1. Uygulama alanı bakımından:

a) Genel seferberlik: Bütün yurt düzeyinde uygulanır.
b) Kısmi (Bölgesel) seferberlik: Yurdun herhangi bir bölgesinde uygulanır. 2. Kapsam bakımından:
a) Milli seferberlik: Silahlı Kuvvetler dışında kalan bütün kamu ve özel kuruluşlar ile yurttaşları kapsar.
b) Silahlı Kuvvetler seferberliği: Silahlı Kuvvetlerin barış durumundan sefer durumuna geçirilmesidir. Bu ise iki bölümde yapılır: (1) Personel seferberliği, (2) lojistik seferberliği.

Birinci Dünya Harbinden önce seferberlik ilan edilerek, gerekli bütün hazırlık ve tedbirler uygulamaya konuldu. Halkımız arasında, dört yıl süren bu harbe Seferberlik adı verildi. Eli silah tutanların askere alındığı Birinci Dünya Harbinde Osmanlı ordusu, yedi cephede şan ve şerefle çarpıştı. Harbin getirdiği bütün sıkıntılara milletçe karşı koyarak, yedi düvelin önünde kahramanca vatanını müdafaa etti. İstiklal Harbiyle de memleketini düşmanlardan kurtardı. 

İkinci Dünya Harbinde de seferberlik uygulanmışsa da savaşa girilmemesine rağmen getirdiği sıkıntılar, tedbirlerin yerinde ve zamanında alınmamasından dolayı, çok fazla olmuştur. Günümüzde seferberlik süresi çok kısalmış olup, 12 ile 24 saat içerisinde bir ülke seferberliğini tamamlayabilmektedir.

Seferber olma süresi: Birlik ve kurumların % 100 kadro seviyesine (seferi kadro seviyesine) erişecekleri ve teşkilatlanmalarını tamamlayacakları süreyi gösterir. Bu süre harekat planlarına ve lojistik imkanlara göre tespit edilir. Bu süreler, Genelkurmay Başkanlığınca yönergesinde belirtilir. 

Sefer görev emri: Sefer tertibine dahil edilen personelin, seferberlik duyurusunda nereye gideceğini, ne kadar zaman içinde birliğine katılacağını ve katılacağı birliğin kapalı adını bildiren ve kendisine barışta açıklanan bir belgedir. Bir sureti daima personelin yanında bulunur.

Seferber personeli: Bir birliği, seferi kadro seviyesine veya müsaade edilen kuvvete çıkarmak için sefer tertibine dahil edilmiş yedek personeldir.

Seferberlik deneme tatbikatı ve eğitimi tazeleme çağrısı: Seferberlik usullerinin denenmesi ve yedek personel eğitiminin tazelenme ve yenilenmesi için yapılan çağrıdır. Genelkurmay Başkanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulunun onayı alınır.

Silahlı kuvvetler personel seferberliği: Silahlı Kuvvetlerin şimdiki ortalama mevcutlarının seferi kadro seviyesine yükseltilmesi, seferde kurulacak birlik ve kurumların kurulması, kadro seviyelerine eriştirilmesi ve seferi kadro seviyelerinin korunması için hazırlanan personel bütünleme planlarına göre zayiatı tamamlamak üzere, barışta yapılan hazırlıkların, seferberlik duyurusunda uygulanmasıdır. Silah altı davetiyeleri: Seferberlik deneme tatbikatı ve yedek personel tazeleme eğitimi için, yedek personelin (subay, astsubay, erbaş ve er) tatbikata katılmalarını sağlayan davetiyelerdir.

Silah altı davetiyesi: Personelin yedek eğitimi görmesi için katılacağı birliğin seferberlik numarası ile bildirilen kapalı adını, gideceği yeri ve tatbikatın süresiyle ilgili bilgileri kapsar.


MEDİNE'YE DE ÜS İSTİYORUZ

TÜRKİYE, KATAR'A ASKERİ ÜS KURACAK



Katar ile yapılan askeri anlaşma çerçevesinde Türkiye Katar'a askeri bir üs kuracak.
Bölgede İran'ın etkisini artırmasıyla birlikte ABD'ye de güvenemeyen Araplar Türkiye'ye yönelmeye başladı. Bu kapsamda Katar ile yapılan anlaşma anlamlı.

Çünkü yüz yıl önce Osmanlı himayesinde huzur ve refah içinde olan Araplar Osmanlının yıkılmasıyla birlikte tam bir hezeyan yaşadılar ve yaptıklarına yapacaklarına pişman oldular. 

Zira o dönemde İngilizlerle işbirliği yapıp bağımsızlık adına Osmanlı'yı arkadan vurmuşlar ve bu sıkıntılı dönemlerini kendi elleriyle başlatmışlardı.

Açık söyleyelim Arap Emirlikler içinde en akıllısı da bu Katar Emiri. Bundan sonra da Suud gelecek.Aşağıda yazacağız.

Araplar tarihten ders çıkarmaya başladı. Tarih tekerrürden ibarettir.İngilizler yüz yıl önce Osmanlıyı yıkabilmek, İsrail'i kurabilmek için Arapları kandırdılar ve yüz yıldan beri bölgeyi sömürüyorlar.Üstelik de Arapları insan yerine koymadılar hep köle muamelesi yaptılar.

Arapların yüz yıl önce Osmanlıya yaptıklarından Hz.Peygamber ASM Efendimiz hoşnut mu oldular? 

Bu soruya Kürtler cevap vermelidirler.Zira şu anda aynı ABD ve İngiltere daha büyük bir İsrail için Kürtleri kandırmak ve İslam'ın son kalesi olan bu cennet Türkiye'mizi de yıkmak istemektedirler.

Biz Türkler, Arapların hıyanetlerinden dolayı; kendi çıkarımıza bir zarar görmedik.Çünkü onları hiç sömürmedik. Hatta Kabe masrafları için her yıl binlerce altın gönderdik.

