ABD VE İSRAİL'İN KÜRDİSTAN OYUNU
ABD TÜRKİYE'MİZİ KANDIRIYOR.
Efendim, devletimizi yönetenler çok akıllıdır oyuna gelmezler. Peki Kenan Evren akıllı değil miydi?
Ne ilgisi mi var?
Bakınız ne ilgisi varmış?
Kenan Evren Yunanistan'ın NATO'ya nasıl girdiğini anlatırken ABD Genel Kurmay Başkanının kendilerini fena kandırdığını söylemişti.
"ABD'ye güven olmaz, bunlar sözlerinde durmaz, sözlerine inanmamalı mutlaka yazılı ve bağlayıcı taahhüt almalıdır" demişti.
Olay şuydu:
1980 sonrası Yunanistan'ın Nato'ya üyelik müracatı var ve Türkiye veto ettiği için giremiyor. ABD Genel Kurmay Başkanı; Kenan Evren'den ricalarda bulunuyor.Kenan Evren bir darbe yöneticisi olduğu halde tek başına karar vermiyor ve Dışişleri Bakanlığından bilgi alıyor.Dışişleri Bakanlığı Ecevit ve Demirel hükümetleri zamanında da bu konuda ABD nin talepleri olduğunu ve ABD ye Dışişleri Bakanlığı tarafından Yunanistan'ın bazı taahhütleri yerine getirmesi halinde VETO'yu kaldıracağımızın bildirildiği söyleniyor.
Kenan Evren de aynı taahhütleri ABD Genel Kurmay Başkanına iletiyor ve rest çekiyor.ABD Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren'e bu taahhütleri Yunanistan'ın yerine getirmesi için söz aldığını ve takipçisi olacağını ve mutlaka yerine getirileceği konusunda SÖZ VERİYOR.
Türkiye bu SÖZLÜ güvence ile vetoyu kaldırıyor ve Yunanistan NATO üyesi oluyor.
Sıra taahhütlerin yerine getirilmesine gelince Yunanistan'da Hükümet DEĞİŞTİRİLİYOR ve sözlerden DÖNÜLÜYOR VE TÜRKİYE OYUNA GETİRİLMİŞ VE KANDIRILMIŞ OLUYOR.
Peki bu olayın yazımızla ne ilgisi var?
Şimdi yine aynı oyun oynanıyor ve ABD Türkiye'yi kandırarak ve Türkiye'nin destek ve yardımıyla bir KÜRT DEVLETİ kurup akabinde de Türkiye'yi parçalamayı planlıyor.
Ama kurulacak Kürt Devleti'nin Türkiye'ye bağlanacağına dair de muhtemelen bize SÖZ VEYA VAAD veriyor.Yani yine yalan söylüyor, sözlü vaad veriyor ve vaadinden de mutlaka dönecek, dönmekle de kalmayacak ve Türkiye'nin başına bedeli çok ağır çoraplar örecek.
Yöneticilerimizin çok ama çok dikkatli olmaları gerekiyor. Kenan Evren'in anlattıklarından ders alınması gerekiyor.
Barzani bugüne kadar Türkiye ile iyi geçindiyse, petrol anlaşması yaptıysa hep ABD'nin emri ile yapmıştır. Aksi mümkün değildir.
Beklenen MUSUL ve KERKÜK'ün Kürtlere teslim edilmesiydi.IŞİD ile bu yapıldı. Kürdistan Sosyalist Partisi başkanı (Böyle bir parti de varmış, yeni öğrendik) bunu açıkça ifade ediyor ve IŞİD'in Musul ve Kerkük'ü Kürtlere bağışladığını, başka türlü bu ilhakın mümkün olmayacağını beyan ediyor.
IŞİD'in arkasında İsrail ve ABD'nin olduğu çok nettir.Eğer bizim de IŞİD ile bir ilgimiz varsa Suriye'deki tüm muhaliflerle olduğu şekilde ve olduğu kadardır, bundan emin olunuz. Yani Esad karşıtlarına ABD ile birlikte destek verdik, o esnada Işid'e de vermişsek ilişkimiz bundan öte değildir, bundan eminim. IŞİD İsrail'e hizmet eden, İsrail tarafından ABD'ye de desteklettirilen alçak bir İslam düşmanıdır.
Durum vahimdir ve Türkiye ABD'nin hiç bir oyununa gelmemelidir.
Bu konuda yapılması gerekenler başkadır.Yapılmamıştır.
Yapılacaklar daha başkadır.ABD ile birlikte hareket edilecektir.
Olacak olanlar ise bambaşkadır.İran gerçeği vardır.
Biz sadece olacak olanları yazıverelim:
ABD VE İSRAİL Ortadoğuda İran'ı kıskaca alma operasyonlarında SURİYE'de başarısız olunca IRAK'a yöneldiler.Çünkü Suriye'deki başarısızlığın en önemli nedeni Maliki'nin İran'ın yanında olmasıydı ve Suriye'ye İran tüm destekleri Irak üzerinden yapıyordu.Ama İRAN, IRAK'da Suriye'ye göre çok daha etkili karşı koyabilir. Tabi IRAK'ın bölünmesini istemiyorsa. İstiyorsa Türkiye'nin işi daha da zorlaşacağından çok dikkatli olmak lazım vesselam.
Barzani'ye dönersek Kürt Devletini kurduktan sonra Türkiye'ye kesinlikle yüz çevirecektir.Çünkü hiç bir kararı kendisi vermiyor.İsrail'in emirlerini uyguluyor.İsrail ABD'ye emrediyor, ABD de Barzani'ye emrediyor.
En kritik soru şudur:
İsrail Barzani'nin Türkiye'ye bağlanmasını ister mi?
'İster' diyorsanız herkesten özür diliyorum.Yanıldım.
Olay bu kadar basittir.
ZUHURA AYLAR KALDI... GELİYOR İNŞAALLAH... HZ.MEHDİ; PEYGAMBER ASM EFENDİMİZİN 40.KUŞAK TORUNUDUR. MEKKE'DE ZUHUR EDECEK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ KURACAK. ŞAM' DA HURUÇ EDECEK,ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI' NI KAZANACAK,KARARGAHI GUTA OLACAKTIR.İNŞAALLAH. safaasya@hotmail.com
23 Haziran 2014 Pazartesi
18 Haziran 2014 Çarşamba
RUVEYBİDA KİM OLABİLİR?
RUVEYBİDA
KİM OLABİLİR?
Hadisi
Şerif:
“İnsanlara
öyle bir zaman gelecek ki o zamanda yalancılar tasdik edilecek, doğru
söyleyenler yalanlanacak, hainlere güvenilecek, güvenilir kimseler hain
görülecek ve o zamanda Ruveybida konuşacak.”
“Ruveybida
nedir ya Rasulallah?” dediler.
“İnsanların
önemli ve büyük işleri hakkında konuşan sefih kimse buyurdu." (İbni Mace)
HADİSİ ŞERİFİ,
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE ANALİZ EDELİM İNŞAALLAH
Sefih ne
demek?
"ahmak,
cahil, malını israf edip savuran"
“aklı veya
dini eksik olan akıl veya dinin aksine davranan ahmak veya fasık”
“ahireti
unutup dünyayı seven, o nedenle de mevkiye makama, mala mülke düşkün ve hırslı
olan ve helal ve harama da ehemmiyet vermeyen” demektir. Bu manada Ruveybida helal veya haram biriktirmiş zengin biri olacak.
Hadisi
şerife göre toplumun zaafları şunlardır:
Toplum
yalancılara inanıyor ama doğru söyleyenlere inanmıyor. Rüveybida da bunu
kullanacak ve toplumu YALANLARLA kandıracak.
Toplum
hainlere güveniyor ama güvenilir insanlara güvenmiyor. Rüveybida da hainlik
yapacak ama toplum bunu hoş görecek hatta vatanseverlik olarak bilecek ve
savunacak.
RUVEYBİDA
KONUŞACAK:
Ruveybida’nın
konuşması sıradan bir konuşma, Ruveybida da sıradan bir konuşmacı değildir ve o
konuşmasıyla toplumu yönlendiren bir kişidir.
Konuşmaları
toplumun önemli ve büyük işleri ile ilgili olacak.
“Konuşacak”
denilmiş ama “YAPACAK” denilmemiş. Yani Ruveybida sadece KONUŞACAK ve insanları
yanıltacak ama bir icraat yapmayacak. Kuru gürültü olacak. Atıp tutacak ama hep
lafta kalacak.RÜVEYBİDA LAF EBESİDİR.
Toplumun
sorunlarının sorumluları demek ki güçlü kişiler ya da kurumlar ya da devletler
olacak ki Ruveybida sadece kuru kuru konuşacak ama iş icraata gelince zayıfı
güçlüye şikayet etmekten başka bir icraatı olmayacak.
Ama
konuşmaları ile toplumu yanıltmayı başaracak ve toplum onun hakkında “İcraat
adamı, cesur adam, güçlü lider, kabadayı vb” iltifatlarla hep arkasında
duracak.
Bir
siyasetçi de olabilir bir alim veya kanaat önderi de. O zaman da toplum
herhalde “Dürüst, bilgili, güvenilir kişi “ diyecek.
RUVEYBİDA İLE
ŞEYSABANI AYNI DÖNEMDE ÇIKACAK.
Naçizane biz
Ebu Bekir El Bağdadi ‘nin (IŞİD LİDERİ) Şeysabanı olduğunu düşünüyoruz.
Ebu Bekir El
Bağdadi 2003 yılında zuhur ediyor ve Felluce’ye gidiyor. Öncesi de var; Saddam’ın
Üniversitedeki ajanlarından biri.
Bir de
isimlerin benzerlikleri var. Mesela Şeyh Bağdadi Şeysabanı gibi.
16 Haziran 2014 Pazartesi
DÖRDÜNCÜ ADAY KİM OLABİLİR?
DÖRDÜNCÜ ADAY KİM OLABİLİR?
AMERİKA, AVRUPA VE İSRAİL'İN KESİNLİKLE İSTEMEDİĞİ ADAYLAR:
YA ABDÜLLATİF ŞENER
YA DA OSMAN PAMUKOĞLU
TÜRKİYE'Yİ BÖLÜP İSRAİL'E KATMAK İSTEYEN YAHUDİ VE ERMENİ İLE UŞAKLARI BU RESME GICIK OLUYORLARMIŞ. ALLAH İÇİN BİZ BU RESMİ ÇOK SEVİYORUZ.
BİR İKİ YIL SONRA KÜRT KARDEŞLERİMİZ DE İNANINIZ BİZDEN ÇOK SEVECEKLER.
