ANONİM ŞİRKETLERİN SAHİPLERİ GİZLENİYOR
EN YAYGIN VE EN KOLAY KARA PARA AKLAMA YÖNTEMİ
Yahudi tüm dünyada öyle bir sistem kurmuş ki hem dünyanın
tüm servetinin sahibi olabilir hem de bunu herkesten kolaylıkla gizleyebilir.
Sistem anonim şirketler üzerine kuruludur ve anonim
şirketlerin sahipleri isterlerse kendilerini herkesten gizleyebilirler. Üstelik
yasal yöntemlerle.
Yani bu yasaları da kendileri bu amaçla düzenlemişler ve tüm
dünyaya da kabul ettirmişlerdir. Tabi zorla değil, “Dünyadaki sistem bu; siz de
dünya ile uyum sağlayınız, ticaret kanunlarınızı tüm dünyada geçerli olan kanunlarla
uyumlu hale getiriniz” diyerek bunu yapıyorlar. Dünya ile ticaret yapan her
ülke de bu kanunları kabul ediyor. Çünkü uluslararası ticaret kuralları da bu
şekilde işliyor ve ithalat, ihracat yapan her ülke buna mecbur kalıyor. Dünya
Ticaret Örgütü gibi uluslararası ekonomik kuruluşlar da bu kurallara göre
çalışıyor.
Düzenleme ticaret kanunları aracılığı ile yapılıyor.
Bizdeki uygulamaya bakarak konuyu anlatalım:
Anonim Şirketler Türk Ticaret Kanunu’na göre en az bir ortak
ve asgari 50.000.TL sermaye ile kuruluyor ve sermaye payları SPK’ndan
çıkarılacak hisse senetleri ile temsil ediliyor.
Ve bu çıkarılan hisse
senetlerinin nama (yani isme) yazılı olması gerekiyor. Yani şirketin kurucu
ortaklarının kimler olduğu, kimin ne kadar hisseye sahip olduğu tescil ve ilana
tabi olduğundan herkes tarafından biliniyor.
Ancak buraya dikkat:
Eğer şirket sermaye artırımına giderse artırılan sermaye
payları hamiline yazılı olarak temsil edilebiliyor. Yani hamiline yazılı hisse
senedi demek tıpkı nakit para gibi zilyetliğini elinde bulunduran kişiye ait
olan hisse senedi demektir. (Örneğin 100 TL lik bir banknot kimin elindeyse
sahibi odur.)
Bir örnekle açıklarsak:
50.000.TL sermayeli bir şirket kurulmuş olsun ve bu
sermayenin 25.000 TL’si A şahsı,25.000
TL’si de B şahsı tarafından karşılansın.
Çıkarılan hisse senetlerinin her birinin üzerinde o hisse
senedinin sahibinin ismi yazar. Yani o hisse senedi kaybolsa bile bulan kişi için
bir şey ifade etmez.(Başkasına ait Nüfus cüzdanı gibi)
Şimdi bu şirket sermayesini 500.000 TL’ye çıkarmış olsun ve
artırılan hisse senetlerini de hamiline yazılı çıkarsın.
Yeni çıkan hisse senetlerinde sahibinin ismi yazmaz ve
sadece hamiline yazar. Yani bu hisse senedini kim elinde tutarsa sahibi de odur anlamına
gelir. Kaybolursa bulan kişi şirketin de sahibi olur. Kaybeden kişi de hisse
senetlerinin kendi isteği dışında kaybolmak suretiyle elinden çıktığını ispat
ederek dava yoluyla yeniden iktisabına çalışır.
İşte kara para aklama senaryosu:
A ve B şahsı aslında üç beş lira karşılığı bu işi yapan
basit adamlar olsun.
Artırılan 450.000 TL lik hamiline yazılı hisse senedinin
fotokopileri çekilsin ve bir noter çağrılıp aslı gibidir diye tasdik edilsin.
Dikkat A ve B şahısları dışında şirketin şimdi iki tane daha
sahibi oldu. Aslını gösteren esas sahibi, tasdikli suretini gösteren de aslı
gösterilemediği müddetçe esas sahibi.
Asılları elinde tutan Y (Yahudi) tasdikli fotokopileri
elinde tutan da M (Yahudi’nin müdürü)olsun.
Yahudi 450.000 TL sermayeyi şirketin hesabına yatırır.
Şirket bunu işletme sermayesi yapar.
Buraya dikkat: M’ ye talimat verir yıllık 1 milyar TL lik
fatura kesip, vergisini ödeyip bu parayı aklayabilir.
Ya da Y bir siyasetçi olsun ve bu paralar rüşvet olsun. Yine
aynı şey geçerlidir. Ayrıca o siyasetçinin devlet ihalelerini şirkete ihale
ederek ilaveten kazandıkları da cabasıdır.
Mevcut kanunlara göre Y şahsının kim olduğunun bilinmesi
mümkün değildir.
M şahsı bilinir, kamuoyu önünde yer içer, gezer tozar ama
Y’ye yamuk yaparsa olağanüstü bir genel kurul toplantısı ile her zaman görevden
alınıp yeni bir müdür getirebilir. Y’ye M’mi yoktur?
Bu dehşet bir olaydır. Yani bildiğimiz, tanıdığımız,
medyatik holding sahipleri aslında bir Yahudi’nin müdürü de olabilirler. Ya da
Y yabancı bir gizli servis de olabilir. CIA, Mossad gibi. Dehşet bir şey.
Peki bu gerçeği biz biliyoruz da başka bilen yok mu?
Kesinlikle çok bilen vardır da neden dile getirilmiyor biz de anlayabilmiş
değiliz. Y’lerden M’ lerden zaten beklemiyoruz da, akademisyenler niçin susar
anlamak mümkün değil.
Ekonomi yöneticileri sadece Borsada işlem gören hisse
senetlerinin hangi firmaya ait olduğuna ve ne kadar hisse (Kaç TL lik) olduğuna
dair bir kayıt bürosu kurmuşlardır. Ama sadece borsada işlem gören hisse
senetleri için geçerlidir ve Y’nin ismi bilinmeden M tarafından sadece şirketin
ismi ile işleme sürülmektedir.
Bu konu çözümsüz değildir ama irade gerektirmektedir:
Ülkemizde mülkiyet değişikliğinin tescil edildiği siciller
vardır.
Gemi Sicili, Ticaret Sicili, Trafik Sicili ve Tapu Sicili.
Bunlara SPK da kurulmak üzere HYHS (Hamiline yazılı hisse
senetleri sicili) isimli bir sicil eklenebilir ve “iktisap edene bir ay içinde
sicile işletmek şartıyla iktisap edilir, isteği dışında elinden çıkan ise yerel
mahkeme kararıyla her zaman itirazda bulunabilir” şartı ile şeklinde düzenleme
getirilebilir.
Bu uygulama sermayenin gerçek sahibini en geç bir ay içinde
öğreneceğiz anlamına gelir.