Ey Kürt kardeşler!

Sizler de o Arapların düştüğü hataya düşerseniz biliniz ki o Araplar hatalarından yüz yıl boyunca uğradıkları zulümlerle dönebilmişlerdir. Sizler de dönersiniz, ama ne kadar zulüm göreceğiniz şimdiden belli değildir.

Tıpkı o Araplara binlerce altın gönderdiğimiz gibi sizlere de ihtiyaçlarımızdan kısarak teşvik olsun diye nice ekonomik imkanlar sunduk. Elektrik, su, doğalgaz parası ödemediniz, biz sizinkini de ödedik.

Vergi, Sigorta ödemediniz biz sizinkini de ödedik. Üstelik ödediğimiz fonların sizlere teşvik olarak aktarılmasından da rahatsız olmadık.

O halde sizler de hatasını anlayıp pişman olan ve Kahraman Ordumuza güvenliğini huzurla teslim eden Araplardan ibret alınız ve onların düştüğü hataya daha en başından düşmeyiniz.Kahraman Ordumuzun daima yanında yer alınız. ABD, İngiliz ve İsrail uşağı şerefsiz PKK'ya kanmayınız, katılmayınız.

MEDİNE

Katar'dan sonra Suud hanedanından da aynı teklifi bekliyoruz.  

Katar'a kurulacak askeri üs gibi bir üssün Medine'ye de kurulmasını istiyoruz.Zira Arabistan'ın güvenliğini sağlayan Osmanlı birliği Medine'de görev yapmaktaydı.

Başına da Fahrettin Paşamızın anısına bir paşamızın atanması isabetli olur.

Gerçekten İran Suud'u Yemen'den tehdit etmektedir ve Suud karıştı karışacak noktasındadır. Bu askeri üs kurulduğunda en azından Medine ve Mekke'de huzur ortamı korunabilir.

Bizim tahminimiz böyle bir talep gelecek, hazırlıklı olmalı ve bir an önce kurulmalı.

SIRA AZEZ'DE YAZMADAN

DÜN TEL ABYAD'IN ARDINDAN SIRANIN AZEZ'E GELECEĞİNE DAİR BİR YAZI YAZACAKTIK.HENÜZ YAZMADAN AJANLARA "AZEZ'E IŞİD'İN VURDUĞU" HABERLERİ DÜŞTÜ.



(Resimdeki mavi bölgeler Türkmen bölgeleri)



Bunu tahmin etmek hiç de zor değil. PKK/PYD'nin kurtarılmış bölgesi Kamışlı ve Haseke bölgesidir. Burada hiç IŞİD-PYD savaşı yaşanmıyor.Kamışlı ile İdlib arasındaki uzun koridor ise Kuzey Irak'ı Akdeniz'e açıyor.

Bu bölgenin çoğu PKK/PYD'nin kontrolündeydi, olmayan yerler de belliydi.Tel Abyad'dan sonra kalan yerler ise AZEZ, HALEP ve İDLİB' di. Bayır Bucak da bu kapsamda.

Şimdi bunu tahmin etmenin ne zorluğu var?

PKK/PYD'den önce IŞİD bu bölgelere saldıracak ve bölgedeki Arap ve Türkmenleri Türkiye'ye kovalayacak.ABD, kaçmayanları havadan bombalayacak.Sonra IŞİD'e karşı PKK/PYD devreye girecek ve ABD bu kez IŞİD'i bombalayıp, bölgeyi PKK/PYD'ye bırakacak.

Evet sıra AZEZ'de,sıra HALEP'de, sıra İDLİB'de, sıra Bayır Bucak'da.Ve Kuzey Irak'dan Akdeniz'e Kürt Koridoru hazır. Suriye'de de Salih Müslim denen Gayrimüslim, işbirlikçi, İsrail uşağı özerklik ilan edip ABD'nin tetikçiliğine soyunacak.

PEKİ TÜRKİYE SEYRETMEYE DEVAM MI EDECEK?

Devam etmezse düşman kim? IŞİD mi? PYD mi? Yoksa ikisini de kullanan ABD,İngiltere ve İsrail mi?

Davos'da moderatöre "One Minute" sözünü şova dönüştürenler şimdi gerçekten "Gerçek bir One Minute" çekebilecekler mi?

Perinçek'e göre mümkün değil çünkü AKP'nin kendisi bir ABD projesi.Ve AKP zaten bunları gerçekleştirmek için üzerine düşen görevleri yerine getiren bir ABD işbirlikçisi.

BİZİM ÇÖZÜM ÖNERİMİZ

IŞİD ve PYD; ABD'ye One Minute çekemedikleri müddetçe AKP'nin de ABD'ye One Minute çekmesi mümkün değildir.

Ancak One Minute'den daha etkili bir cevap verilip ABD Türkiye'nin dostluğuna mecbur bırakılabilir.

O da İran,Hizbullah ve Esad ile anlaşmakla mümkündür. Tabi bunları yapabilecek bir koalisyon da şarttır.Şimdi tam zamanı.

AKP, CHP ile koalisyon kursun ve Dış İşleri Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Mit Müsteşarlığı CHP'ye bırakılıp Dış Politika değişikliğine gidilsin. Mümkün mü? Asla mümkün değil.

Çünkü AKP ile koalisyon kuran parti AKP'yi aklamak zorunda kalacak.AKP için koalisyonun olmazsa olmaz şartı budur.Bunu da ne CHP, ne MHP kabul eder.

O zaman yapılacak olan VATAN için CHP-MHP Koalisyonu olur ki o da açık yazalım uzun vadeli bir koalisyon olmaz. Çünkü Azınlık Hükumeti olur ve güven oyu için HDP'nin desteğine ihtiyaç duyar.

HDP de bu desteği ne karşılığında taahhüt eder? Dış politikanın ve açılım politikasının değişmemesi karşılığında taahhüt eder.Yani sadece "AKP'den hesap soracaksanız destek veririz" diyecekler.