AMERİKA, AVRUPA VE İSRAİL'İN KESİNLİKLE İSTEMEDİĞİ ADAYLAR:
YA ABDÜLLATİF ŞENER
YA DA OSMAN PAMUKOĞLU
TÜRKİYE'Yİ BÖLÜP İSRAİL'E KATMAK İSTEYEN YAHUDİ VE ERMENİ İLE UŞAKLARI BU RESME GICIK OLUYORLARMIŞ. ALLAH İÇİN BİZ BU RESMİ ÇOK SEVİYORUZ.
BİR İKİ YIL SONRA KÜRT KARDEŞLERİMİZ DE İNANINIZ BİZDEN ÇOK SEVECEKLER.
EKMELEDDİN ERDOĞAN MI? R.TAYYİP İHSANOĞLU MU?
EKMELEDDİN ERDOĞAN MI? TAYYİP İHSANOĞLU MU?
YAZI MI, TURA MI?
CHP ve MHP'nin çatı adayı Kılıçdaroğlu ve Bahçeli tarafından belirlendi. Ekmeleddin İhsanoğlu.
Niçin 'İhsanoğlu' sorusunun cevabını Kılıçdaroğlu ile Bahçeliden bekleyen daha çoook bekler.
Belgesi ise şudur:
Kılıçdaroğlu bugün Bahçeli'ye bir isim götüreceğini açıklamıştı ama Bahçelinin de hemen kabul edip "tamam anlaştık" diyeceğinden hiç söz etmemişti.
Bahçeli'nin " Kılıçdaroğlu bir isim getirdi, kurullarımızda görüşüp -veya süre istedik- yarın kendisine bir cevap vereceğiz" demesi gerekmez miydi? Ne zaman düşündün de karar verdin de kabul ettin de açıkladın MÜBAREK...
DEMEK İSTEDİĞİMİZ ŞUDUR:
Ekmeleddin İhsanoğlu ismi önceden hem Kılıçdaroğlu'na hem de Bahçeli'ye kabul ettirilmiş ve onlara teklifi kimin götürüp, kimin açıklayacağı dahi talim edilmiş. O anlaşılıyor.
Öyleyse bu işleri kotaran kim ve amacı ne?
İslam İşbirliği Teşkilatı 1969 yılında ABD,İngiltere ve İsrail tarafından Suud işbirlikçilere kurduruluyor. Amaç ise gerçekten İslam Birliği'ne neden olacak böyle bir yapılanmanın kendileri dışında oluşumunu engellemek.
Yani İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Birliğini engellemek için kurulmuş. Türkiye Çağlayangil ve Demirel tarafından 1975 de üye yapılmış ve en üst düzey katılımı ilk Kenan Evren yapmış.(Cumhurbaşkanı olarak)
Demek ki İslam İşbirliği Teşkilatı sekreterliği yapmak tek başına yeterli bir kriter değil.
Geçelim diğer kriterlere...
Yozgatlı Müderris İhsan Efendi'nin oğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu. Temiz bir aileden geliyor.1924 yılında babası Kahire'ye eğitim için gitmiş.Ulusalcılar "şapka devrimine karşı gitti" diyorlar ama bu yanlış çünkü şapka devrimi 25 Kasım 1925 tarihine denk geliyor ve yaklaşık iki yıl sonra olmuş.
İngiltere Ortadoğu'da işbirlikçi ararken onun kimliğine bakar aslını soruştururdu.Genellikle Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar gibi gayrimüslimlerle çalışırlardı.
Siyonist Yahudilerin tercihi ise belliydi ve illa ki mason olacak, ırkı önemli değil.
ABD ise kendisi zaten ırksız bir millet olduğu için kişilerin aslı ile hiç ilgilenmiyor ve doğrudan fikirlerine bakıyor.Fikirleri kendi çıkarları ile bağdaşıyor mu, kullanılabilir mi, satın alınabilir mi, istedikleri zaman azledebilirler mi vb kriterlere bakıyor.
Aslında Ekmeleddin İhsanoğlu ile Tayyip Erdoğan arasında bir iki istisna dışında hiç bir fark yok. O halde istisnalar neler?
İşte istisnalar:
Ekmeleddin İhsanoğlu Suriye'de daha fazla kan dökülmemesi için Esad'la uzlaşılarak demokratik sisteme geçişi savunurken Erdoğan "Esad mutlaka gitmeli, ondan sonra demokratik sistem kurulmalı" çizgisinde kaldı.Erdoğan'ın Suriye'deki çizgisi ABD ile örtüşürken İhsanoğlu ABD ile farklı düşündü.
Mısır'da ise tam tersi oldu. İnsanoğlu ABD ile örtüşürken Erdoğan farklı çizgide kaldı.
Peki ABD, İngiltere ve İsrail için bu istisnalar önemli midir? Bize göre hiç önemli değildir ve yazı tura atılmak isteniyor, yazı gelirse onların dediği olacak, tura gelirse de öyle.
En belirleyici ortak nokta ise şu:
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Yozgat'ta gazetecilere verdiği cevap:
TERÖRİZMLE MÜCADELE TERÖRİSTİ ÖLDÜRMEKLE BİTMEZ
AHMET TÜRK (HDP ÇIKARACAK)
VE BİLİNMEYEN BİR KİŞİ DAHA (VE BELKİ DE EN GÜÇLÜ 2. ADAY DA O OLACAK)
AMA ALİMLERİN HADİS YORUMLARI NASIL GERÇEKLEŞEBİLİR SORUSUNA CEVAP ARARSAK 10 AĞUSTOS'DA R.T.ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI OLACAĞINI RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİZ.
YAZI MI, TURA MI?
CHP ve MHP'nin çatı adayı Kılıçdaroğlu ve Bahçeli tarafından belirlendi. Ekmeleddin İhsanoğlu.
Niçin 'İhsanoğlu' sorusunun cevabını Kılıçdaroğlu ile Bahçeliden bekleyen daha çoook bekler.
Belgesi ise şudur:
Kılıçdaroğlu bugün Bahçeli'ye bir isim götüreceğini açıklamıştı ama Bahçelinin de hemen kabul edip "tamam anlaştık" diyeceğinden hiç söz etmemişti.
Bahçeli'nin " Kılıçdaroğlu bir isim getirdi, kurullarımızda görüşüp -veya süre istedik- yarın kendisine bir cevap vereceğiz" demesi gerekmez miydi? Ne zaman düşündün de karar verdin de kabul ettin de açıkladın MÜBAREK...
DEMEK İSTEDİĞİMİZ ŞUDUR:
Ekmeleddin İhsanoğlu ismi önceden hem Kılıçdaroğlu'na hem de Bahçeli'ye kabul ettirilmiş ve onlara teklifi kimin götürüp, kimin açıklayacağı dahi talim edilmiş. O anlaşılıyor.
Öyleyse bu işleri kotaran kim ve amacı ne?
İslam İşbirliği Teşkilatı 1969 yılında ABD,İngiltere ve İsrail tarafından Suud işbirlikçilere kurduruluyor. Amaç ise gerçekten İslam Birliği'ne neden olacak böyle bir yapılanmanın kendileri dışında oluşumunu engellemek.
Yani İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Birliğini engellemek için kurulmuş. Türkiye Çağlayangil ve Demirel tarafından 1975 de üye yapılmış ve en üst düzey katılımı ilk Kenan Evren yapmış.(Cumhurbaşkanı olarak)
Demek ki İslam İşbirliği Teşkilatı sekreterliği yapmak tek başına yeterli bir kriter değil.
Geçelim diğer kriterlere...
Yozgatlı Müderris İhsan Efendi'nin oğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu. Temiz bir aileden geliyor.1924 yılında babası Kahire'ye eğitim için gitmiş.Ulusalcılar "şapka devrimine karşı gitti" diyorlar ama bu yanlış çünkü şapka devrimi 25 Kasım 1925 tarihine denk geliyor ve yaklaşık iki yıl sonra olmuş.
İngiltere Ortadoğu'da işbirlikçi ararken onun kimliğine bakar aslını soruştururdu.Genellikle Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar gibi gayrimüslimlerle çalışırlardı.
Siyonist Yahudilerin tercihi ise belliydi ve illa ki mason olacak, ırkı önemli değil.
ABD ise kendisi zaten ırksız bir millet olduğu için kişilerin aslı ile hiç ilgilenmiyor ve doğrudan fikirlerine bakıyor.Fikirleri kendi çıkarları ile bağdaşıyor mu, kullanılabilir mi, satın alınabilir mi, istedikleri zaman azledebilirler mi vb kriterlere bakıyor.
Aslında Ekmeleddin İhsanoğlu ile Tayyip Erdoğan arasında bir iki istisna dışında hiç bir fark yok. O halde istisnalar neler?
İşte istisnalar:
Ekmeleddin İhsanoğlu Suriye'de daha fazla kan dökülmemesi için Esad'la uzlaşılarak demokratik sisteme geçişi savunurken Erdoğan "Esad mutlaka gitmeli, ondan sonra demokratik sistem kurulmalı" çizgisinde kaldı.Erdoğan'ın Suriye'deki çizgisi ABD ile örtüşürken İhsanoğlu ABD ile farklı düşündü.
Mısır'da ise tam tersi oldu. İnsanoğlu ABD ile örtüşürken Erdoğan farklı çizgide kaldı.
Peki ABD, İngiltere ve İsrail için bu istisnalar önemli midir? Bize göre hiç önemli değildir ve yazı tura atılmak isteniyor, yazı gelirse onların dediği olacak, tura gelirse de öyle.
En belirleyici ortak nokta ise şu:
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Yozgat'ta gazetecilere verdiği cevap:
TERÖRİZMLE MÜCADELE TERÖRİSTİ ÖLDÜRMEKLE BİTMEZ
Yozgat'da
basın mensuplarının sorusu üzerine Usame bin
Ladin'in öldürülme haberlerini de yakından takip ettiklerini de belirten Ekmeleddin İhsanoğlu, şöyle demişti:
Ladin'in öldürülme haberlerini de yakından takip ettiklerini de belirten Ekmeleddin İhsanoğlu, şöyle demişti:
"Bu
durumu terörizmle mücadele konusunda yeni bir dönemin
başlangıcı olarak görmek isteriz. Tabi Usame bin Ladin ve
kendisine bağlı olan grup, bir çok masum insanın ölmesine
sebep olmuştur. Biz teşkilat olarak ve ben genel sekreter
olarak terör aktivitelerini telin ettik, kınadık. Bizim bu
konudaki ilkeli pozisyonumuz bellidir. İslamiyet hiçbir zaman
bu gibi cinayetlere cevaz vermediği gibi, bunları reddeden bir
değerlerin olduğunu söylüyoruz. Buna bağlı olarak şunu
belirttik. Terörizmle mücadele, teröristi öldürmekle bitmez.
başlangıcı olarak görmek isteriz. Tabi Usame bin Ladin ve
kendisine bağlı olan grup, bir çok masum insanın ölmesine
sebep olmuştur. Biz teşkilat olarak ve ben genel sekreter
olarak terör aktivitelerini telin ettik, kınadık. Bizim bu
konudaki ilkeli pozisyonumuz bellidir. İslamiyet hiçbir zaman
bu gibi cinayetlere cevaz vermediği gibi, bunları reddeden bir
değerlerin olduğunu söylüyoruz. Buna bağlı olarak şunu
belirttik. Terörizmle mücadele, teröristi öldürmekle bitmez.