Bu da mümkün değil.

Geriye HDP'nin desteğiyle AKP azınlık hükumeti kalıyor. Yani başa dönüyoruz üstelik daha da HDP'ye bağlı bir hükumetle.

Bizim tahminimiz, hangi hükumet kurulursa kurulsun ömrü çok kısadır ve erken seçim kaçınılmazdır.

Ve transfer alternatifleri...

AKP'nin tek başına hükumet kurmak için 18 vekile ihtiyacı var. CHP ve MHP de "henüz küskünler" oluşturup transfer edilip yeterli sayı bulunabilir mi? Henüz olduğu için bu sayıya ulaşılamaz. Bir iki kişide kalınır. 

CHP-MHP koalisyonunun ise 65 vekile ihtiyacı var. O da sadece AKP'nin bölünüp ayrılan 70 vekilin CHP ile MHP ye dağılması veya bölünmeden yeni bir parti adı altında koalisyonun üçüncü ortağı olmasıyla mümkün olabilir. Peki olur mu? Çok zor.

Suriye orada,Irak orada, Yemen ve Mısır orada. Ortadoğu kan gölü. Ve bunda ne CHP'nin ne de MHP'nin en küçük kabahati yok. Bütün kabahat iktidarda olan AKP'nin. Eğer bir kabahat varsa.

O nedenle siyaset yapanlar kendi kişisel çıkarları için değil VATAN İÇİN siyaset yapmalılar ve SEFERBERLİK İHTİMALİNİN BİLE OLDUĞU şu dönemde bu cennet vatanı hükumetsiz bırakmamalıdırlar.

15 Haziran 2015 Pazartesi

HZ.MEHDİ AS

DUYURUDUR





Bu site, Ahir Zaman Olaylarını alimlerin hadis yorumlarına göre açıklamak ve ilgilenenleri aydınlatmak amacıyla kurulmuştur.

Ahir zaman şahıslarının tamamı çok özel kişilerdir. Bu nedenle art niyetli kişiler tarafından sürekli istismar edilmektedirler. Her gün Mehdilik iddiasıyla ortaya çıkan sahtelerine şahit olmaktayız. 

Maalesef insanlarımız da o saf ve temiz kalplerinin bir tezahürü olarak bu kişilerin arkasına takılıp hem maddi hem de manevi kayıplara maruz kalmaktadırlar.

Birinci amacımız sahtelerini ortaya çıkararak, uyarılarımızı yapmaktır.
İkinci amacımız ise Ahir Zaman Şahsiyetlerinin alimlerin hadis yorumlarındaki tariflerini sürekli anlatarak sahtelerine meyilleri daha en başından engellemeye çalışmaktır.

Şunu hemen tekrar yazalım. AHİR ZAMAN ŞAHSİYETLERİNDEN HENÜZ HİÇBİRİ ZUHUR ETMEMİŞTİR.

İlk olarak Yemani ve Siyah Sancaklılar zuhur edecek.Siyah Sancaklılar içinde Şuayb Bin Salih ile Temimli Sarışın Genç olacak. Sarışın Genç onların komutanı (Yani asker), Şuayb Bin Salih ise Siyah Sancaklılar  Ordusunun kurucusu ve destekçisi ve bağlı olduğu devlet başkanı olacak.

Dehşetli Süfyan ise Esad'ın yerine geçecek olan kişidir. Başka yerde aranmamalıdır. 
Hz.Mehdi AS; Süfyan çıktığı anda Mekke'de zuhur edecektir.Süfyanın iktidarı dokuz ay olacaktır.
Hz.Mehdi AS henüz zuhur etmemiştir. Ve henüz hiç bir yerde görülmemiştir.Yani herkesin görebileceği yayın organları gibi ortamlarda görüntüsü yayınlanmamıştır.

Ancak şu an hayatta olduğu son dönem alimleri tarafından açıklanmaktadır. Bu konuda mutabakat bulunmaktadır.2015 ile 2019 yılları arasında zuhuru beklenmektedir.

Güzeller güzeli Rabbim ömür verirse,izin ve inayetiyle Hz.Mehdi AS ilk görüldüğünde İNŞALLAH bu siteden yayınlayacağız.

Şu anda Hz.Mehdi AS'ı kendisi bile bilmiyor olmalıdır.Çünkü zuhur edeceği vakit öğrenecek yorumlara göre. 

Ancak zuhuru çok ama çok yaklaştığında hatta daha da açık yazarsak zuhur edeceği sene dünya çapında yedi alim bilecek ve zuhura zorlayacak.

Allah'ın izniyle biz de ancak zuhur ettiğinde O'nun Beklenen Mehdi olduğunu buradan paylaşacağız. Şu an biz de bilmiyoruz.   

Cenab-ı Zülcelal İslam'ın en sıkıntılı olduğu şu zamanlarda İnşallah Hz.Mehdimize zuhuru bir an önce emreder ve İnşallah şu kaskaranlık dünyayı bir an önce apaydınlık yapar.

Bekliyoruz Ya Rabbi. Gönder İnşallah.

İHANET DİZ BOYU. YA CEHALET?

ESKİ GENELKURMAY İSTİHBARAT BAŞKANI İSMAİL HAKKI PEKİN'İN AÇIKLAMALARI




Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Pekin MOSSAD-PKK ilişkisi ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

Görev yaptığı dönemde MOSSAD’la yapılan görüşmelerde MOSSAD yöneticilerinin sürekli olarak Türkiye’nin Barzani yönetimi ile ilişki kurmasını ve mevcut ilişkilerini geliştirmesini istediklerini kaydeden Pekin, “İsrail  bu taleplerini o dönemde her toplantıda gündeme getiriyordu. Hükümetler arası toplantılarda da bu taleplerini hep tekrarladı. Şu anda AKP iktidarının uyguladığı Barzani politikası İsrail’in istediği politikadır” dedi.

CIA’nın PKK’ya siyasi, eğitim ve silah desteğinin bilindiğini ancak MOSSAD’ın desteğinin çok fazla dillendirilmediğine dikkat çeken Pekin şunları söyledi: 

“Türkiye sınırına yakın bölgelerdeki PKK kamplarında ABD ve İsrailliler hiç eksik olmadı. Hatta iş o kadar ileri gitti ki, ABD Kandil’e operasyon yapılacağı zaman Türkiye’den 12 saat önce kendilerine bilgi verilmesini istedi. Gerekçe olarak da oradaki özel kuvvetlerini çekmeyi gösterdi. Yani PKK ile birlikte olduklarını gizlemedi. Tabii 12 saat önce bilgi verilince TSK’nın operasyonları Amerikalılar tarafından PKK’ya da iletildi. Bu Kandil için de, Hakurk için de diğer kamplar için de geçerli.”


Bu kamplarda İsrail özel kuvvetlerinden emekli olmuş askerlerin de eğitim verdiğini vurgulayan Pekin şu bilgileri verdi: “MOSSAD yetkilileri bunun kendilerini ilgilendirmediğini, emeklilerin kendi tercihi olduğunu söylese de biz bunun İsrail devletinin bir faaliyeti olduğunu biliyorduk. İsrail devleti istemese emekli bir özel kuvvet personelinin PKK kamplarında ne işi olur. Bu herkesin bildiği bir sırdır. MOSSAD PKK’ya her türlü yardımı yaptı. Eğitim ve silah desteği verdi. Bunu  sürekli olarak gerçekleştirdi. Şu anda da devam ettiğini söylersem yanlış olmaz.”

MEVCUT DURUM (YORUM)

PKK'nın Suriye kolu PYD, Kobane ile Kamışlı'yı birleştirmek için ABD'nin hava desteği ile Tel Abyad'a saldırdı. Temel rolü ise IŞİD oynuyor.

Önce IŞİD bölgeye saldırıyor ve ele geçiriyor. Sonra ABD "IŞİD ile mücadele ediyorum" yalanı ile yerleşim  yerlerini bombalıyor. Sivil halk Türkiye'ye kaçıyor.Tabi kaçanlar Arap ve Türkmenler. Kürtler yerlerinde kalıyor.Ve PYD karadan "IŞİD'e karşı savaşıyoruz" yalanı ile bölgeye yerleşiyor.

Görüldüğü gibi "IŞİD'e karşı savaşıyoruz" yalanını ABD ve PYD birlikte kullanıyorlar.Ve PYD saflarında daha doğrusu başlarında ABD özel ajanları da savaşıyor.

Irak'ın kuzeyinde Barzani'ye bir Kürt Bölgesi kuranlar şimdi de Suriye'nin kuzeyinde Öcalan'a ikinci bir Kürt Bölgesi kurma çabasındalar.

Peki bizdeki durum ne?

Suriye'de bunlar olurken yani PYD silah zoruyla Kürt olmayanları göçe zorlayıp bölgedeki nüfus yapısını Kürt Bölgesi oluşturmak için değiştirirken Kars,Ardahan ve Iğdır illerimizde de PKK'lıların mahalle baskısıyla Kürt olmayanları göçe zorladıkları basında yer aldı.

Bugün Bülent Arınç açıklamalar yaptı ve Suriye'de olan bu yazdıklarımızı teyit etti. Ama bütün bunların sorumlusunun "Sivil halkına ateş eden Esad olduğunu" söyledi.Bu tespit kesinlikle doğru değil ve AKP'nin en temel yanlışı da zaten bu.

Çünkü bunların sorumlusu Esad değil tam tersine; Irak'ı bölüp kuzeyinde bir Kürt Bölgesi oluşturan ve şimdi de Suriye'yi bölüp kuzeyinde ikinci bir Kürt Bölgesi oluşturmaya çalışan ABD'dir. (ABD,İngiltere ve İsrail) 

Aynı ABD yarın hatta bugünden itibaren Türkiye'nin güneydoğusunda da bir Kürt Bölgesi oluşturmaya çalışacaktır.

Abdullah Öcalan serbest bırakılır da Suriye'de kurulacak Kürt Bölgesinin başına getirilirse hatta Talabani'nin Irak'ın başına getirildiği gibi Suriye'nin başına getirilirse Ahir Zamanın Dehşetli Süfyanı Apo'nun tam kendisi olur vesselam.

Suriye'deki sorun Esad,Türkiye'deki Gülen tespiti yanlış bir tespittir.Doğrusu Türkiye'de de, Suriye'de de hatta Irak'da da sorun ABD,İngiltere ve İsrail'dir.Tabi işbirlikçi Suud ve diğer Körfez ülkeleri de buna dahildir.Suud'un İsrail ile Kürt Devleti konusunda gizli görüşmeler yaptığı da basında yer aldı.

Suriye'de Esad, Türkiye'de Gülen ile uyutuluyoruz.Uyutan ABD'dir.Biz uyurken de dört bölgeli Kürt Devleti oluşturmaya çalışıyor.

Güzel haber yok mu? Elbetteki var.

Yukarıdaki gibi bir Kürt Devleti kurulsa bile en çok dokuz ay sonra yıkılacağı hadis yorumlarından çok net anlaşılmaktadır. Apo denen İsrail uşağı da Golan tepelerinden İsrail'e kaçarken dalları Taberiyye Gölü'ne doğru uzanan bir dalın altında Hz.Mehdi AS tarafından infaz edilecektir. 

Evet Apo Süfyan olabilir. Değilse o zaman Süfyan'a hizmet eden bir uşak olur.Gerçek Süfyan ise Esad'ın yerine oturacak kişidir Allahu Alem. 