Terörizmle mücadele, terörizmin sebeplerini, terörizme sebebiyet veren
faktörlerin ortadan kaldırılması, bunlar arasında da siyasi haksızlıkların
giderilmesidir. Gasp edilen meşru hakların sahiplerine riayet edilmesi
şeklindedir. Bunlar bir bütün olarak ele alınmadığı zaman, terörizm hadisesi
teröristleri tek tek öldürmekle halledilmeyecektir. Tabu bu benim söylediğim
sözlerden, terörizmle güvenlik mücadelesi ve askeri müdahale yapmayalım manası
çıkmamalı. Bunlar devam ederken bu olaya bir bütün olarak bakmayı da ihmal
etmeyelim." (BİZ BUNA AÇILIM DİYORUZ)
ŞU İFŞAATI DA YAPARAK TAMAMLAYALIM:
EN AZ İKİ CUMHURBAŞKANI ADAYI DAHA ÇIKARILACAK. YANİ EN AZ DÖRT ADAY OLACAK.
R.T.ERDOĞAN
E.İHSANOĞLUAHMET TÜRK (HDP ÇIKARACAK)
VE BİLİNMEYEN BİR KİŞİ DAHA (VE BELKİ DE EN GÜÇLÜ 2. ADAY DA O OLACAK)
AMA ALİMLERİN HADİS YORUMLARI NASIL GERÇEKLEŞEBİLİR SORUSUNA CEVAP ARARSAK 10 AĞUSTOS'DA R.T.ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI OLACAĞINI RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİZ.
14 Haziran 2014 Cumartesi
SONER YALÇIN’IN YAZISI (IŞİD)
SONER YALÇIN’IN
YAZISI (IŞİD)
YAZIDA DÜŞÜNCELERİ ZORLAYAN TESPİTLER VAR
İŞTE O YAZI:
Tarih: 2
Nisan 1982
Arjantin
burnunun dibindeki Falkland Adası’nı işgal etti. İngiltere dünyanın öteki
ucundaki küçük sömürgesinin elinden çıkmasına razı olmadı; 20 gün sonra
müdahale etti. Altı hafta süren savaşın ardından Arjantin teslim oldu ve işgal
ettiği toprakları terk etti. Savaşın siyasal sonuçları da oldu:
Arjantin’de
faşist General Leopoldo Galtieri rejimi yıkıldı.
Başbakan
Margaret Thatcher, 1979’da iktidara gelmişti ve uyguladığı neoliberal ekonomik
politikalarla kamuoyunun tepkisini çekiyordu. Fakat… 1983 genel seçimine kısa
süre kala Falkland’ta zafer kazanması prestijini artırdı; oy patlaması yaparak
iktidarını devam ettirdi.
Naomi Klein
adını duydunuz mu?
“Şok
Doktrin: Felaket Kapitalizmin Yükselişi” kitabının yazarı.
Küresel
sermayenin bilinçsiz seçmeni nasıl etkilediğini örnek olaylar vererek yazdı.
Normal
koşullar altında insanların kabul etmeyeceği siyasal yapı-ekonomik sistem şok
doktrinle kabul edilir hale getiriliyordu. Başına gelen beklenmedik bir felaket
sonrasında şaşıran, ne yapacağını bilemeyen, şoka giren halk; daha önceleri
kabul etmeyip karşı çıktığı yaptırımlara boyun eğmek durumunda kalıveriyordu!
İngiltere’de;
neoliberal politikalarla yoksullaşmaya başlayan büyük kitleler, Falkland
Savaşı’nın yarattığı milli duygularla oyunu Thatcher’dan yana kullanıvermişti.
Bu girişi
yapmamın nedeni; Musul işgaline bir başka açıdan da bakmanızı sağlamaktır!
“Musul
Fatihi” Erdoğan
Yazmak
tartışmaktır.
Sürü’leşmeyi
reddelim ve sorularımızın peşinden gidelim. Örneğin…
Erdoğan
Musul’a girerse ne olur? Tabii ki,”Musul Fatihi” olarak Çankaya Köşkü’ne çıkar!
Cumhurbaşkanı
olabilmek için Erdoğan’ın tek ihtiyacı, milli duyguları kabartacak bir
operasyondur.
Eğer…
2’si çocuk,
3’ü kadın 48 Türk esir alınmamış olsaydı; Türkiye kamuoyu Musul işgaliyle bu
kadar yakından ilgilenir miydi? Sanmam.
Peki…
Musul Türk
Konsolosluğu işgali sürpriz miydi? Hayır. Başkonsolos Öztürk Yılmaz, “IŞİD
Musul’u ele geçirebilir” uyarısında bulundu.
Musul Valisi
Useyil Nuceyfi kentten kaçmadan önce Başkonsolos Yılmaz’ı arayıp konsolosluğu
terk etmelerini istiyor.
Yine…
Konsolosluk
işgalinden bir gün önce MHP Milletvekili Sinan Oğan TBMM kürsüsünde, “besleyip
büyüttüğünüz IŞİD Musul Başkonsolosluğumuzun etrafını sarmış durumda” dedi.
Hürriyet’ten
İpek Yezdari konsoloslukta çalışan Iraklı bir Türkmen’e ulaştı. Konsolos
çalışanı “IŞİD’in silahlı adamları pazartesi günü konsolosluğa gelip
çalışanlara ‘Buradan çıkın’ dediler” diye konuştu.
Demek ki…
IŞİD’in
Musul’a gireceğini, Türk konsolosluğunu basacağını sağır sultan bile biliyor.
Öyle ki…
Kanal D
Haber Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar; twitter hesabından Musul’daki
Cemaat okullarının IŞİD baskınından 3 gün önce tahliye edildiğini yazdı. “Musul
baskını davul çala çala geldi; kentteki Fetullah Gülen okulları 3 gün önce
tahliye edililiyor; Başkonsolosluk sanki baskını bekliyor. Musul’da Cemaat
okulları bile perşembenin gelişini çarşambadan (hatta salı) biliyor;
Başkonsolosluk baskını öngöremiyor. İstihbarat sıfır mı?”
Erdoğan’ın
ve Türk Dışişleri’nin bunları bilmemesi imkansız.
O halde…
Sormalıyız;
niye göz yumdular?
Beceriksizlikten
mi?
Başka bir
sebebi var mı?..
Türk
Bayrağı’nın indirilişi…
Musul Türk
Konsolosluğu’nun işgali…
Ülkedeki
milli hassasiyet doruğa ulaştı.
Yakında
yandaş medya başlar:
Atatürk’ün
vasiyeti vardı; Musul alınmalıdır! Doğrudur. Fakat vasiyetini doğru okumak
gerekir; vasiyetinin içeriği değiştiriliyor ve bunu ilk Turgut Özal yaptı.
Erdoğan’la bir daha deneyecekler? Amaçları Kuzey Irak’taki Kürtler’i Araplara
karşı koruyacak Türk Ordusu’ndan bir tampon oluşturmaktır.
Özal
başaramadı. Erdoğan başaracak mı?
Erdoğan’a
“zafer” gerekiyor; askeri ya da diplomatik!
Erdoğan,
satranç tahtasındaki at
Fakat…
Ortadoğu bir
satranç tahtasıdır; tek hamleye bakarak oyunu okuyamazsınız; birçok hamleyi
görmek zorundasınız. Oyun bin bir olasılıklar üzerine kuruludur.
En önemlisi,
satrançta oyununuzu belirleyen rakip tarafın hamleleridir.
Yani;
Erdoğan’ın bir planı varsa Maliki’nin ya da Esad’ın da stratejisi vardır.
Bildiğinize
eminim; tahta üzerindeki “şah”, İsrail; “vezir” ise ABD’dir! Tüm oyun şahı
korumak üzerinedir. En etkili eleman vezir’dir. İkinci etkili eleman kale’dir.
Fil ve at ise, üçüncü etkili elemandır. Fil oyun başında değil sonunda
etkilidir; yani Esad’dır. At ise oyun başında etkilidir oyun sonunda
etkisizdir; yani Erdoğan’dır.
IŞİD piyon
bile değildir! Çerez’dir! İstense bir kaşık suda boğulur!
O halde…
Dünyanın en
önemli petrol bölgesini bu kadar kolay nasıl ele geçiriverdi?
Irak Ordusu
bir tek mermi atmadan petrol kenti Musul‘u IŞİD’e neden bırakıverdi?
IŞİD
arkasında hangi güç/devlet var?
Dün bu
köşede yazdım:
Erdoğan’ın
İsrail’le “metres” ilişkisi var.
Erdoğan’ın
İmralı ve Kandil’le “metres” ilişkisi var.
Peki…
Erdoğan’ın
IŞİD ile de “metres” ilişkisi var mı?
Irak Meclisi
Güvenlik ve Savunma Komisyonu Başkan Yardımcısı İskender Vetut, “IŞİD’den ele
geçirilen bazı silahların İsrail yapımı olduğunu tespit ettik. Asıl hedefi Arap
ülkelerini kaosa sürüklemektir” dedi.
Hiç
şaşırtıcı değil; plan belli: Irak’ı üçe bölmek:
Sünni
Kürtler, Şii Araplar ve Sünni Araplar.
Keza Suriye
de bölünmek isteniyor.
Ve Türkiye
de…
Bölgede ulus
devletlere düşmanlığın nedeni küçük devletçikler oluşturmaktır.
Sünni
Türkler, Alevi Türkler ve Sünni Kürtler’den oluşan parçalanmış bir Türkiye
istemiyorlar mı?
Canım
kardeşim AKP’li…
Irak ve
Suriye sana ayna görevi yapıyor; ama sen bunları anlamamakta inat ediyorsun.
Çünkü,
şok’tasın!..