Bu konuda daha önce yazdığımız iki yazı mevcuttur. Apo'nun Süfyan olabileceğine dair. Bazı özellikleri uymaktadır. Fiziksel özellikleri, rüyaları, yedi bayraklıların desteği, dört ülke ile birden savaşa girmesi (Türkiye,İran,Irak ve Suriye) gibi hususlar Süfyan'a uyan özellikleridir.

Diğer bir güzel haber bizzat Gülen'den geldi. Ve şöyle dedi: "Çok güzel şeyler olacak"

Gözlerimizin önünde cennet vatanımıza yapılanları gördükçe artık güzel olan her haber için "İNŞALLAH" diyoruz.



13 Haziran 2015 Cumartesi

SİYAH SANCAKLILAR (6)

SİYAH SANCAKLILAR (6)
PEKİ SİYAH SANCAKLILAR NE YAPACAKLAR? KİMİNLE SAVAŞACAKLAR? NEREDE? NASIL?



Siyah Sancaklıların ne yapacakları ile ilgili hadis yorumları birbirinden farklı sonuçlar ortaya koysa da aslında hepsi de doğrudur ve çelişki yoktur.

Hadisleri ve hadis yorumlarını yazılarımıza almıyoruz çünkü çok hadis var, çok yorum var. İsteyen takipçilerimiz bu hadisleri ve yorumlarını internetten kolaylıkla bulabilirler. 

Ayrıca Gaybi Haberler ve Gaybi Hadisler isimli kardeş bloglarda sadece bu hadisleri okuyabilirler.

Biz doğrudan çıkarabildiğimiz sonuçları paylaşalım.

Bir hadis yorumu Siyah Sancaklıların Horasan’dan çıkıp KUFE’ye geleceğini, orada Süfyan’ın ordusunu yenip Hz.Mehdi’ nin Mekke’den zuhurunu bekleyeceğini anlatıyor.

Başka bir hadis yorumu ise yine Horasan’dan çıkacaklarını ama İlya’ ya kadar (KUDÜS) ilerleyeceklerini ifade ediyor.

Yine başka bir hadis yorumu Siyah Sancaklıların Şam’dan Mısır’a gideceklerini orada ABD orduları ile yedi ay savaşacaklarını belirtiyor.

Siyah Sancaklılar Ordusunun Kahraman Türk Ordusu olduğunu önceki beş bölümde açıklamaya çalışmıştık.

Şunu hemen belirtelim. Bizim araştırmalarımıza göre ÜÇ TANE Siyah Sancaklılar Ordusu var.

Birincisi Kahraman Türk Ordusu’dur.

İkincisi İran vurulduğu anda İran’ın kuzey doğusundan ve Afganistan bölgesinden çıkacak olan ordudur.

Üçüncüsü ise bunlara yardıma gelecek olan ve Maveraünnehirden çıkacak olan Haris Bin Harras’ın ordusudur.

Bu orduların hepsi de düzenli ordular olup, hiç birisi El Kaide gibi terörist gruplar değildir.
Belgesi ise şudur ki El Kaide isteseydi Sudan’dan Sina Yarımadasına geçer ve tünellerden doğruca Gazze’ye geçebilirdi. Hem de silahları ile birlikte. Bu mümkündü ama CIA-MOSSAD’ın izni ve emri ile hareket edenler için BU İMKANSIZDIR.

Gelelim senaryo ile Siyah Sancaklıları anlatmaya:

Kudüs’e gidecek olan Siyah Sancaklılar Kahraman Türk Ordusu’dur.

Kufe’ye inecek olan Siyah Sancaklılar ise İran’ın kuzeydoğusundan çıkacak Siyah Sancaklılardır. Bunlar Horasan, Tacik ve Afgan Türklerinden oluşan ordudur.

Üçüncü Siyah Sancaklılar ordusu ise (Haris Bin Harras'ın ordusu) Kazakistan,Türkmenistan ve Özbekistan bölgesinden Hazar Denizi'nin doğusundan İran'a gelecek, doğudan gelen Siyah Sancaklılar Ordusuna yardım edip onlarla birleşip Kufe'ye inecek Ordudur.

Şamdan Mısır’a gidecek olan Siyah Sancaklılar ise bu üç ordunun birleşmesinden sonra Hz.Mehdi AS’nın komutasında ABD’nin Ortadoğu’daki son kuvvetlerini Mısır’dan defedecek ordudur.

TABİ Kİ ALLAHU ALEM





SİYAH SANCAKLILAR (5)

SİYAH SANCAKLILAR  (5)




HARİS BİN HARRAS VE KOMUTANI MANSUR:

Ebu Müslim huruç ettiğinde; Emevi Orduları çok kuvvetli gelir ve çok zor durumlara düşerler. Öyle ki Ebu Müslim’in bir askerine karşılık on Emevi askeri bulunmaktadır ve daha bu ordudan başka belki on orduları daha vardır.

 En zor anlarında Allah CC onlara Maveraünnehir eyaletinden yardım için bir ordu gönderir. Ordu Harezm Şahı Mehmet Şah’ın Ordusudur.(O zaman dağınık halde olanTürk Beylerinden birisi. Harezm Bölgesi bugünkü İran’ın kuzeyi, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan bölgesini içine alan bölge. Maveraünnehir ise Harezm bölgesine ilaveten Kazakistan’ın güneyini de içine alıyor.)

Ve başında bileği bükülmez zamanın dünyaca en ünlü pehlivanlarından Mızrab-ı Cihangir adında bir komutan bulunmaktadır.

Mızrab-ı Cihangir yetişince savaşın rengi değişir ve Ebu Müslim’in Orduları önlerine kim gelirse yenmeye başlarlar.

Şu Allah’ın CC işine bakınız ki hadis yorumlarında Hz. Mehdi’ nin AS askeri olacak Siyah Sancaklılara yardıma gelecek olan ordu da Maveraünnehir’ den gelecektir. Haris Bin Harras’ın ordusudur. Ve başındaki komutan Mansur ayrıca övülmektedir.

Yani Haris Bin Harras (Arslan oğlu Arslan demek),Ebu Müslim döneminde Mehmet Şah’ı temsil ediyor.
Mansur ise O’nun bileği bükülmez komutanı Mızrab-ı Cihangir’i temsil ediyor.

Peki Siyah Sancaklılar ikinci defa kılıçlarını çektiğinde yardıma gelecek olan Haris Bin Harras ve komutanı Mansur kimler olabilir?

Şunu hemen söyleyelim ahir zaman şahısları Hz.Mehdi AS, Şuayb Bin Salih, Temimli Sarışın Genç, Haris Bin Harras, Komutanı Mansur gibi kişiler zuhur etmeden kim oldukları anlaşılamaz. Allah CC tarafından gizlenmiş.

Ancak Haris Bin Harras’ın Maveraünnehir’ den ordusunu göndereceği hadis yorumlarında geçmektedir ve o bölgede bugün Kazakistan (Güneyi), Özbekistan ve Türkmenistan bulunmaktadır.




Yani isimlerin kim olduklarını bilemeyiz ancak şunu net olarak söyleyebiliriz ki Siyah Sancaklılar olan Kahraman Türk Ordusu’na yardıma gelecek olan Ordu da yine TÜRK’tür, TÜRK ORDUSUDUR.

Mehmet Şah da öyleydi ve komutanı Mızrabı Cihangir de Türk’tü. Ordusu da Türk Ordusuydu.

PEKİ SİYAH SANCAKLILAR NE YAPACAKLAR? KİMİNLE SAVAŞACAKLAR? NEREDE? NASIL?


DEVAM EDECEK... 

SİYAH SANCAKLILAR (4)

SİYAH SANCAKLILAR (4)



Siyah Sancaklılar Ordusu şu anda mevcut olmayan; yeni kurulacak olan bir ordu değildir. 

Siyah Sancaklılar Ordusu 2 bin yıldan beri var olan Kahraman Türk Ordusu'dur.

Siyah Sancaklılar Ordusu' nun çıkışından murad onların KILIÇLARINI ÇEKMESİDİR. (Savaşa Girmesi)

Bu kılıçlar önce Horasanlı Ebu Müslim tarafından çekilmiştir. Yoksa Siyah Sancaklılar Ordusu o günden bu güne hep var olmuştur.

Ancak bu kılıçların çekilmesinde sadece iki defa çekilmesinden murad ise ancak şu olabilir:

Kahraman Türk Ordusu bin yıldan beri kılıçlarını hiç kınına sokmamıştır ki ikinci defa çeksin.             

Buradaki SIR "Kılıçların Ehli Beyt için çekilmesidir."

Yani Kahraman Türk Ordusu ilk defa kılıçlarını çekerken Emevi fitnesini sona erdirip Ehli Beyt'i başa geçirmek istedi. 

Ancak Abbas oğulları hayal kırıklığı yarattı ve kılıçların ikinci defa çekilmesi ahir zamana kaldı.   

Şimdi o kılıçlar İKİNCİ defa; Hz.Peygamber SAS Efendimizin en mübarek oğlu Hz.Mehdi AS için çekilecek.Ve adalet yerini bulacak.Hem İslam tüm dünyaya hakim olacak.Ve ALLAH CC inayetini yetiştirecek İNŞAALLAH. Kimse duramaz bu ordunun önünde.

Ayrıca Siyah Sancaklılara yardıma gelecek ikinci bir ordu daha vardır ki O'nun komutanı Mansur'dur. 

Mansur'da Haris Bin Harras'ın ordusunun komutanıdır.Yani Haris Bin Harras bir devlet başkanıdır. 

O'nun Siyah Sancaklılara katılması için göndereceği ordunun komutanı da Mansur olacaktır.


HARİS BİN HARRAS VE KOMUTANI MANSUR:

DEVAM EDECEK..


11 Haziran 2015 Perşembe

SİYAH SANCAKLILAR (2)

SİYAH SANCAKLILAR (2)

GERÇEK SİYAH SANCAK




Siyah Sancaklıların çekeceği sancak, Allah-u Alem siyah renkli Türk Bayrağı’dır.

Bu sancak El Kaide’nin sancağı olsaydı, hadis ile uyulması, emrine girilmesi emredilmezdi. Zaten üzerinde İslam sancağı olduğu Arapça Tevhid yazısı ile bellidir.Emir de Araplara verildiğine göre üzerinde Arapça yazı yazmamalı. 

Kaldı ki Ebu Müslim’in sancağı da üzerinde herhangi bir yazı yazmayan düz siyah bir sancaktı. Yani sancaklardı. Bildiğimiz siyah düz bayrak. Üzerinde hiçbir işaret, yazı yok.

Peki niçin, kan kırmızısı Şanlı Türk Bayrağı siyah olarak çekilir?



Büyük bir fitne içinde Türkiye’nin ve İslam'ın büyük zarar göreceği ve Türkler’ in tıpkı Ebu Müslim gibi matemi, yası temsilen, zulmü sona erdirmek ve intikam almak için al bayrağımızın siyah renkli çekileceğini düşünüyoruz.

Türkiye’deki büyük fitne ise ABD ve İsrail tarafından kurdurulacak Kürt devleti olabilir.

Ayrıca İran Ordusunun da imha edilmiş olacağı ve Kahraman Türk Ordusu’nun İslam’ın Son Ordusu olarak kalacağı anlamına da gelebilir.

SAYILARI 4 BİN KİŞİDİR

4 bin kişilik bir ordu, ordu değildir en fazla bir TUGAY olabilir. Bu gücün de önüne kim geçerse geçsin, yenip Kudüs’e kadar varması mümkün değildir. Böyle olsaydı Hizbullah 100 bin kişilik ordusuyla çoktan Kudüs’ü alırdı.