13 Haziran 2014 Cuma
TÜRKİYE'YE OYNANAN ŞEREFSİZ OYUN (IŞİD-KÜRDİSTAN OYUNU)
TÜRKİYE'YE OYNANAN ŞEREFSİZ OYUN (IŞİD-KÜRDİSTAN OYUNU)
Kıymetli takipçilerimiz; dün geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı babamı kaybettim. Allah Rahmet Eylesin.
O nedenle bir müddet paylaşım yapamayacağım.Ancak gündem çok acil olduğu için kısaca bu yazıyı paylaşmak elzemdir.
IŞİD İsrail tarafından kullanılan bir taşeron örgüttür. IŞİD ile Kürt bölgeleri işgal edilip Peşmerge ile Barzani'ye verilmek isteniyor. Böylece Barzani Irak Merkezi Yönetimi, Şİİ'ler ve hatta İran ile karşı karşıya gelmeden Kürdistan kurulması amaçlanıyor. Çünkü Barzani Irak Merkezi Hükümeti ile savaşarak bağımsızlık ilan edemez, İran Barzani'yi yerle bir eder.
Bu nedenle Türkiye elçiliği basıldı ve Türkiye'nin can kaybı hassasiyetleri kullanılarak Türkiye şah mat edilmek isteniyor.
( Bunu da sürekli söylüyoruz: Can kaybetmeden vatan korunmaz.Korunsaydı Çanakkale'de üç yüz bin şehid vermeye gerek kalmazdı. Şehid vermek vatanı korumak için gerekiyorsa verilir ve bu çok büyük bir şereftir.)
Oldu bitti ile Kürt bölgeleri Barzani'ye verilecek, Irak Merkezi Hükümeti de bir şey yapamayacak, karşılığında IŞİD'e de Suriye ve Irak'ın Kürt bölgeleri dışında farklı bir coğrafya (Sünni bölgesi) vaad ediliyor.
Esas amaç KÜRT DEVLETİ'dir.
TÜRKİYE TAM BU NOKTADA IŞİD'İ KONTROL ALTINA ALABİLİR.ÇÜNKÜ IŞİD'E VERİLEN VAATLER DE TUTULMAYACAK VE IŞİD YOK OLACAKTIR.ÇÜNKÜ BAĞDAT'A 50 KM KALMIŞ IŞİD'İ İRAN HEDEF ALIR VE MUKTEDA EL SADR GİBİ ŞİİLER GÜNEYDE IŞİD'İ YOK EDERLER.
MÜMKÜNSE TÜRKİYE ACİLEN IŞİD YÖNETİMİNİ KONTROL ETMELİ VE BARZANİ'Yİ YOK ETTİRMELİDİR. IŞİD'İ İSRAİLİN ELİNDEN ALAMAZSA DERHAL İRAN İLE ANLAŞMALI VE HEM BARZANİYİ HEM DE IŞİD'İN İKİSİNİ BİRDEN YOK ETMELİDİRLER.
AKSİ HALDE HEM TÜRKİYE HEM DE İRAN ÇOK BÜYÜK TEHDİT ALTINDADIR. TÜRKİYE VE İRAN GİDERSE İSLAM GİTMİŞ DEMEKTİR.
BİR KAÇ GÜN YOKUZ ALLAH'A EMANET OLUNUZ.
Kıymetli takipçilerimiz; dün geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı babamı kaybettim. Allah Rahmet Eylesin.
O nedenle bir müddet paylaşım yapamayacağım.Ancak gündem çok acil olduğu için kısaca bu yazıyı paylaşmak elzemdir.
IŞİD İsrail tarafından kullanılan bir taşeron örgüttür. IŞİD ile Kürt bölgeleri işgal edilip Peşmerge ile Barzani'ye verilmek isteniyor. Böylece Barzani Irak Merkezi Yönetimi, Şİİ'ler ve hatta İran ile karşı karşıya gelmeden Kürdistan kurulması amaçlanıyor. Çünkü Barzani Irak Merkezi Hükümeti ile savaşarak bağımsızlık ilan edemez, İran Barzani'yi yerle bir eder.
Bu nedenle Türkiye elçiliği basıldı ve Türkiye'nin can kaybı hassasiyetleri kullanılarak Türkiye şah mat edilmek isteniyor.
( Bunu da sürekli söylüyoruz: Can kaybetmeden vatan korunmaz.Korunsaydı Çanakkale'de üç yüz bin şehid vermeye gerek kalmazdı. Şehid vermek vatanı korumak için gerekiyorsa verilir ve bu çok büyük bir şereftir.)
Oldu bitti ile Kürt bölgeleri Barzani'ye verilecek, Irak Merkezi Hükümeti de bir şey yapamayacak, karşılığında IŞİD'e de Suriye ve Irak'ın Kürt bölgeleri dışında farklı bir coğrafya (Sünni bölgesi) vaad ediliyor.
Esas amaç KÜRT DEVLETİ'dir.
TÜRKİYE TAM BU NOKTADA IŞİD'İ KONTROL ALTINA ALABİLİR.ÇÜNKÜ IŞİD'E VERİLEN VAATLER DE TUTULMAYACAK VE IŞİD YOK OLACAKTIR.ÇÜNKÜ BAĞDAT'A 50 KM KALMIŞ IŞİD'İ İRAN HEDEF ALIR VE MUKTEDA EL SADR GİBİ ŞİİLER GÜNEYDE IŞİD'İ YOK EDERLER.
MÜMKÜNSE TÜRKİYE ACİLEN IŞİD YÖNETİMİNİ KONTROL ETMELİ VE BARZANİ'Yİ YOK ETTİRMELİDİR. IŞİD'İ İSRAİLİN ELİNDEN ALAMAZSA DERHAL İRAN İLE ANLAŞMALI VE HEM BARZANİYİ HEM DE IŞİD'İN İKİSİNİ BİRDEN YOK ETMELİDİRLER.
AKSİ HALDE HEM TÜRKİYE HEM DE İRAN ÇOK BÜYÜK TEHDİT ALTINDADIR. TÜRKİYE VE İRAN GİDERSE İSLAM GİTMİŞ DEMEKTİR.
BİR KAÇ GÜN YOKUZ ALLAH'A EMANET OLUNUZ.
11 Haziran 2014 Çarşamba
MÜSTERİH OLALIM (IŞİD)
MÜSTERİH OLALIM (IŞİD)
Müsterih olalım çünkü IŞİD'in elindeki hem konsolosluk görevlilerine hem de şoförlerimize hiç bir şey olmayacak.Hepsi de sağ salim getirilecek İnşaallah.
Nereden biliyoruz da yazıyoruz?
Süleyman Şah Türbesi' nden biliyoruz.İddiamızın delilleri orada da vardı.
Müsterih olalım çünkü IŞİD'in elindeki hem konsolosluk görevlilerine hem de şoförlerimize hiç bir şey olmayacak.Hepsi de sağ salim getirilecek İnşaallah.
Nereden biliyoruz da yazıyoruz?
Süleyman Şah Türbesi' nden biliyoruz.İddiamızın delilleri orada da vardı.
10 Haziran 2014 Salı
MÜTHİŞ AKP Lİ HAKAN ALBAYRAK'IN HEZEYAN YAZISINDAN
MÜTHİŞ AKP Lİ HAKAN ALBAYRAK'IN HEZEYAN YAZISINDAN
AKP' nin en fanatik yazarlarından Hakan Albayrak Star gazetesinde yazdığı son yazısında "Bayrak Olayını, Açılımı" yazmış ve öneriler getirmiş. İşte yazının son kısmı:
AKP' nin en fanatik yazarlarından Hakan Albayrak Star gazetesinde yazdığı son yazısında "Bayrak Olayını, Açılımı" yazmış ve öneriler getirmiş. İşte yazının son kısmı:
"At izinin it
izine karıştığı şu günlerde sağduyuya her zamankinden daha çok muhtacız. Biliyorum, ortam müsait değil gibi gözüküyor,
ama çözüm düşmanlarının elindeki son iki kozdan biri olan (diğeri demokratik
özerklik) şu anadilde eğitim meselesinin çözümü için artık harekete geçmek
lazım. PKK ve HDP’deki savaş çığırtkanları onu da beğenmeyeceklerdir; fakat
anadilde eğitimin önünü açan bir kanun, PKK-HDP tabanını oluşturan Kürtlerin
ezici çoğunluğunu şiddete dönüşün asla kabul edilemezliğine kesin olarak ikna
edecektir ve şimdi 25 Kürt anası PKK’dan çocuklarını geri almak için oturma
eylemi yapıyorsa o zaman bu sayı 2500’e çıkacaktır inşaallah. Mahalli
idarelerin yetkilerini de arttırdık mı, şiddet taraftarları iyice
marjinalleşir. Mayınlı araziyi tamamen temizleyelim ki, barış süreci
patlamalara maruz kalmasın. Çözüm yolunda her şeye rağmen tam yol ileri!"
Kısaca Hakan Albayrak bu yazısında şunu diyor:
- Kürtlere ana dilde eğitim kanunu çıkarılsın.
- Özerkliğe giden yolda mahalli idarelerin yetkileri artırılsın.
VAY BEE... ADAMIN AKLINA BAKAR MISINIZ?
GEREKÇESİ DE NEYMİŞ?
Eğer bu tavizler verilirse Kürt halkı PKK'ya itibar etmezmiş ve PKK bitermiş.
BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLURSAN İŞTE BÖYLE CAHİL BİR GAZETECİ OLURSUN.
ÖNCE ŞU SORULARA CEVAP VER SONRA FİKİR PAYLAŞ:
CEVAPLARI DA YANINDA VERELİM DE ACİLEN ÖĞREN BİLGİ SAHİBİ OL.
1) Kürt Halkı, Devletimiz bu PKK'ya taviz verdiği zamanlarda mı, yoksa hiç taviz vermeyip kararlı bir şekilde tepesine vurduğu zamanlarda mı PKK'ya itibar etmiştir?
EL CEVAP
PKK bu güne kadar beş defa bitme noktasına gelmiştir. Kahraman güvenlik güçlerimiz tam PKK'yı bitirmek üzere iken ABD ve uşakları devreye girmiş ve tamamen bitirilmesine engel olmuşlar ve bir barış süreci başlatmışlardır.(Kan uykusu filmini seyretmeyen gazetecilik yapamaz)
Devlet, PKK'ya vurduğu ve gücünü gösterdiği anda PKK'nın itibarı bitmiş ve Kürtler de hiç itibar etmemişlerdir ve PKK güçlenmemiştir. Ne zaman taviz verildiyse o zaman Kürtler de PKK'da bir itibar var zannetmişler ama yine de PKK ya katılmamışlardır.