Siyah Sancaklılar Ordusu bize göre bir çapulcu ordusu değil son derece düzenli, modern teçhizatlı, mükemmel eğitimli, yetenekli bir savaşçılar ordusu olacaktır. 

Hadis yorumu siyah sancaklıların müthiş savaşçı olacaklarını ve o güne kadar görülmemiş bir kahramanlık savaşı yapacaklarını haber veriyor.

İslam Dünyasının en modern teçhizatlı, en eğitimli, en yetenekli ordusu kesinlikle Kahraman Türk Ordusu’dur. Bu hadislerle hatta ayet ile de sabittir. Yani SİYAH SANCAKLILAR ORDUSU KAHRAMAN TÜRK ORDUSU' DUR.

4 bin kişi belki savaşan subay sayısı, belki de savaşan zırhlı birliklere ait tank vb. araç sayısı olabilir. 

Bunun delili de şudur:

Süfyanın ordusu; Medine’yi işgal ettikten sonra Mekke’ye giderken Beyda’ da Cebrail AS tarafından yere batırılacaktır. 

Hadis yorumlarında o ordunun 360 süvariden oluştuğu belirtilir. Bu 360 süvariyi 360 kişilik bir tabur olarak değerlendirirsek Medine’yi dahi alamayacaklarından emin olabiliriz. Yani bu 360 süvari de 360 adet Tanktan oluşan bir zırhlı birlik olabilir.

Bu durumda SİYAH SANCAKLILAR’ ın;  4 bin subayı, 4 bin adet tankı vb. aracı bulunan 400 bin kişilik bir ordu olduğunu düşünüyoruz.

SARIKLARI SİYAH, ELBİSELERİ BEYAZDIR

(DEVAM EDECEK)

NOT: ALLAH-U ALEM, ALLAH-U ALEM...

SİYAH SANCAKLILAR (3)

SİYAH SANCAKLILAR (3)




SARIKLARI SİYAH, ELBİSELERİ BEYAZDIR

Sarık BAŞ’ı, elbise GÖVDE’yi temsil eder.
Ya da ÜST- ALT..
Yada ÜST- AST gibi.

4 bin kişilik bir ordu var, sarıkları siyah, elbiseleri beyaz ve çok şiddetli savaşıyorlar.



Modern dünyada böyle bir birlik olmamıştır ve olmayacaktır da. Beyaz elbise ile savaşmanın tek koşulu vardır o da savaş meydanının kış mevsiminde karlarla kaplı olması halidir.

El Kaide’ciler tamamen ve baştan aşağıya siyah elbise giyiyorlar neden? Çünkü gece savaşıyorlar ve beyaz elbise ile savaşsalar anında fark edilir ve avlanırlar.

Resimdeki elbise hadis yorumunun zahirine uygundur ama böyle bir birliğin savaşta başarılı olması mümkün değildir. Bu birlik bir gecede yok edilir.
Demek ki beyaz elbiseden kasıt bu değildir.

BEYAZ ELBİSE
(BU ELBİSE SIRADAN BİR ELBİSE DEĞİLDİR)

1071 yılında Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te giydiği kefendir. Sultan Alparslan o beyaz elbiseyi kefen yerine giyerken “Anadolu’yu fethetmek için ÖLÜMÜ göze aldığını” anlatmak istemiştir.




Bundan sonra hiçbir Türk Ordusu o kefeni giymemiş ama üzerindeki savaş elbisesi onun kefeni olmuş ve kefen sayılmıştır. Kahraman şehitlerimiz de o elbiseleri ile defnedilmiş ve giydikleri savaş elbiseleri BEYAZ KEFEN SAYILMIŞTIR.

Sultan Fatih de İstanbul’u fethederken “Ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul’u” derken aslında üzerindeki zırhlı siyah elbisenin BEYAZ KEFENİ olduğunu açıklamıştı.

Alemlere rahmet Hz. Muhammed SAS Efendimiz, ( ŞANI YÜCE ALLAH CC SÖYLETMİŞ Kİ)  “Elbiseleri BEYAZ’ dır” derken basit bir beyaz elbiseyi değil “o muhteşem ŞEHİD GİYSİSİNİ”  KASTETMİŞ OLABİLİR.

Şimdi hangisi o yüce Peygamberin hadisine girmeye daha layıktır? Sıradan bir beyaz elbise mi?
Yoksa Kahraman bir Şehid’ in üzerinde O’na kefen olmuş elbise mi? Hz. Peygamber SAS kime kucağını açmıştı?

İşte o günden beri Kahraman Türk Ordusu hangi elbiseyi giyerse giysin, giydiği elbise aslında BEYAZDIR. Onun kefenidir ve onunla defnedilir. Kastedilen BEYAZ ELBİSE ŞEHİD ELBİSESİDİR.
Her ne kadar Denizcilerimiz beyaz, Havacılarımız lacivert, Karacılarımız Haki giyse de aslında hepsi de BEYAZDIR.

Ve Kahraman Türk Ordusu bu beyaz elbiseyi BİN YILDAN BERİ giyen dünyadaki TEK ORDUDUR.

O beyaz elbise, dönmeyi düşünmeyenlerin elbisesidir.




SARIKLARI SİYAHTIR

Başları kederlidir, yaslıdır, matemlidir, büyük belalar içinde ızdıraplıdır, kinlidir, intikam hırsı ile kızgındır. Bunlar hep manevi olarak “ kara başın” “kara başlığın” karşılığı olan terimlerdir.

Maddi olarak ise o ordunun komutanlarının binekleri siyahtır. Makam araçları siyahtır. Harp esnasında ise belki de siyah başlık takacaklar. Miğferleri zaten siyahtır.