Barış dönemlerinde PKK ya katılımlar İsrail'in verdiği Dolarların gariban Kürt çocuklarına maaş olarak dağıtılması sayesinde olmuştur.Hali vakti yerinde hangi Kürt gidip PKK'ya katılmıştır? PKK hiç bir zaman bir Kürt gencini gönüllü olarak dağa çıkaramamıştır.Ya maaş karşılığı ya da kaçırarak dağa çıkarmışlardır.
Sen ne cahil bir gazetecisin? Hangi ana, baba üç ay sonra ölüsü gelecek çocuğunu gönüllü olarak dağa gönderir? Ama senin gibi yazarlar üç ay sonra ölüsü gelmeyecek derse o ana babalar da belki o dolarların hatırına gönderebilir değil mi?
2) Verilen her tavizde Kürtler,bu tavizi kendilerini çok seven Devletimizin verdiğini mi düşünecekler yoksa PKK'nın söke söke aldığını mı düşünecekler?
3) Eğer Devletimizin kendilerini sevdiği için verdiğini düşüneceklerse o zaman niçin PKK'yı muhatap aldığımızı sormayacaklar mı? Madem bizi seviyorsunuz o zaman niçin "PKK istediği için yapıyoruz gibi davranıyorsunuz" demeyecekler mi? O PKK onlara "biz bu hakları söke söke alıyoruz" demeyecek mi?
4) AÇILIM'dan hemen önce PKK yine bitme noktasında değil miydi? Şu an ne olduğunu, nasıl olduğunu göremiyor musun? PKK tarihinin en itibarlı dönemine ulaşmadı mı? Açılımın kendisi bir taviz değil mi? PKK nın muhatap alınması itibarını yükseltmedi mi? Şu andan itibaren verilen her taviz PKK'ya verilen bir taviz olmayacak mı? Belediye başkanları PKK lı değil mi? Yetkileri artınca ne yapacakları biliniyor mu?
5) "Kürtçeyi serbest bırakalım, Özerklik verelim PKK biter" diyorsun. Açılım zaten bir taviz değil miydi ve açılım PKK yı bitirdi mi?
CAHİL ALBAYRAK! BİLİYORSAN KONUŞ FİKİR ALSINLAR, BİLMİYORSAN SUS ADAM SANSINLAR.
TAŞERONLAR SAVAŞIYOR
TAŞERONLAR SAVAŞIYOR AMA
IŞİD Musul'u, Selahattin'in Tuzhurmatu İlini işgal etti. Kerkük'ün işgali an meselesi.
Irak ve özellikle Suriye taşeron birliklerle dolu ve her birinin patronları sahada onları birbirleriyle savaştırıyor.
Ancak bir taşeronun diğerlerine ezici bir üstünlük sağlaması her şeyi alt üst edebilir ve taşeronlar yerine patronlar sahaya inmek zorunda kalabilir.
IŞİD konusunda çok fazla yazılabilecek, bir o kadar da yazılamayacak şeyler var. Kısaca iki resim ve Irak Meclis Başkan'ı Nuceyfi'nin bir açıklaması ile düşünceleri zorlayalım.
Bu iki resim çok yeni ve Musul'u ele geçiren IŞİD birliklerinin Musul'daki görüntüleri. Dün Musul'da çekilmiş.
Şimdi iki resim arasındaki farklara çok dikkatli bakınız..
İşte ikinci resim:
İki resim de aynı gün yani dün çekilmiş.İki resimde de IŞİD' liler var.İki resimde de silahlı kişiler sivil kişiler.
AMA BİRİNCİ RESİMDEKİ IŞİD MİLİTANLARI GERÇEK SİVİLLER YANİ GÖNÜLLÜ SİVİLLER OLMASINA KARŞIN İKİNCİ RESİMDEKİLER KESİNLİKLE SİVİL DEĞİLDİR VE BUNLAR ÖZEL TİMDİR. ŞİMDİ RESİMLERE TEKRAR BAKINIZ LÜTFEN.
Bu özel birlikler önden direnişi kırıyor, savaşı kazanıyor, ele geçirdikleri yerleri de birinci resimdeki yardımcılarına emanet ediyor, onlar da IŞİD adına kurtarılmış bölgenin bekçiliğini yapıyorlar.
Şimdi de NUCEYFİ'nin açıklamasına gelelim:
Irak Meclis Başkanı Nuceyfi dün Irak'ın genelinde seferberlik istedi ve IŞİD'e karşı savaş çağrısı yaptı.Ayrıca IŞİD'in arkasında büyük bir devlet olduğunu ama şimdi açıklayamayacağını belirtti.
Nuceyfi'nin tahmini doğru da olabilir yanlış da. Doğrusunu bir ay sonra yazmamız daha uygun olur ama yanlışını hemen yazalım:
IŞİD Zerkavi tarafından kuruldu. El Kaide'ye bağlandı. İlk kurucuları Saddam'ın subayları. Ancak Suriye karıştıktan sonra Rakka merkezli kurulan IŞİD Irak'taki IŞİD'ten daha hızlı gelişme gösterince Irak IŞİD'ine de sahip oldu.Öyle ki Suriye IŞİD'i Irak IŞİD'inin 30 liderini öldürerek Irak IŞİD'inin de kontrolünü tamamen eline geçirdi.Gerekçeleri Irak IŞİD'inin başarısız olmasıydı.Bu olay yenidir.
Liderleri beş defa değişti ve her değişme taşeron örgütün kontrolünün de el değiştirmesine neden oldu.
Süfyan'ın Ordusu olarak kuruldu ama Süfyan'ın Ordusu olarak kalıp kalmayacağı bir kaç ay sonra belli olacak.
Hadis yorumlarında bildirilen Karkısa'da Mervanilerle Abbasiler arasında yapılacak olan ve 100 bin kişinin öleceği savaş şu an çıkmak üzeredir ve bu savaşta Mervanileri IŞİD, Abbasileri de Irak Merkezi Hükümeti temsil etmektedir Allahu Alem.
Bu olayın ikinci bir açıklaması daha vardır ki o da şu sorunun cevabına bakar:
Acaba Barzani IŞİD ile savaşı göze alır mı? Kuzey Iraktan çelişkili açıklamalar geldi. Bir açıklama "hazırız, Barzani'den emir bekliyoruz" derken. Barzani "Merkezi Irak Yönetiminden izin istiyoruz" dedi. Irak Merkezi yönetimi zaten genel seferberlik ilan etmiş. Bunlar çelişki teşkil ediyor.
Biz yine hadis yorumlarına göre ikinci açıklamayı yapalım.
Eğer Barzani IŞİD ile savaşırsa bu savaşın sonucuna göre Mervanilerin kim olduğu ortaya çıkar. IŞİD kazanırsa Abbasilerle savaşacak olan Mervaniler IŞİD olur. Yok eğer Barzani kazanırsa Abbasilerle savaşacak olan Kürtler olur ki bu da ikinci ihtimaldir.
Yani Mervaniler Emeviler de olabilir Kürtler de.Ama Abbasoğlulları bellidir ve Irak Merkezi Hükümetidir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
IŞİD'in Musul,Selahaddin ve Kerkük işgalleri mutlaka büyük bir savaşa neden olacak ve o da KARKISA savaşı olacaktır Allahu alem.
IŞİD Musul'u, Selahattin'in Tuzhurmatu İlini işgal etti. Kerkük'ün işgali an meselesi.
Irak ve özellikle Suriye taşeron birliklerle dolu ve her birinin patronları sahada onları birbirleriyle savaştırıyor.
Ancak bir taşeronun diğerlerine ezici bir üstünlük sağlaması her şeyi alt üst edebilir ve taşeronlar yerine patronlar sahaya inmek zorunda kalabilir.
IŞİD konusunda çok fazla yazılabilecek, bir o kadar da yazılamayacak şeyler var. Kısaca iki resim ve Irak Meclis Başkan'ı Nuceyfi'nin bir açıklaması ile düşünceleri zorlayalım.
Bu iki resim çok yeni ve Musul'u ele geçiren IŞİD birliklerinin Musul'daki görüntüleri. Dün Musul'da çekilmiş.
Şimdi iki resim arasındaki farklara çok dikkatli bakınız..
İşte ikinci resim:
İki resim de aynı gün yani dün çekilmiş.İki resimde de IŞİD' liler var.İki resimde de silahlı kişiler sivil kişiler.
AMA BİRİNCİ RESİMDEKİ IŞİD MİLİTANLARI GERÇEK SİVİLLER YANİ GÖNÜLLÜ SİVİLLER OLMASINA KARŞIN İKİNCİ RESİMDEKİLER KESİNLİKLE SİVİL DEĞİLDİR VE BUNLAR ÖZEL TİMDİR. ŞİMDİ RESİMLERE TEKRAR BAKINIZ LÜTFEN.
Bu özel birlikler önden direnişi kırıyor, savaşı kazanıyor, ele geçirdikleri yerleri de birinci resimdeki yardımcılarına emanet ediyor, onlar da IŞİD adına kurtarılmış bölgenin bekçiliğini yapıyorlar.
Şimdi de NUCEYFİ'nin açıklamasına gelelim:
Irak Meclis Başkanı Nuceyfi dün Irak'ın genelinde seferberlik istedi ve IŞİD'e karşı savaş çağrısı yaptı.Ayrıca IŞİD'in arkasında büyük bir devlet olduğunu ama şimdi açıklayamayacağını belirtti.
Nuceyfi'nin tahmini doğru da olabilir yanlış da. Doğrusunu bir ay sonra yazmamız daha uygun olur ama yanlışını hemen yazalım:
IŞİD Zerkavi tarafından kuruldu. El Kaide'ye bağlandı. İlk kurucuları Saddam'ın subayları. Ancak Suriye karıştıktan sonra Rakka merkezli kurulan IŞİD Irak'taki IŞİD'ten daha hızlı gelişme gösterince Irak IŞİD'ine de sahip oldu.Öyle ki Suriye IŞİD'i Irak IŞİD'inin 30 liderini öldürerek Irak IŞİD'inin de kontrolünü tamamen eline geçirdi.Gerekçeleri Irak IŞİD'inin başarısız olmasıydı.Bu olay yenidir.
Liderleri beş defa değişti ve her değişme taşeron örgütün kontrolünün de el değiştirmesine neden oldu.
Süfyan'ın Ordusu olarak kuruldu ama Süfyan'ın Ordusu olarak kalıp kalmayacağı bir kaç ay sonra belli olacak.