Askeri ve İdari makam araçları siyahtır.
Özel birliklerimiz siyah berelidir.
Tankçılarımız siyah berelidir.
Tankçılarımız siyah apoletli ve siyah flamalıdır












Zırhlı tank birliklerinin askerleri siyah berelidir. Apoletleri ve flamaları siyahtır.Özel kuvvetler komutanlığına bağlı birlikler savaş esnasında siyah berelidirler. Ayrıca tüm askerlerimizin çelik miğferleri siyahtır.


SİYAH SANCAKLILAR BU KAHRAMANLARDIR.Çapulcular değil.


Ebu Müslim de savaşa çıkarken başına siyah sarık takmıştı. Eline siyah Sancak almıştı. Ama elbisesi de siyahtı. Yani baştan aşağı simsiyah giyinmişti.

DAĞLARDA BULUNURLAR

Kahraman Türk Askerlerinin en seçkin birlikleri dağlarda yetişirler ve savaşlarını da dağlarda yapacaklardır. Dağlar konusuna ileride geleceğiz.
Siyah Sancaklılarla ilgili mahrem konular da vardır biz sadece mahrem olmayanları yazacağız inşallah.

DEVAM EDECEK..

NOT: ALLAH-U ALEM- ALLAH-U ALEM- ALLAH-U ALEM 

10 Haziran 2015 Çarşamba

AK SARAY BAŞBAKANLIĞA TAHSİS EDİLEBİLİR

AK SARAY, BAŞBAKANLIK VE BAKANLIKLARA TAHSİS EDİLEBİLİR




Kimine göre bin kimine göre iki bin odalı muhteşem bir yapı.

Yine baştan söyleyelim ki Saray devlet malıdır. Belki devlette israfın önlenmesi ve tasarrufun teşviki açısından AKP bu konuda eleştirilebilir ama Erdoğan'ın şahsi malı gibi eleştirilmesi de doğru değil.

7 Haziran sonrası Başkanlık Sistemi ihtimali şimdilik rafa kalktığına göre Saray için en uygun alternatif bazı bakanlıkları da içine alan Başbakanlık Sarayı olarak kullanılmasıdır.

Bu bakanlıklar Dış İşleri Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı olabilir.
Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanlıkları da zaten aynı binadadır.

Binanın tüm bakanlıklara hizmet vermesi mümkün değildir. Bu nedenle Ulaştırma, Milli Eğitim, Ticaret, Bilim Sanayi ve Teknoloji ve Sağlık Bakanlığı gibi özgün bakanlıkların kendi binalarında hizmete devam etmeleri daha uygundur.

Adalet Bakanlığının ise yargının bağımsızlığını algılatması açısından kendi binasında kalması isabetli olur.  

Eğer bir gün başkanlık sistemine geçilirse zaten yukarıda saydığımız bakanlıklar Başkanlık Sarayında toplanacaktır.

Şimdiden bu uygulamaya geçilmesi yararlı olabilir. Hem bu sayede bakanlıklar ile Başbakanlık arasındaki trafik ve zaman israfı da önlenmiş olur. Üstelik bakanlıklar da birbirleriyle sadece bakanlar seviyesinde toplantıdan toplantıya değil tüm bürokratlar seviyesinde devamlı olarak irtibat halinde olabilirler.  

Cumhurbaşkanı Çankaya Köşkü'ne dönebilir. Ancak Cumhurbaşkanı Devletin Başıdır. İcranın da başıdır. O nedenle Saray'daki en güzel makam yine Cumhurbaşkanlığına ait olmalı ve istediği zaman orada çalışmalarını yapabilmelidir. Cumhurbaşkanı ülkenin hiç bir yerinde misafir olarak telakki edilemez. Milleti temsil eden Millete ait olan her makamın da misafiri değil ev sahibidir. 

Çankaya Köşkü ise Saray'a oranla ne kadar eski kalsa da Cumhuriyetimizi temsil eder ve bizlere Atatürk'ün emanetidir ve onu hatırlatır. Yani manevi değeri vardır. O köşkte ikamet etmek bu ülkede yaşayan her vatandaş için büyük bir şereftir. Ancak sadece Cumhurbaşkanlarının ikamet etmesi haktır.


9 Haziran 2015 Salı

PUTİN ERDOĞAN'I NİÇİN TEBRİK ETTİ?

PUTİN ERDOĞAN'I NİÇİN TEBRİK ETTİ?





ÇÜNKÜ HEDEFTEKİ ÜLKE ARTIK TÜRKİYE

Obama Türkiye'yi Suriye sınırında yeterince önlem alamadığı için IŞİD'i güçlendirmekle suçladı. Daha önce de başkan yardımcısı Türkiye'nin düşünce ve ifade özgürlüklerini kısıtladığını arka arkaya iki defa ilan etmişti.

Putin çok uyanık adam.

Tunus, Libya, Mısır,Yemen, Suriye derken Arap Baharı sırasının Türkiye'ye geldiğini, daha doğrusu batının şimdiki amacının bu olduğunu bizden de önce gördü ve Türkiye'ye sahip çıkma noktasında harekete geçti.

Seçim sonuçlarını da "Türkiye'de baharın, Kürt bölücüğü ile getirilmek istendiğine" yorumladı.

Rusya'nın şimdiki Türkiye politikası doğru. Türk hattı ile ilgili büyük ekonomik ümitleri var Rusya'nın.

Ama bu dostluk bozulacak bir şekilde. 
Her halde Putin Türkiye'nin Suriye politikasını değiştirmesini isteyecek ama Suriye politikası batağından geri dönmemiz imkansız hale de gelmiş olabilir. 

Ya da Ukrayna'daki  kriz bir savaşa dönüşerek NATO ülkesi olan Türkiye'yi karşı safta bırakacak. 

Bizim ümidimiz de ABD-Rusya restleşmesinin bir an önce ayyuka çıkmasıdır.Yoksa ABD Türkiye'yi böleceğim diye Kürt halkımıza büyük zarar verecek. Önemli olan cennet vatanımız ve vatandaşlarımızın güvenliğidir her zaman.