Hadis yorumlarında bildirilen Karkısa'da Mervanilerle Abbasiler arasında yapılacak olan ve 100 bin kişinin öleceği savaş şu an çıkmak üzeredir ve bu savaşta Mervanileri IŞİD, Abbasileri de Irak Merkezi Hükümeti temsil etmektedir Allahu Alem.
Bu olayın ikinci bir açıklaması daha vardır ki o da şu sorunun cevabına bakar:
Acaba Barzani IŞİD ile savaşı göze alır mı? Kuzey Iraktan çelişkili açıklamalar geldi. Bir açıklama "hazırız, Barzani'den emir bekliyoruz" derken. Barzani "Merkezi Irak Yönetiminden izin istiyoruz" dedi. Irak Merkezi yönetimi zaten genel seferberlik ilan etmiş. Bunlar çelişki teşkil ediyor.
Biz yine hadis yorumlarına göre ikinci açıklamayı yapalım.
Eğer Barzani IŞİD ile savaşırsa bu savaşın sonucuna göre Mervanilerin kim olduğu ortaya çıkar. IŞİD kazanırsa Abbasilerle savaşacak olan Mervaniler IŞİD olur. Yok eğer Barzani kazanırsa Abbasilerle savaşacak olan Kürtler olur ki bu da ikinci ihtimaldir.
Yani Mervaniler Emeviler de olabilir Kürtler de.Ama Abbasoğlulları bellidir ve Irak Merkezi Hükümetidir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
IŞİD'in Musul,Selahaddin ve Kerkük işgalleri mutlaka büyük bir savaşa neden olacak ve o da KARKISA savaşı olacaktır Allahu alem.
9 Haziran 2014 Pazartesi
EY DEVLETİM! İNANMA BU ŞEREFSİZLERE..
EY DEVLETİM! İNANMA BU ŞEREFSİZLERE..
Öcalan ve HDP bayrak indirme olayını kınadılar. Biraz sulandırmaya çalışarak "indiren de çocukmuş" dediler.
HEPSİ YALAN SÖYLÜYOR. HEPSİ BİRBİRİNDEN ŞEREFSİZ.
EY DEVLETİM BUNLARA SAKIN İNANMA.. ÇÜNKÜ:
PKK Marksist, Komünist bir örgüttür ve Lenin'in "iki ileri bir geri taktiği" ile bugünlere gelmiştir.
Yani önce bir saldırı yapacak, baktı ki tepkiler ağır sonra geri adım atacak. Ama aynı saldırı tekrarlandığında eski tepki engellenmiş ve istenilen sonuca bir adım daha yaklaşılmış olacak.
Bayrak indirme olayı da, sokak eylemleri de, molotoflar da, yol kesmeler de hepsi ama hepsi organize eylemlerdir ve ayrılıkçı PKK tarafından yönlendirilmektedir.
"Barış istiyoruz, sürecin devamını istiyoruz" diyerek Devletimizin sopasını bloke ederken Kürt halkını yanlarına devşirmeye devam ediyorlar. Sivilleri terörist yapıp, molotof kokteyli verip eylem yaptırıyorlar, yolları kestiriyorlar,tepede uzun namlulu silahlarla gözetleme ve provokasyon yapıp resmi araçları kurşun yağmuruna tutuyorlar. Askerleri, polisleri tahrik edip ayaklarına ateş açıyorlar.
Asker, polis karşılık verince de "SİVİLLERE ATEŞ AÇILDI" diye ortalığı velveleye veriyorlar.
Bunların hepsi son derece aşağılık, iki yüzlü, alçakça eylemlerdir.
Bayrak indirme olayına Başbakanın verdiği tepki olumludur ancak Lice'de ölen iki kişi için o birlikteki askerlerin silahlarının toplanması ve kimin vurduğunun ortaya çıkarılarak cezalandırılması niyeti doğru bir davranış değildir.
Çünkü tepeden PKK üzerinize ateş ederken ve etmeye de devam edeceği gün gibi ortadayken bundan sonraki olaylarda o askerler ve polisler devletimizi temsil eden silahlarını nasıl kullanacaklar? Kim bu riski alacak? Bunlar düşünülmüyor mu?
PKK "sivil" dedi diye elinde el yapımı bomba ile evleri, araçları ateşe verenler niçin sivil oluyor? Teröristtir bunlar. Niçin PKK'nın tanımını kabul ediyorsunuz?
Ülkenin batısında her hangi bir ilimizde terörle ilgili olmayan adi bir olayda bir polis aracına 102 kurşun isabet etse o silahı kullananlarda kim bilir kaç kurşun bulunur? Yalan mı? Bunlar hep düşünülmelidir.
Bir milyonluk kara kuvvetleri ile dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olan bir devlet üç bin kişilik bir terörist örgütü Kürtler adına muhatap alırsa; o Kürtlere de o PKK "ben güçlüyüm, arkanızda ben varım, çıkın sokağa her yeri yerle bir edin" derse; o zaman o Kürtler de buna inanır ve bu olaylar olur.
"Bu olaylar sürece zarar vermek isteyenler tarafından yapılıyor ve aman sürece zarar gelmesin" sözü ne kadar doğrudur?
Üç bin kişilik bir örgütün yaptığı eylemler midir bunlar?
Ya da dillere dolanan paralelcilerin işi midir, yol kesme, molotof kokteyli ile ev, araç yakma,sokaklarda yürüyüş yapma?
On bin kişi ile bir teröristin cenaze törenine katılanların hepsi mi İsrail ajanı?
Ey Hükümetim! Kürtler bu milletin bir parçasıdır, PKK bu milletten koparıyor, aklını başına topla.
Madem ki adını AÇILIM koyduk.Bundan sonra açılımın başarıya ulaşmasının tek şartı vardır o da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı var edilen silahların tamamının YOK EDİLMESİDİR. PKK ACİLEN YOK EDİLMELİDİR. BAŞKA HİÇ BİR ALTERNATİF,HİÇ BİR ÇÖZÜM YOKTUR.
"VAR" diyen Lenin'in iki ileri bir geri politikasına alet olmuştur vesselam.
Bir tarafta PKK silahlı bir güç olarak duracak, militan sayısını, silah gücünü sürekli artıracak, sokaklar için pasif direnişçiler ordusu kuracak, öbür tarafta da BARIŞ MI OLACAK?
PKK NIN TEK AMACI BU ÜLKEYİ BÖLÜP KOMÜNİST BİR KÜRDİSTAN DEVLETİ KURUP İSRAİL'E BAĞIŞLAMAKTIR. TEK DESTEKÇİSİ DE İSRAİL'DİR. BUNU GÖREMEYEN BU SORUNU ASLA ÇÖZEMEZ..
Öcalan ve HDP bayrak indirme olayını kınadılar. Biraz sulandırmaya çalışarak "indiren de çocukmuş" dediler.
HEPSİ YALAN SÖYLÜYOR. HEPSİ BİRBİRİNDEN ŞEREFSİZ.
EY DEVLETİM BUNLARA SAKIN İNANMA.. ÇÜNKÜ:
PKK Marksist, Komünist bir örgüttür ve Lenin'in "iki ileri bir geri taktiği" ile bugünlere gelmiştir.
Yani önce bir saldırı yapacak, baktı ki tepkiler ağır sonra geri adım atacak. Ama aynı saldırı tekrarlandığında eski tepki engellenmiş ve istenilen sonuca bir adım daha yaklaşılmış olacak.
Bayrak indirme olayı da, sokak eylemleri de, molotoflar da, yol kesmeler de hepsi ama hepsi organize eylemlerdir ve ayrılıkçı PKK tarafından yönlendirilmektedir.
"Barış istiyoruz, sürecin devamını istiyoruz" diyerek Devletimizin sopasını bloke ederken Kürt halkını yanlarına devşirmeye devam ediyorlar. Sivilleri terörist yapıp, molotof kokteyli verip eylem yaptırıyorlar, yolları kestiriyorlar,tepede uzun namlulu silahlarla gözetleme ve provokasyon yapıp resmi araçları kurşun yağmuruna tutuyorlar. Askerleri, polisleri tahrik edip ayaklarına ateş açıyorlar.
Asker, polis karşılık verince de "SİVİLLERE ATEŞ AÇILDI" diye ortalığı velveleye veriyorlar.
Bunların hepsi son derece aşağılık, iki yüzlü, alçakça eylemlerdir.
Bayrak indirme olayına Başbakanın verdiği tepki olumludur ancak Lice'de ölen iki kişi için o birlikteki askerlerin silahlarının toplanması ve kimin vurduğunun ortaya çıkarılarak cezalandırılması niyeti doğru bir davranış değildir.
Çünkü tepeden PKK üzerinize ateş ederken ve etmeye de devam edeceği gün gibi ortadayken bundan sonraki olaylarda o askerler ve polisler devletimizi temsil eden silahlarını nasıl kullanacaklar? Kim bu riski alacak? Bunlar düşünülmüyor mu?
PKK "sivil" dedi diye elinde el yapımı bomba ile evleri, araçları ateşe verenler niçin sivil oluyor? Teröristtir bunlar. Niçin PKK'nın tanımını kabul ediyorsunuz?
Ülkenin batısında her hangi bir ilimizde terörle ilgili olmayan adi bir olayda bir polis aracına 102 kurşun isabet etse o silahı kullananlarda kim bilir kaç kurşun bulunur? Yalan mı? Bunlar hep düşünülmelidir.
Bir milyonluk kara kuvvetleri ile dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olan bir devlet üç bin kişilik bir terörist örgütü Kürtler adına muhatap alırsa; o Kürtlere de o PKK "ben güçlüyüm, arkanızda ben varım, çıkın sokağa her yeri yerle bir edin" derse; o zaman o Kürtler de buna inanır ve bu olaylar olur.
"Bu olaylar sürece zarar vermek isteyenler tarafından yapılıyor ve aman sürece zarar gelmesin" sözü ne kadar doğrudur?
Üç bin kişilik bir örgütün yaptığı eylemler midir bunlar?
Ya da dillere dolanan paralelcilerin işi midir, yol kesme, molotof kokteyli ile ev, araç yakma,sokaklarda yürüyüş yapma?
On bin kişi ile bir teröristin cenaze törenine katılanların hepsi mi İsrail ajanı?
Ey Hükümetim! Kürtler bu milletin bir parçasıdır, PKK bu milletten koparıyor, aklını başına topla.
Madem ki adını AÇILIM koyduk.Bundan sonra açılımın başarıya ulaşmasının tek şartı vardır o da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı var edilen silahların tamamının YOK EDİLMESİDİR. PKK ACİLEN YOK EDİLMELİDİR. BAŞKA HİÇ BİR ALTERNATİF,HİÇ BİR ÇÖZÜM YOKTUR.
"VAR" diyen Lenin'in iki ileri bir geri politikasına alet olmuştur vesselam.
Bir tarafta PKK silahlı bir güç olarak duracak, militan sayısını, silah gücünü sürekli artıracak, sokaklar için pasif direnişçiler ordusu kuracak, öbür tarafta da BARIŞ MI OLACAK?
PKK NIN TEK AMACI BU ÜLKEYİ BÖLÜP KOMÜNİST BİR KÜRDİSTAN DEVLETİ KURUP İSRAİL'E BAĞIŞLAMAKTIR. TEK DESTEKÇİSİ DE İSRAİL'DİR. BUNU GÖREMEYEN BU SORUNU ASLA ÇÖZEMEZ..
8 Haziran 2014 Pazar
DOĞUYU DA BATIYI DA PKK KARIŞTIRIYOR
DOĞUYU DA BATIYI DA PKK KARIŞTIRIYOR
Doğuyu da Batıyı da kesinlikle PKK karıştırıyor. Açılım ile Kürt halkını yanlarına almaya çalıştılar, bu süreçte güçlendiler ve şimdi de AYAKLANMAYA HAZIRLANIYORLAR.
Doğuda yaşanan olaylar son derece üzücüdür. Bayrak indirme olayı son olarak Lefkoşe'de olmuş ve indiren RUM öldürülmüştü. Bu işin şakası yok ve sonuçları çok ama çok ağır olur.
Hemen baştan söyleyelim yine; Müslüman Kürt halkı kesinlikle PKK'ya alet olmasın.Yine uyardık bakınız.
Yine uyardık ki PKK ya alet olanlar zarar gördüklerinde o PKK lıları Ermenistan'a kaçmış bulacaksınız.Bu kadar söylüyorum sakın PKK ya katılmayınız.
Evet batıdaki PKK eylemlerinden payelenmek isteyenler olmuştur. Çünkü PKK da o eylemlerde kimliğini hep gizli tutmuştur. Bu da diğer payecileri sokağa çıkarmıştır.
Ulusalcılar sokaklara çıkarken PKK lılara alet olmamışlar ve ayrı mekanlarda gösteri yapmayı tercih etmişlerdir. Ama CHP liler resmen PKK nın oyununa gelmişlerdir.Ve PKK lılarla birlikte sokak eylemleri yapmışlardır.
Doğu Perinçek ülkenin üniter yapısını koruyarak tamamında Sosyalist bir devlet kurmayı amaçlarken PKK'nın sokak gösterilerini sadece kullanmaya çalışmıştır ama alet olmamıştır.
Doğu Perinçek'in siyasi düşüncesine ve devrim amacına ASLA katılmıyoruz ve saygı da duymuyoruz.
Bu başka bir konu, ama PKK ya alet olmayışı olumlu bir davranıştır.
CHP ise AKP karşıtı olan her şeye destek verme gibi bir yanlışın içine düşmüştür. Bakınız Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçiminde BDP lilerin oyunu da alabilecek bir aday arayışı içindedir.
Bu MHP ile anlaşamayacağı ve her partinin kendi adayını çıkaracağı ve 10 Ağustos tarihinde Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olacağı anlamına geliyor.
Yani Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen CHP, seçimi Erdoğan'a kazandıracak aday peşinde koşarak dolaylı destek veriyor.
Sözde Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen HDP de açıktan karşı çıkarak,batıda Erdoğan'ın oy kaybetmesine engel olmayı amaçlıyor ve gizli destek vermiş oluyor.
Daha önceki yazılarımızın çoğunda ısrarla söylemiştik:
AKP nin Suriye Politikası da AÇILIM Politikası da çok ama çok yanlıştır diye.
Suriye'yi yazarız yine. AÇILIM Politikasına biz niçin yanlış demiştik?
Çünkü Kürt halkının sorunları Ermenilerle masaya oturarak çözülmez de ondan.
PKK Kürt değildir, Ermenidir diye yıllardır söylüyoruz.
"Kürt halkının sorunlarını Ermenilerle çözmeye çalışırsanız Kürtlerin hepsini PKK lı yaparlar" dedik. Yanlış mı demişiz?
Defalarca bitirildi bu PKK, kahraman ordumuz tarafından. Ne zaman bitme noktasına geldiyse derhal bir barış gündeme getirildi ve sözde barış ortamında yeniden güçlendi.
Ve bugün PKK tarihinin en güçlü dönemine ulaşmıştır. Silahla elde edemeyeceği edinimleri AÇILIM ile elde etmiştir. Bunu da AKP nin yanlış siyaseti sayesinde yapmıştır.
Müslüman Kürt halkı PKK ya kendisini temsil yetkisi vermezken, çoğunluğu itibar etmezken o yetkiyi, o itibarı açılım ile biz verdik. Yalan mı?
Efendim kan dökülmesin diye İYİ NİYETLİ OLUNDU. İYİ NİYET VAR.
İyi niyet varsa MARAZ doğdu. B ve C planına geçiniz.
İyi niyet yoksa zaten gidişat 11 Eylüldür, onun sonu 12 Eylüldür, onun sonu al bayrağın hak ettiği her yere dikilmesi, üniter yapının korunması ve bu uğurda pek çok insanın canının yanmasıdır.
Herkes aklını başına alsın. BU VATANIN SAHİPLERİ VARDIR, SAHİPSİZ DEĞİLDİR.
O ŞANLI BAYRAĞI YERE İNDİREN, BEYNİNİ SATMIŞ, BEYİNSİZ KALMIŞ ŞEREFSİZ KİŞİ; ACABA ŞUNU BİLİYOR MU?
Peygamberler kızdı, Evliyalar kızdı, Şehidler kızdı.Çünkü:
Al yıldızlı bayrak Topkapı'da bulunan Hz.Peygamber SAS Efendimizin bayrağı olan UKAB'ın maddi koruyucusudur. O UKAB dahi o Ay yıldızlı bayrağımızın manevi koruyucudur. İkisine de hiç kimse hiç bir şey yapamaz İNŞAALLAH.
77 milyonun hiç biri kalmasa o Ay yıldızlı bayrağı indirip yerine başka bir şeyi yine asamazlar çünkü o zaman da NUH tufanı olur geberirler Allahu Alem.
Son sözümüz ise şudur:
Herkes akıllı olsun, Türkleri kızdırmasın.Ordumuz güçlüdür kimse kendine düşman etmesin.Bu Millet daha da güçlüdür hiç tavsiye etmeyiz.
Ermeni PKK ya kimse katılmasın,sonunda Ermenistan'a kaçacaklar ve Ermenistan da köy olacak. Bu hadis yorumudur.
Doğuyu da Batıyı da kesinlikle PKK karıştırıyor. Açılım ile Kürt halkını yanlarına almaya çalıştılar, bu süreçte güçlendiler ve şimdi de AYAKLANMAYA HAZIRLANIYORLAR.
Doğuda yaşanan olaylar son derece üzücüdür. Bayrak indirme olayı son olarak Lefkoşe'de olmuş ve indiren RUM öldürülmüştü. Bu işin şakası yok ve sonuçları çok ama çok ağır olur.
Hemen baştan söyleyelim yine; Müslüman Kürt halkı kesinlikle PKK'ya alet olmasın.Yine uyardık bakınız.
Yine uyardık ki PKK ya alet olanlar zarar gördüklerinde o PKK lıları Ermenistan'a kaçmış bulacaksınız.Bu kadar söylüyorum sakın PKK ya katılmayınız.
Evet batıdaki PKK eylemlerinden payelenmek isteyenler olmuştur. Çünkü PKK da o eylemlerde kimliğini hep gizli tutmuştur. Bu da diğer payecileri sokağa çıkarmıştır.
Ulusalcılar sokaklara çıkarken PKK lılara alet olmamışlar ve ayrı mekanlarda gösteri yapmayı tercih etmişlerdir. Ama CHP liler resmen PKK nın oyununa gelmişlerdir.Ve PKK lılarla birlikte sokak eylemleri yapmışlardır.
Doğu Perinçek ülkenin üniter yapısını koruyarak tamamında Sosyalist bir devlet kurmayı amaçlarken PKK'nın sokak gösterilerini sadece kullanmaya çalışmıştır ama alet olmamıştır.
Doğu Perinçek'in siyasi düşüncesine ve devrim amacına ASLA katılmıyoruz ve saygı da duymuyoruz.
Bu başka bir konu, ama PKK ya alet olmayışı olumlu bir davranıştır.
CHP ise AKP karşıtı olan her şeye destek verme gibi bir yanlışın içine düşmüştür. Bakınız Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçiminde BDP lilerin oyunu da alabilecek bir aday arayışı içindedir.
Bu MHP ile anlaşamayacağı ve her partinin kendi adayını çıkaracağı ve 10 Ağustos tarihinde Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olacağı anlamına geliyor.
Yani Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen CHP, seçimi Erdoğan'a kazandıracak aday peşinde koşarak dolaylı destek veriyor.
Sözde Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen HDP de açıktan karşı çıkarak,batıda Erdoğan'ın oy kaybetmesine engel olmayı amaçlıyor ve gizli destek vermiş oluyor.
Daha önceki yazılarımızın çoğunda ısrarla söylemiştik:
AKP nin Suriye Politikası da AÇILIM Politikası da çok ama çok yanlıştır diye.
Suriye'yi yazarız yine. AÇILIM Politikasına biz niçin yanlış demiştik?
Çünkü Kürt halkının sorunları Ermenilerle masaya oturarak çözülmez de ondan.
PKK Kürt değildir, Ermenidir diye yıllardır söylüyoruz.
"Kürt halkının sorunlarını Ermenilerle çözmeye çalışırsanız Kürtlerin hepsini PKK lı yaparlar" dedik. Yanlış mı demişiz?
Defalarca bitirildi bu PKK, kahraman ordumuz tarafından. Ne zaman bitme noktasına geldiyse derhal bir barış gündeme getirildi ve sözde barış ortamında yeniden güçlendi.
Ve bugün PKK tarihinin en güçlü dönemine ulaşmıştır. Silahla elde edemeyeceği edinimleri AÇILIM ile elde etmiştir. Bunu da AKP nin yanlış siyaseti sayesinde yapmıştır.
Müslüman Kürt halkı PKK ya kendisini temsil yetkisi vermezken, çoğunluğu itibar etmezken o yetkiyi, o itibarı açılım ile biz verdik. Yalan mı?
Efendim kan dökülmesin diye İYİ NİYETLİ OLUNDU. İYİ NİYET VAR.
İyi niyet varsa MARAZ doğdu. B ve C planına geçiniz.
İyi niyet yoksa zaten gidişat 11 Eylüldür, onun sonu 12 Eylüldür, onun sonu al bayrağın hak ettiği her yere dikilmesi, üniter yapının korunması ve bu uğurda pek çok insanın canının yanmasıdır.
Herkes aklını başına alsın. BU VATANIN SAHİPLERİ VARDIR, SAHİPSİZ DEĞİLDİR.
O ŞANLI BAYRAĞI YERE İNDİREN, BEYNİNİ SATMIŞ, BEYİNSİZ KALMIŞ ŞEREFSİZ KİŞİ; ACABA ŞUNU BİLİYOR MU?
Peygamberler kızdı, Evliyalar kızdı, Şehidler kızdı.Çünkü:
Al yıldızlı bayrak Topkapı'da bulunan Hz.Peygamber SAS Efendimizin bayrağı olan UKAB'ın maddi koruyucusudur. O UKAB dahi o Ay yıldızlı bayrağımızın manevi koruyucudur. İkisine de hiç kimse hiç bir şey yapamaz İNŞAALLAH.
77 milyonun hiç biri kalmasa o Ay yıldızlı bayrağı indirip yerine başka bir şeyi yine asamazlar çünkü o zaman da NUH tufanı olur geberirler Allahu Alem.
Son sözümüz ise şudur:
Herkes akıllı olsun, Türkleri kızdırmasın.Ordumuz güçlüdür kimse kendine düşman etmesin.Bu Millet daha da güçlüdür hiç tavsiye etmeyiz.
Ermeni PKK ya kimse katılmasın,sonunda Ermenistan'a kaçacaklar ve Ermenistan da köy olacak. Bu hadis yorumudur.
2 Haziran 2014 Pazartesi
ŞEYHLER VE TARİKATLAR
ŞEYHLER VE TARİKATLAR
BAZI CÜMLELERİMİZ YANLIŞ ANLAŞILDIĞINDAN ŞEYHLER VE TARİKATLAR KONUSUNDA KISA BİR PAYLAŞIM YAPACAĞIZ.
Bildiğimiz tarikatların tamamı ya Hz.Ebu Bekir RA Efendimize ya da Hz.ALİ RA Efendimize uzanıyor.
Nakşibendilik, Kadirilik, Halvetilik, Haznevilik, Rufailik, Mevlevilik bildiğimiz en ünlü tarikatlar.
Tüm tarikatlarda zikir esas ve ya gizli ya da cehren yapılıyor.
Vehhabilik gibi sahte olanlar da var.Sahte şeyhler de var. Öyle ki Cennet mekan Abdülhamid Han, Paşaya soruyor:
"Paşa bu tarikat şeyhlerinin hareket ordusunda ne işi var?" diyor.
Paşanın verdiği cevap:
"Hünkarım hepsi İngiliz ajanı" diyor.
Peki gerçek şeyhler ile sahtelerini nasıl ayırt edelim?
Şu kriterlere bakabiliriz:
Şeyh zengin mi fakir mi? Eğer zengin ise bu zenginliği bu şeyhliğe mi borçlu?
Şeyh tek evli mi yoksa bir kaç eşi var mı? Ya da bir kaç kez eş değiştirmiş mi?
Şeyh konuşmaktan, dini anlatmaktan hoşlanıyor mu? Yoksa konuşmayı sevmiyor ve soru sorulmasına da izin vermiyor mu?
Şeyh rüyalar hakkında ne söylüyor? Gördüğünüz rüyayı anlatın mı diyor yoksa sakın anlatmayın tekrar göremezsiniz mi diyor?
Konuşurken ağırbaşlı, vakarlı mı konuşuyor, yoksa esprinin hududunu aşarak kahkahalara mı başlıyor?
Kadın hakları ile ilgili sorulardan çok mu hoşlanıyor?
Kuranı Kerim'in mealini okumayı teşvik ediyor mu, yoksa sakın okumayınız anlayamazsınız ben size anlatırım mı diyor?
Genel kabul görmüş hadisleri açıklamak yerine inkar yoluna gidiyor mu?
Sorular artırılabilir.
Soruları sadece düşünelim diye yazdık.
Gerçek şu ki tarikatlar içinde müritlerine en fazla zikir görevi veren (vird) İskender Evrenosoğlu'dur.Onlar daimi zikir diyorlar.
Eğer zikir burada bir parametre olacaksa bu örnek parametre olamayacağının en açık delilidir.
Takipçilerimiz sadece düşünsünler İnşaallah ve buna göre bir mürşite tabi olsunlar.
Böyle Şeyhler de var elbet.
İsim isteyen olursa maillere yazarız.Buradan yanlış anlaşılır.
BAZI CÜMLELERİMİZ YANLIŞ ANLAŞILDIĞINDAN ŞEYHLER VE TARİKATLAR KONUSUNDA KISA BİR PAYLAŞIM YAPACAĞIZ.
Bildiğimiz tarikatların tamamı ya Hz.Ebu Bekir RA Efendimize ya da Hz.ALİ RA Efendimize uzanıyor.
Nakşibendilik, Kadirilik, Halvetilik, Haznevilik, Rufailik, Mevlevilik bildiğimiz en ünlü tarikatlar.
Tüm tarikatlarda zikir esas ve ya gizli ya da cehren yapılıyor.
Vehhabilik gibi sahte olanlar da var.Sahte şeyhler de var. Öyle ki Cennet mekan Abdülhamid Han, Paşaya soruyor:
"Paşa bu tarikat şeyhlerinin hareket ordusunda ne işi var?" diyor.
Paşanın verdiği cevap:
"Hünkarım hepsi İngiliz ajanı" diyor.
Peki gerçek şeyhler ile sahtelerini nasıl ayırt edelim?
Şu kriterlere bakabiliriz:
Şeyh zengin mi fakir mi? Eğer zengin ise bu zenginliği bu şeyhliğe mi borçlu?
Şeyh tek evli mi yoksa bir kaç eşi var mı? Ya da bir kaç kez eş değiştirmiş mi?
Şeyh konuşmaktan, dini anlatmaktan hoşlanıyor mu? Yoksa konuşmayı sevmiyor ve soru sorulmasına da izin vermiyor mu?
Şeyh rüyalar hakkında ne söylüyor? Gördüğünüz rüyayı anlatın mı diyor yoksa sakın anlatmayın tekrar göremezsiniz mi diyor?
Konuşurken ağırbaşlı, vakarlı mı konuşuyor, yoksa esprinin hududunu aşarak kahkahalara mı başlıyor?
Kadın hakları ile ilgili sorulardan çok mu hoşlanıyor?
Kuranı Kerim'in mealini okumayı teşvik ediyor mu, yoksa sakın okumayınız anlayamazsınız ben size anlatırım mı diyor?
Genel kabul görmüş hadisleri açıklamak yerine inkar yoluna gidiyor mu?
Sorular artırılabilir.
Soruları sadece düşünelim diye yazdık.
Gerçek şu ki tarikatlar içinde müritlerine en fazla zikir görevi veren (vird) İskender Evrenosoğlu'dur.Onlar daimi zikir diyorlar.
Eğer zikir burada bir parametre olacaksa bu örnek parametre olamayacağının en açık delilidir.
Takipçilerimiz sadece düşünsünler İnşaallah ve buna göre bir mürşite tabi olsunlar.
Böyle Şeyhler de var elbet.
İsim isteyen olursa maillere yazarız.Buradan yanlış anlaşılır.
HZ.MEHDİ AS'I KİMLER BULAMAZ?
HZ.MEHDİ AS'I KİMLER BULAMAZ?
İmanı kalbinde değil dilinde olanlar
İnandık dedikleri halde helal ve haramlara uymayanlar
Beş vakit namazına beş vakit daha eklese bile
365 gün oruç tutsa bile
Gece gündüz zikir yapsa bile
Yılda üç kez hacca gitse bile
Dürüst olmayanlar
Menfaat için Dünyayı Ahirete tercih edenler
Menfaat için kolayca yalan söyleyenler
Menfaat için dinini diline dolayıp kalbinden söküp atanlar
Tahkiki bir imana değil Taklidi bir imana sahiptirler ve asla Hz Mehdi AS'ı bulamazlar.
Çünkü Hz.Mehdi AS ;
Menfaat için dini ticarete, siyasete ve dünyaya alet edenleri cezalandırmak için geliyor İnşaallah.
Üçkağıtçılar, sahtekarlar, menfaatçiler, yalancılar, hırsızlar, dolandırıcılar, katiller, zorbalar boşuna Hz.Mehdi AS'ı bekleyip ümitlenmesinler.
Çünkü bizzat onlara haddini bildirmek ve mazlumların ahını zalimlerden almak için geliyor.
Geldiğinde ilk karşı çıkacak olanlar kendilerine ulema diyen
din tüccarlarıdır. (Bu bir hadis yorumudur.)
Önünde Hz.Cebrail AS, arkasında Hz.Mikail AS olduğu halde geliyor İnşaallah.
VE GELİYOR İNŞAALLAHU ALLAHU EKBER.
İmanı kalbinde değil dilinde olanlar
İnandık dedikleri halde helal ve haramlara uymayanlar
Beş vakit namazına beş vakit daha eklese bile
365 gün oruç tutsa bile
Gece gündüz zikir yapsa bile
Yılda üç kez hacca gitse bile
Dürüst olmayanlar
Menfaat için Dünyayı Ahirete tercih edenler
Menfaat için kolayca yalan söyleyenler
Menfaat için dinini diline dolayıp kalbinden söküp atanlar
Tahkiki bir imana değil Taklidi bir imana sahiptirler ve asla Hz Mehdi AS'ı bulamazlar.
Çünkü Hz.Mehdi AS ;
Menfaat için dini ticarete, siyasete ve dünyaya alet edenleri cezalandırmak için geliyor İnşaallah.
Üçkağıtçılar, sahtekarlar, menfaatçiler, yalancılar, hırsızlar, dolandırıcılar, katiller, zorbalar boşuna Hz.Mehdi AS'ı bekleyip ümitlenmesinler.
Çünkü bizzat onlara haddini bildirmek ve mazlumların ahını zalimlerden almak için geliyor.
Geldiğinde ilk karşı çıkacak olanlar kendilerine ulema diyen
din tüccarlarıdır. (Bu bir hadis yorumudur.)
Önünde Hz.Cebrail AS, arkasında Hz.Mikail AS olduğu halde geliyor İnşaallah.
VE GELİYOR İNŞAALLAHU ALLAHU EKBER.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)